• Sonuç bulunamadı

Milli görüş gençliğinin siyasal toplumsallaşma süreci

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Milli görüş gençliğinin siyasal toplumsallaşma süreci"

Copied!
153
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

SOSYOLOJĠ ANABĠLĠM DALI

SOSYOLOJĠ BĠLĠM DALI

MĠLLĠ GÖRÜġ GENÇLĠĞĠNĠN SĠYASAL

TOPLUMSALLAġMA SÜRECĠ

EBUBEKĠR SIDDIK UĞUZ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN:

PROF. DR. ERTAN ÖZENSEL

(2)
(3)
(4)

Önsöz

Yüksek lisans eğitimim boyunca siyasal toplumsallaĢma üzerine yoğunlaĢma fikrim sürekli varlığını devam ettirmiĢti. Bireylerin siyasal kimliklerini inĢa süreçlerini ve bu sürece etki eden faktörleri anlama ve analiz etme düĢüncesi bu çalıĢmanın çıkıĢ noktasını oluĢturmuĢtur. Diğer yandan Türkiye siyasi tarihine etki eden önemli siyasal aktörlerden bir tanesi olan Milli GörüĢ de sosyolojik olarak çalıĢılması gereken bir siyasi hareket olarak dikkatimi çekmiĢtir.

Söz konusu ilgi alanlarının birleĢmesi ile Milli GörüĢ hareketi mensuplarının siyasal toplumsallaĢma süreçlerine odaklanan bu tez çalıĢması ortaya çıkmıĢtır. Bu bağlamda tez çalıĢması siyasal toplumsallaĢma ve Milli GörüĢ hareketine iliĢkin teorik bir bölüm ve saha araĢtırması olarak tasarlanmıĢtır. Ġlk olarak kapsamlı bir literatür taraması yapılarak çalıĢmanın teorik bölümü mümkün olduğunca özetlenerek kaleme alınmıĢ ve yoğun bir saha çalıĢması süreci gerçekleĢtirilmiĢtir.

Lisans ve yüksek lisans düzeyinde eğitimime ve geliĢimime önemli katkıları olan ve konu belirlenmesinden tezin nihayete erdirilmesine kadarki tüm süreçlerde desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen tez danıĢmanım Sayın Prof. Dr. Ertan Özensel'e, birikimleri ile yol gösterici bir rol oynayan Necmettin Erbakan Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Mahut Hakkı Akın ve Selçuk Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Mehmet Ali Aydemir'e teĢekkürü bir borç biliyorum.

Tez çalıĢmaları süresince bana sabreden, kendilerine ayırdığım zamandan tasarruf etmeme rıza gösteren sevgili eĢim Halime'ye, evlatlarım Eymen ve Erdem'e de sınırsız tahammülleri ve anlayıĢları nedeniyle en özel Ģükranlarımı sunuyorum.

Son olarak tez çalıĢmasının alan araĢtırması boyutunda seferber olan ve her türlü yardıma can-ı gönülden koĢarak saha verilerinin sağlıklı ve hızlı bir Ģekilde toplanmasına olanak sağlayan tüm Milli GörüĢ camiasına, Ekonomik ve Sosyal AraĢtırmalar Merkezi, Saadet Partisi ve Anadolu Gençlik Derneği yetkililerine ve mensuplarına sonsuz teĢekkür ediyorum.

(5)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı Ebubekir Sıddık UĞUZ

Numarası 044205001004

Ana Bilim / Bilim Dalı Sosyoloji / Sosyoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez DanıĢmanı Prof. Dr. Ertan ÖZENSEL

Tezin Adı Milli GörüĢ Gençliğinin Siyasal ToplumsallaĢma Süreci

Özet

ToplumsallaĢma, biyolojik bir varlık olarak dünyaya gelen insanın, içinde bulunduğu toplumun değer ve normlarını içselleĢtirerek toplumsal bir varlık olan bireye dönüĢtüğü sürece iĢaret eden sosyolojik bir kavramdır. ToplumsallaĢma süreci ile insanlar farklılıklarına rağmen ortak paydalar ekseninde bir toplumu oluĢturan bireylere dönüĢürler. Birey için bir öğrenme sürecine iĢaret eden toplumsallaĢma, toplum için de toplumsallaĢma ajanları vasıtasıyla değerlerini sonraki kuĢaklara aktararak varlığını devam ettirdiği hayati bir sürece tekabül etmektedir.

Bir alt toplumsallaĢma kategorisi olarak siyasal toplumsallaĢma da benzer Ģekilde insanın içinde yaĢadığı toplumun siyasal değerlerini öğrenip içselleĢtirerek siyasal bir varlığa dönüĢtüğü süreci tanımlayan bir kavramsallaĢtırmadır. Söz konusu süreç içerisinde birey çeĢitli faktörlerin etkisi ile siyasal kimliğini inĢa eder ve kendisine ait politik görüĢleri ve tutumları olan bir varlığa dönüĢür.

(6)

Üç bölüm halinde tasarlanan bu tez çalıĢması Milli GörüĢ hareketi mensuplarının siyasal toplumsallaĢma süreçlerine odaklanmaktadır. ÇalıĢma kapsamında ilk olarak toplumsallaĢma ve siyasal toplumsallaĢma kavramlarına iliĢkin literatür bilgisi kısaca aktarılmıĢtır. Akabinde Milli GörüĢ hareketi hakkında bilgi verilmiĢtir. ÇalıĢmada örneklem olarak Milli GörüĢ hareketinin tercih edilmesinin nedeni; güçlü bir fikri altyapıya, doktriner eğitime, yaygın sivil toplum yapılanmasına, hareket içinde etkili medya organlarına ve disiplinli teĢkilat yapılanmasına sahip olmasının yanı sıra Türkiye'nin son elli yılına etki eden önemli bir siyasi aktör olmasıdır. Bu bağlamda Milli GörüĢ hareketi, mensuplarının siyasal toplumsallaĢma süreçlerine etkisi açısından önemli bir inceleme zemini oluĢturmaktadır.

ToplumsallaĢma ve Milli GörüĢ hareketine iliĢkin temel düzeydeki literatür bilgisinin arkasından, çalıĢmanın son bölümü Milli GörüĢ hareketi mensuplarına yönelik olarak gerçekleĢtirilen saha çalıĢmasının sonucunda elde edilen bulguları ve değerlendirmeleri içermektedir.

Anahtar Kelimeler: Milli GörüĢ hareketi, toplumsallaĢma, siyasal toplumsallaĢma.

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı Ebubekir Sıddık UĞUZ

Numarası 044205001004

Ana Bilim / Bilim Dalı Sosyoloji / Sosyoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez DanıĢmanı Prof. Dr. Ertan ÖZENSEL

Tezin Ġngilizce Adı Political Socialization Process of Milli GörüĢ Youth

Summary

Socialization is a sociological term that indicates the process of transformation of human being, which borns as biological creature, toward individual by internalizing the values and norms of the society he lives in. By socialization process, human beings becomes individuals which forms a society along the axis of common ground despite their diversities. Socialization that points a learning process to individual, corresponds a vital progress for society that continues its existence by transferring the values to next generations via agencies of socialization.

Political socialization, as a sub-socializaton category, similarly is a conceptualization defines the process of human being‟s transformation to a political entity by learning and internalizing the political values of society he lives in. During aforementioned process, human establishes his political existence along with effects of various factors and becomes an individual who has his own politica thoughts and attitudes.

(8)

This thesis study, designed as three chapters, focusses on political socialization process of Milli GörüĢ movement members. At first; in scope of the study, literature about the concepts of socialization and political socialization is reviewed. Afterward, information is given about Milli GörüĢ movement. The reason for preference of Milli GörüĢ movement as sample for the scope of this study is that, alongside it is an essential political actor having impact of Turkey‟s last five decades, alsı it has a powerful intellectual background, doctrinal education, widespread civil society organization, media organs which are effective in the movement and well-disciplined organizational structure. Under this context members of Milli GörüĢ movement presents an important research area in terms of effects of its members to political socialization progress.

After, literature review about socialization and Milli GörüĢ movement, last chapter of the study consists of finding and evaluations which are obtained from resuls of field research on Milli GörüĢ members.

(9)

Ġçindekiler

Bilimsel Etik Sayfası ... ii

Tez Kabul Formu ... iii

Önsöz ... iv

Özet ... v

Summary ... vii

Ġçindekiler ... ix

Kısaltmalar ... xii

Tablolar Listesi ... xiv

ġekiller Listesi ... xvii

GiriĢ ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ... 5

1.1. ToplumsallaĢma ... 5

1.1.1. ToplumsallaĢma Nedir? ... 5

1.1.2. ToplumsallaĢma Ajanları ... 7

1.1.3. Birincil ve Ġkincil ToplumsallaĢma ... 9

1.2. Siyasal ToplumsallaĢma ... 12

1.2.1. Siyasal ToplumsallaĢma Nedir? ... 12

(10)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM ... 22

2.1. Milli GörüĢ Hareketi ... 22

2.1.1. Ortaya ÇıkıĢı ve Tarihsel Süreç ... 22

2.1.2. Temel Fikriyatı ve Toplumsal Düzlem ... 28

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 36

3.1. Metodoloji ... 36

3.1.1. Alan AraĢtırmasının Özellikleri ... 36

3.1.2. Örneklem ... 37

3.1.3. Hipotezler ... 38

3.2. Alan AraĢtırması Bulguları ... 40

3.2.1. Sosyo-Demografik Özellikler ... 40

3.2.2. Ebeveynlerin Eğitim ve Meslek Durumu ... 51

3.2.3. Siyasal Kimlik ... 56

3.2.4. Görev Yapılan TeĢkilat ve Dahil Olunan Organizasyonlar ... 62

3.2.5. Dindarlık Düzeyi ... 65

3.2.6. EĢ ve Sosyal Çevrenin Siyasi GörüĢü ... 66

3.2.7. Siyasi Tercihler ... 70

3.2.8. Siyasete Ġlgi Düzeyi ... 76

3.2.9. TeĢkilat Faaliyetlerine Katılım ... 78

3.2.10. Kitle ĠletiĢim Araçları ... 81

(11)

3.2.12. En Beğenilen Siyasi Liderler ... 92

3.2.13. Beğenilen DüĢünür ve Fikir Adamları ... 95

3.2.14. Televizyon Dizilerini Takip ... 99

3.2 15. Siyasal Kimliğin OluĢmasında Etkili Olan Faktörler ... 101

SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME ... 105

EK-1: Ek Tablolar ... 113

EK-2: Anket Soru Formu Örneği ... 126

KAYNAKÇA ... 133

(12)

Kısaltmalar

ABD : Amerika BirleĢik Devletleri AGD : Anadolu Gençlik Derneği AK PARTĠ : Adalet ve Kalkınma Partisi

ANAP : Anavatan Partisi

AP : Adalet Partisi

BBP : Büyük Birlik Partisi

CGP : Cumhuriyetçi Güven Partisi CHP : Cumhuriyet Halk Partisi

CKMP : Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi

DP : Demokrat Parti

ESAM : Ekonomik ve Sosyal AraĢtırmalar Merkezi HDP : Halkların Demokratik Partisi

HÜDA PAR : Hür Dava Partisi

IDP : Islahatçı Demokrasi Partisi ĠHH : Ġnsani Yardım Vakfı MÇP : Milliyetçi ÇalıĢma Partisi

MGV : Milli Gençlik Vakfı MHP : Milliyetçi Hareket Partisi MNP : Milli Nizam Partisi

MP : Millet Partisi

MSP : Milli Selamet Partisi

ÖĞDER : ġuurlu Öğretmenler Derneği ÖNDER : Ġmam Hatipliler Derneği

(13)

RP : Refah Partisi

SP : Saadet Partisi

TDK : Türk Dil Kurumu

TEKDER : Teknik Elemanlar Derneği TÜĠK : Türkiye Ġstatistik Kurumu

UDEF : Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu YTP : Yeni Türkiye Partisi

(14)

Tablolar Listesi

Tablo 1. Cinsiyet dağılımı ... 40

Tablo 2. YaĢ dağılımı ... 41

Tablo 3. YaĢanılan coğrafi bölge ... 42

Tablo 4. Memleketin bulunduğu coğrafi bölge ... 43

Tablo 5. Hayatın en uzun kısmının geçirildiği bölge ... 44

Tablo 6. Meslek dağılımı ... 44

Tablo 7. En son mezun olunan okul ... 45

Tablo 8. Mezun olunan lise türü ... 46

Tablo 9. Medeni Durum ... 47

Tablo 10. KardeĢ sayısı ... 48

Tablo 11. Hane halkının/ailenin aylık geliri ... 48

Tablo 12. Etnik köken ... 49

Tablo 13. Mezhep ... 50

Tablo 14. Hayatın en uzun kısmının geçirildiği yerleĢim birimi ... 50

Tablo 15. Annenin eğitim durumu ... 51

Tablo 16. Babanın eğitim durumu ... 52

Tablo 17. Anne ve babanın eğitim düzeyi karĢılaĢtırması ... 53

Tablo 18. Babanın mesleği ... 54

Tablo 19. Annenin mesleği ... 54

Tablo 20. Meslek (Sadece kadın katılımcılar) ... 55

Tablo 21. Kendilerini tanımladıkları siyasi kimlik ... 56

Tablo 22. Babanın siyasi kimliği ... 58

Tablo 23. Annenin siyasi kimliği ... 59

Tablo 24. Katılımcıyı, babasını ve annesini tanımlayan siyasi kimlikler (%) ... 60

Tablo 25. Görev yapılan teĢkilat ... 62

Tablo 26. Milli GörüĢ dıĢında baĢka bir sivil toplum yapılanması/cemaat/tarikatta aktif olarak bulunma ... 63

(15)

Tablo 28. Dindarlık düzeyi (Aritmetik Ortalama) ... 66

Tablo 29. EĢin aynı siyasi görüĢten olmasına verilen önem ... 66

Tablo 30. EĢin aynı siyasi görüĢten olmasına verilen önem (Aritmetik Ortalama) ... 67

Tablo 31. Evlenilecek/evli olunan kiĢinin siyasi görüĢüne verilen önemle cinsiyet arasındaki iliĢki (T testi) ... 68

Tablo 32. Sosyal çevrenin siyasi görüĢü ... 68

Tablo 33. Sosyal çevrenin siyasi görüĢü (Aritmetik Ortalama) ... 69

Tablo 34. 24 Haziran 2018 Genel Seçimleri'nde oy verilen parti ... 70

Tablo 35. 24 Haziran 2018 seçimlerinde oy verilen cumhurbaĢkanı adayı ... 71

Tablo 36. Bugün seçim olsa oy verilecek parti ... 72

Tablo 37. Tercih edilen parti seçime katılamazsa oy verilecek parti ... 73

Tablo 38. Tercih edilen parti seçime katılamazsa oy verilecek parti (Bugün seçim olsa SP'ye oy veririm diyen katılımcılar) ... 74

Tablo 39. Kesinlikle oy verilmeyecek parti ... 75

Tablo 40. Türkiye'nin en önemli sorunu ... 76

Tablo 41. Siyasete ilgi düzeyi ... 77

Tablo 42. Siyasete ilgi düzeyi (Aritmetik Ortalama) ... 77

Tablo 43. AGD faaliyetlerine katılım ... 78

Tablo 44. SP faaliyetlerine katılım ... 79

Tablo 45. Faaliyetlere katılım sıklığı (Aritmetik Ortalama) ... 80

Tablo 46. Haberlerin takip edildiği TV kanalı ... 81

Tablo 47. En sık okunan gazete ... 83

Tablo 48. En sık takip edilen haber sitesi ... 84

Tablo 49. En çok kullanılan sosyal mecra ... 85

Tablo 50. Sosyal medyada siyasi hesapları takip etme ... 86

Tablo 51. Sosyal medyada yapılan gündem çalıĢmalarına katılım ... 87

Tablo 52. Sosyal medyada yapılan gündem çalıĢmalarına katılım (Aritmetik Ortalama) ... 87

Tablo 53. Milli Gazete'yi takip ... 88

Tablo 54. Anadolu Gençlik Dergisi'ni takip ... 89

(16)

Tablo 56. Yayın organlarını takip ... 90

Tablo 57. Yayın organlarını takip (Aritmetik Ortalama) ... 91

Tablo 58. Kitap okuma sıklığı ... 91

Tablo 59. Kitap Okuma Sıklığı (Aritmetik Ortalama) ... 92

Tablo 60. En beğenilen siyasi lider (Ġlk 10 isim) ... 92

Tablo 61. Bazı düĢünür ve fikir adamları hakkındaki görüĢler ... 95

Tablo 62. Bazı düĢünür ve fikir adamları hakkındaki görüĢler (Aritmetik Ortalama) ... 97

Tablo 63. Bazı düĢünür ve fikir adamları hakkındaki görüĢler (Aritmetik Ortalama) - Tanımadığını söyleyenler hariç ... 98

Tablo 64. Bazı dizilerin izlenme oranları ... 99

Tablo 65. Bazı dizilerin izlenme oranı (Aritmetik Ortalama) ... 100

Tablo 66. Siyasi görüĢün oluĢmasında etkili olan unsurlar ... 101

(17)

ġekiller Listesi

ġekil 1. Mezun Olunan Lise Türü (%) ... 47 ġekil 2. En fazla söylenen 5 siyasi kimliğin katılımcılarda ve anne-babalardaki belirtilme oranları ... 61 ġekil 3. Milli GörüĢ dıĢında dahil olunan sivil toplum yapılanması/cemaat/tarikat (%) ... 64 ġekil 4. EĢin aynı siyasi görüĢten olmasına verilen önem (Cinsiyete göre farklılık) 67

(18)

GiriĢ

Kendi iradesinden bağımsız olarak ve kendi tercihiyle belirleyemediği bir sosyal ve fiziki ortamda;emme, ağlama gibi temel reflekslerden ibaret bir donanımla dünyaya gelen insan yavrusu, yetiĢkinliğe ulaĢtığı zaman birçok beceri ve bilgi ile donandığı gibi pek çok toplumsal norm ve değerle de kuĢatılmıĢ olarak kendisini bulmaktadır.

Doğduğu anda hangi millete mensup olduğundan ya da hangi coğrafyada bulunduğundan bağımsız olarak benzer özelliklere sahip olan insan, yetiĢkinliğe doğru gerçekleĢtirdiği yürüyüĢ esnasında ve sonrasında içinde bulunduğu toplumun bir bireyine dönüĢmesinin yanı sıra içinde doğduğu ülkenin bir vatandaĢı haline gelmektedir.

Biyolojik bir varlık olarak benzer özelliklere sahip insanı, toplumsal bir varlık olarak farklılıklarıyla birlikte içinde bulunduğu toplumun diğer fertleriyle ortak noktaları olan bir bireye dönüĢtüren süreç genel olarak toplumsallaĢma olarak adlandırılmaktadır. ToplumsallaĢma, biyolojik bir varlık olarak dünyaya gelen insanın toplumsal normları ve değerleri öğrenerek sosyal bir varlığa dönüĢtüğü, toplumla birey arasında karĢılıklı etkileĢime dayalı bir sürece iĢaret eden sosyolojik bir kavramdır. ToplumsallaĢma süreci sonunda birey içinde var olduğu toplumun bir parçası haline gelir.

Aile içerisinde baĢlayan toplumsallaĢma süreci okul, akran grupları, kitle iletiĢim araçları, ikincil gruplar gibi faktörlerin dahil olmasıyla daha kompleks bir görünüm kazanır. Anne, baba, öğretmen, arkadaĢ, gazete, televizyon, kitap gibi pek çok unsurun tesiriyle birey bir kimlik inĢa eder, sosyal rollerini içselleĢtirir ve toplumsal hayatın bir aktörüne dönüĢür.

ToplumsallaĢma süreci bireye bakan boyutu açısından toplumsal değerlerin içselleĢtirilmesi olarak tezahür ederken, toplum zaviyesinden değerlendirildiğinde toplumun sürekliliğini sağlama ve değerlerini bir sonraki kuĢağa aktarma açısından kritik bir önemi haizdir.

(19)

Sosyolojinin yanı sıra psikoloji, pedagoji, sosyal psikoloji gibi pek çok bilim dalının de ilgi alanına giren toplumsallaĢma olgusu üzerinde yapılan çalıĢmalara son dönemde siyasal toplumsallaĢma kavramı da eklenmiĢtir.

Bireyin içinde yaĢadığı toplumun siyasal değerlerini öğrenme ve siyasal bir kimlik kazanma süreci olarak özetlenebilecek siyasal toplumsallaĢma, genel toplumsallaĢma sürecinin bir parçası olarak kabul edilmektedir. Siyasal toplumsallaĢma ajanları vasıtasıyla siyasal kimliği oluĢan birey, belirli bir toplumun mensubu olan siyasal bir varlığa dönüĢmektedir. Nasıl ki toplumsallaĢma süreci çocuğu topluma ait bir bireye dönüĢtürüyorsa, onun alt kategorisi olarak siyasal toplumsallaĢma süreci de insanı yaĢadığı ülkenin vatandaĢı haline getirmektedir.

ToplumsallaĢma sürecine benzer Ģekilde siyasal toplumsallaĢma da birey için siyasal değerlerin benimsenmesi ve siyasal kimliğin inĢası olarak özetlenebilecekken; ülke ya da devlet için de vatandaĢlarını ortak bir paydada toplama iĢlevini icra etmektedir. Sadece devletler değil siyasal topluluklar da mensuplarını bir arada tutabilmek ve belirli bir hedef doğrultusunda harekete geçirebilmek için siyasal bir kimlik inĢa etmek durumundadırlar.

Ġnsanların siyasal kimlikleri hayatın çok erken dönemlerinde baĢlayan ve ömür boyu devam eden bir süreç içerisinde birçok faktörün etkisi altında Ģekillenmekte ve zaman zaman çeĢitli değiĢimlere uğrayabilmektedir. Çocukluk döneminde aile içerisinde baĢlayan siyasal toplumsallaĢma, hayatın ilerleyen dönemlerinde okul, arkadaĢ ve akraba çevresi, kitle iletiĢim araçları, iĢ ortamı gibi etkenlerin de dahil olmasıyla devam etmektedir. Siyasal toplumsallaĢma bağlamında dernek, siyasi partiler, okunan kitaplar, yaĢanan ya da Ģahit olunan siyasal olaylar, dahil olunan organizasyonlar, katılım gösterilen faaliyetler gibi etkenlerin de bu sürece katkısı yadsınamaz bir gerçektir.

Son dönemde toplumsallaĢma süreçlerini incelerken kitle iletiĢim araçlarının yanı sıra sosyal medyanın etkisini de göz ardı etmemek gerekmektedir. Zira sosyal medya kullanımı tüm yaĢ gruplarında yüksek olmakla birlikte özellikle gençler arasında daha yaygın bir görünüm sergilemekte ve gençlerin politik fikirlerinin oluĢmasına etkide bulunabilmektedir.

(20)

Siyasal toplumsallaĢma alanında yapılan çalıĢmalar genel olarak bireyin siyasal kimliğinin oluĢumuna etki eden faktörleri anlamaya ve söz konusu süreci açıklamaya odaklanmaktadır.

Siyasal toplumsallaĢma kavramını Milli GörüĢ hareketi üzerinden anlama çabasında olan ve Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalında yüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalıĢma üç bölüm halinde planlanmıĢtır. Birinci bölümde toplumsallaĢma ve siyasal toplumsallaĢma kavramları ana hatlarıyla ele alınmıĢtır. ÇalıĢmanın amacı ve konusu bağlamında ihtiyaç duyulan kapsamda temel noktalara temas edilmiĢ, literatürdeki derinlemesine tartıĢmalardan bilinçli olarak uzak durulmuĢtur.

Milli GörüĢ hareketi mensuplarının siyasal toplumsallaĢma süreçlerine odaklanan tez çalıĢmasının ikinci bölümünde ise Milli GörüĢ hareketi hakkında temel düzeyde bilgi verilmiĢtir. Bu kapsamda Milli GörüĢ hareketinin kuruluĢundan itibaren tarihi seyri kronolojik bir akıĢ içerisinde aktarılmıĢ ve hareketin sosyolojik ve siyasi boyutu kısaca özetlenmiĢtir.

Milli GörüĢ, Türkiye‟nin son yarım asrına doğrudan ya da dolaylı olarak etki etmiĢ önemli bir siyasi hareket olmanın yanı sıra, güçlü teĢkilat yapısı ve her dönem sahip olduğu idealist ve kendi fikirleri ekseninde yetiĢtirmiĢ olduğu mensupları nedeniyle siyasal kimlik inĢası noktasında üzerine dikkatle eğilmeyi hak eden bir siyasi harekettir. Bu noktada Milli GörüĢçülerin siyasal toplumsallaĢma süreçlerini akademik olarak incelemek, fikri temelleri güçlü, teĢkilat yapısı sağlam ve Türkiye'nin politik atmosferinin oluĢmasına etki etmiĢ bir siyasi hareketin siyasal kimlik inĢa süreçlerinin anlaĢılmasına katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda bu inceleme Türkiye‟nin siyasal tablosunu ve politik kültürünü anlamayı ve Türkiye‟deki siyasi hareketlerin siyasal kimlik inĢa süreçlerini açıklamayı kolaylaĢtıracaktır.

Tez çalıĢmasının üçüncü bölümünde ise Milli GörüĢ hareketi mensuplarına yönelik olarak gerçekleĢtirilen saha araĢtırmasının verileri paylaĢılmıĢtır. Saha çalıĢması kapsamında hazırlanan anket formu Türkiye‟nin farklı bölgelerinde ve hareketin farklı organizasyonlarında görev yapan teĢkilat mensupları tarafından

(21)

cevaplanmıĢtır. Elde edilen veriler sosyolojik araĢtırma tekniklerine bağlı kalınarak analiz edilmiĢtir. Ortaya çıkan bulgular teorik bölümde ortaya konan kavramsal çerçevede analiz edilerek yorumlanmıĢtır.

Bu çalıĢma genel olarak siyasal toplumsallaĢma olgusuna odaklanmıĢ ve bu süreci anlamayı merkeze almıĢtır. Aynı zamanda saha araĢtırmasının gerçekleĢtirildiği örneklem bağlamında hem genel olarak Türkiye‟de ve özel olarak Milli GörüĢ hareketinde siyasal kimliğin inĢası sürecini analiz etmeyi hem de ileride benzer konuda yapılacak araĢtırmalar için kıyaslama yapılabilmesi adına günümüze iliĢkin somut veriler ortaya koymayı amaçlamaktadır.

(22)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

1.1.ToplumsallaĢma

1.1.1. ToplumsallaĢma Nedir?

Toplumsal bir varlık olan ve doğası gereği toplum içerisinde varlığını devam ettiren insan dünyaya, hayatının ilerleyen dönemlerinde kendisini kuĢatacak olan toplumsal normlarla donatılmıĢ olarak gelmemektedir. Ġnsan toplumun bir üyesi olarak doğmamakta ama sosyalliğe doğru bir yatkınlıkla dünyaya gelerek zamanla toplumun bir üyesine dönüĢmektedir (Berger ve Luckman, 1989, 130). Doğduğu anda temel birkaç beceri ve reflekse sahip olan insan, ilerleyen süreçte içine doğduğu toplumun bir parçası haline gelmesini sağlayan toplumsal süreçlerden geçerek bireye dönüĢmektedir. Genel olarak toplumsallaĢma1

(fr. socialisation) (ing. socialization) ya da sosyalizasyon olarak adlandırılan bu süreç insanın doğumundan ölümüne kadar devam eden ve farklı birçok unsurun tesir ettiği bir toplumsal kimlik inĢasına ve toplumsal değerlerin içselleĢtirilmesi sürecine iĢaret etmektedir.

ToplumsallaĢma ya da sosyalleĢme insan yavrusunun içinde bulunduğu toplumun bir üyesi haline gelmesidir. Yani ailesinin, akraba ve komĢuluk çevresinin, kent ve köyünün nihayet ulusunun bir parçası olduğunu öğrenmesidir (KağıtçıbaĢı, 2012: 359). Doğduğu andan itibaren bir ailenin, bir akraba grubunun, bir köy veya kentin ve bir milletin parçası olan çocuğun kiĢilik geliĢiminin bu faktörlerden bağımsız olduğunu düĢünmek mümkün değildir.

Büyümekte olan çocuk, etrafındakilerle etkileĢim sonucu, onlarınkine benzer davranıĢlar geliĢtirmektedir. Böylece tek tek kiĢiler yerine toplumun üyeleri olan, birbirlerinden farklılıkları olduğu gibi, birbirlerine büyük benzerlikler de gösteren toplumsal bireyler ortaya çıkmaktadır (KağıtçıbaĢı, 2012: 359). ToplumsallaĢma, yardıma gereksinimi olan bebeğin, yavaĢ yavaĢ içerisinde doğduğu kültür için geçerli

1 Batı sosyal bilimler literatüründeki “socialization” kavramı Türkçeye toplumsallaĢma, sosyalizasyon ve sosyalleĢme olarak tercüme edilmektedir. Bu çalıĢmada genel olarak toplumsallaĢma kavramı kullanılacak olmakla birlikte zaman zaman sosyalizasyon kavramı da tercih edilmiĢtir.

(23)

olan becerileri edinerek kendisinin bilincinde olan, bilgili bir kiĢi haline gelmesi sürecidir (Giddens, 2013: 201).

Ġnsanın salt biyolojik bir varlık olmaktan çıkıp, içinde yaĢadığı toplumun üyesi haline gelmesi, ancak toplumda kendisinden önce var olan kuralları öğrenmesi, değer ve inançları benimsemesi ve bunlara uygun olarak kendisine verilen rolleri oynaması ile mümkündür. Bireyin, içinde yer aldığı toplumun bir üyesi olabilmesi için geçirdiği aĢamalar toplumsallaĢma süreci ile gerçekleĢmektedir. Bu süreç yoluyla birey, kiĢilik kazanmakta ve belli bir toplumda yaĢamasını mümkün kılan tutum ve davranıĢlar kazanmaktadır (Aziz, 1982: 1).

ToplumsallaĢma topluma yeni üyeler olarak katılan çocukların toplumsal normları ve değerleri fark etmelerini sağlayan toplumsal süreçler olmakla birlikte toplumsallaĢma sürecini sadece çocukluk dönemine has bir olgu olarak görmek mümkün değildir. ToplumsallaĢma süreci bebeklik ve çocukluk dönemlerinde daha belirgin olmakla birlikte farklı ve yeni unsurların etkisiyle hayat boyu devam etmektedir. Çünkü insanlar yetiĢkinlik dönemi de dahil olmak üzere kendilerini çevreleyen diğer insanlardan ve toplumsal kurumlardan bağımsız değildirler.

Diğer yönüyle toplumsal değerlerin sonraki kuĢaklara aktarılmasını sağlayan bir süreç olarak toplumsallaĢma farklı kuĢakları birbirine bağlamaktadır (Giddens, 2013: 201). Bu sayede sürekli bir sirkülasyon içerisinde olan ve devamlı olarak yeni üyeleri doğan ve halihazırdaki üyeleri ölen bir yapı olarak toplum, kendisinin ve değerlerinin devamını sağlamaktadır.

ToplumsallaĢma sırasında, özellikle yaĢamın ilk yıllarında çocuklar yaĢlıların davranıĢ biçimlerini öğrenmekte; bu yolla da onların değerlerini, normlarını ve toplumsal pratiklerini sürdürmektedirler. Bütün toplumlar, uzun zaman dilimleri boyunca, üyeleri ölüm ve doğum yoluyla değiĢse bile varlığını sürdüren özelliklere sahiptirler (Giddens, 2013: 201). Bu açıdan toplumsallaĢma süreçleri toplumların varlığını devam ettirebilmesi için hayati bir önem taĢımaktadır.

En özet haliyle toplumsallaĢma bireyin kiĢilik kazanarak belli bir toplumsal çevreye hazırlanması ve toplumla bütünleĢmesi süreci (Ozankaya, 1995: 137) olarak tanımlanabilir. ToplumsallaĢma bireyin, ona toplumun bir üyesi olma vasfını

(24)

kazandıracak olan karakterleri kazanması sürecidir. Bu süreç içinde birey normlar, roller ve diğerleriyle iliĢkiler içinde kaçınılmaz olarak bir sosyal varlık olduğunu algılamaktadır (Yayla, 2008: 216-217).

KiĢinin çevresindekilerle etkileĢim süreci olan ve bireyde sosyal davranıĢ örüntülerinin kabulü ile sonuçlanan toplumsallaĢma (Fichter, 2002: 25), bir toplumdaki insanların gerek toplumun norm ve değerlerini içselleĢtirerek, gerekse iĢçi, arkadaĢ, yurttaĢ gibi toplumsal rollerini yerine getirmeyi öğrenerek, toplumun üyeleri haline gelmeleri sürecidir (Marshall, 1999: 760). Bu süreç bireyin içinde yaĢadığı toplum tarafından kabul görmesini sağlarken, toplum için de varlığını devam ettirme olanağı sunmaktadır.

Toplum, değerlerini ve normlarını topluma yeni katılan üyelere çeĢitli kanallar üzerinden aktarmaktadır. Bu kanallara toplumsallaĢma ajanları (agencies of socialization) adı verilmektedir.

1.1.2. ToplumsallaĢma Ajanları

ToplumsallaĢmanın ajanları2 (agencies of socialization) toplumsallaĢma süreçlerinin içerisinde gerçekleĢtiği grup ya da toplumsal bağlamlar olarak tanımlanabilir. Aile, içinde yer alınan gruplar, okullar, medya ve iĢyeri kültürel öğrenmenin gerçekleĢtiği alanlar (Giddens, 2013: 1076-1077) olarak toplumsallaĢma süreçlerinin yaĢandığı ve insanın toplumsal bir varlığı dönüĢtüğü süreçlerin zemini konumundadır.

Giddens'a göre toplumsallaĢma ajanlarını aile, okul, akran grupları, kitle iletiĢim araçları (Giddens, 2013: 205-208) Ģeklinde sınıflandırmak mümkündür. Bunun yanı sıra günümüzde kitle iletiĢim araçlarına ek olarak sosyal medyayı da bu süreçlerin bir parçası olarak görmek gerekmektedir.

2 Batı sosyal bilimler literatüründeki agencies of socialization kavramı Türkçeye toplumsallaĢma ajanları, toplumsallaĢma eyleyenleri, toplumsallaĢma aracıları, toplumsallaĢma etmenleri gibi farklı Ģekillerde çevrilebilmektedir. Bu çalıĢmada toplumsallaĢma ajanları kavramı tercih edilmiĢtir.

(25)

Aile, eğitim gibi toplumsal kurumlar toplumsal değerlerin benimsenmesinde, yaĢatılmasında, yaygınlaĢtırılmasında yani bir sonraki kuĢağa aktarılmasında önemli roller üstlenirler (Bağlı ve Özensel, 2013: 77). Toplumun sürekliliğini sağlayan toplumsallaĢma süreçlerinde aile, eğitim gibi toplumsal kurumların yanı sıra etkili olan baĢka faktörler de bulunmaktadır.

Çocuğun dünyaya geldiğinde kendisini içerisinde bulduğu ailesi toplumsallaĢma süreçlerinin ilk basamağını oluĢturmaktadır. Ġlk değerler ve toplumsal normlar aile içerisinde öğrenilmeye baĢlanır. Daha sonra okul ve akran grupları da toplumsallaĢma sürecinin önemli aktörleri olarak sürece dahil olur.

Okul, onaylanmıĢ bir müfredatı ve pedagojisi, ücretli profesyonel eğitimcileri, öğrencileri ve okul gruplandırmasını içeren bir öğrenme süreci ile bilginin toplumsal bakımdan onaylanmıĢ biçimde verilmesini kapsayan bir model (Marshall, 1999: 538) olarak karĢımıza çıkmaktadır. Eğitim kurumu gayri resmi olarak evde ve genel kültürel çevrede, resmi olarak topumun karmaĢık eğitimsel düzenlemelerinde gerçekleĢtirilen sistemli bir sosyalizasyon sürecidir (Fichter, 1996:125).

ArkadaĢ ve akran grupları hayatın her döneminde etkili bir unsur olarak toplumsallaĢama sürecinde aktif bir rol üstlenmektedir. ArkadaĢlar rol beklentilerini belirleyen benzeyiĢ grupları olarak düĢünce ve davranıĢ modelleri ortaya koymakta (Alkan, 1979: 77) ve bireyin toplumsallaĢmasında önemli bir rol oynamaktadırlar.

Bir toplumsallaĢma ajanı olarak medya; yazılı basın, radyo ya da televizyon gibi iletiĢim araçları olarak tanımlanırken, bu teknolojilerden bir veya daha fazlasını büyük sayıda insanla iletiĢim kurmak (kitle iletiĢimi) üzere kullanan geniĢ ölçekli organizasyonlar toplamı biçiminde de ifade edilebilir (Marshall, 1999: 484). Medya, bilgilendirme, eğlendirme fonksiyonlarının yanı sıra propaganda aracı olarak da önemli bir rol üstlenmektedir. Geleneksel medya araçlarına son dönemde internet ve sosyal medyada eklenerek toplumsallaĢma sürecine müessir unsurlardan bir tanesi haline gelmiĢtir.

Kitle iletiĢim araçlarının yaygınlaĢması ve insanlar üzerindeki etkisi konusunda yapılan araĢtırmalar, söz konusu araçların toplumsallaĢma sürecinde etkili bir konuma geldiğine (Akın, 2013: 25) iĢaret etmektedir. Günümüzde ülke dıĢından ve

(26)

küresel ölçekte yayın yapan televizyon kanallarının varlığı ve sosyal medya üzerinden global düzeye ulaĢan sosyal ağlar, kitle iletiĢim araçlarının fonksiyonuna da beynelmilel bir boyut kazandırmıĢtır.

Geçtiğimiz yüzyıllarda gazete ve dergilerin merkezde yer aldığı medya, televizyon ve internet gibi teknolojik geliĢmelerle daha da güçlenerek toplumsal hayata önemli bir etken olarak dahil olarak bireylerin sosyalizasyon süreçlerine tesir etmeye devam etmektedir.

Daha önce toplumsallaĢma süreçlerinin sadece çocukluk dönemini kapsamadığını yetiĢkinlikte de toplumsallaĢmanın devam ettiğini ifade etmiĢtik. Çocukluk döneminde aile, okul ve çevre toplumsallaĢma bağlamında daha etkili olurken,genel olarak yetiĢkin toplumsallaĢmasında aile ve çevre etmenleri toplumsallaĢma sürecinde yer almaya devam etmekle birlikte, etkileri azalmakta, onun yanında kitle iletiĢim araçları ve örgütlenmiĢ etmenlerin etkisi güçlenmektedir (Aziz, 1982: 6). YetiĢkin insan bir iĢyerinde çalıĢmaya baĢlamakta, çeĢitli sosyal aktivitelere katılmakta, derneklere ya da siyasi partilere üye olmakta ve buna benzer birçok boyutu olan bir hayat idame ettirmeye baĢlamaktadır. Nihayetinde tüm bu faktörler toplumsallaĢma ajanları olarak sürece tesir etmeye baĢlamaktadır.

Bu bağlamda toplumsallaĢma ajanlarını çeĢitli kategorilere göre tasnif etmek mümkündür. Toplumbilimciler, bireyin toplumsallaĢmasını sağlayan etmenleri ya aile, okul,arkadaĢ, akran kümeleri, çevre, kitle iletiĢim araçları gibi tek tek birimler olarak kümelendirmekte ya da önemlerine göre birincil ve ikincil kümeler olarak ikiye ayırmaktadırlar. Ancak çoğu kez bu farklı kümelendirmelerin iç içe geçmiĢ (Aziz, 1982: 16) olduğunu ifade etmek gerekir.

1.1.3. Birincil ve Ġkincil ToplumsallaĢma

ToplumsallaĢma olgusu hayatın tamamını kapsayan ve tüm toplumsallaĢma ajanlarının etkili olduğu bütüncül bir sürece iĢaret etmekle birlikte, sosyologlar genellikle toplumsallaĢmanın, önemli toplumsallaĢma süreçlerinin içerisinde gerçekleĢtiği gruplar ya da toplumsal bağlamlar olan değiĢik toplumsallaĢma

(27)

ajanlarını içeren iki genel aĢamada gerçekleĢtiğinden söz etmektedirler (Giddens, 2013: 204). Birinci aĢama, birincil (asli) toplumsallaĢma olarak adlandırılırken, ikinci aĢama ise ikincil (tali) toplumsallaĢma olarak isimlendirilmektedir.

Birincil toplumsallaĢma, bebeklik ve çocukluğun ilk döneminde gerçekleĢmekte ve kültürel öğrenmenin en yoğun olduğu döneme iĢaret etmektedir. Bu dönem, çocukların daha sonraki öğrenmeleri için temel oluĢturacak olan dil ile temel davranıĢ kalıplarını öğrendikleri dönemdir. Aile, bu aĢamadaki esas toplumsallaĢma ajanıdır (Giddens, 2013: 204). Ġnsan geliĢiminin hızla yaĢandığı döneme atıfta bulunan birincil toplumsallaĢma (Bauman, 1998: 44) aile ve akraba çevresinin etkili olduğu bir döneme tekabül etmektedir.

Ġkincil toplumsallaĢma olarak adlandırılan süreç ise, hayatın daha sonraki bölümünde meydana gelen sürekli benlik dönüĢümlerine iĢaret etmektedir (Bauman, 1998: 44). Ġkincil toplumsallaĢma, çocukluğun sonraki dönemi ile olgunluk döneminde gerçekleĢmektedir. Bu aĢamada, toplumsallaĢmanın diğer ajanları, sorumluluğun bir bölümünü aileden devralmaktadır. Okullar, akran grupları, örgütler, medya ve giderek iĢyeri, bireyler için toplumsallaĢma güçleri haline gelmektedir. Bu bağlamlardaki toplumsal etkileĢimler insanlara, kendi kültürlerinin kalıplarını oluĢturan değerler, normlar ve inançları öğrenmede yardımcı olmaktadır (Giddens, 2013: 204-205). Hayatının ilk dönemlerinde,içerisinde yaĢadığı aile ve çevrenin kuĢattığı çocuğun zamanla farklı gruplara dahil olmasıyla birlikte sosyalizasyon süreçlerine etki eden faktörlerde çeĢitlenmeye baĢlamaktadır.

Birincil toplumsallaĢma, bireyi toplumun bir üyesi haline getiren çocukluk dönemindeki bireysel deneyimleri kapsayan ilk toplumsallaĢmadır. Ġkincil toplumsallaĢma ise, zaten sosyalleĢmiĢ olan bireyi kendi toplumunun nesnel dünyasındaki yeni alanlara dahil eden bir sonraki süreçtir (Berger ve Luckmann, 1989, 130). Bu bağlamda ikincil toplumsallaĢmayı yetiĢkin toplumsallaĢması olarak tanımlamak da mümkündür.

Hayat boyu devam eden bir süreç olarak toplumsallaĢmanın çocukluk sonrası dönemine tekabül eden yetiĢkin toplumsallaĢmasında, birincil küme etmenlerin önemi zayıflamıĢ, bunun yerini ikincil kümeler almaya baĢlamıĢtır (Aziz, 1982: 17).

(28)

Çünkü yetiĢkinlerin günlük hayatının önemli bir bölümü aile dıĢında geçmeye baĢlamıĢ ve buna paralel olarak toplumsallaĢma ajanlarının da önem derecesi değiĢmiĢtir.

Ġkincil kümelerin, yetiĢkin toplumsallaĢması üzerinde etkisi oldukça önemlidir. Birincil kümelerin etkisinde daha çok çocukluk ve ergenlik dönemlerinde kalan bireyin, yetiĢkinlik döneminde bu kümelerle olan iliĢkisi zayıflamıĢ, bunun yerini ikincil kümelerin etkisi almıĢtır. YetiĢkinin toplum içindeki rolleri, beklentileri onu, ikincil kümelerle daha sık iliĢki içinde bulunmaya zorlamaktadır. Geçimini sağlama amacı ile fabrikada çalıĢanlar ya da askerliğini yapanlar, siyasal ve toplumsal eğilimlerine uygun derneklerle, örgütlerle iliĢkide bulunanlar, doğal olarak bu kümelerin etkisinde kalacaklardır (Aziz, 1982: 20).

Birey bir yandan toplumsallaĢarak içinde bulunduğu toplumla ortak özellikler kazanmaya devam ederken diğer yandan toplumlar da sürekli olarak değiĢmektedirler. "Toplumsal değiĢme" olarak adlandırılan bu olgu, çoğunlukla var olan kültür olgusuna teknolojik geliĢmeler sonucu katılan maddi değerleri kapsamaktadır. Toplumun bu değiĢen ya da geliĢen yapısına uygun toplumsallaĢma ise, özellikle yetiĢkin bireyin toplumsallaĢmasında önemlidir (Aziz, 1982: 2). Bu değiĢimle birlikte yetiĢkin de olsalar tüm bireyler için toplumsallaĢma süreci yeni toplumsallaĢma ajanlarının etkisiyle sürekli devam eden bir olgu haline gelmektedir.

Bebeklik ve ilk çocukluk döneminde herhangi bir ön deneyime sahip olmayan bir zihinde gerçekleĢen toplumsallaĢma yetiĢkinlik döneminde bir takım deneyimlere sahip bir yetiĢkin üzerinde gerçekleĢmektedir (Aziz, 1982: 2). YetiĢkinlik döneminde gerçekleĢen toplumsallaĢmayı daha önceki kazanımların tesiri altında bir değiĢim ya da bir pekiĢtirme süreci olarak görmek mümkündür.

Özet olarak; çocukluk döneminde birincil kümeler içerisinde baĢlayan ve birincil toplumsallaĢma olarak tanımlanan sosyalizasyon, yetiĢkinlik döneminde ikincil kümlerin de dahil olmasıyla ikincil toplumsallaĢma Ģeklinde ömür boyu devam eden bir etkileĢim sürecine iĢaret etmektedir.

(29)

1.2.Siyasal ToplumsallaĢma

1.2.1. Siyasal ToplumsallaĢma Nedir?

Toplumsal bir kurum olarak siyaset, sosyoloji de dahil olmak üzere pek çok bilim dalının üzerinde çalıĢtığı bir alan olagelmiĢtir. Çok boyutlu bir kavram ve multi disipliner bir alan olması nedeniyle, siyasetin üzerinde konsensüs sağlanmıĢ bir tanımına ulaĢmak mümkün değildir. Bu nedenle siyasetin tanımı ve tanımlanması noktasında süregelen tartıĢmaların içerisinde boğulmadan çalıĢmamız bağlamında siyaseti kısaca "devlet iĢlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüĢ veya anlayıĢ" (TDK, 2019) olarak tanımlamak mümkündür.

Temel iĢlevi yönetim iĢlerinin yürütülmesi ve kamu düzeninin sağlanması olan bir kurum olarak siyasetin, klan/kabileden günümüz ulus devletlerine kadar tüm toplumlarda var olduğu tarihsel bir gerçektir (Aydın, 200: 151). Ġnsanlık tarihi kadar eski bir kurum olarak siyaset, yönetime dair tüm iĢ ve iĢlemleri kapsayan genel bir kavram, aynı zamanda toplumsal bir kurumdur.

Bu bağlamda insanın siyasal bir varlık olduğunu söylemek gerekmektedir. Zira insanın sosyal bir varlık olması ve kaçınılmaz olarak toplum içerisinde yaĢaması onu zorunlu olarak siyasal bir varlığa dönüĢtürmektedir.

Siyaset, insanlıkla yaĢıt olmakla birlikte gittikçe siyasallaĢan bir dünyada yaĢadığımız da bir gerçektir. Bir zamanlar güçlülerin ve soyluların kapalı kapılar ardında yürüttüğü bir saray oyunu olan siyaset, günümüzde kitlelerin oynadığı gürültülü, katılımlı ve kalabalık bir oyuna dönüĢmüĢtür. Radyo, televizyon gibi kitle iletiĢim araçlarıyla evlere, yürüyüĢ ve afiĢlerle sokaklara, eğitim ve eylemlerle okullara kadar girmiĢtir. Bu durum siyasetin güncel ve sıradan bir mahiyete bürünerek küçük yaĢtaki çocukların bile yaĢamına (Alkan, 1979: 29) dahil olmasına neden olmuĢtur. Bu bağlamda siyaset ve siyasallaĢma günümüz ulus devletlerinde önceki dönemlere nispetle daha önemli bir olgu haline gelmiĢtir. Toplum genel anlamda daha önceki dönemlerde olmadığı kadar politik bir görünüme sahip olmuĢtur.

(30)

Bu noktada bireylerin hangi süreçler sonunda ve nasıl siyasallaĢtıkları önemli bir soru olarak karĢımızda durmaktadır. Siyasal toplumsallaĢma (political socialization) olarak tanımlanan bu süreci anlama çabasının temel amacı, bireyi siyasallaĢtıran etkenlerin süreç içerisinde oynadığı rolü ortaya çıkarmaktır.

Her Ģeyden önce siyasal toplumsallaĢma toplumsal bir varlık olarak insana iliĢkin bir süreçtir ve kiĢi, bu süreçte etkili olan kiĢiler ve ajanlar vasıtasıyla siyasal kimliğini inĢa etmekte (Akın, 2013: 59) ve toplumun siyasal kültürünü öğrenmektedir.

Genel toplumsallaĢma sürecinin bir parçası olarak kabul edilen siyasal toplumsallaĢma, bireyin içinde bulunduğu toplumdaki siyasal kültürü öğrenme sürecidir. Nasıl ki toplumsallaĢma sürecinde toplumun değer ve normları öğrenilerek içselleĢtiriliyorsa, siyasal toplumsallaĢma sürecinde de toplumun politik değerleri öğrenilmekte ve içselleĢtirilmektedir. Siyasal toplumsallaĢma sadece içerisinde yaĢanılan toplumun değil aynı zamanda belirli bir politik görüĢün benimsenmesi sürecindeki siyasal kimlik inĢasına da iĢaret etmektedir.

Nasıl ki toplumsallaĢma genel bir öğrenme süreci ise genel toplumsallaĢma sürecinden bağımsız olarak değerlendirilemeyecek siyasal toplumsallaĢma da, siyasal öğrenme ve siyasal eğitim süreci olarak görülebilecektir (Akın, 2013: 53). Siyasal toplumsallaĢma, siyasal semboller, kurumlar ve prosedürler hakkında bilgi edinerek, yönetimin pasif ya da aktif bir üyesinin rolünü öğrenerek ve değer sistemi ile tüm yapıyı destekleyen ideolojiyi içselleĢtirerek siyasal sistemin içine yerleĢme süreci (Marshall, 1999: 666) olarak tanımlanabilir.

Siyasal toplumsallaĢma kavramını, toplumsal siyasal çevre ile birey arasında yaĢam boyu süren dolaylı ve doğrudan etkileĢim sonucunda, bireyin siyasal sistemle ilgili görüĢ, davranıĢ, tutum ve değerlerinin geliĢmesi (Alkan, 1979; 8) olarak özetlemek mümkündür.

Siyasal toplumsallaĢma, hem bireysel bir öğrenme süreci, hem de topluluğun bir bütün olarak kültürel yayılması Ģeklinde görülerek incelenebilir. Uluslar siyasal geleneklerini, yeni kuĢakları -siyasal kurumların yanı sıra eğitim sistemi, medya, iĢyerleri, komĢuluk kurumu aracılığıyla- daha önceden kurulmuĢ düĢünce ve eylem

(31)

modellerinin içine yerleĢtirerek süreklileĢtirirler. Kısa zaman dilimlerinde yeni siyasal kurumların yaratıldığı ya da var olan yapıların yeniden düzenlendiği Üçüncü Dünya ülkelerinde ise, eğitim sistemi, medya ve cemaat yapıları açık bir Ģekilde siyasal eğitim ve yeniden eğitim araçları olarak kullanılabilir. Daha eski ya da daha istikrarlı yönetimlerde, toplumsal faillerin siyasal toplumsallaĢma iĢlevleri açık olmaktan ziyade gizlidir ve çoğunlukla fark edilemeyecek, kamusal düzeyde yadsınacak kadar ince bir Ģekilde düzenlenmiĢtir (Marshall, 1999: 666). Bu toplumlarda siyasal değerler ve normlar bireylere didaktik bir yöntemle değil, bireyin farkında olmadığı planlı bir etkileĢim süreci ile aktarılmaktadır. Bunun aksine yeni kurulmuĢ, yeniden yapılanmıĢ ya da ideolojik boyutu baskın siyasal sistemler, ideal yurttaĢlarını kısa sürede yaratabilmek adına özellikle eğitim sistemi ve medya aracılığı ile yoğun bir propaganda faaliyetine giriĢebilmektedirler.

Siyasal toplumsallaĢma araĢtırmaları, ideolojik istikrarın yaĢam çevrimindeki derecesini, siyasal tutumlar ile aktif katılım arasındaki iliĢkiyi, siyasal elitlerin (örneğin, eğitim sistemi aracılığıyla) toplumsallaĢması ve ayıklanmasını, toplumsal sınıfların davranıĢ ve anomali modellerini (iĢçi sınıfı tutuculuğu ve yanlıĢ bilinç), kiĢilik özellikleri ile siyasal yönelimler arasındaki iliĢkiyi, siyasal rollerin içine yerleĢmeyi ve aile, okul ve iĢyerinin siyasal fikir ve davranıĢlar üzerindeki göreli etkisini ele alırlar (Marshall, 1999: 666).

Birey, toplumsallaĢma süreci içerisinde dini, ahlaki, siyasal ve kültürel pek çok bilgiyi, değeri ve inancı da öğrenir. ToplumsallaĢma bağlamında bireyin ait olduğu sosyal sınıf, dinsel grup ya da mezhep, sosyo-ekonomik durumu gibi pek çok etken siyasal kimliğinin oluĢumunda da etkili olmaktadır. En önemli toplumsallaĢma ajanı olan aile baĢta olmak üzere, arkadaĢlık grupları, okul, kitle iletiĢim araçları gibi toplumsallaĢma ajanları,bireyin toplumsallaĢmasını sağladıkları gibi siyasal toplumsallaĢması üzerinde de etkili olmaktadır (Akın, 2013: 54-55). Bu noktada bireyin toplumsallaĢma sürecine etki eden faktörlerin aynı zamanda siyasal toplumsallaĢma sürecinde de etkili olduğunu söylemek mümkündür. Aynı toplumsal etkenler bir yandan toplumsallaĢma sürecinde belirleyici bir rol oynarken diğer yandan siyasal kimliğin oluĢumu üzerinde de etkin olmaktadır.

(32)

Önceki bölümde genel olarak açıklanan toplumsallaĢma sürecinde olduğu gibi siyasal toplumsallaĢma da çocukluk ve ilk gençlik yılları ile sınırlı olmayan (Akın, 2013: 62) ve hayat boyu devam eden bir süreçtir.

ToplumsallaĢma sürecine bağlı olması dolayısıyla siyasal toplumsallaĢma için de birincil ve ikincil siyasal toplumsallaĢma süreçlerinden bahsetmek mümkündür. Ġnsanların içinde büyüdükleri ve ilk eğitimlerini aldıkları aileleri, hayatlarının ilk dönemlerinde çok etkili olmaktadır. Burada edinilen bilgi, inanç, tutum ve değerlerin insan hayatı boyunca etkili olması beklenebilir. Bununla birlikte insanların sosyal çevresini oluĢturan ortamlar da sürekli aynı kiĢilerden oluĢmamakta devamlı bir değiĢim yaĢanmaktadır. Zamanla kiĢinin okuldaki, iĢ yerindeki arkadaĢ çevresi değiĢtiği gibi birey yeni sosyal çevrelere dahil olmaktadır. Siyasal toplumsallaĢma açısından bir siyasal iletiĢim olarak kabul edilebilecek olan yeni sosyal çevrelerde farklı insanlarla kurulan iletiĢim, kiĢide siyasal inanç ve tutumlarını sorgulamaya sebep olabilmekte, hatta daha da ileri giderek siyasal görüĢlerini değiĢtirmeyle sonuçlanabilmektedir. Tam tersi bir durum olarak, kiĢi yeni sosyal çevresiyle kurduğu iletiĢimden dolayı siyasal görüĢlerini daha da pekiĢtirebilmektedir. Bu yüzden bir toplumsallaĢma süreci olarak ömür boyu devam eden siyasal toplumsallaĢmada da birincil/asli ve ikincil/tali süreçlerden bahsetmek mümkündür (Akın, 2013: 62-63). Birincil siyasal toplumsallaĢma süreçleri çocukluk ve ilk gençlik dönemlerinde birincil gruplar içerisinde ağırlıklı olarak kendini gösterirken, ikincil süreçler daha çok hayatın ilerleyen dönemlerinde belirgin hale gelmektedir.

1.2.2. Siyasal ToplumsallaĢma Ajanları

ToplumsallaĢma sürecinde olduğu gibi siyasal toplumsallaĢmada da ekili olan siyasal toplumsallaĢma ajanlarının varlığı önceki bölümlerde ifade edilmiĢti. Söz konusu sürece dahil olan pek çok faktörden söz etmek mümkündür.

Toplumsal bağlama göre siyasallaĢmayı etkileyen öğelerin ağırlıkları değiĢiklik gösterebilmektedir. Bu durumda araĢtırılması gereken siyasal toplumsallaĢmanın tek veya en önemli bağımsız değiĢkenini bulmak değil, çeĢitli etmenlerin ne denli etkili

(33)

olduğunu saptamaya çalıĢmaktır (Alkan, 1979: 54). Bu saptama çabası hem araĢtırmacıları indirgemecilikten uzak tutacak hem de olguyu çok boyutlu olarak anlama imkanı sunacaktır.

ToplumsallaĢama ajanlarında ifade edildiği üzere siyasal toplumsallaĢma ajanlarını da çeĢitli Ģekillerde sınıflandırmak mümkündür. Bu ajanlar birincil ve ikincil gruplar, bireysel ve çevresel etmenler, toplumsal planlamaya elveriĢli (eğitim gibi) ve elveriĢsiz (arkadaĢ grupları gibi) etmenler, çocukluk çağında etkili olan ve yetiĢkinler üzerinde etkili olan etmenler, geniĢ grupları etkileyen (medya gibi) ve bireyleri özel olarak etkileyen (aile gibi) etmenler (Alkan, 1979: 54-55) Ģeklinde tasnif edilebilir.

Siyasal toplumsallaĢma sürecinde aile, arkadaĢlık grupları, okul, iĢ çevresi ve siyasal partiler son derece etkilidir. Alkan, ayrıca bu temel etmenlerin yanı sıra zeka, cinsiyet, toplumsal sınıf, toplumsal olaylar ve kitle iletiĢim araçları, dil gibi faktörlerin de dikkate alınması (Bkz: Alkan, 1979: 121-153) gerektiğini düĢünmektedir. Bireyin siyasal kimliğinin inĢası ve siyasal toplumsallaĢma süreci ailede baĢlamakta ve diğer pek çok faktörün sürece dahil olmasıyla birlikte ömür boyu devam etmektedir.

ToplumsallaĢmada olduğu gibi siyasal toplumsallaĢma sürecinde de aile insanın topluma dahil olduğu ilk kurum olarak etkin bir rol oynamaktadır. Sürekli bir ortak hayat, ortak kanaat oluĢumunu ve dolayısıyla ailede benzer politik tutumlara sahip olma ve aynı partiyi tutma eğilimini güçlendirmektedir. Ancak bu, ailede ebeveyn ve çocukların hep aynı partiyi tuttukları ya da aynı siyasi görüĢe sahip oldukları anlamına gelmemektedir. Bazı durumlarda çocuklar ailelerinin politik görüĢlerini benimseyip ebeveynlerinin partilerini uzunca zaman desteklerken, bazen de ebeveynler daha değiĢmeci bir tavırla kendilerine bir hayli uzak bulunan çocuklarının partisine yönelebilmekte (Aydın, 2000: 172) ve çocuklarından etkilenebilmektedirler. Aile ile çocuklar arasında baĢlangıçta aile eksenli olarak gerçekleĢen siyasal iletiĢim, ilerleyen süreçte karĢılıklı bir etkileĢime dönüĢebilmektedir.

(34)

Çocukların siyasal partilere karĢı duygusal bir bağ geliĢtirmelerinde aile çok önemli bir rol oynamaktadır. Bazı araĢtırmalara göre çocukların siyasal toplumsallaĢmasında ailenin en doğrudan ve en büyük baĢarı ile aktarabildiği siyasal partilere iliĢkin duygulardır. Ailede anne-baba ile çocuk arasında siyasal görüĢ alıĢveriĢinde bulunuluyorsa çocuklar çok küçük yaĢta ebeveynlerinin siyasi partilerinin seçebilmektedirler (Alkan, 1979: 49).

Ailenin siyasal toplumsallaĢma üzerindeki en önemli etkisi otoriteye, kurallara, uyuma, siyasal etkinlik duygusuna değin temel ve genel yönelimlerin belirlenmesi olarak görülmektedir. ToplumsallaĢmanın genel çerçevesi aile tarafından çizildikten sonra ayrıntılar ikincil gruplar ve etmenler tarafından doldurulmaktadır (Alkan, 1979: 84). Aile siyasal toplumsallaĢma sürecinde çocukluğun ilk yıllarında son derece etkili olmakla birlikte ilerleyen süreçte etkisini yitirmeye baĢlamaktadır (Alkan, 1979: 58). Çünkü yaĢ ilerledikçe çocuk alenin yanı sıra okul, arkadaĢ grubu gibi yeni sosyal ortamlara dahil olmaya baĢlamaktadır.

Çocuğun yaĢı ilerledikçe siyasi konuları ailesinden çok arkadaĢlarıyla konuĢma eğiliminde olmaktadır (Alkan, 1979: 83). Özellikle ergenlik dönemi ile birlikte aileden uzaklaĢarak akran grupları içerisinde sosyalleĢme eğilimi, arkadaĢların kiĢilik geliĢimi üzerindeki etkisini artırmaktadır. Böylece arkadaĢ grupları çocuğun siyasal toplumsallaĢmasında etkili olan unsurlardan bir tanesi haline gelmektedir.

Siyasal toplumsallaĢmada arkadaĢ grupları sadece çocukluk ve ergenlik döneminde değil yetiĢkinlik döneminde de etkili olmaktadır (Alkan, 1979: 77-78). Bireylerin yetiĢkinlik dönemlerinde dahil oldukları arkadaĢ grupları, onların siyasi görüĢlerinin değiĢmesine ya da pekiĢmesine neden olabilmektedir. YaĢın ilerlemesi ile birlikte hem arkadaĢ çevresi ile daha fazla vakit geçirilmeye baĢlanmakta hem de dahil olunan arkadaĢ gruplarının sayısı, içinde bulunulan sosyal ortamların çeĢitlenmesine paralel olarak artıĢ göstermektedir.

ArkadaĢ çevresi ve aile benzer siyasi görüĢlere sahip ise çocuk büyük bir ihtimalle bu seçime uymaktadır. Fakat iki etmen arasında bir uyumsuzluk söz konusu ise çocukların aile görüĢünden ayrılma olasılığı artmaktadır (Alkan, 1979: 79).

(35)

Siyasal toplumsallaĢma üzerinde etkili olan etmenlerden bir tanesi de okuldur. Özellikle ilköğretim düzeyinde son derece etkili olan okul, birçok durumda bu etkisini yükseköğretim düzeyine kadar sürdürmektedir. Ġdeoloji oluĢumu, siyasal etkinlik duygusu, siyasal katılım eğilimi, siyasal bilgi edinme gibi konularda okul önemli bir rol oynamaktadır. Okul siyasal toplumsallaĢma üzerindeki etkinliğini ders dıĢı ortam, akademik baĢarı, öğretmen, ders materyali ve içeriği gibi öğeler üzerinden sağlamaktadır (Bkz: Alkan, 1979: 85-111). Özellikle modern ulus devlet ile ideolojik bir boyut da kazanan okul, bireylerin siyasal kimlik inĢası sürecinde etkin bir rol oynamaktadır.

ĠĢ çevresinin de siyasal toplumsallaĢma üzerinde etkili olduğu kabul görmektedir. Gerçekten de farklı yaĢam ve çalıĢma koĢullarının siyasal davranıĢ ve tutumları belirli yönlerde etkilemesi doğaldır. Farklı yerlerde çalıĢan, farklı otorite yapısı, örgüt ideolojisi, beĢeri iliĢkiler içerisinde bulunan, hiyerarĢinin ayrı kademelerinde bulunan insanlar farklı siyasal-toplumsal tutumlar benimseyebileceklerdir (Alkan, 1979: 112). Aynı zamanda yapılan iĢ ve o iĢten elde edilen gelir, dahil olunan sosyo-ekonomik sınıfı belirlemekte ve bu unsur da siyasal görüĢler ve siyasi tercihler üzerinde etkili olmaktadır.

Siyasal toplumsallaĢma sürecinde siyasi partiler de önemli bir rol oynamaktadır. Sadece seçim süreçlerinde yürüttükleri kampanyalarla değil gençlik, kadın kuruluĢları ve diğer yan kuruluĢlarıyla siyasallaĢma eğitimi yapmaktadırlar. Doktriner partilerde bu eğitim çok daha yaĢamsal bir boyuta sahip olmaktadır (Alkan, 1979: 115). Bu nedenle bu tip siyasi oluĢum ve hareketlerin, uzun vadeli hedeflerle kendi siyasi görüĢleri doğrultusunda insan yetiĢtirmeye ve eğitsel faaliyetlere daha fazla önem verdiği görülmektedir.

Nitekim Türkiye siyasal yaĢamı üzerine yapılan gözlemler doktriner eğilimli partilerin gençlerin siyasal eğilimlerini güçlü bir Ģekilde etkilediğini göstermektedir. Ülkü Ocakları, Akıncılar3

gibi belirli siyasi partilerin yan kuruluĢları küçük yaĢlardan itibaren çocukları etkilemekte ve çeĢitli faaliyetlerle bu etkinliklerini

3 Türker Alkan'ın 1979 yılında keleme aldığı "Siyasal ToplumsallaĢma" kitabında doktriner partilerin yan kuruluĢlarını örneklendirmek için ifade ettiği Akıncılar, 1970'li yıllarda Milli GörüĢ hareketi ekseninde teĢekkül etmiĢ sivil toplum yapılanmalarından bir tanesidir.

(36)

güçlendirmektedirler. Siyasal partilerin toplumsallaĢma yoluyla sağladıkları bu etkinlik onlara seçim mekanizmalarının dıĢında da önemli bir güç katmaktadır (Alkan, 1979: 116). Siyasi partiler ve siyasal hareketler gerçekleĢtirdikleri etkinlik ve faaliyetlerle bir yandan kendi dıĢındaki hedef kitlelerine yönelik propagandalarını gerçekleĢtirirken diğer yandan söz konusu faaliyetlerle kendi mensuplarına fikirlerini aktarmakta, onları kendi bünyelerinde tutacak motivasyonu sağlamakta ve siyasallaĢma süreçlerine müdahil olma imkanı kazanmaktadırlar. Bu nedenle siyasal faaliyetler tüm siyasi hareket ve oluĢumlar için sadece seçim dönemlerinde değil tüm zamanlarda etkili bir siyasal toplumsallaĢma ajanı iĢlevi görmektedir.

Uzun vadeli bir projeksiyonla bakıldığında siyasi partiler açısından siyasal toplumsallaĢma sürecine dahil olunmuĢ gençlerin sayısı ve niteliği, herhangi bir seçimde elde edilen oy oranından daha değerli hale gelebilmekte ve siyasi hareketlerin ömürleri üzerinde belirleyici olabilmektedir. Bu nedenle bu tip faaliyetlere önem veren doktriner partiler oy oranlarında dönemsel olarak ciddi düĢüĢler yaĢamalarına rağmen varlıklarını devam ettirebilirken, doktriner olmayan partiler belirli bir dönem güçlü bir dalga ile var olup yine aynı hızla tarih sahnesinden çekilebilmektedir.

Önemli toplumsal olayların siyasallaĢma üzerinde son derece köklü etkileri vardır. KiĢi, siyasal düzene iliĢkin görüĢ ve yargılarını sadece aileden, okul ve iĢ çevresinden değil toplumsal olayları yaĢayarak, izleyerek, değerlendirerek de öğrenir ve geliĢtirir (Alkan, 1979: 137). Bir yandan siyasal toplumsallaĢma süreci yaĢanırken diğer yandan toplumda birçok siyasi olay vuku bulmakta ve birey bu olayların bir kısmından doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenmektedir. Bu olayların bireyin siyasal kimliğinin oluĢumuna etki etmediğini söylemek mümkün değildir.

Siyasal kimliğin oluĢumunda toplumsal olayların yanı sıra okunan kitaplar, siyasi liderler, düĢünürler de etkili olmaktadır. Özellikle eğitimli ve okuma alıĢkanlığına sahip bireylerin düĢünce dünyasının teĢekkülünde ve siyasal kimliklerinin inĢasında kitaplar etkin bir rol oynayabilmektedir. Bu durum hiç karĢılaĢmadıkları ya da aynı zaman ve mekanda dahi yaĢamadıkları lider, düĢünür veya yazarların bireylerin siyasal tutumlarına etki etmesine olanak sağlamaktadır. Bu aktörler kimi zaman yazdıkları ya da söyledikleri üzerinden insanları etkilerken kimi

(37)

zaman da hayatları ile bir rol model olarak siyasal tutumların oluĢmasına katkı sağlayabilmektedirler.

Kitle iletiĢim araçları da siyasal toplumsallaĢma üzerinde etkili olan unsurlardan bir tanesi olarak dikkat çekmektedir. Gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi kitle iletiĢim araçlarının yanı sıra sosyal medya da günümüzde önemli bir pozisyon elde etmiĢtir. YaĢanan olayların ve güncel geliĢmelerin medya üzerinden öğrenilmesinin yanı sıra televizyon filmleri ve diziler de siyasal görüĢlerin oluĢmasına etki etmektedir. Nitekim televizyonlarda siyasi mesajlar içeren diziler izlenme oranları açısından önemli noktalarda bulunmaktadır.

Diğer yandan siyasi hareketler de kendi bünyelerinde gazete, dergi ve televizyonlar kurmakta ve bu kanallar üzerinden topluma ulaĢmaya çalıĢmaktadırlar. Siyasi partiler seçmene ulaĢmak, mesajını iletmek, gündem belirleyebilmek ve kamuoyu algısını yönlendirmek için kitle iletiĢim araçlarına ihtiyaç duymaktadırlar. Söz konusu ihtiyaç kimi durumlarda kendi kanallarını açmak Ģeklinde giderilirken kimi zaman da hâlihazırdaki etkili araçların etkin bir Ģekilde kullanılması ile karĢılanmaktadır.

YaĢanan teknolojik geliĢmelerle birlikte tek yönlü iletiĢim yerine, bireylerin de aktif olarak katılabildikleri sosyal medyanın ve internet medyasının yükselmesi siyasal iletiĢimi de çift yönlü hale getirmeye baĢlamıĢtır. Bu platformlar bir yandan siyasi partiler için hedef kitlesiyle iletiĢime geçebilecekleri yeni bir sosyal ortam yaratırken diğer yandan bireyler için sosyalleĢebilecekleri yeni bir mecra ortaya çıkarmıĢtır. Bu bağlamda genelde toplumsallaĢma özelde ise siyasal toplumsallaĢma süreçlerini analiz ederken sosyal medyanın etkisini de dikkate almak zorunluluk haline gelmiĢtir. Nitekim son dönemde yapılan çalıĢmalarda radikalleĢmeden siyasi tercihlere kadar pek çok olgu üzerinde sosyal medyanın etkisi göz önünde bulundurulmaktadır.

Yukarıda her birisi kısaca açıklanmaya çalıĢıldığı üzere aile, arkadaĢ çevresi, okul, iĢ çevresi, kitle iletiĢim araçları, toplumsal sınıf, siyasi partiler, okunan kitaplar, siyasi liderler, düĢünürler ve gerçekleĢen önemli olaylar siyasal toplumsallaĢma ajanları olarak tanımlanmaktadır. Bu faktörlerin yanı sıra zeka, cinsiyet, memleket,

(38)

etnik köken, mezhep gibi bireysel farklılıklar da siyasal kimliği etkileyen unsurlar olarak akılda tutulmalıdır. Tüm bu ajanların etkisiyle siyasal toplumsallaĢma sürecini yaĢayan birey siyasal kimliğini inĢa etmekte ve topumun bir parçası olan siyasal bir varlığa dönüĢmektedir.

(39)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

2.1 Milli GörüĢ Hareketi

Bu tez çalıĢmasının konusunu oluĢturan Milli GörüĢ hareketi Türkiye'nin son elli yılında doğrudan ya da dolaylı olarak etkili olmuĢ önemli bir siyasi harekettir. Hatta RuĢen Çakır'ın tanımlamasıyla Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli bağımsız Ġslami hareketi Milli GörüĢ hareketidir (Çakır, 2018: 544). Aynı zamanda güçlü bir ideolojik söyleme sahip olması ve var olduğu süreç boyunca mensuplarının siyasal kimlik inĢasında etkin bir aktör olması, üzerinde çalıĢılmaya ve siyasal toplumsallaĢma bağlamında incelenmeye değer kılmaktadır.

Öncelikle birçok alanda faaliyet gösteren sivil toplum yapılanmaları ve gençlik oluĢumlarına sahip olmasına rağmen Milli GörüĢ hareketi her zaman parti eksenli bir hareket olmuĢtur. Bu nedenle Milli GörüĢ'ü bir cemaat, tarikat yapılanması değil siyasi bir hareket olarak tanımlamak gerekmektedir.

ÇalıĢmamızın saha kısmının örneklemini oluĢturan Milli GörüĢ teĢkilatlarını anlamak için hareketin tarihine kısaca göz atmak ve akabinde sosyolojik yansımaları hususunda kısa bir bilgi vermek faydalı olacaktır.

2.1.1. Ortaya ÇıkıĢı ve Tarihsel Süreç

Adnan Menderes baĢbakanlığındaki Demokrat Parti (DP) iktidarının1960 askeri darbesiyle hukuksuz bir Ģekilde sona ermesinin akabinde oluĢan tabloda en önemli iki siyasi aktör Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Adalet Partisi (AP) olmuĢtur.Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP), Yeni Türkiye Partisi (YTP) ve Millet Partisi (MP) gibi siyasi partiler de milliyetçi-muhafazakâr tabana sahip siyasi oluĢumlar olarak varlıklarını sürdürmektedir.

Askeri darbe öncesi Demokrat Parti‟yi destekleyen Ġslami hassasiyete sahip gruplar ve cemaatler de ağırlıklı olarak onun yerine kurulan Adalet Partisi‟ni desteklemekle birlikte CMKP ve YTP'yi destekleyen gruplar da bulunmaktadır.

(40)

BaĢta Nurcular ve Süleymancılar olmak üzere ĠskenderpaĢa Cemaati olarak anılmaya baĢlanan GümüĢhanevi Dergâhı, IĢıkçılar gibi tarikat ve cemaatler DP ile olan ilgi ve iliĢkilerini AP ile devam ettirmektedirler (ġentürk, 2011: 320).

Bu siyasi tabloda 1964 yılında gerçekleĢtirilen AP kongresinde Süleyman Demirel‟in genel baĢkan olması ile birlikte AP içindeki milliyetçi-muhafazakar kesimde bir huzursuzluk ve arayıĢ baĢlamıĢtır. Ahmet Tevfik Paksu, Hasan Aksay, Arif Hikmet Güner gibi AP'li isimlerin öncülük ettiği çalıĢmalara o dönem Odalar Birliğinde daire baĢkanı olan Necmettin Erbakan da destek vermiĢtir. Ġlerleyen süreçte Odalar ve Borsalar Birliği baĢkanlığına seçilen Erbakan, AP'li Ticaret Bakanı tarafından polis zoruyla görevden alınmıĢtır (Çakır, 2018: 545). Erbakan bu süreci ve siyasete girme nedenini kendi ifadeleriyle Ģu Ģekilde anlatmaktadır:

"Bugün olduğu gibi, dün de Türkiye'nin sanayileşmesini, gelişmesini istemeyen güçler vardı. O yıllarda kredileri, Odalar Birliği paylaştırıyordu. Bu kredilerin hemen hemen tamamına yakını, İstanbul'daki büyük ithalatçılara veriliyordu. Örneğin, 20 milyon dolarlık yatırım kotasının 19 milyon doları İstanbul'daki ithalatçılara giderken, sadece 1 milyon doları Anadolu'ya kalıyordu. Anadolu'daki müteşebbisler ciddi döviz sıkıntısı yaşıyor ve kalkınma hamlelerini gerçekleştiremiyorlardı.

Hâlbuki bu döviz ve kredilerin hakkaniyet ölçüsünde Anadolu'ya gönderilmesi gerekiyordu. Asıl hak eden onlardı. Bu adaletin sağlanması, kredilerin Anadolu girişimcisine aktarılabilmesi için, mücadelenin Odalar Birliğinde yürütülmesi gerekiyordu.

Bu amaçla 1966 yılında önce Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanı, ardından Genel Sekreteri olduk. Döviz ve kredi tahsisatlarını Anadolu'ya yöneltince, o güne kadar kredileri istediği gibi kullanan kesimler bundan rahatsız oldu.

Anadolu girişimcisi ise bu mücadelede bizim yanımızda yer aldı. Yapılan seçimde, TOBB Başkanı olduk. Bundan, iç ve dış sermaye çevrelerinin yanı sıra iktidar da rahatsız oldu. Siyasi mülahaza ve müdahalelerle çalışmalarımız engellenmeye çalışıldı.

O zamana kadar Odalar Birliğinin uhdesinde bulunan kredi kotaları yetkisi, siyasi bir kararla, aniden, Odalar Birliğinden alınarak Sanayi Bakanlığına verildi. Ancak, biz milletimize hizmetten geri duramazdık. "Madem siyasi bir kararla bu yetki bizden alınıyor, biz de o zaman siyasete girer mücadelemizi orada veririz." dedik. Milletimize hizmet için yeni bir yola çıktık". (Erbakan, 2014: 11)

(41)

Erbakan, Milli GörüĢ hareketinin baĢlangıcı olarak kabul edilen siyasete giriĢ nedenini bir kalkınma mücadelesi olarak tanımlamıĢtır. Nitekim ilerleyen süreçte Milli GörüĢ hareketinin temel sloganlarından bir tanesini "maddi ve manevi kalkınma” söylemi oluĢturmuĢtur.

Parti kurma çalıĢmaları 1969 genel seçimlerine yetiĢtirilemeyince Erbakan ve 10 arkadaĢı çeĢitli illerden bağımsız milletvekili adayı olmuĢtur. Bağımsızlar Hareketi olarak bilinen bu sürecin sonunda sadece Necmettin Erbakan Konya‟dan milletvekili seçilebilmiĢtir.

Seçimlerden sonra 26 Ocak 1970 tarihinde Erbakan'ın liderliğinde Milli Nizam Partisi kurulmuĢ ve Milli GörüĢ hareketi bir siyasi parti ile tarih sahnesine çıkmıĢtır. Adalet Partisi milletvekilleri Hüsamettin Akmumcu ve Hüseyin Abbas‟ın da partiye katılmaları ile MNP mecliste üç milletvekili ile temsil edilmeye baĢlamıĢtır (ġentürk, 2011: 332). Fakat Milli GörüĢ hareketinin ilk siyasi partisi, daha sonra sıkça karĢılaĢacağı üzere çok uzun ömürlü olmamıĢ ve 20 Mayıs 1971 tarihinde, kuruluĢundan sadece 16 ay sonra Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıĢtır.4

Kapatma kararının arkasından 11 Ekim 1972‟de Milli Selamet Partisi (MSP) kurulmuĢtur. Milli GörüĢ hareketi siyasi parti çatısı altında girdiği ilk seçimler olan 1973 genel seçimlerinde % 11,8 oyla 48 milletvekilliği kazanarak büyük bir baĢarı elde etmiĢtir. MSP oy oranı itibari ile dördüncü, meclis çoğunluğu açısından üçüncü parti konumuna gelmiĢtir (TÜĠK, 2012: 25). Hiçbir partinin tek baĢına hükümet kuracak çoğunluğu elde edememesi üzerine 26 Ocak 1974 tarihinde CHP-MSP koalisyonu kurulmuĢtur. Dönemin Ģartları itibariyle oldukça ilginç bir deneyim olan Bülent Ecevit baĢbakanlığındaki bu koalisyon hükümetinde Erbakan BaĢbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığı görevini alırken; ġevket Kazan Adalet Bakanı, Oğuzhan Asiltürk ĠçiĢleri Bakanı, Abdulkerim Doğru Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Korkut Özal Tarım Bakanı, Fehim Adak Ticaret Bakanı ve Süleyman Arif Emre diyanetten sorumlu devlet bakanı olmuĢtur (Neziroğlu, Yılmaz, 2013a: 3968-3970). Henüz dört yıl önce aktif siyasete dahil olan Milli GörüĢ çizgisi ilk seçimlerinden önemli bir baĢarı elde etmekle kalmamıĢ aynı zamanda hükümet ortağı da olmuĢtur.

4 Milli Nizam Partisi hakkında 20 Mayıs 1971 tarihinde verilen kapatma kararı 14 Ocak 1972 tarih ve 14072 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıĢtır.

Şekil

Tablo  3  ve  tablo  4  birlikte  değerlendirildiğinde  örneklemin  bölge  ve  il  düzeyinde Türkiye‟nin geneline yayılmıĢ olduğu ve teĢkilat mensuplarının tamamını  yansıtma konusunda oldukça baĢarılı bir dağılıma sahip olduğu görülmektedir
Tablo 5. Hayatın en uzun kısmının geçirildiği bölge
ġekil 1. Mezun Olunan Lise Türü (%)
Tablo 13. Mezhep  Sayı  Yüzde  Caferi  1  ,2  Hanbeli  3  ,7  Hanefi  369  87,9  ġafi  38  9,1  Hiçbiri  8  1,9  Diğer  1  ,2  Toplam  420  100,0
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

12 Haziran‟da Amasya‟ya gelen Mustafa Kemal Paşa, Sivas‟ta millî bir kongre toplanması kararını bildiren ve Millî Mücadele‟nin gerçek anlamda başlangıcı

Manavgat'ta 2B arazilerinin yüzde 96'sımn fiyatının metrekarede 56 kuruş ile 28 lira arasında uygulanacağına işaret eden Mat, "Yüzde 0,1'lik bir alanda 28-56 lira aras

Yukarıda belirtilmiş olan hususları da ekleyerek ifade edecek olur isek; işgücüne katılım oranlarının düşüklüğü ve buna rağmen yaşanan yüksek oranlı işsizlik, işgücü

Celâl Bayar , Yol Dergisi, stanbul (Tarihsiz) Midillili, Ahmet. Milli Mücadele, Ankara. Mütarekede zmir Olaylar , Ankara:Türk Tarih Kurumu. Öktem, Haydar Rü tü. Zeki Ar kan),

17 Ruşen Çakır, “Milli Görüş Hareketi”, Tanıl Bora ve Murat Gültekin (Ed.), Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Cilt 6 İslamcılık, İletişim, İstanbul, 2005, s..

Vygotsky’e göre, toplumsal bir süreç olan gelişime yardım eden yetişkinler ya da akranlar vardır ve bu bireyler kültüre uygun olan beceri ve teknolojiler- de daha

Bu makalede, Milli Görüş partilerinin eğitim ve kültür alanlarına ilişkin yak- laşımlarının değerlendirmeleri yapılmıştır. Analizler doğrultusunda kapatı- lan her

Problemlerin keşifsel ve algoritmik çözümleri arasındaki farkları belirtebilecek, Algoritmik bir çözümü olan problemleri çözmek için gereken 6 problem çözme