• Sonuç bulunamadı

Bilişim teknolojilerinin konaklama işletmeleri performansına etkileri: Beş yıldızlı otellere yönelik bir araştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bilişim teknolojilerinin konaklama işletmeleri performansına etkileri: Beş yıldızlı otellere yönelik bir araştırma"

Copied!
151
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İŞLETME ANA BİLİM DALI

YÖNETİM VE ORGANİZASYON BİLİM DALI

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN KONAKLAMA İŞLETMELERİ

PERFORMANSINA ETKİLERİ: BEŞ YILDIZLI OTELLERE

YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

PROF. DR. M. ŞERİF ŞİMŞEK

HAZIRLAYAN ALİ ŞÜKRÜ ÇETİNKAYA

(2)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İŞLETME ANA BİLİM DALI

YÖNETİM VE ORGANİZASYON BİLİM DALI

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN KONAKLAMA İŞLETMELERİ PERFORMANSINA ETKİLERİ: BEŞ YILDIZLI OTELLERE YÖNELİK BİR

ARAŞTIRMA

Doktora Tezi

Hazırlayan

Ali Şükrü ÇETİNKAYA

Sosyal Bilimleri Enstitüsünce “Doktor”

Ünvanı Verilmesi İçin Kabul Edilen Tezdir

Tezin Enstitüye Verildiği Tarih: 27.04.2007 Tezin Sözlü Savunma Tarihi : 06.06.2007

Tez Danışmanı : Prof. Dr. M. Şerif ŞİMŞEK Jüri Üyesi : Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ Jüri Üyesi : Doç. Dr. Tahir AKGEMCİ

Jüri Üyesi : Doç. Dr. Adem ÖĞÜT

Jüri Üyesi : Doç. Dr. Şevki ÖZGENER

Anabilim Dalı Başkanı: Prof. Dr. M. Şerif ŞİMŞEK Enstitü Müdürü : Doç. Dr. Tahir AKGEMCİ

MAYIS 2007 KONYA

(3)

Bu çalışma; biricik kızım Yaren Çetinkaya, sevgili

eşim Yasemin Çetinkaya, canım annem Fatma

Çetinkaya ve sevgili ablalarım Nuhidiye, Şükran ve

Ümmügülsüm’e adanmıştır.

(4)

ÖNSÖZ

Bilişim teknolojilerinin işletme performansını ölçmeye yönelik birçok çalışma bulunmaktadır. Fakat Türkiye’de, beş yıldızlı konaklama işletmelerinde, bilişim teknolojilerinin işletme performansına etkilerini araştıran herhangi bir araştırmaya rastlanılmamıştır. Literatür incelendiğinde; bilişim teknolojileri ile işletme performansı arasında ilişki kurmanın güçlüklerinden ve karmaşıklığından bahsedildiği, bu durumun ise, araştırmacıların bu konu üzerine araştırma yapmaktan kaçınmalarına neden olduğu görülmektedir. Gerçekleştirilen bu doktora tez çalışmasının, yapılan yazın taraması sonuçlarına göre; yapısal eşitlik modeli analiz yöntemini kullanan ilk çalışma niteliğinde olduğu ve bu özelliği ile de orijinal bir çalışma oluşturduğu söylenebilir. Kendi alanında literatüre bir nebze de olsa belli bir katkı sağlayacağına inanılan bu çalışma uzun ve yorucu bir çalışma sürecinin sonunda tamamlanabilmiştir.

Oldukça karmaşık olan ve uzun bir araştırma sürecini kapsayan bu zorlu çalışma sürecinde, yılmadan ve heyecanla çalışmamı tamamlamamda beni sürekli cesaretlendiren, görüş ve eleştirileri ile çalışmama yön veren ve ışık tutan danışman hocam Prof. Dr. M. Şerif ŞİMŞEK’e verdiği destekler için çok teşekkür ederim. Bilgi ve deneyimleri ile her zaman çalışmama destek olan, görüş ve düşünceleriyle çalışmamın şekillenmesine yardımcı olan değerli hocalarım; Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ’e, Doç. Dr. Adem ÖĞÜT’e ve Doç. Dr. Tahir AKGEMCİ’ye teşekkürlerimi sunarım. Detaylı incelemeleri sonucu getirmiş olduğu yapıcı eleştiri, görüş, öneri ve katkılarından dolayı Doç. Dr. Şevki ÖZGENER’e çok teşekkür ederim.

Analiz için ihtiyaç duyduğum yazılımı edinmemde yardımcı olan, LISREL paket programının kullanımında ve komut dizini oluşturmada yardımlarını esirgemeyen, her türlü makale, kitap, paket program vb. bilgi ve doküman kaynağını benimle paylaşan ve çalışmamın başından itibaren her türlü konuda desteğini hiç esirgemeyen Dr. Doğan GÜRSOY’a katkılarından dolayı çok teşekkür ederim.

Çalışmalarıma hep destek olan ve sürekli beni yaratıcı fikirleriyle cesaretlendiren Dr. Cihan ÇOBANOĞLU’na ve eşi Günay ÇOBANOĞLU’na, değerli fikirleriyle çalışmama katkıda bulunan Yrd. Doç. Dr. Teoman DUMAN’a, LISREL komut dizini yardımıyla doğrulayıcı faktör analizi yöntemi uygulamasında yardımcı olan Doç. Dr. Ragıp ÖZYÜREK’e, anketlerin doldurulmasında gösterdiği çaba ve çalışmaya yönelik öneri ve fikirlerinden dolayı Süreyya Gücükkılınç’a, kendi bölgesindeki otellerden

(5)

anketlerin kısa sürede ve yüksek oranda geri dönüşünün sağlanmasında desteklerini esirgemeyen Meryan Otel (Alanya) genel müdürü İmran TORUN’a, çalışmalarım süresince görüş ve önerileri ile çalışmalarıma sürekli destek veren Öğr. Gör. Tolga GÖK’e, tercümelerdeki desteklerinden dolayı Okt. Mürsel KAYA’ya, sektör deneyimlerine dayalı değerli fikirleri ile verdiği destekten dolayı Öğr. Gör. Kürşad SAYIN’a ve görev yapmakta olduğum Silifke – Taşucu Meslek Yüksekokulu’ndaki akademik ve idari konumdaki değerli mesai arkadaşlarıma çalışmama verdikleri destek ve katkılardan dolayı şükranlarımı sunarım.

Çalışmalarım süresince manevi desteklerini esirgemeyen sevgili eşim Yasemin Çetinkaya ile yaşantıma neşe ve umut katan kızım Yaren ÇETİNKAYA’ya ve nihayet her zaman yanımda olduklarını hissettiğim sevgili annem Fatma ÇETİNKAYA ve ablalarım Nuhidiye ÇETİNKAYA, Şükran ERDEN ve Ümmügülsüm ÇETİNKAYA’ya verdikleri maddi ve manevi desteklerden dolayı teşekkürü bir borç bilirim.

(6)

ÖZET

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN KONAKLAMA İŞLETMELERİ PERFORMANSINA ETKİLERİ: BEŞ YILDIZLI OTELLERE YÖNELİK BİR

ARAŞTIRMA

Ali Şükrü ÇETİNKAYA

Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı Doktora Tezi, 151 sayfa, Mayıs 2007

Danışman: Prof. Dr. M. Şerif Şimşek

Türkiye’de faaliyet gösteren beş yıldızlı konaklama işletmelerine yönelik yürütülen bu çalışmanın amacı, bilişim teknolojilerinin konaklama işletmelerinde örgüt performansına olan etkilerini belirlemektir. Araştırmada, bilişim teknolojileri ile örgütsel performans arasında bir ilişki olup olmadığı ve eğer varsa bu ilişkinin nasıl ve hangi yönde konaklama işletmeleri performansını etkilediği belirlenmeye çalışılmıştır.

Çalışma iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde literatür incelemesi yapılmış, ikinci bölümde ise ileri sürülen teorik model analizine yönelik araştırma yöntemi, bulgular ve sonuçları yer almıştır. Araştırmada birincil ve ikincil verilerden yararlanılmıştır. Birincil veri, geliştirilen anket aracılığı ile elde edilmiştir. Açıklayıcı faktör analizi sonucunda, araştırmada yer alan 91 bağımsız ve 4 bağımlı değişkenin beş farklı yapı ve 20 faktör bileşeni ile temsil edilebileceği belirlenmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi yapılarak dahili ve harici gizil değişkenlerin tek boyutluluğu sağlanmıştır. Yapı geçerliliği, ayrışma ve örtüşme testleri kullanılarak test edilmiştir. Araştırmada ileri sürülen teorik model ve hipotezler Yapısal Eşitlik Modelinden (YEM) yararlanılarak analiz edilmiştir.

Araştırmanın sonucunda, ileri sürülen yedi farklı hipotezden biri kabul edilmiş, diğer altısı reddedilmiştir. Bilişim teknolojilerinin konaklama işletmelerinde yaygın olarak kullanılmasına ve hatta örgüt bütününe yayılarak örgüt yapısının bir parçası haline gelmiş olmasına karşın, yürütülen araştırma sonucunda, bilişim teknolojileri kullanımı ile işletme performansı arasında doğrudan bir ilişki olmadığı sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Bilişim Sistemleri, Bilgi Teknolojisi, Bilişim Teknolojisi, Konaklama İşletmeleri, Örgütsel Performans, Beş Yıldızlı Oteller, Yapısal Eşitlik Modeli, Açıklayıcı Faktör Analizi, Doğrulayıcı Faktör Analizi, Turizm Sektörü

(7)

ABSTRACT

THE EFFECTS OF INFORMATION AND COMMUNICATION TECHNOLOGIES IN THE PERFORMANCE OF HOSPITALITY ORGANIZATIONS: A RESEARCH

UNDERTAKEN IN FIVE STAR HOTELS Ali Şükrü ÇETİNKAYA

Selcuk University, Institute of Social Sciences, Graduate School of Business Administration, Turkey

PhD. Dissertation, 151 pages, May 2007 Advisor: Prof. Dr. M. Şerif ŞİMŞEK

The aim of this research, which has been conducted among five star ranked hotels operating in Turkey, is to find out how information and communication technologies (ICT) affect the organizational performance of hospitality firms. The goals of conducting this research are; first, to determine whether there exists any relationship between ICT and organizational performance, and second, if so, how and in which direction ICT affects the organizational performance in hospitality firms.

This study has two chapters. The first chapter of the study covers literature review. In the second chapter, methodology, findings, evaluation and results of the research are given. Both primary and secondary data types are used in the research. A questionnaire is developed as a tool to collect primary data.

An explanatory factor analysis has been conducted, and it has been discovered that 91 independent and 4 dependent variables can be grouped into five factors and 20 factor components. A confirmatory factor analysis has been performed to determine the unidimensionality of exogenous and endogenous latent variables. Construct validity has been determined by discriminant validity and convergent validity tests. Theoretical model has been analyzed and the proposed hypotheses have been tested by using structural equation modeling.

In the result of the overall research, one of the seven hypotheses has been accepted and all the others have been rejected. Although information technologies are used among hospitality firms widely, and even it has become a natural part of the organizational structure by spreading along the whole organizational structure of the hospitality firms, it has been determined that there is no direct relationship between information technologies and organizational performance.

Keywords: Information and Communication Technologies, ICT, IT, Five Star Hotels, Hospitality Management, Organizational Performance, Structural Equation Modeling,

(8)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ...i

ÖZET... iii

ABSTRACT ...iv

İÇİNDEKİLER...v

TABLOLAR LİSTESİ ...vii

ŞEKİLLER LİSTESİ... viii

KISALTMALAR LİSTESİ ...ix

GİRİŞ...1

BİRİNCİ BÖLÜM BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN KONAKLAMA İŞLETMELERİ PERFORMANSINA ETKİLERİ 1.1. BİLİŞİM SİSTEMLERİ: KAVRAMLAR VE ÖRGÜTLERDE YÖNETİM UYGULAMALARI ...3

1.1.1. Temel Kavramlar ...4

1.1.2. Örgütlerde Bilişim Sistemlerinin Rolü ve Önemi...7

1.1.3. Örgütlerde Bilgi/Bilişim Sistemleri Uygulamaları ...8

1.1.4. Bilgi Sistemlerinin Örgütlere Etkisi ...11

1.2. TEKNOLOJİ VERİMLİLİK PARADOKSU ...13

1.3. TURİZM İŞLETMELERİNDE BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN ROLÜ VE ÖNEMİ .20 1.4. PERFORMANS VE PERFORMANS ÖLÇÜM SİSTEMLERİ...21

1.4.1 Temel Performans Kavramları ve Göstergeler ...25

1.4.2 Performans Ölçüm Sistemlerinin Geliştirilmesi ...30

1.4.3. Örgütlerde Performans ve Performans Ölçümü...32

1.4.4. Konaklama İşletmelerinde Performans Ölçümü...37

1.4.5. Bilgi Teknolojileri ve İşletme Performansı İlişkisi...39

1.5. BİLİŞİM SİSTEMLERİ DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ...45

1.5.1. Bilişim Sistemlerinin Nesnel Yararlarını Değerlendirme Yöntemleri...45

1.5.2. Görünmez Faydaları Değerlendirme Yöntemleri ...47

1.5.3. Risklere Yönelik Bilgi Teknolojisi Değerlendirme Yöntemleri...48

1.5.4. Çok Boyutlu ve Çoklu Kriterli Değerlendirme Yöntemleri ...49

1.5.5. İş Süreçleri Analizi Yöntemi ...50

İKİNCİ BÖLÜM BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN KONAKLAMA İŞLETMELERİ PERFORMANSINA ETKİLERİ: BEŞ YILDIZLI OTELLERE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA 2.1 ARAŞTIRMANIN ÇERÇEVESİ (TEORİK MODEL, SORU VE HİPOTEZLER)....52

2.2 VERİ ANALİZ YÖNTEMİ ...54

2.3 YAPISAL EŞİTLİK MODELİ ...54

(9)

2.5 ARAŞTIRMANIN TASARIMI...59 2.5.1 Ölçme Aracı...59 2.5.2 Veri Toplama ...59 2.5.3 Evren ve Örneklem ...60 2.5.4 Ölçüm Değişkenleri ...62 2.5.5 Güvenirlik ve Geçerlilik ...64 2.5.6 Araştırmanın Sınırlılıkları...66 2.6 BULGULAR ...66 2.6.1 Demografik Bulgular ...66 2.6.1.1 Yaş...66 2.6.1.2 Cinsiyet...67 2.6.1.3 Eğitim Düzeyi...67

2.6.1.4 İşletmenin Yönetim Şekli ...68

2.6.1.5 Çalışılan Bölüm ...68

2.6.1.6 Örgüt Kademesindeki Yer...69

2.6.1.7 Faaliyetlerle İlgili Bilgisayar Sistemleri Kullanma Bilgi Düzeyi ...69

2.6.1.8 Faaliyetlerde Kullanılan Otel Yönetim Sistemleri ...70

2.6.1.9 Yapılan İşlerin Bilgisayarla Yerine Getirilme Oranı...70

2.6.2 Faktör Analizi ...71

2.6.2.1 Açıklayıcı Faktör Analizi ...72

2.6.2.1.1 Bilgisayar Sistemleri Kullanımı Faktörü...73

2.6.2.1.2 Bilgisayar Sistemlerinin Faaliyetlere Olan Etkileri Faktörü...76

2.6.2.1.3 Bilgisayar Sistemleri Kullanımı Faktörü...78

2.6.2.1.4 Bilgisayar Sistemleri Kullanmanın Getirdiği Maliyetler Faktörü...81

2.6.2.2 Doğrulayıcı Faktör Analizi...83

2.6.2.2.1 Yapıların Tek Tek Analizi ...84

2.6.2.2.2 İkişerli Eşleştirilmiş Yapıların Analizi...88

2.6.2.2.3 Uyum İndeksleri...93

2.6.2.2.3.1 Mutlak Uyum İndeksleri...93

2.6.2.2.3.2 Göreceli Uyum İndeksleri...95

2.6.2.2.3.3 Ortalamadan Farkların Değerlendirilmesi ...97

2.6.3 Yapı Geçerliliği Testleri ...97

2.6.3.1 Ayrışma (Discriminant) Geçerliliği...97

2.6.3.2 Örtüşme (Convergent) Geçerliliği...99

2.6.4 Yapısal Eşitlik Modeli ...100

2.6.5 Teorik Modelin Test Edilmesi ...102

2.7 HİPOTEZLERİN ANALİZİ ...104

2.8 SONUÇ VE ÖNERİLER ...106

EKLER ...112

Ek.1 Araştırma Modeli Varyans – Kovaryans Matrisi...112

Ek.2 Anket Örneği ...113

Ek. 3 Türlerine ve Sınıflarına Göre Belgeli Konaklama Tesisleri Sayısı ...120

KAYNAKLAR...121

(10)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. 1 Teknoloji Paradoksu Üzerine Yapılmış Temel Çalışmalar... 15

Tablo 1. 2 Ölçüm Göstergeleri ... 31

Tablo 1. 3 Performans Ölçüm Yolları ... 35

Tablo 2. 1 Uyum İyiliği İndeksleri Kabul Edilebilir Sınır Değerleri ... 57

Tablo 2. 2 Anket Uygulaması ve Geri Dönüş Sayıları... 61

Tablo 2. 3 Yaş Aralıkları ... 67

Tablo 2. 4 Cinsiyet Durumu ... 67

Tablo 2. 5 Anketi Cevaplayanların Eğitim Düzeyi ... 67

Tablo 2. 6 Konaklama İşletmesi Yönetim Şekli... 68

Tablo 2. 7 Çalışılan Bölüm... 68

Tablo 2. 8 Ankete Katılanların Örgüt Kademesi İçindeki Yeri... 69

Tablo 2. 9 Faaliyetlerle İlgili Bilgisayar Sistemleri Kullanma Bilgi Düzeyi ... 69

Tablo 2. 10 Faaliyetlerde Kullanılan Otel Yönetim Sistemleri ... 70

Tablo 2. 11 Yapılan İşlerin Bilgisayar Sistemleri Yardımıyla Gerçekleştirilme Düzeyi.... 71

Tablo 2. 12 Temel Faktörler ve Yöneltilen Sorular... 72

Tablo 2. 13 Bilgisayar Sistemleri Kullanımı Faktör Analizi Sonuçları ... 74

Tablo 2. 14 Bilgisayar Sistemleri Kullanımı Faktör Bileşenleri ... 75

Tablo 2. 15 Bilgisayar Sistemlerinin Faaliyetlere Katkıları Faktör Analizi Sonuçları ... 76

Tablo 2. 16 Bilgisayar Sistemlerinin Faaliyetlere Olan Etkileri Faktör Bileşenleri... 77

Tablo 2. 17 Bilgisayar Sistemleri Kullanımının Sağladığı Katkılar Faktör Analizi Sonuçları . 79 Tablo 2. 18 Bilgisayar Sistemleri Kullanımının Sağladığı Katkılar Faktör Bileşenleri... 80

Tablo 2. 19 Bilgisayar Sistemleri Kullanmanın Getirdiği Maliyetler Faktör Analizi ... 81

Tablo 2. 20 Bilgisayar Sistemleri Kullanmanın Getirdiği Maliyetler Faktör Bileşenleri ... 82

Tablo 2. 21 Faktör Bileşenleri ... 85

Tablo 2. 22 Ölçüm Modeli Lisrel Tahminleri ... 90

Tablo 2. 23 Gözlenen Değişkenler Çoklu Korelasyon Karesi... 91

Tablo 2. 24 Ölçüm Değeri Özellikleri ... 92

Tablo 2. 25 Önerilen Ölçüm Modeli Uyum İndeksleri ... 94

Tablo 2. 26 Diskriminant Geçerlilik Test Sonuçları... 98

Tablo 2. 27 Parametrelerin Gamma ve Beta Matrislerinde Yerleşimi ... 103

Tablo 2. 28 Önerilen Teorik Ölçüm Modeli Uyum İyiliği İstatistik Değerleri ... 103

(11)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. 1 Basit Model ...41

Şekil 1. 2: Lucas Modeli...42

Şekil 1. 3 Weill Model...42

Şekil 1. 4 Markus ve Soh Modeli ...43

Şekil 1. 5 McKeen ve Smith Modeli ...43

Şekil 1. 6 Trice ve Treacy Modeli ...44

Şekil 1. 7 Sentez Model...44

Şekil 1. 8 Bilgi Teknolojisi Yatırımını Değerlendirme Yol Haritası ...50

Şekil 2. 1 Teorik Model...53

Şekil 2. 2 Düzeltilmiş Teorik Model ...89

Şekil 2. 3 Ölçüm Modeli ...99

(12)

KISALTMALAR LİSTESİ

AGFI : Düzeltilmiş iyilik uyum indeksi BT : Bilgi Teknolojisi

CFI : Karşılaştırmalı uyum indeksi CN : Kritik N istatistiği

DFA : Doğrulayıcı faktör analizi GFI : İyilik uyum indeksi

GLS : Genelleştirilmiş en küçük kareler normal teori yöntem ICT : Information and Communication Technologies

IFI : Artışlı uyum indeksi IRR : İç getiri oranı

IT : Information Technologies ML : En çok olabilirlik yöntemi NFI : Standart uyum indeksi

NNFI : Standart olmayan uyum indeksi NPV : Net bugünkü değer

PGFI : Karmaşıklık iyilik uyum indeksi

PNFI : Karmaşıklık normlaştırılmış uyum indeksi PNFI : Standart model karmaşıklığı uyum indeksi RevPAR : Odabaşına gelir

RMR : Ortalama hataların karekökü

RMSEA : Yaklaşık hataların ortalama karekökü ROA : Varlıkların getirisi

ROE : Yatırımın getirisi

ROI : Yatırımın geri dönüş oranı ROM : Yönetimin getirisi

SEM : Structural Equation Modeling YEM : Yapısal eşitlik modeli

(13)

GİRİŞ

Örgütlerde bilgi teknolojisinin stratejik önemi ve değeri sürekli artmaktadır. Çoğu işletmede bilgi teknolojisi örgütlerde destek işlevi olmaktan çıkarak stratejik ve yapısal bir role sahip hale gelmiştir (Bresnahan, 1998; Coldwell, 1988). Örgütlerdeki bilgi teknolojileri kullanımına yönelik bu gelişme, yönetime, üretim faktörlerine ve performansa katkılar sağlamış ve örgütlerde verimliliği artırmada kaçınılmaz bir unsur olarak görülmüştür. Bilgi teknolojisi artık bir örgütsel genel gider olarak görülmek yerine, rekabeti ve sektör yapısını değiştiren stratejik bir kaynak olarak görülmektedir (Segars ve Grover, 1995; Clemons ve Row, 1991; Porter, 1980, 1985; Porter ve Millar, 1985). Bu çalışma, günümüzde yaşamın her alanında artarak ve yoğun olarak kullanılmakta olan bilişim teknolojilerinin konaklama işletmelerinde örgüt performansına ne şekilde etki ettiğini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada bilişim teknolojileri ile örgütsel performans arasında bir ilişki olup olmadığı ve eğer ilişki varsa bu ilişkinin nasıl ve hangi yönde konaklama işletmeleri performansını etkilediği belirlenmeye çalışılmıştır.

Konaklama işletmeleri, yapısal özelliği gereği hizmet ağırlıklı işletmeler olmasına karşın hizmetlerin yerine getirilme sürecinde yoğun olarak bilişim teknolojilerinden yararlanıldığı görülmektedir. Bilişim teknolojisi yatırımı uzun vadeli getirisi olan ve tek bir bölümle ilişkilendirilemeyen bir yatırım niteliği taşımaktadır. Genelde yüksek maliyetli olan bilişim teknolojileri yatırımlarından konaklama işletmelerinin ne düzeyde etkin yararlandıkları araştırmada tespit edilmeye çalışılmıştır.

Araştırmanın inceleme konusu; konaklama işletmelerinde kullanılan bilişim teknolojileri, örgütsel performans ve bilişim teknolojileri ile örgütsel performans arasındaki ilişkilerin ortaya konulmasıdır. Araştırmada, örgütlerde yöneticilerin ve çalışanların iş yapışlarını kolaylaştıran bilişim teknolojilerinin konaklama işletmelerinde ne düzeyde verimlilik artışına neden olduğu incelenmektedir.

Araştırma Türkiye’de faaliyet gösteren beş yıldızlı otelleri kapsamaktadır. Beş yıldızlı otellerin (bağımsız, zincir veya grup) diğer otellerle karşılaştırıldığında teknoloji yatırımı yapabilecek daha fazla bütçe ve sermaye olanaklarına sahip olduğu ve konuklara verilen hizmetlerde teknolojiyi daha yoğun olarak kullandıkları varsayılmıştır.

Araştırma iki temel bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde kavramsal çerçeve ortaya konularak literatür özetleri tartışılmıştır. İkinci bölüm; yürütülen ampirik çalışmaya ilişkin araştırma yöntemini, yapılan analizleri, bulgular ve sonuçları içermektedir. Araştırmada birincil ve ikincil verilerden yararlanılmaktadır. Birincil veri, geliştirilen anket

(14)

ile elde edilmiştir. Konaklama işletmelerinin geçmiş yıllara ait yayınladıkları mali bilançoları ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yayınladığı istatistikler, araştırmada yararlanılan diğer ikincil verileri oluşturmaktadır. Elde edilen veriler doğrusal regresyon modelleri ile analiz edilmiştir.

(15)

BİRİNCİ BÖLÜM

BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN KONAKLAMA İŞLETMELERİ PERFORMANSINA ETKİLERİ

1.1. BİLİŞİM SİSTEMLERİ: KAVRAMLAR VE ÖRGÜTLERDE YÖNETİM UYGULAMALARI

Günümüzün yoğun rekabet ortamında işletmelerin varlıklarını sürdürebilmek suretiyle ulusal ve uluslararası piyasalarda rekabet üstünlüğü elde edebilmeleri; büyük ölçüde bilgiyi toplama, yorumlama ve bunu hızlı bir şekilde kullanabilme yeteneklerine bağlı olduğu söylenebilir. İhtiyaç duyulan bilgiye zamanında, doğru ve hızlı bir şekilde sahip olan işletmelerde karar verme organlarının etkinliği artmakta ve amaçlara daha hızlı ulaşılmaktadır.

Yöneticiler örgütsel amaç ve hedeflere ulaşma görevlerini başkalarının aracılığı ile yerine getirmektedirler. Yöneticilerin görevlerini yerine getirirken; informal bilgi (gözleyerek, yüz yüze konuşarak, telefon görüşmesi yaparak, vb), görev kontrol bilgisi (materyal akışı, işgücü, ücret cetveli, depolama, vb.), bütçe raporları (gerçekleşen gelir ve giderler), bütçe göstergeleri (yapılması gereken en az (eğitim, vb.) ve finansal olmayan (stratejik faktörler, kritik başarı faktörleri, kilit performans göstergeleri, vb.) bilgi şeklinde birçok değişik formda ve içerikte bilgiden yararlanmaktadırlar (Anthony ve Govindarajan, 1998).

Günümüz rekabet ortamında, bilgi; hammadde, sermaye ve işgücünden oluşan geleneksel üretim faktörlerinden daha önemli hale gelmiş ve otoritelerce stratejik bir kaynak olarak kabul edilmiştir. Ahituv ve Neumann (1990), bilginin değerinin; bilgi kullanıcısına, bilginin ne zaman kullanıldığına ve bilginin kullanıldığı koşullara göre şekillendiğini ifade etmişlerdir. Yazarlar, bilginin mutlak evrensel değerinin olmadığını, herhangi bir bilgi değerine sahip olma girişiminin kullanılan bilgiyle desteklenen kararlara sıkı sıkıya bağlı olduğunu ileri sürmüşlerdir (Silva, 2001).

Üretim süreçleri ve işletme faaliyetleri süresince üretilen veya ortaya çıkan bilgilerin toplanmasında ve elde edilen bilgilere dayalı olarak üretim ve satış etkinlik ve hacminin yükseltilmesi suretiyle karlılığın artırılmasında bilgi teknolojileri büyük öneme sahiptir (Silva, 2001).

(16)

1.1.1. Temel Kavramlar

Çok boyutlu bir kavram olan bilgi bazen veri kavramı ile karıştırılmaktadır. Benzer şekilde; bilgi sistemi ile bilişim sistemi ve bilgi teknolojisi ile bilişim teknolojisi kavramları da yazında (ve bu çalışmada) zaman zaman birbirlerinin yerine kullanıldığı görülmektedir. Çalışma içerisinde sıklıkla ifade edildiği için veri (ing.: data), bilgi (ing.: information), üst bilgi (ing.: knowledge), bilgi sistemi (ing.:information systems), bilişim sistemleri ve bilişim teknolojileri kavramlarının açıklığa kavuşturulmasının ilerdeki açıklamalar açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.

Bilindiği üzere veri, işlendiğinde bilgi haline getirilebilen ve sonuçlar çıkarılabilen; kişilerle, yerlerle, olaylarla, süreçlerle ve fikirlerle ilgili ham bilgilerdir. Güncel Türkçe sözlükte (Türk Dil Kurumu, 2007) veri; olgu, kavram veya komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimli gösterimi şeklinde tanımlanmaktadır. Veri, karar vermeye yarayan soyut simge dizileri bütünüdür. Veri, şu anda gerçekleşen ve geçmişteki gerçekleşmiş bulunulan olaylarla ilgili ham bilgiler olup, evrendeki herhangi olgu, kavram yada tasarıyla ilgili olarak soyutlanmış ve kodlanmış simgelerdir (Laudon ve Laudon, 1993). Veri depolanabilir, aktarılabilir, işlenebilir ve bilgiye dönüştürülebilir (ESP 5, 2000).

Diğer taraftan bilgi, verilerin analiz edilerek karar vermek için anlamlı ve kullanılabilir bir hale getirilmesidir (Curtis, 1995). Bilgi, işletmeye değer yaratan bir tarzdaorganize edilebilen, gruplandırılabilen, modelleştirilebilen ve eyleme geçirilebilen veri olarak tanımlanabilir. Güncel Türkçe sözlükte (TDK, 2007) bilgi; kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle, verinin yorumlanması ve anlam yüklenmesi, onu bilgiye dönüştürmektedir. Türkçede bilgi terimi, hem yorumlanmış veri, hem de bir öznenin (insanın) belleğinde daha önceden saklanmış, örgütlenmiş bilgilerle ilişkilendirilerek yeni bilgi üretiminde kullanılabilecek nitelik kazandırılmış bilgi anlamında kullanılmaktadır (ESP 5, 2000). Özetle bilgi; verilerin amaca uygun olarak, gruplandırılmış, yorumlanmış veya analiz edilmiş şeklidir.

Bilgiye dönüşmüş veri; mantıksal çıkarımlar, seçimler, derlemeler ve raporlandırmalar yapmakta kullanılabilir. Ayrıca, işlenmiş verilerden elde edilen bilgi başka bir birim (şahıs veya örgüt) için veri olabilir (Reynolds, 1999). Çünkü, bilgi ancak karar vericinin gereksinimlerini karşılaması durumunda bir anlam ifade etmektedir (ESP 5, 2000). Özetle, olguların ve olayların insan veya makineler tarafından iletişim ya da işleme amacına uygun biçimde gösterilmesine veri, bu olgu ve olayların belirli amaçlar doğrultusunda işlenmesiyle ortaya çıkarılan ifadeler ise bilgi olarak adlandırılmaktadır.

(17)

Bilgilerin sınıflandırılarak raporların oluşturulması, grafik olarak sunulması veya istatistiki çıkarımlara gidilmesi üst bilgi olarak adlandırılmaktadır. Üst bilgi, insanlar tarafından bilginin oluşturulması, toplanması, depolanması ve paylaşımını sağlayacak kavramsal araçlar ve kategorilerinin tümünü kapsamaktadır (Laudon ve Laudon, 1993).

Bilgi Sistemi terimi, bilgisayarlara dayalı olarak verinin kaydedilmesini, saklanmasını, aktarılmasını, işlenmesini, derlenip özetlenerek kullanıcıların gereklerini karşılayacak çıktıların oluşturulmasını sağlayan sistemleri ifade etmektedir (ESP 5, 2000). Bilgi sistemleri bir örgütteki karar verme, denetim, koordinasyon, sorunları çözümleme, karmaşık konuları canlandırma ve yeni ürünler oluşturma alanlarında yöneticilere yardımcı olmaktadır (Laudon ve Laudon, 1996). Bilgi sistemleri bilgisayar destekli olabileceği gibi manüel, yani kağıt-kalem teknolojisi şeklinde de olabilir.

Her örgüt biriminin ürettiği, bilgi sistemine verdiği ve ondan aldığı bilgi ile örgütün her biriminin, bilgi sistemi içindeki yeri ve önemi farklı olmaktadır (ESP 5, 2000). Üst düzeydeki karar vericiler özetlenmiş ve örgütün bütünsel etkinliklerine ilişkin bilgiye gereksinim duyarken, alt kademedeki çalışanların kimisi günlük işlerin yürütülmesine ilişkin ayrıntılı bilgilere gerek duymakta, kimisi de yalnızca örgütün dış dünya ile ilişkisi kapsamında oluşan verilerin bilgi sistemine girişinden sorumlu olmaktadır (ESP 5, 2000). Bu çerçevede bilgi sisteminin rolü, üst yönetime stratejik, orta kademe yönetime yönetsel ve alt kademe yönetime işletme faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin kararların alınmasında destek olmak şeklinde belirtilebilir.

Bilgi sistemleri sadece bilgisayarlardan ibaret değildir. Bilgisayarlar bilgi sistemlerinin sadece bir parçasıdır. Bilgi sistemleri, örgütler, yönetim ve teknolojiden oluşmaktadır. Bilgi sistemlerini etkili bir şekilde tasarlamak ve kullanmak için işletme çevresinin, örgüt yapısının ve işlevinin, örgütün politikalarının, yönetimin rolünün ve karar alma şeklinin iyi anlaşılması ve ayrıca çağdaş bilgi teknolojilerinin sorun çözmeye yönelik sağladığı olanakların ve fırsatların incelenmesi gerekir (Laudon ve Laudon, 1996). Bilgi sistemi ve bilişim sistemi terimlerinin yerine göre yazında (ve bu çalışmada) sıklıkla birbirinin yerine kullanıldığı görülecektir.

Bilişim sistemleri kavramı; bilginin toplanması, saklanması, işlenmesi, erişilmesi ve dağıtılmasına hizmet eden teknolojiler, uygulamalar, hizmetler ve sistem üzerindeki bilgilerin tümünü kapsamaktadır (Sarıhan, 1999). Bilişim sistemi, yöneticinin karar vermesi için gerekli bilgiyi değişik kaynaklardan toplayan, işleyen, saklayan ve veriyi raporlayan biçimsel bir bilgi sistemidir. Bilişim sistemleri, bilgiyi işleme ve yazılı hale

(18)

1996). Her sistem gibi, bilişim sistemleri de birbirleriyle ilişkili belli parçalardan (girdiler, süreçler, veri dosyaları, donanım, insanlar ve çıktılardan) oluşmaktadır (Hicks, 1993). Bilişim sisteminin özünü; girdiler, süreçler, veri dosyaları ve çıktılar oluşturmakta, bunlar ise, veri işlemek ve kullanıcılara bilgi sağlamak amacıyla donanım ve çalışanlar tarafından işletilmekte ve kontrol edilmektedirler.

Bilgi toplumunun oluşumunda önemli bir rol oynayan bilişim teknolojileri, yazında farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Bennet (1994) bilişim teknolojisini; bilginin bilgisayar aracılığıyla elde edilmesi, işlenmesi, saklanması ve gerekli yerlere aktarılması şeklinde tanımlamaktadır. Gibson ve Jackson (1987) bilişim teknolojisini; veri ve bilginin işlenmesi, dağıtılması, değişiklik yapılması ve analiz edilerek kullanımını mümkün kılan her türlü araç olarak tanımlamaktadırlar. Bu yazarlara göre, bilişim teknolojisi bilgisayar ve iletişim teknolojilerini kapsamaktadır. Ceyhun ve Çağlayan (1997); bilginin toplanmasını, işlenmesini, saklanmasını ve gerektiğinde herhangi bir yere iletilmesini ya da herhangi bir yerden bu bilgiye erişilmesini bugün için elektronik, optik, v.b. tekniklerle otomatik olarak mümkün kılan teknolojiler bütününü bilişim teknolojileri şemsiyesi altında toplamaktadırlar. Cole (1998), bilişim teknolojisini metin ve sayısal formattaki bilginin bilgisayar ve iletişim teknolojileri vasıtasıyla elde edilmesi, işlenmesi, depolanması ve dağıtımı olarak tanımlamaktadır.

Öğüt (2003), bilgi sistemlerinin; örgütlerde bilgi toplama, dönüştürme ve dağıtma işlevlerini icra eden insan kaynakları, bilgisayarlar ve prosedürler dizisi olduğunu belirtmektedir. Güleş ve Özata (2005), bilişim sistemlerini; veri, bilgi yada işlenmiş bilginin rakam, sayı, yazı, resim, ses ve görüntü biçiminde elde edilmesi, depolanması, düzenlenmesi, geri çağrılması, istenilen formata geri dönüştürülmesi ve bir yerden başka yere aktarılmasını olanaklı kılan teknoloji, yazılım ve insan kaynaklarının bir araya gelmesiyle oluşan bir bütün olarak tanımlamaktadırlar.

Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılacağı gibi, bilişim teknolojileri şemsiyesi altında yer alan temel teknolojiler, bilgisayar ve iletişim teknolojileri olmaktadır (O'Brien, 1994). İletişim; verinin, sesin veya görüntünün uzun mesafeler arasında telefon kabloları, mikro dalga kanallar (kablosuz iletişim) veya fiber-optik devreler vasıtasıyla aktarma sürecidir (O'Brien, 1994). Bilişim teknolojilerinin yaygın bir şekilde kullanılmasında bilgisayar teknolojileri alanındaki gelişmelere paralel olarak iletişim teknolojileri alanındaki gelişmelerin de çok önemli katkıları olmuştur. Günümüzde görüntü, ses ve veri aktarımında bütünleşme sağlanabilmiştir (Silver ve Silver, 1986).

(19)

İletişimi ve etkileşimli bilgi değişimini olanaklı kılan bilgisayar ağları; Tedarikçi, müşteri ve bazı durumlarda rakiplerle stratejik işbirliklerinin oluşturulmasını sağlamış, veri işleme maliyetlerini önemli ölçüde azaltmış, sunulan hizmetlerin kalitesini yükseltmiş, sektör, pazar, ekonomik ve politik gelişmeler hakkında bilgi edinilmesini olanaklı kılmış ve işletme içi karar verme sürecinin etkinliğini artırmıştır (Slack vd. 1998; Athey ve Zmud, 1986; Bradley, Hausman ve Nolan, 1993).

1.1.2. Örgütlerde Bilişim Sistemlerinin Rolü ve Önemi

Teknolojik gelişmelerdeki ortak eğilim, farklı alanlarda ve özelliklerde olan teknolojilerin ortak bir noktada buluşarak birlikte hareket etmeleri yönündedir. Birbirinden farklı özelliklere sahip olan bilgi teknolojisi (bilgisayar donanımı, yazılımı, veritabanları, vb.); iletişim ve telefon teknolojisi (ses, veri, kablolu ve kablosuz ağ, telefon, faks, telefon cevaplama araçları); etkileşimli çoklu ortam teknolojisi (metin, ses, grafik, fotoğraf, video) ve medya teknolojisi (radyo, televizyon) birbirlerine yaklaşmakta ve birlikte tümleşik hale gelmektedirler. Bir taraftan bu gerçekleşirken, diğer taraftan da teknolojik ürünlerin etkinlik ve işlem hızları sürekli artış göstermekte ve aynı zamanda teknolojik ürünlerde sürekli minyatürleşme ve maliyetlerde bir düşüş gözlenmektedir (Connolly, 1999).

Örgütlerde bilgi teknolojisinin stratejik önemi ve değeri sürekli artmaktadır. Çoğu işletmede bilgi teknolojisi örgütlerde destek işlevi olmaktan çıkarak stratejik ve yapısal bir role sahip hale gelmiştir (Bresnahan, 1998; Coldwell, 1988). Örgütlerdeki bilgi teknolojileri kullanımına yönelik bu gelişme, yönetime, üretim faktörlerine ve performansa katkılar sağlamış ve örgütlerde verimliliği artırmada kaçınılmaz bir unsur olarak görülmüştür. Bilgi teknolojisi artık bir örgütsel genel gider olarak görülmek yerine, rekabeti ve sektör yapısını değiştiren stratejik bir kaynak olarak görülmektedir (Segars ve Grover, 1995; Clemons ve Row, 1991; Porter, 1980, 1985; Porter ve Millar, 1985).

Porter ve Millar (1985) çalışmalarında; bilgi teknolojilerinin üretim süreçlerini değiştirdiğini, maliyetleri düşürdüğünü, rekabet alanını genişlettiğini ve yeni iş yaratmayı kolaylaştırdığını ortaya koymuşlardır. Jackson (1990) bilgi teknolojisi ile karşılaştırmalı üstünlüğü yakından ilişkilendirmiş ve gelişmiş ülkelerdeki örgütlerin bilgi teknolojisini, gelişmekte olan ülkelerdeki rakiplerine karşı rekabette kullanmaları gerektiğini ileri sürmüştür. Diğer taraftan Bonk (1996), küçük ve orta büyüklükte işletmelerin ise küreselleşme çağında ayakta kalabilmek için faaliyetlerinde bilgisayar teknolojisini, bilgi kaynaklarını ve iletişimi kullanmak zorunda olduklarını belirtmiştir (Noh ve Fitzsimmons,

(20)

Bilgi teknolojisinin örgütlerde kullanımının ilk yıllarında, bilgi teknolojisinden sağlanan katkının ölçülmesi yoğun olarak iç yeterlilik, verimlilik ve işlem üzerine odaklı olduğu görülmektedir. Bu dönemlerde yapılan analizler, basit maliyet – fayda ekonomisine dayanmaktadır (Tapscott ve Caston, 1993; Post, Kagan ve Lau, 1995). Bu analizlerde maliyetlerin düşürülmesi ve işgücü tasarrufuna vurgu yapılmaktadır. Eğer tasarruflar maliyetlerden daha çok olursa yatırımın yapılması için harekete geçilmektedir.

Günümüz koşullarında bilgi teknolojisinin gerçek maliyetinin ve faydalarının belirlenmesi zordur. Çünkü bu teknolojinin etkisi çok sayıda bölüme ve bölümlerin bütçelerine yayılmaktadır. Bilgi teknolojisi ise genelde işletmenin tamamını kapsayacak şekilde uygulanmaktadır. Buna karşın adem-i merkezci olan bütçeleme yapısı işletmedeki bilgi teknolojisi gerçek maliyetlerini belirlemeyi zorlaştırmaktadır (Connolly, 1999).

Bilgi teknolojisi harcamaları temelde isteğe bağlı harcamalar olarak görülmekte ve dolayısıyla yoğun dikkat ve inceleme gerektirmektedir (Antonucci ve Tucker, 1998). Hissedar ve yatırımcıların bilgi teknolojilerine yapacakları yatırımda uzun dönem faydadan ziyade kısa dönem getiriye yönelme eğilimindedirler (Cho, 1996). Teknoloji için bütçede belli bir satınalma kalemi ayırmaktan kaçınma ve sürekli olarak bilgi teknolojisi ekipman maliyetlerini azaltma eğilimi sergileme; yöneticileri teknolojiyi mali açıdan daha katlanılabilir olana kadar beklemeleri veya ertelemeleri yönünde cesaretlendirmektedir (Post, Kagan ve Lau, 1995).

1.1.3. Örgütlerde Bilgi/Bilişim Sistemleri Uygulamaları

1980'lerden önce bilgi/bilişim sistemleri, genellikle ''Veri İşleme Sistemleri'' veya ''Yönetim Bilgi Sistemleri'' olarak adlandırılmıştır. 1980'lerden sonra ise bilgisayar donanımı ve yazılımındaki gelişmeler ile iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin bir sonucu olarak bilgi ve bilişim sistemlerinin çeşitlerinde ve uygulamalarında büyük artış gözlenmiştir. Bilgi sistemleri ve bilişim teknolojilerine ilişkin yenilik ve çeşitliliğin artarak devam ettiği gözlenmektedir. Günümüzde bilişim sistemleri uygulamalarının örgütlerde ticari işlem sistemleri, ofis otomasyon sistemleri, yönetim bilişim sistemleri, uzman sistemler, üst yönetim karar destek sistemleri ve fonksiyonel bilişim sistemleri şeklinde sınıflandırılarak kullanıldığı görülmektedir (Öğüt, Güleş ve Çetinkaya, 2003).

Ticari işlem sistemleri: İşletme içi ve dışı faaliyetlerde kullanılabilecek bir dizi

bilgiyi üretmektedir (O'Brien, 1994). Bir ticari işlem; müşteriye yapılan satış, çalışanların yaptıkları işlerin karşılığının ödenmesi, hammaddelerin satın alınması, ticari borçların ödenmesi gibi faaliyetleri içermektedir. Bilişim sistemlerinin ilk çeşidi olan ticari işlem

(21)

sistemi işletme faaliyetlerinden doğan işlem kayıtlarını izleyip kayıt altına almayı olanaklı kılmaktadır (Laudon ve Laudon, 1993). Ticari işlem sistemlerinin temel amacı, işletmede gerçekleşen faaliyetlerle ilgili veriyi toplamak ve depolamak, işletmede gerçekleşen faaliyetlerin günlük kontrolleri için gerekli bilgileri sağlamak ve örgütteki orta ve yüksek kademedeki yöneticiler tarafından kullanılan daha yüksek seviyedeki bilişim sistemleri için veri tabanı oluşturmaktır (Hicks, 1993).

Ofis Otomasyon Sistemleri: Bir ofiste yapılan rutin işlemleri ve işlevleri otomatik

hale getirmek amacıyla bilgisayar teknolojisinin kullanılmasını ifade etmektedir (Hicks, 1993). Ofis otomasyon sistemleri, bireyler, gruplar ve örgütler arasında elektronik mesajların, belgelerin ve diğer iletişim formlarının toplanmasını, işlenmesini, kayıt edilmesini ve aktarılmasını olanaklı kılmaktadır. Ofis otomasyon sistemleri içinde yaygın olarak elektronik yayın (kelime işleme, masa üstü yayıncılık, kopyalama sistemleri), elektronik iletişim (elektronik posta, faks), elektronik toplantı (birlikte çalışma, telekonferans), şekil işleme (elektronik doküman yönetimi, grafik sunumları, multimedya sistemleri) ve ofis yönetim sistemleri (elektronik programlama, iş takibi, zaman ve görev yönetimi) yer almaktadır.

Yönetim Bilişim Sistemleri: Bir işletmenin mevcut faaliyetlerinin planlanması ve

kontrolü ile işletmenin gelecekteki performansının tahmin edilmesini olanaklı kılan ve özet raporların hazırlanmasını ve sunulmasını sağlayan sistemlerdir (Laudon ve Laudon, 1993). Dış çevre ve işletme dışı faaliyetlerden ziyade işletme içi faaliyetler üzerinde odaklanmış olup, yönetim düzeyindeki planlama, kontrol ve karar verme fonksiyonlarını desteklemektedir. Yönetim bilişim sistemlerinin temel işlevi, örgütün amaçlarına en etkin ve verimli bir şekilde ulaşmasını sağlayacak, insan, makine, malzeme ile sermaye unsurları arasındaki karşılıklı ilişkileri en uygun biçimde düzenleyecek olan karar organlarına doğru, zamanlı ve anlamlı bilgi sağlamaktır (O'Leavy ve Williams, 1989, Turgay, 1995, Sarıhan, 1999).

Karar Destek Sistemleri: Yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmamış kararlarda

kullanılan bilgilerin elde edilmesinde bilgisayar ile karar alıcılar arasında karşılıklı doğrudan etkileşime müsaade eden ve yöneticiye karar almada yardımcı olan sistemlerdir. Karar destek sistemleri yöneticilere yardımcı olmaktadır. Karar destek sistemleri; işletmeler arası birleşmeler, yenileme yatırımları, yarı mamul geliştirme ve pazarlama gibi rutin olmayan ve yapılandırılmamış problemlerin çözümünde kararlar almada yararlı olmaktadır (Yalçın, 1992).

(22)

Karar destek ile yönetim bilişim sistemleri arasındaki farklara bakıldığında, yönetim bilişim sistemlerinden; temel ticari işlemler konusunda ve plandan sapmalar hakkında rapor hazırlamada, basit analitik araçlar kullanarak, yapılandırılmış rutin problemleri çözmeye yardımcı olma ve rutin raporları oluşturmada yararlanıldığı görülmektedir. Yönetim bilişim sistemlerinin temelini, kararın alınması değil, kararın alınmasına destek sağlama hususu oluşturmaktadır (Reynolds, 1999). Diğer taraftan, karar destek sistemleri; karar vermek için veri ve modeller sunmakta, karmaşık analiz ve modelleme araçları kullanmakta, yarı yapılandırılmış problemleri çözmede kullanılmakta ve rutin olmayan sorunlara interaktif cevap sunmaktadır (Laudon ve Laudon, 1993;Hicks, 1993).

Grup Karar Destek Sistemleri: Yapılandırılmamış konularla ilgili ortak karar

verme sürecinde birden fazla bireyin desteğini ve katılımını olanaklı kılan sistemlerdir (O'Brien, 1994). Karar destek sistemlerinin ilk şekli bireysel karar vermeye destek olmaktaydı. Fakat, günümüz karmaşık iş çevresinde bireysel kararların yanında grup olarak da kararlar almanın önemi ve ihtiyacı artmıştır. Grup halinde karar vermenin başarısı; grubun ve grubun üzerinde çalıştığı konunun özelliklerine, karar verme sürecinin gerçekleştiği örgütsel yapının niteliğine ve karar verme sürecinde kullanılan bilişim teknolojilerinin kullanımına bağlıdır (Hicks, 1993). Grup karar destek sistemleri, grubun başarılı ve etkin bir şekilde kararlar almasını olanaklı kılmaktadır (Hicks, 1993).

Üst Yönetim Bilişim Sistemleri: Karar destek sistemleri ve bilgi raporlama

sistemlerinin özelliklerinin çoğunu kombine eden bilişim sistemleri olup, odak noktaları tepe yönetiminin stratejik bilgi ihtiyaçlarını karşılamaktır (Hicks, 1993). Üst yönetim bilişim sistemleri kritik kararların alınmasında yöneticilere işletme içi ve dışı bilgileri özet halinde sunan bir sistemdir (Hicks, 1993). Her işletme kendi üst yönetim bilişim sistemini oluşturabileceği gibi, ihtiyaçlarına uyarlanmış bir paket program da kullanabilir. Üst yönetim bilişim sistemleri tamamen üst yöneticiler için düzenlenmektedir (Öztemel, 1998). Teknik uzmanlara fazla ihtiyaç olmadan üst yönetim tarafından kullanılabilmektedirler. İşletme dışı (çevre) ile ilgili büyük miktarda yapılandırılmış ve yapılandırılmamış veriyi içermektedir.

Uzman Sistemler: İnsanların çalışmalarını ve deneyimlerini bilgisayara aktaran,

deneyim ve uzmanlık gerektiren karmaşık işlerin nasıl yapılacağı konusunda yol gösteren yapay zeka programlarıdır (Hicks, 1993). Bir uzman sistem, sınırlı bir subjektif saha için uzman bilgisini depolayabilir ve mantıksal sonuçları takip etmek suretiyle problemleri çözebilir (Laudon ve Laudon, 1993). Uzman sistemler, genellikle ihtisas konularında

(23)

danışılan ve karar vericiye görüş belirten bir uzman gibi çalışırlar (Işıkan ve Bulgurcu, 1995, Yeldan, 1991, O'Brien, 1994).

Örgütlerde uzman sistemler kullanmanın temel amacı rekabet üstünlüğü elde etmektir (Edwands ve Connel, 1989). Aynı uzmanlık bilgisinin defalarca gerekli olduğu durumlar da, yüksek ücret ödenen uzmanlara olan gereksinimi azaltır veya en azından bu uzmanların daha verimli bir şekilde çalışmalarını olanaklı kılar. Uzman sistemler; uzman bilgisinin elde edilmesinin, kopyalanmasının ve dağıtımının bir yoludur. Uygulandıkları özel alanlardaki kararların doğruluğu ve tutarlılığını artırırlar. Belirli bir kararın gerekçesi hakkında kapsamlı ve nitelikli belgelerin hazırlanmasını sağlarlar. Uzman sistemlerin önemli unsurlarından birisi de, ulaşılan kararlara ilişkin rasyonel açıklamalar yapabilmeleridir. Çünkü gerekçeler açıklanmadıkça büyük bir olasılıkla insanlar bir bilgisayarın önerisini veya kararını kabul etmeye gönüllü olmayacaklardır. Bu nedenle nitelikli uzman sistemler alınan kararı etkileyecek tüm faktörleri açıklayabilme gücüne sahiptirler.

1.1.4. Bilgi Sistemlerinin Örgütlere Etkisi

Geleneksel ticari işletmelerde; sabit bir yapı, hiyerarşik bir örgütlenme, genelde merkezi olan bir yönetim, süreçlerde belirlenmiş standart ve prosedürlere uyma gerekliliği ve yoğun uzmanlaşma söz konusu olmaktadır. Buna karşılık; günümüz çağdaş ticari işletmelerinde yatay ve esnek bir yapı, daha az hiyerarşik örgütlenme, ademi-merkezi yönetim, özel pazarlarda müşteriye göre uyarlanmış mal ve hizmetleri eşanlı olarak müşteriye ulaştırabilecek şekilde uzmanlaşmış bir yapı söz konusudur (Laudon ve Laudon, 1996). Bilgi sistemlerinin örgüt yapısı ve iş süreçleri üzerindeki etkilerine karşılık, örgüt yapısı ve iş süreçlerinin de bilgi sistemleri üzerinde etkisi bulunmaktadır. Dolayısıyla, bilişim sistemleri örgütün yapısına uyacak şekilde tasarlanmalıdır (Hicks, 1993).

Bilgi sistemlerinin iş süreçleri üzerinde hızlandırma, kolaylaştırma, yeniden yapılandırma ve kuruluşların çalışma biçimlerini bütünüyle değiştirme etkileri vardır.

Hızlandırma etkisi, iş sürecini hiç değiştirmeden, elle yapılan işlerin “makineleştirilmesi”

veya otomatik hale getirilmesini ifade etmektedir. Hızlandırma işlevi olan otomasyon süreçlerinde de yöntemler, tutulan bilgiler, yapılan işler hep aynıdır. Farklı olan, bilgisayar desteğiyle sürat ve güvenilirliğin sağlanmasıdır. Kolaylaştırma etkisi, iş sürecinde bazı aşamaların birleştirilmesi ya da ayrılması, bilgi tekrarının ortadan kaldırılması gibi yollarla işe “akılcı” bir nitelik kazandırılmasını ifade etmektedir. Her birimin ayrı defter tutması

(24)

etkinliğini ve verimliliği artırmaktadır. Yeniden yapılandırma etkisi ise, işin yapılma tarzının değiştirilmesi anlamına gelmektedir. Bu, kimi zaman personel sayısının azaltılması anlamına da gelmektedir. Gereksiz işlemlerin ortadan kaldırılmasıyla hem işin niteliği yükseltilmekte hem de verim artmaktadır. Bilgi sistemlerinin desteğiyle yapılan iş bütünüyle değiştirilebilmektedir. Örneğin, “kapı ve oda güvenlik sistemleri”, otomatik chek-in (otele giriş) veya check-out (otelden çıkış) işlemleri yapma yada otomatik rezervasyon kullanımı, yirmi yıl öncesinin otelcilik anlayışını bütünüyle değiştirmiştir.

Bilgi teknolojisi, işletmelerde örgüt yapısına, süreçlerdeki yol ve yöntemlere (yani göreve ilişkin) ve insan kaynaklarına ilişkin (örneğin yeni iş tanımları, yeni beceriler, vb.) değişiklikler yapılmasını gerekli kılabilmektedir. Çünkü, bilgi teknolojisi stratejisinin örgütün işletme stratejisiyle uyumlu olması ve işletme stratejisinin de bilgi teknolojisiyle uyumlu olması, birbirinden ayrılmaması gerekmektedir (Tapscott ve Caston, 1993; Mahmood ve Maan, 1993; Bacon, 1992; Kantrow, 1980; Benjamin et al, 1984).

Örgütsel yapı ile strateji arasında bir ilişki vardır. Strateji, örgüte istikamet vermek ve rekabet üstünlüğü sağlamak amacıyla örgütün geçmişteki başarıları, içinde bulunduğu durumu ve gelecekte yapmak istedikleri faaliyetleri planlama ve buna ilişkin gerekli araç ve kaynakların düzenlenmesine yönelik uzun dönemli bir süreçtir (Moncrieff, 1999; Kırım, 2001). Strateji bir anlamda örgütün en genel anlamdaki planıdır ve orta ve alt düzeydeki planlar açısından bir genel çerçeve, temel alınması gereken bir yapı taşı niteliğindedir (Şimşek, 1999 ve Porter, 2001).

Strateji, örgütte mali ve beşeri güçleri veya kaynakları ekonomik kullanma ve kendi kendini değerleme fırsatı vermekte, örgütün her kademesinde birbiriyle tutarlı faaliyetler yapılmasını mümkün kılmaktadır. Strateji örgütte etkili bir koordinasyon ve hedef birliği sağlamaktadır. Strateji sayesinde, giderek farklılaşan, birbirinden ayrılan bölümler ortak bir hedef etrafında birleşmekte ve böylece örgüt içinde bir bütün olarak ortak amaca yönelme ve tutarlılık sağlanmış olmaktadır (Eren, 1997; Dinçer, 1998; Fidan, 1998).

Bir örgütün stratejik kararları bu örgütün yapısını etkilemektedir. Örgütsel yapı da örgütteki karar alma sürecini yansıtmaktadır (Durocher ve Niman, 1993). Yapıyı değiştirmek, bunun arkasında yatan karar alma sürecini de değiştirmeyi zorunlu kılmaktadır. Yapı ve sürecin her ikisi de stratejiyi kısıtlamaktadır. Strateji ile yapı arasındaki iki yönlü bağımlı bir ilişki mevcuttur (Burgelman, 1983). Karar alma süreci değiştirildiğinde belki de öncelikle örgütsel yapının değiştirilmesi gerekmektedir (Menzies, 1997).

(25)

Bilgi sistemleri; işletmeleri, geçmiştekinden daha fazla bilgiye, öğrenmeye ve çalışanların bireysel karar almalarına bağımlı olacak şekilde değiştirmektedir. Geleneksel yönetim; genelde biçimsel planlara, yapılandırılmış iş bölümüne, biçimsel kurallara ve sadakat ve bağımlılığı teşvik eden bir nitelik göstermektedir. Buna karşılık, bilgi sistemlerine dayalı yeni yönetim anlayışı, hedefleri belirlerken biçimsel olmayan taahhütler ve ağlara, bireysel ve takım olma durumuna göre esnek iş gücü düzenlemesine, personeller arası koordinasyonu sağlamada müşteri odaklanmasına ve işletmelerde işlerin düzgün gitmesinde profesyonelliği ve bilgiyi teşvik eden bir nitelik göstermektedir. Örgütlerdeki bu yeni yapılanma ve iş anlayışını gerçekleştirmek bilişim sistemleri olmaksızın neredeyse olanaksızdır (Laudon ve Laudon, 1996).

Bilgi sisteminin; merkezi olması, dağıtımlı olması yada bağımsız birimlerden oluşan nitelikte olması, iş süreçleri üzerindeki sıralanan bu etkiler çerçevesinde, doğrudan doğruya örgütsel yapı ve işleyiş üzerinde belirleyici olmaktadır. Birimler arasındaki iletişim ve bilgi paylaşımı, kuruluşun “kan dolaşımı” olarak görülmektedir. Bu dolaşım, denetimli, sıradüzene bağımlı ve kesin kurallarla tanımlı olabileceği gibi bütünüyle özgür ve açık nitelikte de olabilmektedir. Örgütlerdeki bilgi akışının yapısı, kuruluşun işleyiş tarzını etkilemekte ve zaman içinde de örgütlerde işlerin yapılış tarzında belirleyici konuma gelmektedir (ESP 5, 2000).

İş süreçlerinin bilgi sistemlerine etkisi açısından bakıldığında, örgütler için bilgi sistemlerinin amaç değil araç olduğu görülmektedir. Amaç, bilgi sisteminin içinde kurulduğu kuruluşun stratejilerinin en etkin ve verimli biçimde gerçekleştirilmesidir. Başka bir deyişle, önce kuruluşun stratejisi saptanmakta, sonra o stratejiye yönelik hedefler seçilmekte, daha sonra bu hedeflere yönelik olarak gereken bilgi sistemleri oluşturulmaktadır (ESP 5, 2000) .

1.2. TEKNOLOJİ VERİMLİLİK PARADOKSU

Örgütlerde yaygın olarak kullanılmaya başlanılan bilişim sistemlerinin yönetime, üretim faktörlerine ve işlerdeki gelişmelerin performansa katkılar sağladığına, dolayısıyla verimliliği artırdığına inanılmaktadır. Örgütler, 1970’lerden bu yana teknolojiye büyük yatırımlar yapmaktadırlar. Günümüz işletmelerinin büyük bir kısmında yapılan yatırımların % 50’sine yakını bilgi teknolojilerine yapılan yatırımlar oluşturmaktadır (Bruque ve Medina, 2002).

(26)

teknolojileri kullanımındaki artışla aynı döneme denk düştüğünü fark etmiştir. Sonraları Strassmann (1998, 1999) bilgi teknolojileri kullanımının tek başına üretim faktörleri verimliliği ile işletme pazar değerini artırmada yetersiz kaldığını belirlemiştir.

Weill (1992), bilgi teknolojilerine yapılan yatırım ile karlılık ve ortalama işletme performansı arasındaki ilişkiyi analiz etmiştir. Weill, bilgi teknolojisinin performans üzerine etkilerini daha iyi anlayabilmek amacıyla, bilgi teknolojileri yatırımlarını stratejik ve işlemsel olarak sınıflandırmıştır. Sonuçlar, işlemsel bilgi teknolojileri ve karlılık veya verimlilik arasındaki yerleştirmeler arasında bir ilişki olmadığını, daha çok stratejik yatırımla ilişkisi olduğunu göstermiştir. Diğer yazarlar da yaptıkları çalışmalarda bilgi teknolojilerinin firma performansı üzerine etkileri konusunda farklı sonuçlara varmışlardır.

Roach’a (1991) göre, beyaz yakalı bilgi çalışanlarının verimliliği 70’lerin ortası ile 1986 arasında % 6.6 düşmüştür. Buna karşılık üretim çalışanlarının (mavi yakalıların) verimliliği % 16.9 artmıştır. İmalat sektörü ile diğer sektörler karşılaştırıldığında verimliliğin ikiye katlandığı gözlenmiştir. Bunun bir nedeni, belki de hizmet sektöründe çıktı ve verimliliği ölçmenin zor olmasıdır. Tablo 1.1, teknoloji paradoksu üzerine yapılmış temel çalışmaların bir listesini vermektedir.

Tablo 1.1 incelendiğinde, araştırmacılar arasında belirgin bazı görüş ayrılıklarının olduğu görülmektedir. Görüş ayrılıklarının temelinde ise, iki farklı sorun bulunmaktadır. Bunlar; izlenen araştırma yöntemindeki farklılıklar ile bilgi teknolojisinin sağladığı katkıların doğru ve etkili bir şekilde belirlenmesinde karşılaşılan zorluklar şeklinde ifade edilebilir (Bruque ve Medina, 2002).

Teknoloji paradoksunun nedenlerini açıklamaya yönelik farklı yaklaşımlar geliştirilmiştir. Her bir yaklaşım konunun nedenini açıklamada farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Yaygın olarak bilinen yaklaşımlar; Nolan döngüsü, stratejik gereklilik hipotezi, işlem maliyeti ekonomisi, kaynak temelli bakış açısı ve son olarak iş modelleri yaklaşımıdır (Bruque ve Medina, 2002).

Nolan Döngüsü: Bu yaklaşım, teknoloji paradoksu terimi henüz ifade edilmeden

çok daha önce Nolan ve Gibson (1974) tarafından ileri sürülmüştür. Nolan Döngüsü yaklaşımı yeni teknolojileri hayata geçirme ve geliştirmede yaşam döngüsü felsefesini uygulamaktadır. Teknoloji paradoksunu açıklamaya yönelik bir dizi konu içeren Nolan Döngüsü yaklaşımı altı aşamalı bir modelden oluşmaktadır.

(27)

Tablo 1. 1 Teknoloji Paradoksu Üzerine Yapılmış Temel Çalışmalar Araştırmacılar Ulaşılan Temel Sonuçlar

Cron ve Sobol (1983) Bilgi teknolojisi yatırımı mevcut yönetim yeteneklerini güçlendirmekte, iyi organize olmuş işletmelere başarılı olmalarında yardımcı olmakta ama üretimi uygun bir şekilde yapılandırmamış olan yöneticilerin zihnini karıştırmaktadır. Loveman (1988) Bilgi teknolojisi yatırımı çıktılara sıfır değer katmaktadır.

Harris ve Katz (1989) Bilgi teknolojileri ile çeşitli performans göstergeleri arasında zayıf ilişki vardır. Alpar ve Kim (1990) Performans tahminleri metodolojiye duyarlıdır.

Morrison ve Berndt (1990) Bilgi teknolojisinin marjinal yararı yapılan her bir dolar yatırıma karşılık sadece 80 cent kadardır.

Noyelle (1990) Hizmetlerde ciddi ölçüm problemleri yaşanmaktadır. Parsons, Gottlieb ve Denny

(1990) Bilgi teknolojisinin, finansal hizmet işletmelerinin performansına etkisi oldukça düşüktür, ama bilgi teknolojisi sektörü gelecekte daha fazla büyüme için konumlandırmıştır.

Strassmann (1990, 1997, 1999,

2002) Çeşitli bilgi teknolojileri oranları ile performans ölçütleri arasında korelasyon yoktur. Bu durum son 20 yıldır değişmeyen bir durumdur. Weill (1990) Yapısal değişkenler bilgi teknolojisi performansını etkilemektedir.

Roach (1991) Ölçülen çıktı azalırken her bir çalışan başına bilgi teknolojisi sermayesi hızla artmaktadır.

Siegel ve Griliches (1991) Bilgi teknolojisi kullanan sektörler daha verimli olma eğilimindedirler. Yosri (1992) Bilgi teknolojileri yatırımı ile satış hacmi, pazar payı, yeni pazara girme, kalite

gelişimi ölçüleri ve verimlilik arasında ilişki yoktur.

Brynjolfsson ve Hitt (1993) Bilgi teknolojileri sermayesinde yatırımın geri dönüş oranı imalatta yılda % 50’nin üzerindedir. Bilgi teknolojileri yatırımının hizmet sektöründe yıllık geri dönüş oranı % 60’ın üzerindedir.

Computerworld (1994) Ortalamanın üzerinde performans sergileme durumlarına göre seçilen 782 örgütte, ilk 10’a giren işletmelerin en alt sırada yer alan 100 örgütten daha az bilgi teknolojilerine harcama yaptığı tespit edilmiştir.

Kelley (1994) En fazla verimli metal işleme fabrikalarında bilgisayar kontrollü makineler kullanılmaktadır.

Barua ve diğerleri (1995) Bilgi teknolojileri son ürünlerden çok orta düzey çıktıları geliştirmiştir. Brynjolfsson ve Hitt (1996);

Dewan ve Min (1997) Bilgisayar sermayesinin toplam çıktıya ortalama yıllık katkısı sermaye stokunun % 60’ından fazladır. Kivijarvi ve Saarinen (1995) 200 firma üzerinde yapılan araştırmada; çok yüksek düzeylerde bilgi

teknolojilerine harcama yapma ile işletme karları arasında hiçbir ilişkinin olmadığı saptanmıştır.

(28)

Morrison (1996) yatırımlar işgücü gereksinimindeki bir artışla ilişkilendirilmiştir. Hitt ve Brynjolfsson (1996) Bilgi teknolojisine yapılan harcama ile çıkar gruplarının toplam getirisi,

varlıkların getirisi (ROA) veya yatırımın getirisi (ROE) arasında hiçbir korelasyon yoktur.

Greenan ve Mairesse (1996) Bir firmanın verimliliği ile çalışırken kişisel bilgisayar kullandığı rapor edilen personelin oranı arasında pozitif bir ilişki vardır.

Black ve Lynch (1996) Yüksek oranda personelin bilgisayar kullandığı fabrikalar daha çok verimlidir. Clegg ve arkadaşları (1997) Bilgi teknolojileri yatırımlarının % 80 – 90’ı performans hedeflerine

ulaşmamaktadır.

Powell ve Dentmicalef (1997) Bilgi teknolojisi yatırımlarının başarısı belli insan ve iş kaynakları katkılarını gerektirmektedir.

Doms, Dunne ve Troske (1997) Gelişmiş imalat teknolojisi kullanan fabrikalarda yüksek verimlilik ve ücretler vardır. Bu durum teknolojiler uygulanmaya başlamadan önce de böyleydi. Mahmood ve diğerleri (1998) Bilgi teknolojisi yatırımı ile gelir artışı değişimi arasındaki pozitif ilişki vardır.

Bilgi teknolojisi yatırımı ile diğer verimlilik ve performans ölçüleri arasındaki ilişkiler açık değildir.

Brynjolfsson ve Hitt (2000) Bilgi teknolojisinin değeri, iş süreçlerinde verimlilik artışını olanaklı kılma ile belirlenmektedir.

Kaynak:Bruque, S. ve Medina, J.A. (2002). The Technology Paradox: Characteristics, Causes and

Implications for IT Management. International Journal of Information Technology, Vol. 8, No. 1, s. 76-94.

İlk aşama, teknolojinin örgüte ilk yerleştirilmesi aşamasıdır. Bu aşamada teknolojinin potansiyel performansı ile ilgili olarak büyük bir belirsizlik ve örgüt üyeleri arasında şüphe vardır. İkinci aşama yerleşme aşamasıdır. Bu aşamada bilgi teknolojisi görünür sonuçlar sergilemeye başlamıştır. Örgütün tamamı hemen yararlar elde etmede heyecanlıdır ve aynı zamanda yeni teknolojiye yönelik kuşkular da başlamıştır. Üçüncü aşama kontrol aşamasıdır. Bir önceki aşama süresince hakim olan yoğun yerleşmeden kaynaklanan harcamalar denetlenir. Dördüncü aşama farklı teknolojilerin entegrasyonu ile karakterize edilmektedir. Sistemin gelişen küresel performansı bakış açısıyla bilgisayar ve iletişim sistemlerinin getirdiği muhtemel stratejik dışsallıkların yararları algılanır. Son iki aşama olan bilgi yönetimi ve olgunluk aşamasında, teknoloji portföyü yeniden yapılandırılır ve şirket stratejisine destek sağlayan unsurlar veya bunların süreçleri alıkonulur (Bruque ve Medina, 2002).

Nolan Döngüsü yaklaşımı teknoloji paradoksu modeline ilkel bir açıklama getirmektedir. Her bir aşamanın özellikleri incelendiğinde, örgütün ekonomik ve rekabet avantajlarını; kontrol, entegrasyon ve bilgi yönetimi aşamasında elde ettiği görülmektedir.

(29)

Kuruluş aşamasında şirket; örgütsel içyapı, personelin değişime olan direnci ve yeni sistemlerin yerleştirilmesi hedeflerine ilişkin sapmalar ile uğraşmak durumunda kalmaktadır (Bruque ve Medina, 2002).

David, Grabski ve Kasavana’nın (1996) en büyük 100 konaklama işletmelerine yönelik yaptıkları bir araştırmada; bilgi teknolojisini yerleştirmenin ilk aşamasında verimlilik açığı olduğunu, olumlu etkilerin sonradan geldiğini, bunun ise ancak yeni ekipmanlara harcamaların kontrol altına alınıp rasyonelleştirilmesinden sonra gerçekleştiğini tespit etmişlerdir (Bruque ve Medina, 2002). Bilgi teknolojisinin örgüt geneline yaygınlaştırılması aşamasında ise kararlar; rasyonel, ekonomik ve motive edici unsurlardan ziyade rakipleri taklit etme arzusu üzerine dayalı olup normalde karlılık indeksini tehlikeye sokacak şekilde aşırı yatırım yapmaya yönelik bulunmaktadırlar. Eğer, kontrol aşaması düzgün bir şekilde yönetilirse ve teknolojinin sıkı bir stratejik yönetimi varsa, pozitif amaçlara ulaşmak olası olmakta ve böylece teknoloji paradoksu etkileri bertaraf edilmektedir.

Stratejik gereklilik hipotezi: İlk olarak Clemons ve Kimbrough (1986) tarafından

ileri sürülmüş, daha sonra da Clemens ve Row (1991) tarafından geliştirilmiştir. Bu araştırmacılar, çalışmalarında; birçok işletmenin, rakiplerinin başarılı uygulamalarını kendi örgütlerine uyarlama ve taklit etme yoluna gittiklerini gözlemişlerdir. Bu kişiler ayrıca bazı örgütlerde yeni teknoloji yatırımının olumlu bir getiri bekleme niyetiyle yapılmadığını, aksine örgütü sektörün dışına itecek durumdan korumak için yapıldığını belirlemişlerdir (Bruque ve Medina, 2002). Stratejik gereklilik hipotezine göre, bilgi teknolojileri, başlangıçta verimliliği artırabilir ve müşterilerine daha iyi koşullar sunmayı olanaklı kılabilir ama bu rekabet aynı zamanda sunulan ürün ve hizmetlerin fiyatlarını düşürerek yüksek gelirler elde etme olasılığını da düşürmektedir. Böylece bilgi teknolojisi işletmede net değer yaratan bir unsur olma yerine maliyeti artıran bir kaynak haline gelmektedir.

Stratejik gereklilik hipotezini destekleyen sayısız örnek vardır. Küresel bazda turizm sektöründe yaygın olarak bilineni SABRE örneğidir. Örgütler arası yenilikçi bir bilgi sistemi uygulaması olan SABRE, American Airlines için geliştirilmiş bilgisayarlı rezervasyon yönetim sistemidir. Bu sistem kullanılmadan önce, uçak koltukları satıcıların (genelde seyahat acentalarının) tedarikçileri (havayolu şirketlerini) telefonla aramaları şeklinde yapılmaktaydı. Seyahat acentaları arasında sağlanan elektronik bağlantı sayesinde SABRE yaygın olarak kullanılmaya başlandıktan sonra American Airlines 1980’lerin başlarında havayolu rezervasyon dağıtımında lider konuma gelmiştir. Bir müddet sonra,

(30)

bilgi teknolojilerine dayalı yenilikleri taklit etmeye başlamışlardır. Bu durum American Airlines’ın başlangıçta elinde bulundurduğu avantajı ortadan kaldırmıştır (Neo 1988; Bruque ve Medina, 2002; Rackoff ve ark.. 1985).

Stratejik gereklilik hipotezi teknoloji paradoksunun ortaya çıktığı çok sayıdaki duruma geçerli açıklama sağlamaktadır. Şirketler, yatırım kararlarının ekonomik veya finansal karlılık konularını sıkı bir şekilde hesaba katmadan teknolojik olarak güncel kalmaları gerektiğine inandıkları için teknoloji yatırımlarına örgütlerinde yer vermektedirler (Bruque ve Medina, 2002).

İşlem maliyeti ekonomisi: Bilgi teknolojisine yatırımın işlem maliyetlerine olan

etkileri üzerine odaklanan bir yaklaşımdır. Ekonomik bir işlem, yer ve zaman olarak ürünün değişiminde iki veya daha fazla tarafın (tedarikçilerle müşteriler, ticari ortaklar, aynı gruptaki farklı elemanlar veya şirket arasında ve devletle) karşılıklı olarak anlaştıklarında gerçekleşmektedir. Bilgi teknolojileri işlemleri daha etkili kılmayı olanaklı hale getirebilmektedir. Bilgi teknolojileri bilgi maliyetlerini (birbirini tanımlama ve birbiriyle ilişki kurmada tarafların buluşmasında kullanılan kaynak), pazarlık maliyetlerini (ilişki kurmada tüketilen kaynaklar) ve garanti maliyetlerini (anlaşmayı tamamlama veya tamamlamamanın olumsuz sonuçlarından korumak için tüketilen kaynaklar) azaltmaktadır (Bruque ve Medina, 2002; Weill ve Broadbent, 1990).

Yeni teknolojiler; seyahat giderleri, dokümantasyon işleme giderlerini ve diğer doğrudan ve dolaylı maliyetleri azaltabilir. Birçok örgütte işlem maliyetlerinin daha yüksek gerçekleştiği görülmektedir. Teknoloji paradoksu, teknoloji ne zaman uygulanırsa o zaman gerçekleşmektedir. Yani ya işlem maliyetini düşürmede teknoloji başarısız olmakta veya işlem maliyetini düşürmekte ama bilgi teknolojisi maliyetlerini karşılamada yetersiz kalmaktadır. Diğer bir ifade ile, teknolojiye yatırım, beklenen faydayı elde etmede başarısız olmaktadır. Teknoloji ve yatırım işlem maliyetini azaltmaya yetmediğinde örgütün alternatif bir strateji seçmesi gerekmektedir (Bruque ve Medina, 2002).

Kaynak temelli bakış açısı: Bu yaklaşıma ilişkin olarak Kettinger ve ark. (1994) ile

Ross, B. ve Goodhuel (1996) teknolojinin, onu kullananların çalışmalarına kolaylaştırıcı etkisi olduğunu belirtmişlerdir. Teknolojiden etkin yararlanan örgütlerde işlem başına maliyetlerde tasarruf sağlanarak örgüt kaynaklarının etkin kullanımının sağlanıldığı ve sonuçta örgüte rekabet üstünlüğü getirdiğini gözlemişlerdir. Ross ve Goodhue (1996) örgütlerde insan (kullanıcı ve yararlanıcı), teknoloji (teknik altyapı ve veritabanları) ve ilişkilerin (üst yönetim liderliği, yöneticiler ve personeller) farklı olduğunu ve sonuçta

(31)

teknolojinin performans düzeyine etkisinin örgütten örgüte farklılık gösterdiğini belirtmişlerdir.

Kaynak temelli bakış açısı yaklaşımı, teknolojinin örgüt içinde yerleştirilmesinde yönetimle yüksek işbirliğine ihtiyaç duyulduğuna vurgu yapmaktadır. Çünkü örgütte teknoloji kendi başına dönüşüm sağlayamamaktadır. Bilgi sistemlerinde yapılan değişiklik tek başına örgüt kültürünü değiştirmede yetersiz kalmaktadır. İhtiyaç duyulan dönüşüm bilgi alışkanlıklarında, yaklaşımlarda, değerlerde, bilgi yönetimini ilgilendiren beklentiler ve özendirmelerde temel bir değişikliği gerektirmektedir. Bu bakış açısından bakıldığında teknoloji paradoksu, aynı amaca veya yapıya sahip olmayan teknik ve sosyal sistemlerin yer aldığı durumlara odaklanarak açıklanabilmektedir. Paradoksun görüldüğü durumlar, teknoloji kullanımının; karlılık artışına, pazar payı artışına veya müşteri tatmininde artışa yöneltmediği durumlardır. Bu yaklaşıma göre, işletmelerin bilgi teknolojilerinden elde ettikleri ekonomik ve karşılaştırmalı üstünlük teknoloji farklılıklarından değil, insan ve yönetime dair bilgi birikimindeki farklılıklardan kaynaklanmaktadır (Bruque ve Medina, 2002).

İş modelleri yaklaşımı: Bu yaklaşım teknoloji paradoksunun nedenleri ile ilgili bir

dizi ilgi çekici fikirler sunmaktadır. Amit ve Zott (2001) yaptıkları çalışmada, teknolojinin örgütteki değeri ve örgütteki kabullenme düzeyinin sadece işlem ve diğer insan veya yönetim kaynaklarının destekleri ile ilişkilendirilemeyeceğini, bunların yanında iş modelinin de önemli bir etken olduğunu ileri sürmüşlerdir. İş modellerinin dört farklı grupta değer yaratmada etkili olduğu görülmektedir: İlki, yeni içerik ve yeni katılımcılarla birlikte yeni işlem yapıları yaratan gruptur. İkincisi, ya araştırma maliyetlerini azaltmak veya hız ve ekonomik değişimin basitliğini artırarak işlemlerin etkinliğini etkileyenler grubudur. Üçüncüsü, insan veya yönetim olarak bilgi teknolojisiyle değer yaratmayı açıklayan gruptur. Dördüncüsü, tüketicilerin değişen hizmet maliyetini artırmaya maruz kalmada teknolojinin bir araç olarak kullanılmasına ilişkin gruptur (Amit ve Zott, 2001). İşletme için minimum gereklilik, dört değer yaratan formülün birinde veya daha fazlasında güçlü pozisyon oluşturmadır. Buna ulaşmak için firma iyi tanımlanmış bir iş modeline dayalı bir planlama süreci geliştirmek durumundadır. Bunu yapmak için, yeni bilgi teknolojisine dayalı iş girişimleri yapılacağında, yukarıda ifade edilen diğer modellerin de (Nolan döngüsü, stratejik gereklilik, tamamlayıcı kaynaklar, işlem maliyetleri) genel bir analizi daha etkili olabilir. Bu tür çok yönlü (çeşitli kaynaklardan derlenerek) yapılan analiz, proje pazar performansı ile doğrudan ilişkili olmadığında daha etkili olabilir.

Şekil

Tablo 1. 1 Teknoloji Paradoksu Üzerine Yapılmış Temel Çalışmalar  Araştırmacılar Ulaşılan Temel Sonuçlar
Tablo 1. 2 Ölçüm Göstergeleri
Tablo 1. 3 Performans Ölçüm Yolları
Şekil 1. 2 Lucas Modeli
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Küçük firmalarda Hizmetler sektöründe çalışanların ücret kazançları, 2002 yılında İmalat sanayinde çalışanların ücret kazancından ortalama % 4,3 daha yüksekken,

The cooperation protocols in peaceful uses of nuclear energy have been signed by TAEK and Academy of Science of Azerbaijan, Nuclear Physics Institute of National Nuclear

Dirac operatörü için özvektör fonksiyonlarının tamlı˘ gı, Cauchy problemi- nin çözümü, self-adjointlik durumunda spektrumun diskretli˘ gi ve süreklili˘ gi, regülerize

薛教授之專家風采不僅吸引了校內許多師生參與,也有許多校外之婦產科醫師、研究

Nitekim öğretmenlerin küresel eğitim ve vatandaşlık hakkındaki algılarının, küresel vatandaşlık eğitiminin okullardaki durumu hakkında bilgi verdiği

Ahlak eserlerinde erdemsizlikler konusu iki temel başlıkta ele alınmaktaydı. İlk olarak erdem ile ilişkisi çerçevesinde erdemsiz- liklerin, nefsin hangi

In the study, two-thirds of the participants com- plied with the treatment regularly. Of the partici- pants, those who had high school or higher educa- tion, lived in

This study was designed as quasi-experimental research with an experimental and a control group of participants consisting of intact classes where the aim was to treat