S O 5 0 ta
Model Heykeliyle
Konuştu..
---
---(19 - 11 - 937 Adana )
A ziz m isafir, heykelini ziy are t etti. A ra la rın d a kalan ince, belirsiz b ir gülümseme d ilile heykel ve model selâm laş tılar.
M is a fir, belki de yen i ytizlerle karşılaşacağın ı zannet mişti. Ö y le olm adı. H eyk elin çevresinde dizilen ler arasınd a b a y ra k tutan askeri tanıdı, b a y ra ğ ı öpen kızı tanıdı. B ir i oğlu, öbllrli kızıyd ı.
V urulm uş erkeğinin elinden silâhı k a v r a y ıp alan genç k a dını tanım akta tereddüd eder gibi oldu. Sonra h atırlad ı ki bu, başka b ir y e rd e mermi taşır gördtlğtl k a d ın d ır. O kadın da, o erkek te silâh ark ad a şlarıy d ı.
En çok dllşUndüğU, elinde o k lar tutan delikanlı oldu. Son ra onu da oklarından tanıdı. On beş y ıl önceki destanın kahram anlarından kalm a o k lar en değerli baba m irası v e y a arm ağanı o lara k p ay la şılırk e n altı tanesi de bu d elik a n lıya düşmüştü.
B u o k larla delikanlının ne yapm ak niyetinde olduğunu sorsayd ı şu cevabı alırd ı :
— B u dördünü yurdu n d ört bucağından sana çıkan y o l la ra koyacağım , a ltla rın a “ Ç a n k a y a y a g id er.,, y a z ısı y a z ıla cak.. okunaklı b ir y a z ıy la .
G Ö R Ü Ş L E R
B u beşincisi senin parm ağının gösterdiği istikam eti gö terecek. A ltın a “ Y a rın a gider. ,, yazacağım .
O zaman o, m erak edip altın cısın ı soracaktı :
— Bunu da bu bölüşm ede kendilerine p a y çıkm adığını gö rerek mahzun olacak düşm anların için saklıyacağım .
O kendi abidesini b ö yle gezdi, b ö yle dolaştı. H e y k e l lerle de m uhakkak ki böylece konuştu. F a k a t biz duym adık.
Y o lla r d a , Ç u ku ro vad an kendisini görm eğe koşan k a la b a lık ların kald ırd ığı ince toz bulutu içinde yüzünün çizgilerini vuzuh ile görem edik.
O , sav a şların toz ve duman ta b a k a la rı arasın d a da böyle görünürdü.
O gün nice genç, götürm ezler k o rk u siv le, m ektepten k a ç tı. B a b asın ı görmeğe g itti. O gün a lk ışla r, o gün “ Y a ş a ! ,, se sle ri vol kesti.
O gün dikkat etm işse a lk ışla r arasın d a n asırlı işçi elle rin in, kalem tutm ayı da, silâh tutm ayı da ayn ı k o la y lık la 3 a- pan delikanlı ellerinin, şefkatin de, kudretin de tim sali olan kadın ve genç kız ellerinin alk ışların ı, minimini çocuk ellerinin körpe a lk ışların ı duym uştur. V e bun lard a cenubun sıcak sa- mimİ3retini tanım ıştır.
O gün d ik k at etm işse “ Y aşasın ! ,, sesleri içinde cana 3rakın kadın seslerini, yum uşak çocuk seslerini, gür delikanlı seslerini, tarihin sesi olmuş ihtİN'ar seslerini duymuş ve b u n lar da cenubun sıcak dilini, tatlı şivesini tanım ıştır.
O gün yollard an k alkan toz, Ç ukurovan ın , aziz m isafirini kucaklam ak arzusuydu. hoş görsün.
O gün otosunu b ir d a k ik a durduran çamur Ç u kurova- nın yurdun en büyük oğlunu bağrında b ir d ak ik a fa z la tutm ak isteğiyd i. Hoş görsün.
O gün o ay rıld ık ta n sonra hüzünlü kalan gözler heykele baksay'd ılar tuncun başını modelinin gittiği istikam ete dönmüş gö rürlerdi.
A S Y A
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi