• Sonuç bulunamadı

246 numaralı Adıyaman kadı sicili ( h.1329/m.1911 ) 71-140 sayfalarının transkripsiyonu ve değerlendirmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "246 numaralı Adıyaman kadı sicili ( h.1329/m.1911 ) 71-140 sayfalarının transkripsiyonu ve değerlendirmesi"

Copied!
209
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI YAKINÇAĞ PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ

246 NUMARALI ADIYAMAN KADI SİCİLİ ( H.1329/M.1911 ) 71-140 SAYFALARININ TRANSKRİPSİYONU ve DEĞERLENDİRMESİ

Bedir BERK

Danışman

Doç. Dr. Nevzat ARTUÇ

ADIYAMAN – 2018

Bu tez çalışması Adıyaman Üniversitesi Bilimsel Araştırma Proje Birimi tarafından FEFLTP/2017-0005 numaralı proje ile desteklenmiştir.

(2)
(3)
(4)

iv

ÖZET Yüksek Lisans Tezi

246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicili ( H.1329/M.1911 ) 71-140 Sayfalarının Transkripsiyonu ve Değerlendirmesi

Bedir BERK Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Programı

Ekim, 2018

Tarih yazının icadı ile olay olmaktan olgu olma sürecini tamamlayan bilgileri insanların gelecek nesillere aktarmalarında yardımcı olan bilimdir. Osmanlı Devletinde hukuk kuralları hem şer’i hem de örfi hukuk kuralları için birbirini tamamlayan bütündür diyebiliriz. İşte burada şer’i hukuk kurallarına göre şekillenen kadı hükümlerinin kayıt edildiği aynı zamanda dönemin sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi durumunun da anlaşılmasına kapı açan bu belgelerin varlığı oldukça kıymetlidir. Yerel tarih araştırmalarında kadı defterlerinin kaynak teşkil edeceğinin erken dönem örneklerini Halil İNALCIK ve ilk örneklerini Mustafa Çağatay ULUÇAY - İbrahim GÖKÇEN’in verdikleri bilinmektedir. Tarihçiye burada düşen ise incelemeleri yaparken objektif ve bilimsel olmaktır.

Bu çalışma 246 numaralı Hısn-ı Mansur (Adıyaman) H.1329/ M. 1911 71-140 sayfalarını transkripsiyon ve değerlendirilmesidir. Osmanlı Devleti hukuk kurallarına kısaca değinip kadılık ve kadı sicilleri hakkında bilgi vermeye çalıştık. Hısn-ı Mansur, kadılık, şer’iye mahkemelerine ve daha önce Hısn-ı Mansur hakkında yapılmış çalışmalar hakkında da kısaca bilgiler verildikten sonra defter değerlendirilmiştir. Defterde adı geçen mahalle, köy, dava türleri, meslekler ve resmi görevliler tablolar halinde sunulmuştur. Transkripsiyon yörede yaşayan halkın geçim kaynağı, etnik köken farklılıkları, dini farklılıklar ile anlaşmazlık türleri ve sebepleri hakkında bilgiler vermektedir.

(5)

v

ABSTRACT Master Thesis

Transcription And Evaluation Of Adıyaman Kadı Sicili ( H.1329/M.1911 ) 71-140 Pages Number 246

Bedir BERK Adiyaman University Institute of Social Sciences

Department of History Modern Age Program

October, 2018

It is the science that helps people transfer the knowledge to the next generations. In the Ottoman Empire, the rules of law are both complete and complementary laws for all legal rules. Here, the existence of these documents, which are shaped according to the rules of law, are opened, and the social, economic, cultural and political situation of the period is understood. Halil İNALCIK and the first examples of the early examples of the women's books will be the source of the local history researches. Falling into the historian here is to be objective and scientific.

This study is the transcription and evaluation of Hısn-ı Mansur (Adıyaman) H.1329 / M. 1911 71-140 pages 246. We briefly touched on the legal rules of the Ottoman State and tried to provide information about the women's and women's records. The book was evaluated after brief information was given about Hısn-ı Mansur, Kadilik and Şiler courts and Hısn-ı Mansur. The neighborhoods, villages, case types, professions and officials mentioned in the book are presented in tables. Transcription gives information about the livelihood of the people living in the region, differences of

ethnic origin, religious differences and types of disputes and their causes.

(6)

vi

ÖN SÖZ

Tarih, geçmiş ile günümüz arasındaki sürekli iletişimdir. Aktarılan bilginin doğruluğu ve güvenirliliği açısında şüphesiz ki en güvenilirler arasında arşiv belgeleri yer almaktadır. Belgenin Kadıların cübbesinin cebine sığacak şekilde ebatlara sahip olduğu bilinir. Kadı defterlerinin sayfa sayıları 10 -300 sayfa arasında değişmektedir. Şer’i mahkemelerin varlığı Osmanlı toplumu için problem çözücü olarak görülse de günümüz tarihçileri için kaleme alındığı dönemim sosyal, siyasi, kültürel ve ekonomik yönden önemlidir.

Kadı sicillerinin kıymetli olma sebebi en doğru kaynaklardan biri olma özelliği taşıyor olmasındadır. Yazıldığı dönem ve bölgenin sosyo-ekonomik yapısını ihtiva eden bu kaynakların dönemin hukuki yapısı hakkında da fikir sahibi olmamız açısından yardımları azımsanamaz. Ayrıca bu defterlerde yalnız dava kayıtlarının olmadığı merkezden gelen ferman ve beratların da kayıt edildiği göze çarpar.

Biz bu çalışmada 246 numaralı Hısn-ı Mansur (Adıyaman) H.1329/ M. 1911 Kadı Sicili’nin transkripsiyon ve değerlendirmesini yaptık. 19. ve 20. Yüzyılda Osmanlı Devletinde Hısn-ı Mansur (Adıyaman) hakkında yapılacak olan çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmaya başlamadan önce Hısn-ı Mansur, kadı, kadı sicilleri hakkında geniş kayak taramaları ile kısa ve öz bilgiler not edilerek çalışmaya eklenmiştir. Transkripsiyon sonrasında ise defterden elde edilen veriler doğrultusunda değerlendirmeler yapılmıştır.

Bu çalışma süresi boyunca benden yardımlarını esirgemeyen ve yönlendiren değerli danışmanım Doç. Dr. Nevzat ARTUÇ’ a ve kıymetli arkadaşım Osman ÇİL’e yardımlarından dolayı teşekkür ederim.

Ayrıca hiçbir zaman maddi ve manevi desteklerini benden esirgemeyen sevgili babam Şıho BERK ve annem İslim BERK’e sonsuz minnet duygularımı sunmayı borç bilirim.

(7)

vii

ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ VE LİTERATÜRE KATKISI

Çalışmamız olan 246 numaralı Hısn-ı Mansûr (Adıyaman) Şerʻiye Sicilinde H. 1329/ M. 1911 yılında Osmanlı kazalarından Adıyaman mahkemsinde görülen davalar ve sonuçları yer almaktadır. İncelediğimiz sicilde dönemin mahalle adları, köy isimleri ve bunların yanında Adıyaman da o dönemde yaşayan farklı etnik grupların adlarına, dönemin bölgesinde sosyo-ekonomik duruma ve mahkemelerde genelde hangi tür davaların görüldüğü bilgisine ulaşılabilmektedir. 246 numaralı Hısn-ı Mansûr (Adıyaman) Şerʻiye Sicili çalışmamızdaki amaç, Şeriye sicilleri ve bu Sicillerin Osmanlı Tarihi açısından önemiyle beraber günümüz Türkiye tarihi açısından önemini açıklamaya çalıştık. 20. Yüzyılın başlarında Osmanlı kazalarından Adıyaman’da görülen davalar ve bu davalara konu olan olaylar hakkında bilgi vermek. Belgeler ışığında Adıyaman’ın o dönemdeki sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel anlamak açısından oldukça önem arz etmektedir. Bu çalışma yakınçağ dönemi Osmanlı idaresinde bulunan Adıyaman’ın 18. ve 19. y.y. sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik düzeyi hakkında bilgiler vermektedir. Günümüz araştırmacılarının dönem ve yöre hakkında bilgi edinmek amaçlı yapacakları bütün çalışmalara kesitsel olarak bilgiler sunmaktadır.

(8)

viii İÇİNDEKİLER YEMİN METNİ………iii ÖZET……….iv ABSTRACT………..v ÖN SÖZ……….vi

ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ VE LİTERATÜRE KATKISI……….vii

KISALTMALAR LİSTESİ………...ix

TABLLAR LİSTESİ………....x

GİRİŞ…..………...1

BİRİNCİ BÖLÜM OSMANLI DEVLETİNDE HUKUK SİSTEMİ VE YARGI TEŞKİLATI 1.1. OSMANLI DEVLETİ’NDE KADILIK KURUMUNUN ORTAYA ÇIKIŞI....2

1.1.1. Osmanlı Devletinde Kadılık Kurumu………..…………...4

1.2. ŞERʻİYE MAHKEMELERİ……….………...……...8

1.2.1. Şerʻiye Sicilleri……….………....8

İKİNCİ BÖLÜM HISNIMANSUR (ADIYAMAN) ŞERʻİYE SİCİLLERİ 2.1. HISNIMANSUR (ADIYAMAN) ŞERʻİYE SİCİLİ KATALOĞU VE YAPILAN ÇALIŞMALAR………...11

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 246 NUMARALI HISN-I MANSUR (ADIYAMAN) ŞER’İYE SİCİLİ 3.1. 246 NUMARALI HISN-I MANSUR (ADIYAMAN) ŞER’İYE SİCİLİ TANITIMI ……...14

3.2. 246 NUMARALI HISN-I MANSUR (ADIYAMAN) ŞER’İYE SİCİLİNDEKİ BELGELERİN ÖZETLERİ ………...……..………....20

3.3. 246 NUMARALI HISN-I MANSUR (ADIYAMAN) ŞER’İYE SİCİLİ TRANSKRİPSİYONU………..…..47

SONUÇ……….…194

KAYNAKÇA………...197

(9)

ix

KISALTMALAR LİSTESİ

BOA : Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı C. : Cilt

Çev : Çeviren

EKEV : Erzurum Kültür ve Eğitim Vakfı Yayınevi H. : Hicri

İSAM : İslam Araştırmaları Merkezi M. : Miladi

MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

OTAM : Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi S. : Sayı

s. : sayfa

(10)

x

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Adıyaman Şer’iye Sicilleri Kataloğu……….…….…11 Tablo 2: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilinin Numara ve İçerik Tasnifi……….…15 Tablo 3: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilinde Yer Alan Mahelle İsimleri………...17 Tablo 4: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilinde Yer Alan Köy İsimleri……….18 Tablo 5: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilinde Yer Alan Meslek İsimleri………....19 Tablo 6: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilinde Yer Alan Görevli İsimleri…………20

(11)

1

GİRİŞ

Osmanlı Devleti adalet ve hukuk kavramları temelli kurulmuş bir devlettir. Avrupada aristokrasinin bir sonucu olan eşitlik iken Osmanlı Devleti için adalet kavramı hukuk ve adalet anlayışının sonucudur. Her milletin kendi inanç sistemine göre yargılanması usülünün söz konusu olduğu Osmanlı hukuk sistemi Tanzimat fermanıyla biraz daha genişlemiştir. Osmanlı Devletinde kadılar davalarda sadece suçluların cezalandırılması üzerine çalışan görevliler değildi kadılar aynı zamanda kozmopolit yapıya sahip olan Osmanlı tebasınında haksızlığın da önlenmesi için çalışan görevlilerdir. Devletin devamlılığının sağlanması adına koca bir bütünün önemli parçalarından bir tanesidir bu görevliler. Uzun ömürlü olan devletlerin temelleri arasında adaletli ve eşitlikçi bir yönetim anlayışı vardır.

Osmanlı Devleti’nde şer’i ve örfi hukuk kuralları üzerine oturulmuş bir sistem vardı. Zamanla Osmanlı toplum yapısında şer’i hukuk kurallarını bilen ve sarayda etkin olan tebadan ayrı bir grup oluştu. Bu grup Osmanlı Devleti’nde din, yargı ve eğitim işlerinde çalışan ve bu işleri yürüten gurubun temellerini oluşturmuştur. Kadı ise bu sınıfının bir üyesi olarak Osmanlı Devletinde yargılama görevini yerine getiren görevlidir. Öncelikle padişahın mutlak otoritesini korumak ve yer yer örfi ama çoğunlukla şer’i hükümlere göz önüne alarak davaları yönetirlerdi. Sicil ise görülen davalarda alınan kararları kayıt edip ardından kararları ve bu kararları okumak denilebilir.

Çalışmamız olan 246 numaralı Hısn-ı Mansûr (Adıyaman) Şerʻiye Sicilinde R. 1329/ M. 1911 yılında Osmanlı kazalarından Hısn-ı Mansûr (Adıyaman) mahkemsinde görülen davalar ve sonuçları yer almaktadır. İncelenen sicilde dönemin mahalle adları, köy isimleri ve bunların yanında Adıyamanda o dönemde yaşayan farklı etnik gurupların adlarına, dönemin bölgesinde sosyo-ekonomik duruma ve mahkemelerde genelde hangi tür davaların görüldüğü bilgisine ulaşılabilmektedir. 246 Numaralı Hısn-ı Mansûr (Adıyaman) Şerʻiye Sicili çalışma amacı, Osmanlı Tarihi açısından Hısn-ı Mansûr (Adıyaman) kazasının önemine ilişkindir. Belgeler ışığında Hısn-ı Mansûr (Adıyaman)’ın o dönemdeki sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel durumunun izahı oldukça önem arz etmektedir.

(12)

2

BİRİNCİ BÖLÜM

OSMANLI DEVLETİNDE HUKUK SİSTEMİ VE YARGI TEŞKİLATI 1.1.OSMANLI DEVLETİ VE KADILIK KURUMUNUN ORTAYA ÇIKIŞI

Osmanlı kaynakları arasında kadı sicilleri temel kaynak olma özelliği taşıdığından oldukça önemli kaynaklardır. Tabiki Osmanlı geleneğini yansıtan bu kaynakların dinamikleri oldukça önemlidir. Osmanlı Devleti, İslam yargı sistemini benimsemiştir demek, İslam yargı sisteminin hiç değiştirilmeden aynen kabul edildiği

anlamına gelmez.1

Osmanlı devletinin taşra yönetimi açısından oldukça önemli olan Kadılar merkezi otoriteyi korumak odaklı yaptıkları resmi yazışmaları, halkın arzu ve şikâyetlerini, yerel yönetimlerde düzeni sağlamak adına yayımlanan ferman ve hükümlerin alındığı dönem ve bölge açısından sosyo-ekonomik hayatını anlamamız açısından önemli olan bu mahkeme kararlarını içeren temelleri, Şer’i hukuka dayanan şeriye sicillerini incelenmeden Osmanlı Devleti’nin siyasi , idari ve sosyal tarihini

anlayabilmek imkânsız demek yerinde olacaktır.2

Osmanlı hukukunun temel taşlarından olan Şerri hukukun temsilcisi olarak görülen Kadıların mahkemelerde aldığı kararlara merkez tarafından karışılması uygun görülmezdi. Uygulamada bu görev, devlet başkanı (padişah) adına ve ona vekâleten

kadılar tarafından ihtiva edilirdi.3

Osmanlı toplumunun çok çeşitli oluşu kadılarında çok yönlü hukuki donanımlara sahip olmalarına sebebiyet vermekteydi. Klasik ve Modern dönem hukuk sitemi kadıların Osmanlı hukukunu, adaletini ve eşitliğini sağlama çabaları olarak kendini göstermiştir. Osmanlı devleti devletlerin kuruluş tabiatı gereği tebaa arasında olası sorunları öngören ve çözümler üreten hukuk sisteminin temellerini atma gereğinin sonucu bu hukuk sistemi oluşmuştur. Bu sistem sayesinde Müslüman ve

gayrimüslim halkın eşit şekilde bu hukuktan faydalanması sağlamıştır.4

Kadıyı kısaca tanımlamak gerekirse Arapça’da kaza kökünden ism-i fail olan kadı, bir fıkıh terimi olarak insanlar arsında meydana gelen çekişme ve davaları şer’i

1

M.Akif Aydın, Türk Hukuk Tarihi, 6.Baskı, Hars Yayınları, İstanbul, 2007, s. 82-83. 2

Ahmet Akgündüz, Şerʻiye Sicilleri, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul, 1988,( Şerʻiye Sicilleri), s. 12-13.

3 Ekrem Buğra Ekinci, Tanzimat ve Sonrası Osmanlı Mahkemeleri, Arı Sanat Yayınları, İstanbul, 2004, s. 23-24.

4 Yusuf Halaçoğlu, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991, s. 104.

(13)

3

hükümlere göre çözümlemek için yetkili makamlarca tayin edilen kişi demektir.5

Osmanlı’da kadı, beylik döneminden beri fethedilen yerlere hukuku temsilen bir kadının, idareyi temsilen bir subaşının tayin edilmesi şeklinde yerleşmiş bir gelenekti. Ayrıca tahsili, mesleğe geçişi ve terfi itibariyle de gelişmiş bir hiyerarşiye ve kurallar bütününe sahip olmak zorundalardı. Osmanlıda kadı’nın yetkileri mülki, beledi, mali, askeri ve adli olmak üzere oldukça geniş bir alana yayılmıştı öyleki kadıların yetkileri kadar geniş bir yetki alanına sahip bir Osmanlı memuru yoktur denilebilir. Bu denli geniş yetkilere sahip olan Osmanlı kadılarının merkezi hükümetin taşrada sözcüleri olduğu kadar Osmanlı Devletinin tebaa karşısındaki yetkilisiydi. İlmiye, askeri ve

hukukçu olan kadılar ulemanın belkide en geniş kollara sahip olanları arasındadır.6

İslam geleneğinde adaleti sağlayacak olanın para ile değilde İslam hukuğuna göre görevini icra etmesi uygundur. Ancak kadılar mahkemelerde aldıkları görevler neticesinde kurumsallaşmaya başlayan Osmanlı devletinde Yıldırım Bayazid ile beraber sistematik hale getirilir. Hem görevlerini kötüye kullanmamaları hem de merkezi oteritenin sağlanması açısından oldukça ehemmiyetlidir. Osmanlı ulemasında oldukça önemli bir yere sahip olan kadıların ilerleyen Osmanlı diplomasisi nedeniylede daha geniş yetki alanlarına sahip oldukları bilinmektedir. Nitekim 15.yüzyıl sonrası büyüyen ve gelişen Osmanlı coğrafyası kadı atmalarınıda arttırmıştır. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük Sultanı Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri döneminde büyüyen Osmanlı toprakları sonucu kadı sayılarının iki katına çıkarılmış olması bunun bir sonucudur. Zaman içerisinde askeri kimliğinin haricinde görevler yüklenerek 1600’lü yıllarda geniş

idari yetkilere ulaşan Osmanlı memurlarıdır.7 Tabiki kadı olmak öncelikle birçok nitelik

taşımaktan geçerdi. Ehliyetli olmaları yani baliğ akıllı ve hür olmaları şarttır. Küçükler, bunaklar, kör, dilsiz ve sağırlar kadı olamazlardı. Kadıların aynı zamanda Müslüman olma şartı vardı. Kısacası kadı olabilmek için gerekli bilimsel donanıma ve her hangi bir

5

Fahrettin Atar, ”Kadı”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 2001, XXIV, s. 66.

6 İlber Ortaylı, ”Kadı”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 2001,(Kadı), XXIV, s. 69-70.

7 İlber Ortaylı, Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi, Cedit Yayınları, Ankara, 2008, (İdare Tarihi), s. 232-233.

(14)

4 özel gereksiniminin olmaması ile beraber psikolojik olarakda uygun olmak gerekiyordu.8

1.1.1. Osmanlı Devletinde Kadılık Kurumu

Osmanlı’da hukuk temsilcileri olarak adlandırılan kadılar genellikle kendi tecrübe ve deneyimleri ile Tanzimat’a kadar geniş yetkilerle davaları yöneten devlet memurlarıydılar. Kadılık kurumu Osmanlı Devletinde vücut bulmadan önce diğer İslam devletleri ve Selçuklu Devleti yargı kurumlarında da görülmektedir. Bu memurlar Osmanlı Devletinin kuruluşu sırasında ehliyet sahibi memurların ihtiyacının tabi bir sonucu olarak Osmanlının ilk kadılarını ülke dışından gelenler tarafından zorunlu bir görevlendirme olarak kalmıştır. Kurumsallaşma ve medreselerin yeterli seviyeye gelişi sonucu Osmanlı Devleti kendi kadılarını yetiştirip görevlendirmiştir. Medrese eğitimini tamamlayan kişiler hemen kadılık görevini icra edemezlerdi. Mülazım denilen meslekte yeterlilik evresinden geçtikten sonra kadılık görevini yerine getirirlerdi.

Şer’i mahkemelere kadılara şerʻi hâkim ve hâkim denilmiştir.9

Kadılar ilmiye sınıfı üyesi olup Osmanlı devletinin hukukçular sınıfının önde gelen isimleri arasında yer alırlardı.10

Bir İslam devleti olarak Osmanlı Devleti, esas itibariyle Şeriatın üstünlüğü ilkesini benimsemiştir. Osmanlı devletinin kuruluşunda Sultanlar hukuki ve yer yer siyasi kararlar alınırken fakihlere danışmışları sonucu şeyhülislamlık kurumu ortaya çıkmıştır. Osmanlı devletinin bu alanda dönüm noktası olan Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri kanun yapma teklifini sadece sultanlara tabi kılmıştır. Osmanlı Devletinin mezhebi olan Hanefilik icma, istihsan ve istislah gibi ilkelerle sosyal

muamelat alanında rahat harekât edebilme imkânına sahip olmuştur. 11

Kaza kadısı tayinleri haftada dört gün devam eden Osmanlı merkezindeki çoğunlukla Fatih dönemine kadar padişahların bizzati katıldığı Divan-ı Hümayun toplatıları sırasında ve arz günü denilen istek ve şikâyetlerin divanda sunulduğu günde kazaskerlerin durumu padişaha sunması ile olurdu. Buna göre, tayin edilecek kadı Anadolu kadınalarından ise Anadolu kazaskeri, Rumeli’den ise Rumeli kazaskeri

8 Abdullah Saydam, Osmanlı Medeniyet Tarihi, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2014, s. 296-298.

9 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarik Kurumu Basımevi, Ankara, 1988, s. 83.

10 Ortaylı, İdare Tarihi, s. 261.

(15)

5 elindeki defter ile padişah huzuruna çıkarak talepte bulunurdu. Divan toplantıları sona erdikten sonra kazaskerler, tayin edecekleri kadıları bizzati söylemezler ve bazı

sadrazamlar aracılığı ile tayin olunan kadıları açıklarlardı.12

Kadılar Osmanlı devleti içerisinde birçok yönlü şekilde çalışabilen aynı zamanda merkez ve merkezden uzakta olan taşrada merkezi otoritenin temsilcileri olarak görev alırlardı. Bu memurlar geleneksel Türk ananelerini İslami şekilde sentezleyerek davaları yöneten memurlar olarak bilinirler. Evlilikler, esnaflar arasındaki anlaşmazlıklarda kadıların ilgilendiği konular arasında yer alırdı. Osmanlı Devleti’nin ekseri ahalisi Hanefidir ve kadılar da Hanefi mezhebi ile hükmetmek üzere memurdurlar. Lakin Osmanlı tebaası içerisindeki etnik unsurların çoğunluğu ve coğrafi olarak geniş bir alana hüküm etme özelliğinin neticesi olarak farklı mezheplere sahip halkın davalarında tebaanın kendi mezhebinden de bir hakem bulunurdu. Hakemin kararını kadıda onaylar ve karar alınırdı.13

Medreseyi derece ile bitiren kişiler Kadıaskerliğe bağlı Anadolu ve Rumelide kazalarda görev alırlardı. Kadılar aynı zamanda, İstanbul ve taşrada mülkiye ve belediye

işlerine, ahlak zabıtalıklarına da bakarlardı.14

Kadılar görev aldıkları bölgede devlet otoritesinin temsilciliği görevini yerine getirirken aynı zamanda merkezden gelen ferman ve beratları cevaplayıp bu resmi belgelerle alakalı gerekli yazışmaları yaparlardı. Görev aldıkları bölgenin asker tedariki, menzil emirleri, hayvan ve erzak tedariki durumu ile de ilgilenirlerdi. Kadıların ve mevalinin derecelerine göre belli sayıda maiyetleri vardır. Kadı bizzat davayı dinler yanında muavin olarak kethüdası, dava temsil eden, sicile geçen kâtipler bulunurdu. Muhzır adı verilen mübaşirler de mahkeme görevlilerindendir. Mevali denilen büyük kadılar genelde ta’yin olundukları vilayete gitmeyerek yerlerine naib adlı vekillerini

gönderirlerdi.15

Davaların halka açık şekilde icra edilmesi merkez tarafından emredilmiştir. Tebaa bu sırada davayı gözlemler ve Kadının bir nevi objektifliğini görme imkânı

12

Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı, s. 105.

13 Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, FEY Yayıncılık, İstanbul, 1990,I, ( Hukuki Tahlilleri), s. 69.

14 Ziya Kazıcı, İslam Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi, 8.Baskı, İfav Yayıncılık, İstanbul, 2010, s. 196-197.

(16)

6 bulurlardı. Kadı, eğer dava ile alakalı şer’i hukuk kurallarında dava ile ilgili hüküm yoksa örfi hukuk kurallarına veya bölgenin müftüsünden alınan fetva yardımıyla karara

varmaya çalışırdı.16

Osmanlı Devletinin kayıtlara geçen ilk kadı Osman Gazi

döneminde atanan Dursun Fakihtir.17

Osmanlı Devlet anlayışında mutlak hâkimiyet Osmanlı hanedanına ait ve tek güç hanedanındır. Ancak hanedanında kendi üstünde gördüğü Kul olanın yani hanedanın mutlak gücün Hak’a ait olduğu gerçeğini bildiğinide aşikârdır. Kadılar da makamları gereği davalarda tek ve son karar merci olarak görünseler de mutlak otorite dışında aldıkları kararların sonucunu kendi içlerindeki Hak gerçeği sorgulardı. Yani kadının vicdanı ile alakalıydı her şey. Yargının bağımsız olması, hiçbir makam veya kişinin yargıya müdahale etmemesi, kadıların da bağlı oldukları hukuki esaslara ve vicdani

kanaatlerine göre hüküm vermesi esastır.18

Osmanlı hukuk anlayışı Türk-İslam uygulamaları ile Osmanlı tebaasının ihtiyaç duyduğu yeni kaidelerin ortak bir sentezidir. Osmanlı hukuk anlayışını bağımsız ve herhangi bir müdahaleden uzak olan şer’i hukuk ile cümle mülk Osmanlı topraklarının

hükümdarının emir ve fermanlarının bir bütünü denir.19

Kadıların yönettiği bir davanın geçerli olabilmesi için bazı şartlar vardı. Tarafların dava ehliyetine sahip olmaları gerekirdi. Davalının şahsen bilinmesi gerekir. Yargılama esnasında davalı ve davacının mahkemede hazır bulunmaları gerekir. Dava konusunun bilinmesi ve meydana gelebilecek muhtemel dava konularından olması şarttır. Davaya şahitlerin de dinlenmesi ile hâkim huzurunda bakılmalıydı. Davada davacının kendi iddiasını geçersiz kılan bir beyanı bulunmamalı. Mahkemede davalının tutum ise şu şekilde olmalıydı. Davalı davayı inkâr edebilir ve aksi deliller sunabilirdi. Davalı davacının talebini kabul edebilirdi. Davalı davacının talebini kısmen kabul ve kısmen inkâr edebilirdi. Kabul edilen kısımda dava sona ererken, diğer kısımda ise dava devam ederdi. 20

16

Necdet Sevinç, Osmanlılarda Sosyo Ekonomik Yapı-1, Kutsun Yayınları, İstanbul, 1978, s. 306. 17 Halaçoğlu, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, s. 110.

18 Fahrettin Atar, “ Kadı”, İslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 2001, XXIV, s. 69. 19 Aydın, Türk Hukuk Tarihi, s. 352.

20 Ahmet Akgündüz ve Halil Cin, Türk Hukuk Tarihi 1: Kamu Hukuku, Timaş Yayınları, İstanbul, 1990, s. 404-405.

(17)

7 Kadı dava esnasında davalı ve davacının yeminlerini dikkate alırdı. Öncelikle

davacı ardından davalı dinlense de kararı kişilerin yeminleri değiştirebilirdi.21

Davalarda karara doğrudan etkileri olmasa şuhüdü’l hal olarak belgelerde geçen şahitler önemlidir. Şahitler hem davanın seyrine hem de kadının davayı yöneten olarak adaletine gözlemci olurlardı. Şahitler çoğunlukla davanın olduğu yörenin ileri gelenleri ve sözüne itibar

edilen kişilerinden seçilirdi.22

Osmanlı Devletinin idari kısmının halk ile olan münasebetinin en belirgin olan kısmını kazalar oluşturmaktaydı. Osmanlı’da kaza ortada ve etrafında ona bağlı kollardan oluşan köyler ve aynı zamanda kaza siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal bir merkez olarak göze çarpmaktaydı. kaza yapılanması idari, beledi ve adli olarak 3 parçanın bir bütünü oluşturmasından meydana gelmektedir. Bu üç parçanın meydana

getirdiği bütüne kaza deniyordu.23 Kadılar mahkemeler dışında noter, belediye başkanı

ve vakıf müfettişi olarak hizmetlerin yerine getirilip yürütülmesinde gerekli olduğunda

görev icra edebilirlerdi.24

Kadı sicillerinde davalarda alınan kararlara davaların içeriklerine davalıya davacıya vb birçok bilgiye ulaşılabilirdi. Şer’i mahkemeler tarafından verilen her çeşit ilam, hüccet ve şer’i evraklar asıllarına uygun olarak bu

defterlere kayıt edilmiştir.25

Kadıların yetki ve görev yelpazesi oldukça genişti bu yüzden Osmanlı medreselerinde yetişmiş adli teşkilat içinde yer alan yardımcıları tayin edilip kadılara yardımcı olarak atanabilirlerdi. Naibler bunların ilki olup mahkemelerin bizzati içerisinde yer alabilen görevlilerdir. İki tür naib Osmanlı teşkilatlanması içerisinde söz konusuydu. Biri Osmanlı hükümdarlarının vekili olan kadılar diğeri ise kadıların bazı davalarda yerlerine bakmaları için tayin ettikleri kişilerdir.

