• Sonuç bulunamadı

Güçlülerin oyuncağı Ermeniler:Türkiye'de hiçbir zaman 2.5 milyon Ermeni yaşamadı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Güçlülerin oyuncağı Ermeniler:Türkiye'de hiçbir zaman 2.5 milyon Ermeni yaşamadı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türkiye'de hiçbir zaman 2.5 milyon Ermeni yaşamadı

2 J

9-E

RM EN İ tarihçi Va- rantyan’m 1914’de yayın­ lanan (E rm eni H a r e ­ kâtının T arifi) adlı kitabın­ da, “ Türkiye Ermen isi, Rus Ermenis ine nazaran Ermeni har­ sı, lisanı, tarihi, edebiyatı itiba­ rıyla çok daha k u vvetli ve serbest idi, 19’ uncu yüzyıl başla­

rında Ermenilik, bir millet olarak henüz Avrupa’ ca malûm değildi.” denilmektedir. Rus ve bilâhare İngiliz ve Fransız politikası onu mesele yapmıştır.

Tarihçi Edgar Granville, Ermeni meselesinin mahiyetini aşağıdaki gibi açıklamaktadır: “ Ermeni meselesi, Avrupa’ya medeniyet dışı Müslüman taassubu ile Batı’ya yaklaşmak için çırpınan ErmenUer arasında yüzyıllık bir çatışmadır. Gerçek­ te bu düşmanlık yabancı entri­ kalarının s u n i bir mahsulüdür. Geçmişteki Türk — Ermeni ilişkilerine bir göz atılırsa, bu iki ırkın yüzyıllar boyunca en ufak bir anlaşmazlığa düşmeden dostça yaşadıkları görülür. Osmanlı tarihinin biraz derinlik­ lerine inebilenler, imparatorluk­ taki bütün ırk çatışmalarının ya­ bancılar tarafından çıkartıldığını tahrik olmadan, çeşitli milletlere mensup insanların anlaşabil- diklerini, gerekli gelişmeleri be­ raberce gerçekleştirerek yan ya­ na yaşayabilecek durumdaolduk- lannı hayretle görmüşlerdir.”

1975 yılında başlayarak bugü­ ne kadar devam eden dış temsilci ve temsilciliklere saldın ve cina­ yetlerin tahriklerine rağmen Türkiye’de yaşayan Ermenilerle Türkler arasında bir olay çıkma­ ması da yukarıdaki yargının doğruluğuna bir kanıttır.

Tahrikler başladıktan sonra ise vukua gelen olayların sorum­ luluğu hiç bir zaman Türklere ait olmamıştır. Bu hususta Türklere hiç : sempatisi i olmayan fakat Osmanlı tarihini ve bölgeyi y a­ kından incelemiş olan bir Ingiliz parlamento üyesi, Mr. Sykes, “ Halifenin Son M irası" adlı ki­ tabında, Türklere yapılan it­ hamları reddetmektedir. Ona göre, “ Şehirlerde oturan Erme­ nUer Türkiye'deki diğer Hıristi- yanlar gibi kendi imkânları hak­ kında, mübalağalı bir inanca sa­ hiptirler. Bu kanaat akılsız bir zihniyetle birieşince, onları en ü- mitsiz siyasi cinayetlere sevket- mekte, hem kendUerine, hem ço­ cuklarına ızdırap çektirmektedir. ErmenUerin karşılaştıkları felâketlerin büyük bir kısmı bir­ birlerine karşı olan tutumların­ dan Ueri gelmektedir.

Ermeni komitacıları, kendi dindaşlarım soymayı, düşmanla savaşm aya tercih ediyorlardı. İstanbul’ daki Ermeni anarşistle­ ri kendi ırkdaşlannı bombalar­ la öldürmüşlerdi. Papazların ci­ nayetlerine diğer papazlar ağız açamıyorlardı.Kilise ikiye bölün­ müş vaziyette idi. thtUâlcilerin başvurduğu usullerden daha şeytanî hiçbir şey olamaz. Bun­ lar hem Müslümanları hem de kendilerine para vermeyen Hıristiyanlan katletmişlerdir.” Rus generallerinden Mayews- ki’nin raporuna nazaran da:

“ Ermeniler tarafından Türki­ ye’de yapılan fecayiin mesuliyeti evvelâ Ermeni ihtUal komiteleri Ue müştereken hareket eden Ermeni ihtilâlcilerine, saniyen bunları teşçi ve teşvik eden Ermeni hükümetlerine aittir.”

Meseleye, tarihin akışı içinde neresinden bakarsak bakalım, 1895-1920 döneminin dile getiri­ len ızd iraplarının sebep ve sorumluları Rusya, îngütere, Fransa ve onların kullandıkları Ermeni cemiyet ve komiteleridir.

Ermeni nüfusu

Ermeni sözcülerin ve A B D Kongre üyelerinin zabıtlara geçirttikleri gibi Türkiye’de 2.5 milyon Ermeni bulunduğu iddialarının hiç bir tarihî ve İlmî mesnedi yoktur.

Buna karşılık Osmanlı devlet idaresinde nüfus sayınımın da­ yandığı “ Nüfus Kâğıdı” hayli mazbut bir işlem olduğundan iti­ razı mümkün olmayan bir k ay­ naktır.

1878’de Osmanlı devletinde, Kuzey Afrika’da kalan kısımlar hariç, Grigoryan mezhep saliki Ermeni nüfusu, 988.887’dir. Buna Katolik ve Protestan Ermeniler de ilâve edildiği zaman toplam Ermeni nüfusu 1.125.500 olmaktadır. 1914’de bu nüfusun 1.294.831 olduğu tesbit edilmiştir. Bu miktarlar toplam devlet nüfusunun % 5.5 kadar­ dır. Bunun takriben 100.000

1.2 m ilyon

Ermenmin

yaşadığı

Türkiye’de,

1.8 milyon

Ermeninin

katledildiği öne sürülüyor

ıw

Yapılan araştırmalar, Erm eni tehciri sırasında en fazla 200 bin

Ermeninin savaş şartları içinde hayatlarını kaybettiğini ortaya

koymaktadır. Buna karşı Erm eni çetecilerin katlettiği

Türklerin sayısı ise 600 bini bulmaktadır.

Osmanlı tarihinde Ermeniler bakanlık da dahil çeşitli yüksek

görevlerde yer almışlar, devletin en çok korunan

tebası olmuşlardır.

kişisi İstanbul'da yaşamış ve 1886’da bu miktar Türk-Rus savaşı, Ermeni komitecilerinin mezalimi nedeni ile kaçıp İstan­ bul’a yerleşenlerle 150.000'e ka­ dar yükselmiştir.

Buna göre bütün Türkiye’de miktarları 1.3 milyon ve Doğu vilâyetlerinde 1882 sayımına göre 540.000 civarında olan Ermenilerin iddia edildiği gibi 1895’de 300.000. 1906, 1907’de 30 veya 30.000 ve 1915’de 1.500 , 000, cem ’an 1.8 milyon zayiat vermeleri mümkün değil­ dir. Ermenilerin, bugün kendile­ rine verilmesini istedikleri Erzurum, Bitlis, Van, Diyarba­ kır, Elâzığ ve Sivas vilâyetleri­ nin 1882’deki toplam nüfusu 2.903.514’ dür.

Bununda sadece 540.3% ’ sı Ermeni tebaadır. (★ )

Oysa, Ermeniler Paris Konfe­ ransına, 1882 yılında 1.680.000’i altı vilâyette olmak üzere Türki­ ye de 2.600.000 Ermeni mevcut olduğunu, 1912’de ise bu

nüfusun yine altı vilâyette 1.018.000’e ve bütün Türkiye’de 2.100.000’e düştüğünü bildir­ mişlerdir.

Bu şişirilmiş rakamlar sadece etkileme propagandasının bir taktiğidir. Bununla beraber, 14 prensibini hazırlarken, Başkan Vilson’un bu propagandaların

etkisi altında kaldığı ve doğruluğunu araştırmadığı da görülür.

Çarlık Rusyası’nın 1914 yılı istatistikleri de Doğu bölgesinde hiçbir yerde Ermeni çoğunluğu göstermemektedir. Kars’ta nüfusun % 59’unu Müslüman, %26’ini Ermeni, % 16’sını Rus, Yahudi ve Gürcü unsurlar

oluşturmaktadır.

Erivan’da %66 Müslüman, % 25 Ermeni ve % 9 diğer unsurlar vardır. Nalıcivan’da nüfusun % 82’si Müslüman

Türktür. ve

Kars, Ardahan ve Batum san­ caklarında 1918 temmuzunda yapılan plebisitte 28.000 Hıris- tiyana karşı 300.000 Türk ve Müslüman ahali tesbit edil­ miştir. Ancak daha sonraki tarih­ lerde, Türkiye'den göç eden 200.000 kadar Ermeni’nin Müslümanların boşalttığı yerle­ re yerleştirilmeleriyle Gümrü, Erivan şehirlerinde ve Gökçe gölünün doğu bölgesinde nüfus­ ça bir üstünlük sağlayabilmişler­ dir. Bugün oraları yine kendi ellerindedir.

Profesör Stanford Show’un araştırmalarının sonunda tesbit ettiği rakamlara göre Ermeni tehcirinde takriben 200.000 Ermeni’nin savaş şartlan içinde hayatlannı kaybettiği söylenebi­ lir Am a, jenosit vardır denile­ mez.

Bunlann karşısmda ise Talât Paşa’m n hatıratına nazaran Ermeni komitecilerinin telef ettikleri 600.000 masum Türk köylüsünün uğradığı can ve mal kaybını medenî dediğimiz dünya asla bahis konusu etmemektedir.

Osmanlı idaresinde

Ermeni hizmetleri

Türklerin durup dururken Ermenilere karşı harekete geçmediğinin diğer bir kanıtı 1895 yılına kadar Ermenilere en önemli devlet hizmetlerinin verilmesidir. Acaba o tarihlerde hangi Avrupa ülkesinde, Erme­ niler gibi bir azınlık toplumunun mensuplan Türkiye’deki kadar çok ve mütenevvi devlet hizmet­ lerinde bulunmuştur?

Osmanlı tarihinde devletin sa­ dık tebaası olarak en çok koru­ nan ve bütün haklar bağışlanan Ermeniler dil ve iş bilirlikleriyle pekçok önemli yerlerde görev yapmışlardır.

Dışişleri , maliye, baymdırlık, posta telgraf ve hazine-i hassa nazırlıktan dahil 22 baaan, âyan meclisi üyeleri, milletvekilleri, müsteşarlar, büyükelçi ve kon­ soloslar, yüksek mahkeme azala- n , vali ve mutasarrıf muavinlik­ leri, belediye görevleri, devlet ve saray hâkimlikleri, baruthane mühendisleri, gümrük hizmetle­ ri, gazeteci, yazar, mimar, sahne ve şark musikisi sanatkârları, avukat, tüccar, sarraf, kuyumcu gibi hemen her alanda hizmet yapmış binlerce Ermeni va­ tandaş Türk tarih arşivlerinde ismen kayıtlıdır.

Ermenüeri bu kadar kendin­ den sayan bir devlet, nasıl oluyorda 1895’den sonra 1915’e kadar 20 yıl içinde değişiyor? Değişiyorsa bunun gerçek se­ bepleri nedir? Bu sorulara cevap arayan Batılı azdır. Cevap bulanlar da hemeD tehdit edilir.

Meselâ, evvelce yazdığı kitaba temas ettiğimiz A B D ’li Prof. S. Show, araştırmalarında gerçeğe en çok yaklaşan ilim adamı ola­ rak halen tehdit altındadır.

A B D ’deki Kongre üyeleri, Fransa’daki milletvekilleri, biraz insaf sahibi iseler, tarihin bu gerçeklerini öğrenmeye mecbur­ durlar.

YARIN

:---ERMENİ

AYAKLANMALARI

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KİTAPÇIK TÜRÜ A.. Cevaplarınızı, cevap kağıdına

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KİTAPÇIK TÜRÜ A.. Cevaplarınızı, cevap kâğıdına

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KİTAPÇIK TÜRÜ A.. Cevaplarınızı, cevap kâğıdına işaretleyiniz.. T.C. Mustafa Kemal, Sofya’da Osmanlı

Yağmur altında ve çamur içinde 12 saat çalışmalarının karşılığında ise tarım işçileri, 29 TL yevmiye alıyor.. Tarım işçilerinin yaşadıkları çadırlar ise,

Oktay Rifat’m, 1940’ta yurda döndükten sonra arkadaşları ile birlikte çıkardığı G arip (1941) adlı şiir kitabındaki şiirle­ rinde daha çok Fransız şair Prevert

re kalem ve flt-çalanm hiz­ metkâr ederek Cemal Nadir­ den boş kalan mevkie doğru yürüyen bütün bir karikatü­ rist nesil İçindi eıı iimld ve­ ricilerden

[r]

Doğduğu gündenberi bünyece zayıf ve hastalıklı olan ve hattâ bu yüzden askerlik mesleğinden ayrılan Ekrem Bey bir bir ölen üç evlâdının acısı ile