• Sonuç bulunamadı

İstanbul Büyük Saray Mozaiği'nin imgesel analizi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul Büyük Saray Mozaiği'nin imgesel analizi"

Copied!
123
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI

KLASİK ARKEOLOJİ BİLİM DALI

İSTANBUL BÜYÜK SARAY MOZAİĞİ’NİN

İMGESEL ANALİZİ

Bilge ÖZKAYMAK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Mustafa Ertekin DOKSANALTI

(2)
(3)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Bilge ÖZKAYMAK Numarası:

104203011001 Ana Bilim/Bilim Dalı ARKEOLOJİ / KLASİK ARKEOLOJİ

Ö

ğr

enc

ini

n

Danışmanı Doç. Dr. Mustafa Ertekin DOKSANALTI

Tezin Adı İSTANBUL BÜYÜK SARAY

MOZAİĞİ’NİN İMGESEL ANALİZİ

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(4)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Bilge ÖZKAYMAK Numarası:

104203011001 Ana Bilim/Bilim Dalı ARKEOLOJİ / KLASİK ARKEOLOJİ

Ö

ğr

enc

ini

n

Danışmanı Doç. Dr. Mustafa Ertekin DOKSANALTI

Tezin Adı İSTANBUL BÜYÜK SARAY

MOZAİĞİ’NİN İMGESEL ANALİZİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Bilge ÖZKAYMAK tarafından hazırlanan ‘İSTANBUL BÜYÜK SARAY MOZAİĞİ’NİN İMGESEL ANALİZİ’ başlıklı bu çalışma …/…/2012 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(5)

ÖNSÖZ

Son kullanma tarihi asla geçmeyen, raf ömrü hiç tükenmeyen, yıllandıkça eski olarak değil de değerli olarak adlandırılan bir olgudur sanat.Asla kalıplar içine sokulamayan insan duygularının estetik bir perspektifle dışa vurumudur.Sanat eserleri yıllara meydan okurcasına ayakta kalabilen, insanların hayatlarını tekdüzelikten kurtarıp onları çok renkliliğe yönelten bir kavramdır.

Latincesi septem artes liberates olan yedi özgür sanat yelpazesinde birincilik ipini göğüsleyen kategoriye dahil edebileceğim bir sanattır mozaik sanatı.Birinci sanatın büyüsü ve ihtişamıyla göz kamaştırdığı bir ortamda, ona ait olan ögelerden biri olması sebebiyle bu büyüden ve ihtişamdan nasibini almıştır.Bu bağlamda üzerlerindeki gerek anlam yüklü ikonografik sahneler gerekse iyi dizayn edilmiş desenler sayesinde insanları yıllar boyunca etkilemeyi başarmıştır.Bu başarı pek çok insanın bu sanat dalı ile ilgilenmesine neden olmuştur.Ben de böylesi estetik ve hedonistik bir ruh hissettirdiği için mozaik sanatı ile ilgili çalışmayı düşündüm.

Bu çalışmayı yapmamda bana bilgi ve deneyimleri ile yardımcı olan danışman hocam sayın Doç. Dr. Ertekin DOKSANALTI’ya, maddi ve manevi desteğini esirgemeyen aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Bilge ÖZKAYMAK Konya 2013

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Bilge ÖZKAYMAK Numarası:

104203011001 Ana Bilim/Bilim Dalı ARKEOLOJİ / KLASİK ARKEOLOJİ

Ö

ğr

enc

ini

n

Danışmanı Doç. Dr. Mustafa Ertekin DOKSANALTI

Tezin Adı İSTANBUL BÜYÜK SARAY

MOZAİĞİ’NİN İMGESEL ANALİZİ

ÖZET

Dekoratif bir süsleme metodu olarak mozaik sanatı, pek çok çeşidiyle tarihsel bir boyuta sırtını yaslamaktadır.Yapıların görselliklerini üst seviyelere ulaştıran bu sanat, insan üzerinde hoş ezgilerin bir araya geldiği bir vals etkisi yaratmaktadır.Bu küçük yap boz parçalarını Bizans sanatına göndermeler yaparak Büyük Saray Mozaiği potasında anlamlandırmaya çalışmak, bu tezin genel atmosferini yansıtmaktadır.

Bu mozaiğin kendi estetik güzelliğinin yanı sıra kalbinin devletin en üst düzey yapısında atması da bu mozaiği ayrıca önemli hale getirmiştir.Gündelik yaşamla el ele gitmesinden ve hayatın rutinini içinde barındırmasından dolayı bu mozaik bizlere dönemi ile ilgili faydalı ipuçları sağlamaktadır.Bizans’taki yaşantının bu anlam yüklü şiirsel taşlar aracılığıyla bizlere sunulması, hayatın realistik imgelerini taçlandırmaktadır.

Bu mozaiği incelerken mozaik sanatının ne olduğunu, geçirmiş olduğu evreleri ve Bizans sanatının inişli çıkışlı yaşayışını tarihsel bir platformda ele almaktayız.Ayrıca, kaba ve gelişigüzel taşlar yerine zarif, endamlı ve ruhu olan taşların kullanıldığı Bizans sarayını da derinlemesine araştırma fırsatı yakalamış olduk.Mozaik taşlarının sonsuz ahengi ve davetkar melodisi ışığında kentin yaşanmışlıklarına dahil olduk.Durağan taşların hareketli hale geldiği bu hayat kesiti sayesinde Bizans’taki günlük yaşantı hakkında bilgi edindik.Bunun yanında, mozaikte bitki ve hayvan figürlerinin kullanılmasıyla sarayın cennetle özdeşleştirilmesi durumunu gördük.

İmparatorluk ailesinin ve aristokratından, köylüsüne, askerinden, çocuğuna kadar Bizans halkının yaşayışlarına tanıklık ettik.Bir başka deyişle, Büyük Saray Mozaiği’nin araladığı kapı sayesinde o dönemin nefesini ruhumuzda hissettik.Taktığımız tarihsel sanat gözlüklerimizle, arenada çember de çevirdik, ihtiyar bir adamla keçi de sağdık, imparatorluk sarayında erguvan rengi masa örtüsü ve tabaklarla akşam yemeği de yedik.

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Name Surname Bilge ÖZKAYMAK ID:

104203011001 Department/Field ARCHAEOLOGY / CLASSICAL

ARCHAEOLOGY

S

tude

nt

’s

Advisor Assoc. Dr. Mustafa Ertekin DOKSANALTI Research Title THE ANALYSIS OF ISTANBUL THE GREAT

PALACE MOSAIC

ABSTRACT

As a decorative ornamental method, the art of mosaic with its lots of kinds, leans its back on the historical dimension and it creates an effect of waltz gathering the nice melodies together, as an art of conveying the buildings’ visualization to the upper levels.By making references to the Byzantine art, trying to signify this small pieces of puzzle in the context of İstanbul the Great Palace Mosaic reflects the general atmosphere of this thesis.

The reason of this mosaic’s becoming important is not only its having an aesthetic beauty but also its heart’s beating at the top level of the government’s building.Because of this mosaic’s going hand in hand with the everyday life and reflecting the life’s routine, it provides fundamental clues about its period.Byzantine life being presented to us through this meaningful poetic stones are crowned with realistic images.

While analyzing this mosaic, we also take into consideration what the art of mosaic is, the phases of it and the Byzantine’s bumpy art in the historical platform.Moreover, we find the chance of analyzing the Byzantine Palace in which elegant and graceful stones that have spirits are used instead of rough and random stones in depth.We have some information about the everyday life of Byzantium in the light of mosaic stones’eternal harmony and inviting melody so that we find ourselves in the city’s life.We also see the usage of plant and animal figures in the mosaic and this leads to a kind of reference to the heaven.

We are all witnessed to the lives of the empire and the people of Byzantium, from the aristocrats and the soldiers to the children and the peasants.In other words, we feel that period’s breath in our spirits by the help of the Great Palace mosaic.With our historical art glasses, we play a hoop game in the arena, we milk the goat with an old man and also we have a dinner with purple table clothes and purple plates.

(8)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... i

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ...ii

ÖNSÖZ ...iii

ÖZET ... iv

ABSTRACT ... v

İÇİNDEKİLER ... vi

ŞEKİLLER LİSTESİ ...viii

RESİMLER LİSTESİ ... ix

1. GİRİŞ... 12

1.1. Amaç ... 13

1.2. Yöntem... 13

2. MOZAİK KAVRAMI... 14

2.1. Mozaik Kelimesinin Tanımı ve Kökeni... 14

2.2. Mozaiğin Tarihsel Boyutu... 15

2.3. Mozaik Yapımı ve Mozaik Yapımında Kullanılan Malzemeler ... 19

2.4. Mozaikte Kullanılan Konu ve Motifler... 20

3. MOZAİK ÇEŞİTLERİ VE ÖZELLİKLERİ... 25

3.1. Opus Tessellatum ... 25 3.2. Opus Vermiculatum. ... 25 3.3. Opus Signinum ... 26 3.4. Opus Sectile... 27 3.5. Opus Musivum ... 27 3.6. Opus Alexandrnum... 28

(9)

4. BİZANS DÖNEMİNDE MOZAİK SANATI... 29

4.1. Tarihsel Süreçte Bizans Sanatı... 29

4.2. Bizans ’ta Mozaik Anlayışı ... 33

5. İSTANBUL BÜYÜK SARAYI ... 38

5.1. İstanbul Büyük Saray Yerleşkesi ve Tarihsel Boyutu ... 39

5.2. İstanbul Büyük Saray Mozaiği ... 42

5.2.1. Büyük Saray Mozaiğindeki Figürlerin Analizleri ... 47

6. BİZANS’TA GÜNDELİK YAŞAM... 61

6.1. Bizans’ta Yönetim ... 62

6.2. Bizans’ta Din... 65

6.3. Bizans’ta Eğitim ... 67

6.4. Bizans’ta Kent Yaşamı ... 69

6.5. Bizans’ta Kır Yaşamı... 72

6.6. Bizans Gündelik Yaşamının Bizans Sanatı ile Olan İlintisi... 75

7. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ... 77

ŞEKİLLER ... 80

RESİMLER ... 86

(10)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa No

Şekil 1: Kilden Yapılmış Çivi Mozaik (Üstüner 2002). ... 80

Şekil 2: Uruk Yapılarının Birinin Cephesindeki Mozaik Bezeme (Üstüner 2002). ... 80

Şekil 3: Delos Delfinler evi (Üstüner 2002)... 81

Şekil 4: Bizans dünyası (330-1453) (Graven 2001). ... 81

Şekil 5: Konstantinopolis haritası. (Graven 2001)... 82

Şekil 6: Büyük Saray Bölgesi (Graven 2001). ... 82

Şekil 7: Saray bölgesi planı (W. Müller-Wiener, 1977). ... 83

Şekil 8: Büyük Saray kalıntılarının planı (G. Martiny 1947)... 83

Şekil 9: Revaklı yapının kuzeydoğu, kuzeybatı ve güneybatı salonlarında açığa çıkarılan mozaikli döşemeyi de içeren Büyük Saray yerleşkesinin genel planı (Jobst-Erdal-Gurtner 1997)... 84

Şekil 10: Büyük Saray’ın mozaik döşemesi (Jobst-Erdal-Gurtner 1997)... 84

(11)

RESİMLER LİSTESİ

Sayfa No

Resim 1: Al Ubaid, Nikhursag Tapınağı Sütunu (Üstüner 2002)... 86

Resim 2: Al Ubaid, Nikhursag Tapınağı Sütunu (Üstüner 2002)... 86

Resim 3: Al Ubaid (Üstüner 2002). ... 87

Resim 4: Dionysos embleması (Üstüner 2002). ... 87

Resim 5: Delfinler mozaiği, Delos Delfinler evi impluvium döşemesinim detayı... 88

Resim 6: Delfinler Mozaiği (Üstüner 2002)... 88

Resim 7: İssos Savaşı Mozaiği. ... 89

Resim 8: Büyük İskender’in Atıyla Gelmesi... 89

Resim 9: Bordür ve çerçevelerde kullanılan mozaik süslemeleri... 90

Resim 10: Guilloche. (Cimok 2000)... 90

Resim 11: Dalga sırası arasında görülen ikili meandr (Cimok 2000)... 91

Resim 12: Antakya mozaiklerinden meandr motifli geometrik mozaik (Cimok 2000) . 91 Resim 13: Dişli şerit (Crowstep). Defne çelenklerini sınırlayan dişli şerit (Cimok 2009)... 92

Resim 14: Guilloche’yi çevreleyen dişli şerit (Cimok 2000)... 92

Resim 15: Dişli şerit sırası arasında bükülmüş şeritler ve düz bantlar arasında kum saati dizisini takip eden kareler (Kurdele Ribbon Motifi) (Cimok 2000)... 93

Resim 16: I. Justinianus Mozaiği (Vikan 1998). ... 93

Resim 17: St. Vitale kilise mozaiği... 94

Resim 18: Hz. İsa Mozaiği, Katherina Manastırı, Sina Dağı (Vikan 1998). ... 94

Resim 19: Katherina Manastırı, apsis mozaiği (Maguire 1998)... 95

Resim 20: Ayasofya (Fotoğraf: Samih Rifat)... 95

Resim 21: Aya İrini Kilisesi. ... 96

(12)

Resim 23: Hosios Loukas Kilisesi, Phokis, Yunanistan (Vikan 1998)... 97

Resim 24: Monreale Katedrali, Sicilya (Orcasberro 1998)... 97

Resim 25: Kariye Camii kubbe mozaikleri, İstanbul (Vikan 1998). ... 98

Resim 26: Fethiye Camii (Pammakaristos Kilisesi). ... 98

Resim 27: Vefa Camii (Theodoros Kilisesi). ... 99

Resim 28: Sultanahmet bölgesi. ... 99

Resim 29: Büyük Saray ve kopleksinin tasvir edildiği çalışma (Kalkan 2010). ... 100

Resim 30: Büyük Sarayı destekleyen alt yapıların görünümü (Db alanı, 1985) (Jobst-Erdal-Gurtner 1997)... 100

Resim 31: Beyaz zemin üzerine yapılmış Büyük Saray mozaiklerinden bir Örnek. *. 101 Resim 32: Büyük Saray mozaikleri bordür detayı (Jobst-Erdal-Gurtner 1997)... 101

Resim 33: Büyük Saray mozaiği bordür detayı (Jobst-Erdal-Gurtner 1997)... 102

Resim 34: Kaplan avı*. ... 102

Resim 35: Kartalla yılanın savaşı*. ... 103

Resim 36: Geyiğe saldıran Leoparlar... 103

Resim 37: Dinlenen, uzun tüylü üç keçi*. ... 104

Resim 38: Solda yavrusuyla bir kısrak, sağda otlayan bir aygır*... 104

Resim 39: Kaya üzerinde yaşlı çoban*. ... 105

Resim 40: Kaz çobanı*. ... 105

Resim 41: Bir eşeğin yükünün yıkılıp yemlenmesi*. ... 106

Resim 42: Keçi sağan adam ve oğlu*. ... 106

Resim 43: Arenada çember çevirme. ... 107

Resim 44: Bellerophon ve Chimare*. ... 107

Resim 45: Kartal başlı, kanatlı, arslan gövdeli bir grifonun dişi bir geyiğe saldırışı*. 108 Resim 46: Büyük Saray Müzesi’nde sergilenen mozaiklerden bir kesit (Jobst-Erdal-Gurtner 1997). ... 108

(13)

Resim 48: Boz ayı ve kuzu*. ... 109

Resim 49: Kuş Avlayan Maymun*... 110

Resim 50: Çeşme Üzerindeki Yapı (Jobst-Erdal-Gurtner 1997)... 110

Resim 51: Deve Sırtında İki Çocuk ve Rehber (Jobst-Erdal-Gurtner 1997)... 111

Resim 52: Küçük Çocuk ile Köpek*. ... 111

Resim 53: Emziren Anne ile Köpek*. ... 112

Resim 54: Tavşan Avı (Yücel 2010). ... 112

Resim 55: Sahibini Tekmeleyen Eşek. ... 113

Resim 56: Fil ile Aslan*... 113

Resim 57: Kanatlı Dişi Kaplan ve Kertenkele*... 114

Resim 58: Kanatlı Aslan (Yücel 2010). ... 114

Resim 59: Pan’ın Omuzlarında Çocuk Görünümündeki Dionysos*. ... 115

Resim 60: Bıyıklı Mask (Yücel 2010). ... 115

Resim 61: Akantus Sakallı Mask (Yücel 2010). ... 116

Resim 62: Çekirge (Jobst-Erdal-Gurtner 1997)... 116

(14)

Nasıl her insanın bir hikayesi varsa her mozaiğin de kendine has bir öyküsü vardır. Böyle bir öyküsel misyon yükleyebileceğimiz mozaiğe terimsel bir yaklaşımla bakacak olursak; mozaik cam,mermer ve benzeri uygun malzemelerden özel olarak üretilen renk fragmanlarını (tesserrae1) kireç ya da çimento harcı ile belli bir yüzeye yapıştırmak suretiyle yapılan resim veya dekoratif süsleme yöntemidir diyebiliriz2. Değişik malzemelerle yapılan duvar ve zemin kaplaması olarak da adlandırılan mozaik sanatı sayesinde yüzeylerde bazı ikonografik sahnelere ya da dekoratif süslemelere, desenlere ulaşmak mümkündür. Oluşturulmasında büyük emek, sabır ve zaman isteyen bu sanat eserleri eskiden daha çok kutsal mekânların duvarlarını ve döşemelerini süslerken günümüzde artık iç ve dış birçok mekânda kullanılmaktadır3.

İnsanların gelen misafirlerine kendi kültürlerini,kendi entellektüel kimliklerini yansıtmak amacıyla duvarlara ve tabanlara yapılan bu uygulamalar bir gelenek olarak yıllar boyunca devam edecektir. Yaşanılan mekanı güzelleştirme isteği insanlık tarihi boyunca daima var olmuş, yapıların inşaası sırasında heykel, fresk ve mozaikler süsleme ögeleri olarak kullanılmıştır4. Estetiksel bir boyutu olan mozaik, eşsiz armonisi ve mütevazı ahengiyle günümüzdeki sanat anlayışında kendisine sağlam bir yer bulabilmiştir. En eski sanat dallarından biri olmasına rağmen günümüzün modern sanat olgusu içinde yitirilmiş değerler kategorisinden ziyade yükselen değerler statüsüne konulmaktadır.

Bu çalışmada; ilk olarak mozaiğin terimsel anlamı,tarih sahnesinde ortaya çıkışından itibaren yaşadığı tarihsel gelişimi, bu gelişimin doğal bir sonucu olarak sayabileceğim stil farklılıkları, yapım teknikleri ele alınacaktır. Bu bağlamda, mozaik sanatının ikonografik ve imgesel filtresi de göz önünde bulundurularak Büyük Saray Mozaiği ve bu mozaiğin figürleri üzerine bir analiz gerçekleştirilecektir.

1

Tessera: Değişik malzemelerden yapılan (tas, cam… v.b) ve mozaiğin yapımında kullanılan küp şeklindeki parçalara verilen ad.

2 Genç,1994: 87. 3 Şahin 2010: 3. 4 Tülek, 1998: 44.

(15)

1.1. Amaç

Bir varlığın canlı olması için illa nefes alması gerektiği yargısını çürütürcesine dimdik ayakta duran, insanda hoş ezgili bir vals melodisi ya da güzel bir renk armonisi tadı bırakan bu minik taşlara hayranlık duymam ve geçmişleriyle binlerce yaşama tanık olan, yansıttıkları ruh sayesinde yapıt sahiplerini sonsuzluğa ulaştıran mozaik sanatının tarihini yaşayabilmem için güzel bir malzeme olması bu çalışma için başlıca nedenlerimdendir.

Amacım, canlı, herkese hitap edebilen bir özelliğe sahip bu estetik ruhlu taşların dünyasına dalıp mozaiğin ne olduğunu, çeşitlerini, yapım evrelerini kavrayabilmek, bunların ışığında Büyük Saray Mozaiğini anlamlandırabilmek ve onun gündelik hayatla olan arkadaşlığını deşifre edebilmektir.Ayrıca bu mozaikteki figürlerin içinde bulunduğu mimari birime kazandırdıklarını ve figür barındırmayan sadece desen bezemeli olanlarının da oluşturduğu simetrik görselliği detaylı bir şekilde bilgi birikimime aktarabilmektir.

1.2. Yöntem

Mozaik ile ilgili genel ifadelerle başladığım bu çalışmada tümdengelim tekniğini göz önünde bulundurarak izlediğim yolda mozaik ve mozaik sanatı kavramlarının anlamı, kökeni, farklı yapım teknikleri nedeniyle değişik isimlerle adlandırılan mozaiklerin geçirdiği evreler gibi genel yargılardan bahsettim.Bu yargılara göndermeler yaparak Büyük Saray Mozaiğini betimlemeye gayret gösterdim.

Mozaik ile ilgili kaynak yetersizliği ve erken örneklerin çoğunun yurtdışına götürülmesi gibi insanı olumsuz etkileyen yanların varlığına rağmen kalanların bile göz kamaştırdığı bu renk yelpazesinde elimden geldiğince Bizans sanatının ışığında mozaiği kendi dönemi içinde açıklamaya çalıştım.

(16)

2. MOZAİK KAVRAMI

2.1. Mozaik Kelimesinin Tanımı ve Kökeni

Mozaik, küçük boyutlu, farklı renklere sahip taş, cam ya da benzer malzemelerin bir araya getirilmesiyle gerçekleştirilen, zemin ya da duvara uygulanan resim ve bezeme sanatıdır. Mozaik taşları, bir araya gelerek bir kompozisyon oluştururlar. Bazı mozaiklerde figürlü betimlemeler gözlemlerken bazılarında sadece geometrik süslemeler görürüz. Mozaik sanatının kalıplara uygun yapılması gerektiği için tekrar motiflere ve simetriye oldukça sık rastlamaktayız. Gerek figüratif olanlarında gerekse nanfigüratif olanlarında fark edilen ortak payda dekoratif amaçla yapılmış olmalarıdır.

En eski örneklerindeki amaç toprak zemini daha stabil hale getirmek, ayağın toprağa ve çamura bulanmasını engellemek olmasına rağmen daha ileri tarihli mozaiklerde ereğin dekoratif amaca kaydığını görmekteyiz.

Günümüzde de devamedegelen misafir karşılama, ağırlama ve misafire olan saygının antik dönemdeki yansımasıdır bence mozaik. Misafirleri karşılama ritüeli içinde arka fonda ya da tabanda dekor oluşturan belki de ritüel ögelerinden biri olarak nitelendirebileceğim mozaik, genel anlamıyla, taş, mine, cam ve tahta gibi eşyaların ufak parçalarından, bir yüzeyi döşemek amacıyla çeşitli renk ve çizgilerden sıralanmış bir nevi resim sanatıdır 5.

Kökenini Neolitik Döneme kadar götürebileceğimiz mozaik, Klasik Yunan Dönemi milat olmak üzere Antik Çağ resim sanatı çatısı altında incelenebilmektedir. Neolitik çağda ancak kendisine ‘blokaj’ bağlamında yer bulabilmesine rağmen daha sonraları zemin koruyucusu görevini üstlenmiş, finali ise ‘show’ misyonuyla yapmıştır.

Eski Yunanca’da ababiskoi, Latince’de abaculi, tesserae ya da tessellae adıyla bilinen mozaik için Osmanlılar fuseyfisa (fosifesa 6) sözcüğünü kullanmışlardır 7. Ama yine de mozaik kelimesinin orijininin nereden geldiği tam olarak saptanamamaktadır. 5 Üstüner 2002: 7. 6 Ogan-Mirmiroğlu 1955: 10. 7 Ödekan 1997: 1300.

(17)

Bazı araştırmacılara göre İbrani dilindeki Maskith kelimesinden gelmeyip, Yunan dilindeki Musa kelimesiyle dar anlamda yakınlığı bulunmaktadır 8.

Latince Musivum Opus olarak adlandırılan mozaik eserler, Orta Çağa kadar çeşitli deyimler şeklinde yazılmaktaydı. Romalılar, en çok kullandıkları dönemlerde bile, mozaik tarzındaki yer döşemelerine genel bir isim vermemişler, sadece mozaik taşlarını Tesserae, yer döşemelerini ise Pavimentum Tesseris Structum olarak adlandırmışlardır. Antik kaynaklardaki mozaik ile ilgili ilk bilgiler Roma Cumhuriyet Dönemi sonlarında yaşamış olan mimar Vitruvius’tan (M.Ö. 90-20) öğrenilmektedir. Vitruvius’un M.Ö. 25 yıllarında yazıldığı tahmin edilen De Architectura adlı eserinde, konutlardaki taban döşemelerinden bahsedilirken Sectile ve Tesserae kavramları kullanılmıştır 9.

Mozaik taşları Latince’de genel olarak Tesserula ya da Tessella, mozaik dösemeler ise Pavimenta Tessellata, Yunanca’da ise Musoi olarak anılmakla birlikte Musivum kelimesi, sırlı, prizmatik biçimli mozaik taşçıklarından yapılmış duvar resmi anlamına gelmektedir10. Özellikle M.S. 4. yüzyılda İmparator Konstantin döneminden sonra yaygın olarak kullanılmaya baslanan mozaik sanatı Bizans’ta ise Psifidota olarak adlandırılmaktadır11.

2.2. Mozaiğin Tarihsel Boyutu

Roma İmparatorluğu Dönemi ’nde parlak çağlara başlangıç yapmış olan mozaiğe tarihsel bir perspektiften bakacak olursak, mozaik yapım tekniğinin bilinen en erken örneğine Anadolu’da, Diyarbakır’ın Ergani ilçesi yakınlarındaki Çayönü Tepesi’nde rastlanmıstır. M.Ö. 7250-6750 arasına tarihlenen Çayönü’ndeki Neolitik yerlesmede bulunan ve dini amaçlı olarak kullanıldığı düşünülen yapıların tabanlarında Terazzo adı verilen bir tür mozaik döşeme bulunmaktadır12. Ayrıca yine yakın zamanlarda Şanlıurfa yakınlarında bulunan Nevali Çori ve Göbeklitepe Neolitik Dönem yerleşmelerinde de

8 Üstüner 2002: 7. 9 Vitruvius 1990: 143-144. 10 Erkan 2006: 6. 11 Ogan-Mirmiroğlu 1955: 10. 12 Braidwood-Çambel 1983: 4.

(18)

terazzo 13 döşemeli kült yapılarına rastlanmıştır 14. Bununla beraber, M.Ö. 3000 yıllarında Sümerler ’de Uruk kentindeki bir tapınakta duvarlar siyah, beyaz ve kırmızı renkte pişmiş toprak kullanılarak yapılan ve silindir şeklini anımsatan çivilerle bezenmiştir (Şekil 1). Bu da bize mozaik tekniğini çağrıştırmaktadır (Şekil 2). Uruk dışında, yine Irak’ta bulunan ve Al Ubaid olarak isimlendirilen Ur şehrindeki Nikhursag tapınağının sütunları (Resim 1-3) da geometrik şekilli mozaiklerle bezenmiştir15.

En eski örneklerinin kaldırım amaçlı olarak tabanda uygulandığını görmekle beraber ancak M.Ö. 8. yüzyılda döşeme kaplaması olarak karşımıza çıkmaktadır bu bezeme tekniği. Bazı araştırmacılara göre çakıltaşı mozaiği önce Mezopotamya, Frigya ve Pers’lerde kullanılmış bir kavramdır. Bazılarıysa mozaiğin ilk kez Girit’te kullanıldığını ve Hellenistik tarzda bir bezeme stili olduğunu savunmaktadır16. M.Ö. 8. ve 7. Yüzyıllara tarihlenen ilk döşeme mozaiği örnekleri Friglerin başkenti Gordion’daki bazı megaronlarda bulunmuştur17. M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren mozaik kavramı gelişmeye başlamıştır.

Klasik ve Hellenistik Dönemlere gelindiğinde M.Ö. 4. yüzyıl itibariyle çakıl taşı mozaiği geleneğinin yerini kesme, kırma geleneğine bırakması, renk, desen, malzeme yelpazesinin genişlemesi sayesinde mozaik sanatı parıldamaya başlamıştır. Bu dönemde mozaik yuvarlak kaplar da bile kullanılmaya başlanmıştır. Hellenistik dönemde büyük bir atağa geçen mozaik, Roma Döneminde artık lüks olmaktan çıkmış ve mozaikte polikromi önem kazanmıştır. İlk dönem mozaiklerindeki geometrik desenlere daha sonra hayvan ve insan figürleri de eklenmiştir. Örneğin, Roma mozaiklerinde balık, güvercin, kedi, kuş, aslan gibi hayvanlar betimlenmiştir. Ama yine de en favori konular, deniz ve mitoloji yaratıkları, av sahneleri ve imge yüklü sahnelerdir.

Hellenistik Dönem mozaikleri daha önceki dönemlerle karşılaştırıldığında insana farklı bir görsellik vermektedir. Bu farklılıklar duvar resimlerinde görülen çok renklilik,

13

Terazzo: Neolitik dönemde, kült yapılarının taban döşemelerinde kullanılan ve harçtan yapılan bir tür mozaik döşeme için kullanılan terim.

14 Özdoğan 2002: 70. 15 Üstüner 2002: 10. 16 Şahin 2010: 22. 17 Young 1975: 322.

(19)

ışık-gölge oyunları ile sağlanmış zengin perspektifler, kıvrımlar ve kalabalık kompozisyonlar gibi özelliklerle sağlanmıştır18.

Hellenistik mozaikte yassı taşın yerini tessera 19 ya da tessella mozaiği alır. Hellenizm öncesi görülen örneklerde kırılmamış çakıl taşı ve doğal taşların kullanılmasından dolayı daha kaba mozaikler görmek söz konusudur ama Hellenisitik dönemdeki kırılmış, kesilmiş taşlar mozaiğe farklı bir anlam kazandırmıştır. Hellenistik döneme ait mozaiklerde emblema20 vardır. Hellenizm sonunda emblemanın varlığı ortadan kalkar. Bu döneme ait mozaiklere pek çok merkezde rastlamak mümkündür. Ama çakıl taşı mozaiklerinin eski ihtişamını yitirip düzgün şekilde kesilmiş mozaiklerin bir anlamda moda olduğu bu dönemde, bu tarz mozaiklerin ilk örneklerine Morgantina’da rastlanmıştır. Yine bu dönemin en favorileri ise Delos ve Pergamon’da ele geçen örneklerdir, daha da ileri gidecek olursak Hellenizm devrinin mozaik sanat dünyasındaki en önemli örnekleri, Ege adalarından Delos’ta bulunmuştur da diyebiliriz21. Buradaki en ilgi çekici eserler arasında Dionysos Mozaiği (Resim 4), Delfinler Mozaiği (Şekil 3) (Resim 5-6), Trident evi mozaikleri ve Maskeler evinin mozaikleri sayılabilir. Dionysos Mozaiği, Delfinler Mozaiği’nde olduğu gibi naturalistik bir yaklaşımla ele alınmıştır. Bir kaplana binen, asma yaprakları ve üzümden yapılmış bir çelenk giyen alışılagelmiş bir Dionysos figürünün emblemayı oluşturduğu bu mozaiğe emblemanın bitkisel motiflerle bezenmiş olması naturalistik ruhunu katmıştır. Delfinler Mozaiğine de bu ruhu katan, emblemada yer alan çiçekler arasında uçan kelebeklerdir. Bu sahne guirlandlar22, denizatları, yunusları koşan eroslar, dalga23 ve meandr24 motifleri ile desteklenmiştir. Delos adasındaki mozaiklerle çağdaş ve stildaş olan Pompei’de Casa del Fauno’daki İssos savaşı mozaiğindeki (Resim 7) kompozisyon bir savaş ile ilgilidir. Bu kompozisyon bir savaşın aşamalarını tek bir

18

Özügül 1996: 14.

19

Tessera: Taş, mermer ve pişmiş topraktan yontulmuş birbirine uyumlu küplerdir.

20

Emblema: döşemelerin ortasında bulunan, asıl sahnenin yer aldığı yuvarlak kısımdır.

21

Üstüner 2002: 30.

22

Guirland: Yapraklar, çiçekler veya yemişlerden uzunca hevenk şeklinde düz resim ya da kabartma olarak yapılan bir bezemedir.İki uçlarından asılmış ve bazen uçlarının fazla kısımları sarkıtılmış, ortası aşağı doğru karın veren bir görünüştedir.Antik Yunan ve Roma mimarlıklarında görülür.

23

Dalga motifi: Spiralin gelişmiş şekli olarak adlandırılan bir motiftir.

24

(20)

karede resmeden eşsiz bir yapıttır. Büyük İskender’in atıyla gelmesi (Resim 8), Pers satrabının yaralanması ve Rarius’un kaçması örüntüsü içinde gerçekleşen bir savaşın sanatsal bir ruhla, minik taşlar kullanılarak anlatılmasıdır.

Roma dönemi mozaiklerinde taş malzeme değişmemiştir ama M.Ö. 2. yüzyılda cam hamurundan elde edilen küpler değişik renk varvasyonları ile mozaiklerde kendini hissettirmişlerdir. Bu yeni malzemenin mozaiğe girişi polikrominin önem kazanmasına neden olmuştur. Mozaik taşlarının 5 mm’lik boyutları, küp şeklindeki tesserelar, dikdörtgen prizmatik 10 mm’ye varan boyutları ile yeni yapım şekli ortaya çıkmıştır. İri taşlar daha çok fonları doldurmuşlardır. Önceleri yer döşemesi olarak yapılmış mozaik yapıtlar, basit, bezeyici ya da figüral olarak, hiçbir hikayeci yönü olmamasına rağmen, M.Ö. II. yy’dan sonra, cam hamurundan yapılan mozaik küpleri, kolayca istenilen renkte boyanıp, daha küçük ısıda fırında pişirilerek renkler sabitleştirilmiş olarak kompozisyonlardaki renk çokluğu ve farklılığı, nüansların oluşturulmasında kullanılmıştır 25. Konu bağlamında ise, hellenizm öncesi başlayan bir konuyu anlatma amacı olan kompozisyonlarda daha çok mitolojik öykülere yer verilmiş, günlük ya da ölü doğa kompozisyonlar, hellenizmde başlamış, Roma çağında gelişmiştir 26. Yine Roma Dönemi’nde Tanrı ile ilintili hikayeler, aristokrat ve devlet yöneticilerinin hayatlarından kesitler yansıtılmıştır mozaiklere. Ama yine de bu dönemde Anadolu’da çoğunlukla, geometrik desenlerin çevrelediği, mitolojik ya da hayvan figürlerinin olduğu örneklere de yer verilmiştir. Bu dönemi motif repertuarı açısından ele alıcak olursak; süssüz, geometrik ya da doğa kökenli yeni stilize motifler geniş yüzeyleri kaplamaya elverişli tasarımlar şeklinde27 açıklamak yerinde olur. Renk kavramının önem kazandığı bu dönemde, belki de sahnelerin pek göz yormaması adına figürlerin daha basit çizildiği görülmektedir. Mozaiklerde geometrik alanlar, figüral bölümlere göre daha fazla yer kaplamaktadır. Bu dönem mozaik sanatçılarının, perspektif ve ışık gölge oyunlarına pek sadık kalmadıkları ve kullandıkları desen repertuarlarında geçmişten gelen bazı geleneksel birikimlere yer verdikleri gözlemlenmektedir.

25 Üstüner 2002: 85. 26 Üstüner 2002: 61. 27 Özügül 1996: 14.

(21)

Bizans dönemine gelindiğinde ise; mozaik sanatı antik dönemde yer döşemesi kavramıyla anılırken M.S. I. yüzyıldan sonra mimarinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Hıristiyanlık, Bizans mozaik sanatına farklı bir misyon yüklemiştir. Dinsel bir anlama sahip olan bu kutsal resimler antik çağdaki gibi ayaklar altında kalmamalıdırlar böylelikle ikonografik olarak dinsel ögeler barındıran bu mozaikler duvar ve tavanlara yapılmaya başlanmıştır. İzleyici orijinli olan Bizans mozaik sanatı bu bağlamda izleyici ile mozaik sanatçısı arasında kurulan bir köprü gibidir.

2.3. Mozaik Yapımı ve Mozaik Yapımında Kullanılan Malzemeler

Mozaik yapımında ilk evre mozaiğin yapılacak alanın sınırlarının en geniş boyutta tespit edilmesi ve mozaiğin yapımı sırasında gerekli olan malzemelerin hazırlanmasıdır. Dış konturların belirlenmesinden sonra mozaik parçalarının (tessera) aplike edileceği sıva tabakasının oluşturulmasına geçilmektedir. Genel olarak nem ve rutubet nedeniyle sıva tabakalarının duvardan ayrılmasını engellemek için duvar yüzeyi katran karışımıyla sıvanmaktadır. Yapıların örtü sistemlerinde yapılacak olan mozaiğin sıva tabakasının düşmemesi içinse tuğlaların aralarına, dışarı taşacak şekilde başlıklı çiviler çakılmaktadır28.

İkinci aşamada ise 15cm kalınlığında ve Budus olarak adlandırılan harç tabakası yapılır. Bu tabaka harcının 3/4’de çakıl parçaları, 1/4’ te ise kireç ve kalker gibi kimyasal maddeler bulunmaktadır. Nucleus olarak adlandırlan son kat ise ¾ ü kiremit, ¼ ü ise kireç karışımından oluşan sağlam bir harç tabakasıdır29. Son iki katın rengi açıktır, birinci kata göre daha ince bir tabaka halinde sürülür ve dolayısıyla daha çok özen gösterilerek gerçekleştirilir. Mozaik parçaları sıva yaşken yerleştirilir onun için mozaik ustasının kaplayacağı mozaik alanı kadar yaş sıva sürmesi gerekmektedir.

Desenin patronu, etrafı çerçeve çekilerek, örneğin boyutları belli olur; üzerine yerleştirilen çakıl taşı veya tesseralar, alttaki resmin şekillerine göre dizilerek üzerine çimento harcı dökülüyordu. Çimento harcı kuruduktan sonra kalıbı meydana getiren

28

Erkan 2006: 36.

29

(22)

tahta çerçeve sökülerek, çimento tabakası ters çevrilip döşenecek zeminin içine yerleştiriliyordu30.

Mozaik tekniğinde kullanılan malzemelere göz gezdirecek olursak; ilk olarak doğal taşların temel malzeme olarak kullanıldığını görmekteyiz. Daha sonraları ahşap, cam, seramik, mermer ve hatta kağıt kullanılarak daha zengin bir malzeme yelpazesi elde edilmiş olundu. Roma İmparatorluk döneminde kırılmış kum taşlarının yanı sıra kiremit ve tahta parçaları bile kullanılmıştır. Mozaikte kullanılan malzemelerin tarihçesine bakacak olursak; ilk evrelerde dere yataklarındaki belirli renklerdeki taşlar hiçbir işleme gerek duyulmadan zemine oturtulurlardı böylece zemin hem albeni kazanır hem de daha düzgün bir hal alırdı. Hellenistik dönemde kırılmış taşların işin içine girmesiyle polikromi önem kazandı.

Kireç ve kum karışımı harcın üzerine yerleştirilecek nanfigüratif desenler, bordür süsleri için mozaik ustalarının belli şablonlara sahip olmaları gerekir. Eğer usta figür kullanacaksa belli taslaklara ya da resim kopyalarına ihtiyaç duyar.

Bir mimari birimin herkese açık olan bölümlerinde kullanılagelen mozaikler genelde andronda31, exedrada32, Grek tapınaklarında, tricliniumda33, tabliniumda34 ve Roma havuzlarında karşımıza çıkmaktadırlar.

2.4. Mozaikte Kullanılan Konu ve Motifler

Mozaik süslemede M. Ö 5. yüzyıldan önce daha basit, yalın geometrik motiflere yer verilmiştir, figürlü konulara bu dönemde pek rastlanmamaktadır. Bir alan çatısı olmayan figürlü konular, Hellenizm devrinde yaygın değildir 35.

30

Üstüner 2002: 62,63.

31

Andron,Andronitis: Antik Yunan evlerinde erkeklere ayrılmış bölüm.

32

Exedra: Dikdörtgen ya da yarım daire şeklinde heykel koymaya,bazen oturmaya yarayan,kendisinden daha geniş bir mekana eklemlendirilen açık ve yüksekçe mimari mekan ögesi.

33

Triclinium: Greklerin triklinia olarak adlandırdıkları, antik Roma evinde bir masa etrafına at nalı şeklinde üç adet olarak dizilen ve üzerine uzanılarak içki içilip yemek yenen kerevetli yatakların(lectus cubicularium) bulunduğu geniş ve büyük yemek odası.

34

Tablinium: Antik Roma evlerinde üç yönden kapalı,ön cephesi atriuma açık oda.Bu oda önceleri yemek odası,sonra salon ve daha sonra da kıymetli eşyaları koymaya mahsus bir oda olmuştur.

35

(23)

Bu dönemlerden sonra figürlü kompozisyonlar da mozaikte boy göstermeye başladı. Figürlü konular başlığı altında hayattan alınan sahneler, mitolojik konular ve pek çok farklı motif işlenmiştir mozaiklerde. Hayattan kesit olarak gösterebileceğimiz en güzel örnek İskender’in İssos savaşı mozaiğidir (Resim 7). Mitolojik konu bağlamında ise özellikle Homeros’tan alınan sahneler en çok işlenen mitolojik konular arasındadır36. Roma devrinden sonra ise en çok işlenen mitolojik konu Orpheus konusudur37. Orpheus mozaiklerinin birbirlerinden farklı yönleri olmasına rağmen örneklerin hepsinde benzer bir şema vardır, bu şemaya göre Orpheus oturur pozdadır, elinde bir müzik aleti ve çevresinde hayvanlar görülür38. Griffon, panter, kaplan, yunuslar gibi pek çok imgenin de işlendiği mozaiklerde bezeyici motifler de görülmektedir.

Bordür (Resim 9) ve dolgu yerlerinde bulunan geometrik ve diğer motifler birleştirilmede ve bağlamada sayısız çeşitlilik gösterirler39. Bu bezeyici motiflerin bazılarına göz atacak olursak;

Guilloche (Saç örgüsü veya kablo motifi): (Resim 10) Eski zamanlardan gelen

bir motiftir. Basit ve çiftli olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır. Hellenizm devrinde en önde gelen motif olarak adlandırılabilir. Bazen mozaiğin etkisini arttırmak için Guillochelerin kolları arası renklerle zenginleştirilerek bir zıtlık yaratılmaya çalışılır.

Örgü motifi: Roma döneminde yoğun olarak görülmese de daha sonraları önemi

artmış ve pek çok mozaikte kullanılmıştır. Örgü, bordür motifi olmaktan çok bir dolgu motifidir. Bu motif sepet imal etme sanatından gelmektedir40.

Meandr motifi: (Resim 11-12) Örgü motifinin tam tersine meandr motifi,

Hellenistik ve Roma döneminde oldukça sevilen bir bordür olmasına rağmen daha

36 Genç 1994: 88. 37 Üstüner 2002: 76. 38 Tülek 1998: 15. 39 Üstüner 2002: 77. 40 Üstüner 2002: 78.

(24)

sonraları gözden düşmüştür. İzometrik çıkıntıları olan bu motif M.Ö. I. yüzyıldan sonra tamamen ortadan kalkmıştır41.

Dama motifi: Dama motifi adından da anlaşıldığı gibi mozaik taşlarının dama

görüntüsü verecek şekilde dizilmesiyle meydana getirilir. Siyah ve beyaz renkte tesseralar kullanılarak bu dama görüntüsü gerçekleştirilir.

Dişli şerit (Crowstep) motifi: (Resim 13-15) Dişli şerit motifi, meandr motifinin

sadeleştirilmiş şekli izlenimini vermektedir. Bu motif mozaik panolarda, içteki bölümlere kenar oluşturmak amacıyla kullanılmıştır42.

Dalga motifi: (Resim 11) Bu devamlı spiralin gelişmiş şeklidir. Arkaik devirden

ileriye doğru mimari dekorasyonun üzerinde, IV. yy. Güney İtalya vazoları üzerinde görülür. Olynthus ve Motia çakıltaşı mozaiklerinde de bulunmuştur. Bir emblemaya bordür olarak ya da yandaki figürlü konuya bağ olarak kullanılmıştır43.

Kurdele-ribbon motifi: (Resim 15) Hellenizm döneminde pek yaygın

olmamasına rağmen hatta belki de hiç kullanılmamasına rağmen Roma dönemi örneklerine oldukça sıkça rastlanmakatadır. Bu motifin çeşitli kullanım şekilleri vardır. Bunların içinde en çok görülen formlar; lotus, kurdele ve gölgelendirilmiş dalgadır.

Boncuk dizisi motifi: Mimari bağlamda en çok rağbet gören motiflerden biri

olmasına karşın mozaikte kendine pek yer bulamamıştır ve de Roma döneminde neredeyse ortadan kalkmıştır.

Üçgenler: Bize verdiği ipuçlarına bakılarak Roma dönemi kaynaklı olup esasını

kakma işçiliği oluşturmaktadır. Siyah bir bant üzerinde, tabanı diğerinin ucuna dayanan, beyaz üçgenlerden bordürler, Pompei’de yaygındır. Tersine yerleştirilmiş, (beyaz üstüne siyah) Pompei’de bulunmuştur. Fakat daha azdır44.

41 Üstüner 2002: 99. 42 Şahin 2010: 78. 43 Üstüner 2002: 79. 44 Üstüner 2002: 80.

(25)

Ebemkuşağı motifi (Rainbow, Shanding): Hellenizm devrinde rastlanan bu

motifte, renklerin birleşimini daha uygun hale getirmek için tesseralar diagonal bir biçimde yerleştirilmiştir.

Kıvrım (Scroll): Hellenistik doğuda icat edilen akanthus veya asma kıvrımları,

Roma İmparatorluğu’nun M.Ö. I. yy. sonlarındaki mimari dekoratörler içinde en yüksek zirvesine ulaştılar. Bu bezemeler, ilk önce Pompei mozaiklerinde görülür. Bu kıvrım motifleri geç devirlerde, hem bordür hem de doldurma unsuru olarak sevilmiştir45.

İnce Filiz (Tendril): Yunan vazo sanatında sıkça rastlanmasına rağmen, mozaikte

nadir olarak karşımıza çıkmaktadır. Antonin devrinde, Roma mozaiklerinde yuvarlak bir sopa görünümünde olmasına rağmen, daha sonraları düz, küçük, simetri örneklerle ortaya çıkmaktadır.

Çelenk motifi (Wreath): (Resim 13) Çelenk motifi adından da anlaşıldığı gibi

bağlanmış defne dallarından yapılmıştır.

Palmet motifi: Hellenistik döneme kadar görülen bu motife Hellenistik

örneklerde pek rastlamamaktayız. Bu motif genelde M.S. VII. yy. protoislamik süslemelerde, Suriye ve Kudüs yapı süslemelerinde kullanılmıştır.

Rozet motifi: Genelde doldurma özelliği taşıyan bir motif olarak kullanılan rozet,

eski dönemlerden beri sevilerek kullanılan bir fon işlemesi olmuştur. Rozet motifine, Hellenistik ve Roma mozaiklerinde hiç rastlanmamasına rağmen Kudüs ve Şam protoislamik mozaiklerinde ve Bizans mozaiklerinde sıkça rastlanmaktadır.

Turret (Burç) motifi: Bu motif, M.S. I. yy. dan sonra pek kullanılmamıştır.

Altıgen, üçgen, kare gibi basit geometrik formlardan yapılmış dolgu motiflerine ek olarak, petal, pelta, imbrication ve dokuma sanatından çıkma geleneksel formları ve yarı geometrik motifleri de ihtiva eder 46.

45

Üstüner 2002: 80.

46

(26)

Petal motifi: Bu motif, genelde Hellenistik bir etki gösteren örneklerde

görülmektedir. Hellenistik örneklerde de her zaman petal motifi, konsantrik dairesel desenin merkez parçası olarak kullanılır.

Pelta motifi: Çifte balta formunda, ornamental bir motif olan Pelta Ortaçağ ve

Roman devrinde, mimari bordür ve resimlendirilmiş yazmalarda çok sık kullanılmıştır47.

Balık pulu (Imbrication): Mozaik sanatında Roma döneminden başlayarak

görülen bu motifin kaynağını metal işçiliği oluşturmaktadır. Bazıları düz hatlara sahipse de bazıları da iç içe daireler şeklinde görülmektedir.

Dokuma motifleri: Mozaik sanatının halıcılık ile sıkı bir ilişkisi içinde olduğu

pek çok kere irdelenmiş ve bu konuda teoriler üretilmiştir. Rozet gibi örgü gibi ikisinde de bulunan bazı ortak kavramlar bu tezi doğrular niteliktedir. Ama yine de bunu bilimsel bir zemine oturtmak zordur.

47

(27)

3. MOZAİK ÇEŞİTLERİ VE ÖZELLİKLERİ

Mozaikleri çeşitlendirirken öncelikle uygulama alanına ve kullanılacak taşın niteliğine bakılmaktadır. Teknik bağlamda yapılan sınıflandırmaya göre duvar (Musivum Opus) ve döşeme (Opus Tessellatum ya da Pavimentum) mozaikleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Bölgesel anlamda yıllar boyunca farklılaşan beğeniler göz önünde tutulduğu zaman farklı adlarla pek çok tekniğin olduğunu gözlemlemekteyiz.

3.1. Opus Tessellatum

Erken dönemlerde kullanılan çakıl mozaikleri Opus Tessellatum mozaiklerin kaynağını oluşturmaktadır. Opus Tessellatum döşemelerde islenmiş çakıl taslarının yerini, düzgün kesilmiş küçük ve renkli mermer, taş, seramik ya da cam hamurundan yapılmış küp şeklindeki tesseralar almıştır. Tesseralar’ın büyüklük ve biçimleri aşağı yukarı aynıdır. Bu tekniğin erken dönemlerinde tessaralar geometrik düzenlemelerde kullanılmıştır. Sonradan tesseralar küçülmüş (0.7 cm), Roma İmparatorluğu döneminde boyutları 1 cm’ye çıkmıstır48. M.S. 2. yüzyıldan itibaren bağımsız emblemalar (mozaiğin figürlü olan, yuvarlak, kare ya da dikdörtgen şekilli bölümü) giderek azalır ve mozaiklerin ana malzemeleri olarak kullanılan düz mermer ve taş parçalarının yanında renkli mermer ve renkli camlardan oluşan fragmanlar da yer alır. Opus Tessellatum olarak adlandırılan mozaik türü, su geçirmez özelliği nedeniyle özellikle Roma hamamlarında kullanılmıştır. Kompozisyonlarda en çok kullanılan imgeler ise; balık, deniz canavarı ve Nereidler’dir49.

3.2. Opus Vermiculatum.

Kurtçuk ve solucan tekniği ile de adlandırılan bu teknikte, yüzeyin ana hat ve detayları belirlenip, içleri doldurulur. Opus Vermiculatum tekniği, ilk başlarda sadece emblemalarda görülen bir özelliktir, fakat M.S. 2. yüzyılda Antoninler devrinden itibaren bütün döşeme yüzeyine uygulanmaya başlanmıştır50. Hamam, havuz ve çeşme

48 Üstüner 2002: 70. 49 Genç 1994: 88. 50 Üstüner 2002: 70.

(28)

yapılarında özellikle tercih edilen bu teknikte tesseralar, diğer mozaik tekniklerindeki uygulamalara oranla daha küçüktür. Ayrıntılı olarak işlenecek motif ya da figürler için uygun olan bu özenli ve pahalı teknik, daha çok küçük yüzeylerde, panolarda ya da döşemenin ortasında yer alan emblemalarda uygulanmaktadır. Döşemelerin yapımı sırasında, bir yanda fon döşenirken bir yandan da emblema atölyede döşenip tamamlandıktan sonra mozaiğe yerleştirilmiş olabilmekteydi51.

Opus Vermiculatum teknik olarak Opus Tessellatum’a benzerlik gösteriyor olsa da, ilk bakışta ayırmak mümkündür. Opus Vermiculatum ressamı, örneğini doğadan alarak, onları büyük bir serbestiyet içinde, kendi zevkine göre sıralayarak, hayal gücünü canlandırabiliyor. Opus Vermiculatum sanatçısının örneklerindeki canlılık, en ufak özelliğe kadar göstermesine, renk nüanslarına borçludur52. Opus Vermiculatum’da renk parçaları Opus Tessellatum’da olduğundan çok daha incedir ve resimde olduğu gibi renkler “retinal karışım” esaslarına uygun bir biçimde kullanılmıştır53.

Opus Vermiculatum tekniğinde yapılan emblemaların etrafları, Opus Sectile ya da Opus Tessellatum tekniginde işlenmekteydi ve genelde mekan süslemesi olarak kullanılan mozaiklerin emblema kısımları yürüyüşlere kapalıydı54.

3.3. Opus Signinum

Opus Signinum, tam ölçülerle ezilmiş tuğla parçalarının kireçle karışımından doğmuş olup, kırmızımtırak renkte çimento tabakasından meydana gelir. Diğerlerinden farklı olarak su geçirmez bir karakteri vardır. Opus Signinum’un bulunduğu döşeme, kolayca temizlenen toz, rutubet ve böceklerden korunabilme gibi özelliklere sahiptir. Fakat diğer döşemelere göre çabuk yıpranma özelliği de vardır55. Opus Signinum tarzındaki döşemelerde, belli bir şekli olmayan, farklı renklere ve büyüklüklere sahip seramik kırıkları ve mermer parçaları, son harç tabakası olan Nucleus ile harmanlanmış veya belirli bir motif ya da kompozisyon oluşturmaksızın rastgele yerleştirilmiştir. Ucuz 51 Adam 1984: 253. 52 Üstüner 2002: 71. 53 Genç 1994: 88. 54 Üstüner 2002: 71. 55 Üstüner 2002: 66.

(29)

bir teknik olduğu için erken dönemlerde sık kullanılan bir döşeme türüdür. Bu teknik ile yapılan döşemelerde, tasarlanan dekor ya da motifin formuna uygun mermer parçaları da kullanılmış, fon ise küçük tesseralar ile tamamlanarak oluşturulmuştur56.

3.4. Opus Sectile

Opus Signinum tekniği ile aynı döneme tarihlendirilen Opus Sectile (Pavimentum Sectile) tekniği bir çeşit mimari kakmacılıktır. Bu teknik, desene göre değişik renk, boy ve biçimlerden oluşan mermer mozaik türüdür. Bu teknikte kullanılan nesnelerin cinsleri farklılık göstermektedir. Kiremit kalıntıları ile pişmiş toprak bunlar arasında yer almaktadır. Tuğla, kırılabilir ve çabuk yıpranabilir olmasından dolayı kullanışlı olmamıştır. Uygulamalarda tuğladan daha dayanıklı elemanlar, tüf, kalker, mermer, porfir, bazalt ve granit seçilmiştir. Opus Sectile tekniğinde yapılan döşemelerin motifleri, diğer teknikte yapılanlardan farklılıklar göstermektedir57.

Opus Sectile’nin motifleri farklıdır. Bazen mermer ustaları elindeki parçaları özenle üçgen (trigoni), kare (abaciquadiati), losanj (rhombus, skütülae), sekizgen (favi), biçiminde keserek, bunları dama (opis pavimentum) ya da Qadratum, yıldız (scutulatum), başak (spicatum), arı yuvası şeklinde döşer 58. Diğer yandan taban döşemesi olarak opus sectile, M.Ö.II.yy’dan itibaren antikitenin sonuna kadar yaygındır.Augustus devrinden itibaren, erken devrin basit malzemesi –kireç taşı vs.- daha artıyor ve renkli taşlarla üstünleştiriliyor –porphyr, serpentine, giallo ve rosso antico, vs.- ve geometrik desenler, kıvrımlı dallar, çok çeşitli çiçek ve rozetlere dönüyor59.

3.5. Opus Musivum

Duvar mozaiği olarak kullanılan Opus Musivum’da cam malzemenin diğer malzemelere göre oranı yüksektir. Görünüşlerindeki benzerliğe rağmen Opus Musivum duvar mozaiği, diğer tekniklerde yapılanlardan farklı olup, daha süslü ve etkileyici bir 56 Şahin 2010: 17. 57 Şahin 2010: 18. 58 Üstüner 2002: 67. 59 Üstüner 2002:68-69.

(30)

şekilde yapılmaktadır. Bu teknik, Konstantin I döneminden sonra, özellikle kilisenin desteğiyle gelişmiş ve Bizans döneminde sıklıkla kullanılmıştır 60.

Opus Musivum’un yapılışında 2 inç derinlikte bir yatak kullanılmaktadır. Birinci kat kaba harçla sıvanıp üzeri çentiklendikten sonra tekrar ince bir sıvayla kapatılmaktadır. İkinci kat sıvasının kıvamı, mozaik taşlarını dikey yüzeyde tutabilecek bir biçimde ayarlanmaktaydı. Son kat sıva üzerine mozaik resmin ana renklerini ve çizgilerini belirlemek üzere fresk uygulaması yapılmakta, daha sonra ise bu renk ve çizgiler üzerine mozaik parçaları dizilmekteydi. Duvar mozaiklerinde, yer mozaiğinde olduğu gibi, taş yüzeylerin aynı seviyede olması gibi bir zorunluluk yoktu. Bu nedenle Opus Musivium tekniğinde yapılan resim düzlemlerinde, dalgalanmalar olabilmekteydi61.

3.6. Opus Alexandrnum

Opus Alexandrnum, Mısır’da Hellenistik etkilerle, İskenderiye’den iki ayrı şekilde ortaya çıkmıştır. İlki, doğuya yönelerek Suriye sahilleri boyunca Anadolu, adalardan Bizans’a kadar ulaşmış, ikincisi ise Yunanistan ve Roma’ya yayılıp, Roma’dan bütün imparatorluğa yayılır. Bu üslupta, 2 cins porfir kullanılıyordu, Mısır’ın erguvani mor renkli, marmor porphyreticum ve yeşil renkte, yanlış olarak gösterilen yılan taşı, Lakonya’daki, Kokreae taş ocaklarından gelen marmor lacedaemonium. Bunlar, tamamlayıcı renklerin aksiliğini karşılaştırıyor. Bu şekil döşemeyle, doğudaki taş ocaklarından getirilen hammaddelerin işlenmesi, ancak zenginlerin dikkatini ve onların zevkini çekebiliyordu 62.

60 Genç 1994: 89. 61 Erkan 2006: 42. 62 Üstüner 2002: 69.

(31)

4. BİZANS DÖNEMİNDE MOZAİK SANATI 4.1. Tarihsel Süreçte Bizans Sanatı

Sanat diye bir şey yoktur aslında, yalnızca sanatçılar vardır. Bir zamanlar bazı adamlar renkli toprakla bir mağaranın duvarına kabaca bizon resimleri çiziyordu, bugün de bazıları boya alıp resim yapıyor. Tüm bu etkinliklere sanat denebilir, yeter ki bu sözcüğün yer ve zamana göre birbirinden değişik anlamlara gelebileceği unutulmasın ve günümüzde nerdeyse bir korkuluk veya tapınma aracı haline gelen ve büyük S ile başlayan Sanat’ın var olmadığının bilincinde olunulsun63. Sanatçı kavramının sanat kavramından daha öncelikli olduğu fikrinden hareketle Bizans sanatına belki de Bizans sanatını yapan sanatçı ruha merceğimizi çevirecek olursak, Anadolu topraklarının havasını teneffüs etmiş olan Romalılar ve ardılları olarak adlandırılabileceğim Bizanslılar’ın sanata ve estetiğe oldukça düşkün olduklarını görürüz. Hiç kuşkusuz içinde yaşadıkları yerleri de bundan dolayı mükemmel mozaiklerle süslemişlerdir. Bizans kültürünün tüm yönleri arasında bugün en çok takdir edilen yönü, belki de Bizans sanatıdır; Bizans sanatı sanatçılar, eleştirmenler, tarihçiler ve bu kişilerin halkları için Bizans’a açılan bir pencere olmuştur64.

Romalılar zamanında Atina’dan başka, Alexandria65 ve Antiochia66 yeni Roma kolonileri olarak geç antik kültürün merkezleri olmuşlardır. Yine bu geç antik dünya görüşü içinde doğan Hıristiyanlık dini, zamansal olarak pagan dinlerinin bir uzantısı olması sebebiyle gerek müziği olsun gerekse liturjisi olsun Doğu Akdeniz’de hazır bulduklarını aynen benimsemiştir67.

Bizans pek çok alanda olduğu gibi sanat bağlamında da antik mirastan kaçamamış, kendi doğrularını da göz önünde bulundurarak bu mirası şekillendirmiş ve kendine uygun bir hale getirmiştir. Grek kültürünün beşiğinde yetişen bir imparatorluk

63 Gombrich 1997: 15. 64 Maguire 1998: 27. 65 İskenderiye. 66 İskenderun, Hatay. 67 Turani 1997: 205.

(32)

olarak, bu kültürü içine sindirmiş, ortaya yeni çıkan dini de bu kültürle harmanlayarak kendi dünya görüşünü ortaya koymuştur. Bu sentezi sadece sanatta değil eğitim gibi idari konular gibi farklı alanlarda da kullanabilmiştir. Hıristiyanlık pagan dini ile yer değiştirmesine rağmen, pagan kültürü hala varlığını sürdürmekteydi, edebiyat ve antik klasikleri öğrenme eğilimi eğitimin ve entelektüel hayatın temeli olmaya devam etmekteydi68.

Hıristiyanlık devletin dini haline gelince, devletin ve dinin yüceliği el ele gitmeye başlamış, bu iki kutsal kavrama uygun şekilde binalar ve kiliseler yapılmıştır ve tabi ki bu ikilinin şanına yakışır süslemelerin yapılması da kaçınılmaz olmuştur. Antik dünyanın ruhunu damarlarında yaşayan Bizans sanatında süslemelerde, yapı tarzlarında hissedilen bu antik doku kaçınılmaz olarak öykünmeyi beraberinde getirmiştir.

Bizans sanat tarihi genellikle üç bölüme ayrılagelmiştir: başkentin 330 yılında Konstantinopolis adını almasından, 730’da, İkonakırıcılığın başlamasına (ikonalara tapma konusunda çıkan iç savaşa) kadar süren Erken Bizans Dönemi; 843’te İkonakırıcılığın sona ermesinden Konstantinopolis’in 1204’te Haçlılar tarafından yağmalanmasına kadar süren Orta Bizans Dönemi; ve 1261’deki Latin istilasından 1453’te imparatorluğun çöküşüne kadar süren Geç Bizans Dönemi 69. Bazı araştırmacılar Erken dönemin başlangıcını Roma İmparatorluğu’nun M.S. 395’te ikiye ayrılmasından itibaren başlatmaktadır70. Bizans dünyası (330-1453) (Şekil 4) için Erken Döneme rastlayan M.S. 6. Yüzyıl, Bizans’ın Klasik çağı olarak nitelendirilmektedir. Bu dönem içinde I. Justinianus (Resim 16) ’un imparatorluğuna denk gelen sürede Bizans en parlak dönemini yaşamıştır. Çalışma konumu oluşturan Büyük Saray Mozaiği de bu parlak döneme, M.S. 6. Yüzyıla tarihlenmektedir. Bu dönem sanatında klasik sanatın kademeli bir değişim geçirmeye başladığını görmekteyiz. Bunun nedeni de formlar üzerinde yeni bir estetik anlayışın, yeni bir ideolojinin hüküm sürmeye başlamasıdır71.

68 Rodley 1994: 58. 69 Vikan 1998: 11. 70 Erkan 2006: 17. 71 Mathews 1998: 11.

(33)

Erken Bizans Dönemi ile Orta Bizans Dönemi arasında bir geçiş sağlayan İkonaklast Dönem ise Bizans Sanatı için önemli bir yere sahiptir. Siyasi ve dini çekişmelerin yaşandığı bu dönemde imparatorların ikonaları yasaklaması Bizans sanatını bir anlamda baltalamıştır. Erken dönemde gerçekleştirilmiş mozaikler, freskler, ikonalar imparator ile kilise arasındaki egemenlik mücadelesine kurban gitmiştir. Bu dönemde sadece haç resminin yapılmasına izin verilmiştir.

Bizans Sanatında vazgeçilmez bir yere sahip olan “ikona” Yunanca’da “eikon”, imge anlamına gelir. Simgeciliğe dayanan ikon kelimesi temel anlamıyla, İsa’nın görüntüsünün insan eli değmeden cisimleşmiş halidir; annesinin ve azizlerin görüntüsü de tanrılaşmış bedene kavuşur. Bugünse ikona dediğimizde genellikle altın kaplama tahta bir pano üzerine tempera72yla yapılmış, soyut dini resimler akla gelir. Ama bir kilisenin kubbesindeki mozaiklere ya da küçük bir altın sikkeye de ikona denebilir; ikonalar süslü ya da yalın olabilir. Türünün tek örneği olabilir ya da çok sayıda üretilebilir. Bizans çağında ikonalar, özel bir yaklaşım ve saygıyla tapılması gereken imgelerdi; bu inanç, günümüzde Ortodoks Kilisesi’nde hala sürdürülmektedir73. Bunun nedeni de ikonaların yeryüzünü cennete bağlayan bir kapı olmalarının yanı sıra cenneti de yeryüzüne bağlayan bir kapı olduklarına inanılmasıydı74.

Orta Bizans Dönemi’ne geçiş ikona kırıcılığın sona ermesiyle başka bir deyişle kilisenin zaferiyle sağlanır. Erken Dönemde Bizans dönemin süper gücü olmasına rağmen Orta Dönemdeki karmaşık durumlardan dolayı bu olgu değişmiştir. Bu dönem sanatı sofistikeydi ve Bizans görüşündeki ruhsal farkındalığı net bir açıklıkla anlatabilmekteydi75. Bu dönemde Bizans’ta yeni kıpırdanmalar yeni canlanmalar oldu. Orta Bizans Dönemi’nde ikonografik programın bütünü standartlaşmış ve belli bir sisteme bağlanmıştır. Kiliselerde en çok kullanılan plan tipi olan kapalı kollu Yunan haçı planı, Bizans’ın resimsel ikonografisinin sistemli bir uygulamaya doğru evrim

72

Tempera: Kıvamlı boya ya da bir nevi suluboya.

73 Vikan 1998: 13. 74 Vikan 1998: 15-16. 75 Mathews 1998: 12.

(34)

geçirmesine neden olmuştu76. Bu dönemden sonra farklı arayışlara giren Bizans sanatı XI. Yüzyıla kadar ilkçağ realitesinden arınmış, dinsel içeriğe önem veren bir Bizans sanatı olarak ortaya çıkacaktır.

Latin istilası ile başlayan Geç Bizans Dönemine gelindiğinde ise; bu dönemde hıristiyanlığın etkisinin yoğun olarak hissedilmesine paralel olarak Hıristiyanlık için değeri yüksek olan eserler bu dönemde verilmiştir. Ama dini açıdan değerli eserler verilirken bu dönemdeki eserlerin dinin katı kurallarından sıyrılmış ve daha serbest bir şekilde gerçekleştirildiği gözlerden kaçmamaktadır. Bazı tarihçi ve sanat eleştirmenlerine göre sanatta bu tarz bir rahatlamanın olması bu dönemin Rönesans ruhunu taşıdığını göstermektedir. Konstantinopol’un 1453 yılında Osmanlılar tarafından alınmasıyla son bulmuş, Bizans Sanatı, başkentten Avrupa’ya kaçan Bizanslı sanatçılar tarafından güç de olsa yaşatılmaya çalışılmıştır77. Ayrıca bu dönem sanatı çevre ülkelere etki eden ve İtalyan Rönesans’ını güçlü bir şekilde etkileyen yeni bir hümanistik yaklaşıma sahiptir78.

Bizans sanatı, ilginç bir şekilde, soyut ve katı stereotip79lerden farklıdır. Bireysel ve derinlemesine subjektiftir80. İmgelemeyi yeni bir dille gerçekleştiren Bizans sanatına bir anlamda sırtını yaslayan Avrupa sanatı her anlamda Bizans sanatından faydalanmasını iyi bilmiştir. Mathews’un deyimiyle ortaçağ sanatının belkemiğini oluşturan Bizans sanatı, Bizans toplumunun diğer yönlerinde (dinbilim, yazın, tıp v. b) olduğu gibi içe bakışlı ve gelenekseldi; bizim modern sanatta görüp değerlendirdiğimiz biçimiyle özgünlük ve dışavurma yetisinin Bizans sanatında yeri yoktu81.

Tarihsel bağlamda göz gezdirdiğimiz Bizans sanatında iki kuvvetli ekol kendini hissettirmiştir. Birincisi, kökü eski sanat geleneklerine dayanan, özellikle saray ve ileri gelen çevrelerce benimsenen bir akımdır. Başkent üslubu olarak adlandırılan bu anlayış, ince, hassas ve hatta bazı durumlarda Hıristiyanlığa yabancı unsurların dahi göz

76 Erkan 2006: 23. 77 Erkan 2006: 24. 78 Mathews 1998: 12. 79

Stereotip: Önyargısal kategorize edilmiş basmakalıp düşünce.

80

Mathews 1998: 13.

81

(35)

atmadığı, zengin, adının da gerektirdiği gibi başkentin göz alıcı görkemini taşıyan bir ekoldür. İkincisi ise, Eyalet üslubu olarak adlandırılan bir akımdır. Sanatı dinle açıklayan, sanatı dinin bir ifadesi olarak kabul eden, şekil güzelliği yerine dini konuları temel alan, ilkel ve kuru bir sanat anlayışıdır. Ama insana isimlerinden dolayı bölgesellermiş gibi bir izlenim verseler de bu ekolleri bölgelere ayırmak mümkün değildir.

4.2. Bizans’ta Mozaik Anlayışı

Mozaik kavramı antik çağdan beri süregelmesine rağmen sanki Bizansla özdeşleşmiş gibi bir izlenim verir insana. Belki de bunun nedeni, antik dönemde yer döşemesi olarak bilinen mozaiğin Bizans döneminde duvar ve tavanda da kullanılarak daha zengin bir hale getirilmesidir. Hıristianlığın kendini her alanda yoğun bir şekilde hissettirmesi Hıristiyan sanatının mozaiğe farklı bir işlev yüklemesine de sebep olmuştur. Bir yandan, kutsal resimler ayaklar altında kalmamalıdır. Dolayısıyla yeni dinsel ikonografiye yanıt veren mozaik, duvarlara ve tavanlara yapılmaya başlanır. Öte yandan, yanlamasına yerleştirilen ya da hafifçe çıkıntı yapan tesseralar ışık oyunları yapar. Harelenme ve pırıldanma etkileri, antik çağ mozaiklerinin geleneksel beyaz zemininin yarini alan, yaldızlı camdan ya da çokrenkli (polikromi) tesseraların kullanımıyla vurgulanır82. Ama antik çağda mozaikte görülen o zarif, naif, estetik görsellik Bizans’ta yerini dinsel bir misyon taşıyan görevsel bir mozaik anlayışına bırakmıştır. Geleneksel bir ruh ile hıristiyanlğı ve antikçağ metodlarını harmanlayan bu üslup, dinsel doğrularca sınırları belirlenmiş bir özellik taşımaktadır. Bu yüzden de böyle bir kaynaşmanın yaşandığı bu dönem bir geçiş dönemidir83.

Bizans, mozaiğe çok önem vermiştir bu da bu dönemde gösterişli ve zengin görünümlü mozaiklerin yapılmasına neden olmuştur. O dönemde başkentte mozaik okullarının açılması ve mozaikçilerin vergiden muaf tutulması da Bizans’ın mozaiğe verdiği değerin bir başka göstergesidir. Duvar mozaiğinin yaygın kullanımı, renkli camın, altının, gümüşün mozaik içinde yer alması bu dönemin tipik özelliğidir. Bu

82

Orcasberro 1998: 152.

83

(36)

dönemde, ince bir altın tabakasının küp biçiminde kesilmiş cam parçasının üzerine konmasıyla elde edilen yaldızlı tesseralar ortaya çıkar84.

Bizans mozaiklerinde işlenen konu genelde Tanrı çıkışlı olarak Hıristiyanlık sanatı ile ilgili ikonografik sahneler çerçevesinde dönmektedir. İstisnalar olsa da Bizans mozaik sanatını en iyi örnekleyen eserlerden biri, Ravenna’daki St. Vitale kilisesinin mozaikleridir (Resim 17). Realistik ve dini imgeleri bünyesinde barındıran ve Erken Bizans dönemine tarihlendirilen bu mozaiğe bu nitelendirmenin yakıştırılmasının nedeni, Bizans mozaik sanatının çoğu özelliğini yansıtmasıdır. Başka bir deyişle, konu olarak dini içerikli ama antik çağın getirdiği bazı metodları yaşatmaktadır. Bizans kokan, Bizans’a ait Hıristiyanlık imgesi ve antikçağ sanatında var olan biçimler el ele vermiştir bu eserde. Ayrıca antik çağın zerafeti ve Bizans’ın ağırbaşlılığının muhteşem armonisi sanki bir vals izlenimi vermektedir. Bu mozaikte İsa imparatorluk moruna85 bürünmüş, bütün görkemiyle hüküm sürmektedir. Ayakları altındaki manzarada bir başka dünyanın soğukluğu vardır. Son derece Bizans’a özgü bir tarzı olan bu sahne her şeye karşın yine de antik çağ sanatının kıvrımlı bereket boynuzunu çağrıştıran geniş bir frizle çevrilidir. Altında, Justinianos I ve Theodora’nın gerçekçi portrelerine karşılık, sarayın ileri gelenleri ve Theodora’nın hizmetçilerinin kişiliksiz ve donmuş çizgilerini görürüz. Yürüyüş halindeki bu tören alayı tuhaf bir biçimde kıpırtısızdır ve gerçekdışı bir dünyaya ait gibi durur86. Dönemin önemli kişiliklerinin portrelerini yansıtması açısından, belgesel yönden de değerli sayılan bu mozaiklerde, Justinianus ve mahiyeti altın bir zemin üzerine işlenmiş, Theodora ve yardımcılarında ise, arka planda perde ve

84

Orcasberro 1998: 149.

85

Bizans Dönemi’nde az sayıdaki bazı aristokrat ve bazı saray görevlisi dışında sadece bu rengin kullanım hakkı imparator bireylerine aitti.Sadece imparator hanedanına ait kişiler morun tonu olan bu erguvan rengini taşıyabilirlerdi.Hatta, Erguvan Rengi Saray’ın erguvan rengi yatak odasında doğan imparatorluk soyundan gelen çocuklara erguvan içinde doğmuş anlamına gelen Porphyrogenitos ünvanı verilirdi.Bu rengin bu dönemde neredeyse yücelik makamına ermesinin nedeni elde edilmesindeki zorluktur.Erguvana rengini veren boyarmaddenin tarihçesine bir göz atacak olursak; bir dikenli salyangozdan (Murex brandaris) elde edilen erguvan rengindeki bu boyarmaddenin adı, Fenike uygarlığının en büyük kentlerinden biri olan Sur’dan gelir.Bir efsaneye göre, Fenike tanrısı Melkart’ın köpeği kumsalda dolaşırken bu deniz salyangozlarını ezmiş, böylece bu boyarmaddenin sırrını öğrenmiş.Bu salyangozun ezilmesiyle çıkan sarımsı sıvı güneşte bırakıldığında gökkuşağının bütün renklerinden geçerek sonunda parlak erguvan rengine dönüşür.Ama Fenikeliler biraz boyarmadde elde edebilmek için o kadar çok salyangoz ezmek zorundaydılar ki, bu güzel renge sahip olmaya ancak zenginlerin gücü yetiyordu.Ya da yalnızca imparatorların, kralların ve rahiplerin giysilerini renklendirirdi.

86

(37)

sütun gibi süsleyici ögelere yer verilmiştir87. Zengin kumaş kıvrımlarının, Bizans gösteriş düşkünlüğünü yansıtan mücevher ve süslerin belli bir renk armonisi içinde betimlendiği bu mozaiklerin eskizleri de yine İstanbul’dan gönderilmiştir88.

Erken Bizans Dönemine ait diğer mozaikler ise, Yunanistan Selanik’teki St. Demetrius Kilisesi ve Selanik Aya Sofyası’nda bulunmaktadır. St. Demetrius kilise mozaikleri yine erken döneme tarihlendirilen Ravenna mozaikleri ile karşılaştırıldığında Bizans üslubu açısından bir adım öne çıkmaktadır. Daha çok Bizans üslubunu yansıtması bu mozaikleri önemli kılmaktadır. Ayrıca, Sina Dağı’ndaki St. Katherina Manastır Kilisesi (Resim 18-19) de mozaikleri açısından bu dönemi örneklemektedir.

Yasakların doruk noktasına ulaştığı İkonaklast Dönem’de, Bizans sanatının genelinde görülen tahribat kendini mozaik alanında da göstermiştir. Bazı yasakların olması başka yönlere yönelimi desteklemiştir. Yasaklanan figürsel yaklaşım yerini dekoratif ögelere bırakmıştır. İkonaklast akımların etkisini hissettirdiği dönemde, kiliselerde tahrip edilen figürlü resimlerin ve Hıristiyan suretlerinin yerine, eski süsleme geleneklerini sürdüren motifler ve yalın haç biçimleri yapılmış; bu dönem sona erdikten sonra kaldırılan resimlerin yerine yenilerini yapmak mümkün olmamıştır ve özellikle birçok haç biçimleri oldukları gibi bırakılmışlardır89. İkonaklast dönemi sembolleştirmek gerekirse; haç, döneme damgasını vuran figür olmuştur diyebiliriz. Bizans sanatının tahtında oturan Ayasofya (Resim 20), birinci dönem Bizans kiliselerinin tipik bir örneğidir ve bu döneme tarihlendirilen mozaik şeklindeki haçlara ev sahipliği yapmıştır. Ayasofya’da VI. Yüzyılda yapılan orjinal tavan mozaiklerinin bitkisel ve geometrik motifli olanları günümüze kadar ulaşmış, ancak tasvirli mozaikler ikonaklazma akımının bitiminden sonra yapılmıştır. Ama bu dönemin mozaik donanımıyla yapılan en önemli haç figürü Aya İrini’de (Resim 21-22) bulunmaktadır. Aya İrini Kilisesi’nin apsis yarım kubbesindeki bu mozaik haç VIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bizans’ta mozaik sanatı, İkonaklast Dönem’den sonra yaşanan siyasi ve ekonomik gerileme nedeniyle zayıflamış, M.S. X. yüzyıldan itibaren tekrar hareketlenmiştir90. Orta Bizans Dönemi’ne geçildiğinde kilisenin başarısı Bizans sanatında ve doğal olarak mozaik sanatında da bazı değişimlere sebep olmuştur. Mimari 87 Tansug 1999: 59. 88 Tansug 1999: 58. 89 Erkan 2006: 29. 90 Ogan 1955: 10.

Şekil

Şekil 2: Uruk Yapılarının Birinin Cephesindeki Mozaik Bezeme (Üstüner 2002).
Şekil 3: Delos Delfinler evi (Üstüner 2002).
Şekil 5: Konstantinopolis haritası. (Graven 2001).
Şekil 7: Saray bölgesi planı (W. Müller-Wiener, 1977).
+3

Referanslar

Benzer Belgeler

Lipaz cinsine bağlı olarak spesifik substratları değişmektedir. Candida rugosa lipazı spesifitesi keskin olmadığından triolein, tribütirin gibi substratları benzer şekilde

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

For rural tourism to be sustainable, it is extremely important that the energy which is used in rural tourism business is supplied from renewable sources such as solar

laylıkları değil, A ğa camiinde, ki döşeme tarzını, hattâ Hacı Bayramdaki secde yerlerini ¡dahi bir bid'at sayardı.. Büyük peygamberimizin “ Ko •laylık

Cenazesi yarın öğle namazım mütaakıp Şişli Camiinden kaldırı­ lacaktır.. Celâl Fuat Türkgeldi, 1904

Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de erken evlilik yapmış olan diğer bir ifadeyle 18 yaşın altında evlilik yapmış olan ve farklı bölge (Doğu, Batı, Orta Anadolu),

Türkiye’nin Kamu Diplomasisi çalışmaları genel olarak değerlendirildi- ğinde halen kamu kurumlarının faaliyet sayısı ve bütçelerinin sivil toplum kuruluşlarına nazaran

診斷 (一)尿液檢查。 (二)血清生化檢查。 (三)血清免疫檢查。 (四)腎臟切片。 治療