• Sonuç bulunamadı

Tarih boyunca Türk askeri müziğinde kullanılan sazlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarih boyunca Türk askeri müziğinde kullanılan sazlar"

Copied!
169
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜN VERS TES

SOSYAL B

MLER ENST TÜSÜ

MÜZ K ANAB

M DALI

TÜRK SANAT MÜZ

B

M DALI

TAR H BOYUNCA TÜRK ASKER MÜZ

NDE

KULLANILAN SAZLAR

Süleyman YARDIM

YÜKSEK L SANS TEZ

Dan man

Yrd. Doç. Dr. Sema SEV NÇ

(2)

SELÇUK ÜN VERS TES Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü ü

MSEL ET K SAYFASI

Bu tezin proje safhas ndan sonuçlanmas na kadarki bütün süreçlerde bilimsel eti e ve akademik kurallara özenle riayet edildi ini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davran ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunuldu unu, ayr ca tez yaz m kurallar na uygun olarak haz rlanan bu çal mada ba kalar n eserlerinden yararlan lmas durumunda bilimsel kurallara uygun olarak at f yap ld bildiririm.

(3)

SELÇUK ÜN VERS TES Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü ü

YÜKSEK L SANS TEZ KABUL FORMU

Süleyman YARDIM taraf ndan haz rlanan Tarih Boyunca Türk Askeri Müzi inde Kullan lan Sazlar ba kl bu çal ma, tarihinde yap lan savunma s nav sonucunda oybirli i/oyçoklu u ile ba ar bulunarak, jürimiz taraf ndan yüksek lisans tezi olarak kabul edilmi tir.

Dan man

Yrd. Doç. Dr. Sema SEV NÇ

jüri jüri

(4)

TE EKKÜR

Yüksek lisans e itimim boyunca desteklerini hiç esirgemeyen tez dan man hocam Yrd. Doç. Dr. Sema SEV Ç’ e, bu tezin ba lang ndan bugüne kadar gelemsinde sonsuz deste i bulunan sevgili hocam Prof. Yusuf AKBULUT’ a, ilk tez dan man m ve konu seçiminde bana yard mc olan hocam Yrd. Doç. Hamit ÖNAL’A, tezi haz rlamamda büyük yard mlar gördü üm Kültür ve Turizm Bakanl Klasik Türk Müzi i ses sanatç Timuçin ÇEV KO LU beyefendi’ye ve bu tezin son haline gelmesinde bana yard mlar hiç esirgemeyen arkada m Ar . Gör. Murat CAN’ a sonsuz te ekkürlerimi sunar m.

(5)

SELÇUK ÜN VERS TES Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü ü

r enci nin

Ad Soyad Süleyman YARDIM Numaras : 034251011002 Ana Bilim /

Bilim Dal Müzik Anabilim Dal / Türk Sanat Müzi i Bilim Dal Dan man Yrd. Doç. Dr. Sema SEV NÇ

Tezin Ad Tarih Boyunca Türk Askeri Müzi inde Kullan lan Sazlar

ÖZET

Bu çal mada amaç, Türk askeri Musikimizin geçmi ten günümüze gelinceye kadar ki süreçte nas l bir de im geçirdi ini ve olgunla , Osmanl devleti zaman nda ba lang ndan Cumhuriyetin ilan na var ncaya kadar askeri müzikte ve tabii ki hakl olarak bat dünyas na çok büyük etkiler yapan Mehter ve Mehterhaneyi ve dolay yla Mehter musikisini tarihsel bir süreç içerisinde inceleyip, de erlendirmektir.

Bu amaç do rultusunda, Mehter Musikisinde bestelenmi eserlerin gerek imdiki mehterhane sazlar yla icralar gerekse bu musikiye vak f olan müzisyenlerin bizzat ele tirel yakla mlar do rultusunda incelemeye al nm , TRT’de belgesel olarak yay mlanan Mehter ile ilgili çekimlerden ve söyle ilerden faydalan lm r.

Öncelikle mehter ve mehterhanenin tan na de inilmi tir. Ard ndan Mehter ve Mehterhanenin tarihsel geli iminden bahsedilmi daha sonra zaman zaman isimleri de kenlik gösteren askeri müzi in, Cumhuriyet dönemine kadar ki süreçte hangi isimleri ald ve bu sürece var ncaya kadar geçen zaman içerisinde kullan lan sazlar n nas l de im gösterdi i anlat lm r.

(6)

SELÇUK ÜN VERS TES Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü ü

r enci nin

Ad Soyad Süleyman YARDIM Numaras : 034251011002 Ana Bilim /

Bilim Dal Müzik Anabilim Dal / Türk Sanat Müzi i Bilim Dal Dan man Yrd: Doç. Dr. Sema SEV NÇ

Tezin ngilizce Ad The Instruments Used n The Turkish Military Music From The Past To The Present

SUMMARY

The aim of this study is to analyse and evaluate Mehter and Mehterhane, which had a profound effect on the military music and naturally on the western world from its beginning during the reign of Ottoman Empire till the declaration of Turkish Republic, and thus, the music of Mehter; and to analyse and evaluate in what way the Turkish military music has changed and improved since its beginning.

For this aim, composed Mehter music works have been analysed by observing them performed by today's Mehterhane instruments, and through the crtical approach of military music masters. In addition, some discourses and interviews in the documentaries concerning the music of Mehter broadcasted on TRT have been used.

First, the definitons of Mehter and Mehterhane have been mentioned. Next, the historical development of Mehter and Mehterhane has been explained; and which titles the military music, whose titles ocassionally changed, was given until the foundation of Turkish Republic has been stated, and finally what way the instruments used in military music changed over time has been explained.

The information needed for the research was reached through resource scanning, and interviews with various institutions and performers of this music.

(7)

NDEK LER

MSEL ET K SAYFASI……….…..…...ii

YÜKSEK L SANS KABUL FORMU………..……...iii

TE EKKÜR……….….……. v ÖZET……….….………v SUMMARY……….….……….vi NDEK LER………..………....…...vii 1. BÖLÜM………..…....1 ………...……….1 1.1. Problem Cümlesi………...………5 1.2. Amaç………...………..5 1.3. Önem……….6

1.4. MEHTER, MEHTERHANE VE ÖNEM ………...….6

1.4.1. Osmanl Devletinden Önce Mehter………...….12

1.4.2. Osmanl Devletinde Mehter………...17

1.4.3. Cumhuriyet Tarihinde Mehter………..…….…22

1.5. Türklerde Nevbet Anlay ……….….28

1.6. Mehter Te kilat ………..………30

1.7. Mehter Duas ……….…..32

1.8. Mehter Musikisi……….……….33

2. BÖLÜM………...…….40

MEHTER SAZLARINA GENEL BAKI ……….……..40

3. BÖLÜM………....…45

TÜRK ASKER MÜZ K TAR NDE KULLANILAN R TM SAZLARI………...45

3.1.Kös………..…....45

3.2Davullar………...……….…..49

3.3.Nakkareler………57

3.4. Davulbazlar………..…………..59

3.5. Def………...……...61

3.6. Zil, Çan, C ng rak, ve Çevgan………...62

4. BÖLÜM……….…...67

(8)

4.2. Zurna ……….………...…….71

4.3. Nefir……….……….…….75

4.4. Mehter Düdü ü……….……..….………..76

4.5. Mey veya Balaban………..….….…………..76

4.6. Kurrenay ( Kerenay )……….………….……...79 4.7. Sipsi ve S zg ………..……….80 4.8. Klarnet………..….……….85 4.9. Tan mlar………..…..………….88 5. BÖLÜM……….……… ..90 YÖNTEM………..……...90

5.1. Veri Toplama Yöntemleri………..…....90

6. BÖLÜM………...….91

BULGULAR VE ÖNER LER………...91

7.BÖLÜM……….…....……93

SONUÇ VE ÖNER LER……….………..93

7.1. Sonuç……….…………...93

7.2. Öneriler………..…………...94

KAYNAKÇA……….…………...95

EKLER……….100

(9)

Bir toplumu ve devleti var eden unsurlar n ba nda, o toplumun var olu undan dünyada sayg n bir toplum haline gelmesine kadar etken olu turan temel ögesi kültürüdür. Kültür, o toplumun siyasi ekonomik, toplumsal, ya ay lar n bir göstergesi olarak yüzy llarca ya ayabilen canl bir unsurudur. Bu unsur dahilinde de kültürü var eden temel ö eler mevcuttur ki müzik bu ö elerin ba lar nda gelir.

Müzik bir toplumun, bir milletin ya da bir devletin var olu undan itibaren sosyal, kültürel, ekonomik ve de askeri alanlardaki temel unsurlar ndan birini te kil etmektedir. Müzikteki büyüklük ve zarafet, ihti am ve çe itlilik, o toplumun ne denli büyük ve de güçlü oldu unun bir i areti olmaktad r. Mehter musikisi de bu anlamda Türk toplumunun var olu undan günümüze kadar ki sürecinde, büyüklü ü azameti ve de ihti am yla Türk Milletinin ne kadar güçlü, büyük ve köklü bir millet oldu una

arettir.

Müzik sadece bir toplumda e lence arac olmam r ki e er böyle olmu olsa, o toplumun ne kadar zay f ve kültürden yoksun, hiyerar ik yap ta lar n ne kadar güçsüz ve kesin olarak uzun ömürlü olmayan bir ömre sahip olaca na i arettir. Bu yüzdendir ki Türklerde müzik sadece e lence arac olamam r. lk var olu undan günümüze kadar baz çalg lar egemenlik simgesi say lm ve ba ms zl ilan etmede de kullan lm r. Her türlü sosyolojik olgular içerisinde musikiden yararlan lm r. Do umdan ölüme kadar, ninnilerle ba layan bu müzik yolculu u ölüme kadar hatta ölümde bile devam etmi tir. Her türlü olayda sevinçte, kederde, isyanda ve de a k da müzik bir araç olmu tur. Türkler i te böylesine önemli bir unsur

(10)

olan musikiyi her alana ta ve hatta askeri alanda da bu müzikten çok faydalanm r. Bu musiki sayesinde de sava alanlar nda da dünyaya ün salm r.

“Türklerde “Askeri Müzik”in, askerli in ilk kurulu y llar ndan ba lad en eski Türk Kitabesi olan Orhun (KÖKTÜRK) kitabelerinden anla lmaktad r. Ka garl Mahmut’un “Divan-u Lügat-it Türk” adl eserinden de Türklerin sava larda musiki kulland klar , davullar ve borular kulland ö reniyoruz.(Üngör,1965: 10)”

Eski Türkler’ de davul ve sancak egemenli i simgeleyen temel ö eler aras ndayd . Hükümdar birisine beylik verece i zaman ona sancak ve davul teslim edilir; beylik geri al rsa, bunlar da geri al rd . Selçuklular ile Osmanl lar' da, devletin ve ordunun resmi müzik topluluklar (mehterhaneleri) vard . ( Ögel, 1987 )

Mehterhanelerde, çalg lar askeri disiplin alt nda yeti tirilirdi. Özellikle 18. yüzy lda mehter müzi i büyük davul ve zil üçgeni gibi çalg lar n ç kard klar ses ve vuru larla oldu u kadar ezgisel olarak da Avrupa bandolar etkilemi tir. Mehterhaneler günümüz Türk bandolar n öncüsü say r. (Gazmihal, 1955)

“Mehter musikisi, Osmanl ordusunun bütün sava lar nda yararl olmu , bilhassa Kosova, Ni bolu, stanbul Muhasaras , Merc-i Dab k ve Çald ran sava lar nda büyük rol oynam r. ( Üngör, 1965: 11 )”

“Otuzuncu padi ah Sultan II. Mahmut (1808-1939) Yeniçerilikle birlikte (1826’da) Mehter te kilat da kald rarak “Avrupa usulü” Askeri Bandoyu kurmu tur. Sonralar Askeri Müzenin ikinci kurucusu olan büyük asker, âlim ve tarihçi Gazi Muhtar Ahmet Pa a mehterhaneyi ihya etmek istemi ve me hur “Gafil ne bilir ne ve-i pür evki ve gay ” diye ba layan mehter mar kaleme alm r. ( Üngör, 1965: 11-12 )”

“Sancak ve mehter, Türk devletlerinde, birbirinden ayr lmayan bir bütündür. Bunu hiç unutmamak gerekir. Tu veya sancak, mübarektir. slamiyet’ten önce de, Osmanl devletinde de, tu lar için kurban verilir veya kesilirdi. Tu lar n ç lar , “sava ilan ” için bir ba lang ç ve i aretti. ( Ögel, cilt 8, 1987: 2 )”

“Mehter vuru u ile konaktan ç r ve ak n ilk ad at lm olurdu, mehterin vuru u,” sefere huruç” ve “ gazaya davet” idi. Bu inan ve gelenekler, slamiyet’ten önceki Türk devletlerinde de, Osmanl devletinde de, küçük de ikliklerle devam edip geliyordu. ( Ögel, cilt 8, 1987: 2 )”

(11)

Mehterin orijinal yürüyü ü sadece Türklere mahsus olup dünyan n hiçbir yerinde yoktur. Sa ayakta ba lan p üç ad m at r ve dördüncüde durulur. Sonra tekrar bu ekilde devam edilir. ( Üngör, 1965)

“Türk milletinin medeniyet ve kültür sahas ndaki yüksek kudret ve kabiliyeti, dünyaca bilinen ve teslim edilen bir hakikat olmu tur. Çok eski devirlerden beri, güzel sanatlara kar olan istidat ve ilgileri, her eyden önce musikiye verdikleri ymet, yerli ve yabanc tarih sahifelerinde göze çarpmaktad r. Türkler aras nda musikiye gösterilen bu derin ilgi, aile içinden sava meydanlar na kadar yay lm r Mehteri bir müzik, enlik ve e lence arac olarak dü ünmek ve bu yolla incelemek, yanl olur.Musiki tarihi de, Türk topluluklar n, Türk sosyal ve devlet hayat n, dolay yla Türk kültür tarihinin,ancak bir bölümüdür. ( Ögel, 1987: 1 )”

Davul ve zurna Türk dünyas nda birer meydan saz idiler. Meydan ise, halk n büyük co kuyla geldi i, en ve enlik içinde ya ad bir yerdir. Bu meydanda davul ve zurna, halk birbiriyle kayna ran; birlik, beraberlik ve dayan ma içerisinde halk mü terek istek ve dileklere yönelten, çok kutsal bir alet ve arac rolünü yüklenmi ir.

“Mehterdeki kös denilen bu çok büyük davullar at ve deve üzerinde ta rd . Durarak çalarken kösler yerde bulunur, mehter çalmaya ba lamadan önce mehterden biri öne ç karak;

“Vakti safa süruru mehter ba hey” diye ba r. Mehter ba mehterin önüne gelir;

“Merhaba ey mehteran” der ve çal nacak eserin ad söyler. Bu ekilde çalmaya ba lan r.

Resül-ül Enbiya peygamberimiz Cenab- Ahmed-i Mahmud, Muhammed Mustafa... ( bütün efrad elleri gö üste oldu u halde rûkuya gelir gibi e ilirler. Padi ah geldi i zaman ise sadece ba e er, daha ziyade e ilmezler) al-i evlad-Resul-ü mü teba imdat- ruhaniyetine, piran, mür idin, a kon, kuragerin, vasilin, hame-lei Kur’an, güze tegan, ehli iman ervah na, avn-i inayetine, halifet-ül- slam es-Sultan Ibn-is-es-Sultan… Bilcümle Islam n necat ve seadet ve selametine pirler, erenler, üçler, yediler, k rklar, göçenler demine devran na; (Hu) diyelim” ve tüm mehter dokuz defa “Hu” der ard ndan da üç kez kös vurur ve müzikal terkibin ba lamas gerektirecek i lemlere s ra gelmi olur. ( Üngör, 1965: 13-14 )”

Mehterde her saz n ismine göre saz çalana “Zurnazen”, “Tablzen”, “Boruzen”, “Nakkarezen”, “Zilzen” denir. ( Üngör, 1965: 12 )

(12)

“Nakkarezenler bölü ünde sermeh-terhan (Mehterba ), surnazenler bölü ünde ser-zurnazenan (zurnac ba ) bulunuyor. Ayr ca öteki bölüklerin ba a alar gösterilmemi tir. Yedi bölü ün içinde “kös bölü ü”nün ve çevgan-zenlerin

yafetleri ise öyledir: Saz ba lar , k rm cübbe, k rm kavuk, k rm alvar, sar üç etek ile sar yemeni giyerlerdi. Bunlar subay rütbesine haizdirler. Di erleri ise ye il cübbe, ye il kavuk, k rm alvar, sar veya renkli üç etek ile k rm yemeni giyerlerdi. Bunlar da er rütbesine haizdir. Bunlardan ba ka birde “Çevgenler” denilen okuyucular vard r. Ellerinde ta klar ç ng rakl çevgenleri a yukar sallay p saza süs katarlar. Bunlarda k rm cübbe, kavuk ve alvar ile sar üç etek ve yemeni giyerlerdi. Bunlar da subay rütbesine haizdirler. ( Üngör, 1965: 12-13 )”

“Mehterin, Türk Hakanlar ’n n, Osmanl sultanlar n, serdar ve vezirlerin, hatta d memleketlerde görevli sefirlerin, ordugâhlar nda, saraylar nda, kale ve kulelerinde, elçilik konaklar nda günün belirli saatlerinde nevbet vurmalar , repertuarlar nda mevcut beste ve kompozisyonlar çalmalar , yani nevbet vurulmalar en önde gelen görenek ve geleneklerden olmu tu. Anadolu Selçuklu Devleti’nde ad "Tab lhane-i Hakaani" iken, Osmanl lara geçen ordu m kas na "Tabl- al-i Osmanî" ad verilmi tir. Kurulu u ve protokolü kanunlara ba lanm , musiki prensipleri de belirlenerek ordu m kas haline getirilmi tir. ( Sanal, 1958: 19 )”

“Osmanl Ordu Muz kas n, (mehterhane) ve (tab lhane) sözleriyle an lmas , bu ocaklar n ba lang n Arap ve fars kültüründen geldi i intiba verebilir. Ayr ca, zurna, nefir, tab l, zil gibi saz isimlerinin de Türkçe olmay bu görü ü kuvvetlendirebilir. Ancak, bunun sebebini Türklerin slamiyet'i kabul edi lerinin ilk zamanlar ndaki tercümecilikte ve asl na ula mak için gösterilen gayretlerde aramak gereklidir. slamiyet’i kabul ile kendi adlar Ahmet, Mehmet olarak de tiren Türkler, sazlar na da Arapça ve Farsça isimler koymakla onlar bir nevi Müslümanla rm lard r.”Yura ” ad n “Surnay” dan “Zurna”ya, “Borguy” ad n “Nefir”e, “Tümrük” ad n “Tab l” dan “Davul” a, “Küvrük” ad n “Kus” veya “Kös” e, “Çenk” ad n “Halile” veya “Zil” e dönü ü bu yüzdendir. (Gazimihal, 1961: 151-152 )”

“Orhun Yaz tlar (VIII. miladi yüzy l), Ka garl Mahmud’un Arapça aç klamal Türkçe lügatleri, Divan (XI. yüzy l), Farabi, Harzemi gibi Türkistanl bilginlerin musiki eserleri, tab lhanelerin Türk ka anlar n saraylar nda bulundu unu ve "tu " ismiyle an ld ortaya koymaktad r. Bu kelimeyi Çince sananlar olmu tur. Nitekim "tu ra" kelimesini de farsça zannedenler olmu , lakin Ka garl Mahmud’un lügatindeki aç klama gerçe i ortaya ç karm r. ( Özalp, 2000: 35-40 )”

“Türk toplumunda devleti, toplumu ve o devletin büyüklü ünü olu turan temel faktörlerin ba nda musiki ile beraber yürüyen bir gelenek görenek örne i de te kil eden, hem askeri hem de siyasi çok büyük bir önemi olan Mehter Musikisi ve bu müzi i icra eden Mehteran Bölü ü gelmektedir.

(13)

Mehterle ilgili bir anektod: Osmanl - ran sava lar devam ederken, ranl lar 1800 askerin bulundu u bir Osmanl kalesini ku at r. Osmanl askerlerinin g das bitmeye ba lar. Kaledeki at, e ek ve kat rlar bile yiyerek sava sürdürürler. Ancak yard m kuvvetleri yoldad r ve da lar n ard ndan yükselerek gelen bir mehter sesi vard r. Daha Osmanl yard mc kuvvetleri görülmemesine kar n mehter sesini duyan

ranl lar ku atmay kald r ve kaçarlar...

(http://karga.fasulyeden.com/2009/10/mehterhane-i-tabl-i-alem-i-hassa.html )”

Mehter musikisi hem askeri te kilat tarihimiz, hem de musiki tarihimiz bak ndan önemli oldu u gibi; bugün dahi milli birlik ve beraberlik ruhunu besleyici karakter ve tesirdedir.

1.1.Problem Cümlesi

Tarih boyunca, Türk askeri müzi inde kullan lan sazlar de ime u ram r?

1.2.Amaç

Bir toplumu var eden unsurlardan biri olan musikinin her alanda oldu u gibi askeri alanda da incelenip ele al nmas ve bu müzik içerisinde kullan lan sazlar n ya da müzi in nas l ve ne ekilde, bir toplumun savunulmas na katk da bulundu unu ara rmak amaç edinilmi tir.

Bu maksattan hareketle Türk Askeri Müzi inin ilk var olu undan daha do rusu Türklerin var olu undan günümüze kadar ki süreçte müzi i nas l ve ne ekilde kulland incelemek amaçlanm r. Bu müzik içerisinde evveliyat ndan günümüze dek kullan lan sazlar n hangi a amalardan geçerek nas l bir de ikli e rad anlamak, Türklerin Bat dan, Bat lar n da Türklerden bu anlamda nas l etkilenerek musikilerine de -etkile im dâhilinde -de iklikler yapt klar görmek amaçlanm r. Sava lar neticesinde kazan lan topraklara olan hâkimiyet, o toplumun müzi ini de etki alt nda b rakm ve bu etkile imden Türk Askeri Müzi i de

(14)

nasiplenmi tir. Böylelikle önceleri kullan lmayan baz enstrümanlar bat n etkisiyle kullan lmaya ba lanm ve günümüze kadar köklü bir yer alm r.

Bu etkile im sonucunda toplumlar n kazand klar ya da kaybettikleri eylerin sadece toprak olmad neticesine var lmaktad r. Bir toplumun ya da milletin temelini olu turan kültürlerin birtak m sebeplerle nas l ve ne ekilde de ti i bu etkile im sayesinde oldu u aç k olarak görülmektedir.

1.3. Önem

Türk milletinin medeniyet ve kültür sahas ndaki yüksek kudret ve kabiliyeti, dünyaca bilinen ve teslim edilen bir hakikat olmu tur. Çok eski devirlerden beri, güzel sanatlara kar olan istidat ve ilgileri, her eyden önce musikiye verdikleri

ymet, yerli ve yabanc tarih sahifelerinde göze çarpmaktad r.

Türkler aras nda musikiye gösterilen bu derin ilgi, aile içinden sava meydanlar na kadar yay lm r. Bu bak mdan bir milletin temelini ve de özünü te kil eden unsurlar n ba nda gelen musiki ve askeri musikinin, nereden, nas l ve ne ekilde geldi ini ö renmek ve de bunun zaman içerisinde nas l geli erek bugünkü halini ald ö renmek bak ndan önem arz etmektedir.

1.4.MEHTER, MEHTERHANE VE ÖNEM

“Mehter sözcü ü, farsça kökenli olup “mihter” den gelmektedir. Tam kesin olarak Osmanl mparatorlu unda ne zamandan beri kullan ld kesin olarak bilinmemektedir. ( Körükçü, 1998: 22 ) Mehter; m kac , çad rc , kavas gibi muhtelif anlamlarda kullan lm bir tabirdir. “Ekber, azam” (en büyük ve en ulu) anlam na gelmektedir. Dilimize mehter olarak yerle mi tir.

Mehter ve mehterhane baz yerlerde u ekilde kar k bulmaktad r… Mehter;

A- Ulu, büyük, daha büyük, azam, ekber

B- Afganistan ve Türkistan’da vezir ( mihter ) , baz kademe büyü ü, perdedar, odac mehteri, vaktiyle Bab- Ali çavu ve kavas , kavas.

(15)

C- Rütbe ve ni an veya memuriyet alanlar n evlerine müjde götürenler (Çelebi, Cilt 1: 621, st. 11-14 ), vaktiyle vezir kap nda çal nan nevbet çalg tak , yeniçeri zaman nda m ka neferi, eskiden Hicaz’a sürre ç kar ld vakit mahallelerde dola p kap lar n önünde darbuka çalan ve halktan para toplayan anlamlar na gelmektedir. ( Sanal, 1958: 4 )”

“Mehterhane ;

Büyük kap larda çal nan nevbet tak , vaktiyle vezir kap nda çal nan nevbet çalg n mahalli mahsusu, vezir kap nda çal nan nevbet çalg tak , Hapishane-i umumi binas . ( Sanal, 1958: 4 )”

“Mehterin Osmanl larda çad rc , asker musikicisi, musiki esnaf , kavas manalar ile birlikte mehterhane de birkaç manaya al yordu: mehter musikisi müessesesi, askeri musiki tak veya bulundu u bina, çad r mehterlerinin oturdu u bina, esnaf mehterlerinin musiki tak . Sözlüklerde, mehterhane kelimesine “hapishane-i umumi binas ” denmesinin At Meydan ’nda bulunan çad r mehterhanesinin ve brahim Pa a Saray ’n n bir zamanlar hapishane olarak kullan lmas ndan galat oldu u anla r. Mehterhane ile ayn manada olmak üzere “tab lhane” kelimesi de Osmanl lar taraf ndan daha az yayg n olarak kullan lm r. (Sanal, 1958: 4-5 “)

Türkiye’de mehter sözü iki anlamda kullan r. 1. Mehter: Eski askeri bando türüdür.

2. Mehter: lahi bir müzik türüdür.

“Osmanl Devleti'nin askeri m kas r. K saca mehter denen mehterhane veya mehter tak Osmanl Devleti'nin askerî m ka kurulu udur. Padi aha özgü olan na «Mehterhanei Hümayun» veya «Mehterhanei Hakanî» denilirdi. Ortaça 'da, Îslâm devletlerinde ba ms zl n üç maddî simgesinden biri de askerî m ka tak idi. Bunlar n üçüne birden «sikke vü tabl-u alem» denirdi. Sikke, madenî para, tabi, davul, alem de sancak veya bayrak anlam na gelir, Îslâm devletlerinin hepsinde sultanlar n, hattâ bir ilde valilik yapan ehzade ve emirlerin mehter tak mlar vard . Mehterin, Türk hakanlar n, Osmanl sultanlar n, serdar ve vezirlerin, hatta d memleketlerde görevli sefirlerin, ordugâhlar nda, saraylar nda, kale ve kulelerinde, elçilik konaklar nda günün belirli saatlerinde nevbet vurmalar , repertuarlar nda mevcut beste ve kompozisyonlar çalmalar , yani nevbet vurulmalar en önde gelen görenek ve geleneklerden olmu tu Anadolu Selçuklu Devletinde ad "Tab lhane-i Hakanî" iken, Osmanl lara geçen ordu m kas na, "Tabl- âl-i Osmanî" ad verilmi tir. Kurulu u ve protokolü kanunlara ba lanm , musiki prensipleri de belirlenerek ordu m kas haline getirilmi tir. .( Gazimihal, 1955: 11-20)”

“Selçuklular zaman nda ki tab lhanelerle, Osmanl lar zaman ndaki mehterhaneler, bu devletlerin egemenlik, hükümranl k sembolü olarak kabul

(16)

edilmi tir. Osmanl lar tarihinde de devletin hakimiyetine giren küçük beyliklere, padi ahlarca mehterhane kurdurulmu tur.( Gazimihal, 1955: 11-20)”

“Mehter müzik yönünden oldu u kadar kurulu ve de i leyi yönünden de özellik ta maktad r. Osmanl lar döneminde Emir-i Alem denilen yüksek rütbeli bir memurun yönetim ve denetiminde saraya ba lanan mehter, Yeniçeri te kilat nda Çorbac ba rütbesi kar ndaki Mehteran bölü ü komutan taraf ndan yönetilmektedir. Emir-i Alem veya k salt lm olarak “Mir-i Alem” Osmanl lar’ da çok eskiden beri kullan lan bir memuriyettir. Bu ki iler saray te kilat nda “ birun alar ” ndan say rlard . Bu a alar padi ah n at n yan nda yürümek imtiyaz na sahip olduklar ndan bunlara üzengi a alar da denmekteydi. (Uzunçar , 1945: 358 ) Emir-i Alem, Tabl-ü Alem mehterlerinin idari durumundan mesul oldu u gibi bir tak m ba ka vazifeleri de bulunuyordu. Bir kimse sancak beyli ine tayin olundu mu, ona yeni sancak iletmek ve mehter tak göndermek onun vazifelerindendi. (Sanal, 1958: 9)”

“Mehter tak n büyüklü ü ve görkemi onun kat say na ba r. Tak mda kaç bir sazdan kaç adet varsa mehter o saz n say kadar katl say r. Dokuz zurna, dokuz davul, dokuz zil, dokuz nakkare, dokuz borudan kurulu bir tak m “dokuz katl mehter” olarak adland r. mparatoplu un çe itli y llar nda mehter tak mlar dokuzar katl olmu tur. Bunda o uz Türklerinin dokuz say na verdikleri kutsal de erin de rolü bulunmaktad r. 3 katl , 5 katl , 7 katl , 9 katl 11 katl ve 13 katl diye de mehterler adland lm r. En küçü ü 3 katl , en büyü ü 13 katl olarak kurulmu tur. 5 katl Mehter tak nda, 5 zurna, 5 boru, 5 nakkare, 5 zil ve 5 davul var demektir. Buna göre 10 çevgen (di er sazlar n iki misli) bulunur. 13 katl Mehter yaln zca Padi aha aittir. ( Tu lac , 1986: 36 )”

“Bütün bu mehterin çalan ve okuyan guruplarla uyum içerisinde olan birde Tu Tak vard . Tu ; z rh ve sancaktan meydana gelen tu tak ile sembolik Askeri tak m( tarihi birlik ) mehtere sonradan eklenmi tir. Böylece mehteran gerek yürüyü lerde gerek konserlerde bir ahenk ve ekil bütünlü ü içinde olan mehter ve tu olmak üzere iki tak n birle mesinden olu mu tur. Mehter tak n yürüyü nizam nda merasime i tirak öyledir: Önde çorbac ba (Emir-i Âlem) unvan ta yan ve ba nda "üsküf" bulunan mehteran bölü ü komutan , onun arkas nda sol taraf nda z rhl muhaf ile birlikte ye il sancak, ortada istiklal alameti olan ak sancak, sa ba ta ise z rhl muhaf z ile birlikte k rm sancak bulunur. Sancaklar n arkas nda ise üçerli koldan üç s ra halinde dizilmi dokuz tu gelir. Sa taraftan rm sanca n arkas nda, yeniçerilerin ta hücum tu u yer al r. Tu lardan sonra ortada mehterba bulunur. Mehterba ndan sonra ise mehterin iki kat adedince çevgenler (okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nakkarezenler, zilzenler ve davulzenler gelmekte. En arkada ise at s rt nda ta nan kös bulunmaktad r. Mehter nevbet vururken mehterba a a, yar m daire eklinde duru un tam ortas nda, yüzü mehtere dönük olarak mehteri idare eder, yürüyü te de tu tak n arkas nda mehterin önünde yürür. Mehterhanede, çal nan her saz n ad na göre, o saz çalanlara da ad verilir. Zurna çalana: "zurnazen", boru çalana: "boruzen", nakkare çalana: "nakkarezen", davul çalana: "tablzen", zil çalana: "zilzen", kös çalana: "köszen", sazlara sesleri ile kat lan ve ellerindeki ç ng rakl çatal cevgenleri sallayarak ayn

(17)

zamanda ritmik tempo tutanlara da: "cevgâni" denir. Çevganiler, imparatorluk zaman nda mehter tak na dahil de ildi. Bugün ise okuyucu ad alt nda her katta kat say n iki kat kadar say da bulunabilmekteler. Örne in; üç katl mehterde alt okuyucu gibi…”

http://www.istanbulmehter.com/mehterhane-tekilat- )

“Mehteran n, duru lar üçerli saf, yürüyü leri üçerli kol halinde olup nevbet yar m daire eklinde yani hilalvari olur.(http://www.istanbulmehter.com/mehterhane-tekilat- )”

Tu topluluklar n çald klar baz sazlar n o zamanki adlar ile bugünkü kar klar u ekilde vermek mümkündür:

ra : Surnay, zamanla bizde; Zurna Burgay: Bur veya bu . Boru, arapça; Nefir Küvrük: Kus, zamanla bizde; Kös

Tümrük: Tab l, dühül, zamanla bizde; Davul Çeng: Zil, gong, çan ( Ögel, 1987 )

“Bunlardan has Türkçe olanlar n, Asya ve K pçak çerçevesinde epeyce uzun ömürlü olduklar bilinmektedir. Evliya Çelebi, k ml lar n atlar üzerindeki "küvrük" yani, "kös" çal lar yerinde gördü ünü Seyahatnamesinde yazmaktad r. Burguy, "boru" ise bizde hala vard r. Balkan dillerinde zurnan n küçü üne "cura" ismi verilmi tir. Asl nda “yura ”dan kalma bir kelime olmal r.”

(http://www.istanbulmehter.com/tuerk-tarihinde-askeri-muezik )

“Mehterdeki kös denilen bu çok büyük davullar at ve deve üzerinde ta rd . Durarak çalarken kösler yerde bulunur, mehter çalmaya ba lamadan önce mehterden biri öne ç karak;

“Vakti safa süruru mehter ba hey” diye ba r. Mehter ba mehterin önüne gelir;

“Merhaba ey mehteran” der ve çal nacak eserin ad söyler. Bu ekilde çalmaya ba lan r.( Üngör, 1966: 13)”

“Mehter-hane'de her saz n takmdakisa e it olurdu. Bu say ya göre tak m “alt kat, yedi kat dokuz kat mehter “ diye an rd . Dokuz kat mehter, padi aha mahsustu. Padi ah temsilen sadrazam n, vezirlerin, beylerbeylerinin de mehterleri vard . Ba ca Osmanl kalelerinde mehter-hanenin nöbet vurmas , milli bir gelenekti. stanbul’da ki bazen 300 sanatkar n bulundu u Mehter-hane-i Hümayun ( veya; Hakaani ) harp de orduya kat r, muharebe meydanlar nda askeri musiki çalar, yeri gö ü inletir, Türk askerine büyük evk ve heyecan, dü mana korku verirdi. ( Öztuna, 1974: 23)”

(18)

Padi ah mehterlerinin sazlar gö üslerine alt n zincirlerle as rd . Kûslar filler ta rd . Bu gibi gösteri ler, imparatorlu un, bir cihan devleti olman n icab ettirdi i debdebe ve gerçek saltanat alametleri say rd . ( Öztuna, 1974)

“Osmanl lar, fethetti i ülkelere bu geleneklerini de götürmü lerdir. Bugün yaln z do u ülkeleri de il, Avrupal lar da askeri musikilerini mehtere borçludurlar. Bu geleneklerin son i aretlerine, Cengizler, Timurlar, Harzemler, ve Selçuklulardan sonra Osmanl Devletinin ar ivlerinde rastlamaktay z. Türklerde musiki milattan çok öncelere dayanmaktad r. Bu musikinin, günümüzden 2500 y l öncesine kadar uzand tarihi kay tlardan anla lmaktad r. Daha öncesi ise, efsanevi rivayetlerden ibarettir. (http://www.istanbulmehter.com/tuerk-tarihinde-askeri-muezik )”

stanbul Üniversitesi Kütüphanesinde 1184numaral Halis Efendi’ye ait mecmuada “ Usulat- alem” adl ile belirtilen usül bilgilerinde a daki bilgiler gösterilmektedir.

“Ahlâti, Halilevi, Kalenderi, Pe rev, Türkü, Sakil, Çember, Küçük hafif, Büyük hafif, Nak , Naf, Def, Usulü, Yar m Ahlâti, Peri en, De me, K smi sakil, Murabba, Devr-i hindi, Karabatak, Ezgi, Sofyan, Semai, Çeng-i Harbi” gibi usul ve makamlar kulland klar eklinde bir görü te mevcuttur. .( Çelebi, Halis ef. 1184 numaral mecmua ).”

Mehterin orijinal yürüyü ü sadece Türklere mahsus olup dünyan n hiçbir yerinde yoktur. Sa ayakta ba lan p üç ad m at r ve dördüncüde durulur. Sonra tekrar bu ekilde devam edilir. ( Üngör, 1965)

“Her saz grubunu bir ba vard r. Buna “A a” denir. Davulcu ba ya da “Ba Mehter A a” denir. Bütün mehterin ba na da “Mehter Ba A a” denir. Mehter durarak çalarken daire eklinde durulup Mehter Ba A a dairenin orta içinde bulunarak idare eder. Yürüyü te tak n en önünde gider. (Özalp,1996: 53)”

“K yafet ise öyledir: Saz ba lar , k rm cübbe, k rm kavuk, k rm alvar, sar üç etek ile sar yemeni giyerlerdi. Bunlar subay rütbesine haizdirler. Di erleri ise ye il cübbe, ye il kavuk, k rm alvar, sar veya renkli üç etek ile rm yemeni giyerlerdi. Bunlar da er rütbesine haizdir. Bunlardan ba ka birde “Çevgenler” denilen okuyucular vard r. Ellerinde ta klar ç ng rakl çevgenleri yukar sallay p saza süs katarlar. Bunlarda k rm cübbe, kavuk ve alvar ile

(19)

sar üç etek ve yemeni giyerlerdi. Bunlar da subay rütbesine haizdirler. (Üngör, 1965: 12-13)”

“Nakkarezenler bölü ünde sermeh-terhan (Mehterba ), surnazenler bölü ünde ser-zurnazenan (zurnac ba ) bulunuyor. Ayr ca öteki bölüklerin ba a alar gösterilmemi tir. Yedi bölü ün içinde “kös bölü ü” nün ve çevgan-zenlerin bulunmamas göze çarp yor. Kös bölü ü sonradan ilave edilmi olmal r. II. Mahmut devrinde kös bölü ü mevcut idi. (Konyal , 1943: 60)”

“Osmanl Ordu Müzikas n, mehterhane ve tab lhane sözleriyle an lmas , bu ocaklar n ba lang n Arap ve Fars kültüründen geldi i intiba verebilir. Ayr ca, zurna, nefir, tab l, zil gibi saz isimlerinin de Türkçe olmay bu görü ü kuvvetlendirebilir. Ancak, bunun sebebini Türklerin slamiyet’i kabul edi lerinin ilk zamanlar ndaki tercümecilikte ve asl na ula mak için gösterilen gayretlerde aramak gereklidir. Bu da çok önemli ve de sayg gösterilecek de erde dikkat edilmesi gereken bir olgudur. (http://www.istanbulmehter.com/tuerk-tarihinde-askeri-muezik )”

“Osmanl imparatorl unda mehter-hane, Yeniçeri Oca n bir' parças say rd .San'atkarlartabiatiyle askerdiler. Onun içindirkiII. SultanMahmud (1808-1839), 15 Haziran 1826'da Yeniçerilik ve di er Kapkulu Ocakla ile beraber mehter-haneyi de, eski düzenin bir parças sayarak ilga etti. Yerine Ba manada askeri m ka kurdu 1911'de Ahmet Muhtar Pa a, müesseseyi '''Mehter-hane-i Hakaani" a yla yeniden kurdu. 1914'te bu kurulu tamamland. Birinci Dünya Harbi'nde Ba kumandan Vekili ve harbiye naz rlar Damat Enver Pa a' n emriyle t kilat orduya tamimedildi. stiklal Harbi'nde de mehter-hane hizmet gördü. Fakat cumhuriyetle beraber gene ortadan kalkt . Ancak 1952'de bugünkü mehter-hane kuruldu. Musiki san'at ve san'atkar bak ndan son derece ihmal edilmesine r men, 1952'den bu yanaTürkiye'deki pek çok mehtertak mlar, millete, ensamimi milli duygular vermekte, çok sevilmekte, yabanclar taraf ndan da içte ve ta en büyük takdirleri toplamaktad r.Bu takdir esasen yeni de de ildir. Pek çok asra giden bir mazisi var r. Osmanl askeri musikisi, çok zamanlar daimi denecek suretle Almanya ile harp halinde bulunuldu u için, almanlar vas tasyle Avrupa'ya tesir etmi tir. Üslubu birçok bestekâr (mesela Mozart) tarafndan taklit edilmeye çal lm r.(AlJanitscharenmusik,Fr.musiquedesjanissaires).

(http://www.mehter.com/home.php?link=tarih&dil=tr )”

Mehter, törenlerde ve sava larda görev almalar n d nda me kle de me gul olurlard . Cephede; sessizlik ve bask n esas oldu undan asla çal nmazd . Sava esnas nda da askerin heyecan duygular besler, dü man n yüre ine ise korku salar, maneviyat bozarlard .

“Türk milletinin medeniyet ve kültür sahas ndaki yüksek kudret ve kabiliyeti, dünyaca bilinen ve teslim edilen bir hakikat olmu tur. Çok eski devirlerden beri, güzel san’atlara kar olan istidat ve ilgileri, her eyden önce musikiye verdikleri

(20)

ymet, yerli ve yabanc tarih sahifelerinde göze çarpmaktad r. Türkler aras nda musikiye gösterilen bu derin ilgi, aile içinden sava meydanlar na kadar yay lm r. (http://www.istanbulmehter.com/tuerk-tarihinde-askeri-muezik )”

Önceleri bayrak ve davul olarak gördü ümüz, daha sonra bunlar n geli mesiyle olu an Tu ve Mehter; Türk milletinin birlik ve beraberli inin as rlar boyunca simgesi haline gelmi tir. Türk devleti nerede ise, nerede Türklerden olu an bir topluluk varsa bayrak ve davul, yani mehter orada olmu tur.

1.4.1.Osmanl Devleti’nden Önce Mehter

lkça medeniyetlerinde askeri musikinin varl türlü ikonografik (canland rma ) resimlerle sabittir. Firavunlar M r’ n ordusunda bir nevi k sa borular çalan bölükler bulundu unu; Sümerlerin iri davullar kulland klar biliyoruz… Fakat davul, zurna, boru ve zil gibi aletleri tak m halinde kullanan ve bu tak mlar resmi tören ve orduda çald ran ülkenin ba lang çta Orta Asya oldu unu dü ündüren tarihi kay tlar muhteliftir. Orta Asya’dan getirilme aletlerle milattan iki as r önce böyle bir tak n Çin’de kuruldu unu muas r bir Çin kayna haber vermi tir. Askeri M kay güney ve bat ya do ru erkenden yayanla da Türkistanl lar olmu tur. Orta zamanda Hindistan, Irak, M r ve Anadolu’nun saray ve ordular nda benzer tak mlar kuruldu. Türlü kültür münasebetleri askeri m ka görene ini Endülüs’e kadar yayd . Haçl seferlerinden sonra do u ordu aletlerinin Avrupa askerli i taraf ndan iktibas edildi i sabittir. Arap Seyyah bni Batuta, XIV. As rda dola kuzey Afrika, Anadolu, Irak, Asya, K pçak saray ve ordular nda hep davul zurnal m kalara ahit olmu ve hatta Bizans’ n ücretli Asyal lardan mürekkep muhaf z alaylar ndaki emsal tak mlar ndan birini dinlemi tir.(Masalik el-Absar fi Mamalik el-Amsar, Paris, 1927 Geuther ) (Gazimihal, 1955: 1 )”

“Türk tarihinde, devlet ve ordu mehterlerini birbirinden ay rabilmek çok zordur. Çünkü halk ordu, ordu ise halkt r. Bunu yan nda, devlet de ordu ve ordu ise devlettir. Demektir. Ordunun ba komutan , hakand r. Ordu, hakan n öz ve en de erli varl r. Nitekim halk n ölümünden sonraki veraset törenlerinde, bu inan n izleri görülmektedir. Büyük ak nlara, hakan n kat lma zorunlulu u vard . Yahut da halk veya devlet geleneklerine göre bu tutum, tabii bir durum haline gelmi ti.( Ögel, 1987: 33)”

Mehtere devlet sembolü olarak bakmak ba ka bir eydir; bir enlik aleti olarak bakmak ise çok daha ba ka bir eydir. .( Ögel, 1987)

(21)

“Bulut kükredi, nevbet davulunu vurdu. im ek çakt , hakanl k sanca çekdi. Ulu Tavgaç Bu ra Han acunu tuttu. Ad kutlas n, Tanr iki cihan versin.”

“11.yüzy lda Karahanl Türk Kültürü çevresinde eserler yazan Yusuf Has Hacib’in ünlü eseri Kutadgu Bilig’ de Bu ra Han’ n hükümdar olu u böyle anlat yor. Büyük imparatorluklar kurmu ender milletlerden biri olan Türklerin, di er kültür varl klar nda oldu u gibi musikilerinde de köklü bir zenginlik gözlenir. Türk musikisinin zenginliklerini aç kça ortaya koyan eserlerden bir, 15.yüzy lda yaz lm H tay Seyahatnamesi adl eserdir. ( Ögel, 1987: 22.)”

“Hoca G yaseddin Nakka n H tay Türklerinin musiki hayat ile ilgili anlatt klar na bugün nl kla bakmamak mümkün de ildir. Kendilerine ait bir nota yaz geli tirip kullanm lard r. .( Karabey, 1963: 17-18 )”

“Sadinfu ehrindeki hakanl k saray n önünde üçyüzbin kadar kad n ve erkek toplanm . kibin kadar sazende sazlar ayn sese düzenleyip hep bir zdan Hakana dua ettiler. Köslerin iki yanlar nda kemençe, ney, musikar ve di er sazlarla hanendeler oturmu lard . Neyzenlerin baz lar ney’i bilindi i üzere çal p, baz lar ortas ndaki deliklerden üflerlerdi.( Karabey, 1963: 18 )”

Evliya Çelebi, k ml lar n atlar üzerindeki "küvrük" yani, "kös" çal lar yerinde gördü ünü Seyahatnamesinde yazmaktad r. Burguy, "boru" ise bizde hala vard r. Balkan dillerinde zurnan n küçü üne "cura" ismi verilmi tir. Asl nda "yura "dan kalma bir kelime olmal r. ( Ögel, 1987 )

Orhun ve ine-usu yaz tlar nda “TU ” kelimesi ile adland lan Mehter, yaln z bir musiki heyeti de il, ayn zamanda devletin yüceli ini, ba ms zl , gücünü ve halk n bütünlü ünü temsil eden kutlu bir semboldür.( Say, 2005)

“Hakanl k ota n önünde her zaman haz r bulunan sancak ve davul Türk devletlerinin tümünde vazgeçilmez bir semboldür. nan a göre; sancak, devletin yüceli ini, davul ise bu yüceli i olu turan halk n birlik ve bütünlü ünü temsil eder. ( Ögel, 1987: 21-40 )”

“Serhad boylar nda gördü ü bir mehterhaneyi seyahatnamesinde anlatan Evliya Çelebi: "Budan saray nda, bu saray yak nda bulunan bir kulede 9 katl mehterhane sabahlar kadar nevbet vurur, ora sakinlerini ve askerleri e lendirirdi ." der. (Çelebi, cilt IV: 237)”

(22)

Mehterin ve mehterhanenin büyüklü ünü ve azametini çok yak ndan izleyen ve de hayran olan bat müzik adamlar ndan A. Galland, bu do rultuda görü lerini ve dü üncelerini u ekilde anlatm r ki anlatt klar da mehterin azamet ve

büyüklü üne i arettir.

“XVII. yüzy lda, A. Galland, Edirne’de gördü ü bir mehterhaneyi öyle anlat r."Nihayet bütün bu tak mlar 5-6 boru, 3 kös, 8 davul ve nakkare ve o kadar zillerden mürekkep bir konserle nihayet buluyordu ki, ayn zamanda cengâverane ve ne eli olan ahengi henüz bu kadar güzel tanzim edilmi bir ey duymam bulundu um bu memlekette beklemedi im bir mahiyet ta yordu.” – “ Bütün bu

eyle, gürültülü ve akisler yapan sesi harbi tamamen canland p ya atan on be davul, bir o kadar nefir ve bir o kadar kösle nihayet bulmakta idi. Fakat her eyi titreten ve ra elere garkeden cihet, hayat mda gördüklerimin en irileri bulunan dört kösün gürleyi i idi. Bundan sadece sersemlemekle kalmayarak vücudunun iç ve d müteessir olmayan kimse yoktur.”( A. Galland, stanbul’a ait günlük hat ralar(1672-1673), N. S rr Örik tercümesi, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1949,s. 122-129 ) (Gazimihal,1955: 18) Mehter musikisi hem askeri te kilat tarihimiz, hem de musiki tarihimiz bak ndan önemli oldu u gibi; bugün dahi milli birlik ve beraberlik ruhunu besleyici karakter ve tesirdedir. Orhun Yaz tlar (VIII. miladi yüzy l), Ka garl Mahmud’un Arapça aç klamal Türkçe lügatleri, Divan (XI. yüzy l), Farabi, Harzemi gibi Türkistanl bilginlerin musiki eserleri, tab lhanelerin Türk ka anlar n saraylar nda bulundu unu ve "tu " ismiyle an ld ortaya koymaktad r. Bu kelimeyi Çince sananlar olmu tur. Nitekim "tu ra" kelimesini de farsça zannedenler olmu , lakin Ka garl Mahmud’un lügât ndaki aç klama gerçe i ortaya ç karm r. ( Özalp, A. Galland, stanbul’a ait günlük hat ralar(1672-1673), N.

rr Örik tercümesi, T.T.K., Ankara 1949: 122-129 ) ( Gazimihal,1955: 18)”

“Tu sözü ve anlay , sancak ile davul veya mehteri içinde toplayan, tek bir deyim idi. Asl nda tu , saltanat sanca veya at kuyruklu alem veya sancak demekti. Hunlardaki örneklere bakacak olursak, Türklerde sancaks z davul veya davulsuz sancak, pek dü ünülemiyor gibiydi. Karahanl devleti ça nda,”tu vuruldu” dendi i zaman, saltanat veya hakanl k davulu vuruldu, manas verilmek isteniyordu. ( Ögel, 1987: 36)”.

Bir devletin var olu unu simgeleyen ve de o devletin gücünü gösteren bayrak ile davul; öyle önemliydi ki Ögel yine ayn eserinde öyle demi tir;

“Bayrak ve Mehter, ikisi birbirinden ayr lmayan; ancak ikisi bir arada oldu u zaman bir bütün te kil eden, en önemli devlet sembolüdür. Cengiz Han bunlara, mutfak aletlerini de katm . Bayrak ve davullar, mutfak aletleri i le birlikte korunuyorlard . Bu daha çok gece korunmalar için konmu bir töre idi. Tabii olarak, hakan n güvenli i ile mutfak aletlerinin çok yak n ili kileri vard . Bunlar koruyan “Kebte’ül” adl nöbetçiler, devlet içinde çok yüksek bir mevki ve onura sahiptiler. ( Ögel, 1987: 33).”

(23)

“Hunlarda da bayrak ve davul, ba komutan n ota n önünde bulunuyordu. M.Ö. 121 (baz kaynaklarda 119 )de Çin ordusu ve ünlü Çin generali Ho Ch’ü-ping, Hunlar’ n sol büyük generaline hücum etti, birçok esirle birlikte bayrak i e davulunu da ele geçirdi. Bundan önce, sa beylerbeyinin ota n önünde dikili, k ll Hun bayra n alt nda, hun ve Çin askerleri gö üs gö se dövü mü lerdi. Bu bir tu idi. Ancak yan nda bir davulun bulunup bulunmad ndan söz edilmemi ti. Sava da Hun takti i kullanan Çin generali Li Ling, Hunlara kar küçük ordusu ile ilerlerken, “ Çan ile hareket” ve “ davul ile de durma emri” veriyordu. Ancak bir gerçek varsa tu ile davul, hunlar n beylerbeyi ile büyük generallerin bir sembolü idiler. Hun sava lar nda en büyük vuru ma tu ve bayra n alt nda olmu tu. Çin tarihçileri, Hun ba komutan n bayrak ile davulunun elde edilmesini, büyük bir ba ar olarak kabul ediyorlard . Ba ms zl k ve yetki belgesi say lan bayrak ve davulun elden gitmesi ile idare ile ordu da da lm oluyordu. ( Ögel, 1987: 34 )”.

“Göktürkler’ de, bayrak ve davulun, tayin, yetki istiklal ve ba ms zl k için tam bir yetki belgesi oldu u aç k olarak belli oluyordu. Bir de bu davul ve bayra a, boru kat lm oluyordu. Belki boru, Hun devlet ve ordu mehterlerinde de vard . Hiç üphe yok ki Göktürk Hakan ’n n ota önünde, büyük bir ka anl k mehteri vard . Çin tarihleri bunlardan yaln zca, kurt ba bir sancak üzerinde duruyorlard . Yine Çinliler’ e göre Göktürkler, atalar n kurttan türemi oldu unu, hat rlamak veya hat rlatmak için bu sanca kullan yorlard . Ancak Hunlardan ve sanca n yan nda, ka anl k davulu ile di er sembollerin bulundu u da muhakkakt r. ( Ögel, 1987: 34 )”.

“Göktürklerde,” bayrak ile davul”un tayin, yetki, istiklal ve ba ms zl k için tam bir yetki belgesi oldu u, aç k olarak belli oluyordu. Bazen buna boru da kat yor ve sembol ile, mehter ve muz ka tak , tamamlanm oluyordu. Gerçi Göktürk tarihinde, isyan eden Türk prenslerine ,” kurt ba bayrak ile davulu”, Çin imparatoru gönderiyor ve onlar n ba ms zl tan oluyordu. Ancak kurt ba bayrak, Çin’de yoktu. Bu Türk usulü bir tan ma olmal yd . Bu konuda, burada birkaç vesikay sunal m:

1 ) “ Ch’u-lo-hou, Yabgu Ka an olunca Çin imparatoru ona davul, boru ve bayrak gönderdi.( veya arma an etti )” ( LMT,55 )

2 ) “ Tu-lu Ka an idareyi ele geçirince, Çin’e bir elçi gönderdi, Ka an unvan alma a cesaret edemedi ini bildirdi… Çin mparatoru da kendisine bir davul ile bir bayrak gönderdi” ( Chavannes, doc,55 )

3 ) “Göktürk Ka an Tordu Ka an’ n ota na gelen Çin elçisi Yüan Huei, Çin imparatoru ad na, bir sayg sembolü olarak inand klar , kurt ba bir bayrak arma an etti” ( LMT,9+9 )

4 ) “585 y nda Çin imparatoru ünlü Göktürk Ka an I bara’ya, araba, geysi, davul ve boru arma an etti” (LMT, 51 )

(24)

5 ) “641 y nda Bat Göktürk Ka an Bagtur Yabgu’ya, davul ile bayrak verildi” ( Chavannes, a. Esr.266, n.1 )… ( Ögel, 1987: 40-45)”

“E er bir boy veya topluluk kendi bayrak ve davulunu Hakanl k Ota n önüne koyarsa ba ms zl ilan etmi olurdu. Di er devletler de ba ms zl ilan eden bu devlete bayrak ve davul gönderirlerdi. Ayr ca sava a giden komutanlara, üst düzey göreve atanan devlet adamlar nda da yapt vazifenin önemi ve yetkisine göre bayrak ve davul- yani tu verilirdi. ( Ögel, 1987: 40-45)”

“Devre-i saltanat” hem slam- Türk devletlerinde ve hem de Osmanl devletinde, bilinene önemli bir anlay r. Zaman zaman takvim de, bu saltanat devresinin y llar na göre hesaplan rd . Daha do rusu “ nevbet” hakanl n saltanat devresi ile bir zaman dönü ümü devresi idi. bu da hakan n n büyüklük ve görkemine göre, mehterle an yordu. . ( Ögel, 1987: 16 )”

Ka garl Mahmut, Divan- Lügat- Türk adl eserinde Tu ad yla an lan mehterin Türkler’ deki öneminden bahsetmi , yap ve çalg lar hakk nda çe itli bilgiler vermi tir.

“Türklerin atalar yla alakal bir efsaneyi anlat rken Ka garl Mahmut öyle diyor:

“Zülkarneyn Semerkant’ geçip Türk Ülkesine yöneldi i zaman Türklerin u” ad nda genç bir hakanlar vard . Bala sagun yak nda buluna u kalesini bu hakan yapt rm . Hakan u Balasagun’daki saray n önünde her gün beyler için 360 nevbet davulu vurdururdu. ( Ögel, 1987: 23 ) ( Tezba ar, 1975: 15 )”

Türk yörelerinin haricinde yap lan nevbet ve törenleri anlat rken Divan-Lügat_ Türk’ te Çin ile ilgili u aç klamalar yap lmaktad r.

