• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan'da çocuk hakları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan'da çocuk hakları"

Copied!
190
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EV YÖNETİMİ EĞİTİMİ ANABİLİM

DALI

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ BİLİM DALI

AVRUPA BİRLİĞİ, TÜRKİYE VE AZERBAYCAN

CUMHURİYETLERİNDE ÇOCUK HAKLARI

GÜNAY MUSAYEVA

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Ramazan ARI

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(4)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

III

ÖNSÖZ

Araştırmamın amacı, Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetleri yasalarında yer alan çocuk haklarını ortaya koymak ve karşılaştırmalı olarak incelemektir.

Bana bu konuda çalışma olanağı sağlayan ve araştırmamın her aşamasında yardımlarını esirgemeyen danışman hocam Sayın Prof Dr. Ramazan ARI’ya ve değerli hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Nurcan KOÇAK’a teşekkürü bir borç bilirim.

Araştırma sürecinde bana destek sağlayan sevgili eşim Ülfat MUSAYEV’e ve sevgili arkadaşım Elif YILMAZ’a teşekkürlerimi sunarım. Hayatım boyunca bana destek olan sevgili aileme desteklerinden dolayı sonsuz teşekkürler…

Bu çalışmamı biricik oğlum İsmail’e ithaf ediyorum.

GÜNAY MUSAYEVA Ocak, 2013

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

IV

ÖZET

Son yıllarda çocuk ve çocuk hakları konularının hem ulusal hem de uluslararası düzeyde giderek daha geniş yer aldığı görülmektedir. Ayrıca akademik alanda da “çocuk ve çocuk hakları” konularına odaklanan araştırmaların sayı artmaktadır.

Bu araştırmada çocuk hakları konusu Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetleri açısından incelenmiştir. Bu ülkelerde çocuk haklarının tarihsel süreci, genel durum, yasa, kurum ve kuruluşlar açısından karşılaştırmalı olarak ele alınmış ve mevcut benzerlik ve farklılıklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Ulaşılan bulgular doğrultusunda Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinde çocuk hakları alanında karşılaşılan sorunların belirlenmesine ve çözümüne katkı sağlayacak öneriler getirilmesi amaçlanmıştır.

Araştırma kapsamında konunun daha iyi anlaşılması amacıyla çocuk, çocukluk ve çocuk hakları gibi kavramlar açıklanmış, bu kavramların farklı kültürlerde nasıl algılandığı da ortaya konulmuştur. Araştırmada nitel araştırmalardan “doküman inceleme modeli” kullanılmıştır.

Araştırma sonucunda Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinde çocuk haklarına ilişkin uluslararası düzenlemelerin yasal mevzuatlara nasıl yansıdığı, mevcut yasaların uygulamada ne kadar gerçekleştirildiği, çocuk hakları ile ilgilenen kurum ve kuruluşların hedef, görev ve işleyişleri, evlat edinme ile ilgili ulusal ve uluslararası yasalardaki farklar karşılaştırılmış ve değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Çocuk, Çocuk hakları, Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa Birliği, Azerbaycan, Türkiye

Ö ğre nc inin

Adı Soyadı Günay MUSAYEVA

Numarası 094238031001

Ana Bilim / Bilim

Dalı Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi / Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Ramazan ARI

(6)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

V

SUMMARY

Child and child rights issues have gained more importance both at national and international level in recent years. In addition, as a result of serious interest emerged on these issues in the academic arena, the number of studies focusing on "child and child rights" issue has increased.

In this research, child rights were examined in terms of several international organizations including European Union, besides the Republics of Turkey and Azerbaijan. Historical development, general situation, legislation, institutions and organizations in the field of child rights in these counties were discussed comparatively and existing similarities and differences were determined. In line with the findings obtained it was aimed to give some suggestions and contribute to the solution of the problems in the field of child rights encountered in European countries, the Republics of Turkey and Azerbaijan.

Some concepts such as child, childhood and rights of child were also explained in order to understand topic of the research better, and the way these concepts are perceived in different cultures were specified. "Document review model" of qualitative research types was used in this research.

The reflection of international legislations on the legal regulations about the rights of children; practice of existing laws; objectives, missions and operations of institutions and organizations dealing with rights of children; similarities and differences in national and international laws on adoption in European Union countries, the Republics of Turkey and Azerbaijan were compared and evaluated.

Key words: Child, Children's Rights, Convention on the Rights of the Child, European

Union, Turkey, Azerbaijan.

Öğ

renci

ni

n Adı Soyadı Numarası Günay MUSAYEVA 094238031001

Ana Bilim / Bilim Dalı Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi / Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Ramazan ARI

(7)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

VI

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ... I Yüksek Lisans Tez Kabul Formu ... II Önsöz ... III Özet ... IV Summary ... V İçindekiler ... VI Tablolar Listesi ... X Kısaltmalar ... XI Bölüm 1 Giriş ... 1 Problem ... 1 Amaç ... 2 Alt Amaçlar ... 3 Araştırmanın Önemi ... 3 Sınırlılıklar ... 4 Tanımlar ... 4 Bölüm 2 Yöntem ... 5 Araştırma Modeli ... 5

Verilerin Toplanması ve Analizi ... 5

Bölüm 3 Araştırmanın Kuramsal Temeli ... 7

Çocuk ve Çocukluk ... 7

(8)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

VII

Hak ve Hukuk Anlayışı ... 9

Çocuk Hukuku ... 10

Çocuk Hakları ... 10

Çocuk Haklarının Tarihi Gelişimi ... 12

Avrupa Birliğinde Çocuk Haklarının Tarihsel Gelişimi ... 16

Türkiye’de Çocuk Haklarının Tarihsel Gelişimi ... 18

Azerbaycan’da Çocuk Haklarının Tarihsel Gelişimi ... 23

Çocuk Hakları İle İlgili Yasal Düzenlemeler ... 26

Uluslararası Kararlar ... 26

Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi ... 26

Çocuk Hakları Cenevre Bildirileri ... 26

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi ... 28

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ... 30

Uluslararası Çalışma Örgütü (Washington) Kararları ... 32

Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi ... 34

Türkiye Cumhuriyeti Çocuk Hakları Mevzuatı ... 35

Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun ... 35

Türk Çocuk Hakları Bildirisi ... 36

Çocuk Koruma Kanunu ... 37

Çocuk Ombudsmanlığı ... 38

Azerbaycan Cumhuriyeti Çocuk Hakları Mevzuatı ... 39

Çocuk Haklarına Dair Azerbaycan Cumhuriyeti Kanunu ... 40

Çocuk Haklarıyla İlgilenen Teşkilat Kurum ve Kuruluşlar ... 41

Çocuklara Yönelik İnsan Hakları Kurumlarının Gelişimi ... 41

Avrupa Birliği ... 42

UNİCEF ... 46

Ombudsmanlık ... 47

Avrupa Çocuklar İçin Ombudsmanlık Ağı (ENOC) ... 47

Türkiye Cumhuriyetindeki Kurumlar ... 48

(9)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

VIII

Çocuk Hakları Daire Başkanlığı’nın Görevleri ... 51

UNİCEF Türkiye... 52

Çocuk Vakfı ... 54

Azerbaycan Cumhuriyetindeki Kurumlar ... 54

Aile, Kadın ve Çocuk Problemleri Üzerine Devlet Komitesi ... 54

Azerbaycan Cumhuriyeti Ombudsmanı ... 55

UNİCEF Azerbaycan ... 56

Evlat Edinme ... 57

Evlat Edinme Kavramı ... 57

Avrupa Birliğinde Evlat Edinme ... 63

Türkiye’de Evlat Edinme ... 66

Evlat Edinme Koşulları ... 67

Evlat Edinme Üzere Başvuran Kişi veya Eşlerden İstenen Belgeler ... 68

Yaş Sınırlılığı İle İlgili Talepler ... 69

Ülkeler Arası Evlat Edinmenin Şartları ... 69

Azerbaycan Cumhuriyetinde Evlat Edinme ... 69

Kimler Evlat Edinebilir ... 71

Evlat Edinme Üzere Başvuran Kişi veya Eşlerden İstenen Belgeler ... 71

Hangi Çocuklar Evlatlık Verilir ... 73

Yaş Sınırlılığı İle İlgili Talepler ... 73

Ülkeler Arası Evlat Edinmenin Şartları ... 73

İlgili Araştırmalar ... 75 Bölüm 4 Tartışma ve Yorum ... 79 Bölüm 5 Sonuç ve Öneriler ... 87 Sonuç ... 87

(10)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

IX

Öneriler... 88

Kaynaklar ... 90

Ekler ... 102

Ek.1. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (BM) ... 103

Ek.2. Çocuk Koruma Kanunu (TC) ... 132

Ek.3. Uşaq Hüquqları Haqqında Azərbaycan Respublıkasının Qanunu (Aze) ... 156

(11)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

X

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. 1988-2004 Yıllarında Uluslararası Evlat Edinme Sayısının En Yüksek Olduğu Ülkeler ... 64

Tablo 2. Seçilmiş AB Ülkelerinin En Fazla Evlat Edindikleri Ülkeler (2004) ... 65

Tablo 3. Yıllar İtibariyle SHÇEK Genel Müdürlüğünce Evlat Edindirilme

Hizmetinden Yararlandırılan Çocuk Sayısı ... 67

(12)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

XI

KISALTMALAR

AB-Avrupa Birliği

ABD-Amerika Birleşik Devletleri BM-Birleşmiş Milletler

ÇHS- Çocuk Hakları Sözleşmesi

TBMM-Türkiye büyük Millet Meclisi

UNICEF- United Nations International Children's Emergency Fund (Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Acil Yardım Fonu)

(13)

1

BÖLÜM I GİRİŞ PROBLEM

Çocuk masum, duyarlı ve bağımlı bir varlıktır. Bu kavram, bir çocuğun yaşamındaki koşulların, çocukluk dönemini oluşturan yılların kalitesinin ne kadar önemli olduğunu anlatır. Çocuğu ve gelişimini tanımak, insanı tanımaktır. Yaşamın ilk yıllarında temeli atılan gelişim, çocuğun geleceğini büyük ölçüde belirleyecek bir süreçtir. Toplumun geleceğini şekillendirmede etkisi çok olan yeni nesillerin fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı olmaları, kendi değerlerinin farkında olarak yetişmeleri ve bu değerleri insanlığın yararına kullanabilmeleri, onlara sağlanacak olan koşullarla yakından ilişkilidir. Çocuğun, bir birey olarak çıkarını gözeten ve çocuğun çıkarını toplumun çıkarı ile bütünleştiren bir yaklaşım, çocuğun toplumun geleceği olduğu düşüncesine zemin hazırlamaktadır. (Aral ve Gürsoy 2001).

Sözlük anlamında “insan yavrusu” olarak da tanımlanan çocuk, büyük insanın “küçüğü” değil, başka bir varlık, ayrı bir dünyadır (Sevük, 1998).

Çocuk hakları, çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlaki bakımlardan özgürlük ve saygınlık içinde, sağlıklı ve normal biçimde gelişebilmesi için hukuk kuralları ile korunan yararlardır. Aslında çocuk hakları, yetişkin haklarından ayrı bir alan değildir. Çocuk hakları da insan hakları hukukunun bir parçasıdır. Çocukların özel gereksinimleri nedeniyle ayrı bir çocuk hakları düzenlemesine gerek duyulmaktadır. Çocuk hakları ve yetişkin hakları bir bütündür (Akyüz, 2000).

Yirminci yüzyılın başlarında çocukların erişkinlerden farklı haklara sahip olduğu, dolayısıyla da bu hakların ayrıca tanınması gerektiği konusunda, değişik ülkelerde farklı hareketler ortaya çıkmaya başlamıştır. Leh eğitimci Janusz Korczak’ın 1919 yılında yayımlanan ‘How to love a child’ (Bir çocuğu nasıl sevmeli) adlı kitabında çocuk haklarından söz etmektedir. 1917 yılında Ekim devriminin ardından Proletkult örgütünün Moskova şubesi bir çocuk hakları

(14)

2

bildirgesi yayınlamıştır. Ancak çocuk haklarını savunma konusunda ilk etkili girişim 1923 yılında Eglantyne Jebb tarafından taslağı hazırlanan ve 1924 yılında Milletler Cemiyeti tarafından kabul edilen Cenevre Çocuk Hakları Bildirisidir. Bu bildirge Birleşmiş milletler tarafından kabul edilmiştir (Doğru ve diğ., 2012).

Çocuk hakları açısından büyük önem taşıyan, çocuk haklarının korunması için birey, aile, özel ve resmi kurumlar ile hükümetlere yükümlülükler getiren 1959 Tarihli BM Çocuk Hakları Bildirgesi, çocuk hakları açısından daha ayrıntılı düzenlemeler getiren 1989 Tarihli Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye temel olmuştur. BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, çocukların “İnsan Hakları Bildirgesi” niteliğinde uluslararası belge olmuş ve 18 yaşından küçükler çocuk olarak nitelendirilmiştir. Çocuk hakları sözleşmesi 142 ülkeyle beraber 1990 yılında Türkiye’de 1992 yılında Azerbaycan’da kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Türkiye’de çocuk haklarını korumaya yönelik olarak 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun kuruluş kanunu temel alınmaktadır. Azerbaycan’da özel olarak çocuk hakları ile ilgili Azerbaycan Cumhuriyeti Kanunu (Uşaq hüquqları haqqında Azərbaycan Respublıkasının Qanunu) bulunmaktadır.

Avrupa Birliğinin Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinde yürürlükte olan çocuk haklarına ilişkin yasa kurum kuruluş ve evlat edinme konularının ortaya konularak mevcut durum ve gelişmelerden haberdar olması için bu çalışma gerçekleştirilmiştir.

AMAÇ

Bu araştırmanın temel amacı; Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinde çocuk haklarını(tarihsel süreç, yasal düzenlemeler, konu ile ilgilenen kurum ve kuruluşlar, evlat edinme ) çeşitli boyutlarıyla ortaya koymak ve karşılaştırmalı olarak incelemektir.

ALT AMAÇLAR

Bu araştırmanın alt amaçları şunlardır:

(15)

3

1. Çocuk hakları tarihi süreç açısından nasıl bir benzerlik ve farklılık göstermektedir?

2. Çocuk hakları ile ilgili yasal düzenlemeler arasında nasıl bir benzerlik ve farklılık görülmektedir?

3. Çocuk hakları ile ilgilenen kurum ve kuruluşlar arasında nasıl bir benzerlik ve farklılık görülmektedir?

4. Evlat edinme konularında nasıl bir benzerlik ve farklılık görülmektedir?

ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ

Uluslararası hukuk toplumun geleceği olan masum, duyarlı ve bağımlı olan çocuklara temel insan hak ve özgürlüklerine ek olarak bazı haklar verilmesini öngörmüştür. Çocuk Hakları Sözleşmesi ile somutlaşan bu haklar çocuğun yetişkinden farklı bir birey olarak bazı ihtiyaçlarının olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Aile ve toplumun temel taşını meydana getiren çocukların, uluslararası antlaşmalarla korunmuş ve her ülkenin kültürel yapılarına göre yansımış dokunulmaz ve devredilmez nitelikte hakları vardır.

Bu araştırma sonunda toplanan veriler ile;

1. Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinde, çocuk hakları konusunda karşılaştırma imkânı sağlanacağı,

2. Her iki ülkenin ve Avrupa Birliğinin çocuk haklarına ilişkin yasalardaki benzerlik ve farklılıkları görme fırsatı vereceği,

3. Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan yasaları kapsamında incelemeler yapılarak alan yazında çocuk haklarına yeni bir bakış açısı kazandırarak katkıda bulunacağı düşünülmektedir.

(16)

4

Araştırma Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerindeki; Çocuk haklarının incelenmesi konusu tarihsel süreç, yasal düzenlemeler, konu ile ilgili kurum ve kuruluşlar ve evlat edinme sınırlandırılmıştır.

TANIMLAR

Çocuk: Çocuk kavramının karşılığı, insan yavrusudur. Bir anne babanın doğmuş ve doğacak yavruları çocuktur. Yasamın doğuştan ergenliğe kadar süren dönemini yasayan varlıktır (Türk Dil Kurumu Sözlüğü, 1999).

Çocuk hakları: Kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu, eğitim, sağlık, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavramdır (Akyüz, 2001).

Evlat edinme: Evlât edinme, bakımsız kalan, kimsesiz veya terk edilmiş çocukların korunmasına, çocuk sevgisinden yoksun aileler ya da kişilerin bu ihtiyaçlarının giderilmesine hizmet eden yararlı bir kurumdur. Evlât edinme, evlât edinen kişi ile evlatlık arasında sun’î nesep ilişkisi kurulması sonucunu doğuran, sadece mahkeme kararıyla kurulan ve dava yolu ile ortadan kaldırılabilen bir medeni hukuk işlemidir (Aydoğdu, 2004 ).

Avrupa Birliği: Avrupa Birliği ya da kısaca AB, yirmi yedi üye ülkeden oluşan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. Üye devletlere Almanya, Avusturya, Birleşik

Krallık, Belçika, Bulgaristan, Çek

Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Kıbrıs, Hollanda, İrlanda, İsp anya, İsveç, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg,Macaristan, Malta, Polonya, Port ekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan aittir (wikipedia.org).

(17)

5

BÖLÜM 2 YÖNTEM

Araştırma Modeli

Avrupa Birliği, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinde çocuk haklarını(tarihsel süreç, yasal düzenlemeler, konu ile ilgilenen kurum ve kuruluşlar, evlat edinme ) çeşitli boyutlarıyla ortaya koymak ve benzerlik ve farklılıkları ortaya çıkarmaya yönelik bu araştırmada “doküman inceleme modeli” kullanılmıştır.

Doküman inceleme araştırılması hedeflenen olgu veya olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsar. Doküman inceleme tek başına bir veri toplama yöntemi olabileceği gibi diğer veri toplama yöntemleri ile de birlikte kullanabilir (Yıldırım, Şimşek, 2005).

Verilerin Toplanması Ve Analizi

Bu araştırmada Avrupa Birliği de dâhil olmak üzere uluslararası kurumların çocuk hakları ile ilgili bir sıra uluslararası düzeyde kabul edilmiş sözleşmeler, Türkiye ve Azerbaycan Anayasaları, her iki ülkedeki çocuk hakları konusunu kapsayan mevzuat, istatistikler, uluslararası kurumlara sunulmak üzere yetkili kurumlar tarafından hazırlanmış yerel raporlar, uluslararası kurumların hazırladıkları raporlar, konuya ilişkin kitaplar, dergiler, makaleler, tezler vb. kaynaklar incelenmiştir. Araştırmayla ilgili veri toplamak için kaynakların bir kısmının orijinaline ulaşılmış, bir kısım veriler ise uluslararası teşkilatların, konu ile ilişkili özel ve devlet kurumlarının resmi sitelerinden elde edilmiştir. Toplanan veriler alt problemler doğrultusunda belirli konu başlıklarına göre değerlendirilerek raporlaştırılmıştır.

Azerbaycan’ca ve İngilizce olan kaynaklar ana dili Azerbaycan’ca olan ve yeterli düzeyde çevirecek dil bilgisine sahip olan araştırmacı tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Gerekli durumlarda ana dili Türkçe olan akademisyenlerden yardım

(18)

6

alınmıştır. Elde edilen bilgiler karşılaştırmalı olarak ele alınmış benzerlikler ve farklılıklar tespit edilmiştir.

(19)

7

BÖLÜM 3

ARAŞTIRMANIN KURAMSAL TEMELİ ÇOCUK VE ÇOCUKLUK

Çocuk ya da çocukluk kavramı birçok kanunda yer almakla beraber ne anlama geldiği açıklanmamıştır. Hukukun değişik dallarıyla uğraşan uzmanlar konularıyla bağlantılı olarak çeşitli kriterler kullanmışlar, bazen yaşa bağlı olarak, bazen erginliğe bağlı olarak, bazen de işlenen suça dayalı olarak değişik çocuk tanımlamaları yapmışlardır (Çelik, 2005).

İngilizcede ‘child’, Azericede ‘uşaq’, Almancada “kind”, Rusçada ‘rebenok’, Fransızcada ‘enfant’, Osmanlıca da ‘tıfıl’ olarak geçmekte olan çocuk kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde küçük yaştaki oğlan veya kız, soy bakımından oğul veya kız evlat, bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız seklinde tanımlanmaktadır (Polat, 1997; tdkterim.gov.tr)

Çocuk kendiliğinden gelişen salt biyolojik bir varlık değildir. Çocuk bir toplumun sahip olduğu ve titizlikle koruması gereken milli varlıkların en başında gelmektedir (İstanbul Çocuk Raporu, 2000).

Çocuğun, yaşamın doğuştan erginliğe kadar süren dönemini yaşayan varlık olarak belirtildiği gibi, gelişen bir insan yavrusu, olgunlaşmamış, “ergin” sayılmayan küçük yurttaş olduğu, üst sınırı belirsiz bir çağ olduğu da ileri sürülmüştür. Bunların yanında çocukluğun gerçek yaşama hazırlanan bir dönem olmayıp, amacı kendinde olan, kendine has ihtiyaçları olan ve kendine has yasalarla düzenlenmesi gereken bir yaş kesiti olduğu da belirtilmiştir. Çocuk, sorumluluğu göz önünde bulundurularak, yaş küçüklüğünden dolayı henüz sorumlu olmayan ve her çeşit muameleyi yapmaya yetkili bulunmayan insan olarak da tarif edilmiştir (Çelik, 2005).

Çocukluk oldukça yeni bir buluştur ve tarihçilerin çoğu, Plumb'un şu yargısını onaylamaktadır: "Çocukluk düşüncesi son 400 yıla ait bir Avrupa icadıdır. Daha önceleri, "çocuk, annesinin, dadısının ya da beşiğini sallayan kişinin sürekli ilgisi

(20)

8

olmadan yaşayabilmeye başlar başlamaz, yetişkinler toplumuna ait oluyordu." (Franklin, 1993).

Çocukluk kavramı 1600’lü yıllardan itibaren gelişmeye başlamıştır. Rönesans’tan önce çocuklar küçük yetişkinler olarak görülmüştür. Çocukluğa verilen özel statü 17.yy başlarında ortaya çıkmıştır. Bu dönemde ilk kez çocuğa masumiyet ve zayıf statüsü katılmaya başlamıştır. Yine bu dönemde çocuklar tatlı, sevimli, eğlenceli komik ve basit görülmeye başlanmıştır. Çocukların hayatlarındaki birçok değişiklik ilk kez bu yüzyılda görülmüş; çocukları yetişkinlerin dünyasından koparmıştır. Önceleri sanatçıların çizdiği resimlerde çocuklar birer küçük kadın ve erkek olarak tasvir edilirken; 17.yy’dan itibaren çocuk tasvirleri resimlerde yer almıştır. (Fazlıoğlu, 2007).

BMÇHS birinci maddesi ulusal yasalar uyarınca daha erken reşit olunmadıkça, 18 yaşın altındaki her bireyin çocuk olduğunu belirtmektedir. Bu madde ile çocuğun tanımı konusunda değiştirilemez bir yaş sınırı belirlememenin arkasında yatan neden, çocukluğun sona ermesi ile ilgili olarak farklı toplumların kültürel normlarına saygılı olmaktır (Kavak, 2005).

Franklin’in (1993) de belirttiği gibi ‘Çocuk nedir’ sorusunu yanıtlama çabası çok büyük güçlükler taşımaktadır. Soruya bugün verilecek yanıt Victoria İngiltere’sinde verilecek yanıtla, Dickens’in Dodger’inin, Barry Hines’in Casper’inin Keloğlanla ve Cırtdan’la aynı çocukluğu yaşamadığı kesindir.

Hukukta Çocuk

Hukukta belli bir yaşın altındakiler “çocuk” yani küçük olarak kabul edilir. Ancak çeşitli hukuk dallarında çocukların fizik, ruh ve ahlak bütünlüğünü korumak amacıyla söz konusu yaşın (18 yaş) altında da yaş sınırlamaları yapılmıştır. Çocuğa karşı suç işlenmesi durumunda ise, farklı yaş gruplarına göre çocuk korunmaktadır. İş hukukunda belirli bir yaştan küçük çocuklar çalıştırılamazlar. Eğitim hukukunda, çocuğun okula başlama ve zorunlu eğitim döneminin sona ermesi bakımından yaş sınırlamaları yapılmaktadır. Çocuğun rüşt yaşına ulaşmadan önce ana-babasının ya

(21)

9

da vasisinin rızası ile evlenebileceği daha küçük yaşlar da Medeni Kanun’da belirtilmiştir (Akyüz, 2001).

Hak Ve Hukuk Anlayışı

Kant’a göre Hukuk ‘bir bireyin özgür iradesi ile diğer bireylerin özgür iradelerinin genel özgürlük kuramına göre uyum içinde konulması yolundaki kuralların toplamıdır” (Mumcu, 2004).

‘Hak’ kavramı ise yaygın kabul gören bir yaklaşımla özgürlükleri koruyan, onu kurumsallaştıran, yani yapma ya da yapmama konusunda herhangi bir baskının yokluğu biçiminde somutlaşan bir özgürlüğün hukuksal kimlik altında görünmesidir (Gemalmaz, 2004).

Bir hakka sahip olmak birine karşı iddiası olmaktır ve bu iddianın geçerli kabul edilmesi bir dizi kural ve ahlaki ilkeyi gerektirir (Feinberg,1980).

Windscheid, “hukuk düzeni tarafından bahsedilmiş irade yetkisi” olarak hak kavramını ifade ederken, Ihering’in tanımlaması ise hakkın, “hukukça korunan bir çıkar (menfaat)” olduğu yönündedir (Mumcu, 2004).

Campbell (1983)’e göre “Hak” yasal olarak (ya da yarı yasal olarak) korunan ya da ilerletilen çıkardır.

Çocuk Hakları kavramı çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal, ahlaki ve ekonomik bakımdan özgürlük ve haysiyet içinde, sağlıklı ve normal biçimde yetişebilmesi için ona hukuk kuralları ile tanınan yetkiler ve menfaatlerdir (Akyüz, 1999).

Hak dediğimiz yetki daha sonraları kişiliğin ve buna paralel olarak düşüncenin gelişmesiyle kişiliğe bağlı bir bağlantıya ve bütünleşmeye dönüşmektedir. Hak denen yetkinin kullanımı ise ancak hak bilincinin güçlenmesi ölçüsünde anlam, değer ve önem kazanır (Kaya, 2011).

(22)

10

Çocuk Hukuku

Çocuk hukukunun geçmişi pek eski değildir; yeni bir hukuk dalıdır. Tarihsel gelişim içinde çocukların korunmasının kapsamı ve koruma şekli değişiklikler göstermiştir. Bu değişiklikler toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmesi gibi etkenlere bağlı bulunmaktadır (Tiryakioğlu, 1991).

İlkel çağlarda, özellikle devletlerin ortaya çıkmasına kadar olan devrede çocukların korunması aileye ait bir görev olarak kabul edilmiştir. Devletlerin kurulması ve örgütlenmesinden sonradır ki, bu görev sadece aileye ait bir sorun olmaktan çıkmış, toplumsal kurumlar ve devlet, çocuğun korunması sorunuyla ilgilenmeye başlamıştır. Çocukların korunması ile ilgili kurumlar dini bir nitelik taşırken, toplumların ekonomik, sosyal ve siyasi görüşlerindeki değişiklikler ile uygarlık seviyesinin yükselmesi neticesinde bu kurumlar dini niteliğinden sıyrılarak, çağın gelişimi ve anlayışına uygun kurumlar haline gelmiştir. Günümüzde bu tür kurumlar artık devlet eliyle kurulmakta ve hatta bu, devletin ödevi olarak düşünülmektedir.

Çocuk hukukunun iki anlamı olduğu kabul edilmektedir. Bunlar:

 Geniş ve objektif anlamda çocuk hukuku: objektif çocuk hukukunun çocuklara tanıdığı hak ve mükellefiyetleri oluşturur.

 Dar ve sübjektif anlamda çocuk hukuku, çocuk hukukunun, yani çocuk haklarının kapsamını oluşturur.

Çocuğun hukuki durumunu tespit eden bütün hukuku kuralları objektif çocuk hukukunu meydana getirir. Bu anlamda çocuk hukukunun kapsamına özel hukuk, ceza hukuku, sosyal hukuk ve kamu hukuku alanındaki çocuk ve çocuk haklarına ilişkin kurallar girer. (İnan, 1968).

Çocuk Hakları

Çocuk haklarıyla ilgili çeşitli görüşler vardır. Çocukların ilgi ve korunma gerektiren özel gereksinimleri olduğu; bu nedenle de çocukların özel olarak

(23)

11

korunması ve özel haklarının olması savunulur. Çocuk hakları meselesi toplumsal sorunların yanı sıra felsefi, ahlaki ve yasal sorunları da getirir (Kırdök, 1998).

İnsan hakları var iken ayrı bir çocuk hakkından bahsedilmesi yadırganabilir. Ancak konunun temeline inersek insan haklarının uygulanması, hayata geçirilebilmesi hakları verilerek yetiştirilen çocuklarla mümkündür. Şiddet gören, aşağılanan, terk edilen, istismara uğrayan, eğitilmeyen çocuklardan oluşan bir sistemde sağlıklı, hoşgörülü, insan haklarına saygılı bireylerden bahsedilemez (Asma, 2006).

Çocuk hakları, insan haklarının bir alt boyutudur. Çocuk Hakları kavramı geniş anlamda toplumsal, felsefi, ahlaki ve yasal boyutlar içermekte ise de, dar anlamda objektif hukukun çocuklara tanıdığı hak ve sorumlulukların tümünü ifade eder (Kaya, 2011).

Çocuk hakları genel başlığı altında dört ayrı kategori mevcuttur. Bunlar refah hakları, koruyucu haklar, yetişkin hakları, ana-babaya karşı haklar olarak sınıflandırılmıştır (Franklin, 1993).

Refah hakları olarak anlaşılan çocuk hakları en açık ifadesini Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Beyannamesi’nde bulur. Bu haklar bütün çocukların beslenme, tıbbi hizmet, barınma ve eğitim ihtiyaçlarını sağlar.

İkinci kategori olan koruyucu haklar, çocukları yetersiz ilgiden, ev içindeki ihmal, fiziksel ya da duygusal kötü muameleden ya da herhangi başka bir tehlikeden koruyacak haklarla ilgilidir.

Üçüncü kategori olan yetişkin hakları, şu anda yetişkinlerin tek başına sahip oldukları aynı haklara çocukların da sahip olmaları gerektiğini ileri sürer.

Çocuk haklarının son kategorisi çocukların var olan reşitlik yaşına ulaşmadan önce anne babaları karşısında daha fazla bağımsızlığa sahip olmaları gerektiğini ileri sürer.

(24)

12

Çocuk haklarının hedefinin çocukların bireysel haklarının yanında, toplumsal yaşantıyla ilgili kararlara da katılmalarını sağlamak gereklidir. Çocuklara sosyal, medeni, kültürel haklar tanınırken, politik haklarda çekinceli davranılmaktadır. Çocukları yetişkinlerden ayıran nokta politik haklarının olmamasıdır (Lordoğlu, 1995).

ÇOCUK HAKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ

Çocuk haklarının tarihi gelişimine bakıldığında, eski çağlarda çocuk haklarının hiç de iç açıcı bir durumda olmadığını, daha doğrusu modern anlamda çocuk hakkı diye bir kavramın gelişmediği görülmektedir. Çocuğun eski çağlardaki değeri ile günümüzdeki değeri karşılaştırıldığında çocuk haklarının tarihi gelişimi; çocuğun üzerinde serbestçe tasarruf edilebilir, devir ve terk edilebilir, hatta öldürülebilir bir “nesne” olmaktan çıkarılıp, haklara ehil, kişilik sahibi bir “özneye” dönüştürülmesinin serüveni olarak özetlenebilir (Serozan, 2000).

Eski çağlarda Roma’da, babaların çocukların üstündeki hakları sınırsız, egemenlikleri tartışılmazdı. Romalı baba çocuğunu dilediği gibi cezalandırabiliyor, alıp satabiliyor, sakat bırakabiliyor, hatta öldürebiliyordu (Yörükoğlu, 1992).

Eski Yunan’da çocukların değeri daha yüksek olmasa da onlara güzel sanatlar öğretiliyor, sporcu olarak yetişmeleri sağlanıyordu. Bununla beraber, babaların sınırsız yetkilerini haklı gösteriliyor ve itaat etmeyen çocukların sopa ile korkutulabileceği de kabul edilen bir durum idi. Burada, devletin çabuk gelişmesi, çocuğun ve çocuk haklarının kısmen devlet tarafından korunması sonucunu da doğurmuştur (Akyüz, 2000).

Roma hukukunda çocuklar, aile babasının (pater familias) sınırsız hâkimiyeti altındaydı. Aile babasının çocuğu öldürme, sokağa bırakma, başkalarına devretme ve boşama yetkileri vardı. Suç işleyenleri yargılayıp cezalandırıyordu. Hatta dilerse ölüm cezasına bile çarptırabiliyordu. Üstelik bu yetkiler çocuğun belirli bir yaşa ulaşmasıyla da bitmiyordu; ancak aile babasının ölümüyle ya da emancipatio’su ile

(25)

13

bitiyordu. Çocuğu baba hâkimiyetinden (patria potestas’tan) azat edebilmek ve böylece onu kendi başına buyruk (sui iuris) konuma getirebilmek için gerekli “emancipatio” işlemi, aile babasının çocuğu satma hakkını (ius vendendi) üç kez üst üste kullanmasıyla oluşuyordu (Serozan, 2000).

Eski Roma, hatta Klasik Roma hukukunda bile çocuk tamamen aile babasının hâkimiyeti altında bulunmaktaydı. Çocuğun güvenliği, her şeyden önce baba hâkimiyetinin kullanılma biçimine bağlıydı. Eski Roma hukukunda çocuğun güvenliğinin korunmasını sağlayan hukuk kurallarına rastlanmamaktadır (Akyüz, 2000).

Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte batıda acıma duygusu ve düşkünlere yardım etme fikri yayılmaya başlayınca, insanların çocuklar üzerindeki insanlık dışı tutumları yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlamıştır. Çocukların da toplumun bir ferdi olarak kabul edilmesi yönünde düşünceler gelişmiştir. Bu bağlamda Rousseau; çocuğu vahşi bir çiçek olarak değerlendiriyordu. Locke; çocuğu geleceğin yurttaşı, büyük olasılıkla iş adamı olarak görüyordu. Dewey de felsefi çerçevede, çocuğun ruhsal gereksinmelerinin, gelecek açısından değil, “şimdi ne olduğu” açısından ele alınması gerektiğini vurguluyordu. 19. yüzyıldan 20. yüzyıla ve Atlantik’i aşarak Amerika’ya yayılan bu görüşler, Batı’da çocuklara yönelik yasaların ve eğitim anlayışlarının biçimlenişinde önemli rol oynamıştır (Tan, 1993; Akt: Cemil Çelik 2005).

Ayrıca, Hristiyanlıkta çocuk, küçük dünyaya gelmiş küçük Hristiyan’dır. Buna göre çocuk saflığın ve alçak gönüllülüğün simgesidir. Saflık ve alçak gönüllülük yetişkinlerin çocuklukta kazandığı ve ömür boyu sürdürmeleri gereken bir meziyet olarak övgü almaktadır (Doğan, 2000).

İslâm dini birçok bakımdan çocuklara öteki dinlerden daha hoşgörülü bakmaktadır. Örneğin yetimlere kardeş gibi davranmayı, mallarına el sürmemeyi öğütlemektedir. (Yörükoğlu 1992).

(26)

14

İslam hukukunda velâyet hakkı babaya aittir. Baba, velâyet hakkına istinaden çocuklarını yetiştirmek ve onlara bakmakla yükümlüdür. Bu görevini yerine getirmediği zaman kadı, babayı cezalandırabilmektedir. (Üçok, 1966).

İslam dininde kardeşler arası eşitlik ilkesi mevcuttur ve bu çocukların ebeveynleri üzerindeki haklarından biri olarak belirtilmiştir. Bunun yanı sıra 7-8 yaş çocuklarına karşı çocukların kişiliklerinin ve kabiliyetlerinin gelişmesini sağlayacak adem-i müdahale (az müdahalede bulunma) prensibi temel alınmaktadır. (Ay, 2011).

