Pek aziz dostum, arkadaşım Niyazi Ahmet Banoğlu, Vakit’te ki günlük yazılarının birinde, benim İstanbul hakkında on yıl- danberi hazırlamakta olduğum bir eserden bahsetti. Bugün elim deki notlara bakıyorum da “ dam laya damlaya göl olur!’' diyen a. ta sözünün kıymetine inam vo _ rum. Buna rağmen îstanbulu öğ renebilmek çok zor şevmiş.. Bu büyük şehri tanımak için, çok o- kumak ve çok gezmek de yetmi yor.. Bir fâninin ömrü kâfi değil. Ömrün kifayetsizliğini görüp ça. Uçmaktan vazgeçmek de insan _ lığından şanından değil., hulâsa her fırsattan istifade ederek, h maşeri olmakla öğündüğüm bü- vük ve güzel ve zengin îstanbu lu semt semt, köşe köse dolaş - makla mesudum...
Geçen gün, bu gezintilerden birine üç dört arkadaşla be ra. ber çıktık., yolumuz, Bayezid, Aksaray, Tevekkül hamamı, Ha seki, Davutpaşa, Hakimoğ’ u üze rinden Bâlâ camisine, Silivrika- pısına, oradan da Balıklı kilise - sine kadar uzadı..
işte yazım, bu cevclâmn dedi- kodulu sohbetidir.
tki üç ay kadar evvel, son as rın güzel eserlerinden biri olan
Bâlâ camisinin bir kısmı ile ca miye bitişik türbe ve bir şeyh
konağının, Bay N... adında bir adamın* tecavüzüne uğnyarak yıktı rıldığmı işitmiş, fakat yeri ne kadar giderek tahribatın de recesini görmemiştim... Geçen gün korkunç bir harabe ile kar şılaşmıştım. Bâlâ camisinin ilk
yapısı bir küçük mescidmiş;. ilk yaptıran da Fatih Sultan Meh„ medin topçubaşısı ve îstanbula giren gaziler Bâli Süleyman Ağa imiş.. “Bâlâ” adı da “ Bâli” den galat olarak kalmış.. Kabri de mescidinin yanındaymış., fetih- tenberi birçok defalar tamir edil diğ imuhakkak olan bu mescid, son defa olarak 1313 de ikinci
Abdülhamidin zevcelerinden Pe- restû kadın tarafından bugünkü şekliyle yeniden yaptırılm ış, mescid bir küçük ve zarif cami haline konulmuş, türbe fevkalâ - de güzel olarak yapılm ış, cami - nin karşısındaki tekke tamir edi lerek karşısma türbe ile camiye bitişik şeyhler icm bir de mükel
lef konak inşa edilmiş, karşıya gelen sokağa da, cephesi mermer kaplama büyük bîr çeşme, bir sebil ve bir muvakkıthane yap - tırılm ış... Bütün bu inşaat da 1309 ile 1313 arasında tamamlan mış.. çeşmenin ve türbenin üze rindeki sülüs yazılar, devrin bü yük üstadlarından Üsküdarlı A lı
Rızanmdır. ... r
Bâlâ Camilinden
Balıklı Kilisesine
hsû r b ir g ezin ti
Balâ mahallesindeki hazin tahribat —
Bir su y o l
cu Balâ çeşm esinin suyunu civardaki bahçıvanla
ra satm ış — Balıklı kilisesi taşlığındaki kabir
taşları —
Bir kazaya kurban giden N iğdeli genç
P ród rom os. . .
Yazan: Reşat Lkrem KOÇU
Bâlâ tekkesi, bugün 21 inci ilkokuldur; ortası bahçe, etrafı fırdolayı camekânlı bir koridor, kapılan bu koridora açılan ay - binlik, bol hava alan tertemiz sınıflarda yüzlerinden sıhhat ta . şan yüzlerce çocuk...
Bu okulun baş Öğretmeni de zarif, sohbeti tatlı, çalışkan ve emektar bir m aarifçim iz, Bay Kemal Anacakdır. Cam inin ve türbenin zorla bir insanın han_ çerlendiği gibi çatır çatır indi - rilmiş çatı ve duvarları k a r ş ım da bana şunları anlatıyor:
B ay N ..„ Cumhuriyet Hükû - metinin tekkeleri ve türbeleri ka pattığı sıralarda Bâlâ tekkesinin son şeyhinin oğludur., bir gün bu marmır köşeye musallat olu yor, mühürleri söktürerek şeyh konağını yıktırıyor, türbenin L çindeki sandukalarla ve galiba içindeki bazı eşya île beraber yı kıcıya satıyor., konak yıkılırken caminin medhali de harap olu - yor., bugün cam i kapısı, Nasred- dîn Hocanın türbesini andırmak, tadır. İçerde bir demir parmak - lıklj kapıya bîr top kilît asılmış tır. Cami içinde bulunduğumuz kışm tahribatına göğsü bağrı açık mukavemete çalışacaktır.
(Baştaraft dünkü sayıda)
■ Bu tahribat, mahalleli ile Bay N- arasında bir m°sele zıkarıvor. Şeyh zade hâkime elindeki tapo senedlerindeu bahsediyor, duruş ma başka bir güne bırakılıyor, Bay N... da ortalıkta görün - mez oluyor... Yıkılan da yıkanın elinde kalıyor., ben öyle biliyo - nan ki, bir vatandaş herhangi bir senedle sahibi olduğu bir ya. pı, ait olduğu makamlardan izin almadıkça yıkamaz, yıktıramaz. Şimdi soruyorum: Bâlâ mahalle N’ndek- tahribatın “ yık” iznini kim vermiştir?., izin verilmemiş se, suçlu nasıl olup da serbest bırakılmıştır? Takip etmisse ta kip edenler yok mudur? Bugün Sil’vrikapıya kadar gidenler, Bâ !â harabesi karşısında gözyaşı dökecektir.
Gene Kemal Anaeakdan bir su yolcu hikâyesi dinledim: Altı :-y kadar evvel bu semte uzun boylu bir «üvolcu tayin ed livor Bu adam, civardaki Arnavud bahçıvanlarla uyuşarak Bahâ çeş meninin suvımu bostnnlara satr - vor..reşitle susuz kalıyor.. B'â1*
çeşmesinin büyük su hazin«-:ni b ııcivarda çıkacak b;r yangın : fetine karşı Ük baş vurulacak bir yer olarak biliyormuş.. Eğer böyle ise. bu yazım hayırlı bii not yerine geçenektir.
Silivrkapı dışında Bay Fahri nin kahvesi, biraz daha ilerde Balıklı yolunda Ali Se-çclerin
kuşbazlar kahvesi, benim ktan - bul hakkında hazırladığım esere geçecek yerlerdir.
Bize Balıklı k'lisesini. tatlı dil lı, çok güzel türkçe konuşan muh terem rahib Hiristo Caad-aris gezdirdi. Balıklı, avazmasr kili sesi, mezarlığı ve tarihî panayırı -le başlı başına bir yazt silsilesi mevzuudur. Bir gezintinin *on
merhalesi olarak, bugün, sadece kabir taşmdan bahsedeceğim...
Balıklı ki’ isesi 1834 de teme linden tutularak yeniden yapıl . ımş. 1933 de son bir tamir gör müş.. işte bu son tamir esnasında kilisenin dış avlusunu civardaki .Hum mezarlığından sökülen ka - bir taşlarile döşemişler... Bir ba
kımdan hazin., bir bakımdan da bu ölülere rahmet vesilesi ol muş.. Bu kabir taşlarının mühim bir kı<mı, Yunan harflerde tiirk. çe yazılmışlardır. Savın Canda- ris, bunlar hakkında ‘ İKaraman- lı mezarlarıdır! Urumca konuş masını bilmezlerdi!’ d iy o r.
Burada dileni unutan Rum az
evvel Anadoluva gelip yerleşmiş ve hıristiyanlığın ortodoks mez. hebini kabul etmekle beraber dilini değiştirememiş olan Hıris tiyan Türkler meselesine işaret etmek isterim.
Balrklı kilisesi taşlmındaki kab’r kitabeleri arasında, zarif rehberimiz, bize bir taş göstere rek: “ Bunu sık sık okuyorum’ - ” dedi. Ben de avnen naklediyo rum:
Niğde sancağında Kurdjncslur vatanim tvan (orunu Prodomostur zatım,
Donanma gecesi bir kazaya uğradım. Yere gittim ateş taliminin karşısına Taş kışlada bir fişek vurdu başıma,
Yeni girmiştim yirmi beş yaşıma
Rahmet çıkarın okuyan kardaşlar,
Ustam da ahit figan eder akıtır kanlı yaşlar, Tarihi bin sekiyaz aitmiş, yediye başlar
Eski tulumbacı destanlarını ş hatırlatan bu kabir taşının alt kısmı, ne kadar yazıktır ki, kazı- I narak silinmiştir. Ustasının ar- E kasından kanlı yaşlarla ağ’ adığ; fi genç Prcdrromosu Rabbim dinin § ce dinl.ndirsin...
l'ğmdan zivade. Selcukderden
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi