• Sonuç bulunamadı

Attila İlhan'da deniz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Attila İlhan'da deniz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

¿

.

1

/• ^ t?e,jr

CUMHURİYET

r\n

• • • •

OLAYLAR YE GÖRÜŞLER

Attilâ Ilhan’da Deniz

Oktay SÖNMEZ

Denizci -Yazar

1

957 Nisan’ında bir cumartesi, dün gibi anımsıyorum ve de o günü hiç mi hiç unutmadım, unutmayacağım. Zor bir kı­ şın ardından birden çıkıp gelen ve tüm İs­ tanbul’u işgal eden bir ilkbahar. Çamlı­ ca eteklerinde iri san gözlü papatyalar beyaz bir fırtına olmuş. Bir tatlı rüzgâr öğleden sonra kız- lann saçlannda, eteklerinde uçuşmaktadır. Ge­ mim, yoksul gemim demirli Mühürdar önlerinde. Yeni bir sefere çıkacağız. Bordamızda bizden de yoksul ve de yorgun küçücük bir tanker. Seferde kullanacağımız yakıtı veriyor gemiye. Aynntı bir fantezi ama pırıl pınl anımsıyorum. Sanki iri bir kedi yapıştırmış memesini bir kaplanı emziriyor demiştim içimden. Sancak bordamızda da başka bir tekne. Gemiye sefer kumanyası getirmiş. Un, pirinç, yağ, şeker, artık aylar boyu ne yenilip içi­ lecekse. Tayfanın nerdeyse tamamı gemide. İlgi­ li arkadaşlar kalkış işlemleri için limana gittiler. Ben de aynı servis motoru ile Kadıköy iskelesi­ ne çıktım. Yanımda fenerci Ereğlili Memed. Elin­ de büyücek bir karton kutmUzun Çapa Marka ma­ karnalarının kutusu. Kitaplar alırdım hep, deniz­ de okumak için. Makarna kutusuna kitap doldu­ racağız. Gemiye yakıt/kumanya almak gibi bir şey­ di bu da yıllar yılı. Hacı Bekir şekercisinin karşı­ sındaki Gençlik Kitabevi’nde Attilâ İlhan, daha yeni çıkmış “Sisler BulvarTnı imzalıyor. Etrafı­ nı o günlerde benim yaşlarımda olan gençler, kız­ lı erkekli üniversiteliler çevirmişler. “Affedersiniz

gemime yetişmem gerek” diyerek birinden sırası­

nı rica ettiğimi duyunca hemen ilgilenmişti. “De­

nizci misin, sefere mi çıkıyorsun?” diye sormuş­

tu. “Evet, kaptanım, iki saat içinde kalkıyoruz.

Açıkta, şuracıkta demirliyiz”, gözlerinde kendi iç

denizlerinden bir rüzgâr gezindi. “Ne mutlu adam­

sın sen biliyor musun” demişti. “Biliyorum” diye

cevaplamıştım. “Nereye yolculuk?” “Casablanca'da

fosfat yükleyip, Belçika’da Ghent’e götüreceğiz.”

Kitabım “Oktay Sönmez’e denizlerin bütün özgür­

lüğü” diye yazarak imzalayıp vermiş, “Hadi yo­ lun açık olsun” demişti elimi sıkarken. Gözlerin­

de de sesinde de gizli bir hüzün, hiç dinmeyecek bir özlem vardı. Attilâ Ilhan’la ve gemide kitabı­ nı okurken de “Pia” ile böyle tanışmıştık.

Casabalanca’da bizi birkaç saatte yükleyiverdi­ ler. Kalkmadan, gidip limana yakın bir yerde so­ ğuk bir şey içip dinlenmiştim. Dönerken rıhtım­ da Pia’yı gördüm. Aslında kim bilir kimdi, sade­ ce bir kız, üstündeki “o yoksul yağmurluk”la zih­ nimde Pia olup çıkmıştı. Oydu, onun yürüyüşü, onun gözleriydi. “Pia’yı Casablanca’da fosfat rıh­

tımında gördüm” diye yazıp bir kart postalamış-

tım Attilâ Ilhan’a.

Böylece yedi denizde yıllar geçti. Ben bir lima­ na ulaşınca, Pia’yı hep rıhtımlar üstünde bir baş­ ka limana kalkan gemiye doğru yürürken görü­ yordum. Gün geldi bunun, bu peşinde koşmanın, elle tutulacakken kaybedilen bir mutluluk ve her sefer yeniden başlayan bir arayış, gerçek deniz ada­ mının dünyasına yerleşen bir tutku olduğunu an­ ladım. Yıllar, pruvası denizi bir bıçak gibi ikiye ayıran geminin bordasından akıp giden köpüklü sulardı... Biskay’ın, Manş Denizi’nin karakışla­ rında yaşanan karanlık geceler, ama varılan ilk li­ manda içilen ilk biranın köpüğünde unutuluveren onca çile. Öyle olmasa dünyada bir tek gemici kal­ mazmış derlerdi. Her neyse. Denizlerde geçen yıllar, Pia’nın rıhtımlarında görünüp kaybolduğu limanlarda eridi gitti.

Yıllar geçti. Attilâ Ilhan’la dost olmuştuk. De­ nizci, ille de kaptan olmayı nasıl istemişti. Daha gençlik yaşlarında gözlerindeki bir görme kusu­ ru nedeniyle nasıl olamadığını ve bunun gemiler,

deniz ve denizcilik sevdasını nasıl daha da güç­ lendirdiğini ama bu gizli sevdayı nasıl bütün ta- zelliği ile hep içinde sakladığını zaman zaman yeri geldikçe, özellikle de ben seferlerden dönün­ ce yaptığımız sohbetlerde hiç geçmeyen bir sızı­ yı yeniden duyar gibi buruklukla anlatır ama he­ men de başka bir konuya geçerdi.

Gün geldi denizlerden, gemilerden ayrıldım. Yine görüşüyorduk. “Özlemiyor musun” diye so­ rardı hep. Posta gemileri ve denizlerimizde toplu taşıma konusunda bir yazım yayımlanmıştı. Ön- dan alıntılar yaparak konuyu Cumhuriyet’te ye- nidenelealm ıştı.O gün konuşuyorduk ve ben yu- kandaki sorusunu cevapladım. Gemiler için, ezi­ le büzüle ve ölesiye mahcup, “Her biri alır beni

benden götürür ufkun ötelerine, sonra da beni ba­ na getirirler yine” diyerek karaladığım bir şeyle­

ri gösterince “Gördün mü bak” demişti, “Şiir ge­

milerle mantığa kafa tutar bazen. Burada oturur­ ken ufkun ötelerinde de olabiliyorsun”.

Sana özenmek, senden öğrenmek, Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı mucizesini ve bu yurdu insanı­ mızı, denizleri, gemileri, güzellikleri ve sevmeyi öğrenmek, tarifsiz bir heyecandı.

Onu kıyılan hiç olmayan o büyük denize gön­ dereli günler oldu. Gittiğine bir türlü inanamıyo­ rum. “Cumhuriyet”i elime almca her sabah, el­ lerim, gözüm ezberlemiş, arka sayfadaki yerine bakıyorum. Arkasından bir sürü yazıldı söylen­ di. Gözlerimle gördüm, Teşvikiye Caddesi’nde el­ ler üzerinde giderken apartmanlardan çiçekler ya­ ğıyordu üzerine. Yine ne mutlu ki gözümle gör­ düm Cumhuriyet’in 14 Ekim 05 tarihli sayısında

Nuri Kurtcebe’nin çizdiği karikatür bir gerçeği on

ikiden vurmuştu. Atatürk elini uzatmış, o ünlü şap­ kası, boynuna doladığı atkısı ile karşısında duran Attilâ Ilhan’a “Hoş geldin çocuk” diyordu. Ben­ ce bu sözler onun için hak ettiği bir madalya ve en büyük mutluluk olmuştu.

Referanslar

Benzer Belgeler

Esasen isminize veya emrinize yazılmış olan bir çekin arkasını imzala­ yıp bu imzanın üzerine fi­ lana ödeyiniz diye bir şerh yazmadığınız takdirde —

Networks 6LSDKL 5 DQG 2OJDF 1 ³$ &RPSDUDWLYH 6XUYH\ LQ 'HWHUPLQLQJ 7KH øPDJLQDU\ &KDUDFWHULVWLF 5RRWV RI /7, 7LPH 'HOD\HG 6\VWHPV´ 16th IFAC World Congress

Deniz kumundan kolayca elde edilebilen göze- nekli yapıdaki nano büyüklükteki silisyum, yüksek performansı ve düşük fiyatıyla Li-iyon bataryalar için yeni bir

Çalışmanın sonunda farklı bir akışkan-yapı etkileşim tekniği kullanılması durumunda kullanılacak nokta ve eleman sayıları elde edilmiştir.. Bu değerlerin çözüme

Denizel ortam ekolojik yönden BENTİK BÖLGE BENTİK BÖLGE ve ve PELAJİK BÖLGE PELAJİK BÖLGE olmak üzere iki bölüme olmak üzere iki bölüme

saptanmıştır. Bu etki hayvanın gelişme evrelerine bağlı olarak değişiklikler saptanmıştır. Bu etki hayvanın gelişme evrelerine bağlı olarak değişiklikler

“Serbest Zaman Değerlendirme Etkinlikleri İçinde Müzikli Etkinliklerin Yerinin İncelenmesi” konusu, insanlığın varoluşundan bu yana yaşamının bir parçası

0HUNH] EDQNDVÕ ED÷ÕPVÕ]OÕ÷Õ WP HNRQRPLOHU LoLQ ELU JHUHNOLOLNWLU $QFDN EX WP PHUNH]. EDQNDODUÕ LoLQ JHQHO JHoHUOL KHU KXNXN G]HQLQH X\DQ ³NDOÕS´