• Sonuç bulunamadı

(Ankara İli Örneği) GENEL LİSELERDE ÖRGÜTSEL İLETİŞİM İLE ÖĞRETMENLERİN ÖRGÜTSEL ÖZDEŞLEŞMELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(Ankara İli Örneği) GENEL LİSELERDE ÖRGÜTSEL İLETİŞİM İLE ÖĞRETMENLERİN ÖRGÜTSEL ÖZDEŞLEŞMELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ"

Copied!
112
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI

EĞİTİM YÖNETİMİ VE DENETİMİ BİLİM DALI

(Ankara Ġli Örneği)

GENEL LĠSELERDE ÖRGÜTSEL ĠLETĠġĠM ĠLE ÖĞRETMENLERĠN

ÖRGÜTSEL ÖZDEġLEġMELERĠ ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

A.Ece EREL YETİM

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Asım ÖZDEMİR

Ankara Mart.2010

(2)

ÖĞRETMENLERĠN ÖRGÜTSEL ÖZDEġLEġMELERĠ ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ” baĢlıklı tezi ...tarihinde, jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalında Yüksek Lisans Yeterlik Tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Adı Soyadı Ġmza

BaĢkan: ... ……….

Üye ( Tez DanıĢmanı): ... .……….

Üye: ... .……….

(3)

Genel liselerdeki örgütsel iletiĢim ile öğretmenlerin örgütsel özdeĢleĢmeleri arasındaki iliĢkinin incelendiği bu çalıĢmanın eğitim kurumlarımızda çalıĢan yönetici ve öğretmenlere örgüt içerisindeki iliĢkilerinde yardımcı olması, fikir vermesi ve bundan sonra yapılacak çalıĢmalara kaynaklık etmesini dilerim.

AraĢtırmanın her aĢamasında yardım, rehberlik ve ilgisini esirgemeyen hocam ve tez danıĢmanım Sayın Yrd. Doç.Dr. Asım ÖZDEMĠR’ e sonsuz teĢekkürlerimi sunarım. AraĢtırmanın istatistiksel analizlerinde yardım ve desteklerini sunan Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ġstatistik Bölümü Yrd. Doç. Dr. Bülent ALTUNKAYNAK’ a teĢekkür ederim.

AraĢtırmanın her aĢamasında desteklerini esirgemeyen Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü yönetici ve çalıĢanlarına teĢekkür ederim.

Ayrıca, tez çalıĢmam süresince her zorlandığım noktada yanımda olan, sonsuz moral, destek ve yardımlarını gösteren sevgili babacığım S.Erdinç EREL ve annem N.Filiz EREL’ e sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

Sonsuz destek ve

Sevgilerini esirgemeyen Babam Erdinç ve Annem Filiz EREL’ e

(4)

Toplumun önemli örgütlerinin baĢında gelen eğitim örgütlerinin hizmet kalitesini arttırmak için yapılan çalıĢmalara da eğitim kurumlarında çalıĢan yönetici ve öğretmenler konu olmuĢtur. Eğitim kurumlarında çalıĢan yönetici ve öğretmenlerin bulundukları kurumdan memnuniyetlerinin arttırılması, kurumlarına ve mesleklerine aidiyet hislerinin güçlenmesi ve kurumlarıyla özdeĢleĢmeleri büyük önem kazanmıĢtır. Kendilerini kurumlarıyla özdeĢleĢtiren çalıĢanlar, kurumlarının ilerlemesi için daha fazla emek harcayacak, kurumlarının karĢılaĢtıkları sorunları kendi sorunları gibi benimseyecek ve çözüm için çaba sarf edeceklerdir.

Bu çalıĢmanın amacı; eğitim kurumlarında çalıĢan öğretmen ve yöneticilerimizin örgütsel iletiĢimleri ile örgütsel özdeĢleĢmeleri arasındaki iliĢkileri tespit etmek, bu iliĢkinin cinsiyet, hizmet süresi ve branĢ bağımsız değiĢkenleriyle iliĢkisini belirlemektir.

AraĢtırma tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalıĢmadır. AraĢtırmanın evrenini Ankara’nın merkez ilçelerindeki genel resmi liseler oluĢturmaktadır. AraĢtırma örneklemini tesadüfî küme örneklemesi kullanılarak her bir ilçeden seçilen genel liselerdeki öğretmenlerin tamamı oluĢturmuĢtur.

AraĢtırmada kullanılan veri toplama aracı iki bölümden oluĢmuĢtur. Birinci, bölüm kiĢisel bilgilerden, ikinci bölüm ise, 5’li likert ölçeği olarak tasarlanan iki anketten oluĢmuĢtur. Birinci anket, örgütsel iletiĢim düzeyini belirlemek amacıyla oluĢturulan 34 maddeden, ikinci ölçek ise örgütsel özdeĢleĢme düzeyini belirlemeye yönelik 25 maddeden oluĢmuĢtur. Veri toplama aracı, Ankara merkez ilçelerinde 2009-2010 eğitim-öğretim yılında görev yapan 520 öğretmen üzerinde uygulanmıĢtır. Elde edilen sonuçlar SPSS 18.0 (PASW 18.0) programı kullanılarak değerlendirilmiĢtir.

AraĢtırma bulgularına göre; genel lise öğretmenlerinin algılarına göre, örgütsel özdeĢleĢme örgütsel iletiĢim ile pozitif iliĢki içerisindedir. Örgütsel özdeĢleĢme düzeyini, örgütsel iletiĢimin “yönetici ve öğretmenlerin tutum ve davranıĢları “alt boyutu ile “genel lise yöneticilerinin öğretmenlere görev tanımları hakkında verdikleri bilgiler” alt boyutunun en fazla etkilediği söylenebilir.

Eğitim kurumlarımızda eğitimin kalitesini arttırmak, topluma faydalı bireyler yetiĢtirmek için okullarımızda çalıĢan öğretmenlerimizin kurum içi iletiĢimlerini arttırmalı, eğitim-öğretim hizmetlerine daha fazla katılımlarını sağlamalı, hizmet yılı az ve hizmet yılı fazla olan öğretmenlerimizin birlikte projeler oluĢturarak tecrübelerini paylaĢmalarına imkân tanımalıyız. Böylece, öğretmenlerimizin okullarına ait memnuniyet duygularını arttırarak kurumlarıyla özdeĢleĢmelerini sağlamalıyız.

Anahtar Kelimeler: Örgütsel iletiĢim, örgütsel özdeĢleĢme.

(5)

The administrators and teachers working at education institutions have become subjects for the research carried out to increase service quality of education institutions, the leading organisations society. That increasing their pleasure of being with their institutions, and strengthening their state of belonging to their profession and institutions and their identification with their institutions has gained more importance. The workers identified with their institutions will try much more for progress of their institution and also they will absorb the challenges the institution faces and so try to handle much more.

The goal of this study is to determine the relation between the organisational communication and the organisational identification the administrators and teachers have. Additionally, the goal is to determine the relativity of this relation with gender, service span and branch independent variable.

The research is a descriptive study in which the scanning model is used. The official high schools in Ankara Centrum constitute the universe of the research. All the teachers at these schools chosen by using random cluster sample from each district of Ankara constitute the sample of the research.

The data gathering device used in the research consists two chapters. First one is composed of personal information, and the second one is composed of two polls planned as quintet likert scale. The first poll is composed of 34 entries planned to determine the organisational communication level, and the second scale is composed of 25 entries planned to determine the organisational identification level. The data gathering device has been carried out on 520 teachers working in 2009-2010 school year in Ankara Centrum. The results have been evaluated by using SPSS 18.0 (PASW 18.0) programme.

According to the results, to high school teachers’ mind, there is a positive relation between organisational identification and organisational communication. That “the administrators’ and teachers’ attitude and behaviour” lower dimension and “the introduction given to teachers by the administrators about the duty definition” lower dimension of organisational communication affect the most the organisational identification level can be said.

To increase the education quality, to bring up beneficial persons for society, we should increase the communication of teachers in institutions. We should provide them with being part of education and instruction. Moreover, we should give chance to young teachers to work with experienced teachers on the same project, so that they can share their own experiences. Thus, we should ensure their identification with their institutions by increasing pleasure of belonging.

Key Words: Organisational communication, organisational identification.

(6)

Sayfa

JÜRĠ ÜYELERĠNĠN ĠMZA SAYFASI... i

ÖN SÖZ... . ii

ÖZET... iii

ABSTRACT……….. iv

ĠÇĠNDEKĠLER……….. v

TABLOLAR LĠSTESĠ... viii

ġEKĠLLER LĠSTESĠ... ix KISALTMALAR LĠSTESĠ... x BÖLÜM –I GİRİŞ 1.1. Problem Durumu... 1 1.2 AraĢtırmanın Amacı... 4 1.3. AraĢtırmanın Önemi... 4 1.4. AraĢtırmanın Varsayımları... 5 1.5. AraĢtırmanın Sınırlılıkları... 5 1.6. Tanımlar... 5 BÖLÜM –II KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1. ĠLETĠġĠM………. 7

2.1.1. ĠletiĢim Kavramının Tanımı ve Kapsamı………... 7

2.1.2. ĠletiĢimin Amacı ve Önemi……….. 9

2.1.3. ĠletiĢimin Temel Özellikleri... 9

2.1.4. ĠletiĢim Süreci ve Süreci OluĢturan Unsurlar... 11

2.1.4.1. Kaynak (Gönderici)... 12

2.1.4.1.1. Kaynağın TaĢıması Gereken Özellikler……….. 12

2.1.4.2. Algılama ve Değerlendirme………... 13

2.1.4.3. Mesaj (Ġleti)... 14

2.1.4.3.1.Mesajın TaĢıması Gereken Özellikler..……….. 14

2.1.4.3.2. Mesaj Kodlama ve Kod Açma... 16

2.1.4.4. Kanal (Araç)... 17

2.1.4.5. Alıcı (Hedef)………... 18

2.1.4.5.1. Alıcının TaĢıması Gereken Özellikler... 18

2.1.4.6. Geri Bildirim (Feedback)... 20

2.1.4.7.Gürültü……….. 21

2.1.5. ĠletiĢimin ĠĢlevleri... 22

2.1.6. ĠletiĢim Türleri... 23

2.1.7. Etkin ĠletiĢimi Engelleyen Faktörler... 24

2.1.7.1. Fiziksel Faktörler... 24

2.1.7.2. Sosyo-Psikolojik Faktörler... 25

2.1.8. Eğitim Kurumlarında ĠletiĢim... 26

2.1.8.1. Öğretmen-Öğrenci ĠletiĢimi... 26

2.1.8.2. Öğretmen-Veli ĠletiĢimi... 26

2.1.8.3. Öğretmen-Yönetici ĠletiĢimi... 27 v

(7)

2.2.1. Örgüt Kavramı... 27

2.2.2. Örgütsel ĠletiĢim Kavramı... 28

2.2.3. Örgütsel ĠletiĢimin Tanımı………. 28

2.2.4. Örgütsel ĠletiĢimin Özellikleri... 29

2.2.5. Örgütsel ĠletiĢimin Amaçları... 29

2.2.6. Örgütsel ĠletiĢimin ĠĢlevleri... 30

2.2.7. Örgütsel ĠletiĢim Kanalları... 31

2.2.7.1. Dikey Kanallar... 31

2.2.7.2. Yatay Kanallar... 32

2.2.7.3. Çapraz kanallar... 32

2.2.8. Örgütsel ĠletiĢim Modelleri... 32

2.2.8.1. Merkezi Model... 33

2.2.8.2. Y Modeli... 33

2.2.8.3. Zincir Modeli... 33

2.2.8.4. Dairesel (Çember)Modeli... 33

2.2.8.5. Serbest Model... 34

2.2.9. Örgütsel ĠletiĢim Araçları... 34

2.2.9.1. Yazılı ĠletiĢim Araçları... 34

2.2.9.2. Sözlü ĠletiĢim Araçları... 34

2.2.9.3. Görsel-ĠĢitsel ĠletiĢim araçları... 34

2.2.10. Örgütsel ĠletiĢimi Etkileyen Faktörler... 35

2.2.10.1. KiĢisel Faktörler... 35

2.2.10.2. Örgütsel Faktörler... 35

2.2.10.3. Teknolojik Faktörler... 36

2.3. ÖZDEġLEġME………... ... 36

2.3.1. ÖzdeĢleĢme Kavramı ve Tanımı... 36

2.3.2 Grup Olgusu... 37

2.3.3. Sosyal Kimlik Teorisi... 38

2.3.3.1. Sosyal Sınıflandırma (Kategorizasyon)... 39

2.3.3.2. Sosyal KarĢılaĢtırma... 40

2.3.4. Benlik Sınıflandırma (Kendini Sınıflandırma) Teorisi... 41

2.3.5. Sosyal ÖzdeĢleĢme... 42

2.4.ÖRGÜTSEL ÖZDEġLEġME………...43

2.4.1. Örgütsel ÖzdeĢleĢmenin Kavramı... 43

2.4.2. Örgütsel ÖzdeĢleĢmenin Tanımı...…….... 44

2.4.3. Örgütsel ÖzdeĢleĢmenin Özellikleri ve Önemi... 45

2.4.4. Örgütsel ÖzdeĢleĢmeyle Ġlgili YaklaĢımlar... 47

2.4.4.1. Sosyal Kimlik Kuramından Önceki Örgütsel ÖzdeĢleĢme YaklaĢımları... 48

2.4.4.2. Sosyal Kimlik Kuramından Sonraki Örgütsel ÖzdeĢleĢme YaklaĢımları....49

(8)

YÖNTEM

3.1. AraĢtırmanın Modeli... 51

3.2. Evren ve Örneklem... 51

3.3. Veri Toplama Teknikleri... 52

3.3.1. Veri Toplama Aracının GeliĢtirilmesi... 53

3.3.2. Geçerlik ve Güvenirlik ÇalıĢmaları... 53

3.4. Verilerin Analizi... 56 BÖLÜM –IV BULGULAR VE YORUM………... 57 BÖLÜM-V SONUÇ ve ÖNERİLER 5.1. Sonuç……….... 70 5.2. Öneriler………... 75 KAYNAKÇA……….... 77 EKLER EK-1 Veri Toplama Aracı………... 86

EK-2 MEB Valilik Onayı……… 91

EK-3 Kullanılan Örgütsel ĠletiĢim Ölçeği………... 93

EK-4 Kullanılan Örgütsel ÖzdeĢleĢme Ölçeği……… 94

EK-5 Ankara Ġli Merkez Ġlçeleri Genel Liseler Listesi………... 95

EK-6 Uygulama Yapılan Okulların Listesi……… 101

(9)

Tablo 3.1. AraĢtırmaya Katılan Öğretmenlerin ÇeĢitli DeğiĢkenlere Göre Dağılımı...52

Tablo 3.2. “ĠletiĢim Ölçeği”nin Güvenirlik Katsayıları………....55

Tablo 3.3. “Örgütsel ÖzdeĢleĢme Ölçeği”nin Güvenirlik Katsayısı……….55

Tablo 4.1. Öğretmenlerin Örgütsel ĠletiĢim Düzeyleri………... 57

Tablo 4.2. Örgütsel ĠletiĢimin Cinsiyete Göre KarĢılaĢtırılmasına Ait t-Testi Sonuçları ………... 58

Tablo 4.3 Örgütsel ĠletiĢimin Mesleki Kıdeme Göre Ġncelenmesi……… 60

Tablo 4.4. Örgütsel ĠletiĢimin BranĢa Göre Ġncelenmesi... 62

Tablo 4.5. Öğretmenlerin Örgütsel ÖzdeĢleĢme Düzeyleri………... 63

Tablo 4.6. Öğretmenlerin Örgütsel ÖzdeĢleĢme Düzeylerinin Cinsiyete Göre KarĢılaĢtırılmasına Ait t-Testi Sonuçları……….... 64

Tablo 4.7. Öğretmenlerin Örgütsel ÖzdeĢleĢme Düzeylerinin Mesleki Kıdem Açısından Ġncelenmesi……… 64

Tablo 4.8. Öğretmenlerin Örgütsel ÖzdeĢleĢme Düzeylerinin BranĢa Göre Ġncelenmesi………. 65

Tablo 4.9. Örgütsel ĠletiĢim ile Örgütsel ÖzdeĢleĢme Arasındaki ĠliĢki Katsayıları……….. 66

Tablo 4.10. Örgütsel ĠletiĢim ile Örgütsel ÖzdeĢleĢme Ġçin Kullanılan Kısaltmalar………. 67

Tablo 4.11. Örgütsel ĠletiĢim ile Örgütsel ÖzdeĢleĢme Arasındaki Yordamsal Yapı Ġçin ANOVA Testi Sonuçları……….... 68

Tablo 4.12. Örgütsel ĠletiĢim ile Örgütsel ÖzdeĢleĢme Arasındaki Yordamsal Yapı Ġçin Katsayı Tahminleri………. 68

(10)

Sayfa

Şekil 2.1. HaberleĢme Süreci ve Mekanizması ………... 12

Şekil 2.2. Geri Bildirim Süreci………. 21

Şekil 2.3. Toplumsal ĠletiĢim Süreci………. 23

Şekil 2.4. Örgütsel ÖzdeĢleĢme Modeli………...…. 44

(11)

1. a.g.e. Adı geçen eser 2. Akt./ akt. Aktaran

3. AÖF Açık Öğretim Fakültesi 4. AÜ Anadolu Üniversitesi 5. ÇÜ Çukurova Üniversitesi 6. çev. Çeviren

7. ed. Editör

8. MEB Milli Eğitim Bakanlığı 9. MPM Milli Prodüktivite Merkezi

10. O.Ö.K.Y. Orta Öğretim Kurumlar Yönetmeliği 11. s. Sayfa

12. Ünv. Üniversite/Üniversitesi 13. vb. ve benzeri / ve benzerleri 14. vd. ve diğerleri

15. Yay. Yayınları / Yayıncılık

(12)

GİRİŞ

1.1.Problem Durumu

Örgüt ve örgütsel yaşam, insanoğlu için vazgeçilmez bir gereksinimdir. İnsan, geçmişten geleceğe biyolojik, fizyolojik ve ruhsal birtakım sınırlılıklara sahiptir. Bu sınırlılıkların üstesinden gelebilmesi için başkalarıyla işbirliği yapması gerekir

(Özalp, 1992:3).

Örgüt (Organizasyon), iş ve işlev bölümü yaparak, bir otorite hiyerarşisi içinde, ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmiş insanların faaliyetlerinin koordinasyonudur (Schein, akt. Dökmen, 2003:37).

Türkçe Sözlük örgüt kavramını, “ortak bir amacı ya da eylemi gerçekleştirmek ereğiyle bir araya gelmiş kurumların ya da kişilerin oluşturduğu birlik’ olarak tanımlanmaktadır (Püsküllüoğlu, 1995:1202).

Örgütler, insanların gereksinimleri karşısında ortaya çıkan yapılardır. Yeryüzündeki ilk örgütlerin, insanın çeşitli gereksinimlerini karşılamak amacıyla verdiği uğraşlar sırasında, belli bir gereksinimi başka bir insan ya da insanların yardımı olmaksızın karşılayamayacağını anlamasıyla doğduğu söylenebilir. Daha sonra örgütlü çabaların, bireysel çabalara göre insanların türlü gereksinimlerini karşılamada daha etkili olması; örgütlerin sayısını, türlerini ve büyüklüklerini her geçen gün hızla arttırarak önemli boyutlara ulaştırmıştır. Artık insan için örgütle ilişkisiz bir yaşam biçimi düşünülememektedir (Karakoç, 1989:81).

Örgütler yaşamımızın her yönünü kapsamıştır. Günlük yaşamımızda, çeşitli nedenlerle, çoğuyla ilişkimiz vardır. Gerçekten de yaşamımızın büyük bir bölümü örgütlerde geçer ya da onlardan etkileniriz. Zamanımızın çoğunu bir şirketin, bir okulun, sosyal, kültürel, ekonomik ya da dinsel bir örgütün üyesi olarak geçiririz. Bu ilişkilerde bazen işgören, bazen öğrenci, kimi zamanda müşteri, hasta ya da vatandaş konumunda bulunuruz (Can, 2007:1).

Küreselleşmenin de etkisiyle örgütler, kurumsal rekabet gücünü kazanmada ve varlıklarını etkili bir biçimde devam ettirebilmede, ürettikleri mal ve hizmetlerin kalitesini sürekli olarak geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu kavramışlardır. Dolayısıyla, birçok örgüt, hatta örgütlerin de ötesinde ülke, başarının en önemli öğesinin “kaliteli mal veya hizmet sunmak” olduğunu artık tartışmamaktadır. Örgütlerin

(13)

günümüz ağır rekabet koşulları altında yalnızca ayakta kalabilmek için değil, daha fazlasını elde etmek için hızlı bir değişim süreci içerisine girdiklerini görüyoruz. Değişim süreciyle ilgili yapılan çalışmalarda saptanan sorunların başında iletişimsizlik yer almaktadır (Gürgen, 1997:1).

Hizmet kalitesinin üretilebileceği ortamlar olan hizmet sektörü açısından bakıldığında ve 20. yüzyılın “eğitilebilme” yi temel bir insan hakkı olarak kabul eden bir yüzyıl olduğu düşünüldüğünde; bir hizmet sektörü olarak adlandırılan eğitim sektöründe, başta kalite anlayışı, sonrasında da bu anlayış tarafından oluşturulması beklenen kalite uygulamaları; herhangi bir üretim sektörüne oranla daha düşük düzeyde kalmaktadır. Dolayısıyla, eğitilmiş insan kaynağı kalitesinin diğer alanlardaki kalite hedeflerinin ön koşulu olduğunun farkına varılması ve hatta altının bir kez daha çizilmesi yararlı olacaktır. Diğer bir deyişle, eğitim kalitesi, eğitim sektörü kadar diğer sektörler için de öncelikli ve yaşamsal bir anlam taşımaktadır (Eroğlu, 2008:225).

Eğitim sistemi, varlık gerekçesini sürdürebilecek yeni amaçlar belirlemek ve yeni yüzyılda işlevsel olmanın yollarını aramak zorundadır (Özden, 1998:132). Eğitimin temel fonksiyonu, toplumun devamlılığını sağlayacak kültür ve değerlerin aktarılması ve biçimlendirilmesidir (Özdemir, 2000:4). Eğitim kurumlarının beklenen işlevini yerine getirebilmesi için eğitimde niteliğin artırılması gerekmektedir

(Özdemir, 2003: 45).

Okul, toplumun eğitiminde istek ve beklentileri karşılamak üzere, eğitim sisteminin en alt birimini oluşturan bir örgüttür. Uygulamaları gözlenir, değerlendirilir ve eleştirilir (Kaya, 2007:157).

Okul, çevresinden aldığı başta öğrenci kaynağı olmak üzere, program, öğretmen, teknoloji gibi diğer kaynakları belli alt sistemler yardımı ile işe koşan, çevreye eğitim hizmeti ve eğitilmiş insanları ürün olarak sunan, okulun işleyişini değerlendirerek dönütler sağlayan, bu doğrultuda program ve süreçlerini gözden geçirerek gerektiğinde değişiklikler yapmak suretiyle varlığını sürdürmeye çalışan açık sosyal bir sistem olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle okul, belirli bir mekanda, belirli bir rol yapısı ve belirli bir amaçlara bağlı olarak belirli bir insan grubuna, belli bir süre, planlı ve programlı eğitim-öğretim hizmeti sunan toplumsal bir hizmet örgütü olarak nitelendirilebilir (Şişman ve Turan, 2005: 109).

Eğitim kurumlarının kendisinden beklenen bu başarıyı ve atılımı gösterebilmesinde tabii ki nitelikli öğretmenlerin, başarılı idarecilerin ve alt yapısı güçlü öğrencilerin etkisi çok büyüktür. Ama bu faktörler tek başına yeterli değildir. Bunların

(14)

yanı sıra eğitim kurumlarının amaçlarına ulaşabilmesinde ve yüksek kaliteli eğitim hizmeti verebilmesinde kurum içindeki öğretmen, öğrenci, okul yöneticisi, veli, okul-aile birliği gibi kişiler arasındaki iletişimin önemi yadsınamayacak ölçüde büyüktür (Eroğlu, 2008:226).

İletişim sistemini sağlıklı bir biçimde yapılandırmayan hiçbir kurumun yaşaması mümkün görülmemektedir. Çünkü açık sistem olan kurumların dış çevrelerinden sürekli girdi almaları ve aynı çevreye çıktı vermeleri gerekmektedir. Bu da çevreyle etkileşim içinde olmaktadır. Buradan yola çıkarak büyük kurumlarda etkin bir yönetimin ancak iyi bir iletişim yoluyla mümkün olabileceği söylenebilir (Gülnar, 2007:39)

İletişim, okul yöneticisinin iş yaptırmak için kullandığı temel araçtır. Okul yöneticisi, neyi, ne zaman istediğini iletişim süreciyle okuldaki öğretmenlere, diğer idari personele, okul-aile birliğine aktarabilmektedir. Okul yöneticisi hem kendi iletişim becerilerini hem de okulun örgütsel iletişim süreçlerini kullanarak okuldaki ilgili kişilere iş yaptırmaya çalışan bir kişidir (Atak, 2005:59).

Bir kurumun etkili biçimde yaşayabilmesi kadar önemli diğer bir kavram ise özdeşleşmedir. Özdeşleşme ile belirli bir kimliğe veya kimlikler dizisini benimseme, bu kimlik veya kimlikler dizisine bağlanma durumu kastedilmektedir (Foote, 1951:17).

İş ya da örgütü ile özdeşleşen insanda huzur ve mutluluk yaratır. Bunun sonucunda çalışanlar sanki kendi evine gidiyor gibi işlerine giderken huzur ve mutlulukla gider. Bu da verimliliği olumda yönde etkiler. Aynı düşünceyle, eğitim örgütleri olan okullarımızda çalışan öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin örgüt adına yaptıkları çalışmalar kendi çalışmaları haline gelir.

Özdeşleşme iletişim için temel kavramların başında gelmektedir. Eğitim kurumlarımızda iletişimden bahsederken örgütsel özdeşleşmenin iletişim üzerindeki etkisini göz ardı edemeyiz.

Okullarımızda yaşanan problemlerin en önemlilerinden biri de iletişim sorunları yaşayan idareci, öğretmen ve öğrencilerimizdir. Bunun yanında öğretmenlerimizin çalıştıkları okulları ile güçlü bir bağ kuramamalarına bağlı olarak okulun sorunlarını benimseyememeleri de diğer bir problemdir.

İletişimin sağlıklı olduğu bir okulda öğretmenler işlerinden zevk alacak, iş doyumları artacak ve en önemlisi okulla güçlü bir bağ oluşturarak okulun problemlerini kendi problemleri olarak algılayacaktır. Bu nedenle okullarımızdaki örgütsel iletişim ile öğretmenlerimizin örgütsel özdeşleşmeleri arasındaki ilişki ve bu ilişkinin çeşitli değişkenlere göre değişip değişmediği tespit edilmelidir.

(15)

1.2. Araştırmanın Amacı

Araştırmanın amacı; genel liselerdeki örgütsel iletişim ile öğretmenlerin örgütsel özdeşleşmeleri arasındaki ilişkiyi tespit etmek, iletişimin öğretmenlerin örgütsel özdeşleşmeleri üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu belirlemektir. Bu amaçla;

Genel liselerde örgütsel iletişim ile öğretmenlerin örgütsel özdeşleşmesi arasında

nasıl bir ilişki vardır? Temel probleminin çözümü için aşağıdaki alt problemlere yanıt aranacaktır.

Alt Problemler

Öğretmen görüşlerine göre;

1. Genel liselerde örgütsel iletişim düzeyi nedir? Bu iletişim düzeyi öğretmenlerin; a. Cinsiyet,

b. Mesleki kıdem,

c. Branş, değişkenlerine göre farklılık göstermekte midir?

2. Genel liselerde çalışan öğretmenlerin örgütsel özdeşleşme düzeyi nedir? Bu özdeşleşme düzeyi öğretmenlerin,

a. Cinsiyet, b. Mesleki kıdem,

c. Branş, değişkenlerine göre farklılık göstermekte midir?

3. Genel liselerde örgütsel iletişim ile öğretmenlerin örgütsel özdeşleşmeleri arasında nasıl bir ilişki vardır?

4. Genel liselerde örgütsel iletişim, öğretmenlerin örgütsel özdeşleşmelerini yordamakta mıdır?

1.3. Araştırmanın Önemi

Örgütlerin hedeflediği amaçlara ulaşması için eğitim sisteminin niteliği hakkında tartışmaların yaşandığı günümüzde eğitim-öğretim faaliyetlerinin niteliğini arttırmak amacıyla öğretmenleri kurumlarına bağlayan, kurumlarında mutlu olmalarını sağlayan özelliklerin bilinmesi büyük önem kazanmıştır. Eğitim kurumunun toplumdaki etkisi ve topluma yön verme derecesi, öncelikle, eğitim örgütlerinin toplumsal beklentilere yönelik olarak sağlıklı işlemesine bağlıdır (Celep, 2000:143). Kişilerin çalıştıkları örgütlerle ilişkisinin belirlenmesi, işe yönelik davranışlarını tahmin edebilmek için çok önemlidir.

(16)

Örgütsel özdeşleşme ise; araştırmacılar tarafından, genel olarak bireyin örgütle olan bağı olarak tanımlanmıştır. Örgütle özdeşleşmiş işgörenin, gönül gücü ve işten doyumu yüksek, buna karşılık görevi ile ilgili belirsizliğe karşı hoşgörüsü düşüktür. Örgütle özdeşleşen işgören, örgütün başarısını kendi başarısı, başarısızlığını da kendi başarısızlığı olarak benimser.

Bireylerin işleri ile ilgili olarak kendileri için tespit ettikleri amaçlar bulunmaktadır. İnsanın kendisi için ortaya koyduğu amaçlar onu yönlendirir. Böylece amaç başarıyı etkileyen çok önemli bir faktör olur. Bunun yanında kurumun verdiği ödüller başarıyı olumlu yönde etkilemektedir.

1.4. Araştırmanın Varsayımları

1. Örneklemi oluşturan tüm öğretmenlerin, veri toplama araçlarına içtenlikle ve dürüstçe cevap verdikleri kabul edilmektedir.

2. Okulda görevli öğretmenlerin, okuldaki örgütsel iletişim becerilerine ilişkin belirli bir algı ve farkındalık düzeyine sahip oldukları kabul edilmektedir.

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları

1. Araştırma örgütsel iletişim ile örgütsel özdeşleşme arasındaki ilişkiyi belirlemekle sınırlıdır.

2.Yönetici-öğretmen iletişiminin niteliği, diğer iletişim biçimlerinin gelişmesini ve yapısını önemli ölçüde etkilemektedir. Bir kurumda, iletişim sürecini başlatan ve yapısını belirleyen kişi yöneticidir (Celep; 2000:41–43).

Bu nedenle, çalışmada, okullardaki örgütsel iletişim, yönetici-öğretmen iletişimi ile sınırlıdır.

