• Sonuç bulunamadı

624 Numaralı Ayniyat Defterine (H.1266-1271 / M. 1850-1855) Göre Osmanlı Devleti’nde Suçlar ve Cezalar (Değerlendirme ve Metin)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "624 Numaralı Ayniyat Defterine (H.1266-1271 / M. 1850-1855) Göre Osmanlı Devleti’nde Suçlar ve Cezalar (Değerlendirme ve Metin)"

Copied!
448
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ORDU ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

624 NUMARALI AYNİYAT DEFTERİNE (H.1266-1271 / M.

1850-1855) GÖRE OSMANLI DEVLETİ’NDE SUÇLAR VE

CEZALAR (DEĞERLENDİRME VE METİN)

OĞUZHAN GÜNEL

DANIŞMAN

Dr. Öğr. Üyesi SÜLEYMAN UYGUN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ

Osmanlı arşivlerinin en önemli defterlerinden bir tanesi olan Ayniyat adı verilen defterler Sadaret’ten çıkarak çeşitli makamlara gönderilen yazıları ihtiva eder. Defter tutma geleneği Osmanlı Devleti’nin Fatih döneminden itibaren başlayarak son yüzyılına kadar devam etmiştir. Çeşitli devlet dairelerine gönderilen yazıları başka bir defterde kopya ederek dosyalamanın altında yatan en önemli sebep ise aranan herhangi bir belgenin olabildiğince hızlı bir şekilde bulunması içindi. Ayniyat defter serileri 1802 – 1903 yıllarını kapsayan bir asırlık süre içerisinde 1869 adet bulunmaktadır. Bu serilerin arasında bulunan ve hukuk anlamında bir hayli önemli olan 624 ve 625 numaralı Ayniyat defterleri kürek cezası hükümlerinin toplandığı defterlerdir. Defterin kapak kısmında “vaz’-ı küreğe dair” ibaresi bulunmaktadır fakat defter içerisinde yer alan hükümler incelendiği vakit çeşitli cezalandırma usüllerinin olduğu da görülmektedir. 624 numaralı ayniyat defteri M. 1850 – 1855 yıllarını kapsamaktadır. Bu süreç, kürekli gemilerin buharlı gemiler karşısında miadının dolmaya başladığı bir tarih olduğundan ceza hukuk sisteminde de bir takım değişiklere gidilmiştir. Bundan dolayı incelenen defter içerisinde yer alan hukuki durumlar dönemin değişen ceza kanunnamelerinin ne oranda ve nasıl bir şekilde uygulandığına dair önemli bilgiler sunmaktadır. 1851 tarihli ceza kanunnamesi defterin yazıldığı zaman aralığında yer almaktadır bu bakımdan kanunnamenin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi ve sonrasına dair de çıkarımlarda bulunulabilir.

Yapılan çalışma içerisinde XIX. Yüzyıla dair Osmanlı toplumunun hangi suçları işlediği, suçları işleyen kişilerin sosyal statüleri, cinsiyetleri ve dinlerinin ne olduğu konusunda detaylı bilgiler de sunmaktadır. Suçların işlendiği mahaller’de belirtildiği için Ayniyat defterleri yerel anlamda çalışma yapacak kişilerin çalışmalarına katkıda bulunabilir.

Defterin ilk kısmında bulunan suçlar başlığı altında, suçlara temel teşkil eden hususlardan. Cezalar başlığı altındaki ikinci kısımda ise suçlara yönelik cezai müeyyideden söz edilmiştir.

Yapılan bu çalışmada ulaşılmak istenen ana hedef, işlenen suçlar, verilen cezalar ve bu alanda yaşanan hukuki değişimlerden yola çıkarak bir takım

(5)

Yapılan bu çalışmanın konusu belirlendiği andan itibaren desteklerini esirgemeyen Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Uygun hocama, Prof. Dr. İlhan Ekinci hocama ve bölüm başkanımız Prof. Dr. Fatih Ünal hocama, eğitim hayatım boyunca maddi ve manevi destekçim olan, benim bu yola çıkmamda bana destek veren, hayatımda ilk sırada yer alan canım aileme ve tezimi yazdığım ilk andan itibaren hep yanımda olan canım dostum Sefa Türk’e teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

(6)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ... İ İÇİNDEKİLER ... İİİ ÖZET ... V ABSTRACT ... Vİ KISALTMALAR ... Vİİ GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM 1. 624 NUMARALI AYNİYAT DEFTERİ’NİN İÇERİK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ ... 9

1.1.SUÇLAR ... 9

1.1.1. Katl Suçu: ... 9

1. 1. 1. 1. Katl Suçu İşlenen Mahaller ve Suçluların Sosyal Statüleri . 11 1.1.2. Hırsızlık Suçu: ... 22

1. 1. 2. 1. Hırsızlık Suçu İşleyen Suçluların Mahalleri ve Sosyal Statüleri ... 25

1.1.3. Gasp Suçu ... 28

1. 1. 3. 1. Gasp Suçu İşlenen Mahaller ve Sosyal Statüler ... 30

1. 1. 4. Darp ve Yaralama Suçları ... 31

1. 1. 4. 1. Darp Suçu İşlenen Mahaller ve Suça Karışanların Sosyal Statüleri ... 34

1. 1. 4. 2. Yaralama Suçu İşlenen Mahaller, Sosyal Statüler ve Nafaka Bedelleri ... 35

1. 1. 5. Kalpazanlık Suçu ... 35

1. 1. 5. 1. Kalpazanlık Suçu İşlenen Mahaller ve Suçluların Sosyal Statüleri ... 37

1. 1. 6. Dolandırıcılık Suçu ... 38

1. 1. 7. Eşkıyalık Suçu ... 39

1. 1. 7. 1. Eşkıyalık Suçu İşlenen Mahaller ve Suçluların Sosyal Statüleri ... 42

1. 1. 8. Diğer Suçlar ... 44

1. 1. 8. 1. Kız Kaçırmak ... 44

1. 1. 8. 2. Yalancı Şahitlik ... 44

1. 1. 8. 3. Tecavüz ve Zina Suçları... 45

(7)

1.2.CEZALAR ... 48

1. 2. 1. Kürek Cezası ... 48

1. 2. 1. 2. Hırsızlık Suçuna Verilen Kürek Cezaları ... 53

1. 2. 1. 3. Gasp Suçuna Verilen Kürek Cezaları ... 54

1. 2. 1. 4. Darp ve Yaralama Suçuna Verilen Kürek Cezaları ... 55

1. 2. 1. 5. Kalpazanlık Suçuna Verilen Kürek Cezaları ... 55

1. 2. 1. 6. Dolandırıcılık Suçuna Verilen Kürek Cezası ... 55

1. 2. 1. 7. Eşkıyalık Suçuna Verilen Kürek Cezaları ... 56

1. 2. 2. Pranga Cezası ... 57

1. 2. 2. 1. Katl Suçuna Verilen Pranga Cezası ... 58

1. 2. 2. 2. Hırsızlık Suçuna Verilen Pranga Cezası ... 60

1. 2. 2. 3. Gasp Suçuna Verilen Pranga Cezası ... 62

1. 2. 2. 4. Darp ve Yaralama Suçlarına Verilen Pranga Cezası ... 63

1. 2. 2. 5. Dolandırıcılık Suçuna Verilen Pranga Cezası ... 64

1. 2. 2. 6. Kalpazanlık Suçuna Verilen Pranga Cezası ... 65

1. 2. 2. 7. Eşkıyalık Suçuna Verilen Pranga Cezası ... 65

1. 2. 3. Sürgün Cezası ... 66 1. 2. 4. Hapis Cezası ... 68 1. 2. 5. Itlak Hükümleri ... 70 SONUÇ ... 73 KAYNAKÇA ... 76 ŞEKİLLER LİSTESİ ... 81 TABLOLAR LİSTESİ ... 83

EK.1 624 NUMARALI AYNİYAT DEFTERİNİN TRANSKRİPSİYON METNİ ... 83

(8)

ÖZET

624 NUMARALI AYNİYAT DEFTERİNE (H.1266-1271 / M. 1850-1855) GÖRE OSMANLI DEVLETİ’NDE SUÇLAR VE CEZALAR

(DEĞERLENDİRME VE METİN) Günel, Oğuzhan

Yüksek Lisans, Tarih Anabilim Dalı

Tez Danışmanı: Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Uygun

Ekim – 2018 Sayfa: 446

Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük devletlerinden olan Osmanlı Devleti bu büyüklüğü ve gücünü kurmuş olduğu devlet sisteminden almıştır. Bu sistem içerisinde neler olduğunu ve nasıl işlediğine dair bilgileri sunan Osmanlı arşivleri de dünya tarihi açısından güzide bir noktadadır. Osmanlı arşivi içerisinde pek çok belge fonu ve bu fonların içerisinde yer alan defter serileri mevcuttur. Ayniyat defter serileri de bu fonların içerisin’de yer alarak Bab-ı Ali evrak odasında bulunmaktadır. Şüphesiz ki Bab-ı Ali Evrak odası Osmanlı arşivinin en önemli fonlarından bir tanesidir. Ayniyat defteri serileri içerisinde yer alan 624 numaralı ayniyat defteri kürek cezasına dair hükümleri ihtiva etmektedir.

Çalışmamız 624 numaralı Ayniyat defteri çerçevesinde hazırlanmıştır. Suçlar ve cezalar olarak incelenen bu çalışma içerisinde ilk bölümde suçlar ikinci bölümde ise bu suçlara uygulanan cezalar anlatılmıştır. Defter kürek cezasına dair yazılmış olsa da içerisinde kürek cezasının haricinde pranga cezası, sürgün cezası ve hapis cezası da bulunmaktadır. Bu cezaların haricinde ıtlak (af) edilme hükümleri de mevcuttur.

(9)

ABSTRACT

According to the Ayniyat Register Numbered 624 Crimes and Punishment in the Ottoman Empire (Analysis and Text) (H.1266-1271 / M. 1850-1855)

Günel, Oğuzhan

Master, Department of History

Thesis Advisor: Assist. Prof. Dr. Süleyman Uygun

October – 2018 Page: 446

The Ottoman Empire, which is one of the greatest empires of the history of the world and which has existed for more than 600 years, certainly owes this sublimity to the state system which established by himself. The Ottoman archives, which provide information about what is in this system and how it works, is also a remarkable point in terms of world history. There are many document funds in the Ottoman archives and book series which are included in these funds The Ayniyat Register series are also included in these funds and are located in the documentary room of Bab-i Ali. There is no doubt that Bab-i Ali document room is one of the most important funds of the Ottoman archives. The Ayniyat Register numbered 624 which takes part in the Ayniyat Register series contains provisions for penal servitude.

Our study was prepared within the scope of the Ayniyat Register numbered 624. In this thesis, which is examined as crime and punishment, crimes are explained the first section and the penalties applied to these crimes are explained in the second section. Although the register is written about the penal servitude, there is also shingle penalty, exile penalty and imprisonment penalty. Apart from these punishments, there are provisions for forgiveness.

(10)

KISALTMALAR

A.MKT.MHM. : Sadaret Mektubi Mühimme Kalemi

BEO.AYN.d. : Bab-ı Ali Evrak Odası Ayniyat Defteri

BOA. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi

C. : Cilt

Çev. : Çeviren

DİA. : Diyanet İslam Ansiklopedisi

Ed. : Editör

H. : Hicri

M. : Miladi

MEB. : Milli Eğitim Bakanlığı

Nr. : Numara

OTAM. : Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uyguluma Merkezi Dergisi

s. : Sayfa

S. : Sayı

SBE. : Sosyal Bilimler Enstitüsü

SDÜ. : Süleyman Demirel Üniversitesi TDV. : Türkiye Diyanet Vakfı

TTK. : Türk Tarih Kurumu

Yay. : Yayınevi

(11)

GİRİŞ

Arşiv belgeleri, başvurulacak kaynak eserler arasında şüphesiz önemli yeri tutar. Konularına göre tasnif edilen belgeler üzerinde araştırmacı kolaylıkla istediği konuya ulaşabilme imkânına sahip olur. Yazılı arşiv malzemeleri kendi arasında gruplara ayrılır. Bu gruplama içerisinde, Ferman, Berat, Ahidname, Divan kararlarını ve meclislerin müzakerelerini konu alan belgeler, Kanunname, Nizamname, Adaletname ve Adliye zabıtları ile özel akitlerin tescil ettiği noterlik belgeler arşiv malzemesinin temelini oluşturur.1

Osmanlı tarihi araştırmalarında kaynak olarak malzemenin en temel dayanak noktası Başbakanlık Osmanlı arşividir. Konumuz gereği Osmanlı arşivinden, devlet içerisinde bulunan kurumlar ile bağlantılı farklı fonlarda belgeler bulunmuştur. XIX. Yüzyıl içerisinde adli cezalar hususunda birçok devlet kurumuna ait muhtelif belgeler karşımıza çıkmaktadır. Bu kurumlar arasında yapılan yazışmalar bize cezaların hangi koşullarda ve hangi durumlara dayanak gösterilerek verildiği ya da verilme süreci hakkında bilgiler verebilmektedir. Bu kaynaklar bulundukları fonlar çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulup, bağlı bulundukları kurumunda özellikleri göz önüne alınarak buna göre işlenmelidir. Osmanlı arşivinde, daha ilk devirlerden itibaren devlet işlerini kayıt altına almalar başlamıştır. Devlet içerisindeki kurumların her bir belgeyi muhafaza etmesi bu bakımdan önemlidir. İlerleyen süreçlerde devletin bu işi daha sistemli hale getirdiğini görmekteyiz2. Bu belgelerin sistemli olmasının en somut örneği

defterhaneler aracılığı ile oluşturulan çeşitli kurumların defterleridir.

Arşiv kaynaklarının kullanımı genel bakımdan özgün araştırmanın muhtevasını ve usûllerini belirleyen unsurlardan bir tanesidir. Bu bağlamda bir mahkeme kaydını arşivden bulup araştırmaya ve incelemeye değer olanlarını ayıklamak tarihçinin asli görevlerindendir.3 Bu arşiv kayıtları arasında belgelerin

düzenli bir şekilde bir araya getirilmesi sonucunda da defterler ortaya çıkmıştır.

1 Mübahat S. Kütükoğlu, Tarih Araştırmalarında Usul, TTK, Ankara, 2011, s. 20-21.

2 Ramazan Günay, “Osmanlı Arşiv Kaynakları İçerisinde Ahkam Defterleri: Gelişim Seyri,

Muhtevası ve Önemi”, SDÜ SBE Dergisi, S. 17, 2013/1, s. 11; Halil İnalcık, “Osmanlı Arşivlerinin Türk ve Dünya Tarihi Açısından Önemi”, Osmanlı Arşivleri ve Osmanlı Araştırmaları Sempozyumu, İstanbul, 1985, s. 31-44.

3 John Tosh, Tarihin Peşinde, Çev. Özden Arıkan, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2013, s.

(12)

Resmi devlet işlerinin sağlam bir şekilde yürütülmesi ve ileriye dönük sorunların ortadan kalkması için defter tutma geleneği Türk devletlerinden Osmanlı Devleti’ne geçmiştir. Kürek cezası örneklerine rastladığımız Ayniyat Defterleri ise XIX. Yüzyıl’da Sadaretten nezaretlere, çeşitli devlet dairelerine ve vilayetlere yazılan tezkirelerin kaydedildiği defterlere verilen addır4. Bab-ı Ali

evrak odası vesikaları içerisinde bu defterler mevcut olup 1812 – 1895 seneleri arasında 1869 adet defter kaydı bulunmaktadır. Bundan dolayı konularına göre Ayniyat defterleri ayrılmaktadır. Bunlar; Yunan meselesi, Mısır meselesi, Tepedelenli Ali paşa, Rusya meselesi, harcırah ve atiye, kürek cezası, Tayınat, Rum fesadı, Karantina ve Sırp meselesi defterleridir. Sadaretten giden yazıların karşılığında vilayetlerden gelen cevabi yazılar ise Sadaret evrakı fonunda bulunmaktadır. Yenileşme döneminde bürokrasideki gelişmeler ışığında padişah fermanlarının yerini sadrazamların yazışmaları almıştır, bu sadrazam yazışmaları(buyruldu) sonucunda yüzden fazla cilt, Buyruldu ve Ayniyat defterleri oluşmuştur.5 Bu gelişmenin temelini yukarıda bahsettiğimiz üzere

yönetimin XVIII. Yüzyıl sonundan itibaren Babıali üzerinde yoğunlaşması oluşturmaktadır. Kürek cezasına dair yazılan 624 ve 628 numaralı ayniyat defterleri kayıtları M. 1850-1855 H. (1266-1279) yılları arasındadır. XIX. Yüzyıl Osmanlı Devleti’nin müesseseleri ve bunların işleyişi hakkında çalışacak araştırmacıların bu defterlerden yararlanmaları araştırmalarına kolaylık sağlayacaktır. Ayniyat defterleri başladığı tarihten sona erdiği tarihe kadar aynı şekilde devam etmemiş ihtiva yönünden bir takım değişikliklere uğramıştı. Bunun temel sebebi ise bürokratik değişikliklerin sıklığı dolayısıyla çıkan nizamnamelerin fazlalığı olmuştur. Kürek cezaları üzerine kayıtların tutulduğu bu defterleri detaylı bir şekilde ele aldığımız zaman, bu cezanın bürokratik ve hukuki açıdan yeri ve önemini görülebilmektedir. Bu türden cezalara karşı devlet nazarındaki tutum ve yaklaşımlar, defterdeki cezaların ihtiva yönünden zamana bağlı olarak geçirdiği dönüşümler gibi konular üzerine fikir yürütebilme imkânına kavuşuruz.

Ayniyat Defterleri kronolojik olarak sınıflandırıldığında 4 aşama karşımıza çıkmaktadır, yukarıda bahsettiğimiz zamana göre değişimler bunun temel sebebini

4 Necati Aktaş, “Ayniyat Defteri”, TDV İslam Ansiklopedisi, C. IV, İstanbul, 1991, s. 277-278. 5 Midhat Sertoğlu, Muhteva Bakımından Başvekâlet Arşivi, TTK, Ankara, 1955, s. 46-47.

(13)

oluşturmaktadır. İlk olarak 1866 yılına kadar kronolojik sınıflamalar ve Rumeli vilayetine yazılan yazılar mevcut olup diğer senelerde gelişimini devam ettirerek 1893 senesine kadar her vilayete ve makama yazılır hale gelmiştir.6

Osmanlı Devleti XIX. Yüzyıla gelinceye kadar kendi koyduğu hukuk kuralları dahili’nde yönetilmiştir. Yenileşme döneminde de bu böyle devam etmiş fakat batıdan esinlenerek oluşturulmuştur. İdare olarak devlet sınırlarını genişlettikçe alınan yerleri kendi yetkilileri ile yönetilmiştir.Alınan yerlerin nizam ve intizamı için devletin imar ve iskân, usul ve esaslarına göre teşkilat yapısı tanzim edilirdi. Yeni fethedilen yerlerde devlet tahrir sistemi uyguladı. Bu sistem Osmanlı Devleti’nin idari-mali ve askeri yapısının temelini oluşturmaktadır.7

Fakat belirli bir süre geçince Özellikle XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda siyasi, ekonomik, hukuki, askeri ve düşünsel yönden değişen Avrupa’yı takip etmekte güçlük çeken Osmanlı Devleti, Batıda ortaya çıkan anayasal düzeni ve bu düzen etrafında yaşanan hukuki yenilikleri tedricen kabul etmek ve kendi içyapısına uyarlamak zorunda ve durumunda kalmıştır. Devletin sürekli toprak kaybetmesi, Batılı devletler karsısında düşülen güç durum, merkezi otoritenin kontrolü kaybetmesi, kurumlarda yaşanan bozulmalar, ayan ve mütegallibenin devlet içinde devlet olarak türemesi ve kendi koydukları kurallara göre taşrayı idare etmeleri gibi daha saymakla bitmeyecek birçok neden devleti haklı olarak bir takım arayışlara yöneltmiştir.II. Mahmut zamanında başlayan kurumlarda yenilik çalışmaları, yeni kanun koyma şeklinde başlamış.8 Özellikle III Selim ve II.

Mahmud’tan itibaren hızlanan ve her alanda yapılmaya çalışılan tanzim ve ıslahat faaliyetleriyle devlet ile tebaa arasında daha güçlü ve çağın şartlarına göre yeniden nizam ve intizam tesis edilmeye çalışılmıştır. Bundan dolayı anayasal düzene geçilmeye çalışılmış ve hukuki alanda bir takım yeni düzenlemeler yapılmıştır.9.

Tanzimat bu bağlamda sade bir reform süreci değil artık devletin yeni baştan var olma süreci diyebiliriz.10 Bu tanzim sürecinde kurumların hepsi alt alta kademeli

6 Abdulmecid Mutaf, “Osmanlı Arşivindeki Ayniyat Defterleri”, OTAM, S. 7, 1996, s. 386-389. 7 İbrahim Solak, “Osmanlı Devletinde Taşra Teşkilatı”, Osmanlı Teşkilat Tarihi El Kitabı, Ed.

Tufan Gündüz, Grafiker Yay., Ankara, 2012, s. 93.

8 Mehmet Seyitdanlıoğlu, “Yenileşme Dönemi Osmanlı Merkez Teşkilatı”, TÜRKLER, C. XIII,

Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s. 1020.

9 Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapıları, TTK

Yayınları, Ankara, 1991, s. 254-260; Mutullah Sungur, “XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti'nde Taşra idaresi ve Vilâyet Yönetimi”, TÜRKLER, C. XIII, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2012, s. 1363.

(14)

olarak şimdiye kadar yapılmamış bir şekilde yeniden oluşturulmuştur. Artık devlet yetkilerini bir esasa bağlayarak kanunlar dahilinde çağdaşlaşma sürecine girmiştir.

Tanzimat sürecinde devlet en çok adli müesseseleri düzeltmek için uğraşmıştır. Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü bu çetrefilli ve zor durumun en büyük kaynaklarından bir tanesi ticaretin bozulması olmuştur. Osmanlı hukukundaki sekülerleşmenin yada yenileşmenin ilk olarak ticari ve ekonomik alanda yapılması, kapitülasyonlar ve yabancı devletlerle imzalanan Balta limanı anlaşması ve ikili ticaret anlaşmalarının neticesinde, yabancı tüccarların ve mahmi statüsündeki yabancı tabiyetine geçen Osmanlı gayrimüslimlerinin rahat ve güvenilir bir şekilde ticaret yapmaları ve ticari haklarının Batı'dakine benzer mahkemeler üzerinden korunması içindi. Bu nedenle Osmanlı'da hukuki alanda sekülerleşme öncelikle ticaret ile iltisaklı mahkemelerden başladı.

Divan-ı hümayunun yanında M. 1838 yılında “Meclis-i Valay-ı Ahkam-ı Adliye”nin kurulması11 ve çeşitli Tanzimat meclislerinin kurulması yapılan

reformların içeriğini göstermektedir12. Merkezileşmenin en büyük getirilerinden

olan Meclis-i Vala, yasama ve yargı organlarını tek başına kendi bünyesinde barındırmaktaydı. Bu iş yükünü hafifletmek maksadı ile 1854 senesinde yasama fonksiyonu Meclis-i Ali Tanzimat’a verilmiştir. Bu dönemden itibaren Meclis-i Vala tamamen yargı fonksiyonunu üstlenmiş ve adli durumlar bu kurum üzerinden devam etmiştir.13 Avrupa’daki sekülerleşme sürecinde yenilikler

tabandan olmuş fakat Osmanlı Devleti’nde Avrupa’nın aksine tabandan değil, yukarıdan yani bizzat merkezden uygulanmıştır. Bu nedenle yeniliklerin toplum ayağı yetersiz ve eksik kalmıştır.

Ayniyat Defterinin tarihsel gelişim süreci kurumların yenileşme süreci ile doğru orantılı olarak incelenebilir. XIX. Yüzyıl kurumlarda merkezileşmenin başlangıcını temsil ettiği ve kurumlar mezkur tarihten itibaren giderek merkezileştiği için devlet taşra’da alınan kararı bizzat kendisi görüp incelemek istemiş ve taşranın merkez ile tam işbirliği halinde devam etmesini istemiştir. Bundan dolayı taşra’ya gönderilen kayıtların bir kopyasını kendi bünyesinde

11 Mehmet Seyitdanlıoğlu, Tanzimat Döneminde Meclis-i Vala (1838-1868), TTK, Ankara, 1994,

s. 39; Ali Akyıldız, Osmanlı Merkez Teşkilatında Reform, Eren Yay., İstanbul, 1993, s. 191.

12 Reşat Kaynar, Mustafa Reşid Paşa Ve Tanzimat, TTK, Ankara, 2010, s. 201.

13 Ekrem Buğra Ekinci, Tanzimat ve sonrası Osmanlı Mahkemeleri, Arı Sanat Yay., İstanbul,

(15)

tutmak istemiş ve bunun sonucunda ayniyat defteri gibi birçok yeni defter oluşturulmaya başlanmıştır fakat buradan defter tutma geleneğinin Tanzimat’la birlikte başladığı gibi bir çıkarım çıkmaz.

Ayniyat Defterlerini; konularına, türlerine, yazıldığı makama ve belgelerin mahrecine göre 4 sınıf ta toplamak mümkündür. 624 numaralı Ayniyat Defteri ise konularına göre tasnif edilen defterler arasında yer almaktadır. 624 numaralı Ayniyat Defteri kürek cezası başlığı altında bulunduğu için bu ceza hakkında da ayrıntılı bilgiler vermek gerekmektedir.

Osmanlı hukuku içerisinde kürek cezası, tazir cezaları arasına girmektedir.14 Kürek cezası ağır ceza suçları içerisinde bulunduğundan XVI. Yüzyılda bazı Avrupa devletleri bu cezayı ölüm cezasının bile üzerinde görmüşlerdir. Kürek cezasına çarptırılan bir kişinin işlediği suçlar ise; adam öldürme, yaralama, kalpazanlık, tecavüz, dolandırıcılık gibi suçlardır. Karşımıza çıkan önemli bir husus XVI. Yüzyıldan itibaren Osmanlı hukukunda bir cezai müeyyide olarak uygulanmaya başlanan kürek cezasının Batı’daki uygulanış şekillerine ne derece benzediği ve Osmanlı hukukunu ne derece etkilediğidir. Osmanlı denizciliğinin satvet dönemi yaşadığı, kürekçilere olan ihtiyacın hat safhaya ulaştığı bir dönemde daha çok Akdeniz’de özellikle Batılı devletler ve korsanlar tarafından uygulanan bu ceza-i müeyyide Osmanlı idarecilerinin menfaatlerine uygun olduğundan böyle bir ceza yöntemini klasik hukuk bünyesine almakta örfen bir beis görülmemiştir. Böylelikle cezai uygulamalar ve teamüller içerisine kürek cezası uygulaması da girmiştir.

Bu gelişmeler Osmanlı Şeri hukukunda, etkileri ile birlikte “Had, Kısas ve Tazir” cezaları karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki olan Had cezaları uygulamada pek çok durumun belli olduğu ceza türleridir, örneğin tecavüz suçunun cezası Şeri ve Örfi hukuk’ta belirlenmiştir,15 fakat Şeriat’ın tarifine

uymayan durumlar had cezaları kıstası içerisinde değerlendirilmez, genel manada had cezası Allah’ın ve kamunun bütün hakları olarak değerlendirilebilir.

Ebu Hanife’ye göre had cezaları kişinin pişmanlığına bağlı olarak zaman aşımı ile düşebilir. Kısas cezaları ise esasen eşitlik anlamında kullanılmıştır, suçlu

14 Halil Cin, Gül Akyılmaz, Türk Hukuk Tarihi, Sayram Yay., Konya, 2013, s. 284. 15 Belkıs Konan, “Osmanlı Hukukunda Tecavüz Suçu”, OTAM, S. 29, Bahar 2011, s. 153.

(16)

işlediği suç karşısında aynı oranda ceza çekmesi ya da belirlenen diyeti ödemekle yükümlüdür ve eğer diyeti öderse kısastan kurtularak, ceza diyete dönüştürülmüştür.

Had ve Kısas cezalarının dışında Tazir cezası da bulunmaktadır. Had ceza türünde belirtilen ve verilecek cezanın belirli kıstaslar ile en baştan belirli olması Tazir ceza türleri için geçerli değildir, miktarı önceden belirlenmemiş cezalar Tazir içerisinde yer almaktadır16. Verilecek ceza yargılayıcının takdirine

bırakılmıştır. Bundan dolayı kürek cezası “Tazir cezaları” içerisinde bulunmaktadır. Tazir’in bir diğer tanımı İslam hukukunun devlet başkanlarına tanıdığı örfi yetkilerdir.

Tazir cezasının asıl nedeni İslam hukukunun açıklamadığı durumlardır.17

Bununla birlikte tazir cezaları ağırlıklı olarak Sultan’ın çıkardığı fermanlar ile kanunnameler içerisinde yer almıştır genellikle de Tazir cezaları Kadı’nın hükmüne bırakılmıştır fakat Kanun’un alt ve üst sınırları dahilinde hüküm vermiştir. Cezalandırma süreçlerinin ya da hüküm verme durumunun haricinde önemli olan bir durum da af etme meselesidir. Genel hukuk alanında tazir her zaman ucu açık bir konu olmuş ve kesin hükümler çerçevesinde sonuca bağlanamamıştır.

Tazir suçları içerisinde verilen cezalar sonrasında affedilmesi için merkeze sürekli yazılar yazılmıştır M.1873 (H.1290) yılında Divan-ı Ahkâm’a gönderilen yazıda cezalarının üçte birini bitirmiş kişilerin hangi koşullarda af edilmesi hususuna dair merkezden yardım istenmiştir. Bu türden yazılan belgelerde bu durumun çok sık tekrarlandığı vurgulanmıştır. Fakat en ince detay olarak cezaya çarptırılmadan önce değil cezanın üçte birini bitirenler hakkında durumun nasıl uygulanacağı araştırılmaya başlanmıştır. 1840 yılında ilk olarak yazılı hukuk yoluna, ceza hukuku üzerine gidilmiş ve 1850 senesinde ise yetmediği yerlerde düzenlemeye yapılmıştır.

XIX. Yüzyıl içerisinde ceza hukukunda sürekli değişime gidilmesi de bu durumun doğruluğunu ispatlamaktadır. Ceza alan kişilerin af edilmesi için onların

16 M. Akif Aydın, Türk Hukuk Tarihi, Beta Yayınları, İstanbul, 2015, s. 429; Osmanlı Devletinde

Hukuk ve Adalet, Klasik Yay., İstanbul, 2014, s. 85.

(17)

detaylı olarak araştırılması hususuna değinilmiştir, bunun için onların ne kadar süre ceza gördükleri ve malül durumunun ne durumda olduğu da kendilerine sorulacak sorular dahilinde karar verilmiştir. Ceza çeken mahkûmların dilekçe yazarak durumlarının incelenmesi talebinde bulunulmuştur.18

Tazir cezaları arasında bulunan kürek cezası, asırlar boyunca farklı uygulama türü ve sahası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu uygulama sahaları XIX. Yüzyıldan önce ağırlıklı olarak kürekli gemilerdir fakat zaman geçtikçe devletin iş yükü ağırlaşmış ve işçi ihtiyacı hissetmiştir, işte ortaya çıkan bu yeni iş sahaları için kürek cezası mahkûmları kullanılmıştır.

Osmanlı Devleti’nde kürek cezasının en büyük uygulandığı müessese Tersane-i Amire’dir. Zorunlu çalışma şekli olarak karşımıza çıkan kürek cezasına dair belgelerde mahkûmların nerelerde çalıştırılacağı ya da nerede istihdam edileceği pek fazla karşımıza çıkmamaktadır, incelenen belgelerde en çok Tersane-i Amire üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bunun haricinde Ereğli Madeni de bulunmaktadır.

Belgelerde adı geçen Tersane-i Amire’den kasıt aslında Tersane zindanınıdır. Çünkü Tersane-i Amire bünyesinde ceza çekilecek tek yer Tersane zindanıdır, bu zindanda bulunan suçlular Tersane-i Amire bünyesinde yapılacak her işi üstlenmek zorundaydılar.

Devlet en çok kürekçi ihtiyacınıda buradan karşılaşmıştır. Osmanlı tarihinde 350 yıl varlığını devam ettiren Tersane-i Amire 1861 yılında kapatılmıştır.19 Kürek cezası tam manasıyla klasik hapis cezaları gibi dört duvar

arasında uygulanan bir ceza türüne nazaran farklı bir durumdu, esas itibariyle de ağır kamu hizmetlerinde çalıştırılma olarak geçmektedir.

Devletin işçi ihtiyacı olan her durumda bu mahkumlar dört duvar arasından çıkarak, yol yapma, inşaat vb. durumlarda çalıştırılmıştır. Tersane-i Amire’ye bildirilen fermanlarda, tersanede çalıştırılacağı açık olarak bilmekle birlikte tersane ibaresi geçmeyen hükümlerde bütün kamu hizmetlerinin karşılamasına yönelik olmuştur. Bütün bu cezalandırma usüllerinin başında hiç

18 BOA, A.MKT.MHM, Nr. 455982, 16, (…), 1873.326.

19 Esra Mumcu, “Tersane Zindanı”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Balıkesir Üniversitesi,

(18)

şüphesiz “ıslah-ı nefs” etme durumu vardır, cezalandırmanın özünde kişinin bir toplum içerisinde gerektiği gibi kamu düzenini bozmadan yaşaması hedeflenmiştir.

(19)

BİRİNCİ BÖLÜM

1. 624 NUMARALI AYNİYAT DEFTERİ’NİN İÇERİK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

624 Numaralı Ayniyat Defteri H.1266-1271 / M. 1850-1855 yıllarını kapsamaktadır. XIX. Yüzyılda Batı merkezli olarak çok yönlü değişmeye ve dönüşmeye başlayan dünya ve toplumların yaşam şekli karşısında Osmanlı toplumunun nasıl ve ne yönde değiştiğini ortaya koymak için, toplum içerisinde işlenen suçları nitelik, nicelik ve tür yönünden ele almak ve bunlara uygulanan cezai yaptırımları araştırmak hayli önem arz etmektedir. Bu bağlamda incelenen bu defter içerisinde 754 adet hüküm vardır, bu hükümler içerisinde Kürek cezası 344 adet ile en çok verilen cezadır. Prangabendlik, sürgün ve hapis cezaları karşımıza çıkmaktadır. Defter içerisinde 12 adet hapis cezası hükümleri mevcut olmakla birlikte bu ceza türü genellikle kadın suçlulara verilen cezalardır. Yeniçağ dönemini kapsayan kürek cezası konulu çalışmalarda ağırlıklı olarak kadınlara kürek cezası verilmediğinden bahsedilmiştir. Bu durum incelediğimiz defterde biraz farklılık göstererek kadınlara da kürek cezası verildiği olmuştur20. Sürgün

cezası da defterde 20 adet hüküm ile karşımıza çıkmaktadır. Sürgün cezaları ileride detaylı olarak değineceğimiz üzere ahalinin huzurunu bozan kişilere verilmiş bir ceza türüdür. Defterde cezai müeyyidelerin yanında af konusu da geçmektedir, 117 adet af hükümleri vardır ve bu af hükümleri suçlunun mevcut durumuna bakılarak cezasının tam dolmamasına rağmen verildiği durumlarda olmuştur.

Bunun haricinde defterde cezaya konu olan suçlardan da ayrıntılı bir şekilde bahsedilmiştir. En çok 361 adet katl suçu defterde bulunmaktadır, katl cürmünden başka, hırsızlık, gasp, darp, kalpazanlık, eşkiyalık ve dolandırıcılık bunlardan başlıcalarıdır.

1.1. SUÇLAR

1.1.1. Katl Suçu:

624 numaralı Ayniyat Defteri’nde 358 farklı katl suçu karşımıza çıkmaktadır. Sadece katledilme vakıaları ile birlikte gasp ve yaralama sonucu

(20)

oluşmuş durumlar da defterde karşımıza çıkmaktadır.21 Katl suçu Müslim ve

gayrimüslim olarak çeşitli dinsel guruplar ayırt etmeksizin verilmiştir. İşlenen katl suçlarında olayın nasıl gerçekleştiği ayan beyan belirli olduğu durumlarda belirtilmiştir. Bu bağlamda suçun işleniş şekli cezanın süresi ve türünü etkileyen önemli hususlardandı.

Osmanlı Devleti hukukunda bilindiği gibi katl suçunun cezası kısastır. Kısasın uygulanması ya da suçlunun affedilmesi mağdurun yakınlarına bağlıdır. Af söz konusu olmaz ise bu durumda kısas uygulanırdı. XIX. Yüzyıl içerisinde inceliğimiz defterde bu durum aynen geçerli olmuştur. Mağdur olan kişinin yakınları katili kısastan af ettikleri takdirde Ayniyat defterine kayıt edilmiştir.

624 numaralı Ayniyat Defteri içerisinde katl suçu işleyen suçlulardan Müslümanlar, gayrimüslimlere oranla fazladır fakat gayrimüslimlerde azımsanmayacak oranda fazladır.

Şekil 1.1: 624 Numaralı Ayniyat Defteri’ne göre Katl Suçlarının Müslüman ve Gayrimüslimlere Göre Oransal Dağılımı

Katl suçlarında olayın nasıl gerçekleştiği, verilecek cezaların mahiyetini etkilemiştir22. Boğarak veya yaralayarak öldürme bunların başında gelmektedir23

21 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 48/1. 22 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 110/3. 23 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 3/5-6.

(21)

Katl suçunu işleyen kişinin yanında yardım ve yataklık yaptığı anlaşılan kişilere de ayrıca cezalar verilmiştir.24 Fakat görülen bu hükümlerin hiç birisinde yardım

ve yataklık yapan kişilerin defterde katl suçuna yardım edenlerin diyet ödediklerine rastlanmamıştır. Defterin içerisinde ceza çekmek için belirtilen yerler bir hayli kısıtlıdır, sadece sürgün yeri olarak Akka kalesi ve Kıbrıs belirtilmiştir. Bunun haricinde kürek veya pranga cezası alan suçluların cezalarını çekecekleri yerler sadece Tersane-i Amire’dir. Her bir belgenin başlangıcında olayın yaşandığı mahaller ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir.

1. 1. 1. 1. Katl Suçu İşlenen Mahaller ve Suçluların Sosyal Statüleri

Osmanlı sınırları dahilinde katl suçunun işlendiği mahaller defterde belirtilmiştir. Suç kaydının tutulduğu belgede Keyfiyet mahalline bildirilmiş olmağla…gibi ifadeler geçtiğinden suçun hangi mahalde işlendiği belirtilmekte ve belgenin kopyası mahallin üst düzey yöneticisine gönderilmekteydi. Mahalleri ayrıntılı bir şekilde belirtirken eyalet veya kaza isimleri başta olmak koşuluyla sonrasında karye ismi de belirtilmiştir. Aşağıda ayrıntılı bir şekilde belirtilen tabloda çeşitli Sosyal statü guruplarına göre suçluların mahalleri bildirilmiştir.

Tablo 1.1. 624 Numaralı Ayniyat Defteri’nde Katl Suçu İşleyen Suçluların Suç İşledikleri Mahallere Göre Sosyal Statü Bazında Sayısal Dağılımı

SIRA MAHAL REAYA ESNAF ASKER

1. Adalar 1 2. Adana (Araplar) 1 3. Adana (Kaşlı) 1 4. Alanya 1 5. Amasya 1 6. Amasya (Osmancık) 1 7. Ankara 1 8. Ankara (Buraközü) 1 9. Ankara (Dayanlı) 6 10. Antalya 3

11. Antalya (Cami-i Atik) 4 12. Antalya (Cami-i cedid) 1 13. Antalya (Mandero Karyesi) 2

24 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 75/5, 76/4, 80/3, 84/5, 91/4-6, 93/5, 98/4, 117/2, 139/1, 148/2,

(22)

14. Ardahan (Çıldır) 1 15. Ayazmend 1 16. Aydın (Güzelhisar) 1 17. Aydın (ince) 1 18. Aydıncık Kasabası 2 19. Aynaroz Ceziresi 1 20. Babadağı Kazası 1 21. Başgelme kazası 1 22. Batum 1 23. Belgradcık 1 24. Belviran 1 25. Bergama 1 26. Bergama 1 27. Berkofça 1 28. Berkofça (Bana) 1 29. Biga 1 30. Birgi 1 31. Bolu (Alaplı) 2 32. Bolu (Benderekli) 2 33. Bolu (Kasaplar) 1 34. Bolu (Sofu) 1 35. Bolu-Benderekli 1 36. Boran Kazası 1 37. Borlu 1 38. Boyabad (Mehmedli) 4 39. Bozok 1 40. Bulgaristan (Samakov) 2 41. Bursa 1 42. Bursa 1 43. Bursa (Dimyoz) 1 44. Bursa (Eldir) 5 45. Bursa (Gölcük) 2 46. Bursa( Kirmastı) 1 47. Bükreş 3 48. Büyük Çekmece 1 49. Canik (Kara Kaza) 1 50. Cisr-i Ergene 1

51. Çankırı 1

(23)

53. Çankırı (Kalecik) 1 54. Çıldır 1 55. Çorum (Tezekçi) 4 56. Çorum Kasabası 6 57. Danişmendlü Kazası 1 58. Denizli 1 59. Dimetoka 1 60. Dimetoka (Çavuşlu) 1 61. Dimetoka (Revapeşte) 1 62. Divriği Kazası 1 63. Diyarbakır 1 64. Drama 1 65. Drama (Berescan) 1 66. Drama (Perscan) 1

67. Drama (Sarı Şaban) 1

68. Durgan Kazası 1

69. Edirne 1

70. Edirne 2

71. Edirne 2

72. Edirne 1

73. Edirne (Ada Nahiyesi) 6

74. Edirne (Ahur) 1

75. Edirne (Akça Kızanlık) 1 76. Edirne (Bevvap Sinan) 1 77. Edirne (Çukalcı) 2 78. Edirne (Eskipoloz) 1 79. Edirne (Hoş Kadem) 4 80. Edirne (Kınıklı) 3 81. Edirne (Kızılağaç) 8 82. Edirne (Zağra-i Cedid) 1

83. Edirne(Cisri Mustafa) 2 84. Edremid 1 85. Edremit (Yenice) 1 86. Eğdiç 1 87. Eğirdir 1 88. Emirdağı 1 89. Ermenek 1 90. Ermenek (Zive) 1 91. Eskişehir (Sevih) 3

(24)

92. Esnarova Kazası 1 93. Ezine Kazası 1 94. Fermude-Eyüplü 3 95. Filibe (Uzuncaabad) 1 96. Firecik Kazası 3 97. Galata 3 98. Garamoz Karyesi 1 99. Gedüs Kazası 3 100. Gelibolu (Karacık) 1 101. Gemlik 1

102. Gemlik (Kumla-i Kebir) 1 103. Gemlik (Umurik) 1 104. Geylan (Pirebeği) 1 105. Girne (Komaço) 1 106. Gördek 1 107. Gördek (Kafas) 1 108. Görele 1 109. Gümüşhane (Kelkit) 2 110. Halep 1 111. Hanya 1 112. Hanya 1 113. Harameyn 1 114. Harput 1 115. Harput (Hekimhan) 1 116. Harşova 3 117. Haymana (Bunan) 1 118. Hazargrad (Bulgaristan) 1 119. Hüdavendigar 1 120. İnönü 1 121. İpek Kasabası 1 122. İslimye Sancağı 1 123. İstanbul 1 124. İstanbul 1 125. İstanbul (Aksaray) 2 126. İstanbul (Fatih) 1 127. İstanköy Ceziresi 2 128. İştip Kazası 1 129. İzmid (Arslan bey) 1 130. İzmile Karyesi 1

(25)

131. İzmir 1 132. İzmir (Birgi) 1

133. İzmir (Faik Paşa) 1 134. İzmir (Yeni Mahalle) 1

135. İzmir-İsli 1 136. İzmir-Karşıyaka 1 137. İzmit (Mihaliç) 1 138. İznik 1 139. Kalecik Kazası 1 140. Kale-i Sultaniye 2 141. Kale-i Sultaniye (Türkmen) 1 142. Kalkandelen 1 143. Kalkandelen Kazası 1 144. Kapan-ı Dakik 1 145. Karacaşehir Kazası 1 146. Karahisar-ı Behramşah 1 147. Karahisar-ı sahip 1 148. Karahisar-ı sahip 1 149. Karahisar-ı Sahip 1 150. Karahisar-ı Sahip (Beş

Ağaç)

1 151. Karahisar-ı Sahip (Hacılı) 1 152. Karahisar-ı Sahip

(Karakeçili)

1 153. Karahisar-ı sahip (Sandıklı) 1 154. Karahisar-ı Sahip (Sandıklı) 1 155. Karahisar-ı Sahip (Sandıklı) 1 156. Karahisar-ı Sahip (Surhisar) 1 157. Karahisar-ı Şarki 1 158. Karesi sancağı (Duman

karyesi) 1 159. Kastamonu 1 160. Kastamonu (Alahana) 1 161. Kastamonu (Kozyaka) 1 162. Kastamonu (Viranşehir) 1 163. Kayacık 1 164. Kazabad 1 165. Kemer Edremit 1 166. Keskin Kazası 3

(26)

167. Kesriye Kazası 2 168. Kıbrıs 1 169. Kıbrıs (Odim) 1 170. Kıbrıs (Taban) 1 171. Kıbrıs (Tuzla) 1 172. Kırkağaç 1 173. Kocaeli (Karadere) 1 174. Konya 1 175. Konya (Ereğli) 1 176. Konya (Esbekşan) 1 177. Konya (Gaferyad) 5 178. Konya (Hamid) 11 1 179. Konya (Hamid) 1 180. Konya (Karapınar) 1 181. Konya (Kayrablı) 1 182. Konya (Küçük Sinan) 1 183. Konya (Şeyhler Karyesi) 1

184. Konya- Ereğli 1 185. Koyulhisar Kazası 1 186. Köprülü Kazası 2 187. Kudüs (Berfere) 1 188. Kudüs (Rakide) 1 189. Kudüs (Ramullah) 1 190. Kuruçeşme 1 191. Kütahya 1 192. Kütahya (Eğrigöz) 1 193. Kütahya (Gedus) 3 194. Kütahya (İnönü) 1 195. Kütahya (Orta Mahalle) 1 196. Kütahya (Virancık) 1 197. Labonik karyesi 1 198. Lankaz Nahiyesi 1 199. Leş Kasabası 1 200. Malkara 4 201. Manastır 1 202. Manastır 2

203. Manastır (Hamza bey) 2

204. Manastır (Kazan) 1

(27)

206. Manavgat 1 207. Manisa 2 208. Manisa (Dücban) 4 209. Maraş (Örse) 1 210. Marmaracık 2 211. Menemen 1 212. Menemen Kazası 4 213. Mersin (Aydıncık) 1 214. Mersin (Sinanlı) 8 215. Merzifon 1 216. Midilli 2 217. Midilli (Manda) 1 218. Midüllü (Biki) 1 219. Mihaliç 1 220. Mihaliç 1 221. Mihaliç (Keçişer) 1 222. Muğla (Söke) 2 223. Niş (Ergüp) 1 224. Niş (Leskofça) 1 225. Niş (Paşa karyesi) 1 226. Ohri (Dileşte) 1 227. Ohri Kasabası 1 228. Ordu (Aybastı) 1 229. Ordu (Perşembe) 2 230. Pazarcık Kazası 4 231. Peravişte 1 232. Peravişte (Yekşan) 3 233. Perşembe (Pavri) 2 234. Perşembe (Timurtaş) 2 235. Peşdivan Kazası 1 236. Piraziz (Şeyhli) 1 237. Piriştine 1 238. Pirlebe 1 239. Plevne (Orşa) 1 240. Prizren (Radoviçe) 1 241. Razlık Kazası 1 242. Resmo Sancağı 1 243. Rodos 1 244. Rodos (Kalmiyoz) 1

(28)

245. Ruscuk (Balçova) 1 246. Ruscuk (Esmil-i Atik) 1 247. Ruscuk (Kadı) 2 248. Ruscuk (Ober) 1 249. Ruscuk (Tabaşka) 1 250. Safranbolu 1 251. Sahara (Rakoviçe) 1 252. Sakız (Tohori) 1 253. Salihler 1 254. Samakov Kazası 1 255. Samsun (Çarlayık) 1 256. Sandıklı Kazası 1 257. Saruhan (Gördek) 2 258. Saruhan (Satancılar) 1 259. Selanik 1

260. Selanik (Avret hisarı) 1 261. Selanik (Bazergan) 1 262. Selanik (Bezergan) 1 263. Selanik (Karaferye) 1 264. Selanik (Karaferye) 1 265. Selanik (Lankaza) 2 266. Selanik (Nevrekop) 1 267. Selanik (Varadin) 1 268. Selanik (Varadin) 1 269. Silistre 1 270. Silistre 2 271. Silistre 1 272. Silistre (Ayşinli) 1 273. Silistre (Harmova) 3 274. Silistre (Kızılcık) 1 275. Silistre (Maçin) 1 276. Silistre (Ruscuk) 2 277. Silistre (Yemşenli) 1 278. Silistre (Yemşenli) 1 279. Silistre (Yetimli) 1 280. Silivri 1 281. Sinop (Akkaya) 2 282. Sinop (Beğran) 1 283. Sinop (Boyabad) 1

(29)

284. Siroz 1 285. Sivas 1 286. Sivas 1 287. Sivas (Taşabad) 1 288. Soma 1 289. Soma (Kızılhisar) 1 290. Sorgun (Ocaklı) 2 291. Süleymanlı Kazası 2 292. Şam-ı Şerif 1 293. Şumnu 1 294. Şumnu (Kerlabad) 3 295. Şumnu (Semedava) 3 296. Şumnu (Topal) 1 297. Şumnu (Yenipazar) 1 298. Tarsus (Avretlü) 1 299. Tarsus Kasabası 1 300. Taşabad (Karaağaç) 3 301. Taşköprü 1 302. Taşköprü (Karşı) 2 303. Taşköprü (Serhat) 1 304. Tekirdağ 1

305. Tekirdağ (Köse İlyas) 2 306. Tekirdağ (Nabi) 2 307. Tepedelen (şir) 1 308. Tırhala 1 309. Tırnova 2 310. Tırnova 2 311. Tırnova (Birada) 2 312. Tırnova (Derbent) 1 313. Tırnova (Emrudluk) 1 314. Tırnova (Karabek) 1 315. Tırnova (Sofu Yurdu) 2 316. Tırnova (Vahuna-i Zir) 1

317. Tirebolu 2 318. Tirebolu (Sarıyar) 1 319. Tosya Kazası 2 320. Trablusgarp 1 321. Trablusgarp 1 322. Trabzon (Debbağhane) 1

(30)

323. Trabzon (Sürmene) 2 324. Tuna Mahallesi 1 325. Ustrumca Kazası 1

326. Uşak 2

327. Uşak (Deli Harlo) 3 328. Uşak (Göbek) 1 329. Uşak (Hacem) 3 330. Uşak (Kırkbaran) 1 331. Uşak (Şebeller) 1 332. Ünye (Yenice) 1 333. Ürgüp (Bala-i Palana) 2 334. Üsküp (Geylan) 1 335. Van (Akgiri) 1 336. Varna 1 337. Varna (Balcık) 1 338. Varna (Balçık) 1 359. Varna (Mütekalya) 1 339. Varna (Pazarcık) 1 340. Varna (Pazarcık) 3 341. Varvadin Nahiyesi 1 342. Vefceren Kazası 1 343. Viranşehir 2 344. Viranşehir (Çakraz) 1 345. Viranşehir Sancağı 1 346. Yalakabad 1 347. Yanık Karyesi 1 348. Yanya Sancağı 4 349. Yenice Karyesi 3 350. Yenice Kazası 2 351. Yenişehir 1 352. Yenişehir Bursa 1 353. Yenişehir-i Fener 3 354. Yenişehir-i Fener 5 355. Yozgat (Aydıncık) 4 356. Zağra-i Atik 1 357. Ziştovi 1 358. Zonguldak (Ereğli) 15 359. TOPLAM 496 23 23

(31)

Yukarıda ayrıntıları ile verdiğimiz mahaller suç işlenilen mahallerdir. Bu mahaller arasında Anadolu coğrafyası suç oranı bakımından diğer yerlere nazaran daha ağırlık kazanmaktadır. Anadolu’dan sonra suç oranı bakımından Balkanlar gelmektedir. Bu oranlara bakıldığı zaman aslında nüfus ile paralel bir seyir arz ettiği de söylenilebilir, nüfusun fazla olduğu yörelerde suç oranı artmıştır. Fakat bunun aksi olduğu durumlarda vardır, yani suç oranının Anadolu ve Rumeli çerçevesinde ele alınması durumunda, Anadolu nüfusunun daha fazla olması bunda önemli bir etkendir. Lakin bunun tam tersine olduğu örnekler de söz konusudur. Suç oranlarını Anadolu vilayetlerine indirgersek nüfus oranı düşük bazı vilayetlerde ya da kazalarda suç oranı nüfusu fazla olan vilayetlere göre daha fazla çıkabilmektedir. Bu durumun netlik kazanabilmesi için suç oranının fazla çıktığı vilayetlerin en başta ekonomi olmak üzere sosyo – kültürel yapılarının incelenmesi gerekmektedir.

Şekil 1. 2. 624 Numaralı Ayniyat Defteri’ne Göre Katl Suçu İşlenen Bölgelerin Oransal Dağılımı

Bu mahallere İstanbul’dan giden yazılar neticesinde o bölgenin valisine bildirildiğine dair bilgi, belgelerin sonuna da eklenmiştir. Yakalama emri çıkarıldıktan sonra suçlular zanlı firar halindeyse acilen onların yakalanması istenmiştir. Belgenin içerisinde bulunan bölgenin valisinden gelen bir diğer

(32)

tahriratta suçlunun kısastan af edilmiş olduğunu belirtmesidir.25 Belgelerin sonuna

eklenen diğer bir önemli husus, suçluların cezasının bitiminde memleketine tard ve def edileceğidir, fakat ahali bu durumu istemez de onun farklı bir yere sürgün edilmesini ister ise suçlu başka tarafa gönderilirdi. Başka bir tarafa gönderilmesindeki hedef ise, suçlunun artık o mahalde bir sorun çıkarmaması ve ahaliyi tekrardan rahatsız etmemesidir26. Yakalanma sürecinde aynı şekilde

ahaliye sorularak kefilleri alınırdı. Katl suçları ise göze çarpan bir diğer husus da kazaen işlenen cinayetlerdir. Bunlara uygulanan yaptırımlarda da geçmişe yönelik sabıkalarına bakılarak karar verilmiştir. Kişinin geçmişte herhangi bir kasıtlı durumu söz konusu ise ceza alır fakat aksi bir durum varsa kefilleri alınarak çok sık karşımıza çıkmasa da suçlular tahliye edilirdi.27

1.1.2. Hırsızlık Suçu:

Hırsızlık insanlık tarihiyle başlayan suç unsurudur. Tarihten bugüne var olmuş birçok milletler bu suçun önlenmesine yönelik yasalar koymuş ve kamu düzeni adına nizamı sağlamaya çalışmışlardır. Paganizmden tek tanrılı dinlere kadar28 toplumun ahlaki değerlerine yönelik kurallar koyan din ve inançlarda hırsızlık suçuyla ilgili muhtelif önlemler almışlardır. İslamiyet de bu duruma karşı sert tedbirler alan dinlerden bir tanesidir. Arapça anlamı ile Sirkat olarak geçen hırsızlığa karşı Kuran-ı Kerim’de çalınan malın karşılığında diyet olarak hırsızın bir uzvunun kesilmesine gidecek kadar sert önlemler dahi almışlardır. Fail olarak geçen bu şekilde herhangi bir hırsızlık olayının net anlamda hüküm verilebilmesi için çeşitli şartları vardır. Bunların başında; Çalınan malın bir değerinin olması, başkasına ait olması, gizlice alınmış olması gerekmektedir.29 Esas itibarı ile

Osmanlı hukuku İslam şeriatından beslendiği için Kuran ayetleri, hadisler ve bu husustaki içtihatlar ışığında cezalar verilmiştir. Burada ana hedef kişinin yaptığı hatalardan ders alarak pişman olması ya da tövbe etmesini sağlamaktır. Yukarıda bahsedilen uzuv kesme durumunda suçlu ikinci defa aynı hatayı yaparsa başka bir uzvu kesilir fakat aynı hatayı devam ettirirse bu sefer hapis edilirdi. Bu böyle

25 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 164/2. 26 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 192/2. 27 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 88/3.

28 Tarihsel süreç içerisinde, insanlık bir toplum içerisinde yaşamaya başladığı andan itibaren

toplumun düzeni oluşturmuş ve bunu korumayı hedeflemiştir. Yaşanılan toplum içerisinde birtakım dinlere inanmışlar ve toplumsal düzeni bu dinlerin normları ile de korumayı sağlamışlardır.

(33)

olmakla beraber İslam devletlerinde özellikle Türk-İslam devletlerinde bu uygulamaya çok nadir tesadüf edilmiştir. Zira uzuv kesme cezasının tatbiki için birçok kriter vardır. Örneğin Kafkasya ve Kırım gibi soğuk bir coğrafyada bir kişinin kürk çalması zor durumda olduğunun belirtisi olarak görüldüğünden devlet bunda kendini suçlu saymış ve uzuv kesme yoluna gitmemiştir. Lakin aynı suç Arabistan gibi sıcak bir bölgede gerçekleştiğinde bunun ihtiyaçtan ziyade ekonomik kaygıyla yapıldığına kanaat getiren hukukçular böyle bir suç için uzuv kesme yoluna gidebilmekteydiler.30 Burada karşımıza çıkan sorunlardan bir diğeri de basit hırsızlık ve ağır hırsızlık suçlarıdır. İslam alimleri gasp ve yol kesme suçlarını’da bu suçun altına koyabilmek için çeşitli görüşler ortaya koymuşlardır. Ayrım yapılacak noktada, kişinin haberi olmadan gizlice bir malı çalınırsa bu basit hırsızlık içerisine girer, fakat yol kesme ve gasp suçlarında kişinin bilerek elinden malının zorla alınması, ağır hırsızlık içerisine girer ve cezası da ona göre verilirdi.31

624 numaralı Ayniyat Defteri’nde incelenen hükümler içerisinde hırsızlık suçunda çalınan malların iadesi istenmiş ve bunun sonrasında belirli miktarlarda cezalar uygulanmıştır. Hırsızlığın net olarak ortaya çıkarılması için çeşitli görgü tanıkları ve şahitlere başvurulmuş onların görüşüne yer verilmiştir. Defterin içerisinde yer alan hükümler doğrultusunda yukarıda bahsettiğimiz basit hırsızlık suçlarına dair 72 adet hüküm bulunmaktadır. Bu suçun Müslüman ve gayrimüslimlere oranı aşağıda belirtilmiştir.

30 Ali Bardakoğlu, “Hırsızlık”, DİA, C. XVII, 2013, s. 384-396.

31 Adnan Akalın, “İslam Ceza Hukukunda Hırsızlık Suçu ve Çalınan Mal ile İlgili İhtilaflar”,

(34)

Şekil 1.3. 624 Numaralı Ayniyat Defteri’ne Göre Hırsızlık Suçu İşleyen Kişilerin Oransal Dağılımı

Verilen cezaların özünde kişinin kendini ve nefisini terbiye edeceği hedeflenmiştir. Fakat kendi nefsinin terbiye etmeyerek yeniden bu işlere kalkışan kişilere’de cezalar verilmiştir.32 Hırsızlık fiili ile birlikte bu fiile cüret edenlerde

ceza almışlardır.33

Çalınan malların satılacağı daha ziyade eskici dükkânlarıydı. Bundan dolayı hırsızların çaldıkları malları eskici dükkânlarına satması bunlar hakkında bir nizamnamenin gerekli olduğunu ortaya çıkarmıştır. 1854 (1270) yılında çıkarılan hükümde Mübaayacılar/satın alanlar hakkında bir nizam çıkarılması istenmiştir.34 Çalınan malların iadesi bütün davalarda görülen durumdur eğer ki

bir kişi para çalmışsa çaldığı miktarı aynen geri teslim etmek zorundadır. Fakat çaldığı eşyayı satarak elinden çıkarmışsa o malın değeri ölçüsünde iadesi yaptırılırdı.35 Hükümlerin içerisinde yapılan hırsızlığa dair neler çalındığı da

belirtilmiştir. Hem para hem eşya çalanlar, sadece eşya ya da sadece para çalanlar da mevcuttur. 32 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 77/7. 33 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 92/5. 34 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 186/3. 35 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 191/3.

(35)

Şekil 1.4. 624 Numaralı Ayniyat Defteri’ne Göre Çalınan Malların Cinsinin Sayısal ve Oransal Dağılımı

Defterin içerisinde kadınların işlediği hırsızlık suçuna dair tek bir hüküm bulunmuştur. Daha önce de aynı suçtan hapis yatan bu kadınların yine çarşı içlerinde gezinerek alışveriş yapma bahanesi ile girdikleri dükkanlardan eşya çaldıkları bunların evlerinde yapılan tahkikatlar neticesinde anlaşılmıştır.36

1. 1. 2. 1. Hırsızlık Suçu İşleyen Suçluların Mahalleri ve Sosyal Statüleri

624 numaralı Ayniyat Defteri içerisinde karşılaşılan hırsızlık suçlarında, suçu işleyen kişilerin sosyal statüleri de belirlenmiştir. Bununla birlikte mağdur olan kişilerin de sosyal statüleri birkaç hükümde karşımıza çıkmaktadır. Defterin içerisinde bulunan mahallere ve sosyal statülere dair birçok çıkarımda bulunulabilir.

(36)

Tablo. 1. 2. 624 Numaralı Ayniyat Defteri’nde Hırsızlık Suçu İşleyen Suçluların Mahalleri ve Sosyal Statü Bazında Sayısal Dağılımı

SIRA SUÇLULARIN MAHALLERİ SOSYAL STATÜLERİ

1. (Belli değil) Reaya

2. (Belli değil) Seyis

3. (Belli değil) Gardiyanlıktan İhraç

4. (Belli değil) Manav

5. (Belli değil) Ayakkabıcı

6. (Belli değil) Reaya

7. (Belli değil) Bargir Sürücüsü

8. (Belli değil) Muytab Kalfası (Kıl dokumacı)

9. (Belli değil) Reaya

10. (Belli değil) Reaya

11. (Belli Değil) Reaya

12. (Belli değil) Reaya

13. (Belli değil) Reaya

14. (Belli değil) Dökmeci

15. (Belli değil) Reaya

16. (Belli değil) Aşçı

17. (Belli değil) Berber

18. (Belli değil) Zaptiye Neferi

19. (Belli değil) Gulam

20. Akşehir Reaya

21. Ankara Reaya

22. Asitane Top Vapuru Amelesi

23. Aydın Reaya

24. Balat Reaya

25. Belli değil Tütün bekçisi

26. Beşiktaş Reaya

27. Beşiktaş Kahveci

28. Bolu Aşçı

29. Bolu Sahaf Çırağı

30. Bursa Mestçi Çırağı

31. Danişmend Karyesi Reaya

32. Debre Reaya

33. Deniz Abdal Mahallesi Reaya

34. Dobrice Reaya

(37)

36. Galas Reaya

37. Harput Reaya

38. Irgadpazarı Bakkal Çırağı

39. İzmir Rum Milletinden

40. İzmit Odabaşı

41. Kalur Karyeli Reaya

42. Karyot Adası Reaya

43. Kasımpaşa Reaya

44. Kastamonu Reaya

45. Kefalonya İngiliz Tebaası

46. Konya Reaya

47. Küçükköy Berber Kalfası

48. Mısır ---

49. Midilli Reaya

50. Midilli Reaya

51. Niğde Berber

52. Ordu - Karaman Rençber - Fırıncı 53. Pazarcık ve Tırnova Reaya

54. Ruscuk Reaya 55. Selanik Reaya 56. Sivas Reaya 57. Sivas Reaya 58. Tarabya Fırıncı 59. Tatavla Reaya 60. Teke Reaya

61. Tire Sefine Taifesi

62. Tokat Reaya 63. Tunus Reaya 64. Üsküdar Reaya 65. Üsküdar Basmacı 66. Van Rençber 67. Van Kaptan

68. Varna İngiliz Tebaası

69. Yanya Reaya

70. Yenikapı Kantarcı

71. Rum Tebaasından ---

(38)

Sosyal statü bazında hırsızlık suçu işleyen kişiler ağırlıklı olarak reaya olarak bulunmaktadır. Diğer meslek alanlarında ise esnaflar bulunmaktadır ki bu durum yapılan hırsızlığın ekonomik temelli olup olmadığına dair bize bir takım çıkarımlarda bulunmamızı sağlıyor.

Defter içerisinde bulunan üç adet hükümde, zaptiye meclisinden çıkarak Meclis-i Valay-ı Ahkâm-ı Adli’ye ita kılınan mazbatalar bulunmaktadır.37

Hırsızlık suçu işleyen kişiler, çaldığı malları ödemesine rağmen yine de ceza almışlardır. Bu durumlarda malın karşılığı alındığı için ceza süresinin daha az verildiği görülmüştür. Benzer şekilde çaldığı şeyi vermeyi taahhüt eden kişilere de benzer yöntem uygulanmıştır.38 Çalınan mal eşya ise, eşyanın o zamanki bedeli

üzerinden nakit olarak masraf çıkarılmıştır.39

1.1.3. Gasp Suçu

İslam hukuku’nda Hırsızlık suçu içerisinde gasp da bulunmaktadır. Gasp, ağır hırsızlık suçu kapsamında ele alınmaktadır. Hükümlerin içerisinde geçen “gasp-ı emval” mağdur olan kişinin zorla elinden mal alması olarak geçmektedir. Basit hırsızlıktan ayıran en önemli fark ise işlenen suç gizli bir şekilde olmadığı için kamu düzenini bozmaktadır. Bundan dolayı cezalandırılması da hırsızlıktan daha farklı bir şekilde yapılmaktadır.40 Gasp suçu had suçları içerisinde

değerlendirilmektedir.41

Gasp suçu iki şekilde işlenmektedir, birincisi bir malın sahibinin haberi olarak elinden zorla alınmasıdır, ikincisi herhangi bir şekilde mağduru yaralayarak gasp etmektir.

624 numaralı Ayniyat Defteri içerisinde sadece gasp ve yaralayarak gasp suçları mevcuttur. 16 adet farklı gasp suçu ve dört adet yaralayarak gasp suçu bulunmaktadır.

37 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 43/4-5, 44/1. 38 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 7/2.

39 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 9/2.

40 Ömer Düzbakar, “İslam-Osmanlı Ceza Hukukunda Hırsızlık Suçu: 16-18. Yüzyıllarda Bursa

Şer’iyye Sicillerine Yansıyan Örnekler”, Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, S. 2, Bursa, 2008, s. 82-85.

(39)

Yaralama suçlarında Osmanlı hukuku cerh bedeli olarak “ücret-i cariha” adı altında suçludan para almaya da mahkûm etmekteydi. Defterin içerisinde bulunan dört adet gasb-ı cerh suçu içerisinden sadece bir tanesinde cerh bedeli alınmıştır. Bursa’da bir evin içerisine giren üç kişi evde bulunan iki kadını yaralamışlardır. Yaralama ile birlikte evin içerisinde bulunan 4500 kuruş değerinde elmas iğneyi de gasp etmişlerdir. Cerh bedeli olarak 800 kuruş, iğnenin bedeli olarak ta 2500 kuruş üzerine iki tarafta anlaşılmıştır fakat mahkeme. Yine de suçluları bir yıl pranga cezasına çarptırmıştır.42

İşlenen 20 adet gasp suçu işleyen hükümlülerin 18’i gayrimüslim, 41’i Müslümandır. Gayrimüslimlerin hepsi Osmanlı Tebaasıdır.

Şekil. 1. 5. 624 Numaralı Ayniyat Defteri’ne Göre Gasp Suçu İşleyen Müslim ve Gayrimüslimlerin Dağılımı

Dört adet yaralayarak gasp etme suçu işleyen zanlılardan dokuzu Gayrimüslim, dördü Müslüman’dır. Suçluların mahbusin tarihinden itibaren süresi bitmiş ise, sadece kefilleri alınarak serbest bırakılma şartı da hükümlerin içerisine işlenmiştir. Kefilleri alınan suçlular serbest kaldıktan sonra memleketine

(40)

götürülmesi istenmiştir. Fakat bu durumun aksi olduğu ve memleketinden başka bir tarafa sürülmesi istendiği de olmuştur.43

Gasp suçu içerisinde değerlendirilen bir başka durum ise posta soygunudur. Defterin içerisinde iki adet posta soygununa dair hüküm bulunmaktadır. İlk hüküm Adana taraflarında Şam postasını soyan altı Müslüman hakkındadır, diğer’i ise bu fezahat/hayasızlık da bulunan kişilerin kayıtları istenmiştir.44

1. 1. 3. 1. Gasp Suçu İşlenen Mahaller ve Sosyal Statüler

Defterin içerisindeki 20 adet gasp suçu içeren hükümlerde çeşitli mahaller belirtilmiştir. Bu mahaller içerisinde suçluların çeşitli sosyal statüleri de belirtilmiştir. Bu mahaller arasında bazen karye isimleri, bazen de eyalet isimleri belirtilmiştir.

Tablo. 1. 3. 624 Numaralı Ayniyat Defteri’nde Gasp Suçu İşlenen Mahaller ve Sosyal Statü Bazında Dağılımları

SAYI MAHAL SOSYAL STATÜ

1. (Belli değil) Reaya

2. (Belli değil) Reaya

3. Ankara Reaya

4. Arnavutköy Asker

5. Aydıncık Kasabası Reaya

6. Bağdat Reaya

7. Beğpazarı (Kavunovası karyesi) Reaya

8. Bursa Reaya

9. Çam Karyesi Asker

10. Edirne Tütüncü

11. Filipe (Kalu Karyesi) Reaya

12. İstanbul Reaya

13. İstanbul Reaya

14. İzmir Çoban

15. Menteşe sancağı Reaya

16. Selanik Reaya

17. Tekirdağ Reaya

43 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s.142/1. 44 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 34/3, 164/1.

(41)

18. Tırhala Sancağı Reaya

19. Varna Reaya

20. Yenişehir-i Fener Mora Muhaciri

1. 1. 4. Darp ve Yaralama Suçları

Darp suçu genel manada yaralama (cerh) suçu ile eş değer bir anlam taşımaktadır. Darp suçu kişiyi öldürmeden, fakat öldürmek kastı ile hareket ederek yaralaması şeklinde gerçekleşirse ölüme teşebbüs ile bir tutulur ve cezası ona göre tatbik edilirdi. Darp suçunun kasti ya da hatalı olarak işlendiği, cezanın tespit edilme sürecinde hayli etkilidir. İslam hukukunda bu durumun kıstasları belirlenirken kazaen ya da kasti olup olmadığına yer verilmiştir.

Darp suçu vücut bütünlüğüne karşı işlenen suçlardandır. Bundan dolayı katl suçu gibi, kasten yaralama, taksirle yaralama, kastın aşılması suretiyle yaralama olarak sınıflandırılmıştır. Taksirle yaralama suçlarında nafaka ve hürriyeti kısıtlayıcı ceza verilmekteydi.45 Yaralamaya teşebbüs etmede, nafaka

cezası verilmeden hürriyeti kısıtlayıcı cezalar verilmiştir.46

624 numaralı Ayniyat Defterinin içerisinde 24 farklı darp ve yaralama suçu bulunmaktadır. Bunların içerisinden 9 adet darp suçu 15 adet yaralama suçu bulunmaktadır. Bu suçlar içerisinde en dikkat çeken nokta ceza kanununun darp suçları içerisinde bulunan yaralama vakıalarına uygulandığı “Cerh Bedeli” olarak bir nafaka ücreti almasıdır. Mağdur olan ve yaralanan kişi mahkeme tarafından belirlenen miktarı kabul ederse ücret-i cariha olarak suçludan tahsil edilmekteydi. Sadece darp suçlarında nafaka bedeli alınmayarak ceza süresi uzatılmıştır.47

Nafaka bedeli alınmamasında ki en temel nokta ise yaralama olmadan sadece darp etmektir. Buradaki yaralamadan kasıt ise kanama sonucu oluşan büyük yaralardır.

Darp hadisesine karışanların öncesinde çevreyi rahatsız edici uygunsuz hareket ettikleri de görülmüştür. Bunun için ayrıca bir cezai yaptırım uygulanmıştır. Kanlıca dolaylarında uygunsuz hareket eden birkaç kişiye üçer ay

45 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 92/6. 46 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 98/1. 47 BOA, BEO.AYN.d., nr. 624, s. 85/4.

(42)

pranga cezası verilmiştir. Fakat bunların arasında bulunan Mehmet nam kişi yaralama suçuna da karıştığı için beş ay pranga cezası verilmiştir.48

624 numaralı Ayniyat Defterinin içerisinde bulunan darp ve yaralama suçlarında gayrimüslimler 18 kişi, Müslümanlar 13 kişi olarak bulunmaktadır

Şekil. 1. 6. 624 Numaralı Ayniyat Defterine Göre Darp Suçu İşleyen Kişilerin Müslüman ve Gayrimüslimlere Göre Dağılımı

(43)

Şekil. 1. 7. 624 Numaralı Ayniyat Defterine Göre Yaralama Suçu İşleyen Kişilerin Müslüman ve Gayrimüslimlere Göre Dağılımı

Hükümlerin içerisinde yer alan cerh nafakası, o hükmün yaralama ile alakalı olduğunu göstermektedir. Yaralama suçları (darp’ın cerh ile oluşması durumu) da özünde darp suçları içerisinde değerlendirilmektedir. 24 farklı darp suçuna verilmiş hükümde 15 adet nafaka bedeli alınmıştır. Bu hükümlerde yapılan suçun özünde yaralama olduğunu göstermektedir. Darp suçlarının belirtildiği hükümlerden birinde kurbanın yüzüne kızgın yağ atmak suretiyle kalıcı bir yaraya sebebiyet veren darp hadisesinde nafaka cezası uygulanmamıştır. Bu hükümde nafaka bedeli alınmadığı için darp suçu olarak değerlendirilmiştir.49

(44)

Şekil. 1. 8. 624 Numaralı Ayniyat Defteri’ne Göre Darp ve Yaralama Suçlarının Sayısal ve Oransal Dağılımı

1. 1. 4. 1. Darp Suçu İşlenen Mahaller ve Suça Karışanların Sosyal Statüleri

Darp suçlarında çeşitli mahaller ile birlikte sosyal statü olarak Reayanın haricinde tek bir esnaf olarak Berber bulunmaktadır. Toplamda 9 adet darp suçu bulunmaktadır. Hükümlerin arasında mahal adı geçmeyen de vardır.

Tablo. 1. 4. 624 Numaralı Ayniyat Defteri’nde Darp Suçu İşlenen Mahaller ve Sosyal Statü Bazında Dağılımları

SAYI MAHAL SOSYAL STATÜ

1. (Belli Değil) Reaya

2. Manisa (Turgutlu) Reaya

3. Ezine Reaya

4. İstanbul (Kartal) Reaya

5. Filipe Reaya

6. Balıkesir (Erdek) Reaya

7. Ordu (Ünye) Reaya

8. Boyacı Köyü Berber

9. Tırhala Reaya

(45)

1. 1. 4. 2. Yaralama Suçu İşlenen Mahaller, Sosyal Statüler ve Nafaka Bedelleri

Darp suçların oluşturulan incelenen durumdan farklı olarak yaralama vakıalarında nafaka bedelleri de alınmaktadır. Toplamda 15 adet yaralama suçu bulunmaktadır.

Tablo. 1. 5. 624 Numaralı Ayniyat Defteri’nde Yaralama Suçu İşlenen Mahaller, Sosyal Statüler ve Nafaka Bedelleri Bazında Dağılımları

SAYI MAHAL SOSYAL STATÜ NAFAKA BEDELİ

1. (Belli değil) Arabacı 300 Kuruş

2. İstanbul Bekçi 660 Kuruş

3. (Belli değil) Reaya (Belli değil)

4. (Belli değil) Reaya 1050 Kuruş

5. Kasımpaşa Bargir Sürücüsü 420 Kuruş

6. Hasköy Reaya 900 Kuruş

7. Kasımpaşa Reaya 850 Kuruş

8. (Belli değil) Yorgancı 250 Kuruş

9. Filipe Reaya 250 Kuruş

10. Niğde Berber Kalfası 350 Kuruş

11. İstanbul Balıkçı 200 Kuruş

12. (Belli değil) Ekmekçi 240 Kuruş

13. (Belli değil) Tenekeci 250 Kuruş

14. Kanlıca Kayıkçı 420 Kuruş

15. (Belli değil) Gemici Taifesi 800 Kuruş

1. 1. 5. Kalpazanlık Suçu

Kalpazan, kelime anlamı, Kalp para yapan ve güvenilmez anlamlarında, özü itibarıyla da sahtekâr anlamında kullanılmaktadır. Yalandan akçe yapan kişiye de kalpazan denilmektedir. Ceza hukuk literatürün’de sahte para basan kişi de kalpazanlık suçu işlemektedir.50 Osmanlı vesikalarında sahte para basan kişilere,

50 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. II, MEB, İstanbul,

Referanslar

Benzer Belgeler

The results of a qualitative analysis comparing the FSC forest certification program with the SFI, the ATFS, and the two European national programs (Bulgarian and Turkish) suggest

Santral kateter bakımında şeffaf örtü ve klorheksidin glukonat emdirilmiş şeffaf örtü kullanılan pediyatrik kardiyovasküler cerrahi hastalarının kateter ilişkili enfeksiyon

Mehemmed nâm kimesne gelüp, bunun oğlu yedinci bölüğün neferâtından Mehemmed nâm yeniçeri töhmeti sebebiyle bundan akdem musahhah fermân-ı âlî ile Boğazkesen

Ahmed ve Yunus nâm kimesneler gelüp Koca Mustafa Paşa-yı Atik Evkāfı’nın mütevellîsi iken fevt olan mûrisleri Hasan Ağa dimekle maʻrûf kimesne zamân-ı

Sarrâf tâ’ifesinden Sakaoğlu damâdı Mardiros nâm zimmînin Bâb-ı ‘Âli’ye takdîm eylediği bir kıt‘a ‘arzuhâli ve merbût pusula me’âlinde Kudüs-ü şerîf Ferîki

Bağ ve bahçe işlerinden elde edilen gelir ise 1155 kuruş, çobanlıktan 600 kuruş, vakıf geliri 600 kuruş, sakilikten elde edilen gelir 300 kuruş, demircilikten 270

Ayniyât defterlerinde paranın miktar karşılığı olarak “yük kuruş” ve “bu kadar” kelimeleri de kullanılmıştır. 28 Muharrem 1283) tarihli Trabzon Valiliği’ne

Emekli olduğu 1997 yılına kadar Türkiye Yüksek İhtisas Hastane- sindeki çalışmalarına devam eden Kemal Bayazıt 1974’te ilk ko- roner bypass ameliyatını gerçekleştirdi..