• Sonuç bulunamadı

Kur'an'da cennet ehli ve cehennem ehli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kur'an'da cennet ehli ve cehennem ehli"

Copied!
130
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

KELAM BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KUR’AN’DA

CENNET EHLİ VE CEHENNEM EHLİ

DANIŞMAN

Yard. Doç. Dr. Durmuş ÖZBEK

HAZIRLAYAN

Faruk Nafiz TOK

(2)
(3)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ...i

KISALTMALAR ... vii

I. CENNET VE CEHENNEMİN KELİMELERİNİN ANLAMLARI ...1

A. CENNETİN SÖZLÜK VE TERİM ANLAMLARI ...1

1. Cennetin Sözlük Anlamı...1

2. Cennetin Terim Anlamı ...1

B. CENNETİN İSİMLERİ ...2 1. Cennet ...3 2. Dâru’s-Selâm ...3 3. Dâru’l-Mukame ...3 4. Adn Cennetleri...3 5. Naim Cennetleri...4 6. Firdevs Cennetleri ...4 7. Hüsnâ ...5

C. CEHENNEMİN SÖZLÜK VE TERİM ANLAMLARI...6

1. Cehennemin Sözlük Anlamı ...6

2. Cehennemin Terim Anlamı ...6

D. CEHENNEMİN İSİMLERİ...7 1. Cehennem ...7 2. Lezâ...8 3. Hutame...8 4. Sair ...8 5. Sakar ...9 6. Cahim...9

(4)

7. Haviye ...9

II. CENNET VE CEHENNEME İNANMANIN GEREĞİ...11

BİRİNCİ BÖLÜM KUR'AN’DA CENNET VE CENNET EHLİ I. KUR'AN’DA CENNET ...15

A.CENNETİN ÖZELLİKLERİ...15

1. Kur'an’da Cennet Tasvirleri...15

2. Cennetin Kapıları...19

3. Cennetin Dereceleri ...20

4. Cennetteki Yiyecek ve içecekler...22

5. Cennetin Nehirleri ve Pınarları ...24

B. CENNETİN YARATILMIŞLIĞI VE MEVCUT OLUŞU...27

C. CENNETTE EBEDİLİK...30

II. KUR'AN’DA CENNET EHLİ...32

A.CENNETLİKLERİN ÖZELLİKLERİ...32

1. Cennetliklerin İman Etmesi, Allah’a ve Resulüne İman Etmesi ...34

2. Cennetliklerin İman Edip Salih Amel İşlemesi ...36

3. Cennetliklerin Allah ve Resulüne İtaat, Rablerine İtmi’nan ile İtaat Etmesi ...40

4. Cennetliklerin Sadıklardan ve Salihlerden Olması...42

5. Cennetliklerin Allah'ın Sınırlarını Koruyup Gözetmesi ve Kötü Hesaptan Korkması...44

6. Cennetliklerin İyiliği Emredip Kötülükten Nehyetmesi...45

7. Cennetliklerin İbadet Etmesi ...46

8. Cennetliklerin Tevbekâr Olması...47

(5)

10. Cennetliklerin İnfak Edip Kötülüğü İyilikle Savması ...50

11. Cennetliklerin Takva Sahibi Olması...51

12. Cennetliklerin Cihad Etmesi ve Allah Yolunda Şehit Olması...52

13. Cennetliklerin Hayır İşlemede Öncü Olması...54

14. Cennetliklerin Allah'a Olan Ahidlerini Yerine Getirmesi ...55

15. Cennetliklerin Hamd Etmesi, Oruç Tutması ve Namazlarını İkame Etmesi ...56

B. CENNETLİKLERE VAADEDİLEN MÜKÂFATLAR...58

C. CENNETLİK OLDUKLARI DÜNYADA İKEN BİLDİRİLENLER ...63

1. Hz Ebu Bekir ...63

2. Hz. Ömer ...65

3. Hz Osman ...66

4. Hz. Ali ...68

5. Hz. Sa'd b.Ebi Vakkas ...69

6. Hz. Abdurrahman b. Avf ...70

7. Hz. Ebu Ubeyde b.Cerrah ...70

8. Hz. Talha b. Ubeydullah ...71

9. Hz. Zübeyr b. Avvam ...71

10. Hz. Said b. Zeyd ...72

İKİNCİ BÖLÜM KUR'ANDA CEHENNEM VE CEHENNEM EHLİ I. KUR'ANDA CEHENNEM...73

A. CEHENNEMİN YARATILMIŞLIĞI VE MEVCUT OLUŞU...73

B. CEHENNEM AZABININ EBEDİLİĞİ ...75

(6)

2. Cehennem Azabı Ebedidir Diyenlerin Görüşü ...76

II. KUR'ANDA CEHENNEM EHLİ ...81

A. CEHENNEMLİKLERİN ÖZELLİKLERİ ...81

1. Cehennemliklerin İnkâr Edip Küfürde Olması ve Küfre Götüren Amelleri İşlemesi...82

2. Cehennemliklerin İnkâr Edip Ayetleri Yalanlaması...84

3. Cehennemliklerin Allah ve Rasulüne Savaş Açması...85

4. Cehennemliklerin Faiz Yemesi...86

5. Cehennemliklerin Haksız Yere Cana Kıyması ...88

6. Cehennemliklerin Günahkârlar ve Kötü Kimseler Olması, Kötülüklerinin Kendilerini Kuşatması ...89

7. Cehennemliklerin Yoldan Çıkması, İnananlara İşkence ve Zulüm Yapması ...90

8. Cehennemliklerin Münafıklık Yapması...92

9. Cehennemliklerin Kibirlenip Büyüklenmesi ...93

10. Cehennemliklerin Hz. Peygamberi Alaya Alarak, Allah’ın Emrine Uymaması ve Ayetler Hakkında Yarışması ...94

11. Cehennemliklerin Dünya Hayatına Razı Olup Ayetlerden Gafil Olması...96

12. Cehennemliklerin Savaştan Kaçması...97

13. Cehennemliklerin İlah Benim Demesi, Allah’tan Başkasına Tapması...98

14. Cehennemliklerin Şeytana Uyması ve Aşırı Gitmesi ...100

15. Cehennemliklerin Allah ve Resûlüne Karşı Gelmesi ...101

16. Cehennemliklerin Kur'an'a İnsan Sözüdür Demesi ...101

17. Cehennemliklerin Kıyameti Yalanlaması...102

(7)

19. Cehennemliklerin Allah’a Şirk Koşması ...104

B. CEHENNEMLİKLERE YAPILAN AZAP ŞEKİLLERİ...104

C. CEHENNEMLİK OLDUKLARI DÜNYADA İKEN BİLDİRİLENLER...109

1. Ebu Leheb ...109 2. Ebu Cehil ...109 3. Ümeyye b. Halef ...110 4. Utbe b. Rebia ...110 5. As b. Vail ...111 6. Velid b. Muğire...111

7. Ukbe b. Ebi Muayt...112

8. Süfyan b. Halid ...112

9. Ka'b b.Eşref...112

10. Müseylemetü’l-Kezzâb...113

SONUÇ ...114

(8)

ÖNSÖZ

İman esaslarından olan ahirete imanın son durakları ölümle başlayan ahiret; kabir hayatı, diriliş, mahşer, mizan, sırat köprüsü, cennet ve cehennem gibi safhaları içine alır.

Cennet ve Cehennem insanların en çok merak ettiği, hakkında bilgi sahibi olmak istediği konulardan biridir. İnsanlık, yaratılış gereği hiçbir zaman yok olma düşüncesini kabullenmemiş ve her zaman içindeki ebedi yaşam arzusunu devam ettirmiştir. Allah (c.c) hayatı iki kısma ayırmıştır: dünya hayatı, ahiret hayatı. Dünya hayatı geçici, ahiret hayatı ise ebedidir. Allah Teâlâ, içinde yaşadığımız bu dünyayı ve üzerindeki bütün varlıkları geçici bir zaman için yaratmıştır. Bir gün gelecek, dünya ve dünyadaki canlı ve cansız bütün varlıklar yok olacaktır. Öyle ise geçici bir hayat olan bu dünyada, ebedi hayat olan ahiret için hazırlık yapmak her Müslüman’ın görevidir.

Allah Teâlâ insanları yaratıp yeryüzüne gönderdikten sonra, onlara uyarıcı ve yol gösterici olarak peygamberler, peygamberlere de kitaplar göndermiştir. Bütün peygamberler insanları hakka davet etmiş ve ahireti hatırlatmıştır. Yani kendilerine yaratılış gayelerini hatırlatmışlardır. Çünkü insanın yaratılması ve yeryüzünde yaşaması imtihan sebebidir. Bu imtihanı kazananlar olabileceği gibi kaybedenler de olacaktır. İnsanlar bu dünyada iken cüz’i iradeleriyle ister Hakk’ı ister batılı seçsinler bu seçim hakkı, herkesin bu dünyada yaşarken yaptığı amelin hesabını vermeyi de gerektirir. Hiç kimseye zerre miktarı haksızlığın yapılmadığı, yapılan iyi ve kötü amellerin hesabının sorulacağı bir zaman ve mekân vardır. Bundan kaçmak mümkün değildir. İşte bu dünyada iken yapılan amellerin hesabının verileceği gün ahiret âlemidir. Bu âlemde insanları sorguya çekecek olan ise insanları yoktan vareden ve insanlara yol göstermek üzere peygamberler ve kitaplar gönderen Allah’tır. Allah insanları hesaba çekerken herkesin önüne amel defterleri konulacak ve hiçbir haksızlık yapılmadan herkes işlediği amelin hesabını verecek ve karşılığını görecektir. Allah yapılan iyiliklerin mükâfatını, kötülüklerin de cezasını verecektir. İyilikleri fazla olanlar cennete doğru yol alırken, kötülükleri fazla olan ise cehennem doğru yol alırlar.

(9)

Yukarıda da belirtildiği gibi cennet ve cehennem konusu insanlar tarafından sürekli merak konusu olmuştur. Bunun için insanların merakını gidermek ve bu konularda bilgi sahibi olmak için cennet ve cehennem konularında pek çok çalışmalar yapılmıştır. Ancak cennet ehli ve cehennem ehlinin kimler olduğu konusunda yapılan bir çalışmaya rastlayamadığım için benim de merakımı uyandıran bu cennet ve cehennem ehlini bir arada mütaala edebilmek için böyle bir çalışma yapmaya karar verdim.

Çalışmamız giriş ve iki bölümden meydana gelmektedir. Giriş bölümünde cennet ve cehennem kelimelerinin anlamları ve isimleri üzerinde durarak, cennet ve cehenneme inanmanın gereğine değindik. Birinci bölümde ise, Kur’an-ı Kerim’de cennet kavramına değindik ve cennet ile ilgili önemli konulara yer vererek, cennet ehlinin kimler olduğunu ayetler ışığında açıkladık. İkinci bölümde ise Kur’an-ı Kerim’de cehennem kavramı üzerinde durup cehennem ehlinin kimler olduğunu ayetler ile açıklamaya çalıştık.

Bu çalışmamızda birçok kaynak taraması yapmakla birlikte özellikle; 1- Fahruddin Razi’nin “Mefatihu’l-Gayb”

2- Kurtubi’nin “el-Câmiu Li Ahkami’l-Kur’an” 3- İbni Kesir’in “Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim” 4- Elmalılı Yazır’ın “Hak Dini Kur’an Dili”

5- Seyyid Kutub’un “Fi Zilalli’l-Kur’an” ve “Kur’anda Kıyamet Sahneleri” 6- Mevdudi’nin “Tefhimü’l-Kur’an”

7- İbni Kayyim’ın “Hâdi’l-Ervah” gibi eserlerden faydalandım.

Bu çalışmamızda bize yardımlarını esirgemeyen Danışman Hocam Yrd. Doç. Dr. Durmuş ÖZBEK, Prof. Dr. Şerafettin GÖLCÜK ve Prof. Dr. Süleyman TOPRAK Hocalarıma teşekkür ediyorum.

Faruk Nafiz TOK 19.06.2006

(10)

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen madde a.s. : Aleyhi’s-selam

A.Ü.İ.F. : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi b. : Bin- ibn

bkz. : Bakınız

c. : Cilt

c.c. : Celle Celelühü

DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

h. : Hicri

haz. : Hazırlayan Hz. : Hazreti

İ.A. : İslam Ansiklopedisi İht. : İhtisar eden

MEB : Milli Eğitim Basımevi s.a.v : Sallallahü Aleyhi Vesellem

s. : Sayfa

ŞİA : Şamil İslam Ansiklopedisi TDV : Türkiye Diyanet Vakfı Terc. : Tercüme eden

Trz. : Tarihsiz Vd. : Ve diğerleri v. : Vefat tarihi yay. : Yayınları

(11)

I - CENNET VE CEHENNEMİN KELİMELERİNİN ANLAMLARI

A- CENNETİN SÖZLÜK VE TERİM ANLAMLARI

1- Cennetin Sözlük Anlamı

Cennet, “Örtmek ve gizlemek” manasını ifade eden “cenne yecünnü” fiilinden bir şeyin örtülmesi anlamında mastardır. Çoğulu “cennât” şeklinde gelmektedir. 1 Cennet; Allahü Teala’nın “ gece onun üzerini örtünce yıldızı gördü”2 ayetinde cenne olarak geçmektedir. Gecenin örtmesi gibi örtmek manasına da gelen cenne fiilinden isim olup cemisi kitap vezninde “cinan”dır.3 Yine cennet, ağaç ve hurmalıkları olan bahçe, ahirette nimet yurdu, 4 Ağaçlı bahçe, yeşillikleri bol bostan, sık dal ve yaprakları ile yeri gölgelendiren hurmalık ve bağlık yer demektir.5

Bu açıklamalardan yola çıkarak cennet için en veciz ve en güzel luğavi mananın “içinde çeşitli ağaçları barındıran bahçe” şeklinde olduğunu söyleyebiliriz. 6

2- Cennetin Terim Anlamı

Cennet; bütün dini inanışlara göre, müminlerin ölümden sonra veya kıyametin kopmasından sonra sonsuz mutluluk içinde yaşayacakları yerdir. 7

Cennet; Peygamberlerin davetine uyarak iman edip dünya ve ahirete ait işlerini, kulluk vazifelerini elden geldiği kadar güzel bir şekilde yapan temiz ve müttaki kişiler için hazırlanmış, huzur ve saadet yurdudur. 8

Müslümanlar için cennet, içine girilmeden görülmeyen, gizli ve çok değerli bağ ve bahçelerin tümünü kapsayan ahiret vatanına, sevap evine denir.Kısaca cennet, müminlere has kılınan Cenab-ı Hakk’ın onlara vaat ettiği her türlü maddi ve manevi nimetlerin bulunduğu, sakinlerine hem ruhsal hem de fiziksel zevkler ve güzellikler sağladığı sonsuz hayat ve sevap yeridir.

Ayet ve hadislerden faydalanarak cennet için şöyle genel bir tanım yapılmıştır. “Cennet, gerek kendisi gerekse içindeki nimetleri bizim idrakimiz

1 İbn Manzur, Muhammed b. Mükrem, Lisanu’l-Arab, Daru Sadır, Beyrut, 1990, c.13, s.100.

2 En’am, 6 / 76.

3 Firuzabadi, Muhammed b. Yakup, el Kamus’ül-Muhit, Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 1987, s.1532.

4 İbrahim Mustafa vd., el-Mu’cem’ül-Vasit, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1980, c. 1, s.141.

5 Pusmaz, Durak, Cennet mad., Şamil İslam Ansiklopedisi, Şamil Yay., İstanbul, 1999, c.1, s.300. 6 Kara, Ömer, Kur’an’da Metafizik Bir Âlem: Cennet, Rağbet Yay., İstanbul, 2002, s.63.

7 Şahin, M. Süreyya, Cennet mad., Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet

Vakfı yay., İstanbul, 1993, c.7, s.374.

(12)

dışında kalan9 hem Firdevs, adn ve naim gibi cennetleri, hem de bu cennetlerin kendi içlerindeki derece ve bölümleriyle büyük kopleks bir yapı arzeden, Allah Tealanın mü’min- müttaki kulları için hazırladığı10 içinde insanın istediği her şeye ulaşacağı 11 hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, hiçbir kalbin hatırına getiremediği 12 Refah-huzur yerine, kurtuluş evine ahiret yurduna verilen isimdir.13

Cennet, Kur’an-ı Kerim’de müfret, tesniye ve cemi şekilleriyle14 147 defa geçen cennet kelimesi 25 yerde dünyadaki bağ-bahçe, altı yerde Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın iskân edildiği mekân, bir yerde de Hz. Peygamber’in yanında Cebrail (a.s)’ı gördüğü Sidretü’l-Münteha’nın civarında bulunan Me’va Cenneti15 diğer 115 yerde de ahiret cenneti anlamında kullanılmıştır.16 Cennet değişik hadislerde hem bahçe hem de ahiret cenneti anlamında yer almıştır. İslâm literatüründe cenneti ifade etmek üzere kullanılan isimleri şu şekilde sıralamak mümkündür.

B- CENNETİN İSİMLERİ

1- Cennet

Cennet; ebedi saadet yurdunu ifade etmek üzere, Kur’an-ı Kerim’de muhtelif hadislerde ve diğer İslâmi eserlerde yer alan isimler içinde en çok kullanılan isimdir. Cennetin içindeki bütün mekân ve imkânları kapsayacak şekilde muhtevası geniş olan bir terimdir. İslâm literatüründe ebedi saadet ile ilgili vaadler, özendirici anlatım ve tasvirler genellikle cennet ismi etrafında yoğunlaşmış, dil ve edebiyat alanında daha çok bu kelimeye yer verilmiştir. Diğer isimler tekil olarak kullanıldığı halde cennetin çok sayıdaki ayette çoğul şekliyle de “ cennât ” olarak yer alması saadet yurdunun belli bir bölgesinin değil, tamamının adı olduğunu gösterir.17 Cennet, malum yurdun genel ismidir. Bu isim o yurtta bulunan çeşit çeşit nimetleri, lezzetleri, güzellikleri, sevinçleri, gözlerin nuru olan şeyleri içine alır. 18

9 Secde, 32 / 17.

10 Tevbe, 9 / 89, 100; Al-i İmran, 3 / 131. 11 Nahl, 16 / 31; Furkan, 25 / 16; Zümer, 39 / 34.

12 Müslim, Sahih, Terc: Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Sönmez

Neşriyet, İstanbul, 1977, Kitabü’l- Cennet, 51, Hadis no: 2824, c.11, s. 232.

13 Kara, a.g.e. s.64.

14 Abdulbaki, M. Fuat, el-Mu’cemu’l-Müfehres li Elfâzi’l-Kur’ani’l-Kerim, Çağrı Yay. , İstanbul,

1987, Ayetlerin sayısı fazla olduğundan sayısını vermekle yetiniyoruz Bkz. s.180,181,182.

15 Necm, 53 / 13-15.

16 Topaloğlu, Bekir, Cennet mad., D.İ.A., İstanbul, 1993, c.7, s.376. 17 Topaloğlu, a.g.m., c.7, s..376.

18 el-Cevziyye İbn Kayyim, Hadi’l-Ervah, Terc. İsmail Hakkı Sezer, Cennetin Tasviri, Uysal

(13)

2- Dâru’s-Selâm

Dâru’s-selâm, maddi ve manevi afetlerden, hoşa gitmeyen şeylerden korunmuş olma manasındaki “ selam” ile ev, yurt anlamındaki “ dâr” kelimesinden oluşan bu terkip iki ayette 19 cennetin adı olarak zikredilmiştir. Cennetin esenlik yurdu olduğu şüphesizdir. Allah’ın seçilmiş kulları olan müminlerin ölüm sonrası hayatlarının hem kendi aralarında hem de kendileriyle melekler ve Allah arasında geniş kapsamlı bir “ selam” kavramı içinde sonsuza kadar sürüp gideceği de birçok ayette 20 ifade edilmiştir.21

Gerçek esenlik ancak cennette bulunabilir, çünkü sonsuz süreklilik, ihtiyaç bırakmayan zenginlik, zillete yer vermeyen şeref ve üstünlük, arızasız bir sıhhat sadece orada mevcuttur.22

3- Dâru’l-Mukame

Dâru’l-mukame, asıl durulacak yer, ebedi ikamet edilecek yurt manasındaki bu terkip de cennete girenlerin Allah’a hamd ve şükür sırasında bulundukları mekân için kullanacakları bir tabirdir.23 (Cennette şöyle) “derler; bizden tasayı gideren Allah’a hamd olsun, doğrusu rabbimiz çok bağışlayıcı, şükrün karşılığını tam verendir. O (Rabb) ki bizi lütfuyla sonsuzluğa kadar kalınacak yurda (Daru’l- Mukame’ye) yerleştirdi. Artık orada bize ne bir yorgunluk hissi dokunacak ne de bir bıkkınlık gelir.”24 Cennet ehli, orada ebedi olarak ikamet edecek, ölmeyecekler ve oradan ebedi ayrılmayacaklardır. El-mukame aynen ikamet gibidir. Çünkü ikamet ve mukame aynı manadadır. 25

4- Adn Cennetleri

Adn, en belirgin anlamı ile “ ikamet etme ” veya “ ikamet edilen yer ” demek olup 11 ayette cennât kelimesi ile birlikte tekrarlanarak cennâtü adn olarak ikamet edilecek cennetler manasında kullanılmıştır. İkamet cennetleri manasına Kur’an-ı Kerim’de şöyle kullanılmıştır: “ Şüphesiz ki iman edenler ve güzel amel işleyenler yok mu, işte onlar mahlûkatın en hayırlısıdırlar. Onların Rabbleri katındaki mükâfatları, altlarından ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları adn

19 En’am, 6 / 127; Yunus, 10 / 25.

20 İbrahim, 14 / 23; Rad,13 / 23-24; Yasin,36 / 57-58; Meryem, 19 / 62. 21 Topaloğlu, a.g.m., c.7, s.377; İbn Kayyım. a.g.e., s. 129.

22 Isfahani Ragıp, el-Müfredat fi Ğarib’il- Kur’an, Kahraman Yay. İstanbul, 1986, s.350. 23 Topaloğlu, a.g.m. c.7, s.377.

24 Fatır, 35 / 34-35.

(14)

cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu, Rabbini sayıp O’ndan korkanlar içindir.”26

Adnin, cennetin belli bir bölümünün adı olduğunu veya çoğul şekilde kullanılışına bakarak onun tamamını ifade eden bir isim durumunda bulunduğunu söylemek mümkündür.27 Bütün cennetler adn cennetleridir. 28

5- Naim Cennetleri

Cennâtü’n-Naim, on ayetin üçünde tekil, diğerlerinde çoğul şekliyle (Cennâtü’n-naim) geçmektedir. Arapça’da naim kelimesi “ refah, huzur, mutlu hayat” anlamına gelen nimet kelimesinden daha kapsamlı bir muhtevaya sahip olup, insana mutluluk veren maddi ve manevi bütün güzellikleri ifade etmektedir. Buna göre cennâtü’n-naim, “ mutluluklarla dolu cennetler” manasına gelir. Naim kelimesinin bir ayette cehennemin isimlerinden olan “cahim’in” mükabilinde kullanılması,29 diğer bir ayette de cennetle ilgili tasvirin baş tarafında tek başına yer alması,30 onun cennetin isimlerinden biri gibi kabul edilebileceğini göstermektedir.31 Kur’an’da Hz. İbrahim’in duaları arasında şöyle geçmektedir: “Bana, sonra gelecekler içinde iyilikle anılmayı nasip eyle! Beni naim cennetlerine girenlerden eyle!”32 Başka ayetlerde de şöyle kullanılmıştır: “ İman edip Salih amel işleyenler için naim (nimetler) cennetleri vardır.”33 Bu da bütün cennetlere verilen bir isimdir. Çünkü bunun içine yenilen, içilen, giyilen nimetlerle gizli ve açık bütün nimetler girer, cennetlerin hepsinde bunlar vardır. 34

6- Firdevs Cennetleri

Firdevs, Arapçaya Farsçadan girmiş olması muhtemel olan Firdevs kelimesi, özellikle içinde üzüm bulunan bağ, bahçe anlamına gelir. 35 Bir ayette cennât kelimesi ile 36 bir ayette de “ ahiret cenneti” manasına, tek başına 37 kullanılmıştır. Firdevs, cennetin tamamını ifade eden bir isim olabileceği gibi, cennetin ortası, en

26 Beyyine, 98 / 7-8; Meryem, 19 / 61; Tevbe, 9 / 72; Nahl, 16 / 31. 27 Topaloğlu, a.g.m., c.7, s.377.

28 İbn Kayyım, a.g.e., terc. s. 131. 29 İnfitar, 82 / 13.

30 Mutaffifin, 83 / 22.

31 Topaloğlu, a.g.m., c.7, s.376. 32 Şuara, 26 / 84-85.

33 Lokman, 31 / 8; Maide, 5 / 65. 34 İbn Kayyım, a.g.e., Terc, s. 133. 35 İbn Kayyım, a.g.e., Terc, s. 133. 36 Kehf, 18 / 107-108.

(15)

yüksek ve en değerli bölgesinin özel adı da olabilir. 38 Allah Teala bir ayet-i kerime’de “ İman edip salih amel işleyenlere gelince onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır.”; 39 “ İşte vâris olacak onlardır. Onlar Firdevs’e vâris olacaklardır. Orada ebedi kalacaklardır.” 40 buyurmaktadır.

Rasulullah (s.a.v)’de hadislerinde Firdevs Cennetinden bahsetmiş ve şöyle buyurmuştur: “ Şu beş vakit namazı kılan, Ramazan orucunu tutan (zekâttan söz etti mi, etmedi mi bilmiyorum) bir kimse hicret etmiş de olsa veya anasının kendisini doğurduğu yerde oturmuş da olsa onu bağışlamak Allah üzerine bir haktır.” Muaz diyor ki; “ Bunu çıkıp insanlara duyurayım mı? diye sordum. Rasulullah (s.a.v) bana buyurdu ki; “ Bırak insanları, amellerini yapmaya devam etsinler. Cennette yüz derece vardır. Her iki derecenin arasında, gök ile yer arası kadar mesafe vardır. Bu derecelerin en yükseği Firdevs’tir. Onun üzerinde arş vardır. O cennetin ortasının en üst katıdır. Cennetin nehirleri oradan kaynayıp çıkarlar. Allah’tan dilekte bulunduğunuzda Firdevs cennetini dileyin.” 41

7- Hüsnâ

“Hüsnâ, iyilik yapanlara Allah tarafından daha büyük bir iyilik ile karşılık verileceği, ayrıca buna birde ilave (ziyade) yapılacağını ifade eden ayetteki 42 Hüsnâ, (daha güzel, daha iyi, en güzel, en iyi) kelimesinin cennet anlamına geldiği müfessirlerin büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. Buna göre aynı ayetteki “ziyade”den maksat da cennette Allah’ı görme şerefine nail olmaktır. Hüsnâ kelimesine bu ayetin dışında yer aldığı on civarındaki ayette de bu manayı vermek mümkündür.” 43

Mücahitlerin derecelerinin üstünlüğünü anlatan ayette “… Allah hepsine güzeli vadetmiştir” 44 ayetinde Beydavi, “hüsna”yı “Güzel karşılık ki o da cennettir” şeklinde tefsir ederken Elmalılı da Beydavi’nin paralelinde açıklamıştır. 45 Bütün bunlar hüsnanın cennetin ismi olarak kullanıldığını göstermektedir.

38 Topaloğlu, a.g.m., c.7, s.377. 39 Kehf, 18 / 107.

40 Mü’minun, 23 / 11.

41 Tirmizi, Sünen, Terc. Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Sünen-i Tirmizi Tercemesi,

Yunus Emre Yayınevi, İstanbul, trz. Cennetin Sıfatı, bab.4, Hadis no: 2650, c. 4, s. 307.

42 Yunus, 10 / 26.

43 Topaloğlu, a.g.m. , c.7, s.377. 44 Nisa, 4 / 95.

45 Yazır, Elmalılı M. Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, Sadeleştirenler, İsmail Karaçam vd., Azim Yay.,

(16)

Bunlardan başka Ravza, bol su kaynaklarına sahip bulunan yeşil bahçe anlamında olup, cennet kelimesine muzaf olduğu gibi46 bir ayette cennet kelimesi yerine tek başına da kullanılmıştır.47 Kur’an-ı Kerim’de dâru’l-ahire (ahiret yurdu), ukbe’d-dâr (dâr-ı dünyanın sonu) terkipleriyle ve müfessirlerin çoğunluğuna göre bir ayette 48 tek başına cennet anlamında kullanılmıştır. Gurfe kelimesi Kur’an-ı Kerim’de cennet ile birlikte ve onun bölümleri anlamında kullanıldığı gibi cennet adının yerine tek başına da kullanılmıştır. Bunlardan başka ecr (mükâfat, sevap), rahmet, rahmetüllah, rızkun-kerim (değerli nimet) kelime ve terkipleri de bulundukları ayetlerin anlatım ve özelliklerine göre cennet manasını ifade etmektedir.

Cennetü’l-huld, 49 cennetü’l-me’va, 50 makam-ı emin, 51 hüsn-i meâbın, illiyyin, 52 mak’adü sıdk 53 gibi isimlerin müstakil bir isim olarak kabul edilmesi isabetli görülmemektedir. Bunlar cenneti niteleyen tamamlayıcı kavramlardır.54

C- CEHENNEMİN SÖZLÜK VE TERİM ANLAMLARI

1- Cehennemin Sözlük Anlamı

Cehennem, ölümden sonraki ebedi azap yeri,55 ahirette kulların gideceği çok sıcak azap yeri ve Allah’ın tutuşturulmuş ateşinin ismidir. 56 Ateşin isimlerinden olup onunla Allah azabı hak edenleri cezalandırır.57

2- Cehennemin Terim Anlamı

Cehennem, ahirette kâfir, müşrik ve münafıkların sürekli kalacakları, günahkâr müminlerin de günahları ölçüsünde cezalandırılacakları azap yeri, 58 inkârcıların ve günahkârların ahirette cezalandırılacakları azap mekânıdır.59

46 Şura, 42 / 22. 47 Rum, 30 / 15. 48 Sad, 38 / 46. 49 Hud, 11 / 108. 50 Necm, 53 / 15. 51 Duhan, 44 / 51-52. 52 Mutaffifin, 83 / 18. 53 Kamer, 54 / 54-55. 54 Topaloğlu, a.g.m., c.7, s.377.

55 Komisyon, el-Müncid fi’l -Lüğati ve’l A’lam, Darü’l -Meşrik, Beyrut, 1973, s.108. 56 Isfahani, a.g.e., s.143.

57 İbrahim Mustafa vd., Mu’cemül Vasit, c.1, s.144.

58 Kılavuz, A. Saim, Anahatlarıyla İslam Akaidi ve Kelama Giriş, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1987,

(17)

Kur’an-ı Kerim’de 77 ayette yer alan cehennem, sözlük anlamından çok, kâfirlerin, münafıkların, zalimlerin ve gerçeğe boyun eğmeyenlerin azap görecekleri yer olarak tasvir edilir. Söz konusu ayetlerin birçoğunda cehennem, değişik kavram ve terkiplerle ifade edilmiştir. Ancak bu kelime veya terkipler bütünüyle cehennemin adı olmayıp amellerine göre cehennemliklere azap edilecek tabakaları veya azap çeşitlerini gösterir. İslam literatüründe genel anlamda cehennemi, azap türlerini veya onun bölümlerinden birini ifade etmek üzere çeşitli kelimeler kullanılmıştır. Muhtemelen cehennemin yedi kapısı olduğunu beyan eden ayet 60 sebebiyle bunlardan yedisi özellikle önem kazanmıştır. Bu yedi isim, yedi kapıyı ve bu dehşetli eyleşme yerinin yedi tabakasına işarettir.61 Ancak bu tabakaların adlarının belirlenmesi ve malum sınıflara tahsis edilmesinin kesinlik kazanması için, her bakımdan masum olan peygamber (s.a.v)’e dayanan sahih bir senede ihtiyaç vardır.62 Cehennem birçok hadiste de Kur’an-ı Kerim’deki kullanıma paralel olarak yer almıştır. 63 Cehennemi ifade etmek üzere kullanılan isimleri şu şekilde sıralamak mümkündür.

D- CEHENNEMİN İSİMLERİ 1. Cehennem

Cehennem tabakalarına ait yedili tasnif sisteminde azabı en hafif olan en üst tabakadır. Sünni âlimlere göre burası, günahkâr müminlerin azap yeri olacak, bunların azabı sona erdikten sonra ise boş kalacaktır. Bu durumda cehennem, genel olarak ahiretteki azap yerinin bütününün, özel olarak da en üst tabakasının adı olmaktadır.64 Müslüman ümmetin günahkârlarına ayrılmış olan bu en üst tabaka, bir gün tamamen boş kalacaktır, oradaki azap daha az şiddetlidir.65

“ Şu muhakkak ki, Allah kâfirleri rahmetinden kovmuş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. Onlar orada ebedi olarak kalacaklar ve orada (kendilerini 59 Harman, Ömer Faruk, Cehennem mad. , D.İ.A. , İstanbul, 1993, c.7, s.225.

60 Hıcr, 15 / 43-44.

61 Salih, Subhi, Ölümden Sonra Diriliş, Terc. Şerafeddin Gölcük, Ayet ve Hadislerle Cennet-

Cehennem, Kayıhan Yay. İstanbul, 2004, s.61.

62 İbn Kesir, Ebu’l-Feda İsmail, el Bidaye ve’n-Nihaye, Terc. Mehmet Keskin, Ölüm Ötesi Tarihi,

Çağrı Yay. İstanbul, 2001, s.356.

63 Topaloğlu, a.g.m., c.7, s.227. 64 Topaloğlu, a.g.m. , c.7, s.227. 65 Salih, a.g.e., s.61.

(18)

koruyacak) bir dost ve yardımcı bulamazlar.” 66 Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: “ Cehennemin içine durmadan atılanlar olurken, cehennem daha var mı diye sorar. Yüce Allah ayağını üzerine koyuncaya kadar böyle devam eder, bunun üzerine cehennem kendi içine çekilerek yeter yeter! İzzetin ve keremin hakkı için diyecek ve cüzleri birbirine kavuşacaktır. 67

2. Lezâ

Lezâ, “halis Ateş” anlamındaki bu kelime Kur’an’da bir yerde geçmekte olup bedenin uç organlarını söküp koparan diye nitelendirilmektedir. Allah (c.c) “Hayır asla. Çünkü o cehennem sırf alevden ibaret bir ateştir. Derileri kavurup soyan”68 buyuruyor. İbn Kesir bu ayeti şöyle açıklar: Kıyamet gününde cehennem ateşi dünyada mal toplayıp biriktiren, keseye koyup ağzını bağlayan, zekâtını çıkarmamakla Allah’ın hakkını men edenleri fasih bir dille çağırıyor.69

3. Hutame

Hutame, kırmak, ufalayıp tahrip etmek anlamındaki hatm kökünden mübalağa ifade eden bir sıfat olup Kur’an’da Humeze suresinde şöyle geçmektedir: “Malının, kendisini ebedi kılacağını zannediyor. Hayır, o Hutame’ye atılacaktır. Hutame nedir bilir misin? Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir.”70 Hutame cehennemin bütününe ait bir isim olabileceği gibi belli bir kısmını ifade etmek üzerede kullanılmış olabilir. Kelimenin sözlük anlamı ile Kur’an-ı Kerim’deki açıklaması arasında tam bir uygunluk vardır. Zira tutuşturulmuş şiddetli ateş, karşılaştığı her şeyi yakıp tahrip eder. Ve onun en iç kısmına kadar işler. Ahiretteki cezayı ve dolayısıyla cehennem ateşini maddi değil de manevi olarak kabul edenler Hutame’nin ayetteki izahına dayanarak “kalpleri saran ateşli kaygı” şeklinde bir yorum getirirler. Ancak cehennem azabıyla ilgili ayetlerin bütününe bakıldığında böyle bir yorumu doğru bulmak mümkün görülmemektedir.71

4. Sair

Sair, tutuşturmak alevlendirmek anlamındaki sa’r kökünden sıfat olup Kur’an-ı Kerimde biri fiil şeklinde olmak üzere 17 ayette yer alır. Sair Kur’an’da

66 Ahzab, 33 / 64-65.

67 Müslim, a.g.e. , Terc., Kitabü’l-Cennet, bab 13, Hadis no: 37 / 2848, c.11, s.258. 68 Mearic, 70 / 15-16.

69 İbni Kesir, Ebul-Feda İsmail, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, Terc.Bekir Karlıağa-Bedrettin Çetiner ,

Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı yay. İstanbul, 1983, c.14, s.8100.

70 Hümeze, 104 / 4-7.

(19)

çoğunlukla cehennemin bir adı olarak, bazen de tutuşturulmuş, alevli ateş manasında kullanılmıştır. Allah (c.c) şöyle buyuruyor “Bir de şöyle söylerler: Eğer biz kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu azgın ateşin halkı arasında bulunmazdık. Böylece günahlarını itiraf ederler, artık uzak olsun o azgın alevli cehennemin halkı”. 72 Aynı kullanılış hadislerde de mevcuttur.73

5. Sakar

Sakar, şiddetli bir ısıyla yakıp kavurmak anlamındaki sakr kökünden isimdir. dört ayette cehennem kelimesi yerine kullanılmış, bunlardan müddessir suresinde yaktığı şeyi tüketircesine tahrip etmekle birlikte sönmeyip yakmaya devam eden ve insanın derisini kavuran şeklinde nitelendirilmiştir.74 Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Bende o sakar adlı cehenneme koyacağım. Sakar nedir sen biliyor musun? Bedenden geriye bir şey bırakmaz, azaptan vazgeçmez insanın derisini yakar kavurur”75

Kurtubi’ye göre sakar kemiği değil eti yakıp tahrip eder. Bu yorum kelimenin sözlük anlamına ve Kur’andaki kullanımına daha uygun düşmektedir. 76

6. Cahim

Cahim, kat kat yanan, alevi ve ısı derecesi yüksek ateş anlamında olup 26 ayette ve bazı hadislerde geçer. Kur’an-ı Kerim’de daha çok cehennem yerine, birkaç ayette de tutuşturulan yakıcı ateş anlamında kullanılmıştır. 77 Allah (c.c) şöyle buyuruyor “inkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar (cehennemliktir) cahimin yaranlarıdır.” 78

7. Haviye

Haviye, yukarıdan aşağıya düşmek anlamındaki hüviy kökünden isim olup uçurum, derin çukur manasına gelir. Kur’an’da sadece bir yerde zikredilmiş ve aynı yerde “harareti yüksek ateş” diye tefsir edilmiştir. 79 Kur’an’da şu şekilde geçmektedir: “Kiminde tartıları hafif gelirse onun yeri de bir çukurdur. O çukurun ne

72 Mülk, 67 / 10-11.

73 Topaloğlu, a.g.m. , c.7, s.227. 74 Topaloğlu, a.g.m. , c.7, s.227. 75 Müddessir, 74 / 26-29.

76 Kurtubi, el-Cemiu li Ahkami’l-Kur’an, Terc. M. Beşir Eryarsoy, Buruc yay. İstanbul, 1997, c. 18,

s. 181.

