• Sonuç bulunamadı

Temel Fikriyatı ve Toplumsal Düzlem

2.1. Milli GörüĢ Hareketi

2.1.2. Temel Fikriyatı ve Toplumsal Düzlem

1969 yılında ortaya çıkan Milli GörüĢ hareketi 70‟li yıllarda üç kez hükümette yer almıĢ, 80‟li yıllar hareketin milletvekili adayı olan Turgut Özal‟ın iktidarı elinde bulundurduğu bir dönem olmuĢ, 90‟lı yıllarda Refah Partisi iktidar ortağı olmuĢ, 2000'li yıllar ise hareketin ilk dönemlerinde harekete katılan gençlerin ülke yönetiminde söz sahibi olduğu bir sürece Ģahitlik etmiĢtir. Bu bağlamda Milli GörüĢ hareketi gerek hükümet ortağı olduğu dört dönem gerekse kendi içerisinden çıkmıĢ olan aktörlerin Türkiye siyasetine etkisi dikkate alındığında, Türkiye Cumhuriyeti'nin son elli yılına önemli etkilerde bulunmuĢ bir siyasi harekettir. Siyasi hareket ideolojisini Milli GörüĢ olarak isimlendirmektedir. Harekete ismini veren de, fikriyatının içini dolduran da büyük ölçüde Erbakan‟dır.

Milli GörüĢ fikriyatının temelini “maddi ve manevi kalkınma” düĢüncesi teĢkil etmektedir. Erbakan Milli GörüĢ'ün ana gayesini Türkiye'nin maddi ve manevi sahada kalkınarak saadet ve selamete eriĢmesi (Arpacı, 2017: 141) olarak tanımlamaktadır. Dönemin Ģartları içerisinde maddi kalkınmanın yolunun ise sanayileĢmeden geçtiğini düĢünmektedir.

Erbakan, siyasete girmesinin somut gerekçesini de teĢvik ve kredilerin Anadolu‟daki giriĢimci ve yatırımcılara değil büyük sermaye sahiplerine aktarılması olarak ifade etmektedir. Bu mücadeleyi Odalar ve Borsalar Birliği‟nde sürdürmüĢ, orada siyasi engellemelerle karĢılaĢması neticesinde siyasete girmiĢtir. Erbakan sanayileĢme meselesini Türkiye için olmak ya da olmamak meselesi olarak görmektedir (Erbakan, 2014: 185). Milli GörüĢ terminolojisinde sanayileĢmenin hedefi fabrikalar yapacak fabrikalara ve ileri teknolojiye sahip olmaktır. Aynı zamanda sanayileĢme hamlesini yerli mühendisler eliyle yapmak ve teknik elemanlara sahip olmak da önemli bir hedef olarak konulmaktadır (Erbakan, 2014: 192-193). Erbakan, bağımsızlığın da ancak kendi imkanları ile kalkınmıĢ ve ağır sanayisini tamamlamıĢ bir ekonomiyle (Çalmuk, 2018: 555) mümkün olduğunu düĢünmektedir.

SanayileĢme hedefinin önemli bir parçası olarak savunma sanayinin milli hale getirilmesi Milli GörüĢ'ün hedefleri arasında önemli bir noktayı teĢkil etmektedir. Erbakan, siyasi hayatı boyunca Türkiye'nin kendi uçağını, tankını, füzesini ve silahını yapması gerektiğini (Erbakan, 2014: 193) ifade etmiĢtir. Erbakan, özellikle Kıbrıs Harekâtı sonrası Milli Harp Sanayisinin kurulması önerisini (Çalmuk, 2018: 555) ısrarla iĢlemiĢtir.

Bu bağlamda Erbakan, Milliyetçi Cephe hükümetleri döneminde "Ağır Sanayi Hamlesi" ile 200 civarında fabrikanın temelini atmıĢ ve yaklaĢık 70 tanesini iĢletmeye açabilmiĢtir. Bu fabrikaların dağılımında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine ağırlık verilerek (Çalmuk, 2018: 555) yaygın ve hızlı kalkınma fikri çerçevesinde kalkınmanın ülke sathına yayılması amaçlanmıĢtır.

