• Sonuç bulunamadı

UNUSUALLY LOCALIZATION OF ONCOCYTIC CARCINOMA: CASE REPORT

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "UNUSUALLY LOCALIZATION OF ONCOCYTIC CARCINOMA: CASE REPORT"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Onkoloji Dergisi, Cilt 19, Say› 4, 2004 157

Onkositik Karsinom’un Nadir Bir Formu:

Vaka Sunumu

UNUSUALLY LOCALIZATION OF ONCOCYTIC CARCINOMA: CASE REPORT

Dr. Görkem AKSU, Doç. Dr. H. Cüneyt ULUT‹N, Dr. Merdan FAYDA, Dr. Metin GÜDEN, Dr. Serdar SÜRENKÖK

Gata Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dal›

ÖZET

Onkositik karsinom, tüm tükrük bezi tümörlerinin %0,0005’ini oluflturan nadir tümörlerdendir (1). Tümörle ilgili genifl vaka say›l›, uzun takipli herhangi bir çal›flma literatürde bulunmad›¤› için tümörün prognozu hakk›nda net bir bilgi yoktur (2). En s›k parotis yerleflimi görülmüfl ve 28 olguluk bir seri yay›nlanm›flt›r (3). Olgularda erkek kad›n da¤›l›m› birbirine eflittir. Bölümümüzde nazofarenks yerleflimli onkositik karsinom tan›s› alm›fl bir hasta eksternal radyoterapi ile tedavi edilmifltir.

Anahtar kelimeler: Onkositik karsinom, nazofarenks. SUMMARY

Oncoytic carcinoma is a rare malignancy. Especially; nasopharyngeal oncocytic carcinoma has not been reported in the medical literature yet. Our case is a 27 years-old male treated by nasopharyngeal surgery before. He regis-tered to our clinic with a recurrent tumor in the nasopharynx region, which is histologically proven to be oncoy-tic carcinoma. The patient had also cervical lymph node metastasis bilaterally, with the maximum dimensions of 1-2 cm.

He was retreated with external beam radiotherapy with a prescribed dose of 50 Gy. Total dose was delivered to nasopharynx and bilateral upper cervical region. Three months after the completion of treatment, a complete reg-ression in the nasopharyngeal tumor was achieved and cervical lymphadenopathys totaly disappeared.

Key words: Oncoytic carcinoma, nasopharynx. OLGU

27 yafl›nda, erkek hasta, May›s 1996 tarihinde genizden kan gelmesi ve bafl a¤r›s› ile flikayetleri bafllam›flt›r. Yap›lan bafl-boyun muayenesinde na-zofarenkste kitle tespit edilerek, nazofarenks böl-gesinden biyopsi al›nm›flt›r. Patoloji: Onkositik karsinom olarak rapor edilmifltir.

Biyopsi sonras› takibe al›nan olgu, Aral›k 1996 tarihinde flikayetlerinin artmas› nedeniyle radyas-yon onkolojisi klini¤ine baflvurmufltur. Fizik mu-ayenesinde ve laboratuar tetkiklerinde özellik gö-rülmemifltir. Nazofarenks ve boyun bilgisayarl› to-mografisinde; nazofarenks arka duvar› ve sa¤ yan duvar›nda tümöral kitle, boyun her iki yan›nda en büyü¤ü 1,2 cm çapl› çok say›da lenf nodülü sap-tanm›flt›r (Resim 1). Yap›lan nazofarenks punch bi-yopsisi tekrar “Onkositik karsinom” olarak rapor

edilmifltir. Ocak 1997-fiubat 1997 tarihleri aras›n-da eksternal radyoterapi 50 Gy/25 fr aras›n-da, Co60

te-leterapi cihaz›nda uygulanm›flt›r. Radyoterapi kar-fl›l›kl› paralel alandan nazofarenks ve boyun gesine yap›lm›fl, alt boyun ve supraklavikular böl-ge tek ön sahadan radyoterapi alm›flt›r. Medulla spinalis 46 Gy de korunmufltur.

Tedavi sonras› 3. ay kontrolleri yap›lan hasta-m›z›n fizik muayene ve bilgisayarl› tomografi tet-kiklerinde nazofarenks ve boyun bölgesinde kal›n-t› tümöre rastlanmam›flkal›n-t›r.

TARTIfiMA

Onkositik tümörler ender görülmelerinden do-lay›, etyolojileri kesin olarak tan›mlanamam›flt›r(2).

Literatür taramalar›nda da onkositik tümör olgula-r› karfl›m›za çok s›k ç›kmamaktad›r. Genellikle

(2)

tes-pit edilebilen olgular parotis yerleflimli tümörler-dir. Bu nedenle; benzer hareket ettikleri düflünüle-rek parotis yerleflimli onkositik olgular olgumuzla karfl›laflt›r›lm›flt›r.

Onkositik karsinomlarda ön planda prognozun büyüklü¤e ba¤l› oldu¤u düflünülmektedir(1).

Tü-mörler s›kl›kla onkositozla birliktedir. Bu yüzden onkositik tümörlerin neoplastik veya hiperplastik bir süreç sonucu olufltu¤u flüphelidir(2).

Literatür-de; onkositik karsinom kesin tan›s›nda histolojik davran›fl olarak önemli hususlar; mitoz ve nükleer pleomorfizm içeren displazi, perinöral ya da vas-küler invazyon, komflu dokulara infiltrasyon veya lenf nodu tutulumu olarak bildirilmifltir(1).

Histolojik olarak onkositler büyük epitelyal hücreler olup, yo¤un sitoplazmik granülasyon ve asidofili gösterir(1). Onkositik karsinomlar için

on-kositlerin flekli ay›r›c›d›r. Piknositler, uzun ve künt uçlu onkositler ve rastlanabilirse çift nükleuslu on-kositler tan›mlay›c›d›r.(2)

Onkositik tümörlerin patogenezi çok aç›k de-¤ildir. Johns ve arkadafllar› asinilerden kanallara do¤ru geniflleyen herhangi bir epitelyal hücre kay-nakl› olabilece¤ini bildirmifllerdir(6). Ancak unu-tulmamal›d›r ki; mukoepidermoid kanser, yass› epitel hücreli kanser ve malign mikst tümörler de “onkositoid” görünüm sergileyebilir( 2 ). Ancak;

esas ay›r›c› tan›, asinik hücreli tümör ve berrak hücreli tümör ile yap›lmal›d›r. Geçmiflte pek çok onkositik karsinom bu yüzden asinik hücreli tü-mör veya oksifil adenom tan›s› alm›fllard›r.(1)

Sugimato’nun 28 olguluk serisinde hastalar›n ortalama yafl› 58’dir (30-91 aras›)(4). Olgumuz ise

daha genç yafl grubundad›r (27 yafl). Olgumuzda ilk cerrahi girifliminden alt› ay sonra lokal nüks ve servikal lenf bezi metastaz› gözlenmifltir.

Literatür-de Literatür-de olgular›n yar›s›ndan fazlas›nda saLiteratür-dece cer-rahi tedaviden sonra nüks izlenmektedir(5).

Cerra-hi ile nüks aras›nda geçen süre 10 ay ile 10 y›l ara-s›nda de¤iflmektedir(4). Brandwein ise, kendi

seri-leri için nüks oran›n› yaklafl›k % 10 olarak rapor etmifltir(2). Nüks eden olgularda, cerrahiden sonra

geri kalan onkositik doku veya tümör yalanc› ayaklar› sorumlu tutulmaktad›r. Servikal lenf nodu metastazlar› ise olgular›n yar›s›ndan fazlas›nda iz-lenmifltir. Di¤er muhtemel metastaz yerleri akci-¤er, karaciakci-¤er, kemik ve cilttir(4,7).

Bu vakadan elde edilen bilgiler de göstermek-tedir ki; cerrahi olarak tam rezeksiyon yap›lama-yan vakalarda, özellikle vakam›z gibi nazofarinks lokalizasyonlu olgularda radyoterapi en uygun te-davi seçene¤idir. 50 Gy’lik radyoterapi dozu ise; tedavi baflar›s› sa¤lamak için yeterli görünmekte ve akut ve geç toksisite aç›s›ndan da önemli bir risk oluflturmamaktad›r.