21

İlber Ortaylı, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devletinde Kadı, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, 1994, (Osmanlı Devletinde Kadı), s. 56-57.

22

Nasi Aslan, İslam Yargılama Hukukunda Şühudü’l- Hal Juri Osmanlı Devri Uygulaması, Beyan Yayınları, İstanbul, 1999, s. 53-54.

23 Şahin Yaşar Anıl, Osmanlı’da Kadılık, İletişim Yayınları, İstanbul, 1993, s. 43-44.

24 İlber Ortaylı, Osmanlıyı Yeniden Keşfetmek, Timaş Yayınları, İstanbul, 2006, (Yeniden Keşfetmek) s. 127.

25 Ahmet Akgündüz, “Şer’iyye Mahkemeleri ve Şer’iyye Sicilleri”, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, X, (Şer’iyye Mahkemeleri), s. 57.

(18)

8 Naibler; kaza naibleri, mevali naibleri, arpalık naibleri, ayak nabibleri, bab naibleri olarak bilinir. Kadıların bir diğer yardımcıları kâtiplerdir. Kâtipler sicillerin uygun şekilde tutulup saklanmasından sorumlu olan memurlardır. Dava esnasında oluşabilecek herhangi bir gergin havayı sükûnete çevirmekten sorumlu olan muhzırlarda kadı yardımcılarıdır. Kadıların bir diğer yardımcıları arasında müşavirler, hademeler,

kasam, çavuşlar, subaşılar ve kapıcılar vardır. 26

1.2. ŞERʻİYE MAHKEMELERİ

Şer’iye sicillerinin kaleme alındığı bölgenin ve dönemin siyasi, sosyal, ekonomik, hukuki, ictimai vb. birçok bilgiyi günümüze aktaran ve bu bilgileri araştırmak isteyen araştırmacılar için bu katalogların tasnif edilip çevirilerinin yapılması önemlidir. Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey’in ilk tayin ettiği memurlar arasında kadı vardır. Kadılar davaları mahkemelerde sürdürmektedirler. Geleneksel orta asya Türk töresi, İslamiyet sonrası ortaya çıkan Türk-İslam hukuku ve merkezi otoritenin tam merkezinde yer alan Osmanlı padişahının berat ve fermanlarının gelişmiş bir sonucu olan hukuğa göre yapılan yargılamaların olduğu mahkemelerdir. Şer’iyye mahkemeleri için mehakim-i şer’iye, meclis-i enver ve nebevi gibi isimler kullanılmıştır.27

Şer’iye mahkemelerinde her türlü davaya bakılırdı. Miras, nikâh, hak

koruma, vasiyetler gibi sorunların çözümü ise burada yapılırdı.28

Osmanlı devletinin yargı kolunun merkezi olan şer’iye mahkemeleri her kazada olmakla beraber bunlar için belirlenmiş sabit devlet malı olan binalar yoktu. Bunun

yerine bölgeye atanmış kadıların ikamet ettiği konaklar mahkeme olarak kullanılırdı.29

Davacı bizzati olarak mahkemeye başvurabilir ya da yerine tayin ettiği bir vekili bu görevi yerine getirebilirdi. Davayı yöneten kadı veya yerine atadığı naib bu görevi yerine getirirken İslam hukuğunun adaletini ve Osmanlı hükümdarının gölgesini temsil ettiklerini unutmadan yaparlardı. Bulundukları bölgede varlıkları merkezi oteritenin bir parçası olarak görüldüğünden aldıkları kararlar sorgulanamazdı.

26 Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı, s. 121. 27 Akgündüz, Şerʻiye Sicilleri, s. 76.

28 Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2013, s. 88.

(19)

9

1.2.1. Şer’iye Sicilleri

Sicil kelimesi anlam olarak okumak kaydetmek, hükmetmek, karar vermek ve kayda geçirmek demektir. Sicil kelimesi şeriata uygun tanzim edilmiş kayıtlar anlamına gelir, bununla beraber, Osmanlı hukuk sisteminde kadıların verdikleri i’lam, hüccet ve cezalarla, görevleri gereği tuttukları kayıtları içeren defterlere verilen addır. Bu defterlere şer’iyye sicilleri denildiği gibi, kadı defterleri, mahkeme defterleri, zabt-ı

vekayı sicilleri diye de adlandırılmışlardır.30

Osmanlı Devletinde adalet işlerinde görevli olan kadıların bulundukları yerlerde ictimai, iktisadi, siyasi ve askeri hayatı bütün yönleri ile kayıt altına alınan defterlere şer’iye sicili denirdi. Kadılara gönderilen hüküm, ferman ve dava sonuçları şer’iye sicillerine kayıt edilirdi. Bu tutulan sicillerin sayıları çok fazlaydı. Ancak bu defterlerin büyük bir kısmı çeşitli sebeplerden dolayı günümüze kadar ulaşamamıştır. Son dönem Osmanlı siyasi karmaşası sırasında ve kurulan Türkiye sonucunda bu evrakların çoğunluğu mecburiyetlerden dolayı bir süre beklemede bırakılmış ve 1940 sonrası yapılan çalışmalar ile kütüphanelere ve arşiv daire başkanlığında toplanarak tasnif edilmiştir. Balkanlar ve ortadoğuda kalan Osmanlı arşivlerinin varlığıda hatrı sayılır rakamlara sahiptir. Kadıların bulundukları bölgelerin bütün gelişmelerini şer’iye sicillerinde yer almaktaydı. Siciller sayesinde günümüz tarihçilerinin dönemi anlamaları mümkün kılınmıştır. Siciller kaleme alınırken Türkçe, Arapça ve Farsça dilleri kullanılmıştır.

Osmanlı tarihinin araştırılmasında yararlanılacak önemli kaynakların içerisinde şer’iye sicilleri vardır. Şer’iye sicillerinde yazıldığı dönemin şair, âlim, sanatkâr, müderris ve devlet adamlarınında adı geçerdi. Şarilerin şiirlerinin dava konusu olabileceği gibi tıp konularıda olabilirdi. Doktor ve hasta arasındaki davalarda tıp tarihine yardımcı olabilmektedir. Bir bölgenin tarihi iktisadi ve sosyal özellikleri hakkında bilgi elde edebilmek için ilk kaynaklar arasında şer’iye sicilleri yer alır. Bunların elde edilebilmesi ise araştırmayı yapan kişinin Osmanlıcaya hâkim olmasıyla mümkündür. Böylece yapılacak olan çalışma en detaylı şekilde yapılmış olacaktır. Sosyal tarihçilik açısından vazgeçilmez kaynaklardan biri olan şer’iye sicillerinin varlığı günümüz tarihçileri için büyük bir öneme sahiptir.

30 M. Zeki Pakalın, “Sicil”, Osmanlı Tarihi Deyimleri ve Terimler Sözlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 2004, III, s. 210.

(20)

10 Osmanlının geleneksel diplomasi anlayışı XVII. yüzyılda yerini Avrupaileşme çabalarına bırakmıştır. Diplomasinin yoğunlaşması ile yazışmaların artışının doğal bir sonucu olarak şer’iye sicillerinde de kullanılan dil Türkçe ağırlıklı olmuştur. Kadıların davalarda Türkçeye ağırlık verip yazılan resmi yazışma ve kayıtların Türkçeleşmesi ortaya konulan sanat eserlerinde de görülür. Yazıdaki bu Türkçeleşme çabalarına rağmen vakfiyelerin bazı bölümleri, tereke ve aile hukuna yönelik bazı kayıtlar ve sicili yazan kadının veya naibin göreve başlamasını gösteren kısımlardaki ifadeler ile dualar Arapça olarak kayıt edilmeye devam edilmiştir. Sicillerde çoğunlukla rik’a kırması,

talik kırması ve divani gibi yazı türleri varlığını koruduğu bilinir.31

1840 Talimname-i Hükkam talimatnamesi ile naibler kadıların kontrolünden çıkarılarak, atamalar merkez tarafından yapılır hale getirildi. Tanzimat sonrası oluşturulan meclislerde bu mahkemelerin yargı yetkilerini sınırlandırdı. 1849 Eyalet Mevclisleri Nizamnamesi Osmanlı’da halkı ilgilendiren özel hukuki kararların şer’i

mahkemelere bırakılması ile yetki sınırları azda olsa daraltılmış oldu.32

31 Fethi Gedikli, ”Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Şer’iye Sicilleri”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, C.3, S.5, İstanbul, 2005, s. 189.

32 Hamiyet Sezer Feyzioğlu, Tanzimat Döneminde Kadılık Kurumu ve Şer’i Mahkemelerde Düzenlemeler, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2010, s. 104.

(21)

11

İKİNCİ BÖLÜM

HISN-I MANSUR (ADIYAMAN) ŞERʻİYE SİCİLLERİ

2.1. HISN-I MANSUR (ADIYAMAN) ŞERʻİYE SİCİLİ KATALOĞU VE BU GÜNE KADAR YAPILAN ÇALIŞMALAR

Adıyaman Şer‘iye Sicileri kataloğu aşağıdaki tabloda izah edilmiştir. Adıyaman’a ait toplam 48 adet şer‘iye sicili günümüze ulaşmıştır. Bu siciller (R.1287-1345) yılları arasında kaleme alınmıştır. Tabloda görüldüğü gibi kaleme alınan sicillerin 26 adedinin sayfa numarası kayıtlıyken, 22 adet sicilin numaraları kayıtlıylı değildir. Şer’iye sicilleri yıkılan Osmanlı sonrasında belirli merkezlerde toplanmış ardından da Adıyaman’a ait kadı sicilleri Adana Müzesine ve daha sonra da Milli Kütüphaneye taşınmıştır.

