/ “b ‘ IC>
Nâzım'ın
romanları,
oyunları, öyküleri
üzerinde de
durmayı
tasarlıyorum,
ama şimdilik ona
özgülenmiş
bir kucak kitaptan
söz açmak
istiyorum sizlere.
Ö N E R Y A Ğ C INÂZIM HİKMET
A y d ı n l ı ğ ı
«ız;
JS
j
’ itaplar Adası”nda şimdiye dek üzerin de duramadığım iki > yazara geldi sıra; Nâzım Hikmet, Orhan Kemal...Nâzım’ın romanlan, oyunları, öy küleri üzerinde de durmayı tasarlı yorum, ama şimdilik ona özgülen miş bir kucak kitaptan söz açmak istiyorum sizlere. 2002’de doğumu nun yüzüncü ya da 2003’te ölümü nün kırkıncı yılma sunulmuş azım sanmayacak kitap yayımlandı dili mizde.
Daha öncelerde yayımlananlarla birlikte Türkçede bir “Nâzım Ki taplığından söz edilebilir belki. Öner Yağcı, Nâzım H ikm et Aydın lığı (Berim, 2003) adlı kitabında bu kitaplığa değgin açılımlar getirirken şunları ekliyor:
“Ülkemizde öyle sanıyorum ki hakkında en çok kitap yazılan ilk ki şi Mustafa Kemal Atatürk’se, ikinci kişi de Nâzım Hikmet’tir.” “...Hak kında yazılan ve sayısı 100 u geçen kitaplarla ilgili olarak yapılacak kısa bir gezinti bile, Nâzım Hikmet’in hem kendi döneminde hem de daha sonraki dönemlerde yazınsal ve si yasal olarak ne denli etkin olduğu nu gösterir.” “Hakkında yüzden fazla kitabın yazıldığı ve her kitapta da başka başka yönlerinin incelen diği Nâzım Hikmet’i tam olarak hiç kimsenin anlatamayacağım da unut mamak gerek.” (271,8)
100 yılda 100 kitap... Nâzım Ki taplığına son dönemin armağanı bu yapıtlara değineceğim kısa kısa.
İNSAN NAZIM
İster bilimci, düşünücü olsun is ter sanatçı, ilkin ürünleriyle algılan maz mı söz konusu kişiler? Nâzım için de geçerli bu. O da ilkin şiirle riyle tanınmıyor mu? Peşinden de öteki sanat ürünleri, ne bileyim ro manlan, oyunlan, öyküleri, masalla- n, yazılan geliyor. Bu sırada gören göz , ondaki eylemci yanı ayırt ede bilir; kendisini derin bir bağlanma içinde insanlık ideallerine verişini görebilir onun, yüksek insanlık ide alleri için kavgalara girişmesini...
İnsanlığa mal olmuş, evrenselleş miş kişilerin en son görülen yanlan “fani” yanlan herhalde. Aşklan, tut- kulan, zayıflıklan vb... İnsanoğlu, kendileri için birer idole, daha doğ ru deyişle birer tannya dönüşen bu insanlan “evrensel” yanlanyla he men görüp algılar da, “ölümcül” ta
M. Sadık Aslankara
Kitaplar Adası
Nâzımla Haziran
raflarım görmezden gelir... Oysa ne derdi tanrılaştırırsak tanrılaştıralım, birer insandır onlar da...
Nâzım Hikmet’in ilkin insan ya nma, ardı sıra eylemci, sanatçı yan latma özgülenmiş görünen kitaplara değineceğim bu yazıda...
İbrahim Balaban, Nâzım H ik m etle Yedi Yıl’da (Berfin, 2003), öznel bakışla da olsa, “insan Nâ- zım”la yüz yüze getiriyor bizi.
Bursa Hapishanesine girişte da ha, bir büyü yaratmıştır Nâzım:
“Tarih: 5 Aralık 1940. / Meydan cı Bobi Niyazi soluk soluğa koğuşa girdi: / ‘Üstad geldi Üstad!..’ diye seslenip gitti.” “Kulaklarda çınlayan ‘Nâzım Hikmet’ adı, herkesin ağ zında döndü dolandı.” (1 0 ,11)
Sonraki günlerde kendi deyişiyle “çırak” duracaktır Nâzım’m yanın da Balaban: “-Sen beni çıraklığa ka bul ediyor musun? / -Sen beni usta lığa kabul ediyor musun?” Ardı sıra Balaban’m sevinci: “Çıraklığa kabul edildiğim gün, o saat ve o anda utanmasam; ‘Yaşasın tutsaklık!..’ di ye bağıracaktım. Dünyada benden başka hiçbir öğrenci, cezaevini me kân tutup da dünyanın en büyük şairi Nâzım Hikmet’i hoca olarak bulmamıştır.” (30)
işte Nâzım’ın söyledikleri: “-Bak Balaban evladım, babanın intikamını almakla onu diriltemez- sin. Ama şu resimleri yapan sen, bü yük bir ressam oluyorsun. Sen ya şantına dair resimler yaptıkça, Türk milletini tasvir ettikçe; ‘Bu resimleri yapan, Haşan Başçavuşun oğlu’ di yecekler. İşte o zaman babam yaşat mış olacaksın. Söz ver bana! Vur mayacaksın, resimler yapacaksın de ğil mi? / -Söz!..” (52) Balaban ekler: “Günler aylar geçip giderken ben de kültürle donanıyordum.” (67)
Öner Yağcı’nın, Nâzım Hikmet’i tek başına bir “üniversite” biçimin de alması boşuna değil: “Nâzım Hikmet, Türkiye’nin dününün, bu gününün ve geleceğinin en büyük üniversitesidir.” (7)
İnsan Nâzım’dan söz açıldığında, aşklarına değinilmeden durulabilir mi onun? işte Emin Karaca, Nâzım H ikm et’in Aşklan (Sevdayım Tepe den Tırnağa) (Gendaş, Üçüncü Ba sım, 2000) adlı kitabında topluca bakmaya girişiyor Nâzım’ın aşklan- na...
Karaca, bir yandan “Nâzım H ik m et’in, çocukluk çağında ilk âşık olduğu kadınlardan” başlayarak
2002'de doğumunun yüzüncü ya da 2003'te ölümü nün kırkıncı yı lına sunulmuş azımsanmaya cak kitap ya yımlandı dili mizde. Daha öncelerde ya yımlananlarla birlikte Türk- cede bir "Nâ zım Kitap- lığı'ndan söz edilebilir belki.
ilişkilendiği kadınların tümüne uzanırken öte yandan “Şair Nâzım H ikm et’in hayatında kadınların büyük ve önemli yerini” de (14) göstermeye girişiyor, “âşık olduğu, sevdiği her kadım şiirine
sok(uyor)” (43) çünkü Nâzım. Ama bu kadınlardan örneğin “D oktor Galina üzerine”, “on yıl kadar birlikte yaşadıkları halde”, “tek bir şiir” yazmazken (161), “Piraye aşkı”, “ 1930 yılından baş layıp, uzun hapislik yılları boyun ca, sayfalar dolusu mektuba, bin lerce dizelik şiire sığdırılmaya çalı şılıyor)” (79) Nâzım’ca.
“Nâzım Hikmet’in kalbinin ‘kızıl saçlı bacısı’ “ Piraye için Emin Ka- raca’nın düştüğü not da ilginç: “ 1935’te “Portreler’’ kitabında ya yımlanan şiir (yetmiş) yıldır kimbilir ne kadar genç evlinin, siyasi tutuk- lunun ya da hükümlünün sevgilisi ne ya da karısına yazdığı mektupta yer almıştır.” (47,48)
EYLEM Cİ NAZIM
Bir insanın insan yanlan, meslek etkinlikleri ayndrr, tutundan, davra- nışlan, eylemleri ayn... Bu son üçü, kişinin bir açıdan “siciTini verir ele. Bu açıdan baloldığmda bir idealist, aydınlanmaa sosyalist, evrensel ba- nş için kavga veren “komünist” ola rak Nâzım Hikmet’in “eylemci” ya ra da büyük önem taşıyor kuşkusuz. O nun bu yanlarım Emin Kara- ca’ran “Sevdalınız Komünisttir” (Nâzım H ikm et’in Siyasal Yaşamı) (Gendaş, İkinci Basım, 2002) adlı kitabında bulmak olanaklı. Nâzım Hikmet’in bu bağlamdaki yaşamına bir toplu bakış içeriyor yapıt...
Nâzım Hikmet’in delikanlılık yıl- lanndaki ülke koşullarını ortaya dö kerek başlıyor kitabına Karaca. Sonra ekliyor: “...Mustafa Kemal’in
İ B R A H İ M B A L A B A N
NÂZIM HİKMETle
Yedi Yıl
Nedim Gürsel
tl»ğumtn*un ffû-ünrm yitimin
D ÜN YA ŞA İR İ
NÂZIM HİKMET
oluşturup başını çektiği ulusal dire niş hareketi, işgal altındaki İstan bul’da yaşayan yurtseverlerin çekim merkezi haline gelmiştir.” “Bu... Nâzım Hikmet’in yönünü ister iste mez Anadolu’ya dönmesine neden olmuştur.” (12)
Ama Nâzım Hikmet, yol arkadaşı Vâlâ N urettin’le birlikte Ankara’ya varmadan daha, “İnebolu’da bir Spartakist in propagandasına maruz kala(caktır).” “Sadık Ahi iki genç şaire iyice kancayı takmış, sürekli meraklanın çekmektedir. Proletar yayı anlatmaktadır, o zamana kadar hiç duymamışlardır. Dünyada iki sı nıf olduğunu anlatmaktadır, o za mana kadar hiç farkına varmamış lardır.” (20,21) Sonrasında “komü nizmi yerinde görme arzusu, onlan Sovyetler Birliği’ne savur(acaktır).” (24)
“Nâzım Hikmet’in de içinde b u lunduğu grup açlık bölgelerinden geçerek trenle günlerce süren yol culuktan sonra Moskova'nın mer kezine ulaşıp Doğu Emekçilerinin Komünist Üniversitesinde (KUTV) okumaya hazırlanırlar...” (39)
Eylemci Nâzım, bundan sonra adım adım yol alacak, eylemleri tüm yaşamının hem belirleyicisi hem de yol göstericisi olacaktır.
Biraz da sanatçı Nâzım üzerinde duralım...
SANATÇI NAZIM
Elimde üç kitap var: Nedim Gür- sel’in Doğumunun Yüzüncü Yılın da Dünya Şairi Nâzım Hikmet (Can, 2001), Sevda Şener’in Nâzım Hikmet’in Oyun Yazarlığı (Kültür Bakanlığı yayım, 2002), Hüseyin Atabaş’m yayma hazırladığı Doğu munun 100. Yılında Türkçenin Yurttaşı Nâzım H ikm et (TÖMER yayını, 2003).
Nedim Gürsel’in andığım yapıtı, özgün görüşler getiren önemli bir çalışma. Nâzım’ın şiir emeğindeki derinliği öylesine içtenlikle, öylesine sevgiyle gösteriyor ki bize Gürsel, bir kez daha hayran oluyorsunuz hem N âzım a hem şiirine... Bu nok tada sözü Gürsel’e bırakmanın da ha doğru olacağını sanıyorum:
“(Nâzım Hikmet) Ekonomik ya pıyla şiir arasında mekanik bir bağ kurmaran yanlışını anlayacak, ha pishanede daha yalandan tanıma olanağını bulduğu köylülüğün de etkisiyle, yeniden dönecektir gele neksel sese. Şiirinin kapılarını halk türkülerine, âşık yazınının deyiş özelliklerine açacak, bu unsurlar dan çağdaş bir şair olarak yararlan malım yöntemlerini araştıracaktır.” (83,84)
“Nâzım, Bedrettin ayaklanması nın sınıfsal kökenine dikkati çeken ilk sanatçımızdır. ...Bedrettin’i bir halk önderi, mürideri Börklüce Mustafa’yla Torlak Kemal’i ise birer köylü devrimcisi olarak selamlamış- tır. (...) Ama Nâzım, destanın b u iki köylü kahramanı üstünde pek dur maz. (...) Kurtuluş Savaşı Destanı ve İnsan Manzaralarında olduğu gibi Şeyh Bedrettin D estanı’nda da gerçek kahraman halktır çünkü.” (253,254)
Sevda Şener, Nâzım H ikm et’in Oyun Yazarlığı başlıklı derli toplu kitabına şu tümcelerle giriyor:
“Nâzım Hikmet için tiyatro, dü şüncelerini açık seçik ifade edebile ceği hareketli bir ortamdır.” (1) Şe ner, “Nâzım m ısrarla oyun yazması, oyunlan oynanmadığı zaman acı çekmesi, iyi bir oyun yazarı olmadı ğı kuşkusuna düşmesi, fakat ağır bir kalp krizinden sonra bile yeni oyun lar tasarlamış ve yazmış olması” (12, 13) üzerinde de özellikle duruyor.
“Nâzım Hikmet’in Türkçede ya yımlanmış yirmi iki oyunu” (13) üzerinde dizgesel biçimde tek tek durduktan sonra sözü onun oyun yazarlığına getiriyor yazar:
“Sanatının itici gücü toplumsal sorumluluk duygusu olan Nâzım Hikmet’in tiyatrosunun ana özelliği gerçekçi ve ileti ağırlıklı olmasıdır. ” “Nâzım Hikmet’in oyunlan için di daktik sözcüğünü kullanmak yerine şöyle söyleyebiliriz: Bu oyunlan sey rederken, ne söylemek istediğim iyi bilen, inandıklarım bir dost gibi si zinle paylaşmak isteyen ilkeli bir ya zarın hep metnin arkasında durdu ğunu hissedersiniz.” (171,172)
Üzerinde duracağım son kitap Doğumunun 100-Yıhnda Türkçe nin Yurttaşı Nâzım Hikmet. Yapıt, TÖM ER tarafından düzenlenen “Türkçenin Yurttaşı Nâzım H ik m et” sempozyumunda sunulan bil dirilerden oluşuyor. Bildiri sahiple ri: Mahmut Temizyürek, Aydın Çu bukçu, Öner Yağa, Müslüm Kaba dayı, Prof.Dr. Yusuf Eradam, Veci- hi Timuroğlu, Zerrin Taşpınar, Mustafa Şerif Onaran, Sennur Se zer, Prof.Dr. Afşar Timuçin, Dr. Muhsine Helimoğlu Yavuz, Ahmet Telli, Emin Karaca, Aydın Şimşek, Prof.Dr. Sevda Şener, Feridun An daç, Emin Özdemir.
Hüseyin Atabaş, sempozyum ka panış konuşmasında şöyle söylüyor: "... Şiir bir beğeni düzeyi oluştur ma, düşünce ufku genişletme işi dir... Bu anlamda Türkçeye, Türk şiirine ve kültürümüze, çağdaşlaş mamıza Nâzım Hikmet’ten daha çok katkı koyan bir şair gösterilebi lir mi?” “... Nâzım Hikmet’in vatanı her yerden önce Türkçe’dir, işte bu asıl vatanını onun elinden almaya da, vermeye de hiç kimsenin gücü yetmez.” “... Nâzım Hikmet Türk- çeyi, Türkçe Nâzım Hikm et’i yaşat maya devam ediyor.”
Şahi, Nâzım Hikmet Kitaplığınız ne âlemde?»
S A Y F A 2 2 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 7 4 7
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi