• Sonuç bulunamadı

Tarak kıtlığında

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarak kıtlığında"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

10 Mart

°,Ef,m¡S ZAIllAll ü

U R K Î

rak kıtlığında

\ İğreti tarak kullananlar - En fazla fiatı artan mal, tarak - Eski

{ fil dişi taraklar - Seyrek ve sık taraflı nevileri - Sakal tarakları -

J

Şimşir tarak - Çiti yapmak - Beyoğlu tarakları

Yazan s Sermod Muhtar AL VS

G

eçen son ay­ larda, genç terin diline pek düş :üydü :

— Kauçuk ayak­ kabı, tenis topu, (Rêve long) dudak boyası gibi o da or­ talıktan kendini çekti!

— Haili'’ e kalitesi- çoktan yok oldu. Bir rastlasam, kaça olursa olsun alaca­ ğım amma nerede?

— Bağa, bayağı­ nın bayağısı, dişleri çıt çıt kırılanı bile bir yerlerde bulun­ muyor ! Bulsam ö - püp te başıma ko­ yacağım!

Birkaç bayan bir araya geldi mi, iki üç bay başbaşa verdi mi, giyimden kuşamdan, filmden sinemadan, maç tan futboldan, çaydan (bol) dan aç­ madan önce, tutturuyorlardı:

_Simo, sevgilin çantandadır elbet, Aman bir dakika lütfet şekerim; sac­ larım darmadağın, düzelteyim'.

— Ulan Vidoş, cepten çıkar şu can­ cağızını, bir iki kere kafamda gezdi­ reyim!.

Bir vakitler annelere, babalara

hiz-|İ nı seyrek, kemik ta raklar üstün mal sa yılır; üç çeyreğe, yal lah yallah mecidiye ye alınırdı. K ibar: tabaka kadınların j ve erkeklerin har­ cıydı.

Hanımlar her ha­ mama girişte seyrek 1 tarafile kolan gibi ■' saçlarını aralayıp a- j çar, ardından sık ta rafite tarardı. Aske-j rî rütbeden ferikli- i ğe. mülkiyeden u lâ -! lığa erişen za-tlara (İrsali lilye) yani sa kalı koyuvermek, şart.

( Zühtü tekvası Pazarlıksız iki papel! ¡mücerrep) bir hocafendiye duasını et Bacaksız bezirgân işin alayında da: tirdikteıı sonra işbu hazeratm ilk iş- — Pazarlığa yirişirsan iki buçuk pa 1 |_eri Mah™udpaşa yokuşuna seğirtmek pele!..

Ağzım açık kalmasın da neylesin? Havsala alır şey mi? Pek uzaklara giı miye lüzum yok, bir sene evvelki fiat larının 20 misli, 26,3 misli daha geri­ lere gidersen 133 misli, 200 misli...

35, 40 yıl evvelin mezad malı teske­ relerinde bunlar 60 paraya, 40 paraya ibadullahtı. Aksatanın ne derece ya- met etmiş; rahmetli ninelerin boyan mana vardığını şu aşağıkl hesap mey saçlarını, dedelerin pos bıyıklarını, ¿ana vurur;

tahta sakallarını düzene koymuş; sel vi sandıkların dibindeki bohçaların köşe bucağında kalmış ölmez oğlu ta­ raklar çantadan, cepten çıkarılıyor;

(Bu harp çıktı çıkalı bütün dünya­ da pahalılık arttıkça arttı; hele elbise diktirmek yıkım oldu) ısıtılıp ısıtılıp ileri sürülüyor. Bir iki sene önce orta elden ele, baştan başa dolaşıyor; bi r . halliler rabıtalı bir fötr şapkayı 15 yeri kırılacak diye iğreti veren bayan liraya, bir kat kostümü .100 liraya, bir

kravatı 3 liraya tedarik edebilirlerdi. Maazallah bu tapon taraklar nispetin de pahalıldşaydılar haller nice olur­

du? Şap kaya 290. elbiseve 2.600, k ra v a ­

ta 78 lirayı, hem de kiisurlarile, gel de veya bayın beti benzi atıyordu.

Aradan çok geçmedi. Kapalıçarşı, 6irkecU Köprüüstü, Karaköy, Beyoğlu Doğruydu gibi kalabalık semtlerde, seyyar satıcıların işportalarında, se- lülayidden renk -renk, taraklar piya- BÖkjjj saya sökün etti. Gündelik gazeteler­ den eksik olmıyan (Satışa çıkarılan ithal malları) ndan mı, yoksa kara

bu nevi bir tarak edinmekti.

Beyoğlu mağazalarında Avrupakâ- rî, kısalı uzunlu, yayvanı saplı meta­ lara, süsüne püsüne düşkün, alafraıı gameşrep kişiler, bilhassa gençler rağ bet eder; çokluk yine yerlilerden şaş mazdı. Çünkü istediğin kadar kaynar suya girsin çıksın, saatlerce kalsın, ne eğrilip böğrülmesi var; ne de hamuru yumuşayıp dişlerinin kocakırı ağzın- dakilere dönmesi.

Şemşir tarağı da yabana atma. 0-|¡ mm da günlerce göz nûru dökülmüş, tırtıl tırtıl nakışlarla bezenmişleri bu­ lunurdu. Mesel arasına bile karışmış: (Kel başa şimşir tarak).

Boynuzdan olanlar kesesi yalınkat­ lara göreydl. Yüz paraya, üç kuruşa alınır. (Pahalıdır hikmeti var, ucuz­ dur illeti) demişler. Sıcağı görünce kamburlaşıverirdi amma dayanıklı, cefakeş.

K

onaktakiler, sılaya giden daire odacısına, hademesine, torunla­ rı kucağında büyütmüş lala a&ava ah ı retlik ısmarlarlar. Adam, yanma ka-, ka-, „ ka-, ka-, , . ,: tıp getirir. Ya kardeşinin, ya da amca Daha eski günlerle mukayeseye kal ogullanndan birinin kl2ldır. Çeneyo kışan hesabın içinden çıkamaz, der- girişir;

hâl kantarın topuzunu kaçırır, üste- borsacıların bir kenara istif edip, tam Uk akllm da oynatır

eamanı diyerek meydana sürdüklerin midir, Allah bilir?

Bunların satıcıları geçen yıla ka­ dar da caddelerde yol keser, İşportayı çeneye uzatır, yalvara yakara on ku­ ruşa, yedi buçuğa satmıya can atar­ lardı.

B

ir hafta oluyor. Köprünün Kadı köy iskelesinde, (kaça?) diye so racak oldum. Yüzünü çiller bürümüş, gözleri yakı deliğinin tıpkı eşi, sarı

M

ahmudpaşa yokuşunda sıra ile, yanyana tarakçılar vardı. Fil dişinden, kemikten, şimşirden, boy­ nuzdan tarakları kendileri yaparlar; dükkâneıklarına boy boyunu dizerler, müşteriden baş alamazlardı.

Fildişiler arasında öyle nadideler! mevcuddu ki hayretlere seza. San’atin bu derece inceliğine şaşıp kalırsın ...

— Babası, köydeki komşulardanmıs Allem edip kallem edip, avucuna sekiz on mecidiye de sıkıştırıp kandımın velâkin herif, şimdi de kara kitaba göre hüccet te hüccet diye tutturmuş. , 20 beyaz mecidi de kadılığa yazma çiz ■ me parası vermiş.

Bu martavalları atarak altı, yedi , güz kuruşu ceplerdi,

i Getirdiği, gürbüz, eli yüzü düzgün yanağının alı yerde, dokuz on yaşında bir kızcağız. Bir de bakarlar ki başın da pıtrak gibi kehle.. Hemen külhan yaktırılır, sırtındaki pılı pırtısı bitişik Manulya renginde, etrafları oya gibi

çiyan oğlan oralı bile değü Habre fin- • çiçekli, ortaları tentene gibi meneviş viranedeki süprüntülüğe atılıp hama-değil a, ! ler. Eline almıya kıyamazsın; karşına ' m1 sokulur: eski taya, sütnene, kalfa

¡lardan en güçlü kuvvetlisi İki dizinin cevabı otur aşağı: ' Dört köşemsi, bir yanı sık, öbür ya- 1 (Devamı 7 n c i s a y f a d a )

dik üzüm tıkanmada. Ayıp ——o —— ,

beni büsbütün merak sardı. Tekrar ; koy, zevkle seyrine var sordum; al

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kayak yapmayı öğ­ reten bu bilgisayar NEC'in bilgisayar yardımıyla spor yapmayı öğretme projesinin bir parçası olarak geliştirildi.. Üzmanlar, aynı

Halil, bundan 266 yıl önce başlattığı isyanla dönemin sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın asılmasına, 3. Ahmet’in tahttan indirilmesine ve Lale Devri’nin sona

İ lkeniz Türkiye’yle Almanya arasında, gerek ta­ rihten gelen, gerekse, özellikle bugünümüzü paylaş­ maktan kaynaklanan kopmaz dostluk bağlan mev­

fiğ, Şadan Kâmil, Vedat Ar, oyuncu olarak Hümaşah Hiçan, Nedret G ü ­ venç, Ayla Karaca, Eşref Kolçak, Şener Şen, edebiyat eleştirmeni olarak Konur Ertop,

Ali Karsan üç portresiyle bu türdeki objektif yaklaşımını ustaca vurgularken Enver D e­ mokan, Sabiha Bozcalı’nın b i­ rer portresi de gerçekçi anla­

Gene bence ideal kadının tarifini yapabilmek için biraz zevk sahibi, biraz estetikten an­ lar, biraz sanat duygusuna sa­ hip olmak gerekir.. Zevki selim sahibi

Mümtaz Bey'in hep "Böcek" diye sevdiği ve bu nedenle de adına bu oyunu yazdığı Neşecan, sonraları hep Neşe Karaböcek olarak anılacaktır.. Diğer oyunlardan kat

[r]