• Sonuç bulunamadı

54 numaralı Konya Şer'iye Sicili'nin (1-190) değerlendirme ve transkripsiyonu (H. 1150 1152/M. 1738-1740)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "54 numaralı Konya Şer'iye Sicili'nin (1-190) değerlendirme ve transkripsiyonu (H. 1150 1152/M. 1738-1740)"

Copied!
676
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİMDALI

YENİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

54 NUMARALI KONYA ŞER'İYE SİCİLİ'NİN (1-190)

DEĞERLENDİRME VE TRANSKRİPSİYONU

(H. 1150 1152/M. 1738–1740)

HAZIRLAYAN

HATİCE SEVİCİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

DOÇ.DR. DOĞAN YÖRÜK

(2)

(3)
(4)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr enc ini n

Adı Soyadı: Hatice SEVİCİ Numarası: 084202031003

Ana Bilim: Bilim Dalı:

Tarih Yeniçağ

Danışmanı: Doç. Dr. DOĞAN YÖRÜK

Tezin Adı:

54 NUMARALI KONYA SER‘İYYE SİCİLİ’NİN

(1-190) TRANSKRİPSİYONU VE DEGERLENDİRMESİ (H. 1150–1152/M. 1738–1740)

ÖZET

Çalışma konusu olarak seçtiğimiz 54 Numaralı Konya Şer'iye Sicili Defteri, Hicri 1150–1152/Miladi 1738–1740 yıllarına ait mahkemeye intikal etmiş davaları ihtiva etmektedir. Sicilin içinde mülk satışları, vasî tayini, Mirâs, darp ve yaralama davaları gibi konular yer almaktadır.

Tezimizde öncelikle Şer'iye Sicilleri hakkında genel bir bilgi verildikten sonra çalışmamızın temelini teşkil eden 54 Numaralı Konya Şer'iye Sicili’nden elde edilen bilgilerden yola çıkılarak Konya’nın sosyo-ekonomik yapısı hakkında analitik değerlendirmeler yapılmıştır. İncelemelerimizin daha sonraki bölümünde ise 54 Numaralı Konya Şer'iye Sicili’nin(1-190) transkripsiyonlu metnine yer verilmiştir. Çalışmamız sonuç, bibliyografya ve örnek transkript metinler ile son bulmaktadır.

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr enc ini n

Adı Soyadı: Hatice SEVİCİ Numarası: 084202031003

Ana Bilim: Bilim Dalı:

Tarih Yeniçağ

Danışmanı: Doç. Dr. DOĞAN YÖRÜK

Tezin Adı:

54 NUMARALI KONYA SER‘İYYE SİCİLİ’NİN

(1-190) TRANSKRİPSİYONU VE DEGERLENDİRMESİ (H. 1150–1152/M. 1738–1740)

SUMMARY

Konya Court Records (Number 54) which we selected as the subject of study include the court trials including the years 1738-1740 (Hegira 1150-1152).The court records include the subjects such as the real estate sales, the justice of guardianship, the inheritance, blow and wounded trials.

Previously, the general information was given about the court records.After that, the analytical evaluations were made about the socioeconomic life in Konya.In these evaluations, Konya Court Records (Number 54) which are the basic of our study were used.The transcription of Konya Court Records (Number 54) was included in the further chapter of our examinations.The bibliography and the examples of transcription were added at the end of our study.

(6)

ÖNSÖZ

Akdeniz havzasındaki üç tarihi imparatorluktan sonuncusu olan Osmanlı İmparatorluğu, farklı coğrafyalar üzerinde hüküm sürmüş ve bünyesinde çok farklı etnik ve dinî unsurları barındıran bir dünya devleti olarak altı yüzyılı aşkın bir süre yaşamıştır.

Osmanlı Devleti üzerine yapılan çalışmalar genel olarak siyasî ve askerî kısımlarda yoğunlaşmaktadır; hâlbuki Osmanlı Devleti’nin daha iyi tanınabilmesi için hukukî, iktisadî ve medenî durumlarının da ortaya konulması gerekmektedir. Mahalli idarelere ait hukuki düzenlemeler olan ferman ve hükümleri, kadıların merkez ile yaptıkları resmi yazışmaları, halkın şikâyet ve isteklerini içeren Şer'îye Sicilleri, ait olduğu mahallin sosyal ve iktisadi yapısı hakkında önemli izler taşımaktadır. Türk kültürü ve tarihi açısından büyük önem taşıyan Siciller üzerinde Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren gerekli ilmî araştırma ve tasniflerin yapılması uygun görülmüştür. Bu doğrultuda bizde 1738-1740 yıllarını ihtiva eden 54 Nolu Şer῾iye Sicilininin (1-190) transkripsiyon ve değerlendirmesini yapmaya çalıştık. Amacımız Osmanlı Devleti dönemindeki Konya şehrinin sosyal ve ekonomik durumunu ortaya koymaktır. Çalışma konusu olarak seçtiğimiz 54 Numaralı Konya Şer’iye Sicili Defteri, Hicri 1150–1152/Miladi 1738–1740 yıllarına ait hukuka intikal etmiş mahkeme kayıtlarını ihtiva etmektedir. Sicilin içinde mülk satışları, vasî tayini, mirâs, vakıf, mülk ve alacak da’vâları gibi konular yer almaktadır. Bu çalışma sırasında bana her türlü yardımı yapan aileme, danışmanım Doç. Dr. Doğan YÖRÜK’e ve bana emegi geçen tüm hocalarıma teşekkür ederim.

Hatice Sevici KONYA 2011

(7)

İÇİNDEKİLER ÖZET...I SUMMARY ... II ÖNSÖZ... III İÇİNDEKİLER... IV KISALTMALAR LİSTESİ...VII GİRİŞ ... 1

1. GENEL OLARAK ŞER῾İYE SİCİLLERİ ... 2

2. ŞER῾İYE SİCİLLERİNİN ÖNEMİ ... 5

3. ŞER'İYE MAHKEMELERİNDEKİ GÖREVLİLER ... 7

3.1. Kadı ... 7 3.2. Naib ... 8 3.3. Kâtib ... 8 3.4. Çavuş ... 8 3.5. Kassam ... 9 3.6. Muhzır ... 9 3.7. Şühûdü'l-hal... 9 4. MATERYAL VE YÖNTEM ... 10 5. LİTERATÜR ÖZETİ ... 11

6. 54 NUMARALI ŞER’ÎYE SİCİLİ’NİN KONULARINA GÖRE TASNİFİ13 I. BÖLÜM 54. NO’LU ŞER'İYE SİCİLİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 1. Defterin Tanıtımı ... 18

2. Defterdeki Belge Türleri ... 18

2.1. Ferman... 18

2.2. Berat ... 19

2.3. Buyruldu ... 20

2.4. Hüccet... 21

(8)

II. BÖLÜM

KONYA ŞEHRİ’NİN FİZİKİ YAPISI VE TARİHÇESİ

1. Fiziki Yapısı ... 24

2. Kısa Tarihçesi... 25

3. Mahalle ve Köyler ... 27

III. BÖLÜM SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI 1.Sosyal Yapı ... 32 1.1. Aile ... 32 1.1.1.Ailenin Oluşumu ... 34 1.1.1.1. Nişan... 34 1.1.1.2 Nikâh ... 34 1.1.1.3 Mehir ... 36 1.1.2. Ailenin Dağılması ... 37 1.1.2.1. Boşanma ... 37 1.1.2.2. Nafaka ... 39

1.1.3. Aile Fertlerinin Durumu... 41

1.1.3.1. İsimler... 41

1.1.3.2. Vasî Tayini ... 43

1.1.3.3. Mirâs... 46

1.1.3.4. Hibe ... 47

1.2. Ailenin Yaşadığı Evler ... 48

1.2.1. Evlerin Yapısı... 48

1.2.2. Ev ve Mutfak Eşyaları ... 50

1.3. Adli Vakalar ... 50

1.3.1. Darb, Küfür ve Yaralama Da'vâları ... 50

1.3.2. Ölüm Keşfî ... 52

1.4. Sosyal Hizmetlere Yönelik Faaliyetler ... 53

1.4.1. Dini Faaliyetler... 53

1.4.2. Hayri Faaliyetler... 55

2. EKONOMİK YAPI... 56

(9)

2.1.1. Tarım ve Hayvancılık ... 56

2.1.2. Ticaret... 58

2.2. Vergiler... 60

2.3. Mülk satışları ... 63

54 NUMARALI KONYA ŞER İYYE SİCİLİ’NİN TRANSKRİPSİYONU ... 70

SONUÇ ... 654

BİBLİYOGRAFYA ... 656

(10)

KISALTMALAR LİSTESİ

AÜ. : Ankara Üniversitesi Bas. :Basımevi

Bkz. : Bakınız C. : Cilt

DİA. : Diyanet İslam Ansiklopedisi Haz. : Hazırlayan

İA. : İslam Ansiklopedisi KŞS. : Konya Şer'îye Sicilleri MEB. : Milli Eğitim Bakanlığı S. : Sayı

s. : sayfa

SÜ. :Selçuk Üniversitesi TTK. : Türk Tarih Kurumu

(11)

GİRİŞ

Osmanlı Devleti, tarihi süreci içinde Türk tarihi, kültürü, idari, sosyal, ekonomik, hukukî yapısı ve şehir hayatı hakkında bilgi edinilmesi ve tarihi incelemeler yapılabilmesi için en orijinal ve zengin çeşitli arşiv mâlzemeleri bırakmıştır. Şüphesiz bu arşiv mâlzemeleri içerisinde kendisine özgü yapısıyla “Şer῾iye Sicilleri” önemli bir yer tutmaktadır.

Şer῾iye Sicilleri, insanlarla ilgili bütün hukukî olayları, kadıların verdikleri karar suretlerini, hüccetleri ve yargıyı ilgilendiren çeşitli yazılı kayıtları içermektedir. Bu kayıtlarda her türlü toplumsal olay ile ilgili bilgiler bulunmaktadır. Siciller, mukavele, senet, vakfîye kayıtları, nafaka, vekâlet, vesayet, Mirâs davaları, tereke ve taksim kayıtları, nikâh kayıtları, günlük narh kayıtları gibi ilgili yerleşim birimlerine ait birçok konuda belge içermektedir. Öte yandan başta hükümdar olmak üzere, her derecedeki büyük ve küçük makamlardan beylerbeylerine, kadılara, müftülere, mütesellimlere, voyvodalara, mütevellilere, iş erlerine hitaben yazılan ferman, berat, divan tezkeresi, mektup vs. gibi resmî mahiyetteki emir ve yazı da Şer῾iye Sicillerinde bulunan belgelerdendir. Ayrıca kadıların merkeze gönderdikleri halkın şikâyet ve dilekleri, beylerbeyi ya da valinin memlekete ait verdiği emirlere ait tamimlerde bu belgeler arasında görülmektedir.

Şer῾iye Sicillerinde işlenen ortak konular, idari, ekonomik, sosyal açı gibi insanların birbirleriyle her türlü münasebetlerini ortaya koyan en önemli kaynaklardır. İnsanların birbirleriyle alış-veriş, alacak borç ilişkilerini, toplumda hangi dönemde hangi suçların işlendiği ve bunların nedenlerini Şer῾iye Sicillerinde bulmak mümkündür. Ait olduğu bölge hakkında, insanların yaşam tarzları, giyinişleri, kullandıkları eşyalar, kuru ve yaş olarak tükettikleri yiyecek maddeleri, kadın ve erkeklerin giyim tarzları, kullandıkları evlerin nitelikleri, aile yaşantısı, toplum içerisinde kadının sahip olduğu yer, ailelerin çocuk sayıları, Müslim-Gayrimüslim ilişkileri, ticarî, sanayi ve tarımsal hayat, paranın alım gücü, eşyaların ekonomik değerleri, yıllar içerisinde paranın değerinin nasıl bir seyir izlediği gibi ve daha birçok konuda bilgilere ulaşmak mümkündür. Sosyal ve ekonomik hayatla ilgili olarak belirttiğimiz bu konulardan başka, devlet teşkilat yapısı, kurumların işleyişi, askerî

(12)

konularda yapılan her türlü çalışma bu defterlerden elde edilecek olan verilerle aydınlanabilmektedir.

1. GENEL OLARAK ŞER῾İYE SİCİLLERİ

Tarih ilmi araştırmâlarında yazılı ve sözlü birçok unsurdan faydalanılmaktadır. Yazılı kaynaklar içinde arşiv mâlzemeleri önemli bir yere sahiptir. Osmanlı tarihinin kaynakları arasında da Şer῾iye Sicillerinin, birinci derecede önemli bir kaynak olduğuna şüphe yoktur.

Kadıların devlet merkeziyle yaptıkları resmi yazışmâları, halkın şikâyet ve dileklerini, mahalli idarelere ait hukuki düzenlemeler olarak kabûl edilen ferman ve hükümleri, en önemlisi de ait olduğu mahallin sosyal ve iktisadi hayatını yansıtan mahkeme kararlarını ihtiva eden bu siciller incelenmeden, Osmanlı Devleti’nin siyasi, idari ve sosyal tarihini hakkıyla ortaya koymak mümkün değildir.1

Hele muayyen bir mıntıkaya ait birbirinin devamı olan bütün sicil defterleri ele geçirildiği takdirde, o mıntıkanın tarihi hayatını hiçbir kaynak bize, bunlardan daha ayrıntılı bir şekilde canlandıramaz2. Bu siciller bir nevi ait olduğu bölgenin bilgi bankasıdır. Kadılar, bulundukları kazaların mülkî amirleri gibi çalıştıklarından merkezden taşraya gelen ve taşradan merkeze giden her türlü yazı kadıların elinden geçmiş ve bu sicillere birer sureti işlenmiştir.3

Genel tarihçiler bu sicillere müracaat etmeden, özellikle mahalli olayları ayrıntılarıyla ortaya koyamazlar. İktisat tarihçileri, Türk halkının hayat ve geçim tarzını, ticari hayatını makro ve mikro iktisadi yapısını bu sicillere bakmadan analiz edemezler. Sicil defterleri içerisinde yer alan alan kayıt türlerinden özellikle vergi, narh, Mirâs, tereke, alış-satış, borç, evlenme (mehir) ve boşanma (muhâla‘a) ilâm ve hüccetleri en önemli kayıtlardır. Bunun yanısıra merkezden gelen emirler,

1

Ahmet Akgündüz, Şer῾iye Sicilleri I, Türk Dünyası Araştırmâları Vakfı, İstanbul 1988, s.12.

2

Halil İnalcık, “Tarih Hakkında Mühim Bir Kaynak”, Ank ara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya

Fakültesi Dergisi. C.I, S.2, Ankara 1948, s.89-96.

3

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Şer’i Mahkeme Sicilleri”, Ülkü Halkevleri Mecmuası, C.5, S. 29, Temmuz 1935, Ankara 1935, s.366

(13)

Şikâyet ve arzlara cevaplarda bize iktisat tarihi açısından son derece önemli ipuçları vermektedir.4

Ayrıca Şeyhülislamlar, Kazaskerler ve Sadrazamlar gibi büyük devlet adamlarının hayat hikâyelerini bütün ayrıntıları ile ortaya çıkarabilmek için sicillere müracaat etmek gerekir. Çünkü sicillerde kimin nereye tayin edildiği, hangi tarihte, hangi vasıfla, nasıl bir devlet hizmeti ifa ettiği mutlaka kaydedilmektedir.5

Şer’iye sicilleri Osmanlı Devleti’nin idarî teşkilatı ve birçok kısımlarını da aydınlatmaktadır. “Özellikle kaza, sancak ve eyalet taksimatı, beylerbeylik, sancak beyliği, kethüdalık ve voyvodalık gibi idarî, kadılık, naiblik, muhzırlık, mübaşirlik, bostancıbaşılık ve subaşılık gibi adlî müesseselerin hem idarî yapısını, hem de îfa ettikleri fonksiyonları şer’iye sicillerindeki kayıtlardan çıkarmak mümkündür6

.

Şerՙiye Sicillerinde kullanılan dil, başlangıçta -XVI. asır sonlarına kadar Arapça iken zamanla neredeyse tamamen Türkçeye inkılâp etmiştir. Yine de birçok halde özellikle vakfîyeler, bazı tereke ve aile hukukuna ilişkin kayıtlar ve sicilleri tutan kadının göreve başlamasını gösteren kısımlar Arapça kaleme alınmışlardır. Ayrıca herhangi bir belge içinde de yer yer Arapça ibareler görülmektedir. Bazı sicillerin Rumca yazıldığı da vakidir. Bu sicillerde kullanılan yazı çeşitleri ise rika kırması, talik kırması, divanî gibi yazılardır.7

Söz konusu yazıların okunması bugün bir uzmanlık alanı haline gelmiştir.

Türk kültür ve tarihi açısından böylesine önem arz eden bu tarih hazinesi hakkında, Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri gerekli ilmi araştırmâların ve tasniflerin yapılması gerektiği husûsu, bunların değerini takdir eden bütün Türk ilim adamları tarafından ısrarla belirtilmiştir. Türkiye’de Şer῾iye Sicillerinin önemleri üzerinde ilk duran İsmail Hakkı Uzunçarşılı olmuş, daha sonra Fuat Köprülü ve Hasan Fehmi

4 Yunus Uğur, “Mahkeme Kayıtları (Şerՙiye Sicilleri), Literatür Değerlendirmesi ve Bibliyografya”,

Türkiye Araştırmâları Literatür Dergisi, C.I, S. 1 İstanbul 2003, s.310.

5

Ahmet Akgündüz, Şer'iye Sicilleri I, s.12-13.

6Ahmet Akgündüz, Şer'iye Sicilleri I, s.16 7

Fethi Gedikli, “Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Şer’iye Sicilleri”, Türk iye Araştırmaları

(14)

Turgal, bu konuyu eserlerinde işlemişlerdir8. Bu kadar büyük bir öneme sahip olan Şer῾iye Sicilleri uzun bir süre mahzenlerde kaderine terk edilmiştir. 3 Kasım 1941 yılında çıkartılan 4018/2182 sayılı kararla siciller müze ve kütüphanelere devredilmiş, 1991 tarihinde ise Türkiye genelindeki müze ve kütüphanelerde bulunan Şer῾iye Sicilleri Milli Kütüphane’de toplanılmıştır. Tarih kurgusu içerisinde sicilleri bir kaynak olarak ele alanlardan ilki herhalde Halil İnalcık’tır. O, 1943’te “Osmanlı Tarihi Hakkında Mühim Bir Kaynak” ve 1953-54’te “15. Asır Türkiye İktisadi İctimâi Tarihi Kaynakları” başlıklarıyla yayımladığı makaleleri ile hem sicillerin kullanılma alanlarına vurgu yaparak Bosna ve Bursa sicillerinden örnekler yayınlamış hem de bunları çeşitli başlıklar altında gruplandırıp mevcut bilgiler ile birlikte değerlendirmeyi amaçlamıştır. İnalcık’ın 1960’ta yayımladığı “Bursa I: XV. Asır Sanayi ve Ticaret Tarihine Dair Vesikalar” makalesi bu açıdan, yani iktisat tarihi kurgusu yaparken sicillerin ve devlet arşivlerinin birlikte kullanılması bakımından iyi bir örnektir.9

Ayrıca İnalcık, şehirlerin canlı tarihine kaynaklık etmesi açısından son derece önemsediği sicillerin mutlaka kullanılması gerektiğini belirtmektedir. Jennings, yazdığı makale ve kitaplarda siciller yardımıyla mikro düzeyde Osmanlı tarihi analizleri yaparak birçok konuyu ilk defa işlemiştir. Faizle borç verme muameleleri, millet sistemi eleştirisi, Kıbrıs tarihi ve 16. yüzyıl sonu nüfus patlaması iddialarını çürütmesi Jennings’in sicilleri temel alarak yapmış olduğu çalışmâlarla gündeme gelmiştir. 1980’lerden sonra ise artık Osmanlı ve Ortadoğu çalışmâlarının birçok alanında siciller birinci derecede tarih kaynakları olarak yoğun bir kullanıma sahip olmuştur. Kadın çalışmâları, Müslim-Gayrimüslim ilişkileri, toplumun maddi kültürü, Gerber’in üstünde durduğu Osmanlı hukuku çalışmâları ve başka konular sicillerin kullanımı ile yeni okumâlara ve anlamâlara şahit olmuştur.10

İstanbul’da bulunan 10.000 adet civarında defter ve Ankara Milli Kütüphane’de toplanan Anadolu’nun 10.000 adet civarındaki sicilleri, Balkanlar ve Ortadoğu da düşünülürse milyonlarca sayfası ve kayıtları ile hiç şüphesiz Osmanlı tarihinin her alanı için eşsiz bir kaynaktır.

8

İbrahim Yılmazçelik, “Şer῾iye Sicillerinin Toplu Kataloğuna Doğru Diyarbakır Şer῾iye Sicilleri”. Türk

Dünyası Araştırmâları Dergisi Sayı 1 İstanbul 1994, s.41-49.

9

Uğur, a.g.e, s. 306.

10

(15)

Sosyal yapıları ve olayları göz ardı etmeyen iktisat tarihi için ise sicil defterleri içerisinde yer alan kayıt türlerinden özellikle vergi, narh, Mirâs, tereke, alış-satış, borç, evlenme (mehir) ve boşanma (muhâla‘a) ilâm ve hüccetleri en önemli kayıtlardır. Bunun yanı sıra merkezden gelen emirler, şikâyet ve arzlara cevaplar da bize iktisat tarihi açısından son derece önemli ipuçları vermektedir.11

2. ŞER῾İYE SİCİLLERİNİN ÖNEMİ

Şer῾iye Sicillerinin Türk kültür tarihi açısından önemini daha iyi anlayabilmek için, tarihi, hukuki, iktisadi, sosyal, idari ve askeri hayat açısından ayrı ayrı ele almak gerekir.

Osmanlı tarihinin kaynakları arasında Şer῾iye Sicilleri birinci derecede öneme sahiptir. Kadılarla merkezi idarenin yazışmâları yanında, halkın şikâyet ve dilekleri, mahalli idarelere ait hukuki düzenlemeler olarak kabûl edilen ferman ve hükümler ve en önemlisi de ait olduğu mahallin sosyal ve iktisadi hayatını yansıtan mahkeme kararlarını içeren bu defterler incelenmeden Osmanlı Devleti’nin siyasi, idari ve sosyal tarihi tam olarak aydınlatılamayacaktır. Ve yine günümüzde oldukça popüler olan şehir tarihleri ve yurdun muhtelif bölgelerindeki mahalli hayata ait ilmi araştırmâların birinci derecede kaynağı Şer῾iye Sicilleridir12

.

Ayrıca Şeyhülislamlar, Kazasker ve Sadrazam gibi büyük devlet adamlarının nereye, hangi tarihte, hangi görevle tayin edildikleri sicillere kaydedilmektedir. Kadı sicilleri, bütün Osmanlı ülkesinin yer isimlerini tespitte ve hatta mahalle isimlerinin bile tayininde mühim rol oynarlar.13 Özellikle Şer῾iye Sicillerinden halkın gündelik hayatı, yaşam kalitesi, geçim şartları, tarzları, çalışma hayatı, iş olanakları, ödeme şekilleri açığa çıkartılabilir.

Şer῾iye Siciller eski idarî teşkilatımızın bir çok bölümlerini aydınlatması açısından da önemli bir kaynaktır. Kaza, sancak, eyalet taksimatı, beylerbeyi, sancak beyliği, kethüdalık ve voyvodalık gibi idari; kadılık, naiplik, muhzırlık, mübaşirlik,

11

Uğur, a.g.e., s.310.

12

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Gaziantep Şer῾iye Sicilleri, Defter No: 1-2, Şer῾i Mahk eme Sicilleri, Ülkü Yay. Temmuz 1935.

13

(16)

bostancı, çavuşluk, subaşılık gibi adli müesseselerin hem idari yapısı hem de ifa ettikleri fonksiyonlar da sicillerde bulunmaktadır. Ve yine vakıf, gedik, narh ve benzeri sosyal ve iktisadi müesseselerde sicillerde kaydolunmuştur. Kurum tarihi, sosyal tarih, aile yapısı ve gelişim seyri sicillerden açığa çıkartılabilir.

Her kadı sicili, bulunduğu yerin iktisadî hayatına dair birinci elden orijinal tarih vesikalarıdır. XV. ile XX. asır arasında Türk halkının özellikle Anadolu insanının hayat ve geçim tarzı, ithalat ve ihracat malları, Anadolu halkının yetiştirdiği tarım ürünleri, imal ettiği sanayi mamulleri, meşgul oldukları zanaat ve meslek çeşitleri, toplanan vergiler, câri para cins ve değerleri, para, enflasyon ve paranın değerinin düşmesiyle alakalı hususları bize anlatan en önemli kaynaklardandır.14

Şer’iye sicilleri askeri hareketleri bütün ayrıntılarıyla aydınlatmak, ordunun teşkilat ve durumunu göstermek bakımından, vakanüvislerde ve diğer kaynaklarda rastlanmayan birçok ayrıntıya sahiptir.15 Osmanlı ordusu sefere çıktığında, hem Anadolu hem de Rumeli’ye ait muhtelif konak yerlerinde, hem asker hem de erzak ve benzeri ihtiyaçların tedariki yoluna gidilmiştir. Savaş yapılmadan önce, sefer hazırlıklarına dair; beylerbeyi ve sancakbeylerine yazılı emirler gönderildiği gibi, ordunun ihtiyacı olan gıda maddeleri, gemi, at, kürekçi, araba, cephane ve benzeri ihtiyaçların karşılanması amacıyla kadılara da yazılı emirler gönderilirdi. Nitekim incelediğimiz Konya’ya ait sicillerde, Osmanlı Padişahı I. Mahmut’un Rusya ve Avusturya seferine çıkarken Konya’dan askeri ihtiyaçların nasıl toplandığı, savaşla ilgili olarak halka ne gibi yazılı emirler gönderildiği ortaya konmaktadır.16

14

Said Öztürk, Askeri Kassama Ait Onyedinci Asır İstanbul Tereke Defterleri, Osav Yay., İstanbul 1995, s.23-25.

15

Ahmet Akgündüz, Şer῾iye Sicilleri I, s.16-17.

16

(17)

3. ŞER'İYE MAHKEMELERİNDEKİ GÖREVLİLER 3.1. Kadı

Arapçada kaza (kadâ) kökünden ism-i fâil olan kadî, fıkıh terimi olarak insanlar arasında meydana gelen çekişme ve davaları ser῾î hükümlere göre çözümlemek için yetkili makamca tayin edilen kişiyi ifade eder.17

Osmanlı Devleti’nde beylik döneminden beri fethedilen yerlere hukuku temsilen bir kadının, idareyi temsilen bir subaşının tayini yerleşmiş bir gelenekti.18 Osmanlı adalet düzenin temellini kadılar oluşturmaktadır. Kadı sadece bir yargıç değil, noter ve aynı zamanda bir mülki amirdir.19

Bu görevleri çeşitli yardımcılar kullanarak yerine getirir. Osmanlı idare anlayışında taşraya temel olarak iki görevlinin atandığı biliyoruz. Bunlardan ilki asker kökenli olan beydir ve sultanın idare yetkilerini temsil eder. Diğeri ise kadıdır ve sultanın kural koyma yetkisini temsil eder. Kadı, merkezdeki Kazaskerlik Dairesine bağlıydı (Anadolu ve Rumeli Kazaskeri). Mülki erkân, icra-yı otorite gerektiren konularda ona yardım ile mükellefti.

Osmanlı devleti idari taksimat olarak önce eyaletlere, eyaletler livalara, livalar kazalara, kazalar nahiyelere ve nahiyeler de köylere ayrılıyordu. Nahiye ve köyler dışında kalan diğer idari merkezler aynı zamanda birer yargı merkeziydi. Her yargı merkezinde birer kadı bulunurdu.20

Kadılar, kadı beratı denilen belgeyle kaza bölgelerine tayin olunurlardı. Büyük küçük bütün kadı ve mevalinin tayinlerinde kendilerine vazifeye tayinleri ve kazaya selahiyelerini havi berat denilen padişahın tuğrasını havi bir vesika verilir ve kendilerinden berat remi denilen bir harç alınırdı. Berat resmi, kadının yevmiyesi defterde kaç akçe ise onun aylığı hesap edilerek tahsîl edilir, bunun yarısı resm-i nişan ismiyle tuğra çekme parası olup diğer yarısı da kazaskerin maiyeti olan kâtip, muhzırbası, muhzır ve divittara verilirdi.21

17

Fahrettin Atar, “Kadı”, T.D.V. İ.A., C. XXIV, İstanbul 2001, s.66-69.

18

İlber Ortaylı, “Osmanlı Devleti’nde Kadı”, T.D.V. İ.A., C. XXIV, İstanbul 2001, s.69-73.

19

Mehmet Akman, Osmanlı Devleti’nde Ceza Yargılaması, Eren Yayınları, İstanbul 2004, s.40.

20

Halil Cin ve Ahmet Akgündüz, Türk Huk uk Tarihi: Kamu Huk uk u, Osmanlı Araştırmâları Vakfı Yayınları, C. I, İstanbul 1995, s.271.

21

(18)

3.2. Naib

Naib, vekil demektir; kadı yardımcısı veya kadı vekili anlamı en yaygındır.22 Bunlar belli bir öğretim düzeyinden daha ileri gitmemiş ulemadan olup23

kadının bulunmadığı hallerde duruşmâları idare etmek, serbest dirlikler içerisinde yer almayan köylerdeki davaların yerinde görülmesi için olay mahalline gitmek gibi görevleri yerine getiriyorlardı.24

Kimi zaman uzak bir bölgeye tayin olunan kadılar buraya gitmeyip yerlerine naib gönderebilmekteydiler. Kadı atadığı bir naibin hukuka uygun olarak verdiği hükmü değiştiremez veya bozamazdı. Kadının izni olmadan naib vekâleten yürüttüğü yargılama görevini başka bir naibe devredemez. Anadolu ve Rumeli’ndeki naib atamâlarının Anadolu ve Rumeli kazaskerleri tarafından tasdiki gerekmekteydi. İstanbul’daki naib tayinleri ise İstanbul kadısının onayına tabi idi.

3.3. Kâtib

Kâtipler yazışma ve davaların sicile kaydedilmesi isini yürütmektedir. Ender durumlarda mahkeme dışında yerlerine getirmesi gereken kesif olayları ile ilgili görevlendirildikleri görülmektedir.25

3.4. Çavuş

Şer῾i mahkemelerde çıkan ilâmların icrası, borçlunun mâllarını satarak borcunun ödenmesi, borçlunun mahkeme kararı ile tazyik edilmesi, kesinlesen nakdi ve bedeni cezaların infazı gibi günümüzde icra memurları, kısmen emniyet görevlileri ve savcının vazifelerini ifa eden memurlardır.26

Vezirlerin ve devlet ricalinin tutuklanma ve hapsedilmesinde bizzat çavuşlar bulunmuştur.27

22 Nurcan Abacı, Bursa Şehri’nde Osmanlı Huk uk u’nun Uygulanması (1 7. Yüzyıl). Kültür Bakanlığı

Yayınları / 2728, Ankara 2001, s.52.

23

Coşkun Üçok, Türk Huk uk Tarihi, Savaş Yayın Evi, Ankara 2002, s.199.

24

Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Kardelen Kitabevi Yayınları, Isparta 1999, s.220.

25

Nurcan Abacı, a.g.e., s.52.

26

Handan Bozkurt, Gaziantep 17 Nolu Şer'iye Sicili, Yüksek Lisans Tezi, İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mâlatya 2002, s.6.

27

(19)

3.5. Kassam

Ölülerin bıraktıkları eşyaları taksim işiyle uğrasan şer῾i memur hakkında kullanılır bir tabirdir.28

Osmanlı Devletinin Şer iye teşkilatında Mirâs taksimi, biri kazasker kassamları ve diğeri de bir mahallin kadılığında yani şer῾i mahkemelerde bulunan kassamlar olmak üzere iki sınıf kassam vardır. Kazaskerlere mensup askeri sınıfın terekesini varisleri arasında taksim eden kazasker kassamları ya her kazada veya birkaç kazada ayrı ayrı bulunurlar, Rumeli’dekiler Rumeli kazaskerleri ve Anadolu’dakiler Anadolu kazaskerleri tarafından tayin edilirlerdi.29

3.6. Muhzır

Mahkemede kadıların yardımcısı olarak muhzırbası ve muhzırları görmekteyiz. Muhzırlar, duruşmaya ilgili kişi ya da kişileri götürürler ve ihzariye ücreti alırlardı. Muhzırbaşı tayinlerinde, eski muhzırbaşının hakkında tecavüz edilmemesi için, yeni muhzırbasının hangi tarihten itibaren bu görevi yapabileceği açıklanırdı. Muhzırbaşılarının görev süreleri bir sen olup, bu vekil tayinlerinde de belirtilirdi. Muhzırbaşılık görevi Osmanlılar döneminin XVI. yüzyıl sonlarına kadar padişah beratı ile altı bölük sipahilerine verilen bir hizmet niteliğini taşımaktaydı. Sonraları Yeniçerilerin ağır basmaya başlamâları ile onlardan da bu görevi alanlarda olmuştur.30

3.7. Şühûdü'l-hal

Mahkemelerde yargılamaya gözlemci olarak katılan görevlilere şühud, şühudü’l-hal, şühudü’l-udul veya udulü’l-müslimin denmektedir. Bu, kazanın ileri gelenleri arasından seçilen, kadıya müdahale etmeyen, ama kadı üzerinde dolaylı etkisi olan bir kurumdur. Şühudü’l-halde yer alan üyelerin sayısı ile ilgili kesin bir şey

28

Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü II., İstanbul 1993, s. 209.

29

Uzunçarşılı, a.g.e., s.121.

30

Mustafa Akdağ, Türk iye’nin İk tisadi ve İçtimai Tarihi I, Barış Kitabevi Yayınları, Ankara 1971, s.337.

(20)

söylemek mümkün değildir. Bu davaların özelliği tescil olunan hükmün türü ve davanın taraflarına göre azalıp çoğalmaktadır.31

4. MATERYAL VE YÖNTEM

Çalışmamız bir giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde şer’iye mahkemeleri ile mahkeme görevlileri, şer’iye sicillerinin tanımı, tarihi gelişimi, önemi, üzerinde durulmuştur. Belgelerden sağlanan bilgiler ışığında birinci bölümde 54 Numaralı Şer'îye Sicili’nin değerlendirilmesi yapılarak defterin tanımı ve defterde geçen belge türleri hakkında bilgi verilmiştir. İkinci bölümde de Konya’nın tarihi hakkında kısaca bilgi verilip sicillerde yer alan Konya’nın mahalle ve köy isimleri belirtilmiştir, üçüncü bölümde ise sosyal, ekonomik ve hukuki yapı incelenmiş ve 54 Numaralı Konya Şer'iye Sicili’nin transkripsiyonu yapılmıştır. Çalışmamızın sonuna sonuç, bibliyografya ve örnek transkribe metinler ilave edilmiştir.

Defterin transkripsiyonu esnasında, transkripsiyon kaidelerine imkân dâhilinde uymaya çalıstık. Ayın harfî (') seklinde, Elif (ا), vav (و) ve ye (ى) harfleri ile yapılan uzatma (ˆ) işareti ile belirttik. Sicil incelenirken önce okuma çalısması yapılmıs, okuma sırasında yanlıs okunan ya da anlasılamayan kelimeler için, ilgili kaynaklar kullanılarak hata en aza indirilmeye çalışılmıstır. Okunamayan kelimeler (...), belgede bos bırakılan yerler (Boş), okunup tam emin olunamayan kelimeler (?) isaretleri ile ifade edilmiştir. Bu çalısmayı hazırlarken çesitli kaynaklardan yararlandık. Bunların basında kelimelerin dogru okunuslarını bulmak için “Kamûs-ı Türkî32” , “Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lûgat33” sözlüklerine başvurduk. Ayrıca “37 Numaralı Konya Ser'iyye Sicilinin Transkripsiyonu ve Degerlendirmesi34”adlı kitaptan faydalandık.

31

Nasi Aslan, İslâm Yargılama Huk uk unda “Şuhûdü’l-hal” Jüri: Osmanlı Devri Uygulaması, Beyan Yayınları, İstanbul 1999, s.60.

32

Şemseddin Sami, Kamûs-ı Türk î, Alfa Yayınlar, İstanbul 1998.

33

Ferit Develioglu, Osmanlıca-Türk çe Ansik lopedik Lûgat, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara 1997.

34

(21)

5. LİTERATÜR ÖZETİ

Konya Şer'îye Sicillerine dair bugüne kadar çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalarda, Konya Sicillerinin tanımı, içeriği, önemi hakkında bilgiler verilmektedir. Konya’nın tarihi, coğrafyası, sosyal, siyasal kültürel ve ekonomik yapısı Konya Şer'îye Sicilerinin analizi yapılarak ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Konya Şer'îye Sicilleri üzerine yapılan çalışmalara örnek olarak, Yılmaz Ceylan35, Hasgül Çolak 36, Hüseyin Muşmal37 Harun Er38, Cemal Çetin39Ferhat Bildik’in40 yüksek lisans tezlerinin Bunların yanında, Ruhi Özcan41, Yusuf Küçükdağ42ın çalışmalarını doktora tezi olarak örnek verebiliriz.

Konya Şer'îye Sicilleri ile ilgili yapılan diğer bir çalışma ise, İsmail Kıvrım’ın XVII. Yüzyılda Konya ve Ayıntab Şehirlerinde Gündelik Hayat43

adlı doktara tezidir. Bu çalışmada, halk için şehrin ne anlama geldiği, insanlara neler sunduğu, hayatı nasıl etkilediği, insanın gündelik hayatında neler yaşadığı ifade edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca, devlet merkezine yakın veya uzak olmanın şehri nasıl etkilediğini, şehirlerin Osmanlı idaresine girmesini ne gibi etkileri olduğunun, ticaret yollarının şehre nasıl

35 Yılmaz Ceylan, Konya Şer`iyye Sicillerinden İk inci Defterde Kayıtlı Olaylar ve Hük ümleri , Yüksek

Lisans Tezi, Selçuk Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 1991.

36 Hasgül Çolak, Konya Şer`iyye Sicillerinden Dördüncü Defterde Kayıtlı Olaylar, Hük ümler ve

Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 1992.

37

Hüseyin Muşmal, XVII. Yüzyılın İlk Yarısında Konya’da Sosyal ve Ek onomik Hayat (1640-1650), Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2000.

38

Harun Er, 1700-1725 Yılları Arasında Konya Mahk emesine İntik al Eden Adli Olaylar, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2006.

39 Cemal Çetin

, XVII. VE XVIII. Yüzyıllarda Konya Menzilleri, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniv.

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2004.

40

Ferhat Bildik, 83 Numaralı Konya Şer'îye Sicili 1837 -1840 (Hicri 1253-1256) Transk ripsiyon ve

Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2010.

41

Ruhi Özcan, 17. Yüzyılda Konya’da Mülk Satışları ve Fiyatları, Doktora Tezi Selçuk Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 1993.

42

Yusuf Küçükdağ, Lâle Devri’nde Konya, Doktora Tezi, Selçuk Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü Konya 1989.

43 İsmail Kıvrım, Şer’iye Sicillerine Göre XVII. Yüzyılda Konya ve Ayıntab Şehirlerinde Gündelik

(22)

bir etkisi olduğunun, şehirlerin demografik yapısının insanların gündelik hayatlarına nasıl yansıdığının ortaya konulması amacıyla Konya ve Ayıntab şehirleri arasında karşılaştırma yapılarak benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konulmuştur.

Ayrıca İzzet Sak, 37 Numaralı Konya Şer'îye Sicili (1102-1103/ 1691-1692) Transkripsiyon ve Dizin44 adlı çalışması ile İzzet Sak-Cemal Çetin, 45 Numaralı Konya Şer'îye Sicili45

bu döneme ait mahkeme kayıtlarında yer alan ferman, berat, buyruldu, hüccet gibi belge çeşitlerini ortaya koymuştur. Muhittin Tuş’un, Sosyal ve Kültürel Açıdan Konya46

adlı eseri, Konya’nın 18. yy. sonlarından ve 19. yy. ortalarına kadar olan dönemdeki sosyal ve kültürel yapısı hakkında bilgiler içermektedir.

44

İzzet Sak, 37 Numaralı Konya Şer'îye Sicili (1102-1103/ 1691-1692) Transkripsiyon ve Dizin, Konya Ticaret Odası, Konya 2010.

45İzzet Sak-Cemal Çetin, 45 Numaralı Konya Şer'îye Sicili45, Selçuklu Belediyesi Kültür Yayınları,

Konya 2008

46

(23)

6. 54 NUMARALI ŞER’ÎYE SİCİLİ’NİN KONULARINA GÖRE TASNİFİ

Belge Adı

Belge Numarası Belge Sayısı Ev Satışı 14-1/ 18-1/ 20-1/ 21-2/ 22-3/ 24-4/ 25-1/ 26-2/ 27-4/ 31-3/ 31-4/ 32-3/ 33-3/ 37-1/ 37-2/ 37-3/ 44-2/ 45-1/ 47-1/ 47-2/ 48-2/ 50-4/ 52-3/ 54-1/ 56-3/ 61-1/ 66-3/ 68-1/ 68-2/ 68-4/ 68-5/ 69-3/ 71-2/ 75-1/ 76-1/ 77-1/ 77-5/ 78-2/ 80-1/ 80-3/ 83-2/ 86-3/ 93-2/ 95-5/99-1/ 99-2/ 100-3/ 101-2/ 103-1/ 104-3/ 104-4/ 106-1/ 108-3/ 112-2/ 116-1/ 116-2/ 116-108-3/ 118-2/ 127-1/ 127-118-2/ 128-118-2/ 130-3/ 131-2/ 131-3/ 134-3/ 135-1/ 136-131-2/ 144-1/ 148-2/ 148-3/ 151-144-1/ 153-2/ 155-3/ 159-1/ 160-4/ 163-4/ 165-1/ 166-2/ 167-3/ 168-3/ 169-3/ 170-166-2/ 171-2/ 171-3/ 180-171-2/ 184-171-2/ 185-171-2/ 188-3. 88

Tarla ve Bağ Satışı 13-1/ 14-3/ 15-2/ 15-3/ 19-5/ 20-2/

21-1/ 21-3/ 23-3/ 24-1/ 24-3/ 26-3/ 30-4/ 31-2/ 32-4/ 36-3/ 45-2/ 47-4/ 49-3/ 53-2/ 53-4/ 55-2/ 61-2/ 61-3/ 62-2/ 64-2/ 72-1/ 74-3/ 80-4/ 80-5/ 83-1/ 83-3/ 89-1/ 90-3/ 91-4/ 95-4/ 96-1/ 97-1/ 107-1/ 110-1/ 111-3/ 112-4/ 113-2/ 117-3/ 119-3/ 125-1/ 133-1/ 140-4/ 141-3/ 143-4/ 145-4/ 151-4/ 157-3/ 159-2/ 159-3/ 162-1/ 163-2/ 164-1/ 165-2/ 180-3/ 182-1/ 183-2/184-4/ 186-2/ 188-2/ 189-2/ 189-3/ 190-2. 68 Dükkân Satışı 27-5/ 29-1/ 34-3/ 35-3/ 42-1/ 51-1/ 52-1/ 55-4/ 78-1/ 141-2/ 149-1 11 Mirâs 28-1/ 28-2/ 32-1/ 34-1/ 40-1/ 44-1/ 53-1/ 55-3/ 59-2/ 60-3/ 60-4/ 62-4/ 66-2/ 67-3/ 79-2/ 85-2/ 85-4/ 86-2/ 95-1/ 98-4/ 102-1/ 103-2/ 105-1/ 105-2/ 106-2/ 109-3/ 116-4/ 117-2/117-4/ 118-1/ 119-2/ 125-2/ 126-1/ 126-3/ 132-2/ 135-3/ 138-126-1/ 139-4/ 140-1/ 143-3/ 145-2/ 150-1/ 156-1/ 157-5/ 161-2/ 167-156-1/ 170-156-1/ 172-1/ 172-2/ 173-172-1/ 177-3/ 180-172-1/ 181-1/ 181-3/ 182-2/ 182-5/ 183-1. 56

(24)

Mirâs Da'vâsı 13-3/ 20-4/ 29-3/ 35-1/ 36-2/ 43-3/ 63-1/ 65-2/ 81-2/ 84-3/ 92-2/ 100-1/ 107-3/ 111-2/ 123-4/ 126-2/ 131-1/ 171-1/ 187-2 19 Vasîyet 17-1/ 17-4/ 18-2/ 23-2/ 25-2/ 33-1/ 36-1/ 40-3/ 46-2/ 50-3/ 51-2/ 54-2/ 56-1/ 57-1/ 58-1/ 65-1/ 69-1/ 87-1/ 94-1/ 97-2/ 114-1/ 120-1/ 120-2/ 132-3/ 141-1/ 150-3/ 161-1/ 176-2/ 177-1. 28 Hibe 16-3/ 49-2/ 66-1/ 71-1/ 86-1/ 108-1/ 123-2/ 129-4/ 140-2/ 147-2/ 180-4 11 Mülkiyet Da'vâsı 79-1/ 82-3/ 152-1/ 186-3 4 Namzed 16-5/ 22-1/ 24-2/ 48-5/ 49-1/ 64-4/ 66-4/ 92-1/ 133-2/ 148-5/ 152-2/ 162-4 12 Nikâh 75-2/ 110-3/ 113-3/ 144-2/ 169-1 5 Muhâla'a 16-4/ 43-2/ 62-3/ 72-2/ 81-3/ 88-4/ 89-2/ 95-2/ 125-4/ 139-2/ 140-3/ 142-3/ 153-4/ 154-2/ 190-1 16 Talak 59-1/ 89-4/ 94-2/ 174-3/ 5 Nafaka Takdiri 1-2/ 15-4/ 18-4/ 19-2/ 19-3/ 19-4/ 22-2/ 26-1/ 27-3/ 30-3/ 32-5/ 42-4/ 43-5/ 45-3/ 45-5/ 48-3/ 52-2/ 55-1/ 55-5/ 65-3/ 71-3/ 76-3/ 77-2/ 77-3/ 85-5/ 88-1/ 92-4/ 101-3/ 104-2/ 107-4/ 109-2/ 121-2/ 129-1/ 132-1/ 138-2/ 138-3/ 140-5/ 142-138-2/ 143-138-2/ 146-2/ 157-1/ 175-146-2/ 157-4/ 175-4/ 179-3/ 182-4/ 184-179-3/ 47

Mehr-i Müeccel ve Nafaka Da'vâsı 102-3/ 187-3 2

Vasî Tayini 13-2/ 14-2/ 16-1/ 16-2/ 17-2/ 17-3/ 18-3/ 27-2/ 28-3/ 29-2/ 30-2/ 33-2/ 38-2/ 38-3/ 42-2/ 42-3/ 43-1/ 44-4/ 45-4/ 45-6/ 46-3/ 46-4/ 49-4/ 51-3/ 52-5/ 56-2/ 57-2/ 57-3/ 63-3/ 69-4/ 73-3/ 74-1/ 74-5/ 75-3/ 78-3/ 78-4/ 81-1/ 81-4/ 83-4/ 88-2/90-4/ 92-3/ 93-3/ 98-2/ 102-4/ 103-3/ 103-5/ 107-2/ 111-4/ 111-5/ 112-1/ 112-5/ 120-3/ 122-5/ 123-1/ 127-4/ 133-4/ 139-3/ 141-4/ 142-4/ 143-1/ 150-2/ 150-4/ 151-3/ 155-2/ 155-4/ 160-3/ 162-3/ 162-5/ 171-4/ 173-3/ 175-2/ 175-3/181-4/ 182-3/189-4/190-3. 78

Nafaka ve Vasî Tayini 22-4/ 32-2/ 35-2/ 40-2/ 103-4/

124-4/ 135-124-4/ 151-2/ 155-1/ 163-1/ 14

(25)

2/ 166-3/ 176-1/ 177-2.

Vasî ve Nazır Tayini 23-1/ 51-4/ 76-4/ 110-2/ 121-3/

122-1/ 129-2/ 135-5/ 155-5 9 Nazır Tayini 21-4/ 39-3/ 54-4/ 56-4/ 77-4/ 177-4 6 Kayyım Tayini 48-1/ 58-3/ 68-3/ 95-3/ 99-5/ 148-1/ 148-4/ 151-5/ 160-2/ 174-1/ 179-5/ 186-4. 12 Mehr-i Mu'accel 16-4/ 19-1/ 31-1/ 43-2/ 59-1/ 72-2/ 81-3/ 86-2/ 88-4/ 89-2/ 91-2/ 94-2/ 95-2/ 110-3/ 122-4/ 123-3/ 125-4/ 139-2/ 142-3/ 153-4/ 163-3/ 174-3/ 179-4/ 187-3/ 190-1. 25 Vekil Tayini 88-5/ 95-1/ 102-1/ 105-2 4 Darb ve Yaralama 26-4/ 27-1/ 50-1/ 52-4/ 64-1/ 74-4/ 80-2/ 85-3/ 90-1/ 90-2/ 96-3/ 101-1/ 119-5/ 124-2/ 146-4/ 158-2/ 185-3/ 187-1/ 187-4/ 188-4. 20 Ölüm Keşfi 14-5/ 44-3/ 57-4/ 73-2/ 74-2/ 87-3/ 91-3/ 98-3/ 100-2/ 101-4/ 102-2/ 104-1/ 113-1/ 125-3/ 129-3/ 130-1/ 133-3/ 134-1/ 152-3/ 153-3/ 154-4/ 154-5/ 160-5/ 168-2/ 184-1/ 185-1. 25

Darb Da'vâsından Feragat 105-3 1

Dem ve Diyet Da'vâsı 162-2 1

Kapıya Katran Sürme ve Mahalleden

İhraç Da'vâları 53-3/ 60-2/ 67-2/ 84-2/ 87-2/ 91-1/ 113-1/ 114-2/ 124-3/ 136-1/ 148-6/160-1/ 167-2/ 169-5/ 170-3 15 Alacak Da'vâsı 34-2/ 58-2/ 61-4/ 63-2/ 73-1/ 76-2/ 82-1/ 82-2/ 85-1/ 93-1/ 94-3/ 96-2/ 97-3/ 99-4/ 108-2/ 110-4/ 115-4/ 124-1/ 127-3/ 128-1/ 135-2/ 139-1/ 149-2/ 169-2/ 173-2/ 176-3/ 179-1/ 130-2/ 154-3/ 183-3/ 189-1 31 Alacaktan Feragat 15-1/ 106-3 2

Alacak Da'vâsında Sulh 24-5/ 135-2 2

Köle Azadı 38-1/ 62-1/ 67-1/ 99-3/ 111-1/ 137-2/ 169-4/ 188-1 8 İltizam 3-2/ 35-1/ 156-4/ 158-1/ 175-1/ 164-3/ 165-164-3/ 186-1 8 İmdâd-ı Seferiye 3-4/ 4-1/ 4-2/ 4-3/ 5-1/ 7-2/11-1 7 Mukataa 2-3/ 153-1 2 Tımar Tevcihi 175-1 1

Hizmetini Terk Eden Sipahinin

Tımarının Elinden Alınması 146-3 1

(26)

Beratını Geri İsteme

Avarız ve Bedel-i Nüzûl 12-1 1

Rüsûm-i Raiyyet 25-3/ 98-1 2

Rüsûm-i Gümrük 137-1 1

Ferman 1-1/ 1-3/ 1-4/ 1-5/ 1-6 5

Sadât Kaymakam Tayini 2-2/ 3-1/ 3-5/ 9-2 4

Sefer için Deve Talebi 5-2/ 12-2/ 181-2 3

Gasp Da'vâsı 89-3 1

Borç Da'vâsı 33-4/ 122-2/ 156-3/ 176-4 4

Zina Da'vâsı 20-3 1

Fîl'i Şenî' Da'vâsı 46-1 1

Fîl'i Şenî' Da'vâsından Vazgeçme 47-3 1

İftira ve İyi Hal Soruşturması 48-4/ 54-3/ 115-2/ 115-3/ 167-4 5

Rakka Valisi Vezir Ahmet Paşa’ya Konya’da ikameti için verilen arpa, saman behâları ve diğer masraflar

8-1/ 10-1 2

Sahra nahiyesine bağlı olan suğla ve köylerde ziraat yapılan arazilerden alınan öşür ve rüsûm gelirlerinin taksimi

6-1 1

Çeşmeler Evkaâfının gelir-gider defterleri

7-1 1

Karaman Eyaleti Müteselliminin Muhasebesi

158-1 1

Konya Kazasına Naib Tayini Muraselesi 2-1 1

Yağlubayat Köyünün gelirlerinin tasarrufu

2-4 1

1151 senesi Esb-keşan Hacı mukâta'ası

olan vergi gelirinin toplanması 2-3 1

Azlettikleri Mahalle Temsilcisini Tekrar Tayin Etme

50-3 1

Emir Çavuş Değirmeni ile ilgili 121-1 1

Hırsızlık Da'vâsı 134-2/ 156-2/ 168-1/ 178-1 4

Tamiri Yapılan Caminin Masrafları 178-2 1

Tecavüz Da'vâsı 70-2/ 79-3 2

Hakaret Da'vâsı 109-1 1

Şikâyet Da'vâsı 39-1/ 39-2/ 50-1/ 84-1/153-1 5

Haneye Tecavüz 43-4/ 69-2 2

Şahitlerin Şahitlik Yapmaya Ehil

Olduklarının Tescili 23-4 1

Mahalle Avarızı Muhasebesi 164-3 1

Şeyh Ahmet Efendi’nin Vakfının Muhasebesi

30-1 1

Ebu İshak Karzuni Vakfında Bulaşıkçı Olan Kişinin Görevini Tekrar Teleb Etmesi

(27)

Şâdi Bey Vakfının Muhasebesi 136-3 1

Abîd Çelebi Vakfındaki Çifte Hamamın

Tamiri İçin Masraflar 174-2 1

Tedavi Hücceti 101-5/ 117-5 2

Vakıf Mahsulü Da'vâsı 82-2 1

Camiye Zararı Olan Ev Ve Cami

Duvarından Taş Alımı Da'vâsı 70-1 1

Değirmen Kirası Da'vâsı 112-3 1

Koyunların Ekine Zararı Da'vâsı 119-4 1

Kaybolan Çocuk Hakkında Ahalinin

Dahli Olmadığının Tescili 38-4 1

Kayıp Çocuk Da'vâsında Sulh 146-1 1

Vakıf Hanın Kirasının Tasarrufu

Anlaşmazlığı 147-1 1

Evlendirme Vaadiyle Kandırılan

Kadının Da'vâsı 179-2 1

Kaybolan Çocuğun Katledildiği

İddiasında Sulh 154-1 1

Esnaflıktan Men Etme Talebi 60-1 1

Karısının Düşürdüğü Çocukta Kimsenin

(28)

I. BÖLÜM

54. NO’LU ŞER'İYE SİCİLİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 1. Defterin Tanıtımı

Konya’ya ait Şer’iye sicilleri 1991 yılına kadar Mevlânâ Müzesi’nde muhafaza edilirken, alınan bir kararla bu tarihte, Milli Kütüphane’ye nakledilmiştir. Siciller Milli Kütüphane’ye nakledilmeden önce birer nüsha fotokopileri çekilmiştir. Bu nüshalar şuan Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde tezler bölümünde bulunmaktadır.

İncelemiş olduğumuz 54 Numaralı Konya Şer'îye Sicili H.1150–1152 (M.1738–1740) dönemlerine ait mahkeme kayıtlarını ihtiva etmektedir. Defter, 374 sayfadır, ancak defterin hacminin geniş ve kabarık olması nedeniyle ilk 190 sayfasını inceledik. Defterdeki sayfa numaraları sonradan verildiğinden orijinal değildir. Bazen bir sayfada üç veya dört belge bulunurken, bazen bir sayfada bir belge bulunmaktadır. Defterdeki belgelerin transkribi yapılırken her bir belge için ayrı numara verilmiştir. Örneğin, 20 numaralı sayfadaki 2 numaralı belge (20-2) şeklinde gösterilmiştir. Defterin dili, rahatlıkla okunabilecek sadeliktedir. Ancak bazı belgelerin yazısı bozuk ve silik olduğu için okunmasında güçlük çekilmiştir.

Defterin ilk sayfalarını ferman, berat, buyruldular ve salyane kayıtları oluştururken, diğer sayfaları genellikle hüccetler oluşturmaktadır.

2. Defterdeki Belge Türleri 2.1. Ferman

Fermân, Divan-ı Hümayun veya Paşakapısı’ndaki divanlarda alınan kararlara uygun olarak yazılan ve tuğra bulunan padişah emirlerine verilen isimdir.47

Bu emre, hükümdardan sadır olduğu için, “ferman-ı hümayun” ve “emr-i şerif ” denilirdi. Osmanlılarda hükümdarın tuğralı fermanına, münderecatının mahiyetine göre hüküm,

47

Mübahat S.Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik ) , Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul 1998, s.99.

(29)

biti, misal, tevki, nişan, berât, meşhur veya yarlıg denilirdi. Elimize geçen yüzlerce vesikada gördüğümüz “sebeb-i tahrir-i misal bi-misal, muceb-i hükm-i vâcibül imtisal, nişân-ı hümayun ve ferman-ı nafîz-i meymun, tevki-i refî-i hümayun yarlıg-ı belig ve hükm-i hümayun ve bitiyi mutalea kılanlar” ibareleri, misal, hüküm, nişan, fermân, tevki, yarlıg ve biti kelimelerinin padişahın yazılmış emrine delalet ettiğini göstermektedir.48

Ferman metni, gönderildiği şahsın elkabı ile başlardı. Elkablar, Osmanlı devlet adamları olsun veya yabancı hükümdar ya da devlet adamları olsun ayrı ayrı olarak tespit edilmiştir. Elkabdan sonra şahsın adı ve daha sonra dua rüknü sırasıyla bulunurdu. Duadan sonra nakil kısmı gelir. Bu nakil kısmında fermanın yazılma nedeni, konunun önemine göre uzun ya da kısa cümlelerle açıklanır. İncelediğimiz defterde cizye, mal-ı miriye gibi vergilerinin toplanması, korunması ve yol güvenliği sağlanarak merkeze gönderilmesi ile ilgili fermanlar bulunmaktadır.49

Konu açıklandıktan sonra emir kısmına geçilir. Emir rüknünden sonra tekid/tehdit rüknü yazılır. Tekidden sonra tarih kısmı yazılır. Belgelerimizde genellikle “ hurrire fî ” ibaresi kullanılmaktadır. Tarih gün, ay, yıl sırasına uygun bir şekilde ve Arapça olarak yazılmıştır.

2.2. Berat

Arapça bir kelime olarak sözlük manası “yazılı kâğıt ve mektup” demek olan bu tabir Osmanlı Devleti Teşkilatı’nda bazı vazife, hizmet ve memuriyetlere, tayin edilenlere vazifelerini icra salahiyetini tevdi etmek üzere, padişahın tuğrası ile verilen mezuniyet veya tayin emirleri hakkında kullanılan bir tabirdir. Padişahın imzasını taşıyan beratlar sadece imzalayan padişahın saltanatı boyunca geçerliydi. Yeni padişah döneminde de geçerli olması için “tecdid” olduğu belirtilerek yenisi verilirdi. Beratın kaybolbası durumunda “ zayiden” ibaresi ile yenilenirdi.

Beratlarda padişaha ait belgeler olması dolayısıyla fermanlarla hemen hemen aynı rükünleri ihtiva etmekle beraber fermanlardan olmayan bazı ayırt edici özelliklerde taşır. Bu suretle beratı, ilk bakışta fermanlardan ayırmak zor olabilir.

48

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Ferman”, İ.A, C. IV, Eskişehir 1997, s. 571.

49

(30)

Mesela fermanlarda sadece “hüve” kelimesinin yazılmasına karşılık beratlarda bu formül daha uzun tutulmuştur.50

Beratın, “Nişân-ı şerîf-i âlîşân…” veya “sebeb-i tahrîr-i tevkî-i…” gibi kalıblar Fermandan ayırt edilmesini sağlamaktadır.

Sicillerde yer alan bu belgelerden ortaya çıkan en önemli sonuçlardan birisi, birçok görevin merkezden yapılan atama usülüyle yapıldığıdır. Bu şekilde merkezi otorite korunmak istenmiştir. Diğer bir sonuç ise genellikle yeterli ve ehil olan kişilerin getirilmeye çalışılmasıdır.51 Konya’ya yapılan Kaymakam tayinlerinde ataması yapılan kişiler, sadat üzerine (Hz.Muhammed’in soyundan gelenler)tayin edilmişlerdir.52

2.3. Buyruldu

Türkçe “buyurmak” mastarından yapılmış bir isim olan buyruldu, Osmanlı diplomatiğinde sadrazam, vezir, defterdar, kazasker, kaptan paşa, beylerbeyi, vs. yüksek rütbeli vazifelilerin, kendilerinden aşağı mevkilerde bulunan görevlilere gönderdikleri emirler için kullanılan bir terimdir53. Bu belgeler kadıların bizatihi kendileri tarafından tutulmayan, kendilerine hitaben gönderildiği için kaydedilen belgelerdir.54 Buyruldular gönderildikleri yer açısından merkezden ve taşradan yazılanlar olarak sınıflandırılabilir. Taşrada yazılan buyruldular genellikle beylerbeyi buyruldularıdır.

Şer'îye Sicillerinde yer alan buyruldular genellikle halkın güvenliği, suçluların yakalanması gibi adli olayları, vergilerin düzenlenmesi, şehir gelirlerin tanzimi gibi ekonomik meseleleri, padişahtan gelen fermanlara uyulmasını sağlayan konuları içeren kayıtlardır. Ayrıca Buyruldular eyalet divanının işleyişi ve beylerbeyinin görevleri ile ilgili bilgiler içermektedir. Buyruldular ferman ve berata benzer. Ancak ferman ve beratlarda bulunan davet ve tuğralar buyruldular ba bulunmaz. İlk olarak elkabla başlar ve her görevli için farklı elkablar kullanılmıştır. Bir belgenin buyruldu

50 Kütükoğlu, a.g.e., s.124.

51

Oktay Ekici, 33 Numaralı Tok at Şer'îye Sicilinin Transk ripsiyonlu Metni ve Değ erlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tokat 2010, s.44.

52

KŞS-54,2-2/ 3-1/ 3-5/ 9-2.

53

Kütükoğlu, a.g.e., s.197.

54

Murat Fîdan H.1167-1169 (M. 1753- 1755) Tarihli Adana Şer‘iye Sicili, Yüksek Lisans Tezi, İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mâlatya 1996, s.8.

(31)

olduğunu anlamanın en belirgin şekli belgenin sonunda “deyü buyruldu” şeklindeki ibarenin kullanılmasıdır.

2.4. Hüccet

Arapça bir kelime olan hüccetin sözlük manası delil veya fîilin sübutuna medar olan nesne demektir. Osmanlı hukuk terminolojisinde ise hüccetin iki manası mevcuttur. Birincisi şahitlik, ikrar, yemin veya yeminden nükûl gibi bir davayı ispat eden hukuki delilere denir. İkincisi ise Şer῾iye Sicillerindeki manasıdır. Kadının hükmünü ihtiva etmeyen, taraflardan birinin ikrarını ve diğerinin bu ikrarı tasdikini havi bulunan ve üst tarafında bunu düzenleyen kadının mühür ve imzasını taşıyan yazılı belgeye hüccet denir. Tanzimat’tan sonraki Osmanlı mevzuatında hüccet tabiri yerine senet mefhumu da kullanılmıştır.55

Kadı tarafından ele alınan hüccetlerin konusunu her türlü kazai vakalar oluşturur. Başlıca hüccet çeşitleri: Köle ve köle azadı, evlenme, karsılıklı rıza ile bosanma, bosama(talâk), nikâhın feshi, nafaka, Mirâs, terbiye velâyeti, rehin, rehini kaldırma, borçla ilgili ihtilaflı konular, alım-satım mukaveleleri, icâre, vesâyet, vekâlet, emanet, sulh, iflas, gasp, cinayet.

Hüccetlerde de asıl konuya giriş yapılamadan önce kişilerin baba adı, kendi adı, lakabı, adres, şehri, mahallesi belirtilir. Mesela, alım-satım hüccetlerinde ilk tarafın beyan ve ikrarı, daha sonra diğer tarafın ikrarı başlar. Bu kısım genel olarak “gıbbe’t-tasdîk-i’şer' ” şeklinde ifade edilir. İkrarı kabul etmeyen taraf ilk tarafdan bunların ispatı için delil ister. Bu istek, “gıbbe's-su'âl ve'l-inkâr ba'de talebü'l-beyyine” şeklindedir. Daha sonra şahitler kadı huzurunda şahitliklerini belirtirler. İki tarafın ikrarı ve şahitlerin ifadesi “mâ-vakaa bi’t-taleb ketb olundu” şeklinde kaydedilir. Son olarak tarih yazılır. Belgenin sonunda Şühûdü'l-hâl kısmı bulunur. Şahitlerde bulunması gereken en önemli özellik dürüstlüktür. Şahitler genellikle ulema ve din görevlileri, askeri ve idari görevlileri, esnaf ve sanatkârlar gibi üst düzey ve seçkin konumdaki kişilerden oluşur

55

(32)

2.5. Salyane Kayıtları

18.yüzyılda Osmanlı Devleti’nin ekonomisindeki olumsuz gidişten ve masrafların artmasından dolayı merkez ve taşra yönetimlerinin askeri, idari, mali durumlarında önemli değişiklikler olmuştur. Taşrada vilayetlerin mali yapısındaki en önemli değişiklik 18. yüzyılın ilk yarısında tüm Osmanlı taşrasında iyice kurumlaşarak ortaya çıkan “vilayet masrafları”nın örfi vergiler olarak “tevzi defterleri” veya diğer adıyla “salyane defterleri” vasıtasıyla toplanması uygulamasıdır.

“Tevzi” tabiri burada yerel masrafların, örfi vergiler olarak vilayet halkına taksimini ifade etmektedir. Diğer taraftan “tevzi defterleri” vilayet masraflarını ihtiva ettiklerinden “vilayet masraf defterleri” olarak da adlandırılmaktadır.56

Ekonomik olumsuzluktan doğan masrafları, valiler, beyler, paşalar, padişah izni ile halktan yeni vergiler alarak karşılama yoluna gitmişlerdir.

Salyâne defterlerinde yer alan masraf kalemlerini şu şekilde sıralayabiliriz: Askeri harcamalar, merkez görevlilerinin masrafları, imdadiyeler, nühas ve çesitli malların nakliye giderleri, harçlar ve tahsildariye ücretleri, menzilci ücretleri, borç ve faiz giderleri, eyâlet ve kaza görevlileri ücretleri, hazine nakli yapanların masrafları, salyâne bakiyeleri (bakiye kalan kısım bir sonraki deftere eklenirdi), Emr-i âlî getirenlerin masrafı, iâneler (salyâne vergisini ödeyemeyen reayaya yapılan yardımlar), elçi ve konsolos masrafları, âdet-i ağnam bedeli, altyapı masrafları, mekkâreci (orduda nakliye görevi yapanlar) ücretleri, çeşitli belde masrafları…57

Salyane defterlerinin hazırlanması ve buna uygun olarak halktan tahsil edilmesi belli bir yöntem çerçevesinde gerçekleşirdi. Öncelikle salyâne defterinin kapsadığı dönemin tarihi ve salyanenin hangi amaçla toplandığına dair bilgiler verilmektedir. 1152 (1740) senesine ait salyane kayıtlarında Konya Valisi sefer için gerekli olan levazımın karşılanması için Konya kazası ve Sahra nahiyesi halkından imdad-ı seferiye adlı verginin tahsilini istemiştir.58

Ardından genel toplamın kaza merkezi ile

56 Açıkel, A. ve A. Sagırlı (2005), “Tokat Ser‘iye Sicillerine Göre Salyâne Defterleri (1771-1840)”,

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi 41, s. 95

57

Oktay Ekici, 33 Numaralı Tok at Şer'îye Sicilinin Transk ripsiyonlu Metni ve Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tokat 2010, s.53-54.

58

(33)

kazanın nahiyelerine bölüştürülen hisseleri yazılmıştır. 41250 guruşluk imdâd-ı seferiyenin tahsilinde Konya kazasına düşen kısım 3500 guruş iken Hatunsaray nahiyesine 500 guruş düşmektedir.59

Daha sonra nahiye hisselerinin de köylere taksimi ayrıntılı olarak sıralanmıştır.60

Kadı başkanlığında vali, mütesellim ve voyvoda gibi üst düzey idareciler, âyân, sehir kethüdası, esnaf kethüdaları ve ileri gelenlerden bazılarının hazır oldugu bir toplantı yapılırdı. “Masârifât-ı belde” gözden geçirilir kamu için harcama yapanların masrafları gider olarak sicile yazılırdı. Daha sonra genel toplamın tesbitinden sonra kadı veya nâibe her kurusta bir para hesabı ile “harc-ı defter ve imza” ile diğer personel için “katibiye”, “muhzıriye”, “hüddâmiye” vb. adlarda ücretler eklenirdi.61

59 KŞS-54,4-1. 60 KŞS-54,4-2. 61 KŞS-54,5-1.

(34)

II. BÖLÜM

KONYA ŞEHRİ’NİN FİZİKİ YAPISI VE TARİHÇESİ

1. Fiziki Yapısı

Konya, İç Anadolu’nun güney kısmının başlıca şehri ve vilâyet merkezidir. Aynı isimle anılan geniş ovanın kuzeybatı kenarında ve batıda Toros silsilesine bağlanan dağların etekleri yakınlarında kurulmuştur. Bu dağlar kuzeyde Lycaonia (Likaonya), Kapadokya (Cappadoce) ile güneyde Taşlık Kilikya(Cilicie Trachee) arasında sınır teşkil ederler.62

Konya dünya üzerinde 38 derece kuzey enlemi ve 32 derece doğu boylamı üzerinde yer almaktadır. Bölgenin kuzeyinde ve güneyinde doğu-batı istikametinde uzanan sıra dağlar, denizle olan bağlantısını zorlaştırır. Bu özelliğiyle tam bir kapalı havza niteliğindedir.

İklimi bozkır iklimi olup kışları çok serttir. Yazları ise oldukça sıcak ve kuraktır. Yağışlar yetersiz olmasına rağmen, yağmurlar, bitkilerin en çok ihtiyaç hissettiği an olan ilkbaharda yağar ve tahıl ziraatına uygun ortam sağlar. Konya şehri geniş ve düz bir bozkırda olmasına rağmen ilkbaharda dağlardan inen suların da etkisiyle etrafı yemyeşil bağ ve bahçelerle kaplıdır. Bu karakteriyle “vaha şehri” görünümündedir.63

Şehrin bulunduğu mevkinin yüksekliği 1020-1030 m, ortasındaki Alaaddin Tepesi ise 1080 metredir. Alaaddin tepesi aynı zamanda Konya kalesinin iç kale kısmını oluşturmaktadır. Selçuklulardan öncede var olan bu tepenin etrafı surlarla çevrilince iç kale durumuna gelmiştir. İç Kale Selçuklular döneminde idari merkez durumundaydı. İncelediğimiz dönemde İç Kale yerleşim yeridir.64

Konya Kalesi, İç Kale ile birlikte Dış Kale ve Zindankaleden oluşmaktadır. Dış Kale Selçuklular döneminde inşa edilmiştir. Zindankale, Ahmedek denilen bu kale şehrin batısında İç Kale’den ayrı dış sura bitişik sonradan hapishane olarak kullanılan

62

İbrahim Hakkı Konyalı, Konya Tarihi, Enes Kitap Sarayı, Ankara 1997, s. 7.

63

Muhittin Tuş, Sosyal ve Kültürel Açıdan Konya, Tablet Yay., Konya 2007., s. 22-23.

64

(35)

kaledir.65 13.yüzyılda şehrin güvenliğini sağlamak amacıyla, şehrin dışına İç Kale’yi kontrol edecek yükseklikte Ahmedek Kalesi, henüz dış sur yapılmadan önce, I. İzzeddin Keykavus tarafından 1213’te inşa ettirilmiştir.66

Alaaddin tepesinde Alaaddin Camisi yer almaktadır. Alaadin Camisi, Selçuklulardan kalmadır. Caminin yapımı Mesut zamanında başlamış, II. Kılıç Arslan zamanında da bitmiştir. Bunun yanında Konya’da gerek Selçuklulardan gerek Karamanoğullarından ve gerekse Osmanlı döneminden kalma pek çok cami, medrese, mescid bulunmaktadır. İncelediğimiz sicillerde, Kadı Mürsel Cami, Hacı Mehmet Şeyh Vefa Cami, Şerafeddin Cami isimlerini tespit ettik.67

Binâri Mahallesi Mescidi, Sakahane Mahallesi Mescidi, Ferhuniye Mahallesi Mescidi, Tursunoğlu Mescidi belgelerde geçen mescid isimleridir.68

Aknallı Ahmed Efendi Medresesi ve Tacü'l-vezir Medresesi belgelerde geçen medreselerdir.69

2. Kısa Tarihçesi

Tarih öncesi dönemlere ait pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Konya şehrinin eski adı kaynaklarda “İKONİAN” olarak zikredilen ve “Tasvir anlamına gelen “İKON”dan geldiği kaydedilmektedir.70

Konya VII. asırdan X.asra kadar pek çok defa Müslümanların akınlarına maruz kalmıştır. XI. asırdan itibaren de Türk akınlarına maruz kalmıştır.1071 Mâlazgirt zaferinden sonra Kutalmış Oğlu Süleyman tarafından zabtedilmiş olan Konya, 1097 yılından itibaren Anadolu Selçuklularının eline geçmiştir. Günümüz Konya’sının yerleşim düzeninin belirlenmesinde önemli bir yer olan Alaaddin tepesinin çevresinin iskân yeri olarak kullanılmaya başlanması, MS. XI. asrın başlarına uzanmaktadır.

65

Yusuf Küçükdağ, “Konya Kalesi’nin Ahmedek Bölümüne Dair”, Konya Şehrinin Fizikî ve

Sosyo-Ekonomik Yapısı- Makaleler I, Konya 2004, s. 13. 66

Yusuf Küçükdağ, a.g.m. s.18.

67 KŞS-54,41-1 / 57-1 / 70-1 / 189-1 / 178-2. 68 KŞS-54, 17-4 / 41-1. 69 KŞS-54, 57-1 / 38-2. 70

(36)

Selçukluların eline Sultan Alparslan zamanında geçen Konya bundan sonra İslam kültürü ile karşılaşmış ve Anadolu’da Müslüman bir topluma başkentlik yapmıştır.

Selçuklulardan sonra Konya Karamanoğullarının eline geçmiştir. Selçukluların çöküşünden sonra, onların başkenti Konya’ya sahip olmâlarından dolayı, Selçuklular’ın topraklarının tamamına vâris olduğunu iddia eden Karamanoğullarının hâkimiyeti başlamıştır. Daha sonra Konya Karamanoğulları ile Osmanlı Devletinin birbiriyle mücadelesine sahne olmuştur. Bu mücadeleden de Osmanlı Devleti karlı çıkmıştır. 1468 tarihinde II. Mehmed Karamanoğullarının üzerine yürüyerek Konya’yı egemenliği altına almıştır. Şehrin Valiliğine Manisa Sancak Beyi Şehzâde Mustafa getirilmiştir.71

Konya kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girince ilk olarak şehzade sancağı olmuş, sonra da Beylerbeyilik konumuna gelmiştir.

Konya’da yedi yıl boyunca Valilik yapan Cem Sultan Konya halkının Osmanlı hâkimiyetine alışmasını sağladı. Ancak Cem Sultan abisi(II. Beyazıd) ile giriştiği taht mücadelesini kaybedince Konya’yı terk etmiştir. II. Beyazıd Konya’ya önce oğlu Abdullah’ı onun ölümünden sonra da diğer oğlu Şehinşah’ı, onun da ölümü üzerine torunu Mehmet’i vali olarak göndermiştir.72

Yavuz Sultan Selim dönemi, Konya’da huzur ve sükûnetin olduğu bir dönemdir. Bizzat Yavuz, çeşitli vesilelerle birkaç defa, Konya ‘ya uğramıştır. İlk, 1512-1513 yılları arasında, ikinci kez Şah İsmail üzerine yaptığı sefer sırasında gelmiş 1514 Konya ‘da altı gün kalmıştır. İran seferinden dönüşte tekrar Konya ‘ya uğramış ve Mevlânâ dergâhı’nda tamirler yaptırarak, dervişlere sadaka dağıtmıştır.73

XVII. Yüzyılda Konya ve çevresi Celali isyanları ile karışmıştır. 1635’te Konya’ya gelen IV. Murat isyanlarda faaliyet gösteren zorbaları idam ettirmiştir. İran seferleri sırasında da IV. Murat Konya’ya uğramıştır. Konya, 19.yüzyıla kadar Karamen Eyaletinin merkez sancağı konumundadır.

71

Osman Turan, Selçuk lu Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, Ankara Üniversitesi Basımevi, İstanbul 1969, s.214.

72

İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. II, Ankara 1994, s. 109.

73 Muammer Gül,Atilla Bayram,Oğuzhan Hakkoymaz,Selçuklular’dan Günümüze Konya ‘nın

(37)

3. Mahalle ve Köyler

Türk-İslam şehirlerinin temel unsurlarını mahalleler oluşturmaktadır. Osmanlı şehrinde mahalle, birbirini tanıyan bir ölçüde birbirinin davranışlarından sorumlu sosyal dayanışma içinde olan kişilerin oluşturdugu bir topluluğun yaşadığı yerdir.74 Genel olarak mahalleler, bir mescidin veya caminin etrafında olusan birkaç evden meydana gelmekteydi.

Selçuklu döneminde 60.000 gibi bir nüfusa sahip olan Konya’da bu dönemde 40-50 civarında mahalle olduğu belirtilmektedir.75 Sultan III. Murat adına yapılan tahrirde Konya mahallelerinin sayısının 120’ye yaklaştığı bilinmektedir.76 1642 yılına ait bir avarız kaydında 114 mahalle bulunmaktadır.77 1584 yılında listelerde bulunan Cafer Hoca, La’l Paşa, Fahrünnisa, Musa Baba, Pir Sultan, Latif Çelebi, Şeyh Resul, Kurtoğlu, Değirmen Deresi, Müştak, Karaca, Mescid-i Hacı Veli, Hacı Memi, Çoban Abdal ve Gebran mahalleleri 1642 avarız kaydında ve sicillerde yer almamaktadır.

XVI. yüzyılda varolduğu halde, XVII. yüzyıl kayıtlarında adına rastlanmayan bu mahallelerin büyüyen veya gelişen mahallelere dâhil olmaları muhtemeldir.78

1642 tarihli avarız kaydında bulunduğu halde 1584 yılına ait listede bulunmayan Polatlar, Hacı Cemal, Şeyh Aliman, Aklan, Akbaş, Bağ-ı Evliya, Yenice, Kuzgunkavağı, Nişantaşı, Turşucu, ve Nehr-i Kafir mahalleleri aynı isimlerle Lâle devrinde de mevcuttur. Bu mahallelerden bazıları 1584 yılından sonra oluşmuş olmalıdırlar.79

İncelediğimiz belgelerde 1584 ve 1642 tarihli kayıtlardan farklı olarak Abdülvahid, Abid, Abdülmu'în, Akıncı, Arablar, Arpacılar, Bağ-ı Evliya, Bağhane, Beykara, Binari, Civar, Conklar, Çalıklı, Çiftenerdiban, Dedemoğlu, Dehla, Dolabucu, Dörtvukıyye, Gallecerb, Gödene, Irmak, Kadı Alişan, Kal'acık, Karacağan, Kazgan,

74 Özer Ergenç, “Osmanlı Şehrindeki Mahallenin İşlev ve Nitelikleri Üzerine”, Osmanlı Araştırmaları,

IV, İstanbul 1984, s. 69.

75

Tuncer Baykara, Türk iye Selçuk luları Devrinde Konya , Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1985, s.50.

76

Özer Ergenç, XVI. Yüzyılda Ank ara ve Konya, Ankara Enstitüsü Vakfı Yayınları, Ankara 1995, s .44.

77

Hüseyin Muşmal, Konya, s.13.

78

Hüseyin Muşmal, Konya, s.14.

79

Şekil

Tablo  1: Defterde  geçen  mahalle  isimleri  şunlardır:
Tablo  4: Defterde  adı  geçen  Müslüman  kadın  isimleri
Tablo  5: Defterde  adı  geçen  Gayri-Müslüman  isimleri

Referanslar

Benzer Belgeler

Medine-i Ayntab’da Mestancı mahallesi ahâlisinden iken bundan akdem fevt olan Muhsin-zâde Ahmed Ağa el-Hâc Ahmed Ağanın verâseti zevce-i menkuhe-i metrukesi

Medîne-i Ayıntab‟da Tarla-yı Cedîd Mahallesinde sâkin iken bundan akdem fevt olan El Hac Ömer bin Halil ÇavuĢun sülbi kebîr oğulları Ali ve Yasin ve cüssesinin

Medîne-i Kayseriyye'de Hasbek Mahallesi sükkânından iken bundan akdem fevt olan Ali bin İbrahim’in verâseti zevce-i metrûkesi Rukiye binti el-Hac İsmail ile sulbî

Medine-i Ayntab’da Tarla-yı Atik Mahallesi ahalisinden Battal es-Seyid Ömer beğ tarafından vekil-i müseccil-i şer‛isi olan yeğen es-Seyid Ali Ağa nam kimesne ve Medine-i

‘asâkir-i mansûre ile iş bu sene-i mübâreke Şevval-i şerîfinin beşinci günü Mısır’dan hareket (tahrib olmuş) ve’l-ikbâl Şam-ı Şerif’e dâhil olmağla Şam-ı

19/2 Medine-i Sivas ta Gök Medrese sakinlerinden iken bundan akdem vefat eden Mevlüde binti El-Hac Feyzullah isimli hatunun terekesinin sadri kebir oğulları Es-seyyid Feyzullah

itmekçi Hâcî Hasan Oğlu bayrâğının Ağâ ve Alemdârına verilen guruĢ 155 kuyûddan iki guruĢden ziyâde gümrük alınmamak içun ilâm harcı guruĢ 60 devletlü Hüsrev

Hamidiye Kazāsıʹna tâbi‘ Danişmend Karyesi sâkinlerinden Akçaoğlu Ömer ibn Mehmed nâm kimesne mahkeme-i şerʻiyyeye mahsūs odada maʻkūd-ı meclis-i şerʻ-i