77 Topaloğlu, a.g.m. , c.7, s.227. 78 Maide, 5 / 10.

(20)

olduğunu bilir misin? O kızgın bir ateştir.”80 Haviye cehennemin adı olarak bir hadiste de geçmektedir.81 Ona haviye denilmesinin sebebi gayet derin olduğu içindir. Bazıları da haviyeyi, cehennemin en alt tabakasına tahsis ederler.82 Cehennemliklerin kendisine ulaşmak için 70 sene yürüyecekleri çok derin cehennemi bir çukurdur, uçurumdur. 83

Bunlardan başka Kur’an’da cehennem için kullanılan başka kelime ve terkipler de mevcuttur. Beş ayette “azabü’l-harik” terkibi içinde yer alan harik “yakıcı, yangın” veya “ateş” manasını ifade etmektedir. Bir ayette “azabü’l-harik” 84 denilmekte ve cehennemdeki cezalandırmanın ateşle olacağı belirtilmektedir. 12 ayette geçen hamim “kaynar su” anlamında olup cehennemdeki azap türlerinde biri olmak üzere cehennemliklere içirileceği ve başlarından aşağı döküleceği bildiriliyor. Aynı kökten türeyen ve bir ayette geçen yahmûm, hamim manasına gelebileceği gibi “ısı derecesi yüksek kapkara duman” anlamında da olabilir. Nitekim ayette cehennemlikler için “serin ve hoş olmayan kapkara bir duman içinde kalacaklardır” 85 denilmektedir. Bunun için yahmûmu cehennemin isimlerinden biri olarak kabul etmek mümkündür. Temas ettiği şeyi zehir gibi etkileyip dokularına işleyen sıcak rüzgâr manasındaki semum da cehennem azabının türlerinden olmak üzere iki ayette yer almıştır. Bunlardan azâbe’s-semum86 terkibindeki semum cehennemin isimlerinden biri olabilir. “hapishane, derin çukur” anlamındaki siccin kelimesinin87 cehennemin veya oradaki vadilerden birinin adı olduğu kabul edilebilir. Azıp sapmak, yanlış inançları benimsemek anlamına gelen gay kelimesi cehennem kuyularından, nehirlerinden veya vadilerinden birinin adı olabilir. Çeşitli ayetlerde 27 defa geçen veyl, bir kötülük ve musibetin vukuu halinde “yazıklar olsun, vay haline!” anlamında kullanılan bir ünlem olmakla birlikte cehennemdeki bir kuyunun vadinin veya dağın adı da olabilir. Cehennem için kullanılan terkiplerden biri “dârü’l-bevar” (helak yurdu)88 bir diğeri de “sûü’d-dar” (kötü yurt)89 ve Tin

80 Karia, 101 / 8-11.

81 Nesei, Sünen, Terc. A. Muhtar Büyükçınar vd. , şerh. C. Suyuti, Kalem yay. , İstanbul,

1981, Kitabu’l Cenâiz, bab 9, Hadis no: 1833, c. 3-4, s. 394.

82 Yazır, a.g.e. , c.9, s.69. 83 Salih, a.g.e. , s.61. 84 Buruc, 85 / 10. 85 Vakıa, 56 / 43-44. 86 Tur, 52 / 27. 87 Mutaffifin, 83 / 7-8. 88 İbrahim, 14 / 28.

(21)

suresinde yer alan “esfele sâfilin” (aşağıların aşağısı) 90 tabirleri cehennem manasına alınmıştır.

Kur’an-ı Kerim’de cehennemle ilgili olarak yer alan isimlerin hemen hepsi, uhrevi cezaların en yaygını olacağı anlaşılan ateş ve buna ait çeşitli etkileri ifade etmektedir. Bu isimleri muhtelif ayetlerde 126 defa geçen ve 101 yerde “cehennem ateşi” manasına geldiği anlaşılan nâr kelimesi içinde mütalağa etmek mümkündür. Cehennem birçok hadiste de Kur’an-ı Kerim’deki kullanımına paralel olarak yer almıştır. Ancak hadis literatüründe cehennem kelimesi ve onun diğer isimleri fazla yer almayıp nâr kelimesiyle kullanımı oldukça fazladır.91

II. CENNET VE CEHENNEME İNANMANIN GEREĞİ

Cennet ve cehennem gayb âlemi içerisinde yer alan ve inanılması her insana gerekli olan mükâfat ve azap mekânıdır. Cennet ve cehenneme iman etmek, gaybe imanın bir gereğidir. Cennet ve cehennemin varlığına inandığını söyleyen herkes gaybe iman ediyor demektir, gaybe iman ettiğini söyleyen her insan da, gaybe imanın gereği olan cennet ve cehenneme bu dünyada iken hazırlığını yapmak zorundadır. Cennet arzusu ve cehennem korkusuyla yaşayan insan, bir gün gelip ya mükâfat olarak cennete gireceğinin veya ceza olarak cehenneme sürüleceğinin bilincinde olacaktır. Böyle bir insan dünya hayatından sonra yaptıklarının hesabını vereceği güne iman etmek zorundadır. İnsanın yaratıldığı fıtrat da bunu gerektirmektedir.

Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde cennet ve cehennem hayatının tasvirleri vardır. Daha önce gelmiş olan ilahi kitapların hiçbirinde ahiret hayatı, Kur’an’da olduğu kadar açık ve seçik, net ve detaylı olarak anlatılmamıştır.92

Ahiret gününde dünyadaki iyi ve kötü amellerden mutlaka hesaba çekileceği93 bildirilmektedir. Dünyadaki sorumluluğunu kavrayıp iman ve Allah’a kulluk eden insanların ahiretteki mükâfatları ebedi olacaktır. O cennettir. Dünyadaki sorumluluğunun farkına varamayıp sapık yön ve yollarda dolaşan insanların cezası 89 Rad, 13 / 25.

90 Tin, 95 / 5.

91 Topaloğlu, a.g.m. , c.7, s.228.

92 Ateş, Süleyman, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul, trz, c.1, s.102. 93 Zilzal, 99 / 7-8.

(22)

da ebedi olacaktır. Oda cehennemdir. Şu ayet-i kerime bu gerçeği ifade etmektedir. “iyiler muhakkak cennette, kötüler de cehennemdedir”94

Gayb “gözle görülmeyen; akıl, duyular vb. beşeri bilgi vasıtalarıyla bilinemeyen varlıklar, ilişkiler ve oluşlar”dır. Allah, vahiy, kader, yaratılış, ruh, kıyametin zamanı, kabirde olacaklar, yeniden dirilme, toplanma, sırat, terazi, cennet ve cehennem hep gayb âlemine dâhildir. Bunlar hakkında bilgi alınabilecek kaynak ise vahiydir.95 Allah (c.c) şöyle buyuruyor. “Elif. Lam. Mim. O kitap (Kur’an) onda asla şüphe yoktur. O müttakiler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.”96

Gaybe iman İslam’ın “Amentü”sünün kısaltılmış ifadesidir. Manası; Allah’a, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere, Ahiret Gününe, Kaza ve Kadere, Hayır ve Şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır. Kur’an’ın pek çok ayetinde “Gaybe iman eder” veya “ederler” şeklinde geçmektedir. Bunların hepsi iman esaslarının kısaltılmış şeklidir. Bakara suresinin ilk ayetleri olan burada Cenab-ı Hak söze, dikkatleri çeken harflerle başlamış, hemen arkasından Kur’an’dan söz etmiştir. Kur’an ki kendisinde şek şüphe bulunmayan Allah kelamı ve iyiler için doğru yol rehberidir. Kur’an rehberdir. Ancak kime rehberlik eder? İşte ayetlerde bu soruya cevap verilmiş, öncelikle müttaki olup gaybe inananlara yol gösterdiği anlatılmıştır.97

Kur’anla hidayete ulaşabilmenin bir şartı “gayb”e -duyularla algılanamayan ve insanın deney ve gözlemlerine konu olamayan şeylere- inanmaktır. Allah, melekler, vahiy, öldükten sonra dirilme, cennet ve cehennemin tadılıp koklanamayacağı ve ölçülüp tartılamayacağı bilinen bir gerçektir, bu tür şeyler fiziksel dünyadaki birçok durumda olduğu gibi, peygamberlere güvenilerek kabul edilmelidir. Bu nedenle sadece “gayb”e inanan bir kimse hidayetten bir pay alabilir.98

94 İnfitar, 82 / 13-14.

95 Hayreddin Karaman vd. , Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay.

Ankara, 2003, c.1, s.19.

96 Bakara, 2 / 1-3.

97 Hayreddin Karaman vd. , Kur’an’ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı Meali, T.D.V. Yay. Ankara 1999

s.3.

98 Ebu’l Alâ Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an, Terc. Muhammed Han Kayani vd. , İnsan Yay. İstanbul,

(23)

Allah Kur’an’da mü’minleri tasvir ederken gaybe inanır olduklarını da belirtmektedir. Böylece gaybe inanmayı imanın temellerinden bir temel haline getiriyor.99

Bütün hak dinlerde ahirete şeksiz ve şüphesiz inanma esası vardır. Ahirete iman unsuru bulunmadan ne din olur ne de sağlıklı bir dünya düzeni kurulabilir. Dünya gelip geçicidir, ahiret ise ezeli ve ebedidir. Dünyada kesintisiz mutluluk ve ölümsüzlük arayanlar hüsrana uğramış, asıl mutluluk ve sonsuzluğu da kaybetmişlerdir. Bütün dinlerin ahiret inancı üzerinde ısrar etmesinin hikmeti bu ziyanı ve hüsranı önlemektir.100 Ahirete iman Allahın varlığının ve birliğinin bir tamamlayıcısıdır. 101

Ahiret, kıyametten sonra yeni âlemlerin ve düzenlerin kurularak ölülerin yeniden hayata kavuşarak bu âlem ve düzenler içinde sonsuz olarak yaşamalarıdır.102 Ölümden sonraki bu hayat iki şekil alır, cennet hayatı ve cehennem hayatı. Hayatlarını iyilikler içinde geçirenler cennet hayatına kavuşurken, hayatlarını fenalıklar ve kötülükler içinde geçirenler ise cehennem hayatına ulaşırlar.103

“Ve yine onlar ahiret gününe de kesinkes inanırlar”104 Kur’anla hidayete ulaşabilmenin şartlarından diğeri de tüm ifade ettikleriyle birlikte öldükten sonra dirilmeye yani ahirete inanmaktır.105 Ahiret gününe inanmak, imanın bir rüknu ve akidenin bir parçasıdır. Hatta Allah’a imandan sonra gelen önemli bir unsurdur. Çünkü Allah’a iman kâinatın kaynağını ve yaratıcısını tanımayı sağladığı gibi ahiret gününe iman da bu âlemin varacağı sonucu bildirir. Kaynağı ve akibeti bilmenin ışığında insan, kendisini hedefe ve gayeye ulaştıran vesilelere ve sebeplere sarılır.106 Allah’a ve Ahiret gününe inanan her insan, kalbini ahiret inancıyla dirilterek iyi ameller peşinde koşacak ve kötü amellerden uzak duracaktır. Bunları yapabilmek için insanın ahiret inancına ihtiyacı vardır.

99 İbn Kesir, a.g.e. , Terc. c.1, s.91.

100 Hayrettin Karaman vd., Kur’an Yolu, c.1 s.20.

101 Soysaldı, H. Mehmet, Kur’an Semantiği Açısından İnançla İlgili Temel Kavramlar, Çağlayan

Yay. İzmir, 1997, s.152.

102 Gölcük, Şerafeddin, İslam Akaidi, Esra Yay. Konya, 1997, s.267.

103 Doğrul, Ömer Rıza, Tanrı Buyruğu ( Kur’an-ı Kerim’in Terceme ve Tefsiri ), Bilgi Basım ve

Yayınevi, İstanbul, 1955, c.1,Giriş s.CXXXVII.

104 Bakara, 2 / 4.

105 Mevdudi, a.g.e. , c.1, s.51.

106 Sabık, Seyyit, Ayet ve Hadislerle İslam Akaidi, Terc. İbrahim Sarmış, Hibaş Yay. 1981, Konya,

(24)

Ahiret hayatına inanmış olmanın insan hayatı üzerinde çok büyük ve derin tesirleri vardır. İnsan ahiretini dünyada kazandığı gibi, dünyasını da ahirete olan imanı sayesinde düzenleyebilir. 107 Dünya hayatının geçici olup, gerçek hayatın ahiret hayatı olduğuna iman eden kimse, dünyada iken Allah’ın rızasını kazanmak için çalışır. Şu ayetten haberdar olmak böyle yapmayı gerektirir. “Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün haksızlık yoktur. Şüphesiz Allah hesabı çarçabuk görendir.” 108

Giriş bölümünde cennet ve cehennem kelimelerinin anlamları, isimleri ve cennet ve cehenneme inanmanın gereğine değindikten sonra birinci bölümde Kur’an’da cennet ve cennet ehli başlığı adı altında cennetin sahip olduğu özellikler ve cennete girecek olan kişilerin özelliklerinden bahsedeceğiz.

107 Toprak, Süleyman, Ölümden Sonraki Hayat, Esra Yay. Ankara, 1997, s.24.

(25)

BİRİNCİ BÖLÜM

KUR'AN’DA CENNET VE CENNET EHLİ

I. KUR'AN’DA CENNET

A.CENNETİN ÖZELLİKLERİ

1. Kur'an’da Cennet Tasvirleri

Kur’an-ı Kerim’de Cennet tasvirine dair ayetler daha çok Rahman, Vakıa, İnsan ve Gâşiye sürelerinde epeyce bir yekün tutmaktadır. Kur’an’da Cennet, bakanlara hoş görünen, içenlere zevk veren nehirler ve sular, süzme baldan ırmaklar 109 , tatlı su pınarları 110 sarhoş etmeyen içenlere zevk veren ve bembeyaz bir kaynaktan çıkan içkiler 111 çeşitli meyveler, hurmalar, nar ağaçları 112, bağlar 113 sedir ağaçları ve salkımlı muz ağaçları114, ince ve kalın ipek elbiseler 115, altın süsler 116, güzel meskenler, hiçbir yorgunluk ve zahmet vermeyen 117 boş ve yalan söz işitilmeyen sonsuz nimet ve güzellikler 118 yurdu olarak bildirilmektedir. 119

Cennet, dünyada yorucu bir çalışmanın karşılığı olarak, ahirette mü'minlere tanınmış ebedi tatil imkânıdır. İnsanın arzu ve zevklerini en iyi bilen Rabbimiz, cenneti insanın kafasında hayal ettiği yaşam biçimine uygun bir şekilde tasvir etmiştir. Allah (c.c) şöyle buyurur: "Şüphesiz takva sahipleri için

bir kurtuluş vardır. Bağlar, bahçeler, göğüsleri yeni belirmiş yaşıt kızlar, içki dolu kadehler, orada ne bir boş söz ne de bir yalan işitirler. Bunlar Rabbinden bir mükâfat dolgun bir bağıştır."120

Bir topluluk düşünelim, karşılıklı koltuklara kurulmuş, yüzlerinden sevinç kıvılcımları saçılıyor. Etraflarında son derece şık giyinmiş ve bakıldığında 109 Muhammed, 47 / 15. 110 İnsan, 76 / 18. 111 Saffat, 37 / 45-47. 112 Rahman, 55 / 60. 113 Nebe, 78 / 32. 114 Vakıa, 56 / 28-29. 115 Kehf, 18 / 31; İnsan, 76 / 21.

116 Kehf, 18 / 2; Hac, 22 / 23; Fatır, 35 / 33. 117 Hicr, 15 / 47-48.

118 Nebe, 78 / 35.

119 Karaman, Fikret, cennet mad. , Dini Kavramlar Sözlüğü, D.İ.B. Yay. Ankara, 2005, s.96. 120 Nebe, 78 / 31-36.

(26)

insanın gözünü alan yakışıklı genç hizmetçiler, her çeşit meyve ve meşrubat kadeh ve tabaklarda hazır bekliyor. Her şeyin mevsimi canının çektiği andır. Kadehler ve tabaklar altın ve gümüşten, en kalitelisinden yerlere yumuşak halılar döşenmiş, orada garsonluk yapan hizmetçilerin kollarında altın ve gümüş bilezikler, servis esnasında bileziklerin hareketinden çıkan sesler, insanın iştahını ve neşesini artırıyor.

Bu dünyada modern hayat, huzur ve mutluluk vaat etmesine rağmen bunu veremediği gibi huzursuzluğu da son noktasına kadar artırmıştır. İnsanlığın acılar içinde kıvrandığını hep beraber görüyoruz. Allah korkusundan uzak yaşayan insanların sahtekârlıkları, çevirdikleri dolaplar ve işledikleri zulümler hayatı cehenneme çevirmiş durumdadır.

Günümüz insanı Allah'ın huzurunda elde edilebilen huzuru, teknolojinin sağlayacağını zannetti ve hayatını hep ona endeksli olarak ayarlama çabasında oldu. İşte Kur'an dünyada cenneti arayan insanlara yönelerek, öteki dünyada verilecek cenneti, onların yaşantı ve duygularına uygun yaşantılarla önlerine şu şekilde koyuyor:

Bir kısım insanlar eşleriyle gölgede kurulmuş koltuklara yaslanmış önlerinde de sevdikleri meyveler olduğu halde karı koca muhabbeti yapıyorlar. Eşlerin en çok hoşlarına giden sahnelerden biride bu değil mi midir? Bu sahne ve bu durum ayet-i kerimelerde şöyle anlatılıyor: "Gerçekten o gün cennet halkı eğlenceli bir

meşguliyet içindedir. Eşleriyle birlikte gölgeler altındaki köşklere kurulmuşlardır. Orada onlar için türlü meyveler vardır ve arzu ettikleri her şey onlarındır." 121 "Sonra bu kitabı kullarımız arasından seçtiğimiz kimselere miras bıraktık. Onlardan kimi kendine yazık eder, kimi ortadadır, kimi de Allah'ın izni ile hayır işlerinde yarışır, işte büyük lütuf budur. O lütuf, içine girecekleri Adn Cennetleridir. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri ise ipektir." 122 ". Şüphesiz Allah, iman edip yararlı işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki giysileri de ipektir."123

121 Yasin, 36 / 55-57.

122 Fatır, 35 / 32-33. 123 Hac, 22 / 23.

(27)

Yüksek serin bir yerde bahçe, yanından geçen ırmak, yerden yüksekte oturmak için kurulmuş tahtlar, meşrubat içmek i çi n hazırlanmış taslar, sıra sıra dizili, duvarlara dayalı yastıklar ve yumuşacık halılar ve döşekler.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor "O gün bir takım yüzler de vardır ki,

mutluluktan pırıl pırıldır. Çalışmalarından ötürü hoşnut, yüce bir cennettedirler. Orada hiçbir boş söz işitmezler. Orada akıp duran bir kaynak vardır. Orada yükseltilmiş tahtlar vardır. Konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, serilmiş saçaklı halılar..." 124 "Onlar yeşil yastıklara ve çok güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.” 125

Allah'ın tatil köyünde ebedi tatil yapmak için, hayal bile edilemeyecek tarzda muhteşem manzaralar olup şöyle tasvir ediliyor; "Oralarda bakışlarını yalnız

eşlerine çevirmiş güzeller vardır, kendilerinden önce onlara ne bir insan dokunabilmiş, ne de bir cin. Şimdi Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? Onlar yakut ve mercan gibidirler." 126

Yine Vakıa Süresinde şöyle buyrulur: "Çevrelerinde ölümsüzleştirilmiş

genç hizmetçiler dolaşır. Sonsuz bir şarap kaynağından testiler, ibrikler ve kadehlerle. Ondan ne başları ağrır, ne de sarhoş olurlar. Beğendikleri türlü meyveler, canlarının çektiği kuş etleri, iri siyah gözlü huriler sedeflerinde saklanmış inciler gibi, yaptıklarının karşılığı olarak.” 127

Cennette altlarından ırmaklar akan, birbiri üzerine bina edilmiş köşkler ve güzel meskenler mevcuttur Allah (c.c) şöyle buyuruyor : "Fakat Rablerinden

korkanlar için üst üste yapılmış, altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Bu Allah'ın vaadidir. Allah vaadinden dönmez." 128 "Allah (c.c) mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetler ve Adn Cennetlerinde hoş konaklar vaadetmiştir. Allah'ın hoşnutluğu ise hepsinden daha büyük önem arzeder. İşte büyük kurtuluş budur.” 129 124 Gaşiye, 88 / 8-16. 125 Rahman, 55 / 76. 126 Rahman, 55 / 56-58. 127 Vakıa, 56 / 17-24. 128 Zümer, 39 / 20. 129 Tevbe, 9 / 72.

(28)

Türlü ağaç ve meyveler, akan kaynaklar, görünüş ve kokusu güzel, isteyenlerin yanına kadar sarktığında koparılması kolay, türlü bol meyvelere sahip bir mekândır. Bu konuda Allah (c.c): "Kılıfları kalın atlastan olan

yaygılara yaslanırlar ve iki cennetin meyveleri kolayca toplanacak kadar yakındır" 130 buyuruyor.

Gönlün çekeceği her türlü yemek ve etler türlü kokulu içecekler, temiz şaraplar ve çeşit çeşit tükenmez nimetleri içeren bir yer. Allah (c.c) bu durumu şöyle anlatıyor: "Onlara cennette bir meyve, içlerinin çekeceği bir et verdik”

131 "Canların isteyeceği ve gözlerin hoşlanacağı ne varsa hepsi oradadır. Sizde orada ebedi kalacaksınız. İşte bu sizin çalıştığınız ameller sebebiyle mirasçı kılındığınız cennettir. Sizin için orada çok meyveler vardır. Onlardan yiyeceksiniz." 132

Cennette hayat sonsuzdur, kin yoktur, boş laf ve günaha sokacak laf işitilmez. Allah (c.c): "Biz o cennetliklerin kalplerindeki kinleri çıkarır

atarız. Hepsi kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya otururlar. Orada kendilerine hiçbir zahmet dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak da değillerdir." 133 "Onlar cennette ne bir boş söz işitirler ne de bir hezeyan. Ancak bir söz işitirler o da selamdır" 134 buyurmuştur.

Cennet nimetleri insan hayalinin erişemeyeceği güzelliktedir. Cenneti dünya ölçüleriyle tarif etmek imkânsızdır. Allah Teala bize cenneti İnsan Süresinde şöyle

tasvir etmiştir: "İşte bu yüzden Allah onları, o günün fenalığından esirger.

Yüzlerine parlaklık gönüllerine ferahlık verir. Sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve oradaki ipekleri lütfeder. Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar. Ne yakıcı sıcak görürler orada, ne de dondurucu soğuk. Ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkar. Kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur. Yanlarında gümüş kaplar ve billur kâselerle, gümüşi beyazlıkta, şeffaf kupalarla dolaşılır ki (Cennet sakinleri bunlara dolduracakları cennet şarabını, cennetteki insanların iştahları) ölçüsünde tayin

130 Rahman, 55 / 54. 131 Tur, 52 / 21. 132 Zuhruf, 43 / 71 -73. 133 Hicr, 15 / 47-48. 134 Vakıa, 56 / 25-26.

(29)

ve takdir ederler. Onlara orada bir kâseden içirilir ki, karışımında zencefil vardır. Orada bir pınardan içirilir ki, adına selsebil denilir. Cennettekilerin etrafında öyle ölümsüz genç bedenler dolaşır ki, onları gördüğünde kendilerini etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın. Ne tarafa bakarsan bak, yığınla nimet ve ulu bir saltanat görürsün. Üzerlerinde ince yeşil ipekli parlak atlastan elbiseler vardır. Gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz içecekler içirir. Onlara "İşte bu sizin işlediklerinizin karşılığıdır. Çalışmalarınız şükre değer denir."135

Altın ve gümüşten, inci ve ipekten birbiri üstünde icabında içinden dışı, dışından içi görülen çeşitli ev, oda, saraylar ve çadırlar vardır. Bunarlın her birinde birbirinden güzel nimetler hazır haldedir. Cennet hayatı ile oradaki sonsuz nimetlerin, dünya şartları ve insan zihninin ölçüleri içinde tam olarak anlatılması mümkün değildir. Kur’an, cennet hayatının ortamını insan zihnine yaklaştırmak için dünya hayatındaki varlıkların ismini kullanmıştır.

2. Cennetin Kapıları

Bu konu ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerde çeşitli şekillerde gözler önüne serilmektedir. Allah (c.c) şöyle buyurmuştur : "Rablerinden korunanlar da

bölük, bölük cennete sevkedilirler. Oraya varıp ta cennetin kapıları açıldığında bekçileri onlara, selam size ne hoşsunuz. Ebedi kalmak üzere buraya girin derler. 136 "Kapıları kendilerine açılmış Adn Cennetleri vardır.

Onlar orada tahtlarına kurulmuş olarak birçok meyve ve içecek isterler.” 137

Resulullah (s.a.v) "Cennette sekiz kapı vardır. Onlardan bir kapıya reyyan denir, ondan sadece oruçlular girer." 138 buyurmuştur.

Ebu Hureyre (r.a)' den gelen bir rivayette Resûlullah (s.a.v) "Kim Allah yolunda herhangi bir şeyden çifter çifter infak ederse, cennet kapılarından; "Ey Allah'ın kulu, bu pek büyük bir hayırdır" diye seslenilir. Kim de namaz ehlinden ise namaz kapısından, kim cihat ehlinden ise, cihat kapısından, kim sadaka ehlinden ise, sadaka kapısından, kim oruç ehlinden ise, reyyan kapısından çağrılır. Ebu Bekir bunu duyunca anam babam sana feda olsun, Ya Resûlallah. Bu

135 İnsan, 76 / 11-22. 136 Zümer, 39 / 73. 137 Sad, 38 / 50-51.

(30)

kapılardan çağrılanlara hiçbir zaruret yok ya. Acaba bir kişi bu kapıların hepsinden çağrılacak mı? dedi. Resûlullah; Evet. Senin onlardan olmanı umuyorum" 139 buyurdular.

Yine Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Sizden kim abdest alır, azalarını güzelce yıkar, sonra: Eşhedü En La İlahe İllallah Ve Enne Muhammeden Abdühü VeResûlüh (Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur sadece O vardır. Muhammed O'nun kulu ve Resûlüdür.) derse ona cennetin sekiz kapısı da açılır. İstediğinden girer. 140

Cennetler birbiri üstünde, derece derece olduğu için kapıları da aynı şekildedir. En yüksek cennetin kapısı, altındaki cennetin kapısından üsttedir. Cennetler yükseldikçe genişler. Kapı genişliği cennetin genişliğine göredir. Her halde cennet kapılarının kanatları arasındaki mesafeler hakkındaki farklı ifadelerin sebebi bu olsa gerek. Bu ümmetin diğer ümmetlerden ayrı olarak özel kapısı bulunacaktır. Ibn Ömer hadisinde Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ümmetin cennete gireceği kapının eni, süvarinin üç (gün, ay tutan) yolu kadardır. Sonra o kapıya üşüşürlerde omuzları kopacak gibi olur." 141

Cennet kapılarının bekçilerinin de olduğunu hadis-i şeriflerden öğreniyoruz. Cennetin bekçileri, cennetlikleri güler yüzle ve neşeyle karşılayarak, selam size, yani her türlü kötülükten kurtuldunuz. Bu günden sonra size hoşlanmayacağınız şeyler gelmeyecek oraya selametle girin derler. Cennetlikler cennete girdikten sonra, cehennem kapılarının içerisindekilerin üzerine kapanmasının aksine cennette kapılar devamlı açık olacaktır. Kapıların açık olması davranışlarında ve gidiş gelişlerinde onlara verilen hürriyetin derecesini gösterir. Kapılar açık olduğu için melekler her an onlara hediyeler getirirler ve kapılardan istedikleri zaman girip çıkabilirler.

3. Cennetin Dereceleri

Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Mü'minlerden özür sahibi olanlar dışında

oturanlar ile mal ve canlarıyla Allah yolunda savaşanlar eşit olmaz. Allah malları ve canları ile cihad edenleri, mertebece oturanlardan üstün kılmıştır.

139 Müslim, a.g.e. , Terc. Kitabü’z- Zekat, bab 27, Hadis no: 85 / 1027, c. 5, s. 411. 140 Müslim, a.g.e. , Terc. Kitabu’t-Taharet, bab 6, Hadis no: 17 / 234, c.2, s. 307. 141 Tirmizi, a.g.e. , Terc. Cennetin Sıfatı, bab 14, Hadis no: 2672, c. 4, s. 320.

(31)

Gerçi Allah hepsine de cennet vaadetmiştir. Ama savaşanları, oturanlardan çok daha büyük mükâfatla üstün kılmıştır. Kendi katından dereceler, mağfiret ve rahmet vermiştir. Allah bağışlayıcı ve esirgeyicidir." 142 "işte

gerçek mü'minler onlardır. Onlar için Rablerinin katında dereceler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır." 143

İbn Mübarek şöyle demiştir. "Onlar için Rableri katında dereceler vardır." Ayeti bazısı bazısından daha üstündür. Üstün durumda olan üstünlüğünün farkındadır. Üstün kılındığı şeyleri görür. Aşağıda olan ise kendisine kimsenin üstün kılınmadığını zanneder.

Ebu Hureyre'den gelen bir rivayette Resûlullah (s.a.v) "Cennet ehli cennette birbirlerini, derecelerinin farklılığı sebebiyle ufukta doğan batan yıldızını görmeye çalıştığınız veya gördüğünüz gibi göreceklerdir. Bunun üzerine Ya Resûlullah bunlar nebiler olsa gerek dediler. Resûlullah (s.a.v): Evet nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki. Onlar, Allah'a iman etmiş ve Resûlleri tasdik etmiş olanlardır" 144 buyurmuştur.

Ebu Said (r.a)'den Peygamber (s.a.v) buyurmuştur ki : "Cennette öyle yüz derece vardır ki, eğer bütün âlemler bir tanesinde bir araya gelse, hepsini kuşatır" 145

Yine Resûlullah (s.a.v) "Eli Kur'anlı olanlara, cennete girdikleri zaman oku ve yüksel denilir. O kişi okur ve her bir ayette bir derece yükselir. Bildiği son ayeti okuyuncaya kadar bu böylece devam eder" 146 buyurmuştur.

Yine Resûlullah (s.a.v) "Bana salâvat getirdiğiniz zaman benim için vesileyi de isteyiniz. Ya Resûlullah vesile nedir? denildi. Cennette en yüksek bir derecedir ki, ona sadece bir kişi erişecek, ümit ederim ki o ben olurum” 147 buyurmuştur.

Ayet-i kerimeler ve hadis-i şeriflerden anlaşıldığı üzere cennet, derece derece olup mü'minler bu dünyadaki amellerinin derecesine uygun olan

142 Nisa, 4 / 95-96.

143 Enfal, 8 / 4.

144 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Çağrı yay., İstenbul, 1992, II / 339. 145 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III / 29.

146 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III / 40. 147 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II / 265.

(32)

derecelerle mükâfatlanacaklardır. Bu derecelerin anlatılması mü'minlerin yüksek dereceleri arzulamalarını sağlamaya yöneliktir.

4. Cennetteki Yiyecek ve içecekler

Allah-ü Teala Kur'anı Kerim’inde, Peygamber (s.a.v) efendimiz de hadis-i şeriflerinde Cennetin yiyecek ve içeceklerini dünyadaki yiyecek ve içeceklerine benzetmek suretiyle bize tasvir ediyor. Özellikle insanların dünyada iken üzerine düştüğü, yiyecek ve içeceklerin kat kat daha güzelinin, cennette mevcut olduğu bize haber veriliyor.

Allah (c.c) ayet-i kerimelerinde şöyle buyuruyor: "Şüphesiz, takva

sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadırlar. Canlarının çektiği meyveler arasında.", "Onlara, mühürlü saf bir şaraptan içirilir. İçiminin sonunda misk kokusu bırakır. İşte rağbet gösterenler, böyle bir şeye rağbet göstersinler." 148

Müslim sahihinde Cabir (r.a) den gelen Ebu Zubeyr hadisinde Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu söylemiştir. "Cennet ehli yer, içer, sümkürmez, büyük veya küçük abdest bozmaz. Bütün o yedikleri mis kokusu gibi olan bir geğirmeden ibarettir. Kendilerine nefes almak ilham edildiği gibi, tesbih ve hamd ilham olunur." 149

Ahmed b. Hanbel'in Müsnedinde, sahih senedle gelen A'meş hadisi şöyledir: Sümameden, Zeyd b.Erkam dedi ki: Ehl-i kitabtan bir adam Peygamber (s.a.v)'e gelip, ey Eba'l Kasım, sen cennet ehlinin yiyip, içeceklerini söylüyorsun değil mi? dedi. Buyurdular ki (s.a.v); Evet, Muhammedin canı elinde olan Allah'a yemin ederim ki, onlardan her birine yemede, içmede, cimada ve şehvette yüz erkek gücü verilecektir. Adam, yiyip içen kimsenin ihtiyaç gidermesi söz konusudur. Hâlbuki cennette eza yoktur, dedi. Resûlullah (s.a.v) "Onların ihtiyaç gidermesi, misk'in sızması gibi derilerinden süzülen bir terleme şeklinde olur, bu olunca da karınların şişi iner" buyurdular. 150 Yine Allah (c.c) vakıa suresinde ve zuhruf Süresinde bu durumu şöyle açıklıyor. "Beğendikleri türlü

meyveler, canlarının çektiği kuş etleri, iri siyah gözlü huriler, sedeflerinde

148 Mutaffifin, 83 / 25-26.

149 Müslim, a.g.e. , Terc. Kitabu’l-Cennet, bab 7, Hadis no: 18-19 / 2835, c. 11, s. 244. 150 Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV / 367.

(33)

saklanmış inciler gibi" 151. "Defterleri sağdan verilenler, ne mutlu o sağ ehline ki onlar, dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler, çağlayan sular, tükenmeyen yasaklanmayan pek çok çeşitli meyveler arasında ve yüksek döşekler üzerindedirler."152 , "Onların üzerinde altın kadehler ve tepsiler dolaştırılır. Orada canlarının çektiği ve gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Siz orada ebedi kalacaksınız.''153

Ibn Abbas şöyle der: “Cennet ehli, meyveleri koparmak istedikleri zaman, dallar onlara yaklaşır ve istediklerini koparabilirler. Bazıları da şöyle demişler; Cennet ağaçlarının meyveleri, onlara yakındır. İstedikleri zaman o ağaçlar, onlara boyun eğerler ve onlar ayakta, oturarak ve yatarak dahi o meyvelerden rahatlıkla ellerini ulaştırıp ondan koparabilirler.” 154

Yine Kur'an-ı Kerimde İnsan Süresinde cennetliklerin içecekleri açık bir şekilde tasvir edilmiştir.155 Cennet içeceklerini genel olarak şöyle sıralayabiliriz: a. Su b. Süt c. Bal d. İçki

Evet, bütün bu nasslar cennette, cennetlikler için ekmek, et, meyve, tatlı, çeşitli su, süt ve içkiler olduğunu, muhteva bakımından dünyadaki ile aralarında beşerin bilemeyeceği derecede farklılıklar olduğunu gösterir. Cennette yemeklerin ve meyvelerin pişip olgunlaşması için de sebepler takdir edilmiştir. Allah ( c.c ) cennette yenilen şeyleri, misk kokulu bir geğirmeye ve derilerinden fışkıran bir terlemeye çevirecek sebepler de yaratmıştır. Bu sebepler, yemeğin çıkması için yaratılmışsa o sebeplerde pişip olgunlaşması için yaratılmıştır. Yine Allah o insanların içine yediklerini yakacak, uygun hale getirecek ve geğirme olarak çıkışını kolaylaştıracak harareti de yaratmıştır. Orada meyvelerin olgunlaşmasını sağlayacak hararet de vardır.

Hz. Enes ( r.a )’dan gelen bir rivayette Allah Resûlü ( s.a.v ) : "Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüzyıl gölgesinde yürüse, onu kat edemez. İsterseniz şu ayeti okuyunuz "Daimi gölgededirler, çağlayıp duran

151 Vakıa, 56 / 20-23. 152 Vakıa, 56 / 27-33. 153 Zuhruf, 43 / 71.

154 İbn Kayyim, a.g.e. , Terc. s.220. 155 İnsan, 76 / 5-6,17-18.

(34)

subaşındadırlar." 156 buyurmuştur.157 Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerdeki mevcut beyanlara dayanarak cennet nimetlerinin ana özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür : 158

a- Sonsuz lüks ve konfor b- Sürekli barış ve huzur

c- Cennet ehlinin bedeni ve ruhi bakımdan güçlü ve yetenekli olmaları d- Manevi tatmin

e- Allah’ı görmek, O’nunla konuşmak f- Bütün bunları saran bir ebediyet

5. Cennetin Nehirleri ve Pınarları

Bu dünyada iken insanların en fazla hoşlandıkları ve insanların dinlenme mekânları kıldıkları nehir ve pınarların daha güzel ve hoş olanlarının, cennette mevcut olduğu bize hadis-i şerif ve ayet-i kerimelerde haber veriliyor. Böylece cennette mevcut olan nimetler anlatılmak suretiyle, cennet insanlara özendiriliyor. Anlatılan nimetler insanların kavrayabileceği bir şekilde izah ediliyor ki, insanlar bu dünya nimetlerine dalıp da, ahiretteki daha güzel olan nimetleri hatırından çıkarmasın.

Allah (c.c) ''Allah'tan korkanlara vaad olunan cennetin özelliği şöyledir; Orada tadı ve kokusu bozulmamış sudan ırmaklar, tadı değişmeyen

sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada her türlü meyve mevcut olup, Rab'lerinden bağışlanma vardır. Bu cennetliklerin durumu, cehennemde ebedi kalan ve bağırsakları paramparça edecek bir kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?" 159 buyuruyor. Allah (c.c) burada dört çeşit nimeti zikretmekte ve o

nimetlerde dünyada arız olan afetlerin olmadığını belirtmektedir.

Cennette de kanallar olmaksızın akan bu kadar çeşit nehirlerin, orada bulunuşu Allah Tealanın ayetlerindendir. Onlardan tam olarak lezzet almaya mani

156 Vakıa, 56 / 30-31.

157 Tirmizi, a.g.e. Terc. Cennetin sıfatı, bab 1, Hadis no: 2643, c. 4, s. 302. 158 Topaloğlu, a.g.m. , c.7, s.381.

Referanslar

Benzer Belgeler

Az gören çocukların görsel algılarını değerlendirmek için Motor Beceriden Bağımsız Görsel Algı Testi üçüncü versiyonu (Motor-Free Visual Perception Test-

Uyum boyutuyla ilgili maddelere baktığımızda bu boyutun en üst basamağının okul müdürü olduğunu düşünebiliriz.Bunu destekleyen madde ise ortalaması ( X =

birbirine çok yakın görünümde 17 Haziran Venüs ve Aldebaran. birbirine yakın görünümde 18 Haziran Merkür

Her zamankinden başka ve saygı, sevgi yarata­ cak bir havaya bürünecek yeni Yeşilköy’de, bundan böyle laubalilik, adam sende’cilik ve her çağdışı gö­

Orhan Okay, klasik edebiyatımızda poetikaya ilişkin müstakil bir eserin olmayışını “yaptıklarımız üzerinde konuşmayan ve yazmayan bir millet olduğumuz muhakkak”

ii) X bir ba˘ glantılı Hausdorff topolojik uzay olsun. E˘ ger X bir y¨ uzey de˘ gil ve ¨ uzerinde. elemanları homeomorf olarak kapalı bir yarı- d¨ uzlemin r¨ olatif a¸cık

Marmaris'in Adaköy mevkisinde bulunan Cennet Adası'na bir şirket tarafından kaçak marina ve butik otel yapıldığı iddialar ı üzerine çevreciler, söz konusu yere