• Sonuç bulunamadı

Saray bahçesine otel:Dolmabahçe Sarayı'nın arkasındaki yeşil alanda artık Boğaziçi Oteli yükseliyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Saray bahçesine otel:Dolmabahçe Sarayı'nın arkasındaki yeşil alanda artık Boğaziçi Oteli yükseliyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T*\>

um hurıyel M atbaacılık vc G a/elecılık I urk A nonim Şırkeıi adına İç l’olitıka: ( dul Hm>Iuiiki\. I>ü Haberler tryun Bakı, [ikonunu: < icngkc lurlıun, l> Sendika: bukran Ketenci, Kültür; t dul (isler, /lavın re Iuyun ( nmlmrıycı Matbaacılık vc i>a

ıdt 0 Genci Yayın M udııru: Masan kem al, Müessese M üdürü: I feılıın (mum» paylan, Haber Araştırma İsmet Herkaıı, Vırt Haberleri: Necdet Ikınan, Spor Daıııpııaııı Atalulkaılir Yiudmun, t-yia İsı l'k: 246lsıanbul. Icl: 512 05 05 ı takliüil, Ya/ı Hicri M uduru: Oka» G önensin, 0 H aber M erkezi Dio Ytatar: Kerem Çalışkan, Arattırma: Şahin Alpu», Düzeltine: Abdullah Yancı. • Koordinatör Ahmet Kandıran. • Mali Hler: Ankara: Ziya Golıalp Hlv İnkılap s Ne

Valem Bayer, Sayla Ouzenı Yönetmeni: Ali Acar,_ 0 . Jtm ukıU r. 1-rnl I-rklll, 0 Muhasebe- Bülent fener

0

Bütçe glanlmna Seval Oamanbcteoltlu 0 Reklam: A»te lorun. • l-k Yayınlar: llul™ o» 65 0 İzmir II Zıya His H52 S.2/5, 1 .: Ahmet lan, İZMİR: Hikınel Ç tlinkjm uA lkA N A : Ç tü n Y itenotfu Akyol • İdare: İlmeyin Ömer, 0 Hletrrre Önder (.eük, # Bılyı l»lem Nail İnal. • Personel: SevKi Boşianutaüu. • Aba«» inana cad -|1 » s. t Kat 1. Icl:

65 BİN METREKARELİK ALAN — Dolmabahçe Sarayı’nın arkasındaki 65 bin metrekarelik alana yapılan Boğaziçi Oteli’nin bir bölümü yılbaşında açılacak. Tamamı­ nın gelecek yıl mayıs ayında hizmete girmesi planlanıyor. (Fotoğraf: Muharrem Aydın)

D olm abahçe Sarayı’nırı arkasındaki yeşil alanda artık Boğaziçi O teli yükseliyor

Saray bahçesine

Mimar Bektaş:

Bembeyaz bir saray olan

Dolmabahçe arkasındaki yeşil vadi ile bir

bütündür. Bu kültür kirlenmesine karşı ciddi

ciddi savaş açmamız gerekiyor.

Otelin projesini yap an Alton:

Görevimiz, “ yapmayalım” demek değil. O

karar zaten alınmış. Yapılabilecek şey mümkün

olduğunca büyük duvar yapmamaktı.

NE NEDİR?

574 odalı

otel

Temeli 1987 sonbaharında dönemin Başbakanı Turgut ö za l tarafından atılan Boğaziçi Oteli’ni “ Anadolu-Japan Turizm A .Ş .” adlı şirket yapıyor. “ Hazama-Cumi” adlı Japon inşaat şirketinin müteahhitliğinde “ Turgut Alton Mimarlık” ça hazırlanan projeyi “ Yüksel İnşaat A .Ş .” uyguluyor. Otelin işletmecisi

ise “ Swisshotel” .Otelde 574 oda bulunuyor. Bunlardan 412’si standart, 65’i köşe oda, 18’i süit, 2’si kral dairesi, 3’ü Japon süiti, 74’ü ise ek binada daha uzun konaklamalara ayrılmış. Otelin salonları arasında iobi bar, swiss kahve salonu, Japon ve Çin lokantaları, çatı bira bahçesi, balo salonu bulunuyor.

CEM HAMULOĞLU

Dolmabahçe Sarayı’nı gezen­ ler, artık sarayın ardındaki yeşil doku ile birlikte mavi gökyüzünü göremiyor. Çünkü sedir ve çam ağaçlarının içinden, 65 bin met­ rekarelik bir alana yayılan “ Bo­

ğaziçi Oteli” yükseliyor. Üstelik bu görüntü İstanbul’un pek çok yerinden yakalanabiliyor.

Dolmabahçe sırtındaki Boğazi­ çi Oteli “ eleştiriliyor.” Yapının kitlesinin belirginleşmesiyle birlik­ te yoğunlaşan eleştiriler, otelin

“ konumu” üzerinde ağırlık kaza­ nıyor. Ama otel inşaatı hızla iler­ liyor. Yılbaşına Boğaziçi Oteli’nin bir bölümü açılıyor. Mayıs

1991’-de ise tümünün hizmete açılması planlanıyor.

Dolmabahçe Sarayı’nın ardın­ da yapımı süren Boğaziçi Oteli için “ Tarihimizin içine fillerle gi­

riyorlar” diyen Mimar Cengiz

Bektaş şunları söylüyor:

“ Bembeyaz bir saray olan D ol­ mabahçe, arkasındaki yeşil vadi ile bir bütündür. Bunu zaten baş­ ka türlü düşünmek de zor. Ama o yeşilliğe, sarayın üzerine aba­ nan, tanklarla yürüyen bir kitle oturtuluyor. Bazı çok önemli şey­ ler gözardı edilmeye başlandı ve biz hiçbir şey yapamaz olduk. Bu kültür kirlenmesine karşı ciddi ciddi savaş açmamız gerekiyor.”

Turizm hareketinin İstanbul’da

yeşil alanları “ kemirdiğini” öne süren Mimar Doğan Hasol ise

“ Mimarlık Sözlüğü” yazarı ola­ rak “ yeşil alan” ın tanımını alay­ cı bir ifadeyle şöyle yapıyor:

“ Yeşil alan, ileride üzerine gök­ delen dikilecek alandır.”

İstanbul’da yaşananları “ ilke­

sizlik” olarak değerlendiren H a­ sol, “ Bütün bunlar şehrin asd sa­

hibi olması gereken belediyelerin bu işlerde herhangi bir ilkelerinin olmadığını gösteriyor. Baskı Aıı- kara’dan ya da başka bir yerden gelebilir. Ama Ankara, İstanbul’­ un sahibi değildir. İstanbul İstan­ bullularındır. İstanbul’da yaşa­ mak gerekir. Bu bir duyarhbk ko­ nusu. İstanbul’da önemli bir şe­ hirleşme olayı yaşandı, ama şehir­ leşme henüz tamamlanmadı” di­ yor.

İstanbul’daki “ gökdelenleşme” süreci ile birlikte kent oranlarının kaybolduğuna dikkat çeken Ha­ sol, Boğaziçi Oteli üzerine şunla­ rı söylüyor:

“ Sarayın bahçesine otel dikiyo­ ruz. Bunun dünyanın başka bir yerinde örneği var mıdır,

bilmiyo-otel

ruz. Ama böyle bir şeyin yaşan­ ması çok zor. Sonra kentin oran­ ları kayboluyor. İstanbul'u ta­ nımlayan silüetlerden birisi olan Beyoğlu silüeti de giderek kaybo­ luyor.”

Peki son haftalarda basında sıkça yer alan bu ve benzeri eleş­ tirilere, oteli projelendirenler ne diyor? Boğaziçi Oteli’nin projesi­ ni yapan Yüksek Mimar Turgut

Alton öncelikle kendi konusunu belirlemek için şunları söylüyor:

"Buradaki eleştiri olayı, İstan­ bul’un silüetinde önemli bîr yer tutan bu bölgede, böyle bir yapı­ laşmanın gerekli olup olmadığı kararıdır. Bu tür kararlar Türki­ ye’de başka ülkelerde olduğu gi­ bi alınmıyor. Bu kararlar politik oluyor ve bu politik kararlara kimsenin itiraz gücü olmuyor. Bu karar benim dışımda alınmış bir karar.”

Yapılabileceklerin en iyisinin yapıldığım savunan Alton, mima­ rı kaygılarım şöyle aktarıyor:

“ Aslında mimar olarak bizim bu projede görevimiz, bu yoğun­ lukta bir yapıyı gerçekleştirirken

‘yapmayalım’ demek değil. O ka­

rar bizden önce zaten alınmış. Ya­ pılabilecek şey mümkün olduğu kadar büyük duvar yapmamaktı, arkadaki mevcut dokuyu aşma­ maktı, nispet olarak bu dokunun nisbetlerinin üstüne çıkmamaya çalışmaktı. Bunu yapmaya çalış­ tık. Ama bir otelin ekonomik, da­ ha doğrusu ‘doğru’ olabilmesi için belli bir kitle büyüklüğü ge­ rekiyor. Aslında bu bina bir tek kitleli olsaydı yatırımcı için çok daha ekonomik olurdu. Ama mi­ mari kaygılar yüzünden üç tane birbirinden bağımsız blok yaptık. Bir ayıp yapıldı. Peki kabul edi­ yoruz bu ayıbı. Ama bu ayıbı mümkün olduğu kadar az etkile­ yici hale getirmeye çalıştık.”

Otelin yapımı sırasında hiç ağaç kesilmediğini hatırlatan Alton,

“ Tabii bina şu anda betonarme, giydirilmemiş durumda. O yüz­ den kitle olarak belli perspektif­ lerden oldukça yoğun gözüküyor. Ama bina kaplandığı zaman kit­ leyi daha hafif gösterecek. Bunu başaracağımız inancındayım” di­ yor.

Boğaziçi Oteli’nin yapımı yü­ zünden Türk mimarlığının simge­ si haline dönüşen Sedad Hakkı

Eldem’in Şark Kahvesi de yıkıl­ dı. Projeye göre yeniden yapılı­ yor. Ama Şark Kahvesi’nden ge­ riye ne kaldı?

Mimar Cengiz Bektaş, “ Oteli

yaparken Şark Kahvesi'ni de mahvettiler. ‘Aynen yapacağız’

diyorlar. Sanki tarih kırılabilir ve aynen yerine konabilirmiş gibi...”

diyor. Turgut Alton ise bu konu­ da şunları söylüyor:

“ Ben şahsen Şark Kahvesi ni­ ye yıkıldı bilmiyorum. Ama en son gittiğimde Şark Kahvesi’ni ta­ nıyam amıştım .”

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toras Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

‹ki ‹ngiliz araflt›rmac› da bu programlar›n popülerli- ¤inden yararlanarak , 30 y›l önce bafllat›lan, ancak tepkiler üzerine yar›da ke- silen ünlü bir deneyi yeni-

Etrafındaki kitap mal­ zemesini en az B orges kadar zengin, hatta o- nun gibileri bile kendi­ ne ekleyerek kullana­ bilecek kadar hünerli yazanınıza ‘iyi

Bir dalga kılavuzu içinde uyarılmış olan dalgalar, pratik olarak sadece boru içinde yayılır ve boru dışındaki ortama enerji vermez.. Yani boru, dalgalara kılavuzluk

Lorsqu’elle voulait se montrer telle qu’elle était, elle devenait une femme très douce, intelligente, au.. courant de

Les Allemandes fortes, blondes, aux joues roses étaient pour la plupart sans chapeau, sans bas et marchaient rapidement avec les hommes, dans les robes qui les

La première voulait faire la connaissance d’une dame de Paris plutôt qu’elle ne dé­ sirait s(e flaire confecficJtaner

Nous sommes très contents de vous avoir parmi nous.. Mme Damgar et moi préférâmes prendre du

simple. Cet enfant d’Izmir plei nde franchise me ra­ contait son amour et me proposait le mariage.. Ça tombe juste. Ses parents lut envoient très peu de chose. La