Abdullah Uçman, Rıza Tevfik’in Sanat ve Dü-şünce Dünyası, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2011, 498 s.
Bir dönemin edebiyatının sağlıklı ortaya ko-nabilmesi ancak etraflıca kaleme alınmış mo-nografi çalışmalarının varlığıyla mümkündür. Yazarların külliyatlarıyla birlikte bilinmesi ve hayatlarına dair belgelerin gün yüzüne çıkartıl-ması kuşkusuz edebî geleneklerin oluşumunu, türlerin gelişimini daha doğru bir şekilde takip etmemizi kolaylaştıracaktır. Bu yüzden hayat-larını bir veya birkaç yazara vakfetmiş, onlar üzerine yapmış oldukları çalışmalarla ön pla-na çıkmış araştırmacılar gösterdikleri sabırdan dolayı takdire şayandırlar. Prof. Dr. Abdullah Uçman’ın yeni bilgilerin ışığında geliştirip şe-killendirdiği, yıllara yayılan Rıza Tevfik çalış-maları bunun tipik bir örneğidir.
Rıza Tevfik Bölükbaşı gerek edebî ürünleriyle gerek felsefî çalışmalarıyla gerekse siyasî faa-liyetleriyle kültür tarihimizin önemli
simaların-dan biridir. Baş-langıçta Abdülhak Hamid ve Tevfik Fikret’in etkisin-de şiirler yazmış, daha sonra ise bu etkilerden sıyrıla-rak halk edebiya-tı tarzında şiirler kaleme alarak kendi üslubunu oluşturmuştur.
Sade Türkçe ve hece vezniyle şiir yazmayı on-dan önce başlatan Mehmet Emin Yurdakul’on-dan farklı olarak daha estetik ve geleneğe daha ya-kın şiirleriyle kendinden sonraki nesiller üze-rinde etkisi daha fazla olmuştur. Rıza Tevfik’in bir diğer yönü felsefeyle olan ilişkisidir. Çok sayıda felsefî çalışmalar yaptığı için “Feyle-sof” sıfatıyla anılmıştır. Felsefe alanında orta-ya koyduğu eserler de edebî eserleri kadar ses
Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 6, Ekim 2012, s. 270-272
RIZA TEVFİK’İN SANAT VE DÜŞÜNCE DÜNYASI
Sabahattin Çağın
*ARTISTIC AND IDEOLOGICAL WORLD OF RIZA TEVFIK
RIZA TEVFİK’İN SANAT VE DÜŞÜNCE DÜNYASI
271
getirmiştir. Rıza Tevfik’in üçüncü yönü olan si-yasî faaliyeti de ses getirmekle birlikte bu faali-yet, diğerlerinden farklı olarak olumsuz yönde ilerlemiş ve bunun bedelini yüz ellilikler listesi içinde yer alarak ödemiştir.
Son günlerde yayın dünyasına katılan önem-li bir eser Abdullah Uçman tarafından kaleme alındı: Rıza Tevfik’in Sanat ve Düşünce Dün-yası. Bilindiği gibi Abdullah Uçman’ın Rıza Tevfik macerası 1980’li yıllardan beri Rıza Tevfik’in Şiirleri ve Edebî Makaleleri Üzerin-de Bir Araştırma adlı doktora teziyle birlikte süregelmektedir. Rıza Tevfik’in kızı, oğlu ve torunundan edindiği belgeler onun, yazar ile ilgili çalışmalarının günümüze kadar devam et-mesine yol açmıştır.1 Bu belgelerin bir kısmını
müstakil kitaplar halinde yayımlayan Abdullah Uçman, bazı belgeleri çeşitli yayın organların-da neşretmiş, bir kısım eserlerini de günümüz alfabesiyle yeniden yayın dünyasına kazandır-mıştır.2
Rıza Tevfik’in Sanat ve Düşünce Dünyası adlı bu kitap Abdullah Uçman’ın 1982’den 2010 yılına kadar Rıza Tevfik üzerine kaleme aldığı çalışmalardan meydana gelmiştir:
“İşte bugün Rıza Tevfik’in Sanat ve Dü-şünce Dünyası adıyla bütünleşen kitap-taki makalelerin bir kısmı, doktora tezini hazırlarken oradaki bazı bölümlere bağlı olarak ortaya çıkan müstakil çalışmalar, diğer kısmı ise Bölükbaşı ve Başikoğlu ailelerinin bana verdiği Rıza Tevfik’in te-rekesinden çıkan ve benim gerekli notlar
ve açıklamalarla yayımladığım makale-lerden meydana gelmektedir.”3
Kitabın ilk makalesi “Rıza Tevfik’in Edebî ve Felsefî Portresi Üzerine Bir Deneme” başlığını taşıyor. Rıza Tevfik’in çeşitli cephelerini ortaya koyan bu yazı, adeta daha sonra gelecek yazıla-ra okuyucuyu hazırlamak üzere kaleme alınmış bir yazı hüviyetini taşımaktadır. Ardından ge-len yazı onun şairliğini genel çizgileriyle ortaya koymaktadır. Bunun ardından gelen şiir yazıları ise daha özel konuları ele almaktadır: Ölüm şi-irleri, nefesleri, Türk halk edebiyatı ve bir şiirin yorumu. Böylece yazar, birbirini bütünleyen bu yazılarla Rıza Tevfik’in şairliği konusunda oldukça derli toplu bir bilgiyi okuyucuya sun-muştur.
Bunları takip eden iki yazı ise dil konusuyla alakalıdır. İlk yazıda Rıza Tevfik’in Türk dili üzerine yaptığı çalışmalara yer verilmiş, sonra-ki yazıda Türkçenin sadeleştirilmesi tarihi açı-sından ilginç sayılabilecek bir tartışma ele alın-mıştır. Yeni Lisan makalelerinin yayımından tam altı yıl önce cereyan eden, tarafları Ömer Naci ile Rıza Tevfik olan bu tartışma, Mehmet Emin (Yurdakul)’in Türkçe Şiirler’i üzerinden yapılır. Raif Necdet ve Hüseyin Cahit de sonra-dan yazılarıyla bu tartışmaya dahil olurlar. Üçüncü grup yazılarda Rıza Tevfik’in çeşit-li yazar ve şairler hakkındaki görüşlerine yer verilir. Bunlar Recaizade Mahmut Ekrem, Ab-dülhak Hamid, Ömer Seyfettin’dir. Uçman, bu görüşleri ortaya koyarken Rıza Tevfik’in
1 Yıllar önce Çanakkale’nin Gönen ilçesinde yapılan I. Ömer Seyfettin Sempozyumu’nda tanıştığım Abdullah Uçman Hoca, bu terekeden uzun uzun bahsetmiş, bunların büyük bir kısmının adeta çamur içinde olduğundan söz etmişti. Zaman içinde bunları peyderpey yayımlayacağını ifade etmişti. Aradan geçen bu uzun yıllar neticesinde hocanın bu vaadini titiz ve kararlı bir mesai ile büyük ölçüde gerçek-leştirmiş olması her türlü takdiri hak etmektedir.
2 Yeni harflerle neşredilen kitaplar: Abdülhak Hamid ve Mülahazat-ı Felsefiyesi (İstanbul, 1984), Rıza Tevfik’in Tekke ve Halk Edebiyatı ile İlgili Makaleleri (Ankara, 1982; İstanbul, 2001), Biraz da Ben Konuşayım (İstanbul, 1993), Rıza Tevfik’in Sanat ve Estetikle İlgili Yazıları-I (İstanbul, 2000), Serab-ı Ömrüm ve Diğer Şiirleri (İstanbul, 2005).
a Kitap Halinde Neşredilen Belge: Şiiri ve Sanat Anlayışı Üzerine Rıza Tevfik’ten Ali İlmî Fânî’ye Bir Mektup (İstanbul, 2000).
272
SABAHATTİN ÇAĞINyayımlanmış yazılarından ve elinde bulunan belgelerden faydalanmıştır. Bunları takiben ya-zılan “Rıza Tevfik’in Kaleminden Fecr-i Âtî” başlıklı yazının içinde yer alan Rıza Tevfik’in makalesi, Fecr-i Âtî’yi oldukça iyi irdelemesi bakımından dikkat çekicidir.
Üçüncü gruptan sonra Rıza Tevfik’in sanat ve estetik ve divan edebiyatıyla ilgili yazılarını değerlendiren iki kısım yer almaktadır. Altıncı grup yazılarda ise yazarın ikinci önemli cephe-sini oluşturan felsefe çalışmaları ele alınmıştır. Son grup yazılar onun siyasî hayatına ait lardan oluşmaktadır. Uçman, şiir konulu yazı-larda yaptığını burada da yapar ve “İttihad ve
Terakki’den Hürriyet ve İtilâf Fırkası’na Rıza Tevfik’in Siyasî Macerası” başlıklı makaleyle Rıza Tevfik’in siyasî hayatının genel bir pano-ramasını verir. Arkadan gelen yazılar ise onun siyasî hayatına ait ayrıntıları ihtiva eden belge ve makalelerden oluşmuştur.
Her yazıda Abdullah Uçman’ın titizliğinin ve sabrının izlerini bulduğumuz Rıza Tevfik’in Sa-nat ve Düşünce Dünyası, Rıza Tevfik hakkın-da yazılmış makalelerden meyhakkın-dana gelmesine rağmen, makalelerin kurgulanışı bakımından onu bütün yönleriyle tanıtan monografi mahi-yeti de taşımaktadır.