K a d ın Ş airjve Ediplerim izden :
'o ? c<(c>C>
N İ G Â R
Kültürlü bir aile, zengin birn,uhit içerisinde yetişen Nigâr,
1856 yılında İstanbulda doğ
muştur. Babası (Macar Osman Paşa) , annesi de (Emine Rif’ - ati Hanım) dı.
Aile zengin, görgülü ve var lıklı olduğundan kızın yetişme si için büyük itinalar saffettiler. Bu arada Nigâr Arapça, Farisi ve Fransızcayı iyi öğrendiği gi bi, musikiye de heves etti.
Öğretmenleri zamanının en yüksek müderrisleri idi. Rumca ve Almancayı da epeyce öğren mişti.
İlk tahsiline yedi yaşında
bulunduğu sırada Kadıköy
fransız mektebinde leylî olarak başladı. Bu yüzden fransızcası bildiği diğer lisanlara nisbeten daha kuvvetli idi.
Bu dil vasıtasile garp edebi yatına vukuf etti. Ve bu arada
Türk edebiyatını da iyice öğ
rendi.
Onun bulunduğu devir çok
enteresandı. Divan edebiyatı
şaiirleri sağ bulunuyor ve edebi yat sahasını ellerinde tutuyor lardı. Fikirler üzerinde bariz te
sirleri vardı. Sonra Tanzimat
devrelerinde yetişmiş genç şaiir ve edipler de yeni tarzlar, yeni
çeşniler yaratıyor, beyenilme-
ğe, tutunmağa başlıyorlardı.
Meselâ, Abdülhak Hâmit ve
Recaizade Ekrem vardı.
Nigâr zamanının bu genç e- dip ve şairlerine benzemek is tiyor, ayni zamanda kendisine tedris edilen edebiyatın tesiri altında bulunuyordu.
Biraz sonra da Servetıfü- nun’cular, ve bu arada Fikret
ve Cenap Sehabettin Nigânn üzerinde tesir yaptı. Onun eser lerinde işte bu yüzden, eski ve yeni tarzlar ve çeçniler vardır.
Muhtelif tesirler' altında
kalmasına rağmen su şarkısın dan, sıkmıyan, sade, aç^k ve
güzel bir tarzda yazabildiğim
anlıyoruz :
j M eftu n u gönül oldu o m es-
f tane niğâhın
/ G ö zler kamaşır ruyuna b a k tıkça o jnahın En sevgili m a hlû ku mu b il m em ki ilâhın G özler kam aşır ruyuna b a k tıkça o mahtn
Yazılarında babasının ismi ni de kullanarak (Nigâr binti Osman) diye imza atardı. Çok genç yaşında şiir yazmağa baş ladı. İlk şiirinin ilhamını ölen kardeşine karşı duyduğu tees
sürden almıştı. Şiirleri azçok
hatalı olmakla beraber nesirleri düzgündü.
Selânikte çıkan (Mütalea) gazetesinde, (Hanımlara mah
sus gazete) de ve bir aralık ta
(Üryan kalp) imzasile Serveti- fünun’da şiirleri çıktı.
Müfarakat, Dağlar ve Deniz gibi güzel nesirleri vardır. Ter cümeleri, Madam ile Dok or, İ- ki Hemşire, Davet hikâyeleri dir.
1886 yılında Efsus isimli bir eseri intişar etti. Bundan sonra
Niran’ı çıkardı. 1900 yılında
çıkan (Aksi Seda) ve daha son ra neşredilen (Safahatı Kalp) gittikçe daha güzel ve olgunlaş makta olduğunu gösteriyorlar dı.
Bugün tarihe karışmış bir
sima olan Nigâr hanım hakkın -
daki yazılarımız okurlarımıza
belki bir heyecan ve zevk ver miyor, fakat bundan, aşağı yu karı, kırk beş yıl kadar evvel yaşamış ve bir akşam üzeri biz
de zarif bir sandallş Göksu
deresine girmiş bulunsaydık,
gurubun renkli ışıkları ağaç te pelerini ve civardaki yeşil sırt
ları kucaklarken Nigâr Hanı
mın (Piyade) tabir edilen san dalı ile dereye geldiğini göre cektik. O dere ki, o tarihlerde en kibar ve en zencin insanlann rağbetini kazanmış bir mesire yeri, o dere ki içerisinde Göksu sarayının beyaz hayali hafif ha fif dalgalanır. O zamanın padi şahları bile saltanat kayıklarile
bu derede yukanlara doğru
çıkmaktan hazederlerdi.
Nigâr Hanım’m dereye ge lişi meftunlan ve hayranlan i-
çir. her akşam eksilmiyen bir
heyecan sebebi oluyordu. Genç şairler, genç kadınlar, yetişkin kızlar onu görebilmek, o has sas,, ince ve çok defa meyusane, müteellimane yazan kadına y a kın bulunabilmek için can atı yorlardı.
K ıyılan dolduran rengâ
renk maşlahlı ve feraceli ba
yanlar o geçerken susuyor ve
süzgün, güzel gözlerde ona ba zen haset, bazen zevk ve mem
nuniyet dolu bakışlar fırlatı
yorlardı.
Nigâr, bundan yirmi beş yıl
evvel, 1918 de İstanbulda öl
dü ve Rumelihisanndaki K a ya lar mezarlığına gömüldü.
15
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi