• Sonuç bulunamadı

Kitapla okur göğüs göğüse buluştu:13. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı'nın ardından

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kitapla okur göğüs göğüse buluştu:13. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı'nın ardından"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA CUMHURİYET “ « '» — --- r r

12_________________________________________ KULTUR

13.TÜYAP I

stanbul

kitap

fuari

nin

ardindan

16 KASIM 1994 ÇARŞAMBA

PELİN ÖZER/ GAMZE VARIM____________ “Yanan Tepebaşı Dram Tiyatrosu’nun yerine otoparklar yapıldı. Biz zaman içerisinde bu otoparktan, bu beton yığınından yıl yıl alanlar çalarak, burayı yalnız Türkiye’nin değil son iki yddır Avrupa’nın en büyük tüketiciye yönelik kitap fuarına çevirdik.

Düşmanlarımız çatlasın” Bu sözler, TÜYAP Genel

Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu 'na ait. Geçen hafta 13 yaşını da geride bırakan TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı, bir avuç insanın büyük özverileriyle

genişledi ve sonuçta artık patlama noktasına geldi. İstanbul Kitap Fuarı bu yıl da çok görkemli bir şekilde kapılarını kapadı ve bir yıllık “dinlenme

süreci”«e girdi.

“Dünyanın 9 gün için açılan en büyük kitabevi”

olarak da tanımlanan 13. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı, bu yıl tam anlamıyla kitapseverlerin

•izdihamı’«« uğradı.

Fuar süresince ilk kez bu yıl TÜYAP in önünde uzun kuyruklar oluştu, özellikle gençlerden oluşan okur kitlesi fuar alanını doldurdu ve böylece büyük bir patlama yaşandı. Hatta cumartesi günü yapılan

asılsız bomba ihbarı bile bu coşkuyu etkilemedi.

‘Kitapla okur’«« buluşması oldukça sıcak ve yakın

oldu. Bu, kuşkusuz özlenen bir buluşmaydı ancak kalabalığın ‘izdiham’ boyutuna ulaşması, fuarın ardından en çok tartışılan konuların başında geliyordu. Özellikle hafta sonları “yüzer- gezer

okur "hırın da yoğun ilgisiyle karşılaşan fuar en

görkemli yılını yaşadı.

Kimilerinin "Panayır anlayışı egemen " sözleriyle eleştirdiğifuara medyanın bu yıl beklenenden fazla ilgi göstermesi de kalabalığın oluşmasında etkili oldu. Özellikle “5 Nisan tasarruf tedbirleri”«/«

ardından umutsuzluk içine düşen yayınevleri bu fuarla birlikte kan tazelediler ve kısa sürede

tahminlerinin üzerinde satış yapmanın mutluluğunu yaşadılar. Gerek okur-kitap, gerekse okur- yayınevi

ilişkileri kalabalık yüzünden bu yıl askıya alındı. Kimilen, “kitaba dair hayati sorunlar”;« olduğu bir dönemde bu fuarın büyük bir “ymüssemu”olduğunu iddia etti.

Fuar geniş mekanlarda yapılmalı

Yıl boyunca okurlarıyla karşılaşamayan ve iletişim kurma fırsatı bulamayan yayıncılar ve fuarı

gezenlerin buluştukları ortak nokta, ‘fuarın artık çok

daha geniş mekânlarda’ yapılmasının gerekliliğiydi.

Tüm olumlu ve olumsuz yorumlara karşın, fuarın kitapla çok yakın ilişki içinde olmayan insanlara da kitapla tanışmak ve merak uyandırmak açısından etkili olduğunu umuyoruz.

13. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı ’nın genel bir değerlendirmesini yapabilmek amacıyla yayınevi yetkililerine ve fiıarı gezenlere bazı sorular yönelttik. Amacımız, bu “yoğun ilgi”«/« nedenlerini araştırmak ve “nitelik açısından” /ıwn« genel bir

değerlendirmesini sunmaktı.

Bu yıl okur daha nitelikli

NURHAN KAVUZLU (ADAM YAYINLARI): Geçen yıllara oranla

satılan kitap adedi ve ciro açısından bu yıl ciddi bir artış var; okur daha nitelikli. Hafta içi gelen okurlar çok daha ilgili, ne alacağını bili­ yor. Hafta son­ ları çok kalaba­ lık oluyor, ama bu satışı etkile­ miyor. Bizim daha önce sa­ tış la r ım ız d a hep belli kitap­ lar vardı: Aziz

Nesin, Nâzım Hikmet, Orhan Veli

gibi... Biz bu yıl diğer kitapların da fuarda alındığını gördük. Depoda duran kitaplar da sorulmaya başlan­ dı. Geçen yıl çok sattığımız kitaplar bu yıl fazla satılmadı. Diğer kitap­ larımızın kıpırdaması sevindirici ol­ du. Bu, bilinçli bir seçim olduğu­ nun kanıtıydı.

Kitapla okur göğüs göğüse buluştu

ÜMİT KIVANÇ {İLETİŞİM YA­ YINLARI): Türkiye’de hareketli bir

edebiyat ve kitap ortamı yok. Biz kitapları çıkarıyoruz, gidiyor. Bun­ ları kimler alıyor, niye alıyor, alır­ ken nesine bakıyor; bunları hiç bil­ miyoruz. Bunları görebildiğimiz tek yer fuar. Fuarda satış faslı çok önemli. Kitap sektörü çok zor işle­ yen bir sektördür ve her zaman na­ kit sıkıntısı vardır. Bu kadar nakiti elde edebildiği bir dönem, yayınev­ leri için ferahlık sağlıyor. Bu açıdan fuar, vazgeçilebilir bir şey değil. Bazı okurlar geliyor, onlara yeni ki­

tapları gösteri­ yorsunuz. O da size ‘Hayır, ben

onu biliyorum, o geçen ay çıktı’ diyor. O kadar bilgili adamlar geliyor, hangi yayınevinin ne tür kitapları ol­ duğunu biliyor. Bir de bunun yanı sıra her sene ilk defa gelen in­ sanlar oluyor. Gelip ‘Edebiyat kita­ bı var mı?’ diye sorabiliyorlar. Bu sene bir tek kötü olay var: Burası artık izdihama ulaştı. İnsanlar aşın kalabalıktan gezip standlara baka­ mıyorlar. Kitapla okur ‘göğüs göğü­ se’ buluştu, tabii temas sıcak ve ya­ kın oldu. Fuar iyi bir şey, ama bu koşullarda artık devam edemez. İn­ san kitap almasa da dolaşabilmeli. O kadar kalabalık ki, biz burada okurlarımızla konuşma fırsatı da bulamadık. Kalabalık ve Fiziki zor­ luklar nedeniyle bu yıl fuar işlevini tam olarak yerine getiremedi.’

Fuar, okurun merakını gıdıklıyor

MEHMET GÜRELİ (NİSAN YAYINLARI): Bu sene fazla kitap

basmadığımızdan bizim için kriter­ ler pek belli değil. Yine sayı arttı, yine ilgi var. Ama karşımızda çok büyük bir kitap okuru var mı, emin değilim. Bir kere bizim yayınevinin yerini bulamı­ yorlar, az araş­ tırma yapıyor­ lar. Ülkede faz­ la gezilecek hoş yer yok. Bir panayır an­ layışıyla geli­ yorlar. Burası insanların se­ vinç duydukla­ rı bir yer gibi. Bunların sürmesi la­ zım. Bu dolaşmalarda amaç kitap olmasa bile yavaş yavaş kitaba yak­ laşma, kitabı karıştırma, kitapla bir buluşma bile olabilir. Bazıları kitap­ la ilk defa burada buluşuyor, ama gerçek okuyucu burada her zaman aradığını buluyor, hatta fuarı bekle­ miyor bile. Gerçek okuyucu gider, kitapçısından kitabını alır, kovalar, . indirimli alır. Meraklı kişi olmak la­ zım. Tabii burası merakı gıdıklıyor. Fuarda çok kitap olduğu için, insan pek çok şeyi bilmediğini görüyor burada.

Medyanın ilgisi etkili oldu

FİLİZ NAY1R (VARLIK YA­ YINLARI): Bu yılki fuar daha ön­

ceki fuarlara göre canlı geçti diye­ bilirim. Bunda medyanın ilgisi etkili oldu. Ba­ zı dergiler özel ek verdiler, okurları yön­ lendirdiler, rad­ yolardan sık sık anonslar yapıldı. Gezen kişi sayısının artmasının nedenini buna bağlıyo­ rum. Bu yıl gelen insanlar ne istedi­ ğini bilerek geldi. Bir kısmı gelip

broşür topladı. Daha bilinçli, daha alıcı bir kitle geldi fuara. Tabii ara­ da yüzer-gezer okur da vardı. Tavsi­ ye isteyenler, bir yıl önce gelip önerdiğimiz kitapları beğenip bu yıl yeniden öneri isteyenler vardı. Tabii bunlar okurla bağlantı açısından mutlu edici sonuçlar.

Geniş mekanda uzun süreli fuar

AYŞE SİLİVRİ (YAPI KREDİ YAYINLARI): Doğal olarak listesi­

ni her yayınevinden seçmiş, ne ala­ cağını bilen çok bilinçli okur var. Dikkatle tüm standları inceleyip, tek tek bakıp, kendi isteklerini se­ çen okurlar var. Bir de, kendini ilgi­ lendiren ilgilendirmeyen her şeye bakıp hiçbir alışveriş yapmadan gi­ den okur var. Ama ben fiıan onlara da bir hizmet olarak görüyorum. Belki görsel olarak zihninde yerle­ şir, sonra hatırlar ve alır diye düşü­ nüyorum. Okurla bizim buluşma­ mız çok güzel oldu, o bağlamda çok mutluyum. Özellikle her sınıf­ tan ve yaştan öğrencinin geldiğini hesaba katarsak bu alanın çok ye­ tersiz olduğunu, burada çalışmanın hem bizler hem gezenler için bir eziyet olduğunu düşünüyorum . Çünkü eminim ki birçok kişi kapı­ dan döndü ya da içeriden çıkıp gitti, önü kalabalık olan standlara bir da­ ha gelmediler. Dileğim, bir dahaki sene bunun beş misli, bağımsız bir alanda, daha uzun süreli bir kitap fuarının düzenlenmesi.

Umutsuzduk, ama en başardı fuar oldu

ERDAL ÖZ (CAN YAYINLA­ RI): 12 Eylül belasıyla beraber Tür­

kiye’de okurla kitabın kopuşu yaşandı. 12 Ey­ lül belası hâlâ devam ediyor. Bir de bunun üzerine 5 Nisan Kararları ekle­ nince okurla yayınevi kop­ muş durumda. Yani yayıncılık

çöküş aylan yaşadı. Bu fuara katı­ lırken çok umutsuzduk. Fakat bü­ yük bir patlamayla karşı karşıyayız. Hiçbir yıl görmediğimiz bir ilgiyle karşılaştık. Okurun böyle bir topar­ lanışını tam çözemiyorum, çünkü okurların yüzde sekseni öğrenci.

Geri kalan yüzde yirmisi de genç. Yani dar gelirli insanlar. Açık söyle- yim, bugünkü koşullarda bu kitap fiyatları bu insanlar için çok yük­ sek. Ama bu fiyatlara onları alıştır­ maktan başka çare yok. Alışamaya- caklarını sanırken biz bu ilgiyle çok mutlu olduk ve şaşırdık. Dilerim devam eder, çünkü büyük bir umut­ suzluk içindeydi yayıncılık. Bu fuar en başanlı fuar oldu. Biz ancak bu­ rada pazarlama yapıyoruz, ama bi­ zim için pazarlama çok da önemli değil.

Çünkü biz okurlarımızı görmüyo­ ruz, onları ancak fuarda görüyoruz. Bu fuarın belirttiği çok somut so­ nuçlardan biri de İstanbul’da hâlâ doğru düzgün kitabevi olmayışı. Eğer İstanbul’da kitabevleri olsaydı bu kalabalığı burada göremezdiniz. Örneğin Ankara, kitabevi bakımın­ dan çok zengin bir kentimiz. Orada fuar başarılı olamıyor, olamaz da zaten. Ama İstanbul’da doğru düz­ gün kitaevi olana dek fuar kalaba­ lıklaşmaya devam edecek. Burası, İstanbul’un yılda bir kez açılan ko­ caman bir kitabevi. Okurlar çok bi­ linçli, yayınevini bilerek geliyor, fi­ yatlardan şikâyet etmiyorlar. Zaman zaman şaşkınlık yaşıyorlar, çünkü hiç görmedikleri kitaplarımız var. 650 çeşit kitabımızı siz hangi kita- bevinde görebilirsiniz? Biz de bu yüzden katılıyoruz zaten.

Fuardan herkes memnun

RAŞİT ÇA- VAŞ (OĞLAK YAYINLARI):

Biz fuardan çok mem nu­ nuz. Herkes de m em nunm uş. Kitaplarımızın pahalı olması­ na rağmen çok sattığına inanı­

yoruz. Bu da herhalde kaliteye veri­ len primin yükseldiğine bir işarettir. Daha da yükseleceğine inanıyorum. Bizim okurlarımız kesinlikle çok bilinçli, çünkü bu kadar çok parayı bilinçsizce harcayacak okur kitle­ miz yok bizim.

Kitaba dair hayati sorunlar var

ÖMER FARUK (AYRINTI YAYINLARI): Bence tam anla­

mıyla bir “yanılsama” yaşıyoruz! Şöyle ki; gazetelere, televizyonlara bakarsanız, sanki Güneydoğu’da sa­ vaş yoktur. Günde 20-30 insan öl­ memektedir. Her şey güllük gülis­ tanlıktır. Aynı şey fuar için de ge­ çerli. Bu yıl fuarı 336 bin kişi ziya­ ret etmiş. TÜYAP’m basın bildirisi­ ne bakılırsa “...kitap satışları rekor

bir düzeye ulaşmış...” Bu açıklama­

lara göre Türkiye’de kitaba dair bir sorun yaşanmamaktadır. İnsanlar düşündükleri için hapse atılmamak- ta; yayıncılar, yazarlar para cezala­ rına çarptınlmamaktadır.

Ve kitap basım rakamları sanki on binlerle telaffuz edilecek bir dü­ zeye ulaşmıştır. Medya bütün bir yıl kitaba dair herhangi bir kültürel fa­ aliyet içinde olmamaktadır. Bir tek fuar sırasında kitaba ilgi göstermek­ te ve fuarı gezen insan sayısının çokluğuna bakarak kitaba dair bir sorunun olmadığı “yanılsamasını” yaşamaktadır.

Bu da sorunu gizlemekten başka bir şeye yaramamaktadır bence. Oysa kitaba dair hayati sorunlar vardır! Yazılı kültür hızla gerile­ mekte, hayatımız salt seyir ilişkisi­ ne indirgenen bir yüzeyselliğe itil­ mektedir. Burada gerçek bir kültür çoğalması yaşadığımızdan söz et­ mek bence pek mümkün değil. Biz, gelen okura yalnızca tezgâhtarlık yapabiliyoruz.

Bu kalabalıkta daha fazla bir şey yapma imkanımız yok. Gelen okur medyanın yönlendirmesi yüzünden bizden sırf indirimli kitap almak duygusuyla buraya geliyor. Oysa biz kitapları hazırlarken, tanımadı­ ğımız, bilmediğimiz o meçhul şa­ hısla karşılaşmak istiyoruz. Kitapla­ rımızın o insanlardaki yolculukları­

nı merak ediyoruz.

Kitap sektörü öyle bir sekför ki diğer sektörlerde insan piyasaya bir ürün çıkarmak istediği zaman hedef kitlenin cinsiyeti, yaşı, okuduğu ga­ zeteleri hesaplar, piyasaya çıkarır ve satışını yapar.

Kitap için böyle bir şey söz konu­ su değil. Biz kitabı beğendiğimiz için yayımlıyoruz. Kabaca bazı top­ lumsal sezgilerimiz var, ama okuru kestiremiyoruz bir türlü.

Biz bu ilişkinin sahici bir niteli­ ğe bürünebilmesi için indirimli ki­ tabın ötesinde başka bir ilişkinin kurulması gerektiği kanısındayız, fakat bu kalabalık yüzünden bunu yapamıyoruz.

Panayırdan öte nitelikli olmalı

MÜGE GÜRSOY SÖKMEN (METİS YAYINLARI): TÜYAP

Kitap Fuarı bizim okurla buluşma­ mız açısından çok hoş. Eleştirileri, görüşleri almak, kitaplarımızı kim­ lerin okuduğunu görmek için çok güzel bir fırsat. Çünkü büromuzda çalışıyoruz ve kitaplarımızın kime gittiğini hiçbir zaman görmüyoruz. Ancak panayır niteliğinden çok faz­ la kurtulamadı bir türlü. Sanırım bu da yeteri kadar kitapçı olmayışın­ dan, okurun kendi oturduğu bölge­ de rahat rahat kitaba ulaşamayışın-

dan kaynakla­ nıyor. Özellikle

‘indirimli kitap satış yeri, bir tür panayır’ gi­

bi. M aalesef çok da kültürel bir ortam olu­ şam ıyor gibi geliyor bana. E tk in lik le rin belki biraz daha yayınevleriyle or­ tak oturulup tasarlanması bunu bi­ raz kırabilir. Belki bizim de satıştan çok kültürel faaliyetlere eğilmemiz sağlanabilirse bence daha yüksele­ cektir fuarın kalitesi. Şu anda kala­ balık bir panayır. Yayıncılar da buna muhtaç, bu da bir gerçek.

Çünkü yeteri kadar kitaplar dağıl­ mıyor. Çeşitli semtlerdeki insanla­ rın ayağına kitap gidemiyor. Kitapçı yok, kitapçılar beslenemiyor. Bütün

bu sıkışıklığın patladığı yer oluyor fuar.

Ne kadar şikâyet etsek razıyız as­ lında. Çünkü bir sürü insan çeşitle­ rimizi ilk defa burada görüyor. Her şey bir yana, alamasa bile görüyor hiç olmazsa ve biz buna razıyız; vitrin olarak bile. Ama keşke nitelik açısından geliştirebilsek.

Tanıtım özelliği aksıyor

SERHAT BAYSAN (KAVRAM YAYINLARI): Kitap fuarının baş­

laması, sürmesi başlı başına değerli bir olay. Yalnızca bir önemli aksak nokta var. Hep itiraz ediyoruz. Ki­ tap fuarının tanıtım özelliği ciddi şekilde aksıyor.

Burada kitapların tanıtılması, ön­ celikle kitapla kitapçının buluşması, bu arada tabii okurun da kitapları tanıması ve on­ dan sonra da kitapçıdan ki­ tapları satın al­ ması gerekir. Biz burada bi­ raz tersini ya­ pıyoruz, kitap­ ları burada sa­ tıyoruz.

Bu anlamda da kitapları tanıtmayı geri plana al­ mış oluyoruz, çünkü satan kitapları öncelikle bulunduruyoruz.

Kısa sürede ne kadar kitap satar­ sak o kadar iyi olur diye. Ama bu­ nun ötesinde, böylesine geniş bir kültürel ortamın oluşması ve bunun giderek güçlenmesi, kökleşmesi inanıyorum ki Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir açılımdır.

Etkinlikler ilgiyi arttırıyor

FERRUH GENÇER (PAN YA­ YINCILIK): Bu. Batı’da karşılaşı­

lan anlamda bir kitap fuarı değil. Bu, başta çok eleştirilere konu ol­ muştu biliyorsunuz.

Bu, daha çok tüketime yönelik, okuyucuya hem indirimli kitap satı­ şı yapılabilen hem de çok fazla sa­ yıda kitabın rahatça sergilenebildiği bir ortam olmaktan ibaret, ama bir­ kaç yıldır bazı etkinliklerle destek­ leniyor. O da biraz daha ilgiyi arttı­

rıyor zannedi­ yorum. Bunun dışında da çok fazla bir şey b ek lem e m e k lazım. Mesela uluslararası bir açılışı yok bu fuann, yani bi­ zim yazarları­ mızı başkaları­ na dağıtmak gibi.

Gerçi kültür ataşeleri filan gelip bakıyorlar ne olup ne bitiyor diye. Ama çok yoğun, mesela bir Frank­ furt Kitap Fuarı tarzında bir şey bu­ rada yok. O anlamda bir dışa açılma filan yok. Ama bizim için şöyle bir avantajı var.

Okuyucularımızla karşılaşıyoruz, onların eleştirilerini veya övgülerini göğüslüyoruz. Okuyucularımız yeni projeler öneriyor.

Biz daha çok iki dalda yayın ya­ pıyoruz; bir müzik, bir de bilim di­ zimiz var. “Bunu niye yapmıyorsu­

nuz? Şunu yapın” gibi bazı öneriler

geliyor.

Bunlar bizim işimize yarıyor. Bir­ çok arkadaşla konuşuyoruz. Her­ keste de benzer şeyler var. Hem ti­ cari olarak hem de yayın faaliyetini desteklemek açısından genel olarak memnun olduğumuz bir ortam.

Artık TÜYAP'a girmek için 250 yayınevi birbirini gırtlaklıyor

YILDIRAN BOZKURT (AL­ TIN KİTAPLAR): Her şey çok

güzel gelişiyor. Sanıyorum bundan 14-15 yıl evvel TÜYAP’çılar gel­ diklerinde “Bir kitap fuarı yapaca­

ğız, katılır mısınız?” dediler. Kont­

ratlarım imzaladım, senetlerini ver­ dim, gittiler. Aradan 15-20 gün geç­ ti, gelip, kitap fuanna katılacak ya­ yınevi bulamadıklarını söylediler.

“Spor Sergi Sarayı’nda fuar yapıla­ cak. Biz de bu kitap fuarını çocuk fuanna çevireceğiz. Sende çocuk ya­ yınlan da var. Katılır mısın?” dedi­

ler. Ben de kabul ettim. Hatta onlar da güzel bir jest yaptılar, benim on­ lara ödediğim senetlerin yansını ba­ na iade ettiler. Biz Frankfurt Kitap Fuan’na gitmiştik o fuann yapıldığı sene. Döndüm, bizim çocuklara sordum çocuk fuarının nasıl geçti­ ğini. “4 yayıne­

vi vardı. Diğer­ leri çocuk göm­ lekleri, ayakka- bılan satan top­ lam 40 stand vardı” dediler.

Aradan bu ka­ dar yıl geçti.

Şimdi TÜ-

YAP’a girmek

için 250 yayınevi birbirini gırtlaklı- yor. Katılan yayınevleri de iyi kitap­ larla geliyor. Ben ‘Türkiye’de kitap

okunmuyor’ tezini hiç kabul etmi­

yorum. Bundan 25 yıl evvel Sirke­ ci’den Cağaloğlu’na çıkarken 5-6 yayınevi vardı, şimdi her binanın her katında bir yayınevi var.

Okur var ki yayınevleri çoğalıyor. Bunun başka türlü izah tarzı yok bence. Kısacası her geçen gün kitap okuru çoğalıyor. Bu, ülkemiz adına güzel bir şey, özellikle genç kuşak çok güzel okuyarak geliyor. Geli­ yorlar bakıyorlar; kim çevirmiş, ne zaman çıkmış, yazan hakkında bil­ giler istiyorlar.

Biz bazı kitapların arka kapakla­ rına sadece yazann resmini koyuyo­ ruz. Bize “ Neden bunun yazarı

hakkında bir şeyler yazmıyorsunuz”

diye soruyorlar. Bilinçli okurlar ya­ zan tanımak istiyorlar. Sırf kitap al­ mak için fuara gelmiyorlar. O ba­ kımdan fevkalade sevindirici bir şey. Özellikle bir şey daha benim burada dikkatimi çekiyor. Türk ya- zarlanna karşı da büyük bir ilgi var. Bu, her sene biraz daha kendini bel­ li ediyor.

(Fotoğraflar: DEVRİM BARAN)

Kitap okuru indirim düşüncesi, toplu kitap alımı ve yazarlarla tanışma fırsatı için fuara geliyor

TÜYAP, kitabevlermi baltalıyor

RAHMİ AKTAŞ (Kitabevi sahi­

bi): Okurun son noktada kitapla buluştuğu yer kitabevleri olmalıdır. Bir anlamda TÜYAP’ta düzenle­ nen bu etkinlikler bizim için reka­ bet oluşturuyor. Bu çok büyük, haksız bir rekabet bir anlamda. Çünkü bizde satışlar duruyor, bu dönemde kesiliyor. Kültürel etkin­ liklere aynlan bütçenin sınırlandı­ ğı, zorlandığı bir dönem oluyor. Böylesi bir dönemde yük­ sek indirim o r a n la r ı y l a burada kitap satılınca ha­ liyle kitap sa­ tışları son noktada asıl sunulduğu or­ tam larda dü­ şüyor. Bu, İstanbul için belki o ka­ dar bariz değil. Çünkü İstanbul’da­ ki güçlü kitabevleri zaten sürekli indirimli kitap satışı yapıyorlar. Ama bizim gibi, Anadolu’da bu işi götürmeye çalışan, gerçek anlam­ da bir kitabevi atmosferi yaratma­ ya, sürdürmeye çalışan yerler için ciddi bir sorun. Kitabevlerine git­ me alışkanlığı zaten unutuldu 12 Eylül’den sonra. TÜYAP bir an­ lamda bizi baltalamış oluyor. Ama her şeye rağmen ben de fuar süre­ since burada bulundum, birçok şey öğrendim. Daha geniş sunum, satış değil de sunum, hatta kültürel et­ kinliklere daha çok zaman ayrıl­ ması gerekiyor. Burada ise bu ikin­ ci planda, hatta çok daha geri plan­ da kalıyor. Sadece satış yapılan ki­ tap panayırı. Bu, sağlıklı değil bence.

İndirim az

13. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı buyıl da geçen yıllarda olduğu gibi yoğun ilgi gördü.

Ö Z L E M

ÖZÜGÜZEL

(Öğrenci): Ge­ nelde yeni ki­ tapları daha fazla görebil­ mek için geli­ yorum. İndiri­ min çok fazla olduğunu dü­ şünmüyorum.

200 metre kuyruk bekledim

MEHMET GARZAN (Kimya

mühendisi): Fuara kitap zevkimi tatmin etmek için geliyorum. Bu­ rada her türlü kitabı görebiliyoruz, en önemli özelliği bu. Fakat bu sı­

kışıklık insanı bunaltıyor. Daha güzel ve daha geniş bir yerde yapı­ lırsa daha güzel olur. İşlevini yeri­ ne getirdiğini zannediyorum. Çün­ kü ben 200 metre kuyruk bekleye­ rek buraya girebildim, ama ha­ mamda gibiyim. İşin zıt tarafı bu. Daha geniş bir ortamda, daha gü­ zel imkânlarla yapılırsa daha fazla insana hitap edeceğine inanıyo­ rum.

Kitapları daha ucuza alabiliyorum

ŞADIMAN AYKOT(Öğrenci): Kitapları görmek ve beğendikleri­ mi almak için geldim. Kitaplar dı­ şarıya oranla daha ucuz olduğu için dışarıda da bulabileceğim ki­ tapları daha ucuza alabiliyorum.

Bazı yayınları toplu alabildik

S E L A M İ ERDEM(Ma-li m üşavir): Kitabevlerin- de arayıp bu­ lamadığım ız birtakım ya­ yınları toplu olarak bulma olanağı bula­ biliyoruz bu­ rada. Bu tür

bir avantajı var. Bir de, kitap fiyat­ larının yüksek olmasının özellikle okuyucular üzerinde yaptığı olum­ suz etkiyi giderici bir fonksiyonu olduğunu düşünüyorum indirim­ lerden dolayı. Ama onu bulamadık aslında. Yüzde 15-20 indirim çok belirleyici değil. Ama bütün yayın­ lan bir arada bulma olanağı var.

Süresi çok kısa

HÜLYA KILIÇ(Anaokulu öğret­ meni): Kitaplara bakmaya geldim. Bazı kitaplar alacağım, onları bul­ mak için geldim. İyi oldu gerçi, ama çok kısa süreli. Bir hafta çok az bence. Geçen hafta gelmek isti­ yordum, işim vardı. O yüzden bu hafta geldim. Çok da kalabalık oluyor. Biraz zor girdim.

Yaşadığım en güzel kuyruktu

HAŞAN TANRIVERDİ (İşlet­ meci): Kitabı çok seviyorum. Ayn- ca bugüne kadar yaşadığım en gü­ zel kuyruk buydu. İçeri girmek için insanlar çok uzun süre yağmur altında beklediler. Bu müthiş zevk­ li bir şey. Bütün sular kararıyor- ken, insanlar böyle karanltklaşı- yorken ya da umutlar çökerken bu­ rada çok güzel bir kuyrukta bekle­ yip içeride kitaplarla tanışmak, on­ ların dünyasına girmek bence bi­

reysel ve toplumsal bir mutluluk verir.

Pahalılıktan istediğim kitabı alamadım

SEMA KA- LACI (Öğren­

ci): Fuara ki­ taplara b ak ­ mak, in cele­ mek için geli­ yorum. Ben tıp fakültesi öğrencisiyim. Tabii tıp k i­ taplarına daha çok ilgi gösteriyorum. Bu kitap pa­ halılığında her kitabı alamıyorum. Fuar işlevini yerine getiriyor gibi görünüyor aslında, ama bilmiyo­ rum insanlar gerçekten yeterince kitap alabiliyorlar mı? Belki sade­ ce seyrediyorlardı^ Ben kendi açımdan gerçekten daha çok kitap almak isterdim, değişik kitaplar al­ mak isterdim. Ama 5 Nisan Karar­ larımdan sonra hiç kitap alamadım diyebilirim.

Kitaplarda indirim gerçek değil

CÜNEYT TANRIVERDİ (Öğ­

renci): Kitapların indirimli olduğu söyleniyor, ama bu gerçek değil.

Dışarıda kitapları gerçekten takip edenler bunun farkında. Burada birçok kitabı aynı anda görebilme şansını buluyorsunuz. Arayıp da bulamadığınız kitapları buluyorsu­ nuz, bazı kitapların fuar için yeni basımları yapılıyor. Tabii çok kala­ balık, standların arasının açılması gerekiyor. Değişik kitapları görebiliyorum t ü L A Y TACER( Ban­ kacı): İlk defa bu sene böyle g ö rü y o ru m . Daha önceki seneler bu ka­ dar kalabalık değildi. Deği­ şik kitapları görm ek için

geliyorum. Bütün kitaplar bir ara­ da. İndirimden de yararlanmak is­ tiyorum.

Fuarın süresi yetersiz

HÜSEYİN SARIKAYA (Erkek

berberi): Fuara kitap almak için, yeni çıkan kitapları alıp okumak için geliyorum. TÜYAP’ın kısa sü­ rede verdiği imkan bence yetersiz. Fuann daha uzun süreli olması ge­ rekir.

Sevdiğim yazarlar için geliyorum N İ L G Ü N a v c i -LAR(Öğren- ci): Fuara, dı­ şarıda buldu­ ğum kitapla­ rın yanı sıra sevdiğim ya­ zarlar için ge­ liyorum. Bu­ nun dışında tabii güzel bir

ortam. Buradaki insanları kendime daha yakın buluyorum.

Kalabalıktan rahat seçemiyoruz

EMEL YILDIZ (İktisatçı, Ba­

ğımsız Hayvan Platformu Üyesi): Bu yıl fuar çok kalabalık. O yüz­ den çok rahat seçemiyoruz. Diğer kitap fuarlarından da çok farklı de­

ğil-Bütün kitapları bir arada bula­ bilmek için fuara geldim. Kitap, benim için çok değerli bir şey.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

İstanbul tarafında Süleymani- ye, Şehzade, Edirnekapıda Mihrü- mah Sultan, Aksarayda Haseki, Tahtakalede Rüstem Paşa, Topha­ nede Kılıç Ali Paşa, Cihangir,

(c) Göçmen olarak kabul edilen kişiler. 403 Sayılı TVK’da istisnai vatandaşlığa alınabilecekler arasında sayılan, “Türk vatandaşlığını herhangi bir

Sekmen ve Hatipoğlu’nun (1999) yoğun bakım teknolojik ortamının hasta ve ailesi üzerine etkisiyle ilgili yaptıkları çalışmada, aile üyelerinin, yakınlarının yoğun

Evliya Çelebinin Rumca ve Lâtinceye âşinâ olduğu ve hurafelerin çoğunu o diller­ deki kitaplardan almış olduğu zannedilmekte­ dir.» Evliya Çelebi

MiUiYET'iN İKİ YAZARI HAliT ÇAPIN VE ORHAN TÜREL VARŞOVA’da bir haftalık bir süre Nazım Hikmet'in oğlu Mehmet'le beraber oldular.. WM YAKIMDA

Rüyasında bu cami ikmal edi­ lirse onun da hayata göz yumacağı söylenmiş Paşa ertesi gü­ nü ne kadar usta ve amele varsa, hepsini savmış, yalnız

Bu çal›flmada “slime” oluflturan KNS’de artan dozlardaki NANaz ile muamele sonucu “slime” oluflumunun azalmas›, NANaz’›n bu aktivitesinin bir farmakolojik blokan›

Dahiliye Vekili Ferid Bey,ermeni zenginlerinin İstanbulâSvdetleri hakkında Büyük ¿¿illet Meclisine izahat verirken m e s ' ele, «akik bir gezeteci ile sabık bir polis