Türkiye'de 3 milyon civarında tarım işçisinin bulunduğu tahmin ediliyor. Tarım işçilerine yönelik hazırlanan raporlarda, tarım işçilerinin çoğunluğunun kadın ve çocuklardan oluştuğu belirtiliyor.
Tarım işçileri gittikleri yerlerde, elektriksizlik, beslenme sorunu, temiz su sorunu, çocukların bakım sorunu ve sağlık hizmetine erişememe gibi pek çok sorunla mücadele ediyor.
Çukurova bölgesine gelen mevsimlik işçilerin çoğunu ise, bölgeden gelen yurttaşlar oluşturuyor. Mersin'in Tarsus ilçesi ile Adana arasındaki tarım alanlarına yakın ve ırmak kenarlarına çadır kuran mevsimlik tarım işçileri, insanlık dışı koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. çamur içinde, suyu ve elektriği olmayan ve güvencesiz çalıştırılan tarım işçilerinin arasında çocuklar da bulunuyor.
Yağmur altında ve çamur içinde 12 saat çalışmalarının karşılığında ise tarım işçileri, 29 TL yevmiye alıyor. Tarım işçilerinin yaşadıkları çadırlar ise, çamur içinde. Yağan yağmurlarla birlikte, çamur ve sular çadırlara akarak, yurttaşların eşyalarını ve çadırlarını kullanamaz hale getiriyor. Tarım işçileri, banyo ve tuvalet ihtiyaçlarını da sağlıksız olan naylondan yapılma barakalarda gidermeye çalışıyor.
'İş olsa neden buraya geleyim'
Adıyaman'ın Kahta ilçesinden eşi, 3 çocuğu ve gelini ile Tarsus ilçesine çalışmak için gelen Mehmet Heyrat (60) adlı tarım işçisi, işsizlik nedeniyle kısa bir süre önce geldiklerini ve seralarda çalıştıklarını söyledi. Yoğun yağan
yağmurdan dolayı çadırlarının su ve çamur içinde kaldığını aktaran Heyrat, günlük 29 lira yevmiyeye çalıştıklarını ve mecburiyetten Kahta'dan gelip Tarsus'ta çalıştıklarının ifade etti. Yaşam koşullarının çok kötü olduğunu ifade eden Heyrat, "Kahta'da iş olsa neden buraya gelelim. Bunları çekelim. Yağmur yağınca her taraf sel oluyor, çamur oluyor. çocuklar çamur içinde kalıyor" dedi. Heyrat'ın eşi Hava Heyrat ise, zor şartlar altına yaşamaya çalıştıklarını ve en büyük sorunlarının da ısınma sorunu olduğunu belirterek, "Odun yok. Her yıl ben taşıyordum, şimdi hastayım, kızım da hasta o da taşıyamıyor. Ne yapacağımızı bilmiyorum" diye konuştu.
Çadırlarda ısınamıyoruz'
Her gün saat 06.00'da kalktıklarını aktaran 19 yaşındaki Mustafa çevik ise, işsizlikten dolayı tarlada çalıştığını ve sabahtan akşama kadar çamur içinde olduğunu vurguladı.Çevik, "Sabah kadınlar erkenden kalkıyor, tarlaya götüreceğimiz yemekleri hazırlıyor. Sonra hep birlikte kalkıp tarlaya gidiyoruz. Kazmaları ve kürekleri elimize alıyoruz. Akşama kadar naylonları seriyoruz. Sonra karpuz ekiyoruz, kavun ekiyoruz. Bizim kendi memleketimizde iş olsaydı, buraya gelmezdik. Bu karda kışta doğru dürüst ısınamıyoruz" diye belirtti.
'Çamurda yaşıyoruz'
İşsizlik nedeni ile Urfa'nın Siverek ilçesinden Tarsus'a geldiğini söyleyen 25 ya şındaki Resul Demir adlı tarım işçisi, devletin yaşadıklarını görmesini ve bir çözüm bulmasını istedi. Demir, "Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Sabah 06.00'da kalkıyoruz. Buradan bir buçuk saat yol gidiyoruz. Bize kürekleri veriyorlar. Durmadan çalışıyoruz. Naylon çekiyoruz, topluyoruz. çadırda yaşam kötüdür, yaşanacak bir durum değildir. çamurda yaşıyoruz, doğru dürüst bir yaşam yok. Aldığımız para da yetmiyor" diye belirtti.
En ağır yük kadınların omuzlarında
Kurulan çadırlarda, bir yandan günlük işleri yürüten diğer taraftan çocuklara bakan ve tarlalarda çalışan kadınlar, sağlıksız şartlar altında mevsimlik işçi olmanın en ağır yükünü taşıyor. Sabah erken saatlerde uyanan ve tarlaya götürülecek yemekleri hazırlayan kadınlar, tarladan döndükten sonra hem yemek yapmak hem de çamur içinde çamaşır yıkamak zorunda. çamurlu olan tarlada bulunan tulumbadan bidonlarla su taşımak da yine kadınların
omuzlarında. Eşinden bir süre önce boşanmış, üç çocuğunun bakım ve sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorunda kalan 30 yaşındaki Gülizar Heyrat adlı genç kadın bunlardan yalnızca biri. Heyrat, "Üç çocuğum var. Hem onlara bakıyorum hem de tarlada çalışıyorum" dedi. Tarladaki tulumbadan sularını aldıklarını ve tulumba başında çamur içinde çamaşırlarını yıkadıklarını aktaran Heyrat, "Tulumbadan aldığımız su kokuyor, sağlıksız. Bu yüzden de sık sık
hastalanıyoruz" dedi. Barınma, ısınma ve banyo ihtiyaçlarının olduğunu söyleyen Heyrat, mecbur oldukları için bu şartlarda yaşadıklarını dile getirdi. Tulumba başında çamur içine koydukları leğende çamaşır yıkamaya çalışan Fatma Heyrat ise, "Mecburuz, başka çaremiz yok. İşte görüyorsunuz. Yağmur, çamur bu şartlarda yaşıyoruz" diye konuştu. M. EMİN DEMİR / HAMDULLAH KESEN / DİHA -31-01-2013