• Sonuç bulunamadı

Ahmet Haşim ve Frankfurt

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ahmet Haşim ve Frankfurt"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T77

A H M E T H A Ş lM V E F R A N K F U R T

«insan, hayatının tatsızlığından ve etrafında görüp bık* tığı «eylerin alelâdeliğinden bir müddet kurtulabilmek ümidiyle seyahate çıkar. Bu itibarla seyahat (Hârikûla-

delikler avı) demektir» A. H.

B

üyük Türk şairi Ahmet Hâ- şim, 4 Haziran 1933'te öl­ dü. Şimdi Haziran 1973'te- yiz. Aradan kırk uzun yıl geçmiş. Zamanın sonsuzluğu içinde kırk yıl, gerçi bir zerredir. İnsanoğlu­ nun ortalama ömrü de bunun sa­ dece birbuçuk misli. Hâşim, bu ortalama ömrü bile doldurama- dan, fakat ismini bütün bir mil­ letin edebiyatında ne yandan ba­ kılsa görülen «bakır dağ zirveleri» gibi, muhteşem bir nirengi nok­ tası hâlinde bırakıp gitti.

Hayatı hakkında bilgi almak için hangi kaynağa başvursanız, hepsinde Hâşim’in mîzâcını an­ latmak için kullanılan deyimler birbirine benzer: «Huysuzdu, ge­ çimsizdi, kıskançtı, cimriydi, de­ dikoduyu severdi...» vesaire. Rah metlinin mezarı başında o gün yapılan konuşmalar bile, sonra­ dan, şimdi hemen hepsi de rah­ metli olan o çağın edebiyatçıları arasında kalem kavgalarına dö­ nüşmüştü. Bütün bunlar yerli miydi, yersiz miydi, artık anıtla- şan büyük şâirin rûhunu ve ken­ disini sevenleri tâzip edecek, tar­ tışılmaması gereken faydasız hu­ suslardır. Hâşim de, Yahya Ke­ mal gibi, Türk şiir dünyasının Colossus'larındandır. Zaman de­ nen amansız rüzgârın yıkamıya- cağı bir Colossus... Kendisini gerçekten anlıyanların hayallerin­ de, sanat dergilerinde ve kitap kapaklarında mahzun ve dertli bir çehreyle kalan bu büyük şai­ rin, diğer Avrupa ülkelerindeki dev benzerleri gibi, büyük bulvar­ lara ismi verilmeli, meydanlara heykeli dikilmelidir. Bulunduğum onaltıbin nüfuslu küçük Alman

kasabasında bile Göethe, Schiller, Beethoven, Mozart ve diğer Al­ man sanatçılarınm isimlerini taşı­ yan caddelere baktıkça, şehirleri­ mizi dolduran anlamsız cadde ve semt isimleri aklıma gelir : Un-cuzade, Fındıklı, Etyemez ve benzerleri gibi!

Bizde sanatkâr, haÎKin gö­ zünde hâlâ uzak bir akraba gibi­ dir. Sosyal bünyemizde yadirga- mr; şâir, müzisyen ve aktör, eğ­ lenceli ekzantrik varlıklar ima­ jından kurtulamaz. Halka ışık tutacak aydın zümrenin bir fil­ dişi kuleden bu varlıkları değer­ lendirmesi yetmez. Onlar, büyük kitlelere maledilebildikleri oranda millîleşirler. Şehir meydanlarına, caddelerine, kültür kuruluşlarına büyük fikir ve sanat adamlarının isimlerinin verilmesi, heykelle­ rinin dikilmesi, büyüklükleri­ nin ülke çapında tescili demektir. Batı ülkelerinde Devletin millî kültür politikasının ayrılmaz bir; parçasıdır bu...

Ahmet Hâşim'in kırkıncı ölüm yıldönümünde, konunun büaz dışına çıktığımın farkında­ yım. Gayem, Hâşim’in iyileşmek ümidiyle geldiği Almanya’dan kendisini anmak ve Frankfurt Seyahatnamesinden söz açmaktı. Ne var ki, Hâşim, ortasına bir taş atılınca ürpertileri uzak kıyı­ lara vuran derin bir göl gibi dir.

