TT-5 ÎÇ Vf B
15
İ4E İıı^l 'oı ¥«*»ijm a fM
BİR ÖNCÜ GAZETENİN VE YARATICISI SEDAT SİMAVİ'NİN ÖYKÜSÜ
Hürriyet 50 yaşında
1 Mayıs 1948'den beri yayınlanan Hürriyet, Sedat Simavi'nin 19 yaşında kurduğu bir düştü.
Hürriyet'ten önce de yayıncılıkta çok önemli adımlar atan Simavi, harf devrimi sonrası zor
günlerde bile devletten yardım kabul etmemiş, fikir işçisi gazetecileri
güvence altına alan yasaların çıkmasına öncülük etmişti.
Ümit Bayazoğlu
1
Mayıs 1948 Hürriyetin doğum günü. Tekpartili dönemden günümüze ve bu süreçte demokratikleşme çabala rına yapılan askeri müdahaleler için de geçen 50 “ olağanüstü" yıl; 50 yaş, bir gazete İçin küçümsen meyecek bir zaman dilimi. Öncü misyonundan ödün vermeden, Hürriyet"i bunca yıl ülkenin en çok sevilen, en çok okunan, en çok satan ve “ lider gazete” yapan güç geleneğin den geliyor. Bu gele nek sayesinde 50 yılın nice fırtınaları, derin
çöküntüleri, sayılı
depremleri Hürriyet"in önünü kesemedi. Bu
gelenek, Hürriyet" i
yaratan, çekirdekten yetişme gazeteci Se dat Simavi'nin “ ben zersiz” ve “ tutkulu” kişiliğinden kaynakla nıyor.
Hürriyet'i 50 yıldır azal
mayan bir yoğunlukta besleyen bu geleneği an lamak için Sedat Simavi'yi tanımak gerek. Adı yavaş yavaş basın mitolojisindeki ye riyle sınırlı dar bir alanda unutul maya terkedilen Sedat Simavi, 19 yaşındayken gözüne kestirdiği gaze tecilik idealine ömrünün sonuna kadar ihanet etmemiş biri.
Önce ressamdı
Henüz Galatasaray Sultanisi'nde öğren ciyken, akranı Feridun Kandemir'le
beraber gazeteciliğe atıldı. 1916 yı lının Haziran ayında Hande adlı
haftalık mizah gazetesiyle basın sahnesine ayak bastı. Türk-
çe-Almanca yayımlanan
Hande'nin anlamı “ gülüm seme” demekti, yani sa vaş mağduru memleket te en çok unutulan
şey... Karikatürleri biz zat Sedat Simavi çizi yordu. Aslında o ön ce ressamdı. Kande- mir, Fazıl Ahmet Ay- kaç, Asım Us da mesai arkadaşlarıy dı. Bu dergide yaza ra ücreti yazısı ya yınlansın yayınlan masın peşin ödeni yordu. “ Gülünç ol mayı değil, güldürme yi” ilke edinen dergi, Birinci Dünya Savaşı yüzünden kapandı. Si mavi ve Kandemir aske re alınmıştı.
30 Ekim 1918'de ikinci der gisi Diken"i çıkardı. O güne kadar pek çok mizah dergisi çıkmış batmış ama hiçbiri Salah Cimcoz ve Cemil Cem'in çıkardığı
Kalem ile Cem kadar etkin olamamıştı.
Biçimde ve içerikte batılı standardı erken Sedat Simavi 1896-1953
GAZETEMİZİ YAZDIĞI BİR MAKALEDE İÇ VE DIŞ ME
SELELERİ TAHLİL EDERKEN DEVLET REİSİ DİYOR Kİ:
$a*n.- ı (G ro a M JÎ JL> — I( AP.J — b u grce A rap * )tn a ı • ] nm Iriaio u 'ia Am m an'dan »«-•
¿ W *» Şam 'da alınan bar ha-
İv rin d i-. Ir a k r e Ö ld ü n b itlik - \
Ir tın in bugün -a a t r t da Filis
tin * gir d ik im bık lirilrr.rk trdir. H a h r td f bafka (a l u t i t yoktur. T a la n v } n — ( A f . ) _ Yar- * # b ir ka yn a ktan t r j ¿ o u <>i-
¡em irliğin* ¿ ü t* In g tlir o%k*ri m a kam larıntn j m addrhk b ir
ü ltim a to m ile ri 'û r ma İ t t i (İM-
tin * H a y ta ■ T t l a r i r
fin v 7 m o t * t* k * ¿ b ü fm alari
birdenbire in k ıta a ««¿riur.ışfır I
Dünyanın nereye varacağı belli olmayan buhranı
içinde Türkiyenin demokratik gelişmesinin zehirsiz
ve lâkin bir hava içinde ilerlemesi memleket için
hayati bir ehemmiyettedir.
Diğet -.«ahcc Ordba'ila Km çm m »mİ ş * V y r ltn w ltz I-«». MiUd 1*M bu Masre»*». Piliye.
Z u r ic M İ te p k i hUaoye UJoı» MM armadam Wttoy«<e^oı «oy:»
Y E N İ BİR H İ Z M E T UNSURU
İSM KT !N rtX O Türkiye « ımkurttaçkaı
B
ı ı u ik ıt u c ü r ç ııdf.r.ctn haberdar «U t-fım IT-rrri- b*t.. a-.UMM,ri dietcTemni yayjyoue». Kıt ve- rJe ı> :* l» ı:kt*lv*r. bap-uU
v.er.ı.eae-.U v i f K t n *W ıAc» j r -
n.t neyahal’.ea mexr.ua io r.ij£ j- ■X «üylemek »teı.cs. Çvhuov* '♦ttt.v'.ir«U v»t»*4a*ler«'*ı. ıtlıra- * a ftk*«£l f^U-UU’U f.Vw Tül* v* çak n > kt/ »»
0 « o n ar. f i n M e n ırld ttç e re
tCh Cme-.it X**4-.\tıs,* featerürn iir.de« İİJtBileri artan* »O çah*ı- >»IVın.N* a ru U n UCrU-cm * ol» V»k Mihrak beni & A la at'k »MI ftayahatm'r. iyi M» u a flc fit. kıyrr^-tM k tU r u j» Kraur. (î*£:n-kik; pet.-o. koylun le çk i «3.yor. Bir bet in S-« R«*.a-Vıo y e * fev kti ici ee.vrv.tih; «•»e.-’flleket K-«
C t t f w, hayırlı : feii«r**l.ee Merin se mnuuıkıtv. tetkik ve u)m>:ru. rint jcrkie «u-.kd-Jc.
G azaıutp Hata*. M atatfa. I - ■ » » t TucceU. KacH Diyarbakır. | V ,r4ir,. k i n ıW t> .* i» K»>l«w
L'rft v* nıtfü niet'rHt r r pt* jot
1 iler rrt-nt»:» keyrU rrl Re n»*w.W-
| kH raretleterl ş craj'.M*.. Yeten- ı d K kn m e to V tu Mira ve Vjm*. - na Ve«» r w r l t*»oa«olwnn«ıuu
K ı p t i Wt er*a Ce KlO o teitrini her.» ı«l«Hıt»ı, nol«jp,. CUC yerlerde hal*».-»ir unaafiı)
Gazetemize yazdığı bir makalede
B ir dünya im paratorlağn karm uğa uğrayan Moskova, her tarata beşinci k o lla rın ı gönderm iştir
L ıfd r a 30 ;*.*> Cr«*-. Bit- jx*>« »Varıl» A>rı.pe4a cereyan t
i t i » The E»»-. d ergi».. T *»«- rt/.a 'U lM le.- OrU < M kt atfı: b;r
£l M İ ı o ı J r «»tU d Jır . b aflu h jlau r *«Z)vHfc4f<lr ve hjtdi»»’*- *K«-w'• OM» ÇerV ¿«ı-jra»au ia-jnr. ıyıgu^a. O .rle S#erk hVrtyrV
r e s r M t u a r lifik butta » tK ic X c t.tr Kır. t't Mubarr.r «yo r M: ’UMJVreia urav c x «U-Jior.u an “So* *tnakrda M im e irfthfce. ItlkUflır,
le ı; h.*M>lr*;f oUc Türkiye v» 1- korneaya** W. Vo«UiiWl t»>- ree t a r if oin-ek Ötere. OrU Ş irtt c\:nır. k»;n«*n«*jt r» fcnrıur reOVr- mr«f>*rtieT! 4»hT» »t<ri>lr e de- r j bir ı ’.ja tt M d .v ».mayış ntr «ece mrfjuldOr kİ ulakla W4fe.-vnyete karsı « 4 » fh lx i| bir »ı\*.! e- -*l— M>«d "-Ira r r »JsrKr; mv1 r 'aV-lolr «as»0« ke)t->»' /
yeilat t**«» »d«aı»re-fi«B!ıf. Kva tD tra m Sa. I. îb. 7 tr '
CELAL BAYAR DİYOR KI
Demokrat Partinin programı kül halinde kabul ve
tatbik olunduğu gün memleketimizde büyük
değişiklikler olacağına ve milletimizin bu yüzden
reiaha kavuşacağına şüphe yoktur.
DEMOKRASİ DÂVASINDA ÜÇ DEVİR A n k a r a ’d ı
ISMET tNÜNU
| • I f u m p t Ctanaa. it K M U r
I * * - yata iıu d ^ ı zaman r-rdMi'. e ». t S/tiyc. w tn M «W tcCcade*- arlı M t r a n .£İa<Se kaMuc. IUam real r»:*, bCrriyet M fte -
c*j Katnr.dc aıran “Oeaç-TUr>„ EdeVtyauasa Itufirt altızda ».y*M ksyaia C>«Uç'.lr. liec de. Mile* bayalı .1* »M kı-lar e-»a U. aıev- a » e> al:»«'* iMeJiın. Patı U ıiK kieUr rre A’»ara ta ra » <tıkı> < w iest3i.
Tir.-»?* zcıç İkan M eraki ye; A*v:i*.r. (tadiraklar ria ıru - n » »atyrcaj oym ayı» N*Sar»ıy ‘.a-eı*. b i li l/ ,ı » t t m k « i m b «y.ızl Wr kuyı» 'i'lade eu-ıj».
¿*a haber*.«, lecctiüa t jo a u jtr ■natırdır. V.r Lıuan *!V; jcürSyer d a v . Hayat' .1» M h#<rıuu»:.>
tfiry.r v t n w uıbıyard-TV I « tık 3 rjl
— Y*Mrt • —
CE I-Aly K A V A Kraldcyt derhal rerkettıır . »-vel- kı «e vaba.ıtnda k»şt*dıt .r ı l«rçn- «V** iyini Viyük Mr rr-Jfme ve •ekfcw.i!l kaıMMIUfb«. M»r>e* H- v» penyramltnv. tûUy«r. Partiler r m niyet va N m ı tç'mle wva«S d irt.a iic ı i k hIi laklhe- «’♦eker partiler üatiiad* «Un ve- U r meaeVeeial *V* or.tuujen ayırmiT/ır. h-U k'tVMke V< dü»- r»ea almuyerUr. Aç»k bir aueet'.r
t i r * iu y .y a t ır.edeni bir ı»*» a MeyrBİîyrt
eder eltınrs iC m y ıt a**: b’ayük tir k o t a r , ile K icı'y««« m«4.. n e tr» ktl'Ue de t»*e V» » k ü ve y v k » y r r f ır iı. İhı arvta er- v k lazyiklnin barla İKr i f ı i o
otar. ka*:l'j'.iııyo:ıJzr (w u rX r*
bal«:«*-!» V'i-sUttı. Gi'iuyordak V. f»r>H hCıt- yrl.» h r « le t «EK I*«- re t».r» r-ılr** ik lf.i/ M - mue fcavKfnvak içir opttRUayuc- Urı* itimizden *oklıXf. a l ılz ı ı: İ t l i « ediyordu.
DiJJtr :»r»ics;ı y ı V u ft N . <<•
m Weıe yCalleJea ea>»f tX»r*\>» valar-m»r: koiayr« jfW-JM M* >«><-» »*r«vti,'.«mı
Sr. d-JMiır. z;r*ı«:Rda a l l i k ı- !i(< «ayar.tn W: ır.idataa *• «ti- r.iye’. vep V ii >».-»luaW U »:r. fcr- l.jorütı. «»le .n **ı-ttiy*l In r t m * . Mt <««r»i «r»n »re v» jrraçRfa d>. y e k tı'ır» ramft kcr.urd.. l<rll • T?ut barkr.tr. mtjtiü/.orı *ra«.v s» k b u t i n u mt.-nleteî» çok paki'jv» *t,»i o.'oı jM ı. AnVara'da Ve b> f^Hkel i . ; r y , Türkıy* Beylik Ma le*. MrejuVrJa açı'.ıy. v» t.'J« lrrt'rl-. kUTU.ve'J k.tiw. ¡ ; h h r kertti»|. W: k a o u t l ve I :ı»< Jcurırcdiar. OyaştıfiM »eoi|
ı bijreierde parltleıtc çahy»ı»lan | .;-a aOydnM» bu leyhlM» MljOk , i fM '.l var-Jir. r*ı>.y*et* eerrye - ja rar.afı ta TU ohbayaji buhranı ; Krca» n n : j » rin m o o k rtu k m
-D ia M e »wtK»birii"-j *«>.c«»o»ı j-e ihuvt*,)» galdifi «.«ede. «h« «m kirtfeab.«» r«« te Mr fCı.'ü
iUrtauudril'.a- * * > ••» • bit İme elddfeau »*»oısi e ıle aekell./Jaedolatv K Valiye îvhesi tire m e aridüt aa m n kidiaaaia ifr itim i hayratla <#rt»xhkn Ca*>rii»n ■«« el«« M> («cak be»*«yı« e«e»sı *>.».|. *»erd«»ja»«.. t«<z»en d« <*»j i n * i . »Oirmk »tis maae keteye ¿d»aw* ı>«n.gr »ei*/7#«,a; yen * aaadaa la da ak*a*mptrl Takandaki raıtmd». hsıUa r a » m tvsd r» ycıfetıae c.M «««« ı.»c;tey
arakaları rnUdya*. kjıva İtinde »Grine«*! ı~.»vt»V*t
çt.-ı hayV.t bir « lu a a ly tU td * . *ı- yeja yarti’eev raeaocp eAıe vatan, d ıyurun h*t y«ed* besi, k ■■ d.ş VOyCk vaiaa m«aate*er«»d* bera ber M k s ltk ede.eatr.erMe yürek le r lemia etliler.
T»»*;>e loadırJ i'.ıra: a ar'tadıfl
m ji.hIi httnlyel ve « a o k ra « : bayatı T»ıü bil «ieeleasa ve ctt.y o t yo:»adede. . Keifeyaen tny.r.etj aıaa kanona k’jvar. ve vet»«ua Kt.ctefU*« f h a r , d
sytv-!• C ali! kaya/. »•> «in* »veln esu
!* d.M* edw««n
' t.jr.t m bu r.9» mi «D fA iiu ıy rt ‘ devi, o ijıjfıu a fvpht tdı^mır.
HınCn. leo* l i r hahıâal m«t*k
îladt edltmet«d«r W; «r.em>i;rt. (w UrâiT .rede»i «i|ı»J» loçava- » k * JrU rm at prarj'i», f i>r. ii- Me elm«y fc-jaa r .c k a t t mrK tA- ■ kiMiyet; Itou.ı td*r. xır.-vr-.ı-, nen- raf ra klye'J kvadüv. rW rrai?tJT . Vi.ni "Kayıtan «**»,•-* h tkİj-J.tt IPeveak 5e. 5. «d. d del
F ro i. Ü Bvrr Z ıya K a ra ! A n k a ra L n iv r r u te v r rh lö rtM İ io r »rçild i A e W » . » fTrteioaUl A *, /ere C>H-h>'laei )»*!et.jv'tr U -
rv*> k f » H y a v r ı f ve te( tatsa veren r t i a r brveet « E t Kenen- cwı y e ız e *0 ayu jrrrettan e». * « Siy» Karat« rrird ir.tft u
ç-Mecliste münakaşalar
Memleketimizde yapılacak yoliarın güzergâhı diin uzun
müzakereleri mucip oldu, Bakan izahat verdi
REFİK HALİD'tN YENİ ROMANI
Bir günde iki cin ay e t işlendi
Burhan Toprakistifa etmedi
A ri/ara. V) (T rM oıle) — n». xı 1vUr.IV. »»»efeleri Otua' a». r.»:t»t AV»U r.l> >r.lli-JTiî tfarhaa TopırVrr, H*Mantık an.no* abadı- f ı ve ‘atifa ctUıîfa; y«UM>flzrd*r. ötrtt.d.fi/ ciit uüra B/rlU.ı Top ıtU mUU «irurirJftfr. » M * »b g:k ıı sk»>t*rta temealrrı*. yep- r.Usra «ne,!» rr'*t»T S*unb«r» d<-- MtrUH.
eM«;»f«dx. V«deı DkleU aia dar. labpt <r«rd«<«k «lea «r.ü « •Heri» K fır a Ş i yMiatıe «aabil Mb- '•e «^u«»»diği hakkıadekl <ie: İ t f i a b ı ü bv>•»■ retep »ti
Bflit'N
jaKtrnvi* okuyuctrfanih
MTMU atarak bcf renkk billlnhar Ittvral
Alınmakladır, Ra tliveji
moıecfHerden
¡MtayİBit.Diken 1918-1919 bir dönemde tutturan bu dergilerin boşluğunu doldurmak iddiasıyla pi yasaya çıkan Simavi'nin
Diken'i, ileride Akbaba
efsanesini yaratacak
Yusuf Ziya Ortaç'ın ye tişmesine de vesile ol muştu.
Ama Diken Sedat Si mavi'ye yetmedi. Bu derginin yanısıra ikinci, üçüncü dergilerin hazır lıklarına başladı. Kadın ve salon dergisi inci1 yi, çocuk dergisi Hacı Yat
maz'ı bu sıra piyasaya sürdü. Ama onun
gönlünde yatan aslında gündelik bir gazete çıkar
maktı. 8 Temmuz
1920'de, İstanbul işgal al tındayken Dersaadet adlı gazeteyi çıkarmaya başla dı. Fuat Köprülü, Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Re fik Altınay, Ahmet Hikmet Müftüoğlu derginin yazar ları arasındaydı. Gazetenin kadın sayfalarını Nazım Hikmet'in annesi ressam Celile Hanım yönetiyordu.
Güleryüz 1921-1923 Herkes bedbin,
t- V-
J-«*-İnci 1919
işgalcilerin sansürü Bu sıra savaş kaybedil miş, memleketin üstüne kara bulutlar çökmüştü,
herkes tam bir teslimiyet havası içindeydi. Devrin gazeteleri umutsuzluktan İngiliz, Fransız, Amerikan yanlı sı politikalara yanlan mışken bir o, “ her ge cenin bir sabahı vardır” diye millete umut aşılı yordu. Ama işgal güçle rinin kukla hükümetler eliyle yürüttüğü sansür,
Dersaadet'i 127. sayı
sında kapattı.
fa Kemal'in resmini basmış, altında da “ Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” yazmıştı. Payitaht, sansürün baskı sına ancak 54 sayı dayanabildi.
Sedat Simavi bu kere haftalık bir dergi olan
Güleryüz'ü çıkarmaya başladı. Bu Anado
lu'yu hasretle kucaklayan tek İstanbul dergi- siydi. ilk sayısı renkli bir kapak ve renkli kari katürlerle çıkan Güleryüz, zamanı gelince somurtan, hatta kaş çatmasını bilen bir der giydi. O tarihlerde Simavi, Anadolu'ya düş man kesilen Peyam-i Sabah ile Alemdar ga zetelerinin boy hedefiydi. Peyamcı Ali Ke mal, “ kanına girilmiş bir genç” diye takdim ettiği Sedat Simavi’yi, Ankara'dan para sız dıran bir gazeteci gibi gösterip, işgal kuvvet lerine hedef gösteriyordu.
Güleryüz'ün yanı sıra Hanım adında bir dergi
daha çıkarıyordu. Kadın ları hedefleyen bu dergi yi, “ şu karanlık günlerin feci hatıralarıyla bunalan kalplerinize nur ve şule getirebilmek maksadıy la” çıkardığını yazmıştı.
Sedat Simavi küçük
okurları da ihmal etmedi.