Sovyetler Birliği’nde çalışan kadın sayısı son derece yüksek olduğundan dolayı iki yaşından küçük çocukların %10 ‘dan fazlası çocuk yuvalarına kayıtlıdır. Bu oran, yaşları 3-6 arasında olan çocuklar için %20’yi buluyordu. Hem annenin, hem de babanın çalıştığı ailelerin çocuklarına okullara giriş için öncelik tanınırdı. İç savaşın alevlerinin henüz tümüyle sönmediği ve yaşamın daha yeni normale dönmeye başladığı dönemde,1920 de, Eğitim Bakanlığı tarafından kimsesiz çocuklarla çocuk suçlular için bir topluluk kurma görevi verilen, Sovyet çocuklarının yetiştirilmesinde büyük emeği geçmiş Anton Semyonoviç Makarenko(1997) ‘Bizde aile, burjuva ailelerinde olduğu gibi içine kapanık değildir. O, Sovyet toplumunun organik bir parçasıdır. Toplumsal sorumluluk aile içinde başlar. Anneler ve babalar, otoriteden yoksun değillerdir; ama bu otorite, toplumsal otoritenin aile içindeki yansımasıdır. Babanın çocuklarına karşı taşıdığı sorumluluk, topluma karşı taşıdığı sorumluluğun önemli bir bölümüdür.’ ifadesiyle aile ve çocuğa Sovyetler Birliğinin bakış açısını özetlemektedir.

Sovyetler Birliğinde 1917 Ekim Devrimi’nden hemen sonra, aile kurumu parçalanır duruma gelmiştir. Bir yandan, bütün baskıların ortadan kaldırılması ve özgür aşkı savunan bazı anarşistler; öte yandan toplumun içinde bulunduğu iktisadi ve sosyal koşullar, aileyi bir süre sarsmıştır. Evlenme ve boşanma işleri yalınlaştırılmış çocuk aldırmak serbest bırakılmıştır. Zamanla, koşullar iyileştikçe, ailenin güçlendirilmesine önem verilmiştir. 1936’da çocuk düşürmek yasaklanırken ve aynı zamanda gebe kadınlara devletin ilgisi ve yardımı da artmaya başlamıştır. 1944 yılından sonra evlilik dışı olan çocuk ve anası maddi ve manevi olarak

(27)

15

korunmuş ve yardım görmüştür. Çocuk, devletin ücretsiz doğumevlerinde doğarken, çocuğun bakımına çok sayıda kreş ve çocuk bahçesiyle devlet destek olunmuştur.

Çarlık Rusya’sında çocukların ve yetişkinlerin yaklaşık beşte dördü okuma olanaklarından yoksundur. Rusya’da yapılan 1897 genel nüfus sayımına göre, dokuz yaşında ve daha yukarı yaşta olup okuma yazması olmayanların oranı, nüfusun %76’sını buluyordu. Ekim Devrimi’nden sonra, eğitim sorununa, rejimin gelişmesi ve sağlamlaşmasına doğrudan etkisi olan bir sorun olarak bakılmıştır. (wikipedia.org).

Çocuk haklarının korunması düşüncesi, 20. yüzyılın başlarında ortaya atılmıştır. Ancak bu dönemdeki çalışmaların kökenleri oldukça eskidir. 15. yüzyılın sonlarında İspanyol filozof Vites, çocukların korunmasına ilişkin ilkelerden söz etmiştir. Bunlar hukuksal ilkelerden çok eğitim ilkeleri niteliğindedir. 18. yüzyılın sonlarında İsviçreli eğitimci Pestalozzi, fakir çocukların sefaleti ve eğitimsizlikleri sorununa değinmiş; çocukların aile içinde ana babaları tarafından, ana babası olmayan çocukların da koruyucu aileler tarafından eğitilmelerinin önemi üzerinde durmuştur (Akyüz, 2000).

ABD’de 20. yüzyıl başına kadar geçerli olan yasalara göre, çocuğa ana ve babasından başka kimse karışamazdı. Ana ve babaya karşı gelen çocuk, uslanıncaya kadar hapse atılabilirdi. 1880’de İngiltere parlamentosunda, kendi evlerinde ezilen, işkence gören, aç bırakılan ve sokağa atılan çocuklar konusu görüşülüp önlem alınması önerilmiş, ancak “aile içinde olup bitenler yalnız aileyi ilgilendirir” gerekçesiyle öneri geri çevrilmiştir. Maden ocaklarında ve dokuma fabrikalarında kıyasıya çalıştırılan küçük çocukların durumu gündeme geldiğinde de “ana ve babanın haklarına ters düşeceği” için bir önlem alınması uygun bulunmamıştır (Yörükoğlu, 1992).

Uluslararası alanda çocuk haklarının korunmasına ilişkin somut gelişmelere bakıldığında, ilk gelişme 1924 yılında olmuştur. 26.09.1924 yılında Milletler Cemiyeti Genel Kurulu (Cemiyet-i Akvam) tarafından “Çocuk Hakları Cenevre Bildirisi” kabul edilmiştir. Ancak II. Dünya Savaşının çıkmasıyla bu bildiri kâğıt

(28)

16

üzerinde kalmıştır. 19 Ekim 1959 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 3. komitesi (Sosyal, İnsanlık ve Kültür Komitesi) daha önce hazırlanmış olan çocuk hakları ile ilgili taslağı kabul etmiştir. 20 Kasım 1959 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 78 ülkenin temsilcilerinin katıldığı genel oturumda, Çocuk Hakları Beyannamesi’ni oy birliğiyle kabul etmiştir (Akarslan, 1998).

Avrupa Birliğinde Çocuk Haklarının Tarihsel Gelişimi

0-18 yaş aralığında yaklaşık 94 milyon çocuğun yaşadığı Avrupa Birliği ülkelerinde ya da en azından Avrupa Birliği’nin temel ilke ve prensiplerini belirleyen İngiltere, Fransa gibi köklü bir demokrasi kültürüne sahip ülkelerde çocuk hakları konusunda genel bir toplumsal bilinç oluşmuş ve çocuklarla ilgili hukuk bu bilinç etrafında şekillenmiştir ( Ruxton, 2005, Aktürk, 2006).

Lizbon Anlaşmasının önemle üzerinde durduğu çocuk haklarının teşviki ve korunması, AB’nin temel amaçlarından birisidir. Anlaşmanın AB’ye ilişkin 3(3). Maddesi açık bir şekilde AB’nin bugün çocuk haklarını teşvik etmesini gerektirmektedir. Bunun yanı sıra, Avrupa Birliği Temel Haklar Tüzüğünde de çocuk haklarına yer verilmiştir. Tüzüğün 24. Maddesi, çocukların bağımsız ve özerk haklar sahibi olduklarını tanımaktadır. Bu madde, aynı zamanda, çocuğun yüksek yararını kamu otoriteleri ve özel kurumlar için birincil husus haline getirmektedir. Çocuk haklarının teşviki hem de uluslararası sözleşmelerin bir sonucudur. Tüm AB Üye Devletleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini (BMÇHS) onaylamıştır. (An EU Agenda for the Rights of the Child, 2011).

2006’da, Komisyon, “Çocuk Haklarına İlişkin Bir AB Stratejisine Doğru” Tebliği ile iç ve dış politikalarında, çocuk haklarının teşviki ve korunması için bir temel belirlemiştir. Dolayısıyla, Komisyon, kanıta dayalı politikaların temelini atmak ve ilgili gruplarla etkileşim için adım atmak suretiyle, Avrupa Birliği kurumlarının çocuk haklarına yönelme yetkisini güçlendirecek yapılar kurmuştur. Lizbon Anlaşmasında ve temel haklar tüzüğünde çocuk haklarına yönelik güçlü ve pekiştirilmiş bir taahhütten dolayı, Komisyon, şimdi, çocuk haklarına yönelik etkinliği arttırmanın ve politika amaçlarını eyleme geçirmenin tam zamanı olduğuna inanmaktadır (An EU Agenda for the Rights of the Child, 2011).

(29)

17

Avrupa 2020 Stratejisi, bugünün çocuklarının daha iyi bir eğitim alacağı, gelişmek için ihtiyaç duydukları hizmetlere ve kaynaklara erişimin olacağı, 22. yüzyılın Avrupa’sına götüren, Avrupa’nın 21. yüzyılı için bir vizyon düzenlemektedir. Bunun içindir ki, Komisyon, “Çocuk Hakları İçin Avrupa Birliği Gündemini” savunmaktadır. Amacı, AB kurumlarının ve tüm Üye Devletlerin, ilgili AB politikalarında çocuk haklarının teşvik edilmesi, korunması ve yerine getirilmesine yönelik güçlü taahhüdünü tekrar doğrulamak ve dolayısıyla onu somut sonuçlara dönüştürmektir (Europe 2020, 2010).

Avrupa Parlamentosu, Bölgeler Komitesi, Ekonomik ve Sosyal Komite ve bunun yanında, UNICEF ve Üye Devletlerdeki Çocuklar için Şikâyet Dinleyen Kişiler gibi konuyla ilgili temel gruplar ve Sivil Toplum Örgütleri, Avrupa Birliği Çocuk Hakları Forumunun da içinde bulunduğu iletişimin hazırlanmasına katkı yapmışlardır. AB Çocuk Hakları Gündemi, AB etkisinin, çocukların hakları bakımından, Tüzüğün ve ÇHS’nin şartlarına saygı gösterilmesini garantiye almada örnektir. Ayrıca bu, çocuk dostu adalet, hassas durumlarda çocukları koruma ve hem Avrupa Birliği içinde hem de dışında, çocuklara yönelik şiddetle mücadele etme gibi gerçek bir katma değerin getirilebildiği bir alanda çok sayıda somut eylemler üzerinde odaklanmaktadır (An EU Agenda for the Rights of the Child, 2011).

Çocuk yoksulluğu Üye Devletlerin büyük bir çoğunluğu (daha fazla ülkede 2/3 'ünden) için mücadele edilmesi bakımından çok önemli bir önceliktir. 2009 yılında elde edilmiş verilere göre Avrupa’da yoksulluk ve dışlanma riski taşıyan 25 Milyon çocuk vardı. Bazı ülkeler çocuk yoksulluğu ile ilgili olarak kendi ulusal hedef veya alt hedeflerini belirlemiş bulunmaktadırlar. Birçok ülke aynı zamanda yoksulluğun nesiller arası iletimini önlemede özellikle eğitimin rolünü vurgulamaktadırlar.

Alınacak önlemler ise şöyle sıralanmaktadır:

 Sağlık ve eğitim gibi alanlarda erken çocukluk müdahalesinin güçlendirilmesi.

 Ebeveynler, özellikle yalnız ebeveynler arasında işgücü piyasasına katılımın desteklenmesi.

(30)

18

 Çocuk bakımının kalitesine yatırım yapılması (kalite standartları, personelin profesyonelleşmesi gibi alanlarda)

 Aileler ve çocuklar için önemli olan hizmetlerin(konut, sağlık, vb) finanse edilmesi ve kalitesinin sağlanması.

 Ailelere yeterli gelir desteğinin garanti edilmesi (A Report of The Social

Protection Committee, 2011).

Avrupa’da 6 milyondan fazla genç, alt orta öğretimi veya daha aşağısını tamamlayarak, eğitim ve öğretimi bırakmıştır; onların %17,4’ü sadece ilköğretimi tamamlamıştır. Bundan dolayıdır ki Avrupa Konseyi tarafından hazırlanmış Avrupa 2020 Stratejisi çerçevesinde kabul edilen ana başlığın birisi, okulu erken terk eden çocukların oranını %10’un altına indirme konusunu kapsamaktadır.

Kayıp çocuklar için 116.000 yardım hattı, kayıp çocuklar ve onların ebeveynleri için, yardım, destek ve potansiyel hayat çizgisi sunmaktadır. Yardım hattının 2010’da uygulanma oranının düşük olmasından dolayı, Komisyon, bir öncelik meselesi olarak, üye devletleri kayıp çocuklar hattını uygulamaya koymak için özendirmek ve aynı kaliteli hizmetin tüm Avrupa Birliğinde sunulması amacıyla bir sıra tedbirler gerçekleştirmektedir. Komisyon, tüm Üye Devletlerdeki kayıp çocuklar için acil hattın uygulamaya konulmasını yakından izlemeye devam etmektedir. Eğer makul bir zaman çerçevesinde hiç bir ilerleme kaydedilmezse, komisyon 116.000 acil hattın tüm Üye Devletlerde çalışır durumda olduğundan emin olmak için, bir kanun teklifi sunmayı düşünmektedir (An EU Agenda for the Rights of the Child, 2011).

Türkiye’de Çocuk Haklarının Tarihsel Gelişimi

Türkiye’de kültürün geleneksel değerleri çocuk haklarının köklerini Batılı oluşumlardan çok öncesine götürmektedir. Bu çerçevede henüz Tanzimat döneminde çocuk hakları teriminin bazı aydınlarca tıpkı insan hakları teriminde olduğu gibi telâffuz edilmiş olması şaşırtıcı değildir. "Çocuklarımızın terbiye ve eğitimini daha kendi çocuklarımızın haklarını öğrenmemekle mi başaracağız?" şeklindeki bir sitem

(31)

19

"çocuk haklarının" uluslararası söyleminden yüzyıl öncesine rastlamaktadır. Tanzimat döneminde çocuğun toplumlar için ifade ettiği önemi çocuk eğitimiyle birleştiren kavramsal çalışmalar da yer almaktadır. Bunların en ilginç ve özgün olanı ise döneminde Maarif Nâzırlığına (Eğitim Bakanlığına) kadar yükselen bir aydın ve düşünce adamı olan Münif Paşa’ya ait olanıdır. Türk düşünce tarihinin ilk popüler bilim dergisi olan Mecmua-i Fünûn’da yayınlanan bir makalesi bugün bile geçerli ve değerli olan çocuk analizidir (Doğan, 2001).

Bu analize göre çocuk her türlü önceliğe ve iyiliğe uygun bir varlıktır. Bu yüzden çocuğa dayak ve fiziksel taciz onun maddî varlığından çok manevî varlığında, ruhunda onarılamaz yaralar açmaktadır. Ayrıca rüşt ve akıl sahibi kişilerin, çocukların bedenlerinin iyi korunmasına çaba sarf ettikleri kadar, ilim ve edep öğrenmelerine de özen göstermeyi en önemli babalık görevi saydıkları, çocuklarının ilerde düşkünlük ve yoksulluğa düşmesini için bir mesleğe yönlendirilmesi gerektiği, çocuk eğitiminin bir ülkenin servet ve mutluluk ile güç ve kuvvetinin temel dayanağı olduğu ve bu gibi birkaç husus vurgulanmıştır (Münif, 1279).

Birinci(1936) ve İkinci (1938) Balkan Kongreleri çocukların korunmasına ilişkin olarak Türkiye'nin katıldığı ilk uluslararası çalışmalar olarak değerlendirilir. Kongreler, sadece Balkan Ülkeleri ile sınırlı olmalarına rağmen bu alanda gerçekleştirilen diğer çalışmalara öncülük etmiştir. Özellikle 2. Balkan Kongresinde ‘normal ve sağlam çocukların korunması’, ‘çocukların tıbbî korunması’ ve ‘iş yaşı’ konuların üzerinde çalışmalar yapılmıştır (Tiryakioğlu, 1991).

Türkiye’de kutlanmakta olan 23Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 1979 yılından itibaren dünyada ilk ve tek kutlanan çocuk bayramı dünya çocuk bayramı olarak kabul etmiş ve bütün dünya çocuklarıyla birlikte görkemli bir şekilde kutlanmaya başlamıştır.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 20 Kasım 1989 tarih ve 44/25 sayılı Kararıyla kabul edilip imza, onay ve katılıma açılan ÇHS, Türkiye adına 14. 09. 1990 tarihinde imzalanmış, 9 Aralık 1994 tarihinde 4058 sayılı kanunla onaylanması

(32)

20

uygun bulunmuş ve Bakanlar Kurulu tarafından 23 Aralık 1994, 946423 sayılı kararla onaylanarak 1995 senesinde 22184 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir (tbmm.gov.tr).

Türkiye sözleşmenin 17, 29, 30. maddelerine Anayasa ve Lozan Antlaşması çerçevesinde çekince koymuştur (Akyüz, 2001).

Bu maddeler:

Madde 17- Taraf Devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlaki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar. Bu amaçla Taraf Devletler;

1. Kitle iletişim araçlarını çocuk bakımından toplumsal ve kültürel yararı olan ve 29. maddenin ruhuna uygun bilgi ve belgeyi yaymak için teşvik ederler;

2. Çeşitli kültürel, ulusal ve uluslararası kaynaklardan gelen bu türde bilgi ve belgelerin üretimi, değişimi ve yayımı amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik ederler;

3. Çocuk kitaplarının üretimini ve yayılmasını teşvik ederler;

4. Kitle iletişim araçlarını azınlık grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda teşvik ederler;

5. 13. ve 18. maddelerde yer alan kurallar göz önünde tutularak çocuğun esenliğine zarar verebilecek bilgi ve belgelere karşı korunması için uygun yönlendirici ilkeler geliştirilmesini teşvik ederler.

(33)

21

Madde 29 -

1. Taraf Devletler çocuk eğitiminin aşağıdaki amaçlara yönelik olmasını kabul ederler;

a) Çocuğun kişiliğinin, yeteneklerinin, zihinsel ve bedensel yeteneklerinin mümkün olduğunca geliştirilmesi;

b) İnsan haklarına ve temel özgürlüklere, Birleşmiş Milletler Antlaşmasında benimsenen ilkelere saygısının geliştirilmesi;

c) Çocuğun ana-babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı ve ya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi;

d) Çocuğun, anlayışı, barış, hoşgörü, cinsler arası eşitlik ve ister etnik, ister ulusal, ister dini gruplardan, isterse yerli halktan olsun, tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanması;

e) Doğal çevreye saygısının geliştirilmesi

Madde 30 -

Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların var olduğu Devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz (BMÇHS, 1989).

Görüldüğü gibi Sözleşmenin 17. maddesinin (d) fıkrası, “Taraf devletler, …kitle iletişim araçlarını azınlık grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda teşvik ederler” şeklindedir.

Sözleşmenin çekince konulan 29. maddesinin (c) fıkrasında “Çocuğun ana-babasına, kültürel kimliğine, dil değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe

(34)

22

ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi” hükmü vardır. Hakkında çekince konulan 30. maddede: “Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların var olduğu devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültürlerinden yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz” hükmü yer almaktadır (Kobat, 2009).

Türkiye’nin, uluslararası antlaşmalarla tanıdığı azınlıklardan başka azınlıkları tanımaması konulan çekincelerin ana fikrini oluşturmaktadır. Çünkü "Azınlık" deyince yalnızca gayrimüslim yurttaşlar, hatta biraz aşağıda ele alınacağı gibi, yalnızca üç tarihsel gayrimüslim grup (Ermeniler, Musevi1er, Rumlar) kastedilir (Oran, 2010).

1995 tarihli Başbakanlık Genelgesi uyarınca, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ilke ve hükümlerinin Türkiye’ de uygulanmasının izlenmesinden Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürlüğü koordinatör kuruluş olarak sorumlu kılınmıştır (mfa.gov.tr)

Yukarıda belirttiğimiz anlaşmaların yanı sıra Türkiye çocuk haklarının geliştirilmesine verdiği önem çerçevesinde aşağıdaki temel uluslararası belgelere de taraftır:

 BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (kız çocuklar açısından) ve bu Sözleşme ‘ye Ek Protokol.

 AK Çocuk Haklarının Uygulanmasına Dair Avrupa Sözleşmesi.  Çocuk İstihdamına İlişkin 138 ve 182 sayılı ILO Sözleşmeleri.

 BM Sınır aşan Suçlarla Mücadele Sözleşmesi’ne Ek Başta Kadın ve Çocuk Ticareti Olmak Üzere İnsan Kaçakçılığının Önlenmesi, Bastırılması ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol (mfa.gov.tr).

(35)

23

Azerbaycan’da Çocuk Haklarının Tarihsel Gelişimi

1918 senesinde kazanılan bağımsızlığını 1920de kaybederek Sovyetler Birliğinin işgaline uğrayan Azerbaycan Cumhuriyeti bu süre içinde bütün alanlarda olduğu gibi çocuk ve çocukla ilgili bütün konularda Moskova’nın uygulamalarını izlemekte ve gerçekleştirmekteydi. 1991 de Sovyetlerin çöküşünden sonra tekrar bağımsızlığını kazanan ülkede bu tarihten sonra yavaş yavaş her alanda olduğu gibi çocuk politikasında izlenecek yollar belirlenmiş ve bu amaçla gerekli adımlar atılmış, pek çok düzenlemeler yapılmıştır.

90’lı yıllarda ülkede çocuk haklarının tanıtımı alanında da önemli çalışmalar yapılmış, bu kapsamda halk daha yakından tanışabilmesi için "Çocukların yaşaması, korunması ve gelişiminin sağlanmasına dair Dünya Bildirisi’nin uygulanmasına dair önlemler paketi, reşit olmayan bireylere ilişkin adaletin uygulanmasına ilişkin ‘Pekin kuralları’ Azerbaycan diline çevrilmiştir.

Azerbaycan Hükümeti ülkede faaliyet gösteren uluslararası kuruluşların desteği ile kırılgan gruplara ait olan çocukların sorunlarının çözülmesi yönünde bir sıra uygulamalar gerçekleştirmektedir. Devletin özel ilgi gösterdiği bu tür gruplardan biri aile korumasından mahrum olan çocuklardır. Aile korumasından mahrum olan çocukların korunması yönünde atılmış en önemli adımlardan biri "De-institusionalizasiya (Kurumsallaşmadan vazgeçme) veya Alternatif bakım Devlet Programı'nın (2006-2015 yılları)" kabul edilmesi olmuştur. Program Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının 2006 29 Mart tarihli 1386 sayılı kararnamesi ile onaylanmıştır (mfa.gov.az).

Özel ilgiye ihtiyacı olan diğer kategorili çocuklarla - sokak çocukları ile rehabilitasyon çalışmalarının yapılması için UNICEF ile işbirliği kapsamında 16 uzman "sokak çocukları" ile çalışmak için eğitim aldıktan sonra sokak şartlarında rehabilitasyon çalışmalarının yapılması için yöntem ve formlar kullanmak yoluyla bu çocukların topluma kazandırılmasını amaçlayan proje gerçekleştirmişler. Bu çocukların özellikle spor alanına ve sanat atölyelerine yönlendirilmişlerdir (unicef.az).

(36)

24

Ülkede kırılgan gruplara ait olan diğer bir çocuk tabakası da Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı tecavüzünün kurbanları olan mülteci ve zorunlu göçmen çocuklardır. Münakaşa sonucunda kayıp düşen 4566 kişiden 53ü, esirlikten kurtulmuş 1389 kişiden 169u, hala esir tutulan 783 kişiden 18i çocuklardır.

Azerbaycan Cumhuriyeti Bakanlar Kurulunun bir sıra emirlerinde (01.01.93 tarihli 128 sayılı, 25.06.93 tarihli 328 sayılı, 21.07.93 tarihli 403 sayılı) münakaşa sonucunda kendi topraklarını terk etmiş mülteci ve zorunlu göçmen çocukların durumunun kapsamlı şekilde iyileştirilmesine yönelik bir takım tedbirler öngörülmüştür. Bu tedbirler sırasında geçici okulların ve okul öncesi kurumların açılması, zorunlu olarak tazminat ve bursların verilmesi, aynı zamanda maddi yardım gösterilmesi vardır (mfa.gov.az).

Ülkede çocukların sosyal ve hukuki müdafaası ile ilgili konular Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası ve bir sıra yasal ve düzenleyici-hukuki hükümlerle ayarlanır. Bu alanda temel düzenleyici belge 1998 Mayıs 19 tarihinde kabul edilmiş «Çocuk haklarına dair» Azerbaycan Cumhuriyeti Kanunudur. Bu Kanun bir sıra uluslararası belgelere, özellikle «İnsan haklarına dair» Uluslararası Beyanname (1948), Çocuk Hakları Beyannamesi (1959), BM Çocuk Hakları Sözleşmesi (1989), Çocukların yaşaması, müdafaası ve inkişafının temin edilmesine dair Uluslararası Beyanname ’ye (1990) uygun şekilde hazırlanmış ve çocukların uluslararası düzeyde tespit olunmuş temel hak ve özgürlüklerini, ayrıca bu hakların gerçekleştirilmesi için devletin görevlerini içermektedir ( Azərbaycan Respublikasında Ombudsman Təsisatı və İnsan Hüquqlarının İnkişafı, 2007).

Azerbaycan Cumhuriyeti 21 Temmuz 1992- tarihli ve 236 numaralı kanunla BM «Çocuk hakları » sözleşmesini onaylamıştır. 6-8 Eylül 2000 tarihinde BM-in New-York’ta gerçekleştirilmiş Binyıl Zirve Toplantısında ise Azerbaycan Cumhurbaşkanı bu sözleşmenin «Çocukların silahlı münakaşalara dâhil edilmeleri» ve «Çocuk kaçakçılığı, çocuk fahişeliyi ve çocuk pornografisine» dair protokoller imzalamıştır. 1993 senesinde ülke «Çocukların yaşaması, korunması ve inkişafının temin edilmesine dair» 1990 30 Eylül tarihli Uluslararası Beyannameye katılmıştır.

(37)

25

2002 senesinin mayısında Azerbaycan delegasyonu BM-in Baş Meclisinin çocuklara ait özel oturumunda iştirak etmiştir (mfa.gov.az).

2004 de Azerbaycan Uluslararası Çalışma Örgütü «Çocuk İşçiliğinin En Kötü Şekillerinin Kaldırılmasına» ait 182 sayılı sözleşmesine ve aynı isimli 190 sayılı tavsiyesine, Uluslararası evlat edinmeye dair Lahey Anlaşmasına katılmıştır.

Azerbaycan Cumhuriyetinde çocuk politikalarını gerçekleştirilmesiyle görevlendirilen yürütücü kurum Aile, Kadın ve Çocuk Problemleri Devlet Komitesidir. Komite Azerbaycan Cumhurbaşkanının 6 Şubat 2006 tarihli kararnamesi ile oluşturulmuş ve aile, kadın ve çocuk problemleri ile iş alanında devletin siyasetini ve onun ayarlanmasını hayata geçiren devlet kurumudur (scfwca.gov.az).

Devlet Komitesi'nin kurulmadan önce bile ülkede çocukların yararı yolunda çalışan çeşitli devlet kurumları ve sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerini koordine için Gençlik, Spor ve Turizm Bakanlığı (şu anda Gençlik ve Spor Bakanlığı) bünyesinde Çocuklara ilişkin konulardan Sorumlu Cumhuriyet Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştu. Kurul düzenli olarak çocuk haklarının korunması ile ilgili güncel sorunlara bakmak ve ilgili tavsiyelerde bulunmakla yetkiliydi. Kurul tarafından dikkate alınan konulardan özellikle sokak çocuklarının durumu, ülkede çocuk evlerine alternatif bakım sisteminin oluşturulması, çocukların dinlenme, boş vakitlerinin doğru harcamalarının sağlanması gibi konuları örnek olarak gösterilebilir (mfa.gov.az).

Çocukların sosyal korunması, onların eğitim ve sağlık alanındaki haklarının uygulanması "Yoksulluğun Azaltılması ve Ekonomik Kalkınmaya dair Devlet Stratejisinde (2003-2005)" yer alan programla gerçekleştirilmiştir. Bu program çerçevesinde öğrencilere ücretsiz okul kitaplar dağıtılması, okul müfredatının iyileştirilmesi, yeni okulların inşası, sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılması yönünde önemli çalışmalar yapılmıştır. Bu yönde başlatılan çalışmaların "Yoksulluğun Azaltılması ve Sosyal Kalkınma Devlet Programı (2006-2015)" çerçevesinde yürütülmesi devam ettirilmiştir (library.aliyev-heritage.org).

(38)

26

Okulöncesi eğitim alanında ise ülke Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan 2007-2010 yılları kapsayan «Okul öncesi eğitimin yenilenmesi programı» özel önem taşımaktadır. Programın kapsamında kısa süre içinde bir takım önlemler hayata geçirilmiştir. Son 20 yılda ilk defa olarak 21 anaokulu esaslı şekilde tamir edilmiş ve modern araç gereçlerle temin edilmiş, Bakü’ de 11 yeni anaokulu inşa edilmiştir. Aynı zamanda bu kurumlar için 24 isimde 254 bin nüsha eğitim materyalleri hazırlanmıştır. Yapıla yenilikler sonucunda Bakü’de okulöncesi eğitime başlayan çocukların sayısı artmıştır (edu.gov.az).

2011 senesinde elde edilen verilere göre 9111.1 nüfuza sahip Azerbaycan Cumhuriyetinde 0-18 yaş grubunu kapsayan çocukların oranı %32.7-dir (president.az).

Bu çocuklardan 300. 000-ini göçmen çocuklar oluşturmaktadır.

ÇOCUK HAKLARI İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER Uluslararası kararlar

Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (İngilizce: Universal Declaration of Human Rights ya da kısaca UDHR), Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından Haziran 1948'de hazırlanmış ve birkaç değişiklik yapıldıktan sonra 10 Aralık 1948'de, BM Genel Kurulu'nun Paris'te yapılan oturumunda kabul edilmiştir. 30 maddeden oluşan bildirinin 25. maddesinde çocuklara dikkat çekilmiş ve onların özel bakım ve yardıma hakları olduğu belirtilmiştir. Ayrıca tüm çocukların evlilik içi ya da evlilik dışı doğmuş olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlandıklarının altı çizilmiştir ( İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 1996).

Çocuk Hakları Cenevre Bildirileri

1922 yılında, Çocukları Koruma Fonu (Save The Child Fund) üyesi olan Eglantyre Jebb, çocuk hakları üzerine bir taslak (Charter of the Right of the Child) hazırlamıştır. 1. Dünya Savası sırasında, Balkan çocukları için yürüttüğü yardım

(39)

27

çalışmalarından edindiği tecrübeler onu, çocukların refahı için sürekli bir eylemin gerekliliğine inandırmıştı. Hazırlanan bu 7 maddelik taslakta, her ulustan, ırktan ve inançtan çocukların sömürüye karşı korunması, fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimlerinin tam olarak sağlanması, yetişkin hayatına hazırlanmaları konusunda çocuklara karşı sorumluluklar dile getirilmekteydi. Bu taslak daha sonra, Milletler Birliği tarafından 1924'de Çocuk Hakları Cenevre Sözleşmesi (Geneva Decleration of the Rigths of the Child) olarak kabul edilmiştir. Deklarasyon, her ulusun kadın ve erkeklerinin, çocukların fiziki ve ruhsal yönden normal gelişimlerinin sağlanabilmesi için görevleri olduğunu kabul eden ilk uluslararası belgedir. Belge onaylandıktan 4 sene sonra 1928 de Mustafa Kemal Atatürk tarafından da imzalanmıştır (Libal, 2001).

Bildiriye göre

 Çocuk, bedenen ve ruhen tabii bir süratte neşvünuma bulmağa (gelişmeye) müsait şartlar içinde bulundurulmalıdır.

 Acıkan çocuk beslenmelidir, hasta çocuk tedavi edilmelidir, fikren geri kalan çocuk teşei edilmelidir (şevklendirilmelidir), yoldan çıkmış çocuk doğru yola getirilmelidir, terk edilmiş çocuk himaye altına alınmalı ve yardım görmelidir.

 Çocuk hayatını kazanabilecek bir hale getirilmelidir ve her türlü istismara karşı siyanet edilmelidir.

Çocuk felaket zamanında en evvel yardım görmelidir.

 Çocuk en mutena meziyetlerin kardeşlerinin hizmetine vakf edilmesi lazım geleceği hisleri ile büyütülmelidir” (İnan, 1968).

1948 yılında kabul edilmiş 2.Çocuk Hakları Bildirisinde yer alan ilkeler ise aşağıdaki gibidir.

1. Çocuk hiçbir fark ve ayrım gözetilmeden tüm insan haklarına sahip olmalıdır.

(40)

28

2. Çocuğun, toplumsal güvenliğe, tıbbi hizmetlere ve sağlık bakımına hakkı vardır.

3. Çocuk bedensel, zihinsel ve toplumsal yönlerden özgürlük ve onurla gelişecek biçimde korunmalıdır.

4. Bedensel, zihinsel ve toplumsal yönden özürlü olan çocuğa eğitim verilmelidir.

5. Tüm çocuklar, eğitim ve gelişme yönünden eşit haklara, olanaklara sahip olmalıdır.

6. Çocuk, her türlü ihmal, zulüm ve özellikle erken ise alınması ile ilgili sömürüye karsı korunmalıdır.

7. Her çocuğun sevgi, şefkate gereksinimi vardır.

8. Dernek ve yönetsel kuruluşlar, kimsesiz ve muhtaç çocuklara özel ilgi göstermekle yükümlüdürler (Akarslan, 1998).

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi

Birleşmiş Milletler Örgütü’nün kurulması ile Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi’ndeki ilkelerden yola çıkan ve haklar yönünden daha da genişletilen yeni bir bildirge hazırlanmıştır. “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi” (Declaration of the Rights of the Child) adı verilen bu bildirge, on ilkeden oluşmuştur.

1. İlke: Tüm dünya çocukları bu bildirgedeki haklardan din, dil, ırk, renk, cinsiyet, milliyet, mülkiyet, siyasi, sosyal sınıf ayırımı yapılmaksızın yararlanmalıdır.

2. İlke: Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir

(41)

29

3. İlke: Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır.

4. İlke: Çocuklar sosyal güvenlikten yararlanmalı, sağlıklı bir biçimde büyümesi için kendisine ve annesine doğum öncesi ve sonrası özel bakım ve korunma sağlanmalıdır. Çocuklara yeterli beslenme, barınma, dinlenme, oyun olanakları ile gerekli tıbbi bakım sağlanmalıdır.

5. İlke: Fiziksel, zihinsel ya da sosyal bakımdan özürlü çocuğa gerekli tedavi, eğitim ve bakım sağlanmalıdır.

6. İlke: Çocuğun kişiliğini geliştirmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi vardır. Anne ve babasının bakımı ve sorumluluğu altında her durumda bir sevgi ve güvenlik ortamında yetişmelidir. Küçük yaşlarda çocuğu annesinden ayırmamak için bütün olanaklar kullanılmalıdır. Ailesi ve yeterli maddi desteği olmayan çocuklara özel bakım sağlamak toplumun ve kurumların görevidir. Çocuk sayısı fazla olan ailelere devlet yardımı yapılmalıdır.

7. İlke: Genel kültür ve yeteneklerini, bireysel karar verme gücü, ahlaki ve toplumsal sorumluluğu geliştirecek ve topluma yararlı bir üye olmasını sağlayacak eğitim hakkı verilmelidir. Bu eğitimde sorumluluk önce ailenin olmalıdır. Eğitimin ilk aşamaları parasız ve zorunlu olmalıdır.

8. İlke: Çocuk her koşulda koruma ve kurtarma olanaklarından ilk yararlananlar arasında olmalıdır.

9. İlke: Çocuklar her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karşı korunmalı ve hiçbir şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını ve eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir.

10. İlke: Çocuk ırk, din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunacaktır. Anlayış, hoşgörü, insanlar arası dostluk, barış ve evrensel kardeşlik ortamında enerji ve yeteneklerini diğer insanların hizmetine sunulması gerektiği bilinciyle yetiştirilmelidir (Kaya, 2011).

Şekil

Tablo 1. 1988-2004 Yıllarında Uluslararası Evlat Edinme Sayısının En Yüksek  Olduğu Ülkeler
Tablo 2. Seçilmiş AB Ülkelerinin En Fazla Evlat Edindikleri Ülkeler (2004)
Tablo 4:  Evlat edinme Ve İptali

Referanslar

Benzer Belgeler

■ 20- Her çocuğun ailesinden yoksun kaldığında ya da aile ortamı onun için uygun olmadığında devletten özel koruma ve yardım alma hakkı vardır.. Anne babasıyla

Hakların Gerçekleştirilmesi Kalkınma ve insani yardım ve tüm politika müdahaleleri dahil olmak üzere tüm Çocukları Kurtarın çalışmaları, BMÇHS ve diğer uluslar

       (2) Kolluğun çocuk birimi, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocuklar hakkında işleme başlandığında durumu, çocuğun veli veya vasisine veya

• Madde 2- (1) Bu Kanun, korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında alınacak tedbirler ile suça sürüklenen çocuklar hakkında uygulanacak güvenlik tedbirlerinin usûl

• Çocuk koruma kanununa göre suça sürüklenen çocuk, “kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılan ya

Türkiye İstatistik Ku- rumu 2012 yılı çocuk işgücü anketi sonuçlarına göre, ekonomik faali- yetlerde çalışan 6-17 yaş grubundaki çocukların istihdam oranı

Genel olarak çocuğu suça sürükleyen etkenler başta çocuğun yaşadığı aile olmak üzere sosyal çevre dediğimiz çevresel faktörler olabileceği gibi; minimal

Elde edilen veriler ışığında; birçok nedenin çocukları suça sürüklediği, çocuk adalet sistemi içinde çocukların birçok aşamadan geçtiği ve çocuk