• Sonuç bulunamadı

Kitle imha silahları ve uluslararası ilişkilerdeki pratiği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kitle imha silahları ve uluslararası ilişkilerdeki pratiği"

Copied!
116
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI

ULUSLARARASI İLİŞKİLER BİLİM DALI

KİTLE İMHA SİLAHLARI VE

ULUSLARARASI İLİŞKİLERDEKİ PRATİĞİ

HAKAN CAN YAZIRDAĞ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

DOÇ.DR. METİN AKSOY

(2)
(3)
(4)

iv ÖNSÖZ

Kitle İmha Silahları dünyamıza ve insanlığa olası etkileri itibariyle konvansiyonel silahlarla karşılaştırılamayacak derecede tehlikeli silahlardır. Kitle İmha Silahlarının yarattığı bu tehlike başta nükleer olanları olmak üzere bu silahların uluslararası politikada belirleyici olmasına sebep olmuştur. Kitle İmha Silahlarının kullanımı uluslararası hukuk kuralları ile yasaklanmış ve pek çok devlet bu alanda yürüttükleri silahlanma programlarını sonlandırarak stoklarının büyük bölümünü yok etmiş olsa da bu silahların kullanımı tehdidi Yirmi Birinci Yüzyılda da güncelliğini korumaktadır. Kaybedecek bir şeyi olmayan diktatörler, terör örgütleri gibi aktörler Kitle İmha Silahlarını kullanmaktan çekinmeyecektir. Bu olasılık dünyamızı bir daha dönüşü olmayacak şekilde etkileyebilecek bir risktir.Bu duruma rağmen Kitle İmha Silahları hakkında toplumların büyük kesimleri tarafından çok az şey bilinmektedir. Hatta politikacılar, bürokratlar, askerler, akademisyenler gibi yüksek politika konuları ile ilgilenen insanlar dahi bu konuda yeterince bilgi sahibi değildir. Dünyanın en büyük ve en etkili güvenlik ve savunma örgütü olan NATO ve üyelerinin bile Kitle İmha Silahlarına karşı savunma hazırlıklarının tam olduğu söylenemez. Bu hazırlıksızlığın temel nedeni ise bu tehdidin nispeten uzak bir tehdit olarak görülmesidir.

Bir sorunun çözülmesi için önce sorunun doğru bir şekilde tanımlanması ve sorunun tarihsel geçmişinin bilinmesi gerekir. Kitle İmha Silahlarının yayılmasının önlenmesi, olanların imha edilmesi ve bunların kullanılması durumuna karşı etkilerini azaltacak tedbirlerin geliştirilmesi için Kitle İmha Silahlarının tarihsel olarak incelenmesi ve uluslararası ilişkilerdeki pratiğinin ortaya konması önem arz etmektedir ki “Kitle İmha Silahları ve Uluslararası İlişkilerdeki Pratiği” başlıklı bu çalışmadaki başlıca amaçları bu hususlar oluşturmaktadır. Kitle İmha Silahları kavramsal ve tarihsel olarak incelendiğinde tehlikenin boyutu daha net anlaşılacak, geçmişteki örneklerden ders alınacak, mevcut tedbirler sorgulanacaktır.

Bu çalışmayı yaptığım süre zarfında bana yol gösteren ve büyük yardımları dokunan başta Sayın Hocam Doç.Dr. Metin AKSOY olmak üzere, değerli arkadaşım Can DEMİR’e, anneme ve kardeşime teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Bu çalışmanın Kitle İmha Silahlarının yayılmasının sona erdiği, olanların da tamamen ortadan kaldırıldığı bir dünyaya ulaşmamıza katkı yapmasını diliyorum.

(5)

v T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğ re n c in in

Adı Soyadı Hakan Can YAZIRDAĞ

Numarası 124229001005

Ana Bilim / Bilim Dalı Uluslararası İlişkiler/Uluslararası İlişkiler Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç.Dr.Metin AKSOY

Tezin Adı Kitle İmha Silahları ve Uluslararası İlişkilerdeki Pratiği

ÖZET

Kitle İmha Silahları kavramı, nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlara ek olarak radyolojik silahlar ile kitle imha potansiyeline sahip diğer silahları kapsamaktadır. KBRN Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer kelime grubunun kısaltması olarak kullanılmaktadır. Genel olarak bu terim kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddelerin kasten veya kazaen yayılmasıyla oluşan, insan ve çevre için zararlı ve tehlikeli durumları ifade etmektedir.

Askeri kapasite realist gelenekte güç unsurları içerisinde en çok üzerinde durulan boyuttur. Askeri kapasiteden kastedilen şey modern anlamda savaş ekipmanlarına, malzemelerine, teknolojisine, donanımlı ordulara ve silahlara sahip olmaktır. Silah teknolojisi, yani silahları kendisinin üretebilmesi ve diğer ülkelerle karşılaştırıldığında bu silahların etkilerinin yüksek olması belirleyici kabul edilir. Konvansiyonel silah teknolojisinden nükleer, kimyasal ve biyolojik silah teknolojilerine kadar değişen alanlarda kendi teknoloji ve üretim kapasitesine sahip olan ülkelerin uluslararası politikada emredebilme kabiliyetine daha fazla sahip oldukları farz edilir.

Birinci Dünya Savaşından itibaren modern anlamda kullanılmaya başlanan kitle imha silahları, İkinci Dünya Savaşını nihayetlendirmiş, Soğuk Savaşın seyrinde en önemli belirleyici olmuştur. Kitle İmha Silahları önemli bir faktör olarak 21.yüzyılın güvenlik sorunlarında da ortaya çıkmaktadır.

Devlet güçlerinin elinde olan Kitle İmha Silahları, bu devletlerin ortadan kalkması ile sahipsiz kalabilir ve bu devletlerin boşalttığı alanları dolduran başta terör örgütleri olmak üzere devlet dışı aktörler bu silahlara sahip olabilirler.

Başta devletler ve uluslararası örgütler olmak üzere, uluslararası aktörler, karar alırken Kitle İmha Silahları faktörünü değerlendirmek ve bu silahların üretimi, yayılması ve kullanımının engellenmesi için gerekli tedbirleri almak durumundadır.

(6)

vi T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

SUMMARY

Weapons of Mass Destruction concept includes radiologic weapons and other weapons having capacity of mass destruction in addition to nuclear, chemical and biological weapons. CBRN refers to Chemical, Biological, Radiological and Nuclear. Generally this term describes hazardous situations occuring as a a result of the interntional or accidental spread of chemical, biological, radiological and nuclear materials.

Military capacity is the most important element of power according to realist school. What military capacity means having modern warfare equipment and technology. Weapon technology, producing these weapons and having weapons more effective than other countries, is significant. Countries having technology and production capacity of varied weapons, conventional weapons to CBRN ones, have more authority in international politics.

Weapons of Mass Destruction, which is used since World War I, ended World War 2, and became the most important parameter of the Cold War. Weapons of Mass Destruction, still appears as an important element in 21th century’s security problems.

Weapons of Mass Destuction owned by states can be uncontrolled by the fall of owning state and nongovernmantal organizations, such as terrorist organizations, can have these weapons.

States and International Organizations have to evaluate Weapons of Mass Destruction factor while making decisions, and take precuations to prevent production, spread and usage of these weapons.

Ö ğ re n c in in

Adı Soyadı Hakan Can YAZIRDAĞ

Numarası 124229001005

Ana Bilim / Bilim Dalı Uluslararası İlişkiler/Uluslararası İlişkiler Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç.Dr.Metin AKSOY

(7)

vii

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... i

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU... ii

ÖNSÖZ ... iii

ÖZET ... iv

İNGİLİZCE ÖZET ... v

KISALTMALAR VE TABLOLAR... vi

GİRİŞ ... 1

1. KİTLE İMHA SİLAHLARI- KİMYASAL, BİYOLOJİK, RADYOLOJİK, NÜKLEER (KBRN) ... 2

1.1. Kimyasal Tehlike ... 6

1.1.1. Kimyasal Savaş Ajanları ... 6

1.1.2. Zehirli Endüstriyel Kimyasal Maddeler (ZEKM) ... 10

1.2. Biyolojik Tehlike ... 11

1.3. Radyolojik ve Nükleer Tehlike ... 14

1.3.1. Radyasyon ... 15

1.3.2. Nükleer Silahlar ... 17

1.3.3. Nükleer Kazalar ... 19

1.3.4. Radyolojik Silahlar ... 19

1.3.5. Radyasyonun İnsan Sağlığına Etkileri ... 19

1.4. Kitle İmha Silahlarına Karşı Tedbirler ... 22

1.4.1. Kimyasal Silahlar ... 22

1.4.2. Biyolojik Silahlar... 23

1.4.3. Nükleer Silahlar ... 23

1.5. Kitle İmha Silahlarına Sahip Devletler ... 24

1.5.1. Kimyasal Silah Sahibi Devletler ... 24

1.5.2. Biyolojik Silah Ürettiği Düşünülen Devletler ... 27

1.5.3. Nükleer Güçler ... 31

1.6. Balistik Füzeler ... 37

(8)

viii

3. KİTLE İMHA SİLAHLARI İLE İLGİLİ ÖNEMLİ OLAYLAR VE

ULUSLARARASI İLİŞKİLERE ETKİLERİ ... 51

3.1. Hiroşima ve Nagazaki ... 51

3.2. Küba Bunalımı ... 52

3.3. Çok Taraflı Güç (MLF) ... 53

3.4. Nükleer Silah Yarışı ve Soğuk Savaşa Son Verme Çalışmaları ... 54

3.5. NATO Stratejileri... 56

3.6. Irak ... 58

3.7. Kuzey Kore ... 60

3.8. İran ... 63

3.9. Suriye ... 66

4. KİTLE İMHA SİLAHLARI VE TERÖRİZM... 68

4.1. Devlet Dışı Aktörlerce Kitle İmha Silahlarının Kullanımı ve KİS Terörü ... 68

4.2. Kitle İmha Silahları ile Terör Türleri ... 71

4.2.1. Radyolojik ve Nükleer Terör ... 71

4.2.2. Kimyasal Terör ... 75

4.2.3. Biyolojik Terör ... 76

4.3. Kitle İmha Silahları Terörünün Örnekleri ... 78

4.3.1. Aum Şinrikyo ... 78

4.3.2. Şarbon Saldırıları ... 79

4.3.3. IŞİD Saldırıları ... 80

5. KİTLE İMHA SİLAHLARININ SINIRLANMASINA YÖNELİK DÜZENLEMELER ... 83

5.1. Kimyasal Silahlar ile İlgili Düzenlemeler ... 85

5.2. Biyolojik Silahlar ile İlgili Düzenlemeler ... 87

5.3. Nükleer Silahlar ile İlgili Düzenlemeler ... 88

5.3.1. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ... 89

5.3.2. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması-NPT ... 89

5.3.3. Nükleer Denemelerle İlgili Düzenlemeler ... 92

5.3.4. Nükleer Silahlardan Arındırılmış Bölgeler ... 93

SONUÇLAR VE TARTIŞMA ... 97

(9)

ix

(10)

KISALTMALAR

ABM: Anti Ballistic Missile

ALTBMD: Active Layered Theatre Ballistic Missile Defence ASEAN: Association of Southeast Asian Nations

BWC: Biological Weapons Convention

CANWFZ: Central Asian Nuclear Weapon Free Zone CTBT: Comprehensive Nuclear Test Ban Treaty CNAD: Conference of National Armaments Directors CPG: Comprehensive Political Guidence

EPAA: European Phased Adaptive Approach IAEA: International Atomic Energy Agency ICBM: Intercontinental Ballistic Missile

KBRN: Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer MLF: Multilateral Force

NATO: North Atlantic Treaty Organization NPT: Nuclear Nonproliferation Treaty SALT: Strategic Arms Limitation Talks

OPCW: Organisation for the Prohibition of Chemical Weapons PTBT: Partial Nuclear Test Ban Treaty

ZEKM: Zehirli Endüstriyel Kimyasal Maddeler

TABLOLAR

(11)

GİRİŞ

Kitle İmha Silahları büyük can ve mal kayıplarına neden olan ve “dehşet silahı” olarak bilinen silahlardır. Kitle İmha Silahları, başta insanlar olmak üzere canlı hayat üzerinde yapabileceği tahribat göz önüne alındığında; strateji ve askeri teknolojideki yeri, etkileri, yayılmasının ve kullanılmasının önlenmesi çabaları gibi boyutları ile üzerinde ayrıntılı şekilde çalışılması gereken bir konudur. Bu silahların uzun menzilli atma vasıtalarıyla bir araya geldiğinde oluşturdukları tehdit yıllarca uluslararası ilişkileri şekillendiren hususların en önemlilerinden olmuştur.

Birinci Dünya Savaşında kimyasal silah kullanımı ile modern anlamda ilk örneklerini gördüğümüz Kitle İmha Silahlarının, en dehşet verici türü olan nükleer silahlarla tanışmamız ise İkinci Dünya Savaşı sonunda olmuştur. Özellikle nükleer silahlar orduların envanterine girdikten sonra Kitle İmha Silahlarının kullanımı tehdidi uluslararası politikada son derece belirleyici bir faktör olmuştur. Soğuk Savaş boyunca savunma örgütlerinin stratejileri bu silahlara göre belirlenmiş, nükleer silahlanma ve nükleer denge, Soğuk Savaşı şiddetlendiren ve yumuşatan faktörlerin başında gelmiştir. Soğuk Savaş sonrasında da uluslararası güvenliğin önemli bir boyutunu nükleer güvenlik başta olmak üzere Kitle İmha Silahları ile ilgili konular oluşturmuştur.

Uluslararası hukuka göre kullanımı yasak olan kitle imha silahlarının 21.yüzyılın uluslararası ortamında devletler tarafından kullanılma ihtimali düşük olduğu değerlendirilmektedir. Yine de devletlerin Kitle İmha Silahlarını kullanmayacağından emin olmak mümkün değildir. Kaldı ki iç çatışmalar, başarısız devletler, gücü bazı küçük devletlerinkini aşan uluslararası terör örgütleri gibi sorunların arttığı yeni güvenlik ortamında Kitle İmha Silahlarının devlet dışı aktörler ya da iktidarını korumak isteyen zalim diktatörler tarafından kullanılma olasılığı göz ardı edilemeyecek bir risktir.

Kitle İmha Silahları ve Uluslararası İlişkilerdeki Pratiğini inceleyeceğimiz çalışmamızda, önce kitle imha silahları (kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer) ve bunların atma vasıtalarından en önemlisi olan balistik füzeler kısaca tanıtılacak, kitle imha silahlarının bir parçası olduğu askeri kapasite ile gücün ilişkisi incelenecek, İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaş, Kuzey Kore, Irak, İran, Suriye örnekleri ve terör örgütlerinin kitle imha silahlarını kullanımı ele alınacak ve kitle imha silahlarının kullanılmasının engellenmesine yönelik çabalar incelenecektir.

(12)

2 BİRİNCİ BÖLÜM

1. KİTLE İMHA SİLAHLARI- KİMYASAL, BİYOLOJİK, RADYOLOJİK, NÜKLEER (KBRN)

Kitle İmha Silahları suni ve doğal her türlü yapıya, sayıca çok fazla insan önemli derecede zarar verebilen silahlardır.1 Kitle İmha Silahları kavramı, nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlara ek olarak radyolojik silahlar ile kitle imha potansiyeline sahip diğer silahları kapsamaktadır.2

KBRN kısaltması, Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer kelimelerinin baş harflerinin kullanılmasıyla oluşturulmuş bir kısaltmadır. KBRN terimi genellikle kimyasal, biyolojik, radyoaktif ve nükleer maddelerin kasıtlı veya bir kaza sonucu çevreye yayılması sonucu meydana gelen, insanlar ve çevre açısından risk teşkil eden durumları ifade eder.3

Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer (KBRN) materyal, sivil halka, araziye ve askeri birliklere zarar verebilecek tüm fiziksel hal ve formdaki kimyasal, biyolojik ve nükleer ajanlar için kullanılır. “KBRN” ayrıca, Kitle İmha Silahları geliştirmek ya da konuşlandırmak için kullanılan tesisler ve ekipmanları da kapsar.4

Endüstri alanında yaşanan gelişmeler, yaygın ve hızlı sanayileşme ile savaş teknolojilerinde yaşanan gelişmeler yirmi birinci yüzyıldaki KBRN tehdidini arttırmıştır. KBRN riski geniş halk kitlelerinin yaşamlarını son derece olumsuz etkileyebilir. KBRN riskleri çok sayıda insanın ölümüne, canlı hayatın değişmesine hatta tamamen yok olmasına sebebiyet verebilir. KBRN maddeleri ile ilgili olarak, bu maddelerin kullanımları da dahil olmak üzere bilgi seviyesinin çok düşük olması, yine bu maddelerle ilgili denetimin yetersiz olması riski önemli ölçüde arttırmaktadır.5

Kitle İmha Silahlarının kullanımı ya da kullanım tehdidi, 20.yüzyılın güvenlik ortamını belirgin şekilde etkilemiş olduğu gibi, yakın gelecekte uluslararası

1

T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, KBRN Terimler Sözlüğü, Haziran 2014, s.6.

2

David Tin Win and Md. Al Masum, Weapons of Mass Destruction, Faculty of Science and

Technology, Assumption University Bangkok, Thailand,

http://www.journal.au.edu/au_techno/ 2003/apr2003/aujt6-4_article07.pdf., s.199. (28.01.2015) 3 T.C. Başbakanlık…, s.6. 4 http://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_49156.htm (28.01.2015) 5

T.C.Milli Eğitim Bakanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri, Kimyasal Biyolojik Radyasyon ve Nükleer (KBRN) Tehlikelerde Acil Yardım, Ankara, 2011, s.3.

(13)

3

güvenliği de etkileyecektir. Modern teknolojideki adımlar ve bilimsel keşifler çok daha yok edici silahlara kapı açmıştır.6

Soğuk Savaş boyunca ağır misilleme ihtimali nükleer silahların kullanımını engellemiştir. 1970’lerin başındaki ilk silahsızlanma görüşmelerinin ardından ise nükleer silah yarışı yavaşlamıştır.7

1990’larda gelişen güvenlik ortamı nükleer silah sahibi devletlerin nükleer silah stoklarını ciddi şekilde azaltmasını sağlamıştır. Ancak bilgi ve teknoloji artışı, diğer ülkelerin, riski dünyanın başka bölgelerine yayacak şekilde kendi nükleer silahlarını üretmesine neden olmuştur.8

Soğuk savaşın bitimiyle beraber, dünya iki kutuplu yapıdan çok kutuplu bir yapıya geçmiştir. Bu değişim ile beraber daha önce öngörülen blokların topyekun savaşı ihtimali ortadan kalkmış, bölgesel savaşlar ve terörizm yeni riskler olarak ortaya çıkmış, KBRN maddelerinin de bu ortamlarda kullanımı olası hale gelmiştir.9 Günümüzün KBRN tehditleri savaşlarda KBRN maddelerinin kullanımından çok, bu maddelerle işlem yapan endüstri tesislerinde meydana gelen kazalar,10 nükleer santral kazaları, KBRN maddelerinin nakli sırasında yaşanabilecek taşımacılık kazaları gibi durumlardır. Bu riskleri detaylandıracak olursak; tanker, gemi, tren gibi vasıtalardan KBRN maddeleri taşıyanların kaza yapması sonucu bu maddelerin yayılımı, nükleer santraller, kimyasal madde üreten tesisler gibi KBRN maddeleri ihtiva eden tesislerin iş kazası, terör saldırısı, yangın vb. sebeplerle hasar görmesi ve bu maddelerin ortama yayılması, sağlık alanında kullanılanlar başta olmak üzere radyoaktif madde içeren malzemenin kontrolsüz bir biçimde ortama bırakılması ya da bu tesislerden kötüye kullanmak amacıyla kaçırılması, bilimsel araştırmaların yürütüldüğü laboratuarlarda kazalar meydana gelmesi gibi riskler dünyayı tehdit eden KBRN durumları olarak değerlendirilebilir.11

Yukarıda ayrıntılı açıkladığımız tehditlerin başlangıçta da dikkat çektiğimiz çok sayıda insanın ölümü, canlı yaşamının kısmen ya da tamamen değişimi hatta yok olması ile sonuçlanabilecek türden olduğu kamuoyunun bu konuda fazla bilgisi olmasa da konunun uzmanları tarafından oldukça iyi bilinmektedir. KBRN maddeleri üzerinde etkili bir denetim bulunmadığı gibi, çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde de açıklayacağımız üzere bu maddeler oldukça kontrolsüzdür. Bu durum ise KBRN

6 http://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_50325.htm?selectedLocale=en (12.11.2015) 7 A.g.e. 8 A.g.e. 9 TC.Milli Eğitim…, s. 3. 10

Dorceta E. Taylor, Toxic Communities: Environmental Racism, Industrial Pollution, and Residential Mobility, New York, 2014, s.6.

11

(14)

4

olaylarını ciddi bir güvenlik riski haline getirmekte ve güvenlik alanında çalışanlar için bir planlama faktörü olarak ortaya çıkmaktadır.

Kimyasal ve biyolojik maddelerin üretimlerinin ucuz ve etkilerinin fazla olması, biyolojik maddelerin etkilerinin geç ortaya çıkması ve tespitlerinin laboratuar ortamına ihtiyaç duyması, Nükleer ve kimyasal maddelerin varlıklarının belirlenmesinde cihaz kullanımına ihtiyaç duyulması ya da uzmanlar dışında etkilerine göre şüphelenilmesinde geç kalınması nedenlerinin terörist gruplarca tercih sebebi olduğu bilinmektedir.12

Harp ortamında da, düşük yoğunluklu çatışma ve terör ortamında da aynı kazalarda olduğu gibi KBRN olaylarından birinci derecede etkilenecek olan insanoğludur. KBRN tehdidi konvansiyonel silahların oluşturduğu tehlikeden farklı şekilde, özellikle biyolojik ajanların etkilerinin bir bölümünü sonradan göstermekte, bu bakımdan tespiti son derece zor bir tehdit olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bu maddelerden kimyasal olanların üretiminin son derece ucuz ve kolay olması, nükleer ve radyolojik tehlike ile ilgili konularda ise ancak ve ancak uzmanların konuya vakıf olması gibi faktörler KBRN riskini karmaşık ve tehlikeli hale getirmektedir.13

Mexico City’de 19 Kasım 1984 tarihinde ve Bhopal/Hindistan’da yine 1984 yılında14 yaşanan KBRN olayları bu konudaki modern KBRN risklerine önemli örnekler teşkil etmiştir. Kimyasal maddelerin kaza sonucu yayılması sonucu ortaya çıkan bu iki olaydan ilki 500 kişinin ölümü ve 4000 kişinin yaralanması, ikincisi ise 33000 insanın olay anında ölümü, 150000 kişinin de yaralanması ve sakat kalması ile sonuçlanmıştır.15

Tarihin gelmiş geçmiş en büyük nükleer kazası olan Çernobil vakası ise 26 Nisan 1986 tarihinde meydana gelmiştir. Olaya müdahale eden acil durum ekibi ve Çernobil nükleer santrali çalışanları bu olay esnasında aşırı dozda radyasyona maruz kalmıştır ki bu doz bazıları için öldürücü radyasyon dozuna ulaşmıştır. Çocukluk tiroit kanseri ise yayılan radyasyonun geleceğe yönelik etkilerinden olmuştur.16

Kaza neticesinde ortaya çıkan ve serpinti taşıyan nükleer bulut Rusya’nın batısı, Belarus ve Ukrayna’da yaşayan yüz binlerce insanın evlerini terk etmesine neden olmuştur. Çernobil kazasından etkilenen coğrafyada halen 7 milyon civarında insan yaşamaktadır. 428 bini çocuk olmak üzere toplam 2.4 milyon vatandaşının

12 http://www.hurriyet.com.tr/29-yil-once-cernobilde-patlayan-nukleer-santral-bolgeyi-tehdit-etmeyi-surduruyor-28865794 (30.01.2015) 13 A.g.e. 14

Carol S. Wood, “The Bhopal Saga: Causes and Consequences of the World's Largest Industrial Disaster”, Environmental Health Perspectives, Vol.113, No.5, s.1.

15

A.g.e

16

(15)

5

Çernobil kazasından kaynaklı sağlık sorunları yaşadığı, Ukrayna makamlarının açıladığı resmi bir veridir ve söz konusu KBRN olayının boyutlarının ne kadar çarpıcı olduğunu gözler önüne sermektedir.17

Çernobil felaketinden sonra dünyanın ikinci en büyük nükleer kazası ise 11 Mart 2011 tarihinde Japonya’da meydana gelen deprem ve depreme bağlı tsunami sırasında meydana gelen Fukuşima nükleer kazası olayıdır. Söz konusu kaza sonucu meydana gelen nükleer sızıntının yarattığı etki henüz tam olarak ölçülebilmiş değildir.18

KBRN maddelerinin taşınması esnasında meydana gelen kazaların bir örneği ise 1979 yılında Türkiye’de İstanbul Boğazında meydana gelmiştir. Bir tanker ile kuru yük gemisinin çarpışması sonucu tanker infilak etmiştir. Kırk üç denizcinin yaşamını yitirdiği kazada İstanbul Boğazı kıyısında bulunan binlerce ev ve iş yeri maddi hasar görmüştür. KBRN konusunda Türkiye’de meydana gelen diğer kazalar kapsamında; Kırıkkale MKE fabrikasında ilki 1986, ikincisi ise 1997 yılında yaşanan iki büyük patlama meydana gelmiş, söz konusu patlamaların ilkinde 19 kişi yaralanmış, ikinci patlamada ise 3 kişi ölmüş, 16 kişi ise yaralanmıştır. Marmara 1999 depreminde bir kimya kolunda faaliyet gösteren bir fabrikada yaklaşık altı bin ton Akrilonitril tesisten dışarıya sızmıştır.Ankara’nın iki ayrı sanayi bölgesinde 2011 yılında LPG tanklarında meydana gelen patlamalar ise 20 işçinin ölümü 50 işçinin yaralanması ile neticelenmiştir..19

İstanbul İkitelli’de ise radyoaktif maddelerin sağlık sektörü başta olmak üzere çeşitli araştırmalarda kullanılmasının doğurduğu risklerle bağlantılı bir KBRN olayı meydana gelmiş, atık radyasyon kaynaklarının kontrolsüz bir şekilde çevreye bırakılmasının, kentlerde insanların yaşadığı alanlar ile bu tip tesislerin ve atıkların iç içe bulunması da göz önüne alındığında ne denli riskli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.20

Yukarıda bir çok örneğini ifade ettiğimiz KBRN olayları, halk arasında büyük bir panik ve korkuya neden olmakta, sağlık sistemi üzerinde konvansiyonel tehditlerin neden olduğundan çok daha fazla yüklenmeye yol açmaktadır. KBRN olaylarına müdahale eden her türlü görevlinin koruyucu teçhizat giymek zorunda

17 http://www.hurriyet.com.tr/29-yil-once-cernobilde-patlayan-nukleer-santral-bolgeyi-tehdit-etmeyi-surduruyor-28865794 (30.01.2016) 18 TC.Milli Eğitim…, s. 3-4. 19 A.g.e, s. 4-5. 20

İbrahim Tarı, “KBRN’de Hazırlık ve Eğitim”, KBRN’08 1. Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer (KBRN) Kongresi Bildiri Kitabı, İstanbul, Ekim 2009. s.2.

(16)

6

olması ve personel ile malzemelerin temizlenmesi gereksinimi ilave bir maliyet ve müdahale güçlüğü yaratmaktadır.21

Kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer şeklinde sınıflandırılan Kitle İmha Silahları gerek içerikleri, yapım araçları ve kullanım yöntemleri, gerek etkileri yönünden birbirlerinden farklı olmakla beraber hepsi konvansiyonel olmayan silahlar kategorisindedir.

Günümüzde potansiyel riskler arasında daha muhtemel gibi görülen, silah olmayan KBRN maddelerinin kasten ya da kazaen yayılması olaylarına ilaveten ileride ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğimiz KBRN silahları ile ilgili de ön bilgi vermek bu silahların da modern KBRN tehditleri arasında halen yer aldığını belirtmek açısından uygun olacaktır. Yıkım gücü ve belirli devlet büyükleri haricinde personel, malzeme ve tesisleri koruma imkanının son derece zor olması bakımından karşılaştırılamaz bir etkiye sahip olan nükleer silahlar halen önemli bir tehdittir. Bu silahların yıkım gücünün anlaşılması için Nagazaki’ye atılan 19 kiloton kudretindeki eski nesil atom bombasının bile 20 bin ton yani yaklaşık iki bin adet dinamit dolu damperli kamyonun patlamasına eşit güce sahip olduğunu söylemek yeterli olacaktır. Kaldı ki SSCB’nin 1954 yılında başarı ile test etiği termonükleer bomba gücünü açıkladığımız Nagazaki atom bombasından 6500 kat fazla enerji açığa çıkarmıştır.22

Kimyasal maddelerin zehirleyici etkilerinden istifade eden kimyasal silahlar ile bakteriler, virüsler, toksinler gibi mikroorganizmalar ve mikroorganizma ürünlerinde faydalanılarak yapılan biyolojik silahlar da hem insanlara hem de bitkiler ve malzemeler gibi kaynaklara tesir etmek için kullanılan ve öldürücü niteliğe sahip olan diğer KBRN silahlarıdır.23

1.1. Kimyasal Tehlike

Kimyasal savaş ajanları ve zehirli endüstriyel kimyasal maddeler (ZEKM) kimyasal tehlike başlığı altında incelenmesi gereken KBRN maddeleridir.

1.1.1. Kimyasal Savaş Ajanları

Kimya Harbi ya da Kimyasal Savaş, kimyasal maddelerin toksik ve öldürücü özelliklerinin silah olarak kullanıldığı savaştır.24 Kimyasal silahlar ise kimyasal ajanları hedef üzerine taşıyabilen ve dağıtabilen sistemler içeren silahlar şeklinde

21

TC.Milli Eğitim…, s.3-5.

22

Mustafa Kibaroğlu, “Kitle İmha Silahlarının Gelişim Süreci, Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Yapılan Çalışmalar”, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü 2023 Dergisi, Kasım 2002,s.1-4.

23

A.g.m., s.5.

24

(17)

7

tanımlanabilir.25 Kimyasal silahlar, yaşamsal süreç üzerinde, ölüm, geçici olarak etkisiz kılma ya da kalıcı zarar verme gibi sonuçları olan bir kimyasal eylem olan toksisite ile etkili olur.26

Yüksek zehirliliğe sahip olan ve personeli öldürmek, etkisiz getirmek, hedef üzerinde paniğe yol açarak kaos yaratmak, besin kaynakları ve diğer önemli ekonomik kaynakları kullanılamaz hale getirmek maksadıyla kullanılan muhtelif yapılardaki kimyasal maddeler, kimyasal savaş ajanı olarak tanımlanır.27 Ayrıca kimyasal savaş ajanları, kişilerin kapasitelerini bozarak etkisiz hale getirir; yani kimyasal harp ortamında görev yapan askeri ve sivil personel koruyucu teçhizat giyer ve hareket kabiliyeti, performans, ses iletişimi gibi konularda güçlüğe düşer.28

Kimyasal ajanlar dünya üzerinde binlerce yıldır savaşlarda kullanılsa da çoğu insan kimyasal silahı savaş ve terörizmde görece yeni bir konsept olarak tarif etmektedir. Kimyasal silahlar genellikle vücut fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyen maddelerdir. En yaygın tipleri, kanın oksijen taşımasını engelleyen, solunum sistemini etkileyen ya da yok eden, sinir sisteminde bozukluğa neden olan, kontrol edilemeyen kanamalara yol açan ve deri ve diğer yaralara yol açanlardır.29

Tehlikeli ajanlar yüzyıllardır savaşlarda kullanılmaktadır. Milattan Önce 590 yılında, antik Yunan’da, Cirrha kuşatması esnasında, düşmanı teslim alarak zafer kazanmak için, Pleistus nehrinin bir kanalı ishal yapan zehirli bir madde ile kirletilmiştir. Peloponez Savaşında, Milattan Önce 423 yılında, Spartalı müttefikler, bir Atina kalesini, kaleye bir delikten gaz vererek fethetmiştir. Aynı savaşta Demostenes tarafından kuşatılmış Sparta şehri Sphacteria’ya rüzgar ile Sülfür gazları gönderilmiştir. Sparta, katran ve sülfüre batırılmış odunların yakılmasıyla oluşan zehirli gazları Atina ile yaptığı savaşlarda kullanmıştır. Çinliler, Romalılar, Bizanslılar, İngilizler, Kutsal Roma-German İmparatorluğu modern kimyasal silahların ataları diyebileceğimiz kimyasalları kullanan devletlerdendir. Modern anlamda kimyasal silahlar ise ilk kez Birinci Dünya Savaşında Fransızlar ve yoğun şekilde Almanlar tarafından kullanılmıştır.30

Kimyasal Silahlar

Savaş ya da terör maksatlı kullanılan ya da kullanılabilecek pek çok kimyasal vardır.31 Çoğu kimyasal ajan şu sınıflara girer: Yakıcı ajanlar, kan zehirleyici ajanlar,

25 T.C. Başbakanlık…, s.10. 26 David Tin… , s.199, 200. 27 T.C. Başbakanlık…, s.10. 28 TC.Milli Eğitim…, s.25. 29

R.Everett Langford, Introduction to Weapons of Mass Destructions, A.John Wiley and Sons Inc., Publication, 2004, New Jersey,s.2.

30

A.g.e, s.212-216.

31

(18)

8

boğucu ajanlar, sinir ajanları, göz yaşartıcılar, kusturucu ajanlar, tahriş ediciler, psikotropik bileşimler.32

Kimyasal savaş ajanları, katı, sıvı, gaz ya da aerosol halde bulunabilir ve kullanılabilirler. Söz konusu ajanların, aerosol halde kullanımı başta uçaklar olmak üzere çeşitli araçlar ile püskürtme yolu ile hedefe ulaştırılırken, diğer hallerde bulunan ajanlar, top, füze, roket, bomba gibi atma vasıtaları ile hedefe ulaştırılabilir;33 solunum, sindirim ve deri yolları ile vücut içerisine tesir edebilir.34

Kimyasal savaş ajanlarının kalıcılığı ve buna bağlı olarak hedef bölgede yaratacağı etki; ajanın ve silahın cinsine, yağış, nem, sıcaklık, rüzgar gibi meteorolojik şartlara ve hedef bölgesinin arazi yapısına göre değişkenlik göstermektedir. Bu faktörler belli durumlarda kimyasal savaş ajanının tesirini arttırırken bazen dekontaminasyonunu kolaylaştırarak etkisini azaltır.35

Kimyasal silahlar düşük maliyetle ve kolay bir şekilde üretilebilmektedir. Hemen her türlü klasik silah da dahil olmak üzere basit atma vasıtaları ile atılabilen bu ajanlar hedef üzerinde görece büyük etki yaratarak asimetrik bir sonuç doğurmaktadır.36

1.1.1.1. Sinir Ajanları

Kimyasal silahlar içerisinde en çok ilgi duyulan tür sinir ajanları olagelmiştir.37 Sinir doku üzerinde etki eden ve adını da buradan alan sinir ajanları hem muharebe alanlarında KBRN silahı olarak hem de terör eylemlerinde kullanılmaya elverişlidir ve kullanımına ilişkin pek çok örnek de tarihte mevcuttur.38 Katı, sıvı veya gaz halde bulunabilen, solunum sindirim ve deri yolu ile vücuda alınabilen sinir ajanları, renksiz ve kokusuz olduğu gibi, tahriş edici etkisi de bulunmadığından özel cihazlar kullanılmadan tespiti çok zordur. Söz konusu ajanlar, sinir sistemine etki ederek kasları felce uğratır, solunum ve dolaşım sistemlerini durdurarak maruz kalan personelin ölümüne yol açar.39 Akciğerlerde pek çok damar

32

Steven L.Hoenig, Handbook of Chemical Warfare and Terrorism, Greenwood Press, Westport CT, 2002, s.33.

33

Gordon M. Burck, Charles C. Flowerree, International Handbook on Chemical Weapons Proliferation, New York, 1991, s.7.

34 TC.Milli Eğitim…, s.25, 26. 35 A.g.e, s.25, 26. 36 A.g.e, s.25, 26. 37 https://sivilsavunma.afad.gov.tr/kategori-1091-sinir-ajanlari.html (02.02.2015) 38

Fatma İlay Korkmaz, Doğukan Akkuş, Merve Göker, Merve Dinç, Gözde Beşkonak, Kazım Caner Koşal, “Sinir Ajanları: Kitle İmha Silahı mı? Terapötik Silah mı?” http://tip.baskent.edu.tr/egitim/mezuniyetoncesi /calismagrp/ogrsmpzsnm16/16.P8.pdf, s.1.(02.02.2015)

39

(19)

9

bulunması nedeniyle sinir ajanları solunum yoluyla vücuda alındıklarında daha çabuk vücuda yayılırlar ve harp maddesinin öldürücülüğü kendini daha kolay gösterir.

Deri yolu ile maruz kalındığı takdirde ise sinir ajanlarının etkileri kana karışma daha geç olacağından daha zor ortaya çıkar ve ajanın etkiler 20-30 dakika kadar sonra görülmeye başlar.40 Tabun, Sarin, Soman, VX, VR-55, Goman maddeleri sinir ajanlarının önemli türleridir.

1.1.1.2. Yakıcı Ajanlar

Genellikle sıvı ya da buhar halde bulunan yakıcı ajanlar, kabarcık gazları olarak da adlandırılmaktadır. Solunum sistemi, sindirim sistemi, deri ve gözlere etki eden yakıcı ajanlar41 etkilerini sinir ajanlarına kıyasla daha uzun sürede ve sinsice göstermektedirler. Gözleri, solunum sistemini ve sindirim sitemin yakan bu ajanlar maruz kalan personelin derisinde zaman zaman bir litreden fazla iltihap toplayan yaralar açmaktadır ki kabarcık gazı ismi de buradan gelmektedir. Bu ajanlara maruz kalan personelin tedavisi mümkün ise de tedavi süreci uzundur ve tedavi yapılmadığı takdirde yaralar enfeksiyon nedeniyle ölüme neden olur. Kalıcı kimyasal harp maddelerinden olan yakıcı ajanların bazıları kokusuz olsa da bazıları çeşitli bitkilerin kokusuna benzer kokuya sahiptir ve bu emareler ile tespit edilmeleri mümkündür. Hardal, Mustard, Levizit, İperit ve Arsenik yakıcı kimyasal ajanlardır.42

1.1.1.3. Boğucu Gazlar

Fosgen, Difosgen, Klorpikrin ve Klor gazları boğucu gazlar sınıfındadır. Bu maddeler uçucu ve genellikle kokusuzdur. Söz konusu ajanlar solunum yoluyla vücuda alınır ve solunum yolları ile akciğerleri tahriş ederek ederek oksijen yetmezliği sonucu ölüme sebep olur.43

1.1.1.4. Kan Zehirleyici Gazlar

Genellikle gaz halde bulunan kan zehirleyici gazlar, solunum yoluyla vücuda alınır. Ajanların etki mekanizması vücuttaki oksijen-karbondioksit değişimini engellemek suratiye vücudun oksijen kullanma yeteneğini yok etmek ve maruz kalan personeli öldürmektir. Hidrojen Siyanür, Siyanojen Klorür, Karbonmonoksit ve

40

https://sivilsavunma.afad.gov.tr/kategori-1091-sinir-ajanlari.html (02.02.2015)

41

William S. Augerson, A Review of the Scientific Literature as It Pertains to Gulf War Illnesses: Chemical and Biological Warfare Agents, Santa Monica, 2001, s.44.

42

T.C.Milli Eğitim…, s.30-34.

43

(20)

10

Arsin maddeleri bu kategoride ele alınırlar. Kan zehirleyici ajanlar çok hızlı tesir gösterir ve öldürücülüğü çok fazladır.44

1.1.1.5. Kargaşa Kontrol Gazları

Bu gazlar diğer zehirli gazların etkisini arttırmak gibi bir işleve sahip olsa da temel kullanım amacı toplumsal ya da illegal olaylara engel olmaktır. Göz yaşartıcı ve kusturucu gazlar bu kategoride değerlendirilir.45

1.1.1.6. Uyuşturucu Gazlar

MSS uyuşturucuları (BZ, kuinuklidinil banzilat) ve MSS uyarıcıları (LSD) şeklinde iki çeşidi olan uyuşturucu gazlar temelde merkezi sinir sitemine etki ederek görme kaybı, işitme kaybı, felç ve akıl hastalıkları gibi etkilere yol açarlar. Buhar veya aerosol halde kullanılırlar ve vücuda solunum yoluyla girerler.46

1.1.1.7. Bitki Öldürücü Gazlar

Portakal Gazı, Dioksin, Kakodilik Asit gibi çeşitleri bulunan bitki öldürücü harp maddeleri, bitkilerin büyümesini engellemek ve bitkileri öldürmek suretiyle etkisini gösterir. Bu etkiyi yaratmaktaki maksat, karşı tarafı bitki örtüsünden yani besin kaynaklarından mahrum bırakarak, savaşma kabiliyetini yok etmektir. 47 Bu tür gazların, ABD ordusu tarafından Vietnam Savaşı’nda kullanıldığı bilinmektedir.48

1.1.2. Zehirli Endüstriyel Kimyasal Maddeler (ZEKM)

Temelde kimyasal harp maddeleri ile aynı zehirleyicilere sahip olan zehirli endüstriyel kimyasal maddeler, bu nedenle kimyasal savaş ajanlarına büyük benzerlikler göstermektedir. Söz gelimi tarım ilaçlarının gelişmiş versiyonu sinir gazlarıdır. 49

Genellikle endüstriyel kazalar sonucu ortaya çıkan ve maruz kalma şekline, sıklığına ve alınan toplam doza bağlı olarak canlı organizmada çeşitli bozukluklara yol açan ve öldürücü de olabilen kimyasal maddeler zehirli endüstriyel kimyasal maddeler olarak adlandırılır.50 Amerikan askeri kaynakları ise “Askeri amaçlarla üretilmese de kimyasal savaş ajanı olarak da kullanılabilecek her türlü zehirli ya da

44 T.C.Milli Eğitim…, s.25-31. 45 A.g.e., s.30-34. 46 A.g.e., s.34. 47 A.g.e., s.34. 48

Don Ringnalda, Fighting and Writing the Vietnam War, University Press of Mississippi, 1994, s.51.

49

T.C.Milli Eğitim…, s.30-34.

50

(21)

11

öldürücü kimyasal tehlikeyi” Zehirli Endüstriyel Kimyasal Madde olarak tanımlamaktadır.51

1.2. Biyolojik Tehlike

Antraks, çiçek, veba gibi pek çok doğal ve yapay ajan biyolojik silah terimiyle ifade edilir. Bu silahlar hastalıklara sebep olur ya da vücudun normal çalışmasını etkilerler. Doğal patojen ve toksinleri aşı ve ilaçlara karşı daha dayanıklı ya da daha zayıf yapmaya çalışan çalışmalar olsa da biyolojik silahların çoğu, doğal olan bakteri, virüs, mantar ya da toksinlerdir.52

İnsanlar ve diğer canlılarda hastalık yaratmak ya da malzeme ve teçhizata zarar vermek maksadıyla kullanılan mikroorganizmalar ve bunların aynı maksatla kullanılan toksinleri biyolojik ajanlar olarak tanımlanır. Yukarıda bahsettiğimiz maksatlarla söz konusu mikroorganizma ve bunları toksinlerinin kullanılmasına ise biyolojik harp denir. Biyolojik ajanları hedef bölgesine ulaştırmaya yarayan her çeşit silah ise biyolojik silah olarak tanımlanır.53 Genellikle bakteriler, virüsler, mantarlar, riketsiyalar ve klamidyalar biyolojik ajanlar olarak kabul edilirler.54

Tarih boyunca insanlar üzerinde ölümcül etkiler göstermiş mikroorganizmalar, biyolojik harp maddesi olarak kullanılmak üzere yeniden üretilmiştir. Yukarıda isimlerini saydığımız mikroorganizma ve toksinlerin askeri hedeflere karşı kullanılmasının biyolojik harp olarak adlandırıldığını ifade etmiştir. Bu ajanların kargaşa, panik ve kaos yaratmak maksadıyla sivillere yönelik olarak kullanılması ise biyoterörizm olarak adlandırılır.

Kitle imha silahları ve KBRN tanımları yeni olsa da biyolojik harp maddelerinin iptidai kullanım şekillerinin binlerce yıldır kullanıldığı değerlendirilmektedir. Biyolojik harp maddelerinin bilinen ilk kullanımı M.Ö 6. Yüzyılda Asurların düşmanlarının su kaynaklarını çavdardan elde ettikleri ergo alkaloidlerini kullanarak kirletmeleri ve savaşma güçlerini kırmaya çalışmalarıdır. Romalılar ise yine Asurlular gibi düşmanın su kaynaklarını bakteriyolojik olarak kirletmişler, ancak bunu su kaynaklarına cesetleri atarak yapmışlardır. Amerika’ya ayak basan kaşiflerin burada yaşayan yerlilere çiçek virüsü ile kirletilmiş battaniyeler vermeleri ve hastalanmalarına yol açmaları da biyolojik harbin bir başka tarihsel

51

Larry Small, Toxıc Industrıal Chemıcal: A Future Weapons of Mass Destructıon Threat, Fort Leavenworth, A thesis presented to the Faculty of the US Army Command and General Staff College in partial fulfillment of the requirements for the degree, Kansas, 2002, s.14.

52

Langford, a.g.e, s.2.

53

T.C. Başbakanlık…, s.14.

54

Malcolm Dando, The New Biological Weapons: Threat, Proliferation, and Control, Boulder, 2001, s.12.

(22)

12

örneğidir. 55 Çiçek virüsü ile yapılan saldırının benzerlerini on sekizinci yüzyılda Amerika kıtasındaki İngiliz kuvvetleri de yine yerlilere karşı yapmıştır. Hastalıklar bakımından bakir olan Amerika kıtasına bu virüslerin bulaştırılması sonucu bağışıklık sistemi bu ajanlara karşı koyamayan İnka, Aztek ve Maya uygarlıklarının yok oluş sürecinin başladığına ait değerlendirmeler bulunmaktadır.56

Deniz canlılarından elde edilen toksinlerin okların ucunda kullanılarak yapılan ilkel biyolojik silahlar da Güney Amerika yerlileri tarafından kullanılmıştır. Tatarlar on dördüncü yüzyılda yaptıkları Kaffa kuşatması esnasında, kale içinde hastalık yayılarak, düşmanın harp edemez hale gelmesi ve teslim olması için kendi askerlerinde veba sonucu ölenlerin cesetlerini mancınıklar kullanmak suretiyle kalenin içine atmışlar ve savaşın gidişatına etki etmişlerdir.57

Almanlar da birinci dünya savaşı esnasında Rusların, Romanya’dan satın aldıkları koyunlara B. anthracis ile Fransız süvari birlikleri tarafından kullanılan atlara ise Burkholderia (Pseudomonas) mallei ile ajanlarını kullanarak hastalık bulaştırmıştır.58

Biyolojik harp maddelerinin modern anlamda kullanımı ise bomba, top, füze, roket gibi silahlarla biyolojik ajanların hedef üzerine ulaştırılması şeklindedir. Modern anlamda ilk biyolojik silah denemesi Fransızların 1923 yılında Paris yakınlarında yaptığı denemedir ve hayvanlar üzerinde uygulanmıştır. 1943-1968 dönemi biyolojik silah çalışmalarının yoğunlaştığı bir dönem olmuştur. BU dönemde başta ABD ve SSCB olmak üzere pek çok ülke biyolojik silahlar üretmiştir.59

İkinci Dünya Savaşı esnasında Japonlar Çin’e karşı biyolojik silahlar kullanmıştır.60 Japonlar İkinci Dünya Savaşı sırasında ciddi biyolojik harp çalışmaları yapmış, ürettikleri ajanları harp esirleri üzerinde denediği, savaş sonrasında Japon laboratuarlarına girilmesi ve incelemeler yapılmasıyla ortaya çıkmıştır. Özellikle şarbon ve veba etkeni üzerinde çalışmalar yapan Japonların, bu çalışmalar esnasında üç bin kadar ölüme sebep oldukları ortaya çıkmıştır. Veba etkeninin de Çin’e karşı kullanıldığı bilinmektedir.61

B. antrachis ajanı kullanılan yaklaşık 5000 adet biyolojik bomba ise ABD tarafından yapılmış ve kullanıma hazır tutulmuştur. ABD, Kore Savaşı döneminde de

55

TC.Milli Eğitim…, s.51-54.

56

Kadir Yeşilbağ, “Biyolojik Silahlar : I. Tehdidin Boyutu”, Veteriner Hekimleri Mikrobiyoloji Dergisi, 2002, Cilt 02 Sayı 2, s.59-61.

57 A.g.e, s.59. 58 A.g.e, s.59. 59 A.g.e, s.60. 60

Jeremy Black, World War Two: A Military History, Routledge, London, 2003, s.261.

61

(23)

13

biyolojik harp maddelerine yönelik çalışmalar yapmıştır. Nixon döneminde ise ABD’nin biyolojik silahlanma programı durdurulmuştur.62

SSCB de rakibi ABD gibi biyolojik silahlanma programı yürütmüş olup63, bu devletin Kamboçya, Laos ve Afganistan’da söz konusu silahları kullandığı iddia edilmiştir. Sverdlovsk şehrinde meydana gelen laboratuar kazası sonucu ise yayılan biyolojik harp maddelerinden etkilenen 66 kişi hayatını kaybetmiştir. B. Anthracis sporları kullanarak biyolojik silahlar üreten Irak ve risin ile kirletilmiş şemsiyeleri gizli servis personeline kullandıran Bulgaristan’da biyolojik harp maddelerini kullanan ülkelere örnek verilebilir. 64

Her tür mikroorganizmanın biyolojik harp ajanı olarak kullanılması mümkün olsa da daha çok virüsler ve spor üreten bakteriler kullanılmaktadır.

Kriptokokoz, Kokoidomikozlar, Ruam, Salmonella, Bacillus anthracis (şarbon etkeniPlazmodium vivax (sıtma etkeni), Franciella tularensis (tularemi etkeni), Clostridium perfringens (gazlı gangren etkeni), Salmonella typhi (tifo etkeni), ), Brucellos (malta humması etkeni), Vibrio cholera (kolera etkeni), Shigella, Coxiella burnetti (Q ateşi etkeni), Yersinia pestis (veba etkeni), Chlamydia, Riketsiyoz (benekli ateş) ve Risin (keneotundan elde edilir), bakteriyel biyolojik ajanlardır.

Hantavirüs, Viral ensefalit (Doğu at ensefaliti, Venezuella at ensefaliti, Batı at ensefaliti, Japon ensefaliti), Viral hemorajik ateş (Crimean-Congo, Marburg), Variola (Smallpox, çiçek hastalığı etkeni), Ebola virüsü, SARS (Severe Acute Respiratory Syndrome / Ciddi Akut Solunum Yolu Sendromu), Sarıhumma ise viral biyolojik ajanlardır.

Afla toksin, Botulinum toksini, Shiga toksini, Clostridium perfringens toksini (gazlı gangren), Vibrio cholera toksini, Trichothecene mikotoksin, Stafilokoksik enterotoksin B, toksinler kategorisindedir.

Biyolojik harp maddeleri kolay ve ucuz bir şekilde, çok gelişmiş olmayan laboratuar ortamlarında üretilebilirler. Fermantasyon ve farmakolojik endüstri bakımından orta gelişmişlik seviyesinde olan ülkeler dahi biyolojik silah üretebilir. 65

62

TC.Milli Eğitim…, s.60.

63

John Richard Thackrah, Dictionary of Terrorism, Routledge, London, 2006, s.26.

64

TC.Milli Eğitim…, s.61.

65

(24)

14

Bütün bu saydığımız özellikleri nedeniyle, biyolojik silahlar fakir ülkelerin atom bombası olarak adlandırılmaktadır.66

1.3. Radyolojik ve Nükleer Tehlike

Günümüz dünyasındaki çoğu insan nükleer silahların ne olduğunun farkındadır ama çok azı onların yalnızca birkaç ülkenin nükleer kulüp üyesi olmalarına neden olan tasarım ve yapım karmaşıklığını anlamaktadır. Nükleer silahlar, radyoaktif bir atomun, atom enerjisi açığa çıkararak iki ya da daha fazla parçaya ayrıldığı fisyon adı verilen fiziksel süreçten faydalanır. Nükleer silahlar büyük bir ısı ve ışık, kuvvetli bir basınç dalgası ve radyoaktivite üretir.67

Nükleer silahların hikayesi ABD öncülüğünde İkinci Dünya Savaşı döneminde sonuçlarını vermeye başlamıştır. Bu silahlar madde ve atomların yapısı üzerine yarım yüzyıllık bir araştırmanın sonucudur. 19.yüzyıl sonlarına doğru atomlarla ilgili çok az şey bilinir oluyordu. Ağırlıkları 1 ile 240 arasında değişen atomlardan oluşan ve element adı verilen 19 özgün madde formu olduğu biliniyordu. 1800’lerin ortalarındaki fizik araştırmalarının çoğu atomun yapısının gizemi üzerineydi.

James Chadwick, Hantaro Nagoka, Marie ve Pierre Curie, Frederic Joliot, J.J.Thompson, Hans Geiger, Ernest Marsden, Frederick Soddy, Niels Bohr, Enrico Fermi, Wolfgang Pauli de dahil olmak üzere bir çok bilim adamı atom yapısı ve davranışı üzerine yapılan ilk çalışmalara dahil olmuştur. Atom çekirdeğinin keşfiyle birlikte, atomun yapısıyla ilgili bilgide büyük bir sıçrama olmuştur. Pozitif yüklü atom altı parçacıklar olan protonları çekirdeğin küçük bir bölümünde birlikte tutmak için, tutkal gibi davranan devasa bir enerji gerekliydi.68 Bu atom enerjisi, nükleer silahların temelidir.69

Bir nükleer silahın patlamasıyla, yaralanmalardan gelecekteki kanserlere kadar çeşitli etkiler oluşmaktadır. Bir nükleer patlama, basınç, termal radyasyon, nötronlar, gama ışınları, x ışınları, parçacık radyasyonu, elektromanyetik pals (EMP) ve iyonizasyona neden olmaktadır. Nükleer silahın patlatıldığı ortama göre basınç etkileri; yer şoku, su şoku, krater oluşması, büyük miktarda toz ve radyoaktif serpinti olarak ortaya çıkar.

66

Karen Judson, Chemical and Biological Warfare, Benchmark Books, Tarrytown, NY, 2004, s.7.

67

Langford, a.g.e, s.2.

68

Gary T. Gardner , Nuclear Nonproliferation: A Primer, Linne Rienner Publishers, Boulder, CO, 1994, s.1-3.

69

(25)

15 1.3.1. Radyasyon

Radyasyon Alfa tanecikleri, beta tanecikleri, gama ve x-ışınları, nötronlar, yüksek enerjili elektronlar, yüksek enerjili protonlar ve diğer iyonlaştırıcı etkisi olan parçacıklardır. Radyasyon terimi, KBRN olaylarına ilişkin dokümanlarda yalnızca iyonlaştırıcı radyasyonu kapsayan bir terim olarak kullanılmaktadır, iyonlaştırıcı olmayan radyasyon bu terim içerisine dâhil edilmemiştir.70

Radyasyon aslında tanım olarak, enerjinin bir noktadan diğerine elektromanyetik dalgalar ya da parçacıklar olarak aktarımıdır ki buna ışıma ya da ışınım da denmektedir. Atom bir maddeyi oluşturan en küçük yapı taşıdır. Atomların proton ve nötrondan oluşan ve nükleon olarak da adlandırılan bir çekirdeği bulunmaktadır ve bu ikisinin etrafında elektronlar bir yörünge dahilinde dönmektedirler.71

Proton sayısı ile elektron sayısı eşit olmayan atomlar iyon olarak adlandırılır ve bu atomlar yani iyonlar kararsızdır ve kararlı hale geçmek isterler. Bu ise sahip oldukları yüksek enerjiden başka atomlar veya iyonlarla elektron alıp vererek kurtulmak ile mümkündür. Tarif ettiğimiz bu olaya ise iyonlaşma denilmektedir.72

Pek çok atom kararlı halde olsa da kararsız halde de çok sayıda atom bulunmaktadır. Çekirdeğindeki proton ve nötron sayıları farklı olan atomlar da kararsız haldedir. Aynı iyonlar gibi bunlar da sürekli olarak kararlı hale geçmeye çalışır. Kararlı hale geçerken de nötronlar alfa taneciği, beta taneciği, gama veya x ışınları yaymak suretiyle parçalanır ve ışıma olur. Tarif ettiğimiz şekilde ışıma sonucu etrafına enerji veren maddeler radyoaktif madde olarak adlandırılır. Radyoaktivite yavaşlatılamayan ve durdurulamayan bir olaydır. Yani radyoaktiviteyi kontrol etmek mümkün değildir. Radyoaktivite ancak ve ancak, maddelerin yarılanma ömrüne bağlı olarak azalan bir tempo ile kendisi nihayetlenir.73

Yukarıda radyoaktivite esnasında açığa çıkan parçacık ve ışınları ismen saymıştır. Bu ışınların tanımının yapılması da gereklidir çünkü hepsi birbirinden farklı özelliklere ve etkilere sahiptir.74

Alfa parçacıkları: Bu parçacıklar atomların parçalanması sonucu oluşan Helyum (He) çekirdekleri olup havada 2.5–5.0 cm ilerleyebilirler. Alfa taneciklerinin doku içerisinde ilerleme mesafesi ise yalnızca birkaç mikrondur. İnsan derisinden

70 T.C. Başbakanlık…, s.30. 71 TC.Milli Eğitim…, s.60. 72 A.g.e., s.60. 73 A.g.e, s.61. 74 A.g.e, s.62.

(26)

16

geçemeyen alfaları sadece bir kağıt yardımıyla engellemek mümkün olsa da söz konusu tanecikler solunum ve sindirim yoluyla, ya da deride bulunan açık yaralardan insan vücuduna girebilirler.75

Beta parçacıkları: Atom parçalanırken bir elektronun kopmasıyla çok sayıda beta parçacığı ortaya çıkar. Beta parçacıkları deriden vücuda girse de iç organlara nüfuz edemez. Alüminyum vasıtasıyla ya da kalın elbiseler giyerek beta radyasyonundan korunmak mümkündür.76

Atomun kararlı hale geçmesi esnasında, çekirdekten ışık hızı ile ayrılarak yayılan ışınlar gama ışınlarıdır. Durdurulması çok zordur. İnsan vücudundan rahatlıkla geçerek iç organlara nüfuz eder. Kurşun ya da çelikten yapılmış bloklar kullanılmadan gama ışınlarından korunmak mümkün değildir. Radyasyon kaynaklı hastalıkların sebebi gama ışınlarıdır.77

X ışını (röntgen ışını): Işınım esnasında kopan elektronların yerine daha üst seviyedeki elektronların atlaması sırasında açığa çıkan fazla enerji X ışını olarak ortaya çıkar. Yapay olarak üretilen X ışınları insan vücudundan ve birkaç cm kalınlığındaki metal levhalardan rahatlıkla geçebilir. X ışının durdurabilen bir madde yoktur.

Nötron: Çekirdekteki yüksüz parçacıklardır. Radyoaktif olmayan maddeleri radyoaktif hale getirme kabiliyetine sahip olduklarından nükleer silah üretiminde kullanılırlar. Nüfuz etme yetenekleri oldukça yüksektir.

Radyasyon, günümüzde birçok yararlı amaç için kullanılmaktadır. Radyasyonun yararlı yönü olduğu gibi, canlı organizmaya zarar verme özelliğinden dolayı, kullanımı sırasında bu zararlı yönü de dikkate alınmalıdır. Radyasyonun etki ve tehlikeleri iyi anlaşılıp bu tehlikeleri minimuma indirecek önlemler alınırsa radyasyon ile güvenli bir biçimde çalışılabilir.

Radyasyonun yararlı ve zararlı etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle zararlarının ortaya çıkmasına mani olacak tedbirler alınarak kullanılması faydalı olacaktır.78 75 TC.Milli Eğitim…, s.62. 76 A.g.e, s.63. 77 A.g.e., s.64. 78 A.g.e, s.65.

(27)

17 1.3.2. Nükleer Silahlar

Nükleer silahlar temel olarak atom çekirdeği üzerinde yapılan işlemlerle üretilir. Bu silahların dehşet verici etkileri bombanın patlaması esnasında açığa çıakn ısı, ışık, radyasyon ve basınçtan kaynaklanmaktadır. Atom çekirdeğinin parçalanması yani fisyon yoluyla üretilen silahlar atom bombası, birden fazla atom çekirdeğinin birleştirilmesi yani füzyon yoluyla üretilen silahlar ise termonükleer bomba ya da hidrojen bombaları olarak tanımlansa da her iki silah türü genel olarak nükleer silahlar olarak adlandırılırlar ki uluslararası hukuk düzenlemelerinde de bu terim kullanılmaktadır. Söz konusu silahlar, yeryüzünde bulunan en yıkıcı ve uzun süreli etkilere sahip silahlar olma özelliğine sahiptir ve çok geniş bir bölgede bulunan canlı ya da cansız her şeyi yok etme kabiliyetine sahiptirler. 79

Nükleer silah kullanıldığında tam bir kaos ortamı oluşur. Dev kasırgaları andıran blast etkisinin yanında astronomik rakamlarla ifade edilebilecek bir enerji açığa çıkar. Nükleer silah tarihte ilk kez ABD ordusu tarafından İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’ya karşı kullanılmıştır80 ki bu olayı çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde daha ayrıntılı inceleyeceğiz. Ancak kısaca ifade emek gerekirse bu patlamada 140000 kişi anında olmak üzere toplam 300000 kişi hayatını kaybetmiştir. Tarihteki ikinci ve son nükleer patlama olan Nagazaki’de ise 74000 patlama anında olmak üzere toplam 100000 insan ölmüştür.81

Nükleer silahın patlaması muazzam bir ısı, güçlü bir basınç ve radyasyon üretir. Konvansiyonel silahlar da basınç ve ısı üretse de miktarı en küçük nükleer silahın yanında bile ufacıktır. İnsanlar ve yapılar üzerindeki birincil etki, basınç, ısı ve radyasyon içerir. Bu üçü arasındaki enerji dağılımı, silahın kudretine, patlama yerine ve çevrenin özelliklerine göre değişir. 20 kilotonluk orta büyüklükteki bir silahın havada yüzeye yakın patlamasında enerji yaklaşık olarak aşağıdaki şekilde dağılır:

%50 Basınç

%35 Termal Radyasyon

79

Erdem Denk, “Bir Kitle İmha Silahı Olarak Nükleer Silahların Yasaklanmasına Yönelik Çabalar”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 66, No. 3, 2011, s.97, 98.

80

Langford, a.g.e,, s.98.

81

Eisei Ishikawa, David L. Swain, Hiroshima and Nagasaki: The Physical, Medical, and Social Effects of the Atomic Bombings, By Committee for the Compilation of Materials on Damage Caused by the Atomic Bombs in Hiroshima and Nagasaki, Basic Books, New York, 1981, s.115.

(28)

18

%15 Nükleer Radyasyon (%5’lik bölümü patlamadan sonraki ilk 1 dakikada açığa çıkan, genel olarak nötron ve gama ışınlarından oluşan ilk iyonize radyasyondur. %10’luk bölümü ise artık radyasyondur ve bu radyasyon serpintide tehlike oluşturur.)82 Atom bombaları ve hidrojen bombaları temelde aynı etkilere sahiptir.

Nükleer patlama esnasında direk bakıldığında öldürücü olmasa da 15 ila 45 dakika arası geçici körlük oluşturan, güneşli bir günde bile rahatlıkla fark edilebilen büyük bir ışık ortaya çıkar.83

Nükleer patlamanın ardından yayılan ısı, havayı iterek muazzam bir basınç dalgası oluşturur. Ortaya çıkan boşluğu soğuk havanın dolması ile de bir emme kuvveti ortaya çıkar. Yani itme kuvveti ile yıkılmayan yapılar emme kuvveti ile ortadan kalkabilir. Yüzlerce kilometre hızında rüzgarlara sebep olan basınç dalgaları, insan, araç, bina fark etmeksizin her şeyi kaldırıp atar.84 Hemoraji, organ ve kulak zarı rüptürü basınç etkisinin sonuçlarıdır.85

Isı (termal radyasyon): Nükleer patlamayla beraber güneşin ısısından iki üç kat fazla bir ısı, ışık hızında çevreye yayılır. Etraftaki her şeyi yakan bu ısı, insanlarda ileri derecede deri yanıkları şeklinde hasar bırakır.86

Ani nükleer radyasyon: Kısa süre için etkili olan ani radyasyon öldürücüdür. Sebebi atom çekirdeklerindeki fisyon ya da füzyon olayıdır. Alfa, beta, gama ışınları iel nötronlardan meydana gelir ve bunlar çok yüksek bire frekansla yayılırlar. Ani radyasyon özel korunma gerektirir ve korunma sağlanamazsa canlıların kromozomlarını parçalar.

Elektromanyetik pals: Nükleer patlama olduğunda EMP nedeniyle ortamdaki tüm elektronik cihazlar devre dışı kalır. Bunun en önemli sonuçlarından birisi haberleşmenin tamamen kesilmesidir.

Kalıntı etkiler (radyoaktif serpinti): Nükleer patlamadan yarım saat ila bir saat sonra açığa çıkan serpinti, özü itibari ile patlama sonucu açığa çıkan ve yükselen radyoaktif maddelerin, meteorolojik şartların da tesiri ile yayılması ve radyoaktif bulutla hareket eden parçacıkların peyderpey yüzeye inmesi ile kirlenme olmasıdır. Serpintinin bir bölümü stratosfere çıkan kirliliğin uzun süre sonra çok uzak bölgelere ulaşması ile geçekleşebilir. Radyoaktif serpinti kalıcıdır ve duyu organları ile

82 Langford, a.g.e,, s. 99. 83 TC.Milli Eğitim…, s.63. 84 Ishikawa, a.g.e., s.37. 85 A.g.e, s.63. 86 TC.Milli Eğitim..,, s.64.

(29)

19

anlaşılamaz. Nükleer patlamanın olduğu bölgedeki her şey radyoaktif hale gelir ve serpintiye ilaveten bunlarda radyasyon yayarak kalıntı etkinin bir bölümünü oluşturur.87

1.3.3. Nükleer Kazalar

Dünyada en büyüğü 1986 Çernobil faciası88 olmak üzere dört yüzden fazla kayıtlı radyasyon kazası meydana gelmiştir. .89

Nükleer santraller sürekli ve emniyetli bir şekilde nükleer enerjiyi ısı enerjisine dönüştürürler. Nükleer santrallerdeki nükleer enerji ise uranyum atomlarının nükleer fisyon ile parçalanması sonucu elde edilir. Nükleer santrallerde kazalar olabilir ancak bu santrallerin bir nükleer bomba gibi patlaması söz konusu değildir. Nükleer enerji üretirken kullanılan fisyon tepkimesi esnasında açığa çıkan enerjinin dışarıya çıkmaması, normal çalışma koşulları bir yana, en büyük kaza durumunda bile dışarıya sızıntı olmaması için nükleer santrallerde bir dizi önlem alınmış, bu santraller bu şekilde inşa edilmiştir. Nükleer santrallerin dışında iki katmanlı bir koruma kabuğu bulunur. Çernobil kazasının yıkıcı etkilerinin bir sebebi, söz konusu santralin böyle bir koruma kabuğuna sahip olmayan, eski nesil bir santral olmasıdır.90 Halen eski teknoloji ile faaliyet gösteren Çernobil benzeri nükleer santraller bulunmaktadır ve bunlar bir güvenlik riski oluşturmaktadır.

1.3.4. Radyolojik Silahlar

Radyolojik silahlar, nükleer silahların tüm etkilerine sahip olmayan, sadece radyasyon yayan silahlardır. Özellikle terörist gruplar, temini ve muhafazasının çok zor olması nedeniyle nükleer silahlardan çok radyolojik silahlar temin etme ve kullanma yoluna gidebilirler. Sağlık sektöründe kullanılan cihazların ele geçirilerek bir silah gibi kullanılması muhtemel tehditlerdendir.91

1.3.5. Radyasyonun İnsan Sağlığına Etkileri

İnsan vücudu belli bir düzeyin üstünde radyasyona maruz kaldığı zaman istenmeyen olaylar meydana gelir. Tüm canlılar, hücrelerinde sitoplazma sıvısı ile çevrili bir çekirdeğe sahiptir ve çekirdeğin içinde tüm genetik özellikleri taşıyan

87

T.C.Milli Eğitim…, s.65.

88

Adriana Petryna, Life Exposed: Biological Citizens after Chernobyl, Princeton University Press, Princeton, 2011, s.1. 89 TC.Milli Eğitim..,, s.60-62. 90 A.g.e., s.66. 91

Carl H. Schultz and Kristi L. Koenig, “Weapons of Mass Destruction”, Emergency Medical Services, part vı, chapter 194, s.2469, 2470.

(30)

20

kromozomlar bulunur. Canlı hücrenin davranışı, yapısında bulunan protein moleküllerindeki oldukça karmaşık kimyasal değişmelerle yönetilir ve bütün bedenin düzgün fonksiyonu enzimlerle hücre molekülleri arasındaki hassas denge ile kontrol edilir. Girici radyasyon söz konusu hücrelerden geçtiğinde iyonizasyon oluşur. Protein moleküllerinin iyonizasyonunun sonuçları moleküler ölçekte tam olarak bilinmemektedir. Bununla beraber sağlık üzerindeki etkileri iyi bilinmektedir, çeşitli proteinlerin normal kimyasal faaliyetleri tamamen tahrip edilir ve hatta bütün hücre harap olabilir. Bazı hücreler kendi kendilerini onarma biyolojik özelliğini haizdirler, bazıları da onarılamayacak kadar hasara uğrarlar.92

İnsan bedeninin organları her gün ölen ve yerine yenileri gelen milyonlarca hücre ihtiva eder. İyonlayıcı radyasyonlar oldukça fazla sayıda hücrelerin ölümüne sebep olur fakat bu ancak özel tipteki hücrelerin toplam sayısı az olduğu veya bazı nedenlerden dolayı yenilenme mümkün olmadığı zaman önemlidir. Ovardaki yumurta hücreleri, ilk embriyon hücreleri, beyin hücreleri, gözün bazı kısımları ve kas dokularının çoğu kısmı bu sınıfa örnektir. Diğer hücreler, örneğin deri hücreleri veya sperm hücreleri, kendi kendilerine kolaylıkla yenilenirler.93

Eğer radyasyon hücreler için öldürücü değilse, yine de hücrelere zarar verir, bu tahribat kromozomlara etki eder94 ve hücre bölündüğü zaman kromozomlar tarafından aynı organın daha sonraki nesillerine nakledilir veya sperm ve yumurta hücreleri ışınlanırsa hasar aynı türün daha sonraki nesillerine nakledilebilir.95

Kromozomlar özellikle hücre bölünmesi anında iyonlayıcı radyasyonlara karşı hassastırlar ve kromozomlarda genlerin tertiplenmesi ciddi bir şekilde değişebilir. Genlerin normal mutasyon hızı fazla dozda iyonlayıcı radyasyonlarla artar ve böylece daha sonraki nesillerde anormallikler meydana gelir.96

İyonlayıcı radyasyonların biyolojik etkileri sathi olabilir. Radyasyon, deriye veya saçlara tesir edebileceği gibi vücudun derinliklerini de etkileyebilir; kanda düzensizlik, tümörler veya kemik iliğinde hasarlar yaparlar. Radyasyon kaynağından belirli bir mesafede yer alan bütün bedenin irradyasyonu ile tehlikeli harici olabilir veya havadaki radyoaktif tozların solunmasından tehlike dahili olabilir. Radyasyonun yarattığı tahribattan sonra bazı hücreler iyileşemezler. Radyasyonun etkileri organlar üzerinde kendilerini göstermeden önce gizli bir karakteristik periyod ile etkiler

92

Bahriye Yaramış, Neutron Fiziği, Fen Fakültesi Basımevi, İstanbul, 1974, s.129.

93

A.g.e.,s.129.

94

Benjamin M. Duggar, McGraw Hill, Biological Effects of Radiation: Mechanism and Measurement of Radiation, Applications in Biology, Photochemical Reactions, Effects of Radiant Energy on Organisms and Organic Products - Vol. 2, New York, 1936, s.1247.

95

A.g.e.,s.129.

96

(31)

21

birikir. Uzun süre zararlı tesirlere maruz kalmayan diğer hücreler zamanında iyileşirler.97

Biyolojik etkiler üç gruba ayrılırlar: (1) Kısa süreli etkiler, (2) Uzun süreli iyileşmeyen etkiler, (3) Genetik etki. (1) ve (2) grupları radyasyonu alan fertler münhasırdır halbuki (3) grubu sadece sonraki nesillerde görülür.

Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler göstermiştir ki insanın radyasyona maruz kalmasından meydana gelmesi beklenen genetik etkiler şunlardır: Akıl noksanlıklarında bir artma, insanların genel olarak kalite bakımından bozulmaları ve insan nüfusunun azalması. Bunlar nükleer bombaların döküntülerinin artmasından ileri gelen ve bütün dünyayı ilgilendiren problemlerden sadece bir kaçıdır.98

İnsanların radyasyon dozlarına maruz kalmaları iki ayrı grupta incelenebilir: 1. Akut ışınlanma: Oldukça kısa bir zaman süresi içinde ışınlanma sonucu alınan dozlar. Önce bir bedenin kısa bir sürede ve bir defada verilen bir radyasyon dozuna maruz kalması halini göz önüne alalım. Böyle bir akut radyasyon dozunun insan üzerindeki etkileri kişiden kişiye değişirse de genel özellikleri şu şekildedir:

a. 0-25 rem arasında gözlemlenebilir bir etki yoktur.

b. 25-100 rem arasında kan tablosunda hafif değişiklikler dışında gözlenebilir bir etki yoktur.

ç. 100-200 rem arasında 3 saat içerisinde %5-%50 oranında kusma ile birlikte yorgunluk ve iştahsızlık, orta derecede kan değişiklikleri, bütün olaylarda birkaç hafta içinde iyileşme meydana gelir. Kan yapan sistemin normale dönmesi daha uzun sürer.

d. 200-600 rem arasında 300 rem veya daha fazla doz alanların hepsinde 2 saat veya daha kısa süre içerisinde kusma görülür. Kan tablosunda önemli değişikliklerle birlikte enfeksiyon meydana gelir. 300 rem’in üstünde dozlar için 2 hafta sonra saçlar ve kıllar dökülür. 1 ay ile 1 yıl arasında %20-%100 arasında iyileşme görülür.

e. 600-1000 rem arasında bir saat içinde kusma, kan tablosunda önemli değişiklikler, enfeksiyon ve saç dökülmesi görülür. Bu sınırlar içerisinde doz alanların %80-%100’ü 2 ay içinde ölür. Sağ kalanların iyileşmesi uzun zaman alır.99

2. Kronik Işınlanma: Uzun bir zaman süresi içinde meydana gelen ışınlanma sonucu alınan dozlardır. Akut radyasyon etkileri ışınlanmadan en geç 1 ay sonra

97

Duggar, a.g.e., s.130.

98

Bahriye Yaramış,” Neutron Fiziği”, Fen Fakültesi Basımevi, İstanbul, 1974, s.131.

99

Referanslar

Benzer Belgeler

İşgalin ardından altyapısı ve sağlık sistemi tamamen çöken Irak'ta her gün 100'e yakın yeni kolera vakası kaydediliyor.. Ülke genelindeki kolera hastas ı sayısı 10

To find out The Influence of Motivation, Ability, Organizational Culture, Work Environment on Teachers Performance, a direct and indirect effect test is needed.. The

ABD, Irak‟a yönelik askeri müdahale öncesinde; Irak‟ın KĠS‟e sahip olduğu ve Irak ile terör örgütü el-Kaide arasında bağlantı bulunduğuna dair elinde kanıtlar olduğunu

1925 yılında Ermenistan'a bağlı Leninakan'da düzenlenen kongrede Kürtlerin yoğun yaşadığı Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Türkmenistan, Kazakistan gibi Sovyet

1980‟lere gelindiğinde ÇHC ve SSCB‟de sadece içeride değil dıĢ politikada da köklü değiĢiklikler gerçekleĢtirilmiĢtir. Uluslararası konjonktürün de etkisi

1953 DNA’nın yapısının belirlenmesi ile modern genetik araştırmaların başlanması 1973 Bakteriyel genlerin genetik mühendisliği teknikleri ile kullanılmaya başlanması

Genel olarak Marks, Engels ve Lenin’in çalışmalarına dayanan proletaryan enternasyonalizm konsepti, 326 İkinci Dünya Savaşı sonrası sosyalist ülkelerin ortaya

Fakat günümüzde yaşayan yerli halk kendilerini Tıvalar diye tanıtsa da geleneksel sanatlar için Tuva kelimesi kullanılmaktadır (Tuva güreşi, Tuva müziği, Tuva