Hacı Yatmaz bu feci
günlerde çocuk yürekle re ibret, umut, cesaret aşılamaya devam etti. « I » W11İl ' AM.'1 Sedat Simavi bunun üzerine ikinci gündelik gazetesi Payi- taht'ı çıkardı. Bu sıra Musta fa Kemal Samsun'da işgalcilere ve saraya karşı bayrak açmıştı. Artık muhalefet eskisinden de güçtü. Anadolu hareketini destekleyenler “ hain-i vatan” suçlamasıyla hapse diliyor, hatta ingilizler eliyle Malta'ya sürülüyordu. Durum böyleyken Se dat Simavi yeni gazetesinde açık seçik Ankara'yı destekliyor, saraya ve işgal kuvvetlerine yaranmaya çalışan gazete ve gazetecileri de korkusuzca halka teşhir ediyordu. Bu atmosferde, gazetesine
Musta-1922'ye gelindiğinde
Kurtuluş Savaşı kazanılmış, İstanbul neşriya tının bir süre Anadolu'ya girişi yasaklanmıştı. Bu durumda esasen tirajları sınırlı olan bir çok gazete ve dergi kapanmak zorunda kal mıştı. Ama Lozan'da zaferin dayattığı barış anlaşması imzalanır imzalanmaz Simavi kol ları bir kere daha sıvadı, inci, Yeni inci adıyla tekrar meydana çıktı. Bununla yetinmeyip
Resimli Gazete adında, cumartesi günleri çı
kan bir de siyasi gazete örgütledi. Adından da anlaşılacağı gibi, “ yazıdan çok resmin okuyucu üzerinde etkisi olduğunu kabul eden ve uygulayan bir gazeteydi” bu, Sü leyman Nazif ile İbrahim Alaettin Gövsa kad rodaydı.
Zama-V — V T 1--- h î ı l ı nında büyük bir
tiraj olan 44 bi
nin üstünde
okuyucu kazan mıştı. 1924'ten itibaren bunları aylık bir aile der gisi olan Yıldız
Doğarken, Me raklı Gazete, Ye ni Kitap, Arka daş, Bravo takip
etti.
Devlet yardımını reddetti
Harf devrimi is ter istemez bası-Karikatür 1936-1948
na büyük bir darbe indir mişti. Bu sıra Sedat Si- mavi elindeki yayınları ka patmış, Üsküdar Yalıbo- yu'ndaki evine çekilmişti. Klişecilik ve çizerlikle ge çimini temin ediyordu.
Ankara, basının içine
düştüğü darboğazı keş fetmekte gecikmedi. Ga zetelere para yardımı yapma kararı alınmıştı. Sedat Simavi bunu şid detle reddetti. Bir süre, vaktiyle babasının görev yaptığı illerden olan Sam sun'a taşındı. Burada gi rişeceği yeni projeleri ka fasında olgunlaştırdı.
bir program hazırlamıştı. Bu programa göre evle nenlere, çocuğu olanla ra, hastalananlara, ölen lere, işsiz kalanlara, sı kıntıya düşenlere nasıl ve ne kadar yardım yapıla cağı yer alıyordu bu programda. Artık gaze tecilerin özel doktoru bile olacaktı. Türk Basın Birli ği, yasa değişiklikleri yü zünden Gazeteciler Ce
Yedigün
tecrübesi
yaşanırken, Sedat
Simavi, basın
emekçilerini
güvence altına
alacak yasal
değişiklikler
öneriyor, basın
üzerindeki politik
baskıları kırmaya
çalışıyordu.
Resmi "Türk Basın
B irliğinden
bağımsızlaşma ve
özerk bir basın
birliği kurma
mücadelesine
girişmişti.
Hanım 1921
15 Mart 1933'te Yedigün ile basın alemine tekrar dönüş yaptı. Bu öyle bir dönüştü ki, Türkiye'de basın nitel bir sıçramayla çağı yakaladı. Tam 18 yıl aralıksız çıkan, 54 bin satan Yedigün'ün, Karagöz, Karikatür, M o
del, Yeni Ev Doktoru gibi dergiler izledi. Ye digün aracılığıyla başlı başına bir kütüphane
olabilecek kadar kitap dağıtmasına rağmen Sedat Simavi yine de tatmin olmuyordu. O, daha Galatasaray'da öğrenciyken kendi kendine verdiği sözü gerçekleştirmek, gün lük, tutulan, sevilen bir gazete çıkarmak isti
yordu. ra bir daha Yedigün tec rübesi yaşa nırken Sedat Simavi, basın em ekçilerini güvence altı na alacak ya sal değişiklik ler öneriyor, basının üze rindeki politik baskıları kır maya çalışı yordu. Resmi “ Türk Basın
Model 1937 B irliğ i” nden
bağımsızlaşma yönünde ve özerk bir basın birliği kurma mücadelesine girişmişti. Tam da bu sıralar ölen iki gazetecinin acıklı hikâyesi, tüm gazetecileri Sedat Simavi'nin çevresinde kenetledi. Mahmut Yesari'nin ve Osman Celal Kaygılı'nın, sefalet içinde ölüm leri basın alemini derinden yaralamıştı. Bu atmosfer içinde girilen 1945'teki kongrede, İstanbul Bölgesi Yönetim Kurulu'na Sedat Simavi, Cihad Baban, Sadun Galip Savcı, Hayri Alpar seçildi. Ankara güdümlü “ birlik” tasfiye edilmişti. Bu yüzden tek parti dönemi boyunca devlet, İstanbul basınına düşman kesildi. Bu anlayışsızlık, zamanın iktidarına, çok partili döneme girdikten sonra pek pa halıya mal olacaktı. Oldu da...
