v i b v i i i n i v
Büyük ustanın son uzunçaları “Ekin İdim Oldum Harman”
Ruhi Su’nun sanat eyleminin
R uhi Su ‘nun, ölümünden sonra ses bantlarından
derlenerek oluşturulan “Ekin İdim Oldum Harman ” adlı
yeni uzunçaları, anonim türkülerden halk ozanlarının
deyişlerine, çağdaş şairlerimizin şiirlerine yazdığı
ezgilerden kendi bestelerine, bu büyük ustanın sanatsal
eyleminin bir özeti sanki.
deliğini bulmuş bir ifade vasıta sıdır.” Sanat hayatı yansıttığına
göre türküleri söylerken yapıl ması gereken de “Ekmekten aşa
kadar halkın yaşamak isteyip de yaşayamadığının, özlemini çek tiği şeylerin neşesini, yürekliliğini verecek, yaşama sevincini artıracak” müziksel bir yoruma
ulaşmak olmalıdır.
Ruhi Su, söylediği anonim türkülerden halk ozanlarının de yişlerine, çağdaş şairlerimizin şi irlerine yazdığı ezgilerden kendi bestelerine, böylesi bir sanat an layışının somut örneklerini ver miştir. Ses, saz ve söz kusursuz bir bileşime ulaşmıştır onun sa natçı kişiliğinde.
ATİLLA ÖZKIRIMLI
Opera öğrenimi gören Ruhi Su’nun türkü söylemeye başladı ğı 1940’lı yılların tipik özelliği kültürde, edebiyatta, müzikte, re simde halka yönelişin halkevleri yoluyla bir devlet politikası ola rak benimsenmiş olmasıdır. Da ha 1936’da Türkiye’ye çağrılan
Bela Bartok’un Adnan Saygun’-
la Anadolu’yu dolaşıp derleme yaptıktan sonra getirdiği öneri ler, Türk bestecilerinin türküle ri çok seslendirme çalışmalarıy la başlayan bu “halka yöneliş
hareketi” , soruna doğru bir ba
kış açısıyla yaklaşılmadığı için amacından uzaklaşmış, bir yoz laşmayı da yanında getirmiştir. Duygusal, coşkulu bir hayranlı ğa dayanan halkçılık anlayışının ürünü sayabileceğimiz bu yozlaş ma, şiirden müzik ve resme halk yaratmalarının benzerini üretme çabasıyla gelişir.
Halk ve Garp____________
Böylesi bir ortamda Ruhi Su- nun girişimi özgün bir çaba ola rak görülür. Başka bir yazımda belirttiğim gibi, daha 1940’ta, ye ni kurulan Devlet Konservatuva- rı’nın Opera Bölümü’nde öğre- - nim görürken amacını belirle miştir Ruhi Su: “Halk şarkıları
mızı, bir saz şairinin yayık ve di siplinsiz sesiyle değil, fakat bir şehidi muganninin ağzıyla da de ğil; halk şarkılarımızı Garp tek niği içinde halk gibi, fakat halk tan ayrı olarak söylemeliyiz.”
Saz ve ses________________
Bu açıdan bakıldığında Ruhi Su, halka yönelişin bilinçli bir sa vunucusu olmanın yanı sıra, hal kın kültür birikimini çağdaş bir yorumla değerlendirmesini de bilmiştir. Halkın duygu ve dü şüncelerinin, sevinç ve acılarının, özlemlerinin dışavurumu olan türküler, onun sazında ve sesin de hayatı kucaklayan, yaşanan gerçekliği dile getiren birer sanat yapıtına dönüşmüştür. Bunun içindir ki, onu büyük kılan, ne tek başına sazı, ne de tek başına sesidir; onu büyük kılan söyleyi şidir. Saz ve ses bu söyleyişin araçlarıdır.
Söyleyişi belirleyense türküle rin özü, içeriği ve bu öze, içeriğe Ruhi Su’nun yaklaşım biçimi, başka deyişle bakış açısı, sanat anlayışıdır. Ona göre sanatın iş levi, bilinen söyleyişle, dünyanın değişimine katkıda bulunmak, gerçekliği doğru yorumlamaktır. Onun için türküleri olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi alır Ruhi Su. Çünkü türküler hayat koşullarının, toplumsal düzenin dışında düşünülemez. “Halk
türküleri, halkın hayatı içinde ge lişe gelişe bugünkü erişilmez
sa-Hayatım türkülere adamak ve halkının sözcüsü olmak... Sanat çı Ruhi Su’yu, insan Ruhi Su’yu en iyi tanımlayan sözcüklerdir bunlar. Boyun eğmeyen, sanatın dan ve kişiliğinden ödün verme den doğru bildiği yolda yürüyen Ruhi Su’nun sanatsal eylemi, bu nitelikleriyle, yaşayan halk kül türünün, sanatın değer ölçüleri ni göz ardı etmeden yeniden üre tilebileceğinin en somut göster gesidir.
SES BANTLARINDAN — Ruhi Su 'nun, ölümünden sonra ses bant larından derlenen “Ekin İdim Oldum Harman” adlı son uzunçala
rı, anonim türkülerden kendi bestelerine, büyük ustanın sanatsal eyleminin bir özeti sanki
K atılacak Türk film leri henüz belirlenm edi
Berlin Film F estivaline
Sovyet film leri çıkarması
20
şubat-3 mart arasında yapılacak 37. Uluslararası
Berlin Film Festivali’ne Sovyetler Birliği bu yıl ilk kez
yoğun bir biçimde katılıyor. Sovyet sinemasını festivalde
Panfılov ve Sokurov’un yapıtları temsil edecek.
lı bölümüne Gleb Panfilov’un “Te ma”, Aleksander Sokurov’un “Tasalı Duygusuzluk” adlı filmleriyle katı lacak. Sovyetler Birliği’nde çok önemli bir yapıt olarak gösterilen Gleb Panfilov’un “Tema”sı yedi yıl önce bitirilmiş, ancak kısa bir süre önce Moskova’da ilk kez gösterime girebilmişti. Filmde, eleştirel bir dil le yazarların bugünkü moral durum larıyla yaratıcılık sorunları ele alını yor.
Aleksander Sokurov’un “Tasalı Duygusuzluk” filminin ise Bernard Shaw’un bir tiyatro eserinin (Ölüler Evi), sürrealist uyarlaması olduğu söyleniyor. Bugüne kadar pek tanın mayan bu sanatçıya Andrey Tarkovs- ki’nin büyük değer verdiği belirtili yor.
Elem Klimov ile Larissa Sepitko1 nun anısına, uzun süredir beklenen “ Proscanie” (Matjora’ya Veda) adlı film yarışma dışı olarak gösterilecek. 1979 yılında bir kazaya kurban giden Sovyet film yönetmeni Larissa Sepit- ko, 1977’de “ Yükseliş” adlı yapıtıy la “Alün Ayı” ödülünü kazanmış, bir yıl sonra da Festival Seçici Kurul
üye-GÜNER YÜREKLİK
BERLİN — 20 şubat ile 3 mart ta rihleri arasında düzenlenecek olan 37. Uluslararası Berlin Film Festiva- li’ne katılacak filmlerden bazıları bel li oldu. Berlin.Film Festivali Düzen leme Komitesi’nden yapılan açıkla maya göre, Sovyetler Birliği bu yıl ilk kez festivale yoğun bir biçimde katı lıyor. Bunun nedeni geçen yıl yapı lan 5. Sovyet Film Birliği Kongresin de alınan “sansasyonel” kararlar ile Gorbaçov’un yeni kültür politikası na bağlanıyor.
Sovyetler Birliği’nin yanı sıra, yi ne bu yıl ilk kez diğer sosyalist ülke lerin de Berlin Film Festivali’ne bü yük önem verdiği gözleniyor. Batı Berlin’i dünyamn sinema merkezle rinden biri haline getirme çabasında ki festival yöneticileri, sosyalist ülke lerin bu yıl gösterdikleri ilgiden duy dukları büyük memnuniyeti dile ge tiriyorlar ve Sovyetler Birliği’nin fes tivale bir dizi “dikkate değer” film le katıldığını belirtiyorlar.
Sovyetler Birliği festivalin
yanşma-si olmuştu. Berlin Film Festivali’nin “ Panorama” adlı bölümüne de çev re korumasıyla ilgili bir dizi Sovyet filmi katılacak. Bunlar arasında en çok dikkati çekenler, Çernobil faci ası üzerine yeni bir belgesel film ve Gerasimov’un 1969 tarihli “Denizde” adlı filmi.
Ünlü PolonyalI film yönetmeni Andrzej Wajda bu yılki Berlin Film Festivali’ne “ Kronika Wypadkov Milosnych” (Aşkın Kroniği) adlı son yapıtıyla katılıyor. Ancak Wajda’mn bu filmi festivalin yarışma bölümün de gösterilmeyecek.
Festivalde Çekoslovakya Vera Chytilova’nm “Vıcı Bouda” (Kurtlar Kulübesi), Macaristan, Marta Mes- zaros’un “Sevgililerime Günce” adlı yapıtlarıyla temsil edilecek.
Demokratik Alman Cumhuriyeti ile diğer sosyalist ülkelerden ve Fe deral Almanya ile Batılı ülkelerden Berlin Film Festivali’ne katılacak filmler henüz belli değil. Bu filmle rin de önümüzdeki günlerde belli ol ması bekleniyor. Festivalde yer ala cak Türk filmleri üzerine de şimdi ye dek bir açıklama yapılmadı. An cak Atıf Ydmaz’ın “Ah Belinda”sı ile E rd o ğ an T o k atlı’nın “ G üneşe Köprü” adlı son filminin festivalde yarışma dışı olarak gösterileceği söy lentiler arasında.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi