• Sonuç bulunamadı

Aktör ve müellif

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aktör ve müellif"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

aktörlerin Her ^İyatro eserinde,

e geçirilen maskeyi aşağı indi - varabilmek için, gece- irdünü beklemeğe lüzum jım zannediyorum.

her hanği bir saati, usta tarafından, bir altın ra vurulmuş kadar, her piye - sitt hakikî mahiyetini meydana çıkar-

iima kâfi gelecektir.

*it Sırrı Bey yeni bir kitabının (fyluharrir; piyes, Hâkimiyeti Milli - yej matbaası, 1934) son yapraklarına yazmaktan kendisini. alamadığı bir hâşiyede, >^>ir türlü, sahneye konula - mıyan eserinin talihsizliğinden şikâ - yet ediyor..

eseri, çok kerelçr, sah- konglmak için /. yazılmıştır, ederim; ^ıiç değilse, bu her tiyatro müellifine likmüştür. Fakat, her hangi re eseri için bunun bir kazanç t bir muvaffakiyetsizlik olabile - örtemiyorum. Piyes ve ak- isimJeri yanyana geçtikle­ ri halde, ikisi tamamen ayrı ayrı şey­ lerdir. Ve hiç bir vakit, usta bir ak­ tör, müvaffalnyetini iyi bir piyese borçlu olmadığı gibi, kötü bir piyes

te usta bir afetçe çimde gene'hiç bir şey kazanmamıştır. Daha sonra vaka­ ların gö*le görülemiyecek ka - dar uzak olan hayaletlerinden tecrit edilmiş bir roman okuyucusu, düşün­ celerinde onu hakikate getirebilmek i- çin nasıl kendi kendine mücadele e- diyorsa, piyes için de bunu yapabi - lir!,. H

Piyesi, aktörle müellifin yarı ya­ rıya paylaşacakları bir sanat eseri ol­ mak üzere telâkki eden İngiliz ro - mancısı Arnold Beııed, bir bakıma göre, bu iddiasını gözle görülen bir hakikat üzerine tesbit etmiştir. Fa - kat, netice itibariyle- meseleye yeni bir unsur koyamamıştır. Bilâkis, iyi ve fena tarafları iki insan üzerine ay­ rılabilen bir sanat, tam olarak, varlı­ ğından yarı yarıya kaybetmiş bir va­ ziyette bulunuyor. Bu itibrla, hiç bir hakikî sanat adamı, kendi çşerii üs - tünde bir başkasının yaşaraa&ftâ ta - hammül edemediği içindir ki, sahne eserleri, edebî eserler arasında, dai - ma ikinci plânda kalmışlar, yahut ta- mamiyle istihkar eylemişlerdir. Haki­ kat şudur ki- sahne, eserlerine itima­ dı olmıyan müelliflerin aktörden bek­ ledikleri yardımdır!. Tiyatronun, bu - gün, edebî eserler arasındaki mevki - inden süratle sıyrılarak, bütün dün­ yada başaşağı giden, ve yerini, sine - ma gibi bir fanteziye terkedişinin ha­ kikî sebeplerini de burada aramalıyız.

(2)

Malüt

d*. muhar

istihza ile ç ık m a k ters, yahuT

Beyin kitabına gelince ■ san tıneye çıkar andan daha düşüncelerine da ha uygun bir şekil alabileceğini ümit etmiyorum.

Cevat Sezaiyi bir alay rçıevzuu o- larak intihap eden müellif, kitabın­ da onu hakikate getirir getirmez, tu­ haf bir istirap duymuştur. Bununla beraber, katiyen geriye dönmek lâ - zım geldiği halde bunu da yapamadı - ğını görüyoruz. Kendi fikirlerini sıkı bir zabtürapt altında bulunduramıyan müellifler, daima, eserlerinin hakikî mihverini başka bir mevzuun eli ve baskısı altında bulmuşlardır. Bu, bir isabet olmuş olabilir. Yazmak istedik­ lerinin tamamiyle zıddını yazan, ya - hut, meydana getirdikleri tipin hiç bir vakit hareketlerine karışamıyarak kendisini doğrudan doğruya ona bı - rakmış müellifler sayısızdır. Ve bir * çoklan, hayatlarında bunu itiraf et - miştir. Fakat Nahit Sırrı Beyin kita­ bında, iş böyle olmamış, şahısların rerbest bir şekilde ilerlemek istedikleri yol ile, müellifin götürmek istediği nihayet, karmakarışık bir boğuşma i- çinde kalmıştır.

Zannetmiyorum ki, bu kitabın iyi veya fena tarafları sahneye geldikle­ ri zaman birdenbir değişsinler!. Kaldı ki,. “Muharrir” kitabj, amatör bir takım

enç kumpanyaların oltalarına, hiç vakit müellifin işitip menedemi- ği kadar, gizli bir yem olarak ta

uş bulunuyor.

K enan Hulûs;

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu dönemde gerçekleĢtirilen kadın hakları hareketleri, kadının hukuki ve sosyal konumunda değiĢiklik yaratmamıĢ; ancak bu hareketler kadınların Cumhuriyet döneminde

Ekmeklik buğday çeşitleri arasında gluten değeri önemli oranda azalmış ve en düşük gluten oranı %19.0 ile Guadalupe çeşitte elde edilmiş, bu çeşidi %21.5 gluten

Meskenin kuruluş taızı baştan aşağı değişti; aksa- mının gördügü hizmetlere göre aldığı eb'at ve nis- betleri, işleyişine nazaran yekdigerile olan münasi- betleri

Emin iskelesinde (1006 Hicrî) yılı Ramazanın ikinci günü başlanı­ lan Safiye sultanın yaptıracağı ca- mi, imaret ve ribatın temeli üzerine Bahçekapısı

On sekizinci asırda yapılan kasır müteaddid daireleri olan ge­ niş ve ahşab bir bina idi.. asrın orta- larına kadar müteaddid tamirler ve esaslı

Kış geceleri, haftada en az 3-4 gün Hanedan Odalarını ziyaret eden babam, daha ben dogma­ dan önce, Abdülhamit devrinde, İstanbul’daki^ bir tarih dersinde

D e cette œuvre, c’ est L’Illustration encore qui publiera les dernières pages posthumes, suite de ces souvenirs d’Un jeune Officier pauvre que donnait, tout

İşte eğer buhranlarımı en büyük tezahürleri ile ifade etmek lâzım gelirse hususî hayatımdan o iki büyük matemi umuma taallûk eder hayatımdan da bu