Diğer yandan Milli GörüĢ‟ün kalkınma anlayıĢının sadece sanayileĢme ve yatırımdan ibaret olmadığını ifade etmek gerekir. Ekonomik kalkınma, hedefin

maddi boyutunu iĢaret ederken manevi kalkınma vurgusu da son derece dikkat çekmektedir. Manevi kalkınmayı ise ahlak ve adalet ekseninde bir kavramlaĢtırma olarak görmek mümkündür.Nitekim “önce ahlak ve maneviyat” sloganı tarihi boyunca Milli GörüĢ‟ün temel ilkelerinden bir tanesini teĢkil etmiĢtir. (Erbakan, 2014: 182). Maddi ve manevi kalkınma söylemi ile Milli GörüĢ endüstrileĢme ile kültür arasında bir iliĢki kurmayı önermektedir (Çalmuk, 2018: 554). Bu bağlamda Milli GörüĢün maddi ve manevi kalkınma fikri; “üretime dayalı yaygın ve hızlı kalkınmayı, kendi yerli değerlerimizle harmanlamak” Ģeklinde özetlenebilir.

Milli GörüĢ hareketi sağ partilerin ekonomi politikalarını yerli üretimi desteklemedikleri ve emeğe hak ettiği değeri vermedikleri için eleĢtirirken; sol partileri de ekonomik anlamda haklı itirazlarına rağmen toplumun değerlerinden kopuk olmakla itham etmektedir. Bu nedenle 70‟li yılların baĢındaki kısa bir dönem haricinde Milli GörüĢ hareketi kendisini ne sağcı ne de solcu olarak tanımlamamıĢtır. Kalkınmanın yanı sıra refahın adil paylaĢımı da hareketin önemli çıkıĢlarından bir tanesidir. Bu çıkıĢ aynı zamanda 90‟lı yıllarda kent yoksullarının Refah Partisine yönelmesini sağlayan etkenlerdendir. Adil Düzen kavramsallaĢtırması üzerinden topluma aktarılan alternatif ekonomik sistem önerisi, toplumun sürekli çağ atladığı iddia edilmesine rağmen kendi refah düzeyinde artıĢ olmadığını düĢünen kitleler üzerinde etkili olmuĢtur.

Erbakan'a göre ne kapitalizm ne de komünizmin insanlığa mutluluk getirme ihtimali bulunmamaktadır. Kapitalizm teĢvik ve tanzim edici bir faktör olan kâr ile birlikte haksız bir sömürü ve zulüm aracı olan faize de yer vermiĢtir. Yine aynı Ģekilde ekonomiyi tanzim eden ve yönlendiren serbest piyasa rekabetine yer verildiği gibi tatbikatta tröstlerin ve tekellerin oluĢumunu engelleyememiĢtir. Buna mukabil komünizm faize karĢı olmakla birlikte mülkiyet hakkı ve kâra da karĢı olmak suretiyle insan tabiatına aykırı düĢmekte ve serbest piyasa rekabetine yer vermeyip ekonomiyi merkezi olarak ve masa baĢında yönlendirmeye çalıĢmaktadır. Bu yolla ekonomiyi ve makro iktisadi dengeleri tahrip etmektedir. Milli GörüĢ'ün alternatif ekonomik sistem önerisi olan Adil Düzen ise meĢru bir hak ve teĢvik edici bir unsur olan kâra müsaade etmekte haksızlık ve sömürü vasıtası olan faize yer vermemektedir. Ayrıca serbest piyasa rekabetini ve mülkiyet hakkını esas almakta

fakat tekelleĢmeye ve ihtikara karĢı çıkmaktadır (Erbakan, 2016a; 75). Zaman zaman Adil Düzen içinde bulunulan dönemin Ģartlarından kopuk olmakla eleĢtirilse dahi Erbakan'ın içtihadı kabul eden yaklaĢımı dikkate alındığında mevcut sisteme yönelik eleĢtiriler ekseninde belirlenen sorunlara Ġslami çözüm üretme amacına matuf olarak biçimlendirildiği (Arpacı, 2017: 170) görülmektedir.

Burada Milli GörüĢ hareketinin 4 kez partisinin kapatılmasına rağmen 80 öncesinin kaotik ortamı da dahil olmak üzere hiçbir zaman ve zeminde Ģiddete tevessül etmediğinin de altını çizmek önem arz etmektedir. Milli GörüĢ Ģiddeti ve silahı hedefe giden yolda meĢru bir araç olarak görmemiĢtir. Bu tavır Türkiye‟de dini hassasiyete sahip kitlelerin radikalize olmasını ve Ģiddeti engellediği gibi, Türkiye‟nin komĢu Müslüman ülkelerdekine benzer bir kaosa sürüklenmesini de önlemiĢtir. Nitekim Erbakan cihadı ilmî, siyasi ve ahlaki alanda yapılacak çalıĢmalar olarak tanımlayarak, silahlı mücadeleyi ülkenin iĢgali durumunda meĢru bir savunma aracı olarak görmüĢ (Erbakan, 2014: 23-29) ve her zaman hareketin mensuplarını çatıĢmaların uzağında tutmuĢtur. Bunda Milli GörüĢ'ün din ve dindarlık algısının marjinallikten uzak, Hanefi-Maturidi geleneğe dayanan ve tekke-tasavvuf kültüründen beslenen bir mahiyete sahip olması önemli bir rol oynamıĢtır.

Erbakan‟ın ufkundan etkilenerek düĢünsel alt yapısı Ģekillenen Milli GörüĢ düĢüncesinde Ġslam Birliği vurgusu da önemli bir yer iĢgal etmektedir. Erbakan‟ın Ġslam ortak pazarı, Ġslam dinarı, Müslüman ülkeler birlemiĢ milletleri, Müslüman ülkeler savunma paktı, Müslüman ülkeler kültür iĢbirliği teĢkilatı (Çakır, 2018: 566) idealleri hareketin her döneminde ön plana çıkmıĢtır. Nitekim Erbakan baĢbakan olduktan sonraki en önemli icraatlarından bir tanesi de D8„i kurmak olmuĢtur. 8 Müslüman ülkeyi merkeze alarak hayata geçirilen ve ekonomik iĢbirliğini temel alan oluĢumun önce tüm Müslüman ülkeleri akabinde tüm ezilen coğrafyaları kapsaması öngörülmüĢtür (Erbakan, 2016b: 34).

Milli GörüĢ'ün retoriği ve söylemleri toplumda özellikle 1990'lı yıllarda ciddi bir karĢılık bulmuĢtur. Sağ partilerin birbirine benzeyen söylemleri ve var olan ekonomik ve sosyal durumu "muhafaza" etmeye yönelik politik tavırları toplumun değiĢim arzusunu karĢılayamazken; değiĢim talebini dile getiren ve mevcut duruma

itiraz eden sol partilerin yerli değerlerle barıĢık olmadığına iliĢkin algı Milli GörüĢ hareketine ciddi bir avantaj sağlamıĢtır.

Milli GörüĢ hareketi ekonomik ve siyasal alanda dıĢlanmıĢ toplumsal kesimlerin siyasi alandaki temsilcisi ve sesi olmuĢtur. Milli GörüĢ çevrede yer alan merkeze doğru ilerlemek isteyen Anadolu burjuvazisinin, küçük teknokrat ve bürokrat grupların, Ġslam adaleti kavramı çevresinde toplanan iĢçilerin ve muhafazakar Kürtlerin (Yavuz, 2018: 595) desteğini almakta zorlanmamıĢtır. Milli GörüĢten ayrılarak ortaya çıkan AK Parti ile birlikte bu toplumsal kesimlerin önemli bir kısmının desteği AK Parti'ye yönelmiĢtir.

Kurucu ve yönetici elitleri orta ve üst sınıflardan gelmiĢ (Yavuz, 2018: 595) eğitimli bir kadrodan oluĢan Milli GörüĢ hareketi, özellikle 1) kentli, orta sınıf, eğitimli dindarlardan, 2) kırdan kente göç etmiĢ kitlelerden ve 3) kentin varoĢlarında yaĢayan yoksullar ve iĢçilerden oluĢan bir sosyolojik tabana yerleĢmiĢtir. Kentlerde ve büyük Ģehirlerde yaĢayan bu toplumsal kesimler farklı motivasyonlarla Milli GörüĢ hareketine oy desteği vermiĢtir. Bu noktada Milli GörüĢ hareketinin kentli bir hareket olduğunun, kentlerde ve metropollerde elde ettiği destek ve aldığı oyun her zaman kırsal bölgelerden daha yüksek olduğunun altını çizmek gerekmektedir.

Milli GörüĢ hareketi gerek 1980 öncesinde Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Akıncılar gibi oluĢumlar üzerinden gerekse 1980 sonrası Milli Gençlik Vakfı (MGV), Anadolu Gençlik Derneği (AGD) gibi yapılanmalar eliyle gençlik çalıĢmalarına da önem vermiĢtir. Bu dernek ve vakıflar içerisinde siyasal toplumsallaĢma süreçlerini yaĢayan gençler hareketin sürekliliğini sağlamıĢ ve siyasi partinin ihtiyacı olan insan kaynağını karĢılama noktasında iĢlevsel bir fonksiyon icra etmiĢlerdir.

