• Sonuç bulunamadı

1.3. TURİZM İŞLETMELERİNDE BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN ROLÜ VE ÖNEMİ

1.4.5. Bilgi Teknolojileri ve İşletme Performansı İlişkisi

Bilgi teknolojisi günümüz örgütlerinde sadece belli bir bölümün işlevi olmanın ötesine geçmiş, örgüt geneline, değer zinciri boyunca yayılmış ve hatta coğrafi sınırları aşmış durumdadır. Eğer örgütte bilgi teknolojisini rekabet üstünlüğü için kullanılmak isteniyorsa, yöneticilerin işletme boyutunda çözümlere odaklanması ve teknolojiyi anlayıp bilmesi gerekmektedir(Connolly, 1999).

Bilgi teknolojisi veya bilgi sistemini geliştirmede, kullanmada ve değerlendirmede genel olarak kabul görmüş ve rehber olarak kullanılabilecek ortak bir bilgi sistemi veya bilgi teknolojisi teorisi bulunmamaktadır. Bilgi sistemi veya bilgi teknolojisi yatırımlarında sıklıkla farklı disiplinlerde yapılmış olunan çalışma ve teorilerden yararlanılmaktadır (Silva, 2001).

Bilgi teknolojisi değerini belirleyen yöntemlerden biri finansal teoridir. Finansal teori, bir riskin zaman içindeki finansal getirisini ölçmeyi önermektedir (Hamel ve Prahalad, 1991). Finansal ölçüler çoğunlukla yatırımın getirisi (Rate of Investment – ROI), net bugünkü değer (Net Present Value – NPV) ve iç getiri oranı (Internal Rate of Return – IRR) gibi ölçüleri içermektedir. Finansal ölçüler müşteri ilişkileri, hizmetler, kalite, personel tatmini, verimlilik veya stratejik konumlanma hususlarını ölçmede çoğunlukla yetersiz kalmaktadır (Williamson, 1997; Baharadwaj ve Konsynski, 1997).

Yatırım fırsatlarını değerlendirirken firmalar maliyet ölçülerinin ötesinde, bilgi teknolojisinin katma değer katan yeteneklerini de dikkate almaktadırlar. Ama günümüzde bir otelin bilgi teknolojisine yapmış olduğu yatırımın katma değer potansiyelini yakalayıp ölçen bir yöntem bulunmamaktadır (McLauglin et al., 1983; Ives ve Learmonth, 1984). Bilinen performans ölçüleri genelde örgütün tamamına hitap eden, toplu ve bütünleşik

olarak ölçmede geleneksel performans ölçüleri yetersiz kalmaktadır (Crowson ve Treacy, 1986). Bu durum yöneticilerin, daha bilgi teknolojilerine yatırım yapma aşamasından başlayarak hissedarları veya yatırımcıları ikna etme hususunda büyük çaba harcamalarını gerekli kılmaktadır (Cho, 1996).

Örgütte alternatif yatırımlara karar verme aşamasında sıklıkla görülen kaynak ve sermaye ayırma rekabetinde yöneticilerin tercihleri bilgi teknolojisine ilişkin yatırım projeleri yerine, göreceli yüksek belirlilik ve düşük risk sunan daha fazla somut ve görünür olan projelere kaymaktadır. Örneğin, bir sektör çalıştayında, bilgi teknolojisi yenilemesini mali olarak desteklemek yerine üst yönetim, konuk odalarında mermer kullanımını tercih etmişlerdir, çünkü mermer yenilemesi otel zincirinin konukları üzerinde hemen ve doğrudan etkiye sahiptir. Bu örnek, somut olana verilen önemi temsil etmesi ve sektör liderlerinin kısa dönem mantığını açıklaması bakımından önemlidir. Kısa dönem yaklaşımı, bilgi teknolojisinin uzun dönem uygulamalarının getireceği stratejik potansiyele ulaşmayı ve sektör genelinde bilgi teknolojisinin gelişip yaygınlaşmasını engellemektedir (Connolly, 1999).

Bilgi teknolojisinin yararları her zaman açık veya kesin olmamakta, yararların algılanması yıllar sürmektedir. Büyük verimlilik paradoksunun ve e-ticaretin gizli maliyetlerinin ileri sürdüğü gibi otel sektöründeki bilgi teknolojisinin tarifi ve anlaşılması bazen de zordur (David, Grabski ve Kasavana, 1996). İşletmede kullanılan teknoloji bir firmanın değer zincirini kaplayıp değer zinciri boyunca yayıldığı için (Porter, 1985) teknolojiden sağlanan yararları ölçmek, doğrudan teknolojinin yararı olarak nitelendirmek veya nedensel ilişkiler oluşturmak imkansız değilse bile zordur. Ayrıca, bilgi teknolojisinin işletme performansına etkileri üzerine çalışma yapmak; çok sayıda şaşırtıcı değişkenin yer alması ve çok sayıda harici değişkenler içermesi nedeniyle (örneğin örgütsel yapı ve örgütsel süreçler) zor ve karmaşık bir görevdir (Hildebrand, 1997; Loveman, 1991; Bakos, 1987; Chakravarthy, 1986; Kung, 1983). Performansa ilişkin belirsizliğin çok olması nedeniyle bilgi teknolojileri ile işletme performansı arasında bir nedensel bağ oluşturmak zordur (Anderson, 1984).

