■aoa yet i padişah (İkinci Mahmut, Abdülmecit, A bd ü lâm , Murat, Abdülhamit, Keş a1:, Valndcddinl ¿tvirlcriod«
Vczan
: S U L E Y M A N K A N I - Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdurTefrik«
n o.79
Abdülmecit zamanında gazete ve
kitap nasıl neşredilirdi ?
Encümenin birinci eseri olmak üzere Cevdet efendinin (Kavaidi Osmaniye) si padişaha takdim edildi. Sultan Mecit bunun tabını emretti. Reşit paşaya hitaben de:
— Cevdet efendi payesi terfi ile taltif olunsun; fakat kendisinin sahihan memnun olacağı surette olmalıdır. Orasını artık şeyhülis lâm efendi ile müzakere ediniz.
Dedi! Saraya avdet eyledi. Âli paşa Reşit paşanın yanma giderek irticalen irat eylediği nut kunu tekrar ettirip yazdı. Cevdet efendi de bir suretini alarak tabo- lunmak üzere Takvimi Vakayie, Ceridei Havadise gönderdi.
Cevdet efendi şifahî iradeye tevfikan tarikince «altm ışlı» ya - günde altmış akçe - terfi olundu.
Encümeni dâniş bir de (Lügati Osmaniye) telifi için bir komisyon teşkil etti. Osmanlı tarihinin H. 1182 den 1241 senesine kadar kıs mını, garip tabirler istimalinden ve münşiyane tekellüflerden sarfı nazarla, herkesin anlıyacağı gibi yazmak üzere Cevdet efendiyi memur etti. O da (Tarihi Cevde- tini) yazmağa başladı.
Filen telifat ile iştigal edebile cek âzanm vücuda getirmekle tavzif edildikleri eserlerden encü meni dânişçe Cevdet tarihinden başkası meydana çıkarılamamıştır. Encümeni dânişin açılması Re- şût paşaya yeni düşmanlar kazan dırdı. Bunlar arasında bilhassa büyük nüfuz sahibi olan birisi pek mühim idi: Padişahın teveccühüne mazhar olan, âdeta saltanat müs teşarı bulunan damat ve Topane müşürü Fethi paşa.
Encümeni dânişin küşadı günü vükelâ ve rical iki sınıf addolun muştu: Biri Reşit paşa takımı, di ğeri bu takımın haricinde kalan lar.
Yeni usullerin vaz ve tesisinde Fethi paşa Reşit paşa ile hemfikir iken sonra araları şekerap olmuş tu. Fethi paşanın Encümeni dâni- şe âza intihap edilmemesi bu bü- rudeti şiddetlendirdi. Bundan son-* ra Fethi paşa Encümeni dâniş iş lerini terviçte ekseriya muhalefet tarafında bulundu.
Cevdet efendi tarih yazmağa memur edilince lâzım gelen me hazlara malik olmadığını Reşit pa şaya arzetti. O da kendisini alıp şeyhülislâm A rif Hikmet beye götürdü; endişesini anlattı.
A rif Hikmet bey hemen cebin den bir küme anahtar çıkardı.
■— İşte, efendi! Kütüphanemin anahtarları! İstediğiniz gibi tasar ruf ediniz. Bir şart ile ki aldığınız kitabın işi btince gene getirip ye rine koymalısınız.
Dedi. Cevdet efendi kütüphane ye girince nefis bir çok kitaplar ırasında babadan, dededen birik- :irilmiş bir çok resmî ve hususî nuharrerat buldu. Kendi tabirince [peynir tulumuna girmiş kedi) 'ibi oldu.
Cevdet paşanın bir dostu tari- linde yürüttüğü bazı mütalâalara tiraz ile tenkit vadisinde ileri git miş, Cevdet paşanın da cevaben:
^Ren kâtibi mavurit değildim;
kâtibi mayurat idim !) sözlerini yaz mış olduğu mektubu gören bir zat tarafından naklolundu.
Reşit paşa Parise sefaretle git tiği vakit birlikte götürdüğü ter cüman hoca Agop efendi orada sanayiin terakkiyatmı, bu yolda neler yapıldığını tetkik eylemişti.
Agop efendi avdetinde Bursa- ya gitmiş, dut ağaçlarının kesre tini görmüştü.
O taraflarda ipekçiliğe Avru- padaki yeni usullerin tatbikinden hasıl olacak faydaları halka an latmak için ermenice (İpek tali matnamesi) ünvanile bir risale yazmıştı.
Ahmet Cevdet efendi Agop efendinin ricası ve tarifi üzerine bunun türkçesini de kaleme al mıştır.
Gazeteler ve kitaplar
Sultan Mecit zamanında mat buat için bir kanun yoktu. Fakat gerek gazete, gerek kitap neşri bir çok kaydü şartlara tabi tutulurdu.
1848 ihtilâllerinde bazı İtalyan- lar devleti aliyeye iltica eylemiş lerdi. Sardonya elçisi H. 1266 da bunlar tarafından haftada bir çı karılmak üzere risale kılıklı İtal yanca bir gazete basılmasına ruh sat verilmesini Babıâliden iltimas etti.
Sefir bu baptaki müracaatında (bu İtalyanların fakir düştükleri ni, bu gazetenin hasılatı taayyüş lerine medar olmak için araların da taksim olunacağını, içinde poli tikaya dair hiç bir şey yapılmıya- cağını, mündericatı şiir ve inşaya hasredileceğim, şart ve usule mu halif bir madde yazılmaması se faretçe taahhüt edildiğini) bildir mişti.
Babıâlice bunlar politikaya dair bir şey yazmak isteseler bile tabı dan evvel memurlar tarafından gö rüleceğinden bunun tabında ma zarrat görülememişti de sadrıazam ve hariciye nazırı tarafından «bu biçarelerin ıztıraptan halâs olma larına sebep» olmak üzere gaze tenin neşrine müsaade edilmişti.
H. 1265 te Babıâliden sefaret lere yazılan bir tamimde matbu atın tabi olduğu usul hakkında şu izahat verilmektedir:
(Şam taraflarında ecnebi tebaa sından bazıları mahallî hüküme tinden ruhsat almadan matbaalar açıyor, memleketin lisanile kitap ve gazeteler tap ve neşrediyorlar.
Tabaat sanatı sair ticarete ben zemez; böyle ruhsatsız tabıhane açılması ve buralarda kitap ve ga zete basılıp neşredilmesi devletin merî nizamlarına dokunur ve bir veçhile tecviz olunamaz. Bunun için bu sanatla meşgul olmak isti- yenler evvelâ mahallî hükümetine müracaat etmeli, dinlere ve dev lete dokunur bir şey basmıyacak- larmı temin eylemeli; kitaplar basılmadan evvel nüshası memle ket valisine gösterilmeli; müsaade olunursa basılıp neşredilmeli; ga zeteler için İstanbuldan mahsusan ruhsat alınmak icap eder.)
Mündericatı muzır sayılarak ha riçten gönderilen risalelerle matbu evrakın dühulü eskidenberi mem
nu idi. Ecnebi postahaneleri hü kümetin müracaatı üzerine bu gi bi evrakı tevkif ederlerdi.
Babıâlide teşkil edilen tercüme odasının ilk hülefasmdan Halis efendi fransızca bir eser telif et mişti. Bu eser iradei seniye ile tap ve neşrolundu.
Padişah bir nüshasını 150 ku ruşa satın aldı.
Halis efendi kitabını kendisin den başka kimsenin tabetmeme sini, satamamasını istida etti; sad- rıazam l^eşit paşa: (Kitabın di ğeri tarafından bastırılıp satılma sına ruhsat verilmemesinde ve bu şartın kitabın zeyline yazılmasında
beis yok) diyerek Halis efendinin talebini terviç eylemişti. Bu, telif hakkım tanımıştı. Fransız tebaa sından (basmacıJ^ajRuJ) yirmi se- nedenberi Kule kapısında her li sanda kitap ve evrak tabile iştigal ediyordu. İstanbulda litografya sanatım iptida o ihdas eylemişti. H. 1267 de İCapul ^Pana&er) na- mile ayda bir intişar etmek üzere ermenice mevkut bir risale neşrine müsaade istedi. Bunun için ver diği istidanamede (devlet işlerine dair hiç bir madde yazılmıyacağı- nı, yalnız ilim ve fenden, tarih ve edebiyattan, nafi havadisten başka
şeylerden bahsedilmiyeceğini, çı karılacak gazetenin müsveddesi evvelce Babıâliye takdim ve irae edildikten sonra tap ve neşr kılı nacağını) zikretti.
Bu arzuhal üzerine (meclisi vâlâ) ca şu yolda bir karar ittihaz olundu:
(İdadî mekteplerinde, harbiye ve tıbbiyede, mühendishanede ta lim olunan fenlere dair kitap ve risalelerle ilmühal, halebî ve sair kitaplar tabolunmakta, fazlaları satılmaktadır. Geçende meclis ka- rarile uncu esnafından Hacı Halil ağaya bazı şartlar dairesinde Mu- haramediye şerhi, sarfunahiv ki tapları ve Fransa tebaasından Ga- Iatada sakin Kapül de (Tutina- me) gibi bazı münasip kitapların kendi matbaalarında tabına ruh sat verilmişti. Buna sebep te Halil ağanın taayyüşü böyle kitap tabı na münhasır olması, Kapulün de evvelce taphanei âmirede müstah dem iken mükâfatsız çıkarılarak tap sanatile maişetini temin et mekte bulunması idi.
Şimdi menolunmaları padişa hın merhametine tevafuk edemez. Şeran ve mülken tabı caiz olmı- yan evrakın ve risalelerin bastırıl- maması, ecnebi lisanlarında basa cakları kitaplar için de evvelâ ter cümanlar vasıtasile Babıâliden is tizan olunarak ruhsat almaları ik tiza eder.)
Osmanlı elçilerinden biri Av- rupada aralık, aralık devlet aley hinde neşrolunmakta olan yalan lar ve eracifi icap ettikçe tekzip ettirmek üzere bazı gazetelerin, emsali gibi, celp ve taltifi mütalâ asını arzeylemisti. Sultan Mecit:
(Bazı gazetelerin celp ve talti fini, diğerlerinin gene bazı şeyler yazabileceklerine nazaran, pek te o kadar faydalı görmüyorum. Ha.2 buki memleketimde icra ve iltizanr
Taha Toros Arşivi