• Sonuç bulunamadı

Paris'te fırçası ile yaşayan bir Türk:Avni Arbaş

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Paris'te fırçası ile yaşayan bir Türk:Avni Arbaş"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

taziJı

■77

î

m

y

4 - Y 6

Hıfzı Topuz’un arkadaşları

PARİS’TE FIRÇASI İLE YAŞAYAN BİR TÜRK

AVNİARBAŞ

San atla halk arasındaki uçurumu gidermek için ressama düşen ilk

vazife, anlaşılır ve sevilir resim yapmaktır. San’atı, “ileri san'atkârım”

diye, muamma haline sokmakla bir memleket san'atma hizmet edilmiş

olmaz! Esrarlı san'at hokkabazlığı geçmiş ola!”

P

aris'te Fikret Muallâ gibi, Nejat Devrim gib i fırç a s ı ile h aya tını kazanan ressamlarımızın en mühimlerinden biri de Avni Arbaş.

Altı senedir Paris'te bulunan Avni'nin muhtelif tablolarını son senelerde Maya'da, Fransız

Konsolosluğu'nda açılan sergilerde görüyor ve P a ris 'te s e ssiz se da sız ça lışan bu ressamımızın eserlerini hakikaten zevkle seyrediyorduk.

Avni Arbaş'ı Quartier Latin'de St. Jacques Caddesi üzerindeki atölyesinde buldum. Odanın havası san'atkârın yalnız resim yapmakla değil,umumî san'at meseleleri ve san'at cereyanları ile de daimî bir alâkayı muhafaza ettiğini derhal gesteriyordu. Bir tarafta bir sehpa, bir çalışma masası, boyalar, fırçalar, şişeler, paletler, tüpler, diğer tarafta zengin bir kütüphane, san'at dâvaları hakkında çeşitli kitaplar, dergiler, gazeteler... Atölyenin bu ilk anda göze çarpan olgunluğu bile k a rş ım ız d a k i ressam ın sadece m esleğinin pra tik tarafı ile iktifa etmeyerek bu işin fikrî cephesine de ayrı derece d e önem ve rd iğ in i göstermeye kâfi geliyordu.

Avni ile çeşitli san'at meselelerinden konuştuk. S onunda m esele Türkiye’de ressamla halk arasındaki uçurum a g eldi. Avni A rb a ş ’a bu uçurum u kapatm ak için neler yapılması lâzım geldiğini sordum. Şöyle cevap verdi:

- Zam anım ızda artık san'atkârın “muamma” olması diye dâva yoktur. San'atkâr bugün hekes tarafından a n la şılm a k m e cb u riye tin d e d ir.

1935 te Galatasaray’da öğrenciyken Fikret Muallâ’yı tanıyan ressam Avni arbaş yıllar boyu fikret Muallâ’nın en yakın dostlarından biri olmuştur...

(2)

c»»1 San'atkârın ne demek istediği, iki kere iki dört eder gibi bir açıklıkla seyircinin veya okuyu cu nu n önüne s e rilm e lid ir. A rtık e sra rlı sanat d e v irle ri g e çm iştir. San'atkâr, halka, geniş k itle y e h ita b e d e c e k tir. Bunun için de halkın anlayış seviyesinde olacaktır. Fakat s a n 'a tk â r halka birşe y vermeden evvel halktan birçok şeyler alacak ve halk tarafından terbiye edilecektir. Binaenaleyh, san'atkâr evvelâ halkın dâvaları ile, halkın meseleleri ile ilgilenecek, onları anlamaya çalışacak, sonra da e serinde bunları a ksettirm e imkânlarını yaratacaktır. Cemiyetle ilgisini kesmiş birsan'at, halkın san'atı olamaz ve geniş kitleye hitabedemez. İnsanlar bugün rahata, huzura, sükûna kavuşmak istiyorlar. San'atkâr eserinde m utlaka bu m ücadeleye tercüm an olacaktır.

Bizde m aalesef san'atkâ r halktan ayrı yaşıyor. San'atkârın büyük kitle ile alâkası k e s ilm iş tir. A ncak son se n e le rd e bâzı san'atkârlar halk san'atı ile alâkadar olmaya başladılar. Fakat sadece halk motiflerini tesbit edip bunları aksettirmeye çalışmak, halkın dâvaları ile meşgûl olmak demek değildir. Binaenaleyh, bu tarz bir çalışma ile san'atkârın halka ineceğini hiç zannetmiyorum.

A rtık s a n 'a tk â r gönül e ğle n d irm e k le uğraşamaz. Türk san'atkârının da vazifesi cem iyetin ihtiyaçlarına tercüm an olmak, ce m iye t m ü ca d e le sin i s a n 'a tın d a a k s e ttirm e k tir. T ürk ressam ı da kendi sa ha sınd a aynı m ücadeleyi yapm ak zorundadır. Ressam bunu yaptığı nisbette beğenilecek, halkın alâkasını toplayacak ve bu suretle geniş kitle ile san’atkâr arasındaki uçurum da kapanacaktır.

- Böyle bir sanat eserinde şeklin nasıl olması lâzımdır?

- Ş ekil de m utlaka m uhteva gibi halkın anlayacağı bir açıklıkta olacaktır. Binaenaleyh, şekli halkın anlayış kabiliyetine göre ayarlamak

*» ■ > „* * * * * ' 4 « ' t e

; * ıt

m m 4e,CC*' <S *e «e »«1® ^ lâzım d ır. Bu ^ 6 ^ bakımdan Fransa'da

halkın anlayacağı bir şekille Türkiye’de halkın anlayacağı şekil aynı olam az. Bu m evzuda halk sa n 'a tı ressama büyük bir yardımcı olabilir. Halk kendi kiliminde, halısında, oyasında kendi şekillerini bulmuştur. Ressam bu şekillerden istifade ederek halkın anlayacağı, beğeneceği san’atı bulacaktır.

- Resim san'atının halka inebilmesi için resmi çoğaltma imkânlarında da bir gelişme bahis konusu olacak mıdır?

- Resmin halka hitabedilebilmesi için mutlaka röpordüksion imkânlarını da genişletm ek icabedecektir. Ressam bugün bir mevzuda bir

(3)

1961 AvniArbaş kendi atölyesinde

tablo yapmakta, bu tablo da bir sergide mahdut bir müddet için teşhir edildikten sonra ya tekrar san'atkârın atölyesine veya bir koleksiyon m e ra k lıs ın ın e vin de ki ta b lo la r a ra sın a karışmaktadır. Halbuki resmin geniş kitleye inebilmesi için halkın her zaman bu resimden İstifade edebilmesi ve bu resmin ucuz ve kolay bir şekilde geniş kitleye yayılması lâzımdır. Ancak bu suretle halk san'at eseri ile kolayca temas imkânını temin edebilir. Bunun için de litograf, gravürcülük gibi sahalarda geniş çalışm alara ihtiyaç hasıl olacak ve san'at eserini çoğaltma imkânları temin edilecektir. - Nonfigüratif resimle yukarıda bahsettiğimiz san'at gayelerini gerçekleştirm ek imkânı mevcut mudur?

- Bence, kafiyen bu gayeleri nonfigüratif resimle gerçekleştirme imkânı bahis mevzuu olamaz.

- Bugün F ra n sa'da hangi ressam ları beğeniyorsunuz?

- Beğendiğim ressamların başında Picasso gelir. Fakat Picasso deyince san'atkârı sadece bir ta ra flı d üşünm üyorum . P icasso'yu

cemiyetin ileri gidişine san'at sahasında ayak uydurmasını bilen ve bu ilerlemeyi durdurmak isteyen irticaya karşı zam anında silâhını kullanan bir mücahit olarak düşünüyor ve seviyorum. Bundan başka, Piganon ile genç ressamlardan Taslitki, Minaux ve Laglenne de eserlerini beğendiğim san'atkârlar arasında bulunmaktadır.

- T ü r k iy e ’ye ne zam an dönm eyi düşünüyorsunuz?

- Şimdilik daha bir müddet burada kalarak çalışmalarımı devam ettirmek zorundayım. Fakat daim a m e m le ke tim in h alkın a hitabetmeye ve resimlerimde onun yaşayışına tercüman olmaya çalışıyorum. Eserlerimi her zaman İstanbul'daki sergilere gönderdim ve yine göndermeye devam edeceğim.

Önümüzdek aylarda da İstanbul'da bir sergi açmayı düşünüyorum. Bugün her ne kadar Paris'te çalışmak mecburiyetinde kalıyorsam da, yakın bir gelecekte Türkiye'ye dönerek memleketimde çalışmayı çok temenni ederim.

3 TOMBAK

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Gök cisimlerinde çarpma nedeniyle olu- flan havza ya da çukurlar›n, cisimdeki kütlenin da¤›l›m›n› de¤ifltirdi¤i ve yeni- den kararl› hale gelebilmek için cismi

Halûk bu eseri hastalığı yüzünden yazam adığı için büyük ıstırap

Epey müddettenberi hakkında soruşturmalar yapılmakta olan Halit Ziya ile şoför Karakin dün Adliye’ye verilmişler ve ikinci Sullı Ceza Hâkimi tarafından

Geçen yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Kronolojik Türk Sinema Tarihi (1914-1988) adlı önem­ li bir saptama uğraşından sonra bu yıl da Türkiye Si­

D’après l’ordre du sultan Moustafa, les pages de la Petite chambre durent se transporter dans l’ancien scraï, et alors cette chambre fi •'ul-ù-fail fermée ; plus

İşte Beyoğlu dramatik belgeseli yakın tarihimizi bile çözümleyemeyecek duruma geldiğimizin belgesi sayılabilir. Nostalji, bu­ günden düşmanca hesap sormaya

Can Kıraç, hayal ettiği öz­ gürlük ile karşılaştığı özgür­ lüğün çok farklı olduğunu da vurguluyor. Toplum içinde, aile sorumlulukları devam ederken bir

Bu yılki fuarın bir özelliği de De­ koratif Sanat Eserlerine yer ver­ mesi, antika eserlerin yanı sıra günümüzde yapılan çeşitli eşya­ ların da sergilenm