Yeni bilgi teknolojilerinin kullanımı ile işletme performansı arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarında Gray, Matear ve Matheson (2000), örgütün özellikleri ile işletme performansı ve yeni bilgi teknolojisi kullanımı arasında yüksek düzeyli ilişki olduğunu tespit etmişlerdir. Yazarlara göre, firmalar daha fazla pazar odaklı hale geldikçe çabalarını müşteri isteklerini geliştirmeye odaklama eğiliminde olmaktadırlar. Yaratıcılığı, yenilikçiliği ve gelişimi destekleyen bir örgüt kültürüne sahip olma işletme performansında

(yüksek pazar payı, karlılık ve satışlar) pozitif etkiye sahip olmaktadır. Yüksek pazar odaklı yenilikçi kültüre ve biçimsel yaratıcılık prosedürleri ile pazarlama performansı (gelişmiş marka bilinci, müşteri tatmini ve sadakat) hizmet işletmelerinde yakından ilişkili olmaktadır (Gray, Matear ve Matheson, 2000).

Hitt ve Brynjolfsson (1996) bir bilgi teknolojisi yatırımının verimlilik, gelişmiş işletme karlılığı ve müşteri değeri ile ilişkili olması gerektiğini göstermiştir. Bilgi teknolojisinin verimliliği artırabildiğini ama sağlanan ek fayda ve yüksek işletme karları arasında ampirik bir bağlantının olmadığını belirtmişlerdir. Bilgi teknolojisi yatırımının örgütsel çıktı üzerinde belirgin bir etkisinin olduğunu ilişkin olarak (Lubbe,1994; Abdul – Gader ve Kozar, 1995) da çalışmalarında benzer sonuçlara ulaşmışlardır.

James McKeen, Heather Smith ve Michael Parent, kullanılan bilgi teknolojileri ile örgütsel performans ölçüleri arasındaki güçlü bağlantıları gösteren bir dizi modelin bir entegrasyonunu yapmışlardır. Geliştirdikleri ve sentez model olarak adlandırdıkları model Lucas modeli, Weill modeli, Markus ve Soh modeli, McKeen ve Smith modeli ve Trice and Treacy modeli elemanları ile işlem maliyet ekonomisi, acente teorisi ve örgütsel ekonomi teorilerinin bir sentezini oluşturmaktadır.

Bilgi teknolojisine ile performans ölçüleri arasında güçlü bağlantıları gösteren az sayıdaki araştırma dışında yeterli araştırma bulunmamaktadır. Bilgi teknolojisi ile performans ölçüleri arasındaki bağlantıyı ortaya koymadaki yetersizlik (yaygın olarak “verimlilik paradoksu” olarak bilinmektedir), bilgi teknolojisinin bir örgütün performansında gerçekten belli bir farklılık yaratıp yaratmadığı sorusunun asıl problem olarak kalmasına neden olmaktadır. Bilgi teknolojisi ile performans ölçütleri arasındaki ilişkiyi inceleyen modellerin çoğunluğu teknoloji ile bazı performans ölçütleri arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu varsaymaktadır (Silva, 2001).

Şekil 1. 1 Basit Model

Kaynak: Silva E.M. (2001). On Information Technology Investment. External Report, Kungal Tekniska Högskolan (KTH), Department of Industrial Information and Control Systems, Royal Institute of Technology, Stockholm, Sweden.

Şekil 1. 2 Lucas Modeli

Kaynak: Silva E.M. (2001). On Information Technology Investment. External Report, Kungal Tekniska Högskolan (KTH), Department of Industrial Information and Control Systems, Royal Institute of Technology, Stockholm, Sweden.

Lucas, basit modele (Şekil 1.1) ilaveten kendi adıyla anılan (Şekil 1.2) Lucas modelinde üç unsura daha yer vermiştir: Bilgi teknolojisinin uygun kullanımı, bilgi teknolojisi tasarımı ve örgütsel performansı etkileyen diğer değişkenler. Diğer çalışmalar basit modelde, bilgi teknolojisi ve örgütsel performans arasına diğer değişkenleri yerleştirerek geliştirmişlerdir (Silva, 2001).

