PHRASE HALİNDE KELİME ÇALIŞMASI
Paragraph 1 2017-YDS Spring
"An application to translate chimp language may be available..."
1. to be available Mevcut olmak
2. in the near future Yakın gelecekte
3. to call into question Tartışmaya açmak / Sorgulamak
4. unique language ability Eşsiz dil yeteneği
5. their Scottish hosts Onların İskoç ev sahipleri
6. to match closely with the Scottish apes İskoç Maymunlarla yakın biçimde eşleşmk
7. low toned pronunciation Düşük tonda teleffuz
8. the change was gradual Değişme aşamalıydı
9. to be coincided with the growing friendship Büyüyen dostluğa rastlamak/sonuçlanmak 10. to fit in with new neighbours Yeni komşularla uyum sağlamak
11. to challenge the prevailing theory Yaygın teoriye meydan okumak
12. general assumption Genel kanı
13. to separate us from animals Hayvanlardan bizi ayrıştırmak 14. to be dissociated from emotional outburts Duygusal patlamalardan ayrışmak 15. to change pronunciation patterns Telaffuz tarlarını değişmek
16. to make chimpanzees resemble us Şempanzeleri bize benzetmek 17. to get involved in a foreign environment Yabancı bir çevreye dahil olmak 18. association between words and
emotional outburst
Duygu patlamaları ve kelimeler arasındaki bağlantı
19. to refer to objects Nesnelere atıfta bulunmak
20. capability of decrease the peak calls Yoğun ağrıları azaltma yeteneği
21. to establish friendship Arkadaşlık kurmak
22. In doing so Bunu yaparken
23. Suitable Uygun
24. worklead İş yükü
25. competition is over Yarışma bitti
26. 27. 28. 29. 30.
"2014 was a landmark year for drug development..."
1. a landmark year for drug development İlaçların gelişmesi için önemli olan yıl
2. drug administration İlaç yönetimi
3. to approve new pharmaceuticals Yeni ilaçları onaylamak
4. hopefully İnşallah / Umulur ki
5. to make the world better place Dünyayı daha iyi bir yer yapmak
6. to alleviate the distress Izdırabı azaltmak
7. to prevent the premature deaths Çocuk ölümlerini önlemek
8. incredibly expensive İnanılmaz pahalı
9. the cost of bringing a new compound
to the market Yeni bileşeni pazara getirme maliyeti
10. around 2.5 dollars 2,5 Dolar civarında
11. in real terms Gerçek anlamda
12. twice as much as İki kat daha çok
14. one of the costliest parts En pahalı parçalardan biri 15. to recruit the volunteers Gönüllüleri işe almak
16. to retain the volunteers Gönüllüleri tutmak
17. to test the drug in clinical trial Klinik testte ilaç deneyi yapmak 18. around three quarters of the trials Deneylarin ¾ ü civarında
19. delayed by problems Problemler tarafından ertelenmek
20. to over-recruit volunteers by up-to 50 percent %50Üzerinde gönüllü işe almak 21. to compensate the number of volunteers Gönüllülerin sayısını telafi etmek
22. the drop-out Ayrılan
23. to generate useful data Yararlı veriler üretmek
24. wasted time, effort and money Zaman, çaba ve para israfı 25. lack of patient willingness Hasta istekliliği eksikliği 26. the UK's House of Commons İngiltere Avam Kamarası
27. to make more effort to inform Bilgilendirmek için daha çok efor yapmk
28. volunteer recruitment Gönüllü işe alma
29. to identify the problems Problemi tanımlamak
30. to eradicate the problems Problemi sona erdirmek
31. it is high time ... Zamanı geldi
32. to get rid of unnecessary waste Gereksiz israftan kurtulmak 33. participants in clinical trials Klinik deneylere katılanlar
34. ultimately En sonunda
35. to comply with strict regulations Katı düzenlemelere uymak 36. in order to take part in these trials Bu deneylere katılmak için 37. well-informed about the processes Süreç hakkında bilgili
38. to fail to do sth Bir şeyler yapmakta başarısız olmak
39. to contribute to the production of reliable data Yararlı data üretimine katkı sağlamak 40. one can conclude from the passage that... Pasajdan şu sonuca varılabilir:...
41. to solve the problems Problemleri çözmek
42. to show differences Farklılıkları göstermek
43. can be reduced Azaltılabilir
44. to provide people with more guidance İnsanlara daha çok rehberlik sağlamak
45. to change a lot in time Zamanla çok değişmek
46. with respect to their basic characteristics Onların temel özelliklerine göre 47. the primary purpose of the author Yazarın temel amacı
48. to highlight the number of the drugs İlaçların sayısının altını çizmek 49. to be introduced to the market Pazara tanıtılmak
50. to explain reasons Sebepleri açıklamak
51. to elaborate on the role of the US US’nın rolünü aydınlatmak
52. to inform readers Okuyucuyu bilgilendirmek
53. problems confronted in clinical trials Klinik testlerde karşılaşılan problemler 54. to emphasise the health benefits Sağlık yararlarını vurgulamak
55. to be expected to yield Verimi/elde edilmesi bekleniyor
56. a variety of methods Pek çok metod
57. take sth seriously Bir şey, ciddiye almak
58. voluntary participation Gönüllü katılım
59. the huge expense of drug development İlaçların gelişmesinin devasa gideri 60. how to participate in clinical trials? Klinik testlere nasıl katılabilirsiniz?
61. A number of Pek çok
63. Remedier Tedavi edici
64. Suffer from Bir şeyden dolayı sıkıntı çekmek
65. almost disappeard Neredeyse yok oldu
66. reject Reddetmek
67. composed of Oluşan
68. object to İtiraz etmek
69. Preposal Teklif, öneri
70. Hold a meeting Toplantı yapmak
71. Hold a party Parti yapmak
72. Released Yayınlamak, salıvermek, oksijen yaymak
73. Unfair competition Adil olmayan yarış
74. elavated blood sugars levels Yüksek kan şekeri değerleri
75. was fired = Sacked Kovuldu
76. Prove Kanıtlanan
77. Shortage Azlık
78. Flexible Esnek
79. Spin Dönme, çevirme
80. absent from Eksik, orda olmama
81. Absence Yok olma
82. Present / presence Var / Var olma
83. 84. 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91. 92. 93. 94. 95. 96. 97. PARAGRAF 3
"Socrates was a classical Greek philosopher..."
1. Socrates' thoughts Sokrates’in düşünceleri
2. to have a profound influence Derin etkiye sahip olmak
3. in his field Onun alanında
4. little is known about his life Onun hayatı hakkında çok az şey bilinyr 5. according to ancient tradition Eski geleneğe gore
6. to work as a stonecutter Taş kesicisi olarak çalışmak
7. to serve as a heavily armed soldier Orduda ağır silahlı ask.olrk. gör. yapmak
8. to indicate that... Belirtmek için.. / Göster..
9. roughly middle class Kabaca orta sınıf
10. to provide their own armour Kendi zırhını sağlamak 11. at some time during this period Periyot boyunca bir zamanda
13. to be required to do sth Bir şey için önemli olmak
14. to pass time Zaman geçirmek
15. to argue about various moral subjects Çeşitli ahlaki konular hakkında tartışmk
16. fellow Athenians Atinalı arkadaşlar
17. attempting to inspire people İnsanlara ilham olmak için çabalamak 18. to be virtuous and honourable Erdemli ve onurlu olmak
19. Socrates' followers Sokrates’in takipçileri
20. to include not only Plato, but Critias as well Sadece Plato dahil değil aynı zamanda Critias’ı da içermektedir
21. to undermine the Athenian democracy Atina demokrasisini sarstı
22. because of such notorious connections Böyle adı çıkmış bağlantılardan dolayı 23. to be accused of impiety Tanrıya saygısızlık etmekle suçlanmak 24. showing a lack of respect for God Tanrıya saygısızlık göstermek
25. corrupting youth Gençleri bozmak / beynini yıkamak
26. to defend himself against these accusations Suçlamalara karşı ken. kendini savunmk
27. to still exist today Bugün halen var olmak
28. to describe himself as a benefactor to the city Şehrin hayırseveri olrk kendini tanmlmk
29. to claim that... İddia etmek
30. they would harm themselves in killing him. Onu öldürürken kendilerine zarar vereceklerdi 31. to some extent = to great extent Belli bir dereceye kadar
32. in spite of -e rağmen
33. Socrates was convicted, Sokrates mahkum edildi
34. sentenced to death Ölümle cezalandırıldı
35. and executed. İdam edildi
36. because of his defence Savunmasından dolayı
37. certainly true Kesinlikle doğru
38. his initiation of moral reform Onun ahlaki reformları başlatması
39. to earn him a reputation Ona bir ün kazandırmak
40. to earn his living by selling his ideas Fikirlerini satarak hayatını idame ettirnek 41. to gain a higher social status Daha yüksek statü kazanmak
42. to take up stonecutting Taş kesicilğine başlamak 43. minute details of his whole life Tüm yaşamıın ince detayları
44. philosophical tradition Geleneksel felsefe
45. fiercely compete with their ideas Şiddetli bir şekilde onların fikirleri ile rekabet(yarış)
46. his philosophical arguments Onun felsefi argümanları
47. heartily welcomed by authorities Otoriteler tarafından içtenlikle karşılanmak
48. point of view Bakış açısı
49. to debate the legitimacy of the Athenian
democracy Atina demokrasisinin meşruluğu tartışmak
50. his prevailing philosophy Onun yaygın(egemen) felsegesi 51. in line with religious principles Dini ilkelere uygun olarak 52. to discuss ethical issues Etik konuları tartışmak
53. to foster respectable behaviours Saygılı davranışları teşvik etmek 54. which of the following can be inferred? Aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
55. based on the speech Konuşma bazlı / merkezli
56. an adverse effect Olumsuz etkiler
57. chances of survival Yaşama şansı
59. ill-famed supporters =ill famed = naterious Kötü şöhretli (Adı çıkmış) destekçiler 60. strongly condemned by the Athenians Atinalılar tarafından şidetle kınandı
61. to refute accusations Suçlamaları çürütmek
62. several spontaneous speeches Birkaç spontane konuşmalar 63. to defend himself in the court Mahkemede kendini savunmak 64. to take the appropriate action Uygun önlemi almak
65. to reject the accusations against him Kendisine karşı suçlamaları reddetmek
66. the best title En iyi başlık
67. achievements of the distinguishe philosopher Seçkin filozofların kazanımları/başarıları
68. the leading philosopher Önde gelen filozof
69. unfounded accusations Dayanıksız suçlama
70. Take Off Yükselişe geçmek , çıkışa geçmek
71. Broken it Araya girmek, ,illegal bir eve girmek
72. Turned down Geri çevirmek
73. Woken up Uyanmak
74. Divided into Bölmek
75. all of its advocates Tüm savunucular
76. Its representatives Share certain characteristic Temsilcileri belirli özellikleri paylaşırlar
77. Issue of operation Operasyon sorunu
78. Issue of power Güç sorunu
79. address Konuşma, hitabe, tavır, söylev, ele almak, dilekçe
80. 81. 82. 83. 84. 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91. 92. 93. 94. 95. PARAGRAF 4
"Body image can be affected by outside influences..."
1. body image Beden imajı
2. can be affected by outside influences Dış etkiler tarfından etkilenebilmek
3. media sources portray people closer to x Medya kaynakları insanları X e daha yakın gösterir
4. consequently Sonuç olarak
5. overly influenced by such depictions Böyle tasvirlerden aşırı derecede etkilenir 6. children's perception of their body image Çocukların beden imajının algısı
7. the development of self-esteem Öz saygının gelişmesi
8. comment of classmates and peers Sınıf arkadaşları ve akranlarının yorumu 9. when it comes to their body image Onların beden imajına gelince
11. to convey negative comments Negatif yorumları iletmek
12. hurtful words İncitici kelimeler
13. too smart or to dumb Çok akıllı ya da aptal olmak
14. additionally Ek olarak
15. to try to pressure their peers Akranlarına baskı yapmaya çalışmak
16. to conform to x X e uymak
17. what could be inferred? Ne çıkarılabilir?
18. the body image promoted by the media Medya tarafından teşvik edilen beden imajı
19. to encourage people İnsanları cesaretlendirmek
20. to keep up with the latest trends En son trendleri yakalamak
21. to enrich their lives Onların yaşamlarını zenginleştirmek
22. to badly influence Kötü etkilemek
23. in order to improve their perception Algılarını geliştirmek için 24. a great majority of people İnsanların büyük çoğunluğu
25. to be aware of Farkında olmak
26. harshly criticised by families Aileler tarafından sert biçimde eleştirilmek 27. a negative impact on self-esteem Öz saygısında olumsuz bir etki
28. to encounter a lack of self-esteem Öz saygı azlığıyla karşılaşmak 29. to disregard the influence of parental
behaviour
Ailevi davranışların etkilerini önemsememek / göz ardı etmek
30. tend to follow the trends Trendleri takip etme eğiliminde olmak 31. to be forced by their peers Akranları tarafından zorlanmak
32. either improves or harms their perception Ya algılarını geliştirir ya da zarar verir
33. teasing might be performed by media sources Teasing medya kaynakları tarafından yapılabilir 34. to draw attention to the importance of body image Beden imajının önemine dikkat çekmek
35. to be satisfied with sth Bir şeyden (ile) memnun olmak 36. wearing outmoded clothes Moda dışı elbiseler giyinmek 37. to concern a great variety of issues Çok çeşitli konuları ilgilendirmek 38. related with typical personal features Tipik personel özellikleri ile bağlantılı
39. the main idea Ana fikir
40. it is no use ignoring peer pressure Akran baskısını görmezden gelmenin faydası yok 41. to shape young people's body image through
criticism
Genç insanların beden imajlarını eleştri yolu ile şekillendirmek
42. to build a stronger body image Daha güçlü beden imajı inşa etmek (yapmak, oluşturmak)
43. choosing what is good for them Onlar için iyi şeyler seçmek 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 52. 53. 54. 55. 56.
57. 58. 59. 60. 61. 62. PARAGRAPH 5
"Botany, the study of plants, is one of the major fields of biology, together with zoology..." 1. major fields of biology Biyolojinin büyük alanları
2. together with zoology Zoolojiyle birlikte
3. it has been around for a long time.
(be around=exist) Uzun zamandır var
4. due to his two well-known books 2 bilinen kitabı nedeniyle
5. still influential hala etkili
6. limited to Western cultures Batı kültürleri ile sınırlı
7. at about the same time Aynı zamanda/ Aynı zaman dolaylarında 8. to remain the guidebook on medicines ilaçlar üzerine rehber kitabı olarak kalmak
9. to make a progress ilerleme yapmak / ilerleme kaydetmek
10. to make rapid advances Hızlı gelişmek
11. plant diseases Bitki hastalıkları
12. potato blight Patates yanığı
13. potato crops Patates ürünleri
14. cellular activities of plants Bitkilerin hücresel aktiviteleri
15. to distinguish botany from zoology Zoolojiden Botaniği ayırmak / ayrıştırmak
16. a distinct field Farklı alan
17. significant works Önemli işler
18. to contain information Bilgi içermek
19. widely used Yaygın kullanılan
20. to continue to be influential Etkili olmaya devam etmek 21. to contribute much to the invention Çok gelişmesine katkı sağlamak 22. a reaction to the developments that
occurred in China Çin’de olan gelişmelere tepki
23. a book for consultation Danışma için bir kitap 24. current objective of botany Botaniğin şuandaki amacı
25. agricultural sectors Tarımsal sektörler
26. long history of the discipline Disiplinin uzun tarihi 27. to prevent certain plants
from catching diseases Hastalık kapmaktan belirli bitkileri korumak
28. in greater detail Daha detaylı
29. enhancing the experiments Deneylerin artması
30. to conduct an experiment Deney yapmak
31. the comparison of the studies Çalışmaları karşılaştırmak
32. the medical applications Medikal uygulamalar
33. influence Etki
34. influental Etkili
35. Inhale Nefes almak
36. 37. 38.
PARAGRAPH COMPLETION 1 "We are terrified of sharks, ...."
1. to be terrified of sharks Köpek balıklarından dehşete düşmek 2. thanks to their reputation Onların ünü sayesinde / yüzünden 3. as vicious killers Adı çıkmış (kötü) öldürücüler olarak
4. to appear to be rising Yükseliyor görünmek
5. unprovoked attacks worldwide Sebepsiz yaygın saldırılar
6. to shed new light on x X e ışık tutmak
7. enigmatic creatures Esrarengiz yaratıklar
8. to be seemingly vital to the seas Deniz için hayati görünüyor olmak 9. not as scary as you might think Düşündüğün kadar korkutucu değil 10. to be unlikely to attack the divers Dalgıçlara saldırma olasılığı düşük 11. to keep them in sight Onları göz önünde tutmak
12. novice divers Acemi dalgıçlar
13. to come face-to-face with the sharks Köpek balıklarıyla yüz yüze gelmek 14. a lesser known fact Daha az bilinen bir gerçek
15. a crucial role Hayati rol
16. protected waters Korunmuş sular
17. to be relatively harmless Nispeten zararsız
18. for long Uzun bir sure
19. to keep fish numbers down Balık sayılarını aşağıda tutmak 20. to degrade sea grass ecosystems Deniz otu ekosistemini bozmak 21.
22.
PARAGRAPH COMPLETION 2
"St. Valentine's Day is set aside for lovers..."
1. to be set aside for lovers Sevgililer için ayırmak / Bugün de sizin için
2. declaration of love Aşkın ilanı
3. to send anonymously İsimsiz (anaonim) bir şekilde göndermek 4. to put forward theories Teoriler ileri sürmek / Ortaya koymak 5. to refer the custom back to Roman times Gelenek Roma Dönemlerine dayanmakta
6. a Roman priest Bir Romalı rahip
7. to assist the Christian martyrs Hristiyan mağdurlara yardım etmek
8. during the persecutions Zulüm boyunca
9. to be caught and ordered to give up the Yakalanmak ve Hristiyan inancından
10. to refuse to do so Öyle yapmayı reddetmek
11. the cause of love Aşkın sebebi
12. to marry in spite of a ban Yasağa rağmen evlenmek 13. to flourish in cultures Kültürlerde yetişmek 14. a free choice of spouse Eşin özgür seçilmesi
15. to determine the real origin of the practice Uygulamanın gerçekkökenini belirlemek 16. to be promoted for commercial interest Ticari ilgi için teşvik edilmek
17. card manufacturers Kart üreticileri
18. to gain popularity Popülerite kazanmak
19. until recent decades Son 10-20 yıla kadar
20. Christian faith vazgeçmek için emir vermek
21. 22. 23. 24. 25.
2019 YÖKDİL İLKBAHAR - SOSYAL BİLİMLER PARAGRAPH 1
"Genealogical Tourism has been historically undervalued, ..."
1. historically undervalued Tarihsel olarak değerin altında
2. becoming recognised as a valuable tool Değerli bir araç olarak tanınmaya başlıyor
3. destination promotion Mekan reklemı
4. ancestors' origins Ataların kökeni
5. cultural heritage Kültürel miras
6. in addition to ...ya ek olarak
7. visits to graveyards Mezarlıklara ziyaretler
8. to see memorials and burial sites Anıtları ve gömü alanlarını görmek
9. as well as Hem de
10. to inspect historic records Tarihi kayıtları incelemek 11. becoming increasingly popular Giderek popular oluyor 12. a worldwide phenomenon Dünya geneli bir olay 13. communities removed from their
homelands Memleketlerinden taşınan(çıkartılan) toplumlar
14. mass emigration Bir zamanlarda toplu göç
15. Refugee / emigrant, immigrant,/ fugitive Mülteci
16. at some time Bir zamanlar
17. growing sub-sector of tourism Turizmin gelişen/büyüyen alt sektörü 18. sociological awareness Sosyolojik farkındalık
19. We currently live in a post-industrial society.
Şimdi endüstri sonrası toplumda yaşıyoruz
20. to receive attention Dikkat çekmek
21. to deserve Hak etmek
22. to consult historians Tarihçilere danışmak 23. to make enormous investments
in genealogical tourism
Gen turizmi çin devasa yatırım yapmak
24. various countries Çeşitli ülkeler
25. get to know different cultures Farklı kültürleri bilmek, tanımak 26. countries with intriguing histories İlgi çekici tarihleri olan ülkeler 27. diverse cultural traditions Çeşitli kültürel gelenekler 28. for certain reasons Belli sebeplerden dolayı
29. desire to do sth Bir şeyi yapma isteği
31. to discover one's lineage Birinin soyunu araştırmak
32. Main attractions Ana cazibe merkezleri
33. Spare Boşa harcamak
34. Intriguig İlgi çekici
35. Diverse Çeşitli
36. Duty Görev
37. On one side Bir yüzünde
38. On the other Diğer yüzünde
39. Then = in case = in that case Madem öyle, o halde 40. 41. 42. 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 52. 53. 54. 55. 56. 57. 58. 59. 60. 61. YÖKDİL 2018 İLKBAHAR
İmages on coins are not chosen randomly…
1. images coins Bozuk paralardaki resimler
2. chosen randomly Sıradan/gelişigüzel seçilmiş
3. to function as emblems of the country Ülkelerin amblemleri olarak fonksiyon bulmak
4. to mint coins Para basmak
5. political entity Europe Politik Avrupa varlığı 6. the double meaning is coincidental Çifte anlam tesadüfidir 7. the fortunes of mythical figure Mitolojik figürlerin zenginliği 8. intimately connected from antiquity Geçmişe sıkıca bağlandı 9. precise nature of their relationship was
contested the İlişkilerinin tam doğası tartışıldı
10. to suggest a clever play Akıllıca bir oyunu akla getirmek/önermek
11. In doing so Bunu yaparken
12. To mark new world order Yeni dünya düzenine işaret etmek
13. To provide the reassurance of continuity Devamlılığın güvencesini/garantisini sağlmk
14. Venerable tradition Saygıdeğer gelenek
16. Repetition of the symbol Sembolün tekrar edilmesi 17. To promote the European Union Avrupa Birliği’ni teşvik etmek
18. Indication Belirti, iz, gösterge
19. bear Taşımak, üstlenmek
20. promotes faith in continuity Sürekliliğe olan inancı teşvik eder. 21. Affirm A-Firmayı
doğruladi Doğrulamak
22. Word Formation Kelimeleri birleştirme
23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. EGYPTION KINGS
1. Heroic Egyption Kings Destansı Mısır Kralları
2. to find a skeletion Bir iskelet bulmak
3. extensive battle trauma Büyük savaş travması 4. to examine the injuries Yaraları tespit etmek
5. due to the injuries Yaralardan dolayı
6. previously Önceden
7. aggressive depictions ofter ruling class Yönetici sınıfın sinirli tasviri
8. first real evidence İlk gerçek kanıt
9. to join the army Orduya katılmak
10. to point to the kings Krallara işaret etmek
11. to impact our traditional perceptions Bizim geleneksel algılarımızı etkilemek
12. to get injured Yaralanmak
13. to fight in battle Savaşta dövüşmek
14. to be significant Önemli olmak
15. to focus on the injuries Yaralara odaklanmak 16. to portray the king in detail Kralı detaylıca tasvir etmek 17. such as… 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31.
32.
INTERNET – X RAY
1. It feels like… Hissettirebilir
2. tt our fingertips Bizim parmak uçlarımızda
3. to improve own knowledge Kendi bilgimizi artırmak 4. someone’s doubtful statements Birisinin şüpheli fadeleri 5. Italy’s undoubt importance İtalya’nın şüphesiz önemi
6. how much fat Ne kadar yağ
7. search engines Arama otoru
8. to acces the data Veri tabanına ulaşmak
9. limited to tendencies Eğilimlerle sınırlı
10. chemical make-up of the would Dünyanın kimyasal makyajı
11. immovable pieces of lab kit Labaratuar eşyasının taşınabilir parçaları
12. actually try to say Aslında söylemeye çalışmak
13. to be safe to drink İçmek için güvenli olmak
14. main function Ana fonksiyon
15. drawback of the technology Teknolojinin dezavantaJI / problemi
16. the best tittle En iyi başlık
17. to shine a spectrum Işık tayfını parlatmak
18. to bounce back Geriye sekmek
19. Say.. Diyelim ki..
20. to scan an apple Bir elmayı taramak
21. Each substance (water, sudaror fibre) Her bir madde 22. to respond to the light Işığa cevap vermek
23. In a inique way Tek bir yolla
24. the bonds within them Onların içindeki bağlar
25. to detect the wavelengths Dalga uzunluklarını tespit etmek 26. to identify a particular apple Belli bir elmayı tanımlamak
27. Unlike X- rays X- Rayların aksine
28. destructive radiation Yıkıcı radyasyon
29. 30. 31. 32.
2019 YÖKDİL İLKBAHAR SOSYAL BİLİMLER PARAGRAF 1
The term capital is often used to refer to money 1. Any asset thet can be readily, turned into
money Hızlıca paraya çevirilebilen herhangi bir varlık
2. On the strength of it = Because of Yüzünden
3. To set up businesses in this way Bu yolla işletmeleri kurmak 4. Emergence of institutions Kurumların ortaya çıkması 5. The conversion of assets Varlıkların dönüştürülmesi 6. To frustrate the emergence of local
capitalism Yerel Kapitalizmin ortaya çıkmasını engellemek
7. To change hands in the modern world Modern dünyada el değiştirmek 8. To have nothing in common Ortak hiçbir şeyleri olmamk 9. Greater capital accumulation Daha yüksek sermaye birikimi
11. To be hardly in need of productive
businessmen Üretici iş adamlarına ihtiyacı olmamak
12. regarding its consumtion Tüketimi ile ilgili
13. Customer Müşteri
14. Many inviduals Birçok birey
15. Self sufficient Kendi kendine yeterli
16. budget bütçe
17. consider Payı olmak
18. a team of exper Uzman bir ekip
19. By far Arkasından superlative alır. Açık ara
20. Cholera epidemic Kolera salgını
21. Sweeping Süpürmek, kasıp kavurmak
22. Accros Baştan başa
23. Rescue Kurtarma
24. Compleint Şikayet
25. More accessible Daha erişilebilir, ulaşılabilir 26.
27. 28. 29.
2019 YÖKDİL İLKBAHAR SOSYAL BİLİMLER PARAGRAF 2
Britain has not launched a rocket into for 50 years… (Britanta 50 yıldır uzaya roket atmadı) 1. Its share in the industry Endüstrideki payı
2. Withdrawal of the UK İngiltere’nin çekilmesi
3. Europe equivalent of America’s GPS Amerika!nın GPS inin Avrupa eş değeri
4. Post – Brexit Brexit sonrası
5. Commercially minded Ticari fikirli
6. Considerable benefitd from the space
industry Uzay endüstrisinin önemli faydaları
7. to make money from space tech Uzay teknolojisinden para yapmak 8. to compete with other countries Diğer ülkelerle rekabet etmek 9. It is no longer reliable Artık güvenilir değil
10. funded by the American government Amerikan hükümeti tarafından kuruldu 11. to exclude Britain from its space program Britanyanın uzay programından dışlanması 12. the project will suffer a lot Proje çok sıkıntılı olacak ??
13. Competition is over Yarışma bitti
14. Correctly Doğru olarak
15. Ignored tis fact Bu gerçeği gözardı etmek
16. To Suggest = show Göstermek
17. In terms of Açısından, bakımından, yönüyle
18. A common history Ortak tarih
19. A common language Ortak dil
20. A common currency Ortak para birimi
21. A common nationality Ortak milliyet
22. Common identitiy Ortak kimlik
23. Common Yaygın / Ortak
24. bond Bağ, ilişki
26. 27. 28. 29.
2019 YÖKDİL İLKBAHAR-SOSYAL BİLİMLER PARAGRAPH 5 "In any socio-cultural milieu, people may be occupied in gossip..."
1. socio-cultural milieu Sosyo kültürel çevre
2. to be occupied in gossip Dedikodu ile meşgul olmak
3. for a substantial part of their everyday lives Günlük yaşamlarının önemli bir parçası için 4. to appreciate the significance of gossip Dedikodunun önemini takdir etmek
5. nevertheless Yine de, ancak
6. sustained analysis Sürekli analiz
7. to remain intermittent Aralıklı kalmak
8. Three broadly distinct views emerged. 3 farklı bakış açısı ortaya çıktı
9. functionalist İşlevselciler
10. transactionalist İnsanlar arasıcılık
11. sanctioned process Onaylanmış süreç
12. customary rules Geleneksel kurallar
13. notably Böylece
14. a constant communal evaluation Sürekli toplumsal evrim
15. reaffirmation of behaviour Davranışın tekrarının onaylanması
16. the competing cliques Çekişen gruplar
17. aspiring individuals İlham veren bireyler
18. through gossip Dedikodu aracılığıyla
19. outwardly Görünüşte
20. a show of harmony and friendship Uyumun ve arkadaşlığın göstergesi
21. a number of Çok sayıdda
22. The number of ….. bir sayının sayısı
23. In certain pertinent ways Belli başlı açılardan
24. Welfare Refah
25. World population increased Dünya nüfusu yükseldi
26. Throughout in era Bu dönem boyunca
27. Food shortages Yiyecek kıtlığı
28. Malnutrition / persisted Yetersiz beslenme / sürmüştür - kalıcı
29. Famines were caused Kıtlıklara neden oldu
30. Failed economic politicies Başarısız ekonomik politikalar
31. such as drought Kuraklık gibi
1. on behalf of + THAT (özne) Adına
2. assumed Farzetnek
3. emphasize Vurgulamak
4. for the sake of Hatırına
5. No matter who Kim olursan ol
6. No matter what Ne olursan ol
7. No matter how Nasıl olursan ol
8. No matter…… w.. ……. olursan ol
9. Contrary popular steroid Popüler Steroidlerin aksine
10. Due to + NOUN -den dolayı, Dolayısıyla
11. Under preesure for time Zaman baskısı altında olmak
12. the white person’s territory Beyaz adamların bölgesi
13. the white person’s grave Beyaz adamların mezarı
14. So that Olsun diye
15. increasing artan
16. rate of extinction in species Türlerin/soyun Yok olma oranı
17. Has not dropped Düşmedi
18. fully comprehend Tamamen kavramak
19. Conducted Deney
20. Bone density Kemik yoğunluğu
21. lifestyle measure Yaşam tarzı önlemleri
22. Individual’s general health Kişinin genel sağlığı
23. gets necessary nutrients through alternative foods Gerekli besinleri alternatif yiyeceklerle alma
24. virtually all country Neredeyse tüm ülke
25. deputy in parliament Parlementoda vekil
26. Underpaid menial jobs Düşük ücretli rutin işler
27. Immortalize ölümsüzleştirmek
28. numerous Sayısız, çeşitli
29. Standard of living of the poor Fakirler için yaşam standartı
30. To improved very little Çok az gelişmek
31. substance causing the allergy Alerjiye neden olan madde
32. puberty Ergenlik dönemi
33. Immune system’s Bağışıklık sistemi
34. whereby Vasıtasıyla, aracılığıyla
35. To contain humor Acı/mizah içermek
36. wildlife Vahşi yaşam / yaban hayatı
38. In terms of Açısından (benim açımdan vs..)
39. science finction show Bilim kurgu show
40. Monitoring = observe izleme
41. An familiar Aşina olmayan
42. Which mean Bu demek ki
43. Ships a big threat for dolphins Gemiler Yunuslar için büyük bir tehdit
44. Little respect Az saygı
45. Likely
probably, perhaps, presumably, easily, presumedly muhtemelen 46. Initially / first
primarily, firstly, first of all, at first Ilk başta
47. to provide redundancy of comminication Haberleşmenin fazlalığını sağlamak
48. date back to 6. Century 6. yüzyıla dayanmak
49. yet are still standing Hala ayakta
50. earthquake-prone areas Deprem bölgesi
51.responsible,
liable, in charge of, accountable, managing, answerable Sorumluluk sahibi 52. 70 percent of the Earth!s surface liquid Dünyanın %70 I su
53. Water scarciyt Su eksikliği
54. Prejiduce Ön yargı
55. Being raised harsh and resrictive famillies Sert ve kısıtlayıcı ailede olmak/yetişmek
56. Physcal appearence Fiziksel farklılık
57. Personal traits Kişisel özellikler
58. Renew able energy Yenilenebilir enerji
59. potentially a means of combating global warning Potansiyel olarak küresel uyarıyla mücadele etme aracı
60. Accurate Doğru, net
61. Sustainable technologies Sürdürülebilir teknoloji
62. Establish = set up Kurmak
63. Save money In the long run Uzun vadede tasarruf eder
64. Crime of the rich and powerful Zenginlerin ve suçluların suçları
65. Prior to öncesinde
66. Conventional = traditional geleneksel
67. Countryside or in the city Şehirde veya kırsalda
68. landlocked Denize kıyısı olmayan
69. playgiarism intihal
70. heartbeat Kalp atışı
72. Weapon silah
73. major features Başlıca özellikler
74. But for Yardımın olmasaydı
75. What if = What happen if Ya olursa
76. Only if = on condition that Olması koşuluyla
77. If only = I wish Keşke
78. However you like Nasıl istersen
79. Task = duty görev
80. Competence Komutan patencilere yetkiyi verdi Yerki 81. Collect (Kolları ile doplamak) toplamak
82. Confirm Onaylamak
83. Convince Ikna olmak
84. Condemn Kınamak
85. conduct Yönetmek, hareket
86. Consult Danışmak
87. Consume Con suyu tüket Tüketmek
88. Consider Düşünmek
89. Consent Razı olmak
90. Contested Contes itiraz et İtiraz
91. Convey Taşımak, nakletmek
92. Conserve Korumak, muhafaza etmek
93. Confine Sınırlandırmak
94. Confiscate El koymak, müsadere
95. Continent (Con Tinayla KITAYI gezdi) Kıta 96. Coincidental coin danteli Tesadüfen yapt tesadüfi
97. lack of access Erişim eksikliği
98. located Yer alan, bulunan
99. Trepass paspası Çiğnemek Çiğnemek
100. Pik up pikapa birini al Birini arabayla almak 101. Drop off dropları arabayla bırak Birini arabayla bırakmak 100.Discourse about ancient things Antik şeylerin yönelimi
101. Global urbanisation Küresel kentleşme
102. by 2050 projected 2050 yılına kadar öngörülen
103. for sustainability Sürdürülebilirlik için
104. forefront of the battle Savaşın ön cephesi
105.Urben areas Kentsel bölgeler
107. projected urbanisation Tahmin edilem kentleşme
108. exceed the limit Limiti aşmak
109.only a much closer collaboration Sadece çok yakından bir işbirliği 110. more efficent transportation system daha verimli taşıma sistemi
111. abundant supply of food and water Bol miktarda yiyecek ve su kaynağı
112. be deliberately tought Kasten düşünülmüş olmak
113.Each of them Onların her biri
114. 115. 116. 117.
PHRASAL VERBS
1. Put Koymak2. Put up Misafir etmek, artırmak, asmak, şemsiyeyi açmak
3. put down Yere koymak, indirmek, düşürmek
4. Put out Söndürmek
5. Put off =post on Uzak olmak, ertelemek
6. Put on Giyinmek, kilo almak
7. Put away Bir kenara koymak (para), derleyip toparlamak(eşye), silip süpürmek
8. Put though Telefona bağlamak
9. Turn Çevirmek
10. Turn up (saga çevirmek) Açmak (sesi derece), varmak 11. Turn out (döndü döndü ortaya çıktı) Ortaya çıkmak
12. Turn off (sola çevirmek) Kapamak
13. Turn down (aşağı çevirmek) Kısmak (sesi derece), geri çevirmek
14. Turn on Açmak (sesi derece,ışık),
15. Get Almak
16. Get up Yataktan kalkmak
17. Get in Otomobile binmek
18. Get out / of car --dan inmek / defol
20. Get off (Basamağa, üstüne basarak inmek) Inmek (merdivenli toplu taşıma araçlardan)
21. Get over İyileşmek, hastalığı atlatmak
22. Get down = let down Hayal kırıklığına uğramak
23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. Away Uzakta
30. Back away = retreat = move backwars /ordu …. Geri çekilmek
31. Blazea way = burn fiercesly (Blaze . ateş) Ateşin tutuşması
32. Clear away = tidy up = lay aside Etrafı toparlamak
33. Die away Sesin ve gürültünün azalması
34. Drop away = get smaller in number Sayıca azalmak
35. Gamble away = lose noney gambling Kumarda para kaybetmek / para çar çur etmek
36. Get away = escape Kaçmak
37. Give away = distribute freely Bağış yapmak 38. Pass away = die (Uzaklara geçmek) Ölmek
39. Put away Düzenlemek, bir kenara koymak
40. Rot away Çürümek
41. Scare away Korkutmak
42. Throw away = discard = get rid of sth Atmak, elden çıkarmak 43. While away = pass time idly Zaman öldürmek
44. Work away = keep working Çalışmaya dalmak, sürekli çalışmak
45. Off Uzaklaştırmak
46. Bring off Zorluklara ragmen başarmak
47. Brush off (bush fırça) Tazunu almak
48. Call off = cansel İptal etmek
49. Carry off Bir şeyi alıp götürmek, çalmak, başarmak
50. Clear off = go away Def ol
51. Cross off Adını listeden çıkarmak
52. Doze off = begin to sleep Uyuklamak
53. Drive off = leave in a whicle Vasıtadayken/ bir yerdeyken ayrılmak
54. Drop off Arabayla birini bir yere bırakmak
55. Dust off Pratik yapmak (lisan ya da derste)
56. Get off = leave bus, train.. = Toplu taşıma araçlarından inmek
57. Give off Yaymak (ısı, ışık)
58. Go off Patlamak, bozulmak
59. Let off = not punish Salıvermek, ceza vermemek
60. Live off Birinin geliriylr geçinmek
61. pull off Başarmak, zafer kazanmak
62. Put off Ertelemek, rahatsız etmek, caydırmak
63. Run off Kaçmak, toz olmak, kopya çoğaltmak
64. See off Uğurlamak
65. Sell off Tümünü satmak
67. show off Gösteriş yapmak, hava atmak
68. Strug off Omuz silkmek, umursamamak
69. Snatch off Kapıp kaçmak
70. Take off Elbiseyi çıkartmak, havalanmak(uçak, kuş vb)
71. Turn off Kapamak (elektrikli aletleri..)
72. Ward off Bir kişiyi ya da şeyi uzaklaştırmak
73.
74. Takes shape Şekil almak
75. Vice manager Müdür yardımcısı
76. Annual meeting Yıllık toplantı
77. 78. 79. 80. 81. 82. 83. 84. 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91. 92. 93.
PRACTICAL WAYS
Eğer; procedure, tecnic, means, aracılığıyla gbi kelimeler varsa mutlaka BY WHICH kullan Case, situation, sector, built, field, … IN WHICH
Cümlede identified, detemin veya recognize varsa ONCE olmalı ; ile , arasına ;…….., zarf gelir
Because cümle başına geldiği zaman “…. Olduğu için” anlamı verir.
FANTBOYS dan önce ve sonra tam cümle olmalı. Hatta boşuktan önce genelde virgül gelir.
NOR Bağlacının önündeki cümle olumsuz olmalıdır. Sonraki bölüm ise devrik yapıda olmalıdır.
Olumsuz fiillerde THAT ile başlayan Noun Clause kullanılmaz. Olumsuz fiillerde WHETHER kullanılır.
QUESTİONS gibi Sorulu cümlelerde WHETHER kullanılır.
*
IN THAT Açıdan, bakımından, yönünden.. Benzerlk ve farklılık olan cümlelerden sonar gelir, While, where as : zıtlık, karşıtlık, tezatlık verir. Bölümler birbiriyle uyumsuz ya da zıt olacakAkışı bozan cümle sorularındaönce işaret sıfatlarına bakılır. Zaman uyumları ve sık tekrar edilen kelimeler göz önünde bulundurulur.
Bilimsel gerçekle ilgili metinler present simple olmalı.
Çeviri sorularında cümlenin başına yani özneden önce tarih veya herhangi bir zarf verilmişse çeviride de bu yapılar cümlenin başında olmalıdır.
2 olan şeyin sonuncusu THE OUTHER dir. Sonuncu biliniyorsa ”Another” olmaz.
Prepositiondan sonra IF gelmez, Whether gelebilir. Cümle başında özne olarak IF olmaz
If……or not kalıbı bileşik olamazken; whwther……or not veye whether or not şekli kullanılabilir.
NOUN CLAUSE Fiilden sonra gelirler, cümle başında olabilirler. Prp dan sonra THAT gelemez ama The Fact That gelebilir.
RELATIVE CLAUSE İsimden sonra gelirler. Cümle başında olamazlar.
NOUN CLAUSE 1. That - The Fact that Birbirinin yerine kullanırlar, ancak; Cümle IT ile başlıyorsa sadece THAT olur
-ması , - mesi, -dığı, -diği, -cağı, ceği
2. WH… soru kelimeleri ile,
3. Whether - If ile yapılır.
IF ile WILL kullanılmazken noun clause yapılarında IF ile WILL kullanılabilir. Prepositiondan sonar THAT gelmez, THE FACT THAT gelir.
Her türlü noun clauseden sonra gelen fiil tekil olmalı
noun clausede het türlü soru kelimesinden sonra Özne + Fiil kullanılır. (WHAT ın istisnaları var) WH.. ile başlayan soru kelimelerinden sonra TO kullanılır..
Hangisini darken WHATEVER,
şunlardan hangisini darken WHICHEVER kullanılır. It is + …. ..That..
It was + ,,,, ..That..
Boşluktan sonra sıfat varsa boşluğa HOW gelebilir. ….HOW… + Sıfat WHOM dan sonra fiil gelmez
Çevirilere THAT kalimesinden sonra başlanır.
Nesne durumunda olan THAT atılabilir, cümle başındaki THAT atılamaz. Her tür soru kelimesinden sonra TO gelir. WH.. + TO
Noun clausede …..boşluktan sonra özne yoksa ya WHAT ya WHICH gelir
RELATIVE CLAUSE Hangi sorusuna cevap verir That – Who –Whom - Which ile yapılır. Sadece Who –Whom - Which soru kelimeleri kullanılır
! ! !
İnsanları bir cümle ile tanımlayacak olursak bu cümlelerin başına That – Who –Whom gelir. WHOM dan sonra Cümle gelmelidir.Fiil gelmez!
İnsan dışı varlıkları bir cümle ile tanımlayacak olursak bu cümlelerin başına Which – That gelir. Boşluğun önünde isim varsa ve onun da önünde The first gibi bir yapı varsa boşluğa TO ile başlayan yapı gelir. T he first Person ….TO ……….
Process + İn – by – on Which
With + Whom öncesine sadece Which ile Whom preposiyion alır. Who – That – Whom dan sonra cümle gelirse bu kelimeler kaldırılabilir.
2 tane özne bir araya gelmişse brada bir tanımlama vardır ve Who – That – Whom ya da Which atlmıştr.
WHOSE = the noun + of Which / of Whom the
+
isim varsa of Which ya da of Whom gelir Soru cümlesinde boşluğa …him, her, my,,,,,,,,, gibi iyelik bildiren kelimeler geldiğinde anlam bozulmuyorsaboşluğa WHOSE getirilebilir. Söz konusu insan ise of whom,
Söz konusu insan dışı varlıklar ise on which kullanılır.
QUANTIFIERS yapılarından sonra Which - Whom – Whose kullanılır. Some, many, a lot, few ……
+
Which - Whom – WhoseWhom dan sonra tek başına fiil gelmezken miktar ifadeleriyle kullanılan Whom dan sonra gelebilir FANTBOYS dan sonra özne olmaz
Too + Adj /Adv To + V1
So + Adj /Adv + S V O
So + a few/a little/ many.. + S V O Tired as he was = although he was tired In that virgül olmadan kullanılır
https://www.youtube.com/watch?v=Yf2EjSaxnuw moda dil
https://www.youtube.com/watch?v=1KRTjJWAqSI en kral 10 Son bir kez daha izle ! https://www.youtube.com/watch?v=1Fr8dODf9wE bağlaçlar 1 8
https://www.youtube.com/watch?v=ayezr161z4w bağlaçlar 2 https://www.youtube.com/watch?v=9z7x2rkPRKQ Kelime ezberleme 8