• Sonuç bulunamadı

Samsun Mevlevîhânesi (Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi'deki belgelere göre)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Samsun Mevlevîhânesi (Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi'deki belgelere göre)"

Copied!
275
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI YENİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

SAMSUN MEVLEVÎHÂNESİ

(Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi’ndeki Belgelere Göre)

Yüksek Lisans Tezi

Danışman

Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ

Hazırlayan Gülşen TOPRAK

(2)
(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Adı Soyadı Gülşen TOPRAK

Numarası 044202031005 Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Yeniçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora

Ö

ğrencinin

Tezin Adı Samsum Mevlevîhânesi (Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi’ndeki Belgelere Göre)

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası (İmza)

(4)
(5)
(6)
(7)

ÖNSÖZ

Anadolu topraklarında doğan ve buradan yayılmış olan 700 yıllık bir geçmişe sahip Mevlevî Tarikati, eğitim, teşkilat açısından çok zengin bir yapıya sahiptir. Bu tarikatı bir müessese olarak ele aldığımızda icra ettiği faaliyetler Tük sosyal, kültürel ve ekonomik hayatını göstermekle kalmayıp Anadolu toprakları dışına kadar çıkmış ve birçok bölgede tesirini bırakmıştır. Onun bu denli yayılması diğer tarikatlara nazaran daha çok hoşgörü anlayışına dayalı olması ile doğrudan ilgilidir.

Mevlevî kültürü gereği Mevlevîhâneler iki kısımda mütâla’a edilmişlerdir: Birincisi içlerinde çile çıkarılan Mevlevî dedelerin yetiştiği Mevlevî âsitâneleri, diğeri ise sadece bulundukları yerde temsilciliğini yapan Mevlevî zâviyeleri. Bunlardan Karadeniz sahilinda varlığı tespit edilen ve zâviye olarak nitelendirilen Samsun Mevlevîhânesi (zâviyesi) bizim araştırma konumuzu teşkil etmektedir.

Samsun Mevlevîhânesine dair ele aldığımız belgeler Mevlânâ Müzesi Arşivi'ndeki 36, 51, 86 ve 87 nolu zarflarda bulunmaktadır. Bu belgeler 1867/1912 yıları arasındaki Samsun Mevlevîhânesi ile Konya âsitânesi arasındaki yazışmaları ihtivâ etmektedir.

Araştırmamızda 36 nolu zarfta Konya' da Evkâf-ı Celâliye'ye ait kur'a ve mezâri' ve zeminler hakkındaki defter kaydı ve 51 nolu zarfta yer alan bir kısım belgeleri konumuzla ilgili olmadığı için çalışmamız dışında bıraktık.

Çalışmamızın içeriği; 36. zarfta Samsun Mevlevîhânesi'nin tevliyeti hakkında berat ve buna dair 1329 rûmiye Şura-yı Devlet kararı, 51. zarfta Samsun Mevlevîhânesi Şeyhi Hasip Dede’nin, 14 Kânûn-ı evvel 1327 tarihli mektubu ile Çelebi’ye, Tekke’de İsm-i Celâl çektirdiğini, öbür tarikatlarin şeyhlerini davet ettiğini, arada bir ittihad-ı terakkî kulübüne gittiğini bildirdiği arzı, yine aynı zarfta, Abdülvâhid Çelebi’nin Samsun Mevlevîhânesi'ne şeyh ta'yin ettiği Ali Enver Dede' ye 20 Zilka'de 1321' de (1904) verdigi icâzetnâme sûretiyle Samsun Mevlevîhânesi'nin 1327 Ağustos, Eylül, Teşrîn-i evvel Teşrîn-i sâni vâridât ve sarfiyâtını gösterir cedvel, yine Samsun'a ait muharrerât, 86. zarfta Mevlevîhâne'nin tamir ve inşa'sına mahsus plan ve haritası ile cerayân eden mu'âmelâtın mühim kısmı ve Mevlevîhâne'nin masraf cedvelleri, Mevlevîhâne'ye çekilen telgraflar, Samsun Mevlevîhânesi'nin eski şeyhi merhûm Cemal Dede oğlu sâbık-ı postnişin Ali Enver Efendi vâlidesi Zeliha Hanım ile yeni postnişin Hüseyin Hasib Dede arasındaki mücâdele ve

(8)

muhâlefete ait her iki tarafın çelebiye ârızaları, halk mazbataları ve Hasib Dede'nin azli ile ilgili konuları içermektedir.

Bu çalışmam sırasında bana yardım ve desteklerinden dolayı değerli hocam Prof.Dr. Bayram Ürekli ve kıymetli babam Mustafa Şahin’e teşekkürü bir borç bilirim.

(9)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Gülşen Toprak

Numarası 044202031005 Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih / Yeniçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Bayram Ürekli

Ö

ğrencinin

Tezin Adı Samsun Mevlevîhânesi ( Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi’ndeki Belgelere Göre )

ÖZET

SAMSUN MEVLEVÎHÂNESİ

( Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi’ndeki Belgelere Göre)

16. yüzyılın ikinci yarısında varlığı teşekkül eden Samsun Mevlevîhânesi, bir zâviye niteliğinde olup ismine en eski 1576 yıllarına ait tahrir defterlerinden ulaşılabilmiştir. Karadeniz sahilinde varlığı tek olduğu anlaşılan Mevlevîhane’nin eskiden Musallâ Mevkii diye bilinen, bugün Samsun- Çarşamba yolu üzerinde ve Hükûmet Konağı yakınlarında, Mevlevîhâne Caddesi civarında olduğu tespit edilmiştir.

Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi’ndeki 36, 51, 86 ve 87 nolu zarflarda yer alan 1911-12 yılları Postnişin Hasip Dede dönemine ait kayıtlardan Samsun Mevlevîhânesi ile ilgili bilgiler elde edilmiştir. Buna göre Mevlevîhane’nin yeri, inşaatı, tamiri, Mevlevîhane Vakfı ve gelir- gider kayıtları, Mevlevîhane’deki demirbaş eşya listesi ve Mevlevîhane’de görevli postnişinler başta olmak üzere diğer görevliler tesbit edilmiş olup bunların icra ettiği faaliyetlere de yer verilmiştir.

Postnişin Hasip Dede’nin Mevlevîhane’nin yeniden inşası için hazırlamış olduğu plan ve proje doğrultusunda Mevlevîhane’nin mimarisi ile ilgili pek çok detaya ulaşmak da mümkün olmuştur. Ancak son dönemin en iyi çözümlemelerinden olan Mevlevîhane’nin tüm teşkilatı muhteviyatı kaydedilmeden yok olmuştur.

(10)
(11)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Gülşen Toprak

Numarası 044202031005 Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Yeniçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Bayram Ürekli

Ö

ğrencinin

Tezin İngilizce Adı Samsun Mevlevîhânesi ( According to the documents in Konya Mevlânâ Museum Arşives)

SUMMARY

Samsun Mevlevîhânesi ( According to the documents in Konya Mevlânâ Museum Arşives)

Samsun Mevlevîhânesi, which was formed in second half years in 16. century, is an angle quality and you you can Access its name from the oldest writing down books which were belong to 1576 years. Mevlevîhâne , wich was understood as the only on in Black Sea coast , is determined in Mevlevîhâne Avenue surrounding which on Samsun –Çarşamba way and nears of government house today and wich was known as Musalla in past .

İnformation is attained from regisrations, wich are belong to sheikh Hasip Grandfather term wich is betımeen in 1911 and 1912 years in envelopes in number 36, 51, 86 and 87 in Konya Mevlânâ Museum Archives . According to this Mevlevîhâne’s place , construction , repairing , Mevlevîhâne Waaf and income –outgoings registrations, iron goods list in Mevlevîhâne and as the first responsible sheikhs and other officials , who were in duty in Mevlevîhâne , are determined and activities , which were carried out by them , are mentioned.

Accessing to a lot of details about Mevlevîhâne’s architecture is possible by the help of sheikh Hasip Grandfather’s scheme and project wich were prepared to repair the Mevlevîhâne again. But Mevlevîhâne’s whole organization content, wich is the best analiysis of the most recent term, dissappeared withoutregistering.

(12)
(13)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... i

YÜKSEK LİSANS TEZ KABUL FORMU ... ii

ÖNSÖZ...iii

ÖZET... v

SUMMARY... vi

KISALTMALAR...ii

GİRİŞ... 1

1.Mevlevîlik, Osmanlı Devletindeki Yeri ve Önemi ... 1

2.Konya Mevlânâ Müzesi Merkez Arşivi ... 5

I. BÖLÜM 1.SAMSUN MEVLEVÎHANESİ... 8

A.Adı ... 8

B.Yeri ve İnşa’atı... 9

C.Ta ‘miri ... 12

D.Hasip Dede’ nin İnşa ‘at Projesi ... 14

2.GÖREVLİLER... 20

A. Postnişînleri ... 20

B.Diğer Görevliler... 23

II. BÖLÜM 1.VAKIFLARI VE GELİR GİDERLERİ... 25

A.Vakıfları... 25

B.Gelir – Giderleri... 26

2. MİMARİSİ... 33

A. Semâhâne :... 33

B. Selamlık, Meydan odası, Fırın ve Matbah Projesi... 34

3. DEMİRBAŞ EŞYASI... 35

4.ARŞİV ... 39

III. BÖLÜM 1. SOSYAL FAALİYETLER... 43

A. Balkan Harbindeki Faaliyetler... 43

(14)

2. ŞEYHLİKLE İLGİLİ MESELELER ... 45

A. Postnişîn Hasip Dede ile Eski Şeyh Ailesinden Züleyha Hanım Arasındaki Mücâdele ... 45

B. Hasib Dede ile Züleyha Hanım Arasındaki Anlaşmazlığa dair Merkeze Çekilen Telgraflar ve Aks-ı Sadâ Gazetesi Yayınları... 47

SONUÇ... 48

BİBLİYOGRAFYA... 50

A. ARŞİV KAYNAKLARI... 50

B. DİĞER KAYNAKLAR... 50

(15)

KISALTMALAR

MMA Z. : Mevlânâ Müze Arşivi Zarf DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi SÜ : Selçuk Üniversitesi

MEB : Millî Eğitim Bakanlığı TTK : Türk Tarih Kurumu

İÜİF : İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi T.A.D. : Türkiyât Araştırmaları Dergisi

Ens. : Enstitü

OA. : Osmanlı Araştırmaları Y.K.Y. : Yapı Kredi Yayınları a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale b. : Bin,ibn bk : bakınız S. : Sayı C. : cilt s. : Sayfa hz. : Hazırlayan trc : Tercüme eden v.b. : Ve benzeri çev : Çeviren yay. : Yayınlayan mec. : Mecmuası

(16)
(17)

GİRİŞ

1.Mevlevîlik, Osmanlı Devletindeki Yeri ve Önemi

Türk - İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan Hz. Mevlânâ' nın 1273 yılında vefatının ardından onun adına kurulan tekkelere Mevlevîhâne denilmektedir. Mevlevîhâneler birer ilim irfan yeri olup namazgâhı, semâhânesi, hücre odaları, çilehânesi, selamlığı, çelebi dâiresi ile mu'azzam bir bütünlük arz eder. Konya'da kurulup genişleyen Mevlevîhâne diğer pek çok Mevlevîhânelere örnek niteliktedir. Daha Mevlânâ hayatta iken Anadolu'nun bir çok yerinde Mevlânâ ve ailesinin tanındığı ve taraftar topladığı bir gerçektir.(1) Selçuklu veziri, Mevlânâ müridi, Mu'ineddin Pervâne aracılığıyla Tokat'ta tanınan Mevlânâ, Kayseri'de de yine Pervâne'nin inşa ettirdiği medrese ile ismini duyurmuştur. Eflakî'den alınan bilgilere göre medrese tamamlanınca Mevlânâ hayatta olmadığından onun meşhur oğlu ve Mevlevîliğin kurucusu Sultan Veled açılışa davet edilmiştir.(2)

Sultan Veled’in, yerine oğlu Ulu Ârif Çelebi’yi bırakması tarikatın tarihinde dönüm noktası oluşturmuş ve bu olayın ardından Mevlevîlik “ Çelebi ” ünvanıyla anılan Mevlânâ soyuna mensup şeyhler tarafından temsil edilmeye başlanarak Konya Mevlânâ Dergahı ve Çelebilik makamı Mevleviyye Tarikatının idare merkezi haline getirilmiştir. Gittiği hemen her yerde zaviye kurarak Mevlevîliğin yayılmasına büyük katkı sağlayan Ulu Ârif Çelebi, Mevlânâ ailesini tanıtmak maksadıyla Sivas Bayburt, Erzurum, Irak, Tebriz’de önde gelen yöneticilerle görüşüp, Selçuklu Devleti’nin çöküşüyle yükselen Türkmen Beyliklerinden Germiyanoğulları gibi Konya dışındaki önemli merkezlere kadar ulaşmıştır. Nitekim Kütahya jeopolitik yönden oldukça önemli bir yer olup Germiyanoğulları zamanında mevlevîlerin faaliyetleri burada yoğunlaşmıştır.Yakupoğullarından I. Yakup Ulu Arif Çelebi’nin mürididir. Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi’nin gayretleri sonucu yaygınlaşmaya başlayan Mevlevîlik, XIV. yy.’ın ilk yarısında kuruluş sürecini tamamlayarak XV. yy.’a intikâl etmiştir.(3)

_________________

1. Abdülbaki GÖLPINARLI, Mevlana'dan Sonra Mevlevîlik, İnkılap ve Aka Yayınları, II.Baskı, İstanbul 1983, s.69; Hasan Yüksel, “Tokat Mevlevihanesi”, II. Milletler Arası Osmanlı Devletinde Mevlevîhâneler Kongresi(Tebliğler) , Mayıs 1996, T.A.D, S. 2, s.61.

2. Ahmet Eflâkî, Menâkıbü’l-Ârifîn (Ariflerin Menkîbeleri), (trc.Tahsin Yazıcı), MEB.yay., İstanbul 1989, II, s.216; Mehmet ÇAYIRDAĞ, “Kayseri Mevlevihanesi”, II.Milletler Arası Osmanlı Devletinde Mevlevihaneler Kongresi (Tebliğler) , s.91. 3. Eflâkî, a.g.e, II, s. 281,282 ; Gölpınarlı, a.g.e , s.70-72; Hasan Özönder, “Kütahya Mevlevîhânesi” II. Milletler Arası

(18)

Mevlevî ta’biri Belh’li Celâleddîn Muhammed’e yani Mevlânâ’ya ithâfen kullanılmakta olup Anadolu’yu en çok etkileyen tarikat olarak biline gelmiştir. Mevlânâ’nın babası Bahaeddîn Veled , devrinin en büyük din ve tasavvuf âlimlerindendir ve “Sultânü’l-‘ulemâ” (Âlimlerin Padişahı ) olarak ün yapmıştır. Tefsir sahibi Fahreddin Râzî ile arası açılan Bahaeddîn Veled “ bir ülkede iki padişah fazla” diyerek Belh’i terk etmiş, Bağdat, Malatya, Erzurum derken Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykûbat’ın davetiyle Konya’ya gelmiştir.(4) Sanatkârlara, âlim, fâzıl ve tasavvuf ehline gösterdiği ilgi ve himaye edici tavırlarıyla bilinen Sultan, Mevlânâ ve ailesini bir medreseye yerleştirmiştir.(1220)(5)

Mevlânâ 23 Şubat 1231 tarihinde babasının vefatından sonra 24 yaşında iken babasının müridlerinden Tirmizli bir Türk âlimi olan Şeyh Seyyid Burhâneddîn’den ders almıştır. Eflâkî ve Feridun Sipahsâlar’da anlatıldığına göre Mevlânâ Seyyid Burhâneddîn’e mürid olduğu 9 yıllık süre zarfında Şam ve Halep’e gitmek sûretiyle zâhir ilimlerde daha da ilerlemiş, Arap dili ve edebiyatı, lugat, fıkıh, tefsir ve hadis gibi ilimler başta olmak üzere aklî ve naklî ilimlerden icâzet almıştır.(6) Böylelikle devrinin en büyük ilim âlimi ve ilim otoritesi haline gelmiştir.

Dînî ve tasvvufî konularda aldığı eğitimle beraber 1244’de Şems-i Tebrizî ile tanışması Mevlânâ’yı farklı bir coşkuya sevketmiştir. İki dost ilâhî sohbetlere dalıp okutmak, öğretmek ve va’az etmekten uzak kalmışlardır. Bundan böyle vaaz meclislerinin yerini semâ’ almıştır.(7) Mevlâna Şems’le ayrılıklarının ardından irşad, eğitim, terbiye esaslarına geri dönüp Selahaddin Zerkûb’u kendisine dost edinmiş 17 Aralık 1273’de vefât etmiş ve babasının yanına defnedilmiştir.

_______________

4. Eflâkî, a.g.e, I, s.12,13; Reşat Öngören, “Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî” , DİA, C.29, s.441 ; Hüseyin Top, Mevlevî Usûl ve

Âdabı, Ötüken yay. İstanbul 2001, s.25.

5. İbn-i Bîbî, El-Evâmiru’l-‘Alâ’iye Fi’l-‘Umûri’l-‘Alâ’iye (Selçuknâme), c.I, (Hzl. Mürsel Öztürk), Kültür Bakanlığı yay., Ankara 1996, s.244 ; Eflâkî, a.g.e, I, s.81 ; Öngören, a.g.m, s.442.

6. Eflâkî,a.g.e, I, s.56,57; Feridun b.Ahmed-i Sipahsâlar, Risâle-i Sipahsâlar (Mevlânâ ve Etrafındakiler) , (Trc.Tahsin Yazıcı), Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul 1977, s.30 ; Öngören, a.g.m, s.442.

7. Sezai Küçük, Mevlevîliğin Son Yüzyılı, Simurg yay., İstanbul 2003, s.21-25, Emine Yeniterzi, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, Türkiye Diyanet Vakfı yay., Ankara 1995, s.8.

(19)

Yine Eflâkîye göre Mevlevîlik tarihi boyunca , bu tarikatin merkezi kabûl edilen Mevlânâ dergahının ilk çekirdeğini, Mevlânâ’nın babası Bahaeddin Veled’in (ö.628-1231) defnedildiği kabir ve bu kabrin etrafına inşâ’ edilen birkaç derviş hücresi oluşturmuştur.(8)

Sultan Veled Döneminde semâhâne inşâ’sı ve ardından diğer yapılarla beraber günümüze kadar gelen ve Konya’nın en büyük tarikat merkezi olan böylesine bir yapı, zamanla tüm dünyaya yayılan Mevlevîliğin merkezi konumuna gelmiştir.Tasavvufa hiç de yabancı olmayan Anadolu'da Kalenderilik, Haydarilik, Bektâşilik, Rufâilik ve Mevlevîliğe cidden büyük rakip olabilecek Ekberî tarikatına (9) rağmen Mevlevîliğin daha çok tercih edilir olması onun insancıl yapısının bir tezâhürüdür. Bunun yanında Mevlevîliği yayanların katkısı asla gözardı edilemez. En başında Mesnevî'yi Mevlânâ' ya yazdırmasıyla Mevlevîlikte önemli bir isim olan Çelebi Hüsameddin, ardından Mevlânâ'nın yürüdüğü yoldan hiç ayrılmayan oğlu Sultan Veled, Ulu Arif Çelebi ve yedi göbekten torunu Divâne Mehmet Çelebi ve bunun dışında birçok zât-ı mükerremin hizmetleri gözardı edilemez.

Mevlevîliği eserleri ile yayanlara gelince ; Mecdüddin Feridun ve Risâlesi, Eflakî' nin Menkıbü'l- Ârifîn'i, Şâhidî'nin Gülşen-i Vahdet , Gülşen-i Esrâr, Gülşen-i Tevhîd ve bir çok eseri, Bursalı İsmail Hakkı ve daha nicesi.(10) Bunlardan örneğin Mecdeddin Feridun'un devlet hizmetinden ayrılarak Mevlevîliğe kendini adadığı bilinmektedir.

Osmanlı Devleti'nde de devlet erkanından Mevlevî olan yahut mevlevîliğe destek veren devlet adamlarının olduğu bilinmektedir. Güney Doğu Anadolu'da Memlük Devleti'nin etkilerini bertaraf etmek için Halvetîlik ve Mevlevîlik gibi tarikatlar aracılığıyla halk üzerinde etki yaratılmak ve Osmanlı yönetim şekli ve kültür anlayışı yerleştirilmek istenmişti.

Mevlevîlik Osmanlı topraklarına II.Murat tarafından Edirne’de açılan (829/1426) Mevlevîhâne ile girebilmiş , bunu Yahşî Bey’in kurduğu , Tire Mevlevîhânesi takip etmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden sonra Akataleptos Manastırı Kilisesi iken camiye dönüştürülen Kalenderhâne Camii bir müddet Mevlevî zâviyesi olarak kullanılmıştır. İstanbul’un ilk âsitâne yahut Mevlevîhânesi ise II.Bâyezîd’in izniyle dönemin vezirlerinden İskender Paşa’nın av arazisi üzerine kurulan (Kulekapı) Galata Mevlevîhânesidir. İstanbul

___________________________

8. Eflâkî, a.g.e, I, s.627 ; Küçük, a.g.e, s.24 ; Özönder, Konya Mevlâna Dergahı , Kültür Bakanlığı yay. , Ankara 1980 , s. 3. 9. Gölpınarlı, a,g,e. s. 11,12.

10. Gölpınarlı,a.g.e.,s.128 ; Nejat Göyünç , “Osmanlı Devletinde Mevleviler” , Belleten , C.55, S.213 , T.T.K , Ankara 1991, s. 351.

(20)

bununla Konya’dan sonra en önemli mevlevî şehri haline gelmiş ve tasavvufî anlayış, edebiyat ve sanatıyla başlı başına bir kültür ortamı teşkil etmiştir.(11)

I. Selim döneminde Mevlevîlik ülke genelinde yayılmaya çalışılmıştır. Mevlevîlerin faaliyetleri sonucu Güney Doğu Anadolu' da bir çok a'yan ve taşra yöneticisine ulaşılmış Mevlevîhânelerin inşa'sı ile Osmanlı egemenliğinin burada yerleşmesi sağlanmıştır.(12) Çaldıran Zaferi'nden sonra Memlük Devleti Osmanlı topraklarına alınınca Safevî Devleti ile komşu olunmuştu. Şah İsmail' in alevîleştirme propagandalarına engel olmak için Yavuz Sultan Selim Mevlevî ve Halvetî gibi tarikatlarla işbirliği kurma yoluna gitmiştir.(13)

Abdulbâki Gölpınarlı Osmanoğullarının ilk devirlerdeki hükümdarlarından II. Murat ve Fatih’in , Mevlevîlere pek ehemmiyet vermediklerini ancak 15. ve 16. yüzyıllarda Anadolu'da ve bilhassa Rumeli'de şi'î ve bâtınî cereyanlar karsışında Osmanlıların Mevlevîlere itibar ettiklerini söyler ve “III.Selim Mevlevîdir ve bu, yeniçeri ocağının dayanağı bektaşiliğe karşı bir tepkidir.” der.(14) Gerçekten de III. Selim’in tahta çıkışı sırasında Galata Mevlevîhânesinin postnişi olan ünlü divan şâiri Şeyh Gâlib'in, tekkenin tamire muhtâc olduğunu “Kasîde-i Tannâne” adlı manzûmesine iliştirdiği bir arzuhal ile padişaha bildirmesi üzerine III. Selim 1206 da Mevlevîhâne binalarını yenilemiştir. (15)

Kânuni Sultan Süleyman zamanında 1528 sonlarında Konya' da Mevlânâ Zâviyesi Şeyhi Lokman Dede'ye bir elbise ile bin akçe gönderilmesi, Bağdat Seferi sırasında buranın ziyaret edilmesi , semâ âyinlerinin izlenmesi, padişahın burada bir câmi ve misafirhâne yaptırması Celâlzâde Mustafa Çelebi'nin eserinde Mevlânâ Celaleddîn Rûmî için kullandığı methiyyeler Mevlevîlerin bu devirdeki önemine büyük bir delildir. (16)

Osmanlı Devleti ile Mevlevîler arasındaki münâsebetler bununla da sınırlı değil. 16. yy.'dan sonra tekkeler; beyler ve vezirler tarafından yaptırılmaktadır. Örneğin 1675'de Bayrampaşa tarafından Kayseri Mevlevîhânesi , 1676’da Hacı Ahmet tarafından Fener'de ilk Mevlevîhâne olan Yenişehir Mevlevîhânesi yaptırılmıştır. Kayıtlara göre Selanik ________________

11. Tanrıkorur, “Mevleviyye”,s.469; Ayrıca Edirne’de daha Mevlevîhâne açılmadan Mevlevî faaliyetleri görülmekteydi. Bunun için bk. F. Nafiz Uzluk, Mevlâna’nın Mektupları, İstanbul 1937, s. 150; Küçük, a,g,e ,s. 261.

12. Yusuf KÜÇÜKDAĞ, “Antep Mevlevihanesi ve Vakfiyeleri”, Osmanlı Dönemi Gaziantep Sempozyumu, Ekim 1999, s.211.

13. Gölpınarlı, a.g.e., s.212 ; Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300- 1600), çev. Rûşen Sezer, YKY , İstanbul 2004, s. 203,204.

14. Göyünç, a.g.m, s.352.

15. Baha Tanman, “Galata Mevlevîhânesi”, DİA, C.13, s.317 16. Göyünç, a.g.m, s.355.

(21)

Mevlevîhânesi Ahmet Paşa adında bir vezirin binası olup İstanbul'daki Yeni Kapı Mevlevîhânesi'ni Yeniçeri Kâtibi Malkoç Bey , Beşiktaş Mevlevîhânesi'ni Ohrıli Hüseyin Paşa , Üsküdar Zâviyesi'ni Sultanzade Nûman Dede Bey yaptırmıştır.(17)

Mevlevîhânelerin yapımında olduğu gibi tamir ve inşa’sında da devlet hazînesinden yardımlar yapılmaktaydı. Samsun Mevlevîhânesi'nin yeniden insaşı için çelebiliğe , Canik Mutasarıflığına ve hazineye ayrı ayrı arzlar sunularak gerekli yekûnün mevlevîhâneye gönderilmesi istenmişti.(18)

2.Konya Mevlânâ Müzesi Merkez Arşivi

13. yy. Anadolu coğrafyasında, çeşitli düşünce akımlarının cereyân ettiği bir dönemde filizlenip büyüyen ve Türk tefekkür tarihinin önemli isimlerinden biri olan Hz. Mevlânâ' nın (1207 -1273) vefatından sonra üstüne inşâ edilen türbe ile burası bir ziyaretgâh halini aldı. Çelebi Hüsameddin başta olmak üzere oğlu Sultan Veled ve tüm Mevlânâ dostları ve hayranları türbe etrafında toplanmaya başladılar. Bundan sonra Mevlevîhâne'nin şekillenmesi aşamasının hızlandığı görülür. Sultan Veled buraya vakıf tahsis ederek vakfiyeler düzenlemiş, zamanla derviş odaları, semâhâne ,selamlık,harem dairesi,mescid vs. inşa edilmişti. Cuma namazlarından sonra Kur’an kıra'atinin ardından Mesnevî de okutuluyordu. Hz. Mevlânâ'nın insanlara hoşgörü ile yaklaşımı, onu ve ögretisini daha cazip kılıyordu. Böylesine büyük ve gözde bir yapı hiç şüphesiz ki Konya için kültürel bir hazine idi.(19)

Bugün Konya ve hatta Anadolu’nun sosyal dînî kültürel siyâsî , iktisâdî tarihi hakkında yapılacak bir araştırmada Konya Mevlânâ Müze Arşivi çok büyük ehemmiyete hâizdir. 1925 yılında Türkiye’deki bütün Mevlevîhâneler kapanınca Konya Mevlânâ Dergahı’nın içerisindeki eşyalarla beraber müze olarak düzenlenmesine karar verildi. Bir yıl sonra da Mevlâna Türbesi ve Dergahı (Konya Âsâr-ı Atîka-Eski Eserler Müzesi) adıyla ziyarete açıldı. Mehmet Önder’in “Konya’da Mevlâna Dergahı Merkez Arşivi ve Mevlevîhâneler” adlı makalesinde Önder, 1954 yılında buraya müdür olarak atandığını ve adının da bu tarihten itibaren değişip Mevlânâ Müzesi olduğunu anlatmaktadır.(20)

_____________

17. Gölpınarlı, a.g.e, s. 247.

18. Mevlânâ Müze Arşivi, Zarf No 51-23, 86-8 ( Kısaltma: MMA Z )

19.Gölpınarlı, “Konya'da Mevlânâ Dergahının Arşivi”, İÜİF Mec. , S. 1-4 , İstanbul Temmuz 1956, s.157.

(22)

Aynı makalede Önder, burada kadınlar mahfilinde bir sandık bulduğunu ve içerisindeki tomar halindeki kağıtları incelediğinde Konya ve dışındaki Mevlevîhânelere ait yazışmalar; vakfiyeler , beratlar, temliknâmeler, icâzetnâmeler, mektuplar, şeyh atamaları, inşâ’ ve onarım masrafları ve gelir-gider kayıtları gibi arşiv niteliğindeki pek çok belgeye rastladığını yazar. Bunları tasnîf edip 1497 belgenin dahi muhtevâsını bir envanterde gösterdiğini belirten Önder, böylelikle 109 torba ve 1497 belgeden oluşan “Mevlâna Dergahı Merkez Arşivi” nin kurulmasına öncelik etmiştir.(21)

Mehmet Önder’in bu çalışmasının hemen ardından Abdülbâki Gölpınarlı “Konya’da Mevlânâ Dergahı’nın Arşivi” adlı makalesini yayınladı.(22) Zarflar halinde bulunan tüm arşivi inceleyen Gölpınarlı, içlerinde eski devirlere ait olanın pek az olduğunu bildirmekte ve şöyle demektedir. “Bugün elimizde 108 zarflık bir arşiv var ; aşağı yukarı yedi asırlık dergahın arşivi bu yüz sekiz zarfın içindeki kağıtlardan ibaret. Yalnız şu da muhakkak ki vesîkanın önemsizi olmaz. Bugün önemsiz gibi görünen bir vesîka , yüz yıl sonra bugünün bir noktasını aydınlatabilir.”(23) Bu düşünceyle hareket eden Gölpınarlı tüm zarfların muhtevâsını başlıklar halinde sunmak sûretiyle bir çok araştırmacıya kılavuzluk etmektedir.

Nejat Göyünç'ün zarflarla ilgili incelemelerinden derlediği konu başlıkları şöyle özetlenmiştir(24):

a) Mevlevî Dergahı, Konya’daki diğer Selçuklu, Karamanoğulları, Osmanlı yapılarına ait vakfiyeler ,

b) Muhtelif konularla ilgili fermanlar, beratlar, çeşitli adlî mercîlerce verilmiş i'lamlar c) Vakıf eserlerle ilgili ta'yin beratları

d)Mevlânâ Türbesi, medrese ve cami'deki görevliler listesi

e) Osmanlı İmparatorluğu'nun Rumeli, Anadolu ve Arap ülkeleri kesimlerinde bulunan Mevlevîhânelere ait kayıtlar, belgeler

f) Bazı Mevlevîhânelerin yıllık masraflarını gösterir masraf defterleri g) Bir kısım Mevlevîhânelerin tarihçelerini gösterir kayıtlar

h) Bazı Mevlevîhânelerin tamir ve inşa'sına ait planlar ı) Mevlevîler arasındaki bazı iç ihtilaflara ait belgeler vs.

______________

21.Önder, a.g.m , s.139.

(23)

Abdülbâki Gölpınarlı’nın yazısının yayınlanmasının ardından arşive yeni belgeler bağışlanmış olup bunlar; başta 92 belgeyle Mehmet Önder, 764 belge ile Yenikapı Mevlevîhânesi son şeyhi Abdülbâki Baykara’nın oğlu Rusûhi Baykara gibi şahsiyetlerdir. Bunun dışında satın almalar da olmuştur. Faik Akçınar adlı bir Konyalıdan 81 belge, Mevlânâ soyundan Rıfat Nazıroğlu’ndan ise 101 belge bu yolla arşive mâl edilmiştir. Böylelikle 1497 adet eski dergah arşivinden , 1280 adet belge de bağış ve satın almalarla arşive kazandırılmıştır.(25)

Bugün Müzedeki kayda geçirilmemiş bir kısım belgenin, müze görevlilerinin çalışmaları ile tasnifi yapılmaktadır. Böylelikle Mevlevîliğe dâir eksik kalan pek çok mes’ele aydınlanmış olacaktır.

_____________

(24)
(25)

I.BÖLÜM

1.SAMSUN MEVLEVÎHANESİ

A.Adı

M.Ö VI. yüzyılda varlığı tesbît edilen Samsun şehri; XII. ve XIII. yüzyıllarda Türklerin eline geçmiş ve XIV. yüzyılda Ordu havalisini de içine alan Canik ismiyle birlikte anılmıştır. Şehir bu dönemde Müslüman ve Cenevizliler olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Sonraki yıllarda Rum ve Ermeni nüfus da buraya dahil olmuştur. XV-XVII.’a ait Osmanlı tahrir defterleri, Samsun şehrindeki mahalle ve köyler ve bunların nüfuslarıyla ilgili bilgiler vermektedir. Nüfus ve vergi gelirleri bakımından oldukça küçük bir yerleşim yeri olduğu anlaşılan Samsun’da, Samsun Mevlevîhânesi de muhtemelen bu dönemde teşekkül etmiştir.(26)

Mevlevîhâne’nin ismine en eski 1576 tarihinde kayıtlı İsa Baba, Ahi Ali ve Ahi Elekçi Zaviyeleri ile birlikte Mevlevîhâne ( Zayiye-i Mevlevîhâne ) kaydına rastlanmakta olup, bunun Samsun Mevlevîhânesi olduğu tespit edilmiştir.(27) Âsitâneye göre daha küçüğü olan zaviye olarak nitelendirilen Samsun Mevlevîhânesinin Karadeniz sahilinde tek olduğu başka da bir Mevlevîhaneye rastlanılmadığı dikkati çeker. 1576 tahrîrine göre demek ki ilk Samsun Mevlevîhânesi 16. y.y.’in ikinci yarısında oluşmuştur. Mehmet Öz’ün “Canik Sancağı” adlı eserinde Canik’ten gelir sağlayan vakıflar içerisinde Samsun’da “ Vakf-ı Mevlevîhâne ” ismi geçmekte olup, geliri 1576 yılında 300 akçe olarak gösterilmektedir.(28) Ki bu oldukça düşük bir rakamdır. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda neredeyse bir köy durumunda olan şehirde, Mevlevîhâne de gelir yetersizliğinden pek gelişememiştir. Ancak XIX. yüzyılda Samsun Limanındaki hareketlilikle beraber ticâret de gelişmiş buna bağlı olarak halkın gelir seviyesi yükselmiş, Mevlevîhâne’nin önemi de artmıştır.

Başbakanlık arşivinde Samsun’a ait olan Mesarifat Defterinde XIX. yüzyılda var olan ancak bugün varlığı tesbit edilemeyen bazı mimârî eserler içerisinde “Mevlevîhâne” isminin de yer aldığı tesbit edilmiştir.(29)

__________________

26. Mehmet Öz, “Samsun”, DİA. C.36, s.83-85; Samsun Mevlevîhânesi’nin XV. ve XVI. Yüzyıllardaki düşük gelirine rağmen aynı dönemde zengin vakıf gelirlerine sahip Mevlevâhâneler de vadı. Bunun için bk. M.Çetin Varlık, XVI. Yüzyılda

Kütahya Sancağı, Erzurum 1980, s.170.

(26)

29. M. Emin Yolalıcı , XIX. Yüzyılda Canik ( Samsun) Sancağı’nın Sosyal ve Ekonomik Yapısı, TTK , Ankara 1998,s.27.

Bundan sonra şehrin geçirdiği yangınların da etkisiyle diğer pek çok dinî ve sosyal yapı gibi Mevlevîhâne’nin de zarar görüp yok olduğu anlaşılmaktadır.

B.Yeri ve İnşa’atı

Samsun’da bu gün yeri tam olarak tespit edilemeyen ancak R.1269 / M.1852’de Samsun’da bir Mevlevîhâne ve kale içinde bu tekkeye ait bir vakıf hamamının bulunduğu anlaşılıyor. (30) Buna rağmen Sultan Abdülaziz zamanında 1279/1862 senesinde Antalya’ lı Hasan Dede tarafından Musalla arsası üzerine inşa edilmesi istenen Mevlevîhânenin yeri bir mescid yapılmak üzere terkedilmiş bir arsa olarak tespit edilmiştir. İstanbul’dan yazılan bir emirle Samsun’dan bilgi istenmiş ve daha sonra Mevlevîhane’nin inşa’sına izin çıkmıştır. Sultan Abdülaziz’in irade-i aliyyesi ile inşa edilen bu ilk dergah bir semahâne ve üç derviş hücresinden ibraretti. Dergahın ilk bânisi olan Hasan Dede, semâhânenin inşası tamamlandığı halde derviş hücrelerine bitiremeden 1281/1864 senesinde vefat etmiş (31) dergahın inşası, eksik kalan hücreleri, âyandan Bursalı Rıza Bey’in yardımıyla tamamlanmıştı. 1328/1910 tarihli bir belgede ise Evkâf-ı Hümayûn Hukuk Müşavirliği mimarlarından Hikmet Efendi, dergahın Anadolu müfettişlerinden İzzet Efendi tarafından bina edildiğini ve ta’âmiyesinin de bir karye âşarından karşılandığını bu durumun otuz seneden beri aylık sekizyüz kuruş olarak devam ettiğini bildirmektedir.(32) Ancak bu bilgiyi destekler başka bir bilgiye rastlanmamıştır.

İstanbul ile Samsun arasında telgraf hattı kurmak için hükûmet tarafından gönderilen Rıza Bey aynı zamanda yollar, bataklıklar ve lağımlarla da meşgul olmuş, cami ve köprüler yaptırmış, caddeleri tamir ettirmiş, liman ve rıhtımların planlarını yaptırmıştı. (33) Rıza Bey Mevlevîhane’nin yerini sorduğu zaman ise kendisine orasının artık mevcut olmadığı söylenmişti.On yıl öncesinden beri mevcut olmayan bu tekkenin yerini bilen de olmadığından Rıza Efendi Mevlevîhanenin yeniden ihyası için harekete geçti. Öncelikle Hafız Ali Dede ismindeki zât-ı muhterem’i görevlendirip iki veya üç hücreli bir zaviyenin kurulmasını tasarlıyordu. Hafız Ali Dede cânibin meclisine gelip durumu ifade edince

_________________

30. MMA, Z. 51-19. 31. MMA, Z. 87-35.

(27)

33. R. Vadala, Samsun ( Mazisi, Hali, İstikbali ), çev. Kâni Sarıgöllü, C.H. Partisi Basımevi, Gaziantep 1944, s. 31.

mevki’inin Musalla tarafında olduğu ve bakıldığında mihrap dışında bir şey kalmadığı anlaşıldı. Canik mutasarrıflığının tahsis ettiği bu yerin ; iki tarafı Avusturya ve Rus Konsoloslukları ile bir tarafı Pesteren Bağı ve dört tarafı yol ile çevrili idi. Öyle ki Mevlevîhânenin mülkiyetinin bir kısmının buralara, mihrap yerinin dahi dâire-i mezkûre derûnuna geçtiği anlaşılmıştı. Hafız Ali Dede mülkiyetinin bir kısmı yabancı konsolosluklara geçen Mevlevîhâneyi yeniden oluşturmak ve etrafını bir çitle çevirmek gayretiyle evkaf nezaretine gerekli başvuruları yaptı (34)

1279/1862 tarihleri tafsil şerhinde Mevlevîhâne inşası için ön görülen rakam Musalla mevkî’i için 1282 metrekare ve Mevlevîhane için 1583 metrekaredir.(35)

1327/1909 tarihli Samsun Mevlevîhanesi Şeyhi Hasip Dede imzalı belgede Samsun Mevlevîhanesi; Samsun’un merkezinde Sâdi Bey Mahallesinde (36) çarşı ortasında ve Hükümet dairesi civarındadır.(37) Kuruluşunda Musalla mevki’inde olan ve bu gün varlığına rastlayamadığımız Mevlevîhâne Kale Mahallesi Samsun-Çarşamba yolu üzerinde, Rejinin yanında ve Hükümet Konağına yakın Mevlevîhâne Caddesi, Cumhuriyet Meydanı ve Tekel tütün fabrikası civarındaydı.(38)

Hafız Ali Dede’nin çalışmaları sonucu haritalar, âhirin mülkü ve hâsılatına bakılarak iki tarafı Avusturya, Rus Konsolosluklarına geçen ve dört tarafı yol ile çevrili yer 3075 zira’ olup mihraptan da anlaşılacağı üzere burasının vakfa ait olduğu herkesçe kabul edildi. Arsanın 2625 zirâ ile etrafı inşa ettirilsin, 3075 zirâ ile de terk ettirilsin dendi. (39)

Hafız Ali Dede zamanında muhtemelen Mevlevîhanenin inşaatı tamamlandı. 1284/1867 yılında Hafız Ali Dede vefat etti.(40) Yaklaşık 3 yıl meşihat makamında bulunmuştu. Sezai Küçük “Mevleviliğin Son Yüzyılı”adlı eserinde Hafız Ali Dede’nin 20 sene şeyhlik yapmış olabileceğini tespit etmiştir. MMA Z-87/35 deki bilgilere göre eksik hücreleri de bu zaman zarfı içerisinde tamamlamıştır. Bu belge Samsun Müftüsü ve eşraftan yirmi kişinin mührü ile İstanbul Yenikapı Mevlevîhanesi Şeyhi Abdülbâki Dede’ye gönderilen mazbatadan Abdülbâki Dede’nin hülâsâ ile Konya’ya gönderdiği belgedir. Belgenin sonunda Abdülbâki Dede’ nin imzası yer almaktadır. (41)

________________ 34.MMA,Z.36-2. 35. Tanrıkorur,a.g.e.,s.388. 36. MMA,Z.87-35,87-16. 37. MMA,Z.87-5,87-16. 38.Tanrıkorur,a.g.e.s.388.

(28)

39.MMA,Z.36-2 40. MMA, Z. 87-11. 41. Küçük, a.g.e., s.251.

Hafız Ali Dede’ nin vefatıyla yerine oğlu Cemâleddin Dede ta’yin edilmiş (42) ve onun idaresinde bir çok muhip Mevlevîliğe intisab etmiştir. Bu sırada inşaat bir semâhâne ile birkaç hücreden ibaret olup semâhâne kârgir idi. Cemâleddin Dede eşi Züleyha Hanım’dan aldığı borçla mevcut hücreler üzerine üç odalı bir selamlık dairesi inşa ettirmişti. Ayrıca Cemâleddin Dede, kayınpederinden miras yoluyla kalan araziyi Ziraat Bankası’na, İstanbul ’daki dairesini de Su Yolu vakfına rehin bırakarak elde ettiği paralarla, dergahı tamir ettirmiş, buna ilave olarak, dergah müştemilatına bir de harem dairesi ekletmiştir.(43)

1869 Ağustosunda Samsun büyük bir yangın geçirdi ( 44 ) ki bir çok kısmı ahşap olan Mevlevîhânenin semâhane dışında büyük bir bölümü yandı. Ancak 1904’de Ali Enver Dede’- nin postnişin makamına geçmesiyle, semâhâne ta’miri ve vakıf dükkanların inşa’sına girişildi. Alınan 12 000 kuruş borçla ikisi kârgir, diğeri ahşap olmak üzere 10 dükkan ve kârgir dükkanlar üzerine bir de harem kısmı inşa’ edildi. Borçların 2 yılda dükkan gelirleri ile ödenmesi planlanıyordu.(45) Ali Enver’in annesi Züleyha Hanım’ ın da çabaları ile yanarak yok olan dergah yeniden inşa edilmeye çalışılmıştır. Ancak Züleyha Hanım geçimini temin için dükkan ve mağazalar yaptırması ve semâhanenin hârâb hali Konya’da Çelebilik makamındaki Veled Çelebi tarafından hoş karşılanmamış ve Ali Enver’in görevden alınmasına sebep olmuştur. (46)

Bundan sonra i’mar ve inşa’ata dair çalışmalar daha çok Hasib Dede zamanında yoğunlaşmıştır. Nitekim görevlendirilen bir mühendis aracılığıyla keşfi icra edilen mahalde nafi ‘a mühendisinden dahi tasdik alınarak heyet-i idâreden mazbata alınarak masrafların yekûnü 120.500 olarak tespit edilmişti.(47) Hasip Dede zamanındaki inşâ’ ve tamirâta dair çalışmalar farklı bir başlık altında ele alınacaktır.

__________________

42. MMA, Z. 87-11,87-35. 43. MMA, Z. 87-35.

44. Ömer Orhun, Samsun ( Tarih, Coğrafya, Ekonomi ), Samsun Matbaası, Samsun 1949, s.8 ; 1869’ daki yangınla tüm şehir neredeyse yanıp kül olmasına reğmen zengin bir ticaret şehri olan Samsun , çabuk kalkındırılmış ve Belediye tarafından Fransa’dan getirtilen bir mimar aracılığıyla şehrin imar planı çizilmiştir. Bundan sonra da yeni inşaat çalışmalarıyla şehir yeniden kurulmuştur. Bk. Yolalıcı, a.g.e, s.21 ; Vadala, a.g.e , s.31 ; Öz, a.g.m, s.85.

(29)

46. MMA, Z. 87-5. 47. MMA, Z. 86-2

C.Ta ‘miri

Sultan Abdülaziz zamanında 1279/1862 senesinde Antalyalı Hasan Dede tarafından Musallâ arsası üzerine inşa edilen yapının semâhâne kısmı haricinde derviş hücreleri ancak Bursalı Rıza Bey tarafından tamamlanmıştı. Bursalı Rıza Bey’in görevlendirdiği Hafız Ali Dede Musallâ mevkî’ini incelediğinde mihrâp dışında bir yapıya daha rastlayamamıştı.Etrafı yabancı konsoloslukların mülkiyetine geçtiği arsanın etrafını bir çitle çevirmek isteyen Hafız Ali Dede, burada bir mescid, bir tevhîdhâne ve birkaç hücre inşâ’ ettirmek istiyordu. Öyleki Mevlevîhâne’nin büyük bir kısmı muhtemelen bu sırada tamamlanmıştı.

1867’ de postnişinliğe atanan Cemâleddin Efendi zamanında Mevlevîhâne inşaatı bir semâhane ile birkaç hücreden ibaret olup semâhâne kargirdi. Eski Mevlevîhâne’ye vakfedilen köylerin öşürleri yeni Mevlevîhâneye tahsis edilmek sûretiyle inşâ’ ve tamir için masraf yekûnü kısmen de olsa karşılanmaktaydı. Mesala Samsun’a bir saat mesafede olan Aline mezra’asının beşte üçlük geliri 1887 senesinin sonuna kadar Mevlevîhâne’ye ayrılmıştı (48)

1869 Ağustos’unda Samsun’da çıkan yangınla birlikte Mevlevîhâne’nin, semâhâne haricinde çoğu ahşap olan bütün bölümleri yanmıştı. Ancak Ali Enver Dede’nin postnişin makamına geçmesiyle (1904) semâhâne tamirine girişildi. Ali Enver’in annesi Züleyha hanım dergahı kendi vâridâtıyla yaptırmış ve dergah arsası üzerine hücreler mahalline sekiz adet dükkan, dergahın bitişiğindeki arsaya da altı iki mağaza, üstü dört odalı bir bina inşa ettirmişti.(49)

Semâhane kısmı ise harap bir haldedir. Ali Enver Dede’nin Mevlevîhâne’yi harab bırakması sebebiyle görevden alınmasının ardından asıl tamir çalışmaları posta geçen Hasip Dede döneminde olmuştur.

Hasip Dede’ nin 25 Kanûn-i sâni 1327 tarihli Mevlevîhâne’nin dergâh-ı şerifi için yeniden inşası ve tamiratı gerekli olan mahallelerin müfredât defterinde ta’mirat kısmı şöyle anlatılmaktadır. “Semâhânenin kıble duvarı ve kaba üstünün tecdîdi ve bâb-ı semâhâne ve o günün nerdabânı ve cemekân ve saçak örtüsü ve cümle kapısından tecdîd-i vasadda bulunan dükkan ile tebdili ve harem dairesiyle bahçeliğin demir parmaklık ile tefrîki ve harem dairesinin kiremit ve saçak olukları vesairesi ve kapısı önünün cemekân ile muhafazası ber-mûceb-i bâlâ inşa’at ve ta’mirat müfredâtı vechle keşif defterinde mühendis tarafından

(30)

48. MMA, Z. 51-19. 49. MMA, Z. 87-35.

gösterildiği ve lazım gelen mesârifatı dahi derc olunmakla evvelce de taraf-ı dâ ‘iyânemde arz olunduğu cihetle bu kere dahi harita ve keşif defteriyle tasdîk olunmak üzere tekrar takdîm ediyorum efendim ol babda ferman 29 Kânûn-ı sâni 1327” (50)

Hasip Dede postta kaldığı bir yıllık süre zarfında yaptığı tüm icraatları kaydettiği gibi Mevlevîhâne’nin tamiri ile ilgili tüm çalışmaları da kayıt altına almış ve meselâ 14 Teşrin-i Evel 1327 tarihli bir belgede Ağustos ayında vukû’ bulan me‘kûlât, mahrûkat ve tamirat vs. masraflarının beyanı ayrıntılı bir şekilde verilmekte ve sandıktan 1219 para 10 kuruş alındığı, bunun içerisinden tamirat için gereken yekûnün karşılandığı belirtilmektedir. (51) Ayrıca aynı belgede dükkan gelirinin aylık geliri ile de masrafların kısmen karşılandığı gösterilmektedir.

Başka bir belgede 1327 tarihiyle harem dairesinin tahliyesi sırasında yıpranan kapı kilidi ve pencere camları tamiri için (250 mesarif-i fevkalâ’de yekûn) gerekli masraf belirtilmiştir. Toplamda diğer masraflarla beraber 1520 kuruş paraya ihtiyaç olunduğu gösterilmiştir.(52)

Diğer bir belgede Teşrîn-i Sâni ibdidâsından sonuna değin bir aylık masraf beyanı içerisinde “ biri kârgir dükkan üzerine teneke saçak 75, biri ahşap dükkan üzerine ahşap saçak 1/40 kuruş, 2 dükkan için rahmet siperi inşa’sına olan masraf” gösterilmekte toplamda tüm masraflar 1136 kuruş olarak belirtilmektedir.(53) Hasip Dede’nin kayıtları arasında bu ve buna benzer bir çok belgeye rastlamak mümkündür.

İnşaatta çalışanların yevmiyesi ve nakliye için gerekli masrafların düzenli bir şekilde kaydı tutulmuştur. Örneğin, işçi, taşçı, duvarcı, sıvacı, kalfa, marangoz, silici, demirci, tenekeci, amele yevmiyesi ile gerekli olan Avrupa kiremiti, soya taşı, plaka taşı gibi malzemenin de torba sayısı ve kaçar kiloluk olduklarının dahi liste halinde kaydı tutulmuştur.(54) 31 Kanûn-ı evvel 1327 tarihli belgede dergahın masrafları arasında bir fırtına sonrası camlarda oluşan hasar sonucu sonrası masraflar beyan olmuş ve bunların bir kısmının semâhane ve harem dairesinde oda kapısının gelirleriyle karşılandığı kaydedilmektedir. (55)

________________

50. MMA, Z. 86-3. 51. MMA, Z.51-20 52. MMA, Z. 51-22.

(31)

54. MMA, Z. 86-4. 55. MMA, Z. 86-6.

Mevlevîhâne’nin ta’miratı yanı sıra dergaha bağlı dükkanların ta’miratı ile ilgili kayıtlara da belgelerde rastlamak mümkündür. Örneğin bir ahşap kunduracı dükkanı kiremit ve kepenkler ta’miri için gerekli masraflar 1327 Şubat ayı listesinde kayıtlıdır. Aynı belgede harem dairesinin kiremit aktarmasında 1 usta için 15 kuruş, amele için 7 kuruş ve hamal için 6 kuruş masraf yekûnü çıkarılmıştır.(56)

Harem dairesi rahmet oluğu ta’miri için aynı senenin Kânûn-ı sâni ayında gerekli masraf belirtilmiştir.(57)

1328 Mart-ı Sâni vâridat ve mesârifât kayıtlarında bahçelik ve ağaç diplerinin kazılması için amele yevmiyesi olarak 4 kuruş ve pasakların çıkarılması ve temizliği için hamaliye ücreti olarak 5 kuruş ücret tespit edilmiştir. (58) Aynı senenin Mayıs ayında da tamir çalışmalarına yer verilmemiş ancak bazı büyük tabloların camlarının değiştirilmesi için gerekli masraf beyan edilmiştir. (59) 1328 yılının bu aylarında demek ki ta’mirat girişiminde bulunulmamıştır.

D.Hasip Dede’ nin İnşa ‘at Projesi

Hasip Dede postnişinliğe geçtiğinden itibaren dergahın inşa’ ve ta’miri için çok büyük emek sarfetmiştir. Konya çelebiliği ile yazışmalarının büyük kısmı Mevlevihane’nin aylık gelir-gider cetvellerinden oluşmakta olup bunlar içerisinde inşa’ ve ta’mir için gerekli malzemeler ve bu işlerde kullanılan işçilerin yevmiyeleri bulunmaktadır. Hasip Dede Mevlevîhâne’nin Samsun’un merkezi bir yerde bulunduğunun ve ortada hükümet civar ve çarşı derûnunda olmakla mevki ‘inin gayet yerinde olduğunun farkındadır. Dört etrafında ne bir cami nede bir mescid olmayıp vakit namazları ve cum’a namazları için halk uzak yerlere gitmek durumundadır. Halbuki semâheneye bir minare ve minber ilavesi ile burasının bir merkez camii haline getirilebileceğini düşünen Hasip Dede böylelikle buraya karşı halkında ilgisinin artacağını düşünmektedir. Ayrıca Hasip Dede bir selamlık kısmı ve musluk suyu bulunmayan dergahta, seyahat eden Mevlevî dervişlerin Samsun’a geldiklerinde Mevlevîhânede değil de otelde kalmak zorunda olduklarını söylemektedir. (60)

_______________

56. MMA, Z. 86-14.

(32)

58. MMA, Z. 86-23. 59. MMA, Z. 86-24. 60. MMA, Z. 86-8.

Bu gibi düşüncelerle hareket eden Hasip Dede 1912 Ocak ayında bir proje hazırladı.(61) Projede Mevlevîhâne’nin inşa‘at ve ta’miratı elzem olan mahallerin kaydı ayrı başlıklar halinde tutulmuştur.

İnşa ‘at kısmı ;

Selamlık dairesi,meydan yâni tevhîd ve tenvîre odası (1), kahve ocağı (1), hücerât(3), matbah, derûnunda me ‘a çeşme (1), nân-ı aziz fırını (1 ) kiler hatıp kömürlük (1), gusülhane (1), helâ (2) tecdîd-i vücû’ ve içme suyu için şadırvan yahut çeşme, semâhâneye evkaf-ı hamse için taş minâre (1) ve salât-ı cum’a için minber (1 ) (62)

Bu bölümler ve semâhane ve oturma yerlerinin tâmiri için toplamda gerekli maliyet 131.500 kuruş olarak tespit edildi. (63) 6 Şubat 1912 de proje şehrin imar dairesine, Konya Çelebisine, Samsun mutasarrıflığına ve evkaf nezaretine verildi. Evkaf nezaretinden gerekli para karşılanmadığından ve tekkenin de gerekli masrafları karşılamaya gücü yetmediğinden inşaat ertelenmekteydi. Ancak acil ihtiyaçlar arasında olan hücerât, selamlık ve su temini için bu senelik birkaç yüz lira ile yetinilebileceği bildiriliyordu. (12 Nisan 1912 ) (64)

Hasib Dede dergahın gelirini artırmak için imâmet ve hitâbet beratının dahi kendisine verilmesini istemekteydi ve bunun için de Sâdî Dergahı şeyhi Hoca Ahmet Dede’ yi örnek göstererek vâridatı kendi dergahlarındaki kadar cüz’î olan bu dergahın böylelikle gelirinin ne denli arttığını söylemekteydi. Bu sebeple Çelebilikten böyle bir talebi olmuştur. (65)

Bu sırada Çankırı Mevlevîhânesi’ne ta’yin olan Hasib Dede’ nin inşaat projesinin muhtemelen gerçekleşmediği kanaatindeyiz. Ancak Hasip Dede Samsun’da Mevlevîhâne i’marına dair gerçekleştiremediği düşüncelerini ta’yin olduğu Çankırı’da hayata geçirmek istemiş fakat oraya gittiğinde de dergahın harap haliyle karşılaşmıştır. Konya Çelebiliğiyle yapılan yazışmalardan bir sonuç alınamadığı ve tamire muhtaç dergahın gelirinin de az olması sebebiyle Taş Mescit dışında yok olup gittiği anlaşılmaktadır. ( 66)

__________________

61. MMA, Z. 86 ‘daki inşaat planında bulunmaktadır. 62. MMA, Z. 86-3.

(33)

66. Ferudun Ata, Çankırı Mevlevihanesi ( Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi’nde, 69, 70 nolu Zarflardeki Belgelere Göre ), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi , Konya 1995, s. 13, 14 ; Küçük, a,g,e , s.267,268.

MMA. Z.86’da yer alan Samsun Mevlevîhânesine ait plan. Günümüz harflerine çevrilmiş hâliyle Barihüdâ Tanrıkorur’dan alınmıştır.

(34)
(35)
(36)
(37)

Hasip Dede’nin ta’yininden sonra küçük çaplı dergahı düzeltme çalışmaları dışında inşa ve tamir çalışmalarına dair belgeye pek de rastlanmamıştır. Şayet Hasib Dede’ nin inşaat projesi uygulamaya geçebilseydi dönemin en gözde dergahlarından olarak günümüze intikâl edebileceği âşikârdır.

2.GÖREVLİLER

Samsun Mevlevîhânesinin görevlileri arasında başta Şeyh olmak üzere imam, müezzin, semâzen, bekçi vs. bulunmaktadır. Belgelerde Şeyh dışındaki görevlilerin isimleri sıkça geçmemekle beraber, icra ettikleri faaliyetler doğrultusunda anılmaktadırlar.

A. Postnişînleri

Samsun Mevlevîhânesi Sultan Abdülaziz zamanında Hasan Dede tarafından Musalla arsası üzerine inşa ettirilmiş olup 1269/1852 tarihli evkaf dairesinde bulunan kuyûd-ı hâkâni suretinde Samsun’da bir Mevlevihane ve kale içinde buraya bağlı bir vakıf hamamının bulunduğu ve tasarrufunun da Mustafa adlı bir zata ait olduğu yazıyor. (67) 1279/1862 şimdiki dergah-ı şerifin Sultan Abdülaziz’ in irâde-i aliyyesiyle vücûda geldiği ferman-ı âlişân ahkâmından anlaşılıyor (68)

Aynı sene Samsun’a müfettiş olarak gönderilen genç Mevlevi Bursalı Rıza Efendi’nin 1281 de “himmet-i aliyyesiyle binâsına muvaffak ve hitâma resîde olarak mûmâ ileyh hazretlerinin bâni olduğu bir ricâ ma’lûmdur” denilmek suretiyle arsa üzerinde teftişe çıktığı konu edilmiştir.(69) Bursalı Rıza Efendi, Mevlevîhane’nin yeniden ihyası için Hafız Ali Dede adlı birini görevlendirip, iki veya üç hücreli bir zaviyenin kurulmasını tasarlamaktaydı. 1281’de dergah-ı şerif müşihatnamesi verilen (70) Hâfız Ali Dede’nin 3 senelik müşihatliğinden sonra 1284 9 Rebîulahirinde mahdûmu Cemâleddin Efendi’ye müşihatnamesi ihsan buyruldu (10 Ağustos 1867)

__________________

67. MMA, Z. 51-19. 68. MMA, Z. 51-11. 69. MMA, Z. 51-11. 70. MMA, Z. 51-11, 86-11.

(38)

1869’da Samsun büyük bir yangın geçirmişti ve Mevlevîhânenin çoğu ahşap olan bölümleri de yangından etkilendi.Yalnız semâhane ayakta kalabilmişti. Cemaleddin Efendi eşi Züleyha Hanım’la beraber inşa ve tamir çalışmalarında bulunmuşlardı. Nitekim selamlık ve harem dairesi onun döneminde inşa edilmişti.

1311 senesi 3 Rebi ‘ulâhirinde ( 14 Ekim 1893) 27 yıl görev yapan Cemaleddin Efendi vefat etmiş onun yerine oğlu Ali Enver Küçük olduğundan 1321/1904 tarihine değin Gelibolu çilekeşlerinden Laz Mehmet Dede nâmında bir vekil ta’yin edilmişti. 7 Şubat 1904 ‘de postnişin makamına geçen Ali Enver Dede ( 71) tarikat nizamına ve şeriate uymadığı gerekçesiyle 20 Rebiu’l-âhir 1329 / 20 Nisan 1911 tarihinde postnişinlikten uzaklaştırıldı.(72)

İki ay sonra da Ali Enver Dede vefat etmiş ve Züleyha Hanım bir kız ve bir de Yusuf isimli oğlu ile yalnız kalmıştı ve üstelik haremi de boşaltmamışlardı. Belgelerde yeni ta’yin olan Hasib Dede’ nin ta’yin tarihi 20 Rebî’ulahir 1327 olarak gösterilmiştir. (73)

Konya Mevlana Müzesi arşivinde bulunan Samsun Mevlevîhanesi ile ilgili belgelerin bir çoğu eski şeyh ailesi ile yeni şeyh Hasip Dede arasındaki dergahın devir teslimi ve tevliyetine dair meselelerle ilgili yazışmalardan oluşmaktadır.

Hasip Dede Ali Enver Dede’ nin ailesini dergahtan uzaklaştırdıktan sonra 7 Temmuz 1327 da dergahı teslim almış ve tamir ettirmiş, Mevlevîhaneyi tekrar faaliyete geçirmiştir.

Bu arada Züleyha Hanım dergahın bir çok kısmını kendi parasıyla yaptırdığını öne sürerek dergah şeyhliğine oğlu Yusuf Efendi’ nin getirilmesini istemiş ve bu sebeple İstanbul Yenikapı Mevlevîhanesi Şeyhi Abdülbâki Dede’ye ve Konya’da Çelebi Efendiye ve daha birçok kimseye mektupla veya bizzat müracaatta bulunmuştu.(74) Bu yolla dergahı geri almak istemiş ancak başarılı olamamıştır.

1 yıl kadar postnişinlik makamında bulunan Hasip Dede Çankırı’ ya ta’yin olmuş ve bu sırada yerine vekil olarak Ünyeli Mahir Efendi Zâde Halit Efendi’yi bırakmış ve “… Makamı-ı âliya ile bi’l-muhâbere ifasına hakim efendi ve evkaf me’muru huzurunda tarafımdan mûmâ ileyh Halit Efendi’yi vekil ve sabıkaya ilaveten dergâh-ı mezkûrun her ‘umûrunu icrâya bu kere dahi vekil ta’yin iderek mezkûr eşya ve zimmete vesâir evrak- teslim ve mûmâ ileyh dahi ezher cihet bi- rıza kabûl itmekle iş bu vekâletnâmem bi’t-tenhir mûmâ ileyh Efendi yedine i’ta eylerim 4 Ağustos 1328 el dâî”(75) denmiştir.

________________

71. MMA, Z. 51-11. 72. MMA, Z. 51-11. 73. MMA, Z. 87-11,12,16. 74. MMA ,Z. 87-12,87-40.

(39)

5 Ağustos 1328 tarihli bir belgede ise “Çelebi Efendi Hazretlerinin emr edeceği mahale Samsun Mevlevîhânesi’nin semâhânesinde mevcut bulunan eşya ve listesi devr ve teslîm edilmiştir” denilmekte ve Samsun ‘da Kal’a Mahallesi’nde kayıtlı Ünyeli Şeyh Mahir Efendizade imzası taşımaktadır.(76)

Hasip Dede den sonra Erzincan şeyhi Yusuf Dede’nin ta’yin kılınması ile ilgili Canik mutasarrıflığı tarafından Konya’ ya yazılan bir belge dikkati çekmektedir.(77)

Süheyl Ünver’in “Osmanlı İmparatorluğu Mevlevihaneleri ve son Şeyhleri” adlı makalesinde Mevlevî taburundan tespit edilen Hacı Mehmet Emin Dede isimli zatın yine de son Şeyh olup olmadığı kesinleşmiş değildir.(78) 10 Mart-ı Evvel 1328 tarihli bir belgede Niğdeli Emin Dede’nin ta’yini ile ilgili ismin geçmiş olması bizi son Şeyh olması ihtimaline götürmektedir.(79)

Postnişîn Listesi

Adı Hangi Tarihte Şeyh

Olduğu

Ölüm Tarihi Şeyhlik Süresi

Hasan Dede H. 1279/ M.1862 H. 1281/ M. 1864 2 yıl

Hafız Ali Dede M. 1864 H. 1284/ M. 1867 3 yıl

Cemâleddin Efendi M. 10 Ağustos 1867 H. 3 Rebî’ulâhir 1311 M. 14 Ekim 1893

27 yıl Ali Enver Dede

Vekili: Laz Mehmet Dede

M. H.1321/ 7 Şubat 1904 M. 1893

H. 20 Rebî’ulâhir 1329 /

M. 20 Nisan 1911’de görevden uzaklaştırıldı ve aynı yıl vefat etti

(11 yıllık Laz Mehmet Dede’nin vekaletinin ardından) 7 yıl

Hasip Dede H. 20 Rebî’ulâhir 1327/

M. 7 Temmuz 1911 (80)

Çankırı’ya ta’yin 1 yıl

Ünyeli Şeyh Mâhir

Efendi Hâlit

M. 4 Ağustos 1912 Hacı Mehmet Emin Dede

(81)

1.Dünya Savaşı yılları

__________________

76. MMA, Z. 86-17 Ayrıca 1328 senesinde Samsun’a vekîl ta’yin edildiğine dair bk. 86-20. 77. MMA, Z. 87-49.

78. A. Süheyl, Ünver , “Osmanlı İmparatorluğu Mevlevîhâneleri ve Son Şeyhleri”, Mevlânâ Güldestesi, Turizm Derneği, Konya 1964, s. 30-38.

79. MMA, Z. 86-19. 80. MMA, Z. 87-11,12,16.

(40)

B.Diğer Görevliler

Mevlevî dergahlarında zâviyeye göre daha büyüğü olan ve çile çıkarılan âsitânelerde muhibbânlar ilk olarak kendilerini tarikate adadıklarına dâir ikrar verirler matbaha alınırlardı. Burada çalışan kazancı dede ve çilekeşlere nezâret eden aşçı dedenin yanında ayakçılık eder, ortalığı silip-süpürüp odun vs. getirir buna benzer hizmetlerde bulunurlardı. Binbir günlük çile çıkarma esnasında pazarcı, bulaşıkçı, şerbetçi, sofrayı kurup kaldırmakla yükümlü somatçı ya da içeri meydancısı (haberci) olunabilmekteydi. Matbahtaki diğer görevliler ise şunlardır; matbaha yeni girenlere yol gösteren halife dede, dışarı meydancısı, çamaşırcı, abdesthâneleri temizleyen âb-rîzci, dolapcı, içeri ve dışarı kandilcisi, kahveleri döven tahmisçi, yatakçı süpürgeci, matbahın şamdanlarına bakan çerağcı. (82)

Dergahtaki matbah ehli dışında imam, müezzin, semâzenbaşı ve semâzenler, kudümzen ve neyzenler hizmet etmektedir. İcâzetnâme almak şartıyla mesnevîhanlar Mesnevî’yi okur ve açıklarlardı.

Samsun Mevlevîhânesi ile ilgili belgelerde dergahtaki görevlilerin isimleri birebir kayıtlı olmayıp yalnız Hasip Dede’nin aylık masraf cetvelleri içerisinde adları geçmektedir. Bunlardan 30 Mart 1327 tarihli bir belgede imam ve müezzin için 50, kapıcı için 10 kuruş para tahsis edildiği zikredilmektedir.(83) Özel günlerde mesela bir mevlîd-i şerîf okutulduğunda kur’an kıraatini îfâ eden hafızlardan bahsedilmektedir.(84)

Mevlevî kültürüne özgü semâ meşkinin icrasında öncülük eden şahsiyetleri, bir âsitânedeki kadar olmasa da Samsun Mevlevîhânesinde de görmek mümkündür. Mevlevîhâne’nin müdâvimlerinden, muhiblerinden meydana gelen semâzen, kudümzen ve neyzenlerin varlığına, Hasib Dede dönemine ait biri gerçek diğeri yağlı boyadan oluşan resimlerden ulaşabilmekteyiz.(bk. RXXI, 1 ve RXXI, 2) Buradan o dönemde bir derviş heyeti yetiştirildiği kanaatine varmaktayız.

Bunun dışında gönüllü olarak dergaha hizmette bulunan ve semâ âyinlerinde etkin olan kişileri de görmek mümkündür. Bir belgede “…muhibbâna hâiz semâzen ve neyzen ve ‘ayin-i han yetiştirerek icrâ-yı âyin-i şerîfe dahi muvaffak olunacağından ümitvârız” denilmekte, “semâzen iki kimseden ibarettir birisi Posta Müdürü Cevrî Bey diğeri de

_____________________________ 82.Gölpınarlı, a.g.e, s.397.

(41)

Binbaşı müteâkidlerinden Hafız Osman Efendi’dir bunlar da cidden sa’y ve gayret ve hizmet etmektedirler” denilmektedir.(85)

Samsun Mevlevîhânesi ile ilgili belgelerde adı geçen ve dergahla sık sık ilişiği olan diğer isimler ise şunlardır: Muhasebeci Nazif Bey , Tahrîrât Müdürü Hüsnü Bey , Evkaf Müdürü İsmail Hakkı Bey, mutasarrıf Mehdî Bey.

Bu kişilerin Mevlevîhâne’ye destekleri çok önemlidir. Dergahın ihtiyaçlarının bir kısmı onlar tarafından karşılanmaktadır. Örneğin Posta Müdürü Cevrî Bey vakfa bir lira değerinde kaput bedeli ödemiş (86) bir de mihrab üzerine ta’lik olunmak üzere tezhibli üç hat levhası hediye etmiştir.(87)

Mutasarıf Mehdî Bey ise mihrabın iki yanına ta’lik olunmak üzere değeri 5 mecidiye olan karpuzlu aplike levha hediye etmiştir.(88) Bundan dergahın müdavimlerinin artıp ,itibarının yükseldiği anlaşılmaktadır.

Bir de dükkan îcarlarının toplanması ve buna benzer işlerde görevlendirilen tahsildârın ismi geçmektedir.(89)

_______________

85. MMA, Z. 87-6. 86. MMA, Z. 86-13. 87. MMA, Z. 86-31. 88. MMA, Z. 86-31. 89. MMA, Z. 86-15.

(42)
(43)

II. BÖLÜM

1.VAKIFLARI VE GELİR GİDERLERİ

A.Vakıfları

Vakıf; bir kimsenin Allah’a yakın olmak amacıyla, menkûl veye gayr-ı menkûl malını veya mülkünü dînî ve sosyal bir gaye için tahsîs etmesidir. Osmanlı’da vakıflar bir kamu hizmeti rolünü üstlenmişlerdir. Bulundukları yerlerde cami yapım ve bakımı, su temini gibi görevlerinin yanısıra bir kısım gelir kaynaklarına da bağlı olmak durmundaydılar.

Samsun’da da 1485 yılı itibariyle 59’u mahallî ve 8’i yöre dışından toplamda 67 vakfa Canik Sancağından 152.143 akçe gelir tahsis olunmuştu. Bir kısım gelirleri belli olmayan bazı zaviyelerle birlikte bu rakam daha da yüksektir. 1576 yılına gelindiğinde sancaktan gelir bekleyen vakıfların sayısı artmış ancak aksine zaviye vakıfların gelirleri, diğer vakıflara oranla yüzde 15’den yüzde 10’a gerilemiştir. Bir de cami ve vakıflar için ayrıca bir gelir tahsis edilmekte ve buna göre camisi olan vakıflar daha çok önemsenmekteydi.( 90)

Samsun Mevlevîhânesi ve vakfı (Mevlevîhâne Vakfı) bulunduğu konum itibariyle merkezî bir yerde olmasına rağmen 15. ve 16. yüzyıllarda geliri 300 akçe idi. Küçük bir zaviye olması ve camisinin de bulunmayışı sebebiyle olsa gerek Canik Sancağı buraya çok cüz’î bir miktar tahsis etmişti. Ancak 19. yüzyıla gelindiğinde muhibbânları artmış özellikle Matbaa Müdürü Cevrî Bey ve mutasarrıf Mehdî Beylerin ve Binbaşı müte’âkidlerinden Hâfız Osman Bey gibi Samsun’da sözü geçen şahsiyetlerin Mevlevîhâne’ye yakınlıkları burasının değerini daha da artırmıştı. Böyle olunca dergaha yardımlar ve vakfa kaydı geçen hediyeler de o denli artmaktadır. Buna rağmen Hasip Dede’nin Mevlevîhâne ihtiyaçları ve tasarladığı projeyi hayata geçirebilmek için merkezden ve Canik Sancağı’dan beklediği yardım bir türlü gelmemiş ve Hasip Dede’nin tayininden sonra Mevlevîhâne değerini daha da yitirmiştir. Ancak kendi çabalarıyla ayakta durmaya çalışılan vakfın gelir- giderleri diğer başlık altında incelenecektir.

_______________

(44)

B.Gelir – Giderleri

Samsun Mevlevîhânesi’nin gelir giderlerine daha çok Hasib Dede Döneminde kaydı tutulan icmal defterleri, müfredât pusulaları, îrâd ve musarrif defterlerinden ulaşmaktayız. Mevlevîhâne’nin inşâ’ ,tamir yeme içme gibi masrafları çelebilikten ‘arz edilmekte ancak özel gün ve gecelerin ihyası için belirlenen masraflar tekkenin kendi geliriyle karşılanabilmekte idi.

Hasib Dede her ay dergahın ihtiyaç listesini çıkararak masrafların adedi ve bedelinin dahi kaydını tutmuş ve sandıktan alınan para ve fazlasını not etmiştir. Bu ihtiyaçlar günlük yiyecek ihtiyacı ; ekmek, et, şeker, zeytin, peynir, kahve, bamya, patlıcan, fasulye, domates, makarna, şehriye, reçel vb. Yiyecek dışında gazyağı, kömür, odun, mum, ibrik, fânus vesâiredir.

1327 Ağustos ayı masraf yekûnü 1987 kuruş olarak tesbit edilmiştir. (91) Bu meblağ Ağustos ayı sonu ve Eylül başında 884 kuruş 20 para, teşrîn-i evvel başından sonuna kadarsa 1520 kuruş para olarak tesbit edilmiştir.(92)

Aynı yılın teşrîn-i Sânîsinde ek olarak imam, müezzin, kapıcı için gereken meblağ ve rahmet siperi inşâ’sı ile kârgîr dükkanların ta’miri için masraf yekûnü 1290 ve Bekir Paşa, muhâsebeci ve tahrîrât müdürü tarafından gönderilen 12 adet koyun postu için gerekli olan debbâğât masrafı ve başka masraflarla beraber toplamda 1136 kuruş masraf vukû’ bulmuştur.(93)

Hasip Dede 17 Kânûn-ı Evvel 1327 tarihli bir belgede inşa’at masraflarını çıkarmış ve fiyatların bu raddede fazla olması hasebiyle dergahın bunu karşılamaya gücünün yetmediğini belirtmiştir. Bunlar; işbaşı yevmiyesi 40 , taşcı, duvarcı, suvacı yevmiyesi 30, birinci sınıf dirlik yevmiyesi 30, marangoz, silici yevmiyesi 32 , demirci 50, tenekeci 25, amele yevmiyesi 12 kuruş olarak tesbît edilmiştir. Ayrıca kum, kiremit, soya taşı gibi malzeme ve onların nakliye işleri için de masraflar çıkarılıp Çelebiliğe ‘arz olunmuştur.(94)

Buna benzer bir çok belge bulunup Nejat Göyünç’ün “Das Mevlevîhâne in Samsun” adlı makalesinde vakfın gelir-gider kayıtlarının bir çizelgesi oluşturulmuştur.(95) Biz de bu tabloya yer verdik.

_________________

(45)

93. MMA, Z. 51-23. 94. MMA, Z. 86-4.

95. Nejat Göyünç, “Das Mevlevîhâne in Samsun”, OA , S.XIV, İstanbul 1994, s.77-90.

Mevlevîhâne Vakfına ait gelirlerden biri; Samsun’a bir saat mesâfede olan ‘Aline Mezra’asından alınan beşde üçlük gelir olup 1283 senesinde 1783 kuruş, 1284’de 1881 kuruş, 1285’de 2445 kuruş, 1286’da 1577 kuruş ve 1287’de 1830 kuruş olarak toplam 9526 kuruş meblağdan yüzdesi ayrılarak 1524 kuruş olarak defter-i mahsûsa idhal kılınmış ve ahz olunmuştur.(96) Bu hâsılât Mevlevîhâne için iyi bir gelir kaynağıdır.

Mevlevîhâne’nin bazı köylerin öşürlerinden başka bir de vakıf dükkanlardan elde edilen geliri vardır. Dükkan sahiplerinin isimlerine bakılırsa Rum oldukları anlaşılan şahıslar kunduracılık, terzilik , sobacılık , kalaycılık gibi işlerle meşgûl olup içlerinde bakkal, camcı olanı da vardır.

Dükkan kiralarından alınan gelir 1327 Ağustos ayında 1 lira-yı osmânî ile 21 mecidiye ki 528 kuruşu alınmıştır.(97). 14 Teşrîn-i evvel’de 710 kuruş (98), 31 Kânûn-ı Evvel ‘de 711 kuruş iblağ olunmuştur.(99)

Bir diğeri Reji idaresine 2,5 yıllığına kiralanmış olan bahçelikten peşînen alınmış olan 37 lira-yı osmânîdir ki bu da dergah için iyi bir gelir kaynağıdır.(100)

Belgeler arasında vakfın, dükkan kiralarına zam yaptığına dair bir bilgiye de rastlamaktayız. Bu sayede vakfın gelirleri artırılmış, dergahın masrafları da buradan giderilip sonraki aya dahi bir miktar para aktarılmıştır.(101)

1Şubat 1327 tarihli bir belgede:

Mezkûr tarafından vukû’ bulan masraf 810 Mezkûr tarafından vukû’ bulan vâridât 746 Deyn-i vakıf zuhûr itmiştir 64

Aynı belgede belki de dükkan kiralarının yüksek olması nedeniyle Yorgi ve tevkîfle Lefter tahliye edilmişlerdir. (102) Buna benzer bir çok belgeye rastlamak mümkündür. Meselâ dükkan kiralarının toplanması aşamasında zaman zaman sorunlar çıkmakta idi. 29 Ağustos

__________________________

96. MMA. Z.51-19.

97. MMA, Z. 51-21. 98. MMA, Z. 51-23. 99. MMA, Z. 86-6.

(46)

100. MMA, Z. 86-6. 101. MMA, Z. 86-14; 86-13.

102. MMA, Z. 86-23; MMA, Z. 86-24.

1327 tarihli bir belgede komserlikten celble müste’cirlerden ya kontratın yenilenmesi ya da dükkanın tahliyesi istenmiş, sonuçta eylül ayı için kontrat yapılabilmiş ancak aynı yıl deri fabrikasına yıllığı 15 lira bedel ile kiralanmış bahçe hususunda bir neticeye varılamamıştır.(103)

Gelir giderler bununla da sınırlı olmayıp özel günlerde yapılan dualar ; tesbih duası, mihrâb duası, okunan fetih sûreleri ve salât-ı müncî’ duası, cuma ve ikinci gecelerin ihyası v.s. hakkında ma’lûmât dahi verilmekte idi. (14 Teşrîn-i Evvel 1327) (104) Bunlar tabi küçük de olsa bir yekûn gerektiriyordu.

Yine ‘aşûre ayının kutlanması, kerbelanın anılması, Hz.Hüseyin’i yâd için düzenlenecek merasimde gerekli masrafların karşılanması için Posta Müdürü Cevrî Bey tarafından 1 aded Osmanlı lirası aldığı bilinmektedir.(105) Yani sıra dışı masrafların Tekke tarafından karşılandığı anlaşılıyor.

(47)

105. MMA,Z.51-18.

Nejat Göyünç’ün “ Das Mevlevîhâne in Samsun ” adlı makalesinden Samsun

Mevlevîhânesi’nin vâridât-mesârifâtının aylara göre durumunu gösterir tablo.

Samsun Mevlevihane’sinin Bütçesi

Para Kuruş Ağustos 1327(911) 1.524 1.987 Eylül “ 528 884,5 Ekim “ 701 1.005,5 Kasım “ 711 2136 Aralık “ 4.707 1.800,5 Ocak (1912) 603 892 Şubat “ 603 1.574 Mart 1328 746 810 Nisan “ 638 880 Mayıs “ 638 966 Haziran “ 578 780 Temmuz “ 716 1.417 Toplam ödenekleri 12.693 14.132,5 12.693 Açıkları 1.439,5

Gıda Kaynağı Harcamaları 1327-1328/ 1911-1912

Ağst. Eylül Ekim Kasım Aral. Ocak Şubat Mart Nisan May. Haz. Temmuz Ekmek 124 124 155 180 124 124 116 124 120 124 120 99 Et 105 105 105 70 84 90 90 80 80 96 64 63 Sade yağı 72 72 68 90 60 54 45 32 48 56 45 40 kuyrukyağ 40 30 12 12 Zeytin yağı 11 16,5 20 20 20 20 10 20 15 21 10 10 Şeker 35 52,5 45 56,25 45 22,25 36 24 40 44 22 22 Pirinç 30 36 30 45 42 22,5 22,5 22,5 30 36 24 24 Kahve 15 22,5 30 45 48 40 4,75 24 48 56 40 40 Peynir 16 12 8 16 8 12 18 16 24 18 14 Kaşar 14 Zeytin 5 10 7,5 5 9 5 9 11,5 6 6 7,5 7,5 Bamya 10 9 Kuru 12 24 20 8 12 12 Taze fasulye 5 6 Kuru lobye 17,5 20 14 10 10 10 6 12,5 Bürüt Domates 7,5 6 4,5 2 Dom pestili 5 8 3 3 3 3 3 3 3 3 Bulgur 12 12 6 6 6 4 Patates 12,5 12,5 Patlıcan Sebze 8 9 10 10 23,3 53,25 50 ? 12 4 4 Bezelye 4,5 2 Sarı(nohut) Makarna 24 4 Soğan 30 Yumurta 4 15 15 25 18 12 Yoğurt 10 20 28,5 20 20

(48)

Un 24 16 20 16 12 14 18 18 10 6 Tuz 2,5 2,5 2,5 2,5 1,25 1,75 Erişte 16 4,5 2,25 Limon 3 3 5 6 5 Reçel 12 Baharatlar 4 3 3 Ceviz 12 Süt 6 16 Kuruş 520 473 522 598,25 600,25 465,25 393,75 483,25 518 625,25 460,75 411,50

Özel gün ve gecelerde ve semâhane açılışı için (meyve suyu vs.) gerekli masraf Ağustos 1911 42 kuruş

Eylül 1911 de 25. ve 27. gün aşûre ayının kutlanması 200 kuruş

Âyin i Cem’ için Aralık 1911- 10 Ocak 1912 474,75 kuruş 7 Muharrem 1330

Ayin-i Cem için, 29 Şubat 1912( 11-12 Rebiülevvel 1330)

Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle 264,5 kuruş

Ayin-i Cem, Regaib Gecesi münasebetiyle 1 Recep 1330-16 Haziran 1912 40 kuruş

29 Şubat kutlama harcamaları (kutlu doğum etkinlikleri)

Ekmek 20 kuruş

Et 60 “ (6 kıyye,pro kıyye 10 kuruş)

Şeker 32 “ (8 “ “ “ 4 “ Pirinç 12 “ (3 “ “ “ 4 “ Zeytin 54 “ (3 “ “ “ 18 “ Un 12,5 “ (5 “ “ “ 2,5 “ ? 8 “ (2 “ “ “ 4 “ Bamya 6 “ (2,25 “ “ “ 24 “ Kase 6 “ (0,5 “ “ “ 12 “ Kuru fasulye “ 6 “ (3 “ “ “ 2 “ Yumurta 5 “ Soğan 2 “ Limon 3 “ Kahve 8,5 “ Walnub 5,5 “ (0,5 “ “ “ 17 “ Baklava börek 5

Lambalar için gazyağı 20 “ Toplam 264,5

(49)

Birkaç yılın gıda fiyatları 1911-1912

Ağus. Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şub

Mart Nis. May. Haz Tem

Et 7 7 7 7 7 9 10 10 10 8 7 7 Sade yağ 18 16 17 18 20 18 18 16 16 16 15 16 Kuyruk y. 13,5 12 12 12 12 Zeytin y. 11 11 10 10 10 10 10 10 10 10,5 10 10 Şeker 3,5 3,5 3,5 3,75 37,5 3,75 4 4 4 4 3,75 3,75 Pirinç 3 3 3 3 3,5 3,75 3,75 3,75 4 4 Kahve 15 15 15 15 16 16 17 17 16 16 16 16 Hoşaf 2 1,5 Kuru 24 24 20 16 24 24 24 Patlıcan 8 9 Kuru fasülye 1 1 Kuru 1,75 2 1,75 05 2 2 2,5 ? 3 2,25 Domates 0,75 0,5 Pestil 10 8 10 6 6 6 6 6 6 Tuz 1,25 1,25 1,25 1,25 1,25 Makarna 4 4 Erişte 4 4,5 4,5 Reçel 6 Zeytin 5 5 5 5 6 5 6 5,75 6 6 5 5 Kase peynir 8 6 8 8 8 12 12 8 8 6 7 Kaşar 14 Un 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 Patates 1,25 1,25 Sebze 4 4 4 Ceviz 2 Baharat 12 Soğan 0,75 Bulgur 2 2 2 2 2 2 Bezelye sarı 2,25 2 Yoğurt 4 4 Süt 3 3,25 Yakıt Harcamaları

Ağus Eylül Ekim Kasım Aralık OIcak Şubat Mart Nis. May. Haz. Tem

Petrol 13 13 30 28 20 20 20 26 26 26 23 23 Ahşap 32 30 60 100 75,5 90 64 40 40 32 18 8 Kömür 40 33 050 60 45 45 47 40 54 36 24 26 Yakacak odun 5 6 3 3 2 2 2 2 Mum 15 11 20 10 7,5 7,5 15 Semahaneye 31,5 20 15 Gaz yağı 5,25 3 5,25 3

Referanslar

Benzer Belgeler

Amerikanın nüfus başına en çok otomobil isabet eden bir şehri olduğu için müşterilerin yarısının oto- mobille gelecekleri düşünülerek mağazanın önünde büyük

Adreslerini değiştiren aboneler

Zeki üayâr - Neşriyat müdürü

(Daueraufenthalt- Familienangehöriger) Bu izin süresiz olmasına rağmen her beş yılda bir yenilenmesi gerekmektedir. Aile birleşimi yoluyla giden aile bireylerine

39- Karapınar İlçesi, Kesmez Mahallesinde, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 23.08.2019 tarih ve 598 sayılı kararı ile onaylanan 1/5.000 ölçekli ilave ve

Temiz su haznemin dolu olup olmadığını kontrol edin ve daha sonra yeniden başlatmak için CLEAN (TEMİZLE) düğmesine basın. Scooba’nın temiz su haznesi

Hematologic, biochemical and immune biomarker abnormalities associated with severe illness and mortality in coronavirus disease 2019 (COVID-19): a meta-analysis, Clinical Chemistry

Araştırmanın saha çalışması, kent kullanımı kısıtlı kadınların tespit edilmesinin ardından üç ana aşamadan oluşmuştur: Kadınlarla evlerinde yapılan