j
- t 'r - s s .o a â l
- 1 ~
/'yvV/O.vv#
t»
HE OLMALI İMİŞİM?
12-13 yaşlarında biı çocuk tarafından:
Birinci sınıfta iken beşinci sını£ı minarenin tepesinde gibi yüksek görür
düm. Oradaki ağabeylere hürmetle beraber biraz da korku ile bakardım. Şimdi ben
de beşinci sınıftayım. Arkadaşlarımla beraber sevinmek hakkım değil mi? Eh,bi -
zim evde olursanız ve benim gibi düşünürseniz sevinip iftihar etmek size de
nasip olmaz.
Efendim, bir ay evvel bir çok on numaralarla, süslü tezdi verelcasiyle eve
geldim. Varakayı anneme uzattım. Al, anne, bak, oğlun çalışmış mı, çalış
mamış mı? dedim. Terfi haberi evein içine derhal yayıldı. Hepsinin gözlerinden
iftiharlı bir tebessüm uçuveıdi.Bir şey söylemeden merak ve istical ile kâat
elden ele geçti. Baktılar, baktılar. Sonra tebrikler, aferinler, maşallahlar...
bunlaz çok iyi şeyler. Pek hoçuma gitti!..
Lâkin aradan bir hafta geçince işin rengi değişti. Büyük annemin ahdi var
mış, ille beni hafız yapıcakmış. İki senene hıfzı bitirirsem beyae sarığımla
minimini bir hafızcık olurmuşum. Beni kolumdan tutup Ramazanda Bayezit
camiin-t
de mukabeleye oturtacakmış. Ben yanık yanık sureler okuyacakmışım, o da ağla -
yacakmış. Büyüdüğüm zaman,bana,ne şerefmiş: Hafız bey gelsin, Hafız bey gitsin,
diyeceklermiş. Ah bu "Hafız Bey" ismi bana her isimaen daha güzel yaraşacakmış!
Hatırın kalmasın haminneciğim ama (Ba ’ .) &**■ &&■ *■
*-sı • • SilClm • •
Annem de zabit Almamı istiyor. Benden sarışın, aslan gibi zabit olurmuş.
Doğduğum gündenberi hep bu arzu ile bana ninniler söylemiş, dualar etşiş.Han
- 2
-da rap rap!.. (Tali ıl > y ü 'r) yüdiikçe o da meserretinden ağlayacakmış. Ah o gün
leri bir görseymişl İlle yaparım diyor. Hem niçin olmasın? Onun bütün sülâlesi
asker değil mi? Askerlikten ne fenalık gördük? Mübarek mansabın ölüsü de nimet,
dirisi de. Hangi memuriyet askerliğe benzer? Asker yapasrım, mutlaka yaparım di
yor. Senin de hatırın kalmasın anneciğim ama (B ıyı n 'fi/ iş ti. y r)
a..ah.•.
Geçen gün halam gelmişti; onun da arzusu varmış. Rahmetli Cevadı hakkında
dileğini bende görmek istiyor: Doktor olmalı imişim. Doktorluk çok iyi ve ekmekli
bir memuriyetmiş. Eakat çok güçmüş; böyle bir işi ancak benim gibi akıllılar
becere bilirmiş te onun için tavsiye ediyormuş.
Haminnem atıldı:- Evlâdımın genç yaşında veremlilerle, yaralılarla ne işi
var? All«k-eeA*g*eis Allahım esirge. Annem de haminnemden korkarak yavaşça mı
rıldandı:- Dünyada iş güç kalmamış ta doktor mu olacak, benim ahtım var onu
zabit yapacağım.
Bir gün nihayet babam da fikrini söyledi:
— Evlât benimdir. He istesem olur. Kadınların karışmaya hakkı yok. Siz on—
daki çeneyi görmüyor musunue? Biraz istidada bakmalı. Ben onu avukat yapacağım.
Bu söze ancak ağabeyim cevap verebildi:
- Avukat olmak için çeneden ziyade kafa lâzımdır zannederim. Kafalı olduğunu
ispat etsin bakalım.
Babam:- 0 senin vazifen değil Tuğrul!
diyince onun da hoşafı yağ kesti.
Eksik olmasın ablam da beni düşünürmüş!.
Dün akşam yatmaya gidiyordum, fanıma sokuldu:- Çetin, benim güzel Çetinim
V C
Sen şair ol. Ah şairleri ben nekadar severim. 0 şiirleri nasıl uydurup yazıyor sa
lar?He akıllı, nAzeki adamlar!
Sen de öyle ol. Her mecmuada bir şiirliyi bulunsun. Şairler, derelerin, deniz
lerin, meşcerelerin dillerinden anlıyormuş.Onların semalarında ne güael yüalü ve
güzel sesli periler uçarlarmış. Onlar hep şiir içinde, güzellik içinde
yaşarlarmış. .Ah şairler başka türlü duyan insanlarmış. Çetinciğim şair ol yav
rum.
Cevap verdim:- İyi ama ablacığım, senin dediğin şairleri yirmi milyonda bir
ana zor doğururmuş, bana öyle doğmamışım gibi geliyor.
Velhaâıl bir aydanberi haminnemden tutunuz da sütnineme kadar1 herkes fikrine e
beni bir şey görmek istiyor.Hiç himse sormuyor ki oğlum, sen kendin ne olmak
istersin?
Hayır somuyorlar, ben ellerinde sanki kil çamuru.. İstedikleri gibi yoğura
caklar tuzal t acaklar, kısaltacaklar, hayallerindeki modellere göre benden bir
şey yapacaklar. İyi ama babam* ben ne toprağım, ne de çamur. İşte basbayağı,
küçük olsam da insanım, benim de fikrimi almalı değil mi? (Fi tl ) İsterlerse
almasınlar ben olacağımı biliyorum.(k ' ■ i ) Kaptan olacağım kaptan! yaşa
sın kaptanlıkI
Ah bir büyüsem,bir mektebi ikmal etsem, ovakit onlar beni ellerinde zor tu
tarlar, hemen her zaman kendimi Bahriye mektebini ikmal etmiş farzederim.
Sonra bir Türk şirketinin Bahrimuhitlerde gezen sülün gibi, süt renginde
bir vapurunun başkaptanı olurum. Oh, oh! Bu ne zevk, bu ne zevktir! îşte abla-
cığım bence asıl şiir buJ Elimde düdük kaptan köprüsünde gezinirim, rıhtımlardan
öyle mahirane manevralarla gemimi ayıyırım ki bütün kaptanlar parmak ısırırlar.
Hele açık denizlere | ı k m c a bu,ömürdür ömür!.
Sakin havalarda ikinci üçüncü kaptanları nöbete geçiririm. En fena havalarda
-«jfaöbet mutlaka benimdir. Böyle bir havada kısa kürklü ceketimi giyelim. Kumandayı
elime alııım! Herkes vazife başında, tayfalarım bana çok sadıktır..Yolcularımı
dolaşırım. Onlara teselli veririm, korkmayınız, tekne sağlam, makineler sağlam,
uskurlar mükemmel işliyor, Çetin kaptana itimat etmenizi rica ederim, muhterem
yolvularım, derim.
Sonra mevkiime gelitim, ufka bakarım, dalgalar kabarmış, gönlüm gibi semalara
çıkmak istiyor. Korkmam, bir manevra, bir hareketle bütün o dalgaladı çiğner
bembeyaz köpük yaparım.
Ah deniz, Karadeniz Türkün, Akdeniz Türkün olacaktır. Deniz, deniz! Benim
mezarım bile deniz olmalı. Benim gibi bir Türk çocuğuna kara zindandır. Ben
bay-w* w 4
denizlerde haşmet ve modehiyetle gezdirmek isterim. Al bayrağım, beyaz gemim,
denizlerim ve ben... îşte benim mesleğim. Bu fikrimin önünde eğilmiyen ailemden
hiç birisinin sözünü dinlemiyeceğim. Benim de bugün nefsimle ahtım olsun.
- Yaşasın kaptanlık!
MUALLİM HULÛSİ
V