• Sonuç bulunamadı

Yurdun güzelliklerinden:Ege'deki mazi cenneti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yurdun güzelliklerinden:Ege'deki mazi cenneti"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yurdun

' i im ffiVnTı m 111 m ı i 1111111 ¡ iiüTmmTn niTfı'fıTı im*

Eğedeki mazı

Garb medeniyetinin iki kutsiyeti var: Ruh ve akıl. Ruh kutsiyetini hıristivanlık, akıl kutsiyetini Y u ­ nanlılık yuğurdu. O medeniyetten dini ve «antikite» denen, eski Y u ­ nanlılıkla Lâtinliği kaldırınız, garb lılık tamtakır kalır. Garb Rönesan- sının kaynağı Yunansa Yunan me­ deniyetinin beşiği de bizim Ege kıyılarıdır. Dünya şairlerinin ba­ bası olan Omiros, malûm ya, İz­ mirliydi. Onun terennüm ettiği Meles çayı hakkında bile garbillar uzun uzun etüdler yazdılar. Omi- ros’un «yaz kış suyu aynı kalan», «çıktığı yerle denize döküldüğü yer birbirine yakın olan» dediğine göre a çayın Halkapmar ayağı olduğu muhakkaktır. Zaten meşhur Diya- na hamamının da( bu ayağın kay­ nağı olan gölde bulunuşu bu ihti­ mali kuvvetlendiriyor.

Ayağın kaynağı olan göl bir ki­ lometre çevrelik bir saha kapla­ maktadır. Suyu o kadar berrak ki Diyana hamamının temellerini bü­ tün plân çizgilerile olduğu gibi görüyorsunuz. Mitolojideki vasıf­ larına göre bu hamamda yıkananla- rin vücudleri şeffaflaşırmış. Yani bugünün modasile söylersek vü- cudler naylonlaşıyormuş demek o- lacak. Bu gölden çıkan kanal, ya­ ni Omiros’un Meles çayı, billur bir yatakta akıyor sanki. Balıklar ora­ da ayna içinde yüzüyorlar gibi.

İzmirin Namazgah semtinde mey dana çıkarılan Ağorayı da iyice ge­ lişmiş gördüm. On beş yıl önce yerde yatan kırk elli kadar sütunu ayağa kaldırmışız. Halk meydanı, toplanma yeri, pazar mahalli rolle­ rini oynayan Ağora gönye şeklin­ dedir. Gönyenin birbirine amud iki dıl'ının uzunluğu ikişer yüz metre tutuyor. Deniz ilâhı Posidon’un hey kelinde gözlerle kaşların canlılığına diyecek yok. Ayaklarındaki örme çarıklar o kadar güzel ki. Bereket İlâhesi Demeter’in heykelindeki ahenge bir harika denebilir. Kadın nerdeyse insanla görüşecekmiş g i­ bi.

¡k

Agamemnon kaplıcaları izmirin sekiz on kilometre batısındaki Beş- tepelerdedir. Manzara çok güzel Körfez kavisli bir lâk halinde görünüyor. Suyun harareti yüz de­ rece, yani kaynar halde olduğu için metodlarla suyu yukarı çıkartıp soğutma tertibatı 'alınmış. Orası İzmirin Yalovası. Suyun pek çok faydalan var. Bir çok derdlere de­ va. Eski Yunanlılarla Romalılar böyle bir yeri bırakırlar mı? Üç kısımlık yeni kaplıcalar semtini çabuk geçerek Agamemnon adını taşıyan asıl tarihî sahayı geziyoruz Tabiî o zaman motor ‘ olmadığı için eskiler suyu yukarı

çıkarta-/--- - YAZAN :

---I ismai! Habifo Seviik ---I

miş caddenin altı bodrumdur. Bu­ radaki büyük hafriyatı 1926 - 35 yıllan arasında AvusturyalIlar yap­ mış. Meydana çıkınlan büyük ti­ yatro otuz bin kişi alacak bir hey­ bet. taşıyor. Selsüs kütübhanesi, he­ le bu kütübhane binasının arkasın­ daki loş odada yekpare mermerden yapılma zengin işlemeli mezar san­ dukası ağırlığınca altın değer bir sanat bediasıdır. Daha ilerideki Seıabis mabedinin on beşer metre yüksekliğinde ve birer buçuk met­ re kutrundaki ince oluklu, üstüvaîıf gövdeli sütunlarile hele sütun ka­ ideleri çok gözalıcı. Agorayı, Jim- nazyumu, Havuzlu avluyu filân gördükten sonra düşündüm:

Eğer burada servetle bilgi, daha doğrusu Amerikan milyonlarile ar­ keoloji ilmi elele vererek, bu Efes harabeleri, baştanbaşa restore edil­ mek suretile, şimdi yerlerde yatan sütunları ayağa kaldırılıp, yıkılan duvarları yeniden örülmek saye­ sinde aslındaki hacimli halile göz- önüne konacak şekilde diriltilse insanlık harikalar harikası bir te­ maşa kazanacaktır. Efes halikında­ ki broşürün kapağında iki katlı Selsüs kütübhanesinin, arkeolog­ lar tarafından resmedilmiş, resto- rasyonlu klişesi bile, Efes’in bu şekilde tam olarak diriltilmesile meydana gelecek eserin eşsiz hey­ beti hakkında bir fikir vermeğe yetip artıyor. ^ Oradaki malzeme bolluğu böyle bir restorasyona çok elverişli. Bu yapılırsa, Almanların «Berlindeki Bergama müzesi» nden yüzlerle defa daha hayret verici bir mucizeyi bütün insanlık burada görmek mazhariyetine erecektir.

* si"- *

«Berlindeki Bergama Müzesi»... Orayı 1934 yazındaki Avrupa seya­ hatinde görmüş ve «Tunadan Batı­ ya» da şöyle yazmıştım: «Geniş ve yüksek salonun üç büyük duvarı baştanbaşa kabartma heykellerle kaplı. Bunlar devlerle ilâhların çengini anlatmaktadır. Elişi Rec- lus’nün kitabına gc're «saçak altı cephesi» denen bu Bergama eseri­ nin terkibcilik bakımından bütün Yunan heykeltraşlığında hiç dengi yokmuş. Berlinin en çok övünüp durduğu bu bir kaç yüz heykellik eseri Abdülhamidin ilk yıllarında Alman mühendisi Homan idaresin­ deki heyet dört yıl çalışarak top­ rak altından çıkarıp sayısız san­ dıklar içinde buraya aşırdı.» O ya­ zıdan şu satırları da okuyalım: İzm ir limanına yapılacak I

ilâveler

«Bergama Akropolundaki mabedin giriş yerini olduğu gibi canlandır­ mak için Almanlar, kırk elli metre genişliğinde ve otuz kadar kalın basamaklı mermer bir merdivenle çıkılan sütunlu bir hol yapmışlar. Burası kurbanların kesildiği yer­ dir. Yirmi beş asır önce bir Berga­ malI da buradan baktığı zaman devlerle tanrıların savaşlarım tıpkı benim şimdi gördüğüm gibi görü­ yordu: Müzeyi bu şekle koyuş es­ ki asırlarla çağdaş oluşumuzdur.»

O Avrupa seyahatinden on altı yıl sonra bu sefer Eğede dolaşırken öğrendim ki mağer Almanlar, Ber- gamadan" aşırarak Berlinde vücude getirdikleri o müzenin paha biçil­ mez kıymeti dolayısile bu son C i­ han Harbinde hava bombardıman­ larından onu kurtarmak için < koskoca müzeyi endamile kaldın] uzaklarda, emin bir yerde, topral altında geniş bodrumlar kazara! saklamışlar. 1871 harbinde d' Fransızlar Paris tehlikeye düşüne «Luvr Kraliçesi» denen Venii heykelini, Almanların eline düş meşin diye öyle saklamışlardı. P ı ris kurtulunca Kraliçe tekrar Luv daki şanlı tahtına döndü. Faka Almanların sakladığı Bergama mü­ zesi... Meğer onun saklandığı yeı Sovyet mıntakasına isabet etmiş Ruslar da o canım müzeyi olduğı gibi alıp Moskovaya götürmüşler Almanlar ki onu bizden aşırmışlar­ dı, Ruslar da onlardan aşırdı. Ken­ di kendime tatlı bir hayale daldım Kimbilir belki bir gün Moskovanır başına da bir badire gelirse Beıga- madan çalınanlar tekrar anavatana döner.

* ❖ *

Bu seferki Ege seyahatinde izmirin yüz yirmi kilometre şima­ lindeki Bergamaya giderken o tatlı hayale rağmen içimde bir kırıklık vardı. Almanlar Bergama Akropo- lunda götürülebilecek ne varsa sa­ yısız sandıklar içinde aşırıp aşırıp Berline yollamışlardı. Geride ka­ lanlar ancak harabe temellerinden ibaret olacaktı. Bergama Akropolü­ nün bütün kaymak tabakasını el­ den kaçırmıştık, kendi kendime: «Artık orada ne kalmış olabilir ki ne göreceğim» diyordum. Meğer çok şükür iş hiç de böyle değilmiş. Orada kalanlar, götürülmesi değil, sökülmesi bile imkânsız asıl göv­ deler, ve yeniden yapılan kazılarla yeniden meydana çıkarılan eserler o kadar zengin, o kadar zengin ki, gerek Akropolü, gerek Bazilikayı, hele gerek yeni meydana çıkarılan o Asklepion’u bütün mehabetile görünce «iyi ki gelmişim iyi ki» diyip durdum.

Posfa konferansına giden heyetim iz döndü

Referanslar

Benzer Belgeler

Objective: To compare the preoperative fine-needle aspiration biopsy (FNAB) and postoperative histopathologic findings in parotid masses and to deter- mine the diagnostic

Kur’ân-ı Kerîm’in nâzil olma sürecinde onun ilk muhatabı olan toplumun mevcut inanç yapısının bilinmesi, ilahî mesajın anlaşılması açısından önem arz

Sözü uzatmaya gerek yok, meydan meydan dola­ şıp “perendebazlık” yapanlar kendi partilerince bir tür­ lü bir yana itilmediler, türlü oyunlarla ayakta kalmayı

GRACE uydularının topladığı veriler La Niña sebebiyle Avusturalya’nın, Güneydoğu Asya’nın ve Güney Amerika’nın kuzey kısımlarının aşırı miktarda yağış

Say› birkaç haneli olunca asal olup olmad›¤›n› kafadan hesaplayabiliyorsunuz.. Birkaç hane daha koyunca ka¤›t-kalem

Soğuk Savaş zamanında karşılaşmış olduğu ülke içi teröre karşı Japonya, minimum düzeyde askeri güç kullanırken daha çok sivil güvenlik unsurlarına önem

Öğrencilerin bilgisayara yönelik algılarını kullandıkları metaforlar yoluyla belirlemeye çalışan bu çalışma; okul öncesi dönemde bilgisayar eğitimi ve

Il nous permet ensuite d’établir, ou plutôt de faire établir toutes taxes ou droits de douane jugés nécessaires, et vous verrez, dans la discussion sur les