• Sonuç bulunamadı

Başlık: l"EKLERDE KIsTİK OVARYU:-'ILAIU:\ GO,\'ADOTROPl:\ SALGILAYICI HORMO,\' VE CHORIO"lc GOi\ADOTROI'I" .. DI:\OI'ROST TROMETHAMINE İLE SACn'rM! ÜZER1"DE Yazar(lar):ALAÇAM, Erol Cilt: 31 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Vetfak_0000000933 Yayın Tarihi: 1984 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: l"EKLERDE KIsTİK OVARYU:-'ILAIU:\ GO,\'ADOTROPl:\ SALGILAYICI HORMO,\' VE CHORIO"lc GOi\ADOTROI'I" .. DI:\OI'ROST TROMETHAMINE İLE SACn'rM! ÜZER1"DE Yazar(lar):ALAÇAM, Erol Cilt: 31 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Vetfak_0000000933 Yayın Tarihi: 1984 PDF"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A. O. Ver. Fak. Derg.

3\ (L): 53-65. ı984

l"EKLERDE KIsTİK OVARYU:-'ILAIU:\ GO,\'ADOTROPl:\ SALGILAYICI

HORMO,\' VE CHORIO"lc GOi\ADOTROI'I" .. DI:\OI'ROST TROMETHAMINE İLE SACn'rM! ÜZER1"DE <,:ALIŞ;'vIALAR

Erol Alaçam

*

Treatment of eystic ovaries in eows with Gonadotropin Releasing hormone and Chorionie Gonadotropin .1- Dinoprost Tromethamine hormones

Summary: Tlıis stll({Y was condllcted on 30 cows witlı cystic ovaries

aged 2-

ı ı

years old. Tlıe Iıighest incidence rate (60

%)

~f the disease was

ohserved in 2-6 )'ears old aııimals. The correlation hetween tlıe incideııce of

I)'stic ovaries and milk production statütical!); was not significallt.

The

fı'1leS

of the C)'sts were dijJerentiated l~v rectal pal/Jatioıı. Of tlıe

cysts 13 were siııgle and 17 were multiple whiclı spread on the hoth ovaries. In

20 cows nymplıomania and 8 cows anestorus were obserred. The sexııel C)'cles of two cows were not influenced from the disease.

The animals were divided into 2 groups each consüting ~f J.') cows. First

group of cows were treated with 100 (Lg Gonadotropin Releasing hormOlıe.

For the second group firstly 5000 VI HCG were injected and 9 dap later 25

mg Tromethamine was given b)' intramuscular route. The differences in the

ovaries were controlled L!J' rectal paıpation in the dap of I, 4, 9,

ı:J,

ı

8 jJost

injections.

The pregnancy rate were similar in bot/ı of the gl'oups (66.7%).

The intervals betweeıı treatment to conception in GnRll and HCr;

_!-Tromethamine groups 31.6 ::!:: 3.56 and 26.3 :l:: 3.37 days mpectively. The

inseminations per conception did not differ between gTOlIps (1.5

-+:

0.16 (md

1.6 ::!:: 0.16).

As a conclusion tlıe botlı metlıods are elfective fOr the treatment of cystic

ovaries. However HCG

-+-

Tromethamine is a clıoise of treatment as it is

el-fective in short pe riods and for the treatment of !ıdeal C)'sts whiclı may confuse during the rectal diagnose.

* Doç.Dr., A.ti.Vcıcriner Fakültesi, Doğum ve Rcproclühiyon Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara.

(2)

54 EROL ALAÇAM

Özet: Bu çalışma ovaryumlarında f0tlikül kisti bulunan, 2-1 i yaş

arasındaki 30 inek üzerinde )'apıldı. En yüksek kist mstlantısı 2-5yaş grubun-da görüldü (%60). Süt verimi gl/rupları ile kistik ovaryumlarm dağılımı arasında bir ba/flantı bulunamadı.

Rektal mltaj!ene ile saptanan kistler 13 haj!vanda tek, i7 hayvanda ise

her iki ovaıyuma dağılmış ve 5-10 adet idiler. Olguların 20'si sık, düzensiz v'!,Jiadevamlı östrüs, 8 adedi ise anöstrüs ile s~Jiredi;'orlardı. iki hay/,anda siklik bozukluğa rastlanmadı.

Çalışma materj!al: 15 ineklik iki guruba {{yrılarak i. guruba

ı

00 pg

GnRH (i.m), ikinci guruba ise önce 5000 U1 HCG (i.m) ve bunu izlryen 9. günde de 25 mg Dinoprost Tromethamine (i. m) enjekte edildi. Ovaryum-lardaki değişmeler

ı

,4,9,i5,i8. günlerde ]apılan rektal mua]eneler ile izlendi.

Çalışma sonunda gebe kalaıı inek sayısı iki guru/Jta da eşit oranda sap-tandı (%66. 7). Sağıtım-gebelik süresi GnRH uygulanan gurupta 3

ı.

6 ::i::

3.56 gün, HCG

+

Tromethamine gurubunda ise 26.3 ::l 3.37gün, gebelik için gerekli aşım sayısı ise aynı sıra]la

ı.

5 ::i:: O.i6 ve

ı.

6 :-.1::O,i6 olarak saptandı.

Sonuç olarak her iki yiiııtemde kistik ovaıyumların sağıtımında etkili bulundu. Bununla beraber HCG _L Trometlzamine uygulamasının daha kısa

sürede sonuç vermesi ve tanı sırasıııda karıştırılabilecek luteal kistlere de etkili olması neden~J'le daha avantajlı oldul,1l kanısına varıldı.

Giriş

Ovaryum kistleri bir veya her iki ovaryumda, on günden daha uzun süre varlığını sürdüren, tek veya daha fazla sayıda, içleri sıvı dolu yapılar olarak tanımlanabilirler. Tek olanlar olgun bir Graaf

follikülünden daha büyük (> 2.5 cm çapında) iken, 10-15 mm

çapında olabilen çok sayıdaki küçük kistler ise her iki ovaryuma dağılmış olarak bulunurlar (3, 13, 26, 50).

Marion ve ark. (37) ovaryum kistlerinin ovulasyon şekiııenmeyen foııiküııerde kontraksiyon atrezisinin başlangıcında füllikülün küçü-leceğine aniden iki misli büyümesiyle oluştuğunu ileri sürmektedirler.

Sütçü ineklerin ovaryumlarında fülliküler gelişmelere post par-tum 4-5 günlerden itibaren rastlanabilir ve ilk ovulasyon 15-30. günlerde görülür. İneklerin

%

ı

5'inde ilk ovulasyondan önce ovaryum kistlerin şekiııendiği bildirilmektedir (9, 28, 30).

(3)

İNEKLEROE KİsTİK OVARYUMLARıN GONAOOTROPIN... 55

Kistik ovaryumlar doğumu izleyen 15-45. günler arasında, süt sa1gısının zirveye eriştiği dönemde daha sık şekillenirler (36, 38). Whitmore ve ark. (51) post partum 45 gün içinde şekillenme oranını

%

71 olarak saptamışlardır.

Şekillenen kistler ovaryumların siklik aktivitesini bozarak, ferti-liteyi önemli ölçüde etkiledikleri ve doğum ik yeniden gebe kalma arasındaki süreyi uzattıkları gibi bazı kronik olgularda sterilite de söz konusudur (3, 26).

Ovaryum kistleri folliküler veya lutcalolmak üzere ikiye ayrı-lırlar. Bazı yazarlar kistik corpus luteumu da bunlara katarlarsa da yeni görüşler kistik corpus luteumun ovulasyon sonunda şekillendiğini, antrumunda bir miktar sıvı içermesine rağmen corpus luteum oldu-ğunu, seksücl siklusu ve fertiliteyi etkilemediğini göz önünde tutarak öncekilerden farklı olarak kabul etmektedirler (15, 26, 29).

Folliküler kistler ince duvarlı olup, anöstrüs veya sık, düzensiz ya da devamlı östrüs (nimfomani) ilc seyrederlcr. Lutcal kistler ise genel-likle bir ovaryumda tek olarak yer alıp, kalın duvarlıdırlar ve bu tip kistleri taşıyan inekler anöstrüs gösterirler (3, 5, 26). Zemjanis (52) folliküler kistlere lutcalolanlardan daha sık rastladığını ve post mor-tem saptadığı 1191 ovaryum kistinden ancak

%

30.5 inin lutcal ol-duğunu bildirmektedir.

Folliküler kistler her iki ovaryumda tck veya çok sayıda olabilir-ler. Elmore ve ark. (16) çalışmalarında

%

75 oranında tek sayıda, A1Dahash ve David (2) ise

%

53.8 tek ve

%

46.2 oranında çoğul kist-lere rastladıklarını bildirmektedirler.

Bazı araştırıcılar (Ii, 13, 40) plazma progesteron yoğunluğunun 1uteal, östrojenik hormon düzeyininde fülliküler kistlerde daha yüksek olduğunu ileri sürerlerken, bir kısım araştıcılar (19, 25) da normal sik-lik i~levlerini sürdüren inekkrlc kistik olanlar arasında ayırt edici tanıya yardımcı olabilecek önemli bir fark saptayamadıklarını söylc-mektedirler.

Çeşitli araştırıcılar (1, 7, 8, 17, 20) kistik ovaryum rastlantılarının

%

5.6-18.8 arasında değiştiğini bildiririerken aslında bu oranın daha yüksek olduğunu ancak doğumu izleyen ilk östrüsten önce şekillenen kistlerin

%

60 ının, farkına varılmadan kendiliğinden regrese olması-nın bunu etkilediğini eklemektedirler.

(4)

56 EROL ALAÇA!vI

Kistik ovaryuınlara prcdispozisyon hazırlayan nedenler arasında

kalıtım, yüksek süt verimi egzersiz noksanlığı, kesif besleme ba~ta

gelmekte, ~ekillenınesi ise ovulasyonu engelleyen mekanik nedenler ilc

özellikle hormonal bozukluklara bağlanmaktadır (23, 28, 31, 36, 43).

Erb ve ark. (18), kistlerin şekillenmesine neden olan hormonal

bozuklukları; FSH ye LH hormonları salgısındaki dengesizlik,

ovu-lasyonu olu~turacak LH salgı ve salınımındaki yetersizlik veya LH nın

hipofiz ön lobundan salgılanmasını sa.ğlayan GnRH nın sentez veya

salgı bozukluğu olarak özetleınektedirkr.

Donaldson ve Hansel (15), hipofiz ön lobundaki gonadotropik

hormon potansiyellerini normal ve kistik ineklerde araştırmışlar ve

ikinci gurupta daha yüksek bulmuşlardır. Araştırıcılar buna

dayana-rak kistik lıayvanlarda LH'nm salınma mekanizmasında bir

bozuk-luk olduğunu iddia etmektedirler.

Ovar)'um kistlerinin tanısı semptomlara, rektal muayene

bulgu-larına ve son yıllarda Radio Jmmunoassay (RJA) yöntemi ile plazma

progcsteron ve östradiol düzeylerinin ara~tırıımasına dayanılarak

yapılmaktadır (25,40). Erb ve White (20), rektal yolla tanı için

doğu-mu izleyen 15-4.5 günler ilc, infertilite sorunu ilc ortaya çıkan 120.

günlerde tanı şansının bzla ve kist rastlantılarının yüksek olduğunu

ileri sürmektedirler. Yine aynı araştırıcılar (49), infertiliteyi önlemek

üzere en uygun muayene ve tanı zamanının doğumu izleyen 4.5. gün

olduğunu bildirmekıedirier.

Bierschwal ve ark. (5), tanıyı izleyen 30 gün içinde ovaryum

kistlerinin sağıtımsız kı,ndiliğinden iyileşme oranını

%

20 olarak

saptamışlardır.

Çqitli araştırıcılar (42, 44, 45, 48) kistlerin rektal yolla

patlatıl-ması ile %36-46.7 oranında bir iyileşme sağlanabildiğini, ancak bu

işlem sonunda kanama ve ovabursal yapışmalar şekillenebiIcceğini

ileri sürmektedirler.

Kistik ovaryumların hormonal sağıtımları için, oluşma

mekaniz-maları göz önünde tutularak LH özelliği olan hipofiz veya chorionic

gonadotropinler (HCG) ya da gonadotropin salgılayıcı lıormon

(Gn-RH) enjeksiyonları öngörülmektedir (4, 5, 21). Hipofiz ön lop

ekstra-tı zor elde edilmesi ve pahalı olması nedeniyle az kullanılmaktadır.

Bunun yerine HCG den yararlanılmaktadır. Özellikle intravenöz

5000-10000

ur

HCG uygulaması ilc 28-30 gün içinde seksüeJ

siklus-ların %65-80 oranında düzene girdiği bildirilmektedir (4, 14, 21, 46,

(5)

iNEKlEROE KlsTIK OVARYUMLARıN GONAOOTROPIN.. 57

Son yıllarda GnRH vc analogları olan Euserelin ve Gonadorclin

follikülcr kistlerin sağıtımında ba~arı ile kullanılmaktadır. GnRH

hipofiz ön lobundan LH salgısını uyarmakta ve luteinizasyonu

sa~-lamaktadır. GnRH enjeksiyanlarını izleyen 9-i3. günlerde plazma

progesteron yoğunluğu artarak normal diöstrüs düzeyine eri~mektedir

(6, iO, 13, 21, 24, 33). Araştırıcılar (12, 35, 46) GnRH'nın 50-250

fl-g lık dozlarını etkili bulmaktadırlar. Araştırmal~r (5, 22, 25, 32, 50)

GnRH enjeksiyonlarını ilzeyen 20-30. günlerde seksi.icl siklusların

%80 oranında düzeldiğini göstermektedir.

Chorionic gonadotropin ile GnRH'nın etkisi ve sonuçları pek

farklı olmanıakla birlikte GnRH'nın immun sistemi uyarmadığı ve

antikor oluşumu ya da anafilaksiye neden olmadığı saptanmı~tır

(22, 41). Oysa HCG enjcksiyonlarının bu yönüyle üst üste

uygulan-maları sakıncalıdır (39). Henderson (22), tavşanlar üzerinde HCG ve

GnRH yı ayrı ayrı yinelenen dozlarda kullanmış, HCG

uyguladıkla-rında 5. enjeksiyondan sonra. antikor oluşup ilaç etkisiz kalırken

GnRH 18. enjeksiyondan sonra bile etkili olarak bulıııımuş ve

anti-hormon oluşmamı~tır.

Britt ve ark. (7) ,doğum sonra~ında kistik ovaryumlardan

ko-runmak üzere GnRH enjekte ettikleri ineklerde %5.7, kontrol

guru-bunda ise

%

15.2 oranında ovaryum kisti oluştuğunu, buna dayanarak

GnRH nın koruyucu olarakta etkili bulunduğunu i1eri sürmektedirler.

Lutcinize olan ovaryum kistlerinin regresyonu siklik corpus

lu-teumun regresyonu ile aynı sürede olmaktadır. Bu nedenle

ovulas-yonu daha kısa sürede olu~turmak üzcre luteolitik etkili

prostaglan-dinlcrin kullanılması akla yatkın gelmektedir. HCG veya GnRH

cnjeksiyonlarını izleyen 9-10. günlerde uygulanan prostaglandinler

luteolisisi sa~layarak östrüs ve ovulasyonun ~ekillenmesine yardımcı

olabilirler (28, 34, 35).

Yukarıdaki görüşün ı~ığı altında, bu çalı~macla kistik ovaryumlu

ineklcre sağıtım amacı ilc GnRH ve HCG -c- Dinoprost

Tromethami-ne ayrı ayrı uygulanarak çqitli yönleriyle fertiliteye etkileri,

karşılaş-tırmalı olarak ara~tırılmı~tır.

Materyal ve Metot

Bu çalışma 1982-1983 yıllarında Uludağ eniversitesi Veteriner

Fakültesi klinikleri ile Karacabey Harası'nda yapıldı. Çalışmada

(6)

58 EROL ALAÇAM

yaş arasında olup, süt verimleri 10-25 lt olarak (Iaktasyon vcrimij300 gün) olarak belirlendi.

Kistik ovaryumlar rektal muayene bulgularına dayanılarak sap-tandı. Rektal muayene ile bir veya iki oval'yumda, tek olduğunda olgun bir Graaf follikülünden daha büyük (~ 2.5 cm çapında), ince çeperli ve fluktuan, çok sayıda bulunduğunda çeşitli büyüklük-lerde ve çeperi tck olanlara kıyasla daha kalınca fluktuan yapılar, kist olarak tanımlandı. Anamnezin değerlendirilmesi ile ve bazı hay-vanlarda semptomlar bizzat izlenerek hasta hayvanların anöstrüs, sık ve düzensiz östrüs yada normal siklusbr gibi farklı seksüel dav-ranışları araştırıldı.

Ovaryumlarında follikülcr kist saptanan hayvanlar 15'er ineklik iki guruba ayrılarak, birinci guruba 100 [Lg GnRH, Faetrel* kas içi enjekte edildi. İkinci guruptaki 15 ineğc ise önce 5000 UI HCG, Pregnyl** ve bunu izlryen 9. günde de 25 mg Lutalyse*** kas içi uygulandı.

Gruplandırılan hayvanlarda tanı ve sağıtımlar değişik zaman-larda bir veya birkaç ineklik partiler halinde uygulandı.

Sağıtıma alınan tüm ineklcre ilk enjeksiyonları izleyen i, 4, 9, 15 ve 18. günlerde rektal muayene yapılarak ovaryumlardaki kistlerin durumu ve ovaryum aktivitesi kontrol edildi. Özellikle prostaglandin analogu uygulanacak iilekıCı'de kistin regrese olup luteinleştiği iyice belirlendikten sonra enjeksiyonlar yapıldı.

GnRH enjeksiyonlarını izleyen IS., prostaglandinleri izleyen I. günden başlayarak her iki gruptaki inekler 8 saat ara ile günde iki defa östrüs yönünden gözlendiler. Östrüs gösteren ineklere dondurul-muş sperma ilc sun'i tohumlama uygulandı.

tık

tohumlamada gebe

kalmayan hayvanlar 4 defaya kadar tohumlandılar. Bu

tohumla-rnalarda da gebe kalmayanların sağltıma olumsuz cevap verdiği kabul edildi.

Sağıtım guruplarından elde edilen ve özeliikle fertiliteyi ilgilen-diren veriler istatistikselolarak değerlendirildi ve bulgular bölümünde sunuldu .

• Faclrel (Ayersı Lab.): Gonadorclin Hydl'Odıloridc, f:llj. sol. ** Prcgnyl (Organon): Chorionic Gonadoıropİn, amp .

(7)

NEKLERDE KisTiK OVARYUMLARıN GONADOTROPIN... 59

Bulgular

Çalışma bulguları tablolar biçiminde özetlenmiştir.

Deneme-lerde kullanılan kistik ovaryumlu ineklcrde hastalığın yaş

gurupla-rına göre dağılımı Tablo i'de verilmiştir.

Tablo 1. Kisıik ovaryumlanıı yaş guruplarına göre dağılımı.

-- ""'r"t"'--[----'""':;"'''--' -- ----";;~"--

-ii

. ? LO, 2 G.7

* eÇ ıanesi diı"e

Ovaryum kistli inckıCı'in süt verımıne göre dağılımı ıse Tablo

2'dc sunulmuştur.

Tablo 2. Kisıik ovaryumlanıı siıl verimiııe güre dağılımlan.

-1-.

Süt ,'erimi*

1---

İnek sayısı ~;,-

ö,:;j-,';---- ._ .. ' __ •__ "._ _ , __ '_ ._._.• _" .. ._0_ •• _

iO - 1.) i ı J 33.33

i Li- 20 " LO 37.03

i 20 -- 2'i"

i

po 29. G2 * ı.aktasyon ,'erimi '300 giin olarak lıesaplanmıştır.

Anamnez, kayıtların kontrolu ve gözlemlerden elde edilen

bul-gulara göre olguların 20 tanesinde sık, düzensiz ve devamlı östrüs, 8

tanesinde anöstrüs saptandı. İki olguda ıse anamneze göre siklik bir

bozukluk bulunmuyordu.

Rektal muayene ilc ovaryumlarda rastlanan kistlerden iS

ta-nesi tck ve büyük, i7 inektc ıse her iki ovaryuma dağılmış olarak

.')-iO adet arasında küçük kistlerden ibaretti. Tek olanların iO tanesi

sağ, 7 tanesi sol oval'yumda belirlendiıCı'.

Kistik ovaryum saptanan ineklcrde son doğum ilc tanı arasındaki

süre ortalama 150.85-~ 9.50 gün olarak saptandı.

İki gurupta uygulanan sağıtımlardaıı alınan sonuçlar ise tablo

(8)

liO EROL ALAÇAM

Tablo 3. Kistik o"uryumlu inckıCı'de sağıtım bulguları.

Bulgular

ı

nek savısı Olumlu' cı:vap Olumsuz cevap Sağı tım-ilk östrli,

sü-resİ

Sağılıırı-gebelik

sü-resİ

Gebe kalan İnek

sa-yısı

Gebe kalmayan inek

savısı

lık ~~ımda gcbdik

oranı

Gcbdik için gerekli aşını sayısı GnRH 100 :.Lg i~) 13 (% 8G.G) 2 (% 13.1) 2U.92 -;. 0.1 gün 31 . G ~ 3. 5G gün LO ( o:',) G(i.7) :) (%33 3) :ı ıo/\,on 33.3) 1.5 J: O.IG HCG (5000 UI) +-

ı

PG (25 mg) ı~) 13 (%1 86.6) 2 10/ 13.1) \ ıo 14.07 ::1 O.G gün 26.3 :i: 3.37 gün lO i% (jG 7) :~) ını\ /0 33.3) 'f /01 26.G) , /0 ı.G ol. 0.16 Tartışma ve Sonuç

Otuz adet kistik ovaryumlu inek ve düve üzerinde yapılan

sa-ğıtım (;alı~malarında hem GrıRH ve hem de HCG

+

Dinoprost

Tro-methamine ile (%86.6) olumlu cevap ve (%66.7) oranında gebelik

elde edilmiştir.

Roberts (42), kistik oval'Yu mların 16 aylıktan 15 yaşına kadar

düve ve ineklcrde görülebildiğini, özellikle 3-6 yaşlı ve süt veriminin

zirvesine eri~mi~ ineklerde daha sık rastlandığını bildirmektedir. Bu

çalışmada materyalin yaşları (2-5, 6-9, iOyaş ve fazlası) olarak 3

gurupta incelendiğinde en sık rastlantının 2-5 yaş g-rubunda olduğu

(%60) ve bunun literatür verilere paralelolduğu görülecektir.

Ovaryum kistlerinin etiyolojisi üzerinde yapılan araştırmalar

(23, 28, 3i) yüksek süt veriminin hastalığa önemli bir predispozisyon

hazırladığını ileri sürmektedirler. Bu çalışmada kullanılan 27 adet

ineğin süt verimleri i0-25 lt arasında değişiyordu. Süt verimlerine

göre (10-15, 15-20, 20-25 lt) olarak 3 guruba ayrılan deneme

inek-lerinde kistik ovaryumların dağılımları bakımından önemli bir fark

görülmedi. Ancak materyalin bu yönlü bir değerlendirme için sayıca

yetersiz olduğu da göz önünde tutulmalıdır.

Çeşitli araştırıcıların (36, 38) bulgularına göre kistik ovaryum

rastlantıları en sık olarak doğumu izleyen 15-45 günler arasında

ol-maktadır. Türkiye koşullarında post partum olağan muayene sistemi

(9)

gidile-INEKLEROE KlsTİK OVARYUMLARıN GONADOTROPIN... 61

medi. Olgular doğumu izleyen 65-300 günler arasında yayılmış idi ve çoğunluğu infertilite sorunu şeklinde ortaya çıktıktan sonra mua-yene ediliyorlardı. Bu sorun, zamanında tanı ve sağıtım yapılamadığı için parasal zararların ortaya çıkmasına neden olan bir olgu olarak, belirli bir proğram içinde ele alınmalıdır kanısındayız.

Ovaryum kisti bulunan ineklerde olgular ya anöstrüs ya da sık, düzensiz veya devamlı östrüs belirtileri ile seyretmektedir (3, 5, 26). Bazı araştırıcılar bu çeşit nimfomanik belirtilerin folliküler kistlerde % 70, anöstr~sün ise %30 oranında görüldüğünü bildirirlerken, yeni görüşler ortalama ineklerin

%

15 inde ilk ovulasyondan önce kistlerin şekillendiğini ve anöstrüsle seyrettiğini, bunların

%

60 ının farkına varılmadan kendiliğinden regrese olduğunu, bu nedenle kistik ovar-yumlu ineklerde anöstrüs oranının aslında daha yüksek olduğunu ileri sürmektedirler (3, 26, 28, 30, 42). Bu çalışmada kullanılan 20 inektc nimfomani, 8 l11de aniistrüs belirlendi. İki inektc ise anamneze da-yanılarak siklusların etkilenmediği öğrenildi. Yukarıdaki bilgilerin ışığı altında nimfomanik belirtilerin yüksek olması tanı sırasında kistik hayvanların ortalama post partum 150.85 ::l:::9.50 günde olmasına bağlanabilir. Seksüel siklusların etkilenmediği şeklinde ifade edilen hayvanlarda ise hayvan sahiplerinin östrüs belirtilerini yorumlamakta yanıldığı ve bu ineklerin aslında anöstrüste oldukları kanısındayız. Adı geçen hayvanlar uygulanan sağıtıma olumlu cevap vererek gebe kal-dılar.

Çeşitli araştırıcılar (3, 5, 10) tek kistlerin çoğulolanlardan daha sık görüldüğünü bildirmektedirler. AlDahash ve David (2), post partum inceledikleri ovaryumlarda %53.8 tek ve %46.2 oranında çoğul kistlere rastladıklarını bildirmektedirler. Bu çalışmada ise her iki ovaryuma dağılan ve sayıları 5-10 arasında değişen çoğul kistlere 17 olguda, tek olanlara ise 13 inekte rastlandı. Literatür verilerinden farklı olmasına rağmen materyalin sayıca yetersizliği bu konuda da göz önünde tutulmalıdır.

Yapılan çalışmalar (4, 5, 14, 21, 22, 25, 32, 46) kistik

ovaryumla-rın sağıtımında GnRH nın 40-250 ıı-g arasındaki dozlarda %80,

HCG nin ise 5000-1000 UI dozlarda %65-80 oranında başarılı ol-duğunu ortaya koymaktadır. Çalışma bulguları incelendiğinde iki gurupta da sağıtıma %86.6 oranında olumlu cevap alınarak siklus-ların düzeldiği ve %66.7 oranında gebelik elde edildiği görülebilir. Tanı ve sağıtım için bazı olgularda erken davranılamamasına karşılık bu oranları başarılı olarak yorumlamaktayız.

(10)

62 EROL ALAÇAM

Çalışmalar GnRH veya HCG uygulamalarından sonra plazma

progesteron düzeyinin diöstrüsün

ıo.

gününe benzer şekilde 2 ng

ımı

ye yüksekliğini, diğer bir deyişle kistik yapının regrese olarak lutein-leştiğini ortaya koymuştur. Normal östrüs belirtileri hormon enjeksi-yonlarını izleyen 20-30. günlerde görülmektedir (5, 61, 22, 25, 33). Bu çalışmada GnRH uygulanan gurupta östrüsler ortalama 20.92 3:

0.4 günde görüldü. Chorionic gonadotropin verilen ineklere daha sonra 9. günde, bir prostaglandin analogu olan Dinoprost Trometha-mine enjekte edildi ve böylece östrüsler daha erken c alındı (ortalama

14.07 :1: 0.6 gün).

Elmore ve ark. (16), sağıtım ilc gebelik arasındaki süreyi GnRH uyguladıkları hayvanlarda ortalama 37.4 ::!:: 4.9 gün, sadece HCG uyguladıkları ineklerde ise 47.8 ::l:- 5.6 gün olarak saptamışlardır. Araştırıcılar gebclik için ilk gurupta 1.4 ::!:: 7, ikinci gurupta ise 1.8

::l:-9 aşım gerektiğini eklemektedirler. Bu çalışmada sağltım-gebclik

süresi GnRH gurubunda 31.6 :I:~3.56 gün HCG

+

Dinoprost

Tro-methamine gurubunda ise 26.3

*

3.37 gün olarak belirlendi. GnRH uygulanan gurupta üstteki çalışma ilc bir paralellik bulunurken, ikinci gurupta prostaglandin enjeksiyonu ilc aşağı yukarı bir siklus süresi olarak hesaplanabilecek bir avantaj sağlandığı kolayca görülebilir.

Sonuç olarak gerek GnRH, gerekse HCG

-+

Dinoprost Tromet-hamine uygulanan guruplarda birbirine benzer oranda bir gebelik elde edilmiştir. Her iki yöntemle de sağıtım etkili bulunmuştur. An-cak HCG -+- Dinoprost tromethamine enjeksiyonlarının gerek kısa sürede sonuç vermesi gerekse de tanı sırasında karıştırılabilecek lutcal kistlerin sağıtımında da etkili olması nedeniyle daha iyi sonuçlar vere-ccği izlenimi ortaya çıkmaktadır. Buna dayanarak kistik ovaryum-ların sağıtımında HCG veya GnRH ile luteinlcşme sağlandıktan sonra prostaglandinlerin veya analoglarının cnjeksiyonu ilc lutcolisis oluş-turulmasının gebeliğin daha kısa sürede elde edilmesine yardımcı olacağı kanısına varıldı.

Literatür

1- AI-Dahasb, S.Y.A. and David, j.S.E. (1977): The incideııee of ovariaıı acıhi!>',

preg-11I1Il(l' aııd boriııp .~miıal almormali/ıcs ,,!law/ı ~Y abb%ir sl/rve.;'. VCI.Rcc., 101: 296-299. 2- Al-Dabash, S.Y.A. and David, j.S.E. (1977): "I//alomieal feall/res of (ı'slic otaries iıı

eattle fotmd dı/ring LLIL abattoir Sl/wıry. Vct.Rcc., 101: 320-324.

3.. Arthur, G.H., Noakes, D.E. and Pearson, H. (ı 982): Velai/lllI:)'

(11)

İNEKLERDE KİsTİ K OYARYUMLARıN GONADOTROPIN ... 63

4- Bierschwal, C.J. (1966): A eli/liral sıudy of cyslic coııdilioııs of ılze bovirıe ovary. J.A.Y.M.A.,

149: 1591-1595.

:,- Bierschwal, C.J., Garverick, H.A., Martin, C.E., Youngquist, R.J., Cantley, T.C. and Brown, M.D. (I 91',): Cliııical res/Joııseof dairy cows witlz 0<'Gria1lC)'sts lo GlIRH.

j.Aniın.Sci., 41: 1600-166:-,.

G- Brltt, J.H. (197.1): 0.'lılaıi01l a1ld mdoeriııe resp01l.l~afta LH-RIi iııdomestie arıimals. Ann.

HioL.Anim.Bioclı.Biophys., l'i: 221-231.

7-- Britt, J.H., Harrison, D.S. and Morrow, D.A. (1977): Freqıımcy ofovariarıfollicıılar (r'ls, reasoııs for elıl/i1lg, a1ldferıi/i~), iıı 110lslei1l-Friesialı eows !Iiverı galladalropilı releasiııg Izor-maııe al Iwo weeks afla parllIriliolı. Aın.J.Yet.Rcs., 38: 749-7:;1.

8- Britt, j.H., Kittok, R.J. and Harrison, D.S. (1974): Ovlılaliall, esirus aııd mdaeriııe respolise ajia GııRH irı ear(y postpar/lIm cows. J .Anim.Sci., 39: 915-919.

9- Callahan, C.J., Erb, R.E., Surve, A.H. and Rantel, R.D. (1971): Variables iriflıı-mciııg ovariarı (ıde,- i1l posl/ıarlıım dııi,:y eows. j .Anim.Sci., 33: 1053- i059.

10- Cantiey, T.C., Garverick, H.A., Biersch~al, C.J., Martin, L.E., and Young-quist, R.S. (1975): Horm01lal respomes of daiıy cows wi/Iz omrian ,)'sl, lO Gl/Rf!. j.Anim.

Sci., 41: 16GG-1673.

11- Chiesa, F., Gaiani, R., Mattioli, M. and Ferrari, F. (1982): Livelli plasmalici del progesuroııe, deglieslrogenie degli aııdrogmi in bOl'ine,iıı anesiro, affeııe da cisıi ovariclze. La

Clinica Yet., 105: 249-253.

12- Convey, E.M. (1973): Neııroerıdoeri1le relalioııslzips iıı farm aııimals: A review. J.Anim.

Sci., 37: 745-757.

13- Dobson, H., Rankin, J.E.F. and Ward, W.R. (1977): Baville eyslie ovariarı discase.-Plasma /ıormorıc e01ıee,ı/raıiolıs arıd /rea/menl. Yet. Rec. 101: 459--461.

]4- DoA'aneli ,M.Z. (1969): Sül iııek/erinde cyslie ov'aryıımlarm Preg,ıyl (clıorionic gonado/ropin) le ledavi. A.ü.Yet.fak.Ocrg., lG: 271-283.

IS- Donaldson, L.E. and HanseL, W. (1968): Cysıic corpara lutea and normal and cyslic graafian follieles in /Ize cow. Aust.Vet.,J., 44: 301-308.

IG- Elmore, R.G., Bierschwal, C.J., Youngquist, R.S., Cantley, T.L., Kesler, D.J.

oGarverick, H.A. (1975): Clinicial responses of dairy cows willz OMrian C)'stsfollowing

tre-a/ment wiı/ı 10.000 LU HCG or 100 mcg GnRIi. Yet.Med./Small An.Clinician, 70 1346-1349.

17- Erb, H.N. and Martin, S.W. (1980): lnlerrelatioııs/ıips between prodıu:lioıı aııd reprodıu:-live diseases in '1olslein cows. J.Dairy Sci., G3: 1911-1917.

18- Erb, R.E., Monk, E.L., Callahan, C.J. and Monett, T.A. (1973): Endom'nolog}' of induced ovarian follicular cysts. J.Anim.Sci., 37: 310 (Abs! •..).

19- Erb, R.E., Surve, A.H., Callahan, C.J., Randel, R.D. and Garverick, H.A. (1971):

Reprodııctive sleroids in tlZe bovine. J.Anim.Sci., 33: 1060-1065.

20- Erb, H.N. and White, M.E. (I 98 ı): Incidence rates of cyslic fo/lides iıı llolslein cows ac-cording lo IS-day and 30-day interV'als. ComelI. Yet., 71: 326-331.

(12)

64, EROL ALAÇAM

21- Garverick, H.A. and Kesler, D.J., Cantley, T.C., Elnıore, R.G., Youngquist, R.S., Bierschwal, C.J. (I 976): Hormoııe respolise of dairy eows wiıh orariaıı eyls (lfter Irc-alment wiıh I-ICG q( CnRH. Thcriogcnology, 6: 413-425.

22- Henderson, E.A. (1982): A review q( ıhe repoıise of dai(v rallle wiıh l)'slic ovaries lo gona-dolropin releasing hormoııe. Can. V cL']., 23: 145.

23- Johnson, A.D., Legates and Ulberg, L.C. (1966): Relatioııship belwee/ı folliculaı r)'sls and milk PlOduclion irı dairy erıt/le. ,]. Dairy Sci., 49: 865-868.

24- Kesler, D.J., Elmore, R.G., Brown, E.M.,and Garverick, H.A. (1981): Gorıadol-ro/ıili releasing hormone trealrru:ııtof dair) rows with ovarimı eysls. I. Gross ovarimı morlıholoı:)' and eııdoerinolog)'. Thcriogcnology, 16: 207-217.

25-Kesler, D.J., Elmore, R.G., Youngquist, R.S., Brown, E.M., Garverick, H.A. and Bierschwal, C.J. (I 9i7): Ovarimı morphology in dairy eows wiıh omrian e)'Sls follo-wing trealment wiıh GnRH. j .Anim.Sci. 45 (suppIJ): 17(,: (Abstr.).

26- Kesler, D.J. and Garverick, H.A. (ı 982): Ovariaıı eysls iıı dair:r raltle: A review. J.

Anim.Sci., .'i5: 1117-1159.

27- Kesler, D.J., Garverick, H.A., Caudle, A.B., Bierschwal, C.J., Elmore, R.G. and Youngquist, R.S. (1978): Clirıieal and mdoeriııe respoııses of dairy eows wiıh ovariaıı C)'sls lo GııRH aııd PCF2~. j.Anim.Sci., 46: 719-725.

28- Kesler, D.J., Garverick, H.A., Caudle, A.B., Bierschwal, C.J., Elmore, R.G. and Youngquist, R.S. (1979): ReplOdııclive Iwrmones associaled wiıh ııormal mıd abrıormal rhanges in ovarimı faiıides in pasıparlıım da iT)' eou;s. j .D:ıiry Sci., 62: 1290--1296.

29- Kesler, D.J., Garverick; H.A., Caudle, A.B., Elmore, R.G., Youngquist, R.S. and Bierschwal, C.J. (19!l0): Reprodııeıive hormoııe Iılld ovarian rhmıges in eoıı's wiıh

Otll-rimı epls. j .Dairy Sci., 63: 166-170.

30- Kesler D.j. Garverick H.A. Youngquist R.S. Elmore R.G., and Bierschwal C.j.(1978): OvarirlTl aııd mdorriııe res/ıoııses aııd rell/odııeıive peifo/llumce follnwing GT/RI1 Irealment iııearly pasıparlıım dairy eows. Theriogenology, 9: 363-3G8.

31- Kirk, N.H., Huffman, E.M. and Lane, M. (1982): Bovine cyslir oı:arian disease: He-redilary relaıioııships and ease slud),. JAVMA, 181: 174-1467.

32- Kittok, R.j., Batt, j.H. and Convey, E.M. (1973): ET/docri/ıe respolise ajier GııRH in lııleallihase cows aT/d wnvs u;ith nvarian fnllirular qsls. j .Anill1.Sci., 36: 985-989. 33- Kittok, R.J., Britt, j.H. and Edgerton, L.A.: (1974): Serum steraids (lfter

gmzadolro-Iıirı Irealment iııcows wi/h ovmian fal/imlar e)'Sls. Amcr.j.VcI.Rcs., 35: 15757-1576. 34- Laurdale, J.W. (1975): The lise of jJroslaglmıdilı,!!.siii t.allle. Anıı.BioI.Anim. Biocht"m.

Biophys., 15: 419-423.

35. Louis, T.M., Hafs, H.D. and Stellfulug, J.N. (ı975): Coııtrol of oııılalioıı, jertility Iıl1d mdaerine reslıo/ıse afıer proslaglrmdi/ı F,rJ. iıı call1e. Ann.Biol. Anim. Biochem. Biophys.,

15: 407-411.

36- Marion, G.B. and Gier, H.T. (1908): Faclors rı/Irliııg boıiııe omrian arlivil)' <ifler Pıı/-tııratioıı. j.Anim.Sci., 27: 1621-1627.

37- Marion, G.B., Gier, H.T. and Choudary, j.B. (I 968): Micromorplıolog)' of ıhe boı illt ovarian fal/icle s)'5lelıı. j.Anim.Sci" 27: 451-465.

(13)

tNEKLERDE KisTtK OVARYUMLARıN GONADOTROPIN ... 65

38- Menge, A.C., Mares, S.E., Tyler, W.J. and Casida, L.E. (I 962): Variation and

as-sociatiol1 amolig postpartum repl'OdUJ:tionand produ£tioıı and productioıı eharacteristies iıı 1I0lste-in-Friesiaıı ealtle . .J.Dairy Sci., 45: 233-241.

39- Nakahara, T., Yaınauehi, M. and Katooka, T. (1962): Stııdies on the aııtihomzone agaiııst hıımmı chorioııie goııadotropiıı iıı eaııle. jpn.j.Anim.Reprod. 7: 137-141.

40- Nakao, T., Sugihashi, A., Saga, N., Tsunoda, N. and Kawata, K. (1983): Use of rnilk jJrogestemııe el'.<;ymeimmUllOassayfor differeııtial diagııosis offollicıılar cysı, lııteal C)'st aııd ()'S/ic corpııs Iııteu", iıı (01£S. Am.j.Vet.Rcs., 44: 888-890.

41- Reel, j.R., Huınphrey, R.R. and Derınody, W.C. (1976): Luteiniziııg Iwrmoııe-ıeleasiııg hormoııe venııs /ııımaıı c/ıoriııızic gOl1adotro/ıilı: Dilfererııial effects aLL the development

of ovıılato')' r~fractoriııess aııd mıtibodies. Ferti!. Steri!., 27: 59-64.

42- Roberts, S.j. (19:>5): Cliııical observa/ioııs 011 ryslic ovories iıı daily cattle. Corneıı Vet.,

45: 497-513.

43- Roine, K. and Salonieıni, H. (I 973): !ııcideııce'if iıifeıtility iıı daity cows. Acta Vet. Scand., 19: 354-367.

44- Sehjerven, F.K. (1965): Trea/ment 'if cysıic ovaıiaıı disease iıı dairy cattle. l\'ord.Vct.

Med., 17: 382-385.

45- Sequin, B.E. (1980): GUlriml rysts iıı Miı)! cows. In: D.A. Morrol\' (Ed.) \V.B. Sounders Current Therapy in Tlıeriogenology. Co, I'lıiladclphia.

46- Sequin, B.E., Convey, E.M. and Oxender, W.D. (I 976): Effecl of golıadotrojJh iıı

re-leasiııg /ıormııııe aııd hıııııaıı c/ıorioııic goıwdotro/ıiıı iıı colvs wi//ı ovariaıı follicular cys/s. Aıner.

j.Vet.Res., 37: 153-157.

47- Tanabe, T.Y. and Brofee, R.D. (1982): Treatmcııt qf C)'s/ic ovariaııfollicles iıı dairy

cows wit/ı dlOrioııic goııadotm/ıiıı. Theriogenology, 18: 497--5ı2.

28- Trainin,' D. (I 9(4): Cııııı/ıam/ive slıu!y qllreatmcııt of ovariaıı C)'s!.<in cows by varioııs met-lwds. Yılı. InllTnaıional Congress. Animal Reproducıion and Artiricial Iııseminaıion. Proceediııgs, 5: 266-269.

49 - White, M.E. and Erb, H. (I 982): O/ılimıım /ıostpartum iııtcrval for screerıig Mil)' cows for ovariaıı C)'s/s by rec/al pal/wtioıı. Corneıı VeL, 72: i37---i4 i.

50- Whitınore, H.L., Hurtgen, J.P., Mather, E.C. and Seguin, B.E. (1979): Clinical Tespoııse of dairy cal/le wit/ı ovarian eysts to single or ıepeated treatments ofgonadotro/ıin -releasing /ıormone. JAVMA, 174: 113-115.

51- Whitınore, H.L., Tyler, W.j. and Caside, L.E. (1974): Iııcideııce ol ~vstie oı'aries iıı Holsteiıı-Friesiaıı cows. jA VMA 165: 693-694.

52- Zeınjanis, R. (1970): DiagllOstic aııd Tlıera/ıeutic Tec/lIligııes iıı Aııimal Re/Jloductioıı.

2nd cd. Wiııiams Wilkings Co, Balıimol'e.

Şekil

Tablo 1. Kisıik ovaryumlanıı yaş guruplarına göre dağılımı.
Tablo 3. Kistik o&#34;uryumlu inckıCı'de sağıtım bulguları.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ya Rabbi; Şeyh Şems ve Güneşin, Melek Şeyh Hasan ve Adanın Şeyh Ebubekir ve Katanın hatırı için bizi bağışla.. Ya Rabbi amin, amin dinin müb:uek ve

Bu Derginin tamamı ya da Dergide yer alan bilimsel çalışmaların bir kısmı ya da tamamı 5846 sayılı yasanın hükümlerine göre Ankara Üniversitesi Veteriner

Bu çalışmada ise bir saat sü- reyle hayvanlara propofol uygulanmasına rağmen kan trigliserid düzeyi anestezi sırasında yükselirken lipaz ve amilaz

Pozitif olarak de- ğerlendirilen dört hayvanın bulunduğu sürülerin ikisinin, şüpheli olarak belirlenen altı hayvanın bulunduğu sürüle- rin üçünün büyük su

The present data shows that intravenously injected CDP-choline restores blood pressure, attenuates the increase in plasma IL-6, IL-1, TNF-a levels and prevents lung,

In this work, Alternaria alternata was detected for the first time in Turkey from the skin lesions of a dog, an antifungal susceptiblity testing was carried

Sonuç olarak; bir materyalde multiple olarak şekillenen konjenital kolo-veziko-üretral fistül, atrezia koli, rektal agenezis ve atrezia ani olgusunun, multiple

The flavonoids galangin, naringenin, and pinocembrin and the phenolic acids and esters caffeic acid and CAPE were among the most abundant compounds (detected in