3. Araştırmada elde edilecek veriler araştırmada kullanılacak veri toplama aracı ile sınırlıdır.

4. Araştırma, 2009–2010 Eğitim- Öğretim yılında Ankara ilinin merkez ilçelerindeki (Çankaya, Yenimahalle, Mamak, Keçiören, Sincan, Etimesgut, Altındağ, Gölbaşı) genel liselerde çalışan öğretmenler ile sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

İletişim: İletişim; bilgi, fikir, duygu ve düşünceleri kapsayan anlamların,

(17)

Örgütsel İletişim: Örgütsel iletişim, örgütün hedeflerine ulaşması için gereken

üretim ve yönetim süreci içinde, eşgüdümü, bilgi akışını, değerlendirmeyi, eğitim, karar almayı ve denetimi sağlamak amacıyla belli kurallar içinde gerçekleşen iletişim biçimidir (Türkmen, MPM. Yay. No: 480: 21).

Özdeşleşme: Birey kendinde bulunan özellikleri özenilir bulmadığı zaman,

kendisi olmaktan çıkıp, istediği özelliklere sahip başka biriymiş gibi kendini algılamaya ve davranmaya başlar, kendini bir başkasının yerine koyma ve davranma eğilimine özdeşleşme denir (www.sözlük.sourtimes.org/,ekşi sözlük).

Örgütsel Özdeşleşme: Örgütle dayanışma duyguları içinde olmayı, örgüte

tutumsal ve davranışsal destekte bulunmayı ve örgüt üyelerinin paylaştığı ayırt edici niteliklerin algılanmasını içerir (Miller, Alle, Casey ve Johnson, 2000).

Genel Lise: Türk Milli Eğitiminin amaçları doğrultusunda, öğrencilere,

ortaöğretim seviyesinde asgari genel kültür veren ve yüksek öğretime hazırlayan öğretim kurumlarıdır.Bu okulların öğretim süresi İlköğretim üzerine 4 yıl olup, sınavsız öğrenci alınmaktadır (http//:www.ogm.meb.com.tr).

(18)

KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1. İletişim:

2.1.1. İletişim Kavramının, Tanımı ve Kapsamı

ĠletiĢim kavramı, Latince “communis” kavramından gelmektedir. Communis kavramının kökeninde “common” –ortak- sözcüğü vardır. ĠletiĢim semboller yoluyla anlamların iletilmesidir. Bu yönüyle iletiĢimin kurulabilmesi için ortak anlamlı sembollerin ve kavramların bulunmasına gereksinim vardır. (Tutar, 2003: 2). Farklı bir görüĢte ise, Latince “communicare” kökünden gelen iletiĢim sözcüğü, dilimizde komünikasyon, haberleĢme veya bildiriĢim sözcükleri ile de tanımlanmaktadır

(BaltaĢ ve BaltaĢ, 1992: 19).

ĠletiĢim, en kısa tanımıyla bireyler arasında anlamları ortak kılma sürecidir (Mısırlı, 2008:1).

ĠletiĢim sürecinin temelinde bireylerin sosyalleĢmeleri söz konusudur. Bundan dolayı iletiĢimin, hem bireyler arası hem de bunlar aracılığıyla toplumsal seviyede bir süreç olarak ele almak mümkündür (Ġnceoğlu, 1993:115).

ĠletiĢim kavramı, günümüzün dünyasında geçmiĢe oranla çok daha önemli hale

gelmiĢ bir olguyu ifade eder. Tarih öncesi dönemler de dahil olmak üzere, insanlar birbiriyle iletiĢim kurabilmek için çok çeĢitli yollar denemiĢlerdir. Duman ve güvercinlerle iletiĢim kurmak gibi ilkel yöntemlerin yanında, devlet adamlarının, elçileri aracılığıyla baĢka ülkelerin devlet adamlarına haberler (mesajlar) göndermeleri Ģeklinde çeĢitlenen birçok iletiĢim yöntemi kullanılmıĢtır Ġçinde yaĢadığımız bilgi çağında ise, bireysel iletiĢim araçlarından, kitlesel iletiĢim araçlarına uzanan çok kanallı araçların kullanıldığı gözlenmektedir (ġimĢek, Akgemci ve Çelik, 2008: 158).

Sözcük olarak dilimizdeki kullanımı yeni, kavram olarak eski olan “iletiĢim” değiĢik etkileĢimleri, anlamları karĢılamak için kullanılır. Ġleti alıĢveriĢi anlamında iletiĢim tüm canlılar dünyasında gözlenir; ancak, yalnız insanlar arasında simgeler aracılığı ile duygu, düĢünce ve bilginin biriktirilip aktarılması söz konusudur. ĠletiĢim, insan yaĢamının tüm etkinlikleri ile ilgilidir, bu nedenle her yerde vardır. Toplumsaldır ve anlamların paylaĢımıdır. Temel amacı insanın çevresi üzerinde etkili olması isteğidir ve değiĢik katmanlarda gerçekleĢen bir etkinliktir (Zıllıoğlu, 2003: 21).

(19)

Bir kiĢinin kendinden hoĢlanması ve kendini diğer insanlarla, doğayla iliĢki içinde görmesi, yaĢamının anlamlı olmasını sağlar. Gergin bir toplum içinde yaĢıyoruz; kiĢileri kuĢatan bu gerginliğe esir düĢmemek için, kiĢinin kendisiyle ve çevresiyle, bilinçli iliĢki kurması gerekir. Bilinçli iletiĢim, anlamlı yaĢama, anlamlı yaĢam da sakin ruh halinin geliĢmesine yol açar (Cüceloğlu, 1996: 17).

Sosyal bilimlerde diğer tüm kavramların tanımında olduğu gibi, iletiĢim kavramının da herkes tarafından kabul edilen bir tanımını yapmak neredeyse olanaksızdır. Yine de iletiĢim konusunda yapılmıĢ tanımları verecek olursak, ĠletiĢim; bilgi, fikir, duygu ve düĢünceleri kapsayan anlamların, semboller yardımıyla aktarıldığı bir süreçtir (William ve Marlin, 1969: 3).

Farklı kiĢiler tarafından, farklı Ģekillerde tanımlanan iletiĢim kavramı tanımlarından bazılarını Ģöyle sıralayabiliriz:

Gerbner iletiĢimi; iletiler yoluyla oluĢan toplumsal etkileĢim olarak tanımlar (Rigel, 2000: 146).

Davis‟ e göre iletiĢim; bilgi ve anlayıĢın bir bireyden diğerine aktarılma sürecidir ( Davis, 1988: 504).

Usluata‟ ya göre ise iletiĢim; haberleri, düĢünceleri, duyguları bildirme, düĢünceleri paylaĢma ya da değiĢ-tokuĢ etme etkinliği, bilgi, haber, düĢünce ya da görüĢ alıĢveriĢidir (Usluata, 1995: 11).

Cüceloğlu‟ na göre; iki birim arasında birbiriyle iliĢkili mesaj alıĢveriĢidir (Cüceloğlu, 1997: 68).

Dökmen ise; bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci olarak ifade etmiĢtir (Dökmen, 1998: 19).

Alemdar ve Erdoğan‟ a göre iletiĢim; izleyicide istenen sonuçları üreten iletileri oluĢturma ve birbirine bağlama sürecidir. Bu süreç, kaynak ile alıcı arasındaki iliĢkiyi varsayar (Alemdar ve Erdoğan, 1990: 52).

Durgun‟a göre iletiĢim; insanların topluluk halinde yaĢamaya baĢlamalarından itibaren toplumsal etkileĢimlerinde rol oynayan sembolik mesajları karĢılıklı ulaĢtırmasıyla bazı anlamları aralarında paylaĢma sürecidir (Durgun, 2006:112).

Ülkü, iletiĢimi; „toplumsal birimler arasında bir bilgi, anlam, duygu ve düĢünce alıĢveriĢi‟ Ģeklinde ifade etmiĢtir (Dicle. MPM Yay. No: 169: 15).

(20)

Paksoy ve diğerleri de iletiĢimi; temelde bireyler arasında duygu, düĢünce ve bilginin yani „anlam‟ ın çeĢitli simgeler (dil, iĢaret, vücut duruĢu ve hareketleri) aracılığıyla iletilmesi Ģeklinde tanımlamıĢlardır (Paksoy ve diğerleri, 2001: 52).

2.1.2. İletişimin Amacı ve Önemi

Ġnsan ister tek baĢına, ister toplumla birlikte yaĢasın, amaçlarına iletiĢim kurarak ulaĢabilir. Ġnsanda iletiĢim kurma ihtiyacı, çevreyi etkileme isteğinden kaynaklanır. Bu nedenle iletiĢim, ister bilgiyi yaymak, ister eğitmek, ister eğlenmek, ya da yalnızca anlatmak için olsun, asıl amaç, bilgi verme ve karĢıdakini etkilemektir. Öğrenmek, öğretmek, anlamak, anlatmak, etkilemek, etkilenmek, paylaĢmak ve sahip olmak için iletiĢim kurarız. Bunlar dıĢında yeme, içme, barınma gibi temel fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarımızı da iletiĢim kurarak karĢılarız. Kısacası insan iliĢkilerinin temelinde iletiĢim vardır (Tutar, Yılmaz ve Erdönmez, 2008: 17).

ĠletiĢim her Ģeyden önce, insanın kendini bir insan gerçekleĢtirmesi ve sosyal süreçlere girmesi bakımından önemlidir. ĠletiĢim sayesinde insanlar zihinlerindeki kavram ve fikirleri açığa vurma, onları paylaĢma ve değerlendirme olanağına sahip olurlar. BaĢkalarını etkileme ve onlardan etkilenme, yararlanma, yararlı olma ve bir baĢarı gösterme iletiĢim sayesinde olur (Munster, 1987: 4).

Bütün insanların her iletiĢim eyleminde; bilgilenmek, ikna etmek, bilgilendirmek,

yönetmek, eğlenmek vb. bir dizi nedeni ve amacı vardır. Bu amaçların bir kısmı, karĢılığını / ödülünü hemen elde etmek istediğimiz amaçlardır; bir kısmı uzun vadeli beklentilere dayanır. Schramm, amaçlarla ilgili beklentileri “gecikmeden ödüllendirme” ye ve “sonradan ödüllendirme” ye yönelik beklentiler olarak sınıflandırır. ĠletiĢimde bulunanlar, bazı iletileri daha üretirken ya da aktarırken ödüllenmiĢ olurlar. Bazıları ise iletiĢimde geleceğe yönelik bir yatırımın, baĢka deyiĢle sonradan ödüllendirme beklentisinin örneklerini oluĢtururlar (Zıllıoğlu, 1996: 9,10).

ĠletiĢim insan yaĢamının tüm etkinlikleri ile ilgilidir. Bu nedenle her zaman her yerde vardır. Toplumsaldır ve anlamların paylaĢımıdır; temel amacı insanın çevresi üzerinde etkili olma isteğidir ve değiĢik katmalarda gerçekleĢen bir etkinliktir

(Zıllıoğlu, 1996: 21).

2.1.3. İletişimin Temel Özellikleri

ĠletiĢim üzerine yapılan çalıĢmalar, iletiĢimin, üç temel özelliğinin olduğunu göstermektedir. Bunlardan ilki, iletiĢim etkinliğinin insanları gerektirmesidir. ĠletiĢim

(21)

ancak insanların birbirini anlama ihtiyacı sayesinde kurulabilir. Ġkinci olarak iletiĢim, paylaĢmayı gerekli kılar; yani iletiĢimde gönderici ve alıcı, mesajın ortak bir anlamı üzerinde anlaĢmalıdırlar. Son olarak, iletiĢim semboliktir. Semboller; jestler, mimikler, sesler, rakamlar ve sözcüklerdir. Alıcı ve gönderici mesaja aynı anlamı verdikleri zaman, tam olarak iletiĢim ortaya çıkar ( Layman ve Karlene, 1983: 1553 ).

Watzlawick‟ e göre iletiĢim Ģu özelliklere de sahiptir (Watzlawick, 1967: 48,51). Dinamiktir; çünkü kendi kendine karmaĢık bir düzen içinde oluĢan iletilerden çok aktif bir kiĢinin kasıtlı hareketlerinden oluĢur.

Devamlıdır; çünkü çok zaman kendi baĢına tek bir hareketten ziyade devam eden bir zincir oluĢturmaya yöneliktir.

Daireseldir;çünkü bir kiĢiden diğerine akan anlam zinciri düz bir çizgi oluĢturmaz, aksine baĢladığı noktaya geri dönebilir veya daha önceki bölümleriyle yeniden kesiĢebilir.

Aynen tekrar edilmez; çünkü sürekli yenilenen anlamlar zinciri insanların yaklaĢımlarını sürekli olarak değiĢtirir.

Geri alınmaz; çünkü bir kere verilmiĢ bir iletinin etkilerinin, alıcısının dimağından hiç gelmemiĢ gibi silinmesi mümkün değildir.

KarmaĢıktır; çünkü çok değiĢik seviyelerde değiĢik kiĢisel, kurumsal, sosyal ve kültürel anlamlar taĢır.

Kültürel yapıdaki değiĢime paralel olarak iletiĢim değiĢir. Yeni çevresel olguların ortaya çıkması, yeni deyimlerin, yeni kelimelerin ortaya çıkmasına yol açmıĢtır. Zamanla bazı kelimeler veya kavramlar, yerini yenilerine terk eder. Bilgi iĢlem sistemindeki geliĢmeler, dokümanların değerlendirilmesinde yeni bir dili doğurur. Ġnsan-makine iliĢkisi, iletiĢimde yeni kavramların geliĢmesine yol açar

(Tutar ve diğerleri, 2008: 18).

ĠletiĢim iliĢkisi belirli kalıplar içerisinde gerçekleĢtirilir. ĠletiĢim kalıpları, genel kültürel yapıya bağlı olarak gruplarca oluĢturulur ve kiĢilerin kabul etmeleri oranında süreklilik kazanır. ĠletiĢimde kullanılan sözler, özel iĢaretler, bir bölgenin haritasına benzer. Bir bölgenin haritası, o bölgenin tüm özelliklerini vermez; ama belirgin özellikleri yansıtır (Tutar ve diğerleri, 2008: 18).

(22)

2.1.4. İletişim Süreci ve Süreci Oluşturan Unsurlar

ĠletiĢim daha önceki tanımlardan da anlaĢılacağı üzere, kaynakla hedef arasında anlamlı iletilerin üretilip paylaĢıldığı bir süreçtir. Anlamlar kiĢiler tarafından ve kiĢiler arasında yaratılır. Bu bakımdan iletiĢim, kaynağın anlam ürettiği ve hedefin de aynı anlamı üreteceğine/ tüketeceğine inandığı bir süreçtir (Zıllıoğlu, 2003:223).

ĠletiĢim süreci mesajın tek yönlü ya da çift yönlü gönderilme durumuna bağlı olarak iki açıdan incelenebilir (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1996: 27).

a. Tek yönlü iletişim: ĠletiĢim sürecinin tek yönlü iĢleyiĢi “ bir verici – bir alıcı”

ya da “bir verici – çok alıcı” Ģeklinde olabilir. KarĢı tarafın mesajı istenilen düzeyde algılayıp algılamadığı ya da mesajdan ne ölçüde etkilendiği araĢtırılmaz. Mesajın iletilmesiyle doğacak sonuçların anında denetlenmesi de söz konusu değildir (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1996: 27).

b. İki yönlü iletişim: Ġki yönlü iletiĢim, etkin iletiĢim sürecidir. Çünkü bu süreçte

geribildirim söz konusudur. Gönderilen mesaj olumlu ya da olumsuz yanıt biçiminde kaynağa geri döner. Bu iletiĢim Ģeklinde verici ile alıcı mesajın iletiminden sonra yer değiĢtirmektedir. Yansıma sürecindeki amaç, elde edilen sonuçların mesajın vericisine uygunluğunu saptamak ve sapmalar varsa bunları gidererek mesajı amacına ulaĢtırmaktır (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1996: 28).

Bir haberleĢme süreci baĢlıca yedi unsur içermektedir (Eren, 2008: 353,374).

İletişim sürecini oluşturan unsurlar; a. Kaynak(Gönderici), b. Algılama ve Değerlendirme, c. Mesaj (İleti), d. Kanal (Araç), e. Alıcı (Hedef), f. Geribildirim (Feedback), g. Gürültüdür.

(23)

Bir haberleĢme mekanizmasını aĢağıda görüldüğü biçimde Ģematize edebiliriz (Eren, 2008: 354).

GÜRÜLTÜ

BĠLGĠLER FĠKĠRLER BĠLGĠLER FĠKĠRLER ve DUYGULAR Mesaj HaberleĢme Kod ve DUYGULAR ALGILAMA ve Kodlama Kanalı Çözme ALGILAMA ve DEĞERLEME DEĞERLEME

(GÖNDERĠCĠ) Geri Besleme (ALICI)

Şekil 2.1. Haberleşme Süreci ve Mekanizması 2.1.4.1.Kaynak (Gönderici)

Zıllıoğlu‟nun tanımına göre kaynak; algılama, seçme, düĢünme, yorumlama süreçlerinde ürettiği anlamlı iletileri simgeler aracılığı ile gönderen kiĢi ya da kiĢilerdir (Zıllıoğlu, 1996: 98).

Bir baĢka tanıma göre ise; iletiĢim sürecini baĢlatan, düĢünce ve olguları baĢkalarına aktarmak üzere eyleme geçen kiĢi ya da görüntü

(Türkmen. MPM. Yay. No:480,12).

Kaynak; mesajın kiĢi, grup ya da kitle olabilen hedef üzerinde istenilen etkiyi oluĢturmada birincil öneme sahiptir. Kaynak, hedef kitlenin iletiye inanıp inanmamasında da etkilidir (Yüksel, 1994: 69).

Kaynak, kendisine dıĢarıdan gelen veya zihninde oluĢan bir fikir, düĢünce veya veriyi semboller yardımıyla kodlayıp hedef ya da alıcıya ileten insan ya da kurumdur (ġimĢek ve diğerleri, 2008: 160).

2.1.4.1.1. Kaynağın Taşıması Gereken Özellikler

Bir iletiĢim iliĢkisinin baĢlaması için öncelikle kaynağa ihtiyaç vardır. ĠletiĢim, kaynağın mesajı göndermeye baĢlamasıyla ortaya çıkar. Ġyi bir iletiĢim için kaynağın taĢıması gereken bazı özellikler vardır; bu özellikleri kısaca Ģu Ģekilde belirtebiliriz (Erdoğan, 1983: 285).

a. Kaynak bilgili olmalıdır. Kaynak göndereceği mesaj konusunda bilgili

olmalıdır. Kaynak göndereceği mesajın oluĢturacağı davranıĢ hakkında, mesajın nedeni konusunda ve mesajın kodlarının etkisi konusunda bilgili olmalıdır. Eğer kaynak gerekli

(24)

bilgiye sahip olursa, alıcının istediği bilgileri sağlayabilir, aksi takdirde, kaynak aktarıcı olmaktan öteye geçemez (Erdoğan, 1983: 285).

b. Kaynak kodlama özelliğine sahip olmalıdır. Kaynak, alıcıya göndereceği

mesajın nasıl kodlanacağını, sözlerin ve iĢaretlerin anlamlarının ne olduğunu bilmelidir. Eğer kaynak alıcı ile benzer kültür düzeyinde ise, mesajı daha kolay kodlayabilecektir. Özellikle jest ve mimiklere dayalı iletiĢimde kültürel yakınlık ve kaynağın kültürel kodlamaları bilmesi, daha önemli olacaktır. (Erdoğan, 1983: 285).

c. Kaynak düzlem ve rolüne uygun davranmalıdır. Kaynak bulunduğu

düzleme uygun davranmalı, göndereceği mesaj ile statüsü ve rolü arasında iliĢki olmalıdır. Kaynağın, davranıĢını gerçekleĢtirdiği statü ve role uygun düĢmeyen bir mesajı göndermesi halinde, mesaj ya alıcılarca iĢleme konulmaz veya olumsuz etkileĢime neden olur (Erdoğan, 1983: 285).

d. Kaynak tanınmalıdır. Kaynak, alıcı tarafından ne ölçüde tanınıyorsa ve bu

tanıma ne ölçüde olumlu ise, gerçekleĢen iletiĢim o ölçüde etkili olur. Tanınmayan veya olumsuz tanınan kaynağın gönderdiği mesajlar, alıcı üzerinde olumlu etki oluĢturmaz (Erdoğan, 1983: 285).

2.1.4.2. Algılama ve Değerlendirme

Duyu organlarımıza ulaĢan veriler, algılama olmaksızın tek baĢlarına bir anlam ifade etmez. Bunların bir anlam ifade edebilmesi için, verileri algılaması gerekir. Bize ulaĢan duyumlara algılama neticesinde tepki gösteririz (Güney, 2000: 7).

Yönetimde oldukça önemli olan algı kavramını, kiĢilerin çevreleriyle ilgili bilgiyi (uyarıyı) duyma, organize etme, anlama ve değerleme süreci olarak tanımlamak mümkündür. KiĢiler, duyu organları kanalıyla binlerce uyarı almaktadır. Bu uyarılardan bazıları, hemen hemen hiç dikkate alınmamakta, geri kalanı ise kiĢilerin zihninde sınıflanarak, daha önceki tecrübelerle ve bilgi ile iliĢki kurulmakta, bunlara değiĢen ölçülerde önem atfedilmektedir. Algılama süreci, kiĢilerin sahip oldukları değer yargıları, amaç ve hedefleri, ihtiyaçları, içinde yetiĢtikleri kültür ortamı, bilgileri, hisleri, geçmiĢteki tecrübeleri ve hatta biyolojik ve fiziksel özellikleri gibi birçok etmenler tarafından etkilenmektedir. Dolayısıyla aynı uyarı, farklı kiĢiler tarafından değiĢik Ģekillerde algılanmaktadır (Eren, 2008: 355).

KiĢi içinde bulunduğu durum, bekletirleri, geçmiĢ yaĢamı, toplumsal ve kültürel unsurlar algılama sürecini etkilemektedir. Bütün bu unsurlar, kiĢilerin aynı mesajı farklı yorumlamasına neden olmaktadır. Algılama farklılığını, dıĢsal ve içsel olmak üzere iki

(25)

unsura bağlayabiliriz. Algılamada dıĢsal faktörler: Farklılık, yoğunluk, sıklık, hareketlilik, tekrarlama, kontrast, yenilik, benzerlik gibi faktörler. Algılamada içsel faktörler: KiĢilik, ihtiyaçlar, amaçlar, motivasyon, inançlar, değer ve tutumlar, umutlar, beklentiler, arzu ve istekler, geçmiĢ, tecrübeler ve alıĢkanlıklar gibi faktörlerdir (Tutar ve diğerleri, 2008: 36).

Alıcı, kendi algılama ve değerleme sürecini etkileyen etmenlere bağlı olarak, mesajın bir kısmını belki hiç dikkate almayacak ya da diğer bir deyimle, mesaja gönderenin verdiğinden daha değiĢik bir önem ve anlam verecektir. Kısacası, haberleĢme kanalından gelen mesaj, alıcının süzgecinden geçerek değerlendirilecektir. Mesajı çözen alıcı, onun kapsadığı sembollere kendi algılama sürecine göre bir değer ve anlam, verecektir (Eren, 2008: 356 ).

2.1.4.3. Mesaj (İleti)

Mesaj teriminin birçok anlamı vardır. Örneğin mesaj, herhangi bir yerde biçimde açığa vurulan bir dizi sözcük, ya da imgeyi ifade eder. Mesaj, göndericinin fikirlerinin ve isteklerinin sembollere dönüĢmesi halidir. Sembollerin tek baĢlarına bir anlamları yoktur (Tutar ve diğerleri, 2008: 23).

ĠletiĢim, kaynağın gönderdiği mesajın, alıcı tarafından algılanmasıdır. ĠletiĢimin görünür yönü genellikle mesajdır; çünkü mesajın alıcıları ve iletiĢimin izleyicileri, öncelikle mesajın anlamını, amacını ve etkisini algılamak durumundadır. Bu nedenle, iletiĢimin ilk algılanan yönü olan mesajın, iletiĢim türünü ve etkinliğini belirlemede önemli bir payı vardır (Tutar ve diğerleri, 2008: 23 ).

Mesaj, kaynak kodlayıcısının fiziksel ürünüdür. KonuĢulan kelimeler, yazılı kelimeler, grafik ve çizimler ile jest ve mimikler örneğin yüzün aldığı ifade Ģekli, kolun bir hareketi kodlanmıĢ ve alıcıya gönderilecek bir mesajı oluĢturur (Eren, 2008: 359).

2.1.4.3.1.Mesajın Taşıması Gereken Özellikler a. Mesajın Genel Özellikleri

Mesajın dili ve içeriği önem taĢır. Mesajın dili, alıcı tarafından zorlanmaksızın anlaĢılabilir, açık ve net nitelik taĢımasını ifade eder. Mesajın içeriği ise, iletilmek istenen bilgi ve düĢüncenin de ele alınmıĢ biçimidir. Bu bilgi ve düĢüncenin hiçbir yanlıĢ yoruma neden olmayacak Ģekilde aktarılması gerekir. Özellikle alıcının eğitsel ve sosyal düzeyine ve diğer özelliklerine uygun içerikte bir mesaj hazırlanmasına özen gösterilmelidir (Sabuncuoğlu,1998: 39).

(26)

Mesajların taĢıması gereken özellikleri Ģu Ģekilde sıralayabiliriz: (Erdoğan, 1983: 287).

(1). Mesaj anlaşılır olmalıdır. AnlaĢılırlık, hem Ģekil, hem de içerik açısından

olmalıdır. AnlaĢılamayan söz, deyim ve mimiklerden oluĢan mesaj algılanamayacak; dolayısıyla tam iletiĢim gerçekleĢmeyecektir (Erdoğan, 1983: 287).

Mesaj açık olmalıdır. Açıklık, özellikle istenilen ve beğenilen davranıĢ açısından önemlidir. Kaynak gönderdiği mesajla, alıcıdan ne istediğini belirtmelidir. Açıklık, alıcı açısından da geçerlidir. Mesajın alıcının kim olacağı, hangi alıcının ne yapmasının gerektiği, mesajın genel ifadesi içerisinde yer almalıdır(Erdoğan, 1983: 287).

(2). Mesaj doğru zamanda iletilmelidir. Her iletiĢim etkinliğinin bir yeri ve zamanı vardır veya iletiĢim, mesajın içeriğine uygun zamanda etkin olur. Bu nedenle, mesajın gönderileceği zaman iyi belirlenmelidir. Ayrıca, alıcıdan beklenen davranıĢ da zamanlı olmalıdır(Erdoğan, 1983: 287).

(3). Mesaj uygun kanalı izlemelidir. ĠletiĢimin gerçekleĢtiği ortamda düzenlenmiĢ olan, bir iletiĢim ağı vardır. Mesaj bu yolu izleyerek alıcıya gitmeli, gerekiyorsa vardığı her noktada istenilen biçimde tanımlanmalı ve alıcıya ulaĢmalıdır. Mesaj uygun yolu izlemeden alıcıya varırsa, etkinliğini kaybeder; alıcı ile kaynak arasındaki iliĢki yetersiz olur. Aynı Ģekilde, mesaj izlediği yolda gereksiz yere durdurulmamalı ve tamamlanmamalıdır (Erdoğan, 1983: 287).

(4). Mesaj, kaynak ve alıcı arasında kalmalıdır. Mesaj, kaynaktan alıcıya ulaĢıncaya kadar değiĢik kiĢi ve kademelerden geçebilir. Yüz yüze olmayan örgütsel iletiĢim, bu tür mesajlara dayanır. Mesajın kaynaktan alıcıya ulaĢması sırasında aktarılacak mesajın içeriğini gerektiği gibi kavramadan veya etkilendikleri biçimde bir ek kaynak durumuna geçip, alıcıya ilave mesajlar gönderebilir. Bu durumda mesaj kaynağın gönderdiğinin yanında, ilave anlam kazanır. Alıcı, bu tür mesajla karĢılaĢınca, beklenmeyen davranıĢlar gösterebilir. Bu durumda asıl mesaj, gereği gibi algılanmayabilir (Erdoğan, 1983: 287).

b. Mesajın Türlerine Göre Özellikleri

Mesajlar, sözel ve sözel olmayan mesajlar olarak iki gruba ayrılır. Sözel mesajları da, yazılı ve sözlü mesajlar olarak görmek ve grafik, desen, resim, tablo gibi mesajları bu gruba dâhil etmek mümkündür. Sözel olmayan (beden dili) mesajları ise, jest ve mimiklere bağlı olarak gerçekleĢen mesajlar olarak görmek mümkündür. Bu tür

(27)

mesajların da her birinin taĢıması gereken özellikleri vardır. Bunları Ģu Ģekilde açıklayabiliriz (Tutar ve diğerleri, 2008: 30).

(1). Sözel mesajların taşıması gereken özellikler. En belirgin iletiĢim biçimi,

konuĢma ve yazmadır. Yazılı talimat, iĢ mektupları, organizasyon el kitapları, konuĢma Ģeklinde yapılan görüĢmeler, eğitim çalıĢmaları, grup tartıĢmaları, toplantılar sözel iletiĢim türleridir(Tutar ve diğerleri, 2008: 31).

Sözel iletiĢimin temel biçimi kelimelere dayalı olmasıdır..Kelimelerle iletiĢim,konuĢma biçiminde olabileceği gibi, yazılı da olabilir. KonuĢma ve yazılı iletiĢimde etkinliğin ilk Ģartı, uygun kelimeleri deyimleri seçmek ve onları alıĢılmıĢ biçimde kullanmaktır (Tutar ve diğerleri, 2008: 31).

Sözel iletiĢimin bir baĢka biçimi de resim ve sayılara dayalı “grafik iletiĢim” dir. Eğer mesaj bu tür mesaj ise, resim veya desenin fikri vurgulayacak biçimde ve alıcının algılayabileceği türde olması gerekir. Bir baĢka deyiĢle grafik, desen ve resimle, sade ve kapsamlı olmalıdır. Ġstatistikî tablolar ve grafikler, tüm alıcılar düĢünülerek düzenlenmeli, kısa alt yazılar veya açıklayıcı sayılarla resim, desen veya grafikler anlamlı hale getirilmelidir (Tutar ve diğerleri, 2008: 31).

(2). Sözel olmayan mesajlar ve taşıması gereken özellikler. Yüz yüze iletiĢimde

bilerek veya kontrolsüz biçimde, sözel olmayan iletiĢim yoluna baĢvurulup, jest ve mimiklere dayalı mesajın gönderildiği sık görülmektedir. Eğer gönderilen mesaj, sözel olmayan bir mesaj ise, öncelikle mesajın anlamı, iliĢki sistemi içerisinde anlaĢılır olmalıdır. Kültürel yapıya uymayan veya anlamı kavranmayan sözel olmayan mesajlar, iletiĢimde kullanılmaz (Tutar ve diğerleri, 2008: 31,32).

Her ortamda sözel olmayan mesajın gönderilmesi uygun değildir. Belirli bir sosyal yapı içerisinde sözel mesaj yerine, sözel olmayan iletiĢim kullanılması, alıcı ile kaynak arasında anlaĢmayı sağlasa bile, izleyicilerce yanlıĢ algılanabilir ve istenmeyen iletiĢim engellerinin doğmasına yol açabilir(Tutar ve diğerleri, 2008: 32).

2.1.4.3.2.Mesaj Kodlama ve Kod Açma

Mesajın iĢaret haline dönüĢmesinde kullanılan simgeler ve bunlar arasındaki iliĢkileri düzenleyen kuralların tümüne “kod” adı verilir. Bu anlamda, insan dilleri birer kod‟dur (Cüceloğlu, 1997: 76). Kodlama ise, fikir ve düĢünce halinde olan bir mesajın Ġletilmek üzere semboller haline dönüĢtürülmesi iĢlemi olarak tanımlanabilir

(28)

Bilginin, düĢüncenin duygunun iletime uygun, hazır bir mesaj haline getirilmesine kodlama denir. Kaynağın aklından geçirdiği, düĢünceler alıcının anlayabileceği simgelerle kodlanarak, mesaja dönüĢtürülür. Kaynağın mesajı kodlaması, aynı zamanda onun tecrübelerini de kapsar. KiĢilerin arkadaĢlarıyla günlük konuĢmaları, resmi toplantı konuĢmaları veya teknik bir konuda konuĢmaları, hep ortama bağlı değiĢik konuĢma yöntemlerini gerektirir ve bu konuĢmalar ortama göre kodlanır

(Gürgen, 1997: 18).

Kodlama, bir mesajın iletiĢim kanallarının özelliklerine uygun olacak Ģekilde, bir simgeleĢtirme aracılığıyla fiziksel olarak iletilebilecek veya taĢınabilecek biçime çevrilmesidir. Kodlama simgelerinin anlama dönüĢtürülmesidir. Bir “Ģey” „i temsil eden ama onunla doğal bir iliĢkisi olmayan simgeler kodlanarak mesaja dönüĢtürülür. Simgenin içerik ya da anlamla hiçbir ilgisi yoktur; sadece mesajın fiziksel varlığını ya da biçimini ifade eder (Erol, 1994: 16 ).

Kaynağın, anlamı özel simgelerle iletiye dönüĢtürerek (kodlayarak) hedef kiĢi ya da kitleye göndermesi ve hedef kiĢi ya da kitlenin de aldığı iletiyi ya da özel simgeleri anlama dönüĢtürmesinde, (iletiĢim sürecinde) kodların özellikleri önem kazanır. Çünkü hedef kiĢi ya da kitleye bir tür anlam iletmekle yükümlü her ileti, bir biçimde kodlanmıĢtır; kodlanıĢ biçimi, nasıl ele alındığı, nasıl oluĢturulduğu iletinin anlaĢılmasını, algılayıĢı etkiler. Ġletinin biçimini oluĢturan sözel (konuĢulan, yazılan) kodlar ile sözsüz (mimikler, bakıĢ, resim, karikatür türünde) kodlar iletiĢim sürecinde kimi kez birbiriyle yakından iliĢkili sessiz ve sesli kanallar aracılığında birlikte gönderilebilir. Ġletiyi alan hedef kiĢinin anlam çıkarmak üzere, iletileri nasıl çözümlediği de algılanan anlamı kuĢkusuz etkileyecektir. Çözümlemede iletiler, hedef durumundaki alıcı kiĢinin deneyim ve önyargı süzgecinden geçer (Usluata, 1995: 16).

2.1.4.4. Kanal (Araç)

Kanal; kaynak ve alıcı arasında yer alan ve simge veya sembollere dönüĢmüĢ iletinin gitmesine olanak sağlayan yol, geçit olarak tanımlanır (Rigel, 2000: 149).

Kanal; gönderici ile alıcıyı birleĢtiren araç olarak ifade edilmektedir. Bu tanıma göre kanal, mesajın kaynaktan / göndericiden, alıcıya ulaĢmak için izlediği yoldur (Paksoy ve diğerleri, 2001: 5).

Araç, içinde kanal bulunduran ve bu kanallar yoluyla iletiyi alan, gönderen, yayan, belirli yapısal özelliklere sahip ortam ve nesnelerdir. Ses, yüz, vücut, telefon,

(29)

kitap, resim, televizyon, radyo, gazete ve dergiyi iletiĢim araçları arasında sayabiliriz (Zıllıoğlu, 1996: 99).

ĠletiĢim kanalları; formel (resmi) ve informel (resmi olmayan) olmak üzere iki gruba ayrılır. Formel iletiĢim kanalları, yönetim tarafından belirlenen ve kabul edilen iletiĢim kanallarıdır. Örgütsel iletiĢim bu kanallarla yukarıdan aĢağıya ve aĢağıdan yukarıya doğru akar (Boone ve Kurtz, 1978: 474).

Formel iletiĢim kanalları, yöneticiler tarafından planlanır. Yöneticiler, sorumluluklarını yerine getirirken, formel iletiĢim kanallarına ihtiyaç duyarlar; fakat hiçbir yönetici, örgütsel ve yönetsel faaliyetleri yerine getirirken, sadece formel iletiĢim kanallarını kullanmaz. Formel iletiĢimin yanında, informel iletiĢim kanallarını da kullanır (Tutar ve diğerleri, 2008: 34).

2.1.4.5. Alıcı (Hedef)

ĠletiĢim sürecinin, karĢılıklı bir süreç olduğunu düĢündüğümüzde kaynağın hemen karĢısında hedef bulunmaktadır. Hedef, kaynaktan gelen iletileri belli biyolojik ve psiko-sosyal süreçlerden alıp yorumlayan ve bunlara sözlü, sözsüz tepkide bulunan kiĢi ya da gruplardır (Zıllıoğlu, 2003: 98).

Örgütlerde gönderilen mesaj tek olmasına rağmen, aynı mesajın bir tek alıcısı da bulunabilir, birçok alıcısı da, aynı Ģekilde bir mesajın bir veya birçok gönderici olabilir. Kitle iĢlemlerinde bir tek mesajın milyonlarca alıcısı olabilir. Mesajın alıcısı çoğaldıkça, mesaj aslından uzaklaĢır ve iletiĢimde baĢlangıçta arzu edilen amaç gerçekleĢmez (Tutar ve diğerleri, 2008: 34).

Alıcı tek bir birey olabileceği gibi bir grupta olabilir. Alıcı kendisine ulaĢan iletiyi (iletiĢimin tamamlanmıĢ sayılabilmesi için iletinin alıcının eline ya da masasına değil beynine ulaĢması gerekir) kendi değer yargıları (filtresi) ve çıkarlarına uygun biçimde değerlendirir. KuĢkusuz sağlıklı bir iletiĢimin olabilmesi için alıcının, iletiyi önyargılardan uzak (objektif) bir biçimde değerlendirmeye tabi tutması gerekir. Vericinin gönderdiği iletiye verdiği anlam ile alıcının kafasına ulaĢan iletiye aynı anlam verildiği zaman tamamlanmıĢ bir iletiĢimin varlığından söz edilebilir

(ġimĢek ve diğerleri, 2008: 163).

2.1.4.5.1.Alıcının Taşıması Gereken Özellikler

Tam ve etkin bir iletiĢim için, alıcının iyi ve aktif bir dinleyici olması gerekir. Alıcı iyi bir dinleyici olduğu sürece, iletiĢim süreci etkin olacaktır. Ancak bu sayede

(30)

hedef mesajı algılaya bilir ve bilgilerinin elvermesi durumunda mesajın kodunu çözerek geri bildirimde bulunabilir. Alıcının mesajı tam olarak algılaması, izafet çerçevesinin olmasına, mesajın anlaĢılmasına ve bilgilerinin elvermesine bağlı olduğu kadar, aynı zamanda aktif dinleme yeteneğinin olmasına da bağlıdır (Tutar ve diğerleri, 2008: 35 ). Aktif bir dinleyici olabilmek için, alıcının;

a. Etkin sessizlik içinde olması,

b.Dinlerken her türlü ön yargı, ön tipler (stereotype) değerlendirme ve

genellemelerden uzak tutmak,

c. Göndericiye karĢı empati göstermesi,

d. Sabırlı olması ve konuĢmacının sözünü kesmemesi, gerekir.

Alıcıların, aktif bir dinleyici olmasını engelleyen unsurlar ise; alıcının göndericiye karĢı olan tutumu, güveni ve inancı, mesajın farklı değerlendirilmesine neden olabilir (Tutar ve diğerleri, 2008: 35 ).

Empati yeteneği: Empati, iletiĢimde bulunan kiĢinin söylediklerinin değerlendirmesini yapmadan problemini ve neler hissettiğini anlamaya yönelik bir çabadır. Empati, iletiĢimde bulunulan kiĢiye anlayıĢla ve özenle yaklaĢmayı öngörmektedir (Yatkın, 2003: 45. Akt. Tengilimoğlu ve Öztürk, 2004: 58).

Etkin bir iletişim için alıcıda bulunması gereken özellikleri şu şekilde belirtebiliriz (Erdoğan, 2003: 288).

a. Alıcı mesajı algılayabilmelidir. Alıcının görevi, gönderilen mesajı,

gönderildiği gibi gönderiliĢ amacına uygun olarak algılayıp, sonra da mesaj doğrultusunda tutum ve davranıĢta bulunmaktır. Hedef, mesajı alabilmek için bazı yetenekler sahip olmalıdır. Her Ģeyden önce hedef gönderilen mesajı algılayacak düzeyde olmalı, algılama engeli olmamalıdır. Sözlü bir mesajı algılamak için alıcının duyma yeteneğine sahip olması gerekir; bu yeteneğe sahip olmayan kiĢi sözel iletiĢim kurmaz (Erdoğan, 2003: 288).

b. Alıcı bilgili olmalı ve bir geri-besleme sistemine sahip olmalıdır. Özellikle

geliĢmiĢ iletiĢimin bulunduğu örgütlerde, alıcı ile kaynak arasındaki iliĢkiyi; bir mesaja bağlamak mümkün değildir. Alıcı bulunduğu düzlemdeki konular hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Alıcının gerekli bilgi sahibi olması, mesajın gönderilme süresini etkilediği gibi, gönderme zamanını da etkiler. Bilgi birikimi yeterli olan alıcıya gönderilecek mesaj, daha kısa, daha özlü iken, bilgi birikimi yetersiz olan kiĢiye gönderilen mesaj, daha uzun ve açıklamalı olmalıdır (Erdoğan, 2003: 288).

(31)

c. Alıcı seçici olmamalıdır. KiĢiler ihtiyaçlarına, olaylara ve kiĢilere karĢı

tutumlarına, alıĢkanlıklarına ve sahip oldukları değer yargılarına göre mesajları değerlendirirler. Bu durumda kiĢiler, mesajları objektif bir biçimde almak isteseler dahi, sözü edilen yönleri nedeniyle, seçici olmaktadırlar. Seçicilik, mesajın kaynağın istediği biçimde algılanmasına engel olmaktadır. Kaynak ile alıcının, değer yargısının veya inanç sisteminin farklı olması, mesajın istenen etkinlikten uzaklaĢmasına neden olur (Erdoğan, 2003: 288).

d. Alıcı bulunduğu düzleme uyabilmelidir. Alıcı, aldığı mesajı bulunduğu

düzleme göre değerleyecek ve düzlemin kabul sınırları içerisinde bir davranıĢ gösterecektir. Öncelikle kaynak ile alıcının aynı düzlemde bulunması gerekir. Alıcının davranıĢ düzleminin kaynak tarafından bilinmesi, mesajın alıcıya göre kodlanması için gereklidir (Erdoğan, 2003: 288).

e. Alıcı, kaynak olma özelliği taşımalıdır. ĠletiĢim, sürekli iliĢkiler sistemidir.

Özellikle iĢletmelerde iletiĢim, dinamik ve örgütsel iliĢkilerin sürekliliğini sağlayan baĢlıca faktör durumundadır. Bu özelliği nedeniyle iletiĢim, çoğu zaman karĢılıklı iliĢki halinde gerçekleĢir. BaĢka bir değiĢle, zaman zaman alıcı, kaynak; kaynak ise alıcı durumuna geçer. Bu nedenle alıcının da kaynak olma özelliği taĢıması gerekir

(Erdoğan, 2003: 288).

2.1.4.6. Geri Bildirim (Feedback)

Bir alıcı, bir mesajın kodlarını çözdükten ve ona bir anlam verdikten sonra bir kaynak durumuna dönüĢür. Geri besleme veya cevap, göndericinin mesajının alınıp alınmadığını ve doğru bir Ģekilde yorumlanıp yorumlanmadığını öğrenmesini sağlar. Geri besleme ile kaynak alıcının tepkilerini algılayabilecek ve buna göre gelecekteki haberleĢme mekanizmasında ve mesajının içeriğinde değiĢiklik yapmasına olanak sağlayabilecektir(Eren, 2008: 360).

Geri besleme, geri bildirim ya da Cüceloğlu‟na göre geri-iletim; kaynak birimin gönderdiği mesaja karĢılık hedef birimin gönderdiği mesajdır (Cüceloğlu, 1997: 78 ). ĠletiĢim sürecinin son aĢaması olan geri besleme; alıcının, kaynağın gönderdiği mesaja cevap olarak düĢünülebilir. Gönderici ya da diğer adıyla kaynak, geriye bilgi akıĢı sayesinde mesajın tam olarak anlaĢılıp anlaĢılmadığını öğrenebilir

(32)

Bir geri bildirimin etkin bir Ģekilde yerine getirildiğini gösteren bazı özellikler vardır, bunlar;

-Kaynağa yardımcı olur, -Mesajın tam bir karĢılığıdır, -Zamanlaması tamdır,

-Kaynağın amacına ulaĢmasını sağlayacak kadar açık ve seçiktir, -Yapıcıdır ve davranıĢ üzerinde durur.

Etkin olamayan bir geri bildirimin sahip olabileceği bazı özellikler ise; -Mesajın anlamını özel olarak içermez ve geneldir,

-Mesajın anlamı ile doğrudan iliĢkisi yoktur, -Zamanlama itibariyle hatalıdır,

-KiĢiyi ve kiĢiliği vurgular,

-AnlaĢılamayacak kadar karmaĢıktır,

-Spekülasyonlara dayalı, veri ve bilgi içermez, yorum ağırlıklıdır (Tutar veYılmaz, 2002. Akt.Tengilimoğlu ve Öztürk, 2004: 60).

Mesaj Çevre Kodlayıcı Kod çözücü Yorumlayıcı Yorumlayıcı Kod çözücü Kodlayıcı Mesaj Çevre

Şekil 2.2 Geri Bildirim Süreci (Lary,1978: 59).

2.1.4.7. Gürültü

Gürültü, haberleĢmenin doğruluğunu veya güvenirliliğini azaltan herhangi bir unsurdur. Sistem üzerinde bir Ģemsiye gibi durur ve haberleĢmenin diğer bütün unsurlarının içinde bulunabilir. Bir gönderici, eğer bir Ģeyi kodlamak veya anlatmaktan yoksun ise gürültü yaratır. Ayrıca kanalda da mesajın iletilmesini engelleyen bazı aksaklıklar olabilir. Bunlara da kanal gürültüleri denir. Alıcı, mesajı yanlıĢ çözebilir veya mesaja yanlıĢ anlam verebilir. Bu da alıcının kiĢisel ve duygusal özelliklerinden ve kod bilgisinden kaynaklanan gürültülerdir(Eren, 2008: 361).

(33)

ĠletiĢimin en önemli kavramlarından biri olan gürültü; kaynak biriminin gönderdiği mesajla, hedef biriminin aldığı mesaj arasındaki fark‟tır

(Cüceloğlu, 1997:74).

2.1.5. İletişimin İşlevleri

ĠletiĢimin sahip olduğu iĢlevleri aĢağıdaki baĢlıklar açıklayabiliriz.

a. Bilgi verme işlevi. Etkin iletiĢimin temel fonksiyonu, kiĢi-çevre uyumunun

sağlanması için gerekli olan bilginin elde edilmesidir. Bilindiği gibi kiĢilerin öğrendikleri arttıkça çevreye uyumu kolaylaĢmaktadır. Dolayısıyla iletiĢimde bilgi alma ve verme temel bir fonksiyon olarak göz önüne alınmaktadır. ĠletiĢim esas olarak bu amaca hizmet etmektedir (Paksoy ve diğerleri, 2001: 7).

b. Öğretme işlevi. ĠletiĢimin bu iĢlevinde; ileti, istenilen düĢünce ve davranıĢ

kalıbı ya da modelinin öğretilmesi üzerine planlanır. Ġleti: direkt, donanımsız verilirse, ilgi uyandırmaz. Algılama ve kabul gerçekleĢmez. Ancak dolaylı verilirse istenilen sonuç alınabilir (Rigel, 2000: 161 ).

c. Etkileme ve ikna etme işlevi. ĠletiĢimle uğraĢan bazı düĢünürler iĢletiĢimi ikna

etme ve etkileme süreci olarak kabul etmektedirler. Özellikle bilinçli iletiĢimin insanları etkileme amacı taĢıdığı ileri sürülmektedir. Ġkna etme, kiĢinin iletiĢim sonucunda, baĢka bir bireyin davranıĢını değiĢtirmesini ifade eder. Bireylerin duygularına, mantıklarına ve gururlarına hitap ederek onları ikna edebiliriz. Etkileme ise, bir kiĢinin diğerlerinin davranıĢlarını değiĢtirme gücüdür. Ġyi bir iletiĢim becerisine sahip olan yöneticinin astlarını ikna etmesi ve etkilemesi daha rahat olmaktadır (Paksoy ve diğerleri, 2001: 8).

d. Eğlendirme işlevi. BoĢ zamanları değerlendirme, iĢten ve yaĢamın

gerçeklerinden kaçma etkinlikleri hep iletiĢimin sayesinde gerçekleĢir. Bununla birlikte, ekonomik ve siyasal sistemin kazanç sağlama, hizmet sunma ya da kitleleri uyarma veya uyutma açısından bireysel ya da topluca eğlenme/dinlenme etkinlikleriyle ilgili oldukları gerçeği göz ardı edilemez (Zıllıoğlu, 1996: 83).

ĠletiĢimin eğlendirme iĢlevi, bilgilendirme iĢlevinden farklı olarak hedef kitlenin gönüllü hoĢgörüsüne dayanır. Toplum eğlendirici iletiĢimin bilgi dağarcığına bir katkısı olmadığını bilerek eğlendirici iletiĢimi kabul eder. Bu tür iletiĢim türünde iletiler insanların hayal gücüne hitap edecek Ģekilde düzenlenir (Rigel, 2000: 161).

e. Eşgüdüm / karşılıklı bağlılık sağlama işlevi. ĠletiĢimin bir diğer fonksiyonu

ise birleĢtirme ve koordinasyon sağlamadır. Kültürel olarak birbirlerine bağlı bir sosyal sistem içinde yer alan kiĢilerin karĢılıklı iliĢki ve bağlılığını sürdüren aralarındaki

Şekil

Şekil 2.1. Haberleşme Süreci ve Mekanizması  2.1.4.1.Kaynak (Gönderici)
Şekil 2.2 Geri Bildirim Süreci (Lary,1978: 59).
Şekil 2.3 Toplumsal İletişim Süreci
Şekil 2.4 Örgütsel Özdeşleşme Modeli
+2

Referanslar

Benzer Belgeler

Anne karnındayken geliĢimine baĢlayan iĢitsel korteks doğumdan sonra yeni bağlantılarla geliĢir. Bu yoğun geliĢme dönemi genellikle 12 yaĢına kadar devam eder.. 33

雙和醫院口腔顎面外科黃金聲醫師,呼籲民眾定期接受口腔黏膜篩檢

Erişkin peridontitisli ve sağlıklı bireylerin plak indeksi, gingival indeks, kanama zamanı in- deksi, ataşman kaybı miktarı ve cep derinliği öl- çümlerine ait ortalama

Karaçat demir yatağının kuzeybatısında, Prekambriyen yaşlı Emirgazi formasyonu içinde sideritlerle ardalanan veya yanal geçişli bazik volkanit örneklerinde, fuksit ve

Bu yazı kuşağı ile profilli dış çerçeve kuşağının arasında kalan alanın içerisi yüksek kabartma tek­ niğiyle işlenmiş, çoğunluğu lale olmak üzere süm­ bül

The direct involvement of the EU in the Cyprus dispute came into agenda following the EU membership application of the Greek Cypriot Administration (GCA) - diplomatically

numbers, for which researchers have used non-equilibrium processes, 15,35,36 followed by thermal annealing to control the defect density; in contrast we will see that the

Table 6.19 The classification performance results for the grade of differentiation subtype using neural networks with different number of neurons and with feature selection. Table