Sonuç olarak; patolojik tan› ve tedavi aç›s›n-dan bilgilerimizin yetersiz oldu¤u onkositik tü-mörlerde uygun tedavi flemas› oluflturabilmek için yeterli hasta say›s› içeren çal›flmalara ihtiyaç mev-cuttur.

KAYNAKLAR

1. Seifert G, Brocheriou C, Cardesa A, Eveson J.W : WHO International Histological Classification of Tumors Ten-tative Histological Classification of Salivary Gland Tu-mour. Path. Res. Praot. 186: 555-581, 1990.

2. Brandwein M.S, Huvos A.G: Oncocytic Tumors of Ma-jor Salivary Glands; Am J Surg Pathol 15(6):514-28, 1991.

3. Laurian N, Zohar Y, Kende L : Malignant oncocytoma. J Lar and Otol;91:805-8.1977.

4. Sugimato T, Wakizono S, Uemura T, Tsuneyoshi M, Enjoji M: Malignant oncocytoma of the parotid gland: a case report with immunohistochemical and ulturasut-ructural study; J Larygeal Otol 107:69-74, 1993. 5. Bauer W., Bauer J : Classification of glandular tumors

of salivary glands. Study of 143 cases.: Arch of otolar-yengolo; 55:328-46.1953

6. Johns M.E, Regezi J.A, Batsakis J.G: Oncocytic neop-lasms of salivary glands. An ulturasutructural study. Laryngoscope 87:862-71,1977.

7. Perez C.A : Nasopharynx. In : Principles and Practice of Radiation Oncology. (Eds ) Perez C.A, Brady L.W. 2nd Edition Philadelphia, J.B. Lippincott Co., 617-643, 1997.

Türk Onkoloji Dergisi, Cilt 19, Say› 4, 2004 158 Resim 1. Nazofarinks sa¤ yan ve arka duvarda lokalize olmufl tümoral lezyonun Bilgisayarl› tomogrofi ile elde edilmifl görüntüsü.

Referanslar

Benzer Belgeler

basamak sa¤l›k kuruluflu (Üniversite hastanesi) 66.. Sizce KOAH gelifliminde sigara d›fl›ndaki en önemli risk faktörü hangisidir ?.. a) Çevre kirlili¤i, b) Egzoz maruziyeti,

The present case is presented to emphasize that granulo- matous foci detected in a biopsy performed to determine the reason for high levels of liver enzymes may play a guid- ing

Makroskopik olarak literatürde memenin SHK’lar›- n›n boyutlar› 1-10 cm aras›nda de¤iflmekle birlikte tümörlerin yar›s›ndan fazlas› 5 cm’den büyük

Bu hastalar›n bir k›sm›nda üveitin kontrolü için anti-tümör nekroz faktörü (anti- TNF) de dahil olmak üzere kortikosteroid/immunsupre- sif tedavi gerekece¤inden bu

Kornea sitolojisinde mantar hifleri tespit edilen veya kültüründe fungal ajan üreyen hastalara lezyonun boyutu- na ve derinli¤ine bak›larak; yüzeyel infiltrasyonlarda to-

Klinigimizde daha önce AcrySof MA60BM grubu- nun ortalama 15 +/- 3 ay ve DR.SCHMIDT MCTE gru- bunun ortalama 13 +/- 2 ay takip sonras› karfl›laflt›r›ld›k- lar›

Tan¬m kümesi pozitif tam say¬lar olan bir fonksiyona “dizi” denir ve (a n ) biçiminde gösterilir... Bu durumlardan herhangi birini sa¼ glayan (a n ) dizisine

I¸ · sletme problemlerinin matematiksel modellerinde n de¼ gi¸ sken taraf¬ndan ayn¬anda sa¼ glanmas¬gereken m adet lineer denklemden olu¸ san sistemlerle s¬kl¬kla kar¸