“Çin’de, günün belirli zamanlar ile hakanlar n saltanat devreleri de, büyük bir önem ta yordu. Hatta Çin takvimi de, hakanlar n belirli saltanat devrelerine göre düzenleniyordu. Günün belirli saatleri de ayr bir önem ta yordu. Çin’de büyük davul uyanma zaman nda vuruluyordu. Uyanma nevbeti, bundan dolay , bat gezginlerin de dikkatlerini çekmi tir. . ( Ögel, 1987: 15 )”

“Cengiz Han döneminde onun gözde sava ve komutanlar ndan Camuka sava ark na üç yerde öyle giriyor:

“ Taa uzaklarda görülebilen bayra saç lad m,

Kara öküz derisinden yap lm keskin sesli davulumu çald m”. ( Ögel, 1987: 39-97-121-199-212) ( Büyük Larousse Ans. Cilt 4: 2158 )”

Davullar n gök gürültüsünü and ran gümbürtüsü, zurnalar n yürekler yakan feryad , sanca n bu ilahi musiki ile yüceldikçe yüceli i ad na ister “ tu ” ister

(25)

“mehter” denilsin, tarihteki bütün Türk toplumlar nda vazgeçilmez bir evk, bir inanç, bir co ku ve bir güç kayna olmu tur.

1.4.2.Osmanl Devletinde Mehter

“Askeri musikinin te kilatlanmas Selçuklularda da görmekteyiz. Anadolu Selçuklu Hükümdarlar ndan II. G yaseddin Mesut, Ertu rul Gazi’nin o lu Osman Bey’e (1258-1324) 1289 y nda stiklal Ferman ile beraber tu , bayrak, zil, boru, davul ve nakkare göndermi ti. Bunlar Osman Bey törenle kar lad . hürmet ifadesi olarak ayakta dinledi. Böylece adet olarak yerle en bu usulü sonradan Fatih Sultan Mehmet kald rm r. Osmanl lar n kurulu lar ile birlikte kullan lmaya ba layan Askeri musikinin Mehter kurulu u kat’i olarak bilinmemektedir. Ancak baz tarihi kay t ve belgelerin incelenmesi sonucunda XVI. Yüzy l ve sonras Mehterleri hakk nda çe itli bilgiler bulunmaktad r. Örne in ünlü seyyah Evliya Çelebi (1611-1683) Türk yönetimindeki Budape te’nin Mehterhanesine ili kin olan görü lerini öyle dile getirir. “ Her gece Baadeh a Budin Saray kurbündeki mehterhane kulesinde dokuz kat mehterhane-i Osmanî çald p, her gece iki bin adet neferat tâbe sabah paspanl k ederler.” ( Üngör,1965: 10 )”

“Daha geriye giderek Peçevi tarihinde kaydedildi i gibi ( c.I, s.113) ; 1526 Mohaç Sava nda “Türk askeri yakla ve iki canipten kösler çal p çeng-i harbiler çal nd ve iki asker birbirine toku tular ve kar lar. “ kayd ndan ve 1670 y nda bizzat Evliya Çelebi’nin ahit oldu u Türk askerlerinin Manya yal lar na do ru ilerleyi ini anlat rken:

“Yedi yerden sancak beyleri Tabl, kudüm, çeng-i harbilerini döverek da lar ve beller inil inil inleyerek çatal fitillerin rahiyalar cihan tutarak leb-i derya ile” diyor.(C.8, S.589, Üngör,1965: 10 )”

“Osmanl devletinin askeri m ka tak ve te kilat Padi aha mahsus olan na “ mehterhaneyi hümayun “ denir. Eski Türk devletlerinde, onlardan al narak Abbasilerde ve onlardan bütün slam devletlerinde askeri m ka, istiklal alâmetidir. “ sikke vü Tabl-u âlem” yani müstakil bir hükümdar ad na bas lan madeni para, askeri m ka ve âlem yani sancak, bayrak bir devletin istiklalini gösteren üç ana unsurdur. Buna “hutbe “ yani Cuma namaz nda halifeden sonra hükümdar n ad n da zikri, istiklal ve devlet mefhumunu tamamlar. te Türkler, musikiye, devletin vazgeçilmez bir unsuru eklinde ehemmiyet atfetmi lerdir. Selçuklularda atabeyler, idare ettikleri Selçuk o ullar ndan ehzadeler nam na da mehter çald rt rlard . Bazen di er ehzadeler ve emirler de hükümdar nam na mehter-hane sahibi olurlard . En büyük mehter-hane, tabiat yla sultan n ahs na ba olan merkezdeki askeri m ka te kilat idi. Bu te kilat, Selçuklulardan Osmanl lara geçmi tir. Hatta Anadolu Selçuklu Sultan III. Alâeddin Keykubad ’ n ( 1297-1302 ) Osman Gazi’ye

(26)

(1281-1324) 27 Ocak 1300 tarihinde Tabl-u âlem yani saltanat alametleri ve bu arada askeri m kan n remzi olarak, bir kemer, bir hançer, tu , ti -i zerrin, birkaç tavla at ve askeri m kan n remzi olarak davul gönderilmi tir. Ve bu tarih Osman devletinin ba ms zl k veistiklaltarihi oldu unainan ld . (Öztuna, cilt II, 1974: 23)”

“Kanuni devrinde saray mehterhanesini inceleyen Frans z elçisi “M. d’Aramon” mehter te kilat hakk nda unlar kaydetmi tir;

“Çad r mehterba ndan ayr bir grup halinde ve otuzdan fazla askeri çalg kullananlar n ba olan bir mehterba daha var. Onun emrinde 1200 kadar mehter mevcut olup bunlar k smen yayad rlar. Ücretleri çad r mehterinin ayn r.” ( Çelebi, cilt IV ) ( Üngör, 1965: 10-11)”

“Mehter deyiminin Osmanl larda ne zamandan beri yer etti i kesin olarak belli de ildir.17.yüzy l mehter ad yla an lanlar 3 bölümdür;

1-Mehteran- Âlem veya Mehteran- Tabr-ü Âlem yani çal mehterler ve alemdarlar,

2-Mehteran- Hayme yani çad r mehterleri,

3- ç Mehterleri yani konak ve saraylar n daimi hizmetlerini ve i lerini gören ki iler.

Mehteran- Hayme tabirine 1478 tarihli vesikada tesadüf edildi ine göre Mehteran_ Tabr-ü Âlem tabirini buna kar k kullan ld tahmin ediliyor. Fakat vesikalarda mehterin askeri musiki tak mensubu manas nda kullan na ancak 16.yy da rastl yoruz. 17.yy. ise üç çe it mehter yukar da aç klad z üzere ayr tabirlerde vas fland lmaktad r. Bu üç çe it mehteri o ça larda birbirinden ay rt etmek için tabirleri eskizsiz yaz lm olmas gerekmektedir. Aksi halde bu yüzy l metinlerinde dahi kar kl a f rsat verilmektedir. Çal mehterler; Tabl-ü Âlem ve esnaf mehterleri diye iki bölüme ayr lmaktad r. Evliya Çelebinin seyahatname eserinin baz yerlerinde vezni mehterhaneyle onlara ba esnaf mehterhanesinin ayr ld görülür. Resmi mehterhanesinin Tabl-ü Âlem mehterhanesi seyahatnamede Ali Osman mehterhanesi veya Tabl- Osmanî ibaresiyle ayr lmakta, ötekiler için sadece mehterhane denmektedir. Mehterhane terimi Askeri musiki tak ihale etti i gibi mehterlerin oturdu u yeri de göstermektedir. Mehter musikicilerinin hassa tak içinde olanlar resmi kay tlarda mehteran- Tabl- Âleme ba olarak, hassa tak nda olanlar ve olmayanlar da Tabl-ü Âlem veya sadece Âlem olarak görülüyor ki içlerinde musiki inas mehterlerden ba ka alemdarlarda vard . Özet olarak ifade edersek mehter, mehterhane ve mehteran terimleri Osmanl Dönemine ait terimlerdir diyebiliriz. ”.( Sanal, 1958: 3-5)”

Osmanl devleti zaman nda, devlet kat nda üst düzey bir askeri yetkili olan sancak beylerinin, vezirlerin, sadrazamlar n, ehzadelerin de mehterleri

(27)

vard . Fakat di er mehter tak mlar hükümdarlar nkine nispetle daha az sazl ve daha seyrek çalarlard . Mehterhane, Yeniçerilik zaman nda daima yeniçerilerin bir s taraf ndan idare edilmi tir. 8. ve 9. yüzy llarda sadece davul ve borulardan olu an mehtere 10. ve 11. yüzy llarda di er sazlar n kat ld da görmekteyiz.

“Ad na Nefir denilen ve tamamen Türk icad olan madeni borular n ilk defa Selçuklular zaman nda Konya’da yap ld Evliya Çelebiden ö renmekteyiz. Yine Selçuklular döneminde her gün be vakit namazdan sonra nevbet vurulmas bir gelenek halinde ya at lm r.( Tu lac , 1986: 5 )”

u anda 1826 y nda Yeniçeri Oca ’yla birlikte kald lan nevbethaneden günümüze maalesef hiçbir iz kalmad . Ama bu soka n Tevarih-i Al-i Osman adl eserinde  k Pa azade bu olay öyle anlatmaktad r:

“ kindi vakdi idi, nevbet vurdu. Osman Gazi aya n durdu. Taaa imdiye de in Al-i Osman seferde kim nevbet vursa aya n dururlar”.( Sanal, 1958: 5-8)”

“Mehteri ayakta dinleme gelene i Fatih Sultan Mehmet ‘e kadar sürmü tür. Fatih 210 y l süren bu ta’zimin yeterli oldu unu söyleyerek bu gelene i kald rm r. . ( Tu lac , 1986 )”

“Kurulu undan itibaren Osmanl ’n n her döneminde mehter her zaman korunup geli tirilmi ise de pek çok konuda oldu u gibi bu konuda da en büyük geli meyi, Fatih Sultan Mehmet döneminde görürüz. Fatih Sultan Mehmet, Topkap Saray ile etraf ndaki surlar yapt rd zaman saray n pek yak ndaki Demirkap mevkiinde bir de nevbethane in a ettirmi ti. Bugün bu Nevbethane y p ortadan kalkm olmas na ra men bulundu u mahalle günümüze de Nevbethane Mahallesi ad yla an lmaktad r. Fatih’ten Sultan 3.Selim dönemine kadar Meheterhan n ehrin hemen her yerinde yats ve seher vakitlerinde nevbet gelmi ti. Bu dönemde imparatorlu un h zla geli mesiyle birlikte mehteran n say artt lm ve mevcut olanlar daha da mükemmelle tirilmi tir. ( Tu lac , 1986: 7 )”

“Yavuz Sultan Selim döneminde “ Tabl-ü Âlem Mehteran ” ad yla an lan Hakanl k Mehterinin d nda Saltanat Sancaklar n muhafazas üstlenen Alemdarlar da bir çat alt nda toplam r. Tabl-ü Âlem Mehterleri mehterba n idaresinde bulunur; mehterba ise Emir-i Âlem’e ba olurdu. Emir-i Alemler padi ah n at n yan nda yürümek gibi yüksek bir imtiyaza sahiptiler. ( Sanal, 1958: 9 )”

“Hakanl k mehterlerine Kanuni devrinde “Hassa Tabl-ü Âlem Mehterleri” deniyordu. Bu dönemde ana te kilata ba Eyalet Mehterlerinin say bini a r. Frans z elçisi Dö Aramon, Kanuni devrinde mehterba na ba 1200 kadar atl ve

(28)

yaya mehter oldu unu nakleder.17.yüzy la kadar kösler hariç dokuz kat olan Hakanl k Mehterinin bu yüzy ldan itibaren 12 kata ç kar ld bilinmektedir. Bu dönemde Evliya Çelebi’nin nakletti ine göre Rumeli de ba ta 24 eyalet sanca olmak üzere; Köstendil, Mora, skenderiye, T rhale, Silistre, Ni bolu, Vidin, Üsküp, Selanik, Saraybosna, Bozcaada, Filibe, Budin ve Dukakin’de, Anadolu’da; Van Kalesi, Ahlât Kalesi, Zile Kalesi, Bayburt, Erzurum, Tokat, Harput ve Ba dat Kalelerinde, stanbul’da; Demirkap ve Galata Mevlevihaneleri, Eyüp, Kas mpa a, Tophane, Be ikta , Kavak Yenihisar , Rumeli Yeni Hisar , Beykoz, Üsküdar, ve Yedikule de mehteran nevbetler vuruyor …(Sanal, 1955: 22-23 )”

“Osmanl döneminde Tabl-ü Âlem mehterlerinin d nda bu mehterhaneye ba ; halkla mehteri bütünle tirme görevini üstlenen, meheteran n gücüne güç, azametine azamet katan ve say lar imparatorluk sath nda onbinleri bulan büyük bir mehter esnaf vard . Bu mehter esnaf padi ah emriyle yats ve seher vakitlerinde bulunduklar yerlerde nevbet vurur ayr ca seferlerde ve di er önemli günlerde bizzat Mehteran- Tabl-ü Âlemde yer al rlard . …(Sanal, 1958: 15-26 )”

“Esnaf Mehterleri esas geçimlerini dü ün ve benzeri törenlerde müzisyenlik yaparak sa larlard . Zaman n âdetince onlar da bir esnaf ba ’ ya yani “mehterba ” ya ba idiler. Mehter esnaf n Türkistan’da da böyle bir esnaf te kilat na ba olduklar A. Samayloviç’in yaz p Prof. Abdülkadir nan’ n dilimize çevirdi i Türkistan sanatkârlar loncas n risalesi adl bro ür’de görülmektedir. (A. Samayloviç, tercüme eden: Abdülkadir, stanbul 1929.) Zamanla mehter saz

nda tambur, ney, kemençe, def gibi sazlar nda bu heyete kat ld bilinmektedir. (Sanal, 1958: 23)”

“Türkistan’daki bir mehter esnaf birli inin ba olan Usta Mehter Korçi Niyaz Mehtero lu mehterlik sanat Risale-i Mehterlik ad verdi i rialede anlatm r. Niyaz Mehter o lu Osmanl larda ki Mehterba ile k yaslanabilir. Osmanl larda, esnaf mehterleri mehterba vas tas ile Tabl-ü âlem mehterleri te kilat na tabi bulunuyorlard . Dü ün ve e lence yerlerindeki faaliyetlerden ayr olarak bar ta ve sava ta vazifeleri vard . stanbul’da resmi nevbethanelerin d nda kalan nevbet yerlerinde yats dan sonra ve sabahleyin üç fas l nevbet çalmalar Fatih Sultan Mehmed’in koydu u nizamlardand r.(Çelebi, cilt I, : 621) ( Sanal, 1958: 24 )”

“Harbde çal mehter miktar n bir anda iki misline ç kar lmas mehter esnaf n iltihak ile mümkün oluyordu. Mehter esnaf resmi mehterhanenin bütün havalar vurabildi i gibi as l meslekleri olan e lence musikisini de gere i g gibi icra ediyorlard . IV. Sultan Murad’ n emri ile yap lan me hur alyda mimarba ile mehterba aras nda birbirlerine tekaddüm etmek için Padi ah huzurunda yapt klar mübahasede mehterba a ndan mehterlerin vazifeleri ve musiki icraat öyle anlat lmaktad r: “ Bizim hizmetimiz Padi ah za her bâr laz md r. Bir canibe müteveccih olsa mehâbet, evket, salâbet, öhter içün dosta dü mana kar tab l, kudüm, nefir dö direrek gider. Hususiyetle cenk yerinde guzat- müslimini tergib içün yüz yi irmi koldan cenk tabl na ve kus-i hakaanilere turalar urma a, safa

(29)

ba layarak asker-i islamcenge kald ma a sebeb oluruz. Padi ah m bir eyden elemzede oldukda huzurunda on iki makaam, yi irmi dört u’be, yi irmi dört usül, rk sekiz terkib musiki fasl edüb Padi ah mesrur ederiz. Hükema-yi kudema kavlince saz, söz, hanende, mahbub âdemin ruhuna safa verir… Ba-husus ki nerde ‘ alen-i Rasulullah olsa orada Tabl- Al-i Osman dahi bulunmak gereklidir”. .(Çelebi, cilt 1: 620-621). Sonunda mehterba ’n n iste i kabul edilmi ve alayda mehter esnaf mimarlardan evvel yer alm lard .(Sanal, 1958: 24 )”

“XVII. yüzy lda stanbul’da yap lan Hicri 1048 ( Miladi 1631639 ) alay nda, geçen esnaf n her birinin ard s ra birer mehterhanesi vard . Alaya kat lan 12 katl “Al-i Osman mehterhanesi” ve yine bir ba ka “Tabl- Osmanî” tak hariç olmak üzere esnaf alaylar arkas nda 15 tane sekiz katl , 2 tane de kaç katl oldu u

bilinmeyen mehter tak mlar Alay Kö kü’nün önünde fas llar çalarak geçmi lerdi. (Çelebi, cilt I: 517- 632 ) ( Sanal, 1958: 25)”

“Bu tak mlara kendi esnaf alay nda geçen sazendeler dâhil de illerdir. Çevgan ve kösler olmaks n zurna, boru, ,nakkare, davul, zil gibi 5 sazdan müte ekkil sekizer katl 15 tak mda 5x8x15=600 mehterin bulunaca hesap edilebilir. Esnaf alaylar nda geçen mehterlerde bu say herhalde 1000in üstüne

yordu. (Sanal, 1958: 25)”

“XVIII. yüz y ll k ikinci yar nda da mehter esnaf n çoklu u devam etmekte ve hayret uyand rmaktad r. air Ha met, III. Sultan Mustafa’n n k Hibetulklah Sultan’ n do umu münasebetiyle 1759 tarihinde “ Sur-i hümayun” a ait yazd surname’de esnaf alaylar anlatt ktan sonra bunlar takip eden mehter tak mlar n çoklu una hayret edenlere kar bunun Osmanl Devletinin evketinden ve hükümdarl n kuvvetinden gelen tabii bir netice oldu unu öyle anlatmaktad r: …ve her s n nihayet-i alaylar nda birbirlerinden li-ecl-il-fasl birer mehterhane-i pür –velvele ile güzari suretine karar verme in seyr ü süluk-i intizaman düzüldüler… mdi elsine-i nasda me hur ve mütevater olan esnaf n s otuziki adet olub lakin u’abat- füru’at esna’y güzari te yegân yegân yüz k rk be s fa reside oldu u me hud- bas ra-i tahkik…’alelhusus her s n hitam nda olan mehterhaney-i smehterhaney-ir-aheng-mehterhaney-i mmehterhaney-iranelermehterhaney-i tertmehterhaney-ibmehterhaney-ine bmehterhaney-irkaç kat tabl u surnay ve nakkae ne mahalden istikmal ve isti’ane olundu deyü erbab- h red sebbabe-geza-y hayret ve isti rab olmu lard r. Ancak bu suret-i nadide Lillah-ül-hamd kuvvet-i tali’a-i sa’ide-i Sultaniye ve evket-i kâmille-i devlet-i Osmaniyye’den iktiza eyledi i cay-i i tibah de ildir.”

Metinden de anla ld na göre 32 adet addedilen esnaf n ubeleri ile birlikte 145’e vard görülmü ve her s n ardlar nca birkaç kat mehterhane fas la vermeden geçmi tir. Mehter tak mlar n metinde geçen davul, zurna ve nakkare’den ibaret oldu u ve be er kattan müte ekkil bulundu u kabul edilirse alayda 3x5x145=2175 mehter musikicinin vazife ald anla lmaktad r. XVII. ve XVIII. Yüzy llara ait 600 ve 2175 say lar yaln z stanbul’da yap lan esnaf alaylar nda bir defada geçen mehter tak mlar mevcudunu a yukar tespit etmektedir. Mehter tak mlar d nda kalanlar ve Anadolu, Rumeli, K m, M r, Suriye, Irak, Adalar,

(30)

v.b. yerlerdekiler bu say ya dâhil de ildirler. Buna göre Osmanl Devleti dâhilindeki mehter esnaf miktar n onbinlere vard söyleyebiliriz. …(Sanal, 1958: 25-26 )” “Zaman nda Orta Avrupa, Mehterhaneyi, Türk elçi alaylar nda ki mehter melodileriyle de daima tan . Otuzuncu padi ah Sultan II. Mahmut (1808-1939) Yeniçerilikle birlikte (1826’da) Mehter te kilat da kald rarak “Avrupa usulü” Askeri Bandoyu kurmu tur. Sonralar Askeri Müzenin ikinci kurucusu olan büyük asker, âlim ve tarihçi Gazi Muhtar Ahmet Pa a mehterhaneyi ihya etmek istemi ve me hur “Gafil ne bilir ne ve-i pür evki ve gay ” diye ba layan mehter mar kaleme alm r. Son yedi as rl k tarihimize göz atarsak, müstakil bir devlet olman n

art ve alâmetlerinin, ad na bir hutbe okumak ve para bast lmak, âlem (Bayrak) ve tabl (Davul)’ dan anla lmaktad r. (Ta n, 2008)”

1.4.3.Cumhuriyet Tarihinde Mehter

“Osmanl Devleti yönetiminde 19.yüzy n ilk yar lar nda tahta geçen yenilikçi padi ah Sultan II. Mahmud art k iyice bozulmu ve düzeltilmesi pek mümkün görülmeyen Yeniçeri Oca kesinlikle ortadan kald lmas gerekti ine inan yordu. Nitekim Nizam- Cedid ad nda yeni bir ordu kurmay ba aran, ancak ya atmay ba aramayan ve öldürülen amcas Sultan III. Selim’in vasiyeti üzerine, 1826 y nda harekete geçti ve Hay rl Olaya ad yla bilinen “Vakay- Hayriye” ad yla kanl bir müdahale ile Yeniçeri Oca ’n ortadan kald rd . Mehterhanenin ihyas laz m gelirken zaman n padi ah sultan II. Mahmud, Avrupa askeri musikisi olan “bando”yu mehtere tercih etmi ve bu suretle ilk haz rl klar ba lam . ( 1827 ) Böylece 135 y l önce bizde ilk konservatuvar n temeli de at lm oldu. imdiki Teknik Üniversitenin Ta la binas nda” Muzika-i Humayun “ ad alt nda kurulan bu müessese Türk musikisi ve Bat musikisi bölümlerini ihtiva ediyordu. Bat musikisi bölümünün bir kolu olan Bando’nun ilk efli ine stanbul’da bulunan Frans z, “Manguel” getirilmi se de kifayetsizli inden k sa bir müddet sonra yerine

talyan, “Giuseppe Donizetti” tayin edildi (1828 ) (Üngör,1965: 31 )”

“1826 Y nda Yeniçeri Oca n kald lmas ile birlikte “Tabl-ü Alem Mehterleri de la v yerine Avrupa bandosu ikame edilmi ti. La v edilen Tabl-ü Alem mehterinde ki müzisyenlerine, kendisi de bestekâr olan II. Mahmud, Yeniçeri askerlerine yapt muameleyi yapmay p onlar ömür boyu maa a ba lam r. 1830y nda hassa çal mehterlerine mutad ayl klar ödeniyordu.( Konyal , Cilt I, 1943: 60)”

“Islah kabul etmeyen yeniçeri oca n “Vaka-i Hayriye” ile ortadan kald lmas sonunda yeniçerilerin bir k sm tenkil edilmi bir k sm da sa da solda bulabildikleri melce’lere s nm lard . (Sanal,1958: 283)”

(31)

Bu i i meslek olarak yapanlar art k eskisi gibi ra bet görmüyor ve hatta ia elerini bile zor temin ediyorlard . Bu musiki ile u ra anlar yeterince yapt klar i in kar klar alam yorlard .

“Zurnac k art k para getiren bir musiki mesle i olmaktan ç km . “Sur-i Hümayun” lara eskisi gibi mehter sazendeleri ça lm yorlard . Bunlar n yerine bando getiriliyordu. Bundan dolay rakkasl k, raks ve raks musikisi de sönme e yüz tutmu tu. Mamafih bir müddet için rakslar ince sazlar refakatinde devam etti. Mehter musikisi sanatkârlar yeti miyordu. Bu yolda devam edenlerde eski seviyelere asla ula am yorlard . (Sanal,1958: 284)”.

“Mehterhane’ nin resmen la i le aç k havada çalarken ses iddetinin yüksekli inden dolay dinleyenlerin iç ve d azalar n müteessir oldu u bir konser heyetti repertuar ile birlikte ortadan kald p tarihten siliniyordu. Mehterhane repertuar nota ile tespit ettirerek unutulmaktan kurtarmak, o da da al günlerden kimsenin hat na gelmedi. Bu suretle mehter tak mlar n çald halk musikisi sanat musiki, askeri musikisi, raks ve e lence musikisi, mahsulleri, birçoklar bir daha ele geçmemecesine unutulma denizine gömüldü gitti. Bu durumda daha sonra gelecek olan bestekârlar bu büyük kaynaktan mahrum kalacaklard (Sanal,1958: 284)”.

“Donizetti Pa a’n n y llar nda Enderun henüz da lmad ndan ö renciler buradan seçilmi ti. Eski ö rencilerden ço unun Hamparsum notas bildi ini gören Donizetti, Bat notas bu nota ile kar la rmal olarak ö retti. Ülkemize bando sazlar n giri inde bu y llarda ba lad . Ç ra an ve Dolmabahçe saraylar n birinci kat nda birer me khane vard . Sultan Mecid zaman nda bat musikisinin bu kadar korunmas ndan cesaret alarak askeri musikinin d nda ö rencilere talyanca sözlü musiki eserleri ö retiliyor, huzurda okutuluyordu. talya opera ve operetlerinden örnekler dinletiliyordu. O s ralarda hayatta olan Divan airi Aynî, musiki terimleri ile dolu uzun iirimde bat musikisine de yer vermi ve ilk bando tak ndaki sazlara de inmi tir. Demek ki o s ralarda bir bando saz olmamas na ra men Fagot da kullan yormu . Ayn zamanda Aynî, Türk musikisinin ruhlara güzel duygular verdi ini, Bat musikinin ise daha çok bedeni zevklere seslendi ini ima ediyor:

Klarnet gibi bir saz- rânâ der ahengini her kavmin icra

Bülend ve pest olur savt- itide der te’sir mezdük ü baide

Fagot ü Bü lü, Serpenton, Bugisan Tranpon ü Piavta, Piferi ey can

Bizim sazlar virir ruha letafet

(32)

“Sarayda kurulan ilk bando tak nda a daki sazlar vard . O y llardaki talyan ve Frans z bandolar nda da ayn sazlara vard . Ortaça sazlar n birer devam olan bu musiki aletleri zamanla az çok de ikli e u ram . simleri bile

stanbul’ da farkl ekillerde söyleniyordu. Bu sazlar s ralayacak olursak;

Klarnet: Çok uzun y llar sonras nda uzun soluklu olmadan bandoda yerini alm .

Fagot: Bas partisyonlar çanla nefesli sazlardand r. Sökülüp tak labilen üç parçadan müte ekkildir. Kromorma ve Pommer gibi icras güç olan sazlar n yerini alm , son eklini Sigismond Schltzer vermi tir.

Fifre (Piferi ): Alt delikli ve anahtars z nefesli bir saz olan Fifre, XVII. Ve XVIII. Yüzy llarda askeri musikide yer alm , özellikle I. Napolyon ordusunda Fifre tak mlar kullan lm r.

Flavta (Flauta, Plavta ): Ülkemizde XIX. Yüzy ldan ba layarak yak n zamanlara kadara Flüt’e bu isim verilmi tir. Bat ülkelerinde de de ik isimlerle tan nm r.

Büglü ( Bü lü, Bugle ) : Sakshorn ailesinden küçük, soprano, alto, bariton, türleri olan nefesli sazlardand r.

Trombon: Bilindi i gibi bu da nefesli sazlardand r. Pistonlu ve sürgülü olmak üzere iki türlüdür. Bas, alto, tenor olmak üzere üçe ayr r.

Serpantin: Gövdesi y lan gibi e ri olan nefesli sazlardand r. Günümüzde bando sazlar aras nda olmay p baz yerlerde kullan lmaktad r.

Bukçer ( Bucc a ) : Eski Romal lar n boyunlar na takarak çald klar üflemeli sazlardand r. Bunu için ortaça dan ba layarak uzun süre boru türü nefesli sazlara bu isim verilmi tir. ( Özalp, 2000: 59-60-61 )”

“Boruda pe rev olmaz deyimi de erek zurnada pe rev olmaz” halini almas da bu bahts z döneme denk gelmektedir. Bütün bunlara ra men mehter musikisi halk n gönlünden silinemedi ve aradan 133 y l geçmesine ra men eskisinin nizaml musikisi folklor musikisi hüviyeti ile bugün kar za ç kmaktad r. Halk davul -zurna sevgisi ve sayg bilhassa köylerde ve stanbul’un baz kenar mahallelerinde kaybetmedi. Halk oyunlar nda, cirit oyunlar nda, köy dü ünlerinde, güre lerde ve at yar lar nda eski görenek devam etti. (Sanal, 1958: 284)”

“Me rutiyet döneminde iktidarda bulunan ttihat ve Terakki Partisi’nin ba latt Türkçülük ak mehteran yeniden kurulmas fikrini gündeme getirdi. Özellikle devrin harbiye naz Enver Pa a bu konudaki çabalara yön verdi. 1826 tarihinden tam 88 y l sonra yeni mehterhane “ Müze-i askeri Osmanî” ye ba olarak

(33)

“Mehteran- Hakaani” ad ile kuruldu. Mehterhane’ nin tekrar kurulmas na Celal Esad ( Arseven ) Bey amil olmu ve o s rada askeri müze müdürü olan Ahmet Muhtar Pa a taraf ndan askeri müzede mehter tak tesisi edilmi ti. Yeniçeri mehterhane’ nin tesisinde Türkçülük fikirlerinin at ld bir devre ihtiyaç vard ki me rutiyet devrinde bu olmu tur. Bundan çok daha evvel Arif Pa a Mecmua-i Tesavir-i Osmaniye’sini ne retmi , mehter tak mlar n giyimlerine, musiki icras na ve tak m te kiline ait ilk muntazam bilgileri vermi ve konser halinde 9 katl ihti aml bir mehter tak resmi çizmi tir. Celal Esad Bey’in kalemi ile mehter tak n kurulma sebepleri aç klanmaktad r.( Celal Esad Bey, 1327 stanbul, Matbaay-i Hayriye ve ürekâs ).”

lk konserler verilmi ve bu konserde armonili olarak As m Bey’in rast pe revi, suzinak ve suzidilara pe revleri, zevkutarab makamlar nda eserler çal yordu. Piyanoda Radeglia bulunuyordu, kemençeyi ise Anastas çal yordu. Konser münasebeti ile Rauf Yekta Bey, ehbal Mecmuas n 49 ve 50’nci say lar nda “Mehterhane Konseri” ba kl iki tenkit makalesi kaleme alm r. (Sanal, 1958: 284)”

“Mehterhane-i Hakaani” bu konserden y llar sonra kuruldu. (1914). Mehter tak n repertuar ba tan a yeniden bestelenmi veya klasik eserlerden ibaretti. Türk Musikisi makamlar nda bestelenmi sözlü mar larda repertuara dahildi. Harbiye Naz Enver Pa a bütün ordu birliklerine birer mehter tam kurmalar yolunda bir genelge yay nlad . Ancak yenilgiyle sonuçlanan I.Dünya Sava mehterhane’ nin yeniden vücuda gelmesini engelledi. Yay nlanan bu genelgenin ana hatlar u ekilde idi:

1- Mehter Tak mlar , üç bölüklü veya dört bölüklü taburlarda trampet ve borazan çalanlar n, oldu u gibi mehter tak kadrosuna al nmas yla kurulmu oluyordu.

2- Tak mlarda saz olarak klarnet, boru, zurna ve küçük zurna, davul, nakkare, zil, çevgen tespit edilmi ti. Vurma saz çalanlar ise ayn zamanda teganni edeceklerdi. 3- Borular n askeri i aretlerden ba ka bir ey çalmalar ve her birlikte mehter tak kurulur kurulmaz trampet ve fifre çalmak yasakt .

4- Mehter tak mlar n musiki talim ve terbiyeleri “ hey’et-i ta’limiye” taraf ndan deruhte edilmi ti. Bu heyet musiki aletlerinin nota ile ö retimi için metotlar haz rlamaya ba lam . Mehter tak mlar n çalacaklar parçalar da tespit ve ne redilecekti.

5- stanbul’a yak n birlikler daha evvel muhaberatta bulunmak ve izin almak art yla mehter tak mlar stanbul’a gönderecekler ve “Heyet-i Ta’limiye” ile tak mlar birlikte me k ettirerek bir an evvel yeti tirilme imkânlar sa lanacakt . 6- Yukar da say lanlardan ba ka bu talimatname ile tak m efrad n Türk Musikisi ile me gul kimselerden seçilmesi, tak mlar n saff harb ve manga kolu

Referanslar

Benzer Belgeler

Ekibin sinyaller içinde kozmik ›fl›nla- r›n yol açt›¤› sinyalleri ay›klamak için kulland›¤› yöntemse, yeryüzeyi kay- nakl› sinyallere odaklanmak. Böylece,

yıs ihtilâlinin önderi Tabiî Se natör Cemal Gürsel’in ölümü işçiler arasında büyük üzüntü , yaratmıştır Türkiye Maden - İş Sendikası Genel

Rousseau’nun politik alanda dile getirdiği görüşlerin muğlak ve kapalı yönleri bulunmaktadır. Özellikle yapıtlarında kendi döneminde bulunan düşünürlere ve

Mülteci Sorunları: Bu ana tema, Mülteci-Der’in daha çok basın açıklamaları ya da gazetelerin özel haberleri aracılığıyla kamuoyu ile paylaştığı; mültecilerin

İptal davalarında ispat faaliyeti bu ve diğer çevre koşullarından ötürü güçlük oluşturduğundan İsviçre Hukukunda bir kısım kanuni karineler oluşturulmuştur. Türk

Difliler ve erkekler aras›nda afl›r› yorgunluktaki farkl›l›klar›n hem testesteronun varl›¤›na hem de yorgunluktan korunmada, birbirleriyle bir flekilde

İlk uğrağımı teşkil eden kahve­ de vakit nisbeten erken iken, ya­ ni gece karanlığı basmağa başla­ mış ve miniminilerin yatağa ya­ tırılmaları zamanı

The transportation problem is a special type of linear programming problem where the objective consists in minimizing transportation cost of a given commodity