Atatürk’ün kendini Eğitme Olanakları
Toplumu Eğitmesi
Sami N. ÜZERDİM Büyük işler yapm ış olan Atatürk'ün nasıl yetiştiği üzerinde he nüz yeterince bilgim iz yek. G erçi, öğrenim evreleri bellidir. Ne var ki, yaşam ı boyunca oradan oraya koşm uş, sürekli ça lışm ış olan Ata türk, bir şe yle r okuyabilm iş m idir? C um hurbaşkanlığından sonra, ö ze llikle tarih ve dil konularında okuduğu, bilgi sahibi olduğu bilin m ektedir. A s ıl m erak ed ilecek olan, O 'nu 1919’a değin getiren dö nem lerde okum aya vakit, olanak, kitap bulup bulam adığıdır.
Bugün sayısız kitabın, zengin kitap lıkların içinde yetişm iş olan kim seler arasında, Atatürk'ü küçüm seyenler görülüyor. Eleştirinin sın ırın ı aşıp, O nu iterdeyse doğm am ış sa ya cak denli ileri gidenlerin, geriye doğru kısa bir bakış atm aya bile gerek görm edikleri de — ken dileri d o ku n ca sın a — bir gözlem oluşturur.
G erçi, A ta tü rk ’ün yakınında bulunm uş olan Falih R ıfkı Atay'ın bile : «...yetişm e tarzından doğm a eksikleri vardı. Bu eksikle ri ta m am layam adık.» dediği bilinenler arasındadır. (Çankaya, ilk basım ı nın ikinci cildi s. *16). Falih R ıfkı A tay'ın bu yarg ısı üzerinde O'nu yakından tanım ış olan bir yazarın tan ıklığ ı o lara k durulabilir. Hemen usum uzda şu soru b a ş k a ld ırıy o r: Peki, bütün bu işleri neye dayana rak g e rçe kle ştird i?» Eğer, gerçekten birçok büyük iş yaptığına ina nıyor, altm ış yıl ö nce b aşlayarak on se kiz yıl sürm üş olan çabasını hiçe indirm ek gibi bir yanılgıya düşm üyorsak...
S e la n ik ’te ö nce askeri idadi (anılarında böyle g eçerse de Rüştiye olm ası gerekir) de kısa bir süre kaldıktan sonra askeri R üştiye’ye gi rer. A rkasın d an , M a n a stır gibi önem li, devingen bir OsmanlI kentin de a ske ri id ad ;ye yazılır. Burada, F ra n sızca sın ın yeterli olm adığı yo lunda kendisini uyaran öğretm enin, üzerinde etkisi olm uş o laca k ki, yazın S elan ik'te g izlice Frerler O k u lu ’na gider. Sonra Harbiye, Har- b iye ’nin E rkân ıh arp sın ıfla rı (b u g ü n kü : Harp Akadem isi). Öğrenimi sırasında, ilerinin konuşm a ustalarından Öm er N aci ile yazına eğilim gösterir. Şiir, konuşm a vb. Ancak, m atem atik öğretm eni O'na şiiri yasaklar. N am ık K em al’i okum uştur; bu O sm anlıcasın d an da belidir.
1915'te Ç a n akkale'd en , savaş alanından İstanbul’a ölm üş arka daşların d an bi-inin eşi olan Bayan C o rin n e ’e yazdığı mektuplarda, kendisinden kitap istediğini okuyoruz. (') Bayan C o rin n e ’in, İstanbul
yokasımn değil Beyoğlu'nun kitapçılarını, bu kitapçılara gelen kitap ları tanıdığını unutm ayalım. 19.16’da D iyarbakır yöresinde tuttuğu, an cak iki ay sürekli yazabildiği günlüğünde de(-'), okuduğu kitaplardan söz açm aktadır. Henüz yayınlanm am ış olan K arlsbad defterlerinde (3) bu tür notların bulunduğunu sanıyoruz. Bundan öteye ço kça bir bil gimiz yok. Ancak, Ç a n kaya'd aki eski köşkte bulunan kitaplarla, Anıt Kabir M ü z e si’ne eski T ü rkcca ğ ı'n d an taşınm ış olan kitapları (4) O ’nun, Ankara’ya geldikten sonra, belki daha çe k cum hurbaşkanı olduğu yılı İzleyen zam an içinde okuduğu — bu kitaplarda görülen çizilm iş satırlardan, elyazısıyla düşürdüğü kayıtlardan— anlaşılıyor.
23 N isan 1920’de kurulan Türkiye Büyük M illet M e clisi konusun da, a çılışta n önce yaptığı tartışm alar N U T U K ’ta (SÖ YLEV'de) d ik k a ti çeker. Büyük N U T U K 'ta olsun Atatürk'ün Söylev ve D em eçlerl’nde olsun, daha başka kitap ve konuşm alarında olsun (5) ço k çe şitli dü şüncelerine raslıyoruz. Okuduğu kesindir, düşündüğü ise daha ke sin! Kendi anılarına göıe, Harp O kulu'nda sabahları nöbetçi suba- yınca u yandırıldım , geceleri yatağındaki sürekli düşüncelere dalm ış olmasına bağlar. Bundan öteye, belki daha da önem li olarak, T ü rki ye’nin o günkü sın ırla rı içinde bölgeden bölgeye, cepheden cepheye koşuşm alarından, gördüklerinden ortaya çıkan büyük deneyim biri kimini de dikkate alm ak gerekiyor. Prof. Dr. Ö zer O zankaya'nın, 10 Kasım 1979 akşam ı televizyondaki konuşm asında, Atatürk için : «Bir bakışta beş gören...» gibi bir deyim kullanm ası; Haldun Taner'in, (11 A ralık 1977 günlü M illiyet'te yeniden andığı) e sk i yıllarda yayım lanmış bir yazısın d c : «Bu adam; bilm ek için öğrenm iş olm aya ihti yacı olm ayan, bildiğini bilen, bilm ediğini ise şıp diye sezen bam baş ka bir insandı.» diyerek yorum a gitm esi, ilk anda gizem li gözlem ler izlenim i verebilir. Ancak, Atatürk'ün yaradılıştan gelm e üstünlük leri yadsınam az.
Bütün bu saydıklarım ızın birleşm esiyle. G azi M ustafa Kemal A ta türk adı verilen bir olgu çıkm aktadır. Atatürk'ü, son on- on iki yıl içinde, h içb ir tarihsel ya da güncel kişiye yönetilm em iş ölçü ve bi çimde küçültm eye ça lış a n la r oldu. Bu çabalar, çe şitli am açlara d a yanır, ama, bunlara hiçbir zam an bilim sel nitelik verilem ez. Atatürk'ü küçültmek, daha da ileriye, nerdeyse tarihten silm ek isteyenlerin başında, ne yazık ki, akadem ik sanlara bürünm üş kişile r görüldü. B u gün, duvarları kitap dolu odalarında, yurt dışından istedikleri kitabı — kendileri m asraf etmeden— getirtm e olanağı bulan, büyük kent lerin kitaplık bolluğundan yararlanan, sık sık yurt d ışına çıkabilen bu türde kişilerin, A ta tü rk ’ün yetiştiği dönem deki kitap, kitaplık d u rumunu dikkate alm am aları, nasıl nitelenebilir, bilemeyiz! 1729'da,
M üteferrika Basım evinin sa tışa çıkard ığ ı ilk kitaptan B irinci Meşru tiyet'in (1876) ba şla n g ıcın a değin çıkm ış kitapların sayısı, Dr, Jale B aysal ın : M ü teferrika’can B irin ci M e şru tîye le K cd a r O sm anlı Türk lerinin B astığı K itap lar (İstanbul 1S68) adlı tezinde saptanm ıştır. Bu sayı, 1929 başına değin an cak — oranlam a ile— otuz bine ulaşmış tır; ki, otuz oın kitap, otuz bin yapıt dem ek değildir. İstanbul'da, 19, yüzyıl sonunda defterleri bastırılan vakıf kitaplıklar, o zam anlar ge n ellikle yazm a kitapları içerirdi. Kitap, kitaplık durumu bu olduğuna; M u stafa Kem al'in, ise. kendisini m illetvekilliğinden atm aları için bir g e re kçe sayılan «beş yıl sürekli olarak bir seçim bölgesinde oturma mış» olm asına bakılırsa, (6) bugünkü okum a olanağını bulam am ış ol ması, kendi suçu değildir.
Ama, bir Kurtuluş S a va şı yapacak, yeni bir Devlet kuracak, bir Devrim 'i g e rçe kle ştire ce k bilgiyi kendi varlığında topladığı da kesin dir. Atatürk'ü bir bilim acam ı saym aya kalkışm ıyoruz. Cumhuriyetten sonra tarih ile dil konularında çok okuduğu, dinlediği, uğraştığı için kendisine d ilci dem iyoruz. Ancak, bir Türkçe öğretm eninin, kendi bil gisine güvenerek, Atatürk için, d ilb ilg isi açısından, büyük harflerle belirtm ek istediği B İLM EZ sözcüğü de boş bir övünmeden öteye geç mez. Burada söz konusu olan, Atatürk'ün, tarih ve dil konularındaki geniş algısı, anlayışı, işaretidir. Y a ln ız dil ve tarih alanlarında değil, bir toplum u eğ itecek bütün alanlarda; bilgisi, sezgisi, deneyimleri, o kuyabildikleri ile, pek ço k uzm anı geride bıraktığı da gerçektir.
