• Sonuç bulunamadı

Ekrem, Recaizade, Mahmud-(1847-1913)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ekrem, Recaizade, Mahmud-(1847-1913)"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EKREM, R ECAİZAD E, MAH-MUD — (1847 - 1913) 14 mart 1847 (1 mart 1263) de İstanbul’da Vaniköy’ünde doğdu. Ba­ bası Takvimhane Nazırı, Vak’ anüvis ve Hattat Mehmed Şakir Recai Efendi, annesi de Sul­ tan Mahmudun mabeyincilerinden Seyfullah Beyin kızı Rabia Adviye hanımdır.

Recai Efendinin silsilenamesi Segedin Serçeşmesi Mahmud Çelebiye, ondan da Ga­ zi Demirtaşoğlu Umur Beye dayanır. Ailenin menşei Balıkesir vilâyetinin Kepsut nahiyesidir.

H a y a t ı : Ekrem iptidaî tahsilini Va-niköy Sıbyan mektebinde, rüşdiye tahsilini de Beyazıddaki Mektebi İrfan’da tamamla­ dıktan sonra Harbiye İdadisine ’ verildi, ora_ yı da bitirip Harbiyeye geçti. Fakat zayıf ve nahif bir çocuk olduğundan, zabitliğe elve­ rişli görülmediği için açığ a çıkarıldı. O

(2)

za-270

man vergi kalemi kâtibliğile devlet hizmetine girdi. Az zaman sonra Hariciye Mektubî Ka­ lemine nakledildi. O münasebetle, Hariciye Tercüme odasında bulunan Namık Kemal ile tanıştı. Büyük ihtilâlci şâir, Ekreme kendi ülküsünü kolayca aşıladı. Edebî yeniliğin, te­ mellerini birlikte kurmayı kararlaştırdılar. O sırada, meşhur Hürriyet Sadrâzamı Mithat Paşa Şûrayı Devlet Reisliğine nasbo- lunmuş, orada ıslahat yapmıya girişmişti.

Recaizade Mahmud Ekrem

Ekreınin, daha o zamanlar söylenmekte olan seciye selâbeti, Mithat Paşanın da mazharı takdiri olmuştu. Henüz yirmi iki yaşındaki bu değerli genci, Paşa yeniden ve üç bin kuruş aylıkla Mülkiye Dairesi muavinliğine getirdi.

1874 yılında Şûrayı Devlete âza, 1877 de Mebusan Meclisi nezdine Komiser tayin edilen Ekrem Bey, 1908 de İkinci Meşrutiyetin ilânına kadar Şûra âzalığında kaldı. Ayni sene, ilk Meşrutiyet kabinesini kuran Kâmil Paşa, onu yüksek tahsil gençliğinin ve .ef­ kârı umumiyenin İsrarlı talebleri üzerine ka­ binesine Evkaf Nazırı olarak aldı. Bir kaç ay sonra, Evkaftan Maarife geçen Ekrem Bey bilâhare Âyan âzalığına seçilmekle vü- kelalıktan istifa etti.

Doğduğu gündenberi bünyece zayıf ve hastalıklı olan ve hattâ bu yüzden askerlik mesleğinden ayrılan Ekrem Bey bir bir ölen üç evlâdının acısı ile mânen de zedelenmiş olarak 31 ocak 1913 (orijinal tarihi ile 18 kânunusani 1329) te Anjin de puvatrin’den öldü ve vasiyeti mucibince Kandillide küçük mezar­ lığa, sevgili oğlu Nejadın yanına gömüldü. Tanzimat edebiyatının en yüksek si­ malarından biri olan Ekrem için büyük bir şairdi denemez. Edebiyat tarihimizin onun hakkında bugün vermekte olduğu hüküm, kendisinin edebî yeniliğimizin alemdarlık ve mücahidlik vazifesini ifa etmiş olmasıdır.

Şinasi ile Namık Kemalin edebî ideolo­ jisini, hasımlarına karşı müdafaa eden, Mül- kiyede ve Galatasaraydaki yedişer yıllık muallimliği esnasında o ideolojiyi yayan ve yürüten, tek başına Ekrem olmuştur demek yanlış olmaz. Muallim Nacinin gerek şahsiyeti ve gerek taraftarlariyle mücadeleleri meş­ hurdur.

AYLIK ANSİKLOPEDİ

Edebiyat tarihimizde başlı başına bir devir teşkil etmiş olan «Serveti Fünun» mektebini kuran, genç istidadları bir araya toplayıp onların birer şöhret olmasını temin eden de gene Ekremdir. Onun edebî müreb- biliğini ve edebiyat bahsindeki yeditulâsını takdir ve tevkir eden o devrin edibleri, ken­ disine (Üstadı Ekrem) ünvanını lâyık görmüş­ lerdi ve o ünvan ile hitab ederlerdi.

