• Sonuç bulunamadı

2.4. Örgütsel Özdeşleşme

2.4.4. Örgütsel Özdeşleşmeyle İlgili Yaklaşımlar

Ne kimlik ne de özdeĢleĢme kavramları örgüt yazınında yeni kavramalar değildirler. Örgütsel yaĢam içinde bu kavramların öneminin artmasının bir takım nedenleri vardır. Makro açıdan, çevre çok daha karmaĢık ve dinamik hale gelmiĢtir, örgütler daha organik yapılar haline gelmiĢlerdir. HiyerarĢilerin yataylaĢması takım çalıĢmaları ve personel güçlendirmenin geliĢmesi, rekabette ikincil önemdeki bölümlerin dıĢ kaynak kullanımı ile sağlanması daha esnek ve sofistike bir çalıĢan havuzu yaratma ihtiyacını ortaya çıkarmıĢtır (Albert, Ashforth ve Dutton, 2000).

Örgütsel özdeĢleĢme kavramının örgütsel davranıĢ alanında merkezi bir kavram haline gelmesinin ve yönetim bilimlerinin ilgisini çekmesinin nedenlerinden birisi de örgütsel özdeĢleĢme kavramının çalıĢan ile örgüt arasında var olan iliĢkiyi yansıtan anahtar bir psikolojik kavram olması, ayrıca çalıĢma yerindeki önemli tutum ve davranıĢları açıklamak ve öngörmek potansiyeline sahip olmasıdır. GeliĢen örgütsel özdeĢleĢme çalıĢanın örgütün yanında olacak Ģekilde yönlendirilmesi açısından çok önemlidir (Edward, 2005: 207)

Bazı araĢtırmacılar örgütsel özdeĢleĢmenin örgüt içinde kalma eğilimini

arttırdığını, diğer çalıĢanlar ile ortaklaĢa çalıĢmayı desteklediğini ve bir seçimle karĢılaĢıldığında çalıĢanın örgütün amaçları doğrultusunda karar vereceğini düĢünmektedirler. ÖzdeĢleĢenlerin ayrıca örgüt adına daha fazla çalıĢma davranıĢı gösterecekleri, eĢgüdümlü kurumsal eylem ile örgütün baĢarısını arttıracakları düĢünülmektedir (Edward, 2005: 208).

Örgütsel özdeĢleĢme ile çalıĢanlar örgüt adına yaptıkları aktiviteleri kendi aktiviteleri sayabilirler. Örgütün amaçları bireyin amaçları haline gelir ve güçlü biçimde özdeĢleĢmiĢ çalıĢan bu amaçların gerçekleĢtirilmesi için etkin biçimde çalıĢmaya motive olur (Edward, 2005: 208).

Görgül olarak örgütsel özdeĢleĢme iĢ doyumu, motivasyon, performans, örgüte sadakat, iĢbirliği davranıĢı ve örgütsel vatandaĢlık ile iliĢki içindedirler

(Shamir ve Kark, 2004: 115).

Geleneksel örgüt yapılarının terk edilmesi, örgütsel geçmiĢ ve metotların kurumsallaĢması ve kurumsallaĢmayı sürdürme isteği ortaya çıkmıĢtır. Örgütler giderek artacak Ģekilde çalıĢanlarının hem zihinlerinde hem de kalplerinde yerleĢik hale gelmek istemektedirler. Bunun için dıĢ bürokratik yapıların yokluğunda, örgütün nasıl duruĢ sergilediğini gösteren içselleĢtirilmiĢ biçimsel yapılar örgütün kimliğine dair temiz bir algı olarak önem kazanmıĢtır (Albert ve diğerleri, 2000).

2.4.4.1. Sosyal Kimlik Kuramından Önceki Örgütsel Özdeşleşme Yaklaşımları

ÖzdeĢleĢme kavramı ilk olarak Freud tarafından “psikanalizde özdeĢim, baĢka bir insanla kurulan duygusal bağın ilk dıĢavurumudur” (Freud, 1922) olarak kullanılmıĢtır. Freud‟un bu tanımından hareketle Lasswell (1965) tarafından kavram geniĢletilmiĢ ve milliyetçilik gibi toplu özdeĢleĢmelerin açıklanması için kullanılmıĢtır

(Gautam, Van Dick ve Wagner, 2004: 302).

Ġlk kavramsal metinlerde Foote (1951) bireylerin gruplarlaözdeĢleĢme eğiliminde olduğunu ve bu yolla kendi eylemlerini düzenlemek amacı ile etraflarındaki sosyal dünyayı kategorize ettiklerini tartıĢır (Edward, 2005: 209).

ÖzdeĢleĢme bir kendini tanımlama tepkisidir ve belirli bir iliĢki içinde oluĢur. Birey diğer bireyler veya gruplar ile tatmin edici bir kendini tanımlama iliĢkisini oluĢturmak ve sürdürmek ister ve bunun gerektirdiği etkiyi kabul eder. ÖzdeĢleĢme, özdeĢleĢen kimsenin diğerinin rolünü üstlenmesi olarak tanımlanabilecek klasik yoldan olabileceği gibi iki kiĢinin karĢılıklı iliĢki içinde özdeĢleĢmeleri de söz konusudur (Kelman, 1958: 53). Buradaki anahtar fikir özdeĢleĢmenin çalıĢan ve örgüt arasındaki bir iliĢki formunu içermesi ve bu iliĢkinin bireyin benliğini belirlemesi, tanımlamasıdır. Buna ek olarak bu fikre göre örgüt bir Ģekilde bireyin inançlarını etkileme yeteneğine sahiptir (Edward, 2005: 209).

Örgütsel özdeĢleĢme kavramının potansiyel karmaĢıklığını göz önünde bulunduran Brown, ölçeğin dört boyutu olması gerektiğini öne sürmektedir, bunlar; örgütün çekimine girmiĢ olmak, bireysel ve örgütsel amaçlar arasında uyum, sadakat ve örgütsel üyeliği benliğe referans yapmaktır. Bunlar örgütsel özdeĢleĢmenin temel bileĢenleridir (Brown, 1969: 349). Bu yaklaĢım en geniĢ kapsayıcılığa sahip yaklaĢımdır (Edward, 2005: 210).

Lee‟ ye göre özdeĢleĢme, aitlik hissi, sadakat ve paylaĢılan özelliklerin birbiri ile karĢılıklı iliĢki içinde olduğu ve ayrı olgular olarak analiz edilemeyecekleri bir kavramdır. Aitlik hissinin örgütteki diğer kimselerle amaçların paylaĢımına yol açmakta olduğunu veya aitlik hissinin sonuç olarak çalıĢanların örgütteki iĢlevlerinin önemli olduğunu hissetmesini ve bu yolla onların bireysel ihtiyaçlarının doyurulmasını sağladığını öne sürmektedir. Sadakatin örgütün tutum ve davranıĢlarla desteklenmesi ve paylaĢılan özelliklerin örgütteki diğer kimselerle nitelik benzerliği olduğunu vurgulamıĢtır. Bunlar; (1). Meslek tarafından içerilen çalıĢma aktiviteleri, (2). Örgütün alt grupları, (3). Örgütün kendisi, (4). DıĢ gruplar (Lee, 1969: 327).

Hall ve çalıĢma arkadaĢlarının tanımı, “örgütsel özdeĢleĢme örgütün hedefleri ile bireylerin uyum içinde ve bağlantılı olmalarıdır” Ģeklindedir (Hall, Schneider ve Nygren, 1970: 176). Bu tanımın temelinde, bireyin örgütün değerlerini ve amaçlarını kabul etmesinin ve bu noktada bu değer ve amaçların bireyin kendisinin olmasının altını çizmiĢtir. Bu değer ve amaçlar bireyin bir parçası haline gelerek bireyin değer sistemine girmesi örgüt ile duygusal bir bağlılığa neden olmaktadır (Edward, 2005: 210-211).

Bir çalıĢan var olan gerçek ile olması arzulanan durum arasında bir uyumsuzluk gördüğünde bireysel bilgilerine göre ve diğer kimselerle iletiĢime geçerek onların bu konudaki tavırlarına göre hareket etmektedir (Schelble, 2002: 23).

2.4.4.2. Sosyal Kimlik Kuramından Sonraki Örgütsel Özdeşleşme Yaklaşımları

OnbeĢ yıldır örgütsel özdeĢleĢme üzerine en baskın yaklaĢımlar sosyal kimlik ile iliĢkili olanlardır. Bu yaklaĢım bireylerin kendilerini etkin biçimde algılanan gruplar içinde kategorize ettiğini söyler (Edward, 2005: 211).

Ashforth ve Mael (1989) örgütsel özdeĢleĢmeye sahip bireylerin çalıĢtıkları örgütün oluĢturduğu sosyal kategori ile kendilerini etkin biçimde kategorize ettiğini ileri sürmektedir. Böylece örgütsel özdeĢleĢmeyi, sosyal özdeĢleĢmenin spesifik bir formu olarak tanımlamaktadırlar. Ashforth ve Mael‟in anahtar nitelikteki metinlerinde, bireysel grubun kaderi ile kendilerinin kaderinin birbirine dolandığını düĢündükleri bir algıya sahiptirler. Onlara göre önceki araĢtırmacılar örgütsel özdeĢleĢmeyi diğer kavramlar ile karıĢtırmıĢ ve bu karıĢıklık nedeni ile sosyal özdeĢleĢmenin zengin bulguların örgütlere uygulaması sekteye uğramıĢtır (Edward, 2005: 211).

Ashforth ve Mael (1989) ilk kez sosyal kimlik kuramını örgütsel bağlama sistemstik olarak uygulayan araĢtırmacılar olmuĢlardır ve örgütsel özdeĢleĢmenin sosyal özdeĢleĢmenin spesifik bir formu olduğunu öne sürmüĢlerdir. Bu bağlamda çalıĢan kiĢi kendisini örgüt ile özdeĢleĢtirdiğinde, örgüt çalıĢana bir kimlik kazandırmaktadır. Böylece örgütsel özdeĢleĢme, sosyal özdeĢleĢmenin sosyal hayat içinde bireye tutum ve davranıĢları için bir zemin sağlaması gibi, çalıĢana örgüt içinde tutum ve davranıĢları için dayanak noktası sağlar. Örgütle yaĢanan bu öz-tanımsal (self-definitional) sosyal özdeĢleĢme, kavramı örgütsel bağlılıktan, örgütsel özdeĢleĢmeyi örgütsel bağlılığın parçası olarak alan yapılardan ve daha önceki örgütsel özdeĢleĢme kavramsallaĢtırmalarından ayırmaktadır (Van Knippenberg ve Van Schie, 2000: 138).

Dutton ve çalıĢma arkadaĢları sosyal kimlik kuramını alarak bazı iyileĢtirmeler ile onu örgütsel özdeĢleĢmeye uygulamıĢlardır. Örgütsel özdeĢleĢme Dutton ve çalıĢma arkadaĢlarında bireyin benliğinin, algılanan örgütsel kimlikle aynı nitelikleri içermesi olarak tanımlanmaktadır (Edward, 2005: 211).

Pratt (1998) sosyal gruplarla özdeĢleĢmenin, örneğin güvenlik veya bağlı olma durumu gibi insan ihtiyaçlarını bir bütün olarak tatmin ettiğini ve örgütün çalıĢanına hayatının anlamını bulmasında yardım ettiği ve ona anlam sağladığı sürece örgütle özdeĢleĢmenin bireyin bütün ihtiyaçlarını tatmin ettiğini öne sürmüĢtür

(Van Dick ve diğerleri, 2004: 172).

Sosyal kimlik kuramı Henri Tajfel ve John Turner tarafından 1979 yılında gruplar arası davranıĢların ve grup dıĢındakilere uygulanan ayrımcılığın psikolojik temelini açıklamak için ortaya atılmıĢtır. Birçok minimal grup deneyinin sonuçlarına göre, Tajfel bireylerin, kendilerini diğer kategorilerin üyelerine karĢı bir ayrımcılık uygulanarak oluĢturulan belirli kategorilerin üyeleri olarak görme eğiliminde olduklarını öne sürmektedir (Van Dick, 2001: 269).

Van Dick ve çalıĢma arkadaĢları örgütsel özdeĢleĢmenin neleri içerdiğine dair tartıĢmayı sosyal kimlik perspektifinden sürdürerek, kavramsal geliĢme sağlamıĢlardır. Özellikle Van Dick önceden ileri sürülen argümanların sosyal kimlik kuramının tüm avantajlarını kullanacak Ģekilde yeterince ilerletilemediğini ileri sürmektedir ve bazı çalıĢmalarda sosyal kimlik kuramının açıklayıcı bakıĢını ilerleterek örgütsel özdeĢleĢme kavramını geniĢletmektedir (Edward, 2005: 213).

YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklemi, veri toplama araçları, veri toplama aracının geçerlik ve güvenirlik çalışmaları, verilerin toplanması ve verilerin analizi yer almaktadır.