• Sonuç bulunamadı

Sinop ili Erfelek ilçesi'ne bağlı Dağyeri Çerkes Köyünün tarihi,nüfus ve kültürel incelemesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sinop ili Erfelek ilçesi'ne bağlı Dağyeri Çerkes Köyünün tarihi,nüfus ve kültürel incelemesi"

Copied!
137
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAFKAS DİLLERİ VE KÜLTÜRLERİ ANABİLİM DALI

ÇERKEZ DİLİ VE EDEBİYATI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

SİNOP İLİ ERFELEK İLÇESİ’NE BAĞLI DAĞYERİ ÇERKES

KÖYÜNÜN TARİHİ, NÜFUS VE KÜLTÜREL İNCELEMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Yaşar YILMAZ

(2)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAFKAS DİLLERİ VE KÜLTÜRLERİ ANABİLİM DALI

ÇERKEZ DİLİ VE EDEBİYATI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

SİNOP İLİ ERFELEK İLÇESİ’NE BAĞLI DAĞYERİ ÇERKES

KÖYÜNÜN TARİHİ, NÜFUS VE KÜLTÜREL İNCELEMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Yaşar YILMAZ

Danışman: Dr. Öğretim Üyesi Fehmi ALTIN

(3)

Дюзджэ университет

Фен 1эдэбыят факультет

Кавказыбзэхэмрэ культурэхэмрэ якъутам

Адыгабзэмрэ адыгэ литературэмрэ

Къалэу Синоп хэхьэрэ Эрфелек епхыгъэ Дагери Адыгэ

къуаджэм итарихъ, ц1ыфышъхьэ пчъагъэр ык1и культурэ

зэхэтык1эм иушэтын.

Магистрэ IофшIэн

Яшар Илмаз

УпчIэжьэгъур: Доцентэу Алтын Фехьми

Дюзджэ, 2020

(4)

iv

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü'ne,

Bu çalışma, jürimiz tarafından Kafkas Dilleri ve Kültürleri Anabilim Dalında oy birliği / oy çokluğu ile YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Başkan... (……) Akademik Unvanı, Adı-Soyadı

Üye... (……) Akademik Unvanı, Adı-Soyadı

Üye... (……) Akademik Unvanı, Adı-Soyadı

Üye... (……) Akademik Unvanı, Adı-Soyadı

Üye... (……) Akademik Unvanı, Adı-Soyadı

Onay

Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım.

.../.../20…

(İmza Yeri) Akademik Unvanı, Adı-Soyadı

(5)

v

Bu araştırma Sinop İli, Erfelek ilçesi, Dağyeri (Koçıgaze) köyünün kültürel açıdan incelenmesini konu almaktadır. Amaç, köy kültürüne ait olup, geçmişte yaşananları gün yüzüne çıkarmak ve korumak, ayrıca geçmişte yaşanmış ve son otuz yıl içinde köyde yok olmaya yüz tutan kültürel değerlere şahitlik eden ve anadillerini yani Çerkezce (Adığece) bilen son birkaç yaşlı ile yaşadıklarından hatırlayabildiklerini dinlemek ve kayıt altına almaktır.

Bu olgudan hareketle, konu, köyde mukim olan büyüklere ifade edildiğinde büyük bir olgunlukla karşılamak suretiyle kendilerine istediğimiz soruları tevcih edebileceğimizi, hatırlayabildikleri kadarı ile bunları cevaplamaya çalışacaklarını içtenlikle dile getirmişlerdir. Sahanın dar olmasına rağmen mümkün olduğunca sorulabilecek soruların tamamı görüşülenlere sorulmuştur.

Tez konusunu kendilerine teklif ettiğim zaman içtenlikle beni destekleyen; himmetini, gayretini ve hüsnü teveccühünü esirgemeyen tez danışmanım Sayın Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Altın hocama münhasıran şükranlarımı arz ediyorum. Ayrıca tez çalışmalarımda görüşmeler yaparken desteğini esirgemeyen Dağyeri (Koçıgaze) Köyü muhtarına, birebir görüşülen, her gürüşmede samimi ve sıcak yakınlık gördüğüm tüm görüşmecilere teşekkür ediyorum. Hocalarım Doç. Dr. Mira Unarokova’ya, tez yazım tekniği konusunda yol gösteren değerli hocam Dr. Memduh Ceylan’a, büyük yardımlar gördüğüm Prof. Dr. Fethi Güngör’e çok teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca çalışmalarımda teknik olarak yardımları gördüğüm arkadaşlarıma ve her konuda bana anlayış gösteren değerli aileme sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

(6)

vi

KÖYÜNÜN TARİHİ, NÜFUS VE KÜLTÜREL İNCELEMESİ

YILMAZ, Yaşar

Kafkas Dilleri ve Kültürleri Anabilim Dalı Çerkez Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans Programı

Yüksek Lisans Tezi,

Tez Danışmanı: Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Altın Haziran 2020, Xİİ+121Sayfa

Bu çalışmada Sinop ili, Erfelek ilçesine bağlı bir orman köyü olan Dağyeri (Koçıgaze) köyünün Sosyo-Kütürel tarihi üzerine bir araştırma yapılmıştır.

Köy, 13 Kasım 1881 Yılında Sinop’a gelen Kuzey Kafkasyalı Çerkezler (Adığeler) tarafından kurulmuş olup, başlangıçta 30 hane kadar iken günümüzde hane sayısı 15’e kadar düşmüştür. Köyde ilk kurucu unsurlar tarafından, günümüzde köyün bir tarlası durumunda olan ve ilk yerleşilen yer, eski vatan ya da yurt manasına gelen hekuj adı verilmiştir. Köyün tamamı Çerkez’dir (Adığe).

Köy, geçmişte Çerkez kültürünün yoğun olarak yaşandığı bir orman köyü idi. Ancak günümüzde özellikle 1980 li yılardan sonra başta Çerkez dili olmak üzere, diğer kültürel unsurlarını da her geçen gün yitirmektedir. Çalışmada özellikle Çerkezce’nin (Adığe) Abzeh lehçesi ile yer adları, yemekleri, beşik şarkıları, gelin alma şarkıları, Çerkezce sülale isimleri ve damgaları kayıt altına alınmıştır.

Araştırma bir alan araştırması modeli olup, köydeki sosyo-kültürel değişimler görüşme yapılacak kimseler için düzenlenmiş, “Görüşme formu” ve “görüşme tekniği” ile belirlenmiştir. Ayrıca literatür incelemesi yapılıp bu alanda yapılmış bilimsel çalışmalardan da faydalanılmıştır.

Verilerin toplanmasında 27 sorudan oluşan bir bilgi toplama aracı olan (Görüşme Formun) dan yararlanılmıştır. Araştırmaya katılanlarla yüz yüze görüşülmüştür.

Görüşme yapılan kişilerin, Dağyeri (Koçıgaze) köyünde yaşayıp Çerkez(Adığe) kültürünü en yoğun yaşayanlar arasından olmasına özen gösterilmiştir.

(7)

vii

BİRTHPLACE DAĞYERİ CİRCASSİAN VİLLİAGE İN ERFELEK TOWN OF SİNOP CİTY.

Department of Caucassian Language and Cultures Circassian Language and Literature

Master’s Thesis,

Thesis Advisor: Assoc. Dr. Fehmi Altın June 2020, Xİİ+121Pages

Dağyeri (Koçıgaze) village is a forest village in Erfelek district of Sinop province. The village was founded by the north Causasus Circassians (Adyeler) who came to Sinop on November 13,1881. while the number at the begining it was thirty household but now it is descreased until fifteen. The area which the people settled at the beginning is called Hekuj, and it means old hometown or old homeland. It is today a plantation field. The population in the village is completely Circassian.

In this research we studied the use of Circassian language, cultural values, traditions, old stories, wedding songs and lullabies in the villages.

The nearest Circassian village to Dağyeri is 10 kms away. Though Cirassian had been spoken till 1980s, today the number of the speakers decreased to eight. When the fact that the speakers of Circassian are now mostly elderly people between 75-90 is considered, it will be more obvious how meaningful and necessary this study is.

The interviewed people live in Dağyeri (Koçığaze) and they live in culturally dense Circassian environment.

(8)

viii

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ... iv

ÖNSÖZ ...v

ÖZET ... vi

ABSTRACT... vii

İÇİNDEKİLER ... viii

1. GİRİŞ ... 1

1.1. Sinop İlinin Tarihsel Süreci...1

1.1.1. Sinop Adının Kökeni ve İlk Yerleşimler ...1

İlk Yerleşimler:...2

1.1.2. Sinop İlinin Coğrafi Konumu ve Sınırları...4

1.1.3. Sinop İlinin Nüfus Yapısı ...4

1.1.4. Sinop İlinde Gerçekleşen Yüksek Öğretim Faaliyetleri...6

1.1.5. Sinop İlinin Ulaşım Durumu ve Ekonomik Yapısı ...6

Ekonomik Yapısı: ...7

1.1.6. Sinop İlinin Etnik Yapısı ...7

1.1.7. Çerkesler Hakkında Genel Bilgiler ...8

1.2. Sinop - Erfelek - Dağyeri (Koçıgaze) Köyünün Kuruluşu ve Adının Tarihçesi ... 15

1.3.1. Problem ... 17

1.3.2. Araştırmanın Amacı... 18

1.3.3. Araştırmanın Önemi ... 20

1.3.4. Araştırmanın Varsayımları (Sayıltılar) ... 20

1.3.5. Araştırmanın Sınırlılıkları... 20

1.3.6. Araştırmada Tanımlar ... 21

1.3.7. Bu Alanda Yapılmış Çalışmalar ... 21

(9)

ix

1.3.7.4. Silivri Akören Köyü Üzerine Sözlü Tarih Çalışması ... 24

1.3.7.5. Kocaeli/Gölcük Nüzhetiye (Döşeme) Köyü Monoğrafisi... 25

1.4. Araştırmanın Yöntemi ... 26

1.4.1. Araştırmanın Modeli ... 26

1.4.2. Evren ve Örneklem... 26

1.4.3. Veri Toplama Araçları... 26

1.4.4. Araştırmada Verilerin Toplanması ... 27

1.4.5. Araştırmada Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması... 27

2.1. Sosyal ve Kültürel Hayat ... 28

Köydeki Ailelerin Kafkasya’nın Hangi Bölgelerinden Geldiklerine İlişkin Bilgiler: ... 28

Köyün Çerkezce Adına ilişkin Bilgiler:... 30

Kafkasya’dan Gelenlerin Çerkesya Hakkında Aktarıları: ... 30

2.2. Dağyeri Köyüne Yerleşen Aileler- Köyün Çerkezce Yer adları- Aile Sülale Damgaları . 32 Dağyeri Köyündeki Çerkezce Yer Adlarını bilenlerin durumu: ... 33

Köyde Geleneksel Çerkez Aile-Sülale Damgalarını Kullananlar: ... 34

Eskiden Günümüze Kalan Çerkez Silahları... 40

2.3 Günümüze Ulaşan Çerkez Oyunları ve Kültürel Anlayış ... 40

Gelin Alma (Nısaşe) ve Gelin Çıkarma Şarkıları:... 43

Köyde ve Bölgede Yetişen Ünlü Müzisyenler:... 47

Kendi Düğün Hatıralarını Anlatanlar: ... 49

2.4 Dağyeri Köyünde Misafir Ağırlama Geleneği –Haçeş Kültürü ... 51

Dağyeri Köyünde Misafirhane (Haçeş) Kültürüne Bakış: ... 52

2.5. Çocuklara Çerkezce İsim Verme Geleneği-Ninniler... 53

Ninniler (Kuşe Vored) ve Beşik Kültürü: ... 54

(10)

x

kaybolmasını hızlandırmışlardır. Dillerini yaşatmaları gerektiğinin bilincinde değiller. ... 57

Çerkezce Masalları (Pşıse) Bilen ve Anlatanlar: ... 57

Çerkezce Atasözlerini (Guşıej) Konuşabilenler: ... 58

2.7. Köyde Cenaze Defni ve Merasimi... 59

2.8. Dağyeri Köyünde Hâlâ Yapılan Otantik Çerkez Yemekleri ... 60

Pasta - П1астэ ... 61

Kıymalı Soğan - Бжьынрэ лыдэгъэк1ыгъэрэ ... 61

Katsıçe- Къэцык1э ... 61

Kazayağı- Джэджэщхъуэ (Марь урыс.)... 62

Domatesli Yoğurtlu Yemek- Помидор щхыу зэхэлъ ... 62

Lahanalı Yemek - Къэбаскъэ зыхэлъ шхыныгъо ... 62

Yumurtalı Pırasa- Хьэбжьын к1энк1э хэгъэжъагъэу ... 62

Pazı ... 62

Taze Soğanlı Peynirli Yemek - Бжьын ц1ынэмрэ къуаемрэ зыхэлъ шхыныгъо ... 62

Taze Fasulye - Джэнч хьалыжъуапI ... 63

Dagarij - Дэгъэрыжъ ... 63 Psıhaluj - Псыхьалыжъу... 63 Ceşiğın - Джэщыгын ... 63 Şipsi - Щыпсы... 64 Şepast - Щэп1аст ... 64 Halıpe -Хьэлыпэ ... 64

Koçıgaze Köyünde Büyüklerden Aktarılan Hikâye Türü Bilgiler ... 64

3. SONUÇ VE ÖNERİLER ...66

3.1. SONUÇ ... 66

Sinop-Erfelek İlçesi Dağyeri (Koçıgaze) Köyünde Araştırma Sonucu ... 66

3.2. Öneriler... 68

4. ÇERKESCE GENİŞ ÖZET (69-98) ...69

4.1. КЪОЧЫГЪАЗЭ ЩЫПСЭУРЭ АДЫГЭХЭР ... 76

Ыпэк1э здэт1ысыгъагъэ ч1ып1эхэр:... 76

Тамыгъэхэр... 77

(11)

xi Нысащэхэр :... 83 Нысащэ Орэдхэр :... 84 Ижъырэ джэгухэр: ... 86 А Лъэхъаным щы1эгъэ пщынэо ц1эры1охэр ... 87 4.3. ХЬАК1ЭЩ ЗИ1АГЪЭХЭР ... 88 4.4. CАБЫЙМЭ АДЫГАБЗЭК1Э АЦ1ЭХЭР - КУШЪЭ ОРЭДХЭР- САБЫЙ КЫЗФЭХЪУРЭ НЫМ ДЭ1ЭПЫ1ЭРЭ БЗЫЛЪФЫГЪЭХЭР ... 89 Кушъэ орэдхэр : ... 89 Сабый къызфэхъурэ ным дэ1эпы1эрэ бзылъфыгъэхэр... 91 4.5. ПШЫСЭХЭР. АДЫГЭ ГУЩЫ1ЭЖЪХЭР ... 91 Адыгэ гущы1эжъхэр :... 92 4.6. ДЖЭНАЗЭХЭР ... 92 4.7. АДЫГЭ ШХЫНЫГЪОХЭР... 93 Ц1ыф лъэпкъ пэпчъ икультурэ шхыным мэхьанэшхо щеубыты. Щы1эным пае ц1ыфэр шхэн фае. Шхыныр тыкъэзыуцахьрэ дунаим анахь тезыпхырэмэ ащыщ, типсэуныгъи, тигъэрети, тиакъыли, дгъэш1эщт илъэс пчъагъэри ащ лъэшэу епхыгъ (Filolojisi,2019)... 93 П1астэ:... 93 Къэтцык1э:... 94 Джэджэщхъуэ (Марь урыс.): ... 94 Помидор щхыу зэхэлъ: ... 94 Къэбаскъэ зыхэлъ шхыныгъо: ... 94 Хьэбжьын к1энк1э хэгъэжъагъэу: ... 95 Лыц1э (Мангольд урыс.) щхыум хэлъэу: ... 95 Бжьын ц1ынэмрэ къуаемрэ зыхэлъ шхыныгъо:... 95 Джэнч хьалыжъуапI: ... 95 Дэгъэрыжъ: ... 95 Псыхьалыжъу:... 96 Джэщыгын: ... 96 Щыпсы: ... 96 Щэп1аст: ... 97 4.8. КЪОЧЫГЪАЗЭ ЧЫЛЭМ ЕХЬЫЛ1АГЪЭ АДРЭ КЪЭБАРХЭР ... 97

(12)

xii

EK-1 ... 102

EK-2 ... 104

EK-3 Köy Nüfus Kayıt Defteri ... 118

Köy Nüfus Defteri Fotokopisi ... 118

EK-4 Çerkez Yemekleri... 124

Pasta ... 124

Katsıce... 124

(13)

SİNOP İLİ ERFELEK İLÇESİ’NE BAĞLI DAĞYERİ ÇERKES

KÖYÜNÜN TARİHİ, NÜFUS VE KÜLTÜREL İNCELEMESİ

1. GİRİŞ

1.1. Sinop İlinin Tarihsel Süreci

1.1.1. Sinop Adının Kökeni ve İlk Yerleşimler

Yapılan arkeolojik kazılardan elde edilen bulgulardan, Sinop ilinin tarihinin yaklaşık olarak 5000 yıl öncesine dayandığı anlaşılmaktadır. M.Ö. 7. Yüzyılda Miletoslu’lar tarafından bir ticaret kolonisi olarak kurulan Sinop’un eski adının Sinope olduğu bilinmektedir. Sinope adının kökenine ilişkin farklı öngörüler bulunmaktadır. Anlatılardan anlaşıldığına göre, Sinope adı bir amazondan yâda mitolojik ırmak tanrısı Asopus’un su perisi kız olarak bilinen Sinope’den gelmiştir. Arkaik, klasik ve Helenistik dönemlerinden kalan para ve sikkelerin üzerindeki sino yazıları ve figüreler ise Sinope adının, Asoposun su perisi kızının adından geldiği fikrini güçlendirmektedir.

Sinop adının kökenine ilişkin pek çok farklı görüş bulunmakladır. Sinop şehri, Hitit Kaynaklarında sinuwa-sinuua adları ile belirtilmektedir. Bu nedenle bazı kaynaklarda, Sinop adının Hititlerden kalmış olabileceği vurgulanmaktadır.

Farklı bir görüş olarak bazı araştırmacılar Sinop adının, Asurlularda ay tanrısı manasına gelen Sin’den gelebileceğini, diger bazı kaynaklar Sinavur olduğu, kimi kaynaklarda Sinip den geldiği, bir başka görüşe göre Sen-ha-pi, Farscada Sine-i ab (suyun göğsü) anlamından geldiği belirtilmektedir.

Roma dönemi kayıtlarda ise, Romalılar, şehre kendi kayıtlarında adları geçen 11 şehirden biri olan Sinop Teium olarak söz ettiklerine rastlanmaktadır.

Selçuklular döneminde Rusya’ya giderken Sinop’tan geçen seyyah Rubruguis şehirden “Sinepolis” olarak söz etmiştir.

(14)

Şehre Fatih Sultan Mehmet ise Ceziret-ül Uşşak demiştir. Türklerin şehri fethinden sonra ise şehir, Fatih Sultan Mehmet’in belirttiği isimden ise Sınap olarak adlandırılmıştır (Valilik, 2020).

Sonuçta; Sinop adı ile ilgili birçok rivayet bulunsa da mitolojik ırmak tanrısı Asopus’un su perisi kız olarak bilinen Sinope’nin adı ile bağlantılı olması yüksek bir ihtimal olarak düşünülebilir.

İlk Yerleşimler:

Tarihi kaynaklarda belirtildiğine göre Sinop İline ilk yerleşimler M.Ö. 8. Yüzyılda Milet’den ayrılan ve kendilerine yeni bir ticaret merkezi kurmak isteyen miletoslu Helenliler tarafından gerçekleştirilmiştir (Demirkaya ve Tuluk, 2012).

Ünlü filozof Diyojen M.Ö. 402 ya da 412 Tarihinde sinopta doğmuş ve korintte ölmüştür. Kendisi kinik felesefesinin öncüsüdür. Söylentiye göre bir gün fıçının içinde güneşlenirken kendisine yaklaşan ve bir istediğin varmı diye soran Büyük İskendere “Güneşimi kapatıyorsun, başka bir şey istemem” sözü ise çok meşhur olmuştur (Allen, 2017).

Amasyalı Strabon ise kentin kurucusu olarak Arganotlardan Teselyalı Otolikos’u göstermiş ve onun kenti alarak bir Yunan kolonisi kurduğunu yazmıştır (Sinop Valiliği, 2020).

1951-1954 Yılları arasında merkeze bağlı Demirci köyü, Karagöz höyükte yapılan kazılarda elde edilen bulgulardan, İlk Tunç Çağı -1 M.Ö. 3000-2700 dönemlerinde, Sinop’un, Balkanlarla İç Anadolu arasında bir köprü olduğu anlaşılmaktadır.

Yapılan araştırmalarda ayrıca çok sayıda yerleşim yerine rastlanmıştır. Ele geçen bulgular genelde İlk Tunç Çağı ve II. İlk Tunç Çağı’na işaret etmektedir. Ancak Kabalı Çayı vadisindeki yapılan araştırmalarda ise, M.Ö. 4500 yıllarına ait olduğu düşünülen iki yerleşim yeri bulunmuştur. Bugün Sinop’taki en eski yerleşim yeri Kabalı Çayı vadisi olarak bilinmektedir.

(15)

İlk yerleşim yerleri daha çok Kabalı Çayı, Sarımsak Çayı ve Erfelek Çayı vadilerindedir (Özdemir, 2007).

Yapılan yüzey araştırmalarında sahil şeridinde Gerze ilçesinde M.Ö. sekiz yüzlü yıllara ait Hitit dönemi ile ilgili bazı bulgulara rastlanmıştır.

M.Ö. 756 yılında Milet’ten gelen bir koloni topluluğu Sinop’a yerleşmiştir. Yine M.Ö. 630 yılında ikinci bir kolonize topluluğu yine Sinop’a yerleşmiştir.

M.Ö. 332 ve M.Ö.169 yıllarını kapsayan, Helenistik dönem ise Sinop’ un en parlak dönemi olup, bu dönemde kültürel alanda büyük inkişaf sağlanmıştır.

M.Ö.70 yılında Roma İmparatorluğu bu toprakları işgal etmek suretiyle yeniden tanzim etmiştir. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle Sinop, Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalmış ve şehir yavaş yavaş küçülmeye başlamıştır.

1214 yılında, Selçuklu Devletinin egemenliğine giren Sinop, bu dönemde baştan aşağı imar edilmiştir. Selçuklu devletinin son bulmasının ardından ise sırasıyla önce Pervane Oğulları ve daha sonrasında Candar Oğulları’nın egemenliğine girmiştir. Anadoluda beyliklerin birleşme sürecinde ise, Sinop iline egemen olan Candaroğulları Beyliği de Osmanlı Devleti’ne bağlanmş ve bu şekilde Sinop Şehri Osmanlı Devleti’nin bir şehri durumuna gelmiştir.

Sinop, Osmanlı Devleti döneminde, Osmanlı idari yapısı içerisinde, günümüzde Samsun’un bir ilçesi durumunda olan Canik’e bağlıydı. Ancak tanzimat sonrasında ise, Kastamonuya bağlı bir sancak olmuştur. Osmanlı devletinin son bulması ve yeni bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından Sinop, Kastamonudan ayrılarak 1924 yılında İl olmuştur.

(16)

1.1.2. Sinop İlinin Coğrafi Konumu ve Sınırları

41° 12'-42° 06' kuzey enlemleri ile 34° 14'-35° 26' doğu boylamları arasında yer alan Sinop, Türkiye’nin Batı Karadeniz bölgesinde olup Türkiye’nin kuzeyinde bulunmaktadır. Yüz ölçümü 5792 km2 ile Türkiye'nin yaklaşık olarak %0,75’ini oluşturan il toprakları, dağlık ve engebeli yapısı ile dikkati çeker (Kaya ve Yılmaz, 2017).

Şehir Boztepe yarımadasının en dar bölümünde yer almaktadır. Denize doğru ince bir yarımada olan Sinop ilinin, Merkez ilçe hariç, 8 ilçe, 11 belde ve 466 köyü bulunmaktadır. Sinop’a bağlı olan ilçeler: Ayancık, Boyabat, Erfelek, Durağan, Gerze, Türkeli, Saraydüzü ve Dikmendir. İl doğudan Samsun’un Alaçam, Batıdan Kastamonu’nun Çatalzeytin, Güneyden Samsun’un Vezirköprü, Çorum’un Osmancık ve Kargı, Kastamonu’nun Taşköprü ile çevrili olup 475 km sınırlarının 300 km si kara 175 km si denizdir (Çed, 2013).

1.1.3. Sinop İlinin Nüfus Yapısı

Kastamonunun kazası durumunda iken 1846 da sancak olan Sinop’un H.1294 (M.1877-78) Salnamesine göre (İstefan ve Boyabat kazaları dahil) nüfusu 53.306 idi. Ancak 1881/82-1893 Osmanlı genel nüfus sayımına göre; Sinop sancağı nüfusu: Sinop Merkez Kaza: 44.656, Boyabat 44.564 ve Ayancık (İstefan) 29.802 olmak üzere toplam 119.022 kişiye ulaşmıştır (Paşaoğlu, 2013).

Sinop İlinin en son 2016 yılında yapılan nüfus sayımına göre nüfusu: 205.478 dir. Bunların 101.909’u erkek 103.569’u kadındır (Ünlüer,2018). Sinop ilinin yıllara göre nüfus değişimlerini gösterir tablo aşağıdaki gibidir.

Yıllara Göre Nüfus Dağılımı

Yıl Sinop Nüfusu Erkek Nüfusu Kadın Nüfusu

2016 205.478 101.909 103.569

2015 204.133 101.139 102.994

(17)

2013 204.568 101.270 103.298 2012 201.311 99.540 101.771 2011 203.027 100.595 102.432 2010 202.740 100.147 102.593 2009 201.134 99.259 101.875 2008 200.791 98.861 101.830 2007 198.412 97.032 101.380

Sinop iline ait son 10 yıllık nüfus sayım sonuçları yukarıda belirtilmiştir. Özellikle son yıllarda Turizm ve iş sahalarının açılması ,üniversitenin açılması nüfusun az da olsa artmasına neden olmuştuır.

İlçelere Göre Sinop Nüfusu

Yıl İlçe Nüfusu Erkek Nüfusu Kadın Nüfusu

2016 Merkez 61.708 30.621 31.087 2016 Boyabat 44.035 21.724 22.281 2016 Gerze 23.068 11.355 11.713 2016 Ayancık 22.728 11.370 11.358 2016 Durağan 18.318 9.140 9.178 2016 Türkeli 14.308 7.021 7.287 2016 Erfelek 11.211 5.592 5.619 2016 Dikmen 5.181 2.582 2.599 2016 Saraydüzü 4.921 2.474 2.447

2016 Yılına ait yukarıdaki Sinop ili Merkez ve ilçelerine ait tabloda ise merkez ilçe hariç diğer ilçelerdeki nüfus azlığı dikkati çekmektedir.

(18)

1.1.4. Sinop İlinde Gerçekleşen Yüksek Öğretim Faaliyetleri

Sinop ilinde 2015 Yılında elde edilmiş verilere göre, yüksekokul mezunları nüfusun %35,4’ünü oluşturmakadır. Bu grubu, %15,3’lik bir oranla lise mezunları takip etmektedir. Kamu sektöründe çalışan yüksekokul ve fakülte mezunlarının oranı ise (%10,2) dir.

Yüksek lisans veya doktora yapanlar ise, %7 lik bir oranı oluşturmaktadır. Bu oranın ise önümüzdeki dönemlerde yükselebileceğini söyleyebiliriz.

Bu öngörünün nedeni ise Sinop Üniversitesinin de bu anlamda önemli bir potansiyel taşımasıdır (Kaya ve Yılmaz, 2017).

Yukarıdaki verilerdende anlaşılacağı gibi Sinop ilinin eğitim seviyesinin, gün geçtikçe arttığı görülmektedir.

1.1.5. Sinop İlinin Ulaşım Durumu ve Ekonomik Yapısı

Sinop il merkezi, çevre illere 3 ana yol ile bağlanmaktadır. Bu bağlantı yolları; Batı Karadeniz, Kastamonu-İstanbul, Ankara- iç Anadolu’dur. Ancak coğrafi açıdan diğer illere bağlantı için karayolu ağı yeterli değildir.

Sinop’un kalkınamamış olmasının sebeplerinden biri de ulaşımı güç bir şehir olması olarak düşünülebilir. Dolayısı ile bu durum şehrin çok fazla göç vermesine sebep olmuştur.

Doğal bir liman kenti olan Sinop deniz ulaşımı açısından büyük avantajlara sahiptir. Ancak karayolu ağının yaygın olmamasından dolayı deniz ulaşımında yük ve yolcu taşımacılığı da sınırlı ve yetersiz bir şekilde yapılabilmektedir. İlde bulunan limanlar: Sinop iç ve dış limanları, Gerze, Akliman, Sarıkum, Ayancık limanlarıdır. Sinop limanı yolcu taşımacılığı, Ayancık limanı Yük taşımacılığı, Gerze Sürsan Şamandırası ise özel amaçlar için kullanılmaktadır. Ayrıca ilin Ukrayna ve Rusya ile de deniz ulaşımı bulunmaktadır. Turizm sezonunda ise Sinop-Trabzon arasında feribot seferleri düzenlenmektedir.

(19)

Sinop Havaalanı 1992 yılıında askeri amaçla kullanılmakta iken, sonraları sivil kullanıma açılmış olup, her gün İstanbul –Sinop arası seferler düzenlenmektedir. Sinop Havaalanının kent merkezine uzaklığı 8 km'dir. Ulaşım servis, dolmuş veya ticari taksilerle yapılmaktadır (Ünsal, Özgür ve Görgün, 2017).

Ekonomik Yapısı:

Kalkınmada öncelikli iller arasında yer alan Sinop ilinin coğrafi durumu, pazara uzaklığı, altyapı eksikliği, sermaye yetersizliği gibi dezavantajları ekonomisinin gelişimini olumsuz etkilenmiştir. Sinop ilinde sanayi sektörü, tarım ürünleri, orman ürünleri ve diğer kaynaklara bağlı olarak gelişme göstermiştir (Çed, 2013).

Tarıma elverişli arazilerin kısıtlı olmasına rağmen nüfusun % 80 i tarımla uğraşmaktadır. Sinop ilinin ekonomisinin balıkçılık, hayvancılık, ormancılık ve tarıma dayandığı söylenebilir. Bununla birlikte son yıllarda tekstil sektöründe açılan atölye sayısı da hızla artmaktadır.

Yakın zamanda (2019) açılmış bulunan ve dünyanın sayılı oyuncak fabrikalarından birisi durumunda olan bu fabrika ile birlikte, Sinop’ta ekonomik açıdan yeni bir umut doğduğu söylenebilir. 68 ülkeye ihracaatı bulunan oyuncak fabrikası, özellikle Sinop’a sağladığı istihdam ve katma değer açısından büyük önem arz etmektedir.

1.1.6. Sinop İlinin Etnik Yapısı

Etnik kelimesi etni kökünden türetilmiştir. Müşterek kutsal değerler, ortak dil, evreni ortak bir algıdan tanıma ve ortak yaşam alanları etrafında organize olabilen insan grubuna etnisite denir. Etniklik daha çok ırk kavramına gönderme yapar. Ancak etnikliğe anatomik kavramlar yüklenmeye çalışılsa da etik grup esasen ırksal kavramı tanımlamaktadır. Marshall etnik kavramını ırk kavramına karşı önceden düşünülmüş ve özgün davranışlar bütünü da ait olunan ya da başkalarınca öyle değerlendirilen olgu olarak tanımlanır (Ekşi, 2012).

(20)

Etnik Dağılımı İse aşağıdaki gibidir Türk: %85

Çerkes: %10

Gürsü –Laz-Abhaz: %5 (Uludağ Sözlük, 2020).

Çerkes, Gürcü ve Abhaz kökenliler de orta yaşın üzerinde etnik dillerini bilen kimselere rastlanabilirken, Laz olupta Lazca bilip Sinop’ta yaşayan birini bulmak nerdeyse imkansızlaşmıştır.

1.1.7. Çerkesler Hakkında Genel Bilgiler

Çerkezler, en eski Kafkas halklarındandır. Günümüzde Çerkezlerin bir boyu olan Abzahlar, Çerkes vatanının bir parçası olan Adige Cumhuriyetinde sadece bir köyde yaşamaktadır. O köy, Maykop’a 55 km uzaklıkta olup Çemguylerle birlikte oturmaktadır. Yeniden belirtmek gerekirse: Günümüzde, Çerkes topraklarında Abzahların yaşadığı sadece bir köy kalmıştır. O köy, Adigey cumhuriyetinin Şeucen ilçesinin merkezindeki “Hakurnehabl” denilen yerdir.

18-19. yüzyıllarda Abzahlar en kalabalık nüfusa sahip Çerkes boylarındandı. 19.yüzyılda N. Novitsk’in nüfus sayımına göre Çerkes boylarından: Şapsığlar: 300.000, Abzahlar: 260.000, Nethuayeler 240.000 nüfusa sahipti. Bununla birlikte bu yazarın verdiği bilgilere göre 19. yy’da Kuzey Kafkasya’nın batısında yaşayan, kendine ‘Çerkesim’ diyenlerin nüfusu 1.000.000 kadardır.

1864 yılında Kafkas Savaşı bitmiştir. Ama onu takip eden olayların en kötüsü: Çerkezlerin atalarından kalan topraklarda yaşama özgürlüğünün ellerinden alınmasıdır. İki ülke arasında (Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu) yapılan anlaşmaya dayanarak Çerkes ulusunun büyük çoğunluğu ezeli vatanını terk etmeye mecbur bırakılmıştır. Bunu bütün Çerkezler bilmektedir.

(21)

Belirttiğimiz gibi Abzahlar, 1830 yılında 260.000 nüfusa sahipken anavatanlarında sadece bir köy olarak kalmıştır. O köy Hakurnahabl köyüdür.

300.000 nüfusa sahip Şapsığlardan anavatanda, Karadeniz kıyısında 12 köy, Pşıze kıyısında 4 köy kalmıştır.

Nethuayelerin 240.000 olduğu belirtilmiştir. Nethuayelerden de Abzahlar gibi sadece bir köy artakalmıştır. Şimdi o köye Nethuac denmektedir. Bjeduğ topraklarına göç ettirilip yerleştirildiklerinden sonra Nethuaye Boyu’nun adı köyün adı olarak kullanılmıştır.

Anlattığımız gibi Nethuayelerle Abzahlar sadece birer köy olarak anavatanda kalmıştır. Abzah köyü Hakurnehable Kafkas savaşından sonra şimdi oturdukları yere göç ettirilince, Daurhable olarak adlandırılmıştır. Fakat bu olayın üzerinden fazla geçmeden Hakurıne Tuğuj’ un köy başkanlığı döneminde Hakurnehabl isminin köy adı olarak alındığı anlatılmaktadır.

Mamhığlar da tek bir köy olarak Farz ırmağının soluna, Abzahların yanına yerleştirilmişlerdir. Mamhığlar bugün Çemguylerden sayılmaktadır. Ancak köyde yaşayanların boylarının ismi (Mamhığlar), yaşadıkları yerin adı olmuştur.

A.N Dyaçkov- Tarasov’un yazdıklarına göre; Çerkezler, en eski dönemlerden beri Kuzeybatı Kafkasya topraklarında yaşayan ve orada uluslaşmış halklardan biridir. 19. yy’da Rusya’nın memurları, bilim insanları, araştırmacılar ve daha pek çok kişi Kafkasya’ya gelmiştir. Çerkezlerden başka Kafkasya’da yaşayan diğer halkları da araştırmışlardır. Bunun sebebini anlamak çok kolay: 18. ve 19. yy’ da Rusya için de, Avrupa ülkeleri için de ve Türkiye için de jeopolitik olarak önem verdikleri ve çoktan göz koydukları Kafkasya idi.

Hiç şüphesiz üç denizin ortasında, insanın insan olduğu, yüksek Kafkas dağlarının koruduğu en eski tarihlerden başlayarak yabancı ülkelerin ele geçirmek için can attığı, onunla ilgili çıkarlarının çatıştığı bir bölgedir. Kafkas dağları, doğudan gelen Asya halklarına da eski Hint- Avrupa halklarına da engel oluşturmuştur. Onların da askeri planları bozulmuştur. Onlardan arta kalan küçük topluluklara, Kafkasya’nın yüksek tepelerinde, Kafkas dağlarının eteklerinde bugün de rastlanmaktadır.

(22)

Türkçe konuşan Azeriler, Kumuklar, Nogaylar, Balkarlar, Karaçaylar, Tatarlar, Hint- Avrupa dilini konuşan Osetler; fazla olmasa da Asurlular, eski Ermenilerden kalan Çerkes Ermeniler (Çerkesçe anadili olmuş Ermeniler) eski medeniyetlerden kalma küçük küçük gruplar buna örnektir.

Bugün Kafkasya, Tarihin akışı içinde Hint Avrupa dilini konuşan Osetler, Türkçe konuşan Asyalılar, Yahudiler gibi küçük toplulukların da yaşadıkları yer olmuştur.

Günümüzde, Kafkasya da yaşayan halklar 70 farklı dil konuşmaktadır. Bu yüzden eski gezginler ‘Dillerin Dağı’ (Cebel-i Elsin) adını vermişlerdir (Al Masudi).

G.V. Novits 1830 yılında Çerkezlerin nüfusunu boy boy, aile aile saymıştır ve bu bilgiyi 1884 yılında ‘Kuban Bölgesel Formları’ isimli dergide yayınlamıştır.

G.V. Novits’in sayımına göre 1829-1830 yıllarında Çerkes topraklarında, Çerkes olarak adlandırılan 12 Çekes boyu yaşıyordu ve Çerkezlerin nüfusu 1.042.200 oluyordu. Bu yazar, nüfusu 40.000 olan Ubıhları da Çerkezlerin bir boyu olarak saymıştır.

Aile sayısı Kişi sayısı

Şapsığlar 15 000 300 000 Abzahlar 13 000 260 000 Nethuaeler 12 000 240 000 Bjedığuler 3000 60 000 Hatıkuayeler 1000 20 000 Çemguyler 4000 80 000 Mehoşlar 400 8 000 Beslinyeler 3500 70 000 Kabartaylar

(Pşıze kenarında oturanlar) 1829 yılı 300 2 400 Janeler 60 1 200 Аdemiyeler 150 30 000 Ubıhlar 2000 40 000 1 082 200

(23)

Rusya Bilimler Akademisi başkanı, tarihçi Prof. Dr. V.K Gardanov, G.V Novits’in 1830 yılında , Ubıhları da ekleyerek yaptığı Çerkes nüfus sayımını temel alarak yukarıdaki tabloyu oluşturmuştur. (Tabloya bakınız)

Han Çeri ‘Çerkesya ile İlgili Notlar’ adlı kitabında Çerkes olup, Çerkesya’da yaşayan nüfusun 298.523 kişi olduğunu belirtmektedir. Bunun için güvenilir kaynak olarak G.V Novits’in gösterdiği sayıyı göstermektedir. 298523 (1829 yılı)

Bir halk dağınık olarak yaşar, aynı zamanda aynı bölgede birlikte yaşayamadan; farklı halklarla komşu olarak, onlarla dayanışma içinde yaşarsa; yaşam şekli de, yaşayışı da, dünyaya bakış açısı da, düşüncesi de, hayalleri de değişiklik gösterir.

Çerkezler için en büyük sınav: yüz elli yıldan fazla bir zaman diliminde birbirinden uzak; görüşmelerini, birbirini korumalarını bırak, haberleşme imkanları bile olmadan, anavatanlarında yaşayan Çerkezlerle başka ülkelerde yaşayan Çerkezlerin varlığını koruyabilmeleridir.

Ama bugün dünya herkes için açık, adeta büyük bir köy mesabesinde olup, engel olan ülke kalmadı demek yerinde olur. Sabah İstanbul’dan uçağa binildiğinde iki saatte Çerkes topraklarına inilebilir.

Bir araya gelme, her gün telefonda sevinçlerini, düşünceleri konuşabilme olanağı vardır.

Çerkezlerin haberleşebilme, mektuplaşabilme, düşündüklerini paylaşabilme imkânı doğalı yarım asırdan fazla olmaktadır.

Bugün size yaşam biçimleri tanıtılacak olan Abzah köyleri Sinop’a yakın Koçğaze isimli dağın eteklerine yerleşip çoğalmış Çerkezlerdir. Abzah köyleri düzenli bir yerleşime sahiptir. Büyüklerine karşı saygılıdır. Bu köylüler, Adige Cumhuriyeti’ndeki tek Abzah köyü olan Hakurnehabl’de yaşayan akranlarının güzel düşüncelerini paylaşabilecek kadar ana dillerini konuşabilmektedir.

(24)

Bu Çerkezler gibi, dağınık yaşayan halklar için büyük bir nimettir. Bunun bir kanıtı da Unerıuw Yaşar Yılmaz’ın Düzce Üniversitesi Yüksek Lisans programında, size aktaracağı tez konusudur.

Belirtildiği gibi bu çalışmanın temeli Sinop ilinin Abzah köyü Koçğaze’de yaşayan Abzahların yaşam biçimleridir.

Yukarıda da anlatıldığı üzere Abzahlar Afıps ırmağı ile Labe ırmağı arasında yer alan topraklarda yaşamaktaydı. Onların yaşadıkları yer: güneybatı tarafında Ubıhlar, kuzeyde Bjedığular, Ademiyeler, Ecerkuayeler, Hatıkuayeler, batıda Şapsığlar, doğuda Mamhıgelerle komşuydular. G.V Novits, N.F Dubrovın’ın nüfus sayımlarına göre 160000 – 260000 kişi olan Abzahlardan günümüzde sadece Hakurnahable köyünde yaşayanlar kalmıştır. Köy Mamhığlara, Çemguylere, Kabartaylara, Besleneylere komşudur.

Abzah diyalekti 19 yy. ikinci yarısında çalışılmaya başlanmıştır. Bunun başlangıç olarak kabul edilmesi Kemanev’in, gramerinde 75 farklı Abzah söylenişini belirlemesi olmuştur. Grameri günümüze kadar ulaşmamıştır. Ancak daha anlamlı olan P.K. Uslar’ın Kemanev’in gramerini okuduktan sonra ulaştığı sonuçtur. P.K. Uslar şöyle yazıyor: “Kemanev’in çalışmasına bakınca Çerkesçe, Ubıhça ve Aphazca’nın aynı kökten geldiğini kesin olarak anladım. Benim için aydınlatıcı olan Kafkas dillerinin üç gruba ayrılmış olmasıdır: Batı Kafkas dilleri, Doğu Kafkas dilleri ve Gürcü dilleri.”

“Kafkasya Yerleşimlerini ve Kabilelerini Tanımlamak İçin Materyal Toplama” adlı çalışmada birçok Abzah metni yayınlandı. Örneğin Hr. Grozdov’un 1896 yılında yayınladıklarının içinde (XXI) bir Abzah şarkısı da vardır. Tambiy Pago’nun 1898 yılında (XXV) “Jıubğu Şı’eğe Zaor”, “Armeum 1uk1enr Femıyer”, “Semerkeu” adlı yazıları çıkmıştır.

Dil bilimcilerin bakış açısına göre adı belirtilen metinlerin en büyük eksiği, Abzahça kelimelerin seslerinin yapılarını doğru bir şekilde verememeleridir. Bununla birlikte P. Tambiy Abzah seslerinin birçoğunu Kabartay sesleri ile değiştirmiştir. Kumehe Zare “Tambiy’in metinlerinde ‘Abzah diyalektinin belirgin özellikleri’

(25)

gösterilmediğinden dolayı Abzah diyalektini çalışmak için kullanmak mümkün olmadı.” demektedir.

N.F. Yakovlev Abzah diyalektini ikiye ayırıyor: Büyük Abzah Ağzı ve Küçük Abzah Ağzı. Yazara göre Büyük Abzah Ağzını büyükler konuşmaktadır. N.F. Yakovlev’in düşüncesine göre; Küçük Abzah Ağzı, Büyük Abzah Ağzına Çemguy diyalekti ile Kabartaycanın karışmasından oluşmuştur.

Ancak Kumehe Zare bu bakış açısının yeteri kadar ispatlanmadığını düşünüyor. İşin doğrusu: “diyalektlerin eski özelliklerini büyükler daha çok kullanmaktadır. Buna benzemeyen literatür dilinin etkileri küçüklerin konuşmasına yansımaktadır. Abzah diyalektiğinin durumu da bunun gibidir. Komşularının etkileri hakkında konuşmak gerekirse Çerkes literetür diline temel olan Çemguy diyalektiğinin etkisi Abzah diyalektiğine daha çok yansımaktadır.

Aşhamafe Davut “Adyghe Lehçelerine Kısa Bir Bakış” adlı çalışmasında Abzah diyalektiğinin birkaç özelliğinden bahsetmektedir.

Abzah diyalektiğinin fonetiği ve morfolojisinin özelliklerini ilk önce detaylı olarak gösteren, Kumehe Zare’nin “Abadzekh Lehçesi ve Diğer Adıge Lehçeleri Arasındaki Yeri” adlı kitabıdır.

Çerkesçenin diyalektiklerini birbirinden ayıran fonetik özellikleridir.

Abzah diyalektiği diğer Çerkes diyalektikleri ile karşılaştırıldığında nefes sürtünmesi ile çıkan sesler daha kuvvetlidir. Ve bu yönüyle Kabartayca’ya daha yakındır. Fakat bu fonetik süreçler günümüzün Abzah diyalektiğinin tamamı için ele alınmıyor: Büyüklerin diyalektiğinde nefes sürtünmesi ile çıkan seslerin kullanıldığı yerlerin yerine gençler önce tıslayan sesleri söyler oldular. Bunun nedeni günümüzde literatür dilinin etkisinin güçlü yansımasıdır.

Abzah diyalektiği fonetik süreçler geçirdi. Bundan dolayı barındırdığı ses sayısıyla da seslerin oluşumuyla da literatür dili ve diyalektiğiyle uyuşmayan sesler de az değil.

(26)

Altını çizmek istediğimiz “ön sözde” belirttiğimiz düşünceler bugün Abzah diyalektiğinin durumuna anavatandaki dil bilimcilerin bakış açısıdır (Unarokov, 2020).

Abzeh diyalektiğinde ünsüz harflerin tablosu

Tutulan iki şey arasından Sonorant

S e sl i se ss iz N ef es ç ık ar tm a G ır tl ağ ı k a p a ta n . S e sl i S e ss iz N ef es ç ık ar tm a G ır tl ağ ı k a p a ta n . Dudaklardan çıkan b p p’ -kesik f u m Dişlerden çıkan d dz dzu t tsı tsy T’ tu ts z s n r Dil ve üst dişlerden çıkan c ç c’ j jı ş şı S’ sş

Dille ve dişle çıkan djı

dju sşı sşu Ş’ şuu Dilin ortasından çıkan g hı hku Yi

Dilin ucundan çıkan gu ku Ku gk

gku hkı khu Dilin kökünden çıkan къh къуh Gırtlaktan çıkan 1 1 1u hı

Dilin yan tarafından çıkan

(27)

1.2. Sinop - Erfelek - Dağyeri (Koçıgaze) Köyünün Kuruluşu ve Adının Tarihçesi

Sinop İli, Erfelek ilçesine bağlı Dağyeri (Koçıgaze1) Köyü; Rus-Kafkas savaşlarından sonra dünyanın farklı bölgelerine sürgün edilen Kuzey Kafkasyalı (Adığeler2) Çerkezler tarafından kurulmuştur. Sinop ili sınırları içerisinde 33 Çerkezköyü bulunmakta olup bu köylerden biri de Dağyeri dir. Yüz yıldan fazla süren Rus-Kafkas savaşlarının ardından 1. 500. 000’dan fazla Çerkez yurtlarından kendi istekleri dışında dünyanın çeşitli bölgelerine sürgün edilmiştir. Bugün sayıları milyonları bulan Çerkezlerin en kalabalık olarak yaşadığı ülke Türkiyedir. 1850’ li yılların sonlarından itibaren Karadenizin kuzey yakasından başlayan yolculuğun ilk durağı Osmanlı toprakları olmuş, eş zamanlı olarak diğer ülkelere de dağılmışlardır

Rus Kafkas savaşlarında Ruslar toplam kayıplarının 9.000.000 olduğunu sonradan itiraf etmişlerdir. Buna karşılık Kafkasyalılarında büyük bir kayba uğradıkları kesindir. Günümüzde 10.000.000’a yakın olması gereken Kafkas Halklarının sayısı ancak 5.000.000 kadardır (Berkok, 1856).

Trabzon, Samsun, Sinop başta olmak üzere diğer Karadeniz limanlarına çıkan Çerkezler o dönemde Osmanlı yetkilileri tarafından uygun görülen bölgelere yerleştirilmişlerdir. Sinop limanından çıkanlar ise ilk önceleri sahil kenarlarına kurulan kamplarda bekletilmişlerdir. Daha sonrasında Koçıgaze köyünde yaşayan köy büyüklerinin anlatımlarına göre, Karagöl, Kümesköy, Çobanköy’e geçici olarak yerleştirilmişlerdir. Bir yıla yakın süre ile geçici iskân ettirilen göçmenler daha sonralarında iç kesimlere yerleşmek zorunda kalmışlardır (Can, 2019).

Sahil şeridine yerleşen Çerkez göçmenleri, sivrisineklerin yoğunluğundan kaynaklı sıtma hastalığına yakalanarak büyük kayıplar vermişlerdir.

Dağyerine yerleşmiş göçmenlerin ise ilk yerleşim yerleri bugün köyün bir tarlası durumunda olan bir bölgedir. Bu bölgeye köy halkı eski yurt anlamına gelen Hekuj adını vermişdir.

1 Koçıgaze: Dağyeri Köyünün Çerkezce adı

(28)

Köy 1869-1874 tarihleri arasında kurulmuş olup, Adığece3 adı Koçıgaze’dir. Dağyeri köyünün Çerkezce adının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, bir tepenin doğuya bakan yamacına kurulmuş olan bu orman köyünün Çerkezcede doğuya dönük manasına gelen “Koçıgaze” den gelme ihtimali yüksektir. Etrafını saran köylerin arasında Çerkez köyü bulunmamaktadır.

İlk iskân zamanında yaklaşık 30 hane olan Köyün nüfus defterine kaydedilmiş bulunanlardan 40 kişi Çerkezistan doğumludur. Köy büyük ölçüde, özellikle 1980’li yıllardan sonra büyük şehirlere göç vermiştir.

Köy, Erfelek ilçesine 6 km, Sinop’a ise 24 Km dir. Rakımı yaklaşık olarak 439 metredir. Köy nufüsunun büyük bir kısmı okuma yazma bilmekle birlikte gençlerin çoğu bir üniversite bitirmiş olup değişik şehirlerde yaşamaktadırlar.

Köyün ekonomisi ise, ağırlıklı olarak tarım, hayvancılık ve orman işçiliğine dayanmaktadır.

Köyde bir okul bulunmakta fakat köyde eğitim öğretimin sürdürülebilmesi için gerekli olan asgari öğrenci sayısı bulunmadığından öğrenciler, taşımalı sistem ile merkez köy okullarına taşınmaktadır. Eski okul binası ise, köy halkı tarafından misafirhane olarak değerlendirilmektedir. Muhtarlığı bulunan köyde, bu okul binasının dışında bir de cami bulunmaktadır. Köyün büyük bir mezarlığı da vardır.

Köy ulaşım yönünden avantajlı bir konumdadır. Köyün bağlı olduğu Erfelek ilçesine veya il merkezine herhangi bir ulaşım sorunu yoktur. Hemen hemen her ailede bir otomobil ya da benzeri araç bulunmakta olup toplu taşıma araçları da hizmet vermektedir.

(29)

1.3. Araştırma Konusu Hakkında Temel Bilgiler 1.3.1. Problem

Günümüzde birçok etnik yapı asimile olurken Çerkezlerin de bu durumdan olumsuz yönde etkinlendiği görülmektedir. Özellikle büyük Çerkes sürgünününden sonra Dünyanın dört bir yanına dağılan Kuzey Kafkasyalıların yerleştirildikleri yerlerlerde de büyük sorunlar yaşanmıştır. Farklı bir dil, farklı coğrafya, farklı insanlar derken, vatan kavramının manasını iyi bildikleri için, her bulundukları bölgeye sahip çıkarak sıkı sıkıya bağlanmışlardır.

Yeni vatanlarına olan bağlılıklarını ve aidiyetlerini adeta ispat edercesine her savaşa en ön saflarda katılmışlardır. Bu arada yeni dil öğrenme ve sosyal hayatta bunu kullanma zorunluluğu bu defa da çerkezleri Anadillerini unutma sürecine itmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında, gerek çerkes okullarının açılmasına izin verilmesi noktasında gerekse Anadili ile eğitimler noktasında herhangi bir sorun yaşamayan Çerkezlerin, Cumhuriyet sonrası dönemde anadillerini kaybetme sürecine girdikleri ve bu sürecin giderek hızlandığı söylenebilir. Gerek başka çoğunluk kültürlerin baskısı gerekse ekonomik nedenlerle toplu yaşadıkları köy yaşantısından uzaklaşarak bulundukları toplumun içine dağılmaları nedeniyle, Çerkezlerin çoğu anadillerini kaybettiklerinden konuşamamaktadır.

Bu topraklar için ilk savaşmaya başladıkları yıllarda Türkce bilmeyen Çerkezler bugün Anadillerini bilmez duruma gelmişlerdir.

Dünyada Çerkezlerin en yoğun olarak yaşadığı ülke Türkiyedir. Türkiyedeki Çerkez nüfusunun Kuzey kafkasyadaki Çerkez nüfusundan fazla olduğu bilinmektedir. Ancak günümüz Türkiye’sinde, özellikle toplu bir biçimde yaşamadıkları bölgelerde Çerkezlerin dillerinin ve kültürlerinin ciddi bir şekilde tehdit altında olduğu söylenebilir.

(30)

Özellikle köy sayıları bakımından Türkiyede en çok Çerkez köyü Samsun ili sınırları içerisinde bulunmaktadır. Bugün Samsun merkez ve köylerindeki Çerkezköyü saysı 135’tir (Haber, 2012).

Ancak en fazla kültür kaybı da doğal olarak bu bölgede olmuştur. Samsun’a sınır komşu olan Sinopta da durum aynıdır. Dilin kaybolması demek Kültürün de kaybolması nedeniyle son evresine kadar gelmiştir.

Özellikle son yıllarda bütün dünya tek tip kültüre doğru evrilirken bunlardan Dağyeri köyü de nasibini almıştır. Çerkez yemekleri, yer adları ve saygı kuralları dışında kültüre dair genç nüfusta pek bir şey kalmazken, düğünlerde bile Çerkez dansları en fazla 10-30 dakika oynanır olmuştur. Bu şöyle bir gerçeği ortaya koymaktadır; asimilasyon köyün kültürünü zayıflatmış ve köyde Çerkez kültüründen izler oldukça azalmıştır. Yaşlıların köy ile ilgili olarak anlattıklarının dışında bilimsel ya da resmi kaynak olarak yazılı bir belgeye ulaşılamamaktadır. Özellikle Osmanlı arşivlerinde inceleme yapacak kişilerin az bulunması köy kültür ve tarihi ile ilgili araştırma yapmayı daha da zorlaştırmaktadır. Bu araştırma kapsamında Nüfus İdaresi’ne yapılan resmî başvuruya red cevabı verilmiş olup, araştırma için yasaların engel olduğu belirtilerek bunun için mahkeme kararına ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir.

Dolayısiyle kaybolmakta olan kültürel değerlerin neler olduğunu ortaya koymak bu araştırmanın problemini oluşturmaktadır.

1.3.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmada konu olarak; Sinop İli Erfelek İlçesine bağlı Dağyeri Köyü tarihi ve kültürü ile ilgili bilgilerin gün yüzüne çıkarılması amaçlanmıştır. 1980’li yıllara kadar Çerkez kültürünün yaşandığı ve yaşatıldığı, köy içerisinde insanların günlük hayatlarında Çerkezce konuştuğu, günümüzde ise bu dili konuşan sayısının 10’a düşmüş olduğu ve bunların tamamına yakınının 75 yaş ve üzeri olduğu görülmektedir. Bu çalışma ile Dağyeri köyünün tarihiyle, konuştuğu diliyle, dansıyla, müziğiyle, gelenekleriyle, yemekleriyle, orijinal Çerkez adlarıyla, Çerkez yer

(31)

isimleriyle ve masallarıyla kısacası kültürünü gelecek nesillere aktarmak amaçlanmıştır.

Bu çerçevede şu sorulara cevaplar aranmıştır:

a) Köyde yaşayan kişilere kendi aile büyüklerinden Kafkasya veya Çerkezistan ile ilgili aktarılan bilgiler nelerdir?

b) Dağyeri köyünde ikamet eden aileler kimlerdir?

c) Köyde yaşayan kişiler, Dağyeri köyündeki Çerkezce yer adlarını biliyorlar mı?

d) Köyde yaşayan aileler Çerkez aile damgalarını kullanıyorlar mı?

e) Köyde yaşayan ailelerde atalarından kalan Çerkez eski silah-savaş aletleri var mı?

f) Köyde düzenlenen düğünlerde Çerkez dansları yapılmakta mıdır? g) Dağyeri köyünde misafir nasıl ağırlanmaktadır?

ğ) Dağyeri Köyünde Çerkezlere özgü misafirhane (Haçeş) kültürüne ait izler var mıdır?

ı) Köyde düzenlenen düğünlerde gelin alma şarkıları söylenmekte midir? i) Köye özgü folklör ve köyün yetiştirdiği ünlü bir müzisyen var mıdır? j) Köyde yaşayan kişilerin kendi düğünlerine dair hatıralarından neler kalmıştır?

k) Köyde doğan çocuklara Çerkezce isimler verilmekte midir? l) Köy halkı tarafından Çerkezce ninniler hala kullanılmakta mıdır? m) Köyde yaşayan kişiler Çerkez masallarını bilmektemidir?

(32)

n) köyde cenaze törenleri nasıl yapılmaktadır?

o) Köyde yaşayan kişiler Çerkezce atasözlerini kullanmakta mıdır?

ö) Köy halkı tarafından ev mutfaklarında Çerkez yemekleri pişirilmekte midir? p) Dağyeri köyü ile ilgili büyüklerden aktarabilecekleri diğer bilgiler nelerdir?

1.3.3. Araştırmanın Önemi

Bu araştırma, bir zamanlar köyde doğumdan ölüme kadar bütün yaşamı Çerkez kültürünün içinde geçmiş kişilerin bilgilerinin, gelecek kuşaklara aktarılması bakımından önemlidir. Bu çalışmada sunulan bilgiler sadece Dağyeri köyünün değerleri olarak görülmemeli, bütün dünyanın ortak kültürel değeri olarak görülmelidir. Dolayısı ile bu araştırma, köyde yaşayan veya köy kültüründen uzak olarak yetişmiş gençlerin de merak ettikleri bilgilere ulaşmaları açısından önemlidir.

1.3.4. Araştırmanın Varsayımları (Sayıltılar)

Bu araştırmada görüşme yoluyla elde edilen bilgilerin doğru olduğu varsayılmıştır.

Kaynak kişilerin verdikleri bilgilerin geleneksel Çerkes kültürünü yansıttığı varsayılmıştır.

Çeşitli yazılı kaynaklardan elde edilen bilgilerin doğruluğu önceden kabul edilmiştir.

1.3.5. Araştırmanın Sınırlılıkları

1- Bu araştırma Sinop İli Erfelek İlçesi Dağyeri Köyü ile sınırlıdır.

2- Araştırma Sinop İli Erfelek İlçesi Dağyeri köyünde yaşayan 65-90 yaş arası Çerkezce bilen kişiler ile sınırlıdır.

(33)

1.3.6. Araştırmada Tanımlar

Çerkes: Kuzey Kafkasyada yaşayan Adıgelere verilen ad.

Adığe: Kuzey Kafkasya’da yaşayan Çerkeslerin kendilerine verdikleri ad. Koçıgaze: Dağyeri Köyü’nün Çerkezce adı, “Doğuya dönük” anlamında. Adıge Habze: Çerkes, örf, adet ve geleneklerine verilen ad.

Yinıj: Eski Nart hikâyelerinde geçen “Dev” iri cüsseli yaratıklar. Heku –Hegagu –Hekuj: Çerkezcede “Vatan”.

Abzeh : Çerkez boylarından biri.

1.3.7. Bu Alanda Yapılmış Çalışmalar

Yapılan araştırmada Dağyeri köyüne ilişkin yapılmış bilimsel çalışmalara rastlanılmamıştır. Ancak daha önce yazılmış benzer çalışmalardan bazı örnekler özet olarak çıkarılmıştır.

1.3.7.1. Yeleme Köyü Çerkezlerinde Geleneksel Müzik Pratikleri

2019 Yılında Akdeniz üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü yüksek lisans öğrencisi Alev Türkan Özcan tarafından “Teke Yöresi Yeleme Köyü Çerkezlerinde Müzik Pratikleri” konulu Yüksek Lisans Tezi yazılmıştır.

Bu çalışmada Antalya ili, Korkuteli ilçesi, Yeleme Köyü’nün sahip olduğu geleneksel müzik ve müzik pratikleri üzerinde durulmuştur.

Bu bağlamda kaynak kişiler ile çeşitli tarihlerde gerçekleştirilen yapılandırılmış ve yapılandırılmamış görüşmeler doğrultusunda, Çerkez toplumunun

(34)

sahip olduğu sosyo-kültürel yaşamı, geleneksel müzik ve pratiklerine dayalı bulgular elde etmiştir.

1763 ile 1864 yılları arasında gerçekleşmiş olan Rus-Kafkas Savaşı, Rus Çarlığının Kafkasyada kontrolü ele geçirmesi ile son bulmuştur. Bu sebeple zorlayıcı baskı ve yaptırımların artması, Çerkezleri Osmanlı topraklarına sürgün etmiştir.

Bu çalışmada ele alınmış olan Yeleme köyünün geleneksel müzik pratikleri, savaş sonrası Rus çarlığının bölgede uyguladığı sosyal politikalar sonucu, Osmanlı Devleti sınırlarına sürülmüş olan, nüfus yoğunluğunun Abzehlerin oluşturduğu Çerkez toplumunun özgünlüğünü yansıtmaktadır. Araştırmada doğumdan ölüme kadar olan pratikler üzerinde durulmuş ve bu çerçevede derlenen repertuvar ele alınmıştır.

Sözü edilen köyün müzikal pratikleri bağlamında düğün, eğlence, tarımsal üretim, çalışma alanlarında yapılan, ulaşılabilen ve notaya alınan şarkı ve manilere yer vermiştir.

Ayrıca enstrumanların ve şarkıların kullanım alanları, müzik pratiklerinin sosyal yaşamlardaki rolü ve önemi üzerinde durulmuştur (Özcan, 2019).

1.3.7.2. Samandağ Vakıflı Köyünün Dünü Bugünü

2013 Yılında Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalında, Mustafa Ertan Bozkır tarafından “Samandağ Vakıflı Köyünün Dünü Bugünü” konulu Yüksek Lisans Tezi yayımlanmıştır.

Hatay Devletinin Meclis kararıyla 1939 da Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmasından sonra kendi istekleri doğrultusunda çeşitli bölgelere ve ülkelere göç eden Ermenilerden geriye kalanların yerleşmiş oldukları Vakıflı köyü Fransız mandaterliği döneminde sıradan bir köy olarak varlığını sürdürmüştür.1939 sonrasında köyde elle tutulur bir araştırma görülmezken, 1950 li yıllardan sonra köy üzerine yapılan araştırmalar, köyün Anadoludaki diğer köylerden pek de farklı bir yapıda olmadığını göstermiştir. 2000’li yıllar köyün geçmişi ile olan bağlarını kuvvetlendirici

(35)

bazı adımların atılmasına Türkiye genelinde olduğu kadar dünyada da tanınan bir köy olmasına sebep olmuştur.

Köy bu yıllardan sonra ürettiği geleneksel yiyecekler ve hediyelik eşyalar, köye yapılan ziyaretler ve ülkemizin sağladığı olanaklar, çerçevesinde düzenlenen Hatay günleri vesilesiyle, turizm açısından da bir değer olarak tanınmaya başlamıştır.

Köyde bulunan Ermeni kilisesi, her yıl dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Ermeniler ve diğer turistlere kapısını açmakta, burada yaşayan Ermenilere ve ülkemize de döviz kazandırmaktadır.

Köyün kültürü, gelenekleri ve sinerjisi ile Hatay için olduğu kadar Türkiye için de önemli bir değer olmaya devam etmektedir (Bozkır, 2013).

1.3.7.3. Osmaniye Bahçe Köyünde Sosyal Kültürel Değişme

2012 Yılında Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Antropoloji Anabilim Dalında, Umut Poçulu tarafından “Osmaniye Bahçe Köyünde Sosyal Kültürel Değişme” konulu Yüksek Lisans Tezi yayımlanmıştır.

Kültür, geçmişten getirdiği özelliklerle süreç içersinde edindiği tüm yeni durumları harmanlayarak devam eden bir süreci anlatır. Bu süreç ise sürekli değişen ve dönüşen oluşumlar olarak tanımlanabilir. Dolaysısyla kültür bir omurgaya benzetilebilir (bilindiği üzere İbn-i Haldun, Alfred L. Krober, Oswald Spengler, Arnold Toynbee, Auguste Comte gibi toplumbilimciler de toplumu ve/veya kültürü bir organizmaya benzetirler): Bu omurga üzerinde zaman ve koşullara bağlı olarak yeni vücutlar belirir. Araştırma alanı olan Bahçe Köyü’nün kültürel yapısı da bu şekilde özellikler sergilemektedir. 150 Yıla yakın bir geçmişe sahip olan köy: Zamanın getirdiklerinin etkisiyle sahip olduğu kültürel değerlerde değişmeler ve dönüşümler yaşamıştır.

Bazı kültürel unsurlar yok olurken ya da değişime uğrarken yeni kültürel değerler köy hayatına girmiştir. Bu değişme ve dönüşmeler kimi zaman uzun bir sürece yayılırken kimi zamanda daha kısa bir sürede gerçekleşmiştir.

(36)

Yaşanan değişime ve dönüşüme etki eden birçok faktörden bahsedilebilir. Başta teknolojik gelişmeler olmak üzere; tarımda makineleşmeye geçilmesi, köylünün eğitim düzeyinin yükselmesi, kitle iletişim araçlarının ve ulaşım ağının gelişip çoğalması, göç, sanayileşme, nüfus değişiklikleri gibi faktörler, diğer yerlerde olduğu gibi Bahçe Köyü’nün kültürel yapısında ve örüntülerinde de değişmelere ve dönüşmelere neden olmuştur. Tipik bir Anadolu köyünün kültürel özelliklerini taşıyan Bahçe Köyü’nün kültürel yapısındaki değişme ve dönüşümlerin orijinal denebilecek kadar şaşırtıcı boyutta gerçekleştiği söylenemez. Köy halkı, özellikle teknolojik gelişmelerle beraber zaman içerisinde, yeni kültürel örüntüleri benimsemiş; uzun süre devam eden alışkanlıklar yerini yeni tutum ve davranışlara bırakmıştır. Bununla beraber çalışmanın ortaya koyduğu önemli sonuçlardan biri köyde beklenilen yönde ve dozda toplumsal değişmelerin yaşanmış olması ve bu değişmenin köydeki insanlar tarafından bir tepki gösterilmeden kabul edilmiş olmasıdır. Bu alan çalışmasında köyün geçmişini anlamak ve geçmişten bugüne yaşadığı değişmeleri ortaya çıkarmak üzere canlı kaynaklara başvurulmuştur.

Bu şekilde köy halkının nasıl bir kültürel örüntüye sahip olduğu, bu kültürel örüntünün hangi süreçlerden geçerek değişime ve dönüşüme uğradığı anlaşılmaya çalışmıştır. Daha önce benzer çalışmalarda ortaya konduğu gibi, araştırma alanı olan Bahçe Köy’ünde de zaman içerisinde yukarıda sıralanan nedenlerin etkisiyle toplumsal değişmeler ve dönüşmeler yaşanmıştır. Diğer yandan köyde yapılan alan çalışmasında çeşitli etnografik/folklorik bulgular da elde edilmiştir. Bu bulgular gerek metin içinde gerekse ek olarak çalışmaya yansımıştır. Çok özgün bilgi ve bulgular içermese de iki yıl süren çalışmanın sonucunda derlenen bu kısa Bahçe Köyü monografisi alana bir katkı sağlamıştır (Poçulu, 2012).

1.3.7.4. Silivri Akören Köyü Üzerine Sözlü Tarih Çalışması

2017 Yılında Kırklareli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim dalında Elif Değirmencioğlu tarafından Silivri Akören Köyü Üzerine Bir Sözlü Tarih Çalışması konulu Yüksek Lisans Tezi yayımlanmıştır.

(37)

Bu tezin yazılma sebebi Anakha köyü geçmişinin sözlü tarih çalışması aracılığıyla kayda geçirmek istenmesidir.

Anakha adı Bizans zamanında kullanılmıştır. Köyün diğer isimler Avren, Akviran ve Akören dir. Bu köy her dönemde önemli bir yer işgal etmektedir.

Tezin adından da anlaşılacağı üzere bu tez bir sözlü tarih çalışmasıdır ve metin içinde yapılan mülakatlara dayanmaktadır (Değirmencioğlu, 2017).

1.3.7.5. Kocaeli/Gölcük Nüzhetiye (Döşeme) Köyü Monoğrafisi

2018 Yılında Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü öğrencisi Enise Gökçe tarafından Kocaeli / Gölcük Nüzhetiye (Döşeme) Köyü Monoğrafisi konulu bir tez yayımlanmıştır.

Bu çalışmada Kocaelinin Gölcük İlçesine bağlı Nüzhetiye/Döşeme köyünde yaşamakta olan Gürcülerin: Töre, adet, inanç, örf gibi kültürel dokularına değinilmiş, Kocaeli’nin Gölçük ilçesine bağlı Nüzhetiye/Döşeme köyü’nün monografik çalışmasında derlenen veriler tasnif edilerek incelenmiştir.

Köyün Gelenek-görenekleri araştırılıp kayıt altına alınmıştır. Bu araştırmada 1877-78 yılları arasında yaşanan Osmanlı-Rus savaşı esnasında, Batum’dan Kocaeli iline, Oradan da Gölcük ilçesine bağlı Nüzhetiye/Döşeme köyü’ne yerleşmek zorunda kalan Gürcülerin kültürleri araştırılmıştır.

Çalışmada Köy halkının Millî Mücadele yıllarında yaşadığı tarihi olaylardanda söz edilmiştir. Alan araştırması sırasında Nüzhetiye/Döşeme köyü’nün nüfusunun gerçekçi olmadığı, köyde ikamet etmeyen birçok köylü olduğu saptanmıştır. Araştırma; Nüzhetiye köyünde yaşayan ve çoğunluğu Gürcü kimselerin oluşturduğu kültürün günlük yaşamdaki izlerini, uygulanan pratikleri, diğer kültürlerle olan bağını ve kültürün devamlılığı üzerine bilgi sahibi olmamızı sağlamıştır (Gökçe, 2018).

(38)

1.4. Araştırmanın Yöntemi 1.4.1. Araştırmanın Modeli

Bu araştırmada kullanılan model tarama modelidir. Tarama modeli ya geçmiş zamanda var olmuş ya şimdiki zamanda var olan bir durumu olduğu gibi göstermeyi amaç edinmiş araştırma modelidir (Karasar, 2016).

Araştırmanın amaçları ile bu model örtüştüğü için bu model tercih edilmiştir. Bu bağlamda, yazılı kaynakların yanı sıra görüşme tekniği kullanılarak veriler toplanmıştır.

1.4.2. Evren ve Örneklem

Araştırmanın çalışma evrenini Sinop İli, Erfelek İlçesi, Dağyeri köyünde ikamet eden insanlar oluşturmaktadır. Araştırmanın amaçları köy muhtarı ve köy ihtiyar heyeti üyelerine anlatılmıştır. Bu kişilerin önerileri doğrultusunda araştırmanın amaçlarına ulaşmasında fayda sağlayacağı düşünülen 14 kişi belirlenmiştir. Bu araştırmanın örneklemini bu 14 kişi içerisinden görüşme yapmayı kabul eden 8 kişi oluşturmuştur. Örneklem grubundaki kişilerde, birinci dil olarak Çerkezce öğrenmiş olma ve Dağyeri Köyü’nde nüfus kütüğü kaydı olmalarının dışında bir özellik aranmamıştır.

1.4.3. Veri Toplama Araçları

Araştırmada veri toplama aracı olarak yazılı kaynaklar, belgeler ve görüşme formu kullanılmıştır. Daha önceden hazırlanmış görüşme formu kaynak kişilere uygulanmış ve 8 kişiden veri toplanmıştır. Görüşme formları incelendiğinde, formda bulunan soruların araştırmanın amaçları için yeterli ve etkili olduğu anlaşılmış ve ikinci bir form hazırlamaya gerek duyulmamıştır. Yapılan görüşmeler görüşme formu ile yazılı olarak kayıt altına almanın yanında bazı görüşmelerin ses kayıtları alınarak sonradan Türkçeye çevrilmiştir.

(39)

1.4.4. Araştırmada Verilerin Toplanması

Veri toplama çalışmaları 2018 yılı şubat ayında başlanmış ve 2019 yılı temmuz ayında bitirilmiştir. Özellikle yaz dönemlerinde yaşlıların köyde oldukları düşünülerek çalışmalar daha çok yaz aylarında gerçekleşmiştir. Araştırmacının İstanbul ilinde ikamet etmesi, köy ziyaretleri sırasında görüşülecek kişilerin köyde bulunmaması gibi nedenlerden dolayı araştırma çalışmaları bir yılı aşkın bir süre devam etmiştir.

1.4.5. Araştırmada Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması

Araştırmada elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile analiz edilmiştir. Bu bağlamda her görüşmecinin verdiği yanıtlar incelenmiş ve ortak bir yargıya varılmaya çalışılmıştır.

(40)

2. SİNOP İLİ ERFELEK İLÇESİ’NE BAĞLI DAĞYERİ ÇERKES

KÖYÜNÜN TARİHİ, NÜFUS VE KÜLTÜREL İNCELEMESİ’NE

YÖNELİK BULGULAR VE YORUMLAR 2.1. Sosyal ve Kültürel Hayat

Bu araştırma Sinop ili Erfelek ilçesi Dağyeri Köyü’ne yönelik yapılmıştır. Araştırmada kişilerle yüzyüze görüşülerek tamamlanmıştır. Bu çerçevede elde edilen bilgiler aşağıda belirtilmiştir.

Köydeki Ailelerin Kafkasya’nın Hangi Bölgelerinden Geldiklerine İlişkin Bilgiler:

Bu soruda kişilere, atalarının Kafkasyanın hangi bölgesinden geldiklerini bilip bilmedikleri sorulmuştur.

Kafkasyada dilleri birbirine benzemeyen birçok halk yaşamaktadır. Bu halklara örnek olarak Adığeler, Abhazlar, Çeçenler, Ubıhlar, Osetler ve Avarlar verilebilir. Bu halklar kendilerini Çerkez olarak tanımlamazlar. Çerkez kelimesi başka halklar tarafından kullanılmış bir ifadedir. Bu halkların herbirinin kendine özgün dilleri vardır. Çerkes kavramı hem kuzey kafkasyada hemde sürgün dolayısıyle dünyanın birçok yerinde bulunan ve ortak bir tarih ve kültürü paylaşan halkların genel adıdır (Güneş, 2017). Çoğunlukla, Adıge toplumuna başkaları tarafından verilen bir isimdir.

Sürgün ceza olarak belli bir yerin dışında yâda belli bir yerde oturtulan kimse anlamına gelir. Başka bir ifadeyle kendi ülkesinden, malından, mülkünden, ailesinden, kültüründen, sosyal yaşantısından, ait olduğu ülke ve toplumundan koparılmak anlamına gelmektedir. Sürgün insanlığa karşı işlenen bir suç olarak değerlendirilir (Bolat, 2013).

Rus Kafkas Savaşı’ndan sonra dağılan Kafkasya’nın yerli halklarından Çerkezlerin bir kısmı da Sinop’un Erfelek ilçesi Koçıgaze köyüne yerleşmişlerdir.

(41)

Görüşme yapılan kişiler Kafkasya ile ilgili bilgileri olmadığını belirtmişlerdir. Türkiye’ye geldikten sonraki ilk yerleşim yerleri hakkında bilgi verebilmişlerdir. Verilen bilgilere göre önce Çoban Köyü’ne, Kümes Köyü’ne ve Karagöl’e yerleştirilmişler ve buradaki bir iki yıl kadar kalmışlardır. Ancak sivrisinekten kaynaklı sıtma hastalığına yakalandıklarından ve ciddi kayıplar verdiklerinden dolayı daha yüksek rakımda bulunan Dağyeri Köyü’ne yerleştiklerini belirtmişlerdir.

Görüşme yapılan kişilerden bir tanesi, ilk konaklama-yerleşilen yere Dağyeri insanları tarafından o bölgeye Hekuj (Anayurt ya da eski vatan anlamına gelen isim) dediklerini, sonradan köyün daha üst kısımlarına yerleştiklerini anlatır. İlk konakladıkları bölgenin adı Hekuj olarak kaldı. Daha sonra Koçıgaze (doğu yönüne), yani Dağyeri Köyü’nün şimdiki yerleşim yerine yerleşmişler, ilk konakladıkları yerin adı da Hekuj olarak adlandırılmış olan köyün bir bölgesidir (Eğlenceoğlu, 2018).

Başka bir görüşme yapılan kişi ise Kafkasya’dan kalabalık grupların kara ve deniz yoluyla Anadolu’ya göç ettiğini, kendilerinin vapurla gelmediklerini, karayolu ile geldiklerini ifade etmiştir.

Yapılan görüşmeler sonucunda köy halkının Kafkasya’nın hangi bölgesinden geldiklerine dair kesin bir yer ya da bölge adına ulaşılamamıştır. Ancak görüşme yapılan sekiz kişiden altısı, ilk yerleşim yerlerinin Karagöl, Çoban Köy ve Kümes Köy olarak belirtmişlerdir.

Görüşmecilerin aktardığı bilgilerin sonucunda köy halkının Kafkasya’dan gelinen bölgenin ya da köyün adını net olarak bilinmediği sonucuna varılmıştır.

Sürgünden sonra öncelikli olarak sağlık, beslenme ve barınma gibi problemlerin köyde yaşayanların öncelikli problemleri olduğu anlaşılmış ve geldikleri bölgelerle ilgili kesin bir yerin veya bölge ismi hakkında büyükleri tarafından anlatılan bilgilerin olmadığı anlaşılmıştır.

(42)

Köyün Çerkezce Adına ilişkin Bilgiler:

Rus Kafkas savasşının sonunda yaklaşık birbuçuk milyon insanın Osmanlı topraklarına göç etmek zorunda kaldığı bilinmektedir. Bu insanlar yerleştirildikleri yeni yerleşim yerlerine kendi dillerinde isimler vermişlerdir. Hala günümüzde halk arasında kullanılan Çerkezce köy isimlerinin bulunduğu bilinmektedir. Bu soruda kişilere köyün Çerkezce adını bilip bilmedikleri sorulmuştur.

Görüşme yapılanların tamamı Dağyeri Köyünün Çerkezce adını Koçıgaze olarak belirtmişlerdir.

Görüşme yapılan Kişilerin Köyün adını biliyor olmaları, yer adları gibi sık kullanılan kavramların kültürel yok oluşa karşı çok önemli olduğu şeklinde değerlendirilmektedir.

Kafkasya’dan Gelenlerin Çerkesya Hakkında Aktarıları:

Kafkasya, Karadeniz ile Hazar denizi arasında kalan ve doğu- batı paralelinde uzanıp, yükseklikleri beş bin metreyi aşan dağların adıdır (Ayan, S. 21).

Çerkezlerin Anavatanları, Osmanlı kaynaklarında Çerkezistan batılı ve Rus kaynaklarında ise Çerkesya olarak geçmektedir. Kuzey kafkasyanın batı ve orta kesimleridir de denilebilir (Şahin, 2019).

Görüşme yapılan kişilere aile büyüklerinden anavatanları ile ilgili olarak duydukları anlatılar sorulmuştur.

Görüşme yapılan kişilerin anlattıklarına göre Ruslar Çerkezleri müslüman olduğu için ve kafkasyayı Ruslaştırmalarına engel olarak gördükleri için istenmediklerini ifade etmişlerdir.

Rusların bu politikaları sonucu Kafkaslar'da, ticarî münasebetler ve Rus mektepleri vasıtasıyla Rusça ve Rus kültürü eğitimi yaygınlaşmış, ancak, Rusların

Referanslar

Benzer Belgeler

Beyin, onca farklı seçenek arasından neye göre seçim yapıyor.. Bilim ve Teknik

Ayrılık ateşi yakıyor beni lâ yık mı sevdiğim bana ettiğin Ararun ber gece rüyada seni Ağlarım dert olur bana gittiğin Derdim çok, derdime ağlayanım

Samsun ili Bafra ilçesi Elifli köyü, Sinop ili Merkez ilçe Taşmanlı köyü ve Sinop ili Ayancık ilçesi Söküçayırı köyü lokasyonları için keten üretim maliyetleri

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi, İlçe ĞůĞĚŝLJĞůĞƌŝ͕ Kaymakamlıklar, Ondokuz Mayıs mŶŝǀĞƌƐŝƚĞƐŝ^ŝǀŝů Toplum

Kaynak: Kalkınma Bankası, TR83 Bölgesi Uygun Yatırım Alanları Araştırması, 2014 Tablo 5: Samsun İli İmalat Sanayinde Kümelenme Gösteren Sektörler... DIŞ TİCARET

Post hoc analysis showed that women in the experimental groups (individual and group education) were better adapted in the prenatal period compared with those in the control

Hemşirelerin çalışma yılının genel iletişim be- ceri düzeylerini etkilediği, 20 yıl ve üzeri çalışan hemşirelerin iletişim beceri düzeyleri diğerlerine

Düzlük adlarının kökenlerine göre yapılan incelemesinde toplamda 43 düzlük adının 9’u tanımlayıcı kökenli addan, 7’si boy kökenli addan ve 6’si