• Sonuç bulunamadı

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması-NPT

5. KİTLE İMHA SİLAHLARININ SINIRLANMASINA YÖNELİK

5.3. Nükleer Silahlar ile İlgili Düzenlemeler

5.3.2. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması-NPT

ABD ve SSCB arasındaki ilişkilerin bir ölçüde düzeldiği bir dönemde 1968 yılında Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması imzalanmıştır. Anlaşmaya taraf olan devletler 1 Ocak 1967 tarihinden önce nükleer deneme yapmamış ise, bir daha nükleer deneme yapmamayı ve nükleer silah üretmemeyi taahhüt etmektedir. Söz konusu tarihten önce nükleer deneme yapmış olan devletler ise nükleer deneme yapma, nükleer silah üretme ve bu silahları bulundurma haklarına sahiptir. Söz konusu anlaşma, 1970 yılında yürürlüğe girmiştir.369

366

Mustafa Kibaroğlu, “Kitle İmha Silahlarının Gelişim Süreci, Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Yapılan Çalışmalar”, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü 2023 Dergisi, Kasım 2002, s.5-9.

367

Wendy Frieman , China, “Arms Control, and Nonproliferation”, Routledge, New York, 2004, s.7.

368

Erdem Denk, “Bir Kitle İmha Silahı Olarak Nükleer Silahların Yasaklanmasına Yönelik Çabalar”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 66, No. 3, 2011, s. 108-110.

369

90

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanımı konusunda gözetim ve denetim mekanizması olarak görev yapmakta olsa da bu ajansın fonksiyonunun bu konuda yeterli olmadığı değerlendirilerek, nükleer silahların yasaklanması için bir uluslararası bir anlaşma yapılması yönündeki düşünceler 1960’ların başından itibaren dile getirilmeye başlanmıştır. Bu isteğin dillendirilmesinde nükleer silahlara sahip olan devletlerin sayısının giderek artması ve üçüncü dünya ülkelerinin Birleşmiş Milletlerdeki etkinliklerinin artmasının rolü olduğu değerlendirilebilir. Bu kapsamda 24 Kasım 1961 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda “Nükleer ve Termonükleer Silahların Yasaklanması” kararı alınmıştır. Bu karar büyük ölçüde üçüncü dünyanın baskısıyla çıkmıştır. Ancak söz konusu kararın uygulamada pek bir karşılığı olmamıştır. Bu dönemde BMGK daimi üyesi devletlerin nükleer silahlanma programları devam etmiştir. Ancak Küba bunalımından sonra süper güçler dengeye ulaştıklarını ve nükleer savaşın göze alınamayacağını anlayarak, nükleer silah kullanımı ve kullanıcılarının kontrol altına alınması ihtiyacını tespit etmişlerdir. İşte bu noktadan sonra, nükleer silahların yasaklanmasını isteyen üçüncü dünya ile nükleer tekeli elinde tutan güçler ortak payda buluşlardır. Nükleer karşıtı devletler ile nükleer tekelini korumak isteyenlerin menfaatlerinin örtüştüğü anda NPT görüşmelerinin yolu açılmıştır.370

ABD’nin NPT ile ilgili tutumu, nükleer silahlar konusunda tekelini korumak istemesi, ancak bu silahlarla ilgili almak istediği kararlar BMGK’da daimi üyelerin vetosuna takılabileceğinden, onlara da bir ayrıcalık vererek bu hakkı elde etmeyi kabul etmesi şeklinde yorumlanabilir. Bu anlayışla yeni bir statüko kurulmuş, bu statüko da BMGK’nin daimi üyelerinin menfaat sağlayacağı bir şekilde kurulmuştur. Böylece NPT sadece nükleer silahların yayılmasını engelleyen bir anlaşma olmuştur. Bu anlaşma ile nükleer silahlar yasaklanmamış, bu silahlara sahip olan devletler söz konusu silahlarını meşru hale getirmiştir. Diğer devletler de bu meşruiyeti kuvvetlendirici olmuşlardır ki nükleer kulübe üye olmayan devletlerin bu anlaşmaya taraftar olması, bölgesel rekabet içinde oldukları diğer nükleersiz ülkelerin, bu silahlara sahip olmamasını garanti altına almak istemelerindendir. Sonuç olarak NPT ile nükleer kulüp resmileşmiş, bu devletler ayrıcalıklı hale gelmiş, diğer devletler üzerinde de baskı yapabilme ve kontrol kurabilme mekanizması geliştirmişlerdir. 371 Söz konusu anlaşmanın önemli hükümleri şu şekilde özetlenebilir:

Anlaşmanın birinci maddesi nükleer kulüp üyelerini ilgilendirmektedir ve onlara sorumluluklar yüklemektedir. Birinci maddeye göre nükleer silah sahibi devletler hiçbir suretle sahip oldukları nükleer silah, patlayıcı gibi araç gereci diğer ülklere veremezler, bunları devredemezler. Ayrıca nükleer devletler, diğer devletlerin

370

Denk, a.g.m., s. 110-112.

371

91

bu silahları başka şekilde elde etmelerine kesinlikle yardımcı olamazlar, onları bu konuda özendiremez ve teşvik edemezler372

Anlaşmanın ikinci maddesi ise birinci maddede nükleer kulüp üyesi devletler için getirilen yükümlülüklerin silah sahibi olmayan devletler tarafındaki karşılığı gibi yorumlanabilir. Söz konusu anlaşmanın ikinci maddesi ile anlaşmaya taraf olan nükleer silah sahibi olmayan devletler, hiçbir suretle bu silahları devralmamayı, bu silahları üretmemeyi, başka şekillerde elde etmemeyi ve bunların temini için yardım almamayı yükümlenirler.373

Anlaşmanın üçüncü maddesi ise denetim ve malzeme sağlamama yükümlülüğü ile ilişkilidir. Söz konusu madde ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından nükleer silah sahibi olmayan devletlerin bu konuda faaliyet gösterip göstermediklerine ilişkin denetlenebilmesine olanak tanınmıştır. Bu madde ile ayrıca nükleer kulüp üyelerine de sorumluluk yüklenmiştir. Bu devletler barışçıl amaçlarla dahi olsa, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun yukarıda ifade edilen denetim yetkisine tabi olmadan, kaynak madde, fisyona uğrayabilen özel madde veya maddelerin işlenmesi için kullanılan araç ve gereçleri diğer devletlere sağlamamayı taahhüt eder.

Anlaşmanın önemli maddelerinden birisi de dördüncü maddedir. Devletlerin barışçıl amaçlarla nükleer enerjiyi kullanmasına ilişkin hiçbir sınırlama olamayacağını belirten söz konusu madde aynı zamanda bu konudaki alışverişin de önünü açmaktadır. Yukarıdaki maddede belirtilen denetim koşulu saklı kalmak koşuluyla tüm devletler nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılmasına ilişkin çalışmalar yapabilir, diğer devletler de bu devletlere mümkün mertebe yardımcı olacaklardır.

Anlaşmanın altıncı maddesi ise geleceğe dönüktür ve nükleer silahsızlanma ile ilgili aşamayı işaret etmektedir. Bu madde nükleer kulüp üyelerine hitap etmektedir. Madde, nükleer silahlanma yarışının mümkün olan en kısa zamanda durdurulması ve müteakiben, mevcut silahların yok edilmesi için taraf devletlerin iyi niyetle görüşmeler yapmasını öngörmektedir.374

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasının temel problemi rahatlıkla fark edildiği üzere ayrıcalıklı devletler bulunmasıdır. Bu devletler temelde kendilerine hiçbir yükümlülük ya da sınırlama getirmemişler ve sadece nükleer silahı

372 https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc062/kanunt bmmc062/kanuntbmmc06202225.pdf (18.10.2016) 373 A.g.e. 374 A.g.e.

92

bulunmayan devletleri sınırlamışlardır. Haksızlığa neden olan bu durum bazı devletlerin anlaşmaya taraf olmamasına sebep olmuştur.375

Hindistan yukarıda belirttiğimiz sebepleri gerekçe göstererek anlaşmaya taraf olmadığı gibi, hiçbir zaman da taraf olmayacağını açıklamıştır. Hindistan 1974 yılında ilk barışçıl nükleer denemesini yapmış, 1998 yılında yaptığı nükleer denemelerin ardından ise nükleer silah ürettiğini açıklamıştır. Pakistan da Hindistan’ın ardından nükleer silah üretmiştir.376

İsrail de anlaşmaya taraf olmamıştır. İsrail’in nükleer silah elde etme isteğinin daha devlet dahi kurulmadan yönetici kadroda bulunduğuna dair bilgiler mevcuttur. İsrail’in nükleer güç olmak istemesinin temel nedeni ise tüm komşuları ile düşman olduğundan kendini ancak böyle silahlarla güvende hissedebileceği düşüncesidir. İsrail nükleer güç edinmek için önce Fransızlarla irtibata geçmiş ve bu ülkeden önemli ölçüde bilgi transfer etmiştir. Daha sonra Norveçle de çalışan İsrail’in ABD de göz yumduğu için 1960’ların sonlarında nükleer güç haline geldiği değerlendirilmektedir.377

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Hindistan, Pakistan ve İsrail NPT’ye hiç taraf olmamış, daha önce bu anlaşmaya taraf olan Kuzey Kore’de 2003 yılında söz konusu anlaşmadan çekildiğini açıklamıştır ve başarılı nükleer denemeler yaptığını ilan etmektedir. Sonuç olarak şu an itibariyle beşi resmi dördü gayri resmi olmak üzere dokuz nükleer güç bulunmaktadır. Nükleer silahsızlanma ile ilgili ilginç bir örnek ise Güney Amerika Cumhuriyetidir. Bu devlet 1993 yılında o ana kadar ürettiği 6 adet ve üretmekte olduğu yedinci nükleer başlığı ve bunların üretilmesinde kullanılan her türlü tesis ve malzemeyi imha ederek, nükleer olmayan devlet statüsünde NPT’ye katıldığını ilan etmiştir. Bu hamlenin sebebi olarak, yönetimi çoğunluk olan siyahlara devredecek olan beyaz azınlığın nükleer silahları siyahlara devretmek istememesi olarak değerlendirilmektedir.378