miyeti haline gelmişti ar tık. iktidar basına, kâğıt, makine, taşıma ve dağıt ma kolaylıkları gibi dolaylı yollardan yardım teklif ediyordu. Sedat Simavi, doğrudan Başbakan Şükrü Saraçoğlu'nun yaptığı bu teklifi de reddetti. Bu sayede Ga zeteciler Cemiyeti yıldız gibi parlamış, her konuda söz sahibi olmuştu. Gazetecilik artık haysiyetli, şerefli bir meslek olma yoluna gir mişti.
“ Madamın Gazinosu” nda...
Sedat Simavi, basın sektörünün hukuki, sosyal sorunlarını kısmen hallettikten sonra tekrar gazeteciliğe, “ gerçek” gazeteciliğe dönüş yaptı. Hürriyet i ilk defa İzmir, Güzel- yalı'daki “ Madamın Gazinosu’ ’nda telaffuz etmişti. Yanında Hayri Alpar vardı, projesini anlattı ve birlikte çalışmayı teklif etti.
1 Mayıs 1948'de Hürriyet çıktı. Sedat Sima vi, “ Bu gazete’ ’ başlıklı sunuş yazısında, demokrasi zihniyetini kökleştirmek amacıyla çıktığını yazıyordu. Ama bunu yaparken, as la CHP veya DP'ye yanaşmayacaklarına da ir söz de veriyordu. Bu küçük sunum yazısı nın en çarpıcı bölümü ise şu satırlardı;
“ Hürriyetin bütün kuvveti yalnız kendi mad
di imkânlarına dayanarak çıkabilmesindedir. Bundan dolayı da kimseyi gücendirmekten korkmayacak ve kimseyi memnun bırakmak kaygısını gütmeyecektir.”
Hürriyet in ilk sayısı için Cumhurbaşkanı is
met İnönü'den ve muhalefet lideri Celal Ba- yar'dan birer makale rica etmiş, ikisi de bu ricayı kırmamıştı. Gönderdikleri yazılarda, is met İnönü, o sıralar yeni döndüğü bir yurtiçi gezisi nin izlenimleri ni aktarırken, Celal Bayar, A b d ü l h a m i d devrinden bu günlere nasıl g e l i n d i ğ i n e değiniyordu. Sedat Simavi bu sunum ya zısından son-Sedat Simavi o güne kadar basın aleminde
1950: Türkiye tarihine ilk kez gizli oy, açık tasnif sisteminin uygulandığı seçimler olarak geçti.
İlkler, yenilikler...
•Spora basında ilk defa tam sayfa ayrıldı.
• Ulusal bayramlarda, yılbaşlarında, haftasonlarında ilave verildi. • Afrika'ya, Japonya'ya, Amerika'ya muhabir gönderdi. • Bir okuruna Skoda marka Sedan araba verdi. • Hac'ca muhabir gönderdi.
• ilk defa fotoroman yayınladı.
•Yarım sayfa ve renkli “ Haftanın Karikatürü” geleneğini başlattı. •"Göçmenlere Köy” kampanyasını başlattı.
• Liseyi “ pekiyi” ile bitirenlere hediye verdi. •Kore Savaşı için özel ilave verildi.
•Günün aktüel olaylarını içeren filmler çekildi, 74 sinemada gösterildi.
•Telefoto sistemi kuruldu.
• Taksim'de “ elektronik haber” geçen “ ışıklı gazete” uygulaması yapıldı.
• İstanbul'un çeşitli semtlerine “ otomatik satış istasyonları" kuruldu.
• 12 okuruna mesken edinme kredisi verdi. • İlk, orta, lise öğrencilerine “ Tatil Mükâfatı” verdi. •Seçim sonuçlarını tahmin yarışması açtı.
•İsrail-Mısır savaşına muhabir gönderildi (Necati Zincirkıran). • “ Sesli Haberler Servisi” kuruldu.
•27 Mayıs Devriminden sonra “ hazine açığını kapatma kampanyası” açtı.
• “ Püf Noktası", “ Resimli Küçük ilanlar” başladı.
• Her okura her ay bir kitap hediye edildi.
• Anneler ve Babalar Günü kutlamalarını gelenek haline getirdi. • “ Altın Mikrofon Yarışması” düzenledi.
• Okurlar arası fotoğraf yarışması açıldı. • "Bizimkiler” çizgi-romanı başladı.
• Kısmet adlı teknesiyle dünyayı denizlerden dolaşan ilk Türk Sadun Boro'nun günlüğü tefrika edildi.
• ABD Başkanı Johnson'un İnönü'ye yazdığı mektubu ele geçirdi. • Sezgin Burak'ın çizgi-romanı "Tarkan” başladı.
• Adnan Menderes'in vasiyetnamesini yayımladı. • 1000 okurunu tatile yolladı.
• “ Elektronik beyin” kullanarak gönüllüler arasında “ 40 ideal Çift” seçti.
• Ali Esin hava tahminlerine başladı. Almanya'da basılmaya başladı.
• Dünya Sağır ve Dilsizler Yarışmasına gönderdiği Sevil Tez kraliçe seçildi.
• Bölge gazeteciliğini başlattı.
• “ Çocuğunuz hangi mesleklere kabiliyetli” testleri düzenledi. • 1000 çocuk sünnet ettirildi.
• "Yıldırım Baskı” gerçekleştirildi, bazı olaylı günlerde üç ayrı baskı yaptı.
• Aşık Veysel'in heykeli yaptırıldı (Kenan Yontuç). • Hürriyet Yıllığı ve Hürriyet Takvimi çıkarıldı. • Dedeler arası koşu yarışması düzenledi.
uzun süre gazetesinde imzalı yazı yazmadı. Yine bu sıralar çıkardığı ve günümüzde altın kıymetinde bir “ sahaflık parça’ ’ sayılan 4 ciltlik “ Meşhur Adamlar Ansiklopedisinde de adı yoktu. Neden mi? Çünkü hayatı bo yunca reklamdan, şöhretten kaçınmış bir in sandı o. Ancak bu tevazu yanlış anlaşıldı. Sağdan soldan “ yazılarını imzalamaktan korkuyor” söylentileri çıktı. Bu ona çok do kunmuştu. İstemeye istemeye yazılarına im za koymaya başladı.
Yazılarında çok basit ve sade bir üslup tut turmuştu. Kimi seçkinler, açık açık söyle meden, onu avam bir lisan kullanmakla eleştiriyordu. Simavi'nin onlara cevabı şu ol muştu: “ Ben yazılarımı dostlarım için yazmı yorum ki. Benim okuyucum Samsun'da seyyar köfteci, Adana’da istasyon memuru, İzmir'de tapu katibidir. Hoş istesem de ağ dalı yazamam. Yazabildiğim, konuşabildi ğim dildir...”
Sırf kendi yazıları için değil, gazetenin bütü nü için de böyle düşünüyordu. Ona göre gazete veya derginin bütün sayfaları, ayrı ayrı okurlarına gülmellydi. Bir yazı, okuyucu ya öyle cazip resimler, öyle çekici başlıklarla sunulmalıydı ki, o konu ile ilgili olmayanlara bile okuma isteği verilmeliydi. Çok defa ön ce resmi bulur, sonra yazısını yazdırırdı. Beğendiği bir yazıyı mutlaka satın alırdı. “ Yazı gazete için cephanedir. Fazla mal göz
çıkarmaz...” derdi. Fakat Simavi'nin bunda da kendine göre bir ölçüsü vardı. Yazarlara Cağaloğlu'nun en yüksek ücretini verirdi. Henüz yasal mecburiyet yokken, çalışanları na yıllık izin ve ikramiye veriyordu. Ne za man geziye çıksa, dönüşünde tüm perso nele hediye getirirdi. Bugün cebinde “ sarı
3 Ağustos 1948 Londra Olimpiyatiarı'nda serbest güreş takımımız şampiyon oldu. Hürriyet sayfalarında şampiyonaya ve muzaffer güreşçilerimizin yurda dönüşlerine geniş yer verilmişti.
İktidar basına, kâğıt,
makine, taşıma ve
dağıtma kolaylıkları
gibi dolaylı
yollardan yardım
teklif ediyordu.
Sedat Simavi,
doğrudan Başbakan
Şükrü Saraçoğlu'nun
yaptığı bu teklifi
reddetti. Gazetecilik
artık haysiyetli,
şerefli bir meslek
olma yoluna
girmişti.
Seçimler her dönemde Hürriyet'in
yakından izlediği bir sosyal olaydı. 1957 seçimlerinden bir sandık sonucu gösteren bu fotoğraf, DP'nin ezici
üstünlüğünün de göstergesi.
28 Eylül 1950'de ilk Türk birliği Kore'ye hareket etti. Bu tarihten itibaren Kore Savaşı, hem ülkenin hem de Hürriyet'in gündeminde baş köşeye oturdu. Üstte, Hürriyet adına cepheye giden Hikmet Feridun Es'i (sağda, diz çökmüş) Türk subaylarıyla karavana yerken görüyoruz. Altta ise 29 Ekim 1952 tarihinde Türk tugayında yapılan merasimdeki bando görülmekte.
basın kartı" taşıyanlar da, bu ayrıcalığı ona borçludur.
Sayfalan muhaliflere açıktı
Sedat Simavi görünürde siyasetin dışın daydı. Aslında pazarlık ve taviz kabul et mez, aydınlık bir politika yolunun sahibiy di. Siyasi iktidarların ölçüleri onu hiçbir za man bağlamaz. Bir zamanlar imzaları ve fikirleri "arzulanm ayan", milletin selam vermekten bile korktuğu muhaliflerden Dr.
Adnan Adıvar, Halide Edip Adıvar, Hüse yin Cahit Yalçın, Refik Halit Karay, Rıza Tevfik Bölükbaşı gibi isimlere Sedat Si mavi gazete ve dergilerinin sayfalarını ar dına kadar açmıştı.
