• Sonuç bulunamadı

Kemal Niyazi Seyhun

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kemal Niyazi Seyhun"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A K S A M

Kemal Niyazi Seyhun

1

Atatürke ait hâtıralar — Sanatkâr sporcu değildir —

Garp musikisi memleketimizde de

gelişiyor — İdeal koca

Konservatuvar İcra heyeti,

Konuşan* SADEDDÎN

GÖKÇEPİNAR

çalışmalarına ara verdiği sıra- ... ... ■■•■mı da kemençe üstadı Kemal Ni­

yazi Seyhun arkadaşlarına tat­ lı tatlı bir şeyler alnatır. Bugün de öyle. Etrafını saran grupa ben de karıştım. Meğer üstad A- tatürk’e ait hâtıralarını nakle- diyormuş. Kemal Niyazi Seyhun çehre itibariyle Atatürke ben­ zer. Bilhassa kaşlariyle gözleri ve cildinin rengi...

Atatürk’e ait

hâtıralar

Kemal Niyazi hâtıralarını şöyle anlatıyordu:

— tik İstanbul radyosunda çalıyorduk. Bizi Ankaraya ça­ ğırdılar. Gittik. Kemani Reşat beyi Çankayadan istemişler. Nedense gitmeğe çekindi ve be­ ni gönderdi. Üstüm başım da pek iyi değildi ama Atatiirkü yakından görmek ve belki de o- nunla konuşmak fırsatını bul­ mak emeli her şeye galip geldi. Gece saat 11. Kalabalık bir sofra. Belma hanım şarkı oku­ yor. Biz salona girdik ve Ata- türkün elini öptük.

— Teşekkür ederim, dedi. Sofradaki yerim onun tam karşısına isabet etmişti. Güneş dil teorisinden bahsediliyordu. Yahya Kemal de orada. Oval kelimesinin türkçe olduğu söy­ lendi. Bunun üzerine Atatürk:

— Yahya Kemal bey bir kâğıt alınız da bu kelimenin tasrifini yapınız, dedi. Yahya Kemal ma­ sadan kalktı. Atatürk durma­ dan anlatıyor. Tavırları, sesi ve bakışlariyle başka insanlarda görmediğimiz bir manzara er- zediyor. Keskin bakışlı gözleriy­ le nereye baktığı pek belli ol­ muyor. Sanki bir anda bir kaç yere birden bakıyor ve görüyor.

O sırada Ankara birası yeni çıkmıştı. Bira içiyordum. Ba­ na:

— Ankara birasını nasıl bul­ dunuz? dedi.

— Çok güzel efendim. — Nesi güzel?

Şaşırmadım:

— İçimi ve kokusu güzel, de­ dim. Memnun oldu.

O günlerde en hararetli mev­ zu Hatay meselesi idi. Söz dönüp dolaşarak buna intikal etti. A- tatürk bana dönerek:

— Siz bu işe ne dersiniz? di­ ye Sormaz mı? Ayağa kalktım ve :

— Paşam, müzakere ve mü- nakaşlarla bu iş halledilemez. Doğrudan doğruya Hataya yü- rümeliyiz, deyiverdim. Elini ma­ saya şiddetle vurarak:

— Efendiler, gördünüz mü? Hiçbiriniz bu beyefendinin söy­ lediği gibi doğrusunu söyleme­ diniz. Beyefendi umumî efkârın bir ferdidir. Umumî efkâr da böyle düşünüyor. Hatay ancak böyle alınır.

Etrafındakilere dönerek:

Kemal Niyazı Seyhun ! — Beyefendiye sigara veriniz,

dedi ve tekrar bana döndü: — Zâtıâlinizi tanıyorum. Ne- | rede görüşmüştük acaba? diye j sordu. Anlattım. Benden bir

taksim istedi. Yaptım. Sabaha kadar oturduk. Ben ayrılınca yanında bulunanlardan hak­ kımda izahat almış ve sonunda: — Bu zat çok rabıtalı bir a- dam. Onu pek sevdim, demiş.

— Atatürk en çok hangi şar­ kıları severdi?

— Bilâl oğlan, Allı yemeni, Şahane gözelr, Mâni oluyor ha-! limi takdire hicabım. Daha bir i kaç tane var. Fakat esas bun­

lar.

Hayatı ve yetişmesi

Kemal Niyazi Seyhun 301 de Akkâ’da doğmuş. Babası ora­ da muhasebeci imi. Küçük y a­ şında îstanbula gelmiş.

) — 18 yaşında kemana başla­ dım. Fakat onu biraz sert bul­ dum. Kemençenin sesi daha

j

melânkolik olduğu için tab’ıma uyuyordu. Ben hüznü ve yal­ nızlığı her şeye tercih ederim. Bu sebeple kemanı bırakarak kemençeye başladım ve hocasız filân kendi kendime öğrendim. İlk konserimi Meşrutiyetin ilânı zamanındaki şenlikler vesilesiy­ le eski tıbbiye mektebinde ver­ dim.

Bir müddet sonra Batı müzi­ ğine heves ederek 4 yıl munta­ zaman viyolonsel dersi aldım. Onunla da orkestra ve oda mü­ ziği konserleri verdik. 938 de Ankara radyosu açılınca oraya dave tedildim. İki yıl orada ke­ mençe çaldım. Aynı zamanda hâlen radyoda okunan şarkıla­ rın çoğunu notaya aldım ve o- ( kuyuculara öğrettim. İstanbu- * lun hasretine dayanamıyarak ' 940 da döndüm. Beni bilhassa deniz çekiyordu. Sıhhatimi de denize medyunum.

İstanbula dönünce eski vazl- j fem olan konservatuvara gir­

dim. Oradan da İki yıl önce

tahdidi sinne uğradık ya. Şim­ di bir işçi gibi gündelikle çalı­ şıyorum. Doğrusu tahdidi sin kanununun sanatkârlara tatbi­ kine akıl erdiremiyorum. Biz Olimpiyada gidecek sporcular değiliz ki yaşlandıkça nefes ka­ biliyetimiz azalsın. Sanatta te­ kâmül yaşlandıkça olur.

Musikide vaziyetimiz

— Alaturka musiki gelecekte nasıl bir şekil alacak?

— Musikimizin bu şekilde kal­ ması taraftarı değilim. Bunun inkişaf şeklini zaman göstere­ cektir. Çünkü hiçbir şey zorla geliştirilemez.

— Batı musikisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

— Bu musiki memleketimizde çok ilerliyor. Ecnebi sanatkârla­ rın konserlerine olan rağbet bu­ nun başlıca delilidir. Bu rağbe­ tin zamanla daha da artacağına şüphe yoktur. Buraya gelen vir- tüozıar, memleketimizdeki din­ leyicilerin Avrupa halkından a- şağı kalmadığını söylüyorlar.

— Besteleriniz var mı? — Hayır, İcrakârlığı tercih' e- diyorum,

— İlerisi için ne düşünüyor­ sunuz?

— Ben yarını düşünmem. Bü­ tün zevkimi içinde yaşadığım günde bulmağa çalışırım,

— Musikiye meraklı gençlere ne tavsiye edersiniz?

— Sazımı çalmalarını. Zira kemençe, yaylı sazlar arasında Türk musikisini en iyi terennüm eden sazdır.

Hususiyetleri

ve marakları

— Boş vakitlerinizi nasıl ge­ çirirsiniz? Neleri seversiniz?

— Ben bekâr olduğum için e- vimde bir kadının yapacağı iş­ leri yaparım. Ufak tefek çama­ şırları yıkarım, ütü yaparım, yemek pişiririm. İçki ile aram iyi değildir. Bildiğim halde oyun da oynamam. En ziyade hoşlan­ dığım şey, iyi havalarda yalnız başıma yürümek ve denize çık­ maktır. Bazan Kadıköyünden

Beylerbeyine, hattâ Çengelkö- yüne kadar yürüdüğüm olur. Aynı zamanda yelkene çok me­ raklıyım. Seyhun isimli bir yo- lem var. Onunla da yalnız gez­ meği tercih ederim.

— Evlenmek niyetinde de­ ğil misiniz?

— Bu ihtiyacı artık hissedi­ yorum.

— Sizi Atatürke benzetiyor­ lar. Bundan herhalde şikâyetçi değilsinizdir.

— Kendisine değil, tırnağına benziyebilseydim keşke.

— İstanbul radyosunu nasıl buluyorsunuz?

— Henüz yenidir. Yavaş ya­ vaş tekâmül edeceğine şüphe yoktur.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

NASA’n›n morötesi dalgaboylar›na duyarl› Gökada Evrim Kaflifi (GALEX) uydusu, Araba Tekeri’nin de, görünür çap›n›n iki kat›na kadar uzanan daha genifl bir

Ancak orga- nik gıda üreticileri için yıkama sırasında bu tür maddelerin kullanımı bir seçenek değil, çünkü organik üretimde kullanılacak mad- delerin organik üretime

Henüz otuz yaşında dul kalan ve ko­ casının 30 günlük birer çocuk olarak bırarktığı ikizlerle henüz dokuz, on ya­ şındaki bir yavrucuğu büyütmeğe

Tablo 5 incelendiğinde, araştırmaya katılan işletmelerin faaliyetlerinde kullanılan BİT uygulamalarına bakıldığında özellikle, imalat planı hazırlanmasında

Bu son travay beynelmilel Tıp edebiyatında yer a lm ış tır .1928 de kendisini yalnız tedrisata verniete üzere 3500 kuruş maaşlı Emrazı akliye tecrubî

Bugün bizim için dahice olan yazıları ikdam gazetesinin “ Bize Göre" köşesinde 1928 yıllarında yazmıştır, ikdam için düşündükleri şöyledir:.. “B ir

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil