• Sonuç bulunamadı

Çocuk, Şiddet, Suç

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çocuk, Şiddet, Suç"

Copied!
44
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÇOCUK, fi‹DDET, SUÇ

SSuuçç:: Sevgi yoksunlu¤u, yanl›fl e¤itim, bask›c› disiplin yön-temleri, de¤iflen de¤er yarg›lar›, h›zl› ve düzensiz kentleflme iç ve d›fl göçler, ekonomik nedenler ile ailedeki suçlu birey örnekleri çocuklar› suça itmektedir. Ayr›ca göç nedeni ile oluflan uyumsuzluklar, iflsizlik ve düflük gelir düzeyi, ailenin çocuklarla yeterince ilgilenmemesi, e¤itimin aksamas›, anne-baba e¤itiminin yetersizli¤i ve aile parçalanmalar› suça iten önemli etkenler olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Aile kalabal›kl›¤› ile ailede kavga, üzüntü ve cinsel iliflkilere yak›ndan tan›k olma olgusu küçük yafltaki çocuklara seyrettirilen fliddet yada gerilim içerikli filmler, diziler çocuklar› etkilemekte, suça iten nedenler aras›ndad›r. Bütün bu olumsuzluklar ortadan kalksa bile suç iflleme tamamen yok olmayacakt›r. Suç kavram› do¤rudan toplumsal, sosyal ve ekonomik bir sorundur. Bu sorunlar nedeni ile suç iflleyen çocuk say›s› her geçen gün artmak-tad›r.

fifiiiddddeett ((VViioolleeccee)):: fiiddet insanda var olan sald›rgan davran›fllar›n, k›zg›nl›k ve öfke durumunun d›fla yans›mas› ile yüz mimi¤inden sözcü¤e kadar ya da canl› varl›klar›n tümüne zarar veren davran›fl biçimi olarak tan›mlanmak-tad›r.

Beslenme, bar›nma ve korunma gibi

gereksin-melerin doyuma

ulaflmas›n›n tehdit ve tehlike alt›nda olmas›na karfl› kendi türüne sald›ran, iflkence yapan, yaralayan, öldüren canl› varl›klar›n bafl›nda

insan gelmektedir. fiiddetin günümüzde bu denli yo¤unlaflmas› ve yayg›n olarak yaflanmas›, fliddet kültürünü yaratmaktad›r. fiiddet kültürü diye tan›mlaya-bilece¤imiz bu sonucun ard›ndan;

(2)

•• fiiddet art›k bireyin kendini ifade etme biçimi olmufltur. •• fiiddet art›k bireyin kendini anlamland›rma yolu

olmufltur.

•• fiiddet art›k bireyin var oluflunu simgelemektedir. K›saca fliddet, art›k bireyin sorununu çözme yöntemi olmufltur.

fiiddetin temelinde “haks›zl›k” vard›r. “Haks›zl›k” fliddetin kayna¤›d›r.

Haks›zl›k ve engelleme yoksunlu¤a yol açmaktad›r. Haks›zl›k ve engellemeyi yaflayan çocuk ev içinde, okulda, sokakta fliddete tan›k ve hedef olmaktad›r.

BBuu oorrttaammddaa yyaaflflaayyaann ççooccuukkllaarrddaa;;

•• Büyüdükçe dövenin ve vuran›n kazand›¤›n›,

•• Okulda büyü¤ün ve güçlünün dövme hakk› oldu¤unu, •• Toplumda hakl›n›n de¤il, güçlünün kazand›¤›n›,

•• Paran›n hakl›dan yana de¤il, güçlüden yana oldu¤unu, •• Sayg›nl›¤›n yolunun güçten geçti¤ini,

•• En be¤enilen insanlar›n hakl› olanlar de¤il, güçlü olanlar oldu¤u anlay›fl› sald›rgan davran›fllara dönüflmektedir. Çocuklar ve gençler yaflanan kötü örneklerden etkilen-mekte sorunlar›n› bu tür yöntemlerle çözme yoluna git-mektedir.

Çocuklar üzerinde otorite kurmak, çocuklar› fliddete yöneltmekte. fiiddetin yo¤un yaflanmas›nda büyüklerin ve içinde yaflad›¤›m›z bask›c›, adaletsiz sistemin pay›da büyük-tür.

Yukar›da s›ralanan nedenlerin yan›nda fliddeti do¤rudan etkileyen d›fl etkenlerin de var oldu¤unu söylemek abart› olmaz.

Bu etkenler; sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal geliflmelerin sonucuna göre flekillenmektedir. Kendi içinde ayr›nt›land›rd›¤›m›z ve her biri ayr› inceleme konusu olan, bu fliddet yöntemlerini flöyle s›ralayabiliriz:

(3)

A

A-- SSoossyyaall fifiiiddddeett

aa)) AAiilleeddee fifiiiddddeett:: Çocuk ve efl dövme, kardefl dövme, aile içi kavgalar,

bb)) CCiinnsseell fifiiiddddeett:: Taciz, tecavüz, zorla al›koyma ve evlendirme.

cc)) TToopplluummssaall fifiiiddddeett:: Sporda fliddet, cinayet, kan davas›, komflu kavgalar›, linç giriflimleri.

BB-- KKüüllttüürreell OOllaayyllaarr vvee fifiiiddddeett

aa)) EE¤¤iittiimmddee fifiiiddddeett:: Ö¤renci dövme, ölçüsüz disiplin cezalar›, ö¤retmene sald›r›.

bb)) SSaannaattaa YYöönneelliikk fifiiiddddeett:: Tiyatro, oyun, film yasaklama, kitap yakma, gazete toplama, sanatç›ya sald›r›, düzeysiz, kalitesiz müzik vb. gibi.

cc)) BBaass››nn VVee MMeeddyyaaddaa fifiiiddddeett:: Korku filmleri, reality flovlar, cinayet haberleri, habere sansür vb. gibi.

C

C-- EEkkoonnoommiikk fifiiiddddeett aa)) ÖÖzzeelllleeflflttiirrmmee,, bb)) ZZaammllaarr ddeevvaallüüaassyyoonn

cc)) EEnnffllaassyyoonn,, iiflflssiizzlliikk,, iiflfltteenn aattmmaa,, sseennddiikkaass››zzllaaflfltt››rrmmaa,, ddüüflflüükk üüccrreettllee ççaall››flfltt››rrmmaa,, ggeelliirr aaddaalleettssiizzllii¤¤ii,, vveerrggii aaddaalleettssiizzllii¤¤ii,, yyookkssuulllluukk,, kkuurraalldd››flfl›› kkaazzaannçç vvbb.. ggiibbii..

D

D-- SSiiyyaassaall fifiiiddddeett

aa)) DDeevvlleetttteenn KKaayynnaakkll›› fifiiiddddeett:: Haks›z ceza verme, hak ara-maya, örgütlenmeye sald›r›, düflünceyi suç sayma, gözalt›nda ölüm, iflkence, idam, teflhir etme, sürgün. bb)) BBiirreeyy vvee TToopplluummddaann KKaayynnaakkll›› fifiiiddddeett:: Eme¤in sömürülmesi, mafya, çete sald›r›s›, çevrenin ve do¤an›n tahribat›, dinsel ve etnik sald›r›lar vb. gibi.

H

Heerr YYeerrddee DDeemmookkrraassii KKüüllttüürrüü

Çeflitli nedenlere ba¤l› olarak ortaya ç›kan bu fliddet kültürüne karfl›l›k demokrasi kültürünü gelifltirmek gerekir. Demokrasi kültürünü yerlefltirebilmek, e¤itimi demokratiklefltirmek okulda ve s›n›fta demokrasiyi kurumsallaflt›rmaktan geçmektedir.

(4)

Demokratik e¤itimin temel dayana¤› ise, kat›l›mc›, eflitlikçi, paylafl›mc› dayan›flmac› ve özgürlükçü demokrasidir. E¤itimin bütün süreçlerinde kat›l›mc›l›¤›n olmas›, toplum-daki fliddete yönelme suç iflleme duygusunu yok edecek-tir. Bu amaçla yap›lmas› gereken, s›n›fta demokrasinin kurumsallaflmas›n› sa¤lamakt›r.

E¤itim dizgemiz içinde okul yönetimlerinin ayr›mc› tutum-lar› ile kat› disiplin yönetmelikleri ve ö¤rencinin okul yaflam›na uyarlanmas›n›n otoriter kurallara ba¤lanmas› tepkisel sonuçlar oluflturmaktad›r. Tepkisel sonuçlar›n ortadan kalkmas› için çok yönlü bir tart›flma bafllatmak gerekmektedir. Tart›flmay› bafllatabilmenin ön koflulu ise, her türlü ön yarg›dan, gelenekçi düflünce yöntemlerinden uzaklaflmakla olanakl›d›r.

S›n›fta demokrasi kavram› kula¤a hofl gelen bir söylem olmaktan ç›kar›lmal›d›r. S›n›f içindeki pratiklerimizle demokrasiyi uygulayarak çocuklar›m›z› ve toplumu de¤ifltirip dönüfltürebiliriz.

Sosyo-ekonomik olumsuzluklar›n ve gelir adaletsizli¤inin bu denli derinleflti¤i ülkemizde, çocuklar›m›z› suça itilmek-ten kurtarman›n okulda ve s›n›fta demokrasiyi yaflaman›n çok kolay olamayaca¤›n›n bilincindeyiz. Ancak sorunu en aza indirmek için bireysel ve toplumsal sorumluluklar›m›z›n oldu¤unun bilinci ile davranmam›z gerekiyor. Sorunu görmezlikten gelen tutum sorunu daha da derinlefltirecektir. Bugün önemsiz gibi görülen geliflmeler gerekli önlemler al›nmad›¤›nda ileride daha büyük sorunlar olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.

Dünyan›n pek çok ülkesinde önemli bir sorun olarak de¤erlendirilen “okullarda fliddet” konusu ETUCE'nin de gündemini oluflturmufltur. Broflürümüzde ETUCE Yuvarlak Masa toplant›s›n›n sonuçlar› da yer almaktad›r.

O

OKKUULLLLAARRDDAA fifi‹‹DDDDEETT ((EETTUUCCEE TTooppllaanntt›› RRaappoorruu))

ETUCE 1999 fiubat'›nda Lüksembourg'da düzenledi¤i ““OOkkuullllaarrddaa fifiiiddddeett”” konulu Yuvarlak Masa toplant›s›n›n ard›ndan Eylül 2000 tarihinde bir Rapor yay›nlad›.

(5)

On sekiz ülkeden 39 sendika örgütünün temsil edildi¤i toplant›da, ETUCE Genel Sekreteri Alain Mouchoux bir aç›l›fl konuflmas› yaparak, okullar›n kiflili¤in ve yurttafll›¤›n infla edildi¤i yer oldu¤unu vurgulad›.Ayr›ca konuflmas›nda, sendikalar›n yay›nlar›n›n hepsinde yükselen fliddete dikkat çekildi¤ine de¤inerek, fliddet olgusunun okullarla ve toplumsal çevreyle olan iliflkisini ifade etmektedir.

R

Raappoorrddaa flfliiddddeettiinn ttaann››mm›› vvee kkeennddiinnii iiffaaddee eettmmeessii kkoonnuussuunn--ddaa flfluunnllaarr ssööyylleennmmeekktteeddiirr:: “fiiddetin d›fla vurumu çok çeflitlidir. Kaba, incitici sözler ve hakaret yoluyla yap›lan yanl›fllardan fiziksel fliddete kadar de¤iflir. Irkç›l›k ve yabanc› düflmanl›¤›, uyuflturucu, dedikodu, zorbal›k, oyun münakaflalar›, lakap takma, cinsel taciz ve istismar da bun-lara dahildir. fiiddet kendisini kifliler aras› iliflkilerde fiziksel fliddet veya fiziksel-sözlü fliddet olarak a盤a vuran bir olgudur.

Kiflilere yönelik fliddet, silah kullan›m›, tehdit, cinsel sald›r› vas›tas›yla bedensel bütünlü¤e sald›r› ile eflyalara ve mülkiyete sald›r›y› kapsar. Ayn› zamanda, çat›flmay› çöz-menin bilinen baflka bir biçimi olmad›¤› durumda fliddet bir ifade biçimi olarak ortaya ç›kabilir.”

(6)

Raporda fliddetin nedenlerinin çok tarafl› oldu¤una vurgu yap›larak psikolojik ve pedagojik etkenlerin ö¤renciyi bireysel olarak etkileyen faktörler oldu¤u belirtilmifltir. Aileden kaynakl› ve toplumsal nedenlerin yan› s›ra okul kaynakl› nedenler olarak da, güven iliflkilerinin yoklu¤u ve medyan›n etkisi olarak belirtilmektedir. Ö¤retmenler çat›flma çözümleme konusunda e¤itilmedi¤i ve müfredat›n bu unsurlar› içermedi¤i sürece fliddetteki art›fl›n teflvik edilece¤i tespiti yap›lmaktad›r.

Bordeaux Üniversitesi'nde E¤itim Profesörü olan Eric Debarbieux ise, Fransa'da y›lda 50 ile 70 aras›nda cinayet ifllendi¤ini, 1960'larda 500.000 suç iflleniyor ve flikayetlerin % 80'i çözülüyorken bugün 3.700.000 suç ifllendi¤ini ve flikayetlerin % 80'inin çözümlenemedi¤ini ifade etmektedir. Raporun sonuç k›sm›nda ise flunlara yer veriliyor:“Ö¤ret-menlerin örgütleri, ö¤renci ve velilerle birlikte okullarda fliddeti azaltmak için önlem almal›d›r. fiiddetin hiç bir biçi-minin toplumda kabul görmedi¤inin a盤a vurulmas› önem-lidir. Ö¤retmenlerin ve e¤itim emekçilerinin arkalar›nda toplumun ve ö¤retmen örgütlerinin deste¤ini hissetmeye ihtiyaçlar› vard›r. Her okulun fliddetle mücadele etmek için al›nmas› gereken somut önlemleri, ne yap›laca¤›n› ve nas›l önlenece¤ini gösteren bir eylem plan› olmal›d›r.”

A

A-- AA‹‹LLEEDDEE fifi‹‹DDDDEETT VVEE ÇÇOOCCUUKK EE⁄⁄‹‹TT‹‹MM‹‹

Aile, toplumsal yaflam›n bir parças› olup, birlikte yaflaman›n temellendi¤i bir kurumdur. ‹nsan iliflkilerinin flekillenip, sorguland›¤›, ailedeki her bireyin bu kurumun bir parças›

(7)

oldu¤u ve de¤iflik roller üstlenerek kurumsallaflmaya katk› koyduklar› yap›lan araflt›rmalar sonucu ortaya ç›km›fl bulunmaktad›r. Kiflilerin bu kurum içinde üstlendikleri roller kendine özgü kiflilik ve davran›fllar›n geliflmesine neden olur. Bu kiflilik ve davran›fl türlerinin baz›lar› kal›tsal olmakta, baz›lar› ise yaflamdan ve çevreden edinilen al›flkanl›klarla iliflkili olabilmektedir.Aile içindeki roller kat› ise dünyay› tek boyutlu gören, kal›plaflm›fl benlik yap›s›na sahip insanlar yetiflir.Ailedeki roller esnek ise, dünyay› çok boyutta görebilen, hoflgörülü insanlar yetiflir. Birey davran›fllar› ile içinde yaflad›¤› aile ortam›n› yans›t›r. Çocu¤un ya da gençlerin e¤itiminde ailenin yerine getirmesi gereken temel de¤erler vard›r.

Ailenin sosyo-ekonomik, kültürel yap›s› ile aile kurumu içindeki iliflkiler, çocu¤un kiflilik yap›s›na yans›maktad›r. Çocu¤un kiflilik gelifliminde anne ve babalar›n çocuklara karfl› tak›nd›klar› olumlu ya da olumsuz tutumlar önemli bir yer tutmaktad›r.

Ayr›ca çocu¤a toplumsal ilgi göstermek zorunday›z. Aile, yaflam›n› sürdürmek için anne-baban›n çal›flmak zorunda oldu¤u günümüz koflullar›nda, ailenin çocuklara yönelik ilgilerinde bir azalma oldu¤unu söyleyebiliriz. Bu durum çocuklar› içine kapan›k, sorunlu ve bencil davranma duy-gusu içinde yaflama katmaktad›r.

Ülkemizde özellikle k›rsal bölgelerde ve büyük kentlerin geri b›rak›lm›fl yerlerinde ““oottoorriitteerr bbaabbaa”” motifi etkindir. Bu tür ailelerin çocuklar›n›n ruhsal geliflmeleri çok sa¤l›kl› olmamaktad›r. Bu aile yap›lar›nda bütün özgürlükler baba için geçerlidir.Ailenin di¤er bireyleri babaya itaat etmekte-dir. Anne ve di¤er aile bireyleri yo¤un bask› alt›ndad›r. Ailede ise eflinden gördü¤ü bask›lanman›n sonuçlar›n› bir “kader gibi” benimseyip yaflad›¤› hak yoksunlu¤unu fliddet uygulay›p, bask› kurarak çocuklar›na yans›tmaktad›r. Suçlu çocuklar üzerinde yap›lan istatistiklerde çocu¤un suça itilmesinde otoriter baban›n ve annenin bask›c› ve kat› disiplin anlay›fl›n›n yans›malar›n›n ortaya ç›kt›¤› anlafl›lm›flt›r.

Türkiye aile içinde fliddet konusunda Pakistan, ‹ran ve Hindistan'dan sonra dördüncü s›rada gelmektedir.

(8)

Aile içinde fliddet, bir terbiye yöntemi olarak alg›lanmak-tad›r. Aileler aras›nda yap›lan anketlerde 100 aileden 54'ünde fliddete baflvurulmaktad›r. Her iki aileden birinde çocuklar dövülmektedir. Küçükken utanca bo¤ulan, afla¤›lanan, horlanan ve dayak yiyen çocuk, çevresini sürek-li denetim alt›nda tutmaya çal›fl›r, kimseye güvenmez, di¤er insanlarla sürekli olumsuz iliflkiler içine girer. Dürüst olmaz, sürekli yalan söylemeye yönelir.Aile içi iletiflim kay-bolur. fiiddeti onaylayan bir davran›fl modeli olarak ben-imser, yetiflkinlerden korkarak büyür.

Ailedeki fliddet uygulamas›n› ortadan kald›rmak için aile içinde özgürce tart›flma ve demokratik davranma ile kat›l›mc›l›k ilkelerini gelifltirip yerlefltirmek gerekir.

Ailede dayak ya da de¤iflik fliddet uygulamalar›n›n çocukta ortaya ç›kard›¤› olumsuzluklar:

a) Çocukta kiflilik ve kimlik kayb› oluyor, güven ortadan kalk›yor.

b) fiiddet çocuklar› tepkisizli¤e, yaln›zl›¤a, çaresizli¤e, karars›zl›¤a, güçsüzlü¤e, karamsarl›¤a itiyor.

c) Anne - baban›n kötülü¤üne inan›yor. Sevilmedi¤i hissine kap›l›p ruhsal bunal›ma düflüyor, depresyon yafl›yor. d) Dayak sonras› çocuklarda uyum bozukluklar›, alt›n› ›slatma, kekemelik, parmak emme ve baflkaca fiziksel bozukluklar ortaya ç›k›yor.

(9)

BB-- EE⁄⁄‹‹TT‹‹MM SS‹‹SSTTEEMM‹‹ VVEE fifi‹‹DDDDEETT

‹çinde bulundu¤umuz e¤itim sistemi çocuklar› ezen, kiflilik-lerini bozan, kendine güveni, yarat›c›l›¤› yok eden, a¤›rl›kl› olarak olumsuz davran›fllar edinmifl insanlar›n yetiflmesine olanak tan›yan bir kurumdur.

E¤itim sisteminin bir parças› olan ö¤retmen de bu sistem-den etkilenmektedir. Ö¤retmenlik yetifltirmede niteli¤in düflük olmas›, baflka kurumlardan ö¤retmen atama, sözleflmeli ö¤retmen çal›flt›rma ve ö¤retmenin yeterince formasyon alamamas›, fliddetin engellemesinin önüne geçen faktörler aras›ndad›r. Her dört ö¤retmenden biri fliddete yönelmekte, her yüz çocuktan k›rk tanesi okulda fliddetle karfl›laflmaktad›r.

Ayr›ca fliddet içeren de¤iflik cezaland›rma yöntemleri ile (saç, kulak çekme, tebeflir, silgi f›rlatma, tek ayak üstünde ve çöp sepetinde bekletme gibi) çocuklar›n cezaland›r›ld›klar›na tan›k olunmaktad›r.

Çocuklar›n duygusal ve kiflilik geliflimlerinde okul yaflam›n›n çok önemli etkisi vard›r.

Çocuk okula bafllad›¤›nda okuldaki bütün iletiflim ve iliflkilerini aileden getirdi¤i özelliklere göre düzenler. Okulun ve ö¤retmenlerin çocu¤un iliflkilerinde, kiflilik gelifliminde çok önemli etkisi bulunmaktad›r.“Dayatman›n” bir model olarak benimsendi¤i e¤itim sistemimizde dayak, bask›, yasak ve ezbercilik bilinçli bir tercih olarak kullan›lmaktad›r. Bu e¤itim okul içinde e¤itilen çocuklarda sa¤l›kl› bir kiflilik gelifliminin oluflmas›n› beklememek gerekir. Aile içinde bask›c› ve dayatmac› iliflkileri yaflayan çocuklar okul ortam›nda da ayn› tutumla karfl›laflt›klar›nda duyars›z, kifliliksiz, silik, kendine güven duymayan, karamsar ve sald›rgan bireyler olarak yetiflmifl olacaklard›r.

O

Okkuull ee¤¤iittiimmii yyaassaakkçç›› bbiirr aannllaayy››flflttaann uuzzaakk oollmmaall››dd››rr..

E¤itim, çocuklar›n kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir ortamda yap›lmal›d›r. E¤itimin temel hedefinin bir ifl sahibi olmak, çok para kazanmak ve bireysel yaflam›n› kur-tarmak olmad›¤› bilinci oluflturulmal›d›r. Çocuklar›m›za verece¤imiz e¤itimde, onlar›n bir ifl sahibi olmalar›n›, para kazanmalar›n›n ve ekonomik yaflamlar›n› kurtarmac›

(10)

fikrinin çok öne ç›kar›lmamas› gerekiyor. Çocuklar›m›za sunaca¤›m›z e¤itim, yaflam›n bütün zorluklar›na karfl› direnebilecek kiflilikte insanlar yetifltirmek olmal›d›r. Çocuklar›n iliflkilerinde sevgi, dayan›flma duygusunun anlat›m›, kavrat›lmas› çok önemli bir ö¤edir.

E¤itimi bir terbiye arac› olarak de¤il, bilim olarak alg›lamak gerekir. ‹nsanlar dünyaya geldi¤inde sevecen, konuflkan, esprili, yarat›c›, korkusuz vb. gibi özelliklere sahip olduklar› belirlenmifltir. Çocu¤a verece¤imiz e¤itim, kendi kiflili¤inin geliflmesine sayg› duyan, bol seçenekler sunan, bireyin davran›fllar›n› olumlu yönde gelifltirmeye aç›k olan, çocu¤u belli kal›plar ve ö¤renme modelleri ile s›n›rlamayan bir tarzda olmal›d›r.

“Yeni” diye uygulanmaya bafllayan müfredat ise okullarda-ki fliddet olgusunu ortadan kald›rmak yerine peokullarda-kifliren bir ifllev görmektedir. Dayan›flma iliflkileri yerine rekabetçili¤i öncelleyen yeni müfredat, piyasan›n isteklerine göre haz›rlanm›flt›r. Bu müfredata göre yetifltirilen birey hede-fine ulaflabilmek için her yolu mübah gören br tarzda iler-lemektedir.

E¤itimde yayg›n ve sistematik olarak uygulanan fiziksel ve psikolojik fliddetin d›fl›nda okullarda yayg›n di¤er ceza-land›rma flekilleri de uygulanmaktad›r.

BBuunnllaarr;;

•• Ö¤renciyi müdüre gönderme,

•• Yerdeki çöpleri toplatma, çöp sepetinin bafl›nda nöbet tutturma,

•• Velilere flikayet,

•• Çocuklar›n ad›n› tahtaya yazma,

•• S›n›f arkadafllar›n›n önünde küçük düflürme, •• Dersten atma veya s›n›fta bekletme,

•• Köylerde tuvalet temizlettirme, s›n›f sobalar›n› yakt›rma,

•• Yapamayaca¤› iflleri yapmaya zorlama (odun, kömür tafl›ma, s›n›f temizleme vb. gibi),

(11)

s›ralad›¤›m›z öneriler ö¤retmenler taraf›ndan benimsenip uygulanmal›d›r.

Ö

ÖNNEERR‹‹LLEERR::

aa)) ÖÖ¤¤rreettmmeenn KKiiflfliilliikklleerriinnee YYöönneelliikk ÖÖnneerriilleerriimmiizz::

•• Sa¤l›kl› iletiflim kurulmal›, s›n›flarda ses tonu iyi ayarlan-mal›,

•• Ö¤renciler aras› dengeli davranmal›, içten olmal›, •• Arkadaflça davranmal›,

•• Dürüst olmal›,

•• Çal›flma ve dinlenme zamanlar›n› iyi ayarlamal›,

•• Çocuklar› tan›mada ve de¤erlendirmede özenli olmal›d›r.

bb)) ÖÖ¤¤rreettmmeennlleerriinn EE¤¤iittiimmcciilliikk YYöönnlleerriinnee ‹‹lliiflflkkiinn Ö Önneerriilleerrii--m

miizz::

•• E¤itim ve ö¤retim yöntemlerini iyi kavramal›, •• Kendini yenilemeli, gelifltirmeli,

•• Elefltirilere aç›k olmal›,

•• Var olan bütün olanaklar› kullanarak onlardan yararlan-mal›,

•• Bilgilerini tüm insanlarla paylaflmal›,

•• Mesleki geliflmeyi sa¤lay›c› etkinliklere kat›lmal›.

cc)) ÖÖ¤¤rreettmmeennlleerriinn,, ÖÖ¤¤rreenncciilleerrllee ‹‹lleettiiflfliimmiinnee ‹‹lliiflflkkiinn Ö Önneerrii--lleerriimmiizz::

•• Ö¤rencilerle tek tek ve yak›ndan ilgilenmeli, •• Ülkenin güncel sorunlar›n› s›n›fta tart›flmal›, •• Ö¤rencilere karfl› yans›z ve hoflgörülü davranmal›, •• Ö¤rencilerin kendini ifade etmesine olanak tan›mal›, •• S›n›flarda özgür-demokratik tart›flma ortamlar›

olufltur-mal›,

•• Ö¤rencilerin yaflad›klar› sorunlarda, çözümler birlikte üretilmeli,

(12)

•• Velilerle iliflkileri gelifltirip, sorunlar› birlikte çözmeye çal›flmal›,

•• Kendi sorunlar›n› s›n›fa tafl›mamal›d›r. •• Ses tonuna dikkat etmelidir.

•• Çocuklar› dinlemeli ciddiye almal›d›r. •• Yapt›¤› iflten zevk almal›d›r.

•• Ö¤rencilerin özelliklerini de¤erlendirmelidir. •• Mizah yetene¤ine sahip olmal›d›r.

•• Ö¤rencinin okul d›fl› ilgilerine sayg› göstermelidir. C

C-- KK‹‹TTLLEE ‹‹LLEETT‹‹fifi‹‹MM AARRAAÇÇLLAARRII ((TTVV--RRAADDYYOO--GGAAZZEETTEE)) Ç

ÇOOCCUUKK VVEE fifi‹‹DDDDEETT

Bugünün dünyas›nda dergi, gazete, kitap gibi bas›n-yay›n araçlar› ile radyo, sinema, televizyon, video filmleri gibi görüntülü ve sesli olan kitle iletiflim araçlar› insanlara bilgi aktar›m›nda bulunmaktad›r. Bilgi aktar›m›n›n yan› s›ra bireylerin ve toplumun yaflam›n› de¤ifltirecek davran›fl de¤iflikliklerinin ortaya ç›kmas›na neden olur. Ortak amaçlar›n, beklentilerin, duygular›n, düflüncelerin, de¤erlerin, inançlar›n, tutumlar›n ve eylemlerin oluflmas›na katk›da bulunur.

Kitle iletiflim araçlar›ndan yap›lan yay›nlar›n öncelikle çocuklar›, gençleri ve bilgi-kültür düzeyine göre eriflkinleri etkiledi¤i saptanm›flt›r.

(13)

‹nsanlar›n etkilefliminin bilgi ve kültür düzeyleri yük-seldikçe fliddetin azald›¤›n› görmekteyiz.

Televizyonlardaki sald›rgan görüntülerin, fliddet içerikli filmlerin, dizilerin ve eylemlerin, pornografik ö¤elerin yer almas› çocuklar› ve gençleri olumsuz yönde etkilemekte, uzun süre televizyon izleyenlerin, izlemeyenlere oranla daha güvensiz, kuflkulu, k›zg›n ve öfkeli olduklar› görülmüfltür.

Ülkemizde ailelerin büyük ço¤unlu¤u salonlar›n›n ve odalar›n›n en güzel köflelerine televizyonu yerlefltirmifllerdir. Bu araçlar o kadar önemsenmifl ve ben-imsenmifltir ki, geleneksel aile yap›m›z›n ve kültürümüzün çok konuflan, evin büyü¤ü oldu¤u için sözü kesilmeyen yafll› dedelerinin rolünü üstlenmifllerdir. Bütün aile birey-lerinin televizyon bafl›nda toplan›p konuflmadan, tart›flmadan ondan gelen iletileri dinlemesi gösterilen ve söylenenlere tepkisiz kalmalar› önemli iletiflim sorunlar›n›n ortaya ç›kmas›na neden olmufltur. Bu sorun-lar›n en önemlileri iletiflimsizlik, gerçek d›fl› bir düfl ve öykü aleminde yaflama ve toplumsal yabanc›laflma olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Ayn› zamanda televizyon bafl›nda saatlerini geçirenler daha çok yiyip, içmekte, beslenme dengeleri bozulmakta, iletiflim düflünme, karar verme yetene¤i, okuma ve tart›flma al›flkanl›klar› kaybolmaktad›r. Televizyon ve radyolardaki olumsuz programlar›n çocuklar üzerinde oluflturdu¤u etkiler sonucu ortaya ç›kan davran›fl de¤iflikliklerinin neler oldu¤unu flöyle s›ralayabiliriz:

•• Çocuklar, televizyonlarda izledikleri dizi kahramanlar›n› kendilerine model olarak seçiyorlar. Günlük yaflamlar›nda oyunlar›na yans›t›yorlar. Bu dizilerin kahramanlar› davran›fllar› ile çocuklardaki sald›rganl›k dürtülerini harekete geçiriyorlar.

•• fiiddet, sald›rganl›k ve cinsellik içeren programlar onlar› izleyen çocuklar› psikolojik sorunlara itiyor, içine kapan›k, kavgac› ve fliddet eylemlerine yatk›n duruma getiriyor.

•• Çocuklardaki cinsel ve sald›rgan davran›fl dürtülerinin küçük yaflta afl›r› uyar›lmas› olumsuz bir koflulland›rma

(14)

yarat›p, cinsel sap›kl›klara ve sadist duygular›n ortaya ç›kmas›na neden olmaktad›r.

•• Ö¤rencilerin bu tür fliddet içerileri filmlerde gördük-lerini okuldaki arkadafllar› üzerinde uyguland›¤›na tan›k oluyoruz. Hemen bütün sorunlar›n› fliddet uygulayarak çözmeye çal›flt›klar› gözlenmifltir.

•• Ö¤rencilerin yapt›klar› oyun araçlar›nda ve çizdikleri resimlerde bile bu filmlerin etkileri görülmektedir. •• Bu tür filmleri izleyen çocuklar›n arkadafll›k kurmada

güçlük çektikleri, yaln›z yaflamay›, kendi dünyalar› ile bafl bafla kalmay› ye¤ledikleri ve böylesi filmlerin ba¤›ml›l›k oluflturdu¤u belirlenmifltir.

•• Çocuklar çeflitli yafl gruplar›na göre de¤iflik filmlerden hofllanmaktad›rlar. Bunlar; küçük çocuklar çizgi filmler-den, küçük kahramanl› dizilerfilmler-den, büyüdükçe kovboy filmleri, dedektiflik, polisiye filmlerinden hofllanmakta, bu filmlerin kahramanlar›n›n hareketlerini ve konuflmalar›n› günlük yaflamlar›na yans›tmaktad›rlar. Y

Yaaflflaannmm››flfl ÇÇeeflfliittllii ÖÖrrnneekklleerr vvee SSaayy››ssaall VVeerriilleerr

•• 1995 y›l›nda ABD'nin Teksas eyaletinde televizyonda “Robin Hood” çizgi filmlerini izleyen 13 yafl›ndaki çocuk Noel'de bütün çocuklar›n oyunca¤a kavuflmas› için babas›n›n tüfe¤ini alarak bir oyuncak yüklü kamy-onun önünü kesip, arac›n sürücüsünü yaralam›fllard›r. •• 1996 y›l›nda yine Amerika Birleflik Devletlerinde 14

yafl›nda bir çocuk konuk oldu¤u fliddet ö¤eleri içeren bilgisayar oyununu izledikten sonra arkadafl›n› öldürmüfl daha sonrada kendini vurmufltur.

(15)

•• ‹ngiltere, Fransa ve baz› ülkelerde yap›lan araflt›rmalar televizyonda fliddet içerikli film izleyen çocuklar›n tep-kilerini farkl› biçimlerde ortaya koyduklar› saptanm›flt›r.

SSaayy››ssaall ÖÖrrnneekklleerr

•• 2-7 yafllar› aras›nda 26 milyona yak›n say›daki çocu¤un izleyebilece¤i saatlerde yay›nlanan fliddet içerikli film-lerin ard›ndan 163 dakikada bir fliddet olay› meydana gelmifltir.

•• 1996 y›l›nda çeflitli televizyon kanallar›n›n 19.30-22.30 saatleri aras›ndaki programlar›nda % 12 silahl›, % 26 silahs›z sald›r›, % 30 dayak, kavga, itifl-kalk›fl, % 3 katliam, % 15 cinayet görüntüsüne rastlanm›flt›r. •• Ülkemizde bir haftal›k sürede tüm TV.kanallar›n›n

yay›nlar›nda 400 dizi ve film üzerinde yap›lan araflt›rmada 200 tanesinde çeflitli sald›r› oldu¤u belir-lenmifltir.

K

Koorruummaakk ‹‹ççiinn NNeelleerr YYaappmmaall››yy››zz??

•• fiiddet ve pornografi içeren programlar›n geç saatlerde yay›nlanmas›, yay›ndan önce ailelerin uyar›lmas›. •• Programlar›n oto kontrol sistemi ile TV.kanallar› içinde

oluflturulacak uzman, psikolog, sosyal hizmet uzman› ve yap›mc›dan oluflacak kurallar taraf›ndan denetimi sa¤lanmal›d›r.

•• TV.kanallar›n›n program öncesi ve sonras›nda çeflitli anketler düzenleyerek sonuçlar üzerine de¤erlendirmeler yapmalar›, önlemler almalar›.

•• fiiddet içerikli film yay›nlanan TV.kanallar›n›n reklam paylar›n›n azalmas›, ek yat›r›mlar uygulanmas›.

•• Yay›nlanacak film ya da programlar›n yay›n saatinden önce TV. kanal›ndan reklam›n›n yap›lmas› yasaklanm›flt›r.

(16)

sürelerinin artt›r›lmas›.

•• Ailelerin uyar›lmas›, bilgilendirilmesi ve bu konular›n TV.kanallar›nda tart›fl›lmas›, ortaya ç›kan olumsuzluk-lar›n yans›t›lmas›.

•• TV.kanallar›n›n haz›r bilgi aktarmac›l›¤›ndan bilginin üretilmesine yönelik yay›nlara geçmeleri, “çocuk meclisleri” gibi tart›flma programlar›n›n yay›nlanmas›na yönelinmelidir.

•• Çocukta olumsuzluklar ortaya ç›kmaya bafllad›¤›nda, örnekleme, önleyici aç›klama yapma, çevreyi de¤ifltirme ve baflka oyunlara yönlendirmeler yap›lmal›d›r.

•• Olumsuzluklar ortaya ç›kt›¤›nda bunun nedenlerini düflünme, seçenekler sunma, duygular›m›z› yans›tma ve etkilerini göstererek piflmanl›k duygusunu gelifltirmek gerekir.

Bu bölümü Nolte Dorothy Law'›n çocuklar üzerine yazd›¤› “Çocuk Yaflad›¤›n› Ö¤renir” dizeleri ile sonuçland›r›yoruz. ÇOCUK YAfiADI⁄INI Ö⁄REN‹R

E¤er bir çocuk sürekli elefltiriliyorsa, K›nama ve ay›plamay› ö¤renir.

E¤er bir çocuk kin ortam›nda büyüyorsa, Kavga etmeyi ö¤renir.

E¤er bir çocuk alay edilip afla¤›lan›yorsa, S›k›l›p utanmay› ö¤renir.

E¤er bir çocuk devaml› utanç duygusuyla e¤itiliyorsa, Kendini suçlamay› ö¤renir.

E¤er bir çocuk hofl görüyle yetifltiriliyorsa, Sab›rl› olmay› ö¤renir.

E¤er bir çocuk desteklenip yüreklendiriliyorsa, Kendine güven duymay› ö¤renir.

E¤er bir çocuk övülüyor ve be¤eniliyorsa, Takdir etmeyi ö¤renir.

(17)

Adil olmay› ö¤renir.

E¤er bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadafll›k ö¤reniyor-sa, Bu dünyada mutlu olmay› ö¤renir.

Nolte Dorothy Law D

DEEMMOOKKRRAATT‹‹KK EE⁄⁄‹‹TT‹‹MM

Ülkemizde en yo¤un tart›fl›lan konulardan birisi de DEMOKRAS‹D‹R. Özellikle AB süreci tart›flmalar› içinde önemli bir yer almaktad›r. Ancak hepimiz biliyoruz ki demokrasi hakk›nda ne kadar çok konuflulursa konuflulsun demokrasi ilkeleri bireyler ve kurumlar taraf›ndan yeter-ince içsellefltirilememifl ve yaflam biçimi olarak yerleflmemifltir.

Demokrasi kavram›n›n kazand›r›lmas›nda ve demokrasinin yaflam biçimi haline gelmesinde e¤itimin ve dolay›s›yla e¤itim emekçilerinin çok önemli ifllevi bulunmaktad›r. Bugüne kadar toplumda demokrasi bilincinin yerleflmesine katk›da bulunmufl olan e¤itim emekçileri, öncelikle s›n›f ortam›nda demokrasiyi uygulama yükümlülü¤ü alt›nda bu çal›flmalar›n› yo¤unlaflt›rarak sürdürmelidir.

D

DEEMMOOKKRRAATT‹‹KK TTOOPPLLUUMMUUNN ‹‹NNSSAANN AANNLLAAYYIIfifiII Her toplumda bireyler aras›ndaki iliflkiler o toplumda ben-imsenen insan anlay›fl›ndan kaynaklan›r. Demokratik toplumlarda da insanlar›n davran›fllar›n› belirleyen temel bir insan anlay›fl› vard›r.

BBuunnllaarr;; H

Heerr bbiirreeyy ddee¤¤eerrlliiddiirr.. Toplumdaki her birey, cinsiyeti, ›rk›, dini, ekonomik konumu ve koflullar› ne olursa olsun, önemli ve de¤erli bir varl›kt›r. Demokratik toplumlarda hiçbir birey s›rf baflkalar›n›n rahat› ya da ç›kar› için feda edilemez.

H

Heerr bbiirreeyy kkiiflfliisseell ddüüflflüünncceelleerriinnii iiffaaddee eettmmeekkttee öözzggüürrddüürr.. Demokrasi, düflünce çeflitlili¤ine dayanan bir yaflam biçimidir. Demokratik toplumdaki birey, ifade özgürlü¤ünü yaln›zca kendisi için de¤il, kendisi gibi düflünmeyenler için de hak olarak görür ve savunur.

(18)

H

Heerr bbiirreeyyiinn kkeennddiinnii ggeerrççeekklleeflflttiirrmmee hhaakkkk›› vvaarrdd››rr.. Her birey sahip oldu¤u gizil güçlerini kullanma ve gelifltirme hakk›na sahiptir. Bunun için gerekli e¤itimi görmelidir. ‹nsan, özüne uygun e¤itim görebilirse kendisi mutlu olacak, toplumuna olumlu katk›lar yapabilecektir.

Demokratik toplumlar çok çeflitli özellikleri olan bireyler-den yaln›z üstün nitelikli olanlar›na de¤il, tümüne geliflme olana¤› verirler. Bu toplumlarda s›n›rl› becerilerin de¤il, tüm gizilgüçlerin sonuna kadar geliflimine olanak sa¤lan-maya çal›fl›l›r. Böyle bir yaklafl›m toplumda çeflitlilik yarat›r. Demokrasi kendini ifade edebilmeye olanak sa¤layan bir yaflam biçimi oldu¤undan, insanlar ilginç düflüncelerini baflkalar›yla paylaflabilir, varsa yanl›fllar›n› görebilir ve kendilerini gelifltirebilirler.

H

Heerr bbiirreeyy kkaarraarrllaarr››nn››nn vvee ddaavvrraann››flflllaarr››nn››nn ssoorruummlluulluu¤¤uunnuu ttaaflfl››mmaall››dd››rr.. Her bireyin sahip oldu¤u haklar ve özgürlükler baflkalar›n›n hak ve özgürlükleriyle s›n›rland›r›lm›flt›r. Dünyada her canl› türünün üyeleri birbirleriyle dayan›flma halinde yaflamak zorundad›r. Ekolojik denge gere¤i, her canl› türü baflka türlere ba¤›ml› olarak yaflamaktad›r. Her canl›n›n bir yaflam alan› vard›r.

‹nsan topluluklar›nda da her bireyin yaflam alan›, baflkalar›n›n yaflama hakk› ve alan›yla belirlenmektedir. Otoriter toplumlarda güçlü kifliler bu konuda tek söz sahibi ve karar verici iken, demokratik toplumlarda otoritenin paylafl›lmas›n›n bir sonucu olarak, her birey kiflisel s›n›rlar›n› belirleme karar›n› kendisi vermek duru-mundad›r. Bu asl›nda demokratik toplumlarda bireylere sa¤lanan özgürlük ve kendini gerçeklefltirme olana¤›n›n karfl›l›¤›nda yerine getirilmesi gereken bir sorumluluktur. BBiirreeyysseell hhaakk vvee öözzggüürrllüükklleerree ssaahhiipp oollmmaakk,, bbiirreeyyccii oollmmaakk ddee¤¤iillddiirr.. Kiflisel davran›fllar›n sorumlulu¤unu almas›n› bilen bir kimse, toplum kurallar›n›n oluflturulmas› sürecine istekle kat›l›r; ortak yaflamla ilgili kararlar›, güçlü oldu¤unu düflündü¤ünü baflka kiflilere b›rakmak yerine, bilgi ve deneyimleri ölçüsünde karar sürecine katk›da bulunmaya çal›fl›r. Böylece, sonuçta eriflilen karar, her bireyin özgür iradesini yans›t›r.

Demokratik toplumun bireyi kul de¤il vatandaflt›r. Demokratik toplumlarda bireylerin devletle iliflkileri

(19)

yasalarla belirlenmifltir. Yasalar›n yap›lmas›nda her birey hak ve sorumluluk sahibidir.

Demokratik toplum, kendini ifade özgürlü¤ünün toplumda fikir zenginli¤ine yol açaca¤›, bununda toplumun geliflmesine katk› sa¤layaca¤› inanc›na dayanan bir yaflam biçimine sahiptir. Ancak bunun gerçekleflmesi, bireylerin, kendilerine sa¤lanan “düflünceyi ifade özgürlü¤ü”nü sa¤l›kl› ve do¤ru biçimde kullanabilmelerine ba¤l›d›r. Düflünceyi aç›klama özgürlü¤ünün kullan›labilmesi, baflkalar›n›n düflüncelerini aç›klama özgürlüklerine sayg› duymaya ve bundan yararlanmaya ba¤l›d›r. Her bireyin kendine özgü bir dünya görüflü, bilgi ya da deneyimi olabilece¤i ve bunun toplum için al›nacak kararlarda ifle yarar yönleri bulun-abilece¤i say›lt›s› demokrasinin temelini oluflturur.

Her toplum, kendi bilimsel ve teknolojik geliflme düzeyi ile tutarl› olan rejimlerle yönetilmektedir. Bireyleri vatandafll›k bilincinden yoksun, gelir da¤›l›m› dengesiz toplumlarda insanlar› bat›l düflüncelere inand›rmak ve onlar› korkuyla yönetmek kolaylaflmaktad›r. O halde, bireyleri, kendilerinin oldu¤u kadar tüm insanlar›n temel haklar›n› koruma ve savunma misyonuyla yetifltirmek, demokratik e¤itimin en önemli hedefi olmal›d›r.

D

DEEMMOOKKRRAATT‹‹KK EE⁄⁄‹‹TT‹‹MM‹‹NN ‹‹LLKKEELLEERR‹‹

Demokratik e¤itimin okullar›m›zda etkili olabilmesi için flu temel ilkelerin benimsenmesi ve uygulanmas› yerinde ola-cakt›r:

•• Demokrasi ile ilgili kavram, ilke ve tutumlar›n kazand›r›lmas›nda, konu yaln›zca vatandafl-devlet iliflkileriyle s›n›rland›r›lmamal›; bunun bir yaflam biçimi olarak tüm insan iliflkilerini yöneten de¤erler bütünü oldu¤u kabul edilmeli, programlar bu anlay›flla haz›rlan-mal›d›r.

•• Konuyla ilgili davran›fllar›n gelifltirilmesi, s›n›f içi etkin-liklerle ya da belli derslerle s›n›rl› tutulmamal›; her ortamda ve f›rsatta olumlu davran›fllar›n pekifltirilme-sine özen gösterilmelidir. E¤itim ortamlar›nda içi bofl

(20)

ya da soyut kavramlar›n ezberletilmesi yerine, yaflayarak ö¤renmeye a¤›rl›k verilmelidir.

•• Okul demokratik ilkelerle iflleyen bir kurum olmal›, ö¤rencilere her f›rsatta uygun rol modelleri sunul-mal›d›r. Bunun için de, demokratik tutumlar› benimse-mifl ve kiflili¤inin ayr›lmaz bir parças› haline getirbenimse-mifl ö¤retmenlerin oynayaca¤› rolün önemi vurgulanmal›d›r.

•• Demokratik e¤itimde ö¤retmenlere önemli sorumlu-luklar verilmeli, her ö¤retmenin bu e¤itim hedeflerini gerçeklefltirmede rolü oldu¤u kabul edilmelidir. •• Demokrasiyle ilgili bilgi ve kavramlar› edinme, biliflsel

yetenekle ilgilidir. Ancak bunlar› ö¤renme iste¤i, ben-imseme düzeyi ve insan iliflkilerine do¤ru biçimde yans›tma becerisinin kazan›lmas›, uygun bir kiflilik zem-ini gerektirmektedir. Böyle bir zemzem-inin haz›rlanmas› kiflilik e¤itimi yoluyla gerçeklefltirilebilir. Bu da ö¤ret-menin temel e¤itsel ifllevleri aras›nda yer almaktad›r. Ancak ö¤retmenin çözemedi¤i sorunlar için mutlaka okuldaki uzmanlar›n yard›m›na baflvurulmal›d›r.

•• Demokratik yaflam›n gerektirdi¤i kiflilik özelliklerinin kazand›r›lmas›na çok erken yafllarda bafllanmal›d›r.

SSIINNIIFFTTAA DDEEMMOOKKRRAASS‹‹ ‹‹ÇÇ‹‹NN YYÖÖNNTTEEMMLLEERR E¤itim sistemimizin ö¤renciyi ezberlemeye zorunlu k›ld›¤›, bunun da ö¤renciyi ö¤retmene afl›r› derecede ba¤›ml› hale getirdi¤i, düflünme, sorgulama, akl› kullanma güçlerini tör-püledi¤i bir çok kifli taraf›ndan dile getirilen yak›nmalard›r. Ezbere dayal› e¤itim, bir anlamda ucuza getirilen e¤itimdir. Ancak sonuçlar› dikkate al›nd›¤›nda, bu ucuz e¤itimin kal›c› etkilerinin asl›nda çok pahal› oldu¤u gözden kaçmaktad›r. Yeni yüzy›l›n insan›, kendi akl›n› kullanabilen insan olmal›d›r. Bunu gerçeklefltirebilmek için e¤itimde akl› kullanma olanaklar›n› sa¤layan yöntemleri yayg›n biçimde kullanmak gerekir. Bunlardan baz›lar›, k›sa aç›klama ve örneklerle afla¤›da tart›fl›lm›flt›r.

(21)

D

Deerrsslleerrddee TTaarrtt››flflmmaa YYaappmmaakk

Ö¤rencilerini, ak›l yürütme güçlerini kullanmaya özendirmek isteyen bir ö¤retmen öncelikle iflleyece¤i konuya karfl› ö¤rencinin merak›n› uyand›racak ön çal›flmalar yapmal›d›r. Bu amaçla, onlara konuyla ilgili gözlemler yapma görevi verebilir ya da geçmiflte yapt›klar› gözlemlerini dile getirmeye teflvik edebilir. Ö¤rencinin ilgisini uyand›rarak ö¤retmek, ö¤renciye duyulan sayg›n›n bir ifadesidir.

Ö¤renci soru sormaya, karfl› görüflü varsa ifade etmeye ve tart›flmaya özendirilmelidir. Bu yöntem, hemen her ders için geçerli ise de, özellikle sosyal bilim alanlar› için daha uygun gibi görünmektedir. Bir ö¤retmen, ö¤rencilerinin baflar›lar›n› de¤erlendirirken yaln›zca kazand›rd›¤› bilgileri de¤il, elefltirel düflünme becerilerini de dikkate almal›d›r. SSeeççmmee--SSeeççiillmmee YYaaflflaanntt››ss›› SSaa¤¤llaammaakk

S›n›f temsilcisi, e¤itsel kol yöneticili¤i, ö¤renci derne¤i baflkanl›¤› gibi görevlere seçilmek için ö¤rencilere kampa-nyalar düzenleme, kendilerini tan›tma, düflüncelerini aç›klama, arkadafllar›n› ikna etme olana¤› verilmelidir. Böyle bir uygulamada, flu konulara dikkat edilmesi yerinde ola-cakt›r:

•• Aday olanlardan çok, seçmen konumundakilerin davran›fllar› üzerinde durulmal›d›r.

•• Seçmenler, duygusal davranmak yerine adaylar› kiflisel yeterliklerine göre de¤erlendirmeleri için uyar›lmal›d›r. •• Oylamaya kat›lanlar›n, seçilen kifli ya da kiflilerin çal›flmalar›n› yak›ndan izleme gere¤ini duymalar› vur-gulanmal›d›r.

K

Kaarraarr VVeerrmmee BBeecceerriilleerriinnii GGeelliiflflttiirrmmeekk

Okul ya da s›n›fta disiplinin sa¤lanmas›, baz›lar›n›n kopya çekerek not almas›n›n önlenmesi, çevrenin korunmas›, s›n›fta gürültünün azalt›lmas› gibi konularda okulun kural ve yönetmeliklerini uygulamakla yetinmeyip, bu konuda yeni kararlar almak ya da önceden al›nan kararlar› gelifltirmek için grup tart›flmalar› düzenlenmelidir. Bu toplant›larda;

(22)

•• Ö¤renciler düflüncelerini ifade etmeye özendirilme-lidir.

•• fiikayetler tahtan›n bir yan›na, bunlar› giderecek öner-iler öteki taraf›na yaz›lmal›d›r.

•• Her öneri sahibinin kendi önerisini savunmas›, gerekçelerini belirtmesi istenmelidir. Birbirinin ayn› olan fakat farkl› sözcüklerle ifade edilen öneriler, anlam› bozmamak kayd›yla gruplan›p liste sadelefltir-ilmelidir.

•• Her öneriye kat›lanlar›n say›s› çeteleyle gösterilmelidir. •• Grup üyeleri, her önerinin uygulamaya konabilme olas›l›¤› ve uyguland›¤› zaman yaratabilece¤i sorunlar üzerinde düflünce üretip ifade etmeye teflvik edilme-lidir.

•• Seçeneklerin tümü oya sunulmal›, en çok oy alan öner-inin benimsenip uygulanmas› istenmelidir.

Karar vermeden önce sistemli biçimde araflt›rma yapma, seçenekleri irdeleme, çeflitli yaklafl›mlar› s›nama, ba¤›ms›z davranma ve verilen karardan hoflnut olmas›n› bilme bu e¤itimde gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan bafll›ca hedefler olmal›d›r.

K

Kaarrflfl››tt GGöörrüüflfllleerree YYeerr VVeerrmmeekk

Bir görüfl hakk›nda kesin karar› vermeden önce o görüflün lehinde ve aleyhinde konuflanlardan kan›t isteme tutum ve al›flkanl›¤›n› gelifltirme, demokratik toplumun bireylerini yetifltirmede dikkate al›nacak önemli bir noktad›r. Bu hedefi gerçeklefltirmek için toplumda tart›fl›lan konulardan biri seçilebilir ve ö¤rencilerden bir görüflü belli bir grubun savunmas› istenebilir. BBuunnuunn iiççiinn;;

•• Konunun niteli¤i göz önüne al›narak, haz›rlanma süresi verilmelidir.

•• Bu süre içinde ö¤rencilere kaynaklara eriflimde yard›m edilmelidir.

•• E¤er tart›flma s›n›f ortam›nda yap›lacaksa yeterli zaman ayr›lmal›d›r.

(23)

•• Konular›n seçimine özen gösterilmeli, yanl›fl genellemelere gidilmesi önlenmelidir.

•• Gruplar›n tart›flmay› ciddi bir çat›flma haline dönüfltürmelerine olanak verilmemelidir.

Ç

Çaatt››flflmmaa ÇÇöözzmmeekk vvee AArraabbuulluuccuulluukk YYaappmmaakk

Demokrasi bir uzlaflma rejimidir, demokratik yaflam biçimi bireylerin birbirlerinin haklar›na sayg› duymalar›n› ve ç›kar çat›flmalar› oldu¤unda uzlaflma yolunu kullanmalar›n› gerektirir.

Kifliler aras›ndaki iliflkilerin sa¤l›kl› biçimde sürmesi için, her bireyin baflkalar›yla yaflad›¤› çat›flmalar› büyütmeden ve her iki taraf›nda kendini hoflnut hissedebilece¤i flekilde çözmeyi ö¤renmesi gerekir.

Günümüzde çat›flma çözme becerilerinin ö¤rencilere kazand›r›lmas› için okullarda özel programlar düzenlen-mektedir. Bu programlar›n ço¤unda ö¤rencilere arabulu-culuk yöntemleri ö¤retilmekte ve ö¤renciler aras›nda ç›kan çat›flmalar›n yine ö¤renciler taraf›ndan çözülmesine çal›fl›lmaktad›r. Çat›flmalar genelde flu nedenlerle oluflup geliflmektedir.

•• Karfl›s›ndaki kiflinin anlamayaca¤› ön yarg›s›yla, kendini karfl›daki kifliye anlatma çabas›na girmeme,

•• Karfl›s›ndakini sindirip isteklerini k›sa yoldan elde etmeyi ye¤leme,

•• Karfl›dakinin anlatt›klar›n› dinlememe, sürekli kendini anlatmaya çal›flma,

•• Karfl›daki kiflinin söylediklerini çarp›tarak alg›lama, •• Kendini karfl›s›ndaki kiflinin yerine koyamama, olaylar›

sürekli kendi aç›s›ndan görmekte ›srar etme.

Görüldü¤ü gibi, çat›flmalar›n ço¤u, asl›nda insanlar›n iletiflim becerilerini kazanmam›fl olmalar›ndan ileri gelmektedir. Onun için, çat›flma çözmeye dönük program-lar›n özünü iletiflim becerilerinin ö¤retilmesi oluflturmak-tad›r.

(24)

Ö

ÖZZGGÜÜRRLLÜÜKKÇÇÜÜ ÖÖ⁄⁄RREENNMMEE

E¤itimde ö¤rencilerin hak ve özgürlüklerinin neler oldu¤u, bunlar›n nas›l korunabilece¤i ve gelifltirilmesi için ne yap›lmas› gerekti¤i gibi konular uzun zamand›r tart›fl›lmak-tad›r. E¤itimin temel bir yurttafl hakk› olarak görülmeye bafllanmas›ndan bu yana, bireylerin kendi e¤itimleri üzerinde söz sahibi olmalar› gere¤i vurgulanmaktad›r. Çeflitli tarihsel dönemlerde e¤itimin nas›l biçimlendi¤ine bak›ld›¤›nda bunu daha yak›ndan görmek olanakl›d›r. ‹lkel toplumlarda e¤itim çok sistemli de¤ildir. Büyük ölçüde, toplumsal törelere dayal› bir e¤itim uygulamas› vard›r. Gençlerin toplumsallaflmas›, genelde toplulu¤un ileri gelenlerinin gözetiminde ve yerleflik kültürün ö¤renilmesi olarak gerçekleflmifltir.

Köleci toplumlarda e¤itim hakk›, yaln›zca soylulara özgü olmufltur. Esasen, e¤itim, seçkin bir kültürün soylu aile çocuklar›na kazand›r›lmas› olarak görülmüfltür. Dolay›s›yla, e¤itimli denen insan,“kültürlü kifli” olarak yorumlanm›flt›r. Baz› köleci toplumlarda soylu çocuklar› savaflmay›, baz›lar› güzel sanatlar›, baz›lar› ticareti, baz›lar› söylev vermeyi ö¤renmifllerdir.

Feodal toplumlardaki e¤itim uygulamalar›, genelde kilisenin denetiminde olmufltur. Ortaça¤ Avrupa's›nda siyasal yöne-tim olarak derebeylik ya da toprak sahipli¤i hüküm sür-erken gençlerin e¤itimini büyük ölçüde kilise üstlenmifltir. Dolay›s›yla, ortaça¤ boyunca e¤itim, kiliselerde ya da man-ast›rlarda gerçeklefltirilmifltir. E¤itimci olarak da din adamlar› görev yapm›flt›r.

Kapitalist toplumlarda e¤itim, kitlesel bir nitelik kazanm›flt›r. Kitlesel üretim olgusu, e¤itim alan›nda da geçerli olmufltur. Bunun uzant›s› olarak, profesyonel anlamda okul ve ö¤retmen kavramlar› ortaya ç›km›flt›r. Toplum yaflam›, herkesin belirli bir düzeyde e¤itim almas›n› gerektirmifltir. Komutlar› anlayabilmek ve makineleri çal›flt›rabilmek için emekçilerin, çal›flanlar› yönetebilmek ve üretilen mallar› satabilmek için de sermaye sahiplerinin e¤itim almas› bir zorunluluk olmufltur.

Kitlesel olarak yap›lan ve genelde egemen kesimlerin ç›karlar›n› gözeten geleneksel e¤itim uygulamalar›, bir süre

(25)

sonra bireyin ba¤›ms›zl›¤›n› ya da onun kiflisel farkl›l›klar›n› unutmaya bafllam›flt›r. S›n›ftaki e¤itim, ö¤retmen merkezli oldu¤u için ö¤rencilerin gereksinimlerine yan›t vermekten h›zla uzaklaflm›flt›r. Bunun sonucunda okul, bir fabrika gibi görülmüfltür. Ancak bu öyle bir fabrikad›r ki, girdisi de ç›kt›s› da insand›r. Sürecin patronu devlettir. Fakat patro-nun gücünü s›n›ftaki ö¤retmen temsil etmektedir. Dolay›s›yla, okul denilen kurumda iktidar ö¤retmendedir ve ö¤rencilerin söz hakk› çok k›s›tl›d›r.

Ö

Özzggüürrllüükkççüü ÖÖ¤¤rreennmmeenniinn DDaayyaanndd››¤¤›› ‹‹llkkeelleerr

Özgürlükçü e¤itim uygulamalar›n›n amac›, ö¤rencilerin bütünlük içinde ve çok yönlü geliflimlerine katk›da bulun-makt›r. Bu yap›l›rken, öncelikle ö¤rencilerin gizil güçleri ortaya ç›kar›l›r ve onlar›n kendini gerçeklefltirme çabalar›na yard›m etme anlay›fl› benimsenir. Dolay›s›yla, özgürlükçü ö¤renme ilkeleri, e¤itsel süreçlerin tümüne iliflkin olmak zorundad›r. Bu ilkelerin bafll›calar› flunlard›r. Ö¤renme sürecinde en önemli ö¤e, ö¤rencinin kendisidir. Ö¤renmede temel sorumluluk ö¤renciye aittir. Ö¤ret-menin ya da öteki ö¤elerin ifllevi, ö¤renciye yard›m etmek-tir. Bu anlamda, geleneksel e¤itimde sürekli dile getirilen “e¤itimde en önemli unsur ö¤retmendir” anlay›fl›, özgür e¤itimde geçerli de¤ildir (fiimflek, 1998).

Ö¤renme, ancak bilinçli ve istekli bir çabayla gerçekleflebilir. Ö¤rencinin etkin kat›l›m› olmadan yürütülen e¤itim, yaln›zca bir gösteriden ibarettir. O nedenle, ö¤rencilerin gereksinim ya da istekleri dikkate al›nmal›; kat›l›mlar› içinde uygun ortam sa¤lanmal›d›r. Ö¤renme sürecinde her dakika de¤erlidir. Zaman h›zla ak›p gitti¤i için dönüflü ya da yinelenmesi söz konusu de¤ildir. Dahas› zaman paylafl›m› konusunda ö¤retmenin de¤il, ö¤rencilerin a¤›rl›¤› olmal›d›r.

Hiç kimse baflkas›n›n ö¤renmesine engel olamaz. Herkes de¤iflik ilgi alanlar›na, yetenek düzeylerine ve ö¤renme biçimlerine sahip olabilir. S›n›f, ço¤ulcu bir ortamd›r ve tüm ö¤renciler birbirlerinin yaflam alan›na girmeden karfl›l›kl› etkileflim içinde olmal›d›rlar.

(26)

iliflkisidir. Bu süreçte diyalog gereklidir ve patron yoktur. Hatta, herkes hem ö¤reten, hem de ö¤renen rolündedir. Özellikle ö¤retmenler, ö¤rencilerinden ö¤renmeye haz›r olmal› ve bunu bir kiflilik özelli¤i haline getirmelidirler. Bilgi entelektüel bir süs de¤il, yaflam› zenginlefltirmenin bir arac›d›r. Her konu eflit önemde ve ifllevsellikte de¤ildir. Ö¤renciler baz› konular›n içsel de¤erini göremeyebilirler. Bu yüzden, özgür e¤itimde ö¤rencilerin anlams›z buldu¤u konular zorla ö¤retilmez ya da konular›n önemi biraz daha belirginlefltirilir.

Ö¤renmeyi ö¤renmek, herkes için gerekli bir anahtard›r. Hiçbir özgür e¤itimci, ö¤rencilerini sürekli kafl›kla besle-mez; tersine, onlara bal›k tutmay› ö¤retir.Yani, ö¤retmenin görevi, dan›flman ya da yönlendirici olmakt›r. Bilgiye eriflim ve onun uygun kullan›m› ise, ö¤rencinin görevidir. Ancak, ö¤retmen her ö¤renciyi yak›ndan izlemeli ve gerekti¤inde bireysel yard›m sunmal›d›r.

Herkes akl›n› kullanma hakk›na sahiptir. Ö¤retmen, bu hakk› e¤itimin temeli olarak görür ve ö¤rencilerin kendi ak›llar›n› daha iyi kullanabilen insanlar olmalar›na yard›m etmeye çal›fl›r. Özgürlükçü ö¤renme anlay›fl›n›n uyguland›¤› s›n›flarda, hiç bir zaman mutlak do¤rular ya da egemen görüfllerden söz edilmez.

C

Cooflflkkuu dduuyymmaadd››kkççaa öö¤¤rreennmmee ggeerrççeekklleeflflmmeezz.. Her ö¤renme deneyimi, yeni bir giriflimdir ve ö¤renme gereksinimi aç›s›ndan varolan dengesizli¤i giderme çabas›na dayan›r. Ö¤renen insan, bilgiyi paylaflarak ço¤alt›r; ayn› zamanda, baflkalar›yla etkileflime girerek yeni fleyler ö¤renir.

Ö

Ö¤¤rreennmmee,, nneeffeess aallmmaa ggiibbiiddiirr.. Her ö¤renme, çaba ister ve flansa b›rak›lamaz. Baflka bir deyiflle, ö¤renme, ö¤renci için baflkalar›n›n yapabilece¤i bir fley de¤ildir; ö¤renci isteme-di¤i sürece de gerçekleflmez.

Ö

Ö¤¤rreennmmee,, tt››ppkk›› yyaaflflaamm ggiibbii kkaarrflfl››ll››kkll›› ssoorruummlluulluukk iisstteerr.. Bireysel olarak ve sanal ortamlarda gerçekleflse bile, ö¤renme toplumsal bir etkinliktir. Herkes birbirinin ö¤ren-mesi için karfl›l›kl› sorumluluk duygusu içinde davran-mal›d›r.

(27)

G

Giizziill ggüüççlleerr,, öö¤¤rreennmmeeddee bbaaflflaarr›› iiççiinn ssaa¤¤llaamm bbiirr aallttyyaapp›› oolluuflflttuurruurr.. Ö¤retme-ö¤renme süreçlerinde ö¤rencilerin bireysel gizil güçlerini a盤a ç›karmaya dönük etkinliklerin yaflamsal bir de¤eri vard›r. Bu aç›dan ele al›nd›¤›nda e¤itim, ifllenmemifl potansiyelden ifle yarar kapasite yaratmakt›r. Ö

Ö¤¤rreennmmeeddee bbiirreeyysseell ffaarrkkll››ll››kkllaarr,, öözzggüürrllüü¤¤üünn bbeesslleeyyiicciissiiddiirr.. Etnik köken, cinsiyet, yafl, dil, sosyo-ekonomik konum gibi özellikler çok de¤erli birer zenginlik kayna¤›d›r. S›n›f, asl›nda bir salata taba¤› gibidir; herkesin rengi, tad›, kokusu salataya ayr› bir güzellik katar. Bu nedenle, ö¤renciler bir-birlerine benzetilmeye çal›fl›lmamal›; tersine, “bütünlük içinde çeflitlilik” özendirilmelidir.

H

Heerr öö¤¤rreennccii,, kkeennddiissiiyyllee gguurruurr dduuyymmaa hhaakkkk››nnaa ssaahhiippttiirr.. Ö¤rencilerin kiflili¤i farkl› etkenler alt›nda ve ö¤rencinin istenci d›fl›nda biçimlenmifl olabilir. Dahas›, her ö¤renci de¤iflik toplumsal/kültürel de¤erleri temsil edebilir. Bu, asl›nda s›n›ftaki tüm ö¤rencilerin yarar›na bir durumdur. Yaln›zca bu nedenle bile, ö¤retmenler ö¤rencilerini afla¤›lama, küçümseme, utand›rma, y›pratma ya da önemsi-zlefltirme gibi davran›fllardan kaç›nmal› ve her ö¤renciye kendi kimli¤iyle gurur duyabilmeyi ö¤retmelidir.

Ö

Ö¤¤rreenncciilleerr,, bbaa¤¤››mmss››zz ddaavvrraannaabbiillddiikklleerrii ööllççüüddee öözzggüürrlleeflfliirrlleerr..

Baflkalar›nca sürekli korunan ve kendisi olma hakk› tan›nmayan bir ö¤renci ba¤›ms›z davranmay› ö¤renemez. Böyle bir ö¤rencinin düflünmesi, özgün bir görüfl gelifltirmesi ya da kiflisel görüfllerini aç›klayabilmesi kolay de¤ildir.

Bu ilkeler topluca de¤erlendirildi¤inde aç›kça görülmekte-dir ki, özgür e¤itim yasal bir zorunluluk olmaktan öte, ken-dini bulma ve gelifltirme çabas›d›r(fiimflek-Çam,1997). Özgürlükçü ö¤renme, böyle bir e¤itim anlay›fl›n›n doruk noktas›d›r; bu nedenle de ö¤rencileri sayg›n ve de¤erli birer dünya yurttafl› olarak tüm e¤itsel uygulamalar›n merkezine koymaktad›r.

SSuummmmeerrhhiillll OOkkuulluu

‹skoçyal› e¤itimci Neill'in 1921 y›l›nda kurdu¤u bu okul, bat› dünyas›ndaki alternatif okullar›n ilki niteli¤indedir.

(28)

Londra'n›n yaklafl›k yüz mil kadar uza¤›ndaki Suffolk'un Leiston kasabas›nda bulunan Summerhill Okulu'nda, ö¤retmen ve ö¤renciler kendilerini yönetirler, derslere girip girmeme özgürlü¤ü vard›r, haftalarca ya da y›llarca oyun oynayabilir, dinsel/siyasal ö¤retilere ba¤lanmama özgürlü¤ü tan›nm›flt›r ve herkes kendi özgün kiflili¤ini iste-di¤i gibi biçimlendirmekte serbesttir. Okulun temel e¤itim felsefesi, çocu¤u okula uydurmak de¤il, okulu çocu¤a göre düzenlemektir.

Baz› yazarlar taraf›ndan alayc› bir dille “‹stedi¤ini Yap Okulu” olarak da adland›r›lan SSuummmmeerrhhiillll OOkkuulluu''nnuunn bbeelliirrggiinn öözzeelllliikklleerrii flflööyyllee ss››rraallaannaabbiilliirr..

•• Ö¤renciler odalar›n› toplamak zorunda de¤ildirler, kimse de onlar için bunu yapmaz.

•• Derslere girip girmemek serbesttir. Program yaln›zca ö¤retmenler içindir. Yeni gelen çocuklar bir süre der-slere girmezler, fakat ortalama üç ayda ö¤renciler kendi istekleriyle derslere kat›l›rlar.

•• Okulda s›nav yoktur, yaln›zca e¤lence amac›yla s›nav yap›l›r.

•• Ö¤retmenler herhangi bir nedenle derse gelemedik-lerinde, ö¤renciler düfl k›r›kl›¤›na u¤rarlar.

•• Okul toplant›lar›na herkes kat›l›r ve müdür de içinde olmak üzere her kiflinin tek oy hakk› vard›r. Hiçbir zaman yetiflkinlerden ö¤üt istenmez.

•• Kurallar ö¤rencilerle birlikte konulur, uymayanlara ver-ilebilecek cezalar› okul kurulu kararlaflt›r›r.

•• Hiçbir ö¤renci okuldan kaçmaz, çünkü tüm ö¤renciler mutludur.

•• Herkesin kiflisel yaflam alan›na sayg› gösterilir. Örne¤in, bir ö¤renci okul müdürünü kendi do¤um günü par-tisinden kovabilir. T›pk›, müdürün istemedi¤i zaman onu kendi odas›ndan ç›kard›¤› gibi.

•• Çocuklar, okulda çal›flanlardan korkmazlar. Örne¤in, yatakhanede gürültü yaparken kendi yafllar›ndaki gece

(29)

nöbetçilerinden birine yakalanmak, müdüre yakalan-maktan daha kötüdür.

•• Hiçbir suçlu, toplulu¤un otoritesine karfl› bir nefret ya da öfke belirtisi göstermez, çünkü haks›zl›k yap›lmaz. •• Okulda ö¤rencilerin bireysel ilgilerini

gelifltirebilecek-leri çeflitli etkinlik odalar› ve laboratuarlar vard›r. •• Çocuklar her türlü filmi görürler ya da kitab› okurlar,

kesinlikle sansür yoktur. Buna kar›flmaya, kimsenin hakk› yoktur.

•• Oyun, etkin bir ö¤renme arac›d›r. Bu nedenle, ö¤ren-ciler istedikleri kadar oynayabilirler; fakat kesinlikle gerçekçidirler ve rol yapmazlar.

•• Çocuklar, ancak iki cankurtaran›n gözetiminde yüze-bilirler.

•• Ö¤renciler aras›nda küçük çat›flmalar olsa da hiç kavga yaflanmaz.

•• Programda din ya da ahlak dersi yoktur, kimse de bun-lar› istememifltir.

•• Hiçbir zaman çocu¤a haz›r olmad›¤› bir sorumluluk yüklenmez.

•• Ö¤retmenler odas› entrika, nefret ve k›skançl›k dolu bir cehennem de¤il, oldukça flen bir yerdir ve tats›zl›k yoktur.

•• Okul paral›d›r, bu nedenle yoksul çocuklar› hiç gelme-mifltir.

•• Ö¤renciler, kendi zekalar›n›n gerektirdi¤i donan›m ya da ayg›tlara sahip olmak için ö¤renmek istediklerini özgürce seçerler.

Ö

Ö¤¤rreettmmeennlleerree ÖÖnneerrmmeelleerr::

‹‹sstteennmmeeyyeenn ÖÖ¤¤rreennccii DDaavvrraann››flflllaarr››nn››nn KKoonnttrrooll EEddiillmmeessii Hemen hemen her s›n›fta önemli yada önemsiz pek çok istenmeyen ö¤renci davran›l› gözlemek mümkündür. ‹sten-meyen davran›fllar, davran›fl› yapana, karfl›s›ndaki kifliye,

(30)

kültürün özelliklerine göre de¤iflir. Ancak okulda, e¤itsel çabalar› engelleyen her türlü davran›fl, istenmeyen davran›fl olarak kabul edilir (Baflar, 1994). Bu davran›fllar çocu¤un ailesinden, sosyal çevresinden, okuldan, ö¤retme ortam›ndan kaynaklanabilir.

Okullarda gözlenen, istenmeyen davran›fllardan bir k›sm› ö¤rencinin kendisine zarar verirken; baz›lar› ö¤retim ortam›n› da olumsuz yönde etkileyerek, s›n›ftaki di¤er ö¤rencilere de zarar verebilir. Örne¤in derste hayal kuran yada sessizce baflka bir etkinlikte bulunan ö¤rencinin davran›fl› yaln›z kendisine zarar verir. S›n›fta arkadafllar›yla konuflan bir ö¤renci ise ö¤retim etkinliklerinin verimini düflürerek, tüm ö¤rencilere zarar verir.

SS››nn››ffttaa ss››kkll››kkllaa ggöözzlleenneenn iisstteennmmeeyyeenn öö¤¤rreennccii ddaavvrraann››flflllaarr›› aaflflaa¤¤››ddaakkii ggiibbii,, öözzeettlleenneebbiilliirr..

•• Derse devam etmeme yada derslere geç gelme. •• Derse haz›rl›ks›z gelme.

•• S›n›fta uygun olmayan yer ve zamanda konuflma. •• Arkadafllar›na, kendisine ve eflyalar›na zarar verme. •• Derste hayal kurma ya da ders d›fl› bir etkinlikle

u¤raflma.

Yukardaki istenmeyen davran›fllar› hemen hemen tüm ö¤renciler gösterebilir. Ancak bir ö¤renci bu davran›fllar› s›kl›kla gösterirse, o ö¤rencide bir uyum sorunu oldu¤u söylenebilir. Böyle durumlarda ilgili kiflilerden yard›m al›nmas› gerekir. Zaman zaman gösterilen, istenmeyen davran›fllar ise, iyi bir ö¤retmen taraf›ndan sorun olmadan düzeltilebilir.

‹‹sstteennmmeeyyeenn DDaavvrraann››flflllaarraa NNeeddeenn OOllaann BBaazz›› EEttmmeennlleerr:: S›n›fta gözlenen istenmeyen ö¤renci davran›fllar› büyük ölçüde ö¤rencilerin derste s›k›lmas›ndan, otoriteye karfl› gelme ve dikkat çekme ihtiyac›ndan, kurallar› bilmemesin-den kaynaklan›r (Seifert, 1991).

S›n›fta s›k›lan, kendisine sunulan ö¤retim materyallerinden hofllanmayan ö¤renci, do¤al olarak kendisini oyalayacak baflka etkinliklere yönelir. Örne¤in arkadafllar›yla konuflur, roman okur, d›flar›y› seyreder… Bu nedenle ö¤retim

(31)

etkinliklerini ö¤renciler için çekici hale getirmek, onlar›n ö¤renme ifline aktif olarak kat›lmalar›n› sa¤lamak gerekir. Ö¤renciler, genellikle kendi ihtiyaç ve amaçlar›na uygun olmayan, ö¤renme güçlü¤ü çektikleri, baflar›s›z olduklar› derslerde s›k›l›rlar. Ayr›ca, ö¤rencinin edilgen oldu¤u, ö¤retmen merkezli ö¤retim ortamlar› da ö¤rencinin s›k›lmas›na neden olabilir.

Otoriteye karfl› gelme iste¤i, genellikle ergenlik döne-mindeki ö¤rencilerde gözlenir. S›n›f kurallar›n›n ve s›n›f içi etkinliklerinin belirlenmesinde ö¤rencilerin görüfllerinin al›nmas›, s›n›fta demokratik ortam›n sa¤lanmas›, ö¤renci-lerin ilgi ve beklentiö¤renci-lerine uygun e¤itim verilmesi, ö¤ret-menin ö¤retme sürecine bir rehber olarak kat›lmas›, ö¤rencilerin otoriteye karfl› gelme iste¤ini azaltabilir. Dikkat çekme amac›yla yap›lan istenmeyen davran›fllar, genellikle ilkokul ça¤›nda gözlenmekle birlikte, sevgi ve ilgi görme ihtiyac› olan her yafltaki ö¤rencide gözlenebilir. Bu tip ö¤renciler ö¤retmenin ya da arkadafllar›n›n dikkatini çekmek için istenmeyen davran›fllarda bulunabilirler. Ö¤retmen bu ö¤rencilerin istenmeyen davran›fllar›n› görmezlikten gelip, istendik davran›fllar›n› ödüllendirirse, istenmeyen davran›fllar giderek azalabilir.

S›n›fta istenmeyen davran›fllar›n ortaya ç›kmas›n›n di¤er bir nedeni de daha önce üzerinde duruldu¤u gibi, s›n›f›n kurallar›n›n olmamas› ya da bu kurallar›n ö¤renci taraf›ndan benimsenmemesidir. Bu sorun da kurallar belir-lenerek ve ö¤rencilere duyularak çözümlenebilir.

‹‹sstteennmmeeyyeenn ÖÖ¤¤rreennccii DDaavvrraann››flflllaarr››nn››nn ÖÖnnlleennmmeessii

Ö¤retmen istenmeyen ö¤renci davran›fllar›n› önlemek için, ö¤rencilerin davran›fllar›na neden olan etmeni belirlemeli ve ona göre bir taktik gelifltirmelidir.

Ö¤retmen s›n›fta olumsuz ö¤renci davran›fllar›n› engelle-mek için afla¤›daki etkinliklere yer verebilir.

•• Ö¤retmen ö¤rencileri, ders anlat›rken ve çal›fl›rlarken sürekli izlemelidir. Ö¤retmenlerin ders anlat›rken önde oturan birkaç kifliyi izlemesi, dersi tahtaya anlatmas›, küçük bir grup ö¤renci ile tart›flmas›, s›n›ftaki di¤er ö¤rencilerin davran›fllar›n› kaç›rmas›na neden olabilir.

(32)

Bu nedenle ö¤retmen gözleri ile s›n›f›n tümünü kon-trol alt›nda tutmal›, gezinerek ders anlatmal› ve ö¤ren-cilerin tümünü görebilece¤i yerlerde durmal›d›r. Ö¤renciler izlenirken bir sorun ortaya ç›kt›¤› zaman büyümesine izin vermeden hemen durdurmal›d›r. •• Ö¤retmen s›n›fta ö¤rencilere aktif olma olana¤›

sa¤lamal›d›r. Derse aktif kat›lan ö¤renci s›k›lmaz, farkl› uyar›c›larla ilgilenmez. Bu amaçla ö¤renci merkezli ö¤retim yöntemleri tercih edilmeli, mümkün oldu¤unca farkl› ö¤rencilere söz hakk› verilmelidir. •• Ö¤retmen ö¤rencilerin derste s›k›lmamas› için,

ö¤retimin ö¤renci düzeyine uygun olmas›n›, ö¤retile-cek materyalin onlar için anlaml› olmas›n› ve ö¤renm-eye karfl› güdülenmelerini sa¤lamal›d›r.

‹‹sstteennmmeeyyeenn ÖÖ¤¤rreennccii DDaavvrraann››flfl›› KKaarrflfl››ss››nnddaa GGöösstteerriillmmeessii G

Geerreekkeenn ÖÖ¤¤rreettmmeenn TTeeppkkiilleerrii

Ö¤retmen s›n›fta olumsuz bir ö¤renci davran›fl›yla karfl›laflt›¤›nda sorunu afla¤›daki yaklafl›mlar› kullanarak çözebilir (Seifert, 1991).

•• Olumsuz Davranan Ö¤renciye Bak›lmas›: Baz› durum-larda ö¤retmenin, konuflarak yan›ndaki kifliyi rahats›z eden, gürültü yapan, dersi dinlemeyen bir ö¤renci ile göz göze gelmesi, olumsuz davran›fl› durdurabilir. •• Olumsuz Davran›fl›n Belirtilmesi: Ö¤retmen olumsuz

davran›flta bulunan ö¤renciyi sözel olarak da uyarabilir. Uyarma s›ras›nda ö¤retmen “arkadafl›nla konufltu¤unu görüyorum”, “ödevinle ilgilenmedi¤ini görüyorum” vb.

(33)

biçiminde gördü¤ü davran›fllar› söylemelidir. Bu tür ifadeler ö¤rencinin uygun davran›fl yapmas›n› sa¤laya-bilir.

•• Soru: Ö¤rencinin olumsuz bir davran›fl› hakk›nda ö¤retmen daha detayl› bir bilgi isteyebilir. Örne¤in, “niçin ödevini yapm›yorsun?”, “neden arkadafl›nla konufluyorsun?” gibi sorular ö¤renci taraf›ndan ceza olarak alg›lanmaz. Ortada bir sorun varsa ortaya ç›kar ve davran›fl düzelebilir.

•• Yönlendirici Cümleler: Baz› durumlarda ö¤retmen, olumsuz davran›fl gösteren ö¤renciye ne yapmas› gerekti¤ini söyleyebilir. Örne¤in “Ali, lütfen yaz› yazma, beni dinle.” Bu tür yaklafl›mla ö¤renci kendisinden ne beklendi¤ini daha kolay anlar.

•• Ö¤renci ‹çin ‹yi Bir Model Olma: Ö¤retmen s›n›f tart›flmalar›nda, olumsuz davranan ö¤renciler yerine, kendisi olumlu davran›fllar› sergiliyerek onlara iyi bir model oluflturabilir.

•• Ödüllendirme ve Görmezlikten Gelme: Ö¤retmen olumsuz davran›fl gösterenleri uyarma yerine, olumlu davran›fl gösterenleri ödüllendirip olumsuz davran›fl gösterenleri görmezlikten gelerek de, bu ö¤rencilerin giderek olumlu davran›fllar› göstermelerini sa¤layabilir.

D

D‹‹SS‹‹PPLL‹‹NN ((SS››kk›› DDüüzzeenn))

Bir ö¤retmen ne ölçüde s›k› düzen sa¤l›yaca¤›na karar ver-meden önce kendisinin yeterli düzene sahip olup olmad›¤›n› bilmesi olanaks›zd›r. Yine ne çeflit düzen iste-di¤ini belirlemeden do¤ru düzene sahip olup olmad›¤›n› anlamas› imkans›zd›r. Düzen konusunda bu ve benzeri sorulara pek çok do¤ru yan›t verilebilir. Çünkü bir ö¤ret-men için do¤ru olan disiplin anlay›fl› di¤er bir ö¤retö¤ret-mene ters gelebilir. Örne¤in, bir ö¤retmene göre ö¤renci kendi-sine soru soruldu¤u zaman aya¤a kalkarak yan›tlamal›d›r. Baflka bir ö¤retmene göre önemli olan yan›t›n do¤rulu¤udur. Çocu¤un oturarak yada ayakta yan›t

(34)

verme-si o denli önemli de¤ildir. Bir di¤er ö¤retmene göre ise bu tür zorlamalar ö¤renci ile iyi iliflkiler kurmay› engellemek-tedir.

O halde düzen, yaflanmal›… gözlenmeli….Ve yerine getir-ilmelidir. Bu, etkinli¤in devam›, amac› gerçeklefltirmek için gerekmektedir.

Belli bir amaç için bir araya gelmifl bir grubun üyelerinden her biri düzenli bir biçimde davranmak, etkinli¤ini yöneten kurallara uymak için çaba harcamak zorundad›r. Örne¤in, flampiyon olmak isteyen bir futbol tak›m›n›n oyuncular› amaçlar›na kurallara uygun ve iflbirli¤i içinde bir maç ç›kard›klar› zaman ulaflabileceklerdir.

Amaçl› etkinlikler, uygun çevre, birlikte çal›flma al›flkanl›¤›, kendi kendini kontrol etme gibi kavramlar disiplin tan›m› içinde önemli yer tutmaktad›r. E¤itsel ortamlarda disiplini yaln›zca ö¤rencinin uymas› gereken kurallar olarak ele almak yanl›flt›r. Amac›n› aç›kça bilemeyen, o etkinlik için uygun bir çevrede bulunmayan ö¤rencileri, istenilen baflar› elde edilmedi¤i zaman suçlamamak gerekir.Yirmi kiflilik bir s›n›fta 50 kiflinin ders dinlemeye zorlanmas› ya da yap›lan bir deneyi izleyemeyecek kadar kalabal›k bir laboratuarda ö¤rencilerden deneylerin sonuçlar›n› bulmalar›n› istenmesi her zaman düzen sorunu yaratacakt›r.

E¤itsel ortamlardaki etkinliklerin tümü ö¤rencinin yaln›zca bilgi ve becerisini art›rmaya de¤il, ayn› zamanda tüm kiflili¤inin geliflmesine yönelik olmal›d›r. Ö¤renci bu ortam-larda pek çok konuda tutum ve davran›fl gelifltirirken bir yandan da kendisini disiplin içinde tutmay›da ö¤renmekte-dir. Okulda, s›n›fta disipline yard›mc› faktörler vard›r. Basit gibi görünen bu faktörlerin baz›lar›na dikkatleri çekmek yararl› olacakt›r.

O

OKKUULLDDAA DD‹‹SS‹‹PPLL‹‹NN ((SS››kk›› DDüüzzeenn))

•• Uygun Bir E¤itim Program›:Amaçlar›na, yeteneklerine, isteklerine ve geçmifl bilgilerine uygun olarak haz›rlanan bir e¤itim program› ö¤rencinin ilgisini çeke-cek, iflbirli¤i içinde olmas›n› sa¤layacakt›r.

•• ‹yi Bir Rehberlik Sistemi: Böyle bir sistem arac›l›¤›yla sorunlar oraya ç›kmadan gerekli ifllemler

Referanslar

Benzer Belgeler

2003 Associate Degree, Muğla University, Milas Sıtkı Koçman Vocational School - Restoration 2007 Bachelor’s Degree, Selçuk University, Faculty of Fine Arts - Traditional

Dış yan duvarlarının, şimdi yerleri sıvanmış olan kısımları vak- tile bütün çini kaplı imiş, Bu çiniler Bursadaki (Yeşil cami)- nin renk ve tertibinde olup o devreye

Filhakika asrımızda şimendifer ve otomobil gibi vesaitle kolayca seyahat edip hava tebdili ihtiyaçları tatmin ediliyorsa da bu her sınıf halk için kabil ola- m ı y o r... Bu -

Şimdi, Avrupalı meslekdaşlarile boy ölçüşe- bilecek kratta genç mimarlarımız var Bu böyle olduğu halde, Ankara'da yapılan büyük binala- rın hepsi hâlâ bir iki

Hükümet, bu kesimleri doyurmak için gözünü; bugüne kadar yasalarla korunan alanlara dikmiş; 2B alanları, tarihi ve doğal SİT alanlarını, kentsel dönüşüm alanlar

Hüner ve Mimarî «Art et Architecture» dergisinin 22-24 sayılarından kısaltılmış- tır. sporcular köyünün doğu ve batısındadır. İleride bu mikdar 13.000 araç ve 650 oto

Ahn KY, Park MY, Park DH, Han DG: Botulinum toxin A for the treat- ment of facial hyperkinetic wrinkle lines in Koreans.. Wieder Joshua M, Moy RL: Understanding botulinum

Gerek beşik tonoz (Fr. Voûte en berceau, Alm. Tonnengewölbe), gerek manastır tonozu (Fr. Voûte d'arete, Alm. Kreuzgewölbe), gerek yarım tonoz (Fr. Voûte en quart de cercle,