• Sonuç bulunamadı

Üçüncü Ahmet Çeşmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Üçüncü Ahmet Çeşmesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET

m

m

ü ç ü n c ü

i A h m e t

i

---Çeşmesi

j

Miıııuııtırr

Yazan

ııvııııııtıı^

I Elif NACİ 1

sebili hepsi devir le rin in motif ve röliyeflerini sad ak atle ifade eden eserle rd ir.

Ama b unların hepsinden daha cazip, daha zarifi hiç şüp­ he yok ki Bâb-ı H üm ayun önündeki Ahmet II I çeşmesidir. Bu, sür-u H ü m a y u n a seksen m etre ötede, Y eranyon denilen eski bir Bizans çeşmesinin yerine inşa edilmiştir. Padişah, « ö y le b ir çeşme isterim ki Is tanhuldaki çeşmelerin hepsinden daha güzel, eşi b u lunm ıyan bir sanat eseri olsun,» demiş. H ak ik ate n de öyledir.

Biz, Topkapı Sara yı arş iv in deki Ahmet II I C ebih üm ayun d efterlerinde çeşmeye harc anan paraya ait bir kayda ra s t­ lamadığımıza göre dam adı İb rah im Paşa ta rafın d an Sultana hed iy e ola rak yaptırd ığı rivayetine inan ır gibi oluyorsak da Reşat E kre m Koçu İs tanbul Ansiklopedisinde (cilt 1, sahife 295) M a rm ara Naibine yazılmış bir Hattı H ü m a y u n u n u almış, bunda, «yeni y aptırdığı çeşme için bahaları Bina Emini t a r a ­ fından verilm ek üzere tâyin olunan Mübaş ir Haseki mar ifeti ile gönderilen d efter mucibince saf ve beyaz damarlı olmak iizere m e r m e r taşının acele ola rak kay ık lara yükletilmes i ferm an edildiği» yazılıdır.

Celâl Esat A rseven de çeşmenin krokisini bile bizzat Ah met III ün çizdiği rivayetini kaydediyor.

1728 den beri inşa edilmeye başlan an çeşme bir sene içinde ikm al edilivermiş. Y u v arlak bir kaide üzerine dörtgen şek­ lindedir. Dört cephesine m u s lu k lu birer m e r m e r yalak, kö­ şelerine tunç kafesli, lâle motifli, altın yaldızlı kalem işleri ile süslü şebekeler konm uştu r. D uvarlarındaki m e r m e r ka­ b a r t m a vazo içinde görülen çiçekler o devir tezyinatının k a r a k t e r i s ti k örnekleridir.

Çeşmenin etr afı baştan başa Seyit Vchbiniıı m erm ere h âk k o lu n m u ş (56) mısral ık, Padişahı ve Vezirini öven tarih kitabesi ile donatılm ış tır ki bu neside, t a h t a oymacılığının emsalsiz bir eseri olan geniş saçağın gölgesinde güzel bir tâlik le yazılmış, ra h a t ç a o kunm aktadır. H a ttâ son beytini şâir ve h a tt a t olan A hm et III bizzat yazmış ve imzasını da atmıştır.

Çinileri, İ b r a h im Paşanın tz nikte n Is tan b u la getirttiği çini usta la rı ta r a fın d a n T e k fu r S ara yında tesis olunan Çini im alâ thanesinde yapılmıştır.

İs tanbul şehrini süsliyen ve oııuıı T ü rk çehresini hakkıyle aksettiren en mühim âbid elerd en biri olan bu çeşme yerli ve yabancı pek çok eser lerd e y e r almış, ondan bahsedenler dai­ ma hay ra n lık la rın ı b elirtm işle rdir. XIX uncu asır İt alyan y a z arların d an Edmon de Amicis «İstanbul» adlı eserinde «Bir m ücevher k u tu s u gibidir, onu bir fanus alt ın da m u h a ­ faza etmeli, eşi bu lu n m ıy a n şahane bir sanat eseridir» diye bahsediyor. H attâ son z a m a n lard a acayip rivayetlerle tu r is t­ lerin rağbetin i de kazanmıştır.

K u rşu n kaplı ve altın alemli, beş kubbesi bulu nan çeş­ menin dö rt köşesindeki sebillerde vak tiyle üzeri yazılı ve süslü ta s la r vardı. Y olc ula r bu tas lard a n k an a k an a su iç­ mişler ve ta r ih kitabesini ok u y arak sahibine d ua etm işlerd ir.

«Tarihi S u ltan Ahmedin câri zeban-ı lüleden Aç besm eley le iç suyu Hân Ahmede eyle dua»

Ü çüncü Ahmet çeşmesinin tarih kitabesi: «Aç besmele ile iç s u y u , » H an Ahmetl’e eyle dua»

rııııııiHlııııııiHiııııııııiHiııııın

Ne zaman Babı H ü m a y u n d a n geçsem Ahmet III. çeşmesinin önüne boylu boyunca serilmiş ya­ ta n Nevşehirli İb r a h im Paşanın cesedini görü r gibi o lurum . Sonra başımı kaldırıp Seyid Vehbi- nin çeşme d u v arın d ak i şu mısraını ok u r ve ka­ derin garip cilvesine bir defa d ah a şaşarım :

«Sadr-ı güzinin yâ İlâh itme rik âb m d an cüda» Lâle devrinin ih tişam ını yaşatan, sonra bir lıamarar. ta llağına mağlûp olan koca Vezir-i âzam.

Sen Ü rgüpten kalk, kız kardeş in i görmek için is ta n b u l a gel, sa raya k a d a r sokul, Vezirliğe yüksel, P adiş aha dam ad ol, debdebe ve ta n t a n a içinde on üç sene sad a r e tte kal, S a a d â b â d ’ın, Çı- rağan sa la la r ın d a çenk ü çagane içinde yaşa, nih ayet saray kap ısın da boğula rak cesedin bu çeşmenin önünde sefil ve perişan sürü n sü n ve bir sütçü beygirinin k u y ru ğ u n a b a ğ la n a ra k so k ak lard a pa­ ram p arça ol.

İstediği k a d a r ş â i r: «Dâmâd-ı Hâssı Ekre mi Hemnâm-ı Cedd-ül-enbiya» diye durs un, aln ına yazılmış kötü âkıb ette n k u rt u la m a d ın işte. Bu, ne «Han Ahmed-i kişver küşanın» a k ­ lından geçerdi, ne de şâir-i şirin edanın. O şâir ki kendisine m a lû m olmuş gibi zate n aynı kitabede şöyle diy o r: «Vehbi ham ue ol beste leb haddin değil eyle edeb.»

XVIII inci yüzyılın sef ahat çağları, halk aç ve perişan haykırıy or, sarayda Çırağan şenlikleri, lâle bah çelerin de k u ­ ru l m u ş çilingir sof raları, çengiler, saz âlem le ri, H ü n k â rla damadı eğleniyor. Bu ka d a r azgın bir sefahatin sonu başka t ü r l ü de olamazdı. İşte Pad işah ta h tın d an oldu, Veziri de ca­ nından.

Devir, çok şaşaalı, giyiminde kuşa m ın da, yaşayışında, eğ­ lencesinde, her şeyinde ifrata kaçan bir dev ir. D am at Paşa gerçi m em le keti su lhu sükûn içinde y aşatm ak arz usunda, devleti A v ru p a medeniyetine u la ş tırm a k gayretin de am a hiz­ m e t le r ne k a d a r b ü y ü k olu rsa olsun, yanı sıra belire n beşer h a tâları bunla rı örtem iyor. Sezar için B ru tu s de öyle dem işti: «Şecaatine tâzim, hırsın a da ölüm.»

Ahmet III. ile da madı N evşehirlinin devle te ve m em leke­ tin sanat ve ta rihine yaptıkları hiz m etler bu ra d a saym akla bitmez. İs tanbul şehrin e hediye e ttik leri ve h â lâ a y a k ta d u ­ ran hayra tı, ön ünde ib adet edilecek k a d a r güzel, ve m üs­ tesna eserle rdir. Süse ve zevke d ü şkün bir devrin âbidele­ rinde de bu tem ay ü lü n izleri görülm ektedir. Fazla cicili bicili o lm aların a ra ğm en son derece s a n a tk â ra n e olan çeşme ve sebillerinin ön ünde d u ru p sey rettiğim iz zam an mes t edici bir hay ran lık içinde kalırız.

ts ta n b u l d a Lâle D evrinden önce yapılm ış pek çok çeşme ve sebiller v ard ır. B u n lard an en eskisi 1495 te yapılan Zin- e ir likuyudaki Efdalz ade sebili, en sonuncusu da 1866 da Ner- midil K alfanın yaptırd ığı Topkapıd aki sebildir. İçinde Mimar Sınanın, Mimar D av u d u n eserleri de v ard ır. M uslu kla rın dan gürül gürül Kırkçeşme suları akardı. Ç arş ıkapıd aki Sinan Paşa sebili, Kırkçeşmede G azanfer Ağa, Avasofvada S ultan İb r a h im , Mimar Kasım ın Hasekide B ay ram Paşa, Bahçekapı- daki M im ar Mustafa Ağanın, Saraçbaııe başın daki Amcazade Hüseyin Paşa sebilleri de b irer nefis eserle rdir.

A hm et III ten so nra çeşme ve sebil mim arisinde büyük bir gelişme oluyor. M eydan çeşmeleri inşasına başlanıyor. Ü sküdardaki A hm et III çeşmesinden başka yine onun sonra­ dan şekli devrine göre değiştirilmiş ve a r t ık M ahm ut I çeş­ mesi diye anılan T ophane çeşmesi, A zapkapıdaki Valide se­ bili, G alata daki Berek et zade (1732) çeşmesi, Beyazıt ve Üsk ü­ d a rd a k i G üln ûs S ultan sebilleri, A yvansaraydaki Hatice S ul­ tan, Şeh zadebaşındaki Damad İbrahim Paşa, Dolmabahçedeki Mehmet Emin Ağa, Soğukçeşmedeki Beşir Ağa, Vezneciler­ deki Haşan Paşa, N uru osm aniy e sebili, Lâlelide M usta fa III, F ındıklıda Koca Yusuf Paşa, Evüpte Mihrişah, Fatihte Nak- şıdil ve S u ltan M ahm ut sebilleri, Tophanedeki N usratiy e

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Eeyevm Tarih sergisinde teşhir olunan bu Türk minyatürile süslü eserde İbrahimpaşa sarayı ve müştemilâtı ve onun önünde yapılan merasim ve geçit resimlerine ait

İyi veya bozuk havalarda, her mevsimde tatbik edilen bu açık hava sergileri, daha ziyade, istatistik ve grafik usulleri ile tatbik ediliyor.. Dergimizde sergiye ait bir- kaç

Fakat bu, biraz ileri giderek kültürsüzlük demiyelim de kültür buhranı daha doğrusu kültür hareketsizliği içinde güzellik ve iyilik gibi insan saadetine ait iki manevî

Talebenin tecrübe rasadlarına yarıyan küçük dürbinlerin konması için binanın çatısı iki teras halinde yapılmıştır.. Bu teraslar üzerinde âletlerin

Resim 17: İzmit Pertev Paşa Camii Batı Avlu Giriş Kapısı -Tarihi Belli Değil- ( Vakıflar Genel Müdürlüğü). Resim 18: İzmit Pertev Paşa Camii Son Cemaat Yeri-Tarihi

Hâmid Görel'in müzik levhası denilebilir ki sanatkârın şimdiye ka- dar yaptığı eserlerin hepsinden daha güzeldir.. Kompozisyon ve renk ahengi itibarile bir şahsiyeti

Bunun için mimar; muntazam kereste kullana - mamış orman odununu yuvarlak şeklinde olduğu gibi bırakarak, güzel bir dağ başı evi gösterişi elde etmiştir.. Ev;

Emirgftn