Tablo 1: Adıyaman Şer’iye Sicilleri Kataloğu33

Numarası Tarih (Hicrii) Adedi

236 1335-1336 218 237 1323-1325 108 238 1317-1319 - 239 1329-1333 220 240 1324 - 241 1331-1337 234 242 1337 - 243 1345 - 244 1338 298 245 1329 - 246 1326 276 247 1328 - 248 1329 - 249 1326 416 250 1329 - 251 1333 340 252 1328 -

(22)

12 253 1311 - 254 1316 90 255 1304 - 256 1314 - 257 1325 - 258 1324 - 259 1311-1312 90 260 1318 230 261 1327 - 262 1315 136 263 1334-1336 - 264 1335-1337 106 265 1336 20 266 1320-1321 - 267 1329 - 268 1329 - 269 1329-1340 210 270 1330-1332 - 271 1326 60 272 1334-1335 262 273 1287-1288 - 274 1301 - 275 1327 - 276 1329 32 277 1317 - 278 1328 100 279 1316 226 280 1329 - 281 1332 6 282 1314 68 283 1339-1340 -

(23)

13 İncelemer sonucunda 2018 Aralığına kadar Adıyaman Kadı sicilleri ile ilgili 10 tane yüksek lisans tez çalışması yapılmış ve bu çalışmaların arasından bazıları aynı defterin ikiye bölünüp ayrı iki çalışmasıdır. Bu tezler;

1.Abdulselam ERTEKİN, 282 numaralı Hısn-ı Mansur Şerʻiyye Sicili, H.1315-1316, Adıyaman Üniversitesi, Adıyaman 2012. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi.

2.Canan YÖRÜR, 259 numaralı Hısn-ı Mansûr Şer’iyye Sicili H.1312, Sütçü İmam Üniversitesi, Kahraman Maraş 2006. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi

3.Emine GÖKGEDİK, 239 numaralı Hısn-ı Mansûr Şer’iyye Sicili, H.1329-1333/M.1911-1915 Sütçü İmam Üniversitesi, Kahraman Maraş 2011. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi.

4.Feyzullah TEKEREK, 260 numaralı Hısn-ı Mansûr Şer’iyye Sicili, H.1311-1312 Sütçü İmam Üniversitesi, Kahraman Maraş 2005. Basılmamış yüksek Lisans Tezi. 5.İbrahim KANADIKIRIK, 260 numaralı Hısn-ı Mansûr Şerʻiyye Sicili, H. 1311-1312 Sütçü İmam Üniversitesi, Kahraman Maraş 2005. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. 6.Mehmed BAYDAŞ, 236 numaralı Hısn-ı Mansur Şerʻiyye Sicili, H. 1335-1336, Sütçü İmam Üniversitesi, Kahraman Maraş 2008. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi.

7.Nezir ÇAKMAK, 237 numaralı Hısn-ı Mansûr Şer’iyye Sicili H.1323-1325 Sütçü İmam Üniversitesi, Kahraman Maraş 1999. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi.

8.Ömer Faruk GÖKDENİZ, 262 numaralı Hısn-ı Mansûr Şer’iyye Sicili, H.1316 Sütçü İmam Üniversitesi, Kahraman Maraş 2006. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi.

9.Sungur DOĞANÇAY, 279 numaralı Hısn-ı Mansûr Şerʻiyye Sicili, H. 1316- M.1899, Sütçü İmam Üniversitesi, Kahraman Maraş 2011. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. 10.Yaşar ASALANYÜREK, 279 numaralı Hısn-ı Mansur Şerʻiyye Sicili, H. 1316-M.1899, Sütçü İmam Üniversitesi, Kahraman Maraş 2010. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi.

(24)

14

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

246 NUMARALI HISN-I MANSUR (ADIYAMAN) ŞER’İYE SİCİLİ 3.1. 246 NUMARALI HISN-I MANSUR (ADIYAMAN) ŞER’İYE SİCİLİ TANITIMI

246 numaralı Hısn-ı Mansur (Adıyaman) şer’iye sicili R. 1329/ M. 1911 yıllarına ait Adıyaman kadısının sicilde kaleme aldığı belgelerden oluşur.

Sicilde toplam 71 sayfa bulunmaktadır. 24.5 x 37 cm. boyutunda olan sicilin cildi; sırtı siyah meşin, satırları lacivert üzerine yeşil desenli muvakka ile yapılmıştır. Belgelerin yazısı bazen okunaklı bazı belgelerde ise de zor okunmaktadır. Tek kişi elinden kaleme alınmadığından olsa gerek belgelerdeki yazı dilinde farklılıklar gözlenmektedir. Belgelerdeki Türkçe dönemin sosyo-kültürel yapısını yansıtmaktadır. Ancak bazı yer, kişi isimleri, kişi lakabları yöreye has bir üsluba sahip olduğundan defteri kaleme alan kişininde yöre diline uzak olduğu anlaşılmıştır.

246 numaralı Hısn-ı Mansur (Adıyaman) şer’iye sicili 8 Temmuz 1322 başlayıp 20 Şubat 1326 tarihinde bitmiştir. Defterdeki belge numaraları ilk belgelerde karışık ve düzensiz verildiğinden yeniden sayfa numaralarını tasnif ederken sıralı olmasına dikkat edilmiştir. Belgede 213, 214, 249, 250, 259 sayfalarda belgenin silik olması nedeniyle belgenin geri kalan kısmını okunmuştur. 249. sayfanın sonunda yer alan davanın devamı 250. sayfada tamamlanmıştır ve 250. sayfa bundan ibarettir.

246 numaralı Hısn-ı Mansur (Adıyaman) şer’iye sicili transkripsiyonu yapılırken orijinal metinlerdeki numaralandırma aynı şekilde takip edilmiştir. Metinde mikrofilm, fotokopi hatası veya okunamayan kelimeler için (…) işareti kullanıldı. Şüpheli okunan kelimelerin sonuna (?) konuldu. Ayrıca sicilin mikrofilme alınması esnasında karşılıklı sayfaların orta kısımları tam olarak alınamadığı için kelimeler çıkmamıştır. Bu şekilde eksik ya da silik olan kelimeler eğer bir tamlamanın devami veya belgenin herhangi bir yerinde belirtilen bir hususun devam ise tamamlanmaya çalışıldı ancak okunamayacak cinsten olanlara (belgenin gerisi silik) denildi. Ancak ilk defa geçen bir isim, tarih yer adı veya rakam ise okunamadığından ( kesik) ile belirtildi.

(25)

15

Tablo 2: 246 Numaralı Hısn-ı Mansur (Adıyaman) Şer’iye Sicilnin Numara ve İçerik Tasnifi34

Sayfa Numarası

Sicil İçeriği

137 Darb ve yaralama, darp

138 Darb ve yaralama, yaralama ve ele geçirme

141 Hırsızlık, darb, darb ve yaralama

142 Darb ve yaralama, darb ve yaralama

145 Yalancılık, ters ilişki, darb ve yaralamaf

146 Darb, darb ve yaralama ve alıkoyma

149 Dolandırıcılık, darb ve yaralama

150 Darb ve yaralama, hırsızlık, darb ve yaralama

153 Kapı kırma, ekin anlaşmazlığı

154 Darb ve yaralama, elleriyle sarkıntılık darb ve yaralama

157 Dolandırıcılık, darb ve yaralama

158 Yalan beyan, darb, kötü hareket

161 Darb ve yaralama, alıkoyma ve darb, darb

162 Darb ve yaralama, yaralama ve darb

165 Darb ve yaralama, komşu duvarını yıkma

166 Kötü söz, Resmi evrağa karşı gelme, darb ve yaralama ve vazife

başındaki memura hakaret

169 Dolandırıcılık, yalacı şahitlik ve silah ile korkutma

170 Korkutmak maksadıyla silah bulundurmak, darb ve yaralama ve

alıkoyma

173 Kötü söz, silah ile korkutma

174 Mahkûm saklama, Darb ve yaralama

177 İcra memuruna vazife başında karşı gelme, darb ve yaralama

178 Darb ve yaralama, hakaret etme, darb ve yaralama

181 Memura mukavemet, hırsızlık, hırsızlık ve silah ile korkutma

34 Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, 246 Numaralı Hısnımansur (Adıyaman) Kadı Sicili, s. 71- 140.

(26)

16

182 Silah ile korkutma, hırsızlık

185 Harman hırsızlığı, darb ve yaralama, hırsızlık

186 Küfür ve kötü söz, ters ilişki

189 Darb ve yaralama, darb ve yaralama

190 Silah ile korkutma, büyük hırsızlık, hırsızlık

193 Görevi kötüye kullanma, yaralama, hırsızlık

194 Darb, hırsızlık, sahte ilanname

197 Silah ile korkutma, darb ve yaralama, darb

198 Yalan beyan, memura mukavemet, alıkoyma

201 Silah ile korkutma, asma bağı kütüklerine zarar verme

202 Kötü söz ve küfür ve darb, yaralama, öşr hırsızlık

205 Darb ve yaralama, küfür, darb

206 Darb, silah ile korkutma

209 Darb

210 Kötü söz, serserilik, darb ve yaralama

213 Ağaça zarar verme

214 Darb

217 Zina davası, kavga, küfür etme, alıkoyma ve darb

218 Darb, darb ve yaralama, saman davası, hırsızlık

221 Serserilik, darb, darb ve yaralama, yalancı şahitliğe yeltenme

222 Hakaret, darb, hırsızlık, darb

225 Darb, küfür etme, sarkıntılık, darb

226 Hırsızlık, dolandırıcılık, kurşunla yaralama

229 Silah ile korkutma, haneye silah ile tecavüz, darb, küfür etme

230 Serserilik, yaralama

233 Kumarbazlık, alıkoyma, icraya karşı gelme

234 Emniyeti su istimal, kavga, darb

237 Darb ve kötü söz, hırsızlık, kagva, darb

238 Memura mukavemet, darb, yaralama, alıkoyma

241 İcrâya karşı gelmek, silah ile korkutma, görevi kötüye kullanma

(27)

17

245 Emniyeti su istimal, hırsızlık

246 Darb, emniyeti sui istimal, hücum ve alıkoyma

249 Memura mukavemet

250 -

253 Kötü söz, darb ve yaralama, hırsızlık

254 Alıkoyma, yaralama, araziye müdahale

255 Darb ve kötü söz, darb ve yaralama, hırsızlık, dine kötü söz,

darb

256 Darb, hırsızlık, darb, yalan rapor, darb ve hakaret etme,

yaralama, hırsızlık

257 Darb, silah ile korkutma, hırsızlık, dine kötü söz, yataklık, halka

açık alanda silah sıkma

258 Nikâhlı kadın kaçırmak, kısrak hırsızlığı

259 Üzüm hırsızlığı, darb ve kötü söz

Tablo 3: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilnde Yer Alan Mahelle İsimleri35 Hısnımansur’un Eskisaray Mahallesi

Hısnımansur’un Kabcami Mahallesi Hısnımansur’un Haranos Mahallesi Hısnımansur’un Hace Ömer Mahallesi Hısnımansur’un Yenipınar Mahallesi Hısnımansur’un Musalla Mahallesi Hısnımansur’un Sıradut Mahallesi Hısnımansur’un Çaylak Mahallesi Behisni’nin Belviran Mahallesi Behisni’nin Ali Paşa Mahallesi Behisni’nin Meydan Mahallesi

35

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, 246 Numaralı Hısnımansur (Adıyaman) Kadı Sicili, s. 71- 140.

(28)

18

Tablo 4: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilinde Yer Alan Köy İsimleri36

Agköprü Karaköprü Ahmetkoca Kavaklı Akçalı Kavlakbol Alaköprü Kazoz Avkıyan Kelbesek Ayaş Kellim Balabanlı Kemerli Banikari Kerkitiş Bedbikan Kevbekan Bekircek Kırklı Birkan Kızılca Boyalı Kızılcahöyük Börkönek Kızılcapınar Çekçek Kotur Çelcecek Kuyucak Çemişkezekli Külaferyon Çergezi Mu’tariz Çınarlı Musalla Derdere Peşnik Dilgiyan Sahsor Duruş Severkan Düvel Sıradut Ebkündi Sicil Ezikanlı Şabi Faricikli Şeyhcur Foricik Şihkan Hacıhalil Terman Hacışeyhağa Ümran 36

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, 246 Numaralı Hısnımansur (Adıyaman) Kadı Sicili, s. 71- 140.

(29)

19 Haranos Vartanalı Haranot Yafe Hargüz Yenipınar Harut Yörükhan Hasankendi Yukarışeyhler Heştirar Zelc Horaf Zeman Horzen Kamışlı Karadut

Tablo 5: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilinde Yer Alan Meslek İsimleri37

Attar Kelekci Bakkal Köşker Bekçi Kunduracı Berber Kuyumcu Cünha Meyhaneci Çerçi Nalbant Çoban Odacı Çubukcu Pabuccu Çulcu Rençber Çulha Sarraf Debbağ Taşçı Değirmenci Terzi Dellal Uncu Ekmekçi Zabtiye

Helvacı Ziyaret bekçisi

Kahveci Kalaycı

37

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, 246 Numaralı Hısnımansur (Adıyaman) Kadı Sicili, s. 71- 140.

(30)

20 Katırcı

Tablo 6: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilinde Yer Alan Görevli İsimleri38 Belediye reisi Mehmed Ali Efendi

Belediye Tabibi Ardabeş Efendi

Bidayet Mahkemesi ikinci katibi İbrahim Efendi Hazine Vekili Abdurahman Efendi

Hukuki Umumiye Memuru Hacı Ömer Komiser vekili Ali Efendi

Mahkeme-i Şer’iyye Kâtibi Hidayet Efendi Maliye Tahsildarı Cezbizade Mehmed Efendi Nüfus Kâtibi Ali Efendi

Nüfus Memuru Mehmed Ali Efendi Süryani Katolik Papazı Samon Efendi

Süvari Tahsildarı Hacı Mollazade Nureddin Efendi Yolcu Memuru Mehmed Efendi

3.2. 246 NUMARALI HISN-I MANSUR (ADIYAMAN) ŞER’İYE SİCİLİNDEKİ BELGELERİN ÖZETLERİ

Sayfa 137

Davacı Hısnımansur’un Harut köyünden Bekir Hami ve oğlu Hüseyin ile davalılar Hısnımansur’un Sicil köyü sakinlerinden Kemerli Ali ve oğlu Allo ve Harto’nun oğlu Mahmud arasındaki kavganın sonucunda doktor raporları ilede desteklenen davacının lehine davalılar Allo ve Mahmud’un hüküm olarak haps cezası almalarına ilişkin dava kayıtlarını içermektedir.

Davacılar Hısnımansur’un Haranos (?) köyünden Bektaş Hacı Mustafa oğlu Hüseyin ve Meryem ile davalı Hısnımansur’un Haranos (?) mahallesinden Bektaş Hacı Mustafa oğlu Hüseyin’in biraderi Ahmed arasındaki kavganın sonucunda Ahmed’in, Hüseyin ve kız kardeşi Meryem’i darp ettiği şahitler ve doktor rapotuyla sabit görüldüğünden Ahmed’in on beş gün süreyle hasbine dair dava kayıtlarını içermektedir.

38

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, 246 Numaralı Hısnımansur (Adıyaman) Kadı Sicili, s. 71- 140.

(31)

21

Sayfa 138

Davacı Hazrasor’un Yafe köyünden ve göçer Ali Yusuf ile davalılar Hısnımansur’un Peşnik köyünden Hacı Kari ve biraderzadesi Seydi Ali Kari arasındaki Hacı Kari ve kardeşi Seydi Ali Kari ile birlikte Ali Yusuf’u darb edip bir dişini kırdıkları sabit görülmüş ve Hacı Kari vefat ettiğinden ceza almamış Seydi Ali Kari’nin ise üç ay süreyle hapsine karar verilmiştir.

Cereyan eden toplu kavga sonucu davalılar Hısnımansur’un Musalla köyünden Leblebici Mehmed oğlu Muhyiddin ve Kab Cami mahallesinden Berber Hasan oğlu Dellal Kör Mustafa ve İmamoğlu Rıza arasındaki davanın hükümlerini içerir. Muhyiddin’in Yeğen Bekir’i darb, yaraladığı ve Mustafa’nın da aranılmakda bulunduğu davada doktor raporu ve şahitlerinde yardımıyla beş ay süreyle hapsine karar verilmiştir. Daha sonradan Mustafa’nın olaya fiilen girmediği anlaşılınca beraat kararı alınmıştır Mustafa hakkında.

Davacılar Behisni kazâsının Meydan mahallesinden Kara Mehmed oğlu Abuzer ve Üzümcü Vakkas oğlu Mehmed ve davalılar Meserkat köyünden Hamidoğlu Hüseyin ve yine Meserkat köyünden Hamuş Kaman’nın İbrahim oğlu Musa eşeğini çalma davasının hükümlerini içerir.

Sayfa 141

Davacı Hısnımansur’un Kevlakbol (?) köyünden rençber kırk yaşında Halli Hacı bin Hacı Mustafa ve davalı Hısnımansur’un Kevlakbol köyünden kırk beş yaşında Rençber Mami Kartal bin Abbo ve Hasan Beğzadeoğlu Haco arasındaki kazan çalma davasının davalıların beraati ile sonuçlanan davanın hükümlerini içerir.

Davacı Kazaz köyünden Abuzer ile davalılar Hısnımansur’un Kamışlı köyünden Hüseyin Piri ve oğlu Molla arasındaki kavganın davalıların nefsi müdafa yaptıkları anlaşılması sonucu beraat kararına ilişkin hükümleri içerir.

Davacı Hısnımansur’un Haranos mahallesinden on sekiz yaşında Rencber Keselipayan oğlu Hüseyin bin Haso ile davalı Hısnımansur’un Haranos mahallesinden otuz yaşında Rencber Çolak Abbo oğlu Ahmed arasındaki kavganın şahitlerin yeminli ifadeleri sonucu davalının 15 gün süreyle haspsine ilişkin hükümlerini içerir.

(32)

22 Kamu hukuğu memuru ve davalılar Hısnımansur’un Hozren köyünden otuz yaşında Şeyho bin Mahmud diğeri on altı yaşında Abuzer bin Hemşo diğeri elli yaşında Kör Abbo bin Abbo diğeri Mahmud Kahyaoğlu Haso ve amcası Evs Abuzer ve Ümran köylü Ayballıoğlu Ali ve oğlu Mehmed ve Abi Zozo ve Hamuş Yusuf ve Kör Abbo’nun biraderi Mehmed ve Allı Hasan ve Molla’nın oğlu Allo ve Allı Cavi ve Mehmed Bedir ve eniştesi Mehmed arasındaki kavaganın sonucunda 13 kişinin mahkûm edildiği davanın hüküm ve kararlarını içerir.

Kamu hukuğu memurunun Osmanlı halkından Müslüman ve Musalla mahallesinden kırk yaşında evli çocuklu olup Yazmak Süleyman Haco bin Mehmed hakkında sunduğu kişi haklarına ve özgürlüklerini içeren beraat ile sonuçlanan davanın hükümlerini içerir.

Davacı Hısnımansur’un mâliye memuru Hace Ömer mahallesinden Cebcizade Mehmed Efendi’nin azâbı Celebkanlı Hüseyin oğlu Abuş ile davalı Yenipınar mahallesinden Rumiyanlı Aluş’un azabı Zekli Hasta Mehmed oğlu Bekir’in mahmudu bekâr on yedi yaşındaki ve hâlihazırda tutuklanmış Şeyho arasındaki ters ilişki davasının hükümlerini içerir.

Davacı Hısnımansur’un Musalla mahallesinden Behisni süvari jandarma efradından Yanicoğlu Vakkas ile davalı Musalla mahallesinden Kehuş Keranoğlu Behram Ağa’nın mahdumu yirmi beş yaşında rençber mücerred Şeyho arasındaki kavganın hükümlerini içerir.

Sayfa 145

Davacı kamu hukuğu memuru ile davalı Musalla mahallesinden Yazmak Süleyman Haco bin Mehmed arasındaki davanın hükümlerini içerir.

Davacı Hısnımansur’un mâliye tahsîldârı Hace Ömer mahallesinden Cebcizade Mehmed Efendi’nin azâbı Celebkanlı Hüseyin oğlu Abuş ile davalı Yenipınar mahallesinden Rumiyanlı Aluş’un azabı Zekli Hasta Mehmed oğlu Bekir’in mahmudu mücerred on yedi yaşında mevkuf Şeyho arasındaki ters ilişki davasında tutuklanmış olan Şeyho’nun fiili olarak bir eylemde bulunmadığı ve beraatine ilişkin kararları içerir.

Davacı Hısnımansur’un Musalla mahallesinden Behisni süvari jandarma efradından Yanicoğlu Vakkas ile davalı Musalla mahallesinden Kehuş Keranoğlu Behram Ağa’nın mahdumu yirmi beş yaşında geçimini tarımla uğraşarak sağlayan

(33)

23 Şeyho arasındaki. Şeyho’nun bizzat Vakkas’ı darb ettiği anlaşılmış ve Şeyho (tutuklu) iki ay süreyle hapsine kararı içerir.

Sayfa 146

Davacı Hısnımansur’un Kabcami mahallesinden Hafızoğlu Hamamcı Hafız Abdurrahman ile davalı yine aynı mahalleden sağır Şeyh Mehmed oğlu Mahmud arasındaki kavga sonucu davalı sağır Şeyh Mehmed oğlu Mahmud ‘un 1 haftalık hapis cezasına ilişjkin hükümleri içerir.

Davacı Hace Ömer mahallesinden Mehmed oğlu Taşcı Hacı Ömer ve kız çocuğu ile davalılar Hace Ömer mahallesinden Dellal Kör Mustafa Köşger Ahmed ve Eskisaray mahallesinden Berber Mehmed oğlu Berber Şeyho ve Hacı Ömer mahalleli Berber Hüseyin, Dellal Kör Mustafa ve Kabcami mahallesinden Çubukcu Mehmed oğlu Tekeci Hüseyin ve Hace Ömer mahalleli Taşcı Hacı Ömer’in karısı Hadice ve Dellal Kör Mustafa’nın kızı ve Taşcı Hacı Ömer’in diğer karısı Emine ve Dellal Kör Mustafa’nın diğer kızı Züleyha ve Kamiloğlu Sıddık arasındaki Dellal Kör Mustafa ve Şeyho ve Dellal Kör Mustafa’nın karısı Hadice ve kızı Züleyha’nın birliklte diğer kişileri darp ettikleri bunun sonucunda da Ahmed’in altı ve Şeyho’nun birer ay ve diğer Kör Mustafa’nın bir ay müddetlerle hapslerine, Dellal Kör Mustafa’nın karısı Hadice ve kerimesi Hadice’den de birer lira alınıp, Hacı Ömer’e verilmesine ve Çubukcuoğlu Hüseyin, Kamiloğlu Sıddık ve Hacı Ömer’in karıları Emine ve Hadice’nin beraatine. Hüseyin’in suçu görülmediğinden beraatine ilişkin kararları içerir.

Sayfa 149

Davacı Hısnımansur’un Hace Ömer mahallesinde Şerifoğlu Mehmed Seyyid ile davalı Hısnımansur’un Kellim karyeli Çavuşoğlu Abuzer katırcı Mehmed Seyyid’in emanet (kesik) Nizip köyünde bulunan Dayı Salih’e vermek üzre vermiş olduğu (kesik) ve on lirayı ve bir mektubu alarak ve elli altmış teneke kadar gazyağını telef edip başkasına verdiği söylenmiş ve bunun üzerine bir sene süreyle hapsine ve on liranın kendisinden tahsil edilip Mehmed Seyyid’e teslimine ilişkin kararı içerir.

Sayfa 150

Davacı Hısnımansur’un Musalla mahallesinden Hanibende’nin oğlu Abuzer ve Mehmed Ali ve Abuzer karısı Elif ile davalı Hazrasor’un Musalla mahallesinden

(34)

24 Talu’nun oğlu Abuzer bin Haso Dellal Kör Emin’in oğlu Kadir ve Fatıma Reşo’nun oğlu Ramazan arasındaki Abuzer ve Kadir ve Ramazan’ın davacı Abuzer ve mahdumu Ali ve zevcesi Elife’nin evlerinde oldukları hâlde taş atarak darb ve cerh etdikleri uygunca anlaşılamadığından Abuzer ve Kadir ve Ramazan’ın beraatine ilişkin kararları içerir.

Davacı Hısnımansur’un Eskisaray mahallesinden Andon oğlu Nersis ile davalı Hısnımansur’un Eskisaray mahallesinden Hafız oğlu Hüseyin bin Hüseyin ve Kör Ali’nin yeğeni Mahmud arasındaki Hasan ve Mahmud’un dükkânından ipliğini çaldıklarına ilişkin delil olmadığından beratlarına ilişkin kararları içerir.

Davacı Hısnımansur’un Yenipınar mahallesinden Beyzade oğlu Hüseyin ile davalı Hazrasor’un Kabcami mahallesinden Cin Ali oğlu Hüseyin ve Dellakoğlu Mahmud ve Mahmud’un kardeşi Kör Kevsili ve Derviş Ağa’nın oğlu Mehmed ve İmam ve Durak arasındaki Cin Ali oğlu Hüseyin ve Dellakoğlu Mahmud ve Mahmud’un biraderi Kör Kevsili ve Derviş Ağa’nın oğlu Mehmed ve Tacir oğlu Şeyho’nun üvey evladı İmam ve Ahmo’nun oğlu Durak’ın kendisi Beyzade’nin oğlu Hüseyin’i darb ve yaraladıkları kendilerinin Mehmed Hasan ve (…) oğlu İbrahim’in (kesik) ve adı geçen hanımın hareketi üç ay müddetle hapslerine ve bir aded altın (kesik) hanımdan alınıp Abdullah Efendi’nin akaratıyla (kesik) Abdullah Efendi ve Kehhari (kesik) ve Hüseyin ve Çolak Mehmed’in de suçları görülemediğinden beraatlerine ve sebeb (kesik) olmadıkları halde Abdullah Efendi ve İbrahim ve Çolak Mehmed’in mahkeme harcı yatırmalarına ihtiyar Hacı Musa oğlu İbrahim bin Mehmed haklarında itiraz ve diğerleri (kesik) Mehmed ve İbrahim ve Kehhari ve Hüseyin haklarında da kabil-i istinaf olmak üzre (kesik) kararları içerir.

Sayfa 153

Davacı Hısnımansur’un Eskisaray mahallesinden Maraşlı Artin ile davalılar Hısnımansur’un Eskisaray mahallesinden Berber Karabet ve Kürkci oğlu Serkis ve Barso karısı Meryem arasındaki davalıların gece vakti aniden davacının kapısını kırmaya yönelik eylemlerini ve davanın sonuçlarını içerir.

Davacı Hısnımansur’un Yenipınar mahallesinden Darıcıoğlu Hacı Ahmed ile davalı Hace Ömer mahallesinden Çoban Kado Beko ve (…) Abbo ve Hamuş Pazarî arasındaki ekili olan arazinin zararının (elli guruş ) davalılar tarafından karşılanmasına ilişkin davanın sonuçlarını içerir.

(35)

25

Sayfa 154

Davacı toplum huzurundan sorumlu Osmanlı memuru ile davalılar Hısnımansur’un Musalla mahallesinden Mehmed oğlu İsmail Eskisaray mahalleli Çekçekli Hüseyin oğlu Hamo ve Keşo oğlu mühtedi hıdmetkar Hasan ve Mehmed oğlu Osman ve Abuzeroğlu Bekir ve Mamekolu’nun yeğeni Hüseyin bin Derviş arasındaki kavganın sonucunda doktor raporlarıyla davalıların suçları sabit görülen Bekir’in vefat ettiğinden dolayı ceza alamayacağından, İsmail ve Hüseyin oğlu Hamo ve Hasan ve Mehmed oğlu Osman ve Mamekolu’nun yeğeni Hüseyin’in birer hafta süreyle hapslerine altmış guruş sorgu harçlarının da Hamo ve Hasan’dan alınmasına ve İsmail’den elli guruş belge harcının alınmasına ilişkin kararları içerir.

Davacılar toplum huzurundan sorumlu Osmanlı memuru ile Eskisaray mahallesinden (kesik) Sergisk kardeşi ve kız evlatları Hatun ve Meryem arasındaki davada Bedros ve Begos, Hatun ve Meryem’e elleriyle sarkıntılık ettikleri ve bunun üzerine Kuyumcu Sergis ve Meryem’in babası Kivork ve Kazo’nun oğlu Sergis’in hep birlikte tacizci Begos ve Bedros’u döverek uyardıkları ve doktor raporları mündericatı ve şahidlerin yeminli ifadeleri sonucunda üçer ay süreyle hapslerine ve Sergis, Kifork ve diğer Sergis’in de yaptıkları eylemin birer hafta hapslerine ilişkin kararları içerir. Sayfa 157

Davacılar Ağköprü köyünden Hacı Bestikoğlu Ali ile davalı Kabcami mahallesinden Pabuccu Cemo’nun oğlu Maci arasındaki davacı hakkındaki para çalma ve el koyma davasında yeterli görülmeyen deliller sonucu berat kararına ilişkin hükümleri içerir.

Davacı Kuyucak köylü Ebi Memi Piri’nin karısı Fatıma ile davalı Kuyucak köylü Abuzer bin Abdi Bey , Hüseyin Yusuf Hacı ve Abuzer ,Veysi ve Mehmed , Ali ve Hasan arasındaki Abdi Bey, Hüseyin Yusuf Hacı, Abuzer, Veysi, Mehmed (kesik) ve Hasan’ın Fatıma’yı dap ettikleri doktor raporu ve mahkemede kendi ifadeleri sonucu anlaşılmış bunun üzerine Abdi Bey, Hüseyin Yusuf Hacı (kesik) Abuzer, Veysi, Mehmed, Ali ve Hasan’ın birer ay süreyle hapslerine karar verilmiştir.

Sayfa 158

Davacılar toplum huzurundan sorumlu Osmanlı memuru ile davalı Hace Ömer mahallesinden Hayyam Osman zade Abdurrahman Bezmi arasındaki Abdurrahman Bezmi araındaki yalan beyanda bulunma davasına ilişkin kararları içerir.

(36)

26 Davacılar Mühtediye Ekmekci Begos’un kızı Hanım ile davalı Hace Ömer mahallesinden Kalaycı Mustafa oğlu Topal Hasan arasındaki Hasan’ın Hanım’ı darb ettiği kendi ifadesi, şahit ifadeleri ve doktor raporları ile sabit görülüp 1 hafta hapis kararına ilişkin kararları içerir.

Davacılar Musalla mahallesinden Melekoğlu Hamo’nun karısı Hadice ve Eskisaray mahallesinden Kör Ali oğlu Mustafa’nın karısı Fatıma ile davalılar Musalla mahallesinden Bakkal Şeyho oğlu Ali araındaki ters ilişki davasının davalı Ali’nin Hatice ve Fatma’ya fiilen teklifte bulunduğu saptanıp üç ay hapsine ilişkin kararı içerir. Sayfa 161

Davacılar Hısnımansur’un Yenipınar mahallesinden Hüseyin bin Hasan ile davalılar Hısnımansur’un Yenipınar mahallesinden Eşmesiz Allo’nun karısı Uzun Elif binti Bayırlı Hüseyin arasındaki davanın davalı Hüseyin’in bir ay hapsine ilişkin kararları içerir.

Davacılar Malatya’nın Hacoh köyünden Hasan oğlu İmam ile davalılar Hısnımansur’un Şeyhcur köyünden Musti Dede oğlu Derviş arasındaki kavaganın davalılar aleyhine sonuçlanmasına ilişkin kararları içerir.

Davacı Yenipınar mahallesinden Çalkayış zevcesi Hanım ile davalı Yenipınar mahallesinden mezbure Hanım oğlu Salih arasındaki kavga sonucu şahitler ve doktor raporları ile Hanım’ın bir hafta hapsine ilişkin kararları içerir.

Sayfa 162

Davacı Eskisaray mahallesinden Rumiyanlı oğlu Sıddık ile davalı Eskisaray mahallesinden Aşkadini’nin oğlu Mehmed arasındaki kavga davasının sonucunda davalı Mehmet’in suçsuz bulunmasına ilişkin kararları içerir.

Davalılar Hısnımansur’un Haranos mahallesinden Abdülgani Efendi oğlu Hüseyin diğeri Kabcami mahallesinden Arab Şeyho oğlu Hamido diğeri Kabcami mahallesinden İbrahim bin Molla Abuzer’in aralarındaki kavga sonucu davalılar hakkındaki hükümleri içerir.

Sayfa 165

Davacılar Hısnımansur’un Hace Ömer mahallesinden Merbatoğlu Mehmed’in oğlu Abidin ve kardeşi Emine ile davalılar Hısnımansur’un Hace Ömer mahallesinden elli yaşında işsiz Kör Hasan diğeri Hazrasor’un Hace Ömer mahallesinden Abbo’nun oğlu İmam ve Kör Hasan’ın karısı Ayişe ve imamın kız kardeşi işsiz Fatıma arasındaki

(37)

27 Ayişe ve Fatıma, Abidin ve kız kardeşi Emine’yi darb ve yaraladıkları şahitlerinde ifadeleri yardımıyla davalılar hakkında bir ay müddetle hapsine karar verilmiş. Ayişe ve Fatıma’nın dahi birer hafta müddetlerle hapslerine ve Kör Hasan’ın ef‘al-i mezkûre cür’eti (kesik) anlaşılamadığından beraatine karar verilmiştir.

Davacı Kabcami mahallesinden Hacı Gönenoğlu Halil ile davalı Kahveci Kadir oğlu Mehmed arasındaki yakıp yıkmak ile alakalı davanın içeriğidir.

Sayfa 166

Davacı Hısnımansur’un Yenipınar mahallesinden Çalkayışzade Mehmed ile davalı Kabcami mahallesinden Çörekcizade Hacı Efendi arasındaki kötü söz söyleme davasında beraat kararına ilişkin hükümleri içerir.

Davalılar Hısnımansur’un Eskisaray mahallesinden Lefto’nun oğlu Şerif hakkındaki emirlere uymamaya ve düğünde uygunsuz hareketler yapmaya ilişkin dava hükümlerini içerir.

Davalılar Hısnımansur nüfus me’mûrı Mehmed Ali Efendi hakknda Ahmed adında bir şahıstan para talep ettiği ile alakalı davada nüfus memuru Mehmed Ali Efendi’nin beraat kararına ilişkin hükümleri içerir.

Davacı Beko Bekri ile davalı Hısnımansur’un Eskisaray mahallesinden Şişmaniyan Sergis oğlu Avakim, Hazeryan Filibos, Zernekyan Abram oğlu Kifork, Şuşiniyan Mıkırdıç oğlu Nazar, Hambarsom Zernekyan Agop Ağa, Şişmaniyan Makdis Kirkor oğlu Sergis ve Begos Ağa’nın oğlu Artin nam-ı diğeri Aruş ve Bedros oğlu Agop ve Manukyan Kifork oğlu Begos ve Karagöz oğlu Kerakos nam-ı diğeri Kelo ve Kırık Bedros oğlu Haci arasındaki silah sorunu ve yalancı şahitlik davasında taraflar suçsuz bulunup beraat kararıyla ilgili hükümleri içerir.

Sayfa 170

Davacı Hısnımansur’un Yenipınar mahallesinden Bakkal Receb Ağa bin Mehmed Efendi ile davalı Hısnımansur’un Yenipınar mahallesinden Bahaeddin bin Mehmed Efendi Bahaaddin kardeşi vefat etmiş olan Recep Ağa’ya kötü sözler söyleme nedeniyle Bahaaddin’in dört ay müddetle hapsine karara ilişkin hükümleri içerir.

Fi 25 Mart 1326 (Hicri) senesinde davacı Kızılcahöyük köyünden Hasan karısıi Emine ile davalı Haçova köyünden olup Kızılcahöyük köyünde ikamet eden Mameki oğulları İsmail ve Hamo araındaki kavga İsmail ve Hamo’nun Emine’yi darb ettiğine

(38)

28 dair iddaanın asılsız oluşu sonucu İsmail ve Hamo’nun beraati ve mahkeme masraflarının Emine’den tahsiliyle sonuçlanan davanın hükümlerini içerir.

Sayfa 173

Davacı Hısnımansur’un Hace Ömer mahallesinden Bakkal Mevlud bin İbiş ile davalılar Musalla mahallesinden Çulha Reşid bin Şeyh ve yine aynı mahalleden Bakkal Mahmud bin Şeyh arasındaki kötü söz söyleme davasının beratle sonuçlanan kararlarını içerir.

Davalılar Hısnımansur’un Eskisaray mahallesinden Şeyho bin Mehmed ve yine aynı mahalleden Şilte Yusuf oğlu Abdo ve kardeşi Kadir ve İbi Güllü’nün oğlu Haco ve Kör Abdullah oğlu Aybo ve Hacı Keleş oğlu Mustafa ve Çoban Evso oğlu Hüseyin arasındaki Şeyho , Şilte Yusufoğlu Abdo ve Çoban Evso oğlu Hüseyin’i kasten silah ile korkuttuğu şahitler ve davalılar arasındaki ifadeler sonucu Şeyho altı ay hapsine ve Şilte Yusuf oğlu Abdo ile kardeşi diğeri Kadir ve İbi Güllü’nün oğlu Haco ve Kör Abdullah oğlu Aybo ve Hacı Keleş (kesik) Mustafa ve Çoban Evso oğlu Hüseyin ile Osman Çavuş’un yeminli ifadeleri sonucu beraatlerine ilişkin kararı içerir.

Sayfa 174

Davacı Hısnımansur’un Kabcami mahallesinden Hasan Efendi oğlu Hacı Efendi ile davalılar Hısnımansur’un Kabcami mahallesinden Abdülkerim zade Hacı Mehmed Ali Efendi arasındaki mahkûm saklama davasında Hacı Mehmed Ali Efendi’nin Hasan Efendi’nin oğlu Hacı’nın pederinin katlinden (…) düğününe davet ettiğine dair belgenin usulsüz bir ihbar olduğuna dair beraat kararlarını içerir.

Davacı Hısnımansur’un Eskisaray mahallesinden Nalbandbaşı Ohannes oğlu Nalband Karabet ile davalılar Hısnımansur’un Eskisaray mahallesinden ermeni asıllı Karabet oğlu Agop ve yine aynı mahalleden Nalband Sergis oğlu Karabet arasındaki Ohannes oğlu Karabet’i yirmi günden fazla işine gidemeyecek derecede dövdüğü şahitler ve doktor raporlarıyla sabit görüldüğünden altı ay süreyle hapsine ve diğer şahit Sergis’inde mahkemeye karşı yalancı şahitlik suçundan dolayı üç ay süreyle hapsine ilişkin dava kararlarını içerir.

Sayfa 177

Davalılar Eskisaray mahallesinden Attar Sergis ve Papaz Kirkor Efendi vazife başındaki memura karşı gelme davasında davalılar hakkında yapılan incelemeler ve

Şekil

Tablo 1: Adıyaman Şer’iye Sicilleri Kataloğu 33
Tablo 3: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilnde Yer Alan Mahelle İsimleri 35 Hısnımansur’un Eskisaray Mahallesi
Tablo 5: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilinde Yer Alan Meslek İsimleri 37
Tablo 6: 246 Numaralı Adıyaman Kadı Sicilinde Yer Alan Görevli İsimleri 38 Belediye reisi Mehmed Ali Efendi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kıdvetü’n-nüvvab ve’l-müteşerri’în Kayseriyye kazasında bi’l-fi'l-naibü’ş-şer’i şerif olan Mevlana (…) zîde ilmühû tevkî'-i refî'-i hümâyûn vâsıl olıcak ma'lûm

Ma‘ruz-u dâi‘leridir ki: Gürün kasabasında Abdulfettah ağa mahallesi ahâlîsinden Kocabey oğlu işbu rafi‘ü’l-i‘lam Molla Ahmed bin Mustafa kasaba-i mezbûrenin

Medine-i Ayıntab‟da Cevizlice Mahallesi ahâlisinden iken bundan „akdem fevt olan Es Seyyid Arab Çelebi ibni Hasan‟ın verâseti zevce-i menkûha-i metrûkeleri Hanım binti

Eğin kazâsı mahallâtından Bağçe mahallesi sâkinlerinden olup bundan akdem vefât iden Mustafa Efendi ibn-i Mehmed bin Abdullah'ın verâseti zevce-i menkûha-i

Oldur ki Kasaba-yı Ayntab Mahallatı’ndan Yahni Mahallesi’nden bundan akdem fevt olan Hacı Ümrȃn’ın Osman ve Mehmed ve Ali nȃm yetimlerine vasȋ nasb olan

Medine-i Ayntab’da Mestancı mahallesi ahâlisinden iken bundan akdem fevt olan Muhsin-zâde Ahmed Ağa el-Hâc Ahmed Ağanın verâseti zevce-i menkuhe-i metrukesi

Medîne-i Ayıntab‟da Tarla-yı Cedîd Mahallesinde sâkin iken bundan akdem fevt olan El Hac Ömer bin Halil ÇavuĢun sülbi kebîr oğulları Ali ve Yasin ve cüssesinin

Medine-i Ayntab’da Tarla-yı Atik Mahallesi ahalisinden Battal es-Seyid Ömer beğ tarafından vekil-i müseccil-i şer‛isi olan yeğen es-Seyid Ali Ağa nam kimesne ve Medine-i