• Sonuç bulunamadı

Akkoyunlular ve Toprak Reformları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Akkoyunlular ve Toprak Reformları"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çeviriler:

AKKOYUNLULAR VE TOPRAK REFORMLARI*

Yazan : VLAD~M~R M~NORSKY Çeviren: CÜNEYT KANAT

Ondördüncü yüzy~ lda ortaya ç~ km~~~ olan Türkmen Beylikleri'nden Karakoyunlular (780-874/1378-1469) ve Akkoyunlular (780-908/1378-1502) ile ilgili, dikkate de~er ve önemli birçok mesele halen oldu~u gibi durmak-tad~r. Safeviler (1502-1722) devrindeki ~ran milli birli~inin kökleri, bu haz~r-l~k niteli~indeki dönemin derinliklerine kadar gider.

Elimizdeki belgeler Karakoyunlularm iç politikas~~ için hala yetersizdir. Celayirliler'in yerine geçen Karakoyunlular, Mo~ol ~lhanl~lar~~ ' devrinde geli~-tirilmi~~ olan idari modelin mirasç~lar~~ olmal~d~rlar. Akkoyunlular Devrindeki yeni e~ilimler dikkat çekicidir. Fazlaca ~slami ö~enin etkisi alt~nda bulunan müesseselerin oldukça kökle~mi~~ oldu~unu, Akkoyunlular~n hakimiyetleri-nin 2 son dönemine ait bir belgehakimiyetleri-nin aç~ kça belirtti~i do~rudur. Ancak biz, on-lar~n zaman~nda baz~~ mali ve idari reformlar~~ ba~latmak için bir kaç giri~imin yap~ld~~~ndan da haberdar~z. Görünü~e göre, idareciler ~slami kanunlar kis-vesi alt~nda, emekli maa~lar~, maa~lar ve benzeri ödemeler yerine toprak ba-~~~lama sisteminden kaynaklanan merkezi otoritenin da~~lmas~ n~~ azaltmay~~ umdular. Böyle ba~~~larm, ~arta ba~l~~ ve geçici olmas~~ dü~ünülüyordu, fakat çok fazla say~daki muaf~yetin onlara verilmesi t~mar sahiplerini neredeyse ba-~~ms~z beyler ve hakimler haline dönü~türdü.

1. Uzun Hasan ve Kanunu

Akkoyunlu hanedan~ n~~ kural~~ Uzun Hasan döneminde, mali durum, ori-jinal metni kaybolan baz~~ kanunlarla düzene sokulmu~tur. Biz bunu sadece,

Minorsky'nin 1955 y~l~nda; BSOAS'nin XVII. say~s~ n~n 228-241 sayfalar~~ aras~ nda; "The Aqqoyunlu and Land Reforms" ismiyle yay~ nlanan bu makalesi E. Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde görevli Yrd.Doç.Dr. Cüneyt Kanat taraf~ ndan Türkçe'ye çevrilmi~tir.

I Özellikle Re~icliiddin'in K. Jahn taraf~ndan yay~ nlanan Tarih-i Gazani'sinin oldukça aç~ klay~c~~ malumauna bakma. (Ayr~ca Arends taraf~ ndan yap~lm~~~ iyi bir Rusça tercümesi mevcuttur, 1946). Ayr~ca bak~ n~z; Minovi ve Minorsky, "Nasir al-din Tüsi on Finance", BSOAS, 1941, X, 3, 755-89. (Yukar~ya bak, makale no. 5)

(2)

864 VLAD~M~R M~NORSKY-CONEYT KANAT

Iran'da tarihçilerin gerekti~inde Destur-~~ Hasan Bey veya Kanun-~~ Hasan Padi~ah'a at~fta bulunmalar~ ndan ö~reniyoruz. Bu kanunlar en az~ndan Safevi ~ah! Tahmasp3 devrine kadar hala uygulanmaktayd~. Çok ~ükür Uzun Hasan Kanunlar~'n~n tafsilad~~ örnekleri, Türk ar~ivleri sayesinde günümüze dek gelmi~tir. Onlar Diyarbak~r, Mardin, Ergani, Urfa, Erzincan, Harput, Birecik, Çermik ve Uzun Hasan idaresinin esas bölümünün ~ekillendi~i en bat~daki yer olan Arapgir Bölgelerine aittirler'.

Uzun Hasan'~n çok uzun olmayan hâkimiyeti süresince (871-83/1466-78), O'nun Diyarbak~r'dan ~ran'a kadar uzanan yeni imparatorluk s~n~ rla-r~nda düzenli bir tahririn uygulan~p uygulanmad~~~~ ~üphelidir. W. Hinz'in tart~~~lan hükmü (age., s. 179); Uzun Hasan Kanunu'nun daha çok eski za-manlardan miras al~ nm~~~ olan çe~itli yerel uygulamalar~~ tespit ve teyid etme-sidir. Bu nedenle, o mali bir sistem de~ildi, fakat yerel örfi kanunun pratik bir sicil defteridir.

~erefnâme'ye göre; Uzun Hasan'~ n Kanunlar~~ ~ ran, ~ rak ve Azerbaycan'da tatbik edildi, fakat Uzun Hasan'~n kendisinden sonraki halef-leri zaman~nda bile uygulan~rken mali durumun tamamen kar~~~k oldu~u dönemler vard~.

Tarih el-G~yasi'de5, kanunnamenin anlam~~ biraz farkl~~ bir ~ekilde izah edilir, fakat yazar idari ~slahatlar ile ilgili baz~~ ilginç ipuçlar~~ da verir. Uzun Hasan, hakim oldu~u her yerde tamga" vergisini tamam~yla yürürlükten kal-d~rmay~~ dileyen adil ve iyiliksever biriydi. Bununla birlikte Uzun Hasan'~n Emirler'i bu plan konusunda onunla mutab~k de~illerdi, bu vergiyi 20 dir- 3 Lub el-Tevârih, Br. Mus. Or., 140, F 63 v: "~imdiye kadar (~ah Tahmasp'~n zaman~) onun

mali düzenlemeyle (istifa-y~~ mal) tüzükleri ve hükümete ait t~marlar~n (hukuk-~~ divani?) toplanmas~~ bir kanun olmu~tur." Bak~n~z: ~erefname, II, 120, Tezkiretül-Mulük, F. 10 r. Minorsky, "A Civil and Military Review in Fars in 881/1476", BSOS, 1939, X, 3, 142'de zikredilmektedir.

' Profesör Ömer Lutf~~ Barkan taraf~ndan Tarih Vesikalan'nda, (1941, I, 2, 91-106; 3, 184-97) yay~nlanm~~~ ve ZDMG'de W. Hinz taraf~ndan özetknmi~tir. (1950, Bd. 100, Heft 1, 177-201).

5 Hâlâ yay~nlanmad~. Yazar Abdullah b. Fadlullah el-Ba~dadi el-G~yâsi 891/1482 de hâlâ

hayattayd~. Uzun Hasan'~n reformlar~~ hakk~ndaki pasaj "Abbâs el Azzâvi'llin Tarih el Irak'~nda" bulunmaktad~r, Il! (1357/1939), 254. Yazar hakk~nda, age.. II, 110. Bak. B. Lewis, BSOAS'te, XVI, 3. s. 599.

~slâmi olmayan vergi, esas olarak oku-uva ve daha sonra bir tür sermaye vergisi, bak~ n~z; "Nasir al-din Tüsi on Finance", § 9 (b); Mo~ol hâkimiyeti alt~nda tamga vergisi sermayenin 1:240'~ na vard~. Kr~. Barthold, "Inschrift der Manuce Moschee", Almanca tercümesi Hinz taraf~ndan, ZDMG, 1951, Bd. 101, s. 263'te yap~ld~.

(3)

AKKOYUNLULAR VE TOPRAK REFORMLARI 865 hemde bir dirhem olarak kararla~t~rd~~ (yani indirdi), böylece daha önceki sultanlar~n zorla toplad~klar~~ vergi miktar~n~~ epeyce azaltm~~~ oldu'. Meyhaneleri ve fuhu~u, kumar~~ ve bunlara ait e~yalar~~ hüküm sürdü~ü top-raklar~n her taraf~nda kald~rd~. Ayr~ca toplan~lmaya al~~~lm~~~ olan Harac ver-gisinin (harac el-mi?) miktar~n~~ tesbit (~tlaka) etti. Halk aras~nda ortaya ç~-kan ~ikayet ve anla~mazl~klarla ilgili bir Kanunname haz~rlatt~. Suçlulara uy-gulanan cezalar~n, para ve sert cezalar (bil-ta'zir) olmas~nda ~srar etti. Kanunname'yi uygulanmak üzere topraldar~n~n her taraf~na yollad~. Adaletin herhangi bir prensibinin yerine getirilmesini asla ihmal etmedi. ~yi yeti~mi~~ insanlar~~ ve alimleri severdi, fethetti~i ülkelerin halk~na da adalet ve ho~gö-rüyle muamele ederdi.

Kanunname'nin, di~er tarihçilerin bu terime verdi~i anlamdan farkl~~ biçimde, ceza yasas~~ olarak yorumlanmas~~ ayr~ca bir ara~t~rmay~~ gerektirir.

2. Sultan Yakub ve Kad~~ ~sa'n~n Reformu

Uzun Hasan'~n o~lu ve halefi olan Sultan Yakub'un devrinden (883-96/1478-90) kronilderde genellikle sakin ve ba~ar~l~~ olarak söz edilir, ancak onun özel tarihçisine ~ükürler olsun ki, resmi kurumlar~n perde arkas~nda vuku bulan sosyal ve politik mücadeleleri ö~renebiliyoruz. Fadlullah b. Ruzbihan'~n Tarih-i Emini daha henüz düzenli olarak kullan~lmam~~t~rs. Yazar~" kabiliyetli ve alim biri ve me~hur Muhammed b. Abdurrahman es-Sehavi'nin (Ö.902/1497) ö~rencisi idi. O bir sünni olarak ~ran ~eyhlerine aile ba~lar~~ ile yak~nl~~~~ olup tamam~yla Safevilerin kar~~s~ndayd~~ ve ömrünü Orta Asya'da sürgün olarak tamamlad~.

7 Aç~k bir ~ekilde oral~~ 1:20 olarak belirlenir. Bu azalulm~~~ oranda bile Mo~ol zaman~ndaki oran~ n 12 kat~~ olurdu. Metin Azzavi'de verildi~i gibi aç~ k de~ildir:

Loto zioLi l+L~~~wi 4514/1,i1 j,£ r.13 *3514 ui 141.01 4>..IJI ,31%.! 4) I 3 b

i,i4.1g.)LJ I 8•14;4•! (,IS) ir>13 ...ir:J'

8 Hem Paris yazmas~!» (Bibl. Nat., ancien fonds persan. No. 101) hemde ~stanbul yazmas~n~~ (Fatih 4431) kulland~m. Bunlar~n foto~raflar~n~~ Profesör Hinz bana ödünç verdi. Birgün meyvelerinin görülebilece~ini ilmidetti~im bu dikkate de~er çal~~man~n içeri~inin ayr~nt~l~~ bir analizini haz~rlad~m. [Benim bu çevirime de bak~n~z: Persia in A.D. 1478-90, Fadlullah b. Ruzbihan Huruanin Tarih-i Alam Emil~rsinin k~salulm~~~ bir çevirisi, Royal Asiatic Society Monographs, vol. XXVI, 1957, eser bu dikkate de~er çal~~man~n kendisine has vasfnu göstermektedir.)

9 Storey, Persian Literature, I, 300.

(4)

866 VLAD1M1R MINORSKY-CDSEYT KANAT

Fadlullah'~n anlatt~~~~ en önemli hadise ~uhurullah Vezir'in o~lu Save'li ba~kad~~ ~âfied-din Isa'ya aittir. O Sultan Yakub'un özel ö~retmeniydi ve Yakub'un vesaye`ti üzerinde çok büyük bir nüfuza sahipti. Hvandmir, onun dindarl~~~~ ve meziyetleri ile ilgili övgülerle doludur. Hvandmir, Sultan Yakub'un ba~kad~~ ~sa'ya büyük hilkümdarl~k mührüne mukabil, tasdik (tevki) yetkisi verdi~ini ve vesikalar~n bu tasdik olmaks~z~n geçerli olmad~~~n~~ söyler. Hvandmir, Kad~~ Ziyaeddin Nurullah'~n a~z~ndan, Sultan Yakub'un M~s~r ve Osmanl~~ elçilerine yap~lan kabul töreninde, nas~l alt~n i~lemdi bir kaftan (Diba-yi-zer duz) ile ortaya ç~kt~~~n~~ anlat~r. Kad~~ ~sa böyle bir giysinin erkek için ~eriate ayk~r~~ oldu~unu bildirir ve yard~mc~s~~ Emir Siraceddin'e hüküm-dal~n omuzlanndan Diba'y~~ almas~n~~ ve tabii renklerden olan sade bir kaftan (feraje-yi abaft-i hud-reng) giydirmesini söyler. Sultan da bu müdahaleye ses ç~karmadan boyun e~er. Hvandmir ayn~~ ~ekilde, reayan~n kalbine ~efkat ve ihtimam tohumlar~~ saçan ve devletin mali i~lerinden sorumlu olan, ~eyh ~sa'n~ n luzkarde~inin o~lu ~eyh Necmeddin Mesut'un davran~~lar~n~~ da öv-mektedir. Fadlullah ibn Ruzbihan'~n son derece nadir ve çok ayr~nt~l~~ olarak sunulan tart~~malar~n~n, muhalefetle ileri sûrüldü~ü heyecanl~~ aç~klamalar~~ ve haberleri oldukça farkl~d~r'". Böyle belgeler ~ran ve Müslüman literatü-ründe çok nadiren bulunur. Fadlullah, Kad~~ ~sa'n~n faziletlerinin içten ol-mad~~~n~~ teyid eder ve onun Ramazan 893/A~ustos 1488'de ~arap içenlerin "ki onlar~n hayat damar~" müstehak olduklar~~ i~kencelerle darmada~~n~k edilmeleri gerekti~ini ve muhtesipler vas~tas~yla onlara sert cezalann uygu-lanmas~n~~ emretti~ini söyler (v. 154 b), sonra Kad~ n~n Sultan Yakub'u devle-tin organizasyonu ile ilgili dü~üncelerinde nas~l etkilemeye çal~~t~~~n~~ aç~klar. Cengiz Han zaman~ndan beri toprak idaresi (umür-i mülki) kar~~~kl~k içindeydi ve ~slami kanunlar Cengiz Han yasas~~ ile içiçe bir hale gelmi~ti, Kad~~ Isa'n~n dile~i ise ~eriaun emirlerini uygulamak idi.

Yazar, Fadlullah b. Ruzbihan'~n Kad~'dan ba~~~lar ald~~~n~~ itiraf eder, fa-kat bu arada gerçe~i söylemek için istekli oldu~unu da belirtir. Daha sonra Kad~ n~n pek çok vaktini ~iir yazarak geçirdi~ini, asaletten yoksun de~ersiz ki-~ileri yüksek makamlara getirdi~ini, bilgili bir ~eyh gibi görünmek için rol yapt~~~n~~ ve bu kibrin onu kötü yola sevk etti~ini ima ederek suçlamalann~~ haz~rlar. Safer 894/Ocak 1489'da Kad~~ ~sa'n~n durumu zaten güçlü ve fevka-

1() Orijinal nüsha Paris yazmasmda v. 159a-170a ve 179b-194a da, Fatih yazmas~~~da ise; v.

(5)

AKKOYUNLULAR VE TOPRAK REFORMLAR' 867

Iade olmu~tu, ayn~~ zamanda hemen hemen saltanaun gücünü de kullanmak-tayd~. Toprak ve mali i~leri idare etmesi kabul edilen di~er ki~i, hilkümdann emir-i divan olarak atad~~~~ ~eyh Necmeddin Mesut Pervaneci idi".

Kad~'n~n amac~, y~ll~k gelirin (ebvab el-mal) en önemli ve ba~l~ca bölü-münü te~kil eden, muhtelif tamga" vergilerinden dengeli olarak elde edile-cek olan devlet gelirinin tutar~m yasal yollarla" toplamak için, ~ran ve Acem Irak'~n~n yüksek memurlar~~ ile bütün e~rafin üstünde bir yer edinmek idi. Daha sonra ~sl'âmi olmayan bu zoraki vergilerin" yürürlükten kald~nlmas~~ için hûkümdardan emir al~nacaku. Bir gece Kad~, vezir ve divan~n mil~rifi" olan ~eyh ~erafeddin Mahmut Deylemi'yi davet etti ve ona hilkümdar~n, ~e-riat hükümleri (ni~an) üzerinde saltanat mühril ile yap~lan tahrifat~~ (khadsha) düzeltmeyi diledi~ini bildirdi. Kad~, harac~~ düzeltme görevini kendisi yüklendi, fakat Deylemi mâli hususlann düzene koyulmas~~ (zapte~~ ci-hed'i mâli) ve kamu yarar~na (hukuk-~~ mâl-el-mesâlih) 16 köylüden toplanacak borçlar için yap~lacak olan yolculukta ve adli e~itlik (adl-u saviyat) ile mah-keme kurallarm~n uygulanmas~nda kendisine yard~mc~~ olmas~n~~ talep etti. Muzaffer ordunun herhangi bir zarara u~ramamas~~ için harac~n düzenli ola-rak toplanmas~~ gerekliydi".

II Penaneci, penanelerle ilgili olan memur idi, kelime kar~~ht~~ "uçan yapraklar"d~r, yani aç~k bir ~ekilde; en yüksek seviyede olmayan atamalann düzenlenmesi ve haberle~medir. Bu Necm'e ait özel bir rütbe olabilir.

12 Oktruva; beledi vergiler. Bak Barthold, Nadpis na mecheti Manuche, 1911, s. 34 (Hinz taraf~ndan ZDMG, 1951, Bd. 101. de tercilmesi yap~lm~~t~r). özellikle Nas~reddin Tüsi'nin kitab~na bak § 9 (b), ki bu kitapta tamga bir tür sermaye vergisi anlam~nda kullan~hr. (1: 240 oran~nda), [Yukanya bak, makale no. 5).

13 Ebvab-i kifayet Nas~reddin Tüsi'nin maliye hakk~ndaki kitab~nda, bu terim i~lenmerni~~ topraklar~~ tar~ma aç~naktan, rnadenlerden, bal~kç~l~ktan, sat~n al~nm~~~ topraklardan, vs. elde edilen gelir olarak aç~klan~r. Oysa ben bu terimi "kanuni emek ve tikit~at" olarak çevirdim, fakat terim genel bir kullan~ma da sahip olabilir.

14 Fadlullah'~n metni teknik terimlerle dolud'ur ve bu terinder ULA ancak yakla~~k olarak yorundanabilmektedir. Bu arada Etimoloji'nin az bir yard~m~~ olmaktad~r ve muhasebecilik hakk~ndaki talimnamelerdeki ifade tarz~~ çe~itli yorumlara imidn vermektedir.

15 Belki maliye ile ilgili vezir, fakat bundan ziyade adalet ve e~itlik kurallan~u uygulayan mahkemenin idarecisi ya da müfetti~i. Her bir bölüm bir vezire ve mü~rife sahipti.

16 Mesülih: "kamu yaranna, ülke ihtiyaçlar~"; kr~. Sadi. Gülistan, I, bölüm, 32. mesilih-~~ mendlik "ülke i~leri", k~~. Nas~reddin Tusi, § 11(d) ve kr~.111.

17 Mesülih-i Pa'di~âhi'ye "ülke menfaaderi"ne ait olan ordu üzerindeki masraflar, Bak. Nas~red-din'in eseri; § 19.

(6)

868 VLAD1M1R M~NORSKY-Ct~NEYT KANAT

Deylemi, Kad~ n~n kendisine ba~kas~ n~n kabahatini yüklemek istedi~ini hissetmesine ra~men, ona kaat etmemek elinde de~ildi. Daha sonra Kad~~ Hiikilmdare~ n, onun hizmetine gereksinim duydu~unu iddia etti ve karde~i ~ mameddin ~eyh Aliyi onun yerine vekil olarak tayin etti. Irak-~~ Acem ve ~ ran'da herhangi bir memuru kendi takdir hakk~yla i~ten ç~ karma yetkisini gösteren ferman ~eyh Ali için geçerliydi. Uygun bir vekalet de yine ~erafeddin Deylemi'ye verilmi~ti. 4 Rabi' 894/5 ~ubat 1489'da iki görevli de-~i~iklikleri ortadan kald~ rmak amac~yla yolculuklar~ na ba~lad~lar.

Onlar ordu-pazarisdan, ~ran ve Irak'~n her taraf~nda ilan edilmek üzere, ha~vi ve harci s~n~flar~~ st~yurgallarm~nig yürürlükten kald~r~ld~~~n~~ ve divan mutemetleri bölgeyi tedkik edip (harz-u masâhat) topra~a de~er biçinceye dek herhangi bir paran~n toplanmamas~~ gerekti~ini bildirmek üzere buka-vullar~2° gönderdiler.

O zamana kadar kö~esinde sessizce oturmu~~ olan müellif, Hoca ~eyh Ali'yi görmeye gitti ve ona ~eriat'~n uygulanmas~n~n2' ulema ve bilim adam-lar~~ gibi insanlar~n desteklenmesine ba~l~~ oldu~unu (maagt~f-bi) aç~klad~. Görevlilerin att~~~~ ilk ad~m~ n zorbal~ k ve i~kence oldu~unu görmekten üzüntü duymu~tu. Muafiyetlerin (musellemiyât) 22 hem ha~vi hem harci ola-rak güvenilir olmad~~~~ (na-musellem) ortaya ç~kt~. E~er sen bir dü~man üze-rine sald~r~y~~ amaçhyorsan, kendi ordunu nas~l kar~~~kl~k içersine itebilirsin? Suyt~rgallarm ilga edilmesi tamamiyle yanl~~t~. Fadlullah, gelecek taksitten önce, vadesi gelmi~~ olan borçlar~n~~ ödemeyi diledikleri için sup~rgallar~ndan borç para arayan birçok ~irazl~~ büyük ulema tan~d~~~n~~ söyledi.

18 Bu bir co~rafi bölge de~il, Devlet'in ordugah~ na ba~l~~ olan tacirlerin ve zanaatLirlar~n yerle~im yeridir.

19 T~ mar sahiplerine devlet taraf~ ndan tahsis edilen topraklar~n kullan~m imtiyaz~na suyurgal denir. Harci s~mfi, baz~~ hizmetleri icra eden bir emirin yada bir mevki sahibinin masraflar~n~~ ödemek için da~~t~lan ba~~~~ olabilir. Ha~vi s~n~f~~ ise; sadece yard~m olarak da~~t~lan ba~~~lar olabilir. Bununla birlikte olaya sadece muhasebe i~leri aç~s~ndan bak~lacak olursa, Hinz; (Die Welt des Orients, 1949, s. 315) "bariz" ve "ha~v" terimlerinin zikredildikleri s~ra ile "mit Erechnung des Endzahlenproducts" anlam~nda oldu~unu söyleyerek kar~~~ ç~kar. Bu yorumun bizim içinde bulundu~umuz durumda t~ygulan~p uygulanmayaca~~~ konusunda tereddiltlüyüm.

Esasen l~ükümdarl~ k masasmda bulunan memurlar, fakat asl~nda yasama memurlar~n~n i~lerine sahip olan memurlard~ r. Bu durum, memuriyet ve unvanlar~ n maksad~~~~~~~ nas~l

de~i~tirildi~inin bir örne~idir. [Mo~olcada bu terim "böke'ül olmal~d~r.] 21 "Raf', burada kesinlikle "yükselme" anlam~ nda "basurma-sindirme" de~il. 22 Görü~ünü~e göre, bu terim "muafiyetler, dokunulmazl~ klar" anlam~na gelir.

(7)

AKKOYUNLULAR VE TOPRAK REFORMLAR' 869

~eyh Ali sinirlendi ve müellifin ~ran'da arkada~lar~~ ve akrabalar~~ oldu~u için müdahalede bulundu~unu hat~rlatt~23. Daha sonra ona, bu ~ah~slar~n isimlerinin bir listesini yapmas~na ve ~ayet bu kanunun uygulanmas~~ halinde bu ki~iler zor duruma dü~erler ise o takdirde uygulamadan muaf tutulmala-r~na müsade etti. Müellif, önemli olan ~ey prensipler idi kar~~l~~~n~~ verdi, fa-kat bu arada kendi kaynaklar~na ek olarak suyurgallara gerek duyan ve göze-timi alt~nda binlerce yoksul ve muhtaç insan~~ bulunduran, ~eyh Ali'nin akra-bas~~ Hoca Nizameddin Ahmed Saidi'nin 24 ismini zikretti. ~eyh Ali ona, göre-vinin yaln~zca durumu bildirmek oldu~unu söyledi, fakat müelliften, sonraki duydu~u ~ey, yeni ödemelerin (kifayet) ne zaman oldu bittiye getirildi~i oldu. Müellif bukavullar~n her bölgede (bölük) nas~l emirler ald~~~n~, herke-sin "molla gibi gözüktü~ünü" veya kad~~ ismini kullan~p tefti~e birlikte gittik-lerini ve hayvanlar ile toprak hususunda da her kalemde abartma yap~ld~~~n~~ anlatmaya devam eder. Tar~mda kullan~lan s~~~r, hatta keçi, koyun bile onla-r~n kay~t i~lemlerinden kaçam~yordu25.

~ran'~ n fakir insanlar~~ ulema ve imamlara ba~vurdular ve Celâl el-~slâm Ebu Abdullah Muhammed el-Sâd~gi Devâni2", Muctehid Ebu Yezid el-Devâni ve Mevlana Muhammed el-Muhyevi, Kad~~ ~sa'ya mektuplar yazd~lar, ancak mektuplar sertli~i ve ho~görüsüzlü~ü de~i~tirmedi.

Görevliler Hemedan'dan, Kum'dan ve Rey'den insanlar~n topland~~~~ Ka~vin'de durdular. Daha sonra Isfahan'a gittiler. Her türlü hileyi (managiz-va-shanagis) kullanarak, sultanlar~ n dini duygularla yap~lm~~~ vak~flann~~ (evkâf-~~ ebvâb el-bir-i sultânlye) tefti~~ etmek için ilerlediler ve bu bahaneyle, üzerinde herhangi bir ~üphe olmayan (emlâk-~~ hâlis-i pâk) mal mülk sahiple-rinin (mallâk) emlaklarma bile korkmadan el koydular. Çirkin suratlar~ndaki nursuz görüntüleriyle baz~~ sapk~n (heterodox) kad~lar~n fetvalan üzerine, Ardistan kazas~nda sat~n al~nan ~eyler (meta), hükümdarl~~~n hayri vak~flar~~ (vak~f-~~ ebvâb el-bir-i sultâniye) olarak ilan edilmi~ti. Halbuki Ardistan'~n ya-r~s~na sahip (mâlik) olanlar~n say~s~~ 10000in üzerine ç~km~~t~. Sultan Olcaytu

23 Hâfif ve Baki!? hakk~ nda daha a~a~~daki referanslara bak. 24 Isfahanh ünlü soyIu bir ailedir.

25 Sonuç olarak s~~~r ve koyun sürüleri kayda geçirildi. ~slâmi olmayan "kopçur" daha genel bir anlam elde etmeden önce esas olarak silrüler üzerindeki bir vergi idi. Bak ~eyh'in terminolojisi "Nas~reddin", ch. III, § (e).

26 Celâleddin Muhammed b. As'ad Devâni, Ahlak-1 Celâli'nin (830-908/1427-1502) yazar~, Bak. Minorsky; "Civil and Military Review", BSOS, X, Y. 1939, 144.

(8)

870 VLAD~M~R M~NORSKY-CÜNEYT KANAT

zaman~ ndaki böylesine büyük bir topluluk, nas~l hiç kimsenin haberi olma-dan bu topraklar~n tamam~n~~ sat~n al~p onlar~~ küçük hisselere (hurda-r~z~-yi h~sas)27 bölmekte ittifak (icma ve ittifak) etmi~ti? Ardistanl~lar itirazda bu-lundular. Fakat Kad~~ ~sa taraf~ndan kovuldular. Hazreti Allâm~~ diye adland~-r~ lan ~eyh Ebu ~shak Muhammed b. Abdullah Tebrizi (NirizI?), ~eyh Ali'ye yazd~~~~ mektupta; ahlaks~z (Fasik) ~eyh'in fetvalar~n~n hatal~~ delillerden (burhan-~~ farik?) te~kil edildi~ini söylüyordu; niçin onun sa~duyusu (nuvvâp) Ardistanl~~ insanlar~ n aç~ k seçik olan (beyyine) tan~kl~l~~~na kulak vermi-yordu. Fakat ~eyh Ali, cevab~ nda onun maksada uygun beyan~n~n (beyyine-yi dâhile?) olmad~~~ na dikkat etti~ini söyledi ve Yezd yoluyla ~iraz'a gitti.

~eyh Ali burada, Isfahan'da yapt~~~~ kötülülderden daha fazlas~ n~~ yapt~. ~ ran valisi Emir Muzaffereddin Manst~ r Purnak 28, ahlaks~ z bir adamd~~ ve baz~~ ki~isel ç~ karlar yüzünden (agrâd) ~eyh Ali'nin yapt~klar~na kar~~~ ç~kmad~. Suyt~rgallar~ n yürürlükten kald~ r~lmas~ n~~ müteakip, hay~r kurumlar~n~n ço~u (ebvab el-hayr) ve zaviyeler (hânikâh) kapanmak durumunda kald~. Fakat Sultan~ n2" korkunç ölümü ile (vâk~a-y~~ hile?) aniden intikam günü geldi. Vali 30, ~eyh Ali'yi zincire (band) vurdu ve evi ile kendisine ait olan her~ey ya~maland~. ~eyh Ali, bir lokma ekmek bile yemeye f~ rsat bulamadan, so-nunda Tebriz'de el ve ayaklar~ n~~ kaybetti~i i~kenceye (~kence) tabi tutulup rezilce idam edildi (ta'lik-u tafdih). Kad~~ Isa'ya gelince, o Karaba~'da vah~i Sufi Halil'in eline dü~tü ve kader ona cezalar~n içinden (meydân-~~ ceza) kendisine lay~ k olan~n~~ verdi. Bu gibi hareketlerin bu ~ekilde cezaland~r~l-mas~~ insanlara ikaz için gerekli idi.

Müellif, daha ilerideki hadiseleri önceden anlatt~ ktan sonra, Sultan Yakt~b'un zay~flama i~aretlerinin ortaya ç~ kt~~~~ hadiseler ile ilgili noktalara geri döner. Adaletin temel kavramlar~ ndaki cihan-perver Kad~~ Isa'ya hüküm-

27 Anlam aç~ k bir ~ekilde; "kendi topra~~n~~ sat~n alan küçük toprak sahipleri e~er

Olcaytu'~lun vakf~~ gerçekten var olsayd~~ öyle yapamazlard~", ~eklindedir.

28 Onun hakk~nda a~a~~ya bak.

29 Sultan Yakub 14 Eylül 1490 da vefat etti. Fadlullah'~n onun hastal~~~n~n gidi~at~~

hakk~ndaki ayr~nt~l~~ aç~klamas~na ra~men, Sultan Yakub'un öldü~ü s~radaki durumu pek aç~k de~ildir, bak Lar, Mir'at al-adwâr, Br. Mus. Add. 7650, vrk. 229b, the Italian Merchant, Hakluyt Society, 1873, s. 183-h, ve the Georgian Chronicle, tercüme eden Brosset, II, 329, ona göre Sultan zehirlenmi~tir.

30 Yazar anlatacaklar~m Save kad~larm~n (Kudat-i savaciye) hikayesi ile süsleyece~ine söz verir (Fatih yazmas~, vrk. 19a, ve vrk. 191a onun eserinin asla yaz~lmam~~~ olan ikinci k~sm~na aittir.)

(9)

AKKOYUNLULAR VE TOPRAK REFORMLARI 871 dann gösterdi~i yard~mdaki de~i~ikliklerle bu aksilikleri birle~tirmeye çal~~~r. Devletin yap~s~~ çok güçlüydü ancak ondan daha güçlü olan rüzgar "~rem Bahçesi"ni darmada~~n~k etti. Yarad~l~~~ icab~~ hükümdar cömert idi. Fakat do~ruluk k~yafeti kötülük astar~n~~ kaplam~~u ve öldürücü zehir, ~arap kade-hine kan~ur~ld~ 3'.

Müellif Kad~~ ~sa'n~n politikas~~ kar~~s~ndaki ki~isel müdahalesini ayr~nt~l~~ olarak tarif eder. Kad~~ ~sa bir gün Sehend Da~~~ ordugah~nda (Tebriz'in gü-neyi)32 vezirlerden birinin ~ran'daki insanlara zulmeden görevlileri övdü~ü s~rada, onu ziyaret etti. O, borçlar~n küçük bölümlerinden (muhtasar-~~ mu-tavvalat?) ve mevcut e~yalar~n "takabbulaundan"33 elde edilen hazinedeki tu-tara 4000 tuman'l~k bir de~er biçti. Bu mebla~~ Yüce Divan'dan31 ç~kar~lan ta-sar~n~n sahiplerine ödendi. Kad~, binlerce i~kenceyle gaspedilmi~~ olan her bozuk dinardan böyle bir mebla~~n yeniden elde edilmesine tatl~~ tatl~~ gü-lümsüyordu. Hazine y~ll~k gelir ile zeginle~se bile devletin kurumlar~~ mah-voldu ve Fadlullah yine her zamanki gibi "Gayret Önce Allah ~çindir"35 sö-zünü söyledi. Ruzbihan Bakli'nin 3" evinin mai~etinin durdurulmas~~ ve Ebu Abdullah Hefaf~n (aileye ödenmesi gereken) ayl~~~n~n kesilmesinin neticesi pek hay~rl~~ olmayacaku. Kad~~ sinirlendi ve geceleyin müellifi çok ~iddetli ola-cak gibi görünen özel bir görü~me (halvet) için ça~~rtt~. Kad~ , karde~inin zulmedilenlerin ete~inden, zalimlerin ellerini kesmek için çabalad~~~n~~ söy-ledi~i zaman Fadlullah ona; kertenkelenin yuvas~ndan y~lan~~ ç~kartan, fakat sonra yuvay~~ kendisi i~gal eden maymunun hikayesini anlatt~ . Öyle ise Kad~ n~n karde~i de tecavüz tohumlar~n~~ mazlumlarm aras~na saç~yor ve zul-medilenlerden mallar~~ geri al~yordu. Hoca Ali, Serra ve Ferehan37da mevcut

31 Yukanya bak, s. 5, dipnot 29.

32 Fatih yazmas~~ wk. 195a: saray erkan~~ n~n ikametgah~~ 895/1490' da Sehend'de idi. 33 Mâ-hadar-~~ ebvâb-~~ takabbulât. Bak Tahrirât el-mulük, s. 176, burada "takabbulât" için hükümetten onaylanm~~~ baz~~ anla~malar g~5stermekteyim. A.K.S. Lambtan, Landlord and Peasant, 1953. 441: "takabbul (?) bir vergi mükellef', (Ak-koyunlu) gelir memuru taraf~ ndan tesbit edilen miktar~~ kabul etti~inde, zorla al~nan bir çe~it vergi" Bu aç~klaman~n dayand~r~ld~~~~ metin belirtilmerni~tir.

31 Bu hükümetin amac~n~~ belirfir; getiri toplamak ve bundan hak talep edenlerin hakk~n~~ ba~~~~ olarak ve bölgelere tayin yoluyla vermek yerine maa~~ ve ücret olarak ödemek.

33 Metinde iki defa olarak; "t.mr vech'fillah" yerine "Tama'un fi vechi'llah".

311 Bunlardan, önce bahsedileni 371/982 de öldü, ikincisi ise 606/1209 da öldü, bak. Sadd el-izâr, yay; M. Kazvini; s. 38-46 ve 243-7.

32 Irak-~~ Acem'in orta bölgesinde e~er metinde bir yanl~~l~k yoksa, öküz say~s~~ çarp~c~~ de~il. 1620 y~llar~~ civar~nda Erdebil tekkesini~~~ mütevellisi ortakç~lanna ödünç vermek üzere 650 çift öküze sahipti, bak; Silsilat el-Neseb, s. 113-4.

(10)

872 VLAD~~ M~~ R M~NORSKY-CÜNEYT KANAT

mal~n say~m~n~n yap~ld~~~~ yirmi gün boyunca, siirillebilmesi için yüz çift ökü-zün gerekti~i bir alan~~ ele geçirdi. ~kinci tats~z hikaye; amac~~ bahçede karga gibi debelenmek olan e~ek, üçüncüsü halife ve devleti y~kan bir münzevi hakk~nda idi. Hiç ~üphe yok ki Kad~'n~n önünde ~ehzade gibi görünme nu-maras~~ tamamen hayali idi. Fadlullah oldukça parlak ve alayl~~ olan talditlerini asla bu taklit edilen ~ah~slara takdim etmeye cesaret edemedi38. Bu noktada bizi ilgilendiren tek ~ey iki grubun gerçek maksatlarm~n yans~ t~ld~~~~ tart~~ma-lard~r.

Kad~, komisyonun itiraz~n~ n me~ru oldu~unu, askerlerin düzenli olarak ödeme yapt~klar~n~~ ve toplumun geli~me gösterdi~ini tekrarlamaya devam etti. Devlet'in idaresini iyi halde tutmak için (havza-y~~ millk) gerekli olan ~ey, ahaliden sunulan~~ (sila?) toplamak ve onlar~~ askere göndermektir (vasle), aksi taktirde devletin rakipleri aç gözlü olabilirler ve ordunun askerlerini tü-ketip hükümdarl~kta gedikler açabilirler. Bunun için Fadlullah askerlerin ço~unun yi~itlik yolunu terk edip, çiftçilik yolunu benimsediklerini ve Irak-~~ Acem'deki mülk sahiplerinin (erbab) ço~r~nunda güçlü Türkler (Turkan-i Buzurk-çomak)3" oldu~u cevab~n~~ verdi. E~er Irak'a gitmi~~ olan görevliler (Erbab-~~ kifayet) onlar~n tecavüz ve ileri gitmelerini ara~nracak olurlar-sa, nefretlerini ve k~zg~nl~klar~n~~ uyand~r~p, hiç borç toplayamayabilirlerdi 4). ~ htilafl~~ olanlar~ n toplanmas~ nda (Emr...der tefavut) ahalinin tamam~n~ n tavr~~ beklenilenin aksine (ma'kiis) olacakt~~ ve tecavüzler (te~errufat) vergiyi (istifa) altüst edecekti. Büyük uleman~n ve zaviye (hevânig) liderlerinin ge-çimini te~kil eden cüz'i miktarda dinar ancak toplanabilirdi. Fakat bunun ne-ticesi; "mühürlü" ve "devletin mülkiyetine geçirilmi~" (mutehavvel el-memâ-lik) "özel mülklerin" (incu) yöneticileri aras~nda kavga (karga~a) ç~kmas~na sebep olurdu-u.

Sonra devlet yard~m~ndan (iane) iimidini kesmi~~ olan yoksul insanlar (daian), Allah'~ n kendilerine yard~m etmesi (ihata) için dua edecekler ve 31 Miinzevi kimsenin hikâyesinde, ikinci bahsedilen ki~i, Kad~~ ~sa gibi ~iir sanat~~ için ayn~~ zarfl~~a sahipti ve kendisini bir Mutenebbi ve bir Ebu-Nuvas olarak hayal ediyordu.

39 "Büyük sopalar ile". Tart~~ma (b~ rak uyuyan köpekler yatsm) aldat~c~d~r, fakat Irak-1 Acem'de vuku bulan duruma ima çok ilginçtir.

~o Vucüh-~~ tefâvut, aç~k bir ~ekilde eski ödenecek miktar ve mülkim artt~r~lm~~~ de~eri

aras~ndaki fark.

~ l Ülke (memâlik) yönetimi bir malikaneye ait bölgeler (hassa-~nc~~) aras~ndaki mücadele hakk~ nda bak; Tahrirât el-mulük, s. 24. "Mühürler" mühür sahipleri taraf~ndan toplanan tescil

(11)

AKKOYUNLULAR VE TOPRAK REFORMLARI 873

lanet ile beddualar da devletin sonunu getirebilecekti. Ordunun düzeni bo-zulmu~, insanlar da peri~an bir durumda bulunuyordu, hazinede gizlenmi~~ olan az say~daki dinar da (der hazine ve define) dü~manlar~n askerlerini ve felaket ordular~n~~ savu~turamayacaku. Yine ba~vezirin nasihatlanna te~ekkür-ler olsun ki, ~bn el-Elkami'nin (1258) entrikalan ile halife Musta's~m'~n iç-mek zorunda kald~~~~ zehir gibi, hükümdarl~k makam~~ da ac~~ elma zehirini tadabilirdi.

Böylece dördüncü k~ssa takdim edilir. Vezir ~bn el-Elkami ~ii idi ve hali-feli~i 42 yok etmeyi diliyordu. Harezm ~ah (Alaeddin) evvelce Ba~dat'a kar~~~ yürüdü~ü zaman, Nas~reddin onun ordusunu Esedâbâd'da hezimete u~-ratu43. Fakat el-Elkami hazinedeki gelirin tamam~na elkoydu. Ordu komutan-lar~~ bezmi~~ ve geriye asker kalmam~~t~. Daha sonra vezir, Hülagu'yu davet etti ve halife Musta's~m açl~ktan ~zd~rap çekerken ona yaln~zca alt~n gönderdi'''.

Müellif bu görüntünün Kad~~ ~sa'y~~ susturdu~unu iddia eder. Daha sonra evine geldi~inde, rüyas~nda yak~nda gerçekle~ecek olan bir felaket görür ve ertesi gün arkada~lar~ndan (cemaat) ayr~larak Sehend Da~~'ndan Tebriz'e döner ve Ramazan 13 ay~n~~ orada fakihler ile sohbet ederek ve Kuran-~~ Kerim okuyarak geçirir.

Fadlullah'~n reformlara kar~~~ olan k~zg~nl~~~, devletin ba~~~lanna güve-nen dini liderlerin hisselerinin ne kadar~n~n, di~er suyurgal sahipleri olan askeri beylerinkiyle birle~tirildi~ini gösterir. O, Kad~~ ~sa'n~n ''s gözünü, güçlü Türk beylerinin engeli ve yoksul insanlar~n laneti gibi iki görü~le korkutmay~~ amaçlad~. K~sa bir süre sonra Kad~~ ~sa'n~n kötü sonunun gösterdi~i gibi, Türk beylerinin tehdidi konusunda hakl~~ oldu~unu ispatlad~. Esas maksatlar, Kad~~ ~sa'n~n temel projelerini örtmeye çal~~t~~~~ ~slârni motiflerle süslüydü.

Di~er tarihçiler Kad~~ ~sa'n~n reform plan~ndan bahsetmiyorlar. Habib üs-Siyer (IV/3, 331), suyurgallarm kesinlikle Sultan Yakub devrinde Kad~lara,

42 Bu biraz Kad~~ Isa'ya dü~manca bir ima m~?

43 614/1217 de. Metnin içinde "Harezm~ah" Mo~ol komutan~~ "Curmagun" (vrk. 211 b)

olarak yanl~~~ yaz~lm~~t~r.

44 Bak. Cuveyni'de Nas~reddin Tûsi, III, 290.

45 895 te Ramazan 19 Temmuz 1490 tarihinde ba~lad~.

Kad~~ ~sa'n~n ölümünden sonra onu oldukça gayri resmi bir ~ekilde "eski kad~" (Kad~-y~~ Mazi) diye adland~r~yor.

(12)

874 VLAD~M~R M~NORSKY-CÜNEYT KANAT

Seyyidlere ve Ulema'ya"7 da~~t~ld~~~n~~ söyler, Mir Yahya'ya (vrk. 64a) göre ise Sultan Yakub, babas~~ Uzun Hasan taraf~ndan verilmi~~ olan suyurgallar~~ ve atamalar~~ teyid etmi~tir48. Fadlullah'~n metni ise; reform dü~üncesinin yal-n~zca Sultan Yakub'un saltanat~= iyice sonlar~na do~ru Kad~~ ~sa taraf~ndan tasarland~~~n~~ ileri sürer.

Sultan Yakub'un aniden ölümü durumu alt üst etti. Hvandmir'e (IV/3, 332) göre; re~it olmayan Sultan Baysungur'un yerine bakan yeni hükümdar Süfi Halil, bir süre Kad~~ Isa'ya kar~~~ gücenik kald~~ ve ona ~ehadet ~erbetini içirdi. ~eyh Necmeddin hayat~n!'" kurtar~p kaçt~~ fakat k~sa bir süre sonra Baysungureun ye~eni Rüstem taraf~ndan kovulmas~n~~ müteakip, Baysungur'a ~irvan'da refakat etti~i s~ rada zehirlendi. Kad~ .= day~s~~ olan Hoca Abdülmelik Saveci, Kad~'yla birlikte Lari'de (varak 229b), idam edilen Kad~'n~n yard~mc~lar~ndan bahsetmektedir. Gaffari'ye göre (vrk. 193b) hadi-seler h~zl~~ bir ~ekilde birbirini takip etti: Yakub, II Safer 896/24 Aral~k 1490 Per~embe günü öldü; Kad~~ ~sa Rabi I/19 ~ubat 1491'de buka~~ya vuruldu ve dört gün sonra ordu-pazarda idam edildi.

Fadlullah'~n ki~isel haberlerinden seçilebilen olaylar~n böyle tan~mlan-mas~~ ve son söylenilenlerin zerre kadar dikkate de~er hususiyetler olmamas~, islâmi bilgilerle dolu olan alim müellifin tamam~yla pratik tutumland~r. Onun ~ran'daki akrabalar~~ ve alim arkada~lann~n maddi ç~karlar~~ ayaklar al-t~nda çi~nenir çi~nenmez Fadlullah Kad~~ ~sa'n~n "~slâma Dönü~" plan~na çok ~iddetle kar~~~ ç~ kt~ .

3. Aldcoyunlu Ahmet Bey'in Politikas~ri)

Uzun Hasan'~n torunlar~~ Baysungur (Yakub'un o~lu) ile Rüstem (Mesut'un o~lu) aras~nda ihtilaf devam ederken, onlar~n ye~eni olan Ahmet Bey sahneye ç~kt~. Ahmet Bey Uzun Hasan'~n en büyük o~lu olan U~urlu

17 Sultan Yakub zaman~nda anlaulan dini ö~retilerle yank~lanan "medreseler ve ~ifahaneler (bigâ-va-sevâmi)" hakk~nda bak Lar, vrk. 229a.

48 Bu ba~~~lar~n her iki hilkümdar taraf~ndan teyid edilmek zorunda oldu~unu

göstermektedir. Sultan Ahmet'in öyle yapmay~~ reddetmesi konusunda a~a~~ya bak.

-1° Fadlullah'a göre (Fatih yazmas~, vrk. 190a) ~eyh Ali ~iraz'da Kas~m Purnak taraf~ndan i~kence gördü ve bir müddet sonra öldü.

5° Bütün gayretlerime ra~men, Profesör I.P. Petrushevsky'nin Azerbaycan'da bas~lm~~~ olan "Internal Polici of Ahmad Aq-qoyunlu", lzv. Azarbayjan, Filiala Akad. Navk, 1942, No.2, adl~~ eserine ula~amad~~~m için çok •üzgiintim. Di~er taraftan, zor bir belgenin çözülmesinde ba~~ms~z olarak çal~~an ayr~~ uzmanlar~n benzer bir çal~~ma yapmas~~ faydal~~ olabilir.

(13)

AKKOYUNLULAR VE TOPRAK REFORMLAR! 875

Mehmet'in o~luydu. Bu ~ehzade 879/1474-5'te ya~ad~~~~ hayal k~ r~ kl~~~~ kar~~-s~ nda Ba~dat'a kaçt~~ ve oradan da Anadolu'ya gitti. Sultan II. Mehmet onu büyük bir ~efkat ile kar~~lad~~ ve ona daha sonra Ahmet Bey'i dünyaya getire-cek olan k~z~n~~ verdi. U~urlu Mehmet görünü~e göre 882/1477'de babas~ n~ n hakimiyet milcadelesine haz~ rlan~rken hayat~n~~ kaybetti'''.

Ahmet Bey'in hakimiyetinin k~sa bir bölümü Hasan Ruml~t'nun Ahsen et-tevarih "inde (yay. Seddon, s. 13-4) aç~ k bir ~ekilde l~ulasa edilmi~tir.

Hasan Ali Tarl~âni ad~ nda biri 902/1496-7'de Anadolu'ya Sultan II. Bayez~d'a (880-918/1481-1519) Azerbaycan ve Irak-1 Acem topraklar~ n~ n müdafaas~z bir ~ekilde öylece durdu~unu söylemek için gitti ve o hükiimdar-Ilg~ n varisi olan Ahmet Bey'in Osmanl~~ birlikleriyle oraya gönderilmesi ge-rekti~ini teklif etti. Sultan Bayezit bu iki iilke52 üzerindeki hakimiyet fikrin-den ho~land~~ ve Tarhani'nin plan~ m kabul etti. Rüstem Bey'in Emirleri ken-disine ihanet ettiler. Hüseyin Bey Ali-hani hükilmdar~ n lalas~~ Abdiilkerim Bey'i idam etti ve 1 Ramazan/3 May~s 1497'de Ahmet Bey'i I~iikiimdar ilan etti. (Ahmet Bey'in k~zkarde~i onun kar~s~~ idi.) Daha sonra rakipler Araxes üzerinde uyu~mazl~~a dü~tüler ve Emir ~be Sultan 53, Rüstem'den Ahmet

üze-rine gitti~i zaman Rüstem esir al~ nm~~~ ve sonra öldürülmü~tü. ~imdi en güçlü emir olan Hüseyin Bey Ali-hani baz~~ ~ahsi sebeplerden dolay~~ Muzaffer Purnak'~~ öldürdü (bak. a~a~~da s.2). Hüseyin k~sa bir süre sonra Ahmet Bey5' taraf~ndan idam edilmesine ra~men, kan davas~~ devam etti. Ahmet ~be Sultan'a Kirman valili~ini verdi. Oraya giden yolda, ~be Sultan, Kas~m Bey Purnak (Muzaffer'in karde~i55) ile bir plan yapt~~ ve onlar birlikte Ahmet Bey'e kar~~~ yürüyü~e geçtiler. Isfahan yak~ nlar~ ndaki Hoca Hasan Mazir"'de

51 Bak; Gaffari, vrk. 192a.

52 Bu az bilinen olay Sultan Selim'in 1514te ~ah Ismail'e kar~~~ yürüttü~ü kampanyan~n bir

ba~lang~c~~ olarak kabul edilebilir.

53 Belki Ay-Apa? özellikle Akkoyunlu hükfundarli~~n~n kar~~~ kl~ k içine itilmesinden

sorumlu olan bu cesur adam l~ükümdarl~kta bulunan Bay~nd~r boyunun bir dal~na mensuptu. 0111111 ismi ~brahim b. Dana (yada Dana) Halil b. Kür. Muhammed b. Kara Osman idi, fakat Uzun Hasan Kara Osman'~n o~lu olan Ali'nin o~luydu. ~be Sultan genellikle Kaçar birlikleriyle ba~lant~l~~ olarak bahsedilir. Kaçar boyu ilk defa olarak bu devirde ortaya ç~kar.

54 Mir Yahya'ya göre, vrk. 66a, Zil-hicce 902/Temmuz 1497'de.

55 Kad~~ ~sa'n~n görevi ile ilgili olarak yukar~da bahsedildi.

56 Hvandmir, 111/4, s. 334'de bu yeri "K.Ilyz (veya Kyl~az) ölöng" olarak adland~r~r.

Moeolcada "ölöng", "çay~r, odak" anlam~ na gelir. ismin birinci bölümü muhtemelen Kehir, .r.45 olarak tekrar kurt~lmal~d~r ve bu Mo~olcada "çöl, bozk~r" anlam~ndad~r, bak., Re~idüddin, Yay, Berezin, VII, 233: "keherün Bayav~~ t", ve ~b~l muhanna'~l~n sözlü~ü, Yay. Kilisi Rifat, s. 217:

(14)

876 VLAD~M~R M~NORSKY-CÜNEYT KANAT

yap~lan meydan muharebesinde Ahmet, Çar~amba 17 Rab' II 903/13 Aral~k 149757 de hayat~n~~ kaybetti.

Ahmet Bey'in kariyerindeki ilginç ayr~nt~lar, günümüze kadar ula~an birkaç kaynaktaki, onun mali politikada yapmaya çal~~t~~~~ de~i~ikliklerdir.

Muas~r kaynaklar~n en eskisi olan Hvandmir (do~~~mu takriben; 880/1475-6) Ahmet Beyin Anadolu'dan58 oraya yar~~~n' ve onun köylülerle çiftçilere (reaya ve muzârian), adalet kanunlar~n~~ (kavâid-i adalet) ilan et-mesini nakleder. O ~eriate duyulan saygml~~~~ artt~rd~~ ve hiçbir kimsenin ~eri-ate uygun olarak ödemesi gereken borçlar~na (muteveccih) bir dinar veya bir Maund'un (yek men bâr) bile fazladan ilave edilmemesi, ayr~ca toplumun bütün kesimlerinin (tavâif-i insani) diyala vergisinden (teklif-i divâni) muaf tutulman ve hiç kimsenin ihracat ve ~iltagat59 ile rahats~z edilmemesi husu-sunda vezirlere ve divan memurlar~na emir verdi. Suyurgal sahiplerinin ma-a~lar~n~n sabide~tirilmesiyle (mukarrariyât) bir tak~m iptallerde"° bulundu ve sankl~larm (erbab-~~ emaim) hiçbirisinin muaflyet ni~anlann~~ (ni~an-~~ muâfi) geçerli saymad~~ (imdâ). Ancak bu da~~t~m (mani) ona mutluluk getirmedi ve yaln~zca alt~~ hafta sonra, Kas~m Purnak ve ~be Sultan ile yapt~~~~ meydan mu-harebesinde öldürüldü.

Akkoyunlular~n son döneminin di~er bir muas~r~~ olan Mir Yahya 886/1482'de do~du. Ona göre"' Ahmet Bey tebaas~na (veya köylüye, ra'iyet perver) kar~~~ çok ~evkatli davranan bir hilkümdard~. Onun k~sa süren haki-miyeti süresince ihracat kap~s~~ öylesine kapanm~~t~~ ki, hiçbir kimse bir köylü-den (ra'iyat) kanunsuz olarak bir saman sap~~ bile almaya cesaret edemedi. O yasak olan ~eylerden, bo~~ e~lencelerden (melahi), ~arap içmekten kaç~n-m~~t~. Ulema ile münevver insanlara sayg~~ ve ~evkatle davrand~, yüce dinin

I~I~~ =AS' k~~. N. Poppe, Mugaddimat al-adab, Moskova 1938, s. 439. M.S. 1497 civar~nda Mo~ol yeradlar~~ bilgisi Orta Iran'da hâlâ haurla~~~yor olmal~d~r. (Orijinal Mo~olca: keger).

57 Mir Yahya 18 rabi' II 903/14 Aral~k 1497 tarihini verir, bununla birlikte Gaffari, vrk.

194b, ay~n gününü atlamaktad~r.

58 Habib'f~s-siyer (930/1524'ten sonra yaz~lm~~). III/h, s. 334, sat~r 26.

Mond; do~u memleketlerinde yerine göre de~i~en bir a~~rl~k ölçüsü, (Hindistan'da geçerli a~~rl~k ölçüsü birimi 37, 33 kilodur. Ç.N.

59 "ihracat", bazen olan ve halk taraf~ndan üstlenilen "ödemelerdir", mesela; baz~~ resmi

seyyahlar~~~~ yar~~~yla ilgili olarak; "~iltag"; bahane, sözde sebep, hâlâ bir keyfi vergi. Bak Minorsky, "A Soyurghâl", BSOS, IX, 4, 1939, 946-7. (oku: ihracat).

("() Gulam-~~ ibtal (bas~lm~~: gm).

(15)

AKKOYUNLULAR VE TOPRAK REFORMLAR' 877

uygulanmas~~ ile kutsal kanunlar~n yay~lmas~na çaba gösterdi. Toplant~lar~nda çok ilmi sohbetler oluyordu ve kendiside bizzat bu sohbetlere kat~llyordu. Onun sözünden ve dü~üncelerinden d~~ar~~ ç~kmad~~~, seve seve yolunu takip (sulük) etti~i Nukteci A'la ad~ nda bir ~eyhi vard~. Bununla birlikte, hüküm-darm ve ~eyhin her ikisininde özelli~i camahkar (imsak) olmalanyd~~ ve onlar (Ahmet'in) dedesi, amcas~~ ve daha önceki hükümdarlar taraf~ndan ba~~~-lanm~~~ olan maa~lar~~ (idrârât) vermeyip suyurgallar~~ uygulamad~lar. Bu tür uygulamalar onlara mutsuzlu~u taturd~~ ve kaç~n~lmaz surette Ahmet'in salta-nat~~ baki olmad~. O Emirlerin ihanetinden emniyette de~ildi, Zilhicce 902/Haziran 1497'de kendi k~zkarde~iyle evlenmi~~ olan Hüseyin Bey Ali-hani ve di~er baz~~ ki~ileri idam ettirdi. Müellif ~be Sultan'~n Kirman Valili~i'ne (eyalet) atanmas~~ ve Kas~m Purnak ile olan plan~yla ilgili haberi tekrarl~yor. Hoca Hasan Mazi civar~nda yap~lan meydan sava~~nda (Çar~amba 18 Rabi' II 903/14 Aral~k 1497) Ahmet, onunla birlikte olan nukteci Ala ve çok say~da hassa (hassan) askeri hayat~n~~ kaybetti.

~ah Tahmasp'~n tarihçisi Hasan Bey Rumlu"2, Türkmenlerin tarihini çok iyi bir ~ekilde biliyordu. O Ahmet Bey'le ilgili beyanadar~n bulundu~u ilk bö-lümde Mir Yahya'y~, onun özel terminolojisinde bile çok yak~ndan takip eder. Ahmet Bey'in Ulema'ya olan hürmetini anlatmak için ~unlar~~ ekler: O Mevlana Celaleddin Devani'ye ve Mir Sadreddin Muhammed'e emretmek ye-rine, soldaki sayfada kendi mührünün bulundu~u mektuplar (kitabet) yazd~. Bunlar; Türklere"' adil kanunlar~n uygulanmas~"' ve bu Türklerin, çiftçiler ile köylüler üzerindeki yetkilerinin ellerinden al~nmas~~ idi. Bu yüzden Türkler her ne kadar görünü~te denileni yap~yor gözükseler de kalplerinde ona kar~~~ (inad) idiler. O bunu bildi~inden her geçen gün onlardan birini öldürdü. Karakterine hasislik (imsak) hakim oldu ve o daha önceki hükümdarlar tara-f~ndan verilmi~~ olan suyurgall~ k uygulamalar~n~n getirilmesine engel oldu. Bu usül ona mutluluk getirmedi. Bacaklar~~ ve boyu k~sa, yüzü ise çok pembe ve beyaz idi, bu yüzden de o Göde Ahmet "5 diye isimlendirilmi~ti.

Ahsen et-Tevarih, Yay. Seddân, s. 16. Yay~nlayan, Hasan Rumlu'nun Tarihinin Xl. say~s~ n~ n da (807-99/1407-95 y~llar~ n~~ kapsayan) günümüze kadar geldi~i gerçe~inden habersizdir, bak. Storey, Persian Literature,L 1, s. 306-7.

63 Anlam~: Akkoyunlu kabile beyleri.

64 "Kanun-~~ Adalet", muhtemelen "adil bir vergi".

65 Göde Ahmet'in babas~~ olan U~urlu Mehmet'in annesi bir kürt han~m~yd~. Ahmet bir Osmanl~~ sulta~~~~~~~~~ o~lu idi. Gödeya da Göydeci lakab~~ Türkçe de "küçük bir kütük", bodur ki~i anlam~na gelir.

(16)

878 VLAD~M~R M~NORSKY-CONEY1- KANAT Bir ~air ~öyle der:

Anadolu'dan bir lahana kafas~, dünyan~n sultan~~ yap~lan, Aral~k geldi~inde, mezara konulan.

Mühürünün üstünde ~u cümle vard~; Anlat~r bir dervi~in kuru duda~~: gülümse, Zalimi yok edece~imiz için.

~ah Tahmasp'~ n di~er bir muas~ r~~ olan Kad~~ Ahmet Gaffari"" de Ahmet Bey'in ülkeyi kanunlarla adilce ve Osmanl~~ yöntemiyle (ba-tarik-i Rfun) idare etmek amac~nda oldu~unu teyid eder ve onun ans~z~n yapt~~~~ ilaveler, dik-katsizce yap~lan iltifatlar efendisini kendisine rakip yapm~~t~r.

Bu tarihçiler toplulu~una hiçte uygun olmayan bir ifade de oldu~u gibi, Mevlana Musliheddin ~afii Lâri67nin sözlerini aktarmak gerekir. Ona göre Göde Ahmet ender rastlanan derecede hasis (habisat) bir hükümdard~, h~rsta Madir"8 ile rekabet ederdi ve alçakl~kta (danâ'at) bütün dünyada ta-n~nm~~u. Aktar~lan rivayetler yaln~zca Ahmet'in demokratik uygulamalar~n~n genel e~ilimini ortaya koyar ve onun k~sa hâkimiyeti süresince, bunlar~~ her-hangi bir yasama kanunlar~~ özelli~inde düzenlemeye vakit bulup bulamad~-~~ nbulamad~-~~ söyleyemiyoruz. Gaffari'nin yorumuna göre onun politikas~ n~n Osmanlbulamad~-~~ (Rumi) çizgisinde devam etmesi onun Osmanl~~ terbiyesine'' göre yeti~tiril-mesinden kaynaklanabilir ve bunda do~ruluk pay~~ da olmal~d~r, fakat ne olursa olsun saltanaun arkas~ndaki do~rudan etkili olan kimse Nukteci A'Iâ7" gibi garip bir isim ta~~yan ~eyh idi.

Cihân-ârâ, Br. Mus., or. 141, vi.k. 194b. Bu yazar "tiyül" terimini Mir Yahya'n~n, Sultan ~be'nin Kirman'a tayini ile ilgili olarak kulland~~~~ "eyalet terimi" yerine kullan~r. [Tiyül (Kuzey turkçesi: di~) Türkçe dy-mek'ten (Osmanl~~ de~-mek): "Birisi neye u~ra~~rsa u~ra~s~n kaderine engel olamaz"; Farsça söyteni~i "toyül".]

