• Sonuç bulunamadı

Devlet sanatçısı Aydın Gün, Adnan Saygun'u anlatıyor:"Çalışırken yaşadığına inanırdı"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Devlet sanatçısı Aydın Gün, Adnan Saygun'u anlatıyor:"Çalışırken yaşadığına inanırdı""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

20 Ocak 1991 Pazar • Sayfa 28

7x24

Osman

GİRİTLİ

Devlet sanatçısı Aydın Gün, Adnan Saygun'u anlatıyor:

“Çalışırken yaşadığına inanırdı”

SORU: Sayın Gün, biliyo­

ruz ki siz, büyük besteci­ miz Ahmet Adnan Say- gun'un eserlerini hem sahneye koymuş, hem de söylemiş olan bir kişi­ siniz; başka bir deyişle onunla çok çalışmış bir sanatçısınız. Bize değerli bestecimiz hakkında, o- nun başarıları ve kişiliği

hakkında neler söy­

lerdiniz?

CEVAP: Sayın Giritli, önce

şunları söylemek isterim: Nerede büyük bir başarı, büyük bir sanat olayı var­ sa, orada büyük bir çalış­ ma mucizesi var demek­ tir. Saygun, ancak çalışır­ ken yaşadığına inananlar­ dan biri idi. Bizde çok güzel bir söz vardır, sa­ nırım bir hadisden alın­ madır, “ İki günü aynı olan kaybetmiştir” diyor. Say­ gun yaptığı çalışmalarla iki günü aynı olmayanlar­ dan biri idi. Bir tarihte Ad­ nan Bey ile Ulus Mahal­ le sin d e karşılıklı apartmanlarda oturuyor­ duk. Ne zaman o tarafa baksam onu masasının başına oturmuş, çalışırken görürdüm. Bu çalışmalar gece saat ikiye, üçe kadar sürerdi. Kendi sınırlarını devamlı olarak zorlayan, kendini yenileyen ve de­ ğiştiren bir kişiydi Saygun. Kendi kültür geleneği­ mizin temellerini keşfetme

çabalarını son günlerine kadar sürdürdü; en büyük tutkularından biri idi bu, çünkü o biliyordu ki, top- lumların en sağlam, en üretken temelleri kendi kültürleridir Diğer yandan evrensel kültür değerleri­ nin de en önemli itici güç olduğuna inanıyordu. Bu nedenle Türk folkloruna büyük bir ilgi duyuyordu. Otuzlu yıllarda tanıştığı ve daha sonraki yıllarda ya­ kın dostu olan Bartok ile çok önemli çalışm alar yapmıştı. Tüm kültürü­ müzü, çağdaş kültürü­ müzün vazeçilm ez orga­ nik temeli yapma gayreti içinde oldu. Ünlü bir yaza­ rımızın söylediği gibi, “Kendi kafa ışığımızla gö­ receğiz yolumuzu, başka­ larının om uzuna tırma­ narak, başkalarının gözleri ile göremeyiz; ne gelece­ ği, ne de geçmişi.. ” iç ya­ pıdan kaynaklanmayan bir gelişme ve dönüşmenin bir çıkm az sokak olduğu­ na inanıyordu. Batıcılık ya da doğuculuk histeri­ sine kapılmadan fikri çe­ şitliliğe ve çoksesliliğe inanarak yürüdü kendi yo­ lunda. Kültürümüzü geliş­ tirmek ve aşmak için ge­ rekli dinamikleri içinde ba­ rındıran her kültürel değere açık tutmalıyız kendimizi. “ Kapalı devre kültürü” ile bir yere var­

mamızın mümkün olmadı­ ğını söylerdi her zaman.

Onun için folklor bir model değil, bir büyük ve tükenmez hazine idi. Özel­ likle Yunus Emre orator­ yosunda ulaştığı ve daha sonraki bütün eserlerinin özelliğini oluşturan modal ve folklorik öğe (iç ses) işitmesini bilen her ku­ lağın fark edeceği en ö- nemli özgünlüğüdür Say- gun'un.

SORU: Bestelediği ope­ raları hangi akıma koya­ biliriz?

CEVAP: Kerem, Köroğlu,

özellikle de henüz oynan­ mamış olan Gilgameş i- simli operası Wagner'in geliştirdiği "Gesam t Kunstwerk” (sanatlar top­ lamı) formu içinde mü­ talaa edilebilir. Başka bir deyişle “Senfonik Form- d a ”dır bütün operaları.

SORU: Biraz da özel ya­ şamından bahseder misi­ niz?

CEVAP: Özel yaşamı çok

sade idi, hatta biraz kendi içine dönük bir yanı vardı. Eşine büyük bir sevgi ve saygıyla bağlı idi; birbirle­

rine yetiyorlardı. Kerem o- perasındaki “Bir bütün el­ manın iki yarısı” gibi idi­ ler; birbirlerini bütünlüyor- lar, tamamlıyorlardı. Hastanede son ziyareti­ mizde ikisi de aynı odada yatıyordu ve ikisi de hasta idi. Adnan Bey yatağından uzanıp “Ah Nilüfer bir iyi­ leşse benim de bir şeyim kalmayacak” diyordu! Eşi Nilüfer Hanım ise kendi ağrılarını unutup, “Adnan çok zayıfladı, hiçbir şey de yemiyor, şekeri de çok yüksek. Ben ne yapa­ cağım şimdi!” diye sızla­ nıyordu...

SORU: Saygun çok yönlü bir sanatçı idi: Besteci, hoca, folklorcu, orkestra şefi, yazar idi. Sizce o- nun bu özelliklerini ge­ lecek kuşaklarımıza ve tüm dünyaya topluca ta­

nıtmak için neler

yapılabilir?

CEVAP: Sayın Giritli, bilir­

siniz ünlü düşünür Nietzsche “ bazıları öldük­ ten sonra doğarlar" diyor­ du. Sanat tarihinin en acı­ masız gerçeklerinden biri­ dir bu... Neyleyelim ki doğrudur. Aslında bütün başarıların vardığı son du­ rak, son liman maalesef ölümdür...

Bugüne kadar yaptıkla­ rımızla bu büyük besteci­ mizi yeterince değerlen­ dirmediğimiz acı bir ger­

çektir: Hatta bir müzik kongresinde bir zat-ı şerif Saygun'u nerede ise kafir ilan etmişti. Emile Zola ünlü ressam Cezanne için “Yolunu şaşırmış bir da­ hi” demişti. Bir başka eliştirmen 1905'de Cezarı- ne'ın resmi için “Sarhoş bir hela temizleyicisinin resm i" demişti. Tarih her- şeyi yerli yerine koyuyor, geç de olsa koyuyor...

Şimdi bize düşen onun bütün eserlerini, mektup­ larını, makalelerini, konfe­ ranslarını bir araya getirip bir "Adnan Saygun külli­ yatı" oluşturmak ve bunu tüm dünyanın bilgisine sunmaktır. Sayın Kültür Bakanımızın bu konuya ö- nemle eğileceğinden e- minim. Saygun yalnız ül­ kemiz için değil, tüm dün­ ya için de güzel bir umut, güzel bir düştür. Değerini bilmeliyiz bunun...

Avrupa ile bütünleş­ meyi istiyoruz; insanlar başkaları ile sadece mad­ di çıkarları ile değil, dü­ şünceleri, beğenileri ve insanlık idealleri ile bütün­ leşirler.

Saygun'un ölümü ile müzik yaşamımızın, kültür ortamımızın en güzel, en büyük çınar ağaçlarından biri daha yıkılmış oldu... Saygun'u, Saygun'un e- serleri ile yeniden yaşat­ mak bize düşüyor.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Özellikle tarımsal üretim alanında kurulan değer zincirleri, kapitalist üretim tarzının bir sonucu olan girdi bağımlı tarımsal üretimi süreç bağımlı hale

Bileşiğin asetik asit ve kloroform içindeki spektrumlarının benzer olduğu gözlenmekteyken, kloroform içindeki çözeltisine piperidin ilave edildiğinde kısa dalga

CONCLUSIONS: Closed reduction and internal fixation with cannulated screw is an alternative choice for treating acute midshaft clavicular fracture in selected cases where surgery

Zeytin odununun çok sert bir yap›da olma- s›ndan ötürü zeytin içerisinde yer alan çekir- dekleri de odunsu bir yap›da olur.. Bu yüzden de zeytin çekirdekleri ya

The vitreous dioxide of silicon (v-Si02) is one of irreplaceable materials of constructional optics and constantly is in the center of attention of

In this case report, treatment of a patient with long-standing chronic gout tophus located bilaterally at the elbow joints, which was complicated by bursal deposit and

Türk popu sanmayın; Melis Sökmen Sting, Erle Clapton, Sade gibi müzisyenlerin parçalarını söylüyor.. Bahadır beyin açıklamala­ rından anladığımız kadarıyla,