Gençlik çalıĢmalarının yanı sıra Necmettin Erbakan kendi teĢkilatları ekseninde insani yardım derneği, iĢçi sendikası, memur sendikası, öğretmen derneği, teknik elemanlar derneği, hukukçular derneği gibi farklı uzmanlık alanlarında birçok oluĢumun ortaya çıkmasına da vesile olmuĢtur. Henüz siyasi çalıĢmalarının baĢında MNP'yi dahi kurmamıĢken 1969 yılında Ekonomik ve Sosyal AraĢtırma Merkezini (ESAM) kurarak hem Türkiye'de düĢünce kuruluĢlarının öncülerinden olmuĢ hem de

siyasi harekete ilmi ve bilimsel çalıĢmalarla politika ve strateji geliĢtirecek bir mekanizmayı hayata geçirmeyi planlamıĢtır.

Ġlk olarak bir düĢünce kuruluĢu kurarak yola çıkmıĢ olması Milli GörüĢ hareketinin ortaya çıktığı zamanın siyaset anlayıĢının ötesinde siyasi reflekslere sahip olduğunu göstermektedir. Nitekim Erbakan Ġslam'ı ilim, çağdaĢlık, sosyal adalet ve adil düzen (Erbakan, 2014; 41) olarak tanımlayarak hem içtihada ve ıslahata açık kapı bırakmakta hem de bilimsel çalıĢmalara önem atfederek siyasi çalıĢmalarını ilmi bir zemine oturtmayı planlamaktadır. Zaten Milli GörüĢ hareketinin kurucu ve çekirdek kadrosu da akademisyen, bürokrat, mühendis gibi döneminin eğitimli simalarından müteĢekkil bir mahiyet arz etmektedir.

Diğer yandan Milli GörüĢ hareketi dindar kadınların siyasallaĢmasında ve toplumsal hayata katılmasında da önemli bir rol oynamıĢtır. Erbakan kadının çalıĢmasını ve ekonomik hayata katılmasını teĢvik ederken, Ġslam'da kadının da erkekler gibi ilim ve ibadetle mükellef olduğunu savunmuĢtur (Erbakan, 2014: 79). Bu doğrultuda özellikle 1994 ve 1995 seçimlerinde kadınların teĢkilat bünyesinde yaptıkları çalıĢmalar seçim baĢarılarının kazanılmasına ciddi katkı sağlamıĢtır. Bu dönemde gerçekleĢtirilen ev ziyaretleri, mahalle toplantıları, ilçe ziyaretleri gibi çalıĢmalarda kadın parti mensupları baĢrolde yer almıĢlardır. Kadını toplumsal hayattan uzaklaĢtıran geleneksel muhafazakar anlayıĢın tersine Milli GörüĢ kadınları siyasi çalıĢmalarda aktif bir aktör olarak görmüĢtür. Fakat ironik bir Ģekilde kadın kolları dıĢında teĢkilatların üst ve orta kademelerinde kadınlar kendilerine çok fazla yer bulamamıĢlardır.

Milli GörüĢ hareketinin ortaya çıkıĢında ĠskenderpaĢa Cemaati olarak bilinen GümüĢhanevi Dergahı Ģeyhi Mehmed Zahid Kotku'nun bizzat tasvip ve teĢviki (Çakır, 2018: 545) olmuĢtur. Hareketin baĢlangıçtaki ideolojisinin Ģekillenmesinde de Mehmed Zahid Kotku'nun rolü büyüktür (Yavuz, 2018: 591). Bu kökene rağmen Milli GörüĢ hareketinin kurulduğu günden bu yana cemaat ve tarikatlarla çok sıcak bir iliĢkiye sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. En büyük iki grubu oluĢturan Süleymancılar ve Nurcular Milli GörüĢ hareketine kuruluĢundan itibaren mesafeli durmuĢlardır. Yeni Asyacılar olarak bilinen ve Said Nursi‟nin takipçisi olan okuyucu Nurcu gruplar ile Süleymancılar olarak bilinen Süleyman Hilmi Tunahan‟ın

takipçileri Milli GörüĢ hareketine destek vermemiĢlerdir. Özellikle Adalet Partisi ve Süleyman Demirel‟e Demokrat Parti‟nin devamı olduğu düĢüncesiyle destek veren Nurcu gruplarla Milli GörüĢ hareketi arasında ciddi bir doku uyuĢmazlığı ortaya çıkmıĢ ve bu kesim Erbakan‟a karĢı muhafazakâr seçmeni böldüğü iddiasıyla ciddi bir muhalefet sergilemiĢlerdir. Milli GörüĢ hareketine yakın duran tek Nurcu ekol Hüsrev AltınbaĢak‟a bağlı olan yazıcı Nurcular olmuĢtur. Bu grubun yanı sıra ĠskenderpaĢa Cemaati, Erenköy Cemaati, Ġsmailağa Cemaati gibi yaygın ve güçlü Ġslami gruplarla birlikte yöresel etkinliği olan daha küçük Ġslami gruplar tarafından da desteklenmiĢtir. ĠskenderpaĢa Cemaati özellikle öğrenciler, akademisyenler ve bürokratlar üzerinde etkili iken Erenköy Cemaatinin iĢ dünyasında etkili olması (Bkz: ġentürk, 2011: 332-346) Erbakan‟a bir hareket ve etkinlik alanı kazandırmıĢtır. 2001 sonrasında AK Parti‟nin kurulması ile birlikte hareketi destekleyen Ġslami grupların da büyük bir çoğunluğunun Milli GörüĢ hareketinden koparak Recep Tayyip Erdoğan etrafında toplandığını söylemek mümkündür.

Milli GörüĢ hareketi Bağımsızlar Hareketi'nden bu yana sırasıyla Milli Nizam Partisi (MNP), Milli Selamet Partisi (MSP), Refah Partisi (RP), Fazilet Partisi (FP) ve Saadet Partisi'ni (SP) kurmuĢtur (Çakır, 2018: 544). Milli GörüĢ hareketi siyasi partilerin yanı sıra pek çok sivil toplum kuruluĢu da kurarak toplumun farklı kesimlerine ulaĢmayı amaçlamıĢtır. Bu oluĢumların en önemlileri gençlik alanında faaliyet gösteren Anadolu Gençlik Derneği (AGD) ve Milli Gençlik Vakfı (MGV), bilimsel çalıĢmalar yapan Ekonomik ve Sosyal AraĢtırmalar Merkezi (ESAM), yurtdıĢı teĢkilatlarını oluĢturan Avrupa Milli GörüĢ TeĢkilatı (AMGT) ve Milli GörüĢ Ġslam Topluluğu (IGMG), insani yardım alanında faaliyet gösteren Cansuyu Derneği‟dir. Milli GörüĢ‟e bağlı olarak faaliyet gösteren ġuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞDER), Teknik Elemanlar Derneği (TEKDER), Din Görevlileri Birliği (Din-Bir- Der) gibi hemen hemen her meslek dalını kapsayan birçok meslek kuruluĢu da bulunmaktadır. Aynı zamanda Hak ĠĢ Sendikası, Müstakil Sanayici ve ĠĢadamları Derneği (MÜSĠAD), Anadolu Aslanları ĠĢadamları Derneği (ASKON), Hukuki AraĢtırmalar Derneği (HUDER) gibi oluĢumların kurulmasında da Milli GörüĢ hareketi etkili olmuĢtur (Bkz: Arpacı, 2017: 196-206).

Milli GörüĢ hareketi 2019 yılı itibariyle günlük gazete olarak Milli Gazete, aylık dergi olarak Anadolu Gençlik Dergisi ve televizyon kanalı olarak TV 5 üzerinden yayın faaliyetlerine devam etmektedir. Ġnternet haberciliği noktasında da Milli Gazete‟nin internet sitesi üzerinden yayın yapılmaktadır.

Türkiye'nin tarihsel ve toplumsal değiĢimine etki eden önemli bir siyasi aktör olarak Milli GörüĢ'ü tüm boyutları ile ele almanın bu çalıĢmanın kapsamını aĢacağı gerçeğinden hareketle son cümle olarak; Milli GörüĢ hareketini diğer Müslüman ülkelerdeki benzerlerinin Selefiliğe yaklaĢan çizgilerinin aksine Hanefi-Maturidi paradigmaya yaslanan ve tekke kültüründen beslenen, Selçuklu ve Osmanlı tecrübesine önem veren, içinde doğduğu toplumun değerlerine vurgu yapan, maddi ve manevi kalkınma, sanayileĢme, ekonomik geliĢme, üretim, emek, bilim, adil düzen, ahlak, adalet gibi temel kavramlar çerçevesinde Ģekillenen, Ġslam Birliği ve tüm ezilen coğrafyaların birlikteliği idealini benimsemiĢ ıslahatçı bir siyasi hareket olarak tanımlamak mümkündür. Bu yönüyle de baĢarılı sonuçlar elde etmiĢ bir deneyim olarak pek çok Ġslam ülkesinde rol model olmuĢ ve Erbakan'ın tüm Ġslam coğrafyasında tanınan ve saygı duyulan bir lider pozisyonuna sahip olmasını sağlamıĢtır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Tez çalıĢmasının 3. bölümünde, gerçekleĢtirilen saha araĢtırması hakkında bilgi verilmiĢ ve araĢtırma sonuçları paylaĢılarak analiz ve yorumlamalarına yer verilmiĢtir.

Benzer Belgeler