• Sonuç bulunamadı

Kitle İmha Silahları Terörünün Örnekleri

4. KİTLE İMHA SİLAHLARI VE TERÖRİZM

4.3. Kitle İmha Silahları Terörünün Örnekleri

1990’lı yılların ortalarında, Japonya’da iki adet terörist saldırı gerçekleştirilmiştir. Matsumoto ve Tokyo Metro Olayı324 olarak bilinen bu saldırılar, Aum Şinrikyo denilen, 2000 yılından beri de Aleph ismiyle anılan ve Shoko Asahara isimli bir liderin yönetimindeki dini terörist grup tarafından yapılmıştır.325 Olaylar sebebiyle 19 kişi hayatını kaybetmiş ve yaklaşık 5000 kişi yaralanmıştır. Yapılan bu saldırılar, kimyasal savaş ajanlarının terörist amaçlarla kullanılması konusunda bir dönüm noktası olmuş, bu olayların etkileri yalnız Japonya’da değil, tüm dünyada görülmüştür.326

Aynı örgüt sarin gazı saldırısından önce de 15 kez saldırılar denemiş ama kimseyi öldürememiştir. Binlerce müridi olan ve bunların arasında astrofizik ve genetik mühendisleri gibi iyi eğitimlilerin de olduğu, Aum Shinrikyo Tarikatı, Japonya’da aralarında Tokyo Narita Uluslararası Havaalanı, Yokosuka Deniz Üssü ve İmparatorluk Sarayının da aralarında bulunduğu, hedeflere, 8 defa "Bacillus anthracis", 7 defa "Clostridium botulinum" püskürterek saldırmıştır. Ancak söz konusu eylemlerin hiç birisinde tarikatın hedeflediği hastalıklar veya ölümler görülmemiştir. Bu durum, biyoterör saldırılarının da açığa çıkmamasına neden olmuştur. Tarikatın gurusu Shoko Asahara, 15 başarısız terör eylemi girişiminden sonra sinirlenerek, Mart 1995’te Tokyo metrosu saldırısının emrini vermiştir, Örgüt

322 https://www.theguardian.com/uk-news/2015/feb/21/top-secret-ebola-biological-weapon- terror-warning-al-qaida-isis (06.11.2015) 323 http://www.telegraph.co.uk/news/uknews/terrorism-in-the-uk/9955007/Biological- attacks-getting-easier-for-terrorists.html (06.11.2015) 324

J.A.A.Stockwin, “Dictionary of the Modern Politics of Japan”, Routledge, New York, 2013, s.216.

325

Aleksandr E. Raevsky, “Psychological Aspects of the Aum Shinrikyo Affair”, Psychology in Russia, Vol.7, No.1, January 1 2014, s.1.

326

79

Tokyo metrosuna Sarin gazı ile saldırmıştır. Yapılan terör saldırısında, 12 kişi hayatını kaybetmiştir. Yaralı sayısı ise beş binden fazladır.327

Oysa Japon polisi Aum Shinrikyo Tarikatının biyolojik silah ürettiğine dair deliller Tokyo metro saldırısından çok önce kendisine ulaştığı halde bunu değerlendirememiştir. Aum Shinrikyo Tarikatının Kameido Kotoword Mahallesinde bulunan merkezinin tepesinden 1 Temmuz 1993 garip bir duman çıkarken etrafa da pis kokular yayılması üzerine mahalle sakinleri polise şikayette bulunmuştur. Polis, savcılığın arama izni vermemesi üzerine sadece çevreyi incelemiş ve mahalle sakinlerinin fark ettiği jelatin benzeri, yağlı, gri-siyah sıvıdan numune almıştır. Kriminal laboratuar söz konusu sıvının ne olduğunu saptayamamıştır. Halbuki bu sıvı "Bacillus anthracis" içermekteydi ve tarikatın bilim adamlarınca hazırlanarak bir gün boyunca etrafa püskürtülmüştü. Bu olayın aslı ancak yedi sene sonra Dr. Paul Keim’ın yaptığı inceleme sonucu anlaşılmıştır. Örgütün eyleminin başarısız olma sebebi ise hata yaparak, insanları hasta etmeyen cinsten bir mikroorganizmayı çoğaltmış olmalarıydı.328 Bu olay başarısız olsa da tarihteki ilk biyoterör eylemi girişimidir. Eğer başarılı olsaydı çok sayıda insanın hastalanmasına sebep olabilirdi.

Aum Şinrikyo Trikatı 1980’li yıllarda kurulmuştur. Kurulduğunda, Hindu ve Budist inançlarının sentezi olan tarikat329 daha sonra ‘dünya savaşı çıkacağı’ inancını geliştirmiştir. Yaklaşık 200 Aum Şinrikyo üyesi sarin gazı saldırısı ve diğer suçlardan sorumlu tutulmaktadır. Tarikatın 13 üyesi idam ile cezalandırılmıştır. Tarikat, adını ‘Aleph’ olarak değiştirmiştir.330

4.3.2. Şarbon Saldırıları

Önceki bölümlerde en muhtemel terör tehditlerinden olarak tanımladığımız biyoterörizm, AB’de bir tehdit senaryosu olmaktan çıkarak gerçekten yaşanmıştır. 2001 yılında şarbon vakaları patlak vermiş, ölümlere ve yaralanmalara neden olmuştur. ABD vatandaşları böyle bir saldırıyı uçaktan püskürtülecek mikroorganizmalar yoluyla bekliyordu ama saldırı posta sistemi üzerinden yapıldı ve şarbonlu zarfların geçtiği her yer kirlendi. 331

Antraks olarak da bilinen şarbon (Bacillus anthracis)332, genelde hayvanlara etki eden bir hastalık olmasına rağmen, insanları da etkileyebilmektedir. İnsanlarda

327 http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/3855412.asp (12.02.2016) 328 A.g.e. 329

Catherine Wessinger, “How the Millennium Comes Violently: From Jonestown to Heaven's Gate”, Seven Bridges Press, New York. 2000, s.121.

330 http://www.bbc.com/turkce/haberler/2012/06/120614_japan_fugitive.shtm (12.02.2016) 331 http://www.amerikaninsesi.com/a/a-17-a-2001-12-31-4-1-87860007/796065.html (13.02.2016) 332

Geoffrey Zubay, “Agents of Bioterrorism: Pathogens and Their Weaponization”, Columbia Univercity Press, New York, 2005, s.136.

80

şiddetli ateşe yol açan şarbon, çok hızlı yayılma özelliğinden dolayı, bir hafta içinde toplu ölümlere yol açabilmektedir. Solunum yolundan alındığında ise hızla ölüme yol açmaktadır.333

ABD genelinde ciddi tedbirler alınmış ve bu tedbirler sayesinde sadece beş kişi hayatını kaybetmiştir. Şarbonlu mektuplar üst düzey medya çalışanlarına ve politikacılara gönderilmiştir. Mektupların 11 Eylülün hemen ardından gönderilmesi ve “Amerika’ya ölüm, İsrail’e ölüm, Allah büyüktür”334 gibi notlar ihtiva etmesi nedeniyle El Kaidenin bir işi olarak görülse de yapılan tüm kampanyalara ve FBI’nın konuyla ilgili bilgi verene 2.5 milyon ödül vaat etmesine rağmen, olay hiçbir zaman tam olarak aydınlatılamamıştır. ,

Şarbonlu mektupların medya ileri gelenleri ve çalışanlarına, ayrıca iki senatöre, 11 Eylül 2001 saldırılarından sadece birkaç hafta sonra gönderilmesi, içlerindeki notlarda, "Amerika’ya ölüm, İsrail’e ölüm, Allah büyüktür" gibi cümlelerin yer alması nedeniyle, El Kaide bağlantılı olduğu sanılmış ancak kanıtlanamamıştır.

Kriz bir süreliğine göndericisi bilinmeyen mektupların eldivenle açılmasına sebep olmuştur.335 Mektupların hedefindeki hiçbir ünlü bu mektuplara temas dahi etmemiş, hastalanan ve ölenler postacılar ve ünlülerin tanınmamış asistanları olmuştur. ABD posta idaresi milyonlarca dolar harcayarak paketleri kontrol eden cihazlar almış, postacılar da uzun bir süre antibiyotik kullanmışlardır.336

4.3.3. IŞİD Saldırıları

NATO, çok geniş bir alanı kontrol etmesi, büyük maddi kaynaklara sahip olması ve yüksek ideolojik motivasyonu ile çok farklı bir terör örgütü olan IŞİD’e katılan, eğitimli ve akademik geçmişe sahip yabancı savaşçıların KBRN maddelerini Batıya karşı bir terör silahı olarak kullanmasını, gerçek bir tehdit olarak tanımlamaktadır.337

Suriye’nin kuzeyinde zaman zaman IŞİD’le çatışan YPG’li teröristler, IŞİD’in 21 Haziran 2015 tarihinde kendilerine karşı iki ayrı kez imyasal harp

333

http://arsiv.ntv.com.tr/news/111935.asp (13.02.2016)

334

R. William Johnstone, “Bioterror: Anthrax, Influenza, and the Future of Public Health Security”, Westport CT, 2008, s.4. 335 http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/3855412.asp (12.02.2016) 336 http://www.amerikaninsesi.com/a/a-17-a-2001-12-31-4-1-87860007/796065.html (13.02.2016) 337 http://www.nato.int/docu/review/2015/Also-in-2015/ISIL-Nuclear-Chemical-Threat-Iraq- Syria/EN/index.htm (26.02.2016)

81

maddeleri kullandığını iddia etmiş, bu iddia İngiltere Londra merkezli İnsan Hakları Gözlem evi tarafından doğrulanmıştır.338

Irak’ın kuzeyindeki Kürt gruplara karşı da IŞİD’in klorin gazı kullandığı iddiasının iki ayrı heyet tarafından incelendiği New York Times’ta haber olmuştur. Yine Haziran 2015’te meydana gelen, Musul yakınlarında Kürtlere yönelik kimyasal taarruz iddiaları ismini vermek istemeyen batılı uzmanlarca da doğrulanmıştır. Kaldı ki Iraklı Kürtler IŞİD’in kendilerine karşı daha önce de kimyasal silah kullandığını iddia etmektedir.339

Alman ordusunun da Irak’ın kuzeyinde bulunan Mahmur kasabası yakınlarında peşmergelere dönük bir kimyasal saldırıdan bilgisi olduğu, olayın Alman askerlerinin de bulunduğu bir bölgede olduğu ama Alman askerlerinin mesafece etkilenmediği Alman basınına yansıyan bilgiler arasındadır. Peşmergelerin söz konusu gaz saldırısından dolayı solunum güçlükleri çektiğine dair bilgiler vardır.

340

Aynı iddialar ABD tarafından da incelenmektedir. Kürtler ise yaptıkları açıklamalarda 60 civarında peşmergenin solunum sıkıntısı yaşadığını belirtmiştir. ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri de basına yaptıkları açıklamalarda Hardal gazı kullanılmış olabileceğini belirtti. Beyaz Saray’dan da konuyla ilgili açıklama gelmiş, Beyaz Saray sözcüsü her türlü kimyasal ve biyolojik silahın kullanımının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve ABD’nin konuyu incelediğini belirtmiştir.341

Adı henüz tam olarak konmamış olmakla birlikte, IŞİD saflarına katılmış olan yabancı savaşçıların kimyasal, biyolojik veya radyolojik maddeleri (KBRN) Batıya karşı terör silahları olarak kullanmalarının oluşturacağı risk son derece gerçektir. IŞİD terör örgütüne katılan yabancı savaşçıların bazılarının teknik konularda yüksek eğitimli kişiler olduğu da göz önüne alındığında IŞİD’in batılı ülkelere karşı KBRN terörü saldırıları planlayabileceği olası görülmektedir. Akademik olarak eğitimli insan kaynağının yanı sıra etkili bir medya stratejisi ve geniş finans kaynakları bulunan IŞİD bu bakımlardan da diğer terör örgütlerinden ayrılmaktadır. KBRN terörünün ne kadar büyük bir propaganda aracı olacağı da düşünülürse IŞİD bu tip saldırıları yapmaktan uzak bir örgüt olarak görülemez. IŞİD’in diğer bir avantajı da çok geniş bir coğrafyaya hükmediyor olmasıdır. Bu coğrafya’da birkaç yıl öncesine kadar egemen olan Irak ve Suriye devletlerinin balistik füzeler ve Kitle İmha

338 http://www.milliyet.com.tr/-isid-suriye-ve-irak-ta-kimyasal/dunya/detay/2089494/ default. htm (26.02.2016) 339 A.g.e. 340 http://www.dw.com/tr/i%C5%9Fid-kimyasal-silah-kulland%C4%B1/a-18647135 (17.03.2016) 341 http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/08/150814_irak_pesmerge_kimyasal_silah (17.03.2016)

82

Silahları ile ilgili bir geçmişi olduğu da düşünüldüğünde, örgütün otorite boşluğu esnasında bu tip silahları ele geçirme ihtimali oldukça kuvvetlidir.342

Suriye’nin resmen beyan ettiği kimyasal silahlar Suriye dışına çıkarılarak imha edilmiş olsa da ülkede halen bir miktar silah kalmış olabileceği değerlendirilmektedir. Aynı durum Irak’ta da geçerlidir ve IŞİD’in bir süreliğine elinde tuttuğu Al Muthana bölgesinde kimyasal silahlar bulunduğuna dair emareler tespit edilmiştir. IŞİD’li teröristler Musul Üniversitesi’nden de 40 kg kadar zenginleştirilmiş uranyum çalmışlardır. Sayılan malzemeler dışında IŞİD’in her zaman güvenlik zafiyeti olan herhangi bir tesisten KBRN materyalleri çalabileceği muhakkaktır.343 342 http://www.nato.int/docu/review/2015/ISIL/ ISIL-Nuclear-Chemical-Threat-Iraq-Syria /TR/ index.htm (18.03.2016) 343 A.g.m.

83 BEŞİNCİ BÖLÜM

5. KİTLE İMHA SİLAHLARININ SINIRLANMASINA YÖNELİK