67 Mir'ât el-Edvâr, Br. mus.ek. 7650, vrk. 230b. Lâri Hindistan da ya~ayan ~ranl~~ bir sünni idi ve son günlerini (979/1572 de) Anadolu'da geçirdi. [Onun hakk~nda Babinger'e bak, GOW, 94; Storey, Persian Literature, 117; kr~. Ahsen et-Tevarih, 454, 980 y~l~~ olaylar~.]

68 Lane, 1/7, 2699: "madir", kendisinden ba~ka hiç kimsenin o sudan içmemesi için d~~k~s~yla su sarmc~m yada su yata~~n' s~vayan ki~i. K~~. Lisân el-Arab, III, 536, Burada bu rezilce uygulama Benu-Hilâ1 ile ili~kili olarak bulunmaktad~r.

69 O yaln~z bir Osmanl~~ Sulta~~~~~~~~~ o~lu de~il ayr~ca kendisi de Sultan Bayez~t'~n k~z~~ ile evlenmi~ti. Bak.: M.H. Ymanç, ~slam Ansiklopedisi, Akkoyunlular maddesi.

7() O Türkiye'den Ahmet Bey ile birlikte mi geldi? önemli bir kolu Nuktevi olan Hurufilik

(17)

AKKOYUNLULAR VE TOPRAK REFORMLARI 879

Bizim tasarrufumuzdaki materyal yetersizdir fakat sadece tarihi saha-larda, Sultan Yakub devrinde te~ebbüs edilen reformlarla Ahmet Beyin poli-tikas~~ aras~ nda ili~ki kurmak zorunday~z. O zamandan beri hükümdarlar tara-f~ndan rastgele da~~t~lan kötü bir toprak ba~~~lama sistemi tekrar ortaya ç~kt~. Ahmet Bey'in halefi oldu~u Rüstem Bey ile ili~kili olarak Hasan Rumlu sayfa 15'te ~öyle der: son derece cömert (kerim el-nefs) bir sultan idi ve de~erli ki-~ilere vermi~~ oldu~u suyurgallar~~ ve maa~lar~~ (vazifa) Karakoyunlu ve Akkoyunlular'~n hiçbiri vermemi~ti. Netice itibar~~ ile, gelir tahsil ~ubesindeki iktisat, reform ve emirlerin yasalara ayk~ r~l~ klar~~~~~ azaltmak için al~nan ted-birler, görünen bu durum kar~~s~nda kagn~lmazd~.

Ömrü k~sa bir hükümdar~n, di~erlerinden farkl~~ bir te~ebbüsü gibi gö-rünen ~ey, Sultan Yakub zaman~ ndaki örnek ~~~~~ nda, ~imdi çok daha kolay anla~~l~ r olmaktad~ r. Göde Ahmet'in Osmanl~~ terbiyesi ve Osmanl~larla olan ili~kisi onun enerjisini harekete geçirmi~~ olabilir, fakat vergilerin normal hale getirilmesi ve suyurgallar~ n sert bir ~ekilde düzeltilmesi kesinlikle acil çözüm bekleyen yerel ~ran problemleriydi.

Oldukça gariptir ki, her iki durumda da ilahi kanunun ayn~~ derecede dindar olan müfessirlerinin görü~ü ihtilafilyd~. Tarihçilerin ço~u Fadlullah ibn Ruzbihan ve Lâri gibi dini bilgisi tam olan alimlerin aksine, Kad~~ ~sa ve Ahmet Bey'in ~slâma uygun olan mali politikas~ n~~ överler ki, bunlardan Fadlullah ibn Ruzbihan "Save ~eyhlerinin" "~slâma dönü~" reformlar~n~~ öf-keyle k~ nar ve Lâri ise Bodur Ahmet'in hasis yap~s~ n~~ karalar. Reformlara kar~~~ böyle olumsuz tav~rlar, eli~tiri yapanlar ile imtiyazlar~n~n korunmas~n~~ isteyen gruplar~n aras~ndaki ba~la aç~klanmak zorundad~r. Hatta Fadlullah e~er tebaa'n~n dualar~~ protestolara dönü~ürse, taht için tehlike olu~turaca-~~ nolu~turaca-~~ ileri sürecek kadar aolu~turaca-~~ rolu~turaca-~~ gitrni~tir.

Hemen olu~an geli~meler ele~tirenlerin ikazlar~ n~~ do~rulam~~~ olsayd~, fikirlerin ikiye bölünmesi daha az e~itici olurdu. Her iki durumda da ~slama dönü~~ politikas~n~~ ba~latanlar daha büyük güçlerin ve menfaatlerin birle~me-sine kurban gitti. Akidenin do~rulu~unun gözönünde bulundurulmas~~ olay-

yay~nlanm~~~ olan çal~~malar~ na bak~~~~z; "Nugtasiyân yâ Pasi-khaniyan, 1320/1941 (831/1427 ve 973/1565 aras~ nda onlar~ n tarihi hakk~ nda herhangi bir kay~ t yoktur), ve H. Ritter, Oriens'de 1954, VII, 1 s. 6, 40. ~~te ~eyhin bu Alâ. ismi garip ve hatta manal~d~r.

(18)

880 VLAD~ M~ R M~ NORSKY-CONEYT KANAT

lar~ n ak~~~ n~~ etkilemedi. Bu sonuç da ~slâm toplumunun ve tarihinin ince-lenmesine yakla~~m~m~z~n basitle~tirilmesinin potansiyel tehlikelerini göste-rir.

6 Haziran 1955 NOT: Profesör I.P. Petrushevsky'nin yard~ mlar~ na minnettar~m, onun yard~ mlar~~ sayesinde elimde; A.A. Alizâde (s. 47-143) taraf~ndan yaz~lm~~~ ve esas olarak Mo~ol Dönemi hakk~nda olan be~~ makaleyi, ayr~ca 15-17. yy'lar hakk~ nda I.P. Petrushevsky (s. 144-310) nin be~~ makalesini ihtiva eden "sbor-nik statey po~storii Azerbayjana, I, Bakü 1949, 310 sayfa", bulunmaktad~ r. Petrushevsky'nin bu be~~ makalesinin isimleri de ~unlard~ r; "Intemal Policy of Ahmet Aq-qoyunit~" (bak. 3. bölüm); The States of Azerbayjan in the f~fte-enth century"; "The rising of artisans in Tabriz in 1571- 3; "Azerbayjan in the sixteenth-seventeenth century" ve "Iranian sources on the history of Azerbayjan in sixteenth-seventeenth century".

Ocak 1942'de tamamlanan Akkoyunlu Ahmet hakk~ ndaki makalede (s. 144-52), Profesör Petrushevsky hemen hemen benim kulland~~~m kaynakla-r~ n (benim § 3'de) ayn~s~n~~ kullanmaktad~r ve t~mar sahiplerine kakaynakla-r~~~ yön-lendirilen hükümetin merkezile~tirici e~iliminin manas~~ hakk~nda ayn~~ so-nuca ula~maktad~ r. Benim 1 ve 2'nin ~~~~~ nda, bu politik e~ilim daha geni~~ bir önemi haiz olur ve ek sonuçlar ç~karulmas~ na izin verir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Pay¬ve paydas¬ayn¬anda s¬f¬ra veya sonsuza yakla¸ san kesirlerin limit- lerinin hesaplanmas¬için Bernoulli taraf¬ndan bir yöntem geli¸ stirilmi¸ stir.. Baz¬durumlarda

de¼geri at¬¸ s e¼gimi olarak dü¸ sünüldü¼günde hede…n yukar¬s¬na at¬¸ s yap¬ld¬¼g¬nda e¼gim dü¸ sürülerek tekrar at¬¸ s yap¬lmaktad¬r. Hede…n a¸ sa¼g¬na

Manga, büyük bir selin 3 milyar y›l önce Arabia okyanusunu birkaç kilometre derinli¤e kadar doldurmufl olmas› halinde, kutup bölgesinde oluflan bu büyük kütlenin, kutbu

Deramliner’›n kendisi kadar ilginç bir baflka uçak da, parçalar›n› Eve- rett’teki montaj fabrikas›na tafl›mak için kullan›lmakta olan özel yap›m kar-

Ald›¤› onlarca ödülü bura- da içerikleriyle anlatmak olas› de¤il, ama iki tanesi var ki… Bunlardan biri 2005 y›- l›nda Avrupa Birli¤i’nin verdi¤i en büyük bilim

Dokunulmazlığı kaldırılan ve hak- kında yakalama kararı bulunan HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'le ilgili yasal sürecin devam ettiğini belirten AK Parti Grup

TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI 2002 OCAK-ARALIK GİDER BÜTÇESİ (GENEL MERKEZ VE ŞUBELER) GEN... TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI 2003 OCAK-ARALIK

Sözlü sınav sonucu en yüksek puan alan adaydan başlanmak üzere sıraya konularak sözlü sınav başarı listesi hazırlanacaktır. Merkezi ve sözlü sınavda alınan puanların