• Sonuç bulunamadı

Saray ve Babıali'nin iç yüzü:Guatelli paşa kızdı, sultana sordu:siz mi usta, ben mi usta?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Saray ve Babıali'nin iç yüzü:Guatelli paşa kızdı, sultana sordu:siz mi usta, ben mi usta?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

28 Teşrinisani 193S A K Ş A M

S A R A Y ve B A B I Â L İ N İ N İÇ Y Ü Z Ü

Yatan: SULEYM AN KÂNI IRTE M TercOme, İktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 595

Guatelli paşa kızdı, sultana sordu: « Siz mi

usta, ben mi usta? »

Sultan Mecitten kalma Guatel­ li paşanın maaşını babasının emektarıdır diye Abdülhamit 100 altına iblâğ etmişti. Guatelli pa­ şa ölünceye kadar hep bu miktar üzerinden maaş almıştır.

Kırık bir türkçe ile konuşan Guatelli paşa biraz delişmendi; muzika başında ise çok asabile- şirdi; nezaketi, mülâyemeti unu­ turdu. Guatelli Abdülhamit zama­ nında da sarayda sultanlara ders vermekte devam ederdi.

Ders verdiği sultanlardan biri güç yerleri tekrar ile uğraşmak istemez:

— Paşa, şurası ne hoş!

Falan... diye aşağı geçerek bu­ raları atlatmak ister, bu hal sık, sık tekerrür ederdi. Nihayet bir gün Guatellinin sabrı tükendi, cam sıkıldı. Sultan efendi gene mahut nakaratı tekrar edince:

— Siz mi usta? Ben mi usta! Diye çıkıştı. Sultan gücenerek çekildi, gitti.

Hemen haremağalarından biri geldi:

— Aman, paşa! Ne yaptınız? Sultan efendiyi kızdırmışsınız. Dedi. Guatelli:

— Sen git. Bilmezsin!

Sözlerinden başka şey söyle­ medi. Haftada iki gün verdiği ders saatlerinde eskisi gibi vazi­ fesi başına geldi. Dargınlığı de­ vam eden sultan ise rahatsızlı­ ğından bahsile derse çıkmadı.

Fakat Abdülhamitten bir irade mi çıktı? Yoksa kız ihtiyar hoca­ sına karşı hareketinden mi niha­ yet utandı? Ne oldise oldu! Boş geçen üç dersten sonra sultan ders almamakta devam edeme­ di; mualliminin yanına geldi; bundan sonra atlatma olmadı. Gu­ atelli en zor yerleri gösterdikçe ve yanlış notların tekrarına lü­ zum gördükçe kız kuzu gibi ita­ atli davrandı, derslerine munta­ zaman çalıştı.

“ Haremi hümayun „ da

Abdülhamit hareminde nefsini eğlenceden mahrum etmezdi. Ba- zan hususî dairesinin karşı cihe­ tindeki hünkâr sofasının alt ka­ tında karagöz oynatılmasını em­ rederdi; yanma şehzadelerini de celbeylerdi. Bu sırada kadınlar yukarıda merdiven başından ka­ ragözü seyrederlerdi.

Raks Abdülhamit hareminin başlıca eğlencesi idi.

Haremde genç ve istidatlı kız­ lardan bir oyun ve raks takımı tertip edilmişti. Bu kızlar müte­ nevvi salon oyunları oynarlar, canbazlık, perendebazlık eder­ ler, güzel, mütenasip vücutlerile tableau vivantlar yaparlardı; zil­ ler takarak def ve ut nağmelerile Çerkeş, Arap oyunları gösterir­ lerdi.

Abdülhamit Arap oyunlarını tercih ederdi.

Bir ara kısa boylu, şişman, sar­ kık dudaklı bir zenciyenin göbek atmaktaki meharetile pek eğlen- mişti.

Abdülhamit bu raks eğlencele­ rine bütün ikballerini davet eder­ di. Hemen her şehzade dairesin­ de de böyle genç kızlardan mü­ rekkep oyun ve raks takımı var­ dı, Bu takımların mükemmeliyeti­ ni temin için şehzadeler ve ha­ nımları arasında rekabet cari idi.

Viyolonselist binbaşı Cemil bey Tabiî, bunlardan hiç biri padişah hareminin takımına tefevvuk ede­ mezdi.

Saray kadınları arasında (teb­ dil çıkmak) denilen bir eğlence de vardı:

Bir dairenin kızları karnaval elbisesi gibi acayip kıyafetlerle diğer bir daireye sürpriz şeklin­ de giderler, bir çok muziplikler yaparlardı. Bu oyun ile iki daire­ nin kadınları da pek eğlenirler­ di.

Abdülhamidin halası Adile sul­ tan 1898 de vefatından bir kaç sene evveline kadar Yıldızda ye­ ğenini ziyarete gelirdi. Hünkâr halasını hükümdara lâyık teşrifat ile asker dizdirerek ve muzika ile karşılardı.

Haremde eğlenmesine de itina ederdi.

Piyanobaşı ve orkestra

Abdülhamit musikiyi severdi. Şehzadeliğinde Dussap paşadan o da ders almıştı. Dussap paşa an­ latırdı ki:

(Abdülhamit bazı akşamlar çalgı çaldırıp eğlenirdi. Keman nevinden aletler ile piyanodan mürekkep kuvartetleri pek sever­ di. Böyle bestelenmiş bir kaç par­ ça çaldıktan sonra benden bir şey taganni etmemi rica eder, sonra musiki üzerine mübahase açar­ dı.)

Abdülhamit muzikai hümayun­ dan evvelâ altı kişilik hususî bir konser takımı teşkil etmişti. Bu­ na sarayca (piyano başı) denilir­ di. Böyle denilmesine sebep te heyete Dussap paşanın piyano başında şeflik etmesi idi.

Sonra padişahın iradesile bu heyete daha bir kaç kişi alındı.

Bu hususî takımda Dussap pa­ şa piyanist, Poskuali, Vondra, Rafael ile Bedri ve Rifat Beyler kemancı, Saffet Bey ile Şevket Bey flütist idiler; Cemil Bey de viyolonsel çalardı. Pistoncu Lüiçi, klârnet Mehmet Ali Bey de bu (piyano başında) bulunurlardı. Miralay Mehmet Ali Bey Gua­ telli paşanın muavini idi. Bu he­ yet padişah istedikçe huzurda çalardı.

İstanbula gelerek saraya inti­ sap eden kemancı Macar Von- drayı Abdülhamit Viyana ve Pa- rise göndermiş, Vondra buralar­ da Premier prise almış, muzikai hümayunda binbaşılığa kadar ter­

fi eylemişti. Hazinei hassadan ay­ rıca İS altın maaş dahi alırdı.

(Vondra Beyin kız kardeşi malûmatçı meşhur Baba Tahir ile evlenmiştir. Kızın Baba Tahir ile evlenmesi için bankaya namına altı bin altın yatırılmıştı.)

Sertabip Mavroyeni paşanın delâletile Rum tenor (Maça) da Abdülhamidin bu hususî salon heyetine dahil olmuştu. İstenildi­ ği vakit huzurda alafranga par­ çalar taganni ederdi.

35 yaşlarında olan bu tenor Maça şaşı idi.

Bir gün haremi hümayuna chanl dersi vermesi iradesi kendisine tebliğ edildi. Maça:

— Ben kadınlara ders vere­ mem!

Diye reddetti; sebebi soruldu. — Ben şaşıyım. Sola bakarken sağı görürüm, önüme baktığım halde karşımdaki hanıma baktı­ ğım zannolunabilir. Sonra başıma bir belâ gelir.

Dedi. Tenorun bu cevabı ken­ disine nakledilince Abdülhamit gülümsiyerek iradesinden vaz geçti.

Abdülhamidin bu hususî (piyano başı) konser takımına dahil ar­ tistlerden başka Guatelli paşanın dirije ettiği orkestrada şu müzi- siyenler vardı:

Klârnetçi Ahmet efendi, Zati ve Veli Beyler; konterbas canbaz Vasil efendi, yüzbaşı Vasıf, Na­ zif Beyler; pistoncu Cemil, Mus­ tafa, İzzet, Emin beyler, Alman Fritz, kornocu Cemal, Sabri, Ah­ met beyler; Trombon binbaşı Şükrü, canbaz Mehmet beyler; birinci keman Zeki, ikinci keman kolağası İhsan, Cevat beyler, Et- hem efendi; flütçü Ali Rıza; Vi­ yolonsel Romano, altocu Nâzım, Mustafa beyler; kemancı Gayto, Jozef, Samuel; davulcu Agâh Bey; trampetçi Sami Bey, bas Fa­ ik Bey; ikinci klârnet Mustafa Bey; obva Osman Bey, Fago Şev­ ki Bey.

Bu 33 müzisiyene piyano başı artistleri de ilâve edilince saray orkestrasının en başlı artistleri zikredilmiş olur. Fakat saray or­ kestrası yalnız bunlardan ibaret değildi.

Bu orkestranın muzikacıları el­ liden aşağı hiç bulunmazdı. Ab­ dülhamidin alaturka musikiden pek hoşlanmadığı söylenir. Onun hususî müzik meclislerinde hariç­ ten kimse bulunmazdı.

(Arkası var)

A K Ş A M

Abone ücretleri

Türkiye Ecnebi

SENELİK 1400 kuru? 2700 kuru? | ü 6 AYLIK 750 » 1450 »

3 AYLIK 400 » 800 » I AYLIK 150 » —

Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği

3600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır.

Ramazan 2 — Kasım 21 S İmsak Güne] öğle İkindi Akjara Yatsı E. 12,35 2,19 7,19 9,46 12 1,37 Va. 5,17 7,02 12,02 14,30 16,4 J 18,20

İdarehane: Babıâli civan Acımusluk Sok.

13 No.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o r o s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

La Porte etait passee dans la defensive, mais la Republique Polonaise avait elle - meme cesse de compter comme une puissance, "Le spectre de l'aneantissement menaçant depuis

In the subsequent study, we will concentrate on (1) the characterization of the obtained Fab fragments using a competitive inhibition assay; and (2) the determination of the

In vitro study demonstrated that the anti-tumor effects of LOR in COLO 205 cells were mediated by causing G(2)/M phase cell growth cycle arrest and caspase 9-mediated

腹部整形手術

Model Radikal 9 un hesaplamalardan elde dilen spin yoğunluk haritası ġekil 4.18 de, aĢırı ince yapı sabitleri ve g- tensörü tablo 4.9 de verilmiĢtir. Şekil 4.18 Model radikal

Elde edilen bulgular ışığında total etch sistemle adeziv güçlendirici kullanılan total etch sistemin kompozit rezinin dentine bağlanmasında benzer mikrogerilim bağlanma

dilimizdeki “müjde” kelimesinin tam karşılığıdır. Çoğulu da تﺎﻳﺮﺸﺑ gelir.. Bu kelime fiil olarak ailevi münasebet anlamında kullanılmıştır. 71 Allah,

Hansa kentindeki kapahçarşıyı anlatır. Han- sa’nın 6 ilçeye ayrıldığını, bu 6 ilçeden üçün- cüsünde Müslümanların yaşadığını, burada kurulan,