Şair dostum İlhan SONUÇ'- un bulunduğu Frankfurt'a imkân buldukça giderim. Bugünkü hâ­ liyle Frankfurt’u, barındırdığı onbinlerce yabancı ile modern bir Bâbil Kulesi'ne benzetirler.

N EV ZA T YA LÇIN

Ama, Frankfurt Seyahatnamesin­ de, eşyayı ve inşam âdeta gö­ rünmez bir cihazın yaydığı delici ışınlarla saydamlaştırarak, asabı bir zekâ kudretiyle inceliyen Ah­

met Hâşim'in kırk yıl önceki Frankfurt’unu, her şeye rağmen değişmeyen özüyle ve rûluıyla bugün de görmek, duymak ve yaşamak mümkündür.

Şehrin bin yıllık tarihinin akışı içinde, göçebe kuşların mu­ vakkat göçünü andıran yabancı akımyle belki hakîkaten Bâbil Kulesine dönen iş semtlerinin arkasında, «silinmiş büyük kris­ tal camlı, bembeyaz tül perdeli mes'ut Frankfurt pencerelerini», «hudutsuz parkları, hayal dolu gölleri, siyah ve beyaz kuğuları, heykelleri ve fıskiyeleri» bugün de görebilirsiniz. Bugün de Frankfurt'a giden yolcunun, iş adamı değilse, görmek istiyeceği şeylerin başında yine Göethe’nin evi, Faust'un Mürekkep Lekeleri ve sayısız müzeler gelir. Hâşim'­ in dediği gibi, Frankfurt, yine Göethe'nin vatanı olmakla gurur duyar.

Frankfurt’ta son geçirdiğim bir kaç gün zarfında Göethe'nin evinden başka, Ahmet Hâşim'in tedavi gördüğü Volhard Kliniği’- ni aramamak, aradan geçen kırk yıla ve koskoca bir dünya sava­ şına rağmen elimden gelmedi. Aradım ve buldum.

Bugün alt katı bir şirket olan klinik binasının üçüncü ka­ tında yine Volhard'lar vardı. Hâ­ şim'in «güzel kumral sakallı, ne­ şeli ve şakacı» Profesör Volhard’ı 1950 yılında bir trafik kazasında ölmüş, yerini oğlu Dr. Volhard'a bırakmıştı. Kimbilir, belki bir gün, şâirin «Seni İstanbul’a gö­ türelim» dediği «tâze, sporcu Al­ man Hemşiresi» ni de bulurum.

9

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Please list the surgical techniques used for root coverage in key features and clinical effectiveness.. Please list the types of maxilla sinus lifting procedure and their

Result(s): Of 342 women with pathology-confirmed fibroids who were included in the study, 108 received myomectomy only (group I), and 234 underwent the uterine depletion

Güven (2013) ilkokul öğretmenlerinin okul müdürlerini öğretimsel lider olarak algılama düzeyleri ile mesleki tükenmişlikleri arasındaki ilişkiyi incelediği

Attilâ İlhan ve Savaş Ay’ın şiir kasetleri arasında ne fark var.. Bir yanda “Ben Sana Mecburum” diyen

NADİR NADİ — Cumhuriyet kurulduğu zaman ben henüz onbeş yaşındaydım ve babam daha önce, Yenigün'ü çıkardığı için ve Yenigün de cok başarılı bir

Öğretim elemanlarının derslerinde sanat ve bilim iliĢkisine yer vermesinin nedeni olarak farklı malzeme ve teknoloji kullanımı doğrultusunda değerlendiren 4

[r]

Özel ve acil ürünler, standart ürünlerde beklenmeyen talep fazlası veya müşterinin daha önce istediği üründen fazla miktarda ürün istemesi gibi durumlarda firmalar bu