Weill (1988) dönüşüm etkinliği kavramını ileri sürmüştür. Dönüşüm etkinliği, bilgi teknolojisi harcamalarını değer katan varlıklara dönüştürebilme yeteneğidir. Kauffmann ve Weill (1989), araştırmalarda ve modellerde bilgi teknolojisi etkinliğinin açıkça göz ardı edilmiş olduğuna işaret etmektedirler. Kauffmann ve Weill geliştirdikleri modelde (Şekil 1.3) bilgi teknolojisi etkinliğinin, bilgi teknolojisi yatırımı ile örgütsel performans arasında aracılık eden önemli bir değişken olduğunu savunmaktadırlar (Silva, 2001).

Şekil 1. 3 Weill Model

Kaynak: Silva E.M. (2001). On Information Technology Investment. External Report, Kungal Tekniska Högskolan (KTH), Department of Industrial Information and Control Systems, Royal Institute of Technology, Stockholm, Sweden.

Şekil 1. 4 Markus ve Soh Modeli

Kaynak: Silva E.M. (2001). On Information Technology Investment. External Report, Kungal Tekniska Högskolan (KTH), Department of Industrial Information and Control Systems, Royal Institute of Technology, Stockholm, Sweden.

Bilgi teknolojisi dönüşüm etkinliği fikri Markus ve Soh (1993) tarafından daha da geliştirilmiştir. Yazarlar, bilgi teknolojisi değerinin algılanıp algılanmadığını belirlemede yapısal ve iç yönetim süreçleri şeklinde iki grup arabulucu faktörü (Şekil 1.4) önermektedirler: Yapısal faktörler bilgi teknolojisi harcamalarından yarar elde etmelerinde firmalar arasında farklılık yaratmaktadır (örneğin firma büyüklüğü, sektör türü, sektördeki rekabetçi pozisyon ve genel ve sektöre özel ekonomik koşullar). İç yönetim süreçleri, iç yönetsel bilgi teknolojisini formüle etmeyi, bilgi teknolojisi stratejisini işleterek uygun bir yapıyı seçmeyi, doğru bilgi teknolojisi uygulamalarını geliştirmeyi ve etkili bilgi teknolojisi uygulaması geliştirme projelerini yönetmeyi içermektedir.

Şekil 1. 5 McKeen ve Smith Modeli

Kaynak: Silva E.M. (2001). On Information Technology Investment. External Report, Kungal Tekniska Högskolan (KTH), Department of Industrial Information and Control Systems, Royal Institute of Technology, Stockholm, Sweden.

Şekil 1. 6 Trice ve Treacy Modeli

Kaynak: Silva E.M. (2001). On Information Technology Investment. External Report, Kungal Tekniska Högskolan (KTH), Department of Industrial Information and Control Systems, Royal Institute of Technology, Stockholm, Sweden.

Markus ve Soh (1993), dönüşüm etkinliği önerisinde daha esaslı bir bakışı tercih etmektedirler. Yazarlar, dönüşüm etkinliğinin bilgi teknolojisi ve firma performansı arasında pozitif ve güçlü bir ilişki olduğunda ve bilgi teknolojisinin işletme performansına nitelik kazandırdığında dönüşüm etkinliğinin oluştuğunu ileri sürmektedirler. Bu görüş, yalnız başına dönüşüm etkinliğini ölçmek yerine bununla birlikte işletmenin bilgi teknolojisi varlıklarından yararlar elde etme yeteneğini anlamaya yönelik bir ilgiyi ima etmektedir. Bundan dolayı, potansiyel arabulucu faktörler daha çok unsurların belirleyicisidirler (Şekil 1.5 ve Şekil 1.6) ve gerektiği kadar uyuşmazlık içinde de değildirler. Bunların hepsine “sentez model” de yer verilebilir (Şekil 7). Silva’ya göre 2001) sentez model; belli bir bilgi teknolojisi yatırımına kılavuzluk eder, bütünleştiricidir ve her türde projelere ve örgüt biçimine uygulanabilir.

Şekil 1. 7 Sentez Model

Kaynak: Silva E.M. (2001). On Information Technology Investment. External Report, Kungal Tekniska Högskolan (KTH), Department of Industrial Information and Control Systems, Royal Institute of Technology, Stockholm, Sweden.

Silva, (2001), örgütte performansı geliştirmek amacıyla bilgi teknolojisi kullanımına geçmeden önce, örgüt genelinde bilgi teknolojisinin uyumlu olarak kullanılmasını sağlayacak yönetişim biçimine karar verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Modelde yer alan dönüşüm etkinliğinin düzeyi (iç yönetsel ve harici çevresel faktörlerin karışımı) bu değişkenlerin her birinin sonuçta örgütsel performansa ne boyutla dönüşeceğini belirlemektedir (Şekil 1.7). Yazara göre maalesef, bilgi teknolojisi ve bu ölçülerin herhangi biri arasında gösterilebilir güçlü bir bağ yoktur. Performans ölçümünün finansal olması yönünde hemfikir olunsa bile seçilebilecek çok sayıda ölçü bulunmaktadır.

Benzer Belgeler