Kendi kendisini, b cyle ce eğitm iş, yetiştirm iş olan Atatürk'ün, genel ve geniş anlam da eğitim ci kişiliği, eğitim uzm anlarınca da an latılm ış, saptanm ışhr. (Burada bir kaynakça değil; M. Rauf İnan, Hıf- zırrahm an R a ş :i Öym en başta olm ak üzere, tanınm ış eğitimcilerin, pek çok dergiye, bültene, kitaba yayılm ış olan saptam aların ı anım sata ra k örnek verm iş olacağım .) Atatürk, bir eğitim bilim ci, kuramcı olarak değil, doğrudan doğruya eğiten bir önder olarak ele alınma lıdır. B a şka bir yazım da da andığım gibi (7), kendisini ağırlam ak için verilm iş görkem li b !r şölende, yemek konusuna değinerek, savurgan- lik ve sağ lık üzerine konuşm ayı gerekli görmüş, alkı bu yalınkat gö rülebilecek konuda bile uyarm ıştır. Yine o yazım da üzerinde durdu ğun için burada yinelem ekten kaçındığım pek çok sözleri, davranış ları. O ’nun bir toplum eğ itim cisi olduğunu açıklar. A ske rlik eğitimi ötesinde, salt kendi ça b a ları ile, çağın bütün o la n a ksızlıkla rın ı yen meye çalışm ış, hu o lan a ksızlıkla rın üstüne yükselm eyi başarabilm iş tir. K o n u şm a la rı, yazıları arasından küçük bir y an lış bulm ayı büyük bir buluş sayan, öğrenci ama kendilerini eğitem em iş elan kuram cılar, Atatürk'ün e ğ itici kişiliğini göremez, ya da görm ekten kaçınır
lar. Üstelik. O n u n kimi sözlerini bozarak (tahrif ederek), bilim ad a mına yakışm ayacak, bilim in onurunu yaralayacak d avranışlar içine girerler.
Yazım ızı, yinelem elerden kaçınm a nedeniyle şöyle bağlayalım : A ta tü rk ’ün konuşm aları, yazıları, eylem leri üzerinde derinlem e sine bir araştıım aya, bunları, çağının koşul ve gerçekleri ile k a rşı laştırıp yorum lam aya girişm ek, bizi yanlışlardan, yanılgılardan koru yacak; 0 "n u n eğitim ci olarak değerini ortaya çıkaracaktır.
1) Bu m ektupları, Sadi B orak'ın 1961, 1970 basım ları V arlık Y ayınları arasında çıkmış, yeni basımı ise Çağdaş Y ayınları'nda çıkacağı d u y u ru lan kitabında bulursunuz : öyküleriyle Atatürk'ün özel Mektupları. 2) Bu kısa güniuk de, o zamanki em ir subayı Ş ükrü Tezer’in, Türk T arih
K urum u’nça 197‘2'de bastırılan : Atatürk’ün Hatıra Defteri adlı kitabın da yer alm ıştır.
3) T ürk Tarilı K urum u’nun, bu defterleri de yayım layacağını, öğretmen Dünyası dergisinin Kasım 1980 sayısındaki konuşm asında, K urum 'un Genel M üdürü Uiuğ iğdem ir belirtiyor.
4) Her iki y eıd e bulunan k itaplarının kataloğu, 1973'te K ültür M üsteşar lığı y ay ın lan arasında çıktı : Atatürk’ün özel Kütüphanesinin Katalo gu, H azırlayan : Milli Kütüphane.
5) Bak. Sami N. ü zerdim : A ta tü rk 'ü n Yazıları Sözleri.» A. U. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi XXV11I/3-4, sayı. 1975. B urada tanıtılan k i tap ve .konuşm alarına 1980'e değin pek az şey eklenm iştir. 1981’de ise yeni basım lar ile yeni derlem eler çıkacağı kuşkusuzdur.
6) 1922 yılı sonlarında T. B. M. M.’ne verilen seçim yasası değişiklik ta sarısında, m illetvekili seçilebilmek için T ürkiye’nin o günkü sınırları içinde doğmuş, bir yerde en az beş yıl olurm uş olmak koşulu öne sü rü lerek, Gazi'nin seçilmesi önlenmek istenmişti. Meclis’te, bu nedenle yap tığı konuşm ada, « beş yıl sürekli olarak bir.seçim bölgesinde o turm a mış isem, O da bu y u rt uğrunda yaptığım ödevler yüzündendir.» dem ek tedir. Türk Dil K uıum u'nun özleştirdiği SÖYLEV’in 1. cildinin 6. ba sım ının 529. sayfasına bak.)
7) ö ğretm en Dim yası'nın Kasım 1980 sayısına bak.