Opera, tiyatro ve sinema dalında pek çok önemli yapıtta başrolde yer aldı. Resimde kendine özgü bir biçem geliştirdi
‘İlk’lerin sanatçısı: Semiha Berksoy
► Türkiye'nin ilk kadın opera
sanatçısı olan Semiha Berksoy,
1934 yılında rol aldığı ilk Türk
operası ‘Özsoy’la büyük başarı
kazandı. Sanatçı Atatürk’ün isteği
üzerine Avrupa’ya gönderildi ve
orada opera sahnesine çıkan ilk
Türk sanatçı oldu. Operanın yanı
sıra resim alanında da çalışmalarını
sürdürdü. Berksoy son olarak 2003
yılında bir retrospektif sergi açtı.
Kültür Servisi - Özgün ve üretken yapısıy
la tanıdığımız, çağdaşlaşma sürecimiz için de sanatının izinde olmayı seçen ve hiç yo rulmayan, ilklerle adı anılan bir sanatçımızı,
Semflıa Berksoy’u (94) kaybettik. Berksoy, kal
bindeki rahatsızlık nedeniyle 19 gündür yo ğun bakımda olduğu Memorial Hastanesi’nde dün sabah 05.00’te yaşama veda etti. Sanat çıyı uğurlamak için, salı günü saat 11.00’de Atatürk Kültür Merkezi’nde bir tören düzen lenecek. Berksoy törenin ardından Teşviki ye Cam ii’nde kılınacak öğle namazından sonra, Çengelköy’deki aile kabristanında top rağa verilecek.
‘Türkiye’ninilkkadınoperasanatçısı’ olan
Berksoy, çok yönlü bir sanatçıydı. Küçük yaşta müziğe olduğu kadar, resim ve plastik sanatlara yeteneği ve ilgisi de ortaya çıkan sa natçı, bu alanlarda da yaşamı boyunca etkin oldu. Berksoy, son olarak 2003’te sekiz ya şından o güne uzanan, ‘ilginç kişiliği ve san
atçı kimliğinin izdüşümü’ olarak nitelendiri
lecek olan bir de retrospektif sergi açmıştı.
İlk Türle operasında oynadı
Semiha Berksoy 1910 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi ressam Fatma Saime
Hanım, babası Ziya Cenap Berksoy’dur. Kü
çük yaşta, yazı ve resme olan yeteneği ve il gisi ortaya çıktı. İstanbul Kız Lisesi’nde
or-emiha Berksoy’a, 1992 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce ‘Cumhuriyet döneminin ilk kadın opera sanatçısı’ olarak Atatürk Opera Ödülü verildi.
taöğrenimini sürdürdüğü sıra Güzel Sanatlar
Akademisi Namık İsmail Atölyesi’nde resim
eğitimi aldı. Darülbedai Tiyatro Okulu’nun ardından, 1928 yılında girdiği İstanbul Bele
diye Konservatuvan’nda Nimet Vahit Şan’ın
öğrencisi oldu. Ses Operası’nda ‘primadon
nadır’, 1932’de Darülbedai’de çalışmaya baş
layan sanatçı, ‘Güneş Batarken’ ve ‘Peer
Gynt’ gibi oyunlarda başroldeydi. Berksoy,
bu dönemde, sinema oyunculuğu da yaptı. Türk sinemasının öncülerinden Muhsin Er-
tuğrul’un çektiği, ilk sesli Türk filmi olan ‘İs tanbul Sokaklannda’yı (1931), ‘Söz Bir Al
lah Bir’ (1933) izledi.
Darülbedai’de sahnelenen Türk operetlerin de ‘primadonna’ olarak sahnedeydi. ‘Yüksek
Dramatik Soprano’ olarak, Nâzım Hikmet’in
yazdığı ‘Bu Bir Rüyadır’ operetinde Fatma rolünü, ‘SazCaz’da Doleres Del Ranco’yu oy nadı. 1934’te ilk Türk operası ‘Özsoy’da rol alır ve başarısıyla dikkat çekti. Ankara Dev
let Konservatuvan’nın açtığı sınavı kazana
rak Berlin Devlet Yüksek Müzik Akademisi
Opera Bölümü’ne girdi.
Semiha Berksoy, Özsoy’daki başarısının ardından, Mustafa Kemal Atatürk’ün
'iste-ğiyle, Avrupa’ya gönderilecek ve orada ope ra sahnesine çıkan ilk Türk sanatçı olacaktı. Orada Richard Straws’un 75. doğum yılı şen liklerinde ‘Ariadne auf Naxos’ operasında başrolü oynadı (1939). Aynı yıl yurda dönen Berksoy, sanat yaşamını Berlin’de sürdürmek yerine, Ankara Devlet Operası’mn sanatçısı olmayı seçti ve ilk konserini Cemal Reşit Rey’in eşliğinde verdi.
Ankara Devlet Operası’nın kurulmasında
Cari Ebert ile birlikte görev alan Semiha
Berksoy, 1941 yılında Cari Ebert yönetimin de Türkiye”de gerçekleştirilen ilk
profesyo-nel opera temsili ‘Tosca’da oynadı. Devlet Operası’nın çeşitli gösterilerinde rol aldı ve yurtdışında pek çok konser verdi. ‘Asiye Na
sıl Kurtulur?’ (1970), ‘Madame Butterfly’
(1948), ‘Il TVovatore’ ( 1955), Berksoy’un rol aldığı tiyatro oyunları ve operalardan bazı ları.
1963 yılında jübilesi yapılan Semiha Berk soy, 1972 yılında Devlet Operası’ndan ‘Yük
sek Dramatik Soprano’ olarak emekli oldu.
Berksoy, 1991 tarihli ‘Ateş Üstünde Yürü
mek’ ve 1993 tarihli ‘Karanlık Sular’ adlı
filmlerde de kamera karşısına geçti.
‘Do sesi verdim/ Ölümü yendim'
Bütün bu çalışmalarının yanı sıra Semiha Berksoy resim yapmaktan vazgeçmedi. 1969 yılında Berlin’de, 1972 yılında da Paris’te sergi açtı. Türkiye’de ilk sergisini 1974 yılın da Ankara Devlet Resim Heykel Galerisi’nde açan Semiha Berksoy, tuvallerinde genellik le ölüm ve aşk temalarım işledi.
Sahnelerde olduğu kadar, plastik sanatlar da da başansı ve sürekliliğiyle adından söz ettirdi. Ortak düşünce, tuvallerine de saf bir sanatçı kimliğinin yansıdığı. Mimar Sinan Üniversitesi tarafından Devlet Resim Heykel Müzesi’nin sürekli koleksiyonuna dahil edi len ‘Semiha Berksoy Odası’ adlı özgün yapı tı, 2000 yılında Bonn Kunstmuseum’da ger çekleştirilen ‘Zeitwenden-2000 Millenium
Sergisi’ne tüm dünyadan seçilen eserler ara
sında yer almış ve büyük ilgi toplamıştı. 2002 tarihinde Viyana’da Richard Stra uss’un bestelediği, Oscar Wilde’ in “Salome” adlı eserinde sahneye çıkan Semiha Berksoy, son olarak Eylül 2003 ’te Viyana Tanzquar tier Sahnesi’nde “Salome” performansını yi neleyerek, sahnede bu eser için özel olarak yaptığı eserleri sergilemişti.
“Do sesi verdim / Ölümü yendim” demişti
Berksoy. Resimlerinden söz ederken “Ekok
1er var ama doğaya yaklaşınca ulaşıyorsunuz gerçeğe. Herkes bağırır ama havayla, vücudu nuzla, düşünerek bulunur müziğin gerçeği.”
SAYFA
14
CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 2004 PAZARTESİ