Sedat Simavi'nin özel hayatında ilginç ho bileri vardı. Şansa inanıyordu. 7 rakamını kendisi için uğur sayardı. Otellerde 7-14- 21 numaralı odaları seçerdi. Kahverengi elbise, ayakkabı ve kravatı sevmezdi. İlti mas ve tavsiyenin şiddetle aleyhindeydi, insanın değeri üzerinde durur ve ona kıy met verirdi. Boğaziçi'ni, özellikle Kanlıca'yı çok severdi. Ev planı çizmekte çok mahir di. Bu yüzden Meraklı Gazete ve Yedi-
gün'de yıllarca ev planlan yayımladı. Hürriyet"in Cağaloğlu'ndaki eski binasının
ön cephesinde bir kabartma (relief) vardı. Bugün Hürriyet Medya Tovvers'ın girişini süsleyen bu tunçtan anıt Sedat Sima vi'nin fikriydi. Heykeltraş Hüseyin Anka ta rafından meydana getirilen "Karanlıklar dan Aydınlığa” adlı kompozisyonda, orta daki genç kadın ve erkek aydınlığı sem bolize eder. Kadının sağ eliyle karanlıkta kalanlara uzattığı ateş ışık saçmaktadır. Karanlıkta bir grup ışığa doğru yönelmiş ken, arkadaki birkaç kişi henüz kararsız dır. Aydınlıkta yer alan figürler ise, kültürü, çalışmayı, barış ve istikrarı ifade eder.
Hürriyet tutmuştu. Satış ilk yıl 30 binin üs
tünde gitti. 1950'de 80 bin, 1953'te 148 bin tiraja ulaştı. Artık Hürriyet, daracık ve köhne apartmanlara sığamıyordu. Bir yurtdışı gezisinde Cenevre'de gördüğü bir sigorta binasından çok etkilenmişti. Yurda
dönüşünde onu örnek alarak bir bina pla nı çizdirdi. Temelini de attı, ancak hizmet te girdiği günü görmeye ömrü yetmedi. Mücadelelerle geçen hayatı 11 Aralık 1953 tarihinde sona erdi.
"Gazetecilik yorucu meslektir. Ama insan büyük bir zevk içinde çalışır. Kalemine da ima sadık kal, uşak olma. Mecbur kalırsan kalemini kır, ama sakın satma...” bu veciz sözlerin sahibi Sedat Simavi, Hürriyet ga zetesine kitlesel iletişimi sağlamaktan başka bir misyonu daha yüklemişti: Hürri
yet aynı zamanda bir gazetecilik okuluy
du. Gencecik gazeteci adayları ilk defa
Hürriyette gözünü açar, buradan başla
yarak meslekte yükselirdi. Bugün ülke ça pında ve hatta beynelmilel sahada isim yapmış birçok gazetecinin Hürriyet kö kenli olması tesadüf değildir.
Hürriyeti Hürriyet yapan bir başka özellik
se, Simavi'nin, "halk için, halk içinde, halkla beraber gazete” ilkesini samimiyet le hayata geçirmesiydi. Hürriyet, hiçbir za man halka tepeden bakmadı. Daima halk içinde, halkla beraber oldu.
Bu yazı, Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin 4 0 yıllık m üdürü ve bir süre Hürriyet arşivinin sorumlusu olan
Muzaffer G ökm an'ın 1970 tarihli “ Sedat Sim avi” bibliyografyasından yararlanılarak hazırlandı. Fotoğraflar: Hürriyet Doküm antasyon Merkezi
Güneşli'de bulunan Hürriyet Medya Towers ve bugün yayın grubunun sahibi olan Aydın Doğan.
Buğun Hürriyet ailesinde çalışanların sayısı 1270. Bu sayının dağılımı ise şöyle; yaklaşık 935 kişi İstanbul'da, 120 kişi Ankara'da, 75 kişi İzmir'de, 80 kişi Adana'da ve 60 kadar kişi de Türkiye'nin çeşitli illerinde... Çalışanların % 40.19'unun eğitimi üniversite ve üstü.
Bunun dağılımı da şöyle; 443 kişi üniversite, 156 kişi lisanüstü eğitimi almıç 9 kışı de doktora yapmış. Hürriyet çalışanlarının % 42'si lise ve
dengi okul mezunu iken % 18'i de ortaokul mezunu.
Hürriyet gazetesi çalışanları içinde yabancı dil bilgisi % 50 gibi çok vüksek sayılabilecek bir oranda.
Kadın-erkek çalışanlarında oran şöyle; % 75.8 erkek, % 24.2 kadın. Bu ortalama Antalya'da %50 - %50 şeklinde. Hürriyet ailesinin en genç ekibi de Antalya da; yaş ortalaması 30. En yaşlı il ise 37 yaş ortalamasıyla İzmir. Genel ortalama 35.4. Almanya, Kıbrıs, Yunanistan, İngiltere, ABD, Belçika Fransa, İtalya ve Moskova'da temsilcilikleri bulunan Hürriyet gazetesinin çalışan sayısı içi borsa gibi değişiyor” cümlesi sarfediliyor.
17
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi