• Sonuç bulunamadı

Attila İlhan'la "Ulusal Kültür Savaşı" üzerine konuşma...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Attila İlhan'la "Ulusal Kültür Savaşı" üzerine konuşma..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

K U LTÜ R -SA N A Tİ

" T T ”

ATTİLÂ ILHAN'LA "ULUSAL KÜLTÜR SAVAŞI" ÜZERİNE KONUŞMA...

Ilhan, yeni kitabında 1982/86 yılları arasın­ da savunduğu tezlerini sergiliyor...

“ Gündemde

Türk’ün *

Kimliği” ^

"Ç özüm , ulusal b ir k ü ltü r s e n te zi s o ru n u n a b a ğ la n ıy o r"

-V-intlA

İlban’ın Ulusal Kiil- tür Savaşı adlı kitabı Özgür --- Yayınlan arasında çıktı. K i­

tabının “ T ü rk'ün kimliğini, Os­ manlI’dan müdevver ümmet sente­ zini, Avrupalılık ya da Asyalılığı­ mızı hani hani tartıştığımız bir dö­ nemde gündeme geldiğini” belirten

Ilhan'la yeni çalışması üzerinde bir söyleşi yaptık:

— “ Ulusal Kültür Savaşı tanıtı­ lırken, bu kitapta Yann A rtık Bu­ gündür dizisinin temelini oluşturan düşüncelerin yer aldığı ileriye sü­ rülmüştü. Bu iddiadaki gerçek payı nedir, açıklar mısınız?”

— “ Neyini açıklayayım. Gerçe­ ğin ta kendisi bu kitapta. 1982-1986 arasında savunduğum tezler sergile­ niyor. Daha 28 Aralık 1982’de ‘Ön­ cü Aydınlar’ başlığıyla sağlık ocak­ larında görev yapan doktor ve hem­ şireleri ele almışım, 5 Temmuz 1983’te ‘Mecburi İlizm et’ başlığıyla konuya yeniden dönmüşüm, şu sa­ tırlar ‘Yarın Artık B ugündür’ü

açıkça haber vermiyor m u ?'. .. ye­ tiştirdiğimiz şehirli ve alafranga özellikleri baskın aydınlar, gittik­ leri yörelerde ciddi tem as noktala­ rı bulam ayarak, hızla yabancılaşı­ yorlar, çareyi ya içkide ve k um ar­ da ya da canlarını asgari bir şehir­ lilik ve alafrangalık bulabilecekle­ ri yerlere atm akla buluyorlar. D ü­ pedüz kaçıyorlar yani. Mecburi Hizmet’le onları kaçtıkları yöreler­ de tutm aya çalışmak belki bir ted­ birdir am a, çözüm değil.' ‘Ulusal Kültür Savaşı’r.da bana göre çözü­ mün ne olması gerektiğini tartışıyo­ rum, bu da elbet ulusal bir kültür sentezi sorununa bağlanıyor.”

—“ Le Monde, yayınladığı Tür­ kiye Dosyası'nın ‘Aydınlar ve Toplum ' bölümünde sizi ‘evrensel­ lik diye Batı kültürünü empoze et­ meye çalışanlara karşı T ürk top- lum unun rasyonalizme ve ilerleme­ ye gelişmesi pek m üm kün, kendi değerlerini savunduğunuzu’ yazı­ yor; saptam asının Ulusal Kültür Savaşı'ndaki ana doğrultuya uygun düştüğü söylenebilir mi?”

— ‘‘Özetin özetinin özeti olarak belki! Zaten Türkçesi hiç de fena olmayan Le M onde muhabiri be­ nimle konuşurken çıkalı henüz bir­ kaç gün olan Ulusal Kültür Savaşı elinde bulunuyordu. L a f aramızda, bizim aydınlarımızın — bu arada gazeteci dostların— kitabı edinmek­ te hiç de o kadar aceleci olmadık­ larını tahmin edebiliyorum. Oysa Ulusal Kültür Savaşı, T ü rk’ün kim­ liğini, O sm anlI’dan müdevver üm­ met sentezini, Avrupalılık ya da A s ­ yalılığımızı harıl harıl tartıştığımız bir dönemde gündeme geliyor. Ben­ ce, ‘Hangi B atı', ‘Hangi Sağ’, ‘Batı’ mn Deli Gömleği’ ve ‘Sağım Solum Sobe’yle örülen düşünce zin­ cirinin son halkasıdır.”

Bu yöneticimizi kutlamalıyız

Faruk YENER E M E L öğrenimini Ankara Devlet Konservatuvarı’n- da yaptıktan sonra bilgisini, kazandığı bursla İtal­ ya’da geliştirip deneyimlerini pekiştiren Emin Gü­

ven Yaşlıçam o ülkede Lecce kentindeki senfonik orkest­

rayı yönetmekte, vatanına yılda ancak bir kez gelip dinleyenlere tek konserle kendisini tanıtmak fırsatını bu­ labilmektedir. I.D.S.O. İle konserinde Bay Yaşlıçam'ın yö­ nettiği P. I. Çaykovskl’nln ‘Pathétique Senfonl’si boyunca eserin her bölümünde ister istemez kıyaslamalara daldım. İlk ölçüsünden başlayarak ‘Senfonl’yi heryönüyle bilen, içeriğini ve anlamını ustalara özgü özümsemeyle sindir­ miş bir ‘öğretmen yönetlci’nin, tekniğini duygusuyla bağ­ daştırmış gerçek bir seslendircinin izindeydik son notalara dek... Kusursuz çalışı titizce koruyan, İyi çalış­ mış ve çalıştırılmış olduğu hemen anlaşılan topluluk, ye­ rinde ayırtılarla eserin genel düşün ve bildirisinde birleşiyor, duygusal odaklar soylu özelliklerini yitirmiyor­ du. Tempo ve yeğinillğin gözetimi kusursuz, gerilim ve boşalımlarda denge tamdı. Yöneticinin kol ve elleri ge­ reğince egemendi; sağ el vuruyor, sol el şarkıları söylü­ yordu; yerindeydi tüm hareket ve davranışlar. Sahnede kuşkusuz gerçek bir ‘orkestra yöneticisi’, ender bir ye­ tenek vardı, A. Toscanlnl, V. de Sabata, T. Serafln, C.M.

Giullnl, C. Abbado, G. Slnopoll, R. Muti gibi eski ve yeni

kuşaklardan nice ‘usta’lar yetiştirmiş bir iklimin ürünüy­ dü Maestro Yaşlıçam... Son 30-40 yılın ünlü yöneticileri­ ni sahne, TV, plak ve video da dinlemiş bir müziksever olarak yaptığım kıyaslamalarda orkestralarımızın Tanzi­ mat anlayışıyla hâlâ neden yabancılar güdümünde oldu­ ğuna bir daha akıl erdiremedim. Soruna eğilecek kültür sorumluları neredeler acaba?

Yaşlıçam ilk eser L. Van Beethoven’in ‘Keman Kon­ çertosunda eski aşinamız Valerl Kllmov’a eşlik etti; so ­ liste rahat ve konforlu bir çalışma düzeyi hazırlayarak... Değerli kemancı, eserin partisini sayfa okuyarak yansıt­ tı bu çok tanınmış güzelim ‘Konçerto’yu. İlk ve son bö­ lümlerindeki ‘kadans’larda ustalığını sererek.

Geçen hafta bu kez oluşmakta bulunan bir yeteneği tanıdık^ Devlet Konservatuvarı öğrencilerinden piyanist

Banu Ozin. Değerli piyanist ve eğitmen Suna Erel’in öğ­

rencisi Bn. özln, çalgısının edebiyatından dört önemli eser dinletti. Bunlardan özellikle ikisinde, önce M. Ra-

vel’ln ‘Couperin’in Mezarında’ adlı dizisinde, bu zarif ‘Ba­ rok dansları’ geçidinde gerek üslup araştırısı, gerek teknik

kolaylıklarla iyi bir geleceğin habercisiydi sanatçı. R.

Schumann’ın ‘Sol minör Sonat'ı, bu piyanistçe yazılmış

eser genel anlam ve anlatımda bütünlüğü hafifçe gölge­ leyen seslemeye karşın umutlarımızı pekiştirdi. Sanatçıya gelecek için sabırlı ve yoğun çalışmalar ve başarılar di­ leriz.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Anıt 1.75 metre yük- sekliğinde üzeri sade onyx mermer kaplı kaideye oturmaktadır.. Atatürk'ün vecizels- ri Türkçe ve ingilizce olarak pirinç harf-

Network protection or knowledge innovation security area unit the ways of protecting PCs networks comes and knowledge from unapproved access or assaults that area unit targeted

çabalarını son günlerine kadar sürdürdü; en büyük tutkularından biri idi bu, çünkü o biliyordu ki, top- lumların en sağlam, en üretken temelleri kendi

Taban kayası seviyesi için Şekil 3’te verilen model ivme kaydı ve Şekil 2’de verilen idealize zemin profilleri kullanılarak EERA programı ile tek boyutlu

Turkiye'de her ne kadar 1842 ylhnda ~11an ilk Veteriner Okulu ile modem anlamda i~ kulianlml ba~aml~ ise de Osmanll d6neminde sanayii nitelikJi bir

Bu acı satırları, “ Demokrat Parti zamanında ne olmuştur?" diye 27 Mayıs’ı yeren ve kabul etmeyen muhterem Başbakan Süleyman Bey­ efendiyi tenvir için

Bunun için­ dir ki, hem kendim, hem de karım namına, Fransada olduğu gibi Tür- kiyemizde de, hepimizin kaderi üze­ rinde çok kudretli ve hayırlı