• Sonuç bulunamadı

Bir öncü gazetenin ve yaratıcısı Sedat Simavi'nin öyküsü:Hürriyet 50 yaşında

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir öncü gazetenin ve yaratıcısı Sedat Simavi'nin öyküsü:Hürriyet 50 yaşında"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TT-5 ÎÇ Vf B

15

İ4E İıı^l 'oı ¥«*»i

jm a fM

BİR ÖNCÜ GAZETENİN VE YARATICISI SEDAT SİMAVİ'NİN ÖYKÜSÜ

Hürriyet 50 yaşında

1 Mayıs 1948'den beri yayınlanan Hürriyet, Sedat Simavi'nin 19 yaşında kurduğu bir düştü.

Hürriyet'ten önce de yayıncılıkta çok önemli adımlar atan Simavi, harf devrimi sonrası zor

günlerde bile devletten yardım kabul etmemiş, fikir işçisi gazetecileri

güvence altına alan yasaların çıkmasına öncülük etmişti.

Ümit Bayazoğlu

1

Mayıs 1948 Hürriyetin doğum günü. Tek

partili dönemden günümüze ve bu süreçte demokratikleşme çabala­ rına yapılan askeri müdahaleler için­ de geçen 50 “ olağanüstü" yıl; 50 yaş, bir gazete İçin küçümsen­ meyecek bir zaman dilimi. Öncü misyonundan ödün vermeden, Hürriyet"i bunca yıl ülkenin en çok sevilen, en çok okunan, en çok satan ve “ lider gazete” yapan güç geleneğin­ den geliyor. Bu gele­ nek sayesinde 50 yılın nice fırtınaları, derin

çöküntüleri, sayılı

depremleri Hürriyet"in önünü kesemedi. Bu

gelenek, Hürriyet" i

yaratan, çekirdekten yetişme gazeteci Se­ dat Simavi'nin “ ben­ zersiz” ve “ tutkulu” kişiliğinden kaynakla­ nıyor.

Hürriyet'i 50 yıldır azal­

mayan bir yoğunlukta besleyen bu geleneği an­ lamak için Sedat Simavi'yi tanımak gerek. Adı yavaş yavaş basın mitolojisindeki ye­ riyle sınırlı dar bir alanda unutul­ maya terkedilen Sedat Simavi, 19 yaşındayken gözüne kestirdiği gaze­ tecilik idealine ömrünün sonuna kadar ihanet etmemiş biri.

Önce ressamdı

Henüz Galatasaray Sultanisi'nde öğren­ ciyken, akranı Feridun Kandemir'le

beraber gazeteciliğe atıldı. 1916 yı­ lının Haziran ayında Hande adlı

haftalık mizah gazetesiyle basın sahnesine ayak bastı. Türk-

çe-Almanca yayımlanan

Hande'nin anlamı “ gülüm­ seme” demekti, yani sa­ vaş mağduru memleket­ te en çok unutulan

şey... Karikatürleri biz­ zat Sedat Simavi çizi­ yordu. Aslında o ön­ ce ressamdı. Kande- mir, Fazıl Ahmet Ay- kaç, Asım Us da mesai arkadaşlarıy­ dı. Bu dergide yaza­ ra ücreti yazısı ya­ yınlansın yayınlan­ masın peşin ödeni­ yordu. “ Gülünç ol­ mayı değil, güldürme­ yi” ilke edinen dergi, Birinci Dünya Savaşı yüzünden kapandı. Si­ mavi ve Kandemir aske­ re alınmıştı.

30 Ekim 1918'de ikinci der­ gisi Diken"i çıkardı. O güne kadar pek çok mizah dergisi çıkmış batmış ama hiçbiri Salah Cimcoz ve Cemil Cem'in çıkardığı

Kalem ile Cem kadar etkin olamamıştı.

Biçimde ve içerikte batılı standardı erken Sedat Simavi 1896-1953

(2)

GAZETEMİZİ YAZDIĞI BİR MAKALEDE İÇ VE DIŞ ME­

SELELERİ TAHLİL EDERKEN DEVLET REİSİ DİYOR Kİ:

$a*n.- ı (G ro a M JÎ JL> — I

( AP.J — b u grce A rap * )tn a ı • ] nm Iriaio u 'ia Am m an'dan »«-•

¿ W *» Şam 'da alınan bar ha-

İv rin d i-. Ir a k r e Ö ld ü n b itlik - \

Ir tın in bugün -a a t r t da Filis­

tin * gir d ik im bık lirilrr.rk trdir. H a h r td f bafka (a l u t i t yoktur. T a la n v } n — ( A f . ) _ Yar- * # b ir ka yn a ktan t r j ¿ o u <>i-

¡em irliğin* ¿ ü t* In g tlir o%k*ri m a kam larıntn j m addrhk b ir

ü ltim a to m ile ri 'û r ma İ t t i (İM-

tin * H a y ta ■ T t l a r i r

fin v 7 m o t * t* k * ¿ b ü fm alari

birdenbire in k ıta a ««¿riur.ışfır I

Dünyanın nereye varacağı belli olmayan buhranı

içinde Türkiyenin demokratik gelişmesinin zehirsiz

ve lâkin bir hava içinde ilerlemesi memleket için

hayati bir ehemmiyettedir.

Diğet -.«ahcc Ordba'ila Km çm m »mİ ş * V y r ltn w ltz I-«». MiUd 1*M bu Masre»*». Piliye.

Z u r ic M İ te p k i hUaoye UJoı» MM armadam Wttoy«<e^oı «oy:»

Y E N İ BİR H İ Z M E T UNSURU

İSM KT !N rtX O Türkiye « ımkurttaçkaı

B

ı ı u ik ıt u c ü r ç ııdf.r.ctn haberdar «U t-fım IT-rrri- b*t.. a-.UMM

,ri dietcTemni yayjyoue». Kıt ve- rJe ı> :* l» ı:kt*lv*r. bap-uU

v.er.ı.eae-.U v i f K t n *W ıAc» j r -

n.t neyahal’.ea mexr.ua io r.ij£ j- ■X «üylemek »teı.cs. Çvhuov* '♦ttt.v'.ir«U v»t»*4a*ler«'*ı. ıtlıra- * a ftk*«£l f^U-UU’U f.Vw Tül* v* çak n > kt/ »»

0 « o n ar. f i n M e n ırld ttç e re

tCh Cme-.it X**4-.\tıs,* featerürn iir.de« İİJtBileri artan* »O çah*ı- >»IVın.N* a ru U n UCrU-cm * ol» V»k Mihrak beni & A la at'k »MI ftayahatm'r. iyi M» u a flc fit. kıyrr^-tM k tU r u j» Kraur. (î*£:n-kik; pet.-o. koylun le çk i «3.yor. Bir bet in S-« R«*.a-Vıo y e * fev­ kti ici ee.vrv.tih; «•»e.-’flleket K-«

C t t f w, hayırlı : feii«r**l.ee Merin­ se mnuuıkıtv. tetkik ve u)m>:ru. rint jcrkie «u-.kd-Jc.

G azaıutp Hata*. M atatfa. I - ■ » » t TucceU. KacH Diyarbakır. | V ,r4ir,. k i n ıW t> .* i» K»>l«w

L'rft v* nıtfü niet'rHt r r pt* jot

1 iler rrt-nt»:» keyrU rrl Re n»*w.W-

| kH raretleterl ş craj'.M*.. Yeten- ı d K kn m e to V tu Mira ve Vjm*. - na Ve«» r w r l t*»oa«olwnn«ıuu

K ı p t i Wt er*a Ce KlO o teitrini her.» ı«l«Hıt»ı, nol«jp,. CUC yerlerde hal*».-»ir unaafiı)

Gazetemize yazdığı bir makalede

B ir dünya im paratorlağn karm u­

ğa uğrayan Moskova, her tarata beşinci k o lla rın ı gönderm iştir

L ıfd r a 30 ;*.*> Cr«*-. Bit- jx*>« »Varıl» A>rı.pe4a cereyan t

i t i » The E»»-. d ergi».. T *»«- rt/.a 'U lM le.- OrU < M kt atfı: b;r

£l M İ ı o ı J r «»tU d Jır . b aflu h jlau r *«Z)vHfc4f<lr ve hjtdi»»’*- *K«-w'• OM» ÇerV ¿«ı-jra»au ia-jnr. ıyıgu^a. O .rle S#erk hVrtyrV

r e s r M t u a r lifik butta » tK ic X c t.tr Kır. t't Mubarr.r «yo r M: ’UMJVreia urav c x «U-Jior.u an “So* *tnakrda M im e irfthfce. ItlkUflır,

le ı; h.*M>lr*;f oUc Türkiye v» 1- korneaya** W. Vo«UiiWl t»>- ree t a r if oin-ek Ötere. OrU Ş irtt c\:nır. k»;n«*n«*jt r» fcnrıur reOVr- mr«f>*rtieT! 4»hT» »t<ri>lr e de- r j bir ı ’.ja tt M d .v ».mayış ntr «ece mrfjuldOr kİ ulakla W4fe.-vnyete karsı « 4 » fh lx i| bir »ı\*.! e- -*l— M>«d "-Ira r r »JsrKr; mv1 r 'aV-lolr «as»0« ke)t->»' /

yeilat t**«» »d«aı»re-fi«B!ıf. Kva tD tra m Sa. I. îb. 7 tr '

CELAL BAYAR DİYOR KI

Demokrat Partinin programı kül halinde kabul ve

tatbik olunduğu gün memleketimizde büyük

değişiklikler olacağına ve milletimizin bu yüzden

reiaha kavuşacağına şüphe yoktur.

DEMOKRASİ DÂVASINDA ÜÇ DEVİR A n k a r a ’d ı

ISMET tNÜNU

| • I f u m p t Ctanaa. it K M U r

I * * - yata iıu d ^ ı zaman r-rdMi'. e ». t S/tiyc. w tn M «W tcCcade*- arlı M t r a n .£İa<Se kaMuc. IUam real r»:*, bCrriyet M fte -

c*j Katnr.dc aıran “Oeaç-TUr>„ EdeVtyauasa Itufirt altızda ».y*M ksyaia C>«Uç'.lr. liec de. Mile* bayalı .1* »M kı-lar e-»a U. aıev- a » e> al:»«'* iMeJiın. Patı U ıiK kieUr rre A’»ara ta ra » <tıkı> < w iest3i.

Tir.-»?* zcıç İkan M eraki­ ye; A*v:i*.r. (tadiraklar ria ıru - n » »atyrcaj oym ayı» N*Sar»ıy ‘.a-eı*. b i li l/ ,ı » t t m k « i m b «y.ızl Wr kuyı» 'i'lade eu-ıj».

¿*a haber*.«, lecctiüa t jo a u jtr ■natırdır. V.r Lıuan *!V; jcürSyer d a v . Hayat' .1» M h#<rıuu»:.>

tfiry.r v t n w uıbıyard-TV I « tık 3 rjl

— Y*Mrt • —

CE I-Aly K A V A K

raldcyt derhal rerkettıır . »-vel- kı «e vaba.ıtnda k»şt*dıt .r ı l«rçn- «V** iyini Viyük Mr rr-Jfme ve •ekfcw.i!l kaıMMIUfb«. M»r>e* H- v» penyramltnv. tûUy«r. Partiler r m niyet va N m ı tç'mle wva«S d irt.a iic ı i k hIi laklhe- «’♦eker partiler üatiiad* «Un ve- U r meaeVeeial *V* or.tuujen ayırmiT/ır. h-U k'tVMke V< dü»- r»ea almuyerUr. Aç»k bir aueet'.r

t i r * iu y .y a t ır.edeni bir ı»*» a MeyrBİîyrt

eder eltınrs iC m y ıt a**: b’ayük tir k o t a r , ile K icı'y««« m«4.. n e tr» ktl'Ue de t»*e V» » k ü ve y v k » y r r f ır iı. İhı arvta er- v k lazyiklnin barla İKr i f ı i o

otar. ka*:l'j'.iııyo:ıJzr (w u rX r*

bal«:«*-!» V'i-sUttı. Gi'iuyordak V. f»r>H hCıt- yrl.» h r « le t «EK I*«- re t».r» r-ılr** ik lf.i/ M - mue fcavKfnvak içir opttRUayuc- Urı* itimizden *oklıXf. a l ılz ı ı: İ t l i « ediyordu.

DiJJtr :»r»ics;ı y ı V u ft N . <<•

m Weıe yCalleJea ea>»f tX»r*\>» valar-m»r: koiayr« jfW-JM M* >«><-» »*r«vti,'.«mı

Sr. d-JMiır. z;r*ı«:Rda a l l i k ı- !i(< «ayar.tn W: ır.idataa *• «ti- r.iye’. vep V ii >».-»luaW U »:r. fcr- l.jorütı. «»le .n **ı-ttiy*l In r t m * . Mt <««r»i «r»n »re v» jrraçRfa d>. y e k tı'ır» ramft kcr.urd.. l<rll • T?ut barkr.tr. mtjtiü/.orı *ra«.v s» k b u t i n u mt.-nleteî» çok paki'jv» *t,»i o.'oı jM ı. AnVara'da Ve b> f^Hkel i . ; r y , Türkıy* Beylik Ma le*. MrejuVrJa açı'.ıy. v» t.'J« lrrt'rl-. kUTU.ve'J k.tiw. ¡ ; h h r kertti»|. W: k a o u t l ve I :ı»< Jcurırcdiar. OyaştıfiM »eoi|

ı bijreierde parltleıtc çahy»ı»lan | .;-a aOydnM» bu leyhlM» MljOk , i fM '.l var-Jir. r*ı>.y*et* eerrye - ja rar.afı ta TU ohbayaji buhranı ; Krca» n n : j » rin m o o k rtu k m

-D ia M e »wtK»birii"-j *«>.c«»o»ı j-e ihuvt*,)» galdifi «.«ede. «h« «m kirtfeab.«» r«« te Mr fCı.'ü

iUrtauudril'.a- * * > ••» • bit İme elddfeau »*»oısi e ıle aekell./Jaedolatv K Valiye îvhesi tire m e aridüt aa m n kidiaaaia ifr itim i hayratla <#rt»xhkn Ca*>rii»n ■«« el«« M> («cak be»*«yı« e«e»sı *>.».|. *»erd«»ja»«.. t«<z»en d« <*»j i n * i . »Oirmk »tis maae keteye ¿d»aw* ı>«n.gr »ei*/7#«,a; yen * aaadaa la da ak*a*mptrl Takandaki raıtmd». hsıUa r a » m tvsd r» ycıfetıae c.M «««« ı.»c;tey

arakaları rnUdya*. kjıva İtinde »Grine«*! ı~.»vt»V*t

çt.-ı hayV.t bir « lu a a ly tU td * . *ı- yeja yarti’eev raeaocp eAıe vatan, d ıyurun h*t y«ed* besi, k ■■ d.ş VOyCk vaiaa m«aate*er«»d* bera­ ber M k s ltk ede.eatr.erMe yürek­ le r lemia etliler.

T»»*;>e loadırJ i'.ıra: a ar'tadıfl

m ji.hIi httnlyel ve « a o k ra « : bayatı T»ıü bil «ieeleasa ve ctt.y o t yo:»adede. . Keifeyaen tny.r.etj aıaa kanona kjvar. ve vet»«ua Kt.ctefU*« f h a r , d

sytv-!• C ali! kaya/. »•> «in* »veln esu

!* d.M* edw««n

' t.jr.t m bu r.9» mi «D fA iiu ıy rt ‘ devi, o ijıjfıu a fvpht tdı^mır.

HınCn. leo* l i r hahıâal m«t*k

îladt edltmet«d«r W; «r.em>i;rt. (w UrâiT .rede»i «i|ı»J» loçava- » k * JrU rm at prarj'i», f i>r. ii- Me elm«y fc-jaa r .c k a t t mrK tA- ■ kiMiyet; Itou.ı td*r. xır.-vr-.ı-, nen- raf ra klye'J kvadüv. rW rrai?tJT . Vi.ni "Kayıtan «**»,•-* h tkİj-J.tt IPeveak 5e. 5. «d. d del

F ro i. Ü Bvrr Z ıya K a ra ! A n k a ra L n iv r r u te v r rh lö rtM İ io r »rçild i A e W » . » fTrteioaUl A *, /ere C>H-h>'laei )»*!et.jv'tr U -

rv*> k f » H y a v r ı f ve te( tatsa veren r t i a r brveet « E t Kenen- cwı y e ız e *0 ayu jrrrettan e». * « Siy» Karat« rrird ir.tft u

ç-Mecliste münakaşalar

Memleketimizde yapılacak yoliarın güzergâhı diin uzun

müzakereleri mucip oldu, Bakan izahat verdi

REFİK HALİD'tN YENİ ROMANI

Bir günde iki cin ay e t işlendi

Burhan Toprak

istifa etmedi

A ri/ara. V) (T rM oıle) — n». xı 1vUr.IV. »»»efeleri Otua' a». r.»:t»t AV»U r.l> >r.lli-JTiî tfarhaa TopırVrr, H*Mantık an.no* abadı- f ı ve ‘atifa ctUıîfa; y«UM>flzrd*r. ötrtt.d.fi/ ciit uüra B/rlU.ı Top ıtU mUU «irurirJftfr. » M * »b g:k ıı sk»>t*rta temealrrı*. yep- r.Usra «ne,!» rr'*t»T S*unb«r» d<-- MtrUH.

eM«;»f«dx. V«deı DkleU aia dar. labpt <r«rd«<«k «lea «r.ü « •Heri» K fır a Ş i yMiatıe «aabil Mb- '•e «^u«»»diği hakkıadekl <ie: İ t f i a b ı ü bv>•»■ retep »ti

Bflit'N

jaKtrnvi* okuyuctrfanih

MTMU atarak bcf renkk bil

llnhar Ittvral

Alınmakladır, Ra tliveji

moıecfHerden

¡MtayİBit.

(3)

Diken 1918-1919 bir dönemde tutturan bu dergilerin boşluğunu doldurmak iddiasıyla pi­ yasaya çıkan Simavi'nin

Diken'i, ileride Akbaba

efsanesini yaratacak

Yusuf Ziya Ortaç'ın ye­ tişmesine de vesile ol­ muştu.

Ama Diken Sedat Si­ mavi'ye yetmedi. Bu derginin yanısıra ikinci, üçüncü dergilerin hazır­ lıklarına başladı. Kadın ve salon dergisi inci1 yi, çocuk dergisi Hacı Yat­

maz'ı bu sıra piyasaya sürdü. Ama onun

gönlünde yatan aslında gündelik bir gazete çıkar­

maktı. 8 Temmuz

1920'de, İstanbul işgal al­ tındayken Dersaadet adlı gazeteyi çıkarmaya başla­ dı. Fuat Köprülü, Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Re­ fik Altınay, Ahmet Hikmet Müftüoğlu derginin yazar­ ları arasındaydı. Gazetenin kadın sayfalarını Nazım Hikmet'in annesi ressam Celile Hanım yönetiyordu.

Güleryüz 1921-1923 Herkes bedbin,

t- V-

J-«*-İnci 1919

işgalcilerin sansürü Bu sıra savaş kaybedil­ miş, memleketin üstüne kara bulutlar çökmüştü,

herkes tam bir teslimiyet havası içindeydi. Devrin gazeteleri umutsuzluktan İngiliz, Fransız, Amerikan yanlı­ sı politikalara yanlan­ mışken bir o, “ her ge­ cenin bir sabahı vardır” diye millete umut aşılı­ yordu. Ama işgal güçle­ rinin kukla hükümetler eliyle yürüttüğü sansür,

Dersaadet'i 127. sayı­

sında kapattı.

fa Kemal'in resmini basmış, altında da “ Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” yazmıştı. Payitaht, sansürün baskı­ sına ancak 54 sayı dayanabildi.

Sedat Simavi bu kere haftalık bir dergi olan

Güleryüz'ü çıkarmaya başladı. Bu Anado­

lu'yu hasretle kucaklayan tek İstanbul dergi- siydi. ilk sayısı renkli bir kapak ve renkli kari­ katürlerle çıkan Güleryüz, zamanı gelince somurtan, hatta kaş çatmasını bilen bir der­ giydi. O tarihlerde Simavi, Anadolu'ya düş­ man kesilen Peyam-i Sabah ile Alemdar ga­ zetelerinin boy hedefiydi. Peyamcı Ali Ke­ mal, “ kanına girilmiş bir genç” diye takdim ettiği Sedat Simavi’yi, Ankara'dan para sız­ dıran bir gazeteci gibi gösterip, işgal kuvvet­ lerine hedef gösteriyordu.

Güleryüz'ün yanı sıra Hanım adında bir dergi

daha çıkarıyordu. Kadın­ ları hedefleyen bu dergi­ yi, “ şu karanlık günlerin feci hatıralarıyla bunalan kalplerinize nur ve şule getirebilmek maksadıy­ la” çıkardığını yazmıştı.

Sedat Simavi küçük

okurları da ihmal etmedi.

Hacı Yatmaz bu feci

günlerde çocuk yürekle­ re ibret, umut, cesaret aşılamaya devam etti. « I » W11İl ' AM.'1 Sedat Simavi bunun üzerine ikinci gündelik gazetesi Payi- taht'ı çıkardı. Bu sıra Musta­ fa Kemal Samsun'da işgalcilere ve saraya karşı bayrak açmıştı. Artık muhalefet eskisinden de güçtü. Anadolu hareketini destekleyenler “ hain-i vatan” suçlamasıyla hapse­ diliyor, hatta ingilizler eliyle Malta'ya sürülüyordu. Durum böyleyken Se­ dat Simavi yeni gazetesinde açık seçik Ankara'yı destekliyor, saraya ve işgal kuvvetlerine yaranmaya çalışan gazete ve gazetecileri de korkusuzca halka teşhir ediyordu. Bu atmosferde, gazetesine

Musta-1922'ye gelindiğinde

Kurtuluş Savaşı kazanılmış, İstanbul neşriya­ tının bir süre Anadolu'ya girişi yasaklanmıştı. Bu durumda esasen tirajları sınırlı olan bir­ çok gazete ve dergi kapanmak zorunda kal­ mıştı. Ama Lozan'da zaferin dayattığı barış anlaşması imzalanır imzalanmaz Simavi kol­ ları bir kere daha sıvadı, inci, Yeni inci adıyla tekrar meydana çıktı. Bununla yetinmeyip

Resimli Gazete adında, cumartesi günleri çı­

kan bir de siyasi gazete örgütledi. Adından da anlaşılacağı gibi, “ yazıdan çok resmin okuyucu üzerinde etkisi olduğunu kabul eden ve uygulayan bir gazeteydi” bu, Sü­ leyman Nazif ile İbrahim Alaettin Gövsa kad­ rodaydı.

Zama-V — V T 1--- h î ı l ı nında büyük bir

tiraj olan 44 bi­

nin üstünde

okuyucu kazan­ mıştı. 1924'ten itibaren bunları aylık bir aile der­ gisi olan Yıldız

Doğarken, Me­ raklı Gazete, Ye­ ni Kitap, Arka­ daş, Bravo takip

etti.

Devlet yardımını reddetti

Harf devrimi is­ ter istemez bası-Karikatür 1936-1948

(4)

na büyük bir darbe indir­ mişti. Bu sıra Sedat Si- mavi elindeki yayınları ka­ patmış, Üsküdar Yalıbo- yu'ndaki evine çekilmişti. Klişecilik ve çizerlikle ge­ çimini temin ediyordu.

Ankara, basının içine

düştüğü darboğazı keş­ fetmekte gecikmedi. Ga­ zetelere para yardımı yapma kararı alınmıştı. Sedat Simavi bunu şid­ detle reddetti. Bir süre, vaktiyle babasının görev yaptığı illerden olan Sam­ sun'a taşındı. Burada gi­ rişeceği yeni projeleri ka­ fasında olgunlaştırdı.

bir program hazırlamıştı. Bu programa göre evle­ nenlere, çocuğu olanla­ ra, hastalananlara, ölen­ lere, işsiz kalanlara, sı­ kıntıya düşenlere nasıl ve ne kadar yardım yapıla­ cağı yer alıyordu bu programda. Artık gaze­ tecilerin özel doktoru bile olacaktı. Türk Basın Birli­ ği, yasa değişiklikleri yü­ zünden Gazeteciler Ce­

Yedigün

tecrübesi

yaşanırken, Sedat

Simavi, basın

emekçilerini

güvence altına

alacak yasal

değişiklikler

öneriyor, basın

üzerindeki politik

baskıları kırmaya

çalışıyordu.

Resmi "Türk Basın

B irliğinden

bağımsızlaşma ve

özerk bir basın

birliği kurma

mücadelesine

girişmişti.

Hanım 1921

15 Mart 1933'te Yedigün ile basın alemine tekrar dönüş yaptı. Bu öyle bir dönüştü ki, Türkiye'de basın nitel bir sıçramayla çağı yakaladı. Tam 18 yıl aralıksız çıkan, 54 bin satan Yedigün'ün, Karagöz, Karikatür, M o­

del, Yeni Ev Doktoru gibi dergiler izledi. Ye­ digün aracılığıyla başlı başına bir kütüphane

olabilecek kadar kitap dağıtmasına rağmen Sedat Simavi yine de tatmin olmuyordu. O, daha Galatasaray'da öğrenciyken kendi kendine verdiği sözü gerçekleştirmek, gün­ lük, tutulan, sevilen bir gazete çıkarmak isti­

yordu. ra bir daha Yedigün tec­ rübesi yaşa­ nırken Sedat Simavi, basın em ekçilerini güvence altı­ na alacak ya­ sal değişiklik­ ler öneriyor, basının üze­ rindeki politik baskıları kır­ maya çalışı­ yordu. Resmi “ Türk Basın

Model 1937 B irliğ i” nden

bağımsızlaşma yönünde ve özerk bir basın birliği kurma mücadelesine girişmişti. Tam da bu sıralar ölen iki gazetecinin acıklı hikâyesi, tüm gazetecileri Sedat Simavi'nin çevresinde kenetledi. Mahmut Yesari'nin ve Osman Celal Kaygılı'nın, sefalet içinde ölüm­ leri basın alemini derinden yaralamıştı. Bu atmosfer içinde girilen 1945'teki kongrede, İstanbul Bölgesi Yönetim Kurulu'na Sedat Simavi, Cihad Baban, Sadun Galip Savcı, Hayri Alpar seçildi. Ankara güdümlü “ birlik” tasfiye edilmişti. Bu yüzden tek parti dönemi boyunca devlet, İstanbul basınına düşman kesildi. Bu anlayışsızlık, zamanın iktidarına, çok partili döneme girdikten sonra pek pa­ halıya mal olacaktı. Oldu da...

miyeti haline gelmişti ar­ tık. iktidar basına, kâğıt, makine, taşıma ve dağıt­ ma kolaylıkları gibi dolaylı yollardan yardım teklif ediyordu. Sedat Simavi, doğrudan Başbakan Şükrü Saraçoğlu'nun yaptığı bu teklifi de reddetti. Bu sayede Ga­ zeteciler Cemiyeti yıldız gibi parlamış, her konuda söz sahibi olmuştu. Gazetecilik artık haysiyetli, şerefli bir meslek olma yoluna gir­ mişti.

“ Madamın Gazinosu” nda...

Sedat Simavi, basın sektörünün hukuki, sosyal sorunlarını kısmen hallettikten sonra tekrar gazeteciliğe, “ gerçek” gazeteciliğe dönüş yaptı. Hürriyet i ilk defa İzmir, Güzel- yalı'daki “ Madamın Gazinosu’ ’nda telaffuz etmişti. Yanında Hayri Alpar vardı, projesini anlattı ve birlikte çalışmayı teklif etti.

1 Mayıs 1948'de Hürriyet çıktı. Sedat Sima­ vi, “ Bu gazete’ ’ başlıklı sunuş yazısında, demokrasi zihniyetini kökleştirmek amacıyla çıktığını yazıyordu. Ama bunu yaparken, as­ la CHP veya DP'ye yanaşmayacaklarına da­ ir söz de veriyordu. Bu küçük sunum yazısı­ nın en çarpıcı bölümü ise şu satırlardı;

“ Hürriyetin bütün kuvveti yalnız kendi mad­

di imkânlarına dayanarak çıkabilmesindedir. Bundan dolayı da kimseyi gücendirmekten korkmayacak ve kimseyi memnun bırakmak kaygısını gütmeyecektir.”

Hürriyet in ilk sayısı için Cumhurbaşkanı is­

met İnönü'den ve muhalefet lideri Celal Ba- yar'dan birer makale rica etmiş, ikisi de bu ricayı kırmamıştı. Gönderdikleri yazılarda, is­ met İnönü, o sıralar yeni döndüğü bir yurtiçi gezisi­ nin izlenimleri­ ni aktarırken, Celal Bayar, A b d ü l h a m i d devrinden bu günlere nasıl g e l i n d i ğ i n e değiniyordu. Sedat Simavi bu sunum ya­ zısından son-Sedat Simavi o güne kadar basın aleminde

(5)

1950: Türkiye tarihine ilk kez gizli oy, açık tasnif sisteminin uygulandığı seçimler olarak geçti.

İlkler, yenilikler...

•Spora basında ilk defa tam sayfa ayrıldı.

• Ulusal bayramlarda, yılbaşlarında, haftasonlarında ilave verildi. • Afrika'ya, Japonya'ya, Amerika'ya muhabir gönderdi. • Bir okuruna Skoda marka Sedan araba verdi. • Hac'ca muhabir gönderdi.

• ilk defa fotoroman yayınladı.

•Yarım sayfa ve renkli “ Haftanın Karikatürü” geleneğini başlattı. •"Göçmenlere Köy” kampanyasını başlattı.

• Liseyi “ pekiyi” ile bitirenlere hediye verdi. •Kore Savaşı için özel ilave verildi.

•Günün aktüel olaylarını içeren filmler çekildi, 74 sinemada gösterildi.

•Telefoto sistemi kuruldu.

• Taksim'de “ elektronik haber” geçen “ ışıklı gazete” uygulaması yapıldı.

• İstanbul'un çeşitli semtlerine “ otomatik satış istasyonları" kuruldu.

• 12 okuruna mesken edinme kredisi verdi. • İlk, orta, lise öğrencilerine “ Tatil Mükâfatı” verdi. •Seçim sonuçlarını tahmin yarışması açtı.

•İsrail-Mısır savaşına muhabir gönderildi (Necati Zincirkıran). • “ Sesli Haberler Servisi” kuruldu.

•27 Mayıs Devriminden sonra “ hazine açığını kapatma kampanyası” açtı.

• “ Püf Noktası", “ Resimli Küçük ilanlar” başladı.

• Her okura her ay bir kitap hediye edildi.

• Anneler ve Babalar Günü kutlamalarını gelenek haline getirdi. • “ Altın Mikrofon Yarışması” düzenledi.

• Okurlar arası fotoğraf yarışması açıldı. • "Bizimkiler” çizgi-romanı başladı.

• Kısmet adlı teknesiyle dünyayı denizlerden dolaşan ilk Türk Sadun Boro'nun günlüğü tefrika edildi.

• ABD Başkanı Johnson'un İnönü'ye yazdığı mektubu ele geçirdi. • Sezgin Burak'ın çizgi-romanı "Tarkan” başladı.

• Adnan Menderes'in vasiyetnamesini yayımladı. • 1000 okurunu tatile yolladı.

• “ Elektronik beyin” kullanarak gönüllüler arasında “ 40 ideal Çift” seçti.

• Ali Esin hava tahminlerine başladı. Almanya'da basılmaya başladı.

• Dünya Sağır ve Dilsizler Yarışmasına gönderdiği Sevil Tez kraliçe seçildi.

• Bölge gazeteciliğini başlattı.

• “ Çocuğunuz hangi mesleklere kabiliyetli” testleri düzenledi. • 1000 çocuk sünnet ettirildi.

• "Yıldırım Baskı” gerçekleştirildi, bazı olaylı günlerde üç ayrı baskı yaptı.

• Aşık Veysel'in heykeli yaptırıldı (Kenan Yontuç). • Hürriyet Yıllığı ve Hürriyet Takvimi çıkarıldı. • Dedeler arası koşu yarışması düzenledi.

(6)

uzun süre gazetesinde imzalı yazı yazmadı. Yine bu sıralar çıkardığı ve günümüzde altın kıymetinde bir “ sahaflık parça’ ’ sayılan 4 ciltlik “ Meşhur Adamlar Ansiklopedisinde de adı yoktu. Neden mi? Çünkü hayatı bo­ yunca reklamdan, şöhretten kaçınmış bir in­ sandı o. Ancak bu tevazu yanlış anlaşıldı. Sağdan soldan “ yazılarını imzalamaktan korkuyor” söylentileri çıktı. Bu ona çok do­ kunmuştu. İstemeye istemeye yazılarına im­ za koymaya başladı.

Yazılarında çok basit ve sade bir üslup tut­ turmuştu. Kimi seçkinler, açık açık söyle­ meden, onu avam bir lisan kullanmakla eleştiriyordu. Simavi'nin onlara cevabı şu ol­ muştu: “ Ben yazılarımı dostlarım için yazmı­ yorum ki. Benim okuyucum Samsun'da seyyar köfteci, Adana’da istasyon memuru, İzmir'de tapu katibidir. Hoş istesem de ağ­ dalı yazamam. Yazabildiğim, konuşabildi­ ğim dildir...”

Sırf kendi yazıları için değil, gazetenin bütü­ nü için de böyle düşünüyordu. Ona göre gazete veya derginin bütün sayfaları, ayrı ayrı okurlarına gülmellydi. Bir yazı, okuyucu­ ya öyle cazip resimler, öyle çekici başlıklarla sunulmalıydı ki, o konu ile ilgili olmayanlara bile okuma isteği verilmeliydi. Çok defa ön­ ce resmi bulur, sonra yazısını yazdırırdı. Beğendiği bir yazıyı mutlaka satın alırdı. “ Yazı gazete için cephanedir. Fazla mal göz

çıkarmaz...” derdi. Fakat Simavi'nin bunda da kendine göre bir ölçüsü vardı. Yazarlara Cağaloğlu'nun en yüksek ücretini verirdi. Henüz yasal mecburiyet yokken, çalışanları­ na yıllık izin ve ikramiye veriyordu. Ne za­ man geziye çıksa, dönüşünde tüm perso­ nele hediye getirirdi. Bugün cebinde “ sarı

3 Ağustos 1948 Londra Olimpiyatiarı'nda serbest güreş takımımız şampiyon oldu. Hürriyet sayfalarında şampiyonaya ve muzaffer güreşçilerimizin yurda dönüşlerine geniş yer verilmişti.

İktidar basına, kâğıt,

makine, taşıma ve

dağıtma kolaylıkları

gibi dolaylı

yollardan yardım

teklif ediyordu.

Sedat Simavi,

doğrudan Başbakan

Şükrü Saraçoğlu'nun

yaptığı bu teklifi

reddetti. Gazetecilik

artık haysiyetli,

şerefli bir meslek

olma yoluna

girmişti.

Seçimler her dönemde Hürriyet'in

yakından izlediği bir sosyal olaydı. 1957 seçimlerinden bir sandık sonucu gösteren bu fotoğraf, DP'nin ezici

üstünlüğünün de göstergesi.

(7)

28 Eylül 1950'de ilk Türk birliği Kore'ye hareket etti. Bu tarihten itibaren Kore Savaşı, hem ülkenin hem de Hürriyet'in gündeminde baş köşeye oturdu. Üstte, Hürriyet adına cepheye giden Hikmet Feridun Es'i (sağda, diz çökmüş) Türk subaylarıyla karavana yerken görüyoruz. Altta ise 29 Ekim 1952 tarihinde Türk tugayında yapılan merasimdeki bando görülmekte.

basın kartı" taşıyanlar da, bu ayrıcalığı ona borçludur.

Sayfalan muhaliflere açıktı

Sedat Simavi görünürde siyasetin dışın­ daydı. Aslında pazarlık ve taviz kabul et­ mez, aydınlık bir politika yolunun sahibiy­ di. Siyasi iktidarların ölçüleri onu hiçbir za­ man bağlamaz. Bir zamanlar imzaları ve fikirleri "arzulanm ayan", milletin selam vermekten bile korktuğu muhaliflerden Dr.

Adnan Adıvar, Halide Edip Adıvar, Hüse­ yin Cahit Yalçın, Refik Halit Karay, Rıza Tevfik Bölükbaşı gibi isimlere Sedat Si­ mavi gazete ve dergilerinin sayfalarını ar­ dına kadar açmıştı.

Sedat Simavi'nin özel hayatında ilginç ho­ bileri vardı. Şansa inanıyordu. 7 rakamını kendisi için uğur sayardı. Otellerde 7-14- 21 numaralı odaları seçerdi. Kahverengi elbise, ayakkabı ve kravatı sevmezdi. İlti­ mas ve tavsiyenin şiddetle aleyhindeydi, insanın değeri üzerinde durur ve ona kıy­ met verirdi. Boğaziçi'ni, özellikle Kanlıca'yı çok severdi. Ev planı çizmekte çok mahir­ di. Bu yüzden Meraklı Gazete ve Yedi-

gün'de yıllarca ev planlan yayımladı. Hürriyet"in Cağaloğlu'ndaki eski binasının

ön cephesinde bir kabartma (relief) vardı. Bugün Hürriyet Medya Tovvers'ın girişini süsleyen bu tunçtan anıt Sedat Sima­ vi'nin fikriydi. Heykeltraş Hüseyin Anka ta­ rafından meydana getirilen "Karanlıklar­ dan Aydınlığa” adlı kompozisyonda, orta­ daki genç kadın ve erkek aydınlığı sem­ bolize eder. Kadının sağ eliyle karanlıkta kalanlara uzattığı ateş ışık saçmaktadır. Karanlıkta bir grup ışığa doğru yönelmiş­ ken, arkadaki birkaç kişi henüz kararsız­ dır. Aydınlıkta yer alan figürler ise, kültürü, çalışmayı, barış ve istikrarı ifade eder.

Hürriyet tutmuştu. Satış ilk yıl 30 binin üs­

tünde gitti. 1950'de 80 bin, 1953'te 148 bin tiraja ulaştı. Artık Hürriyet, daracık ve köhne apartmanlara sığamıyordu. Bir yurtdışı gezisinde Cenevre'de gördüğü bir sigorta binasından çok etkilenmişti. Yurda

(8)

dönüşünde onu örnek alarak bir bina pla­ nı çizdirdi. Temelini de attı, ancak hizmet­ te girdiği günü görmeye ömrü yetmedi. Mücadelelerle geçen hayatı 11 Aralık 1953 tarihinde sona erdi.

"Gazetecilik yorucu meslektir. Ama insan büyük bir zevk içinde çalışır. Kalemine da­ ima sadık kal, uşak olma. Mecbur kalırsan kalemini kır, ama sakın satma...” bu veciz sözlerin sahibi Sedat Simavi, Hürriyet ga­ zetesine kitlesel iletişimi sağlamaktan başka bir misyonu daha yüklemişti: Hürri­

yet aynı zamanda bir gazetecilik okuluy­

du. Gencecik gazeteci adayları ilk defa

Hürriyette gözünü açar, buradan başla­

yarak meslekte yükselirdi. Bugün ülke ça­ pında ve hatta beynelmilel sahada isim yapmış birçok gazetecinin Hürriyet kö­ kenli olması tesadüf değildir.

Hürriyeti Hürriyet yapan bir başka özellik­

se, Simavi'nin, "halk için, halk içinde, halkla beraber gazete” ilkesini samimiyet­ le hayata geçirmesiydi. Hürriyet, hiçbir za­ man halka tepeden bakmadı. Daima halk içinde, halkla beraber oldu.

Bu yazı, Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin 4 0 yıllık m üdürü ve bir süre Hürriyet arşivinin sorumlusu olan

Muzaffer G ökm an'ın 1970 tarihli “ Sedat Sim avi” bibliyografyasından yararlanılarak hazırlandı. Fotoğraflar: Hürriyet Doküm antasyon Merkezi

Güneşli'de bulunan Hürriyet Medya Towers ve bugün yayın grubunun sahibi olan Aydın Doğan.

Buğun Hürriyet ailesinde çalışanların sayısı 1270. Bu sayının dağılımı ise şöyle; yaklaşık 935 kişi İstanbul'da, 120 kişi Ankara'da, 75 kişi İzmir'de, 80 kişi Adana'da ve 60 kadar kişi de Türkiye'nin çeşitli illerinde... Çalışanların % 40.19'unun eğitimi üniversite ve üstü.

Bunun dağılımı da şöyle; 443 kişi üniversite, 156 kişi lisanüstü eğitimi almıç 9 kışı de doktora yapmış. Hürriyet çalışanlarının % 42'si lise ve

dengi okul mezunu iken % 18'i de ortaokul mezunu.

Hürriyet gazetesi çalışanları içinde yabancı dil bilgisi % 50 gibi çok vüksek sayılabilecek bir oranda.

Kadın-erkek çalışanlarında oran şöyle; % 75.8 erkek, % 24.2 kadın. Bu ortalama Antalya'da %50 - %50 şeklinde. Hürriyet ailesinin en genç ekibi de Antalya da; yaş ortalaması 30. En yaşlı il ise 37 yaş ortalamasıyla İzmir. Genel ortalama 35.4. Almanya, Kıbrıs, Yunanistan, İngiltere, ABD, Belçika Fransa, İtalya ve Moskova'da temsilcilikleri bulunan Hürriyet gazetesinin çalışan sayısı içi borsa gibi değişiyor” cümlesi sarfediliyor.

17

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kayak yapmayı öğ­ reten bu bilgisayar NEC'in bilgisayar yardımıyla spor yapmayı öğretme projesinin bir parçası olarak geliştirildi.. Üzmanlar, aynı

Halil, bundan 266 yıl önce başlattığı isyanla dönemin sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın asılmasına, 3. Ahmet’in tahttan indirilmesine ve Lale Devri’nin sona

İ lkeniz Türkiye’yle Almanya arasında, gerek ta­ rihten gelen, gerekse, özellikle bugünümüzü paylaş­ maktan kaynaklanan kopmaz dostluk bağlan mev­

fiğ, Şadan Kâmil, Vedat Ar, oyuncu olarak Hümaşah Hiçan, Nedret G ü ­ venç, Ayla Karaca, Eşref Kolçak, Şener Şen, edebiyat eleştirmeni olarak Konur Ertop,

Ali Karsan üç portresiyle bu türdeki objektif yaklaşımını ustaca vurgularken Enver D e­ mokan, Sabiha Bozcalı’nın b i­ rer portresi de gerçekçi anla­

davacılık zihniyetinden uzak­ laştırması gibi pisknlojik rolü­ nü de nazarı dikkate almalıdır.» Belediyenin Çocuk Esirgeme Kurumunun, dilencilikle müca­ dele

Sa­ natçının çeşitli türdeki bes­ telerinin çalındığı gecede, Elektronik Müzik bestele­ riyle birlikte bir de Multi­ media video gösterisi yapıldı.. Konserin

İslâm iyet’in değerler sistemi ve bununla yaratılan insan ilişkileri bireyselliğin dışında m anevî b ir bütünselliğe sahip olduğu için cam i yalnızca ibadet