Son derece afif, nezih, mütedeyyin, za­ rif ve bununla beraber ziyadece alıngan ve seriülinfial olan Ekrem Bey hal ve tavırla- rile de zamanının insanlarına örnek olmuş ve ammenin hürmetini ve muhabbetini kazan­ mıştı. Cenazesine resmî şahsiyetlerle orta ve yüksek tahsil gençliğinden ve münevver kütleden başka halktan da binlerce kişinin iştiraki, yol üzerindeki bütün mağaza ve dükkânların kapanması, hele Harb Okulu ta­ lebesinden bir müfrezenin « eski mekteb ve silâh arkadaşları» mn tabutunu taşımak ci- vanmerdliğini göstermesi o umumî sevgi ve saygıların pek önemli bir delilidir.

E s e r l e r i : Ekrem Bey edebiyatın her nevinde muhtelif kıymetlerde eserler ver­ miştir. Manzum eserleri arasında : Tefekkür, Nağmei Seher, Birinci, ikinci ve Üçüncü zem- zemeler ve Nijadı Ekrem en meşhurları­ dır. Roman olarak, yeni harflerle de ba­ sılmış olan «Araba Sevdası» gerçekten mu­ vaffak olmuş bir eserdir. «Takdiri Elhan» adı ile ve Menemenli Zade Tahir Beyin «Elhan» ismindeki şiir mecmuasını vesile ederek yaz­ mış olduğu tenkid eseri, zamanında bir fır­ tına koparmış ve eskilik - yenilik dâvasının yenilik lehine neticelenmesini sağlamıştır. Ekrem Beyin, ölümünden sonra yayınlanmış, «Çok Bilen Çok Yanılır» adında bir de güzel tiyatro piyesi vardır.

İki sene sonra doğumunun yüzüncü yıl dönümünü anacağımız E k r e m B e y , m i l l î k ü l t ü r ü m ü z e y a p t ı ğ ı h i z m e t l e r - 1 e, milletin hâtırasında yaşamağa hak ka­ zanmış büyük ediblerimizdendir.

Recaizade Ekrem Beyin eserleri şun­ lardır: Talimi Edebiyat, Lânei S eh er,' Yadi­ gârı Şebab, Nâçiz, Pejmürde, Şemsa, Zemzeme (3 k ısım ), Müntahabat mecmuası, Mes

prî-<^>Cr\r' £ ' -yA . V A A -,« « > U * > S /l-v

Recaizadenin elyazısı ve imzası

sones tercümesi, Takrizât, Tefekkür, Nijadı Ekrem (iki cild ), A fife Anjelik, Atala Tercü­ mesi, Çok Bilen Çok Yanılır, Muhsin Bey, Araba Sevdası, Kudemadan Birkaç Şair, Takdiri Elhan.

B i b l i y o g r a f y a : A li Ekrem; Recai­ zade Mahmud Ekrem Bey, Hayatı ve asarı, İstanbul 7339, Darülfünun neşriyatından. İsmail Habib; Edebi Yeniliğimiz. Murad Uraz; Ekrem Bey. (Ercümend Ekrem T ala)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kendi açısından sinema ve tiyatroda yönetmenliği kar­ şılaştıran Macit Koper, tiyat­ ronun çok daha kolektif bir sa­ nat dalı olduğunu belirtiyor:.. “Tiyatroda

Ama bu kuşağın İz­ lenimci görüşten etkilenerek bir tür akademik ve yerel niteliğe dönüşen ve geniş bir sanat­ çı kesiminin somut bir görünüşe, figüre bağ­ lı

Merkezden binlerce kilometre uzak vilâyetlere malik olan Osmanlı İmpara­ torluğu için demiryolları, bunlar üzerinde gerek hâkimiyeti temin ve gerek daimî

Ertesi gün toplu bir halde Beyoğlu Belediye bina­ sında İstanbul kumandanı Refet Paşa' ya mülâki olduktan sonra hep bir ara­ da Topkapı sarayına geçerek

Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü, Derleme Sözlüğü, Atasözleri ve Deyimler, Atasözleri Sözlüğü, Dil Üzerine Düşünceler, Düzeltmeler, Gelişen ve Özleşen Dilimiz,

İtalyanların Trablusgarp hare­ katı ile İstanbul’da meydana gelen infial ile Fehim Paşa’nın dolduruş­ ları ve kim bilir Safinaz Sultan vu­ kuatı Zonaro’yu tam

Yüksekkaldırım İstanbulun en eski bir yeri olduğu için onu öylece mu­ hafaza edelim. Fakat basamakları tamir etmek, onu zamana uydurmak

Türkeş’ Sema Bingöl ECER - Zeynep ÇETİNKAYA MHP Lideri Alpars­ lan Türkeş’in Yaşar Kemal’i “PKK’ya arka çıkmakla” suçlaması ka- moyunda yeni bir tartış­